17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İKİ rta Dogu Teknfk rnivorsftesi knruTtışunun 20. yıîım bir kaç ay önce kutladı; kurulduğu zaman, 5 Türk öğreüm üyesi, 40 öğrenösl varcü. Bugün, öğreüm ve yardımcılannın sayısı 90C'ü aşrmş, öğrenci sayısı 10.000'i bulmuştur. Bugüne degin 6.000'e yakın mezun vermişti ODTÜ. ODTÜ'nin kuruluşu herhangi bir yeni üniversitenin kuruluşuna benzemez. O sıralarda Menderes iktidârımn • klasik. üniversitelerle başı derde girmek üzereydi: «Hadlerini» bilmiyordu bu ünıversiteler hükümete karşı; özerktiler; hükümet ne düşünürse düşünsün, öğTetim üveleri dilediklerini söyleyebihyor, yazabiliyorlardı. Çok geçmeden, o dönemin başbakam, üniversite öğTetim üyelerini «kara cübbeliler» diye adlandırarak, aşağılatabileceğini sanacaktı. CUMHURiYET 2 MAYiS 1977. O OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ODTÜ HEPÎMÎZİNDİR Seha L. MERAY almak durumunda lcalmıştım. Bir yıl sonra doktorlarm uyarısıyla, sağlık nedenleriyle ayrıldım rektörlükten. Bütün akademik yaşamımın geçtiğı Sıyassl Bılgiler Fakultesine döndüm yine. Oradan, biraz uzafctan da olsa, sevinçle. övünçle iziedim ODTÜ'de bundan sonrakl asıl büyük gelişmeleri. O dünyanın her verinde öviinerek gösterilebilecek olar. yapılan. o say.sı SOO'ü aşan profesör. öeretim üyesi ve yardımci lan, 10.000'i bulan öğrenci; ODTÜ'yü yalnız ülkemizin değil, yalnız Ortadoğu'nun değil. dünyanın sayılı üniversitelerinden yapmıştı. 1961'de ODTÜ' nün iik mezunlanmn diplomalarını dağıttıfımız gün, kimilerimiz «bu çocuklar nerede iş bulacaklar?» kaygısmdaydık. Oysa bugün. her yerde öncelikle aranan mezunlarıyla haklı olarak övünmektedir ODTÜ. lan...» damgası vurdurtmustu bu universitelere. Oysa bugün önemli olan. yaşamsal olan şu: «Klasik» üniversiteler bu rjtumlanm jürdürürlerse, «ODTÜ'de olup bitenler ODTÜ'dekileri ilgilendirir» havasına girerlerse. gizli va da açık bir «oh olsun!» çekerlerse ıçlerinden. bu tutumlan Türk eğitün tarihinin bir kara lekesi olarak kalır burdan bövle. ODTÜ'de, Türk bUiminin. Türk eğitiminin temelinden yıkılmasına çalışılmakta bugün. Kendilerine Cephe adını veren. ama Cephe dışındaki partüerden çok birbirleriyıe uğrasan sözümona bir ortak hükümetin maşası olmayı, bilimsel, kişisel onurlanna aykın görmez gibi davranan sözümona bir Mütevelli Heyetiyie. onun, olay çıkartmak istermişçesine bile bile atad'.ğı bir rektör yaptıklarının hesabını vermek zorundadırlar Türk toplumuna. Bir gün. yasal ya da moral düzeyde olsun, kuşkusuz vareceklerdir bu hesabı. ODTÜ, kuruluş yıllannın ODTÜ'sü degil artık. Herhangi bir üniversitemiz kadar öğretım üyesi oıan herhangi bir üniversıtemiz kaüar özerklıgi hak etmiş, gelip geçicı siyasal iktidarların, en büyük meziyet olarak «kendilerinden yana olmaları» koşulunu arayarak atayacagı bir Mütevelli Heyetine herhangi bir üniversitemiz kadar gereksmme duymayacak bir üniversite ODTÜ! Yönetim organlarmı, rektörlerini. dekanlarını, bolüm başkanlannı en az «klasik» üniversiteıcr düzeyinde seçebilecek bilinçte ogretirn •iyaierinden kurulu bir üniversite ODTÜ! Siyasal iktidarlann, Mütevelli Heyetterin, bunlann atayacagı rektörlerin bümeleri gereken şu: rürkiye'nin toplumsal yapısına en jyçun Üniversite sistemini ararken artık bilınmelidır ki ÖZERK olmayan bir üniversite Türkıyede üniversite sayılamaz! Bilinmelidir ki, siyasal ;ktidann diiedigi gibi atayacagı bir «maşa Mü's Bir Deney mi? Bir yandan da, bu üniversitelere karşı, yörıeticüerinin Mütevelli Heyeti adı altında hükümetin atayacagı, rektörünü, dekanlarını böyle bir Mütevelli Heyetin diiedigi gibi seçeceği, hükümetin çizgisinden çıkmanıak koşuluyla her istediginin yerine getirileeeğı, kısacası, dıştan bakmca Amerikan üniversitelerini andırır gözüken bir üniversite kurmak çok şey kazandırabillrdl iktidara. Hem Türkiye .küçük Amerika» olsun istenmiyor muydu, o zamanki iktıdarca1 Bir çifte rektörlük sistemi öngörülmüştü ODTÜ için: Bir Türk rektör olacaktı, ama bir de Amerikalı rektör yardımcısı balıınacaktı. Akadenıik ünvanlar «klasik» üniversitelerin o gerçekten bunaltıcı, yıllarca beklemeyi gerektiren, başa değil yaşa öncelik veren düzeni yerine, ABD'deki gibi rektörler Mütevelli Heyetlerın değerlendirmesine bırakılacaktı. Tümgün çahşnıa zorunluğunda olan öğTetim üyeleri, «klasik» üniversitelerdeki meslektaşlanndan çok daha yüksek maas alacaklardı. ODTÜ, bu koşullar altında şimdiki TBMM arkasmda barakalar içinde kuroldu ve çalışmaya başladı. Kuruluşunun ilk dört yılında hiç bir Türk rektör atanmadı. Görevi «danışmanlık» olması gereken bir Amerikalıya bırakıldı rektörlük görevi. O da Amerika'daymış gibi yönetmeye kalkıştı üniversiteyi. Sonra 27 Mayıs devrimi oldu. ODTÜ'ni kuran iktidar yetkililerı, sorumlulan, komandoları, yandaslan kim varsa artık bir yana atıldılar bir süre için. Milli Birlik hükümetinin ilk işlerinden biri yeni bir MUtevelli Heyeti kurmak oldu; ben de vardım bu jeni Mütevelli Heyeti içinde. îlk Türk rektörü atandı bu DJBda. Az sonra ikinci Türk rektör olarak görevi velli Heyett», b»yl« b!r Mütevelli heyetin stayacagı ksndine yarasır, güdümlü bir rektör düşünülemez artık Türkiye'de! Üniversitelerimızin bütün üniversitelerimizin ögretim üyeleriyle eriştiği düz«r, kendilerini kimlerin en iyi yöneteceğirü ancak kendilerinin bildiği büincıni haklı olarak vermiştir oniara. Görevini gereği gibi yapamayacak. seçimle iş başına gelmiş bir rektör çıkarsa, TRT Genel Müdürü olayındaki davranışı üzerine, Ege Üniversitesi öğretim üyelerinin bilim adamlığımn saygırüığını koruyan uyarıbildirisi iyi bir ders olur böylelerine! Şu da var: ODTÜ'de öğretim üyeleri ve yardımcıları çağdışı bir görüş ve tutuma karşı uygar, bilim adamiığma yakışan. zorbahğa kaçmaz savaşımlarını verirken öteki üniversitelerimiz sejirct kalamaziar olup bitenlere. Bütün üniversitelerimizin senatolan gündemlerine almalıdırlar bu konuları. Üniversitelerarası Kurul aynntılarıyla eğilmeltdir bu soruna. ÖğTetim üyelennin. yardımcıiarının eğitimle ilgiîi tüm dernekleri de ele almalıdırlar bu sorunu. ODTÜ ögretim üyelerLnden oluşan Üniversite KonseyMe yakm ilişki kurmalıdırlar. Konseyin davasını, sorunlarını. t'.;tumumı aniayışla karşıladıklannı. bildirilerini paylaştıklannı, onlan desteklediklerini açıklamalılar kamuoyuna. ODTÜ'nün belirli bir siyasal iktidann çiftliği degil, Türk ulusunun ortak mutluluğuna giden yolda en büyük umutl3rmdan biri olduğunu tmlatmak gerek anlamak istemeyenlere. Haftanın Özeti Umut Düşmanları ÎCTE urdumnzda seçim sandığının rntucn dengesinln b<ml* duğu, kitlelerin terclhinin glttikçe sola kaydığı, seçtlğimiz hafta bir kez daha dofrulandı. Niksar.. Ardından ReşaU'je.. Şiran.. Daha sonra Erzincan... Demokraaiden, halktan korkanların kimler olduğunu açık seçik ortaya çıkartan duraklar oldu bunlann tümü, Ecevit'e lrurşun sıkaıılar, sıktıranlar: nmudun düşmanlarıydı.. CHP konvoyıınıı taşlayanlar. taşlattıranlar; demokratik seçimlerden artık umudıınu kesenlerdi... Nitekim Ecevit, bu durumn Suluova'da şöyle vurgnladı: « Demirel tek ba.şına iktidara gelemeyecefinl öUIyor artık. Onun için Turkeş'in üçbuçnk komandosuna giivcniyor. Siz silâhı çekin ben arkadan gelirim diyor... İki yıldır Türk halkını dize getirmek isteyenler, 5 haziranda halkın önünde dize gelecekler...» Y «Oh Olsun...» mu? ODTÜ'ye bağışlanmayan Kimilerince hlç bağışlanmayan tutum, bulduğu olanaklar içinde mutluluğun tadını çıkarmakla yetınmesi olmuştur uzun süre. Oysa son yülarda değişen Türkiye koşullan yeni bir «üniveriste sorunu» ortaya çıkarmıştı. «Klasik» üniversiteler bu sorunlann nasıi çözüleceğıni kara kara düşünür olmuşlardı. Çeşitli tasarılar, çalışmalar, türlü topantılar yapılmaktaydı bu konuda. ODTU ilgilsnmiyordu bu sorunlarla; bir baska dünyada yaşıyordu sanki. Kimi öğretifn üyelerinin üniversite konularında yazdıklan yazılar bile. Türkıye'de üniversite sorunundan çok, ODTÜ'de bir takım aksaklıklann nasıl düzeltllebileceği yönündeydi. Bu tutum ODTÜ'yü, az çok ona benzer yapıdakı Hacattepe Üniversitesini, Boğaziçi Üniversitesini, «klasik» üniversitelerden haklı haksız bir hayli uzaklaştırmıstı duygusal açıdan. Bir çeşit abeni sokmayan yı Yarınki Anıt Bueün parmaklanndan genç kanı damlayan bir siyasal iktidarın buyrugunda çalışmayı görev sayanUr bilmelidirler ki, bir kaç yıl sonra, o güzel ODTÜ kampusuna belki bir yeni anıt dikiıebilir. Eu anıta «UNUTMAYA1IM» başlığı altında şu:ı!ır vazılabilir belki" • 19761977 yıllannda, iktidarda bulunan Cephe Hükümetiyle onun buyruğundaki bir Mütevelli Heyeti ve bir rektörün, üniversitemızi çağın gerisine sürükleme çabalarına. üniversitemiz öğretim üyelerinin, yardımcıiarının, öğrencilerimizin, kardeş öteki üniversitelerin ve Türk basınının bilinçli destegiyle engel olunmuştur. Ünivsrsitemız, bundan böyle de, hiç btr siyasal iktidann kölesl olmaksızın, insan haklanna, düşünce özgürlüŞüne, bılimsel saygınliğa «n üstün yerl vererek, her zaman. dünü değil bugünü yaşayarak. yurdumuz ve diinya insanlanna mutlu yannlar hazırlanmasında bilimsel katkılarını en üst düzeyda gerçekleştirmeyi başlıca görev bilecektir.» YAYLJM ATEŞLERi.. liedef gözetmeksizin halkın üzerine açılan yaylon ateşlerı. Istanhul Okmeydanında.. İstanbul Üsküdar araba vapuru iskelesinde.. İzmir'in Çankaya semtinde... Gencecik insanların üzerlerine yaylım ateşi açüıyordu... 5 hazirana doğrıı vol alınırken ayaklan geri geri gidenlerln; geçtiğimiz hafta başvurdukları bir başka yöntem oldu bu. Sonuç. ne acıdır ki, biri kız olmak üzere üç öğrencinin cenaze törenleriydi. Daha önceki saldınlarda yaralananların da jeçeıı hafta yitip gitmeleriyle, toplam ölü sayısı î'ye yükseldi. BİR MÜCADELE KAPANIRKEN... Seçim yolu üzerinde karabasam andıran bir hafta daha aşılırken. siyasal partilerde içe dönük mücadele bir hakıma noktalandı artık. Dün rapılan aday voklamaları, diğer deyişle ön seçimler: partilerde milletvekili ve scnatör adayları ile onlann sıralamasmı da geııcl olarak belirledi. Öyle divoruz. çünkü kontenjandan gelecek adaylar ile merkez yoklaması yapılacak iller var daha sırada. ^öylcce partili delegelerin bir aya yakın bir süredir devam edegelmekte olan .«saltanatlan» da sona erdi artık. Ama onlar da, 5 haziranda parlamentoya gireceklerin önemli bir böKimünü daha şimdiden saptamış oldular... Nedir Bu Sadizm? OKTAY AKBAL Evet Hayır TARAFSIZLIK MI?... Erken seçim karanyla birlikte İçişleri Bakanlığına bir «bağunsıZD parlamenter oLau Sabahattin Özbek'in atanması, başlançıçta kuşku ve tereddütlere neden olmuştu. Ne yazık ki, kuşku ve tereddütler, geçtiğimiz hafta daha bir yoğunluk. hakhlık kazandı... CHP liderinin .gezisi kanlı saldınlara karşııı sürerken, sanki. «devlet» ortada yoktu. Özbek ise aynı sıralarda. Samsun'da valileri toplamış yalnızca «tarafsızlık» anlayışını açıklamakla yetiniyor cihiydi .. TRT İçin de özhek'in «tarafsızlık» anlayışının «haber» değeri vardı ama, Türkiye rvin en büyük partisinin liderine yönellk saldırıların «habcr» değeri yoktu... Her iki olay da «tarafsızlık» anlayışının «cephesel» birer yeni orncgi sayılmalıydı... R enkll bir resün: Yatırmı«ı Çlnllyl yere, daldınnış bıçajıru adamın şözüne, kanlar dökerek, siile püle adaını öldüriİTor. Büyük bir zevk duyduçu belli. Bir adanu öldnriiyorura, oh ne İyi, bem de Işkence çektire çektire dlyerek... «Kur Şad Destanı>nın çocuklar lçin resimlenmiş romanıvmış: Manzum bir resünli roman! «Çlnlinin ^ırtlağına Geçlrdl parmaklarını Yere yıktı Dizleriyle göfsüne çıktı Tanruıın lşlnl görüyor musan? Kancığın dölü Derken bıçağma gitti eli Sıyırdı hızla Çlnlinin dışarı fırlayan gözlerine Daldırdı hazla Daldırdı daldırdı daldırdı Kırktan fazla>. «îleri Yavrotürk» adlı bir dergi bu. Sahibl T.C. Millî Efltim Bakanhğı. Şöyle bir not var bir verinde: Bu dergi M. E. Bakanlığı yayuı komisyonları tarafından hazırlanmıştır. Derginin yazı işleri müdürü Gençosmanoğlu adlı bir förevü. Bir sürü ad var aynca, bunlar da dergiyi hazırlayan kişlnln yardımcılan. Yani, M. E. Bakanlığının bir yayım olan «Derl YavruJürk» dergisl koskoca bir kurulca hazırlanıyor, vavınlanıyor. öyleyse nedir o «Kür Şad Destanı» adlı çizgl romandaki sadistçe dizeler, resimler?.. Nasü kaçmış gözünden Bay Gençosmanoğlu'nun re öteki görevlilerin? Türk çoouklarını böyle kanlı öç almalara mı hazırlamak istiyortar? At «Mne kılıcı git göz çıkar, kafa kopar:... • Böyle romanlar, manzumelerle beslenen çocuklar, ata blnecek, kılıcı çekecek, gözü oyulacak düşman arayacak ., Düşman ellerine sefere çıkarak!... Ne zaman? Kaldı mı böyle eskJ zaman akınları, vurgunları, yağmaları, öç alma diyerek en vançi lşlere kalbşmalar?.. Yok; nüfusu kırk elli milyon da olsa uygarlık ve teknik aianda yeterince gelismemiş, dış vardımla gcçincn hatta silâhını früçlü devletlerden alan, almak zorunda olan ülkcler en haklı durumlarda bile savaşmak olanajını bulabiliyorlar mı? Şimdi dünyada «küçük» sayılan devletlerin kendi aralarında savaşabilmeleri «büyük»ler)n verecekleri izine bağlı! Ya böyle savaşlar onlann işine gelecek, ya da bile bile göz yumacaklar üç beş gün, birinin burnu iyice sürtülsün, aklım başına devşirsin, daha kolaylıkla avucumuzun içine girsin diye!... KAJİANLIĞI YAŞARKEN... Bahar geldi, demeye dilimiz varmıyor. Geçen hafta gecikmiş bir kışı ya.şaınava başladık. Havalar soğudu.. Ynrdun çeşitli yörelerinde kar yağışına tanık olduk.. Geçirdiğimiz çünler. yagmurlu, puslu, karanlıktı... Karanüğı sevenlerin. son iki yıldır ekonomimizi (tetirdikleri nokta ise CUMHüRlYET'te yeralan haberlerle bir kez daha aydınlığa kavuştu: Vç aylık dönemin dış ticaret açığı 913 milyon dolara yükselmişti.. Geçen yıla göre artış oranı vüzde 96'ya ulaşmıştı.. Döviz darboğazı kendinl lyiden iyiye duvuruyordu.. Malive Bakanı Yılmaz Ergenekon; Washington°da. günü kurtarabilmek için uluslararası malî kuruluşlardan kredi bulabilmek çabasındaydı.. Kransız ve İtalyan bankalan Türkiye'den gönderilen çekleri kabulc yanaşmıyorlardı... Türkiye OECD ülkeleri arasuıda fiyat artışları açısından ikinci sıraya yüksetiyordu... Duğmeye basıp karanlığı koyulaştırma çabası içinde olanlar, bn gerçekleri kamııoyımun dikkatinden kaçırabilme" özleml içindeydüer belki de... HER GÜn doğrudan doğruya (non BIZIIÎllE DIŞTA Türkiye, Avnıpa Konseyl'nin resm! olmayan gündeminde yer aldı geçtiğimiz hafta. CHP liderine yapılan saldınlar Konsey kürsülerinde demokrast adına kuıandı. Siyasal tutuklulara yurdumuzda yapılan insanlık dışı davranıslar basm toplantılan ve konuşmalarla protesto edlldi... İşte böyle bir ortamda Türkiye ile Yunanistan'ın Dışlşleri Bakanları Strasbourg'da blr araya geldiler. Çaglayansil . Bitsios buluşması, diplomatik gözlemcilere gore, «zoraki» bir nitelik taşıyordu. Nitekim öyle de oldu. Kıbrıs dahil iki komşu ülke arasmdaki tüm sorunlann 5 hariran sonra.sına dek askıya aünmış olduğu bir kez daha ortaya çıktL, «Gök Börü almıştı öcünü Başı ve gövdesi pararaparçaydı Fakat mutluydu Öcünü aldıkça kişi ölüm tatlıydı» diyor o kanlı çizgi romanının ozanı... öç aldıkça ölüm tatlıdır! ö ç alacaksın düşmanından, gözfinü çıkaracaksın, kırk ke* saplayacaksın bıçağını!... MC iktidarmın Milli Efitim Bakanlığı Türk çocuklarını böyle yetiştirmek istivor de. mek. Böyle gözleri çıkanlmış cesetlerden kanlann dökiilüşünü sergileyen rcsimli. romaıılarla!.. Ne der huna, bir zamanlann içli ozanı Erdem? Ne derse desin kaçırdı blrçeyler yapabilmek, iyi bir «ün» bırakabümek fırsatlannı... Erdem'in bakanlık dönemi Türk Eğitiminin en karanlık. en acı yılları olarak tarihe geçecek. Bunun hesabını da Türk seçmeni oylarıyla soracak MC'den, AP'den, Bay Erdem'den... «Çinlinin dışan fırlayan gözlerine Daldırdı hazia Daldırdı daldırdı daldırdı Kırktan fazla»... Bir tek \Tiruş yetmiyor. Düşmanını vurur öldürürsün savaşta. blter hepsi. Ama işkence uzmanlarına taş çıkanr gibi, >eııi yeni işkence uzmanları yctiştirir gibi. böyle saçma sapan manzumclrrle kuçücük çocukların kafalannı karıştırmak neden? Düşmanı dışarda bulup savaşmak olanağmı bulamayan Türk gençlerine birbirleriyle boğnşmak, birbirlerini öldürmek, birbirlerine işkence etmclerini sağlamak mıdır amaç? Nitekim görüyoruz, «Kür Şad» deslanlanna özenen, böyle kanlı işkencelere heveslenen bir takım gençlerimizin yıırtlann bodrumlarında bilmem nerelerde kendileri glbi Türk gençlerine bu resimli romandaki gibi «ha/.»la acı çektirdiklerini:... Demek MC'nin işkence teşvikçileri» iki yıl'İçinde sadistlik tutkulannı yaygınlaştırmayı basarmışlar! «teri Yavrutürk» de bu abuk sabuk dizeleri yazan kişi bu derginin yazı işleri müdürüdür dersem ne yaparsmız? kendi yayınlıyor: Her türlü denetimden uzak, başıboş bir özgürlük içinde küçücük Türk çocuklannı zehirliyor... Türkiye Cumhuriyetinin Millî Eğitün Bakanliğı nelere, kimlere hanpi duygulara, niyetlere araç oluyor, görüyorsunuz? Şu Orta Asya masallanndan kendimizi bir kurtarsak! Çağınuza yakışan insanlar olmanın yolunu yöntemini bir bulsak! O yolu, yöntemi Atatürk göstermişti gençliğe... Bilime, sanata. uyşarlığa giden yolda yürümemizi öğütleyerek... Orta Asva düşleri, geçmiş zamanlann kanlı kalıramanlık öyküleri, buçünkü çocuklara, gençlere bir şey vermez. bir şey kazandırmaz. Diinya değişti artık. Orta Asya bile teknik uygarlıjın en ileri aşamalan içinde... Taşkennerde, Buhara'larda, Semerkant'larda okumasız yazma' sız insan kalmadı. Yoksullıık, açlık, işsizlik kalktı ortadan... Oralarda Kür Şad destanlanna yeni, çagdaş uygarlık destanlan eklendi, geçmişin kalıntılan geçmişte kaldı. Bizler kılıç elde, kır ata binip. Çinlinin gözünü «hazla» çıkarmak hayalleri içinde kaldığımız bırakıldığımız sürece «geri kalmış» bir toplum. bir ülke olmaktan kurtulamayız. Göz çıkarma, kafa kırma işlemlerini. heveslerini birbirimizde uygularız, yani kendi kendimizi yıkar, yok eder öldürürüz. MC iktidannda yapıiageîdiği 0bi... kalkış 12,40 varış 14,20 6 yildır gcrçckleştirdiğimiz uçuşlarımız 1977 yılında da devam etmcktedir. en uygun saatlcrdc.BOEING 727 200 konforu ve türk hava yolları ile uçmak daha baska bir zevk olacaktır sizler icin •• PAKiSTAN'DA... Bir seçim döneminin yarattığı karmaşayı henüz atlatamavan ülkelerden biri de Pakistan. Genel seçimlerin yapılmasından bu yana iki ay geçmesine karşın siyasal bunalım tüm şiddetiyle geçtiğimJz hafta da sürdü. Toplam ölü sayısı 250ye ulaştı. Muhaleiet partilerine göre, scçimlerde hile yapünuştı ve Başbakan Ziilfikar Ali Butto istifa etmeli. seçimler yenilenmeliydi... Butto. buna hiç niyeti olmadığım geçen hafta da belli etti: Ulke çapında sıkivönetlm üan etti, muhalefet liderlerini tutukladı. Muhalefetin; 1 milyon kişinin katılacağı bir «uzun vürürüş» riüzenleyeceği gelcn haberler arasındaydı. Butto ise, bir büyük komplo ile karşı karşıya bulunduğunu, bunun' arkasında da ABD'nin yeraldığı savmda .. ZAİRE'DE... ETYOPYA'DA... Afrika kıtasında İki ülke, Zaire ve Etyopya, eeçtiğimlz hafta da sancılı gelişmelere sahne olnia niteliğini korudular. Zaire de Hükümet kuvvetleri, Katanga eyaletüıin özerkliğl için savaşanlara karşı önemli askerî kazançlar elde etti. Baülı ülkeler ile onlann Ortadoğudaki tutucu müttefiklerinin de yardımıyla. KaUnga ya da yeni adıyla Şaba eyaletindeki bazı kentler geri alındı. Batı ekonomileri açısından yaşamsal öneme sahip bakır üretiminin bölgede durmuş olması nedeniyle, lluslararası Para Fonu, Zaire'ye 85 milyon doiarlık yardun göndermekten geri kalmadı... Etyopya'da ise ABD'ye karşı gelişmeler hızlandı. Devlet Baskanı Albay Mariam. Amerika'nın ülkedeki Askerî Yardım Danışma Kurulu, Asmara'daki haberleşme istasyonlan ve başkentteki kültür merkezinin kapatıldığını açıkladı. Aynca, Asmaradaki Belçika. İngiltere, ttalya, Fransa ve Sudan konsolosluklarının da kapatıldığı öğrenildi. Batı basınına göre, Addis Ababadaki üç aylık yeni rejim, ABD'nin nüfuz alanının dışına doğru hızia kayıyordu... TÜRK HAVA YOLLARI s ı c M a Devlet Malzeme Ofisi Basım Müessesesi Müdürlüğünden Cumhuriyet bir plak!birkaset. SEVGiLi ANNEMiZ VE TEYZEMiZ KalkandelenU merhum Sıddık Eey'in Eşi TİMUR SILÇUK'tan plakçınızda... yank* 624 GENa DAĞITIM: YankıPlok, I.M.Ç 6. Blok 64 37 Unkaponı • ISTANBUL SAMİA AKŞAR'ı kaybetmiş bulunuyoruz. Cenazesi 2 Mayıs Pazartesl çünü Kadıköy Osmanağa Camiinde kılınacak öğle namazından sonra Karacaahmet Kabristanına defnedilecektlr. AKJAR • TALUG T4RIM • AKB&ŞLI VE AIPTEKİN AilElERİ 1 Miiessesemizin îstanbul'da Merdivenköy mevkiinde Ankara İstanbul Devlet yolu üzerindeki arsası etrafma ihata duvarı yapılması işi kapalı zarf usulü ile ihale edilecektir. 2 İşin keşit bedeli (496.750.74) Iiradır. 3 Eksiltmesi 12 mayıs 1977 perşembe günü saat 15.00 de Müessessmızde toplanacak Satınalma komisyonu tarafmdan yapılacaktır 4 Eksiltme şartnamesi ve diğer evraklar mesai saatleri dahilinde Müessesemiz Ticaret Şefliğinde görülebflir. 5 îsteklilerin eksiltmeye girebilmeleri için: a) (23.620.) liralık geçici teminatı. b) 1977 yılına ait Ticaret Odası belgesini, c) Müracat dilekçeleri ile birlikte Baymdırlık Bakanlığmdan almış oldukları (C) grubundan mütahitlik kamesi veya bu ise mümasil bir iş yaptığına dair resmi iş bitirme belgesini ibraz ederek Müessesemiz Satınalma Komisyonundan alacakları j'eterlik belgesini teklif mektupları ile birlikte zarfa koymalan lâzımdır. 8 Istekliler teklif mektuplannı ihale saatinden bir saat öncesine kadar Satınalma Komisyonu Baskanlığına vereceklerdir. 7 Yeterlik belgesi alınması için en son müracaat tarihi 10 mayıs 1977 salı günü mesai saati sonuna kadardır. 8 Müessesemiz 2490 sayılı kanuna tabi olmayıp ihale yapıp yapmamakta veya kısnven yapmakta veya dilediğine ihale etmekte scrbesttir. ACI BfR ÖLÜM îstiklâl savaşı muharip gazüerinden merhume FAHIRE ve SANIHA ALGANCI'nın hayat arkadaşı. Perran, Rezzan ve merhum İlhan'm babaları NEZÎHE TAŞÇI, KÂMİL ULUS ve JALE OKLAR'm enişteleri merhum defterdar Tahsüı Beyın kardeşi emekli piyade kıdemU aibay, Hafız Hüsnü Algancı (328 C 98 Erzıınım) 1.5.1977 tarihinde Allah'ın rahmetine kavuşmuştur însani meziyetleriyle iyilik yapmasmı seven merhumun aziz naşı 3.5.1977 salı çünü Şişli Camiinden kılınacak öfle na. mazından sonra Feriköy aile mezarlığmdaki ebedı istiratgâhında Allah'ın rahmetine tevdi edilecektir. Nur içinde yatsm. Vasiyetine göre çelenk gönderilmemesi rica olunur. AİLESt
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle