23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMJ... EKONOMİ... EKONOMİ... EKONOMI... EKONOMİ... EKONOMİ... EKONOMI...EKON0Mİ... EKONOMİ... Fütvm ÖZBİLGEN orlamentoda görüşülmekte oion yeni vergi tasansına karşı çıkan büyük sermaye grup ları, bu yasanın değiştmlmesı ıçın hukumete baskı yapmaya yönelmişler ve bu konuda rıazı/ladıkları bır raporu tüm bakanlara ozel ola rok göndermişlerdir. Raporda tasanda değişıklik yapılmasının «zorunlu» olduğu one sürulmekte ve «Tasarının tnevcut haliyle kanunlaşması halinde, onumuzdeki devrede piyasada buyuk bir durgunluk meydano gelecektir» denılmektedir. «MÜSBET YÖNLER» Tasarıda dış seyalıatlerin kısıtlanması ve kaçakçılığın önlenmesı ıçın yeni tedbirler alınma sı gıbi «musbet yonler olmakla beraber», getırılen yüklerın ekonominın taşıyabılecegı haddın uzerinüe bulunduğu savunulmakta, «işin aceleye getirildiği» vurgulanarak şoyle denilmektedir: «Bir vergi sisteminin ekonomik ve sosyal ol mak üzere iki amacı mevcuttur. Bunlardan eko nomik olanı, memleketin kalkınmasına, sosyal olanı ise adil bir gelir dağtlımına yardımcı olma sıdır. Ekseri ahvalde bu iki amaç birbiriyle çellski arzetmektedir. Başka bir deyimle birinden veya diğerinden fedakârlık etmek gerekmektedir. Vergi kanfnları tadil edilirken çok dikkotli hare ket edilmesf, bu iki amac arasındaki dengenin bozulmaması gerekir. Halbuki tosarı incelendiğind«, bu defa yapılan değişiklikte sosyal gayelere buyük bir oğırlık verilerek, ekonomik lonksiyonun Ihmal edildiği anlaşılmaktadır. Böylesine bir polftikada, memleketimfzde son yıflarda hakim o lan sosyal eğllimler rol oynamıştır.* P Büyük sermaye grupları vergi tasarılarının değiştirilmesi için bakanlara rapor gönderdi ! Bakanlara özel olarak gönderilen raporda «Tasarının mevcut şekliyle kanunlaşması halinde, önümüzdeki devrede piyasada büyük bir durgunluk meydana gelecektir» deniyor. Türkiye'nin ticaret açığının yüzde 4O'ı Ortakpazar kaynaklı AET TÜRKİYE DIŞ TİCARETİ (MİLYON DOLAR) Yıllar 1973 1974 1975 1976 1977 Ithalât 1.142,3 1.708,2 2.338,2 2.342,0 2.407.0 % Fark 37.69 49,54 36,88 0,16 2.7» Ihracat 611.5 717,3 615,1 958,9 868,0 % Fark 51,10 17,30 14.25 55,89 9,48 Acık 530,8 990,9 1.723,1 1.383,1 1 602,1 % Fork 24,95 86,68 73,89 19,73 15.83 I DPT, TÜRKİYE AET İLİŞKİLERİNDEKİ :• /: SAKINCALARI : GİDERMENİN TEK YOLUNUN ORTAKLIK İLİŞKİSİNİN DIŞINA ÇIKILMASI VE TOPLULUK İLE TİCARET ANLAŞMASI İMZALANMASI OLDUĞUNU BELİRTİYOR. Türkiye'nin AET'den ithnlatının iki kattan fazla artmasına karşın, AET'ye ihracatının ancak yüzde 42 dolayında çoğaldıgını ortaya koymaktadır. Bunun sonucunda, AET ülkeleri karsısmdaki dıs ticaret açığımız beş yıl içinde üçe katlanmıştır. Türkiye • AET dış ticaretınde 1978 yılında kaydedilen gelismeler ise. bu olumsuzlugun giderek arttığını yansıtmaktadır. AET üJkelerinin TurkJye'nin dokuma sanayii urünleri ihracatına uyguladığı kısıtlama sürmektedir. Bunun yanında, Topluluğun Türkiye'ye tarım ve bazj sanayi ürünleri ihracaünda tanımıs olduğtı ödünleri fazlasıyla öteki ülkelere de tanınmış buJunması, mevcut dengesizliğin Türkiye aleyhine büyümesine yol açmaktadır. Yukarıda sergilenen dış ticaret rakamlan. bütün çarpıcihğına karşın. Türkiye AET ilişkilerindekı dengesizliğin ancak bir yanını ortaya koymaktadır. Devlet Planlama Teşkilâtı'nıa bugune değin yalnızca beş yılhk planlar ile yıllık programlar için uygulanan bir yöntemle kapağı bastınlan ve Teşkilâtın butünün görüşlerini yansıttıgı izlenimini veren •Türkiye AET İlişkileri* raporunda dengesizliklerin bütünü şöyle özetlenmektedir: • Türkiye AET arasındaki Ortaklık ilişkisl Türkiye'nin sanayileşme politikası ile çelişmektedir. Gümrük Birliğini hedef alan bu ilişki cerçevesinde Türkiye. karşılaştırmalı avantaja sahip olduğu sektörler dıştnda yatınm yapma olanağını yitirmektedir. • Ortaklık ilişkisi, Türkiye'nin öteki gelismiş ülkeler ile olan ilişkilerindeki hareket serbestisini kısıtlamaktadır. 0 Günümüzde uluslararası ekonomik flişkiler. gelişmiş ülkelerin azgelişmişlere karşılıksız ödün vermeleri yönünde gelişirken, Türkiye AET ilişkilerinde durum tersinedir. • Türkiye AET Ortaklık ilişkisi. yalnızca • ithalatı serbestleştirici değil, aynı zamanda Ithnlatı uzendirici özellikleri ıçermektedir. Bu. Türkiye'nin kıt döviz kaynaklarının gereğince kullanımını engellemektedir. DPT'nin raporunda. Türkiye AET ilişkilerine Türkiye yaranna bir biçim verebilmek için önce Gümrük Birliğini hedef alan1 Ortaklık ilişkisinin dışma çıkılması önerUmiş, daha sonra Topluluk ile •ticaret anlafması» imzalanabileceği belirtilmiştir. DPT'nin Yüksek Planlama Kurulu'na sunulan raporunun, bütün gerçekliğine karşın. Hükumet tarafından benimsendiği söylenemez. Nitekim, benzer bir görüşün 1978 Yüı Programı'nda yer alması yolundaki DPT önerisi de Hukümet tarafından kabul edilmemişti. AET konusundaki Hükümet politikası, ilişkilerdeki 'kopuhluğu giderme* çabalannı hızlandırmak biçiminde özetlenebilir. Başbakan Bulent Ecevit bu amaçla, 2425 Mayıs günlerinde Bruksel'e gidecek ve AET yetkilileri ile görüşocektir. Bu görüşmelerde. Aralık 1976'dan bu yana kesik olan Türkiye AET ilişkilerinin yeniden canlandınlması üzerinda durulacaktır. AET yetkilüeri, Topluluğıın Aralık 1976" da Ortaklık ilişkisinin gelecekteki biçimi' konusunda Türkiye'ye finerilerini bildirdiğini ve bu önerilere bugune değin bir cevap venlmediğini söylemektedirler. Bilindiği kadanyla, DPTnin yaklaşımını «featı» bulan Hukümetia AET önerileri karşısında uygula maya ilişkin bazı •perakende önlemler» dışında kayda değer hazırhğı bulunmamaktadır. Bu perakende önlemleri ise Türkiye • AET ilişkilerindeki sorunları gidermesi düşünüımez. Ancak, siyasi ve ekonomik sorunlarının çözümünü kapitalişt Batı ile bütünleşerek çözmeyi yeğleyen Hükümetin başka bir seçeneği de yok gibidir. AET'nin aralık 1976'da Türkiye'ye sunduğu dört ana başiıkta toplanmaktadır. Türk işçilerinin toplulukta serbest dolaşınıı ve Türkiye'ye açılacak kredinin belirlenmesi gibi konulann yanında, tarım ürünleri ödünleri ile sınai işbirliği konulan Türkiye için buyük önem taşımaktadır. AET tarafından Türkiye'ye tarımsal kaynaklı ihraç ürünlerine belirli oranlarda gümrük indirimi uygulanması önerilmiştir. Ancak AET buna benzer ödünleri, •Genel Preferanslar istemi adı altında yüzden fazla tanımıştır. Aynı olgu sınai işbirliği bakımmdan da geçeriidir. Bu koşuilarda Türkiye AET ilişkilerindeki sorunlar, DPT'nin raporunda da açıkça belirtildiği gibi. önünde AET'nin •Gümrük BirliğUne girilmesinden kaynaklanmaktadır. Gümrük Birliği, ithalat ve ihracatımızın buyüme biçimi ve suresini önceden belirleme temeline dayanmaktadır. Türkiye. AET ile Gümrük Birliği Anlaşmasını yaparken dış ticaretin yüzde 55'ini 12 yılda. tamamını ise 22 yılda serbestleştirme yükümlülüğünü üstlenmiştir. 12 yıllık süre dolmuştur ve Türkiye'nin özellikle sanayide çok sayıda mal için. yurt içinde uretilse dahi özel koruma uygulaması olanağı kalknuştır. Istenmese de bazı malJann AETden satm alınması zorunluğu dogmuştur. Cılız Türk sanayiinin böylesine acı bir rekabete dayanacak gücü bulunmamaktadır. Son iki yılda olduğu gibi bu yükümlülüklerin ertelenmesi, ya da Katma Protokol'un koşullarmın iyileştirilmesi adı altında ek bir süre kazanılması, kalıcı çözumler olmayacaktır. Gümrük Birliği dışında bir almaşık Türkiye için kaçınılmazdır. Bu almaştk, DPT'nin raporunda açıkça belirtildiği gibi. •Ortaklık ilişkisinden çıkmak ve AET ile ticaret anlaşması yapmaktır.» RAPORUN ETKILERI DENGESİZLIGİN BOYUTLAR1 Uluç GÜRKAN ürkiye'nin dış ticaret açığının yüzde 40ının Avrupa Ekonomik Topluluğu ile olan ticaret ilişkilerinden kaynaklandığı belirlenmiştir. 1977 yılı itibariyle. Türkiye'nin AET üyesi ülkelerden yaptığı ithalat 2 milyar VERGİ YUKU Bütün bakanlara özel olorak gönderilen raporda vergi yükünün daha çok büyük müteşeb Bisler ve ücretliler uzerine yüklendiğı bildinlmek te ve son yıllarda vergi yükünün hızla artorak gelişmiş ülkeler seviyesine ulaştığı ifade edilerek şöyle denilmektedir: «Vergl yükünün bir miktor daha zorlanması ınecburfyetini kabul etmekle beraber, birdenbire yüzd* 34 nisbetinde bir artış sağlanmaya çalı»ılması kanaatimizce ekonomiye ters yonde etkl yapacaktır.ı * Türkiye'de ücretlilerin 21 milyar lira, ticorl, liral ve mesleki kazanç sağlayonlarla menkul ve goyrimenkul sermaye iradı sahiplerinin 12,3 mıl yar lıra, kurumların ise 5,3 milyor liro vergi öde dikleri belirtilen raporda, «hemen hemen tamamı Büyük müteşebbis gruplarındon teşekkul eden kurumlar vergisinin nisbi öneml oldukça fazladır» denilmektedir. Büyük şirketlere yönelen vergiler şöyle eleş tirilmektedir; fKurumlar vergisl ve menkul sermaye Irotlarına ait stopa| vergi nisbetleriyle, gelir vergisinin azaml nisbetinin arttırılması ve stopa| tatbikatının genlşletilmesl doloyısıylo, bilhassa özel sektörün tüketimden ziyade yatırıma yonelik kısmını tetkll eden sermaye şlrketleri ve müteşebbis grubunun totarruf ve yatırım imkânları büyük ölçüde azaltılacoktır. Ayrıca, bugünkü tiyatlar muvoceheslnde pek yüksek sayılamayacok bir rakam olan 2 milyon lirado nihal vergi nisbetinin yuzde 79'a çıkarılması ve müteşebblsin varlığında yüzd* 21 gibl küçük bir nisbetin kalması, yatırım yapma şevkinl de büyük ölcüde baltalaya caktır.ı Gider vergileri ile ilgili değişiklikler raporda eleştirmekte, yeni sistem ile kimyasal maddeleri üzerinden yüksek nisbetlerde vergi alındıkton sonra mamul mallardan ve perakende safha da işletme vergisi ile yeni vergiler alınacağı üzerinde durulmuştur. Gider vergiieri ile bankerlerln menkul kıymet alım satımından doğan kazançlarından yüzde 25 oranında vergi alınacağına do dikkat çekilmiş, böylesine bir hükmun yeni yeni canlonmakta olan sermaye piyasasına büyük ölcüde olumsuz etki yapacağı ve kayıt dışı muamelelerl körükleyeceğine dikkat cekilmiştir. Raporda, taşıt araclarından alınan gider vergilerinin en çok artırılan vergiler olduğu da belir tilmekte, otomotiv mamüllerine aşırı talep gözönunde tutularsa, otomotiv sektörünun bir krize girmesinin kuvvetle muhtemel olacağı belirtilmektedir. Gecen hafta Içinde tüm bankolara gönderilen raporda Kurumlar Vergisinin artırılmasına da Varşı çıkılmış ve bunun yatırımlonn ozalmasına lîeden olacağı öne sürülerek Kurumlar Vergisi oranının bugnkü gibi yüzde 25 olarak bırakımasını, doğıtılmayan kazançlardaki stopai oranının tasarıdaki gibi yüzde 30 olarak saptanmasımn uygun olacağı bildirilmiştir. T 407 milyon dolar düzeyinde belirlenirken. bu ülkelere yönelik ihracatı 868 milyon dolarda kalmıştır Böylece. AET ülkeleri karşısında 1 milyar 602 milyon dolarlık dış ticaret açığı verilmişür Türkiye AET dış ticaretinin Üçuncu Plan dönemindeki gelişimi ilişikteki tabloda sunulmuştur. Tablodaki bilgiler, son beş yılda endini yenileyen orgutlerin başında uluslararası kapitallzm geliyor. Bir yandan yeni ideolojiler üreten uluslararası kapltalizm, bir yandan bu ideolojileri uygulamaya sokmak amacıyla yeni kurumlar oluşturuyor. Yıpranmış, adı çıkmış kurumları yenileriyle değiştiriyor. Bunu salt ideolojik kurumsal düzeyde değil, ekonomik boyutlarıylo da da gerçekleştirmeye calışıyor. Kendini ye nilemenin ağırlık noktası da, zaten bu ekonomik zorunluktan doğuyor. K Paris Kulübü de, işte bu oluşturulan kurumlardan blrl. IMF'nin işlevi ve yaptıkları ortada. Dünya Bonkosının durumu da belli Ama ikisi de, uluslararası kapitalizmin uzun ve kısa dönemll araçları olarak yıpranmı» durumda. Bu da belli. O zaman yeni kurumlar yaratmalı, benzer Işlevleri başka kurumlara yüklemell ki, uiuslararası düzeyde gercekleştirilmesl Istenen erekler, bir süre icin de olsa, perde arkasında kolsın. Paris Kulübü'nün adı gerçl «kulüp». Amo, ne oyle cici cicl kızlar dans etmeye kalkıyor, ne de binlerce dolarlık kumar dönüyor ortada, blnası fllan da yok. Bu kulüpte musteriler ezik, patronlar asık suratlı. Kulüp «ödemeler dengesl çok guç durumda olan ülkelerin borclarını» belli bir program çerçevesi ictnde «tasffye» etmekle görevlendlril miş. Bir tür Duyunu Umumiye. Doha doğrusu Düyunu Umumiye'nin uluslarorası çoptb ge'ttrşUtilmlş kurumu. Başka bir deylşlfl, dünyadokl tüm azgelişmlş ülkelere uyguionmak Istenen bir Düyunu Umumiye. Geçen yüzyılda Osmanlılara uygulanan yöntemleri, yasadığımız cağda tüm ozgellşmiş ülkelere öneriyor. Batakhaneler gibl, adı çok kötüye çıkmış bir kulüp Paris Kulübü. Bundan önce Zaire ve Kolombiya yanında, klml Güney Amerika ülkelerine reçeteler sunmuş, onlann ödemeler dengesl oçıklanm kapotmok ve «rahatlatmak» Için, borclarının ödenmesin de programlar çîzmiş. Önerilerl çok sert. Öde meler sözde kolayloşıyor, amo gerçekte ooı blrer llâç. Ekonomik durumlan «en kötü olon» ülkelerin borclarını «tasfiye» Için uluslararası kapitallzm şlmdl. bu ülkeleri Paris Kulübüns yollar oldu. Amerika'nın öncülüğünde şimdl Türkiye de Paris Kulübü'ne sokulmak Istenmektedir. Cok kısa bir süre önce IMF İle anlaşma ya pılmış olmasına roğmen, Amerika şimdi Türkiye'nin bir de Paris Kulübünden geçmesinı önermekte, bu nedenle Fransa, İngiltere ve Belçika'yı kışkırtmaktadır. Türkiye'nin buna karşı tepkisl çok sert olmuş ve borçlorla ilgili görüşmenin OECD cerçevesinde ele alınması gerektiği vurgulanmıştır. Bu tepkinin gereği yerine getirilmiş, Paris'te yarın Türkiye'nin borçlarıyla ilgili olarak bir OECD toplantısı düzenlenmlştir. Yaklaşık 5 milyar dolarlık borç ve kredinin gündeme geleceği toplantı, bir de bu tepkinin bir ürünü olarak önem kazanmaktadır. Konunun siyasal uzantısı, siyosol tepkl si ise, hayli llginç görünmektedlr. Bu bir anlamda, yoğun iç olaylar yanında, Ecevit'in kendini bu ölcüde «dışa vurmasının» da gerekçelerini sergiler niteliktedir. Siyasal tepkinin kaynağında uluslararosı kapitalizmin önerdiği yeni uluslararası eko YORUM PARİS KULUBÜNE TEPKI Yalçtn DOĞAN nomik düzen yatmaktadır. Dünya kapitalizmi sermayenin dünya çapında en yüksek kâr elde edebilmesf amacıyla, azgelişmiş ülkelere belirli bir düzen içinde sanayileşme önermektedir. Tarım ürünleri ve hammadde yerine, kâğıt, demlr • çelik, kimya, motor gj bi sanayilerin bu ülkelerde kurulmasını önermekte, kendisl elektronik, nükleer ve ben zeri sanayilere yönelmektedlr. Demir, kimya gibi «klâsik» sanayilerde teknoloji büyük ölcüde artık standartlasmıstır. Bu alanlardc dunya sermayesi artık eskisi gibi kâr edememektedir. Daha çok kâr, ancak daha duşuk ucretin geçerli olduğu ülkelerde söz konusudur. Bundan dolayı da, anılan sanayilerin azgelişmiş ülkelerde kurulmasının onerilmesi doğallık kazanmaktadır. Boylecs bir taşla iki kuş vurulmaktadır. Azgelişmiş ülkeler «sanayileşmiş» olacaklardır. Ama, ay nı zamanda dünya sermayesi daha kârlı alanlara gidecektir. Hepsinden ânemlisl, gelişmişlik düzeylerinde bir değişiklik olmayacaktır. Başka bir deyişle, bir iyileşme olacak, ama bu «dünya ölçüsundeki gelişmişlik sırosını değiştirmeyecektir» (Çağlar Keyder, Yeni Ekonomik Düzen ve İdeolojisı, ODTÜ Gelişme Dergisi 1976 Özel Sayısı, s. 32). Gö rece olarak azgelişmiş ülkeler, yine azgelişmiş değll belki, ama «gelişmekte olan ülkeler» olorak tanımlanocoktır. İşte, tam bu önerilerin yoğunlaştığı sıro da Ecevit Paris Kulübü'ne gösterdlği tepkiy le birlikte, dış dünyaya acılmada yoğunlugu gündeme getirmiştir. Bu aslında dünya kopltallzminin önerdiği yeni ekonomik düzende kendine bir yer arama cabasıdır. Caba, diğer tüm azgelişmiş ülkelerde olduğu gibl, Türkiye'de de kendi iç celişkilerinl birlikte toşı maktadır. Çunkü, bu yeni düzende temel ilke «ücretlerln düşük tutulmasıdır». Siyasal Iktldarın temel çelişkisinl yaratan ücretlerln düşük tutulması olumsuz bir tutumu yansıtırken, uluslararası arenada göstertlen slyasal tepkller lcerde olumlu yankılor yaratablItecktfr. förklye de şlmdi, belirli ölcüVer«Je kafa tutmaktadır Batı Dünyasına. Ama, onun sunduğu ekonomik recetelere uyorak bir ka fe tutuştur bu. Dolayısıyla, temel çelişXisl burada düğümlenmektedlr. Onların önerdiği yeni ekonomik düzende yer aramak, üstelik belli ölcülerde sanayileşmek, ama aynı zamanda o siyasal merkezin Isteklerine siyasal alarrda tepki göstermek. Ecevit'in dıs dünyaya açılması ve kendine yer araması İşte bu celişkiler yumağı içinde değerfendirilmelldir. gı Aslındo, siyasal tepki son derece olumlu sonuçlara da yol açabilecek boyutlar taşımaktadır. Bu tepki sonunda, Türklye'yl Ücüncü Dünya ülkeleri içinde yer almaya bile götüreblllr. AET, Amerika ve diğer merkezlerle ilgili tartışmalar yine aynı tepkinin ürünüdür. t Holdinglerin ödedikleri vergiler giderek düşüyor Kenan MORTAN çverenlerin üst örgütü TÜSİAD son bültenlni Ecevit Hukümetınin vergi önerilerine ayırdı. TÜSİAD uzmanları tarih öncesi Dede Korkut masallannâan a/ıntı yapma gereği duyarak $öy!e diyorlar: <Oğuz ilinde Koca Duha'nın oğlu Deli Dumrul denilen biri vardı. Hakkını, herkesi ürküten gücünden alırdı. Susuz bir derenin üstünde köprü kurmuştu. Geçenden otuz akçe, geçmeyenden döve döve kırk akçe alırdı. (...) Dell Dumrul'un dayağına ödenen on okçe farkın mantığındakl yanlış, bugünün kaçınılmaz vergi ârküntüsündeki gerçeğln bedelidir.» İlginç bir raslantı ofacak, bultenln yayınlandığı gün İstanbul Defterdariığı İstanbul'daki sirketlerin 1977 yılı Kurumlar Vergisi beyanlarını acıkladı. «10 milyon üstünde vergi ödeyecekler» orasında tek bir holding yok. İş bununla kalmıyor. Ünlü bir çok holding zarar beyan ettl. YaHİ, vergi vermeyecekler. 1976 yılında da benzeri oldu, ünlü holdinglerin hemen hepsi zarar beyan etti. Maliye Bakanlığı Genel Butce Gelirler Tahsilât Cetveline göre kurumlar vergisi payı glderek düşüyor 1975 yılında bir önceki yıla göre. Kurumlar Vergisi % 37 artarken, 1976 yılında artış % 18'e düşmüş! YASA VE HOLDİNGLER... Türkiye'de holding sayısı kesinlikle bilinrhemesine karşm, 150'nin altında olduğu biliniyor. Bu holdinglerin sığındığı ilk yaso Kurumlar Vergisinin 8. maddesi. Söyle bu madde: <Baska bir kurumun sermayesinln asgarl yüzde onuna sahfp (...) ana kurumların, kurumo Istiraklerinden elde ettiklerl kazançlar Iştlrok kczançları istisnası sayılır.» Holding zarar edebilir ama «ücret ödemeslı odı altında holding sahiplerine kârı dağıtır. Cünkü, Gelir Vergisi yasasının 61. maddesi Idare meclisi başkan ve üyelerine (...) aylık, ödenek, tohsisat, aidat, huzur hokkı, ücret, ikramlye, prim ve temettü hisselerinl ücret kabul eder. Ticaret Kanunu, şirketîerin yedek akçe yattrılmasında koşullar getlrir. Yedek akçeler şirketin zararlarmın kapatılması icin kullanılacaktff. Oyso, yosanın 466. maddesi 4. fıkrosı «ka. nunt y«d«k okçe kullanımı gayesl esas Itlbarly İ le başka Işletmelere Iştlrakten Ibaret olan holding şlrketleri hakkında carl değildir» diyerek önemli bir ayrıcalık tanıyor. Bunun dışında 1967 yılında 903 sayılı yasayla yapılan değişiklik tle holding gelirlerini kaydırma yolu bulundu şirketîerin kurduğu vakıflara o yıla ait kurum kazancının yüzde beşine kadar bağış ve yardım olanağı yaratıldı. Bu durumda hoîdinglerin cığ gibi buyumesine hayret etmemek gerek. YENİ GELİŞMELER... 6 mayıs günü bugünkü ekonomik duruma ilişkin görüşlerini oçıklayan Vehbi Koc.«Yeni vergi kanunu ile vergi koybı olan sahalara el atılmalı, ver gisini doğru ödeyen şahıs ve kuruluşlara yeni yuk ler getirmemelidir» dedi. Sayın Koc'un tasarı hak kında gözlemi doğru. Gercekten yeni vergi tasarısında son derece sınırlı değişiklikle yetinildi. Yasa cıkarsa vakıfların menkul ve gayrimenkul mallarını kiraya verme işlemi vergi kapsamına alınacak." Gelirler Genel Müdüru Aykon Doğan'ın deyişiyle. «Diğer ülkelerin kurumlar vergisi ile kıyaslandığında ülkemizde çok düşük olan Kurumlar Vergisi* oranı % 25'ten % 50'ye yükselecek. Kurumlar Vergisi yoluyla sağlanacak ek vergi miktarı ise 4 milyar olacak. Ama, işadamı Ertuğrul Sosyal vergi tasarısı hakkında, cCanı yafcan vergi manzumesl» derken. TOE Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Mustofo Aysan, (Bugünkü vergi tedblrleri İle 5000 şirketfn yok olacağını» ileri sürüyor. Oysa, Vergi Uzmanı Prof. Salih Şanver bu gelişimi şöyle değertendirdk «Tasarıya karşı çıkmada kurumlar ve holdingler önderlik ettiler. Oysa, (...) bu vergi gruplarınm en az % 20 oranındaki yasal ayrıcalığı, tasarıda ancak % 15e Indirilmlştir. Söz konusu önder gruplar kendileri icin diğer vergi gruplarını yanıltmaya yöneltme yolunu tuttular.ı Gerçek bu iken vergi tasarısının Deli Dumrul'u andırdığına kim inanır? Ham petrol ithalatı geçen yıla göre gerilerken demir ithalatında iki kat artış oldu NKARA, (ANKA) Yılın İlk Dc aylık dönemindeki ham petrol itialâtının miktar olarak yüzde 18,7 gerilediği, böylece petrole ödenen dövizin ayni dönemde 28 milyon dolar azaldığı yuvarlak demir ithala tının ise bir önceki yılın iki katına cıktığı belirlenmiştir. • A 1978 yılının ocak . mart d6neminde, ithafât top\amı yüzde 31.0 oranındo ozalırken, sanayi ürünlerj ithalâtına ayrılan döviz miktarında da yüzde 34,6 oranında gerileme olmuştur. 1977 yılının iik öc ayında 1,105 rnilyon dolarlık sanayi ürünü ithalatı gerçekleşürilirken, 1978 yılının oynı dönemlnde sanoyi ürünleri ithalâtına ayrılan miktar 722,5 miıyon dolor ol.uıştur. Sanayi ürünleri itha latında döviz darboğazı nedeniyle ortaya cıkan daralma özellikle makina sanayii ürün lerinin yurda girişlerini engellemiştir. 1977 yılının ocak • mart döneminde makina sanayi ürünleri ithalatı icin 284,4 milyon dolor döviz ayrılmışken, bu yılın eş döneminde aynı kalem mallar ithalâtının değeri 150,1 milyon dolar olmuştur. PETROL İTHALATI 1978 yılının ilk uç aylık döneminde 2 milyon 335 bin ton ham petrol itholâtı gercekleştirilirken 1978 yılının aynı döneminde 1 milyon 980 bin ton petrol ithal edilmiştir. ithal edilen petrolün dolar olarak değeri ise 222,3 milyon dotardon, 194,3 milyon dolara inmiştir. Buna karşılık işlenmiş petrol ürünleri ithalâtının dolar oiarak karşılığı 55,1 milyon dolardan 67,5 mllYon Üolaro CiRmıştır. DEMİR İTHALATINDA ARTIŞ 1978 yılının ilk üç aylık döneminde yuvarlak demir ithalatı bir önceki yılın İki katma çıkmıştı. 1977 ocak mart döneminde 32,531 ton yuvarlak demir ithal edilirken bu yılın eş döneminde 63420 ton demir Ithali gerçekleştirilmiştir. Yuvarlak demir ithalatı bir önceki yılın iki katına çıkarken, buna ayn lan döviz miktarında bir önceki yıla göre gelişme aynı hızda olmamıştır. Demir ithalâtında fiyatların yüzde 23.5 oranında düşmesi döviz miktarındaki artışı sınırlamıştır. Ocak mart dönemi gübre ithalatı ile 543,1 bin tondan, 286,4 bin tona inmiş. gübre ithalinin değeri de 52,2 milyon dolardan 34,4 milyon dolara düşmüştür.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle