Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
töBI CÜNHÜfiim 23 MAfiT 1977 IĞRIP UZUN HiKAYE EROL TOY 8 Kalaslann ilsttindeki ?.*ırhk amusça. taka yanladı. Arkadan omuz verdiler. Kaya ilerieciı. Fojaian odunu aldı Rüstenı. Iskeledeki kaiaslann. ambara inenicrie bırleştıgı jere yerleştırdı. KaJ"?yı ıttıler. Odun fırladj. Yeniden yerleştirmelc için eğildı Rustem. Kalasın biri çatırdadı. Odun dörıdü .. Kalas kmldı. . Kaya tum ağırlığıyla, Rüstem'i kaptı. Bir çığlık yankılandı Pandormi fepelennde. Osman kayaya omuz verdi sıçrayarak. Usta'oası Hayciar, bir yandan bağırırken, bır yandan Osman'ı kavrayıp, savurttu. Kayayı itenler dağılıverdiler. Osman. bir kolunun cansız yanına düstüğünü s«zinlemedl. Kayanm daha önceden ambara yerleçtırilmiş kayaların üstüne düşüsü patladı kulaklarında bırkaç kez . Takanm yalpalamalan, titremeleri uzun süre devam etti. Omuzundata dayanılmaı: sızıyla, dişlerini sıktı. Doğrulmak ıstedi. Acıyla kıvrandı. Haydar, palangayı çalıştırdı. Kayayı hafif kaldırdılar. Rüstem'in parçalamu, datnarlan krala boyanan kayadan, sıyırdıJar. Fılika muşambalanndan birine sardılar. Palangayla kayayı yerlestirip, takayı dengelediler. Görieri baska yerlerde, ölüyü sarmaladılar. Muşambanın deniz suyuyla ağarmış yüzünde, koyu bır kahverengilik göllenmeye basladı. Giderek kızardı lekeler. Uçlarmdan tutarak kancabaşa yüklediler. Biri Osman'a yardım etti. Kıpırdadığmda, omuzumın döküldüfcunü sandı... Gozlerini kapadı. Sancılar içinde adımladı iskeleyı. Kancabaşın küpeştesine, Rüstem'm yanıbasına yayıldı. (Uykusunun derinJerinde bir gürülrü yankılandı. Gülizar, kapının vuruşlanyla uyandı. Bihnçaltında sarsıldı Osman. Düşünde tıkırtılar sezınledi. Gozlerini açtı. Bir süre belleğıni toplayamadı. Doğruldu .. Gözlerim oğusturdu. Dikildi birden .. Merdivenleri merken döndü. Aceleyle donunu giydi. Merdivenlerde şapırdayan ayak sesleriyle. iyice uyandı. Kapıyı açtı... Rüstem, yüzünde her zamanki yaglı gülümsemesiyle, dikiliyordu. îşaret etti. Dönüp ivecenlikle giyindi. Yan yana nhtıma dogru Türürlerken, uyandı rılmasının nedenini anladı Osman. Istanbul, acele mermer istemiş. Palatyalılann ellerlndekınder. çok faz'a bir ıstekmis bu .. Geç vakit haber vermişler. Rılstemın ustalığını bildiklerinden, toplayabildıği adamla, Pandormi ye çağırmışlar. Geçen kezden bulduğu iyi bır damar varmış. Bu arada kimse dokunmadıysa, işsiz gUnlerin acısmı çıkartını, demış kendi kendıne... Başmı saüadı Osman. Sesini çıkarmadan, kancabasa »tladı. Tekneyi doiduruvermişlerdi. Değişerek kürek çektiler. Doğru damara yöneldiler iskeleden. Varsayımı doğru çıktı Rüstem'in. Datnara kımse dolnınmamıstı. Sevinçle çörekiendiler başına. Türkuler soyleyerek, kayayı çekip aldılar topragın bağnndan. Adım adım, kıyıya indirdiler. Omuzunun sızısını unuttu bir an. Süreyya'nın gözleriyle karşılastı bakışlan. Ağsımn içinds bir kan pıhtılandı... Zorladı... Tükrüğü söscük olarak dudaklannın *rasmdan fırladı; Rüstem öldü!.. îrkıldi Süreyya... Sesinin tarazlanması kulaklannda sorücladı. Gozlerini kaçırdı. O iki sözcükten kurrulmak için, kulaklarım tıkamayı düşündü. Ellerini kaldınrken, parmaklannı