18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET J l OCAf t ! 7 Î B ir Üntverslte öğretlm Uyesinln, 25 ocak 1977 günü, fakülte dekanları, kadın öğretlm üyeleri coplanır, memur ve öğrenciler kıyasıya dövülür, clerslikler, laboratuvarlar ve kürsülerin kapıları tekmelenlp kırıhrken, tarafsız kalma olanağı yoktur. Pakat 200 yıllık btr öğretlm kııruluşunun tarihlnde görülmemiş bir olay 1977' nin ocak ayında olmuîsa, ve bu olay o Ünlversıtenln mezunları HUkümet Başkanı, Başbakan Yardımcısı, Içişlerl Bakanı lken resmî polls ol. duklan söylenen kişiler taralından yaratılmışsa, bu olağanüstü, tarihe geçecnk ve belkl de büyük değişiklikleri vurgulayan bir olaydır. Önce nesnel olarak saptanması gerekir. OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Teknik Üniversite Olayı Doğan KUBAN Î.T.O. ÖGRETÎM ÜYESt bir ölçüde tzleyerek ve bir ölçüde de blrblrlerınl gözleyersk alan kontrolü yaptıklârı Fakültelere, şimdiye kadar görülmemiş »ayıda çok toplum polısı gelmiş, Dekanhk büroları da dahil bütün bürolara, laborat.uvarlara, sınıflara, anfilere girmışler ve hiç ayırdetmeksizın kendilerini tanıtan bir Dekan ve bir Dekan Yardımcısını, kadın öğretim Hyelennı, nıernurlan coplaımşlar ve özellıkle erkek kız aynmı yapmadan ögrencileri döv müşler, birçok insan yaralanmış derste olanlnr, büro memurları, hiçbır şeyden habersiz kapınlar, (inlversiteye bir gün önce başlamış yeni öğrenciler, genel bir komünist ithamı altında, esir alınan düşman ülkesinin ınsanlan gibi hırpalaıı mışlar, yaralanrmşlar. horlanmışlar, küfür yağ muruna tutıılmuşlar, kupılar, camlar kınlmış, tabancalar atılmış, öğrenoiler sokaklarda kova lanmıştır. Kendl Ülkesinin Unlversitesinde her önüne çıkanı düsman gibi gören bu genç güvenlik (!) mensupları, Teknik Üniversitpnin şerefini bir paralık etmişlerdir. Bu olaylar Uzerine Üniversite Yönetim Kurulu Universiteyi bir hafta tatil etmiş ve gerekli girişimlerde bulunmak kararı almıştır. TUrk öğretim ve politlka tarihinde ilerlde önemll yerl olacak bu olay 1977 TUrk toplumunun içten içe işleyen birçok yarasını deşmektedir. Eğer bugün yeterince değerlendirilemezse bundan gerekli sonuçlan çıkarmayanlar ilerde başlannı döveceklerdir. şuliandınldıklan Için goV.lprinl kırpmadan maktadırlar. Böylece Teknik Üniversite olayı, Türkıye'de öyle olmadıgını bile bıle üniversite ögrenrısı ve yönetimini kendi düşuncesine göre toplum düsmanı sayan ve ona karşı çıkacak adamlar yetiştiren bir mekanizmanın ışlediğını gös^rmektedır. Böyle bir düşunce garıp yelir insaııa. B!r jranda Ulkenin her köşesmde büvük bir aceleyle nocasız üniversiteler açmak, öte yandan Türkiye'nin en kök!U öSrc'im kurumlarını böyle gostermek ve parçalamak kımın yaranna olabılır? Sol düşünce bugünkU boyutlariyle gerçekten DU kadar rahatsız edıc;i oluyorsu, boyle »kıis:z bir baskı o ciü^lıncpnın daha yaygınlaşmnsı ıçın btr neden olmuyor mu? Yunanıstan, îspanya, Portçkiz olaylan burnumuzun dibınde böyle ^elivimleri bplgplemıyur mu? Fakat nr yazık kı Türkıye alp.yhine ı^lpyen bir mekanızmn bütün şıddet.ıyle hareketB Rcçirilmiştir. Kimlerin hıınun koruyucusu, kimlerin bunun aracı oltiugu kesınlikle • • munamıyor. Goriınen olgular, kjramsal o!arak. politık ve ekonomık, kısa ya da sürell nedenlerle açıklanıyor sanılsa da, bu güiicel kavganm özellikle ünıversıteler Uzerinde yoilıınlaşmış ve ülkenin geleceglnı ıpotek altına alnıı?. olmasının nsdenleri sanıldığı kadar açık degildir. Gözü Dönmüş Coplayıcılar Teknik Üniversite Türkiye'de teknik yüksek öğretimin ana ocağıdır. Bugünkü TUrkiye'nin teknokratlarının büyUk bir bölümU buradan yetişmıştir. Günümüzde onunla paralel eğitim yapan birçok yüksek eğitim kuruluşunu Teknik Üniversite beslemekte devam eder. Bu nedeıüe Univer.sitr.de yüksek ögretim yapmak ıstayen gençler arasında prestiji yüksektır, ve öğrencileri tılkerun seçilmiş, aydmlık kafalı gençlerıdir. Bilimsel düşünceye yalkındırlar. 1960 Devrimi'nden sonra sosyal sorunlara ılgileri artmış, ve bUtün dUnyadaki genç kuşaklar gibi, bir bölümü sol düşünceyi benimsemiştir. BUtün yurt içindekl kuruluşlarda meydana gelen olaylarda da izlediğımiz gibi, sol düşUncenin çeşitli yorumlan bu gençler arasmda yerleşmiş bulunmaktadır. Bu yuzyıldaki iietlşim ortamında başka türİU olması olanağı da yoktur. lDBO'dnn sonra solun bir tıcunda düşilncelerini silâhla gerçekleştirmok isteyenlpr ortaya cıkmı<!hr Vp onlar 12 Mart döneminde eylemlerinin kefaretlnl ödemişlerdır. Bugün Tüıkıye'de komünıst taııınn ıçın'e en denıokratik sol eğilimleri bile katarak iktidan katıksız bir sag dUsünceye oturtmak isteyen bir dönemde yaşıyoruz. TUrklye'deki militan solu banndırdığı düşünülen yüksek ögrrlım gençliği, büyük bir çogunluğu politize olmadıgı halde, baskı altına almmak ıstenmektedır. Bunu gerçekleştırecek zorlayıcı ve yerine göre yok edici bir uygulama politikası yürürlüge konmuştur. Bıına karşılık, doktriner görllşU açısından bir sağ komplo karşısmda olduğuna inanan solun bir bölümU, kendlni aynı yöntemlerle savunmak zorunda kaldığına inanmaktadır. Yuksek öğretim kurumları içinde vo çevresinde gellşen mücadele Ulkenin öğretimini yıkmış, yüksek öğretimln, yapanı belirsız cinayetlerin kanları ile beslenen bir korku vo şüphe ortamı için de, sürdürülmesi olanaksızlaşmıştır. BUtün öğretim kurumları gibi Teknik Ünlversite'de de sağlıklı bir öğretlm uzun bir süredir yapılmamaktadır. Bu arada şunu da saptamak gerekir. Teknik Üniversitenin öğretici kadrosu sosyal düşünce açısından oldukça sınırlı, sosyalist, düşünceye pratik olarak kapalı, sol eyleme katılmamış teknisyenlerden oluşmaktadır. Marksist düsüneeyl benimseyen ldarecisi yoktur. Ve şirndiyo kadar kl tutumuyle Teknik Üniversite idaresi, öğrencilerle sürekll olarak karşıtlaşmak pahasına, apolitik bir tutum tzlp.mıştir. Teknik Üniversito olayı böylo bir ortamda meydana gelmiştir. Dört Fakültenin bulunduğu GUmUşsuyu binalan grubunda sol ve sag egilim. 11 öğrencllerin gergin bir durum içinde derslert Eylemin Anlamı Ne? Olayları içinde olan öğrenciler bu baskının sag öğrenci grupların Fakülteleri ele geçırmesi için yapılmıs bir sindirme operasyonu olarak değerlendirlyorlar. Gerçi kale fetheder glbl okul fethetme eylemleri var. Fakat gerçekte bir Unıversitenin isgalinln ne işe yarayacağını ben tam anlayamıyorunı; ünıversıteye sokulmayan. bunu yapanlara dis bileyecek gençleri sükaga salmaktan öteye acaba ne yaran olacak? Daha onernlisı genç kuşakların en seçkin öğelerinı ülkenin geleceğine katkıda bulunmaktan alıkoymak değıl miV Bu bir korkutma eylemi ıse, olaylar korkunun dağlan beklemediğuıi, sıddete çiddetlo kar«ı koynıak îMeğintn uyandıgını gösterıyor. Ve dalıa genel bir kapsam içinde. hırsızlık ve haydutltık olayları da polltik bir görüntü kazanarak vaygınlaşıyor. Bu bir sıkıyönetim çagırma eylemi ıse ve böyle bir sıkıyönetim bu işleri planlayanların ı^ine yelecekse. muhaletet part.ısı ariı .iiMndh Acımasız Ve Saygısız Once şu açıkça ortaya çıkmıştır ki güvenllk kuvvetlerl her zaman kendl yasalarının Rinırlan İçinde iş görmüyorlar. Polltlze olmuşlardır. Şüphesiz sağduyu bu yargıyı genelleştirmemeyi rnı reder. Pakat yasal sınırların çok kolay aşıldığı yadsınamayacak kadar açıktır. Babalan yaşında Dekanları, hiç tanımadıkları gencecik Türk kızlarını acımadan dövtip yerlerde sürükleyen ve onlara her türlü hakaretl yapan bu körpe delikanlılann beyinlerinin yalanla yıkandığı anlaşılmaktadır. ÇünkU Teknik Üniversite koridorlarında dövülen insanlar komünistlikle uzaktan yakın dan ilişkisi olmayan vatandaşlardır. Bunlar herhangi bir eyleme de katılmamışlardır. Ne kadar acımasız yetişmls olsalar da bu genç polisler bilerek bu kadar köttllUk yapamazlar. Bunu ancak Üniversitenin komUnist oldugu düşüncesiyle ko Meclist« bu kadar ook aftndalye lagal eden ler tum uykuda oltnahlar. Hatta muhalefeue oimayan mllliyetçi aydınlar da. Bu yorumlar ua nımca gerçeğı tam yaruıtmıyor. Bazı kimseler bunu poHslerin yapmayacağını, poliı elbiseai giymis kısllerln yapmıs olablleceğınl sanıyorlar. Türlc pollsinin böyle hunhar davranmıyacağmı, bir kadın dgretim Uyesinl coplayıp yere atmıyacağını savunuyorlar. Eğcr olaylar böyle fantastık ölçülere ulaştıysa bizım için «ört kı ölem» demekten başka çare kalmı yor. Fakat bu yorumları bir yana koyarsak, olaylar Teknik Üniverstte'de oldugu gibi, güvcnlik kuvvetlerl rarafmdan çığrından çıkarılmı» bu kadar gerilim İçinde polislere ac.ımamak olanaksız bazen de kan davasına dönüşmuş biia olsalar, bu kadar yoğun biçimde. Üniversite ve yüksek okullarda sürdUrülerek göz göre göre onların ışlemez hale getirilmesi ilginçtır. Bu durum güçlü ve paralı ve sllreltll olarak tusmanlıkla beslenen kadroların ve bu dü?manlıic hıssini onlarda diri t.ııtan yöneticilerin varlıftını gerektırır. BUtün sağduyulu, ulusunu seven kişilerln bira7 daha düşünmelerı gereklyor: Üniversitedeki sol düşılnce Türkiye'ye komünizmı getırmekten çok uzaktır, sınırlıdır ve halk içine y:msıması bir bölüm Unlvorsite ögrencisinin çabasına değil, toplumun gellşme koşullarına bağlıdır. YUksek okullann kale gibi düsürülerek ögrencilerinin sokaga yayılması bu istenmeyen sol düşüncenin gelışmîsinden tıaşka bir anlam taşımaz. Onun için üniversitelerin oSretimıni yıkan ortam, bugünkü iktıdann antikomünist slOKanlanndan, ters ya da doğru yönde, ynrarlansa da, kökeninin bundan öteye uzandıftını sanmamak için çok SH( olnıak gerekir. Çagdaş dünyada kendine yer açrnak İçin kıpırdayan koca ülkenin az öğretım crtrmüş genç delikanlılarını aynı yaşta Universiföliler üzeriııe süren oyun TUrkiye'mn geleceği llzerine oynanan oyunun parçasıdır. Kardesi kardeşe düşman eden bu oyunun ÜBerine varmalı, buna araç olanları ortaya çıkarmalıdır. Bu aydınlığa ulaşmayı engelleyen parlicllik kavjası perdesinl de iyice yırtmalıdır. Aydınların çogu olaylnrı falanca parti ile filanca parti araeındaki çekişmenın görüntüsü «ağcı, solcu öğrencilerin kavgası gibi görmeye egilimdir. Kendilerlıu de böyle polltik kavgaların Ustünde tutmakla övilnüyorlar. Oysa Ulkenin bütün iyi nlyetli insanlarını araç olarak kullananlar, laboratuvarda çalısan öğrenciyı aynl yas t,ıki kardeşine copla dövdUrerek Ulkenin geleceği için çnlısanlar safından uzaklaştıran planlar yap maktadırlar. Yüksek okula bir gün önce büyük umutlarla gelmis korpecik k«ın uzerine ikisi Uçü çullanan burma bıyıklı delikanlılar beyinlerindeki agunun sisesinln Atina'da, Paris'te, Beyrut'ta olduğunu bir ker düsündüler mi acab»? O gençler bu yazıyı okumayacaklar. Ben de bu yazıyı hiç olmazsa gerçek olayları söylemekten korkmayacak kadar yürekll sağduyu »ahiplerine; politikacı olmayanların yapabileceği en kötü politikamn gerçekleri saklama politikası olduğunu bilenlere; yanlış bir işe kanşmış, fakat onun yanlış olduğunu kendi kendine itirai edecek kadar m«rt insanlara; ve ister tflplum polisı, ister solcu, Ister komando. kız ya da erkeK bütün TUrk gençlerlnln kanlarıyle beraber kendinden bir şeyler eksildiğlnl htsseden, henür vüreği sıcak klşilere vazdım. Başkasının Elleri.. SADUN TANJU P armakkapfda biri koluma dokundu. Merhaba Sadun Tanju. Vay sen nılsin Mıstık dcdını. Ufak tefek yapısı vember sakalı gtılen gozlerıyle, lise müsamere.sınde dede'ye çıkmış bir ögrenciye benzıyor. Oysa kuç yıldır beraberiz onunla şu gazetecilık meslpgının ıgınde. Var mısm Şişlı'ye kadar yurııyelım, hava guzel, rtedım. Taksım'de meydanı arabalaıın altında kaltmyalım diye birbirımizi kolumtızdan çeke çeke geçtik. Geci'nın içinde arabalar, insanlar kıpır kıpırdı. Mustafa tla heı> bir şeyler anlatıynrdu. «Reklam Işlerinl vaşıvavmı «liye yapıynrıım, amıı şimdl yenl bir çocuk derKİRinde L'zay Çocukları riiyr bir v'^Rİ romana basladım, hilsrn nasıl mııthı oluvonım unu lıazırlarken..» Gözümün öniıne Mıstığın çızdlğl şlpşirın kızlar oglanlar gelıyordu. Onca dprdın yoksullugun acımasızlığın tekmetokadı ile büyümüş bu Mıstık hiç bıkıp usanmadan mutlulugu çizmişti ve kilçücük gövdesiyle tılnı çirkinliklerln karşısına bir taş devri adnmı s;ıbi korkusuz dikılmişti. Yürürken ara sıra dönüp seyrediyoıdum onu. Meslekteki ilk yıllaruıın yoksulluklarını biliyordum. Darülace/ede büyümüştü. Bu cılız oğlan, daha dnkuz on yaşındu yaşamak ıçln direnmek gerektigıni öğrenmıştı. Onblr yaşında btr işkembeci dükkânının ttlnı kirli tabaklarını yıkıyor ve dukkânın arkasıııdakı çarşafsız nıeşın gibi bir yulakta kütük gıbı ııyuyoıdu. Şinıdi akşamın bu saatınde evlerımıze dogru gırterken, bize gore çok mutlu çocuklanmızdan soz ediyorduk. Brnım L.ıle'yi Universiteye göndermedi*imi okumuştu. Onunkı küçuk sınıftaydı ama, yıne de içi kuşkularla doluydu. Sıcak evler, i&tedıgini yiyıp içmeler, anne . baba sevgisıyle sarılmıılar vaıdı. ama yenı mııtsuzluklar da vardı. Blllyor mıısıın Mıstık dedim, kızı l)niver§ilpye göndermİTOrıım di>e kı/.anlar, beni yerenler de oldu. Seıı nasıl olur da direnmcktrn kaçınırsın, buııca çocuk al knnlara boyanırken kızına «meydanı onlnra bırak» dersln, dlyorlar. Ama sen öyle demıyorsun ki dedi Mıstık. Elbette öyle demlyorura. Terninc, kıpırdanm, birleşln, çocuklarımızm tek tek avlanıp Aldürülmelerine karşı cıkın, varlıgınızı duyurun diyorum. Kızımı böyle blr tepkinin simgpsl olsun diye çekiyorum. H» plniz hövlf yaparsanız nnlara ne kadar az olduklannt, ne kadar yalnız kaldıklarını, güçsüzlüklerlni duyurursunuz diyonım. KURBAN Blr sinemanın önünden geçlyoruz. Bllet almak lçln girenler çıkanlar. Şehir yaşıyor. Daha guzel bir yaşamı kuramıyacağız galıba Mıstık dtyorum. Özlemler var, iatekler var, ama klmse ne yapacağını bllemiyor. Bana «o günler gelinceye kadar heplmlz dişlmizl tırnağımıza takıp savasmalıyız» diye yazan ırencecik çocııklarılaki bu «cephe» tutkusn ile içlın acıyor, diyorum. Ûlume karşı gittikçe büyüyen bu KO7iikaıahk, bu adanmışlık Urkütüyor beni. Düşüncenin kurban kanlarıyla beslenmesini anlıyamıyorum. Oysa bakıyurum kurban olmayı yaşamın en yüce katl sayanlar, «aydıranlar yine meydanda MUTLU OLMAK VARKEN... Yoksa yorgun savaşçılar mı olduk diye gUlüyoruz Mıstıkla bırbirimıze. Savaşıp da savas düşmanı olmamanın milmkünü mü var? Yeni savasçılarla eskiler ola kl bu yü»den çatışıyorlar bazen diyorum içlmden. A. Kadir'i düsunUyorum. Birkaç saat önce beraberdik. 1938 Harp Okulu Olayı'nın ve Mutlu Olmak Varken'in yeni baskılanm getlrmiati. Yirmi yaşlarında var mıydı onu Harp Okulunun bir dersaneslnden alıp bodrum katında kalorller dairesinin bitiylğindeki o karanlık odaya kapattıkları gün? 1938 yıluıın ocak ayı baslarındaydı. «•Der» ortasında hlrden suuf kapısı vurulmadan açıldı. tçeriye blr haklm subay, bir binbası, blr okul nöbetçi subayı ve yanlannda blr • ikl çavuş ve onbaşı, ellerlnde büyük bez torbalarla, glrdl. Binbası >ert blr komut verdi: «Herkes ellerinl sıranın üstüne koynun! Hiç konuşma ve kıpırdama yok!» Sınıfta slnek uçsa sesl duyulacak. Ceblnden blr kâğıt cıkardı ve başladı nıımaralanmızla Islmlerlmizi okumnya: 5271 Abdiilkadir Merlçboyu, çık orteyal ittl Necatl Gellk, çık orUya! 5202 Nacl Flsek, çık ortaya! M7J ttmsil Ozdemlr, çıkr «rtaya!» Böyle başlar A. Kadlr'in hikâyesl. Diğer sınıflardan da Omer'ler, Şadi'ler, Orhan'lar, Gallp'ler toplamr. Hadi bakalım seferberllk varl 1940 kuşağının devrime adanmış kurbanları seçildi. Şalr Nazım'la beraber cepheye sevkedUdiler. Böyle Polisler Çoğaldıkça... OKTAY AKBAL Evet Hayır Ilâç, Ağalık, Eczacılık... liç v§ erzncıhk konuları toplumumuzda zaman zaman, çok sözü edıhr bir konu olma niteliğlnl koruyor. Kamuoyu ilâç konusuyle yakından ilgileniyor. Basın • yayın organlan bu ilgiyl sürekli canlı tutuyorlar. Halk bunlar aracılığiyle bozuk ve sahte ilâç rezaletlerini, yabancı sermayelı iliç firmalarının kendlsinl yıllardan beri nasıl soyup sömUrdUgUnU, son yıBarda ise, bu soygun ve sömürüye yerli ilâç sermayesinin yabancılarla or taklasıp nasıl katıldığını öğreniyor. Özellikle İlâç fiyatlarına zam soz konusu olduğu zaman bu ilgi doruk noktasına ulaşıyor. Basın ve yayın organlarında ilâç konusuyle ilgili yayınlar artıyor. Konuyla uzaktan yakından ilgili kişi ve kuruluşlar görüşlerini açık lıyorlar. Bttylelikle kamuoyunu kendi görüşleri doğrultusunda oluşturmak istiyorlar. Ancak bu sırada öyle olur olmaz görüşler ve çözüm önerileri öne sürülUyor kl, zaten çaresiz durumda olan halkm kafası büsbütün karışıyor ve genellikle ilâç zammı gerçekleştikten sonra sorun da unutuluyor ve uyutuluyor. Biz burada hem genel olarak konuyla ilgili kişi ve kuruluşlann düşünce ve davranışlannı saptamak hem de özel olarak son iliç zamlarının gerçekleşmesi üzerıne bazı kesimlerin tutumlarına deginmek istiyoruz. İ Rıfat GÜNEY ECZACI vuk esirgenmer. TUrk nalkınm o ilâcı alacak parası var mıdır yok mudur. Onları ilgilendiren bir mesele degildir bu. Derler ki; Ülkemizde İlâç Batı Ulkelerine göro ucuzdur. Hem de halkımız çok iUç kullAımaz zate"n.'O yüzden ilâç fiyatlan meselesi de öyle patırtısı yapıldığı kadar büyUk bir sorun degildir. Oysa büyük blr çoğunluğuyle Türk halkı, ilâç kul laıımak ıstemediğinden ya da ilâç kullanma alışkanlıgı olmadığından değil, parası ilâç almaya yet mediglnden ilâç kullanamaz. Ama ilâç imalcileri istedikleri zammı koparamadılar mı, o zaman patırtıyı kendileri koparırlar. Turkiyede ilâç sorunu yoktur, Saglık Bakanlığı sorunu vardır; derler. 2) İlâç lmalcileriıün dışında kalan eczacılara gelınce: Çoğu serbest ecrane eczacısı olarak sa nat icra ederler. Küçük bir bölümü, emeklerinl İlâç scrmayesine yahut devlete satarak geçinir. BüyUk bir kısmı da işslzdir. İlâç fabrikalannda çalışan eczacının olsun, kamu kesiminde ya da SSK'da çalışan eczacının olsun, tşsiB ec7Acımn olsun örgütlenme olanaklan, gerek yasalarca gerekse sermayedarlar tarafından kısıtlanmıs, blr anlamda sesi soluğu kesilmlştir. Serbest eczane eczacısı Ise Ulkemizde, ekonomlk durumu gittikçe bozulmasuıa ve bugün sosyal, ekonomik, moral tam blr çökUntUnün içinde bulunmasına karşın, hâlâ küçuk sermaye sahıbine özgü tutucu küçük burjııva yapısını lurabümiş değildir. Ancak hemen söyleyelim ki bu yapı artık yavas yavaş kırılmaktadır ve eczacı, İlâç ve eczacılık meselelerlnl, sadece kişlsel çıkar larının dar açısından görme alışkanlığını bırakmaya başlamıştır. Ancak buna ragmen bu keslmde şimdillk sesinl duyurmakta çok yavaş kalmaktadır. Pir de, ilâç ve eczacılık sorunları söz konusu olunca, kendilerınden görüş, tutum, öneri beklenen Eczacılık Fakülteleri öğretim üyeleri var. Her nedense bu gıbl durumlarda, bu nıyın hocalarımızdan da pek ses çıkmaz. Oysa gerek bllimsef yetiîeri^l» gerek zengln deneyleriyle lorunlar ın açıklanmasında ne bUyük katkıları olurdu. Evet, iliç ve eczacılık sorunları söz konusu oldu mu, ecıacıların durumu böyle. Eczacılar dışında bu konuyla en çok llgılenen, düşuncelerını ve çözüm önerilerini sık sık kamuya duyuran meslek grubu: Heklmler. Bu grubun, İlâç üretim ve dağıtımmda kamu keslmine ağırlık verilmesl gerektiğine dalr olan duşüncelerini biliyoruz. Ancak ilâç konusundakl çözüm önerilerinin varıp dayandığı blr nokta var ki hemen hiç değişmiyor: O da, «eczanelerde reçeteslz ilâç satışları önlenmelldir» noktası. Sanki konuyu salt bu noktaya varmak için kullanıyorlar! Reçeteslz ilfiç satılmaması olayı, ekonomik bakımdan çok gellşmiş, genel sağlık slgorta »orununu çoktan çözümlemlş Ulkelerde bile keılnlikle uygulanamı yor. Hekimlerin reçetesis İliç sattırmnmak için harcadıkları ça ba, ister lstemez klşinln aklına, böylellkle serbest heklmlere bas vuran hasta sayısıru artırmak dü şüncesinde olduklannı getirlyor ve önerilerlnin lçtenllğlne gölge düşürüyor. Kuşkusuz ecranelerde geniş ölçüde reçeteslz llftç satılması, hem halk sağlığuıı hem hekim eczacı ilişkilerinl zedeleyici, hem da yasalann engellediğl bir durum. Ancak yasalar, yaşanan hayatla uyusmadığında, geçerliliklerlnl büyUk ölçüde yitlriyorlar. Yurdumuzun ve halkımızın sosyal, ekonomlk ve kültürel yapısı ne yazık kl hekim arkadaşlanmızın bu konudakl öz lemlerine cevap verecek durumda değil. «Malatya'nın bir dağ kfiyünden Alev! bir alleden dUnyaya geldlğim için doguştan karadır yazım» dlye basUmı» ıncktubuna. Adını da yazmış ya, ben ylne de yazmayacagım. Duyaıı, diişünen, okuyan, yazan bir klşl, bir poli* Rürevllsl... •Halen polls memuruyıını, polls olmam da bir tcsadüf ya, işte oldum. Kcşke olmaz olsaydım, başımdan geçenlerl ancak ben blllrlm. 1967'de Ankara'da göreve başladun, varlıgıra bazı klm•elerl ruhatsıa! ettl. Blr yıl sonfa Hakkâri'deydlm. VaUn dedün, koştum halk hizmetlne, fakat bırakmadılar. Düşünceden yoksun blr amJr, •Cumhurlyet gazetesi obuyor ve öğretmenlerle konuşuyor» dlye hakkunda Bakanlığa blr yazı yollamış. Uusya açtılar ve tstanbul'a tayiıılm çıktı, Koğaz'da blr llçeye çönderdiler. Sonunda da sen bize yaramazsın dlye şlmdlkl görevlmln bulunduğu yere yulladılar. Beş ay dnce Sergl Sarayı'ndaki blr geceye kutlama telgrafı çektiğinı Içln bana bir soıu açtılar.» AMayaruk yazdun. yer adlarını venneden, bir tnkım konuları duyurnıadan. Yeniden dosyalar açılmasın Işler diizenlenmcsln. Okurumuzu blr kez daha bulunduğu yrrdcıı başka yere sürmcsinler... İşte slze gerçek blr polis... ilallviıı tıiztnelinde, kutülere karşı savaşaıı, K'ivenllğimizi sağlamak için geceyi gündüze katan blr görevli... Böylelerl pek çoktur Emnlyet ttrçriitümiizde. Niye olmasın? Onlar da yurt çocukları, onlar da hepimiz gibi çile çekiyor, acı çekiyor, sıkıntı çeklyor, çoluk çocıık, alle geçlndlrlyor. Bi r takım anılrlcr npdcnse •polls» görevlilerini tek yanlı, dar, vağ dışı düşiincelerin tııtsağı yapmak istiynrlar. Şunu şunu okuyablllrsln, şunu şunu okııyıımazsın, Cumhurlyct»i alırsan, okursan bu görevde kalamazsın!.. tllc de şu şu sağcı gazetcleri okuyacaksın, o Razetelerin gözlükleriyle göreceksln toplumu, dünyayı, yaşamı... Bir şllr yollamış bana polis M. II.: «Anadolum Dün ylne uykularım kaçtı düşiinUrken seni Yandı bağrım, lçlm sızladı, kan damladı yüreğime Parsellcmlşler her yanını •enin Öz sahlblne sormadan Tütcr fabrlka bacaların el yaranna Sana hesap vermeden. Çıkarlar pazar kurmus her carşına Her kcntine Satıyorlar satıvorlar, senl ha bire, durmadan Üs kurmuşlnr en verlmll ovalanna tşgal Pdllmi» karış karış her toprağın Çiğneniyor, çiğnenlyor tek kuruş ödenmeden Ylne yanar bagrun. sızlar lçlm ve kan damlar ylireğime.» Şaşacak bir şey yok. Polls görevlisl M. M. blrlkmiş duygularını dlzelerle dökmüş ortaya. Böyle birl, clbette ki ordan oraya süriilür, ordan oraya gönderilir, sonunda belki de işinden olur. Nedenl? Gerçek «polis» olduğu İçin, sözcUgiin tam anlamıyle kentin, yurttaşın korııyucıısıı olduğu İçin... Gorevlni gözleruıl kapamadan yaptığı için... Niye okutmazlar «Cumhuriyet»i, nedcn cllerden çeklp alırlar, ııoılcn bir takım ycrlere girmeslnl önlemeye çalışırlar? Hep bundan. llyanış durdurulmalı, KiclktirilmHl. Hatta Kcmallst Devrlm çizglslnden kopmalı, gerilere, çağdışı kataya göre blr ortama, blr düzene »ürüklemeli Insanlarımızı .. Başta görevlilerl... Polis M. H. bana göndcrdiğl •Memleketim adlı şllti şu dlzelerle hltirıniş: «Acı doiu feryadımla çağirıyorum Gel tardaşun, memurum, işçim, köylüm ve gerçek Kemallstim El ele, erkek erkrğe, kız kıza Çıkalım meydana savaşalım, omuz omuza Tüm haksızlıklara karşı Kovalım çıkarcıyı pazardan Çıkarahm her bağnaz fikrl dcrs kltabından ve okul'dan Oslpri ovadan, rad.ırı tepemlzden Sökilp atalım bizlm olmayan her şeyi her yerden Yürüycllm tam hızla Ata'nın yolundan.» Hakkâıl'lerde, Van'larda görev yapmak bu yurdu sevmcktir. Tutmuş sürmüşsün ordan oraya! Ne çıkar? Her yer bizim ülkemiz. Her yerde blzim lnsanlanmız var. Gerçek görevlller ne denli çoğalırsa, oııları ezmek, sürmek, Işlnden uzaklaştırmak da o denll güçleşlr. l'lç beş billnçsiz, çıkarcı, ya da kime, npye hlzmet ettİKİni bllmeyen klmse, etklsiz kalacaklardır o zaman... Polis görevllsl M. H. glbller, yanl biUnçlenmiş, lylyi, kötüyii, KÜzcli, çirklni ayırt etmeslnl bilenlerin varhgı bizi, yannlarunıza lnançla bağlatıcı blr şeydlr. «Kurtaralım tlim ulusu ezilmlşllkten» diyen görevlilerin günden güne arttıgi blr toplumda umutsuzluğa yer yoktur. Son olarak 11«ç eamlanndan ötürü Sağlık Bakanı sayın Kemal Demir hakkında Meclls araştırması isteyen blr önergeden sös etmek istiyoruz. Bu önerge 15 aralık 1978 tarlhli ve altında 10 CHP mllletvekilinin Imza• ı var. Bu milletvekilleri önergelerinin gerekçesini açıkladıklan bölumde, Hiç ve eczacılık sorunlarına değimyorlar. Biz bu konudakl dUşuncelerinln bir kısmına katılmakla birllkte «TUrklye iliç ağaları ile eczane agalan tarafmdan lşgal edllmlştir .. İlâç ağaları, eczane ağaları vardır. Bunlar vatandası soyarak gUçlenmektedirler» sözlerine ka tılamıyoruz. İlâç ağalan her halde ilâç lmalâtçıları olacak hakkında söyledlklerine diyecegimls yok. Ama bunlarla eczane eczacısını aynı kaba koymakl... Özellikle önerge sahiplerının CHP'li olduklan dusUnUlürse, aı nai sermaye tle küçük ticaret Bermayesini birbirine karıştırmaları karşısmda şaşmamak elde degil. Bizlm blldiğimiz CHP içinde sayılan hiç de az olmayan eczacı milletvekili vardır. Böyle bir önergenin altında onların imzalarını göremiyoruz. Ama en azından bunlara «Eczane ağalığı konusunda ne düşündükleri, önerge sahiplerl tarafın dan sonılabllirdi. Hemen burada, bir büvük ilâç atasının geçenlerde Türk Sanayidlerl ve îşadamlan Demeğl (TÜSİAD) Genel Kurul toplantısında söyledlkleri aklımıza geUveriyor. Bakın ne demiş bu ilâç sanaylcimiz: «Htlr lradeslyle küçük ya da büyük lşyeri oluşturan herkesln özel kesimin içinde olduğunu» söylemlş. Demek kl önerge sahibl CHP'li minetvekillerlmlzle Un İU ilâç patronumuz bu konuda aynı «eylerl dusUnUyorlar. Oyle ya iliç. fabrikası İle eczane. Biri bUyük Işyerl biri kUçük lşyeri. Ama iklslnin de sabipleri: Ağa! Onergedekl bu kavram karısıkhğını, acele ve calakalem yanlıaına baglamak istiyoruz. ÇUnkü «Türkiye'de olsa olsa eczane kölelen vardır ve bunlar da çogunlukla hlçbir ekonomik ve sosyal guvenllği olmayan eczane eczacılarıdır» denılebillr kl bu sözlerdekl gerçek payı, «Türkiye'de eczane ağalan vardır» sö zünden çok daha fazla olur. O GÖZLER... Toplumlar, kendi yoksunluklannın ve çaresizliklerinin kefaretl olaun dlye, nerede biraz ışımış, karanlıgı delmis, çağımn gökyüzünü seyretmeğe dalmış evlâdı varsa, onları bulup seçip, işbaşınduki iktidarın namlulan önüne dilcerler ki; yoksulluktan da, cehaletten de, lşslzlikten de, açlıktan da, kör karanlık ve her tUrlü geri kalmışlıktan da daha bUyuk rezilllk olan kargaşadan devletı koruyalar! Yani, toplumlaruı, hem bu mutlu kargaşayı yapan ve yaratanlara karşı rnınnet borcu, hem de namıuya sürülmüs kurşunlan vardır. Hem kendlsinl ışıtanlara, >olunu açanlara gereksinmesl vardır, hem de onları duvar dlplerine dlzlp kurşunlayanları seyreden donuk gözlerl. Toplum, kocaman gövdeli ama zekâsı tam gelışmemış blr «kocaoğian» glbıdir. Sevgisl ile acımasızlığı aklın güdUmünde değil, başkalannın ellerindedir. Bizım özlemımiz hep, kişisel olgunluga yUcelmlş bir toplum hayatıdır. Onu da, devrlınler tarlhinin ölüm lşkence kln dolu geleneginden kurtanp, demokratik oianakların akücı ve çağdaş tartışma ortamında gellştlrmek blr umuttur. Böyle unıutlara «savaş, kan, intikam» çığhklanyla karşı çıkmak ise, tekrar, eski devrimler bataklığına surüklenmektir. KIM NE DİYOR! Her meslek grubu • özellikle örgütlenmiş meslek grupları örgUtlerl aracılığiyle, demokratik haklannı kullanarak, mesleklerinı ve meslekdaslarını ilgilendiren meselelerde, kamuoyunu kendi görüşleri doğrultusunda etkilemek için çaba harcarlar. Böylelikle siyasal iktidarlar Uzerinde demokratik bir baskı kurup mea lek sorunlarına, koşulların elverdiği ölçüde çözüm bulabilirler ve meslekdaşlarının ekonomık, sosyal, moral ve kUltürel bir takım sorunlarım hafifletebillrler. Nitekim özellikle bazı mealek kuruluşlan bu görevlerlni etkin bir biçimde yerine getiriyorlar. Bu arada blzim eczacılık mesleği menaupları ne yapıyor. Kendilerini yakından ilgilendiren sorunlar karşısında nasıl davranıyorlar. Bu soruların yanıtını iki ayrı grubun davranışını inceleyerek bulmaya çalışalım: 1) İlâç lmalcileri 2) Eczacılar. 1) Bu gruptaki sermayedarlar • çoğu eczacıdırlar • geri kalmış Ulke sermayedarlan olduklarmdan yabancı sermaye payandasına muhtaçtırlar. Yıllardır yabancı sermayenln sömUrusüne ortak lık ettiklerinden halka karsı yuzlerl karadır. Bu yüzden de açıkça ortaya çıkmazlar. Işlerini saman nltuıdan su yürütür gibi yürütUrler. Onlarca il»Ç meselesini kimse kurcalamamalıdır. Bundan rahatsız olurlar. Hele üâçlarına zam almak için pazarhk Uzerinde iseler, her gün, gazetelerde aleyhimizde blr şey var mı diye hop oturup, hop kalkarlar. Bu sırada yayımlanacak bir radyo televi«yon programı, btr gazete haberi, blr Iıkra, blr makale her neyse ptşml» aşa katılan sudur onlarca. Onlar Işlerinl, Sağlık Bakanlıgının kapalı kapıları ardında çözmek isterler. Isteklerine karsı direnen Sağhk Bakanı ya da Genel MUdUr oldu mu çok kızarlar. îmâlciler için ilâç konusunda tek bir sorun vardır: O da ilâç fiyat ları sorunudur. îlftçlanna zam aldılar mı sorun çozUlmüştUr. Ge rısi düzdUr. Bu amaca ermek lçln akıl almaz paralar harcarlar. öyle ya kaz gelecek yerden ta PAZARLIK... Bu, toplumun üzerindekl başka elleri hep dUşünmttşUmdUr. Mısırlı devrimci gazeteci Hasaneyn Hcykel'ın «1973 Arap • Israll üavaşı ve Ortadoğu» kltabını okurken, Mıaır devrimını yapan Nâsır'ın, fıalKinı bir elden başka bir ele tesllm etme egilıml ve bunda kendlni yetkill ve güçlU görmesı UrkUtUcU idı. Bir yenilginın ocünü almak lçln yardım lstedigı Brejnev'e şu sözlorl söyleyebilıyordu: «Sizlnle çok açık olmak zorundayım. Eğer slzden istediklerlmizl alamacsak, herkfs tek çozümün Amerikalıların elinde olduğunu diişünecek. Anıerika'uın Israil'e yardımda hiç geriledlğlnl Körmedlk. Mıaır bugün Ortadoğuda «mperyallzme karşı llerl bir karakol durunıundadır. Mısır'ın Amerlkan lsrall kuvvetlerinin cline ceçmesl demek, tüın Arap dünyasının da geçmesl demekttr. Biz slzden blzim için savaşmanızı Istlyor değiliz. Bağımsıziığınmı korıımaya azlmllvim. Fakat kanunca slz bize Amerika'nın Israil'e yaptığı kadar yardım etmeğe hazır değlisinlz. Bu durumda benlm önümde blr tek yol kalıyor. Mısır'a döneceğlm ve halka gerçegl anlatacagım. Onlara brnlm çekllip, yerlml Amerikan yanlım blr başkana bırakma zamanının geldiğinl blldlreceğim. Eğer ben halkunı kurtaramiyorsam blr başkası kurtarsm. Bu son sözümdurj» GERÇEK DEVRİM Devnmcl bir baskamn ağzınaan çıkan ve ona lnanmıs çok yakın blr arnadaşı tarafından bize aktarılan bu sözler ancak şöyle yorumianabllır: (ierçek devrim, halkın kendl yaşamına egemen olmasıdır ve onun adına yapılan şey, Iktldarın el değlştlrmeslnden başka blr şey degildir. Halk, kendl Iktldarını akılla ve kendl gUciine dayaü olarak kuruncaya kadar, yaşamını başkaaının ellerlnden kurtaramıya» caktır SONUÇ SEÇiMLERE GiDERKEN 1977'NİN TEMEL KONUSU 1JS.1 1 4 2 HALiT ÇELENK'in eserl ANKA Yayınları Dağıtım: Tekln Yayınevi, Geda, Cem May şili halUtyla dayanışma gecesi PLAGI türkıye 1%! p.ııtıs Turkiye İşçi Piir\,\s\ Geie)Başkaııı BEHİCE BORAN'ın Dayanışıııa Gecesiııi açış komışın.ısı isabelparra ,ançjel p«ırrave patricio oıstillo parti konısu stono orijıııal kayıt/ 33devır Böylece görUlüyor kl her grup, her meslek örgütü hatta her klşi sorunu kendl çıkarlan açısından değerlendiriyor. Çözüm önerileri de pek doğal olarak bu çıkarlar doğrultusunda oluyor. Biz bu konuda kesln çözUm for UIIIUIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIHIIIIIMIMIHIIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIimimiK müllerl göstermemekle birllkte şunu söyleyeblliriz; hangl slyasal lktidar olursa olsun ve bu slyasal iktldarların ekonomlk ve sosyal görüşleri ne olursa olsun •Bütün Eserlerl. diılslnln İlk kilıbı TUrk halkı hastalandığında llâ | cını mutlaka alabilmelldir. Çagımızın sosyal devletl halkına ilâoını saglamak zorundadır. Bu blr. | İ Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun i | I YABAN önsözü ve ekleriyle (Cumhuriyet: 1001) HEDEF, DEV BİR DENİZ GÜCÜ! TURK Bü DONANMA VAKFINA YAPACAGINIZ HEDEFE YARDIMLARLA ULAŞABiLiRiZ Eczacılar bugün eczane ağası r fllân olmak lstemlyorlar ama e = ger Ulkemlzde llâcın yapımından, dağıtımından eczacı sorum İ lu lse, eczacılık eğlUmlnl sadece bu tnsanlar görüyorsa sosyal dev let, bu htzmeti gören eczacının ekonomik gUvenllğini, sosyal gü venliginl, çalışma güvenliğlnl sağ lamak zorundadır. Bu da Ikl Yakmda Sağlık Bakanlığı btitçesi görüşülecek Cumhuriyet Se natosunda. Haydl hayırusıl. Gözden geçlrilmış yeni basım. ATtLL OZKIRlMLI'nın S S 25. Ura S «M» Genel Dağıtım: Blrlldm Tayımcılık KoU. Ştt. § Ankara Cud. GUncer Han 45/18 S P. K. 538 Sirkeci ISTANBUL S nııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııİ (Cumhurlyat: Wli)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle