Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET oplumsal gerçeklert gormeyen, görmek istemeyen, hatta yadsıyan bir millet olduk sanki!. Yalmz toplumsal değil, bilimssl gerçekîere de sırt çeviriyor ve bütün burüarı kendi görüş açımızdan ve yalnız bu açıdan değerlendirip yorumlamak yolunu tutuyoruz: # Atatürkçü isek, 19.30'iann tek parti yönetimini: # Tutucu isek, Vahdettin'in. Abdülhamid'ın. hatta daha önceki yenıçeri döneminin çüriimüş istibdat yöneTimini; • Kapitalist isek, sosyal uyaruştan öneeki grevsiz. sendikasız «Bırakınız yapsmlar, bırakınız geçsinlersci, sözde liberal, gerçekte anamal egemenliğir.e dayalı, iç ve dış sömürü yönetimini; • Marksist isek, proietaryanın sınıfsal dikta yönetimini; • Milliyerçi isek, mangalde kül bırakmıyan böbürlenmelerle ve İran • Turan hayallenyle besienen totaliter başbuğluk yönetimini; • Dinci isek, Türk toplum yapısını 1400 yıl önceki Arap toplumunun yapısma ve gereksinmelenne göre konulmuş kurallara baglayacak şeriat yönetimini, bir bütün, değişmez bir ilke olarak benimsıyor, özlüyor ve kendi toplumunıuzda ille bu ilkelerin uygülanmasını istiyoruz, Böylesi kolay geliyor çoğumuza. Tek yönlü düşünmek kolay da ondan. Oysa tnsan çok yönlü düşünmek için yaratılrnıştır. İlkel insan bile kendısini kuşatan binbir tehlıkeden korunmak için çok yönlü düşünmeye taşlamış, savunmasını boyle sağlamış, savunma ve beslenme yöntem ve araçlarım böyle geliştırmiştir. İnsar.m kafa yapısı çok yönlü düşünce coğrultusunda yaratılmış oimasaydı, uyparhk ve korkunç tekr.ik gelişme bugünkü olağanüstü aca nıaya ulaşabilir miydi? 19 HA2İRAN 1977 T OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Politikada Bağnazhk ve MSP Hıfzı Veldet VELiDEDEOĞLU lanndan» olan Al)dü.lhamlt için «Ulu Hakan Abdülhamit Han» divprek hilâîet propa^andası yapanlar ve gençliğin kafasını saptırmak ısteyenfer de aynı hıyjnet yolundfidu'i<:r. Ne onların yönetimı, re de daht, e?kı yönetimler gen getiri'.eırtfz artık Türkiye'ye. Ulusal külKirp baglı tutucuUık demek, herşeydpn nnce milliyetçi ve bsğımsıslıkçı, vatansever oimak nemektir. Hainüge kadar varan hınçlı bir gericiliğe, yıkıcıhğa dek varan siya.ral bir görü.^e «tutuculuk» denmez. • Biraz da kapitalist olarak düşünelira: Ekonomide liberal kapıtalist görüş artık bütün dünysda can çekışmekr;cir. Yabancı basmı az çok ızleyenirr bilirler ki, özellikle İkinci Dünya Savasından bu yana Ban Demokrasilerinde kvırulan bütün hükumerlerin prosrarr.ları bunları hanji cjılimc'.eki parti veya parıiler kurmus olursa olsun sermaye ı'.s emek arp.smda denge s;ığ:racak çözüm yolian önerilerini içermektedır Turkiye'de son 25 yıl ıçinde tamk oldufumu.7 s:yasal ve toplum?E>l bunalırr.lar ise hep bu çö/.um yollarına sırt çeviren liberal kapitalist çözüm teodal sömürü düzer.inin dışa bağımlı o'arak sürdürülmek istsnmesinden ve bu çözüm yoliaıır.a dikkati çekeniprin ise komümst suçlanmasına uğratıhnasmdan doğmuştur. Hiç degilse 1961 'den sonra, yeni Anayasa'nın öngördüğü ba<=ta toprak reformu olmak üzere sosyal ve rkonomik reformiar gerçekleştirilmiş olyayd:. bugünkü ekonomik %• sıyasal bunalım nok •? Tasır.a gslmez, gen kalmış birçok ülkemn ulaştığı gchşme ve kalkınma aşamasına biz de ',arniış olurduk. Buna engel olanların başmda bulunsn ve vaktıyle ulusiararası bir yabancı şırk»tin Tiirkiye komisyonculuğunu yapmış, uluslarar^sı ^.tason Demegine üye yasılmış olp.n bır parti baskamnm fendisini Tiirkiye'deki bütün milliîetçilerin lideri iiân etmeye cesaret etmesı ve sov/al düşüncelı, yani halktan yana pprçek mılhyerçüeri komünistlikle suçlaması, üik?miz hesabna büyük bir ralihsizliktir. Libsral knpitaüst uygiilanMmın artık ülkemi7<?e de şeçe.iı olmadıgını, yainız sol görüşiü partilerin değil, liberal kapitalist görüşün temsiîcısi olan AP liderinin bile son seçim konuşmalarında halka bol bol sosyal ve ekonomik içerikli vaadlerde bulunmak zorunda kalması. «Şehirde ne varsa köye de onu götürecegiz» söyünü sık sık yine'.pmesi açıkca göstermektedir. Yalnız şurasını unutuyor ve halkın da unuttuğunu sanıyor savri Demirel: 1965 ve 1969 seçünlerinde nisbi tR'r.sıl yöntetnine rafmen seçimi büyük çogvınlukla kazanarak iktidara gelip sürekli bicimde 7 yıia jakm iktidarda kalan AP'r.in sayın lid^n. şimdi ^öylediklerini o rahat iktidar yıllannda :ıi çin uygalamadı ve o çok değeıii yıüan nıç.n israf etti?. Bu yetmiyormuş gibi. son iki buçuk yıllık MCli iktidar dönemınde niçin «milliyetçilık ^olculuk» cepheleşmesi gibi ıpe sapa g«lmez, yapay bir ayTi gaynhk yaratarak halkın ve şençlığin kan davasına düşnıüs r.«3rpt!er gibi ikiye bolünjnesine sebep oldu?. Bütün bunlara ragmen şimdi yeniden iktidar ıstoğinöV olması ve son seçimlerle yıkılan MC ortakhgım tekrar kurmağa heveslenmesi. korkunç bir iktidar hastalıgmın ülkpyi büylik feisketlere sürüklem^k isidadında olan beiirtisı degil de nedir'1 AP'li bütün nıilletvekillerinin. parti çıkarı veya kışisel çıkar gözlügünü bir an için gözlerınden kaldırıp onun yerine «vatanın ve ulusur çıksrı» gözlü^ünu trkarak bugürkü bımalımm nedenlerini azıcık o gözlükle arastırmalsnm ne k»dar isterdim. Çünktt dofru volu ancak böyle bulabilirler. Geçen haltata yazımda dediğim jribi AP'nin başında Süleyman Bey kaldıkça bu parti için felâh yokttır. • Ülkemizde bir proletarj'a diktası ve uluslararası bir komücizm yönetirtıi kurmak özlemin de olanların, diha önce bu diktayı lrunnuş, uzun yıllsr denemiş olan ülkeîerdeki sosyal çalkantılara ve komünist ideolojinin Balkan'larda ve Avrupa'da geçirdigi başkaJaşım ve değişimlere bakmalan gerekir. Yeryüzündeki siyasal, sosyal, ekonomik ve teknik koşullar Karl Mant'tan beri çok değişmiştir. Her toplurnun kendisine özgü ulusal yapısı bu koşullan geniş ölçüde etkitemekredir. Bu durumda bir dünya ihtilâli ile komünist bir dünya devleti aşamasına ulaşma olasılığı hiç değilse bugünkü koşullarda bir hayaldir. Durunı böyle ilcen bugün Türkiyede Manc'ın, Lenin'in koyduklan kurallan, olduklan gibi uygulamayı düşünenler ile 1400 >ıl önceki din kurallarını devlet yönetiminde harfi harfine uy.^ıılamayı düşünenler arasında bagnazl.k yönünden ne fark kalır? Hele sosyalistlerin birb:rini «sosyal emperyalist, sosyal faşıst. kanlı anarşist, Maoist» gibi nitelemelerle suçiuyarak, yere saçılmış bir avuç buğday tanesl gibı darmadagınık görümüne girmeleri. gütmek istedikleri sosyal davasa hizmet degi! ihanettir. • Milliyetçi başbuğluk yönetimi bu üll:ede uypulanması olanaksız bir özlemdir. Hele büyük Turan devletini kurma özlemi, Yunanlılann «Megalo tdea» si gibi düpedüz bir hayaldir. Tüririyemiz bugünkü peri kalmışlık düzeyinde çırpın;p dururken. bs'îkalînnın bu durunıa son vprecek çabalannı köstekleyici ve halkı birbirine düfürücü bir ideolojinin ülkemize getireceti şey 7*rardar. kp.n ve göz yaşuıdan başka birsey o'amaz. Cerçekten milliyetçi olanlar. kurtlar gibi sürülpr olusturarak hocalarını nusuya rüişünıp bıçakla delik d<*şik etmezler. Bu cinajet, Erpı?niîenr; dıç femsilcil^rimıze karşı sürdürduklrri cinaye'Ierdcn daha korkunç re daha alçskça ıslenmis kan'ı bir barbarlıktır. Çünkü canıler Türkrür. Gereekten miili?'etçi olanların ülküsü bu clamaz. G^rçek milliyetçi. sevecendır, öldüriicü deâıl; gerçekçidir. hayalci değil; toplayıcıo:r. bolücü değil; bağımsızlık yanlısıdır, bagımlı dcğ'!. • Şimdi de dınci olarak düşünelim: Osmanlıca deyur.i i:.e «dır.dar» olmak başka. şenatçı ol rnük yir.e bsşkadır. K^ndi özel yaşaniuıda oldu£j k?<i?r !;amusal yaşann.nda da i'kavli ile fiili» (vani söü ile bzü ve riavıamşı» bir olan gerçek d!;:d?.r kşilere bü>i:k saygımız vardir Buna kar sıhk 1400 yıl önce konulmuş şeriat 'Vani dinsel hulukı kııral'annı ulke yfnetiminde yenidîn «ec"]ı k:hp uygulamak iHkiisünü güdenleri vatanı m'.7 ve ulusumuz için t»hl:kfli bulunı?. B« gibilnr ker.dil?r;ni mill.verçj olarak mreleyemeîier çıinkü onlara göre bir Türk Milleti degil, bir İ«lâm ünımeti vj's'îmaktadır Tilrkiyed? Ve de bu ümm?t bütün İ^Iöm 'i^nrr;»;'?H totîlulugıınrn bir üyesıdir. Görü'iuor ki bu ıınrt'» mü'.i dcîil. :nilletlerarası bir karkt?r laçrnaktadır. î^in en kotü yanı. İslâm fimmftrlijinın. Araplar dı«ında ki bütün Mitslüman uluslsrı Ar?p mir.ivetçiiiği ıçinde erıtmek için bır araç oi'rnk kıjüa^'.lmHsmdadır. Çünkü «îsiâm ünır.Tftçü!**^ denilen idm>ii zcrcek'? bu nitpl?me î!e peçplfnmis ko'.tı b;r A''.ıp miilıyetri'Midir. Türklp.rin Araolara ynptikİErı çok büyük hi/metlere k.fr<;ı!ık Araolarm Türklpr* y?r>hSı kötitiüjtü hiçblr ulus y*pmamışrır. Bunu ö»rpnrn.?k iç;n bütün Türk RV rtmlarmm T» he!s 15 Hazlran 19T7 çarîam'bs $rtl nti sona eren lklnci «Sireti Nebi» Konteransına katılan Tiirt delegB ve politıkacılarınm, d?ğerli bilim adamı, «ayın dostum Prof. Dr. îlhan ArMl'in geçende Rcmzı Kitabevince yayınlanan «Arap Milliyetçiliği ve Tiirkler» adlı kitabını dik katle okumalannı ne kadar çok isterdim. Başka bir yazıda sa£lam belgelere dayalı bu kitabı ele alacagım. MSP Ne Olacak? Niçin Değindim? Tek yönlü katı düşünce ve görüşlori birer bi rer ele alıp eleştirmemizin nedeni, bu düşünce veya ideolojilerin hiç değişmeyen katı birer çerçeve, birer kalıp olamıyacağını, tersine toplumda ki gelışmelere göre bunların da değişip gelişmek zorunda olduklannı, bunun bır «^erekircilik kurah» olduğunu okuriarıma göstermestır. Sayın Cumhurbaşkanı, hükümeti kurma görevini, oariamentonun Cumhuriyet Senatosu kanadır.da çoğunlukta olan Mıllet lleclisi kanadmda da 213 üyesıyle çoğıın'.uğa yakm bir durumda bulunan CHP'nin sa>".n lideri Bülent Ece\ife perdi. Demirel ve Türkeş bu görevlendirmenin hukuka aykırı olduğunu söylüyorlar. G3rip şey: Demirel ayrıca «hükümeti solculara kurdurmaya cagızv, diyor. Bu da ne demek? Demokrasi ne zamandan beri kalktı ülkede? Onun «solcular» dedigi CHP dir. Ne yazık kı partiler yelpazesinin sol kanadı eksıktir; çünkü parlamentoda CHP' nin solunda bir parti yoktur. Bu boşluk Türk Demokrasisi için bir talihsızliktir. Buna karşılık, sağın her çe=idi vardır orada. Eğer gerçekten özgürlükçü Batı demokrasisi dünyasına katılmf.k istiyorsak, sağmkı gibi solun da her çeşidi parlamentoda temsil edilmelidir, sosyalistüıden komünistine kadar. Oysa bızde sol Kanat, en ıluıılı sol olan sosyal demokrasi ile sınırlanmıstır. Kendisine orta parti diyen CGP'nin sayın lideri Prof. Feyzioglu CHPnin MSP ile l:oaiisyona girmeırıesini istemiş. Kimi gazetelerin üstü kapalı biçimde anlatmak ist.jdiklerine göre, sayın Cumhurbaşkamrmz da bu eğilimde imiş. Ben hiç sanmıyorum. Gerçek ripmokratik ülk^ler de böyle eğıhmler görülmez. MSP de bir siyasal partidir hem de uydıuma degıl. halk içind3 bir tabana dayanan bir partidir. Parlamentodaki üye leri birkaç gün önce «demokrat'ik ve lâyık Türk'.ye Cumhuriyetini koruyacaklarır.a» namusları üzerine yemin ederek bir seriat devleti özleminde olmadıklarına bütün Türk halkı karşısmda şeref sözü verdiler. Birgün CHP, kendi g'örüşlerine yakm bulc'ugu ve oirlikte çahşmavi umduğu her parti ile olduğu gibi MSP ile de bir koalisyon kurma durumundadır. Bu partinin siyasal, ekocomık ve sosyal birçok noktada CHP ile anlasma olasıhgmı bır ön yargı ile red ve MSP'yi ad°ta afaroz etmek. ülkede yenı bir MC ortaklığtn2 zcn^ir: hîîrırlîTnsf' demektır. Bu ise Türk hzlkına ve memlekete en büyük kötülük olıır. Gerçı yeni bir MC hükümetine katıiacak bır MSP, din sömürüsü yolunda Kendis:ni fersah fersah geçmış olan öbür ortakları arasııiüa bu kez büsbütün silinir gider. Sonundi elbet MC'de yıkıiır gider; ama, korkarım, ülkede orranlrnası olanaksı? birçok rteşer'.er de birlikte gider. Eger MSP. CHP ile yapmış olduğu ilk koalisyonu bozacak davranışlarda bulunmasaydı ve koa'.isyon sürseydi, 1977 seçimlennde parlamentoya enaz R090 üye ile gelırdi. MC içinde erittiler onu. Üstelik CHP ile MSP. ortak iktidarlan zamanında vsrdikleri Kıbm'a mudahale kararı ile hem oradnkı Tiirkleri yok olmaktan kurtarmak, lıem de vatanımızm baerına bir hançer ucu pibi yönelmek üzere bulunan Yunan tehlıkesini önlemek sprefinı paylasmışlardı. MC içindeki MSP boyle bir olanağa kavusur muydu? İşte görüldü. Hem MSP. hem CHP gnıplarımn herspyden önce vatan düşüncesini öne alarak bütün ögeleri olumlu yolda değerlendirerek bu defaki iktidar ışini ıımutlara ve rastlantılara bırakmama ları gerekir. kar.ısındavız. MSP'yi savunduğum sanılmasm. Bir Atatürk çu olarak onun trörüslermi benimsem.3ğe oîsnak yok. Ben özg'jrlükçü demokrasinin gerç«k kura'.lfira göre uvgulaaunası ilkesini savunuynn:m, f kadar. > M Birer Birer Bakılınca Basta «ilke» oıarak tanımladığım görüşlere ayn ayrı göz atarsak. yukanki girişle varmak istediğimiz konuya dogru belki daha rahat bir düşünce merdiveni kurmuş ve daha net bir yaklasım sağlamış oluruz. Bu görüşleri sırasıyle ele Blalım: • Önce Atatürkçü olarak düşünelim: Bugünkü Türk toplumunda yarım yüzyıl önceki tek parti yönetimini uygulama olanağı var mıd:r? Hemen söyieyslim ki, Atatürk hayatta olsaydı ve isteseydi bunu o bile uygulayamazdı. Fransız Dev rımıru düşününüz: 1789 İnsan ve Yurttaş Hakla rı Bildirisi'nin, uygar toplumlarda özgürlük ve halk egemenligi yönünde oluşturup harekete geçirdiğı büyük özlenı ve düşünce seli karşısmda hangi krallık yönetimı eski biçimiyle ayakta kalabildi? Atatürk'ün saltanata son veren Devrımi de 1789'dan esirüenmedi mi? Bunu kim yadsıyabilir? Toplumsal devrmüer, tıpkı doğadaki sürekli değişim ve galişim aşamalan gibi, birer aşa madir ve birinin ardmdan bir başka aşama gelir. «Oluş» dediğimiz şeyin veya sürecin czunde vardir bu. Atatürk Devrimi olgıısu bu kuralın üışında kalamazdı ve nitekim kalmadı. Önce çok partilı sandıksal veya sayısal dediğımiz demokrasi dönemine girdik. 1961'den berı de sosyal içe rikli demokrasi doğrultusunda yol alıyoruz. Top lum olarak çektığimiz sancılar bundandır. Görülüyor ki, 1930'ların tek parti yönetimine dönmek özlemi hepten boş ve gerçekleşmesı olanaksız bir özlemdır. • Şimdi de aklırmzı bir tutucu olarak işletelim: «Vahdettın vatanpener padişahtı» demekle bu kişi milletine ihanet etmiş bir pad'.şah olma kımhğincien kurtulamaz. İngilizler Osmanlı Imparatorluğunun ve Türklerin en amansız düşmanı olduklan halde, Vahdettır.'in Mütareke dönemınde İstanbul'da kunılan «İngiliz Muhipleri Cemiystı» (Yanı İngiliz Sevorler Derne£;> >ne üye olması, Anayasal bir yetkisi olmayan «Şurayı saltanataı, kendı başkanlığında toplavarek dev letin idam fermanı demek olan Sevr Anüaşmasını onaylaması. Türk Halkının Yunanlılara ve onları destekleyen emperyalist giiçlere karş\ Atatürk'ün öndertiğinde sürdürdüğü bağımsızlık savaşını kırıp söndürmek için kendi ulusuna karşı düşmanla elbırliği ederek en haince girişimierde bulunması ve ulusun kazandıgı zafer sonucunda Yunanhlar vatandan kovulunca bir İngihz zırhlısı ile ülkeden kaçması gibi onun haınliğini kanıtlayan olaylar karşısmda Yahdettin'e «Vatanspver» denilebılir mi? Anc<ık omın gibi hainierr cıyebjHr tounu. İlhsn Selçuk'nn d»öt gi gibi «Osmaniı tarihintn en büyük komprador ahalle camisinin yoksul müezzini. büyük sermaye holdinginin koordinatörü. yarıaç, varıtoü okumaya çabalayan üniversite öğrencisi, devlet sektöıünde genel mndiır, emlak ve akan bol hacı cfendi. Anadolu piyasasını tutan toptancı. eski mescidin hademesi. kasabanm uğrak yerindeki manit'aturacı. anasmın gözü politikacı, üçbeş mevliv te dünyalığı doğrultan din görevlisi gerçekten inanmış saf yürekli yurttaş bir partide buluşmuşlar, adını Millî Selâmet koymuşlar. Çok kızıyoriar bu partiye... Herkes elinden geldiğince verip veriştiriyor. Kızılmıyacak gibi defil ki. MC faşizminin sacayaklanndan biri niteliğine düştü MSP... Buna karşm en çok gardrop Atatürk'çülerivie büyük sermaye sözcüleri öfkeleniyorlar Selâmetçilere... Niçin? Bu parti şeriatçıdır, gericidir, din ticareti yaparak masum halkımızı kandırıyor, çağdışıdır. Peki, ya AP? AP başka? Nasıl başka? Takke desen Süleyman Bey'in başına daha çok yakışıyor. seçim namazı desen Süleyman Bey cafcaflınm kılıyor, din ticareti desen AP bu işin enterDasyonalini yapıyor, Çağlayaneil Suudi Arabistan'a devlet adına mektup yazıp, din namına yardım dileniyor. MC partileri din tüccarlığında birhirine taş çıkartırlar. Tiirkeş niçin hacca gltti? «Hacı Türkeş» diye partinin İslâmcı kanadını tutmak için... MC faşizminin üç ayağından biri sermayecilik, ikincisi geriei milliyetçilik, üçüncüsü şeriatçılık... AP büyük sermayeııin örjrütüdür. MHP'ııin prnpagandasını yaptıgı gerici milliyetçilik. kökü dışarda sermayeciliğin maskesinl oluşturuyor. MSP dinsel inançlan ağır basan çevreleri ortakhğa katıyor. Türkiye'de faşiım. bu sacayağında gelişti. Şimdi MSP bu ortaklıktan kopacak diye ödü pathyor faşlstlerin... / Peki, büyük sermaye MSP'ye netlen kızıyor? Çeşitli nedenleri var. Bir kez MSP «Sanayide dfvlet» diye tutııırmuş. Niçin kızmasın özel büyük sermaye? Sonra MSP dev letin olanaklarını taşraya yaymak eğiliminde. fç büyük şehirde yuvalanmış bü>ük sermayenm işine gelmez bu tutum. .MC ortaklığında stratejik bakanlıkları ellne geçiren MSP, büyük sermayeye epey zorluk çıkardı. İstanbul'un, Adana'nın. Umir'in iş adamları MC. hükümetlnde MSP turnikesiııden geçmek zorunda kaldılar. Fabrika mı kurmak Istiyorsun? Pro.jen hazır mı? Bakanlık nasıl onaylar? MSP'. »e bağlı bir derneğe komisyonu yatırırsın, ya da kuruluşa, birkaç MSP'll ortak alırsın, aneak o zaman işin görülür. Büyük sermaye, hacılara haraç vermekten ıısandı. Hem hizim kökü dışarda burjuvamız artık alafrangalığa iyice dönüşmüştür. Cami. müeızin. mevlit. takıınya, tesbihteıı hoşlanmıyorlar. Büyük sermayenin yeni kuşası, alaturkadan nefret ediyor. Playboy felsefesini ve yaşantısını benimsiyor. Sermaveci biliyor ki. MSP eıiyip yok olduğıı zaman meydan AP'ye kalacak. AP de yedeğine MHP'yi aldı mı, gel keyfim gel. MSP bunu biliyor mu? Bilse ne yazar, bilmese ne yazar... MSP'nin liderler kadrosu şaşkın ve yetersiz. Once mezhep çelişkileri partiyl lkiye böldü. Süleymancılarla Nurcular AP'de daha çok avanta Vördüklerinden o yana kavriılar. Nakşibendiler ne yapacak? Iskenderpaşa Camii Şerifinin minderinden mi öğüt alacaklar? tzun süreli ve yeterli bir strateji kurmak için Kerekli ciddiyet görülemiyor Selametçilerde, Necmettin Hoca kötü sınav veriynr. Büyük sermaye, gazetesiyle. derjrisiyle. yazarlarıyla, çizerleriyle, olanca ağırlığıyle abanmıs MSP'nin üstüne. bu çidisle partinin sonu kötü, büyük ba»ın. her fün Necmeddin Hoca'va bindirivor... Hakh dfğil mi Erbakan'a çatanlar? Yerden göğe kadar haklı. Ama Krhakaü'a her Allah'ın tünü bindlren kalem niçin Süleyman'a riokunmuyor? l'lkeyl Erbakan mı bu hale düşürdii. »emirel mi? Türkiye iflasın eşiğine jelmisse, ekonomik cöküntü içindeyse. yurtta can jrüvenliği yoksa. sonım kimrie? Kim surlu? MC'nîn Başbakanı değil mi? Erbakan'ın sorıırnu. dö'rdüncü derecede. Süleyman Bey'in sovledikleri. yaptıklari. tuttımu, davranışları Krbakan dan çok daha çelişkili ve kötü. Ama AP hüyük sermaTenin partisidir. Demircl'e hunun için katlanıyorlar, Sülejman Beyi bu nedenle destekliyorlar MC, Yıkıhp Giderken... OKTAY AKBAL Evet Hayır BİLİM DÜNYASI VİLLÂ «Vurrtıımunın erken seçfmleri cerektimniş olan İç ve dış afeır sorunlanna çözüın yolları hulacak. Atatürk ilkelerini ve Anayasamızda fanımJanan esasları titizlikle koruyacak, nıcmlekplimizin muhtaç bulunduğu huzunı vo kardeşlik lıatasııu, milli hirlik ve beraberliği her tiirlü dar particilik anlayışı iistünde bir göriişle sağlavacak bir tıükümet kurmak için». » Saym Korutürk, hükümeti kurma görevinl CHP Genel Başkanına verirken böyle demektedir. Lzerine basa basa, riııra dura okumak gerekir bu satırları... Kaç zamandır riııvmayı öziediğimiz sözlerdi bunlar: Atatürk ilkeieri ve Anayasada tanunlanan görüşleri savunmak. huzur ve kardeşlik havasını kurmak, dar particiiik anlayışlannı aşmak... (Aimhurbaşkanı, CHP Geııcl Raşkanma bu görevi, T.C. Anayasasının 102. maddesi gereğine uyarak vermiştlr. Ecevit Meclis'te en büyük grubun lideri oldufıı için. . Yalnız Meclis'tr değil, Scnato'ria da . Tnplııca TB'VrMııde en büyük partinin genel başkanı olduğu için . Buna karşı kimsenin söylevecek siizü olamaz. Olmamalıydı tla! Ama başta Demirel olmak üzere. MC. partilerinin başkanlan karşı çıktıJar. Hele Demirel, «Millet çoğunluğuna. parlamento çosunluğuna açıkca ters düşeceği belli olan bir hükümet Meclis önüne getirilemez» buyıırtlu! 213 CHP"li. onlara eklenen bağımsular ve CGP, DP'li üyelerle toplam 220'yl hulabüecektir Ece\it'in alabileceği çüvenoyu... Sayın Korurürk hiikümeti kurma görevini Ecevit'e değil de, kime vermeliydi, Demirel'e mi? Nerden bileceğiz Demirel'in MC.'yi yeniden kurmak çücünde olduğunu? İşte Erbakan'ın sözleri ortada, durmadan ateş püskürüyor AP'ye. Demirel'e!.. Hem Türk ulusunun CHPVe güvenmediği, iktidara Retlrmediği savını da nerden çıkarıvorlar? Demokrat Parti'yi, ..,[,. p7i(.'i co^unlukla iktidar rapan seçim yöntemi, yani bir ilde hangi parti oyların çoğunu almışsa o Uin tüm miHeU'ekillikierini o partiye veren jöntem, bugün uygulansa sonuç ne olacaktı bilir misiniz? CHP tam bir çoğunlukla tek başına iktidar olacaktı. Hem de 270 sandalye ile... AP ise ancak 1«6 sandalye elde edebilecekti. MHP. CGP tek bir sandalye bile alamavacak, MSP ise ancak 14 milletvekili elde edebilecekti. Duruın bu denli açıktır. CHP'nin Meclis'te tam çoğıınltığunu sağlayabilecek on üç sandahe ufak oylarla yitirilmiştir. Buııda seçiıne umutsuz yere katılan kiiçük partilerin de olumsuz etkisi olnıuştur elbet. Seçim işlerirnizin düzenMzliği de buna eklenince CHP tüm oylarını alamamıştır. Ama ortadaki tek iktidar partisi yine de CHPdir. Menderes'i tam on yıl büyük seçim zaferleri kazanmış bir lider çibi gösteren çoğunluk yöntemine göre de. d'Hont yöntenıine göre de «cn büyük. en güçlü». halkın vüzde kırk ikisinin oyunu alabilmiş biricik siyasal iirgüt. CHPdir. Herkes biliyor, ancak CHP iktidarında terör, zorbahk, kabadayılık ortadan kalkabilir, gerçek bir Anayasa devleti yöntemi uygulanabilir. MCnin istifa ettiği bu günlerde bir bakın Türkiye'nin görünüşune... İstanbul'da sokaklan ele geçiren zorbalar, avukatları Sultanahmet caddesinrie dövecek, soyacak kadar. Belediye müdiirlüklerine saldırıya kadar, türlü taşkınlıklar yapacak kadar işi azıtmışlardır. Bu tür başıbos eylemlcre önlem alıııaınamaktariır MC'nin bu son günlerinrie!.. Erzurumda bir ütıi\ersite iiğretim üyesi «komando» adı verilcn gözü dönmüş kişilerce bıçaklanarak öldürülmüştür. Tırmanma tuz kazanıvermiştir birden. Bugiine dek kurbanlarını işçiler ve öğrc ıciler arasından seçrn faşist özenticiler, şimdi bir doçeııti bıçaklavarak öldürmeye kadar vardırmışlardır eylemlerini... Bunu neler Izleyecek göreceğiz. Ecevit başkanlığındakl hükümetin bir an önce kurulmasının yaşamsal önemi ortadadır. Sayın Korutürk' ün «memleketimizin muhtaç bulunduğu huzuru ve kardeşlik havasını» kurabilecek tek süç CHP, tek lider Ecevit'tir. Ne var ki MC ortaklığının korumacıhği altında beslenen, «ımaran, yasa dinlememevi bir alışkanlık haline getiren örgiitler. kişiler toplumdaki lıuzursuzluk havasını canlı tutmakta varar çörmektcdirler. Bıınlan yola sretirmek. yasalarr.ı güciinü göstermek. kendinden gcçıniş lorbalara Anayasa düzeninde yaşadığımın öfTetmek gerekmektedir. Bugünkü Türk toplumunda her türlü siyasal görüş savunnlabilir. ama yasaların sınırı, çizgisi içinde. zorbalıklardan. kabadayılıklardHn uzakta... Zorbalık. kabadayılık, cinavet «siyasal ejlem» değil, adî suçtur çünkü... Satışta Altın Fikirler ir malı satmamn, ürrtmeden çok daha zor oldugunu bılmeyen yoktur. Bu .yuzden, satıcılar, insanı al^şa itmeniıı çeşıtli ve çağlarına U"^un usullerini bulmuşlardır. Dükkânın işlek yerde açılması, agzı laf yapan teîgahtarlar bulunması. kaliteye önem verilır.esi düriistlük.. gibi yöntemler, cıddi satıcıların. yüzyıllar boyunca başansını sağlamıştır. Bunlar bu gün de geçerlıdır. Fakat, nüfusun artması, üretimin makine ile daha çok ve çabuk yapılmast, bu gelişr.ıelera uygun satış usullprınin rip bu'.unmasını gerektirmiştir. B;ı geüşrnfnin bir sor.ucu olarak, mağazanm kuruluş yerir.in öiemi azalmış, agzı laf yapan tezgâhtann pabucu dama atılmıştır. Bu arada, sadece kalitenin müştevide ahş istegi yaratmadigı da dikkatten kaçmamıştır. ÇagımiTa uygun satış yöntemlerinin en parlak örneklerini, bu gün. bütün dünyada, büyük mağazalar (süpermarşeler, hipermarşeler, marketler) vermektedir. Memleketimizde de gelişmeye başlayan bu mağazalar, satışları rekor düzeye getirmekte eşsiz hizmetler yapmaktadır. Çarpıcı bir örneği, bu mağazalann en çok gelişmiş olduklan bir Batı ülkesinden, örnegin Fransa' dan verelim: Beş on yıl öncesine kadar bütün Fransa'da sayılan birkaç yüzü bulmayan bu nıağazalar kısa sürede 25 bir.e yükselmiştir. Bütün Fransa için yulık satışı 100 milyar frank 350 milyar Türk Liraa) dolaylannda olan yiyecek maddelennın en az 30 milyan bu mağazalarda satılmıştır. Bu rakam, aynı yıl içindeki araba ve bina satışlarından sağlanan top'am paradan da yüksektir. Aynı şey, yiyecek maddeleri dışındaki mallar için de bahis konusudur. Büyük mağazaların bu başansmın sırrı iki ilkededir: 1) t cuz, 2) Dâlıivaııe doııecck ince satış usulleri. Bu yazımızıij kor.us'jnu is*e bu mahirane satıs yöntemleri oluşturacaktır. 1) Voızlnk Büyük mağazalarcia. fiyatlann dışarıya oranla daha ucuz olmasına büyük önem verilmekfedir. Bu, malı doğTudan üreticiden a!mak, ücuzluğun sagV.yacağı fazla sürümden yararlanmak ve ucuza. kasden ueuza satılan '(harcıilem» mal!?.nn fiyat farkım lüks rra!lann fiyatlanna bindirmek gıbı biçimlerde karşımıza cıkar. Orneğin, 25 r l kadar önce bizde de kurulmuş olan Migros mağazalan, malı özellikle yiyecek macîdelerinin fiyatlan lüks giyim üreticiden alıp yan toptan fiyatına müşterilerine sunmaktadırIar (îsviçre'de). Esaspn Migros kelimesi de (Migros), yan DENİZ ÇAGRISI • VÎLLA lAUE'ye denlz mevsirrü gelmiştır. Günes c&m gibi, deruz ve hava masmavıdir • VİLLA LÂLE. sürskli sıcak suyu, zengın sabah kahvaitısı, devamlı çıkan nefis yemekleri, müstakıl darelennde müzik ve televizyon yayını. iç ve dış teletonu ile hizmetinızdedır • VİLLA LÂLE'nın GÜLlSTAN ve GÜLÇÎN dairelerl balayı Seydhatme çıkanlann unutulmaz günler yaşadıgı sayfıye daırelendır • VİLLA LÂLE'de tam pansıyon 150 TL'dır. • VİLLA LÂLE, îıirkiye'nın en temiz en ucuz ve lüks pansıyonudur. • VİLLA LÂLE, BÜHHANİYE OREN'dedir. EUROCARD/PAKKART üyeleri VİLLA LÂLE'den yaıarlanmaktadır. TELB*X>N: 343 BÜRHANİÎE "Cumhuriyet 5898) Lâle OREN B Vehbi BELGiL rnptan aıılsmına g^'.msk'edır. Kasden ucuza satılan yiyerek maddcierinin fiyatlan lüks giyım pşyasına, lüks ithal mallanna aafif zamlarla, c!üşi;k tutulnı&Ktadır. Bu arada, bır sandığuı içinden çıkan çok olgun domap."'erin, kirazların olşrunlanmn fiyatıni biraz yüksek tutup az olgunlar.nı biraz ucuza satmak suretile cie müşteri «kazıklandım» hissmden kurîanlrrı?.ktadır. Mostroya aldanıp aldıgınız üç kilo domatrsin yar.sını, sa'icı. elçabukluğu i!e olmamış veya çürük donıa'eslerden verirse «kazıklandım» duygusuna kapılmanızdan daha doğal ne olabilir? 2) İnce satış usulleri • Bunların bsşında, kuşkusuz. müşt^riyi mal ile başbaşa bıraknıa inceliğı gelmektedir: Malı elleyecek, koklayacak, kontrol edeceksiniz, fiyannı okuyacaksınız, fakat işiniza gelmezse almajTicaksınız. Bu kolaylık, mü?:eriyi alışa itmektedir. Buna karşıhk, bır dükkânda, dükkân sahibi lıemen karşınıza dikilir, ne ıstedığimzı sorar, incelemeniz bitinceye kadar da başmızda bekler. Bu hal. müşten üzerinde ürkü:ücü etki yapmakta, hattâ onu yalana zorlamaitadır. Beş on riakika inceledikten, mal sahibini sızinle meşgul olmaya zorladıktan sonra almadan doşarı çıkabılmeniz için bir şeyler söylemek zorundasınız. Bunun ruh iızerinde yaratacağı baskı ve rahatsızlık açıktır. Büyük mağazada ise, satıcı, tezgâhtar ancak si7. arayınca karşınıza çıkar. • Başka bîr incelik, müşteriyi. o anda aklından geçirmediği oir n.ah almaya, hissettirmecicn, zorlamaktır. Bunun için cie «!i3rcıâlem» yiyecek maddelerine götüren yollarm merak uyancırıcı, ıştah açıcı, açlık uyanci'r:r: maüarla donatıimasıdır: Zeytinyağı mi. şeker mi. kahve mi aSacaksmız? Buniann satıldıgı kısma giderken iki sıralı çukulataların, pastalarm. reçellerin, mis kokulu çilek ve şeftalilerin arasından geçiyorsunuz? Bu durumda buniann çekiciligine aldanıp alış yoluna gitmenizde'i daha doğal r.e olabilir? • Malları, özeüikle hile kaldıran mallan, doğal dekorları içın de satmak da başka bır İnce satış, yöntemidir: Pahalı balıkları, karideslsri. midyeleri... Arkadan pınl pınl ısıklandırılmış bir akvaryumda canh canlı satmak, nar gibi kızarmı.ş istakozlan taptaze, yemyesıi bir yaprak üzerinde stmmalc fibi. • MJşterida bolluk havnn uyandırmak da sürüm üzerinde büyük erki yar>Pn bir yöpfemdir. Bir kbşsyi dönünce birden bir reçel kavar.ozlan dağı İle. kutu sardalyalanndan tepelerle, konserve bezelye kutularından ehramlarla karşilaştığınızı düşünün. Bu durumlar şuur altmızda «Al cağnşımını yaratmaz mı? Insan, bir an için bunların bedavaya veya çok ucuza satıldığı hissıne kapılmaz mı? Başka bir yerde binlerce faniîs. >:ravat büjük bir sepete doldurulmuş. Müşteriier etrafına üşüşmüş, seçen seçene. «Acele etmezsen baııa bir şey kalmaz.» îşte sıze tamamen psücolojik bir durum. Bir büyük mağazanın boyle bir kısmının müdürü bu konuda şöyle demektedir; Müşteriyi, bolluk kadar a!ışa iten bir şey düşünülemez. Bu yolla her gün, ?.ynı maldan bir vagon dolusu satıyoruz. Aynı mallar raflarda sıralanmış halde olunca satışlar beş misli azalıyor. • Birbirine uymayan mallann kanşık satılması da satışı kamçılamaktadır Örnefin. yılbasından 1520 gün önce oyuncakiar (ayılar. küçük bisikletler, pedar.ı otomobiller, borazanlar, kâğıttan şapkalar, minik vapurlar) mağazanın hemen her tarafına serpiştirilmekte, çeşitli maliann bollugu birbirine kanştınlmaktadır. • Mağazalan veya bunların t>azı kısımlannı zaman zaman kağıttan papatyalar, güller, karanfillerle, içaçıcı ıenklerde kâğıttan yapraklarla süslemek de müşteri üzerinde ferahlafıc:. aydmlat.ıcı, gençlestiriri duv?ular yaratma yol ile satışlan arttırmaktadır. • Orijinal bazı usuller satış!an etkilemektedir. örneğin, bir çok magazalar, jalbaşına beş on gün kala, bazı satıcılannı. Noel Baba kılığına sokup magazada ^^laştırmakradır. Bunlar gördük l«ri çocukları kucaklarma alıp sevmekte ve yıibaşı sabahı S8na ne getireyim» dıye sormaktadır. Tabii, çocuk, ne ıstiyorsa onu Noel Babaya söylemektedir Bunu duyan anababa, çocuklarının nasıl bir hediye istecağini öğrenerek rnutlu olmaktacıır. 0 Müşterilenn az olduklan saatlerde mağazsnı'n her yanından işitilecek biçimde hafif müzik parçaları çalınması. keza, müşteriyı a'.ışa heveslendirmekte dir. Zira içinde çok az müşten dolasan bir mağaza. alıci üzerin de fazla raftbet görmev.?n hir mağaza izlenimir.i yaratır. Tabu, kalabaiığın artmasile birlikte müzik de kesılmektedır. 9 Annpleri alış veriş yap?n kuçük çocuklar ıçuı oyun yerlerı. atlıkarmcalyr, sallaııan atlar, mir.ık trenler, mağazaya gınş çıkış ve araba park etme kolaylıkları da mağazanm rağbetini arttuan etkenîerdir. • Ambalaj ınceliklerı. büyüK mağazalardaki kadar hiçbir yerde SEtışı etkı!ı?mer.ıekteair. Cocuklugunuzdan beri adını duyduğunuz Beethovenin. Mozar'tın, Chopin'ir. . eserleri işte şurada, beş on plaktt, ?üs!ü bir ambslaj içinde duruyor Hemen parasmı verip alm götürün. Artılmlaj yapılmasını bekiemenue gerek yok. Sebze çorbası mı pişirmek istıyorsunuz? Bunun için ne gerekiyorsa zarif bir kutuya konmuş. üstün naylonla sımsıkı örtülmüş: Havuçiar maydanozl<>r. kerevizler, domatesler, lahana yapraklan, soğaniar, taptaze, dip dirl, ışıl ışıl size bakıyor. Manav dan yiızer ikiyüîer gramlık 78 sebzeyi ayrı ayrı almanız; gerekmiyor. Durum, kırılacak mallar içm de aynı. Altı fincan, alt» bardak veya tam bir çay takımı saglam ambalâj içinde sizi bekliyor. Ne kolaylık değü mi? Almayacağı nız varsa da alıyorsunuz. • Bazı yerlerde, ömeğin Bor do'da, mağazalann giriş • çıkıç kapıları mevsimin çiçekleriyle donatılmış. Nasıl mı? Şöyle: Yu varlak biçimde yapılrmş binanın muntazam aralıklarla açılmış al tı kapısı var. Zemin kat çiçekçi lere ayrılmış. Mağazaya uzaktan bakarken renk renk, pınl pınl. mis kokan çiçeklerden, yemyeşil yapraklardan başka bir şey görmüyorsunuz. • Ev eşyası alımlan İçin başka kolaylık. Mobilyalan seçip, parasmı ve ev adresinizi veriyor sunuz ve eşyayı hangi saatte is tedifinizi bildiriyorsunuz. Bü tün yapacağınız bu kadar. Mobil yalar, arkanızdan, derhal amba lajlanıp büyük; asansörierle aşağı lndirilip kamyonlara yüklen: yor. Büyük itina ile. E'şyanız; sık sık değiştirmeye nasıl heves lenmezsiniz? Kıssadan hisse. Bazılannı be lirttiğimiz bu çağdaş satış usui leri, günümüz insanına nasıl ses lenileceğinın en güzel örneklerı dir. Bu biçim satışlarda, müş teri kendi kendisinin teıgârtar olmaktadır. Mağaza sahipler' mevsime. bayramlara, olağanüst;; durumlara, günün saatlerine, alı cınm vaşma, cinsiyetine... göıe rturmadan satış taktiklcri değiş tirmektedır. Rahmetlı Ruşen Eşref Ünaydın'ın «Osiıncakçı Affan Dpde»=i nin usulleriyle satış devirleri tarihe kanşmıştır ve kanşacaktır. Tüketim toplumunun satış usulleri de kenrii felsefesine uygun düşmektedir. KOMŞU BULGARİŞTANin SANAYİİNİ TANIYINIZ. 21 Hazlran 4 Temmuz 1977 tarihleri arasında ISTANBUL SPOR ve SERGİ SARAYINDA BULGARİSTAN SANAYİ SERGİSİNİGEZİNİZ. Hergün 15.0022.00 arası ziyaretinizi bekler :z. (Basın: 33031) 5895 HEDEF, DEV BİR DENiZ GÜCÜ! TÜRK DONANMA VAKFINA YAPACAGlNTZ YARDJMLARLA Bü HJEDEFE ULAŞABiLiRiZ.