birbirine kenetledi... Gözleri yaşardı. . Yaşlar bilyüdü, büyüdtl, kayalaştı. Kaya üstüne üstüne geldl... Sendeledi... Turunacak bır yer aradı. Eli. ayrımmda olrr.adan, Osman'ın omuzuna sanldı. Kıvrandı Osman... Yüzü buruştu .. Palatya burnunu döndüklerinden beri sırtını döğen yel. yarasıru soğrıtmustu. Dişleriru kenetledi .. Haykınşını bogmak için dudaklarını disledi. Süre>ya acıyla elini çektı. Gomleginin yakasını açtı. Omuzuna bakmasıyla, başını çevirmesi bir oldu. . Çizik çizik kızarrmş, kabaran bir morluk, urkütmüştü onu. Gözleri sırtlann yejilinde, se8i ye!e kan?arak yakındı; Keşke omuzunu sarsaydık!» Rüstem öldü!.. Her acmın yanıtıjTnışcasına yinelenen bu ild sörrük, poyrazda dagıldı. Kancabaşın içina yığılanların kulaklarına girdi ses ses . TUmü ırkildiler... Kurektekiler bir an duraksadılar. Sonra bır kaçışın hızına kapıldılar. Kancaba^ çatırdadı. Dalgaların üstür.den hızla kaydı. Her kürekle, sözcüklerın etkisinden bıraz daha sıynlırcasına ivecen, ilerlediler. Osman. sajlam kolunu uzattı. Süreyya, amacım hemen ka7radı. Olünün sarıh oldufu musambayı blraz çekti. Başı diye kestırdigi yeri, dizmin üstüne yatırdı Osman. Gözleri.nde panldajan yaşlarla, muşambanın üstüne eğildi . Kürektekiler başlarını boşluğa döndürdüler... Küpeştelerde oturanlar yönlenni değiştirdiler. Sandal. üstündeki afırlıiaan kurtulmak çabasıyla, kanatlandı... Koyiar, burunlar, bırbiri ardınca geride kaldılar... Rıhtıma girdıklerinde, acı haberin kendilerinden önce ulaştığını anladılar. Ruhsar. çıglıgının hızında kalabalıktan koptu. Güllzar çırp>ruşlarının ivmesinde onu izledi. Ağıt küpeşteye kapaklandı. Şapır şapır derjze döküldü. Göğe dağıldı ordan .. H.çkınklar uradı. uzadı, en dayanıkhlann yürejinde düfümlendi... ölüyü dogrudan camınin «gusulhanes'.ne» kaldırdıiar. îmam. gözleri ocağın altını ölçermekten kanlı kanh yaklaştı. Su ısırunca muşarnbaîn açtı. Açrnasıyla kapatıp, dikllmesi bir oldu; cŞehit su Berektırmez,> gerekçesinin ardına sığınarak, musambayı kefenledi. Ak kefen, muşarabadaki kan stöletlerini bir anda emdı. Bekletmeden tabuta koydular. Beklermeden namazını kıldılar. Tepedeki mezarlığa götüriip gömdüler. Osman'ın yaptıklan dillerde dolaştı. Kendini korkıısuzca ölüme atışı. uuna karşın vıne de arkadaşını kurtaramayışı destanlastı. Herkes boyle arkada$hk diledi kendine. Herkes dostluğıın böylesini ıstedi... Ivecenlikle kanrabaşa doluştular. Bıraktıklan yerden mermer çıkarmayı surdürmek amacıyla Falatya'ya yöneldiler... Osman, kapıda durakladı. Omuzunun sızısıyla ikl büklum yattı, girer g:rmez. Atesi yükseldi. Durmaksızın Rüstem'i sayıkladı. Yakılar buldu Gübrar .. Başucundan aynlmadı Ruhsar... Gülizar'ın iniltili çırpınışlanna yoldaşhk etti. E'.ıni Osman'ın yanan alnına koydukça, yalnızlıgından sıyrıldı. Yıkılmışlıgı dir:lige dönüştü. Rüstem'i yitirmiFliğıni unuttu... Osman'ı yitirme kaygısına düştü . Yakıiar degiştıkçe, mor açıldı. Pembeleştı... Sayıkl?.malar azaldı. Sızılsr bittı. Sagalmanın kaşıntısı ürperttı göğsünü. Uzamış sakallarmda sağlıklı bır ter ışıladı pencereden sızan gün ışıgına. Gözleri acılardan arınmıs bir dinginlikle açıldı. Ruhsar' m gözleriyle karşılaştı... Yılların gerisinde.n bir anı yanıp sondü bakışmalarmda... Afalladı... Gülizar, elinde çorba tasıyla görününce zorladı... Doğruidu. Bir yanınm yokluğunu sezınledi. Kaygıyla bakmdı. Sapasağlamdı... Rüstem'i nnımsadı o an. Sevıncıni gölgeledi acısı. Gözleri yaçardı. Utanmak düşüncesı yellendi bilmcinin dennlerinda. GBz yaşları boğdu bu düşünceyı. Günlerdir kaskatı kesüen ıçi, her damla yaşla, çözüldü, jiımuşadı, arındı... Apaydınlık baktı Ruhsar'a .. Apaydınlık karşıladı bakışlarını Gülızar... Üçü bırden ağlamış, üçü birden yatışmışlaıdı. Toplandı kadınlar. Çevresindeki devinimlerini daha bir arttırdılar. Eskiden bahçe kapısını lıiç kapamazlardı. Şımdı, kendı eliyle tırkazladı Gülızar. Ruhsar'm geçışini engeiledi gövdesiyle. Yandaki boş odayı onun için hazırladı. Boynuna sanldı kapının önünde. Kardeşliftm tüm sevencenliğıyle, yeniden yanlanna süriikledi. Koiu ıyileşınce, yeniden Palatya'ya çagırdılar Osman'ı... Duymadı snylenenlerı. Duymak istemedı. Kahveye ındl... SandaSının kalalatıru kendı elleriyle yapmaya başladı. Gün geçtikçe toparlandı. O toparlandıkça, acılan azaldı kadınlann. Ruhsar'ın gözlerine bir daha bakmadı Osman. Baksa da, aynı bakışı yal<alayamazdı... Bır andı o .. Yanıp sönen bir an... (Yemerten sonra karşısıca diz çöktü Ruhsar. Söyleyeceklerinden duydugu acıyı göstermemek kaygısıyla, dudaklarmı büzdü. Gülizar kahveîeri pışırırken, baktı Osman'ın sözlerine. Bakışlann anlamı, Osman'ın yüreğine korku saldı. Duru ma\ilikte, hastalıktan sonraki bakışlan yakalayıvermek, Urpertti onu. Ellerini saklamak geçti ıçınden. Gülmek, aglamak geçti. Güliîar kahvesmi uzattı. Ruhsar, durumunu bozmadan fincanını aldı. Oturdular.. Kahrelenni yudumladılar. Doğallıgını hiç yitirmeyen bir ses; Bem Vori'ye atıversen, dedi. Bir susku sardı evtn içini. Dudaklara dogru kalkan eller yan yerde durakladı Fincanını yanına koydu Gülizar. Dövunmeye* başladı. Gerektigince sevgi gösteremediğinden kaygılandı. Kardeşinden kopmanm güçlüklennden söz etti... Her şeymin burada olduğunu, Vori'de bir yeri olamayacağını savladı. Afladı, sızladı .. Dinletamedı. Ruhsar. her yakınışına bir yanıt bulmakta gecikmedi... Salt Osman anladı. Bakışlanyla bir ona anlattı, neden gitmesi gerektiğinı. Anladı Osman.. Kopuş defiîdi gidisi. Bir zorunluluktu. Kendi kendini sürüyordu onların sıcakhğından. Kendi kendini öldürüyordu bilerek. Bir sevginin bundan jiice gösteride bulunması beklenemezdi. Diretirse... Eger Osman da diretırse, kalmaktan korkuyordu. Gözlerindeki yakan ş korkunun haklılığına ınandırdı Osman'ı .. Kansına çıkıştı. Gülizar, susuverdı. Bıraktığı her şeye, kendisi burdaymışçasına bakılacağmdan süven duymasını istedi son söz olarak. GüveaHydi Ruhsar... Gün kararlastırmaya gerek görmedüer. Aynı anda, salt bakıslarla aynı karara varmanın dıngınliğiyle, iıazırlığa giriştiler. Gülizar, gidişinin kesinleştiğmi anlar anlamaz, tümünden ıvecen davrandı. Ordan da bir Bandırma'ya geçemezîer miydı? Neden olmasın. Hazır Paşalimanı'na gitmişken. geçiverirlerdl elbet. O?lu, orda yatılı okuyordu. Onu görürlerdi. Sözün, Rasım'e dönmesi. tümünü sevindircü. Alınması gtiç bir karardan sonra, sevecen bır konunun sıcakhğmda kaynaşıverdiler. Rasim' in yaramazlıklarım anlattı Ruhsar. Kendi oğlunun b?cerilennden mutlanırcasır.a. Bir coskıuıun sevıneiyle Iıtredi Gülzar. tkı kadının teK ç(vugrından soz ettıler uzun uzun Osman onları oyle soyleşıde taır^kip, kahveye indı. îkısinin de uviıdugundan glıven duyuncava kaldı kaflvede. Ayailarının ucunda girdi eve. Sessız, soyunup, uzandı. mEVAMl VAR» Çok Uluslu Şirketler ve Türkiye Türkıye'de taalıyette buluntin Çok Uluslu Şirkeüerm 'ÇVŞ) Turk ekonün'.iji uzsrmdek: ?'*ılerını ve Türkjye'ye gelışlerını ıarihi süreci içinde incelemeden önce, çok uluslu şirketlerle ılgıli temel kavramlara açıklık gerırmek ve konuyla ilgili bazı bilgiler vermek, ilerde yapılacak tartışmaların ve ileri sürülecek önerilerin daha sağlam temellere oturmasmı sağiayabılır. Bu nedenle; önce, çok uluslu olma kavramını tanımlamak, daha sonra ÇUŞ'in ortaya çıkışmı açıklamak ve nihayet bu şırketlerin gfünümüzdeki üretlm yöntemlerine ve ekonomik güçlerine kısaca deginmek yerinde olur. Doç. Dr. Cem ALPAR I Çok uluslu şirketlerin uluslararası pazarlarda sürdürdükleri rekabet sonucu, gelecek yüzyılın başlarında planlı ekonomiler dışmda, dünyadaki tüm sabit değerlerin 200 çok uluslu şirket tarafından kontrol edileceği hesaplanıyor. T A B I. O : I vOK ULUSLU JıRHEILERıN YILLIK SAIIJlaRIHDAK i GElÇMaiR 1962 1972 (MilYâR DOUR) BAĞLI OLOUKURI ULKELERE GORE 1962/1972 19:Î 1962 552.2 1.43 226.5 ABD .„ . ... :.: ... 202.8 2.14 AET 64.5 49.6 2.04 DİĞER AT,TIUPA ... . 16.3 855 JAPONYA .„ 10.9 6.64 6.5 DİĞER 25.3 2.89 İM 015.6 T OPLAM . 324.9 fa> 1962de 697, 1972'de 796 çokuluslu şirketi kapsamaktadır.. Kaynak: Dunnlng H. John, Profitabllity «nd Perfonnanc* ol the Worlds Largest Industrlal Coperation, 1975. TA B LO: n ÇOK ÜIUSIU JİRKET HfOiR! Çok Uluslu Şirketi kısaca, birden fazla ülkede yatınmı buiunan ve üretimle ilgili kararlan bir merkezden alan veya kararlanyla kendisıne bağlı sirketlenn yönetimlerini etkileyebilen şirket olarak tanımlayabiliriz. Burada yatırım kavramı üzerinde aynca durmait gerekir. Çünkü yatınm yapmak, şirketin üretken bir faaliyetle meşgul olduğunu gösterir. Bu nedenle, birden fazla ülkede yalnızca satış temsilcilıft bulunduran şirketler, üretken faaliyette bulunmadıkları için çok uluslu sayılmazlar. ÇUŞ'in bir özelligi de, herhangi bir ülkedeki bırım kânnı değil, takat bütün olarak grubun kânnı azamıleştirmek istemesidır. Genelhkle ÇUŞ'ler birden fazla Ulkeds yatırım yaptıklan halde mülkiyet ve yönetim yalnızca bir ü'lkede toplanmıştır. Tabii bunun bir tcaç ıstısnası olduğunu da belirtmeit gerekir. Bunlardan en önemlileri, Royal Dutch Shell ve Unilever şirketleridir. Her ikisinde de Ingiliz ve Hollanda şirketleri mülkiyet ve denetimi paylasmışlardır. Bu gıbt şirketler genellikl» çok meraklı şirketler olarak tanımlanmaktadır. ÇUŞ'ler üzerindekl ekonomilc ve politik tartışmalar özellikla son ononbeş yıl içinde yoguniuic kazanmasına rağmen bu sirketlerin ortaya çıkışlan çok daha eskılere gider. 19. jüzyılda Hindıstan'daki Ingıliz sermayeli Eastern Indian Co.. Meksika'dakı Amenkan sermayeli The Sao Paulo Lıght Co. ve Osmanlı Devletindeki Ingiliz sermayeli Manchester Cotton Supply Ass. gibi... Ancak bu şirketleri, bugünün ÇUŞ'lerinden ayıran bir özellik, o dönenv de her şirketin daha çok kendı ülkesıne bağlı sömürgelerde veya sıyasal etkisinin bulunduğu az gelişmis ülkelerde yatırım yapmasına ragmen, günümuz çok uluslulannın ekonomik sistem fark larınırı yarattıgı engelleri bile umursarnaz bir yatınm politteası izlemelerıdir. ltalyan Fiat'ın Yugoslavya ve Rusya'daki yatırımları bu konuda bir örnek teşkıl edebihr. Çok uluslu şirketlerin birçok ülkede yatırım yapmalarına karşın, yönetim genellikle bir ülkede toplanıyor 1970lerde ÇTJŞIerln yatınm yaptddarı yabancı ülkelerdeki üretimlerinin yıllık artıs hızlannın ' i 10 civannda oldugu saptanmıştır. Üretimin bu denll artışı. Dünya toplam Uretiral artışından iki kat, ihracatı artısmdan ise 'o 41 daha hızlı bir geliyimı Uade efmekted:r. 1S71 yılında bütün ÇUŞ'lerin yarattıkları 500 milyon dolar dejermdekı katma rtn aatıs hasılatı ve ltîrlanmn diğer sektörlerds (aallyst gost*renlere nasaran dahs b s l ı arttnasıdır. Tablo 1, baglı olduilan ülk» reya bölgelere göre çok uluslu şirketlerin satış haaı'.a'lanndakı geüşmeleri on yıllık bır dönem ;ç:n ince>nmektedir. Tablodan da izlenecefi gibi 1972 yılında 052,2 milyar dolarlık sauş hasıla ( 0 1 UIUSLU ŞiRKERERiH SATÇUtlDAKİ GFlŞMElEt 1962 1974 (HftYAR DOUR) Satış H u ı U t i Cçak Endüstrisi: Roekwell Internatıonal (ABD) Boeing (ABD) Lockhead Aircraft (ABD) Klmva »e tlfiç Endüstrisi t'mliver (tngiltere/Hollanda) Eajf (B Almanyaı Hnechest (B. Aünanya) Elcktrik ve Elektronik I B M 'ABD* Gpneral Electr.c <ABD) Phillips (Hollandai Otomativ Endüstrisi O n e r a l Motors (ABD) Ford Motors (ABD) Chrysler (ABD) Petrol Endüstrisi Exxon (ABD) Shell (lngiltere /Hollanda) Mobiloil (ABD) Maldna Endüstrisl Mitsubishi (Japonya) Int. Harvester (ABD) Caterpillar (ABD) Kaynak: Fortuna, Ağustos 1975. 19S2 1633 1.767 1.731 4.136 713 865 1 9 7 4, 4.40R 3730 3722 13.566 8.497 7.821 14.027 13.413 9.443 S1A49 33.620 10^71 43.061 33.037 18529 B.664 4.965 4.083 195514 1962 = 100 389 211 184 330 917 906 643 380 617 31* 391 461 441 S48 481 270 494 2 191 4.791 1329 14.632 8.090 3.377 9.534 6.021 3333 1.873 826 llştlrmelerinde teknik nedenlerden ziyade, ekonomik nedenler roi oynamaktadır. Baska bir deyışle, çok uluslu sirketlenn bu alandakı yatınmları, teknik merakı tatmın degıl, fakat çeşitlı pazarlarda tekelci güçler sa|layarak kârlarını azamüeştırmek amacına yonelıktir. Gerçekten. özellikle benzer teknolojiienn dıger şirketler tarafından geliştirilmesi ihtimali olan pazarlarda ÇCŞlerin süratle yatınm yapıp pazar kaybını önlemeye çalışmalan da bu görüşü k&rutlamaktadır. Yeni teknolojik bulus. .. ^ . '•"'•' ... lara varan araşurmalann genış T A B L O : III fınansman kaynaklanna ihtiyaç BAZI AZ GEl 1MİÎ ÜLKEIERİN G.S.M.H . 1L! (OK ULUSLU JiRKETLERiN SATIS göstermesi bu gibi araştırroalaHAMATURIMN KARS.IU5.TIBM4SI 1 9 7 2 (MHYAR DOLAR, CARi FiYATLARlA) rın ancak çok büyük şirketler tarafından gerçeklestirilmesini SATIŞ ÇOK UIUSLU 5RKETIERİH DOGUŞU rorunlu kılmaktadır. Diğer yant'LKELER: ŞtRKETT.ER HASIL.4T1 G.S.M.H ÇUŞ'ierin tanımını yaptıktan dan bu araştırmalar çok uluslu sonra, bu sirketlenn nasıl ortaşirketin baglı oldugu Ülkede gerGENERAL MOTOBS MEKSÎKA 30.4 30.4 ya çıktığı üzerinde durmak gereçeklesUrUdiğinden. diğer ülkeTÜRKİVE 16.2 FORD MOTORS 20.1 kir. 19. yüzyılm ikıncı yarısınna lerdeki yavru şirketlere arastır122 YUNANİSTAN PHELL 14.0 maların yalnızca bulguları hazır Batının sanayileşen ülkelerindekı 8.6 PAKÎSTAN GENERAL ELECTRÎC 10.6 teknolojüer şeklinde transfer asın sermaye bırıkimı, bu biri8.5 8.1 ŞILI I.T.T. edilmektedir. Burada az gelişmiş kimi gerçekleştiren ve yenı yeni 8.S KOLOMBtA 6.4 UNtLEYER ülkelerle gelişmiş ülkeler araortaya çıkmaya başlamış bulu4.1 1.6 ÜGANDA NESTLE smda bir ayrım yapmak gerenan büyük şirketleri bu serma1.5 TANZANYA COCACOLA kir. Özellikle 1970'lerden sonra yeden en fazla kârı sağlayacak. bazı Amerikan çok ulusluları, Kaynak: Fortuna, 1973. yatırım alanlannı aramaya yöaraştırma faabyetlerinın bir kıs neltmiştir. Gerçekte serbest reU.N. Statıstical Tear Book, 1974. mını sanayıleşmiş Avnıpa ülkelekabetin bütün kurallanyla ışlcdirine kaydırdıkları halde, az geğı dönemde. uluslararası serbest lışmiş ülkeler h a a r teknolojıleticaret kapitalist sistemin temel rın yalruıca ıthalatçısı durumun niteliklerinden birini oluşturrr.akda kalmışlardır. P u şekilde sataydı. Ancak 20. yüzyılın başiarm defer, Dünya Gayri Safi Hasıîa tı ile Amerikan kaynaklı çok u rol için oligapol'.stık pıyasalar yarat ederken. bu oran 1968'de nayileşmiş ülkelerdekı teknoloda ortaya çıkan tekelci kapi : a srmn yaklaşık 1 5'ine eşıt olmakmak zorunluluğundan doğmakta58e >"ükselmışt:r. (3ı lngiltere' luslular başta gelmektedır. Eunu jik gehşmeler, yenı araştırmalalizmde büyük şirketlerin serma ta, 330 milyar dolarhk üretimle Ortak Pazar kaynaklı şirketler de 1S5768 yılları arasmda 10 bü dır. rın ve teknolojiienn ortaya koyye ihracatı mal ihracatmdan da ri, planlı ekonomiler dışmda top yük şirketin sahıp oldugu kıyız>mektedır. Japon şirket!erin:n masını teşvik ederken, az gelişTablo 2, özellikle araştırma yoha hızlı bır gslişme göstenneje lam Dünja ihracatı değerinı 20 durumu ıse oldukça ilginç'ir. 10 metler 3 misli artarken, 1 milyar miş ekonomiler teknolojik bagvm endüstrilerde îllc sırayı alan başlami'Ştır. Ozellikle Ingiltere'ae milyar dolar aşmaktaydı ( 1 : . dolar sermayeye sahip şirketle yıllık dönerr.de bu sirketlenn sakımdan dıırgun ve ikıli bır ekoen büyük üç çok uluslu şirketin tasarrufun belli ellerde aşın bırin sayısı 2042'den 71e düşmüştış has:latı 7 mislı artarak yakla!972 yılında yalnızca Amerikan nomik yapı İçinde, bunyelenne 19621974 yıllan arasında satış rikimı ve gelirin sosyal sınıflar kaynaklı ÇUŞ'lerin yabancı ülketür. Pransa'da ise 1968«9 yıllarm şık 11 milyar dolardan Sfi mi>ar uygunluğu tartışılabilecek hazır hasılatianndski artışlan milyar arasmda adıl olmayan bır bıçıın lerdekı yatırımlarının stok değeda 4000 şirket büyük tekeller tadolara çıkmıştır. Gerçekte Jateknolojılerı ithal etmeye devam dolar ve yüzde olarak vermektede riağılmış olması, bu ülkeden rinin 94 milyar dolar oldugu tahrafından satın alınmıştır. Şirket pon qo'.< uluslulannır. özellikle dir. Tabloda kanımızca iki nok etmektedirler. Çok uluslu şıryapılan sermaye ihracatınm art min edilmıstir. Oysa bu stok b.rleşme'.eri ve satm ahnma'.ar ketlerden az gelişmiş ülkeiere az gelişmiş Asya ülkelerindeki ta üzerinde durulabilir. Bunlarmasına neden olmuştur. son yıllarda daha da yaygınlaştransfer edıien teknolojıler, bu yatınm polıtikalan, Amenka'nın 1962 yılında 32 milyar dolar civadan birincisi ABD kaynaklı çok Baslangiçta, büyük şirketler, rruştır. Buna ornek olarak Isvıçülkeler için ıçsel degil fakat dıs1950'den sonraki genişleme polıuluslulann ldmya endüstirisi hannda bulunmaktaydı. Bu şekilde sömürülerdeki dogal kaynakların sal (yabancı) bir faktör olma nire'de Ciba ile Geıgj'n:n Çibatıkası ile büyük özdeşlik gösterrıç diğer sektörlerde hakim d'iAmerıkan çok ulusluiarınm yatıislenmesı ve bunun için gerekli Geıgy. Hollanda da Aku ı'.e Kr )' rumda olmalan, ıkıncisi ıse, ye teliğini tasıdığmdan ekonomik mektedır. Japon ekonomisi ve tarımlan 12 yıl içinde 3 misli bır olan alt yapı hizmetlerinın ger artıs jtöstermiştır (2). kalkınmaya önemlı bir katkıda nun Akzo olmaları. Fransa'da ni teknolojik gelişmelere açık rihi konusunda unnan bir yazaçekleştirilmesi amacı ile yatırım bulunarak amaçlanan yapısal dePechinery i!e Ugine Kuhima'nm olan kimya ve elektronik endüsr» göre. ÇUŞ'lerin son vıllardaH gelişyapmışlardır. Ancak burada bas me yönleri ve biçimteri mcelenğişıklikleri sağlayacak bır faktbr trilerinde satış hasılatlarında göbirleşmeleri, ttalya'da Monteca TEKEUEŞME VE BiRiKiM olma niteligıni tasıdığmdan ekoka bir soruyu daha yamtiamak rülen hızlı artıştır. Burada ayntini Edison'un IRI, Almanya'da diğınde iki belirgin eğilim sapnomik kalkınmaya önemlı bir gerekir. Tekelci şirketlerin sö tanabilir. Burılardan birincisi. sa ca. tsblodakı tüm şirketlerın NSU'nun Volks\vagen tarafından ÇUŞ'lerm mevcut kaynaklara katkıda bulunarak amaç'.anan mürgelerdeki yatınmları bu bol tış hasılatlanndaki hızlı artıs ve Türk Ekonomisinde yatınmlan sa*m alınması örnek gösterilebi daha kolaylıkla sahip olmak. teyapısal değışiklıkleri sağlayacak ;re!erın kalkınmalarır.a bir katkı belli sektörlerin gittikçe daha az bulunduğuna da dikkati çekmek lir. (4) kelci güçlerini artırmak, ufafc şır bir nitelik taşımamaktadır. gerekır. da bulunabılrmş midır? Bu soru sayıdaki CUS'ier tarafından konketleri satm alarak büyümek, fiBugün çok uluslu şirketler bir ya bir çok tarihçinin ve iktısat trol edilmesi. dijeri ise yogjn yatları â^gllse bile üretimin ma yandan kendi ülkelerinde kontçının vereceği cevap hayır ola araştırmayı gerektiren endüstriFEKNOLOJi SORUNO liyetm: düşürmek amacıyla çesitrol ettikleri pazarlan savunurGelişmış ülkeler arasmda meycaktır. Çünkü sömürgelerden el lerde çalıyan çok ııluslu şirketleli ulus'.ararası pazarlarda girişken, biryandan da uluslararası ÇUŞIerin yeni reknolojiler g»dana gelen teknoloji ahşverislede edilen hammadde'.er, yabancl rinde her ülke beliı olçülerde sermayenin geldiği ülkede islenhem de satıcı durumunda buludıği gibi. hammaddelerı ihracat nurken az gelişmiş ülkelenn merkezlerine aktarmak içm geher zaman alıcı durumunda buTiFFANY lıştirilen alt yapı hizmetleri de, lunmaları bu ülkelenn pazarlık fiziksel anlamı dışmda yerli ekogucünu onemli ölçüde azaltan nomi ile birleşememiştir. Bur.un bır faktördür. Birleşmış MillPtda ötesınde sömürgelerdekı yatılerın bir raporuna göre az geîışnmlar yalnızca bu ülkelerin kalmiş ülkelerin bu pazarlık güçlekmmalanna katkıda . buîunmarindekı zayıflık aynı teknoloıi makla kalmamış, fakat ticari kaiçin gelismış ülkeiere nazaran pitalizmi teşvik ederek bu ülkeTciO '"rTO arasında, aynı isi gölerin endüstriyel kapitalizme geç ren teknik personel için ise, yamelerini de önlemiştir. bancı personele 50 misli daha II. DUHYA SAVASIHDAH SONRA fazla iicret ödenmesine neden olmaktadır (5) Diğer bir tahmiIkinci Dünya Savaşmdan sonne göre, az gelişmiş ülkelenn ra ÇUS'lerın özellikle az geiiş196« yılında yabancı şirketlere mis ülkelerdeki yatırımlarının ödedikleri lisans ücretleri 1,5 mıl yı UMUT, yapısı degişmeye başlamıştır. Bir yar dolardır. Fakat bundan da /il P E yandan gelişmiş ülkelerin senteönemlisi, bu rakam yıllık ortalatik hammadde üretimine geçmema Tc20 artış göstermektedir. leri sonucu petrol dışmda az gelışmişlerin hammaddelenne da ha az ihtiyaç duymaya baslaına(1) U.N., MuJtinattonal Corporaları, diğer yandan bizzat az geGARTH rions in \YorId Development, lişmiş ülkelerden gelen sosyal ve 1973 (Birleşmiş MUIetier l a siyasal baskılar, yabancı sermayını). yeli şirket yatırımlarının yalnızca doğal kaynakların işlenmesin(2) WEISSKOPF E. THOMAS., de kalmayıp, endüstri kesımine American Economie Interesta de kaymaya başlamasına neden In Foreign Cotmtries, Mlshiolmuştur. ean Üniversitesl, 1974. tikleri rekabetten, gelecek yüzyılın başlarında dünyadaki s^bıt değerlerin planlı ekonomiler dışında 200 çok uluslu şirket tarafından kontrol edileceği hesanlanmaktadır. Gerçekte bu gelişimin lılerini tarihi perspektifi icin de de görmek mümkündür. Örnegin A.B.D.'de 1929'da 100 büyıjk şirket ekonomideki toplam sabit yatınmların % 44'ünü kontpasarlarda rekabet etme sarası ıçmdedırler. Bu savas süresmce, şjrketler arasmda yeni birleşmelerin dotması, tekelci güçlerin ya ratılması kaçınılmaz görülmektedır. Kısaca şirket birleşmeleri ve birikim. uluslararası plyasalarda kalabilmek, büyük ölçekte Uretım yapmak, yeni yatınmlar içüı büyük miktarda sermaye sağlamak ve kârların artınlabilmesi Japon çok uluslularının özellikle az gelişmiş Asya ülkelerindeki yatırım politikaları, ABD'nin 1950'den sonraki genişleme politikası ile büyük özdeşlik gösteriyor. (0K UIUSLU JİRKETLERİN GÜCÜ ÇUŞIerın özellikle son vıîlarda fazlaca taıtışma konusu vapılması iki etmene bağlanabihr. Birincisı, bu şirketlerin elde ettikleri inanılmaz ekonomik t Çikincısı ıse. bu gücün zanan zaman pol"ik a'.anda da kullanılmak isteı.nesıdir. Bu şirketlerin ekonomik gurü hakkında bırkaç sayrai omek vermek i k ü (3) BARAN P., Monopoly Capltal. Pmqnin Books, 1370. (4) TLGENDHAT C , The Mnltinattonals, Penqnin Books, 1971. (5> The COLOMBO PLA>*, New Zealand. 1?73. YASIN: IURKİYE DEKİ 6EUJİM