19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Kl f eçım yıhndayız Bugunku sıyasal ve toplumksal ortanıın, sağhkh, namuslu ve dınık, duzînlık jı/nde bır seçım yap'.ır^asına slvensiı p olmadığı konusunu, aklı Daşmda butun ya :ar işleyerek bu noktadakı kj,ku ve tasJarını trtiyorlar. Ben şımdılık bu no<ita uzerıntie duak değılim. • Türldye'de bütün gilçlerin uz»rinde y«»anın üstünlügünü egemen kılmak. Aynı tüzuğun ikıncı maddesınde «Halkçıhk» kavramı ele alınırken. «Halk Partisının gozunde «Halk» kavraraının herhangi bır sınıfa bzgü olmadığı, hiçbır ayncalık iddlasında bulunmayan ve genellikle yasa onunde tam eşıtlığı kabul eden butün blreylerm halktan olduğu, halkçılann hıçbır aüe, hıçbır sırıf, hıçbır topluluk ve hıçbır bırey ayrıcalığını kabul etmeyen ve yasaların konulmasında tam ozgurluk ve bağımsızlık tanıyan klşiler olduğu» açıklanıruştı. Bütün bunlar Halk Partisinin kunıluş temelmde «Halk İktidan» mayasının jattığını Dize açık seçık gostermektedır. CUMHURİYET 20 JÜBAT 1977 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER İKİ ÖRNEK... loganlar Seçımlerın CHP ve AP arasmda. düşünce ve sler yonunden de çok çelaşmeli geçecefi sımlen açık seçık goruluyor. AP lıden, partısının ıpagandasını en çok' # CHP'nin solcu blr parti olduğu, Soıyalist ternasyonale girdiği ve komünistleri koruduğu, • Parlamentonun üzerinde bir Anayasa Mah nesi ve Hukümetin üzerinde bir Danıştayla, acası, hugunku Anayasa ilc iş gorme olanağı lunmadığı. uJkemiz için gnçlü bir yıırütme orıı serektiği, îtaları uzerırde yoğunlaştıracağa benzer. Gerbıınların gerçek olmadığını Demırei bılır. Bıama, Turk Halkının çoğunlugunun bunları bü dığır.ı düsunerek, yıllardan berı soyledığıni, ka baska aejışlele yınelemekten gen kalz Onumuzdekı aylarda da soyleyecek, soyleek. «Söyleme ol sözü kim eylejesin sonra hiı» dızesmdekı hıkmet, Demırei ıçm hıçbır zan geçerlı değıl çunku. Demırei ve ortakları soy ecek, bızde.eskı bır ozanın: «Kelâmından olur lir kişinin kendi mikdan» dızesini hep gozmae bulundurarak ve «Sövlemekten söz uıar ar emek ,' Söyleyenden dinleven Srif gerek» ekrıne uyarak, dinlsyeceğiz. Yalnız Demırel'ı ' Bıze manevıyat öğüdu vererek, yalnız bu dunla degıl, öte dünyada cennet vadedenleri de leveceğız: «Hâne berduşı cihânız, evi sattık \edik / Simdı bır külbel vîran umanz ukja» dızelerını, bugunkü enflasyon ortammda eleye yıneleye. Aynca kurtlarla koçların seslerinl de dinleseğız CHP lıden de partisirün propagandasını en 9 Hırsızlık. suistımal ve asavişsizliçin hiç dönemde MC iktidan döneminde olduğu kar cenis bovutlara ulaşmadıgı, • Halk iktidannı kunnanın nlçin gerekli ol?u. noktaları fizerinde yotrunlastıracaS» ben. Ozellikie sorut bir ka\ram olan «Halk lk*rı»m, biıtün halkın anlaıacath biçimde avdına kavusturmak, CHP'nin başlıca çabalanndan i olacaktır, bu seçlmlerde. HALK ve İKTİDAR Hıfzı Veldet VELiDEDEOĞLU Türkiye Barolar Blrhğl Başkanı Prol. Dr. Faruk Kıem Qe,3^ubat 1977 tanhiı Cumhurıyet' te yayırüanan <Halk İktidan Deyimı» başhklı yazısında, bu deyirrnn ıçerigüıln ayduılıga kavu?turulmasını onenyor, «Halk îktıdarı, çofulcu, özgurlukçu demokrası anlayışı ıçmde bır degışıklik iddiasıdır» dedıkten sonra, çagımızda Insan olarak •Vatandas» kavramının öne geçtiğlni bu kavramın bır >Hak sahibi» olarak önenı kazandığını ve yasama, yürütme, yargı organlan karşısmda «Vatandaş>ın artık eskl idare hukuku oğretısınde oldugu gîbl <Idare edüen» durumunda bulunmadığmı bellrtıyordu. Bır demokraside kavramlann açıklığa kavuşturulması. demokrasi çarkınm düzenll işlemesınin baş koşuludur. Çagımızda demokrasının: «Halkın, halk taralından, halk yaranna yonetılmesı« demek olduğu, uzun yıllardan berı bu sutunlarda çok kez yınelendı va bizom toplumumuzda butun huzursuzlutüarın, «yor.etımm halk yararına değıl bır mutlu azınlık yaranna yonelık olmasmdan. ılen geldığı belırtıldı. Bızırr eskıden berl «Halk ıktıdarı» deyımınden anladıJımız şey, «Halk yarannı isteyen ikndar»dır. Ama «Halk. nedir? G«nel blr tanımlamaya pöre «Bir Ulkede bellrli bır zamanda yaşayan yjrttaşların tumü halktır». Şu halde bu tanıma göre «Turk halkı» denüince, bundan, soy, ırk, zengin, yoksul, yöneten ve yönetılen ayınmı gozetılmeksizın, bugün Türkiye smuları içinde yaşayan yurttaşlann hepsi anlaşılmak geretar. Türkiye Büyük Mlllet Meclısl'nın, padlaahlıSı kaldıran 12 kasım 1922 tarihll karannda şu cumleler yer almıştır: « Kişısel egemenlik: ve saray halta lle yöreslndekilerin eglence düşkünlüğü temelıne dayalı bir saltanat yerine ulus, asü halk yığınlannın ve kÖTİnnün haklannı konıvan ve mntlulujhrnu sa|layan bir halk hukflmeti yânettmlni kurmuş ve koymuştur. Böylece Türkiye Bt4yüX Mıllet Meclisl aşajıdakl hususlan yayınlamaj» ve lllna karar vermlîtlr: «Aiiayasa ile TttrMye halkı, rgemenllk >*1> lannı. gerçek tematlcısı olan Turity» Büyülc Mlllet Mecllsının manevi klşilığınde, terkedılemez, bdlünemez ve devredılemez bıçirnd» t'msfle ve eyîemll olarak kullanmağ* ve u'ıwal :radeye dayanmayan hiçbır erkı ve kıuiılu tcjıımamags karar verdigiiıden. Ulusal Ant (Misaki Milll) sınırlan Içind* Türttiye BÜ7ÜİÎ MVJ1« MeoUsl hüküraetlnden başk» htikümet blçbnl maz. Bu nedenle Türkiye halkı, i:«ıs9l et;en.enlıgo dayanan îstanbul'dakl hüklıınev bçjıunı, lb mart 1930 tanhinden ltıbaren sürpklı ve .îe=.ın olarak kaJdumış ve tarıhe gömmü=;rur. (T.B.M. M. Kavanın Mecmuası, Cılt I, S. 380 381) Bu metlndeki Türkçeleştırmeda ^MJie » sdzcügu yenne «Clus» sozcugü kullan;Lm^, ama mrkaç kez yınelenen «Halk» sdzcugurıe hç dokunulmamıştır. Demek kı, 1 araıık 1921'de Meclıs kürsusünde Atatürk'ün kullandıgı «Halk riükümeti» deyimı, 1 '2 kasım 1922'de, ialfan*tın kaldınlması kararında «asü halk yığnn sr.nır ve kövlünun haklannı koruyan ve mutlnluğı'nu saclayan bir halk hiikümeti» bıgimmae yne enmış ve tarumlanmıştır. Şu halde «Halk ıktıdarınm gorevı asıl halk yı£ınlarmın \e ko\lunün haklannı korumak ve mutluluğunu «»glamfarftır. 30 Ağustos 1922'de elde edılen Büyuk Zaferden sonra, henuz Lozan Antlaşmasının ımzalanmadığı ve Cumhurıyetın ılân edilm'sdıgi Dir t.arıhte, Turkıye Buyuk Mıllet Mecksi E^ŞKanı ve Baskomutan niteliklenru taşıyan Gfzi Mustafa Kemal, Halk Partial adıyla bir parti kurma* düşünceslnde oldugunu, 1922 yılının ailık ayında açıklaınıs ve bu çabasında «Bütun halıcm yardımını ve bütun aydın ve vatansevsrlerın katkısmı umdugunu» (Hâkımıyeti Mıllıye, 7 aralık 1C22) ve bır süre sonra çıktığı yurt gezısınde, 18 ocak 1923'te Izmit'te yaptığı lconusmada, «Kurccagı partinin, bütün ulus bıreylennın du?ü.'jce ve :steküenni içerecegün»; 7 şubat 1923 te Balıkesır' de yaptığı konuşmada ise «Halk Partisı dnıldiğı zaman, bunun içinde vatandaşUrdan r> r bölumünun degıl, bütün ulusun bulunacagını» soyledl. Gezilerden sonra, Halk Partisının tuzügiıvle uğraştı ve hazırlanan tüzük. o yıl yapılan scçımler sonunda toplanan îkinci Tür'ınys Buyı.k Millet Mecllsındeki Müdafaai Hukuk Grubuna mensup mllletvekıllerinın toplantısında «abul edı^di (9 eylül 1923). Meclis Gnıbu bu türagü kabul ederken, «Parti Kongresı» veya <tKur.:cu Heyet» görenni yenne getırmiş o'.uyord'i. îjfe bu vurulca kabul edılen Halk Partisı tüzüğünün bırinci maddesınde partinin amaçlan şöyle belirlenmışti: • Ulusal Egemenhğm halk tarafmdan vo halk içln kullanılmasına onderlık etmek. # Türkıye'yi çajdas bir devlet durumuna yükseltmek; Engelleyen Öge Eskı devlet yonetımınde, yonetld ve rarlıklı zumrenın dışında kalan, çoğu eğıtımsız ve yoksul kişilerin tümune bırden «Halk» denılırdi. Bu, eski Idare Hukuku oğretısmdekı «îdare edılen zümre», daha doğrusu «Yonetilen yığınlar» idı. PadişabJık, krallık gıbı rejımlerde geçerlı olan «Yoneticı Yonetilen» aynnu, Cumhurıyet ve demokrası rejunlennm idare hukuku oğretılerınde de uzun sılre varlığım korudu. Son çeyregı ıçmde bulunduğumuz 20 yuzyılın başlarında Batıda yayimlanmıs hemen bütün ıdare ve Ana yasa hukuku Idtap'arında halkın: «îdare edenler Idare edilenler» dıye ıki zümreye ayrüması, bu hukukların dayandığı temel oğreulerdendı. Ancak demokrasi rejımlennde bu bğretije: «tdare edenler, halkın (yanı ıdare edılenlerın) »eçinıi ile belirlenir» bgesi eklendı. Böylece halkın, belırli zamanlarda yapılan aeçımlerde sandık başına gıdıp kendısıra belırli blr sure yönetecek kışılen seçmesı, «Demokrası uygulaması» sayılıyordu Halk çoğurüuğunun sandıktan çıkan oylarmda belıren eğılımın «Ulusal lrade»>ı oluşturduğu ve bu ıradeyı kullanma yetkisinin de, seçilen temsılcilerden oluşan parlamentoda toplandığı kabul edllıyordu. Bu, bizim bütün yazılanmızda «sandıksal demokrası» olarak nıteledığımiz «sayısal» ve «sivasai» demokrasl idi. Ne var ki. bu tür demokrasi uygulamasında oluşan iktıdar, «halk iktidan» olamıyordu bır türlü. Çünkü bu ıktıdarlar, yukarıda saitanatm kaldınlması karanndakl «Asıl halk yıgınlarının ve koyhtaun haklannı korumak ve mutluluğunu sağlamak» ilkesinı gerçekleştıremiyordu. Bunun nedenı boyle demokras:lerdekı ıktıdarlann halk yaranna ışleyen ıktısadî ögeden yoksun olmalan ve salt sıyasal bır nitelık taşımalan idı Acaba Türldye'de «Halk ik+ıdan»nı gerçeklestireceğım soyleyen CHP, Başbakan Demırel'ın durmadan ymeledığı gıbı, 1961 Anayasası \e bugünkü Cumhunyet rejımı dışında, yepyeni bır sıyasal ve ekonomık düzen kurma 6zlemini mı taşımaktadır? Cumhunyet rejımı tehlıkede mıdır kı Demırei ıkide bır «Cumhuriyeti koruyacağızdıye haykırmaktadır' Izın verirsenız bu noktayı ve iktisadî iktidar konusunu gelecek hafta ele alahm. ıbns konusunda gerici \e tutucu basından sıkJnk se«ler yukselir: «Turk askerinin canı pahasına sağuuunış bir başanyı konferans masalarında jitirmijelim.» Türkiye, Kıbrıs'a toprak fethetmek ıçın çıkmış değildir Yine de bu uyarıyı dikkate aımaK gereK l^ttnKa tannte örnekleri gorulmuştür: Bazan savaş alanında sağlanan başarı, politikacüann elinde >enılçı>e dönuşür. Bazan tersi olur: Politikacının eli sa\aş alanlarına uzanır: başarı olanaklanm jıkar. Bu iki ture iki örnek. Padişah Ikincl Abdulhamit döneminde çarpıcı biçimde görulebilir. Abdülhanüt'in padişahlık suresinde iki onemll savas, tüm acılanyla yaşandı: 187778 Rus Harbi.. 1897 Yunan Harbi.. K alk İktidan Bu kor.uda arka arkaya İ yazı yayım'.ayan W umhurıyet 8 ve 9 şubat 1977» Ilhan Selçuk, alk Türkusünü, halk nakışlarım, halk oyunını, halk deyişlennU çok sevdıklermi sbyleılenn «Kalk îktidan» sözünden nasıl urktÜKın: ve bu sözü tehhkeli bulduklannı ne guze' [atıvor VL Atatürk'Un 1 aralık 1921'de Turkıje vuk M:lle; Meclısı kursusunde şöyle konışiınu anımsa*ı\ordu «Sosvoloji noktasindan im hHkümetimbl irade etmek lâzun gelirs«\ alk Ilükumeti rieriz.» "Bir Ansiklopedi OKTAY AKBAL Evet Hayır TARTIŞMA Yurttaşlar yasasına yeni bir öz ve biçim gerek Tarihsel gelisim içinde kisilerın bır kaostan kurtulup düzenli yıjınlar halinde yasamaya başlamalan ile birlikte hukuk kurallanna baglı kalmanın gereklılijl de duyulrnaya başlanmıştır Toplumsal duzen, eski çağlarda dinsel kurallarla yön bulur, biçımlenlrdı. Hukuki oluşum içmde etkıSIE ve tınsel yaptınm gucunu ıçeren dın ve ahlâk kuralları, yerını geçerlı ve somtıt yaptırım (mUeyyıde) gucunu ıçeren hukuk kurallanna bırakrmştır. Bızde ıse dinsel hukuk, uzun yıllar eskı Turk ve Osmar.lı toplumunda egemen olmuş ve klasik hukukun genel ayrımına bağlı kalmamıttır Yurttaşlar yasasının kabulünden once yururlükte olan ve bireyler arası ılışkılerı düzenleme amacıyla hazırlanan Mecelle yaklaşık yanm yuzyıl uygulam* aıar.ı buldu|u halde, OzeUikle Turk toplumunun aldığı yeni blçımle uyum sagiayamamıs ve çağının gerlsinde kalrnıstl Cumhuriyetın ilânından sonra yeni bır toplumsal duzenın kurulmacı çabaltn koklU reforml»nn yapılması zorunluluğunu da ortaya çıkarmıştı. On yılhk blr fsUrec! içeren bır dizı devrim içinde yeni bır Yurttaşlar Yasasının kabuiu uygar duzenın kurulmâsl yolunda en yllrekli afamayl oluşturmuştur Ne var kı, Turk toplumunun yasam düzemni deglştirecek olan bu köklü yenilıkleri kısa sürede tamamlamak gereklıligi vardı. Aslında bir oluşumun İlk asaması karar, son asaması eylemdir. Karar \t eylem arasında geçecek süre ne den11 kısa olursa ba.«arı oranı da o denli yüksek olur. Blr dızi devnmın yapılması zorunluiugu, o günkü koşullar içinde fazla uzun bır zamanı bekleme >e uygun duşmuyordu Ote yan dan Batıh anlamda modern yasa teknığını bılen formasyon sahıbi hukukçular da parmakla sayılacak derecede azdı Bu koşullar, yeni bır yasa yapmak tansa, Turk toplumunun sosyoekonomık yapısına en uygun düşen yabancı bir yasayı «ıktibas» (Reception) yoluyla almayı gerektirdi Ve ıktibas içln en uygun yasa olarak da Isviçre Yurttaşlar Yasası seçıldi. Eski bir öğrencisi olmaktan her an gurur duyduğum deferli hocam sayın Hıfzı Veldet Velidedeoglu, Ulkemızde Meden! Hukuk devrıminin bilimsel yönünü saptarken üYurttaslar Yasası ile ulkemızde ger çekleştirilen sosyal devnmın, uluorta ve gelişıgüzel bır davranısın degıl. btckı uluslann bu »landa geçırmış olduğu tarih•el evrimın ıncelenmesinden sonra kararlastırüan bilımsel bır davranışın sonucu oldugunu» açıklar Yabancı bır toplumun gereksinmelenne uygun olarak hanrlanan bir yasamn bizım toplum yapımıza uyum yeteneglnde bu bilimsel davranışın pajn elbette bujuktur. Yurttaşlar Yasası, kışıyı sosyal bır varlık olarak ele almış ve dogumundan olümune kadar geçırdıgi evreleri ölçü kabul ederek once gerçek ve tuzel kısılerin statüsünü, daha sonra sırasıvla evlenme boşan ma, mal rejımı, hısımlık gibi sile ilişVu'.erıni. mırasçUann kımlığı, olume bağlı edınımler, mıras;n açüması gıbı kişınm olumuyle onaya çıkan nvras ilişküerım, mulkıyet, zilyedlılc, tapu kütügü gıbı eşya ilişkılerını ve ayn bır kıtap halirde de so:leşmelerden doğan borç ılışkılerını düzenlemıştır. Bagnaz çevrelerin yeni yasaya karşı yapüklan eleştirıler, kişi, aile, miras, eşya ve borç ilişkilerinin her toplumun yapısal ozelllğine göre değişiklıkler göstereceğı noktasmdan kaynaklanmış ve Isvıçre'nin kantonal yapısına göre hazırlan mış bır yasanın, jüzyıllarca dinsel kurallardan kaynaklanan Türk hukuk »istemıne ve toplum düzenine ters duşecegı nok tasında odaklanmıştır. Fakat uygulamada geçen 51 yıl bu kuşku ve elestirilere yer bırakmadı. ÇUnkü her ne kadar aynen alınma yöntemi uygulandı ise de, Isviçre yasasının her normu aynen aunmadı veya değıştınlerek alındı, ekler yapıldı Öte yandan yargısal kararlar ve doktrindeki bilimsel çalışmalar, Yurttaşlar Yasasma daha uyumlu bır uygulama yeteneği kazandırdı. Nitekim gerçek hukukun ancak uygulama ve yargısal kararlarla yaratılacağı gunümüzde hukukçular tarafından kabul edılen bir gerçek olarak gozukmektedır. Gerçekten Yurttaşlar Yasası, kabulünden bugune değm başanyla uygulanmış ve dinsel kokenlı Mecelle'nın duzenlemedığı ılışkileTtn açığını da kapatarak Turk toplumunun uygar bir düzeye getirilmesi yolundakı çabalara en buyuk katkıyı yapmıştır. Türk Yurttaslar Yasesınm 17 şubat 1928'da kabulünün üzennden tam 51 yıl geçtı. Ne var kı, 51 yıl oncekı ülk.e koşullan, bugunkü ülke koşullan ve olanaklan ile eşdeğerh değlldir. Bu yuzder> Turk Yurttaşlar Yasasının hem bıçım, hem de içenk yonunden bır degisime tabı tutulması gereklıligi günumuzde artık ıyıce duyulmaya başlanmıştır. Çunkü yasalara, değişen toplum ve ülke koşulları paralelınde yenl blr bıçım ve öz kazandırmak kaçinılmaz bir zorunluluk tur. Bir gereksmme olarak duyulan bu gelışım ve defışımın konuya Uışkin tüm ınceleme ve önerilerin değerlendırılerek. 51 yılda oluşan geleneksel hukukun veTilerıne ve yargısal hukukun gOstergeatne bafh kahnıp, TUrk halkının yaşam koşullan da gözlemlenerek bır an önce yamlması her uygar vurttaşm başta gelen bzlemlenndendır. Ilaluk ÇAGDAŞ «Doğai ktr varhğı lnsan etmek» f&ç iş. Ama yüzyıllardır duşunen, duyan, anlayan kafalar bu amaç uğruna çalışmışlar. Lrerçek ınsanı yarattnak içm bırbırı ardına çozulmnş, açılmıs, arUya çıkmış yasamın, insan denen varhğın fizleri .. Bunu, f)Ugi sevgisıne sahip kişiler yapmış. Bilginler, rilozoflar, ozanar, yazarlar, düsnnflrler . Orhan Hançerlioğlu ilk clldi y»yınanan «Felsefe Ansiklopedisi»nin başına yazdığı yazıda «Böylesine bir bilgi sevgisinin tntkunu olarak, yardımcısız \e denet•isiz. yasamımla sınırlı bir «ürede vapmava çaiıstığim is, yapılması eerekenin sadece bir tasanstnı çlrmektir» diyor. Bu yapıtını da «yüzyülar surtrslnce doğal bir \arlı|ı insan etmek ıçin uğraşan bütun değerlere borçlu» oldaguno söylüyor. Orhan Hançerlioğlu üzerinde gclecefin araştırmacıları sanının çok kafa yoracaklar. Biz, >ıllardır yalanunızda gördu;ümur, dostluk ettiğimiz bir \azar arkadaşın ilerde, yannkl Kuşaklarc» nasıl ovçulerle karşılanacağını bilemeyiz. Bu, blrblrl ustüne konan kocaman yapıtlar «înanç», «Felsefe», «Ikti>at» sdzcukleri, şimdi de ciltler halinde >avınlanmaya başlanan •Felsefe Ansiklopedlsi», Hançerlioğlu adını uzun yıllar yasatacak, bir araştırmacı, bir dusumir, bir incelemeci olarak kuşaklar boyu belleklere yerlestlrecek .. Oysa Hançerlioğlu »ürle başladı işe. Sonra, roman, fiykü yazdı. Romauda kendine vergi bir ustalığı, bir biçim anlayışı lardı. «Biıyuk Balıklar», «Ail», «Bordamıza Vuran Deniz» fibi az sayfalı, ama irice yofun romaniarı kısa zamanda yahancı dlllere çevrllecek kadar ötg&n \apıtlardı. Hançerlioğlu her ya bir roman yayınljyordu. Sonra birden felsefe ile, felsefeye jalan konularia ilfllcnmeye başladı. Bir denemecinin el attığı konular olmaktan çıktı bu çalışmalar. YUlardır bilımsel alaııda çalıştığmı gösteren kanıtlardı bunlar. O bilim dalının uzman klçilerlnden beklenlrdi geniş yığınlan ajdınlatıcı yapıtlar \ermeleri. Ojsa, bir >azar, bir hukukçu, kendini felsefeye vermiş bir aydın, bir Orhan Hançerlioğlu, ardı ardına yararlı çalışmalarını sunuyordu okurlara . Şimdi en büyük çalifmüsının ilk cildi elimizde: «Felsefe Ansiklopedisi». Daha önce «Felsefe S>ozlüğü»nu okuduk. Tek bir ciltte felsefeyle ilgül konulan alfabetik sıravla bir araya toplanııştı. Yülardır süren de\ bir çalışmanuı ilk ürünu olan «Felsefe AnsiklopedisUnln blrinci cildi geçenlerde jayınlandı. Bu ılk ciltte Kavramlar \e Akımlar incelenmektedir. A'dan D' ye dek «kavramlar ve akımlar» tek tek ele alınmaktadır, oldukça geniş maddeler halinde Hançerlioğlu'nun, bir edebiyatçı. nuı, mesleği hukukçuluk olan bir ajdının yurdumuzdakl İlk Felsefe Ansiklopedlsi'ni, hem de tek başına haztflayıp, kamuoyuna sunması ayrı bir incelemeye değer bir konudur. Nive bu îşi felsefecilerimiz, bu alanın uzmanları, profesörleri, doçentleri yapmadılar da, romancı olarak tanınan Hançerlioğlu başardı? Bunun çfizümünü yapmak bana düşmez. Aına Hançerlioğlu'nun bu çaüşmasını eleştirmek, eksiklerini, yanlışlarıru varsa ortaya çıkarmak bu felsefecilere duşer. Ama bakıyorum kimse bir şey demivor, bir şey yazmıyor. O zaman da biz ayduılanmak. öğrenmek iste>en okurlar, Hançerlioğiu'nun bu jararlı, dğretici, aydınlatıcı kitaplarını birer baçvurm» aracı olarak kitaplığunızın en onde jerinde saklıyoruz. Hançerlioğlu «Felsefe Ansiklopedisi»nin başına yazdığı yazıda dijor kı: «Görüleceği gibi bu lasarı bile birçok ciltleri doldurmaktadır, hem de olanaklarmın zorunlu laldığı bütün eksiklık ve yanılgıları taşı>arak. Bem avunduran. bu eksiklik ve yanılgılaıin Szden çok biçlmde bulundugu ve her eksik çabşmanın daha az eksiğinin gerçeklcjtiricisi oldugu sanısıdır.» HançerUoğlu'nun yazarhk yeteneji, konulan dağıtmadan, en az özliı sozcükJerle oktıra vermeyi basarıyor. Herhangi bir konuda ajdınlanmak mı isthorsunuz. Orneğin «altbilinç» nedir, ögrenmek ml Istlyorsunuz, açarsınıı bu maddeyi, oktırsunuz. Ornek olarak sıze bu maddeji Ansiklopediden olduğu gibi sunavım: «Altbilinç (Os. Tahteşşuur, MaUhteşşuur, Mimemşuur, Gayrl meş'urun bih. Şuuraltı. Fr. Subconscent, Al. Unterbe\vust, lng. Subconsdous. It. Subcosiente Subcoslo). BUinç süreçlerini etküeyen bilinçdışı ruhsal süreçler Dilimizde daha çok bilinçaltı deylmiyle dile getlrilmektedlr. Kimi sbzluklerde '(Orneğin Bk. Lalande, Nocabulaire de la PMIosophie, Paris, 1926 C. II, S. 805) güçsüz bilinç (Os. Zayıf şuur, Fr. Faiblement conscient) olarak tanımlanmış ve bilinçdışı (Os. Gajm şuur, Fr. Inconselent) deylnıiyle anlamdaş sayılmışlır. Bk. Blllnçaltı, BUlnçdısı, BUlnç, Fröydçülük. Işte böyle bir yapıt Hançerlioğlu'nun «Felsefe Ansiklopedisl». Bugöne dek bu alanda ortaya koıunuş en biiyıik Inceleme yapıtı.. Ben bir yazar, blr biigısever olarak böyle yapıtları, böyle ansiklopedileri basncumdan ayırmaoı. Ancak övgüyle karşılanm bu tür çaiışmalan... Bilimsel elestirisini de bu alanın uzmanlarmdan, yetkili kişllerinden bekJerim. Yapmazlmrsa, yapamıyorlar her halde der, Hançerlioğlu'nun, varsa onun fibi bu tür yapıtlar verenlerin değerini dah» çok kabul ederim. «BUgi sevgisinin tutkunu», yazar, Orhan Hançerlioflu dostumuo bu yenl yapıtını tüm okurlanma öğütlcmek istiyormn. yararlı bir oğüt verdiğime uııuıarak... 18771878 OsmanlıRus Harbi blr yenllglyle bltmlşMr. Ama bu yenllglnin dalgalanncia kahramatüık çırpınışlan izlenir. Ple\ne destanlaruıın izlenimleri ve Gazi Osman Paşanın jankılan gunumuze değin uzanır. Acaba böyleslne ozverijle çarpısan bir ordu niçın yenilmiştir? Bu sonıya >anıtı Şe\ket Surevya Aydemir'in «Enver Paşa» adlı yapıtının birinci cildindeıı özetliyebiliriz: «18771818 muharebelerinde Osmanlı kumandanlanvla askeri, kendi jctersizliklerinden gelcıı bir bozçuna hiçbir jerde ıığramadılar. Kumandanlar çoğunlukla iji, cesur ve işlerinde ehildiler. Asker, yiğitçe harbetti. Ordu yeryer muzafferlyetler kazandı. Hatta yalnız bir harbın değll, çağın da en şanlı direnis örneçi olan Ple.Tie muharebeleri bu sa\aşların hikâjeleri ıçindedır. Sonra muharebe başlarken Osmanlı ordusu karşısındaki dusmana göre, ne sayı, ne sllâh, ne top gücu bakımından aşağı değildi. Sultan Aziz, \btlulhamite i\i bir ordu ve giıçlü blr donanm» devretmiyti. Buna rağmen ordu mağlup oldu. \ e bunun bütün askerî tarih uzmanlarınca kabul edilen başı nedeni. muharebelenn harp meydanlanndan değil, s»ra\ paşalarıvla sara>dan idareye kalkıiılması haUsıydı. Padişah bütün hareketleri saravdan değerlendinnek, saraydan emirler \ermek. stratejik ve taktik mane\raları sara>dan dıizenlemek; ve bunları o zamanın tek telsrraf hattıyla >olsuz Balkanlarda ordulara ulaştırmak jrlbi korkunç bir hata lçin(IPMII. Halbuki padisab bütün saray şehzadeleri gibi ciddl bir tahsit gormemı^ti. Amcası Abdülaziz'le seyahati difinda tstanbul'dan ayrılnıamıstı. Memleket ve mesafe hakkında hiçbir fikri \oktu. Cuma selamhklanndaki merasim bolüklerinden başka askerı bırlik görmemişti. Harita okumayı ve değerlendirmeyi hiç bilmijorriu. Buna rağmen ordulann başındakl Türk kumandanlanna saraydan emirler vermekt« ısrar ediyordu. Ozetle 18771878 Rus Harbinde Türk ordusunu, Ruslardan ziyade sara>ın ve Abdülhamit'in bilfisizllği, inadı, \ehml yendi.» Evet. Lise 3'dncü suııf tarih kitabında göklere çıkarılan «müstesna dış politlka dehasıtmn kumandanlıfı böyle • Ya 1897 OsmanlıYunan Harbinde ne oluyor? Bu kez durum tersinedir. Yunanlılarla gerginlesen !H»Hler savaşa dönüşflnce, Türk ordusu kesin bir zafer kazaniyor; düşmanı yenilgije uğratıyor. Ne \ar kl Türklye savaştan yenik çıkmışçasına zararlara uğruyor muzakere m» salannda... «'Müstesna dış politika dehası Abdülhamlt»in zavallılıgıdır bu... Genel Kurmay Başkanlığı Harp Tarlhl Dalresl'ntn yayınladıği «1897 OsmanlıRus Harbi» adlı Idtabın 262'lncl sayfasında bu gerçek şovle dile getirllir: Zaferle sonııçlanmış saıasm sonucunda imzalanan «rantlaşma ile, 1881'de A\rupa büvuk devietlerinin baskısı ile milletin bağnndan koparılmış olan ve bu kez akıtılmıs kan pahasına kavuşulmu; bulunan Tesalya topraklan Yunanlstan'a bırakılıyordu. Bu antlaşmanın imzasından iki hafta sonra, 18 Aralık 1897de A\nıpa buyuk devletleri (Almanya, Avusturra Macaristan hariç) Girıt adasımn Osmanlı hakimivetinde muhtar blr rilayet olmasını ve Müslümanlann emniveti saglandıkça Türk askerinin Ada'dan çekllmeMnl ilan ettilrr. Boylece jalip imparatorluğun Ada İle bağlan tamamlyle gevşetilmiş ve mailup Yunanlılann İlk fırsatta Ada'yı llhak edebilmesi işi kolavlaşmış bulunuyordtı.» • Abdıilhamit doneml. hem islibdat hem somürgelesroe sOreciydi. Zaten bu ikisı birhirivle bağmhlidır. Sömürgeleşen bir devletln bavınriaki karanlık ve hasta padişahı ço•uklarımıza gerçek yuzujle tanıtalım; mlUlyetçllljHn koçnlu budur. + TÜRK TARÎH KURUMU'NUN DUYURUSU Atatürk'un 100 doğum yılı nedeni ile Türk T»rih Kurumu, Atatürk ve Devrımı ile ılgılı 19T7198O yıllan »rasmda çıkacak üç yapıta aşagıdakı koşullarla ellişer bın lıra odul verecektır. Turk Tanh Kurumu asıl üyelerınin yspıtlari bu seçinV de gözonünde tutulmayacaktır. 1) Yapıtlar belgelere daj'ar.acak ve bilımsel lere uygun olarak yazılmı» olacaktır. yontem 2) Yazarlar veya yayınevlan seçıme katılmasını iıteyeceklen yapıttan beş tanesım 1980 yılı ekım ayına ksdar Turk Tarih Kurumu'na göndermış olacaklardır. 3) Yapıtlar Türk Tarih Kurumu'nca kurulacak seçlci kurul tarafmdan incelenerek odule lâjik görulen yapıt s«v çılecekUr. 4) Ödüle lâyık görülen yapıtm ve yazanmn adı 1981 mayısinda ılân «dılerek ödüller bir törenle yaarlarına ve» rtlecektir. 5) Yapıtm dılı öz Turkçe olacak, Arapça, Farsça ve b»ska dillerden Türkçeye geçmış sözcuklerin TUrkçe karşılıkları kullanılmış olacaktır. Cumhuriyet 1716 Biyolojik ve toplumsal sivilceler Organık olgunluga erışen herkes bilir, tanır «blyolojik sıvılce.yi. Genellikle erglnlık çağında görülmeye başladığmdan. însan bünyesınin çeşitli yerlennde, kibrıt başl büyaiilugunde kabarcıklar şeklinae ortaya çıkar. Nedeni; bünyoden dışkıhk, idrar vb. yollarla atılamayan bir kısım yararsu maddenın deri yoluyla dışarı atılma gereksemesmdendır. 13u oldukça dogal bir gereksemîdır. Ne vax kı rahatsu edıcl gbrünümü koparıp yolmamıza neden olur. Ancak ne denlı koparmağa, yolmaga çalışırsak da, bır çırpıda sökup atamayız, Çünkü kılcal damarlardan selen birçok mıkroorganik artıklardır. îçinde bulunan, üremeye elverışlı mikroplan şereklı ılâçlarla yoKetmek gerekır. Değılse daha da yaygınlaşarak onulması güç yarmlara dönüşur. •Toplumsal slvılce» ise toplumun atmak, dışlamak istedıği pıslikler oldugundan «blyolojik «ivüce»ye çokça benzemektedir. GÜncel bir aorun olan «toplumsal sivilce»ye günluk basıt önlemlerle karşı koynaaya çalısmak, ondan kurtulmayı Ucgll, onun daha da yayguılaşnıasmı gündeme getirir. Tıpkı «bıyolojık sırıice>nın onulması güç yaraya dönüsmesi gıbı. Avrupa'nın yakın geçmışine baktığımızda, 1930'ların Almanya'&ında toplumsal sivilcelerm kaynastıgını görürüz. Köklü ve yeterli önlemlere gerek dujulmayışı sonucu onbınlerce ınsanjn «toplumsal sivilceler» ıçmde bogülup kaldığl görülür Artık hızinı alrruştir «toplumsal sıvılce, amansız bir ölum rnakınasına donüşmüştür. Aynı dönemlerde Italya, îspanya gibi birçok ülkede «toplumsaî sıvilçeler toplumların geleceğıvle kötü bir şekilde oynamışlardır. Günümüî TürklyMi'ne baktığımızda 1933 Nazl Almanya'sırun toplumsal sivilcelerini fazlasıyla görmekteyiz. Ustelık 45 yıllık evrensel bir deneyimden sonra. Yıne de köklü önlemler alınmıyor, ya da almmak ıstenmıvor Oysa tüm toplumsal sıvflceler yaygraîa$tınetlanrl» blr lıkte sokulup atılmıştı. Ancak sureklı gozaltında bulundurjlma eksıkıığı sonucu, istenen sonuca ulaşma Olanagını vermemiştir. îkinci bir neden olarak toplumsal sivilcenin panzehın olan proletaryanın doktorasını tamamlamayışı düşunülebilir. Dılegimız bundan sonra toplumsal sivilceler doktorasını tamamlamış proletarya ile 'sarşılassın. Yoksa, aivılce leyıp geçmemelı.. A. KUZOI Öğretmen SEKRETER ARANIYOR Şirketimiz Ihracat Servisinde çahştırılmak üzere iyl derecede Ingılızce bilen (2. dıı Fransızca, tercıh sebebıdır.) En 32 lise mezunu bayan eleman alınacaktır. HALIFLEKS Pazarlama Müdürlügü Ihracat Serviıl Inonü Caddesi, 22/2 GUmuşsuyu/TAKSIM • tsteklılerin şahsen muracaatlan rica olunur. Grafıka'Maja: 1426' 1726 veni Kiı «Kiııva İlericidevrimci müzik alanında bir adım iya • • • • • • • a HEDEF, UEV BiK DELNİZ GÜCÜI TÜRK DONANMA VAKFLNA YAPACAÛINIZ YARDIMLARLA Bü HEDEFE ULAŞABiLiRİZ Üniversite hazırlama kurslan konusunda tecrübeli devlet Hselerinde görev yapmıs, ciddî ve Ustun başarılı Moöern Fizık Kfmya ftğretmenleri yüksek ücretlerle alınacaknr 27 3S 33 OA7O 1711 FizikKimya Lise Öğretmenleri Aranıyor AĞIT (Yeri Dtinya Korosu) DİCLEFIRAT (O.TelliGüzm İU BoW KADINLARIMIZ (Nszım Kikm*fH.Denix) ALDIRMA GONUL( Sobehattin AliK.Güney"l İNCS MEVET (Dun Bugui YarınA.Özdemiroglı., HAKIKATI BİLEN GELSIN(Pır SuItonS.Gurbuı; b GÜNEŞİ İÇENLERİN TÜRKÜSÜ (Nlozım HıkmetYeni Dılnya Kofosu; • BU MEMLEKET BİZİM (N.HikmetYeni Dunyo • BIZİM BİZİM fAjık ihsarnijkendsr Doöonl • KÎREM GIBI (Nozım HlkmetKerem Güıey) Ko$«tlerirT>ız orjinol ıfOdyo • BIR GUN GELECEK fAnonlmEımeroy) kaydı olup,Ozel etiketli ve • ADILO5 BEBEfAhr.e' Arl'Sadık Gurbjı) içeren broftr eklıdır. • ANNEM BENI YETIŞ'IRDİ (Sodık Gürbijz) G*fn«j I dagıtır^ ve yoıi|na: YENİ DÜrIYA PK.9I Sırkecılstanbj! Istanbjı doglfı "AN doaıtın Coonlog'u An^oro dcgıtiTiDOGU Kıtope.i Za^er çorfisı ı 1717) Bursa Tıp Fakültesi Dekanlığından Fakultemız Mikrob'yoloU ve Enleksiyon Hastalıklan Kursubunde H aerrceden 2 adet asıstan Kaciî"gu açık olııp, ısteklılenn son muracaat cunu olan 7 mart 1977 pazartesl gunü aKşamına Kadar 4 reslm, tnezunivet durumunu gösteTiT bır belge ve nangı jabancı rtildpn sınava glreceklerlnl beli'ten Oır dne<çe ile Dekan.ıgımîza muracaat etmel«rl gereKmektcdır. Sır.av tarıru 14 mart 1 7 pazartesl olup başvuracak Ü7 ada', lara duyurulur. (Basm 12002; 1714
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle