24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
\ti (UMHÜRİYET 3 CCÂK 1977. Ü lkenîn sosyorkonomr: gelişmesinin ana yintlarını belirleyen 1877 yılı programı ile programın mali iskeletini olusturan 1977 yılı bütçe tasansı, 1977 yılında ilginç gelişmelerin doğacagı haberinı vermektedir. Bunlan şöyle özetlemek mümkün: • ödemeler dengesi büyük açıklar verecektir. Çünkü 1977 program tahminıerine bakınca işçi gelirleri tahmini 1 mllyar 150 milyon dolar gözükmektedir. Aslında 1976 yılı gerçekleşmesi 1 milyar civannda kalacak 1977 yılında ise 975 milyon dolan aşBmayacaktır. Bu durumda program 150175 milyon dolar aşırı tahminle malüldur. Sennaye hareketlerinde proje kredilerinin 375 milyon dolardan 850 milyon dolara çıkacağı öngörülmüştür. Gerçekçi bir tahmin bu miktarın ancak 500600 milyon doiar olacağını göstermektedir; 250 milyon dolarlık bir aşırı tahmin vardır. 1975 yılında toplam ithalât 4.7 mılyar dolar. 1976 tahmini ıse 5 milyar dolardır. 1977 yüı ithalât tahmini 5.8 milyar dolar yani 1976 yılına göre sadece 800 milyon dolar fazladır. Bilindigi gibi 22 kasım 1976'da kuruluş yeri etüdü, proja si ya da yapılabilirllk raporu olmayan ve 29 adedi agır sanayi yatınmı olmak üzere 80'in üzerinde yeni yatırımlar 1976 yılı programına eklenmiş, daha sonra aynca 17 milyan aşan projesiz, etüdsüz öbür ağır sanayi yatmmları da 1977 yılı programma alınmıştır. Bu tüm projelerin ithalât yiikü ise (eğer gerçekten bu yatlrımlara herfıangı bir biçimde başlanacak olursa) yatırım tutarının asgari % 2030 düzeyınde olacağından 1977 ithalât miktan 5.8 milyar değil, 7 milyar dolar olacaktır Ihracat gelir tahmini ise çok ytiksek tutulmuştur. 1974 yılı toplam ihracat geliri 1. 532 milyar 1975 yılı ise 100 milyon azıyla 1.401 milyar liradır. İhracat geliri afustos ayından itibaren 1975 agustosuna göre düşüş göstererek devam etmektedir. Buna göre, 1976 toplam ihracat geliri 1.7 milyar dolar civannda kalacaktır. Dolayısıyla. ortalama 800 milyon dolar yüksek tahmin vardır. Öteki kalemler arasında tunzm gelirleri tahmini de yanıltıcıdır. 1974'te 42 milyon, 1975'te 30 milyon dolar net gelir, aylık girişler bakımın OLAYLAR VE GÖRÜŞLER BütçeProgram ve Gerçekler Coskun ÜRÜNLÜ Devlet Plânlama Teşkilâtı Müsteşarlık Müşavirl dan 1976'da devamlı açık vermiştir. Bu kalemın toplam net gelir olarak 1976'da büyük bir iyimseriıkie (Hac giderlerı dahı düşünülmeden) 5 milyon dolar civannda olacagını söylemek yanlış olmayacaktır. Fakat 1977 yılı için dengenin «negatıf» olacağı aşikârdır. O halde ödemeler dengesi son derecede büyük açık verecek olan 1977 yılı, bir devalüasyon yılı olabilecektir • Ekonomı büiminin en basıt kuralı yatırım narcamalannın enflasyonist tazyik yarattığıdır. Klimizdeki bütçe ve program, Kamu Iknsadi Teşebbüsîennin yatınmları 62 milyar olmak üzere, toplam kamu yatınmlarının 134.5 milyar lira olacağını belirtmektedir. özel sektör toplam yatınm ise 76 milyardır. O halde toplam 210.5 milyarhk bir yatınm harcaması ekonominin mevcut kaynaklarını talep edecektir. Bu kuşkusuz süratli fiyat artışlan yaratacaktır. O halde, devalüasyon yapılırsa, bu iç yapıdan dogan enflasyon, devalüasyonun olası faydaları yerine zarar getirecek, ekonomi 1977 yılında sarsıntılan gittikçe derinleşen bir 12 aylık bunalım dönemine girecektir. • KlT'lerin 62 milyarlık bir yatınm yapabilmesini beklemek gerçekçi değildir. 1976 yılında kendilerine tahsis edilen 40.9 milyar lirahk yatırırrn ancak 35.1 milyar lirahk bölümünü gerçc irebilme yetenek ve kapasites: gösterebılmış.^ ^ır. Başka bir deyişle. 62 rr.ilyarhk yatınm görevı KÎT'lerin yatınm gerçekleştirebilme güçlerinln son derecede üstündedir. Neden acaba bu seçim yılında bu yük KİT'lere yüklenmiştir? • Özel sektörün 1977 yılında imalat sanayiinde 27.8 rnilyarük. konut sektöriinde ise 26.4 milyarhk bir yatırım yapacagı öngörülmüştür. Bu iki tür yatınmın da dayanagı genellikle kredı mekanizmasıdır. Toplam kredi hacmi 1974 ve 1975'e orenla süratle genişlerken orta vp.deli kredi hacmi 1976'da hızla gerilemektedır Bu enfiasyonist baskı. fiyat artıs oranlannı kuşkusuz yükseltecektir. Bu ve öteki nedenlerle 1977 yılı enflasyon 'yılı olacaktır. • Kamunun sanayi yatınmlannda geçikme ve maliyet artışlan ekonominin bir kronik hastalığıdır. Yatmrnlann tamamlanmasının programlandığı yıl ile bitiş süresi arasında geçikme ortplama 3 yıldır; hat'a 7 yıl dahi geçiken projeler vardır. Zaman'm bir fiyntı oldugunu ihmal etsek dahi proje maliyet art:şİ2n ihınal edilemeyecek büyükiüklere varmaktadır. örnegin iplik ve dokuma sanayi projelerinde 1976 yümdan 1977 yılına maliyet artısjan, sektör olarak, ortalama •/«31.9'dur. Orman Urünlerl sanayi ortalaması i?e •o74.4'e varmaktadır. Hele projelsrin ilk maliyetleri ile 1977 program maliyetleri karşılaştırıldığında maliyet arüslan °/«300400'e varmaktadır. Bu durum karşısında yapılabilirlik etüdü, projesl olmayan ve maliyet tahminleri gerçek hesaplamalara dayanmayan 16 17 milyar civannda 1977 programma eklenen ağır sanayi yatınmlannm bütçeye ne denli gerçekçi yansıdığı belli değildir. Bu durum 1977 bütçesinin ne denli ciddı olduğunun cevabmı açık bırakmaktadır. • 1977 yılı programının gerçekten finanse edilmesinin ve bütçenin önşördügü diğer harcamaların da karşılanabilmesinin koşulu bütçe gelirlerinin doğru tahmin edilmesine bağlıdır. Bütçe gelirlerinde gerçekçi olmayan tahminier yer almaktadır. «Vergi Dışı Normal Gelirler Toplamısnın 19.560 milyon lira olarak belirtümiş olması îktisadi Devlet Teşe'ikuUerinin gelir yaratacağı varsayımma ve Devlet mallarının satılması o'psılığına d=y?.nm"kr°dır. İDT"nin zararlan dillere destan durumdayken bunu düşünebilmek oîa ı.aksızdır. Diğer yandan «O^el Gelirler Ve Fonlar» toplam ;eliri de 9.976 milyon lira olarak tahmin edilmiştir. Bu kalem ise Tasarruf Bonolan, Karşılık Para v Proje Kr?dileri ile Akaryakıt Istikrar Fonu gibi al: gelir kalemlerine dayanır. Her ıka kalemin toplamı 30 milyar lirelık gelire eş değerdir. Gerçekçi bir tahmin bu kalembrin ancak 15 milyar civannda bir gelir getirebileceğidir. öt« yandan bu yıl seçim yılıdır ve vergi kanunlannda bir yenilik beklenemez. Vergi Gelirleri toplarrının 1976 yılma göre »î33.7'lik bir artış göstermfisi olanaksızdır. Bu durum vergi çelirlerinin Gayn Safi Milll Hasılays oranmdaki hızlı artıştan da belli olmaktadır. Bu oranlar 1974te '0İ5.2; 197ö'te ^«17.6'dır. 1976 yılı tahmini ile "ol9.4't\lr. 1977 yılında ise "?24 olması öngörülmüştür. Bu olanaksızdır. O halde. bu bütçe 30 milyar lira civannda açık verecektir. Denk bir bütçe değfldir. SONUÇ: Durum 1977 vnlının iç açıcı bir yıl olmavacagiBi göstermektedir. Siyasal iktidar sahiplerinln şimdiden bu durumu bilerek tavırlannı çizmeleri ve halka karşı sorumluiuklarına uygun davranışlannı önceden kararlaştırmaları gereklidir kanısındayız. SAMANDAĞD4 BİR KOY VAR SADUN TANJU atay'ın Samandağ ilçesine bağlı iüçük bir köy vardır. Vakıfh derler adına. Padişah îkind Mahmnt döneminde Muhayyile adında bir Hıristiyan Arap'a vakıf olarak verilmiş üç bin dönüm kadar toprak üzerine kunıludur ve bir Ermeni köyüdür. Samandag'm 31 köyünden 20'si Alevi, 8'i Sünni, ikisi karısık, biri de Ermeni köyüdür. Çevresinde birbirleriyle geçinemiyen, birbirlerini sevmeyen Alevî ve Sünnî Müslümanlann bulunduğu bu blr avuç Hıristiyan Ortodoks vatandaşlanmız herkesle iyi geçınmeye özen gösterirler, özellikle devlete, hükümete karşı uyumlu, yumşak baslı davranırlar. H Çıplak Mustata Hep Çıplak.. OKTAY AKBAL Evet Hayır Yargıçlarımıza Yaraşan Yapılmalı B ugün ülkemizde yargıçlar, özellikle yüksek mahkeme yargıçlan, çok zor koşullar altında görevlerini yerine getirmektedirler. Üst mahkemelerin bulunmaması nedeniyle, Yargıtay günde bin davayı sonuçlandırmak zorundadır. Gene, İdari Mahkemelerin hâlâ kurulamama sı sonucu, Danıştay üyeleri 1976' da 90 bine yakın dava dosyasıyla ugraşmaktadır. Yargıçlanmıza sağlanan çalışma olanaklan kadar, ald.'lan maaşlann da gö revlerinin önemiyle, onuruyla bağdaştığını ileri sürebilmek güç tür. Mahkemelerimiz, birkaçmm dı şında, nerdeyse Adalet sımgesiyle ters dUşecek binalarda gorev yapmaktadırlar. Bırakınız köhne Siverek Adliyesınde Reis Beyin müte\azı makamında ayaklan sallanan sandalyesını, başkent Ankara'da Yargıtay binası bile üye ve üye yardımcılarmm ancak bir bölümüne çalısabilecekleri bir oda sağlayabilmektedir. Danıştay yeni binasına çok az bir zaman önce kavuşmuştur. öte yandan, derme çatma bir apartmana yerleşmış olan Anayasa Mahkemesi, admın anlamına hiç uymayan bir konumda sıkışıp kalmıştır. Bu yüksek mahkeme üyelerine sağlanan çalışma olanaklan da çok sımrlıdır. Örnegin, belirli sayıda raportörün ve birkaç sekreterin dışında, kendileri için özel yardımcı per sonel bulunmamaktadır. Üyelerin kat kat dolaşarak tozlu dosyaların ya da yeni yajinlarm taramasını yapacak boş zamanı bulunması bir ;rana, ellerinde karar bekleyen dosyalan gereğince incelemek için yeterli olanaklardan bile yoksundurlar. Bi liyoruz, Anayasa Mahkemesi 1965 Siyasal Partiler Yasamıza göre, bu kuruluşlann mali denetimini yapmakla da yükümlüdür. Acaba Mahkemenin elinde bu konuda uzmamaşmış bir yar Artun ÜNSAL SİYASAL BtLGtLER FAKÜLTESt dımcı kadro bulunmakta mıdır? Bütün bu eksiklikleri devletimizin sınırh mali olanaklarına bağ lamak kanunızca güçtür. Sorun yalnız ödenek ya da maaş sorunu değildir. Başka devlet dairelerinde, özel likle İktısadî devlet kuruluşlann da, nerdeyse orta halli müdürler düzeyinde sağlanan resmi hizmet araçlarından burada yalnız Başkanın emrine bir tane vorilmiştir. Öyle ki, Danıştay ya da Yargıtay Baskanlan, Anayasa Mahkemesine seçildiklerindfl, ma aşlarında en ufak bir degişiklik olmaması bir yana. makam arabalanndan da yoksun kalacaklardır. Yargıçlanmız araba düşkünüdür demek istemiyoruz. An cak herhangi bir kamu kurumundan daire başkanlannın sahip oldukları olanaklann yüksek yargıçlanmızdan esirg?rmemesini anlamak güçtür. Bir de maaşlara göz atalım' 30 ytiı a^kır^ h^zrrveti oUnK kıdem li I. sunf yargıçlanmızın eline ?eçen pata ayna, 16 "Wri küsur brüt tesellisi bir yana, net 9500 lira dolaylanndadır. Kaldı ki. 1976 başlannda bu miktar 8.2P0 liraydı. Geçen eyîül aymda Maliye Bakanlığmm, yargıçlara veriien tazminatlannı maaşlarından ayrı vergilenmesini kabul etmesiyle bu artış saglanmıştır. Ülkemizde özel veya kamu sanayi işlermelennde yöneticilerin maaş ve primleri yanmda bu miktar çok düşük kBİmaktadır. Istanbul'da bir Holdingde yönetici durumunda olan genç bir mühendisin eline ayda ortalama net 2025 bin lira geçmektedir Yıl sonunda kendisine sunulan temettüler tıunun dışındadır. Yllksek yargıçlanmızın, bu kadar sınırh bir gelirle yetinmeleri çanınz güçtür; bu gelir, görevlerinin kendilerine sağladıgı, ancak pek karın doyurmayan saygınlıkla orantüı olmaktan çok uzaktır. Ömegın, Zonguldak gibi bir işçi kentımizde yılda 200 bin lira dolaymda vergi ödeyebilen avukatlann veya Istanbul'da ayda 100 bm liraya para demeyen ünlü doktorlarımızın bulundufu Türkiyemizde. Devlettn kendi hukuk adamlanna «psikolojik bir doyumndan başka ne sagladıiını sormalıyız Yüksek yargıçları yanısıra, genç meslekdaşlan da ülke koşul larma göre çok mütevazi sayıia bilecek maaslarla yetinmek sorun dadır. Örnegin, stajyer bir yargıcın eline geçen para ayda net 1800 lira dolayındadır. Ankara'da Çaııkaya semtinde birçok apartman kapıcısı bile bundan VÜKsek bir aylıkla çalışmaktadır. Ge ne, on yıldan beri yargıçlık yapan bir Yargıtay üye yardımcısı ayda ortalama 5300 lira almaktadır. Anadolu'nun uzak iiçelerinde adalet dağıtaı yargıyitrımızuı ço gu Ş O. , 4000 lirayla kendllennl Op ve ailelerini geçindirmek zorunda dırlar. Oysa yargıç gecekonduda oturamaz, eski elbise giyemez, çocuklannı da okutmak zorunda dır... Yüksek yargıçlıgın maddi çeki ciliğinin bulunmaması birçok de gerli hukukçumuzu «özel sektö re. itmektedir. Ömeğin, vukat lık, damşmanlık da yapmak iste yen bir hukuk profesörü, normal maaşının dışında, çeşitli resmi veya özel kuruluşlardan, bir Anayasa Mahkemesi üyesinin kazanacağı pararun beş altı ka tını rahatlıkla alabiltr. Oysa ABD veya F. Almanya Yüksek Mahkemelerinde kendilerine yeterince maaş sağlanan birçok ünlü hu kuk bilgini görev almaktadır. Ör negin, F. Almanja Anayasa Mah kemesi üyelerinin maaşlan özsl bir yasayla öteki kamu görerlile rinklne onmla daha yüksek bir düzeyde tutulmuştur. Belli başlı Batı ülkelerinde yük sek yargıçlann aldıklan ücretler le bir karşılaştırma yapmak üginç olacaktır. Örnegin, îngiltere de Lordlar Kamarası Başkanı, Baş Yargıç ve Adlî hiyererşinın en üstünde bulunan Lord Chancellor"un eline 1975'te, parlamencer maaş ve ödenegi dışında. yılda 20 bin sterlin (yaklaşık olarak 550 bin lira) geçiyordu. Bu İngiltere'de bir kamu görevllsinln aldığı en yüksek ücrettir. Bizde ki Yargıtay (Ceza) Başkanı duru munda olan Bas Yargıçm (Lord Chief Justice) yılda 23.050 ster lin, gene bizdeki Yargıtay (Özel Hukuk) başkanına benzetebüecek Baş Yargıçm (Master ot Rolls) yılda 21.175 sterlin, öteki yargıçlann ise yılda 19.425 sterlin aldıklannı of reniyonız. Bu arada, bilgi açısından, yerlesik mahkemelerde görev alan yarçıç lann yılda 18.675, gecici mahkemelerdeki yargıçlann (Circuit Judges) yılda 13.000 sterlin kaıan dıklannı da ekleyebiliriz. Bu rakamlar yıllık brtit maaşlan belirt mektedir. Ancak tngiltere'deki yaşam düzeyi ölçüt alınırsa, yar gıçlann eline geçen pararun oldukça yüksek olduğu anlaşılmak tadır. ABD'de de benzer bir dtırumla karşılasılmaktadır. Elimlzdeki verüere göre, 1969 yılmda Federal Yüksek Mahkeme Başkanı yılda brüt 62.500 dolar, (yaklaşık olarak 1 milyon TL.) öteki sekiz •OsmanUlarm kaffesi hürriyetl jahsiyelerine malik ve aherln hukuku hürriyeiine tecavüı etmemekle mükelleftir^, «Hürriyeti şahsiye her türlü taarruzdan masundur. Hiç klmse kanunun tayin ettiği sebep ve suretten maada bir bahane ile möcazat olunamaz.», •Osmanlıların kâffesi hnzuru kanunda ve ahvali diniye ve mezhebiyeden maada memleketin hukuk ve vezaiflnde mütesavidir.Aralık lS76'da kabul edUen Kanunu Esasi'den üç madde snndum slze. Tatn yüz yıl önceydl. Yedl ay sören bir çahşmadan, çeşitli tartışmalardan, görüş aykırüıklarından sonra hazırlanmıştı bu yasa. Prof. Niyazi Berkes •Turklye'de Çağdaşlaşma» kitabmda bu Anayasa için bakın ne diyor : •Çafdaş Anayasa doktrininde temcl bir ilke durumuna gelen yetkilerin a)Tilması, aralannda karsüıklı kontrol illşkileri kurulması fikrinden de voksundur. Yasama, yürütme, vargı güçleri aynlmamıştır. Parlamento bafımsız bir yasajna meclisi de olamazdı. Meclisin kendine özgii haklarmdan söz eden kesimlerinde meclisin yasama eylemi ancak hükiimdarın müsaadesine ve uygun bultnasına bağlıdır. Parlamentonun toplanması ve tatili de hükiimdarın iradesine bağlıdır. L'mumi Meclis denen parlamentonun padişahın cmriyle vilâyetlerden Beçilecek kişilerin bir yü için ıçelip tnaaşla hizmet etmeleri şekiinde anlaşıldiğını gösterir. Buna yakın bir usulün zatcn Abdülaziz zamanında gelişmekte oldugunu görmüştük. Meclise gelecek üyeler Anayasa'ya değil, Padişaha sadık olma yemini edeceklerdi, fakat Hükümdann Anayasaya sadık olma yemini yükümü yoktu. 5. Maddeye göre Zat'ı Şabanenin kişiliği kutsal ve sonımsuz»du.> Bu sözler de göstertyor, 1S76 Anavasa'sı önemli bir ser (tctirmiyordu. Abdjilhamit gibi bir padişahı engelleyen hiç bir şey yoktu. Padişab istediği zaman meclisf dağrtabiiecekti, yeni mecllsi ne zaman toplayacağı konusunda kesin bir bağlayıcılık da yoktu. Prof. Berkes «Gerçek Abdülhamifi. AbdUlhamit yapan bu Kanunu Esasi'dir. O parlamentoyu da kaldırmamıştır, aynı kanunun kendisine tanıdığı bir yetkiye dayanarak sadece onu «tatil> etmi;tir.>. Mithat, Hüseyin A\ni, Süleyman Rüştü, Cevdet pasalann, Namık Kemal gibi ozanların üzerinde bir türlü anlaşamadiklan bu Anayasa daha doğuştan sakattı, yanlıştı, tutarsızdı. Prof. Berkesin dedlği gibi: «Böyle bir Anayasanın kuracağı re.ilm ancak halk iradesini kısıtlayan bir meşrutiyet, hükümdar iradesini genişleten bir mutlaldyel rcjimi. sürekli bir sıkıyönetlm seçimi olabilirdi. Bu rejim, bütün Yeni Osmanlılar düşünün içinde yatan çelişkllerin malzemesiyle yapılmış bir anıttir. Bu anıtın altında ilk ezilenlerin, bu çelişkileri düşündc sürduren düsünürlerin kendllerinin olnşu, jrerçekten hazin bir seydir.» Yarım yamalak yapılan bir eylem. daha başlangıçta tersine dönen bir sözde «devrira», kısa zaman sonra bu ise kalkısanIann başını yer. Nltekim Abdülhamit. Kanunu Esasi'yl yapanlan, kabul eitirenleri teker teker temlzledi. Mithat Paşa bofduruldu. Hüseyin Avni Paşa vurduruldu, Sülcyman Paşa sfirgfine göndeıildl, Namık Kemal de bir süre sonra sürgünde öldü. tlk kez 19 mart lS77'de toplanan Meclis Wr vıl bile geçmeden 13 subat 187S'de dafırddı. İşte yuzüncü yılını kutladığımız, İlk yazılı Anayasa'mız, «Kanuni Esasi»nin, kısa serüveni... Vüz yıl sonraki duruma bir föz atalım. Teşküâtı Esasiye, sonra da 61 Anavasası, daha daha sonra 12 Martta bir çok maddeleri değiştirilmls blçiml... Yüz yılda gerçek eşitli, demokratlk haklar. insan haklan konularında bir arpa boyu yol almısız. Uzun söze ne gerek, Melih Cevdet Anday'ın son günlerde ellmden düşürmedlğim butrttrt için mevcudu kalmamış kitabt «Telgrafhane»den «Tarih Okurken» şiirinl okumak }'eter. ŞUrln başına Anday, Tanpınar'm edebiyat tarlhinden şu ctimleleri koymuş: «Namık Kemal Kanunu Esasi münasebetiyle Abdülhamid'e verdiği mütalâanamesindc, mutlak miisavatın mümkün olamayacaçından bahsederken, aksl taktirde fstanbul'da o zaman pek tanmmış bir deli olan Çıplak Mustafa'nm sekâda Sait paşa ile o zaman mabeyn feriği, servette Sarraf Zarifi ile ölçülmesi lâzım geldiğini söyler. Bu, demektir ki insanlar müsavi doğmadıklan gibi, müsavi yaşayamazlar da. Fakat kanun karşısında müsavidirler.» Sait Paşa, Zarifi ve Çıplak Mustafa yasalann önünde eşit miydiler? Orası da çok su götörür: Yüz yıl önce olduğu gibi, bugün de!.. Bakın daha bu vıl okullarda okutnlan Ahlâk kitabmda bir işçinin şerefiyle bir doktorun şerefinin eşit olamayacaklan yazıhnadı mı? 1977'de bile bir takım profesörlerimiz «kesin eşitlik yoktur» dediklerine göre, yüz yıl önce Namık Kemal böyle söyledl diye nasıl ayıplanabilir? Melih Cevdet Anday'ın «Tarih Okurken»i bütün bu gerçekleri en özlü, en yoğun, en yerpili biçimde şiire sokmnş, kuşaklara snnmuş: «Mabeyin ferigi Sait Paşa*nın Sarayı korumak işi Bir Sarraf Zarifi bey, bir de Çıplak Mustafa etti mi üç kışi Kim ola Sarraf Zarifi Adı üstünde sarraf Sıkır şıkır altm saymak işi Ya kim ola Cıplak Mustaîa O da şehrin delisi O da şehrin fakiri Biri korur, biri sayar, biri Korumak, saymak, soyunmak işleri Korumak, saymak, soyulmak işleri Tarih bin üç yüz vetmiş altı Tann bu üç kişiyi hür yaratmıştı Kanun da onlan eşit kıldı Oldu bitti Sait Paşa Sarraf Zarifi Çıplak Mustafa Sarraf Sait, Zarifi Paşa, Çıplak Mustafa Sait Zanfi Sarraf Paşa, Çıplak Mustafa Çıplak Mustafa Çıplak Mustafa Çıplak Mustafa.» Tarih bin dokuz yüz yetmlş yedl! Sarraf Zarlfiier, Salt Pasalar yerli yerinde, Çıplak Mustafaiar da... KIMYA SANAYii A.Ş/nin o /o18 faîzli MÎLAKO (tTALYA) 12 • 16 ŞUBAT 1977 MACEF 1977 İLKB&HAR SERGİSİ (Milletlerarası Fuar Sahasında) Sergi 12 Şubat saat 14.00'de açılacak ve 16 Şubat 1977 saat 18.0O'de kapanacaktır. MACEF, ev âletleri, kristal eşya, seramik eşya, gümüş eşya, hediyelik eşya, kaliteli ev eşyalan türünden mamullerde ihtisaslaşmış, önemli ve komple bir Milletlerarası Teşhir Satış Fuan olup bu sergi MACEF'in vılda iki kere düzenlediği sergilerin ilkidir. îlgili müteşebbisler için düzenlenen her İki sergide, bu kollarda dünya çapındaki büttln mamuller ve «yenillkler» teşhir edilmektedir. İŞ DÜNYANIZI GENtŞLETMEK İÇİN MİLANO'da MACEF 1977 İLKBAHAR SERGtSlNÎ ZÎYARET EDİNİZ. 1600'den fazla teşhirci firma 200.000'den fazla çeşit sergileyecektir. Her türlü bilgi edinmek, Ucretsiz giriş kartı saglamafc ve otellerde yer ayırtmak için mürseaat: SEGRETERIA MACEF • 25, Via Sorferino (I) 20121 MÎLANO (Italie) fEasın: 32929/77) Hamiline muharrer tahvillerin satışlarına Türk Ticaret Bankası A.Ş. şubelerinde 5 Ocak 1977 tarihinde başlanacak ve satışlar 5 Nisan 1977 tarihinde son bulacaktır. Faiz ödemeleri her yı! 5 Nisan tarihinde yapılacaktır. Ana paraların itfaı 5 Nisan 1980 tarihinde başlayacak ve eşit tutarlar halinde 5 yılda tamamlânacâktır İhraç edilecek tahviller 200 adet 5.000 TL. ve 100 adet 10.000 TL. Nominal değerde toplaı 2.000.000 TL.dır üye d« yılda brüt 60'sar bin dolar alıyorlardı. Öte yandan, Federal Istinaf Mahkemeleri yargıçlan yılda brüt 42.500 dolar, Federal Bölge Mahkemeleri yargıçlan ise brüt 40 bin dolar kazanıyorlardı. Federal Yargıçlar atamayla iş başına getirilirler. Eyaletiçi mahkemelerin seçim yolu ile gelen daha alt düzeydeki yargıçlarının aldıklan Ücretler de azımsanmayacak ölçülerdir. İşin ilginç yönü, ABD'de bile, tüm federal yargıçlann maaşlannda 1959 1960 arası 100'de 100'ü aşaıı artışlar olmusuır. GenellKde Anglo • Sakson ülkelerde, yargıçlann daha ayncalıklı olduğu biünmektedir. Ne var ki, «Kıta Avrupa»sı yargıçlanna da Türk meslekdaşlarma oranla çok daha ıyi mali olanaklar saglanmıştır: îsviçre Federal Mahkeme yargıçlan yılda brüt 170 bin Isviçre frangı (yaklaşık olarak 1 milyon TL.) almaktadır. Fransa' da mesleğe yeni başlayan bir yar gıç ayda brüt 3 bin fransız frangı (yaklaşık olarak 10 bin lira), Danıştay tConseil d'Etat) üyesl ayda brüt 14 bin Fransız frangı aiır. Bu rakamlar belki de bize en çolc benzeyenleri. Oysa, başkent Ankara'da orta halli bir daire için ömegin Çankaya'da, aylık kira olarak 4 bin lira istenmesi artık yadırganmazken, bir Fransız yargıcı benzer nitelikte bir daire için Paris'te hiçbir zaman ayda 4 bin frank odemek zorunda kalmamaktadır. Bir çok ülkede, yargıçlara yük sek maaş verilmesinin onlann «yansızvlıklarını arttıracagı düşüncesi yaygmdır. Bu Türkiye için de geçerlidir. Bununla birlikte, yargıç maaslarmm yetersizugine dikkati çekmekteki asıl amacımız, onlann mevkilerine uygun düsmeyen olanaksızlıklar içinde bulunduğunu sergilemektir. Yargıçlanmızın, hele yüksek yargıçlanmızın, Devlet Personel Yasasınm dar hükümlerinin kıskacı içine alınmıs olmalan, bizce, Adaletimizin işleyişini olumsuz yönde etkilemektedir. Batı ülkelerinin tersine, yargıçlanmızın çogu orta halli ailelerden gel mektedirler. Anayasa Mahkemesi üyeleri Üzerinde 1976 başında yaptıgımız bir araştırmada Uyelerin ','» 40'run orta veya küçük memur aUelerinden geldiğini sap tamıştık. Tüm yargıçlanmız Devlete uzun yıllar hizmet etmiş, görevlerini hiç bir zaman, birkaç tatsız örnegin dışında, maddi çıkarlar uğruna kötüye kullanmamış, kullanmıyacak kişilerdir. Nitekim, çogu ancak emekli ikramiyelermi aldıktan sonra başlannı kendi mallan olan bir çatı altına sokmayı başarabilmektedir ler. «Demokratik bir ülke olalım» diyoruı. Ancak, ne kadar demokrat olursak olalım, örneğin bir Anayasa Mahkemesi üvesini dolmuşa binerken görmeyi «Adalet Mülkün Temelldir» anlayışı ile bagdaştınnak bize zor geliyor. Aslında, toplumsal saygınlıklannın gerüemesi yalnızca yargıçlann yazgısı değil. Hızla gelişen toplumumuzda, bürokrasi genellikle eski saygınlığını ve yaşam düzeyini azar az&r yitirmektedır. Ancak, özellikle tüm yaşamlarını kamu kesiminde geçiren yargıçlanmızın bu olgumm baş kurbanı olmalan, görevlerinin önemine, onuruna uygun düşmektedir. Sayılan 600*ü aşan Parlamento üyelerine maaş ve ödenek leriyle birHkte ayda net IS bin TL. verebilen Türkiye yargıçları na karşı da cömert olmak zorundadır. İlginç bir geçmişi vardır Vakıflı'nın. Birind Dünya Savaşma kadar Osmanlı yönetüni altında kalmışlar, 1915 yıiında bir İngiliz gemisi onlan alıp Pon Sait'e götürmüs ve savaş sonuna kadar orada bir kampta yaşamışlardır. Mütarekede köylerine dönen Vakıflılılar, bölgenin Fransız yönetimine geçmesinden sonra 1939 haziranına kadar ulusal sınırlann dışında kalrtuşlardır. Fransızlarla yapılan anlaşma geregi Hatay yeniden bizim olunca, Suriye ve Lübnan'a göçenlerln dışında 4050 hanelik blr nüfus kalmıştır Vakrflı' da. Burada yaşayanlar tiplk Ermenidirler. Hep kendi içlerinden kız alıp verdikleri için; orta boylu, şişmanca, esmer tenli, saçlan ve gözleri koyu renkli. alt dudakları sarkık ırk özelliklerini korumuşlardır. Bugün köyde yaşayanlar iki yüz kadardır. Toprak az olduğu için ve de okumayı sevdiklerinden, ileri eğitim olan&gı bulabilenler köyden kopup giderler. Köyde kadınlar daha çoktur. Onlar, ilkokuldan sonra yoksul ve orta halli bir köy yaşamının gereklerini yerine getirirler, boş zamanlarmda da iğne oyası yaparlar. Vakıfh. varlıklı olmayan ama uyanık bir köy Upldır. İki yamaca serpilmis 50 kadar evde yasam devamlı blr ugraşla geçer. Toprak küçük parçalara bölündügü için ve sulak olduğundan bahçecilik yapılır. Narenciye, meyva, biraz sebze, biraz hayvancılık, biraz zeytincilik geçinmelerine yeter. Hiç toprağı olmayan ve vok denecek kadar az topraklılar pamuk ve çapa işçüigine Adana'ya kadar uzanırlar. Yani yaşamlan başka köylerden farklı değildir. Belkl biraz daha uyanık, biraz daha çevreyle ilgill, biraz daha «politik», ama çileli zor bir köy yaşamı.. Vakıflı'yı niçin böyle durup dururken size tanıtmaya çalışıyorum, onu da anlatayım. Bundan 1213 yıl önce, genç bir araştırmacı grup, ülkenin sosyoekonomik yapısını meydana çıkarmak için ömek bölgeler ve köyler ararken, Devlet Flânlamanm ve bazı bakanlıkların da tavsiyesiyle Hatay' ın Samandağ trfıgesine yöneldi. Çünkü bu bölgede, ülkede rahatsızlık duyulan tüm dertler toplanmıstı. Mezhep ayınmı vardı. Din ayınmı vardı. Irk ayınmı vardı. Topraksızlık vardı. Tarım isçillği vardı. Berbat bir sosyal ve ekonomlk yapi üzerinde politik erozyon vardı. Kısacası arana arana bulunacak yerlerin belki de en ilginciydi. 1964 yazında bölgeyl tarayan Fosyolo.r' ve mimarlık fakültesl asistanlan. sonunda «Vakıfh Köyü Monografisimi tamamladılar ve bu or*Ak araştırma benim de kitaplıgımda yer aldı. Aradan uzun bir süre geçtl. Eu arastırma, bizim 1950" den beri süren demokrasi kavgamızın tam ortasına düşüyordu. Vakıflı köyünde yaşam tümüyle didik didik edilırken, siyasal yöneliş ve gelişmeler de derinlemesine incelenmişti. Vakıllılılar AP*U idiler. 1950 seçimlerinden berl, köylünun, fakir fukaranın tarafmda olduklannı söyleyen siyasal partileri tutoyorlardı. İhtilale kadarki üç genel seçımde de Demokrat Parti'yi tutmuşlardı. 27 Mayıstan sonra yapılan 1961 genel seçiminde, CHP'nin siyasal hayata egemen görüntüsüne aldırmadan Yeni Türkiye Partisi'ne oy vermişlerdi. AH o tarihte yeni kurulmuştu ve eski DP'nln devamı olduğu konusunda henüz kuşkular vardı, bu neâenl* oylar YTPye akmıştı. AraşUrmanın yapıldığı 1964 Yazında, köyün muhtan Ha«erKartun 105 oydan 103'ünü almış bir APIi idi. Demokratik çabalamalann ortasında, köylüler henüz, kendilerini tuttuğunu söyleyen siyasal partinin yeteri kadar iktidarda kalamadığma inamyorlar ve ona şans tanımak istiyorlardı. t)ç mahaltede üç çeşme açan, köye bir ilkokul yapan, ilçeye baflayan toprak yolu da biraz daha geçlt verir hale getiren siyasal partinin, zaman geçtıkçe köyün kahırlı yaşamını daha da düzelteceğine inanıyorlardı. 1965 seçimlerina doğru bu iman biraz sarsılır gibi oldu. AP oyların yansından azını aldı, CHP. oyları iktidar partisinin oylanna yaklaştı, bu arada yeni halkçı, köylücü, İşçi yanlısı parti TtP'e 98 seçmenden 13'ü oy verdi. Demek ki Vakıflı köylüleri umutsuzluğa dogru surükleniyorlardı. Güvendikleri daga kar yağıyordu ve siyasal hayata doğduğu andan beri komünist diye kötülenen, tehlikeli ve zararlı gösterilen, köylünün, Isçlnln bllmezliğlnde ve yoksuiluğımda bofup öldürülmek istenen bir küçük sosyalist parti bile yeni umutlan üzerine çekebüiyordu. 1969 seçimlerinde AP'den umutsuzluk. CHP'den kuşku yine oylara yansıdı. TlP oylan yuzde 50'nin üzerinde arttı. Bağımsız bir adaya önemli ölçüde oy vererek, siyasal partileri bir çeşit protesto ettiler. Çevrenin kazan gibi kaynaması, Iktldann her türlü ayrılığı pompalama poütlkası, Alevi ve Sünni köyleriyle kusatümıs Vakıflı balkmı huzursuz edlyordu. Köy nüfusu eksiliyordu. Kalanlar ise, nasıl blr iktidar, nasıl bsir yönetlm sorunlarını kendi sade mantıklannda daha hızlı evirip çevırcneğe başiamışlardı. 1973 seçimlerinde, köyde verilen 71 geçerli oydan 49'u CHP'ye, 14"ü Halk Partisine yakmlığı düşünülen Fejzioğlu partisine yöneldi. Bugünkü Cephe Hükümeünin militan partileri ancak 4 oy alabildiler. Bu bir çöküştü. VerUen oylan sol ve sağ olarak deferlendlrmek gerekirse, solun 50 oyuna karsdık sağ ancak 21 oy toplayabildi. 1977'yi bir seçim yılı olarak değerlendlrdiğimize göre, 19731977 arasındaki sosyal ve siyasal çözülmenin önümüzdeki seçimlerle durdurulup durdurulmayacağı da önemli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Hızlı kentleşmenin şimdilik büyük kentlere yansıyan işçi ve vatandaş bilinçlenmesini hızlandıran etkisi, önümüzdeki seçimlerde kent oylannı biraz daha sol iktidar yönüne çekecektir kuşkusuz. Ama köylerde yaşayan insanlanmız, otuz yüa yakın bir süredir içlerinde büyüttükleri omudun kmlışını ne ölçüde yansıtacaklardır? Vakıflı köyü araştırması üzerine bunun İçin eğildim re gördum ki, iktidarlann sadece dirseklerini dayadıklan kentlerde değil, ayaklarmı bastıklan köylerde de zaman herşeyi kayganlaştırmaktadır. Zaman iyi kullanıldığı zaman güvenlik, umut, mutlnluk; kötü kullanıldığı zaman kargasa, korku ve çöküştür. ERMENİ KÖYÜ VAKIFLI KÖYÜ MONOGRAFiSi KAYGAN TABAN SAĞDAN SOLA AKIŞ İKTİDAR VE ZAMAN SAfmLMEMURESİ ARÂNIYÛR 5X25 hath telefon santralını yönetecek tecrübeli santral memuresi aranıyor. Müracaat şahsen Grafika/Maya Reklamcılık A.Ş. Tanli Han, Şişli Meydanı Kat: 7 Ştfli Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğünden Vem Fabrikalanna tevzi edilmek üssere 15.000 ton yemlik mısır ithal edilecektir. thalesı 12 Ocak 1377 Çarsamba gunü saat 14.00'de Toprak Mahsuüeri Ofisı Genel Müdürlüjünda yapılacaktır. Bu ltnalata ait ılân ve satış bususl şartlarunız Genel MUdürlügumuz (Satış MüdUrlüfü'nde) tstanbul, tzmir. tskenderun, Samsun, Konya, Afyon, Diyarbakır, Erzurum Bölge Haydarpaşa Hububat ve Merıan Şuoe MUdürlüklerımizden bedelsiz olarak alınabllıı. Ilgililere duyurulur. SETAŞ KİMYA SANAYİİ A. Ş. (SERA Reklâm: ... / 65) (Basın: 30219/68) l (Cumhuriyet: 80)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle