25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CÜMHURİYET 29 MAYIS 1977 ABDÜLCANBAZ i ^ t l i H H i H HiıiH.... OLMALl (AV p£Dl£|N TURHAAI SELÇUK YAYLA FakirBAYKURT 45 Eski bankayı feçince saptı saga. «Haggaten karşıma geldi levha'. dedi. Yürüdü hızla. «Levha karşıma geldi, yapıyı da bultium. Ama kapı hangisi?. Bir kamyon koymuşlardı hemen önüne do^ru. Yukarda ışıklar vardı. «Talihim iyidir işailsh!..» dedi. .Buraya kadar iyi gitti. burdan öteye de iyi gider işaıla!.:.. Direşkenhği, atılganhğı, kendi kendisinin çok hoşuna gitr.. Çalabilecegi kapıyı ararken kendı kendine bir «aferim. çekt:. Kamyonun ardında, levhanın tam altına düşen kapıyı çaiırak gerekirdi. Öyle karar verdi kafası. Yurnruğunu küt küt vurdu. Yoldan üç kadmla bir erkek geçiyordu. Işığın altına gel:nce saptılar. Yandaki evin kapısmı açıyordu erkek. Burada cskiden Sorgu Yargıcı otururdu. Yanında da Askerlik Şubesi Baskar.ı dtırurdu. Birine doktor geçmiş. birine bu. Vurmayı kesti. erkeğ;n yüzüne baktı. .Yok; eskl tanıdıklanmdan değıl bu kavat!.» dedi. «Ama bilir doktonın evde olup olmadığını...» Sordıi: «Doktor Beyi arıyorum Beyefendi!» «Zili çal Beyamca. zili...» diye çıkıştı kadının biri. Biri de ko rap geldi. basrı doktorun ziline. Kadır.ın z;le uzanan ko!un3 baktı Çakır. Dolgunca bir kız ya da gelin koluydu. Dört teî sarı bılezik burulup düşüyordu bileğine. Parrr.ağ: bir süre kaldı rilde. Sonra çekildi, koştu açılan kendl kapılarına doğru. Sonra da girdi. kapattı içerden. Bu sefer Çakır kendisi bastı doktorun züire. Işıklan da yanıordıı ama. aeaba dışardalar mıydı? Çekmedi psrrr.ağım bir süre. Glip güp güp yürüdü biri tahnlar'Un. Pencereyi kaldırdı yukardan. Sordu: •Kim oo? Ne istiyorsım?.» Bir ksdm sesiydi. «Doktor B?yi istiyonım, hastam var..» «Doktor Beygil Savcı Beygil'e oturmağa gittiler. Telefon edeyım gelsinler. Zaten geç oldu, belki kalkmışlar geliyorl.irdır...» »Kalkmış geliyorlarsa telefon etme.» diyecekti, kapattı pencereri. Kamyonun ardmdan dolanıp diregin dibine geldl. Oraya, ışığm altına durdu. Baska bir adam geçti kansıyla, çocuklarıyla. Kuşkuiu kuşkulu baktı Çakır'a. Karısı kızı korktular belki rüfesinden. «Beni eşkıya mı sanıyorlar kimbilir> Cık etti, tükürdü bırden. Ah şimdi koskocaman kanatlj bir kuş, kuş değil helikopter olmahydı. Çantasına ilâç doldurmalıydı Doktor. Atlamalıvdı içir.e. Ben de öne oijrmalıvdım. Göz açıp yımıasıya varmajıydık Morsay'a. Konmalıydık mernıer kayahğm sırtına. «Gülcaan. haydi kızım doğrul. işte Doktor! Ver bileğini. Ver, r.e derdin varsa biiecek. Sirp dinecek sancm. Düşecek ateşin. Vede Kaz^vak deresine. ladin dallarının altına gidip rahat rahat yapacaksm ce'ni. Eğer Doktor. «Bunu burada bırakmayalım, aiıp götöreMm, bir de aynaya tutahm. içini dışııu yıkayıp paklaya. lîm. parasınm önemi yok, biz doktorlar para için çahşmıyoruz, haikın sağ'.'.Sı iÇ'n çalışıyoruz; zaten halk da bizim için çalışmıyor mu hergün?» derse, o zaman hemen riasşaklsnnı \ivern o doktorun... Sırtımla oennetiâlânm kapısına kadar götüreyim. Ben cer.netlik olacaksam. o başka bir suçuncan ötürü cehennemlik olacaksa, vereyim yerimi, girsin cennete. ben cehenneme şrideyim. Otıırsım orada pevgamberin gelinleriyle. kızlarıyla *alan. Cenp.bailah pey?amberin kızlannı versin onun yamna; gozel çiçekli basrr.alarıra giyinip çaymı kahvesini pişirsinîer...» Sekiz on kez değiştirdi ayağmı direğin dibinde. Bir kez o!sıuı tüfeŞini orr.zıtndan inrîirip dayarr.adı yere. Tüfegi elirr.de göriirse korkar karısı. Böyle omzunıda dursun. tlk görüşte uzak yollardan geimis bir yolcu olduğtımu biisin. yüreği kalkmasm...» dedi. sabırla bekledi. Gözür.ü de kapıdan ayırmadı. Bu kamyonu da buraya koyup ffiden 'ayının oğ!u>na kızdı. «Belki akrsbasıdır doktorun. Belki de kızkardeşlnin oğludur. Neyse!.» dedi. nüşünce?i daldan dala sekiyordu: «Doktor Rereil'in Savcı Beygü'e oturmaya gitmesi iyi dsğil!» dedi bırden. «Çok agır hastaiar oîabilir. Bir kız, benim Gülcan gibi, düşüp bayılabilir: koşjp peldiler, doktor yok! >."erde Savci Beyin evi? Arayar, evinde bulmadı doktoru. Arandığı îatnan evir.de bulunmayacak ka%*at doktor olmaz. Çekilir, başkası olur...» Dolctor. ya da doktora benzer biri, yanından kılıcı sarkpn cumhuriyet subay; gibi sert sert yoirtidü girdi alana. Oradan da kanayonun ardmdaki kapıya vardı. Çebinder. anahtar çıkarıyordu. Üç adım seriden karısı seüvordu. Öyle peçpeşe. hızh ;ertiler ki görmediler Çakır'ı Şimdi de kamyor. garaltı oluyordu. Karisını korkutmamak iç:n uzaktan bagırdı: • Sayın Doktor Beeey, Doktor Beeey!..•» Bir yandan da füfegini arkasında saklayıp alana çıktı. Durdu kamyonun üç adım açığında. «S2yın Doktor Beey..» .'"••• AnEhları şakur şukur ettirip pçrruştı kapıyı Doktor. Kansı (U ko'ıinun al*ına sokulmuştu iyice. «Kim oo? Kimsin? Ne istlyorsun?.» Çok istemişîi korkmasın. ama korkmuştu demek. üzüntüyle döndü yerlr.de. «Sayın Doktor Be\im. hastsm var. Yoltmu gbzledim şurada direğin dibinde...» Karısı gögsüne göğs'ane tırmanıyordıı merdivende: «Peki o tüfek ne oluyor sırtmda? Gitmezsem zorla mı götüreceksin?» «Yooo Sayın Doktorum, estafurullah! Uzak daglardan, ormanlardan frelivon;m. î : kı:rt yolumu keser diye aldım...» «Birr.z bekle. geliyorum...» Kansmı soktu kapıdan. kapattt hemen. Görmüyordu karaltısını bile. Tapur tupur çıktılar. B:r pencerenin daha ış:ğı yandı yukarda. Bir kadm başı geldi gitti. bakta çekildi camdaıı. Doktor kendis; gelip baktı, telefon etmeyi düşündü karakola. Sonra sabırla bekleyen köylünün kötü düştincesi oimadığı güveni doğdu icine, Eşağıya inmeğe kamr verdi. «Aman tabsncasızsın. tabancanı al Hikmeeet!» dedi karısı, koşturdu Belcika beşlisini. Merdivenden :n:r.ce kspmın sağındaydı üakımyeri. Sabahtan tfğleye kadar hastanede. ö*Ieden akşama kadar burada çalışıyordu. Indı, açtı kapırı, «Heey; nerdesin? Gel bakahm!.» diye bagır t'.ı sokağa. Bir vandan da beyaz şömleğini giydi. Karnınm üstüne yerleş'irdi tabancayı. Bir aksilik olursa hemen alıverecekti. Yan duemeli duruyordu gömleği. «Varol Bey.m. tesekkür ederim. önce günaydır.. Ben Morsay'dayım. Orarîa yaytecla. OSl'.ım da Hollanda'da. Üç torumım. gelinim yanımda. Torunumun biri, Gülcan kız sancılandı Beyim. Er'sir.i yansın.vor vede kusuvor. Vcde çok atesi var. Pro£ösör Hocabeyde derece varmış, baktırdı, otuz dokuz buçuk. (DEVAMl VAR) Kont Ciano'nıın Güncesinden 10 ARALIK 1942 Hıtler, Göiing, Von Ribbentrop ve ben Füluerbanh'dayız. He men harekete geçmek karan verıidı; çUnkü, Cezayîrde Amıral Darlan'ın ne yapacagı pek büiamemekte, asilerle aııiaşmaya varabilir diye insanda kuşku uyandırıyor. Laval'le yapüacak bir konıerans nerdeyse gereksiz diye. bilecegım, çünkü kendisine iıiç bir şeyden, nasıi bir karar alındığından söz edılmeyecek. Aıi kırava;ı ve orıa üaili Fransız çütçısıne uygun kılığıyla Laval, koca salonu dolduıan ünilor. maiıiar arasında pek aykırı kaçıyor. Yolculuğundan, araDada nasıl uyudugundan filân teklilsizca söz etmeyi denedi anıa, aniattıklarma aldınş eden olmadı. Konuşma kısa sürdü. Sonra, yine söze İIK başüyan Filhrer oldu ve ıgneli bir şekılde, «Fransa bıze, Tunus'da bir çıkartma alaıu sag layabılecek durumda mıdır» diye sordu. Laval tam bir Fransız erkegı gi'oı, bunu tartıştnak ve ItaıyA'ua.; bazı ayıı\.aıi;\ıt:ı eıue et mek fırsatından yararlanmak istıyor. Ben sözünü kesmek zamamru bulamadan Hitier, kesm karan sesinde okunarak, «Böyle bır zamanda, Italya'dan sözü bile edilmeyecek kadar ufacık talepler için tartışma dinlemek» niyetinde olmadıgım söylüyor. Laval, Tunus'u ve Bızerte'yi Mihver'e teslim etmek sorumluluğunu üzerine aiamadı ve kendisine bır oldu bitti ögütledı; işte o kadar. Mıhver'in kararıru bıldirmek üzere Vıchy'ye bir nota hazııladü. «DUÇE AN'CAK KENDt YEMEÖÎNİ, KENDÎ DAİRESÎNDE YALNIZ BAŞINA YEMESÎNE RAZI OLURLARSA ALMANYA'YA GÎDECEK. ÇÜNKÜ «KUDUKMÜŞ GIBI YEMEK YİYEN ALMANLARIN, KENDİSİNÎN YALNIZ PİRtNÇLE SÜTE YATMAK ZORUNDA BIRAKILDIĞINI» ÖGRENMELERİNÎ ÎSTEMİYOR.» Çeviren: Nihal KARAMAĞARAU tir. Fougier'in düşüncesine göre, teçhizat yoklugu öyle bır çıkmaza girmiş ki. ciddi bir askeri ha rekâtın hiç degilse hava kuvvetleri bakımından, uygulanmasını engelüyormuş. 4 OCAK 1943 11 MSIM 1941 Zavalı adam, Aimanlann kendisine yapacagı oldu bittiyi hayal bile eaemezdi. Pek yakında ya pılacak harekata ılişkin, Laval'a tek keiınıe söylenmemişti; o bitişık odada bir sürü insanla söyleşip sigarasını tüttürürken, Fran sa'r.ın işgâli emri verilmişti bile. Von Riöbentrop bana, ancak ertesi sabah saat sekizde Laval 'ın haberı olacağıru anlattı. Verilecek bilgiye gelince, Hitier geceleyin Fransa'nın bir baştan öteki başa işgali için emir vermek zorunda kalmıştı. Roma'ya döndüm ve Mussolini'yi oldukça sınirli buldum. Çün kü askeri harekatım'.z gerektiğl gibi gelişmıyordu. Korsıka'daki hareket küçücük bir kotralar £ilosuyla yürütülüyordu ki, bu bir çılgınlıktı ve Varcellino, fîtalyan kara ordusu ger.erali) hareketin beş saat gecikilmesini istemişti. Lıbya'da ise, Rommel, gittikçe da ha hızlı çekilmekteydi. Mussolini, eğer bu çekilişi Rommel. eski Agedabia hattında durdurmayı başarırsa, Tanrı'ya şükretmeliy:z. dedi. Bir kaç kişiyle görüştüm, aldığım izlenim: Çu son bir kaç giinür: oîaylan ülkeye acıkh bir darbe olmuş ve insanlar ilk kez sordukları birçok ioruların cevaplannı b'Jİamıyorlar. Ciano: Dışişleri Bakanlığı görevinden ayrılırken Mussolini ile vedalaşmam çok candaa öîdü; ona"~~ çok severim ve çok özleyeceğim en yaşlımrı en iyi olduğunu hesaba katmalarmı istiyor " ve şu sözleri aktarıyor: «Ago, Amantea, and Geloso.» Guzzoni'den de çok dostça söz etti. Her zaman olduğu gibi, konuşmasmın hatın sayılır bir bolümünü Alnıan nefreti alıyor. Savaşm gelişimin de genel olarak kaderin de diyecegi var, diye tekrarlıyor; anıa buna Washington ve Londra'yı amaçlayan birçok soru sorup iliskiler yeniden kunılur umuduyla herhangi bir ip ucuna «bir örümoek ağının telleri kadar ince olsa bile» sanlmam: öğütlüyor. Türkiye Büyükelçisi Zorlu'nun (Rusya'nın Moskova Eiçısı) Kuiby shev'den hükümetine gönderdiğı telgrafın bir kopyasım, Duçe, Mackensen'e vermemi istedi. Sov yetlerin durumur.u benmleyen bir telgraf bu. Tarafsız ve çok bilei verici. Zorlu'ya bakılırsa savaş Ruslar'a ağır basıyor ama Rusya. hâlâ güçlü ve Kuibyshev'deki diplomatların yargılarır.a göre, Mihver düşüyormuş. 50. yaş günü için Göring'e bır hediye vermeji düşünüyorum. Duçe, Messina'ıun işlediği bir altm kılıç verecek (Bu kılıç başSangıçta Franco için yaptırılmış tı ama zaman degişti). Ben de elmaslı San Maurizio yıldiîinı verecegim ı bu da ilk önce Zogo y3 verilmek lizere yapılmıştı ve kasada duruyordu). Duçe'nin tcözel eşyaya karşı» kayıtsızlığı duygulandırıcı. Evinde, tek drîerii şey; Mancinı'nin yaptıgı kendi portresi ki. bunu da ressam armağan etti. 22 OCAK 1943 Duçe, bugünkü Alman tebliglnın savaşın basmdan beri en kötüsü olduğunu söylüyor. Stalingrad bozgunu, her cephede geri çekiliş ve Trablus'un düşmek üzere oluşu... Öyle anlaşılıyor kl Rommel, İtalyan askerlerini yüzüstü bırakarak kendi kuv\etlerir.i kurtarmak için yine bir manev ra çevirdi. Mussolini çok kızdı, düşündüklerini Almanlara açık'.amayı plânlıyor. Trablus düştügünden ötürü çok mutsuz ve Trablus'u yeniden ele geçirmek için Tunus'dan bir karşı saldın yapabilecegimize de pek inanmıyor. Bu türden bir sürü tehlikeli hayallerle kendini avutmaya çabahyor ama böyle yapmakla da gerçekleri olduğu gibi göremlyor... Öyle gerçekler ki. şimdi bunun herkesi ilsrılendirdigl ortada. Doğallıkla, Çavallcro ve yardakçıları bu oimayacak hayallerin yaratılmasından sorumludur. dörtytlz ktlometrelık Sirte Çölü bırakılacak. (Hitler'in. Hıtler olduğu için yürekten mutlu oldu|^ma inanıyorum. Çünkü Hitier olmak yalnız kendisinin konuşmasını sağlıyor.) Laval bütünüyle pis bir Fransız. Bütün Fransızların en berbatı. Alman patronlanna yaranmak için kendi vatandaşları na ihanet etrnekten ve kendi zavallı vatanmm namusuııa leke sürdürmekten çekinmiyor. Yalnız akıllıca birşey söyledi, kendi bakımından Fransa'yı yönetmek çok zor oluyormuş. çünkü nereye gitse. halkm «Laval, daragacına» diye bağırdığını ışıtıyorrnuş. MUSSOLÎNt « EGER ... BİZE ÜÇ YILLIK BtR SÜRE DAHA \TRSELERDÎ, BÜSBÜTÜN BAŞKA ALTINDA SAVAŞIRDIK, YA DA SAVAŞMAMIZA HİÇ GEREK KALMAZDI.» konierans belirlenmeyen bir Uri he erteleniyor. Volga Don Tadistnde Ruslann saldınsı sürmekte ve sonuçların gerçekten çok önemli olduğu anlaşılıyor. Ancak biz bu sorunda derinlemesine bir şeyler bilmiyoruz. Almanlar bize ne öeTse kabul etmek zorundayız. 5 ŞUBAÎ 1943 .«cşam üzeri saat dört buçukta Duçe beni çağırdı. Odasına girdiğim anda onu sıkılır gibi görunce. bana ne söylemeye hazırlandığmı anladım. «Şimdi ne yapmak niyetindesin?» diye söze başladı ve sonra daha yavaş bir ses le bütün kabineyi değıştireceğinl haber verdi. Nedenını anladım. Yani yalnız benim başıma gelmiyor. En ufak bir itirazda bulunmamaya karar vermiştim. özel nite'.ikteki bır çok çözümler arasında bana Arnavutluk valiUğini önerdi ki. kesinlikle geri çevirdim. Kardeşlik ve eşiüik vaadettl ğim o ınsanlarm karşısına bir cellât gibi çıkamazdım. Vatlkan Elçisi olmayı yeğ tuttum. Rahat edebileceğim bir mevki tistelik de gelecek bakımmdan olanaklar hazırlamaya elverişli. Yedi yıl çaiıştığ.m Dışişleri Ba kanîıgından ayrılmak. Hem de ne yıllar. elimden ge'em yapmıştım a*:r ve acı verici bir darbeydl. Buradan ayrı'.raanın arısını duyarken şu duvarlarm arasında ke lımenın tam anlamıyla dopdolu yıllar yaşadığımı düşündüm. Ama önemli degil bu. Ben gtıçlü olmasını ve geleceğe bakmasmı bilirim; belki gelecek. daha fazla hareket özgürlüğü istiyebılir. Kaderin seçtiği yoliar bazan gizlerle dohıdtır. 8 ŞUBAT 1943 Dışişleri Bakanngmdak! odamı teslım ettim. Sonra, Duçe'yi göriip veda etmek için Venezia Sarajana gittim. Bana dedi ki: «Şimdi bir süre dinlenecegim diye düşünmelisın. Sonra durumun yeniden düzelccektir. Geleceğin bçnim ellerirnde. Buncisr. ötürü üTne kendini.» Yaptıklarımdan ötürü banate şekkür edıp önern'i hizmeüeri(I)cvamı 11. Sayfada) 17 ARALIK 1942 18 AKAL1X 1942 Hitler'in karargâhına rum. gidiyo 27 KASIM 1942 Günün en önemli olayı. Alman abkerlerinin bir Fransız limam olan Toulon'u işgai etmeleri. Ge celeyüı kararm alındığına değgın bir bildirge gelmiş Hitlerden Mussolini'ye. Iki şey kesin: Önemli bir direnme olduğu ve Fransız donanmasmın hepten kendi kendini batırdığı. Bütün bu olaylar karşısmda Fransanın tepkisinin de ne olduğunu bilmiyoruz ama, her halde Lavai'e ve Almanlara karşı duygudaşlığm artmadığı kesin. Biz Italyanlar bir bakıma, önümüzdeki yıllarda güçlü bir donanma Akdenizden eksılecegi için kârlıyız. Kendi donanmannzı dıkkatle korumak gerekliliğı daha fazla ortaya çıktı. 26 KASIM 1942 .•Urika'dan gelen haberler genellikle çok kötü. Hem Tunus' da hem de TrabHısgarp'da bizim kuvvetler çok tehlikeli bir duruma girdi ve aynı zamanda düşmanm baskısı da arttı. Dün gece 40 Arriîrikan tankı Tunus kapılarına dayandı. Gerçekçi ve namu=lu bir insc.ı olan Fougier. birkaç gün içinde Tunustan ve bir ay içind» de Afrika'dsn atılacagımızı söylüyor. Aşağı yukarı Mussolini'nin fikri de böyle olmalı. çür.kü telefonda bana Romanj'a ile tıcaret anlaşrr.;ısı konusunda «akanrakıt kotamızı arttırmak için pek fazla direnmenvsliyiz. Sanıyorum kl. gelecek jnl akarjatata gereksinmemiz belirli bir ölçüde azalacak.;> dedi. Von Mackensen, Laval"den Hit lere yazılmış bir mektubun aynntılanm bana bildirdi. Tam bir Fransız işbirüg: öneriyor Mihver'e ama, Auvergne'dan gel me bir Laval. çerçekte nedir ki? Fransızlar adma nasıl kor.uşaoi lir? Almsnlarm cevabı hiç kuskusuz çok sakmgan. \'on Ribbpıı trop beîirsiz keiımelerle tesekkür ediycr Laval'a; ve başka bir 19 KASIM 1942 Kralla göriiştüm. Kendisini uzur. zamandır görmemıştim. Piziksel bakıından çck iyi ve moral bakırmr.dan durgun. Uz.ın uzadıya konuşmak istediğinden bir saat yirm: dakika be ni yanında ahkoydu. Münih'de olanlara ilişkin bilg: ve tam ola rak durıımu öğrenip incelemek istiyor. Özellikle. İspanya'dan, T îs ."içre'den ve Türkıye'den haber sordu. Olup bıtenlere ve Akdeniz'ceki duruma ilişkin pek az sey şöyledi: onu özellikle ilgilendiren, İtalya'da hele Roma' daki askerlerimizin azlıgı. Muha fız askerler bile alınmış. Baa tümenierin İtalya'ya dönmesi için Mussolıni'ye diretmemi istedi ve aynı zamanda da, bunu Kral istivor diye açıklamamam için bana yalvardı, «aksi halde gizli bır hesabım olduğun dan kıışkular.ır» dedi. Silâhlı Kuvvetleri coşkuy:a savunuyor ve Cavallero konıısunda yargıla rını açıklamıvor sma, «eğer si lâhlı kuvvetlerın başına yeni bi rıni getirmeyi düşünüyorlarsa. 8 AR&L1K 1942 Duce, ancak bir şartla Almanya'ya gidebileceğiııi söyledi, kendi yemeğini kendi daıresinde yal nız yemesine razı olurlarsa, çün kü, «kudurmuş gibi yemek yıyen Alınanların, kendisinin yalnız pirinçle süte yatmak zorunda bırakıldıgım» öğrenmelerinı ıstemiyor. Ancak şur.u da ekleyelim ki, son birkaç gün içinde sağlığı adamakıliı düzeldi. Hani neredeyse nornıalleştı diyebilirım. Afrika'daki askeri durumu da olumlu karşılıyor. Özellikle Trab lusgarp'taki Agheila • Marada hattının savunulmayıp Buerat'tan geri çekilmemize karar verdi. Böylece İngilizlerden önce, Görlitz ormanındald konuşmaları kayda geçirdim ve genel olarak izlenimlerimi r.ot ettim. Şimdi her zaman yaptıgım gibi bazı aynntılar üzerinde duracagım. Karargâiıdaki hava çok afırdı. Belki de bu rutubetlı ormanm iç örtücülügüne kötü haberler ve komutanlık barakalennda birükre yaşamanm eziyeti de ek lendiğinden ötürü. Ne renkli bir şeyler, ne de canlı sesler. Bekleme odaları, sigara içen. yiyen. gevezelik eden iiîsanterla dolu. Mutfak kokusu, üniformaların ve çizmelerin kokusu. Bütün burüar büyiik ölçüde yarar sız; hiç değilse bir yığın insar.ın burada buiunmasına screk yok. Bunlann arasında başta gelen Ribbîntrop. Kendi yönetimındeki bir sürü görevliyi, hiç bir işe yaramadan burada köşeye çekilmiş bir hayata zorluyor. Buraya geldigimde, ne benden ne de yardımcılarımdan P.us cephesinin yarüması haberinden cıuyduklan mutsuzluğu saklamaya çabalamadılar. Açıktan açığa suçu bize yüklemeye kallaşıyorlcr. 22 ARALIK 1942 Roma'ya ddndüm. Rus cephesir.den gelen haberlerle herkesi büyiik bır panik ıçmde buldum; özellikle Duçe, Rusya ile barış olasılığından birine söz ettiginden beri parlak umutlar behrmişti. Mussolini'nin huysuzluğu üstün de! Kendi düşüncelerimi de içinde apaçık belirttiğim Almanya yolculuğumla ilgili raporu verdim. Olums.uz ızlenimlerimi de gizlemedim. Cavallero'dan ve Almanlarla ilişkiiennde onları karşı gösterdiği yardımseverlikten söz ettim. Duçe «Gavallero zaten bizim işimıze yaramaz oldu. B;r kaç yıl önce çok keskin görüşleri vardı ama şimdi artık naîile« dedi. Ama yine de onun yerine kımi getireceğine deginmiyor. Raporumvın bir kopyasmı da Krala götürmemi istedi. 25 ARMIK 1942 Fongier, olabildiğı kadar karamsar. Ona kslırsa, savaş şimdiden kaybedilmiş. Gerçekle ıse, epey zaman önce kajbedilmişti ve artık geriye kalan tek çıkar ynl, en kısa zamanda bize daha fazla zarar vermesini önlemek için savaşa hemen son vermek 19 KASIM 1942 Laval geldi ama, kendini esirger gelmeyebilirdi. İki günlük tren yolculuğundan sonra onu hemen çay masasmın başına oturttular ve ardından akşam yeıneğine; ve ağzını açmasına d3 izin vermediler. Konuşmaya kal kıştıgı anda Führer, hemen onun sözünü kesiyor ve uzun uzadıj a bilimsel konulara giriyordu. TiFFANY GARTH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle