Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İKt un Irmirio Vurtörılışınm 58. yılmı kutîodık. Başka kentlerimizin kurtuluşuna benzemez bu. Cünkü İzmir'in kurtuluşu, bir feıhi, bır genişlemeyi değil, Türklüğün emperyalizmin bo• yunduTufl'undan kurtuluşunu ve bağımsız Tur; ktye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu sımgeler. Ayrıco bu kurtuluş. Anadolu'nun yerü rumlardan, levontenlerden temizlenmesini ve bütünüyle Türkleşmesini simgeler. İzmir'in kurtuluşuyla yalnız Cumhuriyot'in kurulması değil, Türk vaıanıntia o zamana değin gercekleştirilemerniş olan Türk bütünlüğü sağlanmışttr. 8u tarihsel olay ne denti coşkuyla kutlanso az6<r Ne yazık ki, bu çapta büyük uluso! günlsrtn kutlanmasındaki coşkular, Atatürk'ün ölumünden sonra, conlı tutulamadi, gitpjde sonerek ruhsuz, tek düze törenler görünürnune buründü. O törenlerdP. her yıl dinlediğimiz öz ve içerikten yoksun bicimsel söylevlerden coğu, bir teksir mokinesinden cıkmışcosma birbirine benziyor, dinleyen ve okuvaniarba, coşku şoyle dursun, usanç uyandırıyor. CUMHURİYET 10 EYLÜL 1Ö7* D OLAYLAR VE GÖRÜSLER Emperyalistlerin Öcü Hıfzı Veldet VELİDEDOĞLU kurulup geüştirllmesl yolunda gereken önlemleri olmış ve bu konuda dışo bağımh olmaktan kurtulma doğruitusunda otılan adım cok olumlu ürünlerıni vermeğe başlamıştı. Onun çizdiği doğrultudan ayrıldığımız icındir ki, bugün silah ambargosunun yarattığı şaşkınlık ve tehlike ortamma duştük. 26 Ağustos Silâhlı Kuvvetler Günü doloyısıyle sayın Genelkurmay Başkanımızın içtenlikli ve gercekçı konuşmasını televizyontio dinlemiş veya gazetelerda okumuşsunuzdur. Şöyle söylüyor Ataturkcü Orgeneral Kenan Evren: c« yavuz hırmtor namuslu «vsohibini yorlardı. bostırı Pahalı Bir Bedel Onlann ruyanetınm ve gafletlnin cezasını şimdi yalnız silohca flüc durumdo kolmakla, yal nız yedBk parcaiara odftnen yüksek poralarla deuü. 56 yıl önce bırcok yoksunluklara korşın «mperyolistleri dize getirip bağımsızlığını kozonan koco bir ulusun, Türk ulusunun hoysiyetiyle ödüyoruz bugün: Economist adında bir ingilız gazetesı Türkiye'nin otomobil ve buzdolabı ıhracatıno heves edecek yerde, bolgenin süt çüsü, manavı, kasabı olmosmı öğütlüyor. Tam da ingilizlenn destekledlği emperyolist güclere karfı kazondığımız Büyük Zafttr'in ve İzmir'in kurtuluşunun 56. ve Cumhlıriyefin kuruluşunun 55. yılmda! Bu demekıir ki, siz sanayi devleti olamazsınız. Hele oğır sanayi devleti. hic. Daha doğrusu sanayi devleti olmanızo olanak vermiyeceğiz. Eskisi gibi bir tarım toplumu olarak kalacaksınız ve bizler sömürümüzu sürdüreNasıl da oc ahyorlar bizden! Bütün buntari görüp, okuyup düşündükce, icimiz yanıyor kahroluyoruz. Onlann pek doğal bulduğumuz davranışlarına değil. bu ülkeyi acık pazar durumuna getiren ve halkımızın alın terini onlarla birlikte sömuren ic hayınların polıtikoda 'nolâ söz sahibi olmak ıstemelerine kahroluyoruz. Tabandaki insanımızı kafaca aydınlatıp kal kındırocok birer ışık ve colışma yuvası olan Koy Enstitüleri ile Holkevlerini kopotarak buniarın kitaplıklarındaki yüz binlerce yapıtı mohzenlerde cürüten ve türlü yollardan yok edenleri; şimdi bize ambargo uygulayan ya do yörenin sütcüsü, manovı, kasabı olmoyı öğütleyen emperyalistlerin cıkarı için Kore'de binlerce Mehmet'ciğin şehit veya sakat olmasıno yol acan işbirlikcileri bugun de tutonlara kahroluyoruz. 30 yıl önce geniş bir casusluk örgütünun «barış gönülluleri» adını toşıyan masum görünüşlü elemanlarma ülkemizin bütün bölgelerı Davaya İnanmak Güttüğü ulusol dovanırı rlayandığı ilkeleri bilen ve yüceliğine ictenlikle ınanon kişiier uyandırabilir coşkuyu. Cünkü coşku dediğimız ve dışo vurarok dalga dalga bütün üikeyi sarcı> vö sarsan ruhsoı durum, topıumu oluşturan bıröylerin ruhunda beslenerek ccnlı tutulan bilino birikiminin pctlomasıyle meydano gelir Bu cnnlılığı besleyip koruyan kişıler, tarr. zamanında, sanki gorünmez bir düğmeye basarak gercekleştirirler bu Datiamayı. Atatürk halkımızın rufıundaki conlılığı böyle horekete geliren, onu coşturarak cağdoşlaşma yoluna yönelten büyük kişiydi. Cunku davasına kendisi inanıyordu. Son nefesinı vermceye dek hiç bir zomon kalıplaşmadı ve donmadı, onun Türkiye'yi kalkmdırma ybnundeki coşkusu. O. kalıplara bağlı bir Osmanlı paşası değil, kalıplorı devirip oşan bir devrimciydi. Kofası ve ruhu her zaman ileriye cağa dönüktü. Yaşamı, tom sağlıklı bicimde 1520 yıl daha surseydi, Türkiyenin bugürı önümüzde cözumlenmemiş olarak dağ gibi duran pek cok sorurtu cokton cözümlenmiş olurdu. Cünkü Atatürk ülkenin her alandaki cağdaşlaşma sürecini. tam bağımsız bir kafa disiplini icersinde yürütürdü. (Eski kap.tulosyonlann ne demek olduğunu ne denlı haysiyet kırıcı bir boğımlılık oluşturduğunu cok ivi bildiğinden, ekonomik sömüru çarkıno hicbır zaman yeniden kaptırmazdı ülkemizi. nln lcopttennt ocorak, onlann, halVımızm demografik, «tnik, ekonomik durumu, din ve mezhsp karşıtltklon, geleneğe bağlılık derecelerı, hatto okur yazarlık oranları üzerınde bitgi toplamalarına ve böylece Türkiye'ye özgülenen bil gisayar hazinelerinin zenginleşmesine olanak sağlayan gafıl politikacılara kahroluyoruz. Eğer Erzincan, Molatya ve son bayramı kana bulayan Sıvas otaylarından, sozünü eUiğim bilgisayar büyümelerinin sıkıntısmı duyor gibi oluyorsam, beni lütfen eViamlı bir kişi sanmayınız. ı, Dünya Savaşı'ndan berı kendi tarihimizde bunun türlü örneklerini gördüm cünkü. Emperyalistler hangi hossos bölgemizde. hangi düğmeye basılırsa patloma olacağını pek iyi biliyorlar ve kim bilir bize daha ne tuzaklar hazırlıyorlar. Gerek onlar, gerekse onlorla işbirliği yapan icteki hayınlar üzerınde cok uyanık olmomız gereken bir zomando yoşadığımızı yıllardan beri bu sütunlardo yozor dururum. Cünku, Türkiye üzermdeki emelleri Atatürk zaferleriyle suya düşer. Emperyalist Batı'nın bizden 6c alma ve Türkiye Cumhuriyeti'ni Osmanlı devletinin son yıüanndakı yarı sömürge duru muna düşürme cabasında oldukları. artık kör gözlerin bile görebıleceği bir acıklık kazanmıştır. «Yılanlann Öcü» adlı romanın değerli yozarı F. Baykurt, bir de Ulusol Kurtuluş Savasmdan, Büyük Utku'dan. yoni Atatürk döneminin tam bağımsızlık şahlanışından başlayarak konuyu gunümüzün olaylanno çıetirip bağlayon «Emperyolistlerin Öcü» boşlıklı bir roman yazso ne denli yerınde olur. Geceyarısı Ekspresi ısa adıyla Billy diye cagırılan VVİIIıam Hayes, 1972 yılındo Türkiyede «srar kaçakcılığt suçuyla yakalan mış, yafom boyu hopis cezasıyla yargılanmış, hafifletici nedenlerle otuz yıla mahkum olmuş, bir süre Soğmalcılar cezaevinde tutulmuş sonra İmralı oçık cezaevine gönderilmiş, 1975 yılında kacarak kapağı sınır dışına atmış. Billy ozgiirlüğüne kavuşunca Gece Yarısı Ekspresi adında bir roman yazmış. Filme alınmış bu roman. Şimdi Avrupa »inemalannda oynatılıyor. Gelin görün ki Hayes'in Türkiye'den iyi anılarla ayrılmodığını filmi görenUr toylüyorlar Gazetelerin yazdıklarına bakılırta filim Türkiye aleyhin» sahnelerle doluymuş ve Dışişleri Bakanlığımız olaylo ilgilenerek gerekli girişimleri yapmıf. Türk hapi«hanelerini yerin dibine batıran esrarkeş Billy'nin dengesiz biri olduğu da ileri sürülüyor, Hollanda'daki Türk işcilerin filmi protesto eylemine geçmiş ler. Ne var ki Gece Yarısı Ekspresi yargıc kararıyla Amsterdam'da kesintisiz oynuyormuş, • Aroda sırodo olur böyle şeyler. Batı'da herhangi bir romancı, gazsteci, rejisör, Türkiye'yi ve Türkleri yerin dibine batıran bir yapıt sürer piyasaya .. Bizler d» öfkeleniriz, demediğimizi komayız. P»ki, böyle olaylarda hangi ölçuyu kullanıp, hangi mantığı işledyoruz? Bizim ülkemizde topiumun aksayan yanlorını v* plcliklerini ortaya döküp eleştiren yazartarımıt yok mu? Türk edebiyatında cezaevlerindeki insanlık dışı yaşantıları vurgulayıp sergileyen az mı roman vardır? Romanı bir yana bırakalım, gorevlilere bir soralım. Ne yanıt alırız? Mahpushanelerde ust üste çıkan Isyanların kaynağı nedir? Salt kötülüklerinden mi baş kaldırıyorlar mahkumlar? Yoksa insanlık dışı bir düzeni ml protesto edlyorlar? K • V'afetiyie yapılan hatalann cezauru şimdi bizler çehiyoruz. NATO'ya girmeden önce o zamana göre fena sayümayacak harp sanayiimiz mevcuttu. Amerikan yardımı başladıktan sonra sanki bu yardun sonsuzü dek sürecekmiş gibi, harp sanayinuzle uğraşan fabrikalanmızın teapmna zincir vurduk veya bunları başka maktatlarla kullandık. Bir zaman geldı ki. ABD askeri yardımı durdurdu. fakat ABD menşeli olan bu silah ve araçlann idamesi için Milli Bütçeden yedeh parça almaya. devam etmek zorunda kaldık. Öyle zannediyorum ki Amerikan ordusunun elinden çıkanp bir hibe şeklinde verdiui bu silah ve araçlann fiyarı kadar parayı. bugun onlann yedek parçalanna odemefefcyiz.» Yılmamak Gerek Şunu hernen belirtmeliyim ki, votanımızm güzel gelecegi konusunda karamsor değilim ben. Aydın gencliğimizde, tam bagımsızlık doğruitusundo öyle derin bir bilinclenme, öyle yılmaz bir istenc (ırade) birikimi var ki. bunlar ergec ürunlerini vereoek ve Türk halkı nasıl son bir iki yüzyıl icinde emperyalistlerce kendisine reva görülen hakaretlerin öcünu Ulusal Boğımsızlık Savaşını kazanıp, bağımsız Türkiye Cumhuriyetini kurmokla almışsa bugünkü hoysiy«t kırıcı davranışların öcunü de ic ve dış sömüruye son vermek ve tom boğımsızlığa layik olduğunu konıtlomakla alocaktır. izmir'in kurtuluşunun 56. yılında buna bütün benliğimle inanıyorum Elverlr ki, savaşım bayrağını elimizden duşurmiyelim. DÜZELTME • . Gecen hoftoki yozıdo bırkac yonlış dizgl yer almış. Gerci sözün gelişinden ve yazının son raki satırlarındon doğrusu anlaşılıyorsa da yine düzelteyim: ikinci sotırdoki 40 rakamı 50; bırinci sütunun sondan 19 satınndakı csosyal» sözcüğü soysal; ücüncü sütunun üstten yedinci âotırmdaki «sukut» sözcüğü tsukut» olacaktır. Hata Değil... Türk ulusu icin cok ocı olan bv. gerceği dile getırirken sayın Evren, kendıne özgü terbiye ve incelik sınırlarını koruyup «silah fabrikalorımızın kapısına zincir vurulmasını» hata olarak nitelıyor. Oysa bu uğursuz uygularra, işbirlikcilerin doğrudan doğruya Türk vatcnıno. Türk halkına ıhanetinden başka bir $ey değildi. Genelkurmoy Boşkanımıztn yetkiyie ulusun gözleri önüne serdiği bu acı gerceği 1520 yı! once dıle getiren kişi ve yazorların başına gelmedık kalmıyordu. Cunkü Türkiye'nin geleceği ıcm doğuracağı Korkunc sonuclorı duşünerek ABD boğımlılığına karşı cıkanlar o hainlerce tvaton hıyaneti» sucuyla sucloniYoror, boyle Sayın Evren'in Belirttiği Gerçek Aziz Ato, Ulusol Boğımsızlık Sovoşı sırosmda savoş arac ve gerecîeri eksikliğinin acısını do cok cektiğınden, daho İzmir'in kurtarılmosından öno« ülkemizds ulusal savoş sanayiinin Gerçektir ki yaşadığımız dünyada, uygar sanılon ulkelerdeki hapishaneler bir yüz karasıdır. Amerika'daki cezaevlerinde her ceşlt kötülüğün geçerli olduğunu Amelikalı yazarlar anlatıyorlar, rejisorler televizyona yansıtıyorlar. öyleyse Billy Hayes'e kızmak gereksiz mi? Hayır. Bu konuda önce bazı soruların yanıtlannı aramak gerekir. Ben, Gece Yarısı Ekspresi'ni görmedim. Romancının ya da r«|ltorun konuya yaklaşımı nasıl? Onemlı olan bu dur. Acaba konuya yaklaşım insancıl açıdan mı? Yoksa Türkl«ri v« Turkiyeyi aşağılamak amacıyla çevrilmiş bir filim mi söz konusu? «Barbar Turkler»e düşmanlığın ırkçı ve gericj bir gösterisi midir Billy'in romanı? Ulk«l«ri v« uiuslart aşan sanatçı yeteneğiyle bir yaronın üstüne parmak mı basılmıştır? Eğer roman ya da film, Türkleri aşağılamak isteyen klasik gericlliğe, koyu ırkçılığa dayanıyorsa, bizim utanmamıza ve öfkelenmemiz* gertk yok, Avrupalıya düşer ayıp. Eğer Türkiye'deki cezaevleri sorununa insancıl ve sanatsal bir yaklaşımı içtriyorsa, filmi getirtlp bizim sinemalar da da oynatmalı. • Atma Recep... Mehmed KEMAL BİLİM POLITI VE ÖTE DÜNYASI Ne yazık ki uzaktan edindiğlmiz Izlenimler Gece Yarısı Eksprasi'nin ırkçı ve gerlci görüş açısından konuyu ele aldığım saptamaktadır, Botı'nın gerici ve tutucu çevreleri bize böyle bakıyorlar. Emperyalist Batı'da g«cerlidlr bu bakıs ocısı cünkü sömürgeci sömürdüğü ulk*y« suçlayıcı gözle bakmaktan vazgeçemedi, vazgec*Lozan tutonaklarında belgelenen fikirlsrln Gece Yarısı EksprMl'n* yansıması kimseyi şaşırtmasın. Yeni Bir Enerji Kaynağı Büyük bir ayrım ^ tom bombası ile hidror jen bombası arasmda şd fark vardm Atom bombasında enerji, atom çekirdeginm patlayıp parçalanmasırun sonucudur. Hidrojen bombasmdaki enerji ise atom çekirdeklerinin eritnek suretiyle birbirleriyle birleşerek yeni bir «madde» mey dana getirmelerinin bir sonucudur. Bu sözümüzü biraz daha açıkhğa kavuştur mak istedigimizde şöyle diyebiliriz: Atom bombasında, örneğin «Uranyum 238. denen agır maddenin atom çekirdeğirü kuvvetli ışvn yairmuru, bombardımaru altında tutarak patlatıp parçalama yoluyla büyük güç elde ederiz. Hidroien bombasmda ise dört hidrojen atomunun çekirdeğini. örnegin 100 milyon santigrat derecelik bir ısı altmda eriterek, birbirleriyle birleştirmek yoluyla bir «Helyum» atomu elde ederiz. yani Hid ropen» denen maddeyi >Helyum> denen madde haline getirmiş ve bu işlemden de büyük ısı elde etmiş oluruz. İşte. sözünü ettiğinviz yeni enerji kayuağı budur. I zmlr Mit1«v«kinioinden Turİım Bakontığına fl*l«n Al»v Coşkun. tEge'yi turızm cenneti yopacoî"ız» diVor.'Eg«, doğa olarak cennettir ama, blz bu cennetl cehenneme cevirmişiz. Kıyı yoğmasından tutun da, cevre kirlillğine değin elimizden geleni ardımıza koymamışız. Tarihsel görkemi ile belleklerde yaşayan Eg* n«rd«yse kirlene kirlene değerinl yitlrmek üzeredir. Bu gerc«4l görmeden bol keseden atmak kimseye birşey kozandırmaz. Hele hic bir gerceği halktan gizlem»den, halkla birlikte bir yoşam ilkesini benimseyen Ecevit yön«tlml Bakanlarmdan birine hiçbir ?ey kazandırmaz, belki de aldatmaca olur. Son günlerde öyle görüyoruz ki Alev Coşkun dostumuz her adımında dolu otıp boş tutmaktadır. istanbul'o gecende gelişinde gazinocularta yaptığı söyleşide kimlerin adına konuşmuştur? Gazinolarda fiks menünün 400 llra olduğunu uc^lamıs, bundan heveslener&k gazinolara gidtnl«r odom başına bin liradan fazla para ödeyerek kazıklanmışlardır. Aldığımız mektuplarda, «Lütfen Alev Coşkun Beye söylevıniz. fiks menünün 400 lira olduğunu söylemek suretiyle bizleri kandırmıştır» d«nilm»kt«dir. Ülkemiıln, önumüıdeki secimlere Ecevit yönetiml II» gitmetl zorunludur. Tanrı bu ülkeye bir daha MC hukümetlerini eg»men kılmasın... Aklı başında her yurttaşın geclm «ıkıntıtı, kira derdi, asayişin duzelmemesine korfin düşündüğü birdir. Elbette bu dönem, Ecevit yönetlmiyl» atlotılacoktır. Başkoca caresl yoktur. Ancok Ecevlt kabinetind» gör*v almış Bokanlonn da her atacakları adımda, h«r «öyleyecekleri sözde tartılı olması gerekir. Bol kM«d«n atmalarla, ölcüsuz sozlerle halkla koynaşma olmaz. TürkİY» Wr turizm cennetl olabilir. Ancak bu yöntwnl« olmaz. Hel« gectiğimiz şeker bayrammda, Ege, talll» cıkanlar İçin cenn«t değil cehennem olmuştur. Gidenler ot«l bulamomışlar, en pohalı, lüks oteller de dahil dolmuştur. Yerll turistlere yer bulunamoyan bir ülkey» yabancı turlst gelir mi? Gelse bile açıkta kalır. Tutizm Bakanı Romanya'ya birkoç sefer yapmıştır. Oraların turlstler için imkânlarını görmüştür. Bizimle bir turirm i?birliğini geliştlrmek isteyen Romenlere kiralanan vapurun kepazeliği ortadadır. Bir tuvalet sorunu bile cörümlenememiştir. Tuvaletlere girenler kusmomok için yüı geri dışarı uğramışlardır. Rotnenlerin sadece lurizm alanındo değil, her alanda rakamlorı büyüktür. Büyük sayılarla iş görmektedirier. Şu kadar bin kişiye yatok, su kadar bin kişiye yemek, şu kadar bin kişiy» eğlenc» Isterler. Oysa ummadığımiî bir anda İstanbul'a birkaç binlik bir turist kafilesl uğrosa ne yatırablllrlz, ne yedirebiliriz, ne eğiendirebiliriz. Bunlar bllinmiyor mu. blllnlyor. öyleyse ne diye bol keseden atıyoruz? Kendimizl değilse kimi kandırıyoruz? Böyie atıcıloro «otmo Recep, din kardeşiyız» derler. Vehbi BELGİL masının nedenl budur. Çün kü. hidrojen ve Ağır Su, doğada en çok bulunan maddedir. b) Hidrojeni eritme yoluyla yüksek enerji elde etmenin ikinci nedeni, bu işlemin, öldürücü ışınlar çıkma sına olanak vermeyişidir. Bugün dünyada eğitimi az kişiler bile bilmektedir ki atomu parçalama yoluyla enerji elde edilirken alfa. bet«. gama denen öldürücü ışınlar çıkmakta ve bunlar. insan, hayvan. bitki ve çevreye ölüm. ya da en azından. onulmaz hastahklar saçmaktadır. Hidroien eritilmosindeyse böyle bir »akınc» yoktur. İşte, hidrojenden enerii üre timinde böyle bir sakınca da yoktur. Sadece bu iki neden dahi, yeni yakıt kaynaklan bulmayı bir zorunluluk haline getirmektedir. A Hidrojen plazması Hidrojen gazmdan yüksek ısı elde etme işi de kolay bir iş değildir. Bunun için bu maddeyi Hidrojen Plazması • haline getirmek gereklidir. Nedir hidrojen plazması? Modern fizik kitapları, •plazma»yı, maddenin dördüncü hali diye bildirmekte dir. Bilindiği gibi, madde: 1) Katı, 2) Sıvı. 3) Gaz. hallerinde karsımıza çıkmaktadır. Bu üç halde, moleküller, birbirlerine, gittikçe daha gevşek olarak bağlanmak tadırlar. Maddenin «plazma» halinde ise eîektronlarla pro tonlar birbirlerinden ayrılarak her biri başına buyruk hareket etmektedir. Buna. gazl&nn iyonlaşınası hali denmektedir. Yani «iyon» demek. elektronlannın bir kısmmı yitirmiş atom demektir. Atomlann, elektron lannı kaybetme olayma da iyonlaşma» adı verilmektedir. •MIMIM MUTUl TOPUJUIGU Cl« yıldız dersanesi üniversite adavlan vnıtu oaian sınavtia Oaşan ıcm cibcrsız modern ten e^ıttmıvle 15 saatlık parasız denemç kurslanna kanlmadan karar vçrmevıni2 *I 1 t.tSF SONSlMFlAflA . , U EvtulIİMavo ı.İSF.VI RniRENLERf. 2 EkımIS M»vu Orubahçf Cıddc»» Bt>ıku»lst»nbul Vumutıak Sınem*»ı vını61 Î 2 9260 23 (Arabul Ajans: 11233) 11369 Uranyum ısı elde ederken, tehlike, önce üretim, sonra da «gömme» aşamasında ortaya çıkmaktadır. Atom reaktörleri yapıhrken, tehlike nin dogmaması için her türlü önlem, en küçük ayrıntıya değin almmaktadır. Fakat, buna karşın, büyük ka zaların önune geçüememektedir: Bir unutkanlık, bir parçanın bozulması, belki kö tü bir amaç, gerek reaktörGereği ne? de çahşanlar, gerekse reaktör çevre6inde ya$ayan canBu noktada şöyle bir sohlar için önlenmesi olanakra akla gelebilir: Atomu sız felâketler dogurmaktaparçalama yoluyla enerji elBir atomun, iyonlaşmeksı. dır. Buna en güzel örneği de etme yöntemi dururken yani elektronlannı yltirmesi Yugoslavya'dan verebiliriz. hidrojeni eritme yoluya büiçin, ısıtılması gerekir. Isı Bu ülkede 10 15 yıl kadar yük eneni sağlama zorunu altında, madde, katı halden önce boyle bir kaza sonunereden çıkımştır?sıva hale. sıvı halden gaz cu. reaktör, öldürücü ışınlar haline dönmektedir. Isıtma Bunun nedenleri junlarçıkarmaya başlamıştı. İşin. sürdürülürse atomun elekneden sonr» farkma vanldı. dır: tronlan protonlanndan ayAma, olan oimuş, içerde ca.a) Yakıt azlığı. Atom erılır ve ortaya sgrbest elekhşanlar, öldürücü dozun nerjisinin hammaddesi olan tronlardan. pozitif iyonlarkat kat üstündo ışm yemişuranyum, doğada bol buhıdan ve negatif iyonlardan lerdi. Hastalar, uçaklarla nan bir madde değüdir. Bioluşan bir karışım çıkar. Oderhal Paris'tek: Pasteur Ens linen uranynm yatakları da titüsü'ne taşmdılar. Bunların layı, kaba bir benzetme ile bir iki büyük devletin eltnşöyle de açıklayabiliriz: Asayısı 100'ü aşıyordu. Yarıde, yani tekelindedir. Bugün tomu. üzerinde gülü ve yapsma yakını kurtanlamadı. uranyum, başhca şu ülkerağı olan bir dala benzetirlerde elde edilmektedir: AAtomdan ısı üretmedeki sek, plazmayı. gulu ve yapmerika Birleşik Devletleri, tehlike, uranyum yakıtı arrakları koparak ayrılmış Rusya, Kanada, Zaire ve ötıklarının «gömülmesi» aşa(dal+yaprak+gül) karışıteki bazı Afrika ülkeleri, masında da varlığını sürdür mına benzetebiliriz. MaddeDoğu Almanya ve Çekoslomektedir. Bilindiği gibi, bu nin bu plazma halinin birvakya. Avustralya» Bundan artıklar, yüzlerce. binlerce çok özellikleri vardır. Moşu sonuç çıkar ki, uranyuyıl öldürücü ışın çıkarmakmu banş, ya da savaş ata devam etmektedirler. Bu dern Fizik'in bununla uğraşan. bölümüne Plazma Fizimacıyla ahp kullanmak isnun önüne geçmek için, beği» adı verilmektedir. teyenler, bu ülkelere baştondan, kalın duvarh tabutvurmak zorundadırlar. Bu lar yapümakta ve bu tabutİşte. hidrojenin erimesi iise, siyasal baskıya yol açlar denizlerin en derin yerçin, böyle iyon haline, elekt maktadır. Yani. uranyumu lerine bırakılmaktadır. Faronundaıı kopmuş hale gelveren ülke, alan ülkeye, ken kat, deprem gibi. tektonık mesi gerekmektedir. Bunun di dümen. suyunda gitmesi bir olay gibi bir anormallik için de. demin söylediğimiz koşulu ile uranyum vermek bunların parçalanarak, içingibi, ısıya gerek vardır. Ne te, bu yapılmadığı zaman. dekileri denize kusmalan okadar ısıya? Çok, ama çok uranyum satışını durdurmak lanak dısı değildir. yüksek ısıya, örneğin 100 tadır. Bu durum, ulusal enerji politikası saptayıp uygulamayı olanaksız kıldığı için hammaddesi çok bol enerji kaynaklan bulma isi STRASBOURG ÛNİVERSİTESI MEZUNU BAYAN büyuk önem kazanmıştır. ÛĞRETMEN TARAFINDAN FRANSIZCA DERS1 VERİUR. îşte uranyum yerine «hidBÜTÜNLEMEU ÖĞRENCİLER SINAVLARA VETIŞTİRİLİR. roien». ya da onun bir izotopu olan •dcuteryum»un. TEL: 58 68 96 55 37 98 yani «Agır Su»nun kullaıul milyon santtgrat derecede ısıy». Yani, gaz halindeki hidrojenin ısısını yüz milyon dereceye yükselttigimiz zaman hidrojenin atomu yanmaya, sonra eriyip, baska hidrojen atomlanyle birleşip helyum haline gelmeye başlamaktadır. Ve bu olay sırasında akıl almaz derecede yüksek ısı ortaya çıkmaktadır. Bugün, güneşteki sürekli yüksek ısıyı hidrojen atomunun erimesiyle izah etmektedirler. Güneş. bir tür atom bombası ile hidrojen bombası karışımı oluşturmaktad\r. Güneşteki ağır ci simlerin çekirdekleri nötron bombardunanı aitında parçalanarak ıoo milyon derecenin üzerinde ısı çıkarmakta. bu ısı. hidrojeni plazma haline sokup helyum denen maddeye çevirmekte. sonra helyum. yine ısı altmda eriyerek hidrojen atomlanna aynlmakta, bu hidrojen atomları yine birleşip yine helyuma dönüşmektedir. Bütün bu oluşmalar sonucu meydana gelen ısı ve ışıktan da güneş kümesi yararlanmaktadır. ANMA Hocam ve değerü eşim, babomız, bilim ve sanatın özden yolcularından, tüm erdomli yaşamını tertemiz ülkuler icinde sürdüren Atatürkçu Prof. Dr. Emin Faik ÜstÜE oramızdon ayrılorak ölümsüz sevgimizle birlikta sonsuzluğa geçişinin beşinci yılında sevdikleri, dostlan ve öğrencıleri tarafından anılacaktır. Eşi: Doc Dr. Esin Emin Üstün Ve Çocukları Sorulara Yanıt Ancak, işin bu noktasında şu sorular akla gelebilir: Güneşin yüzey sıcaklıgı 6.000 derece, iç sıcaklığı 10 15 milyon derece olduguna göre, güneşte bile olmayan 100 milyon derecelik ateşleme ısısını nasü elde edeceğiz? Bu yüksek ısıyı elde ettîgimizi bir an için düşünelim. Bu kadar ısıya dayanacak mâdeni nereden bulacağız? Beşbin, altıbin derece sıcakhğa dayanacak hiç bir mâden bulunmadığma göre, 100 milyon derece ısıya dayanacak mâden nasıl bulunacaktır? Bunun da kolayınm bulunduğunu düşünelim. 100 milyon derecedeki ısıdan 100 derecede kaynayıp buharlaşan suyu nasıl ısıtacağız? Ve bu buharla elektrik jeneratörlerini nasıl döndüreceğiz? Hemen haber vereyim ki sevgili okuyuculanm, bugün bu sorunlann hemen hepsi çözüm yoluna girmiştir. Aynntılara ait bazı güçlükler de çözümlenmek üzeredir. Bu konulara da, gelec«k yazımızda dokunacağız» NOT: •Uygarhğın. Beşikleri» yazımda, I>ikdörtgeıün. hipotenüsünden» bahsedümiştir. Bunun diküçgen olacagı acıktır. «Uzay İş.letmeye Açılıyor» yazımda da bir atom reaktörünün 15 milyon dolara satıld'.ğı yazılmıştır. Bunun da 15 «milyar» olması gerektiği. cümlenin sonrasmdan anlaşümaktadır. Bu dizgi yanlışmdan dolayı özür dilerim. V.B. Oxford University Press" Dil eğitim programı ile. YETlŞKİNLEREve ÖGRENCÎLERE tf İNGİLİZCE GÜZ DÖNEMİ KAYITLARINA BAŞLANMIŞTIR. ÖZEL DİLKO, Yabancı Dil Konuşturma Merkezi BAKIRKÖY72 2144 lncirli Caddesi No: 25 (Cumhuriyet: 11382) Çağdaş Yayınlan Prof. Ö2demir NUTKU YAŞAYAN TİYATRO Tlyatromuzun neydiğini, geleceğinin ne olması gerektiğlni ortoyo koyan yapıt. EDERİ: 20 LİRA İsttme Adresi: Türkocağı Cad. 3 9 4 1 Coğaloğlu İSTANBUU (Cumhuriyet; 11385) FRANSIZCA