18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ÜÇ YERLİ DİZI ÖNERİSİ TRT YÖNETİM KURULUNDA K > H Daire Başkanlığı MC dönemi yöI I I netim kurulunco, sudon sebepler le reddedilen üc yerli yapım a> zi önerisini, yeni TRT Yönetım Kuruiuna yineledi. Kurulun bu ay içinde yapılacak top lantısında izin cıktığı takdirde. gelecek yıla yetiştirilmek üzere hazırlıkları başlayacak diziler şunlar: GURBETCİLER Orhan Asena'nın yapıtı, 50'şer dakikadan 6 bölüm olacak, Mart 1979 da yayına girmek üzere plânlandı. KARADENİZİN KIYICIĞINDA Rifat llgaz'ın yapıtı, 30'ar dokikadan beş bölüm olarak plânlandı. Ocak 1979'da yayına gi recek. SEYAHATNAME (Duyduk Duymadık Demeyln) Aziz Nesin'in yapıtı, 50'şer dakıkalık 3 bölüm olarak plânlandı. Mayıs 1979'da yayına girecek. Taşer, TRT'de barış ve tarafsız yayın vaadediyor 'Şimdi hem personel ihtiyacı ciddi boyutlara ulaşmış, hem de yadsınmayacate 61çüde personel şişhinliği olan bir kurumuz. Açıklanması güç bir durumdur bu.* 'Ben barışçıl, birleştirici yönetimi yeglerim. Kliklerle çahşmam, bir kliği ötekine tercih etmcm » 'TRT'ye yoneiıl: baskı gruplan bu kurumdan ellerini çekmeliler. Hem devamlı kanştıracaksın. hem de 'Su niye berrak değiV diye soracaksın. Olmaz.* ya'ya giderek. Münih'te doktora seminerlerin9 katıldı. «Radyonun Organizasyonu ve Ozerkliği» konulu doktora tezini Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde tamamladı. TRT GENEL MÜDÜRÜ, SORULARIMIZI YANITLADI lllllll ıııı lllllll llllllil l l l l ıHlliıı *Işsizliğin büyük boyutlara ulaşîığı bir ülkede bir telefon bir görevli bulmaya yeterse o telefonu edecck kişi elbette aranır, bulunur. Karataş döneminde ise ahnanlann tümünün militan, yetersiz ve niteliksiz olduğu görüş ve eğüimine katılmıyorum* • Denetim sorununa bir çare aranıp, bulunacaktır.» 'Vurdulu caktır.» kırdıh, polisiye ivedilikle Hıncal ULUÇ Dr. Taşer. 1966 yıhnda, program uzmanı olarak TRT'de görev aldı ve hızla yükselerek, Ankara Radyosu Program Müdürü. Genel Müdürlük Hukuk Danışmanı ve nihayst 1970 yıhnda, Genel Müdürlük Idari ve Maiı Yardımcısı oldu. TRT'nin 12 Mart dönemi öncesinden bu yana yerini koruyabüen ender üst düzey görevlilerinden olan Taşer. 1977de, Genel Müdürlüğe vekaleten atandı. Ancak Ecevit hükümetinin bu atamasını. daha yeni kurulan îkinci MC hükümeti geri aldı. Ecevit'in ikinci kez Başbakan olması ile Taşer, bu kez Genel Müdürlüğe asaieten atandı. İsmail Cem'in TRT Genel Müdürlüğünden istifa etmesi. Taşer'e asaieten Genel Müdür olma olanağım yarattı. III III llllı. diziler azala Güçlü bir radyo yaymcı kadrosunun varlığı, gelecek için umuttur.* • Tarafsızhk 15 30 dakika olması gereken bir haber bültenini bir saate uzatmasının özürü olamaz. Ben bir tek haber bülteninde tarafsızhk sağlanabileceğine de gereğine de inanmıyorum. Önenıli olan belli bir zaman kesiminde tarafsızhğvn sağlanmasıdır.* • •»»Genel Müdürlüğu'ne atanır atanmaz, I K I A ' m a n > ' a v a gitmek zorunda kalan yeni Genel Müdür Cengız Taşer. geçen hafta döndü ve görevine başladı. Şimdj TRT de büyük bir sessizlik içinde Taşer'in işe nerden ve nasıl baslayacağı bekleniyor. Cengiz Taşer, 1934 yıhnda Saiihli'de doğdu. Orta öğrenimini İzmir'de yaptı. 1957 yıhnda Istanbul Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Bir süre avukathk yapan Taşer, Alman Cengiz Taşer, Cumhuriyetin yanıtladi: sorularını KÜLTÜR BAKANLIĞI VE TRT, HAFİF MÜZİK ORKESTRASI KURACAK ültür Bakanı Ahmet Taner Kışlalı, geçen hafta, TRT Genel Müdürü Cengiz Taşer'i ziyaret ederek, yeni görevini kutladı ve başanlar diledi. Bir saate yakm süren toplantı, nezaket ziyareti çerçevesinl fazlası ile taştı. Bakan ve Genel Müdür. kültür konulannda. iki kuruJuşun işbirliği konulanm ana noktalan ile görüştuler ve pek çok konuda ilke açısından anlaştılar. ' Sanatın her dalında, sanatçıya devlet yardımının götürüleceğini belirten Kışlalı, Hafıf Müzik dalının da konu dışı bırakılmayacağını belirtti ve Taşer'e projesini anlatti: K Kışlalı, Taşer'e açık öneri yaptı: «Ya siz kurun biz destek olalım, ya biz kuralım. siz yanımızda yer ahn.» Taşer, öneriyi çekicl bulmuş ve desteklemişti. «İlke olarak evet» dedi. Gerisini Yönetim Kuruluna ve arkadaşlarına danışacaktı. ama böyle bir öneriye kimsenin karşı çıkacağını sanmıyordu. Kışlalı Taşer görüşmesi, iki kunıluşun Kültür alanındaki işbirliğini de kapsadı. Kultürel ve sanatsal haberlerin TVde daha geniş şekilde yer alması. Taşer'in de görüşüydü. Ama sinema. tiyatro, resim, heykel, kitap, «Reklam mı yapıüyor» ithamlanna yol açabilecek sahalar olduklan için, kimse pek el atmaya cesaret edememişti. Ama Taşer. «Sa natm hele hele kitabın reklamını yapmazsak, neyin reklamını yapacağız» diyordu. Kışlalı, ulkelerarası kültür alışverişlerinde, TV'nin oynadığı rolün farkındaydı. Taşer'e, dış TV'lerle, kultürel programlar takası önerdi. Bir Brezilya Folklorunu bize tanıtan program TRT'de yayınlanırken. Brezilya TV'si de, Türk folklorunu oralara götüremez miydi? Taşer, TV'nin yerli yapımlannıfl gelişmesi ve dış ülkeler düzeyine çıkması ile bu alışverişin kolaylaşacağını biliyordu. Amaçlannm yerli yapımlara büyük ağırlık vermek olduğunu anlatti. Toplantının sonünda. Müdür de memnundular. Bakan da, Gen«l SORU Hükümet TRT'nin yaraîanmn lanlması ve artık bir yayıncıhk geleneğinin yerleşmesi için, bundan böyle, içinden yetifen kişilerce yönetilmesi ilkesini benimsedi. Atanmanızda başhca rolu bu gerekçenin oynadığı biliniyor. Yulardır, TRT'de üst düzeyde görev yapıyorsunuz. Sizce kurumun yaralan nelerdir? Bu yaralar nasıl sarıhr? Hanoi önlemleri alacaksınız? TRT'yi geleneksel bir yayıncıhk rayına nasıl oturtacaksımz? TAŞER Bilindiği gibi TRT Kurumunun iki büyük üretim alanı var: Radyo ve Televizyon. Bunlardan ilki 1927 yıhnda yayına başlanııştır. Yani BBCye göre sadece 4 yılhk bir gecikmemiz var. O günün elverişsiz koşullarına göre, bu gecikme kolayhkla anlaşılabilir ve bağışlanabilir bir süredir. Oysa ilk TV yajnnımız 1968 yıhnda başlatılabilmiştir. Bu alanda diğer gelişmiş ülkelere göre 20 yıhn üstünde bir gecikme söz konusudur. Bu durum bu çok etkilı ve çekici kitle haberleşme aracına karşı birden başlayan ve olağanüstü gelişen bir ilginin ivedilikle karşılanması sorununu da beraberinde getirmiştir. Bir yandan bütün olanaklarla yayının yurt düzeyine yayılmasına çalışıhrken, yatırım ve programcılığın gereksinmesini karşılamak için personel sayısı da aynı hızla katlanarak artmıştır. Bu sonuç. bir yönüyle koşullann geregi ve kaçınılmaz bir durum iken. zaman zaman da yönetim kademelerinin izlediği yanlış personel politikasının sonucudur. Bu söylediklerim. geçmişi kötülemek amacını taşımaz. Bir öz eleştiridir. Hatalar bilinip. teşhis edilmeden çareler doğru olarak saptanamaz. Şimdi hem personel ihtiyacı ciddi boyutlara ulaşmış. hem de yadsınamayacak ölçude personel şişkinliği olan bir kurumuz. Açıklanması £üç bir durumdur bu. Üretimi ve yayını bir bütün olarak gerçekleştiren program. teknik ve idari personel yanında. üretime ve yayına katkısı çok az bir gizli işsizler sorunu vardır. Bu sözlerim hemen akla gelmesi «mutad olan müşavirleri hedef almamaktadır. Bence müşavirler bir bakıma yönetim tercihi ile açıklanabilecek ve bu nedenle «mazur» görülebilecek tek gizli işsizler kesimidir. Cunkü onlar pasif görevi çogunlukla kendileri istemiş değildir Sorun daha çok işi var gcrunüp de, üretime katılmayan. katılamayanlardır. «Yaralan sarmakdeyiminize !çtenlik!3 katılıyorum. Ben barışçıl ve birleştirici bir yönetimi yeğlerim. Kliklerle çahşmak. bir kliği ötekine tercih etmeye kesinlikle karşı çıkanm. On yargıyla «defterden sildiğim> kimse ykotur. Ancak sırf barışçıl ve birleştirjci olacağım diye de uyumlu çahşmayacaklarını kanıtlamak için adeta elinden geleni yapanlann bu tutumlannı hoş görebileceğim. yanlış kanısına kapılmamahdır. Yayıncıhk geleneği? Adı üstünde gelenek bugünden yarına saglanamaz. Hiç yoktur demek insafsızlık olur. Bazı konularda geleneklerin sağlanamamış olmasının sorumiusu da tek başına TRT değildir. TRT'ye yönelik baskı gruplan kurumdan eiJerini çekmelidir. Hem devamlı karıştıracaksın, hem de niye bu su berrak değil diye şaşıracaksın. Bu bir çelişkidir. Denilecek ki, kendiliklerinden çekerler mi ellerini? Tabii böyle bir bekienti. «Eşyanın tabiatına» aykındır. Ancak biz bu müdahalelere kapalı olacağız. Veşil ışık yakmayacağız. Hiç olmazsa zaten ver olan bu eğilimi, kolaylaştırıp artırrnayacağız Bu konuda başarı sağlandığı oranda mesleğin kurallan daha bellrginleşecek, olurlar ve olmazların. seçimlerin ve kararlann kişilere ve zamana göre değişmeveceği anlaşılacaktır. SORU Kurum çahşmalarını onemli ölçüde organizasyon yanlışlanmn aksattığı biliniyor. Yeniden organızasyon konusunda görüşlerinizi açıklar nusınız? TAŞER Yenidsn orsanizasyon konusundaki görüşlerimi zaman zaman açıkladım. Yeniden organizasyonun artık bir ihtiyaç haiine geldiği açıktır. Ancak çözümü. müdürlüklerin dairelere dönüştürülmesi. yeni ünvanlar yaratılmasj anlamında almıyorum. Sorunun çözümü, kurumun işlerliğini sağlayacak. tıkanıklan açacak, hukuk deyimiyle icabi ve selbi ihtilâfları (yeni bir konuya iki ünitenin sahip.bir başka konuya da hç kimsenin sahip çıkmaması. kendini yetkili saymarnası durumu) onloyecek ön'emleri .eetirecek bir yeniden dü^enlemeyı gerçekleştirmek olmalıdır Devlet Tiyatrosu"nun bugün yılın pek az ayında çalma olanağı bulan 12 kişilik kadrolu bir orkestrası vardı. Bu çekirdek olmak üzere, ülkenin önde gelen hafif müzik enstrümancılan ve gerektiğinde opera ve senfoni orkestralanmn desteği ile bir büyük orkestra kurulması planlanıyordu. Bu orkestra, Olimpia örneği üstün sanatçılann, kaliteli müziğe yönelik çalışmalannı değerlendirecek ve onlara bu tür konserlerinde eşlik edebilecekti. Böylece maddi koşullar yüzünden, gazino ve dolmuş müziğine yönelen yetenekli sanatçıiar bir ölçüde Türk Hafif Müziği'nin gelişmesi yönüne çekileceklerdi. Bugun hiçbir sanatçının böyle bir orkestra kurmaya ve böyle bir konser vermeye gücü yoktu. Devlet onlara bu olanağı sağlayacaktı. Kışlalı, Hafif Müzik Konserleri için, bu5ün boş duran tarihsel Türkocağı Sahnesi'ni düşunmüştü. Ayrıca bu orkestra yurt içi ve dışı tumelere çıkabilir, Izmir, Antalya. CENGİZ TAŞER, KÜLTÜR BAKANI KIŞLALI'YI UĞURLARKEN., Mersin gibi festivaiierin büyük gereksinmelerine yanıt verebilirdi. Bugün TRT'nin de. plak piyasasının elinden kurtulması, kendi büyük orkestrasının olmasına baglıydı. O zaman sanatçı TVye plağı ile degıl, tek başına gelecek. pîaktaki şarkısım degil. en seçme yapıtını seslendirebilecekti. Bu orkestra, TVnin Eurovision seçmeleri gibi büyük yanşmalarında da görev yapabilecekti. er ülkede radyo ve televizyon ceşitll progromlarla halkı siyasal yaşama katılmaya ve en azından onu iyl bir secmen, iyi bir oy verici yapmaya calışmalıdır. Radyo ve televizyon bu işlevini elbette demokratik bir düzende yerine getirir. Fokat pek cok demokratlk ülkede de bu işlevin üzerine gölge duşüruldüğü ve özelllkle eğlence programlarına, yabancı dizilere ve talih oyunlarını konu olan yorışmalara ağırlık verilerek halkın kendi çevresindeki ve dunyadakl olaylara siyasal oçıdan yaklaşıminm önlenmeye calışıldığı görülür. Türkiye'dekl aurum da boyledir. Ne var ki, halkın olaylara siyasal yaklaşımı radyo ve televizyonla ne denli önlenmeye calışılırsa çalışılsın. onu siyasal açıdan düşündüren bazı programlardan kaçınıiması olanaksızdır. Bu gibi yayımların başında haber bultenlerl, aroöa sırodo yopılan haber programları ve seçimlerden önceki propaganda sureleri içinde radyoda ve televizyonda dinlediğimiz siyasal parti temsilcilerinin konuşmaları yer alır. Oysa radyonun ve televizyonun, yukarda bellrtilen yayımlara ek olarak, sık sık güncel konularla ilgili belgesel programlara ve açık oturumlara da yer vermesl ve halkla doğrudan doğruya ilişki kuran uzmanlara ve halkı temsil eden «Sokoktaki Adam»ın düşüncelerine bol zaman ayırması gerekir. Bu gibi yayımlarda da en yeterli ve etkln haber ve program biçimleri kullamlmalıdır. Daha acıkcası, halkı siyasallaşmaya çekebilmek için salt program türlerini arttırmak yetmez. Bu program türlerinde yayımcılık ve programcılık mesleğinin gerekleri de önemsenmelidir. ARAŞTIRMALAR NİÇİN AZ? Turkiye'de radyo ve televizyonun halkı siyasallaştırma cabası son derece kısıtlı tutulduğu gibi, sözkonusu programlarda habercilik ve programcılık mesleğinin incelikje H ri üzerlnde durulduğu da pek soylenemez. Bu nedenle de halkımızı siyasallaştırma konusunda radyolarımızın ve televizyonun yeterince etkin olduğunu ileriye süremiyoruz. Sonuc olarak da TRT'nin «siyasallaştırma etkisi» üzerinde cok sayıda bilimsel araştırma yapılmıyor. İşte geçen hafta burada üzerinde durduğum Doç. Dr. Oya Tokgöz'ün araştırmasının onemli bir yanı da bu noktada toplanıyor. Ülkemizde son derece az sayıda yapılan araştırmalardan biri olan Tokgöz'ün çalışması, bize, radyonun ve televizyonun halkımızı siyasal yaşamdo daha etkin bir duruma getirmek icin cok daha fazla cabo harcaması gerektiğini de ammsatmaktadır. Tokgöz'e göre 1973 seçim propaganda nın sayısını arttırması gereğini ortaya koyuyor. Nitekim halkı siyasallaşmaya genel olarak cekme bakımından basınımız TRT'den cok daha büyük bir çaba harcamaktadır. Buyük gazeteler tüm Türkiye'yi tarayarck siyasal eğilimleri yansrtmaya calışırken, aynı zamanda da, siyasal partiler, onların onderleri, adayları ve vatandaşların göruşierl hakkında bilgileri ve sanıları da belirtirier. Devlet tekelinde olan TRT ise bugüne degin bu konuda çok çekingen, çok hesaplı ve ozellikle basına kıyasla da çok sınırlı davranmıştır. Böylece azınlığa seslenen basınımızın halkı siyasal faaliyete ve düşünceye cekme cabasının yüksek, öte yanda çok büyük bir kltleye radyo ve televizyonla erişen ne bu hok TRT Televlzyonu'ndo verilmemektedir. KONUNUN MESLEKSEL YANI Doç. Dr. Oya Tokgöz, «Temel varsayımda hedef kitle olan kadınların hemen hemen yüzde 50'sinin evinde TV alıcısının bulunduğu dikkate alınınca, az eğitim görmüş ya da hiç eğitim gormemiş kadınlar üzerinde televizyonun siyasal katılmaya yönelik etkisi fazla olmamakla beraber, siyasal bilgi verme etkisi fazladır.» diyor. Salt bu açıdon TRT'nin haber bültenlerinin mesieksel yanına şöyle bir baktığımız zaman, habercilik kurallarının ozellikle hiç umursanmadığı siyasal portilerin yetkililerinin demeçlerine ayrılan bölümle ve bu bölümün hazırlanışındoki tutarsızlıklo siyasal katılımdan ve siyosal bllgi vermekten nasıl uzaklaşıldığı ortaya çıkar. Her akşam radyo ve TV haber buitenlerinde siyasal partilerin temsilcileri sıraya girmekte, birbiri arkasına demeçier vermekte ve çoğu kez de aynı haber bülteni içinde birbirlerini yanıtlamaktadırlar. Bu demeclerin habercilik kuralları ile hiçbir ilişkisl yoktur. Bu demeçlerin büyük bir coğuniuğu «haber değeri» taşımadığı 'cin, haber de değildir. Üstelik, parti temsilci)er!nin oyrı hober bültenleri içinde yer alan c*emecleriyie birbirlerini yanıtlamalarından bu uygulaTianın bir danışıklı döğüş olduğu da anlaşılıyor. Daha açıkçası, bir parti temsilcis: demeç verince, öbür parti herhaide TRT icındeki adamından bu demec r>akkındo bilgi ediniyor ve hemen aynı gün kendi temsilcisine ilk partinin demecini yanıüayan bir demec verdirerek önleminl ahyor. TRT de böylece «eşitlik» sağladığını sanıyor. Konunun bu gibi mesleksel pürüzlerl ortadon koldırılmadığı takdirde, dinlevicinin ve seyircinin TRT sayesinde siyasallaşmaya gerektiği gibi katılması daha uzun bir süre beklenemez. Siyasallaşmaya katılma Mahmut T. ÖNGÖREN sı dönemfnln başında radyo, TV ve basında seçim haberlerini izleyenler lise ve yüksek okulu bitirenlerdir. Eğitim düzeyi duştükçe izleme de azalıyor. Fakat seçim propagandasının sonuna doğru ozellikle erkekler kadınlara kıyasla televizyondan verilen seçim haberierini daha çok izlerken, kadınlorın televizyonda yayımlanan «Seçime Doğru» programını erkeklere göre daha çok izledikleri görülmektedir. Sonuç olarak, kadınların erkeklere kıyasla siyasal ilgileri azdır. Radyo ve televizyon ise ozellikle kadınları, hiçbir okul bitirmemişlerle ilkokul bitirmiş olan ları etkilemektedir. Bu gerçek salt seçim öncesi dönemlerde değü, diğer günlerde de radyonun ve televizyonun kadın programlanTRT'nin ise aynı alanda yetersiz olduğu rahatlıkla söylenebilir, TRT seçimlerden önce haber bültenlerinde saniyelerie sınırlondırılmış oian bölümler içinde her partiye yer ayırmayı, radyoda politikacılorın seslerinin ve televizyonda da politikacıların seslerinin ve görüntülerinin yer almamasını ve haber bültenlerinden sonra da radyo ve televizyonda «Seçime Doğru» adlı programla seçmenlere seçimler hakkında genel bilgiler vermeyi gözetiyor. Ayrıca TRT 298 sayılı Seçim Yasası gereğince de, salt radyoda seçime kaiılmaya hak kazanan partilere eşit süreler ayırarak bu parti temsilcilerinin propapaganda konuşmaları yapmalarını sağlıyor. Yasada belirtilmediğl için parti temsilcileri HAFTADAN SEÇMELER • PAZARTESİ İstanbul'un alınışının 525" inci yıldönümünü anan program, haber öncesinde. Sanatçının Dünyası'nda Hikmet Şimşek tanıtıidıktan sonra, seyircinin merakla izlediği dizilerden biri. Mutsuzlar sona erecek, haftalardır biriken tum düğümler birden çözülecek. 0 SALI Büyükelci Mahmut Dikerdem ve Jülide Gülizar'ın konuşma konusu, Helsinki onlaşmasından sonra dünyada oiup bitenler. Yüzyılın Oyunu Futboi'do, gecenin konusu antrenörler. Ter Tüccarları adı ile ekrana gelecek bölümde. Arjantin'de savaşacak ünlü antrenörler, futbol strateji ve taktikleri hakkında da bilgiler verecekler. Metin Ersoy, Türk Hafif Müztğinin solisti. Bu gece gere film yok. Bu kez Yavuz Özkan'ın yazdığı, Önce Sezer ve Yavuz Sezer'in cektikleri Bekieyiş adlı TV oyunu var. • ÇARŞAMBA ipek böceğini tanıtan dış kaynaklı ilginç film, açtlış programı. Özellıkle Bursa yoresindekilerin izlemelerini salık veririz. Istanbul TV'sinin hazırladığı mogazin programının ardından Acemiler, onun da ardından Ekonomi konulu bir program var. Bir işveren, bir işçi temsilcisi, bir de konunun uzmanı konuşacaklar. • PERŞEMBE Futbol bugün başlıyor. Önce 19.25'de, Yüzyılın Oyunu Futbol adlı dizinin son bölümü var: Sirk Şehre Geliyor. Arjantin'in Dünya Kupasıno hazırlanışını anlatan bu film. hemen Buenos Aires'in River Plate Stadından gelecek görüntülere, 19.50" de boğlonacak. Acılış törenini izleyeceğiz. Ardından 21.00'de, Dünya Kuposının acılış maçını. Batı Almanya ile Polonya oynayacak lar. Gecen kupanın şompiyonu ve ücüncüsünü karşı karşıya getiren macta, bu kez Polonya kazanırsa şaşmamak gerek. 0 CUMA Dünya Kuposının ikinci gününde iki mac var. 19.45'de, Fransa italya, 01.15'de Arjantin Macaristan maclarını zleyeceğiz. ilk mac da, cok zorlu geçmeye aday. Favorilerimiz, Fransa ve Arjantin. iki maçın arasındaki uzun zaman, bol program ve bir de sinema filmi ile dolduruldu. Kadınlarımız'ı, Ada Şarkıları adlı Türk Scnat Müziği programı izleyecek. Solis'ler Suna Batıgün ve Zekai Tunca. Hanedanların Cöküşü'nde, Birinci Dünya Savaşının başlamasına neden olan Saraybosna suikastının öncesi günleri yaşıyoruz. TV'de Sinemada John Sturges'in ilginç bir westerni var: Last Train From Gun Hill. Kadm Polis'teki sevimü polis müdüru Earl Holliman, burada şerifin kızıiderili knrısına tecavuz edıp öldürer. bir katil rolünde. Şe rif Kırk Douglas, katili yakalayıp kanuna teslim etme cabası içindedir. • CUMARTESİ Bugün de İki macımız var. Önce, ispanya Avusturya, sonra Peru iskocya.. Bizim grubun başındaki Avusturya bakalırn, Ariantin'de ne yapacak. Peru İskoçya macı icinss bîrşeyler söyle mek guc. Cünkü Peru kapah kutu. Ama iyl bir takım yaptıkları ve sürprizlerle ortaya çıkacaklorı iddiasındaydılar. İkinci mac bu gece erken, 22.45'de. Bu yuz den iki moc arasmda, sadece Bizden Size var. • PAZAR Bugun mac vok. TelePazar 13.00'de başlıyor. Haber sonrası, Giyim Kuşam Dunyası adlı yerli komedinin bu hofta dördüncü bölümünü izliyoruz. Ahmet Haşim'i ölum yıldönümü dolayısı ile anan programdan sonra, Klasik Batı Müzıği'nde haftanın ikinci programı var. GELECEK HAFTA • • • PERSONEL DURUMU RADYO YAYINLARI YERLİ YAPIM YABANCI YAPIM TARTIŞMASI • HABERLERİN TARAFSiZLIĞI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle