Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İKİ '"CUMHURÎYET 17 ARALIK Î978 ok sevdığ m ve saydığım bır hanımefendıden dınledım Işınden cıkıp dolmuşla evıne donerken arka kanepede oturanlardon bır genc hanım bırdenbıre kendısının omuzuna elını koyorck, «Hanımefendı, S'zın yonınıza gelebılır mıyım7» dıye boğırmıs Şofor araba/ı kenara çekmıs yanındakı yere o genc hanımı da alarak yoluna devom etmış Fakat heyecan ve ofkesını yenemeyen o hanım orka sırada/,ı erkekiere iYakışıksız davranışınızı başkaları da sızın hanımınızo veya kızkardeşınıze yopsalar 1yı mı olur''» deyınce O erkek'erden bırı yılısık bır tavırla ıDoimusa bınerse elbet onlara da yoparlar» yanıtını vermış Bu oioyı anlatan hanımefendı bu terbıy9sızlık karşısındo o do ısınden dondugu a i laşılar. genc narımı, yatıştırıcı bırkac sozle susturmuş ve boylece bır olay cıkmasını on'emıs Dıyordu kı, «Isınden veya okuldan evıne donen kadın ve kızlarımız ne yopsın neye bınsın? Calısmcsınlar ıtıı'» Cok karamsar bır durumdG/dı ve «otuz yıl once erkeklerın kad>n ka^sıs ndakı sayg sı şımdıkınden fazlaydı, ne oldu bıze9» dıyordu Ahlakcı ve monevıyatcılarımızın kulakları cnlcsın Kadını «ınson» olarak değ,l bır «dışı» oiarak goren bu zıhnıyet cnun sokcğa cıkmaS'nı başı acık gezmesını, bır ışte erkeKlsrle yanyana calışmasını aklna sığdıraauyan kışılerm zıhnıyetıdn ve toplumu bugunku duruma getırmıştır. ••• Calışan kadın sorunu sadece boyle kendını b Imez kimı er<eklenn cırkın dcvranışlarının önlenmesıyle cozumlenebılecek bır sorun değıldır elbet Bunun hukuksal yonune geçmeden once rorımetlı Falıh Rıfkı Atoy ın 25 mayıs 1953 tarıhlı Dunya gazetesınde «Fatay» ımzasıyla cıf'mış o!an bır yazısından bazı parçalar aktarayım buraya «Turk koylusune gıtsenız. mademkı, yobazın soyledığme gore kadın erkek stnsmads yanyana oturamcz, o halde tarlada do ya^yona cahşamaz, modemk! şehırde carşaf gıyer peco takar, elını kolunu gosteremez, o halde tarlada da pantolondan bır farkı olmayan carsaf nıyemez ayağmı cıplak tutamaz ve cıplok bıleklı elıyle orak kullonnmaz ! I Su halde koy kodın'Tino Haydı evlermıze1 Sızın ışınız yalnız C Çalışan Kadın ve Kocası Hıfzı Veldet VELİDEDEOĞLU pisirmek cocuğa bakmaktır. Basınız pcnucıeoen gorunurse vay halınıze, desenız, 9 acaba koyıu ne yopcr ı. .) Denek kı kodının, calışması 2aruret olunca ve erkegın ış ne gelınce. kadın carscfsız pecesız, eldıversız ve corapsız erkekie bırlıkte torlaoa ıs başrıda ( ) «Bugunku haycl sartlan şeMrlerde kadn calışması.iı koyler kadar zarurı kılmadı m ı ' Bııılerce c ft sab^.eyın evlennın Kopılorını bırlıkte kaoomakta yuva'amı ancaK kazanclannı b rleştırerek koruyabılmektedırler (.. ) Calışon kczanan bır erkek veya kadının ılk kavuştugu şey «hurrıyet» ve «ıs?iklâl»dır ( ) Erkek ısıne gelınce ve ısıne ge'd ğı kadar verir, ışıne cıelmeyınce ve'mez boyie kadın hakkı olmoz Boy le hıc bır hak o'maz Onun >cın buvuk merkezler uzcğında kadın hurrıyetıne karşı ırfcaı hareketlsrı şıddetie onlerrek lozımdır Kadn ın sandr Butun insonlık hakları ve hurriyetleri olan bır ınson1» Falıh Rıfkı yukarıkı satırlorı tom 25 yıl once vazmış S>mdı mezarmdan kalkıp eskı deyımıyle irticam «Buyuk merkezlerde» yuvalandıgını gorse ne yozordı 9 maddenın ıkıncı fıkrasında, kocanın çz''*rrıa /asağı koymasırıa karşı mohkemeye başvurarak yorgıctan calışma ıznı alma yolu kadın ıcm acık tutulmuSıur Ana kadın nıcm bu külfete katlansın 71 Eğer kadının calışma yaşamına atılmasını koca. evlı.ık bırlığı ıcm zararlı ao rurse kendısı Vurttaşlar Yasasinın, «Bırliğin Korunması» başıiğını taşıyan 161 Tiaddesme doyancrak yorgıca bosvurup gereklı onlem n alınmasını ıste/eb l.r Bılmdıgı gıb' Turk Yurttasiar Yasası, Isvıcre Yurtîaş'ar Yasası ornek alınarck haziflanmış olup 159 maddedekı »ızın alrra zorunluğu» bıze Kvıcre'den gecmıştır Orada bu vasa 1896 yılında hazırlanmaga başlanmış 1907'de bı'erek pcHamentodon gecmıştır Neredeyse yuz yılo /ak'n br qecmısı var bu kuralın Kodına ekoncmık bağımsızlığını racak olan calışma ozgurluğu kapısı sa. onun gercek ınsan ozgurluğune sı. oyle sıyasal haklar ve oy kullonma dılık bıcımsel duzeyde kolan yollarla maz kazandıkapanırkavuşrıagıbı şımsağlano oıbi bir cellşkiyl blr tü/lu kofamıza sığdıramadıgımız ıcm, kadın hakları ve erkek kcdın e şıtlığı konusundakı savaşımımızı, her şeye karşın. surduruyoruz Bununla yalnız kodınların değıl, erkeklerın de onurunu savunduğumuza ına.iıyoruz • •*• Kadın erkek ılışkılerınde sevgı kadar belkı ondan daha cok sayg nın onemı vard r Her ıkı taraf bırb'rıne karşı bu insanlık savgısını besledıkce hıc bırımizde eksık olmaycn ınsaniık kusurları batıcılığmı yıtırır ÇunKU say gı, hoşgoru dedığimız kot'ann^a duvaus'inu besler. bctıcı ve • rıcıiığı onier Bu, aılesel yaşarrda olduğj kadar top lumsal yaşamdo da boyledır Ei;ne kalem alıp «yazar» kımlığını tokınanlardan bazısı yazorlığı dedıkodu ve cırkın saiaırı sanmakta pdıtıkada ılerı gelenlerın eşiarını kalem'erıne dolayarak cok vakışıksız saidırılarda buiunmayı bır yazorlık başarışı ve becensı saymaktadırlar Aklı eren naTiııslu yıgmların boyle bır tutum korsısında tıksmdıgının farkndo değıldır bunlar Sıyascı eieştırı bı r yıksek yetk.lının esını kucuk duşurucu sozler yazmakla oımaz Bu ayıotır ve Turk terbıyes.ne de aykırıdır Bu sutıınları ızleyenler bılırler kı bız yıllaraan berı bazı sıyasol kısılerı ıster ıkt'dardo, ıster muhal«fPttB oisunl&r elsstırTiz Am3 onların sayın eşlerıne karşı ıma yokı/!a biıe olsa nerhangı o:r cırkın yakıştırmado bulunmayız Cunku her şeyden once kendı nefsımıze savgımız vardır Ama gerıcı gazetelere goz gezdırırsenız bu tutumun ters'nı yonsıtan pek cok ornek qorursunuz Halkta kodına karşı saygınlık tnsan eşıtlığının abecesıdır (alfabesıdır; ve bunu besleyecek olon da yığınlara =es!enen kışılerın ornek tutumlorıdır • ** Karı ıle koca crasındakı eşıtlık, bıyolcıık esıtsızlığe değıl nsanlık erdemınm, h,c degış meyen saygınlık kurollarıno bağlıdır Bu. sa dece duygusal olorak değıl ekonomık clarak da desteklenıp beslernnelıdır Bu ıse eşler orasndakı «calışma yaşamında hak eşıtlığı» ne sağlanabılır Erkeğm hu konuda Turk Yurttoşlar Yasasında olduğu gıbı ustun tutulması coğu zaman bu sayaınlığı engellemektedır Boy acının Aşkı izim Babiallnln «Boyalı basını» sıksık carp<c haberler yayınlamayı gorenek niteliğine donuşturdu. Insan ızledikce «so'bKmal akı olüyor. Geçenlerde bunlardan bırinde su baslıkları okudum: B t Dunya şoşkınlık ıcınde Papa tarıhte ılk kez bır komunıst ulkeden cıktı Sıkı durun Yenı Papa seks uzmanı » Dılerseniz haberi okumayı bırlikte surdurellm: t 700 kusur mılyon Katolıgın lıderı olarak Karol Wo|tyla'yı 264 uncu Papo secen Kardınaller Mcclısının DOZI uyelerı yenı Papa nın komunıst bır uıkederı gelmes'nm (bıl'yorsunuz yenı Papa Polonya dan geldı) Vatıkan ıle sosyalıst blok ulkelerı arosındakı ll.şkılerı artıracağını bel'rtnrşlerdır Papanın koırunıst bır uİKeden ge!mes nm yanısıra en buyuK yankıyı aa yenı Pcpanın seks konusunda bır uzman olduğunun bıld.rılmes ycptı «AŞK ve Sorumlulukc adını taşıyan sekso.Oji konusundakı kıtabında yenı Papa, aşk kadını, evlı'ık doğum kontroiu ve benzerı konulardakı göruşlerınl acıklıyor t Gordunuz mu olanları? Demek kı komunist ulkelerde Kardlnaller, papazlar ve kilise duzeni yerlı yerindeymiş ki adamlar Papa bıle cıkarıyorlar Eh <700 mıl/on Katolıgın yenı lıaen seks konusundd bır uzmonsa» bunu da komunist Kardınaller değil, adamcağızı 264'uncu Papa secip torenle yerlne oturtan kapıtalıst Kardınaller duşunsunler. Htm cok uzağa gıtmeye ne gerek var efendim, acın kulsal kltapları, Tevrat'tan Incıl'e, İncll'den Kuran'a değln tumunde insanlaraıosı seks İMskilerıne deggın zengin konulara rastlayıp ogutler bulabılırsinız. Yeni Papa John Paul H'nin bu konuda kaçtığını sanmam. aşırılığa • •• Kadın n calışması cagımızdo, ekonomık bır zcunluktur Hem koyde hem kentte kendını gos eren blr zorunluk Şu ha'de Turk Yurttaslar Ycsasının, esin bir is veya sanatla uğrasobilrıcsinı kocasının iznine bağiayan 159 maddeslndeki kural, coğın gerceklerlne. insanlık haklarına ve bu nedenle de Anaycısamızdakl esitllk ilkesıne ters duşmektedir Gercı aynı Bu yalın gerceklerı yıllar oncesınden berı sırası duştukce yazar dururum Bu yuzden elı kalem tutan «mukaridesatcı» hanımlorımızm yakışıksız saldırılonno do uğradığım olmuştur B,z hem okuryazar b'r Turk kadını olmak hem de mahkemelerde tanıkiık ıcm bır erkeğ'n ye'inı ancak ıkı kadının tutabneceğinı, bır erkeğıi dort kddınla evlenebıleceğını kocanm «boş ol» dıyerek karısını her zaman boşayobıleceğmı kabul eden bır hukuk duzenme ozlem düymok Ancak yıne son gunlerde boyalı basında yayınlanıp benl duşunduran bir haber de şu oldu: « Cm'de öpuşmek yasak » «Cm'de opuşmek zına sayıldığındcn bır cok Avrupa ve Amerıka ulkelerınde yaygın olan alenı sevışme sahnelerıne Cm'de raslanmıyor Bır genc kız ıle erkek, parkta yo da ormanda opuşurken goruldukleri zaman devlet hemen olaya el koyuyor ve opuşenler aynı gun evlendırılıyor Cn devrımınm onderı Mao. Kızıl Kıtaota «Cınsı munasebet ener|i kaybına sebep olan zararlı bır harekettır» dedığı ıcm Cm'de ancak ayda bır defa cınsı munaseoet yapılıyor » .700 mllyon Kotolikın liderı Papa, yazdığı kitapta cinsel lli»klnln yorarlı olup kadınların da «doyuma ulaşmalorının zorunlu oldutjunu ve sevısen cıft n zevkte doruk noktasına bırliKte ulaşmalarını» ogutlerken, koca MaoÇe Tunc «cinsel 'lışkıyı zararlı» lian edebilir ml? Etse bile kım tokar yahu' Ustelık Mao sanırım dort kez evlenmiştır ve Papaların evlenmesı yasaktır. Alın size ıcınden çıkılmaz bir sorun kı, boyalı bosının en buyuk tıraılı ikı gazetesınden aktordım. İşte Size "Büyükler,, OKTAY AKBAL •Ever: BİLİM DÜNYASI ttayir «Buyuklerimiz»... Uğur Mumcu'nun yeni kltabını blr solukta okudum. Hepimizın ıçind» yaşadıgı bır donemın polıtıkacıları. Demırel'dsn Turkkan'a dek. . Kltapta yer olan kişüer, yanı «buyuklerimiz», heplmizin yakından blldıgı, tanıdıgı kışiler Az bilinenı var, çok bılınenı var. Yozıların yalnız başlıklarını okumak kıtabın ıcerlğlni anlamaya yetıyor: İslâm Koyun Yigldı, Nihat Erim Allah Kerım, Buyuk Oevlet adamı Op. Dr Sadettın Bilgıç, Turk Napolyonu Alı Elverdı, Feyzıoglu Feyzl, Uiusal Domat Metın Toker, Mahır Bır Kaynak, Mobilya Prensi, vb Şurası kesm mi kesin: Bu «buyukler» konusunda gelecegın tarihçilari blr yargıya varmak isterken Mumcu'nun bu portrelennden cok yararlanacaklar Gerci gulmece, ama acı blr gulmsce! Gulsrken gulerken, ofkelenlyorsunuz. Bu nasıl «buyükluk» diyorsunuz. «Natıl benfmsemışiz bu tur blr kişlyl, nasıl onemli saymışız, nasıl katlanmışız bunca yıl?» dıye kendinizt kızıyorsunuz. Bır yurttaş olarak once .. Bay Demirel, Bay Erim, Bpy Foyzioglu. Bay Çelıkbaş, Bay Ergenekon, Bay Arar, Bay Ko' cas, Bay Satır, Bay Elverdl, Bay Bılgıc, Bay Melen... Mumcu'nun "Buyukleri»nden en tanınmışları bunlar. Polıtıka alanındakıler. Basın, dusun alanındakiler de aşagı kalır turden degıl, Ozek'ler, Ozyoruk'ler, Toker'ier, Turkkan'lar Bır tane de ne yazar, ne duşun adamı, ne de poütlkacı olan var, ama yazarları da, gazetecllerl de, politlkacıları da, ışadamlarını da etkllemiş, gucunu her alanda duyurmuş, duyurmakta, bır ozınlık zengini, Bay Şellefyan Sozluk «buyuk» sozcuğunu şoyle tanımlamış: Boyutlorı benzerlcrlnden daha uzun olan .. Bu buyuklerin de kışılıkleri mi. işltri mi, gırişimleri mi, sozleri mi, bir şeyleri daha uzun benzerlerinınkınden Yanı bızlerden, sız'erden Önemli yerlerde olduklorı zaman «buyuk» gıbi gorunenlere bır de yakından bakın şaşarsınız, ben bunu nasıl «buyuk» gordum diyel İkı ornek: Nıhat Erimle Turhan Feyzıoglu .. Bu ikı CHP'li politikocıyı bır zamanlar ovduğumu anımsıyorum. Hele Fayzioğlu, aynı yaşta olduğum bir kişi. Ta oğranciliğınden b«rı adını duyurmuş, en genc profesor olmuş, buyuk bir umui olarak Meclls'e glrmış, CHP'nln yarın içln an soğlam bır lıderı sayılmış yıllarca. «Nabza şerbet vermeyin» dıyerek gırmi; polltikaya Oysa umdugunu bulamayınca, ya da yanlışlıklara saplantp umdugunu alden kaçırınca yakın tarıhın gordugu an buyuk şarbatcı kesilmış Bır zamanlar ne dedıyse, ne yaptıysa hepsına ters duşmuş. Buna ragmen politikadan ayrılmamış bır buyuk... Nihat Erim de oyle 12 Mort'ın Ilk gunlarinda «Ataturk Davrımclsı» kişiliğlyle meydana cıkıp, ne Ataturk, ne de devrım bırakmış' ortada Boyle buyukler» ancak tırnak icinde «buyuk» tanımı yakışır. Tarihe de boyle geçmelerı kacınılmaz olur. Evet, Feyzioğlu, Erim, Demirel, hatta Melen, Kocaş gibi kişiler «tarihe» istemeseler de gececekler. ibret vericı ornekler olarak!.. Mumcu, bu buyuklerin birer heykelı dıkılmeli diyor. Hepsine bır heykel Unutulmalarmı onlemek icın.. Gerci ben iclerinden coğunun unutulacaklarını hic sanmam. Her zaman bir ammsayan cıkacaktır. Eylemleri, sozleri, davranışları, etkıleri surup gidecek ds ondan! Mumcu'nun Cizdıgı bu portreler blr gun gulmece olmaktan cıkacak, en cıddı bır kaynak halıne gelecek Nedeni de şu, bu 'buyukler' gulmece olsun dıye o işleri, o uğraşları yapmamışlar, bu amac icin ortaya cıkmamıslar ki! Onlar buyuk bir ciddılikle konuşmuşlar, soylevler vermişler, görevlere gecmişler, birbirleriyie uğraşmıslar! İclerinden coğu bugun de 'buyuklerimiz' arasında yer almakta .. Demek istediğim, Mumcu'nun bu gulmece portreleri hem guncel, hem tarıhsel . Bır yazcrın hem guncel, hem tarihsel bir kıtap yazması buyuk başarıdır. «Ben şahsen kolektıvist ekonomı dısında sosyalizmin butun prensiplerinı benimsiyorum Sosyalizm kelimesi uzerınde bence luzumsuz yere korkuyorsunuz». diyen Bay Nihat Erim 'makablıne şamil' yasalarla solun, solcuların tepesine balyozu indiren kisı oluvermistir isbasına ge<ir gelmez1... Bunun gulmece ile ne ılgisı var, katı, kaskatı, acı bir gercek Ama Mumcu'nun kitabını okurken kahkahadan kırılıyorsanız. Nedenî de bu 'acı gercek'lerın gulmeceye pek, ama pek benzemesidir Okııyun, 'Buyuklerimiz'i. . Buyuklerimiz diye bilinen, gecinenlprın bır bolumunu bir daha tanıyın. bu kltaba gecmemis daha nice nice 'bbyuklerimiz' olduğunu da unutmadan .. Bu yoldan giderek yetışenleri ve yetişecekleri de .. Deneysel Fizyolojinin Babası B ır bılgm ıcm «deneysel fızvolo mın bobosıdırs denıeK bugun bıze bıraz tuhaf ge;mektedır Zıra «Fızyoloıı. canlı organlarımn gorevlennın araştırılmasından soz eden bır bılım o'auğuna göre deneysel olmaz da nasıl olur''» sorusu hemen akla gelmektedır Fakat gunumuzden yuz yıl oncesıne kadar, fızyoloımın deneysel bır bı'ım olabıleceğı kabul edilmıyordu Donemın anlayışma gore deneysel metod fızık ve kımya gıbı bılımlerae başarılı olabılırdı. ^okat, canlılonn faolıy«tlerına uygu'anamazdı Canlı faalıyetlerl ıkı tur oloyın etkıîi altında ıdı 1) Cevre koşulları, 2) Canlılık Bu ıkı tur oloy şu demektı Cans'zlar âlemı, madde vasalarının etkısı altındadtr. Conlılar âlemı ıse cevre koşullarının ve canlılık denen şeyın etkısin dedır Canlılık olayları bır yaso ıle acıklanamaz Canlılık denep şeyın modde yasolarını bozduğu duşuncesını savunanlar 3 kumeye ayrılıyordu. Birinci kumedehlere Ruhcular (Anımıste'ler) denıyordu Bunlar, conlılık olaylarının ruhun kaprıslerıne bağlı ola rak turlu bıcımler oldığmı. bu nedenle de ıpe, sapo gelemıye ceğını ılerı suruyorlardı Tanrı bu ışın boyle olmasını ıstemıştı. İkinci kumedekılere Canlılıkcılar (Vıtalıste'ler) adı verılmıştı Bunlar da her canlıda bır ya sam ılkesı (prıncıpe vıtal) bulunduğunu, sonucta canlılık olaylarının fızık ve kımya yasalarına ındırılemeyeceğını savunuyoriardı Nıhayet, üçuncü ku medekılere Uzuvcular (Organıclste'ler) denıyordu Bunlara gore. bunyedekı her organ canlılık ılkesı sonucu bir takım fızıksel ve kimyasal olaylar yoratıyordu Bütun organların fa ahyetlerının toplamı, canlılık de dığımız seyl meydana getirıyor du Bu sonuncu aoruşu ılerı su renler arasında Cabanıs (1750 1808) ve Bichat (1771 1802) gıbı unlu Fransız fızyoloıi bılgın leri de vardı Vehbi BELGİL bılım dunyasmo benımsetmesı olmuştut lım otorıtelerının itırozlarına karşı savaşmak zorunda kalmış tır lenmesını salık vermıştır Genel Fızyoloı.mn ucuncu bolumunun ıse o zoman icın daha oz bılınen kımyasol ve morfolo |ik olayların ıncelenmesıne ayrılmasını ısîemışîır VARSAY1MIN ÖNEMİ Claude Bernord ın fızyotoııye ıkincı buyuk katkısı, bıyolo|i bJımlermde farazıyenın (hypothese ın) roiunu belırtmış ol masıdır Farazıye bır arcştırma aracıdır ve araştırmada ılk adımı olusturür. Fgrazıyenın. ya vı farjeiılfn «e»m r#!ü. cttkkfltı harekete qecırmesı, kanıt tur lerı ve deney yolları ıcm ıpucları vermesıdır Her yağmur ya ğışta havonın bulutlu olmosı oloyı ınsanda «Acaba bulutla yağmur arosmda bır ılışkı var mı'» sorusunıı uyondırır. Farazıyo budur Yanı, bız, yağmurla bulut arasında bır ılışkı farzederız Bu farazıye bıze. bu ılışkmln nasıl kanıtlanacağı ve deneneceğı hakkında ıpucları da verır Kesın kanıtlar ortaya konunca, farazıye, kuram (teorı) adını alır Kuram deneylerle kanıtlandıktan sonra tdoğa yasası» denen şey ortaya cıkar. İşte Claude Bernard, hocası Magendıe (Maıendı'nın) ıddıasının tam tersıne olarak, fızyoloi'de farazıyenın yapıcı bır rolu olduğunu kabul ettırmıştır GENEL FİZYOLOJİ Claude Bernard «Hayvanlorda ve Bttk.lerde Ortak Ycşam Olayları Uzerıne Derslers adlı yopıtında canlılığın genel ozel lıklerını ortaya koymak suretıy le genel fızyoloımın kurucusu olmuştur Bernard'a gore, bıtkı olsun. hayvan oJsun, butun, ca'nlıiardo, burrje yop1sr"ve organ ışleyışı bakımından aynılık ortaklık vardı Butun canlı lorda ıkı tur basıt olay vardı 1) YoKetme olayları (phenomenes de destructıon), 2) Bırleştırme olayları (phenomenes de synthese). Yaşam, iki tür olayların karşılıklı etkı ve tepkıleri sonucu mumkun oluyordu. Bugun genel flzyoloılnın baş ılkesı sayılan bu kural, Claude Bernard zamanmda bılgınlerce reddedılıvordu. Karşı kurama gore, yaşam bıtkılerde başka. hayvanlaraa başka kurallara bağlı ıdı Bırleştırme (sentez) olayları bıtkılerde vardı Yoketme, ımha olayları da hayvanla ra mahsus bır oloydı. Bernard bu duşuncelere de karşı cıkmıştır. O, Genel Fızyoloıı'nın bırıncı bolumunde. bıtkı. hayvan. butun canlıların fızyolopk ve anatomık bokımdan aynı yapılışta olduklarını anlatmıştır Ikıncı bolumunde fermantasyon, yonma... gibı yoketme. ımha olaylarının ınce KİMİ YAPITLARI Claude Bernard ın doha ne gıbı konulorla ugraştığını gostermeK icın, kımı yapıtlarının Turkce adlcrını ve yazılış tarlh lerını vermekle sozlerımı bıtırmek ıstıyorum 1) Tıbba Uygulomalı Deney' sel Fızyoloıı Derslen, 2 cftt ^1854 >835/ 2) Zehırlı Maddelerın ve llac lcrın Etkılerı'Uzerınde Dersler. 1857 3) Sınır Sıstemının Fızyoloıısı ve Patoloıısı Hakkında Dersler, 1858. 4) Vucut Sıylarının Fızyolojık özellıklerı ve Patoloıık Değışmelerı Hokkında Dersler, 1859. 5> Deneysel Patolojı Dersleri, 1871. 6) Anestezıkler ve Havasızlıktan Boğulma Hakkında Dersler. 187ü. 7) Şeker Hastalığı ve Hoyvan lardo Şeker Oluşumu Hakkında Dersler, 1877. 8) Deneysel Tıbba Gırış. 1865. Turkiye'nin kamuoyu İşte boyle oluşturuluyor, ya da oluşturulamıyor. 1960'larda bizlm toplumda bir şapka tevaturü dlllerd i dolaşırdı. Komunist ulkade bir eva girip şopkanı kapıya ostın mı, tomam sen evin hanımıyla mercimeğl fırına verirsin, evın erkeğ**fopkayı portmantoda gordu mu durumu o saat aniar, Içerı girmez, dışarda bekler. Şimdi konu tersıne dondu. Katolik Papa seks uzmanı oldu, Komunist Cin'de opuşmek zına sucuyla eşdeğerli sayıldı. Acaba bu saçmalıkların hangisi doğru? Boyalı basın puslayı lyice şoşırdı mı nedlr? Na var kl asıl gercek ne şapkada, ne öpuşmede.. Komunist ulkelerda fobrlkalor kamunun malı oluyor ve Iktldardo amekci sınıflar var; kapitalıst ulkelerde fabrıkalar blr klşlnln yado blr oilenın olabıliyor, vs iktldordo sermaye sınıfları var. , İsta budur Ifln ozatl... Şapka mopka, öpuşme mopuşme, Papa mapa, seks meks. Babiall'dekl boyacının aşkı . Bizım yokuştakl adam eline almış fırçayı, onune gelenin kafasını badana atmeye colışıyor. Eğer halk ceyrek yuzyıldan beri fırcalanmasa, Turklye tomurule somurule =70 Sente» muhtoç alup el kapılarında avuc acar mıydı? İSTATİSTİĞE HAYIR! Claude Bernard'ın fızyoloııye ve bıyoloıık bılımlere ucuncu katkısı. bu konularda Istatıstık metodunun ınsanı yanlış yollara gotüreceğlni ortaya koymus olmasıdır. Bernard, bırbırıne zıt sonucların ortalamasmın, masının htcbır değer ve anlam taşımadığını ıleri sürmüştur. Ona qore bılımsel sonucların kesın olması gerekır. Bılımsel gercekler, parmak kaldıranların coklugu ıle saptonamaz. Bernard, ceşıtlı deneylerm başka sonuclar vermesının nedenlerı üzerinde durulması gerektığını savunuyordu Aynı kanın aynı bıcimde tahlillerı ayrı sonuclar vermışse, araya, yenı olayların gırmış olması olasılığını kabul edıyor ve sonucu bozan bu yenı etkenlerın de uzerınde durut masını soyluyordu Yuz tahl Iden 64'ü (A), 28'ı (B) ve nıhayet 8 tanesı de (C) sonucu vermısse gercek muhakkak 64 deneyın verdığı sonucta olmayabıbılırdı. Bu nedenle Bernard, bıyoloıı bilımlerınde bu tur b r ıstatistık yontemını şıddetle red detmıştir. Bunda da haklıydı. DÜZELTME Dun yayınladığımız «Yargının Etkinllğl» baş lıklı makalenırl yazarının soyadı yonlışlıklo Polat olarak cıkmıştır. Yazarın soyadı Canpolat'tır Duzeltır ozur dılerız. HEDEF, DEV BİR DENİZ GÜCÜ! TURK DONANMA VAKFINA YAPACAĞINIZ YARDIMLARLA BU HEDEFE ULAŞABILIRIZ. KARŞI ÇIKMIŞTI İşte, Claude Bernard, 1934 yı lında dılımıze de cevrılmıç olan Deneysel Tıbba Gıriş adlı yapıtmda butun bu anlaşılmaz gorüşlere karşı cık,mıştır. Bernard'a gore, madde âlemındekı olaylcra egemen olan gerekcllık ılkesi (determınısme), canlılar âlemı ıcm de gecerlı ıdı Bu ılkeye gore: «Her olayın bır ne denı vardır, Aynı nedenler. aynı koşullar altındo aynı sonuc ları doğururlar» Bu gorüş. canlılık olaylarını madde olaylarıyla acıkloyan bır gorüştü Bugun bu gorüş o kadar kesın bır bıcimde kabul edılmıştır kı. aks'nı duşünmek olanakşızlaşmıştır. İşte Cloudo Bernard'ın fizyoloııye ve dolayısıyle tıbba, birıncı buyük katkısı bu goruşü işçiler, emekçiler, aydınlar, ilcricilcr, demokratlar, devrinvcilcr... işci sınıfının« emekçi halkıeı örgütlü gilcilinün a DENEYİN DENENMESİ Claude Bernard'ın Fızyolojiye başka bır katkısı. bıhmde, deneylerm de kılı kırk yaran deneyterden gecırılmesı gerektığı duşüncesı ve yontemını ge t rmış olmasıdır Bılgın . 1) Fa razıyeierle olaylortn bırbırlerınden kesın bıcimde ayrı tutulmasını, 2) Bır olayı meydana getıren veya getırmesı olası olan oloyların gayet kesın cızgılerle ortaya konmasını, 3) Varılan sonucu curutecek butun deneylere başvurulma'îinı, sonuc bu curutucu deneylere karşın ayakto kolabılıyorso onun kasinıığinın kabul edılmesmı onerıyo'dıı Bugün bıze cok doğol görunen bu duşuncelerı, bundan vuzyıl once, pek cok bılım oda mı kobul etmemekte ıdı. Ber LÜTFEN UNUTMAYIN' BALAYI GEZİLERİNİZ. yaz ve kış tatıllennız icın VİLLÂV MOTEL • RESTORAN Devomlı sıcok su ve kalonferlı Tel : 343, ÖREN / BURHANİYE Lâle JÜ OREN J savas haftalık gazeteniz I BUTUN ULKELERlf* ISCILERI BiRLEŞIN > I l r A NACİYE KENCEOĞLU ıle SÜLEYMAN KARAÖZ N şanlandılor 16.12 1978 ISTANBUL j? & 'L J BÜTÜN TÜRKİYE'DE... YARIN 2