15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
tKl Öşmanı yok eden bu buyük meydan savoşrnı Molazgırt zaferıne, Kosova meydan savaşına, İstanbul'un alınmcsıyia sonuçlonon Savaşa benzetebiliriz. Ama bunlar kadar büyük bir zcfer oJon 50 Ağustos, bır olüm kalım savaşı olmosıyte onlardon oynlır. Öyle ki bu savaşta Türk ordusu /enilseydi. özgür bir ulus ola rak varlığırr.ızi bütünlük, hıc değılse, uzun bır zamon icin kaybetmış olacaktık. CUMHURİYET 30 AĞUSTOS 19TS D OLAYLAR VE GÖRÜSLER tur, Dnlü komırtanın bunlara verdiği karşılık kesin oldüğu kadar su6turucudur, Joffre dıyor ki, Marne savaşını kimin kazandığını bılmiyorum; ama bu savaş kaybedilmiş olsaydı, onu kimin kaybetmiş olacağını bıliyorum. Manav, Sütçü, Kasap... onov, sutçu, kasap, top/umda hor gorulur. Babalar çocuklorını nasıl korkuturlor. Ulan bu gidişle sütcü olocoksın... Bu yıl da s ' fta kalırsan seni köş«deki rrHJOOvO ya da kasaba yamck vereceğim. Kucuk burjuva değer yargısı böyledir. Hem bir kilo et almak icin Et ve Balık Kurumunun kuyruğuna girersin sabahın köründe; hem kasabı azımsarsın. Neden? Kimbilir belki de manav, kasap, sütcü gibi kişilerin gercekte gizli işsiz olduğunun bilinci gizliden topluma işlemiştir. Bir toplum düşünün ki, meyvası, sebzesi, sütü, etl, buyük mağazalarda sotılıyor. O gelişmiş düzende kucuk esnofa yer kalır mı? Amerikodaki gibi gelişmiş endüstrilerde, süt krclı, meyva kralı, et kralı, topluma egetnendir. Ne var ki şlmdilik bizim değer yargılarımız daha başka düzeydedir. Bunun icin İngilizlerin The Economist dergisine cok kızdık. Bu dergi bize öğüt verdi: 30 Ağustos Zoferi, yolnız zomon bakımından değil, özce de Sokorya meydan sovoşıno boğlıdır. Birmde duşır.on durdurulmuş. iK'ncis.'/ıde yok edümişt::. birincisi olmadan ıksncisini düşumnek O!nn"kd!i:dır; ikincisı yenrr:efın b;r şaheseri clduğL: g ; bi, birincisi savunmanın hır şanesendır. Eu savunmanın ne kodar zor koşuüar altında başorıfdığım, ne büyük tehlikeiorle cfolu oM'.ğucu başkomutan Atati>rkOn şu sözleri a~>kca gösteriyor: Hattt müdcfaa yoktur, sath; müdafoa vordır ve bu satıh butün vaton toprağıdır. Sununıo Atatürk şu.'ıu de.neK istr/ordu: Ordurnuz e.'dsr c/kmodıkca. savoş çereği, geriye cekiiebıliriz ve cskildığimız yeroen yeniden savunmayr, gecebilıriz; bu hıc bır vakıt savaşın Kaybedilmesi demek değildir. Nasıl 30 Ağustos Sakarya'ya bağlı ise. bunlorın her ıkisi de, bütünü ile kurtuluş sovoşt dn 19 Mayıs'a boğlıdır. Hic kuşkum yok kı Atatürk. o zamanki adıyla Mustafa Kemal, 19 Mayıs'ta Samsun'a cıktığı zoman, 30 Ağustosun rüyasını görüyordu. Böyle olmasoydı, 19 Moyıs'ta Samsun'o cıkmonm hiç bir anlomı kalmazdı. 3 0 Ağustos v e A t a t ü r k Prof. H. Vehbi ERALP bağımısızlık, ya öiüm! Bu bağımsızhğın butun koşuliarını da tam bir açıklıklo ortayo koymaktan geri kalmıyor: Bu koşullar o zaman misak! millı adtyle tamnan ulusol anttır. Atatürk bu koşulfardon hicbirinin pazarlık konusu yapılamayacoğını eklemekten de çekinmıyor. İşte onun butun dehası, büyüklüöü ve biricikliği burodad.r. Bunu anlcyabilmek icin, Ataturk'ün tutumunu belırleyen etkenlerin yalnız akıl ve mantık olmadıgmp gozden uzak tutmamolıdır, onun başardıöı işi sadece akıl ve mantık yolu ile açıklamak olanağı yoktur. Bunun icin akıl ve montıktan daha üstün bır şeye, bir filozofun her yaratmanın kaynağında bu/unduğunu söylediği sof heyecona gerek vardır. Bu heyecan ınsanlarda her gün görülen ve sodece ruhun yüzeyıni horekete getiren bir heyecon değildir; belki de ruhun derinliklerinden gelen akıl ve montıkla beraber iradeyi de sürükleyen, insanı baştan aşağı değiştiren onun yaşayışına yeni bir yön veren, ona yaratıcılık özelliğini kazandıran bir hevecandır. 1932 yıllarında bir gece rahmetti Halide Edip Adıvar'ın Poris'teki gösterişsiz otel odasında cay içiyor ve konuşuyorduk. O da rahmetli olan eşi Or. Adnan Adıvar Fakültedeki bazı dars !ere gelirdi ve kendisiyle oradan tanışmıştım. O sırodo her ikısi de Pons'te bır ceşıt sürgün yaşayışı içindeydiler. Bir zomon cok yakmları olon Atatürk'le aralorı iyı olmadığı gibi, poro durumlan da pek pcriak değildi. O akşam Halids EdiD Adıvar'ın Atctürk içın soyledıklerı zihnıme bır cergei gibi tokılmıştı: tBu işin (kurtuluş savaşının) başarıya uloşacoğına ondan başko ınopan yoktu, bu savaşın ruhu ve hareket ettirici motoru o idi; hepimızı sürükleyen o olmuştur» Büyük romancfnın bu sözleri, biraz önce Atatürk icin söylediklerimizi tam bir kesinlikle doğrulamıyor mu? Ulusunun kurtuluş heyeconını Mustafa Kemal önce kendi ruhundo duymuş. sonra bunu, en yakınlarından başlayarak derece derece herkese aşılamaya calışmıştır: Onun bütün davrcnışlan bu heyecandan kaynaklanmaktadır. Atatürk daha gencliğinde Osmanlı imparotorluğunun cökuş nedenleri üzerinde düşünmüş, bu nedenier ortadcn kaldırılmadıkca Türk uıusunun üer/emastne, devletler arosında hakkı oion yeri olrnosıno olonak bulunmadığını görmuştü. Ama bunun gercekJeşebilmesi icin öncs ulusumuzun üzerinde ozgurce yoşoyocağı bi' vatan toprağı gerekti ve bu toprak o sırada her parcasına bir başko devletin el koyduğu bir yamolı bohçayı andınyordu. Atotürk'ün ilk hedefı, ulusal andın cizdığ, sınıriar icmde bu vatcn toprağını duşmonin istilasmdan kuriarmak olacaklı. Kurtuluş savaşı bu i!k hedefin adım odım RercekleşıTiesidir. Atatürk'ün yalnız düşmonları aeğil, bazan en yakınlorı bile bilerek ya da bılmeyerek, onun bu girişıminı engellemeye calışmışlar, o ıse sonsuz bir sabırla bunları birer bırer aşmanın carelerını bulmuştur. Esasen yalnız üstun yaradıhşlı insanlorda görülen ve Sırodan kışılerde bır arado bulunarnayan karşıt özelliklere onda sık sık rastlıyoruz. Bunlaraan biri hayal ile hokikatı, ulkü ile gerçeği uzlaştırmoktır. Hic kimsenm hatınna gelmeyen gırişimleri Atatürk nedef olarak alır, ama bunlan gercekieştirmek ic/n gerekli her koşulu hazırlomaktcn, her onlemı olmaktan geri kalmazd.. Bunun gibi onda oşırı bır otılgonl/kla tam bir önlemlilığin bır arada bulunduğunu görüyoruz. Kurtuluş savoşının o gorkemli son halkası boşka türıü nasıl açıklanabıhr. 26 Ağustos'ta başlayan Dumlupınar saldırısında, Ankara'yı koruyan Eskişehir cephesinde pek az bır kuvvet bırakarak bütün birlikleri Afyon cephesine kaydırmoya her komuian kolay kolay cssaret edemezdi. Ama bu sayededir kı akıllara durgunluk veren kısa bir sure icinde düşman ordusunu önce cökertmek, sonro yok etmek olanoğı elde edilmiştir. Kuşkusuz 30 Ağustos Zoferlnde atlorı nollayan neferden, cephe gensmde caiışanlardan başkomutana kadar herkesm derece derece payı vordır. Ama en büyük payın başkomutanda olduğunu söylememei' haksızlık olmaz mı? Bır komutan. kurmoyların hazırladığı bir planı noktası noktasına uygulamaktan başka bır şey yapmosa bile. en buyük pay yıne onundur, cünkü uygulonobilecek planlardan bır tanesıni secen o olduğu, uygulamanın büyük yükö onun omuzlarında olduğu gibi, ters bır sonuc korşısındo bütün sorumluluk da yine onundur. Birinci Dünyo savaşında Fransız mareşali Joffre'ün Marne zaferınden scnra. bu zaferde onun payının pek az olduğunu, asıl zaferj kazanonın başkası oıduğunu söyleyecek kadar ıleri gidenler olmuş Hem Son Hem Başlan91ç 30 Ağustos Zaferiyle kurtuluş sovaşı sona erdiği gibi, Ataturk'ün askerlik mesleği de son buluyor. Atatürk U l u s a l Anaın belirttiği sınirla r a varıldığı icin, artık durmok gerektığ/ni onlıyor Onun en değerlı özelliklerınden bıri de yürümek gerektiğ; verde yürümek, ama daha önemlısi .durmak gerektıâi yerde durmasını biln.ektır. Sovyet Rusya ile dostlukta, Mudanya'da, Lozan'da Atotürk bu özeNiğınin en parlak örneklerıni vermiştir. Adlorım tarihe yazdırmış pek cok komutonlar ve idareciler, duruiması gereken yerde curmosını bdmediklerı icin, bir kumar ma&asmda kaybeder gibi, bütün kczondıklarmı bir anda kaybetmislerdir. Sonsuz bır pek gözlülüğe sahip olan Atotürk, ulusunun en kucuk bir cıkarı ile, kumar mosasır.da oyncr gibi oynomomıstır. 30 Ağustos Zaferi hem bir son, hem bir başlangıctır. Onun bu bakımdan ayn bır onemı vardır. Once bu zafer, bütün dünyada inanılanın aksine, Türk ulusunun ölmediğıni, yaşamasmı surdürecek gücte olduğunu ortaya koymuş, ters göruşleri bir anda silmiştir. Bu zaferclen sonro ve bunun sonuclarından biri olarak. o zamanki ir.gılız bcşbckonı Llyold George'un cekilmek zorunda kalması, bu zaferin sergintilerinın ne kadcr uzaklara yayıldığını göstenr. Sonra Lozan barış ar.tlaşrr.aftı 30 Ağustos Zaferi sayesinde yapılabilmiştir. Bu zafer olmasaydı, karşımızdakiler, bize zorla kabul ettirilen Sevr banş antlaşmasına uymamızı istemekten sonuna kadar geri ka/mayaccklardı fki antloşma karşılaştınlırsc. aradakı forkın ne kadar öneml! olduğu, kazoncımızm ve kodar büyük olduğu kolayca anlaşılır. Doho önce, gencüğmden berl Atotürk'ün Osmanlı devletinin cöküş nedenleri üzerinde düşündüğünu söylemiştik. 30 Ağustos Zaferiyle savaş sona eıince. Atatürk, bu cöküş nedenlerinl ortadan kaldırarak Türk. ulusunu cağdaş uygarlık duzeyine yükseltecek devrimlerı gercekleştırmeye airişiyor. Çunkü yerinde sayan bir ulusun geri gitmiş olacağını, yavaş yovaş yaşama gucünü ve olcnağını yıtireceğini pek iyı biliyor. Bütün bu nedenier yüzünden 30 Ağustos Zafer bayramının bu yıldönümünde sevinmeKte, mutluluk duymakta haklıyız. Ama arada bu sevincımizi, bu mutluluğumuzu gölgeleyen pek cok şeyler olduğunu duşününce, bu sevınce, bu mutluluğo bir ocılık, bir burukluk kanşıyor. ;stsdiğimiz gibi sevinemiyor, mutlu olamıyoruz. vünkü 30 Ağustos Zafer bayramının getirdiklerinden bir coğunu. bir mirasyedi gibi tüketmekten geri kalmadık, gori kalmıyoruz. M Yaratıcı Heyecan 19 Moyıs 1919'da ülkemizin yürekler acısı durumunu bütün cıplaklığı ve oyrıntılorıylo biliyoruz: Ordulorımız bütün cephelerde yenik düşmüş, silâh ve cephoneleri elinden alınmış, başto İstonbul oimak üzere, bircok öneml) yerleri düşmanlar tarofından »şgaı edilmiştir. Bunlar, cökmekte olan Osrnonlı imparatorluğunun son kalıntılarını aralarında paylaşmak icin anloşmışlar, birleşmişlerdir. Böyle umutsuz bir dururnda, sodece akıl ve mantık yolundan gıdilirse. yopılacak şey dışandan yardım aramak, cöküntü danemlerinde Osmanlı devletini idare edenlerin yoplığı gibi, büyük devletler arosındak: denge politikcsırdon yororlonorak, bir şeyler kurtarmoya cal/şmok ve bununla yetınmektir. Kaldı ki bu arada Birleşik Ameriko Devletlerinin cumhurboşkanı VViison'un ünlü 14 ilkesı. yeniK düşenlerin gözünde ufukto bir umut ışığı gibı Dorlomoktadır. Nasıl hesaplanırsa hesaplansın. bundan daha elverışli cıkor bır yol görünmuvor. Bu nedenletiir kı vurtseverliklermden kuşku duyamayacağımiz tonınmıs bir cok kimseierin. kurtuluşu «Amerikan mandası». «İngiliz rnan dcsı» gibı carelere baş vurmakta aramalarını kıncmok pek doğru olmaz, Insaflı davranıiırsc. onlorın yerınde kim olsa boşka türlu bir care düşünemezdi İşte böyle bir durumda, Aiatürk tek başına ortaya otılarak hoykırıyor. Yo tom Türkiye olomobil, bucdolabı gibi şeyleri ihrac etmek düşünden vazgecsin; bolgenin manavı, kasabı, sutcüsu olsun... İngilizin amacı belli; Batı kapitalistleri bizim temel ve gerçek endüstriye yönelmemizi istemezler. Bir demircelik fabrikasını bunlardan almok büyük sorundur. Suleyman Demirel bile, Batı'dan alamayınca üçüncü demircelik fabrikasını kurmak icin Sovyetlere başvurmak zorunda kaldığını itiraf etmiştir. • Durulur Elbet... Mehmed KEMAL KAMU YARARI VE TOPLUM POLITI VE ÖTES alışma ve sczleşme özgürluğunu düzenleyen Anayasanın 40. maddesinde. her kesin dilediği alanda calışma ve sözleşme özgürlüğüne sohip olduğu. özel gırişimler kurmanın serbest bulunduğu kuralı konulduktan sonra. bu özgürlük lerin kamu yararı amacıyla sınırianabileceği kabul ölunmuştur. Bu temel ilkeyi benimseyen Anayasa hemen arkasındon Türk toplumunun «iktisadı ve sosyol hayatı'nın düzeni»ni be lirlemiştir. 41. moddeye göre, «İktisadi ve sosyol hayat, adalete, tam calışma esasına ve herkes icin insan haysiyetine yaraşır bir yaşoyış seviyesi sağ lanması amacına göre düzenlenir. İktisodi, sosyal ve külturel kalkınmayı demokratik yollarlo gerceVieşî.rmek, bu maksatia. «Millı tasorrufu oıitırorak, yatırımları toplum yararının gerektirdiği önceliklere yöneltmek ve kaikınma plânlan yapmak Devletin ödevidir.» C İlhan KUTAY TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ GENEL" SEKRETERİ ren Anadolu halkının cağm gereklerine uygun asgori yerleşime kavuşturulmaları icin önerilen projeler tortışılmodan «göc» olarak nitelendirilip amacından saptırılmak istenmiş. kıyı duzenlemesini de iceren ve 1943 yılında hazırlığına baş lanan Kamu Molları Yasa Tosarısı bir kenarda bırakılarok kıyı yağması adeta teşvik edilmiştir. Aranması ve işietılmesi hakkı devlete aıt bulunan doğal servet ve kaynaklar kamu yararına bir türlü yönlendirilmemiş, enerji gibi devletin tekelıne alınan olanda dohi ozel girişimin kârlı yatırım ayrıcalığı korunmuştur. Öğrenim carpık bir düzeyde gencleri sokağa iten bir umursomazlık icinde sistemden yok sun bir başıboşluğa terkedilmiş, yüksek öğrenim. orto öğrenimin doğol devamı haline getirilmiştir. Buna karşın ikili hatta üclü öğretim yapabılecek kurumlarda günde dört saatlik derslerle yetinılerek öğretim kadroları (âtıl) bırakılmıştır. Sağlık hizmetlerinde boşlotılan sosyolızasyon amacına ulaştırıimamış, kanayon yerini hayvan pısliği ile tedavi göreneğine sahip insanlann yaşadığı bir ulkede kamu hastanelerinde tam gun calışma yosasına karşı anayasal savaşım (!) başlatılmok istenmiştir. Konut uretiminde. koyden ken te halka karşı ckendin yap, kendin otur» politikası ızleyenlerın yarattıkları yapsatçılar yanında, kamu kesiminde ema Muborek Ramozan da geldi geçiyor. Kutlayamadık, uğurlayalım barl. Bir ozanımız, «Ramazan dedlğin ayda bir gelir, bize hergun Ramazan.» der. Ozanımız böyle der ama, sonıyorum Nosrettin Hoca da böyle bir söz soylemisti. Hoca, çeşmey« eğilmis, kano kana boğazınt ıslatırken, asesbosıno yakalonmış. «Ne yopıyorsun?» «Hic.» «Mübarek Romazanda oruç bozulur mu?» «Doğrusunuz efendlmiz bozulmaz... Ramazan dediğiniz her yıl gelir. Hoca Nasrettin susuzluktan bir giderse, bir daha gelmez.» diyesi. Ramazan da oructan kafası lyice bozulan Yeniçeri Ağası ağac golgesınden doğrulmuş gidermiş. «Nereye ağa?t dlye soranlara. «Oruc boşıma vurduda gidip mahalledeki kefereyi blraz okşayayım istiyorum.» demlş. «Con sıkıntısı gecer.» Orucu bilmem de yaşam guçluğu günümüzde kimin başına vurmuyor kl? Döğecek keferemiz de yoktur ortık. Kefere de bizden yana... Eski anılar vardır, ondıkca tat verir. Kasım Gülek CHP Genel Sekreteri iken, kavallı, heybeli carıklı, poturlu bir propaganda tutturmuştu. Gazett* i olarak blrtikte Konya'ya glttik. Blz bir DP Milletvekilinin oteline indik. Akjam biraz yemek, yiyecek bir iki kadeh jç«ceğiz. «Olmaz» dediler. «Neden?» «Ramazanda yasak.» • Yanımızdaki masayı gosterdik.» «Bakın, onlar yiyorlar da lclyorlar da.t •Onlar Amsrikalı.» Amerika'da okumuş bir gazeteci arkadaş vardı. Ver di ingilizcenln göziine, fan fin fon etmeye başladı. Yemek de ısmarladı, rokı da... Onun sayesinde biz de nasiplenmiştik. Bizim Anadolu'da Ramazanda rnüslümana iftar dışında bırakın rokıyı, bir sandövic bile vermezier. Eskiden böyleydi de, şlmdi başka türlü mü? Boşuna özgürlük özgürluk diye bağırınz. Bizim henüz Ramazanda ye mek bile yeme özgürlüğumüz yoktur. Siz kimin kapısını calıyorsunuz?. Ramazana denk düşen TÖB DER kongresinde oruc dağilse dağınık solculuk başo vurmustur. Amanın efendim, ne turiü ceşitll solculuk vormış. Ne olacak şlmdi? Bir arfcodaçımız yozısmda: «Artık Komünist Partisi kurulmalıdır» diyor. Demek solculuğumuz özgurluğünü böyle kongrelere değin uzatmış. Solculuk mahalle futboluna döndü, hangi arsayı bulsa, bir top, eksik bir takım mac yapıyorum sanıyor. Zararı? Atalarımız, «keskin sirkenin küpüne zarar verdlğlıni söyiüyor. Borı taşkınlarımız sirke kurmuyorlar, fırsat buldulor mı, küp catlotıyorlar. Üzüm yemek mi, bekci döğmek mi? Cok akıldane mlz henüz üzümün todına varomadığından bekçi döğmeyi marlfet sanmaktadır. Gecer mi? Eğer hostalık bulaşıcı değilse, birkaç kişiyi ateşli olarak yatağa düsurdükten sonra gecer, kim billr? Ramazanda hoca'yı anmak mesleğimiz gereğidlr. Ne olsa, pirimiz üstodımızdır Hocamız bu cığırı acmasa biz nereden böyle laf ebeliği edebilirdik. «Hic oşık oldun mu?» diye sormuslar. «Bir kez oldum, onda da üstumuze geldller.» diyesl olmuş. Esklden üstumuze geldiklerinden yakınırdık. Şimdilerde biz üstüns üstüne gidiyoruz. Damardan dökülen kan gibi, aksın bakalım biraz, günün blrinde durulur. KAYIP Ankara Trafik Şu besinden aldığım 179 286 nolu ehliyetimi kaybettim. Hukümsüzdür. Ömer KÖKLÜ (Cumhuriyet: 11067) YİTİK E.Ü. İ.T.B. Fakültesinden aldığım şebekemi yitirdim. Geçersizdir. Şule EGİ Cumhuriyet: 11065 KAYIP 4/03 941303 ve E/03941030 nolu ekim 1978 mo aş ve 14 kat sayı ceklerimi koybettim. Hiıkümsjzdür. Fevzi ULUSOY (Gökhan: .../ 11066> KAYIP Basın kartımı kay bettim. Hukümsüzdür. Medeni AKGÜL Anayasamız kamu yaronrKi, temel hak ve oigürlüklerin sınırlandırılmosında (11). mülkiyet hakkının kullanılmosında f36), kamu'aştırma ve devletleştirme'de (38, 39) ocıkco yer vermiştir. 48, 49 ve 50. maddelerde yozılı olmamakla beraber. bu ilkeye doyonon ve 41. mad deden kaynaklcnon sosyol güvenlik, soğlık ve konut gereksinmeleri ile öğrenim ve eğitim hizmetleri Dev.ete, savsaklaya mıyacağı bır temel görev olorak yüklenmiştir. Kamu yararı kovramınm belli bir tanımı yoktur. Anayasa Mah kemesi de tanımlamo yapmadan korarlarında yasa koyucu nun temel haklar alanında yaptığı sınırlamaları kamu yararı ilkesine dayanarak yerinde görmuştür. Kavramm aslında tanımını yapmak onu kalıplaştırmak olur. Tantnı yerine. Anoyasanın kurallarında beiirlenen sistematiğinden V6 cağdaş hukuk anlayışından esinlenerek bu kavram hakkında temel bir görüşe varmak gerekir. Bu gö rüş. gelişmekte olan bir Dlkenin yaşam koşııllanndo «İnson sev gisine dayalı ve kişiliğine sayğılı» toplumcu görüş olarak ortaya cıkmaktadır. Bu ise, ana konularda eski deyimiyle «asgari rmişterek» sayılmalıdır. FRANSIZCA STRASBOURG ÛNİVERSİTESİ MEZUNU BAYAN ÖĞRETMEN TARAFINDAN FRANSIZCA OERSİ VERİLİR. BÜTÜNLEMEÜ ÖĞRENCİLER SINAVLARA YETİŞTİRİLİR, TEL: 58 68 96 • 55 37 98 net usulünün uygulanmo kararı karşısında ayağa kalkan yüklenıciler (müteahhitler) kamu yararı havarisi kesilmişlerdir. «Bırakınız yapsın bırakınız gecsin» ortamına getirilen ülkede, tabandaki halkın eğitim düzeyi bir yana, yıllık gelirinin devlet denetimine alınabilmesi icin (!), 18 yaşını bitiren her vatandaşın gelir vergisi beyannamesi vermesi önerilmiş, sosyal sigortalar sisteminin sosyal güvenliğe donuştürülerek genelleştirilmesi ve primferin (vergi) haline getirilmesi yönünde gelişen cağdaş görüşler bilinmezlikten gelinerek, işcilerin yüzde 12 primine karşılık yüzde 21 prım ödeyen işverenlerin Sosyal Sigortalarda oluşan fonların finansmanlorında kullanılmasımn en doğal hakları olduğu ileri sürülmüştür. Yukarıya alınanlor somut örneklerdir ve bir olguyu carpıcı bicimde vurgulamoktadır: Statükocu bürokratlar, cıkorcı gırişımcıler ve sırca köşkteki aydınlar bulutların üstünden inip toprağa ayak bosmalıdırlar. O zaman göreceklerdlr ki, ayak bastıkları yerin altında devletin «insanlık haysiyetine yaroşır bır yaşayış seviyesi sağ lamakla» yükümlü olduğu oy sohibi VATANDAŞ'lardan BİR'i yaşamaktadır. Ne var ki madalyanın bir de öteki yüzüne bakalım; ve kendi kendimize soralım: Acaba biz bölgemizin manavı, kasabı, sutçusu olabilir miyiz? Kolay mıdır bu is? Bir sure önce Balkanfardaki sosyalist ülkelers giden tuzukuru zengin/erimiz: Amanın, diyorlardı, komunizm oroları ne hal» getirmiş! Carşıda pazarda meyva sebze bulamıyorsun. Bulduklorın hem yenmez, hem pahalı. Nerede bizim Yanmca'nın kirazlorı, Antolyo'nın portakallorı, Adana' nın domatesleri... Oysa Balkanlardoki sosyalist ulkeler, en modern yöntamlerle meyva yetiştirip duzenli devlet ciftliklerinde sebze ursterok dışarıya satıyorlardı. Bu işi yapmak da billme, plana, emeğe dayanır. Türkiyedeki akılsız burjuva, «sosyalist ulkelerde ipek corap yok, doğrudürüst meyva sebze bulunmaz» diye çeyrek yüzyıl ahmaklığm propagandasını yaptı. istanbul'un kasabında et, manovında meyva ve sebze bulduğu icin Türkiye'nin her yanını öyle sanon cuce kafalıların kafası şimdi duvara carpmış mıdır? • Bolgenin kasabı, sütcüsü, manavı olmak icin Türkiye'de bilimsel caba ve toplumsal disiplin ister. Kim buna «evet» diyecek? Doğu'da hayvan kacokcılığını onlemek ilk adımdır. Oraların şeyhleri, ağaları, bu işe ne derler? Hayvan sayısı bakımından dünyada önde geien, hayvan urunleri bakımından geride kalan bir ülkeyiz. Bu terslik nasıl duzeltilecek? Süt, et, yumurta, deri gibi urunleri cağdaş yöntemlerle üretmek gsrekecektir. Bazı bolgelerde gelişigüzel yetiştirildikten sonra eldenele gecarek büyük kentlerde poholıyo satılan meyva ve sebzeciliğs de paydos borusu calınması gerekir. Daha İstonbul'daki hâl düzenini değiştiremiyen ve gangsterlerin elinden kurtaramıyan iktidarlar, bu işi nasıl kıvıracak? Ve en onemlisi: Yemiyeceğiz, dışarıya satacağız; icmiyeceğiz, döviz icin İhrac edeceğiz. Böyle bir özveriye katlanacak mı bizim toplumumuz ve varlıklı sınıflarımız? Gorulduğu gibi bolgenin manavı, kasabı, sutcüsu olmak da kolay değildir. Doc. Tanilli'nin DGM'de neden yargılandığını aroştıron M. Emin DEĞER "Bir Bilim Adamının Savunması,, TANİLLİ DOSYAS! adlı kitobmdo, 12 Mort Hukuku'nu. Burjuvo Demokraslleri'nde. Devlet ve Hukuk'un işlevini de gündeme getiriyor. Yakında Kitapçılarda Dağıtım : GEDA NOT: Kitabın gelirî, Tanilli'nin fona ayrılmıştır. tedavisi icin acılan (Cumhuriyet: 11057) Eleman Âlınacaktır Genel Müdürlüğümüz İzmir Aliağa Şantiyesinde calıştırılmak üzere, askerliğini yapmış aşağıdaki nitelikte teknik elemanlar mülâkat ile âlınacaktır. Ücret 657 sayılı Devlet Memuru Kanunu, yan ödeme kararnomelerine göre ödenecek ve loiman verilecektir. KONTROL ŞEFİ : İnşaat Müh : Asgari 5 yıl tecrübeli KONTROL: Teknik elemanı: İnşaat Müh. Asgari 3 yıl tecrübeli KONTROL: Teknik elemonı: Mok. Müh. Asgori 3 yı! tecrübeli NOT: Müracaatlarm: Petrol Ofisi Genel Müdürlüğu Teknik Daire Başkanlığı Bestekâr Sok. NO: 18 BAKANLIKLAR / ANKARA ADRESİNE YAPILMASI RİCA OLUNUR. (Basın: 22754 11053) MEHMED KEMAL UYGULAMA 9 temmuz 1961 tarihinden bu yana on yedi yıl gecmiştir. Bu uzun sure, Ancyasoya gösterilen direncı simgeleyen söz ve eylemler dönemi olmuştur. Dev let yönetimine egemen olonlar Anoyasonın kesin emrt doğrul tusundo hic bir ilerl adım otmomışlar, htzlt kalkınma edebiyatı ile halkı tüketim ekonomisi nin kısır döngüsüne itmişlerdir. Özel girişimciier eşyanın tabiatı icabı kâr eksenı etrafında dönüp durmuş, her yönetimde yineledikleri mcli destek ve gü vence isteklerinl vazgecümez doğal hcklorı soymışlardır. Toprak sorunu sosyal yapının temelindeki önemli cotlaklardon biri olmasına karşın, bir türlü cözüme göîOrülememiş, ikiüc evlik mezralarda gelenekset yaşamlarını sürdü ACILI KUŞAK 1940 • 1950 ARASİ, POUS BASKISINDAN ACILAR ÇEKMİŞ ŞAiRLERiN.EDEBiYAT VE SANATA YAKIN AYDİNLARIN ÖYKÛLERiNi OiLE GETİREN ANILAR: 288 SAYFA. 30 LiRA Kiralık Dükkân ve Kahve Ocağı Karaköy Bankalar caddesi Güven Sigorta Sitesinde boş olan 10 ve 11 no. lu dükkânlar ile kahve ocağı leklif almak suretiyie kiraya verilecektir. Şartlar Personel ve İdarî İşler Müdürlüğümuzden öğrenilebilir. Dükkânlar icin 25.000. TL. gecici teminat yatırılmak kaydile yazılı tekliflerin 15.9.1978 günü akşamıno kadar Satın A'tia Komisyonu Başkanlığımıza verilmesi ilân olunur. Sirket kiraya verip vermemekte veya dilediğine vermekte serbesttır. GÜVEN TÜRK ANONİM SİGORTA ŞİRKETİ GENEL MÜDÜRLÜĞÛ (Basın: 22685 11056) Isteme adresi: C A Ğ D A Ş YAYINLARI Cağaloğlu, Türkocagj cad. No: 3 9 4 1 Istanbul TÜRK DONANMA VAKFINA YAPACAĞINIZ YARDIMLARLA BU HEDEFE ULAŞA3İLİRİZ HEDEF. DEV BİR DENİZ GÜCÜ!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle