18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İKl H f\mJmJ \\j § ( CUMHURİYET 2 OCAK 1978 yaz'mı. Söylev'i oktunakla ge çirdim, diyebilirim. Sonunda bir başkaldıncı üe karşılaştım. 1919da, iki seçenek vardır kurtuluş yollanaranırken, bunları söyluyor Mustafa Kemal, birinci yol başeğmişlerin duzeni: Kurtuluş yolu aranırken iki şey söz konusu olmayacaktı. İlkin İtilâf Devletlerine karşı düşmanlık durumuna girilmeyecekti; sonra da, Padişah ve Halifeye canla başla bağh kalmak temel koşul olacaktı.» Kurulu düzen böyle söylüyordu. böyle düşünüyordu. Amerika'ya. İngiltere'ye karşı düşmanhk beslemeyeceksin. açıkçası işgali. mandayı, yabancı güdümünü, yabancı anamalın egemenliğini. parçaianmayı, emperyalizmin kara gölgesini onaylayacaksın ve de çöküşün. yoziaşmışiığın, işbirlikçiliğin, halktan uzaklaşmışhğm simgesi haline gelmiş Padişahhk ve Halifelik kurumuna dokunmayacaksın. Dokunmayacaksın ve kurtulacaksın. Nasıl olacak? Kurulu düzene «evetdiyeceksin ve kurtulacaksın? Bağımlıhğa. ortaçağa, yan sömürgeliğe ve işbirlikçiliğe evet. Buna karşı Mustafa Kemal'in önerdiği seçenek, koskoca bir hayırla başhyor. Diyor ki: Osmanlı Hükümetine. Osmanh Padişahına ve Müslümaniann Halifesine başkaidırmak ve bütün ulusu ve orduyu ayaklandırmak gerekiyordu.Başkaidırmak ve ayaklandırmak cüklerinin altını çiziniz, soz OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Başkalarının Öğretmeni Ceyhun Atuf KANSU mi sürecinde yalnız o. gerçek bir başkaldırıcıdır. Ya hep ya hiç diyen insandır Mustafa Kemal. Daha başta önerisi trajiktir: Ya bağımsızlık, ya ölüm. der. Bagımsızhk olmadı mı tek seçenek ölüm. Başkaldırısını ölümle deneyebilen insandır gerçek özgur insan. Bu. bilincin uyanıklığına. kişisel ve tarihsel uyanışına bağhdır. Mustafa Kemal'in temel sorunu hep bu olmuştur.Bagımsızlık. özgürlük. Ulus için bağımsızlığı ister, kişiler için de ö?gürlüğü ve gerçek bağımsız ve ozgür insan, ancak gerçek bagımsız bir ülkedc soluyabilir. ancak gerçek bir toplumda yaşıyabilir. Oyleyse? Kendim bağımsız ve özgür olabilmem için. ulusumu ve toplumumu da bağımsız ve özgür kılmalıyım. Kendi sorunu bu yüzden tarihsel bir sorun oluyor. Burada yine Camus'nün tanıklığını isteyeceğim: •Başkaldıran kişi herşey olmak. birdenbire bilincine vardığı ve kendi varhğında kabul edil mesini, selâmlanmasını istediği bu değerlo tamamiyle özdeşleşmek ister, ya da hiç olmayı ister. yani kendisine hükmeden gücün kendısini kesinlikle yere sermesini. Orneğin, özgürlüğu olarak adlandıracağı bu vazgeçilmez kutsamadan yoksun kalacaksa. ölüm den başka birşey olmayan son düşüşu kabul eder. Diz çökmüş durumda yaşamaktansa, ayakta ölmeyi yeğ tutar.» etmek niyetinde midir? Ali Rüştü Efendinin yanıti: «Hükümetımiz Mustala Kemal taraftarlarını resmen mahkum etmiş ve hilâfetie, vatana hain olciukJannı ilân eylemiştir. Binaenaleyh, Yunan ordusunun vazifesi, âsilere lâyık oldugu cezayı vermektir. O hâlde. kendi programımıza dahil bulunan bir hareketi neye protesto etmeli?» Gazeteci sorar. Bu hareket miihira güçlüklerle karşılaşacak mıdır?» Ali Rüştü yanıtlar: Hayır. bunun sebebi de şudur ki. Mustafa Kemat ordusu. öteden beriden toplanmış haydutlardan, sabıkalılardan ve sırf yağma hırsıyla hareket eden bir takım şahıslardan murekkep reşkilâtsız. düzensiz ve tecrübesiz bir ordudur.* Gazetecinin bir sorusu da şu: Fikrinizce harekât uzun sürecek mi?» Ali Rüştü der ki: Asker değilim. Fakaı. intibaım şu merkezdedir ki. General Paraskevupolos'un ordusu şimdi sürat ve şiddetle harekâta devam eyieyecek olursa birkaç haftada Ankara surları önünde bulunacaktır.» Nutku'nun oyunu belgelere dayanır. Bu belgelerle ortaya çıkan kabartmanın tarihsel göruntüsü şudur: Mustafa Kemal işbirlikçi hükümete gore bir Â.si dir. Hükümet, Yunan'lıiarın yanındadır. İğrenç bir evet. Anadolu'da ise, Mustafa Kemal'den bir protesto yükseür. yurtsever, namuslu bir karşı çıkma. bir başkaldırma: Hayır! sa mı güdüyordu?. îşbirlikçilere göre işgal karşısında ulus susmalıydı. Mustafa Remal ise, hayır diyordu, işgale hayır. «Kahrolsun işgal!» Bu hükümette Harbiye Nazın Cemal Paşa Anadolu'nun delegeliğinı yapmaktadır, Mustafa Kemal. Cemal Paşadan düşmanların işlerimize kanşmasını hükümetin protesto etmesini ister. Cemal Paşa yanıtında yabancılara karşı daha konuksever ve ılımlı davranmak zorunda olduğumuzu vurgular. Tarihsel bir başkaldırıyla Mustafa Kemal şöyle haykınr: Beyler, Rıza Paşa hükümeti ve o hükümette Harbiye Nazın olan kişi. sevgili yurdumuza giren. süngülerini ulusun canevine saplayan yabancılan konuk sayıyor ve onlara karşı konukseverce ve ıhmh davranmakta zorunluk görüyor! Bu ne düşüncedir. bu ne kafadır?. Mustafa Kemalin şaştığı bu düşüncelere. bu kafalara. daha sonra günümüze dek çok rastlıyacağız. Ama bu kafalara. bu düşüncelere başkaldıncı Mustafa Kemal'in tarihsel yanıti kesindir: Ulusun» kahrolsun işgal!» diye yükselen sızıltılı çığlıgını boğmaya çalışan duygusuz ve anlayışsız kımselerden kurulmuş. dokusunda hayvanlık ve hayınlık bulunan bir hükümetin. böylesine. bilgisizcesine ve miskincesine davranışlarına seyirci kalmak: aklı. anlayışı ve yurtseverliğ: olan kimselerden istenebilir miydi?Öyleyse, hayır mak' demek ve başkaidır Haftanın Ozeti MC'nin Noktalanması.. ıcTE eni yıla Türkiye, bir yeni siyasal dönemin eşiğinden adimını oîorak giriyor. Yuıdumuz ınsanının, yeni yılla biriikte bir kez daha umutlu bir bekleyisın içine girdiği ae açık. Bu yüzden sormak gerek: Yeni siyasal dönemin beürleyici nitelıği ne olocak?... AP lideri Demirel'in deyişiyle, Türkiye'de yeni bir «bunalım dönemi»nin kapısı mı ara'anmakta?... Yoksa CHP Genel Başkanı Ecevit'ln öngördügü gibi, ülkede uzunca bir süredir ozlemi çekilen ve «banş ile huzurvu muştulayan günlerin tanığı mı olmaya başlayacağız artık?.. Y • Nutuk«un Turkçesinde bunlar «isyan etmek» ve isyan ettirmek> diye geçiyor. Dilbilgisinde bu çeşit sözcüklere eskiden «fii!» deniyordu. Şimdilerde eylem denilıyor. Boyun eğmişlikle başkaidırmak arasındaki büyük aynm da buna dayanır. Mustafa Kemalin seçeneği bir eylem gücü taşır. Devrimci değiştirici bir eylem. Hayır, dıyen başkaldınr. Başkaldıran ise bir eylem içindedir. Söylev'in daha başında böyle bir eylemcinin sesiyle karşılaşınz. İkinci MC'nin hafta sonu düşürülmesinin arifesinde yaşadığımız kan ve aîeşle dolu günlerin geçmişte kalması, her sağduytı sahibi yurttaşın ortak dileğidir. Yurdu karanlığa boğarak hedeflerine vcrmak isteyen demokrasi duşmanı «mihraklor»ın çabaîarını engelleyebilecek ve en azındcn Cumliuriyet devletinin yasalarını toplumsal yaşamda geçerli kılabilecek bir yeni hükümetin kurulması da ortık bir zorunluk haline gelmiştir. Ölçü Mustafa Kemal'in başkaldınsı. çağdaşlaşmanın başlangıcıdır. lyi ki baş kaldırmıştır. Yoksa. kimsenin kımıldtyacağı. uyanacağı yoktu. Mustafa Kemali anlayabilmenin ve izleyebilmenin gerçek ölçüsüdür bu. onu kurulu düzen ölçüleriyle anlayamayız, örnegin. o bir Meclis Başkanıdir Ankara'da. ama başkaldırmış. devrimci bir Meclisin Başkanıdir; o. bir Başkomutandır Sakarya bozkırlannda ama, başkaldırmış bir ulusal ordunun. bir halk ordusunun başkomutanıdır. Kurulu düzen. «evet» diyen bir düzen olduğundan. Mustafa Kemal'i anlıyamaz, taşıyamaz onu. gerçekten Mustafa Kemal'in yanında clamaz bu düzen. Hele bağımsızlığı ve özgürlügü boşlayan. bunları yaşamamn temel değerleri olarak görmeyen bir düzen henı Mustafa Kemal'in yanında olamaz, hem de Mustafa Kemal'i aşamaz. Bu yüzden iyi ki başkaldırmış. diyoruz, kendi örneğiyie hiç olmazsa genç kuşaklara hayır» demeyi öğretmiş. hayır demenin öğretmeni olmuş. Bağımlıhğa. bozuk düzene. baskıya, zorbalığa hayır! Bu sesin öğretmeni Mustafa Kemal Atatürk'tür. 1978'in ilk günlerinde bunu vurgulamak istedim. AŞILMIŞ OLAN . Cephesel Hükümet modelinin yurdumuzda aşılmış olduğu, guven oylamasmdan çok önce belli olmuştu. Dayand'ğı toplumsal guclerin sorunlarına da «çözüm» getiremeyen MC'nin siyasal planda cokuşu, bir «mucize» bekleyebilenler dısındo hiç kimse için sürpriz olmadı. MC'nin sonu, politika kullslerinde bekleniyordu zaten. Bu nedenle, gensoru görüşmeleri boyunca MC'nin son çırpınıslonnı göz ucuyla izleyenler, dikkatlerini asıl yeni hükümet modeli üzerinde topiamışlardı. Dikkatlerin odak noktasını ise. siyasal yasantımızda yeni bir ağırlığın sahibi 121er oluşturuyordıı doğa! olarak. Çağdaş Insan •Kimdir başkaldıran insan?» diye soruyor Camus, Tahsin Yücel'in çevirdigi Başkaldıran İnsan kitabında. (Varhk Yayınları, 1967). «Kimdir başkaldıran insan? Hayır diyen biri.» Evet demeyen biri. Ya hep. ya hiç kuralına uyan biri. Uyurken. yan uyanıkken. bilinç örtülmüşken ve güncel yaşantı üzerimize bir uyku tozu gibi serpilmişken birden uyanıp. başkaldınyor insan. Bilinç ki, tarihsel uyanışımızdır gerçek bilinç her zaman kişisel uyanıklıkla tarihsel uyanıklığı içerir öyleyse. • bilinç başkaldırmayla doğar.> Uyanan insan başkaidırmak zorundadır neden ki. Başkaldırmadan edemez, başkaldırmadan yaşıyamaz da ondan. Mustafa Kemal ile çagdaşlarının, yakın arkadaşlannın Ittihat ve Terakki önderlerinin arasındaki en belirgin aynm (fark) budur. Meşrutiyet devri Kâbartma Okunuşunun 50. yıldönümü nedeniyle gündeme gelen «Söylev»e bir başkaldıncının eylem kitabı demek. Mustafa Kemal'e kendi kişiliğinden ve dramatiğinden bakmak anlamına gelir. Neye başkaldırmıştır? Neye başkaldırdığını anlamak için. Özde. mir Nutku'nun oyunlaştırdığı Söylev'den (Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Cografya Fakültesi yayınlanndan 1973) şu tarihsel kabartmayı seyir yerine getirelim: Dörr'"ncü Damat Ferit kabinesi ve Ankara da Büyük Millet Meclisi adını taşıyan bu bölümde, İstanbul gazetecilerinden biri. işbirlikçi hükümetin Adliye Nazın AIi Rüştü Efendiye sorar: Hükümet. Yunan ordusu tarafından yapılan harekâtı protesto Onlar Konuklârımızdır İşgalcilere haince boyun eğen sadece Damat Ferit Paşa hükümeti degildir. Müdafaai Hukukçulara yatkın bir görüşle kurulan Ali Riza Paşa hükümeti de boyun eğraişlikte eski hükümetten aşağı kalmaz. Kaynakları birdir neden ki. Söylev'de okuruz. Damat Ferit Paşanın düşmesi üzerine Sivas halkı fener alayı düzenler ve gösteriler sırasında «Kahrolsun işgal!» diye bagınhr. Dahiliye Nazın Damat Şerif Paşa Sivas Valiliğine bir yazı yazar: Kahrolsun işgal! gibi yazılar hükümetin şimdiki siyasasına uygun degildir!» Başkaldıncı Mustafa Kemal sorar: Bu ne demektir baylar? Hükümet. düşmanlarin yurdumuza girişini kötü gönneyen bir siya SAHNENlN ORTA YERiNDE... Siyasal gözlemcilerin tum projektörleri sahnenin orta yerinde duran 12'lerin uzerine çevrilmişti. İkinci MC'nin ciüfurulmesinde birlesen 12'ler şimdi ne yapacaklardı?.. Bağdasmıs bir grııp nitetiğini koruyabilecekler miydi? Yoksa yeni hükümet modeli ya da belli bir modelın programı üzerinde birbirlerine düşüp bölünecekler miydi? Örnegin, CHP lideri Ecevit'in başkanlığında kurulabilecek olası bir koalisyon hükümetınin programıns ilişkin «zorlamalar» ile, isi yokusa sürmsk isteyenler, aralarından çıkabilecek miydi?... 12'LERİ BÖLMEK... Hafta boytınca bir yandan sürekli tırmandırılan terör eylemlerini kaygıyla izleyen kamuoyu, öte yandan 12'lere iliskin soruların karşılıklarını bulma cabasındaydı. Birbiriyle celisik çıkarların dürtüsüyle davranan çevrelerin, bu sorulara getirdiklerı, va da getirme özlemi içinde bulundukları karşılıklar da birbirinden farklıydı kuşkusuz. İkinci MC'nin çöküçünü ister istemez sineye çeken kimi cevreler da, yeni oir taktiksel yokiaşımın içinde göründüler gecen hafta: 12'leri etkileyerek ya da bölerek hlç olmazsa, CHP ağırlıklı bir hükümet modelini önleyebilmek. I 1978 "Banş Yıh,, Olsun! OKTAV AKBAL Evet Hayır Sağcı basın ne diyor? «Gensoru» haftasını geride bıraktık... Bu yazı hazırlanırktn MC'nin Iktldarda kalıp kalmayacağını belirlşyecek olan oylama yapılmamıştu Ama bu durum sonucu kestlrmemize engel oUnadığı gibi «gensoru» hcftası boyunca sağcı basında nasıl atsş püskürtüldüğünü ve hangl hesapların dile getlrildiğlni ortaya koymamıza da engel değil. MSP'NİN KOKPIEKSİ MİLLÎ GA2ETE yazarları, AP' den istlfaları ve «Gensoru» yu, Zübeyir Yetik'ln 28 Aralık günü yaytmianan, bir boiumunü aşağıya aktardığırr.ız yazısındaki mantıkla yorumladılar: «... Sonra bir genel görüşme, ardından da yeni bir oyiama. Boylece «Demirel Hükümetnr.ın gidişi tayin edilmiş olacak... Kalacak mı, gidecek mi suoünırcevabı açıklık kazanacak. Yukorıda «Demirel' Hükümeti» deyimını kastı mahsusla kullandık. Kullandık, cünkü, asıl olan «Demirel Hükümeti»nin gitmesi veya kalması degildir. Asıl olan «MSP' li hükümet»in gitmesidir. (...) Bunu rahatlıkla iddia ediyoruz. Cünkü, ilk defa yapılan bir iş degildir. Daha evvel bu yolda iki defa dahadeneme yapılmıştır. (...) Şimdi aynı yolda ücüncü bir deneme yapılıyor, yeni bir strateji ile. Meseleye bu ocıdan. yani dış guclerin MSP'yi devre dışı bırakmayı planlamış oldukları açısından bakmck lazım. (...) Bakalım bu üçüncü denemede netice olıp. Türkiye'nin gerçek bagımsızlık yolundaki gidişini durdurmağı başarabilecekler mi...» MC NEDEN ÂCİZ KA1M!^> MHP kanodı, CHP'ye yönelttiği yaylım ateşten Erbakan'ı da yoksun bırakmadı. Taha Akyol, 27 Aralık günlü HESGÜN'de şunlorı yazdı: «En büyük ihtimal, CHP Bağımsızlar CGP DP Koaüsyonudur. Yamalı bohça koaiisyoru. (...) f'ice, CHP'nin kesin hakimiyeti oltında kurulacak bir iktidorın memleketin önemli rrıeseleierine ciddi çözümler getırmesi mümkün olmoyacaktır. (...) Erbakan'ın tutumları yüzünden Türkiye. enflasyona karşı ancak sınırlı tedbirler alabilmiştir. Erbakon'ın tutumu yüzünden kredi kaynakları kurumuştur. (...) Böyle bir durumda her hükümet kemerleri sıkar. Dış kroci bulur. Piyasayı kontrol eder. Yatınmları uzun bir perspektif icinde planlar. 3'lü koalisyon, Eıbakan'ın tutumu yüzünden bu îedbirleri gerekli ölçüde gercekleştirmekten âciz kalmıştır. Ve dünyanın her tarafında bu capta bir bunalım, mutlaka siyasi bunalım doğurur. (...) Millıyetçilsr, Erbakan's/z bir hükümet kurabilecekleri güne kadar Türkiye bunalımlar ülkesi olacaktır. Yamalı bohca halindeki CHP iktidarı ise, bunalımı tehlikeli boyutlara tırmandıracaktır.» ÖFKE BAIOAN TATU! «Gensoru» konusu. AP kana dındakl her kafadon ayrı bir sesin çıkmasına yol oçtı. Hepsi de ofkeli seslerdi... MC partilerinin sözcüleri Meclis kursusunde hükümetin uyum içinde calıştığını öne süredursunlar, AP kanadından Abdullafc Urq« SON HAVADİS'te ofkesinl dile getlrlrken Başbakan Yardımcısı Erbakan'ı da diline doluyordu: «Bakalım bu CHP. pişmiş aşı ne yapacak? Feyzioğlu, BozbeyII ve Erbakan ile ve diğer bağımsızlarla ne yapacak? Nasıl ıktidar olacak? (...) Bu balon öy le bir sönecek ki, her tarafından birden patlayacaktır. Millet tara Alpay KABACALI KİMİN OYUNU?.. Gensoru haftasında ateş püskürenler fından patlatılacaktır. Darmodağın olacaktır. Bu millet. böyle bir iktıdarın acısını cok pahalı odeyecektır. (...) En boşta sermaye kesimi ilk tepkiyi göstere; cektir. AP'den anlaştıklorı ile yetinmıyorlar. Adam korkutarok AP'den daha da Istifalar olsun istıyorlar. (...) Bu çok perdeli bir oyundur. Bir perdesî kapanmadan, bir başka yerde diğer perde acılıyor ve oyun başhyor. Bir Erbakan boşta bunu anlamıyanların içindedir. Onun tutum ve zihniyeti, «Dediğim dedik» hareketleri, tayinleri, korarname imzalamaması, çirkin pazarlıkları, konuşmaları, partizanlıklorı ve devlet dairelerınde çeşitli söy lentilere sebep olacak şekılde iş görmeleri milletçe bir şikâyete ve bıkkınlığa yol acmıştır. (...) Sarjırım 1978 yılında .sadece CHP balonu değil, MŞP balonu da sönecektir. Karanlık ve gizli işler çevirenlerin ipliği pazara cıkacaktır.s CHP AP KOALİSYONU! Sıra belirll çevrelerln sözcüsü durumunda olan ve öteden beri AP ile MHP'yl destekleyen, bir süredir da ısrarla CHPAP koalisyonu öneren TERCÜMAN'da... Böyle bir koalisyon söz konusu olunca, Tercüman yazorlarından Nazlı llıcak, Ecevit'ln yıpranmaması İçin» yol göstermekten blle geri kalmaz. 28 Aralık günlü yazısından: «Ecevıt başka hiç bir partlyi yedeğine almadan, sadece bağımsızlarla hükümeti oluşturursa, gecici bir süre için CHP icin de guclenır ve «iktidar olamıyor» suclamasından kendisini kurtarır. Böyle bir hükümet, çok zayıf bir coğunluğa dayandığı icin, her an baş kaldırma ve ta viz isteme imkânını yaratacaktır; bu suretle Ecevit, cok zor şartlarda denenecek ve yıpranacaktır. Parti ici muhalefetin isteği de budur. CHP Bağımsızlar formülü memlekete hayır getirmeyeceği gibi, uzun vadede Ecevit'e de zararlıdır. (...) «Tarafsızın başkanlığında APCHP koalisyonu» önerisinden sonra) De mirel hükümete geldi ama iktidar olamadı. Şimdi Ecevit aynı durumdadır. AP liderinden İstediği fedakârlığı kendi gösterebilecek mi yoksa kısır bir siyasete âlet olup, kısa vadeli menfaatlar uğruna hem umut sıfatını kaybetmeyi, hem de memleketi Istikrarsız bir geleceğin kucağına atmayı mı tercih edecek.» ANAYASA KUŞA DÖNECEKSE... Ergun Göze ise «MSP'siz veya APCHP koalisyonu» başlıklı yazısında ötekl Tercüman yazarları gibi kolay kolay APCHP koalisyonuno evet demlyor: 27 aralık günlü yazısında «Eğer bu APCHP koalisyonu tabii senatörlüğü kaldıracaksa, Meclisi ve hükümeti, Danıştay' ın ve Anayasa Mahkemesi'nin karşısında biraz daha rahat bir hale getirecekse, TRT ipekci'nin ve CHP'nin ipoteğinden kurtulup bir tarafsızo teslim edilecekse, komünizmin en büyük tehllke olduğu ilân edüecekse, devletin istiklâl ve bütünlüğü icin tehlike teşkil eden bazı meşru gözüken faaliyetler smırlandırılacaksa, yapınız bu koalisyonu, istersenîz siz yapınız, bunfara hangi AP Milletvekili hoyır diyebilir, siz bu hususta ciddî bir protokol yapar Anayasa değişikliğine söz alırsanız.. Yoksa, millet sizin icin korktuğunuz herşeyi du sünecektir. (...) Bu reylerin değerini yukardoki listede yazdım. Bu listeden bir eksik «ucuza gittiğinis gösterecektir...» eni bir yıla girdik diye seviniyor musunuz? İçinizde bir sevjnc varsa, o da »ş^ MC..<onungaj(jkıldı gitti» üi^eSf%?8öe Denfif%lÜr,~Brbokarr?ıW Türkeş'siz bİTjjj&itiar butdcağız. Ama bu kişiler şimdi de «muha!e(et» olarak Meclis'teler, yine karşımızdalar. Nasıl iklidarda ıri iri sözlerine katlanmak büvük bir yiıkse. muhalefetteki hallerine dayanmak da güc olacak. MC kafası ne iktidara, ns muhalefete yakışıyor çünkü! Acıkca söylemek gerek. Demirel, Türkes, Erbokan gibi kişiler politika sahnesinden uzaklaştırılmalıdır. Çağın dışına duşmuşlerdir, yurt gercekleıinden kopmuslardır, eskimişlerdir, daha dogrusu hig bir zaman yeni, çağdaş, yararlı, olumlu birer politikacı, birer «yurttaş» olamamışlardır. Yine mi politika? Yılıh ilk günlerinde başka şey yok mu? diyeceksinlz. Bıkknlık, ta şuramıza geldi dayandı, biliyorum. Biraz da başka konular, başka ilgiler, başka ufuklar gerekli insanoğluna... Hem bizdeki «politika» da değil, bir oîdatmaca, kandırmaca, uyutmaca, öte yandan bir takım çıkarları sürdürmece, cevreye, yakınlara, militanlara «birseyler» dağıtmaca!... Gözler önünde olup bitti bütün bunlar. Görmeyen kalmadı, körler, sağırlar bile duydu, öğrendi. «Politika bilimin yaşama uygulanmasıdır» derler. Bı; tanıma bakorak bizdeki politika ve politikacılığın ineyin yaşama uygulanması» olduğunu onlayın artık! Özel cıkarcılığın, bir takım bireysel hesapların, cağdışı anlayışların, geri düşüncelerin... Bizde yaşama uygulanmok istenen bunlar. Bilimin, sanatın, kültürun verilerl, kuralları değil... Yılbaşı gecesi, eğlendiniz mi? Şu günlerin sıkıntılı havasını üzerimizden atmak için üç beş ahbab toplandınız belki. Bir iki şişe şarap ya da rakı, birlikte oynanan oyunlar, söyleşüer, TV'deki programları Izlemek, yeni yılı herşeye karşın sevinçle karşılamak... Her yıl bunu yaparız. Kendimize aöre, kendi kesemize, kafamıza, beğenimlze göre... Kimi zaman bir insanın tek başıno bir kitap okuyarak yeni yıla girmesi de güzeldir. Sevdiği bir insanla başbaşa evrenden koparak yeni yılı karşılaması daha da güzeldir. Beşon inandığmız dostla bir masabaşında söyleşerek eski yıldan ayrıimak, geleceğe aydın bir bakışla bakarek yeni doğan günü karşılamak da... Kendimlzi yaşama bağlayan yeni güçler bulmak, yaratmak, hiç değilse aramak... Türkiye 1978'de gerçek yerinl bulmak zorundadır. Ecevit'in dediği gibi «barış» yaratılmalıdır toplumda... Barış, ama nasıl bir «barış»? Yenilgiyi, ezilmeyi benimseyenlerin, gericilik, fasizm akımları önünde boyun egenlerin, ya da bunlara göz yumanların, başını başka yöne çevirenlerin «barış»ı değil... Türkiye'nin kurucusu Atatürk'ün temel ilkelerine dayanan, Anayasa çizgisinde, çağdaş uygarlık, biIfm ve kültürden hız alan bir toplum anlayışının, bir dostluk ve kordeşlik havasının egemen olacağt bir barış... Kötü, çirkin politikacıîarın etkısiz kalocağı. Militon, partizan kişilerin yeJkiii yerlerden sökülüp otılaçaği, tüm haksı/ lıkların ortadan kalclırılaçağı, ilkel duyguların yok edileceği bir barış... Ecevit'ln ikincı Barış Harekâtı olmalı MC iktidarlannın kötü tohumlannı yanılgılarını, yanlışlarını temizlemek, yenmsk, ortadan kaldırmak İçin glrişmek zorunda olduğu bu ikinci «harekât»... Bugün Turkiye toplumuna «borış» nasıl gelir, «kordeşlik» nasıl kurulur, «yasalaro saygı» nası> gerçekleştirilir? Tek yolla: Anayasa çizgisinde yürüyerek... 1978'de kurulaçak yeni iktidar ki bu CHP Bağımsızlar ortaklığı olacok Anayasa sınırlan, anlamı, ruhu, gerçekleri, iilküsü çerçevesinde iş görecektir. Bugüne dek Anayasa gerçeklerine aykırı yapılmış bütün işler, davranışlor ki çoğunu Danıştay bozdu yeni Cumhuriyet hükümetince gözden geçirilip, düzeltilrrelldir. Devletin köprübaşlarını ele gecirmiş bir takım kağıttan devler yerle bir edilmelidir. Rahmetli Meray «Su Başlarını Devler Tutmuş» diyordu. O da bilirdi o «dev»leri «dev» gibi gösteren gücün devletl parselleyenlerin yasa dışı işleri, tutumları olduğunu... Türkiye'de korkup cekinecegimiz öyle korkunç «dev»ler yoktur. Yasaların, Anayasa'nın ezmeyeceği «dev» yoktur. Cumhuriyet ilkelerine, Atatürk düşüncesine bağlı, Anayasa doğrultusunda iş görecek bir iktidar, bu cücedevleri kısa zomonda ortadan kaldırabilir. 1978in Türkiye toplumuna, herkese, hepimize bir «barış» yılı olmasmı dilemek istiyorum. Barış için savoşma yılı olsun bu yeni yıl... İçte ve dışto «barış savaşçılaru» olarak, güveni, huzuru, insana saygıyı, sevgiyi sağlayalım. Sokaklarımızdan her gün genc ölülerin tabutları gecmesin. Orası burası bombalanmasın, ateşe verilmesin. Türkiye, kendi sorunlarını çözümlemek sovaşımına atılsın tek kişi gibi. Devrimci bir kcfa, aydmlık bir yürekle... Y Bu yoldaki çabalar geçen hafta boyunca 12'lere yönelik çağrılarda yansıdı durdu: 12'ler, «solu iktidar yapmanın utancmndan uzak durmalıydılar... işte MC gitmişti, ortık «aklın yolu takip edilerek» CHP AP koalisyonu İçin çaba göstermeliydi 12'ler... AP'yl dışarda bırakarak CHP ile bir koalisyon kuracak 12'lerin, oillegal rolun oyunu»na gelmiş olacağını öne sürenler de vardı. Ve hatta, «aklın yolunu takip edip, kendisine, partisine, milletfne yarayccak formölü mü seçecek, yoksa...» diyerek aynı sözde uyarıyı CHP liderine de yapabilecek kadar mantık sınırlannı zorlayan kalem sohlplerine de raslanmadı değ.l geçen hafta... GERÇEK VE ÖZLEM... özetlediğimiz bu yaklaşımın temelinde 12'leri bölme, aralarında bir çatlak yaratma isteğinin de yattığı açık. Cünkü siyasal gozlemciler, varolan ortamda bir CHP AP koalisyonunun kurulabilmesinin, gerçeklerin yerine özlemleri koymakla eş anlama geleceğlnde birleşmekteler genellikle. Bunun beili başlı kanıtı olarak da, böyle bir koalisyonu «eşyanın tabiatına aykırı bulan» AP lideri Demlrel'i gosteriyorlar. Ayrıca Demirel'M bir CHP AP koalisyonunun kendi siyasal intiharlan olacoğının da 12'lerce bllinmesi gerektiği öne sürülmekte. Bunun gibi, CHP yönetiminde AP ile bir koalisyona yanaşılabileceğine İlişkin bir belirtinin bulunmadığını da poiitika kulislerinde bilmeyen yok gibi. Getirildiği noktada, ıç ve dış çetin sorunların kıskacındaki Türkiye'de, yeni hükümeti kurma durumunda olan CHP lideri Sayın Ecevit'in işinin hayli güc olduğunu burada belirtmek yerinde olacak. Yeni bir hükümetin kuruluş çalışmalarını icerecek bu haftanın, hayli hareketli gecmeye oday olduğunu da bu arada belirtmeliyiz. " Irkçı Faşistler,, ve Islamcı gençlik,, Önceki gun Edirne'de, kendilerine Ülkücu adı verllen kolabalık bir grubun bıcaklı saldınsına uğroyarak şehit edilen Edirne Meslek Yüksek Okulu öğrencisi Erdoğan Tuna, bugün memleKeti olan Gümüşhane'nin Şiran kazasına bağlı Telme köyünde toprağa verildi. Erdoğan Tuna' nın öldürülme olayı islâmcı genclık tarafından İstanbul ve Edirne'de tertip edilen yürüyüşlerle telin edılmiştir. Bu yazı, Edirnede ırkcı faşistler tarafından 26.12.1977 tarihinde şehid edilen Erdoğan Tuna adlı mücahidin son yazısıdır: «Kafesteki müslüman o dar yerden kurtulup davasını ve nizamını hayata hakim kılmak, yeryüzünde Allah'ın halifesı olduğunu ilân edinceye kador mücadelesıni surdürecektir. Gerekli mücadeleyi elinin yettiği yerde eliyle, dilinin yettiği yerde diliyle, ona da imkân bulamadığı zaman kalbiyle yapar.» (Millî Gazete, 30.12.1977) Cinayetleri gizleme vatanseverliği Türkiye'de devlet olmadığı. devletin radyo ve televizyonundan belli zaten. Bir haber saati düşünün ki, polis bülteni gibi.. Yaralama, bıcaklama, gasb. mahalle kavgası ve hatta intihar vak'ası... Benim arabanm camını kırmışlar gecen gün, bültende onu da belirtmezlerse hatırım kalır. Profesör Sanalan'a yapılan menfur tecavüz, hepimizi üzüntıiye sevketmişken, cok kücük oynntılaro tenezzül edilmiş, yurdun dört bir yanındaki bütün âdi zabıta vak'aları, Devlet Yok imajını çizmek amacıyla cok güıel sergilenmiştir.. Conkaya'nın, iki gün ömrü kalmış bir Başbakan'a yazdığı mektup ise, dışardan da olsa gensoruya parmak kaldırmak şeklinde yorumlanmaz da ne edllir?.. Bütün bunlar, planlı bir kamuoyu oluşturmasıdır. Güzeldir, alâdır, hoştur, hattâ bir kesimin fikrine göre vatanseverliktir. Rauf TAMER (Tercüman, 30.12.1977) Şarlo hâlâ güldürüyor! insanlık âlemi bir dehâyı daha kaybetti. Güldürü sanatının en büyük ustası artık yok. (...) Şarlo'dan söz edıldiğinde onu tanımayacak ve saygı duymayacak insanın pek az olduğunu sonıyorum. (...) Şarlo'nun bir komünıst sempatizanı olduğu söylenmiştir. «Bu benim belkl son Noel'imdir» diyerek, hıristiyanların bu mukaddes gününde bütün ailesini bir araya getirmek suretıyle dinine gösterdiği saygı, bizim yerli solculara ders olmolıdır. Yalçın URAZ (Son Havadis, 28.12.1977) Şarlo, 20'nci asrın Batı sanat. kültür, ilim ve politika hayatına konan musevi ambargosunun ürünlerindendir. Menuhin, Freud, Chagall, Marcuse, Einstein... ve daha yüzlercesi aynı propagandonm sergi ma/zemeleridir. (...) Hicbir ideolo|iye, hicbir politik görüşe bağlanmayacak kadar bencil olan bu adama bizim basında solculann sahıp çıkışı. yerli marksistlerimizin kafa yapılan ve bilgisizlikleri yönünden ne noktada olduklarını göstermektedir. Şarlo belki komikti ama, ölümünden sonra hakkında bizde yazılanlar daha komiktir. Ahmet GÜNER (Son Havadis, 30.12.1977) DtSK'TE NE OLDU?.. DİSK'i son iki uç aydır yoğun biçimde etklleyen bölünmeler, Altıncı Genel Kuruldaki büyük çapta yönetim değisikliğlyle noktalandı. Kuruluşundan bu yana Konfederasyonun Genel Başkanlığını yürutmekte olan Kemal Türkler ile DİSK'in kurucu sendikalarından Madenİş, yeni yonetlmin dışında kaldılar. DİSK'te yönetim değişikliği, kimlne göre, azınlığın coğunluğa baskısını sona erdirip demokrasiyi getirdi. Kimilerine göre de, DİSK'in savaşkan gücü yitirildl ve bir CHP'li olan Genel İş Başkanı Abdullah Baştürk'ün genel başkanlığa seçilmesiyle sosyaı demokrasiye kayış gerçekleştirildi... DIŞTA AVRUPA BASKISI... Gazeteniz CUMHURİYET yeni yıla yeni atılımlorlo glriyor. Bunların ılki 2 ocak günü başlayan Avrupa baskısı. CUMHURİYET yıllardır, yurt içinde olsun, yurt dışında olsun emekçilerin sorunlorına yakından eğilmeyi llke edinmiş, bu yaklaşımlannda yurt dışında yaşamlarını sürdürmek zorunda kalan ve sayıları aileleriyle birlikte bir milyonu aşan yurttaşlarımi2ı yurt içinde yaşayanlardan ayırmamıştır. CUMHURİYET Almanya'da basılıp Avrupa'da dağıtılırken yabancı ülkelerdeki okurlarıyla ilişkilerini daha da artırma olanağına kavuşacoktır. Avrupa baskımız yerel sorunları dile getiren fazlalıklara sahip olacak, ama Türkiye baskısından daha başka bir yüzle karşınıza cıkmayacoktır. FİYASKO MU, DEĞtL Mİ?.. Mısır Devlet Başkanı ile Israil Başbakanı arasındaki ismailiye zirvesi fiyasko mu, değil mi? Ortadoğu sorununa ilişkin oıarak tartışılan konulardan biri de buydu geçtiğimiz hafto. Başbakan Begin'e göre buluşmo «cok başarılı» geçmişti. Oysa kendi Dışişleri Bakanı Moşe Dayan aynı kanıda değildl. Ona göre görüşmeler «çıkmoz»a girmiştl. Mısır Devlet Başkanı Sedat ise zirvenin başarılı geçtiğini öne sürüyor, ancak ekliyordu: « Rlistin sorunundo on laşamadık.» Celişik yurumlar sürerken, ABD Başkanı Carter'ın «Ortadoğu'da bağımsız bir Fiüstin devleti kurulmasına karşıyız» şeklindeki açıklaması da Kahire'de şaşkınlıkla karşılanıyordu. Eaşkar. Sedat, duş kırıklığına uğradığını ifade eylerken, yine de iyimserliği elaen bırakmıyorclu. «Cözum bir sure gecikebilir, ama sorunu bir başka yanından alıp yine de barışa ulaşobiliriz» diyordu. Kiml gözlemcilere qöre de Başkan Sedat'ın, bilincli tercihiyle girdiği kıskaçta, «iyimser olmak»tan başka caresl kalmamıştı artık. Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle