18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İKİ tUMHURIYCT 24 OCM 197? lcaret Bakanı, 8 ocak 1977 günU, BUtçe Karma Komisyonunda bütçesıyle ilgili eleştirileri yanıtlarken. dış ticaretimizin gellsmeslnden iyimser bir biçimde soz etrrus ve «Bu yıl lhracatımızın 10 ay içlnde, 1975 yılının aynı dönemine göre, % 46.4 arttığıru» belirtmiştir. Yurdumuzda. bakanların, komisyona ekonomlk durumun yalnız iyi yönlerinl yansıtmaları bir gelenek halini almıştır. Bu bakımdan, 197fc yılı ödemeler dengesinin tek olumlu yönü olarak gözüken dışsatımİBrın (ihracatın) artışı Uzerinde Sayın Başol'un önemle dtırmasını doğal saymak gerektr. Ancak, bir olayı onun nasıl oluştuğu konusunda yetorli sayılmaz. Dışsatımlarımızdaki bu gelişme hükümetin aldığı önlemlerin bir sonucu mudur? Yoksa yüneticilerin tutumu ile İlgili olmayan koşullar altında mı ortaya çıkmıştır? Her şeyden önce bunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. T OLAYLAR VE GÖRÜŞLER mracatmm 2,2 mllyar dolan bulaeajını» bellrtmiştir. 1977 yılı programına göre ise «1976 yılı ihracatının program hedefi olan 2,1 milyar dolara varacağı> hesaplanmıştır. 1976 yılı Kasım ayı »onundaki 1 milyar 751 milyon dolarlık 11 ayhk gerçekleşmeye bakarak bu tahminlerin çok ıyım«er olduğu aOylenebllir. 1976 yılında, özellikle sanayi Urünleri ratışlarırun büyilk ölçüde artacagı umulmuştu. Sanayiciler, sınai llrün dış satımlarının bu yıl iki kata çıkabilmesi için gerekli önlemleri nıııyıs ayında Hükümete bildirmişlerdi. Hüklimetln bu istekleri hangi olçüde yerine getirdigi belli değildir. Ancak, bu konudaki iyimser tahminler gerçekleşmemiş, 1976 yılının ilk U aymda sanayi urünleri dış satımlarında, geçen yılın eş dönemine göre olan artış °o«,9'u a?amamıştır. Toplam sanayi kesimi goz önünde tutulursa artış oranı %19,6'ya düşmektedır. 1976 yılı, bol UrUn elde edilmesi nedeniyle, bugday dış satımlarına btlyük umutlar baglanan bir yıl olmuştur. 29 mayıs 1976'da lzmır Ziraat Odaları Birligi'nce, bu yıl içinde dış Ulkelere 5 milyon ton buRday satıiacağı tnhnıın (•dılmıştir. Ekim ayınaa yapılan hesaplara göre ise. bu miktar 2,5 3 milyon tondur. Bunların satışı karşılıgında 400 milyon dnlar dolaylarınUa bir döviz elde edilmesi beklenilmektedir. Oysa, ocak kasım ihracat rakamıarını gostereıı oetvelden anlaşıldıgma göre, hu yıl dış ülkelere. 31,5 milyon dolarlık bölümti arpa olmak üzere, 32,2 milyon dolar değerinde hububat satılabilmiştir. Basında yayınlanan haberlere gıırp, dRpolanan 3 milyon ton bugday gıttıkçe bozulmakta, 230 kuruştan alınan buğday, kilosu lfio kuruştan alırı bulamamaktadır. DIS SATIMLARIMIZ Ziya KAYLA (T. C. MERKEZ BANKASI ESKİ BAŞKANI) 1975 yılı dış satımlarındaki düşüklük, 1976 yılı Bütço Tasarısı ile birlikte Meclise tunuian yıllık ekonomik raporda «Bazı tarım ve hayvan sal UrUn ihracatımızda, dünya talep ve fı.vstlanndaki gerilcmeler nedeniyle miktar ve değer hakımından grrılemeler» olması ile açıklan.nıştır Bu yıl içinde dış satımları bir yıl öncesine %nv gerileme gösteren başlıca maddeler tutUn, pamuk. fındık, oanlı hayvanlar, işlenmiş petrol ve dokumacılık sanaytM Urünleridir. Oysa. rülün pamuk, fındık ve dokumncılık sanayısı UrUnlerı satışlan, 1976 yılının ilk On ayı İçinde büyük viT gelişme göstermiş ve 1975 yılının eş dönnnıint göre 439 milyon dolarlık bir artış kaydetmıştır Eiı durum. ösellikle tarımsal Urünlerin dıs sa tımlarının 1975 yılında gerçekleştirilemey^n ii.ı bölümünün 1976 yılının ilk nylarında yapı'.dığıııın açık bir bfilirtısıdir. Basında yayımlanan haberlere göre, bu maddelerin. 1976 yılında rtunya borsalarında düşük dpfcerlp işlem gören ttalyan lıretı ılc satılmasına ızin verilmesi de dış satımların bu dönemde yapılmasmda etken olmıı:>tıır. 1976 yılının basında hızlı bir gelişme ttösteren tarım ürünlen satışları, stokların tükenmesi nedeniyle yılın lkinci yansında yavaşlamış bıı lunmaktadır. Dış satımlar 1978 yılının ilk üç ayında, onceki yıla Röre. ayda 100 milyon duların UstUnde lazlalık gösterirken, fazlalık bundnn sonraki aylards 50 milyon doların altına clüşmustur. Yılın Uçüncü üç aylık döneminde ıse dıs satımlar geçen yılın eş aylarına ait rakamjann altındadır. çözum imkânları Uzerinde durulmuştur» şeklfnde belirlenmiş bulunnıakladır. Yukarıda sayılanlardan hiç biri dış sıtımlann artışını sürcklı olarak saglayncak otkılı onIpnıler değıldır. Eger yetkilıler, ıormallte azaitıriRk. ımalftt ve hazırlık kredılcri uygularıuısını Kenisletmekle dış satımlan arttırmayı umuyorl:ırsa er geç dtlş kırıklığına uğrayacaklardır Hele «Knmu ve özel kosimin ihracat surunlaıı ele alınarak çözum iınkanları üzcrıntle dunılnıuştur» denılmesi, hUkümRtm Türkive'nın en <:ddi ekonomik sorunlarmı ne kadar 'ı.ıtıle a\ dığırun somut bir kanıt.ıdır. Bir şeyler ytpırnakta olduğu kanısını uyandırmak amacı ile ya'.ılL1I»I bpllı olan bu sözlere. aftır başlı bir kuıulu şun yayınladığı bir bçlgede ycr verilmesi uzüntfl veren bir davranıştır. Vergi ladesi yolu ile dış satımların artnrılmasma gelınce. bir ülkede başka ülkelere gore daha agır vergilerin bulunması halıııcle uys'.ıl»nan bu sistemin TUrkiye'de yn7İaştırılmıs olduguna kuşku yokiur. Dığer ülkelerle reka'jet ola nağını sağlamak ıçin uygulanması geıekon versjı ladesi, ülkemizde, çıkarcı çevrolere kâr saglatııuk amacına yonelrniş bulunmaktadır. Bu konadaîcı bir çok ışlemlerle ilgili olarak yargı organlannca knvuşlurma açılmış olması bu sistemin kötüye kullamldıgının açık belirtısidir. Dış satımların geliştirilmesi içın 197B yılında vergi iade oranlarında yapılan düzeniemelerın ne rilçüde etkili olduğu bclli degildır. Bu yıl içinde, Tıcaret Bakanlığı'na, stokları Türkiye'nin gerekslnmelerinı karşılayamayacak kadar azalmış olan mallarda vergi iade oranlarını azBİtmak ve tekrar eskt lıaddıne yüksellmek yetkısı verilmiştir. Ancak olaylar Ticaret Bakanlığı'nın kendısino verılen yetkiyi zamanında kullanamadığını ve bu yuzden ıç tuketime gerekll mallann yurt dışınn çıkmasım önleyemeyprok ınal darlıgma sebeb olduğu'i'i göstermektedir. Sayın Demirel, 11 kasım 1976'da Hiiyük tşçi Kongresi'nde yaptıgı konuşmada 197ü yılı AĞLAMA DEĞMEZ.. SADUN TANJU N Etkileyici Bir Oran Bir ülkenın riışsatımlaıının bir yıl içinde % 4B.4 artış göstermest büyük bir gelişme sayıhr. Buntmla bırlikte, bu koıtuda kesin bir hükrne varrnadan önce, artışın hangl nertenlnrden ılen geldiglnin, snnnıki yıllarda sllrUp sürmeyeceğinin de bilinmesi gereklidir. Cîörülen artış, bir yıl önceki dışsatımların anormal bir düzeyde bulunmasından, va da çeşıt.li nedmlerle bu yıh oluşturan aylarda yoğunlaşmasından ilerı geliyorsa o zaman tair geHşmeden söz edilemez. Durum bu açıdan incelenerek, 197fi'dan önceki iki yı!m rakamları karşılaştırıldığı zaman şöyla bir durum pözükmektp.dir VMiı yılının ilk 10 ayında yapılan 1 milyar 9B milyon dolarlık dışsatıına karşılık, 1974 yılııun aynı döneminde 1 milyar 247 milyon dolarlık mal satılmıştır. Boylece, 1SJ75 yılmda, öncekı yılın eş dönemine f*öre dışsatımların artmadıgı, ° / o 11.9 uranmdu geriledigi anlaşılmaktadır. Demek oluyor ki, artış oranının hesabında göz önünde tutulan 1075 yılının bu dönem rakamla rı anormal şekilde duşUktür. Karşılaştırmadtt 1975 yılının değil 1974 yılının ilk M ayı esas alımrsa, iki yıllık artışın % 29 olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu da yılda 13.8 bir artış demektir. 1974 yıhndan öncekt beş yıllık rakamları inrelediğimiz zaman, 1!)H9 yılında toplam 536.8 milyon dolar olan dışsatımlanmızın, 1974 yılında °,o 185.4 oranmda artarak 1 milyar 532.2 milyon dolara çıktıgmı görmekteylz. Demek ki, dışsatımlarımız bu dönemde yıllık ortalanıa % 23,1 oranında bir artış göstermlştlr. Bu duruma göre, son iki yıldakl artış oranı, bunlardan önce gp.len beş yıl artış ortalamasmın çok altmda bulunmaktadır. Durum bu kadar açık olduğu balde, 1976 yılının başından beri, hükümeti destekleyen çıkarcı çevrelerın yayın organlannca dışsatımlardaki büytlk gelişme öğülmüş ve bu yükseliş uygulanan ekonomik politikanın bir başarısı imiş gibi gösterilmiştir. e kadar ömrUm var diye soruyorsun. Susuyor. Söylesm ını süylemcsin mi? Oğrenmem gerekll diyorsun. Nıçin geıcklı? Onu da bılmıyorsun. Ikı ay dese, bir yıl dese ona gore tadını mı çıkaracaksın ya^amın? Gary Gilmore bir ıdamlıktı. Yarın sabah kurşuna dızıleceksuı dedıler. Bu ge<eyı yaşamak ıstıyorum üedı. Sevgilısı Nicola'yı, arkadaşlarını, birkaç yakmını ve avukatlaıım davet ettı. Altı şişe bira söyledi. Dans etmek istedı. Sabahn kadar şaıkılar söylptli. Annesıne tplefcnı ettı. yevrcdeki bir radyo istasyonu igin telefonla roportaj yaptı. Anılarını nnluttı. O andaki duyjularını belirttl. Slz hlç blrkuç saat »onra ölecek blr insandaıı şarkılı iiykü diıılrdiniz ıni? Utah'lılar dinledıler. Slz hıg batan bir denızaltıdan gclen konuşmaları dinledinıar. mi? Çanakkalc'de Isveç gemlsiyıc çarpışıp dıbe ınmış Dıımlupınar'dun sesler gelıyurdu; «yaşamak Istlyoruz», «kurtarın blzi, «ümit yok mu lılçV». Boyle bir ânı yaşayabilir mi insan düşüncesinde, duygusunüa? Siz Kevgl Soyıul'ın yaşadıgı o birkaç ay'ı bilmek istpdınız mı? OlUmün ayak seslerı yaklaşıyordu, işte kapı açılacak, ben geldim diyecek. Geldı. ÎHTiYARLIK YOK NP kadiir oııırum var diye sorar mısınız? Ben sornrım. Üstplik butün sınıılarını da altıya alırını ynşıtmııı. Onıimdeki elli yıl için plan yaparım. Hele yüz'iı aşalım, zamanın teknolojıs.1 ve koşulları içinde yeniden düş,ünürüz derim. Fantazı değil hu, lııanııım. Geçenlerde Ankara'da bir yemektpydik. Yanımda Korktıt (\t%\ vardı. Dmi inancının kendisını rahatlattıSını, güçlendırdıgını soyluyorau. Peki benim ralıutİTKiın, Mişıınıa bağlıliKinı neredcıı geliyor, dedim. Bir kes, dp Krbakaıı'la tartışmıştık btıııu. İlk kc/. Ke/;ıva çıkan GaRarin'i Istanbul Mirlarının üzrrlııe ilk v^an l'hıbatlı llasan'dan daha zavıf Imaıılı sayamnyız ya demiştlm. Yani alıılla da inanılır. lnsan ömrunün kısa yolda bıtmesine karşı çıkıyorum diye beni kflfir sayacaklaısa, başım gözüm üzerine. Çagdaş kultlır dediğımiz şey bile yaşamın gerçek bılincmin ycrleşmesine j'ardım etmiyor. Oysa ınsanlara hep şıınu sdyleyecpksin: Ihtiyarlık yok. Yeni koşullar, yeni dıırumlar var. Sen yaşayacaküin. Elllsinde reslm yapnuyı, altnuşında yeni bir dil ögrenmeyl, seksenlnde sevmeyl blleceksin. Sonuç HUkümetin dış satımlan arttırmak İçin aldığı önlemler etkili ohnamaktadır. Bir Ulkrnın dış tlcareti. her şeyden önce. uluslararası pıyasada rekabet edebilecek malı\ette ve nıtelikte mal üretilerek gelişt.trileblhr. Ülkemizde oıı kural hlç bir zaman göz önünde tutulmnmıştıı. DUnva plyasalannda tonıı 400 dolar olan doımtes salçasının çok daha pahalıya mal olması nedp.nlyle TUrkiye'de buyük bir salça stoku biriktiği söylcnilmektedir. Üretllen patatesleri doğrudan doğruya Batı Avrupa ulkelerine satamayan ve Arap Ulkelerine göndercrek bunların ambalallanıp bu Ulkelere jatılmasına olanak sağlayan bugünkü HUkümetin başarılı bir dış satım politiknsı izledigl nasıl söylenpbilir. Eğer bu alanda btr ?eyler yapılmak ıstenlliyorsa. etkisı kısa süreli girişimlerle yetinilmeyerek, tıluslararası piyasada rekabet edecek mallann Uretiml için ciddl çalışmalar yapılması gereklidir. Bu gerçek gözden uzak tutıılduRu sürece alınan bütUn önlemler etkisiz kalmaya mahkumdur. Alınan Önlemler Dış satımların gcllşmesi için 1978 yıHnda alınan önlomler, Rcsmi Gazete'de 11 aralık 1976 günü yayınlanan, 1977 programının uyguıama koordinasyon ve izlenmcsine aıt kararda «llırsıcat gelirlerini arttırmak amacı ile ihracat (ormalitelerı azaltılmış. vergi iade oranlarında yenı dıizenlemeler yapılmıştır. Imalât ve htmrlık kredıleri uygulaması genişletilmiştir. Ayrıca icamu ve özel kesimin ihracat sorunları ele alınarak YAŞADIKÇA.. Kuhl Su'nun korosundan «EI Kapıları»m dinllyordum. Sümeyra bir Yemen tUrküsüne başladı. îp gibi akıp suzülsün mil sana yaşlar yanaklarımdan! Oh be dedim. kaç kuşak geçmişten sızıp gelen şu dcrt bcııim yiircğlnıc de nasıl doluyor! Yemen'e gönderip de dönmeyen ağasına, kocaama, o*luna, yavuklusuna türküyle erişmek isteyen kadın yüreği, kadın sesi beni nasıl da heyecanlandırıyor. Yaşıyorum işte dPdım. ŞUkür de, şükürl Yaşlandıkça insan düşünmesini, duymasmı, sevmesinl öğreniyor. lnsan yaşadıkça insan oluyor. Oysa ne öğretmişlerdtr insanlara? Yaşlandıkça yilrek sprtleşir. SrvRİ kaybolur. Kızgınlık artar. Sona yaklaşanın öfkesi, yaşama başlayanın sevincini boğar. tktidarına göz dıkılmiş, tppc aşagı düşürülmek ıstenen bir feodal gibi hissoder kendini ihtiyar. Acımasız, hoşgörüsüz ve kıyıcı kesilır. Bütün bunlar bir kural gibi belletilir. Barış bunun için özlenen, beklencn bir şeydir yaşanıda. İnsanlık kültürii savaş, kavga, rilüm üzerinedlr. "Dörüt Erleri,, Olayı! OKTAY AKBAL Evet Bu Gençlik Medreseli Olamaz ek kitap dizgesine (sistemine) geçme gerekçesiyle, ba kanlıkça seçilen belli ktşılere bu dersin kitapları yazdınlnrak, ahlâk dersleri bir çeşit dın kıtabı durumuna sokuldu ve lıatta Anayasa suçu işlenmcye başlandı. Ve artık iyice anlaşıldı: Bu yeni kitaplar eski dile dünüş yapmak isteftinin birer âlett1 T Sami GÜRTÜRK (FELSEFE ÖGRETMENt) sel, N. A: Ziya Gökalp Diyor kl, s. 60) 1933'de kaleme aldığı Tüıkçülüğün Esasları»ndaysa şöyle dpmişti: «Bugtin gerçekler alanında yalnız TUrkiyecilik vardır. Fakat, ıuhlarm büyük bir istiyakla aradığı «Kızıl Elma» gerçekler cieRil, hayâl dünyasındadır.» (Dunı, K. N: Ziya Gökalp, s. 39) Atatürk de Anaynsamız da millivfiiçiligi böyle. bu dogrultuda ar> amış ve anlatmış. Bilim ahlâkın dan yoksun yazp.^l»ıjn|y« (se ?.orlamalara başvurarak, kimi yerde abartmalar yaparak bir çesit şövenciliSi llselere yaymak isti yorlar. Işte örnekler: «... Dünyanin en eski yazılı kanunu sny.lan Hammurabi Kanunlannın, Turanilerin (Türklerin Ataları) kanunlanndan mUlhem oldugu görülmektedir.» III • s. 74). Bu baylara göre: Atalarımızın rüyain rını süsleycn, dünyalanm djltfuran ülkü, cihana hakim olm» ülküsü idi. Rüya hep rtlya! Çagımızda RÜIilnctür bu. sayfasınds şu bilgl veriliyor: «Islâm dını kadmlara sadece şu ug mevkii yasaklamıştır: Yargıçlık, imamlık, hUkümdarhk. «Imdı, dıırup düşUnelim. Kadının hiikümdar olma ortamı sanırım IJBrı gelmez. ÇUnkU insanoğlu dcmokrasiyi tattı. Ama, hepirnı/. anımsanz. Atatürk dovrimleinı anlatan okul kitaplarımızda i:>t katlm yargıcımızın resmine, na sıl da övünçle bakardık! Yoni ahlâk kitapları kadınlanmıza ve kızlarumıza y;argıç^gın gtmah olduğunu duyıiyoruz. Dovrimin ko ruyucuları, AtatUrkçUler nerdesıniz? lmam Hatip LiselerımiTau okuyan kızlarımız ne derslniz bunlara? Hele llâhiyat Fakliltesindeki sıkmabaşlt kızlarımız :ir düşUnürsünüz bu konuds? bayragmı çigncm^k l«tPrnf>yisi nedeniyle. (Eli)KilER lrml yıl geçmlş gltml?! E«kl dnsyaları karıştırırken cllme geçtl bu eskl gaıet* kesiklerl Türk Kdebiyatçılar BirUği'nin terttplediftl Şilr ve Müzlk Gecesl'nde çıkan olayları anlatan, yorumlayan yazüar... Yirnıl yU önce, 1956'nın bir mart (tecesl. Yalnız zaman mı geçlp gittl, Insanlar da... Birllğin genel sekreteri, üykücü Ümran Nazif nerıle şimdi? O gecc olay yaratan Behçet Kemal Çağlar nerrte? Tahir Alangu nerde? İ'akup Kadri, Ataç, Tanpınar nerde? Y MEDRESELİ YETIJTIRMEK İST1Y0RLAR TEB'nin gecesl büyük llgl görmüştü. Oljede bUet keslyorduk NecatİBİl. Alangu ve ben. Dram Tiyatronu her zamankinden dc çok ılnlmuştu. Tlyatro yüneticllcrf habcr yolladılar. «Aman başka bllet kesmcyin, her yer çok dnldu» dlye. Çok r*nglndi, prngram, Blrlik Başkanı Yftkup Kadri, Ataç, Tanpınar konujacaklardı, ünlü ozaıılar şlirlerinl okuyacaklardı, Cemal Rcşlt kendi yapıtlaruu çalacaktı. İyi başladık, ama lkinci böliimdp Ataç konusurken paradlden sesler duyuldu. Ataç. «Blz artık yaşlandık» deylnce, bir genç «Estagfurullah» demiştl. Ataç, «Ne var yaşlanmakta, siz de benlm yaşıma gelscnlz daha ne isterslniz?» demlşti hemen, kahkahalar alkışlarla karşılanmıştı hu tatlı sataşnıa. Dcrkcn Behçet Kemal sahneye çıktı. Hemen olay başladı, «mllli şair» sesleri, baçrışmalar paradiden nşagı ısarkılılan «mntlne ılörüt erleri esselâmı ııloykünı» yazılı kocaman bir kâgıt! Başlarunız havaya kalktı, nc oluyor divc korldortt fırlsulık. O sırada paradide bir kavga çıktı. Grup halindc gclen lise ögrencllerl geceyl prnteslo cden genç nzanları, yazarlan susturmak lstcmişlerdl Çok Kpçmedi polislprlc ıloldu tlyatro. paradidekl gcnçlerl ahlılar, müdürün odasına kapattılar. Ne oluyor ne bltlyordu, bir ara Alangu'ya «Sen hocasın, öğrencilerlc Ilglleıısenc» dedim, b da açtı kapıyı Içerl glrdl. Dakikalar geçtl bir türlü çıkmaz! Mcger polisler onu da sanık sanmışlar, zorlukla yakayi kurtarabildl sonra... Gençlerl aldılar Bcyo|lu Karakoluna götürdüler. Blzim gece de böyle tatsız blr biçimde sona crdl. Ertcsi gün gazeteler koca manşetler çektller, kimileri İse fırsattan yararlanarak «KomUnistler dram Tlyatrosunda olay çıkaıdı» diye yazmışlarclı. Bu, bir knmiinist komplusuydu, işl clddl olarak lzlemek gerekirdlt lşt< o gilnlerde çıkan yazılar elltne geçtl çekmeleri karıştırırken.. Buyrun. Peyaml Safa'nır. «Mllllyet»'toki yazısından parçalar: «Dram Tlyatrosundaki vakada da gazetecl arkadaşların pek İyi tanıdıklan bazı slcllli konıünlstler vardır. Bu del'a Dinoların tohıını cUtiklcıi ve senclerden berl bir HOICU yuvası haiimle kaynadığını Içlnden ve pck yakindan blldiğimiz Güzel Sanatlar Akademlsinln bazı gençlerl hadiscye âlct olmuşlar. Belkl blzdekı yeterslz kanıın anlayışıjla bunların maksatları aleyhlne blr dclll butunmaz ve hepsi serbest bıralolır, ayrl mesele». Peyaml Safa bu kadarla yetlnmiyor, Türk Edebiyatçılar Birliğine de gölge düfUrmeye çalışıyor, bir zamanlar kendlüinin de bu bicliğln yönetlm kurulunda bulunduğunu yazdıktan sonra şöyle diyor: «Salt Faik'e alt bir yazım üzerlnc orada şahsımıı karşı vc haberlm olmadan garlp blr hareket sezdlgim İçin derlıal islifa cttiııı. Bu dernnğln kuruluş mekanizmasında da burnuma bazı nâhoş kokular geunlşti. Bu da haçka blr maccradır». Zchir hafiycnin burnu kcsklndlr, boyuna kokular alıyor, hepKİ de «nâlıoş» kokulurdır! Birlik'in gcceNinde olay yaratan gençler komünlsttir, Birlik'in yöneticlleri de komünisttir! reyaml Safa'ya göre «lkinci Çlçck Palas Ulayı» sajdıgı Dram 1'iyatrosu olayı, «solcu gazetelcrln hadlseyi kaputmak için gostprpcpkleri ııstalık ne olursa olsun, bu ikincl Çiçek Palas lıadisesi, her yere olduğu cibi gençllğin arasına da sokulan enfeksiyon ınihraklarının ne dcrln iltihaplarla işlediğinl belll eden apselerden hlridir». O gece «suçlu» diye yakalanan heyecanlı ozanlar, öykücUler, ressamlar şlmdi yurdumuzun tn sevllen klşlleridlr. O gUnlerdc hepsi ünlversitcnin ilk yıllarındaydılar. BütUn edeblyat kuşaklarında olduğu gibi onlarda du blr tcpki vardı kendilerlnden önceldlere karsı... Dram Tiyııtrosu olayı, bir «edeblyat olayı» Idi olııp olacııgı, ama t'cyami Safa'laıın kışkırtıcı, suçlayıcı yazılan, tutumu yüzünden nerdeyse büyük blr slyasal pylenı sayılacaktı. Genç arkadaşlar ylrmi dört saatlik gözaltında kalmakla yakayı kurtaramayacaklar. başları dertlere eirecek, Peyaml Safa'ların dilinden düçmcyen dcylmle «»lcllll» Hşiler hallııe geleceklerdi! Ylrml.yıl önce hurnuna durmaksızın «nâhoş» kokular %tlen blr Peyaml Safa vardı, haydi haydi blr • iki kişl daha... Bugiln Peyaml Safa'nın yazarlık, hllgi, gArüş düzeyinden çok çok aşağıda bulunan bir sürii zehlr hafiye, burnu «nâhoş koku»dan başkasını almayan, kendl kokularını dışordan, haşkalarından geliyor sanan nlce nice kışkırtıcı, curnalcı, gerl katalı Uimse vnr nrtalıkta.. Ylrmi yılda Uerledlk ml, geriledtk mı, anlayamıyorum. Garip blr toplumuz blr, bir yandan llerliyoruz, bir yandnn da gerillyorıi7.1 Yazdırılan kitaplann adları anlâk. ama ağırlık dlnsel konularda. 1. Kitabın 3., 2. kitabın 8.. 3. kitabın 6. birlmlerl fünitelerı) «Dın ve Ahlâk» konusunu ıslıyor. Yani ayni konu lise öğrencilerinin karşısına her oğrötim yılı çıkarılıyor. Ayrıca 1. kitabın 125. sayfasında «Ezana ve camiye <aygı», 134. sayfasında «Dın kuralUrı», 3. kitabın 79. sayfasında ı Dini sorumluluk», 87. sayîasııida «Dinî yaptınm» konuları da hep din işliyor. Sonra butun iyi. <çüzel ne varsa hepsi götUrülıruiş, clir.e bağlanmış. İşte örnekle.;: «Ruh kuvvetini bizde erttıran kaynağm din oldugunu söyled'k » a • s. 31), «Milletimiz asırlaıca bayraktarlığmı yaptığı îslftmdaıi aldığı ruhla Uç kıtaya hâkim oldu.» <I s. 121), «Peygamber Efendimlz bekâr yaşamayı kıııaımş, evlenecek durumda olanlan n bekâr yaşamlarım günah saymış.» (II s. 53), «Olgunluğun en son zirvesi, insanın bütUn iyilikleri ve kendi iyi hallerini Alliir ın nimeti olarak görmesidir.» (III s. 17), «Yargılama Hkrinin kökü dindedir. (III s. 62), uA! lah erdemin mük&fatını verecek, suçluyu da cezalandıracaktır». (III s. 87) Burada hemen belirteyim ki, yer darltgı nedeniyle, uzun olan tümceleri ve kimi ?nman bir paragrafı bulan bu tür konu ve amaç saptırma örneklerini alamadım. ABARTMAIAR: ZORIAMAIAR Bakan Erdem son TV ko.i ışmasında bu yeni ders kitapları konusunda özetle şöyle dedi: «Na sıl bir lnsan, nasıl bir vatandaş? En önerali soru bu.» Hemen ya nıtladı. «Once milli» ve ek'.edi «özentlye paydosl» Kavraml.iida anlaşabilsek. örnegin, özont.ye paydos'un anlamı ne? Batı taklilçisi olmamak güzel. Ne var kı, yaşayabilmek için o kafaya ulaşmak tek çıkar yol. Yeni ahlâk kıtaplarıysa yüzyıllann gerisiııe, medrese kafasma karşı bir özenti getiriyor. Gelelim «Millî» kavıamına. Aslında bunlar çağın gerisinde kalmış konular, uy^ar toplumlar için. Biz, ne yazık kı, bunlarla vakit öldUrmeye zoılanıyoruz. Evet, milli. Çoğu ırkçı ve zavallı görüşlerine Z. Gökalp' ten destek arıyor. Oysa Z. C«ikalp 1922'de şöyle yazmıştı: «Milliyet Nedir?» adlı makalesinde: tnsan olarak kişiliğimiz bedenimizde değil ruhumuzdadır.» (Gök Kitaplarda yer yer çelişık gorüşler var. Ku^kusuz bilimsel .inlayışla yazılsaydı bunlar olmıya bilirdi. Ama MC'nin buyruğur.tl.i, bilimi geri politikanın âletl yapan yazarlar zoruiilu olarak bu gülünç duruma düşmüşler. Bilim amacından saptırılınca anlamsızlıklar, bilimsel yanlış'.ıklar doğal oluyor. A. N. Erdem, bu kitaplann en değerli bilginlere yazdırılacağını söylemişti. Aşugıdaki bilimsel yanlışlıklar onu yalanladı: Birinci kitabın 134. say fasında söyle deniyor: «Tarihın hiç bir devresinde din. topium hayatındaki etkisini kaybetmemıştir.» Bu yanlış. ÇünkU toplumlar evrimleştlkçe dinlerin etkileri de azalmaktadır. Lâyikllftın kökenl de bu. Yasalarımız millet anlayışını VII. yüzyılda başlatıyorlar. (I a. 124 ve s. 115) Oysa bu anlayış yani milliyetçilik geçen yüzyılm başlarında Avrupa' da doğmuştur. Daha ne örndkler verilebilir.» Anayasamızın, bir bakıma, en önemll yani «Sosyal Devlet» KV ramını getirmiş ve bu görevı >lev lete vermiş olmasıdır. Bu ilcri anlayısı oluşturan ise 27 Mayıstır. Her üç kitapta da bunlera yer vermemek için özel bir çaba harcanmış. Orneğin 3. kltubın «Sosyal Adalct ve Ahlâk» ba.flıklı bölUmünde. Yine bu kitabın bölümlerinin sonunda öğrencilere okumaları için salık verilen kitaplar da MC anlayışına uyjrın. 145. sayfadaklleri yazayım yet»r: Bozkurtların Destanı, TUrklerin Manevi Gücü, Zağra MUItüsünün Hatıraları, Hz. Peygamberin Savaşları vb. Sayın Korutürk, son Cumhuriyet nıesajında «Aşırı akım'.ann her birl ağır anayasa suçudur» diyor. Zorunlu ders kitabıyla Ulke çocuklarını çağımızın çok gerislnde kalmış inançlara sUrüklemek suç değil mi acaba? NÂZIM'A YANMAK tnsan, Nâzım gibi bir ozan yetiştirdi ml onun kadrlnl kıymetini bilmelidir. Yaşasaydı 75 yaşmda olacaktı. Kim billr bize mutluluk veren ne şllrler yazacak, ne doğrular söyleyp^pkti. YUreğimtn ve dUşüncemln hiç katılaşmaması biraz da ondandır. «Yaşamak bir agaç gibi tek ve httr • Va blr orman elbl kardeşçesine • Bu haaret blzlm..» dlzeleri içimdedır. Yaşasaydı, 75 yaşmda ve dopdolu yaşayan bir aydın olarak aramızda dolaşacaktı. Yeni blr kadın sevecektt, yeni dostlan olacaktı. Şu 1977 yılında olup bitenlere dair düşUnecekti, dvıyacaktı, bizi biraz daha gerçek yaşama ahştıracaktı. DUş görün ama uyandığınız zaman gerçekler. den Urküp yeniden gözlprinızi kapamağa kalkmsyın diyeoektl. Bıkıp usanmadan Insanoğlunun ıruzellltl. lylliği. mııtluluftu yaratabllecetlni »öylcyccektl. Ne varsa yeryücünde bizinı Tarattıjtımızı, ne ozlüyorsak yerjrüzünde bbnrn aebrp olduğumuzu, gerçeğl de düşü de insanın yapıp yoğurdugunu anlatacaktı. Şimdi düşUnüyorum da, ben Na* zım'a. yaşasaydı şu gUnlerde sosyal ve politik oluşuma insancıl ölçülcrl getirecek saygm blr lnsanımız olarak işlertmizi kolaylastınrdı diye, yanıyorum. TARTIŞMA Işlerlmlz ne kadar da zorlaşıyor. Böyle olmaması gerekir. Çağdaş bir gözle baktın mı, agaçlar neden özgür değil, ormanda neden kardeşlik havası csınlyor anlarsm. Çare nedir bilirsln. Gcl gör ki çaresiz kılmak isterler seni. Bin türİU dolap çevirirler. Italyan kadın gazeteci Oıiana FaUacl, bir süre önce Amerika'nın eskl CIA başkam VVİUİam Colby ile şöyle tartışmıştı: «Sizln gellp benlm ulkemde bazı adaml a n satın almanız yasa dışıdır bay Colby. Büyükelçlnlz Martin'in general Vito Miceli'ye verdigi 800 bln dolar doğrudan doğruya Illtler özentisl neofaslstlcre gittl.» «Italya'dakl gerçek tehliko komünlstlerden gelmektedlr ve blz bu tehllkeye karsı otuz yıldır demokratik partllerl beallyoruz.» «Çok füzel. Oemek ki bu para ile neotaşlıtlerin Uretttklerl bombalar İçin devletinize teşekkür borcumuz var.» Ve doğal olarak düşünUyor insanlar, bu koşullar içinde hiçblr zaman kendi kararımızı veremiyeceğiz. Bizlmle oynuyorlar ve yarattıkları rüzgârların önune katıp oradan oraya savuruyorlar. Çocukların her Allahın günU birbirlerine saldırmalannı, kurşunlamalurını anlıyamıyorsun. GUpegUndUz şehrin göbeğındeki blr bınanın camlarım makineliyle taramalarına anlam veremiyorsun. Ispanya'da Kraliyet danışmanı ve Devlet Konseyi Başkam üriol'u, solcular kaçırdı havası vermek için sağcılann kaçırdıgı söyleniyordu. Bizde de böyle oyunlar oynanamaz mı diye dUşUnüyorsun. Kargaşalıgın artması, seçlmle iktıdarı kaybedeceği korkusuna kapılmış bir iktidarın işine yaramaz mı diye soruyorsun. Ne diyor eski CIA başkam Colby, Fallacı'ye: aSlz bana komünizmden kurtulan bir ülke söyleyln?» Yani, komünizmden, sola gıdişten korumak gerek insanları, Ulkeleri, cunkU donıi'ju olmayan yol. Faşizmden, her türlU işkence ve baskı ıejımmden kurtulma ümidı vardır günün bırinde, ama komünizm geldi mi, iş işten geçer. «Hiç seçlnı olmaınasını mı terclh cürrülniz» diyor Colby. Efendilikle kölelik, varlıkla yoksulluk, mutlulukla mutsuzluk arasında daıma seçim olmalı diyor Colby. insanlar özgür varlıkh mutlu güvenli olurlarsa oyun bıtor diyo korkuyor. Böylp hlr yolu deneyemez insanlar, çünkü tüm İnsanlar için değildir bu değerler diyor. ATATÜRK'E DE KARJI 1. Kitabın 125. sayfasında milletleriıı varoluşunda fedakâr in sanların da bir etken olduğu yazılarak şu adlar verilmiş: CJıız Han, Alpaslan, Osman Gazl. Ama AtatUrk yok. 2. kitabın 41. sayfasında varlığımızı sürdürebiirne mizln nedenleri olarak değerli kişiler sayılmış. Alpaslan'dan baş lanmış Akif'e, Y. Kemal'e gehnmiş, ama Atatürk ylne yok. '<. fcitabın 94. sayfasında «Modern Aile» anlatılıyor. Ne var ki, Türkiye'de modern ailenin bas Kiırucusu olan Atatürk'ten söz îdilmiyor. Blr tek yerde M. Kemal' İn adı geçiyor, o da bavraga saygı anlatılırken Atatürk'Un Yunnn YASAYA AYKIRI 1. Kitabın «Ezana ve Camiye Saygı» başlıklı kesimde türbelere saygı Uzerine basılmış, vurgulanmıs. Ayni kitabın 33. sayfasındaysa şöyle denilıyor: «GUnümuzde bile halkımız tarafmdan en çok ziyaret edilen, huzurunda en büyük saygı gösterilen yerler din ve ahlâk ulusu olan evliya türbelen dir. Veliler milletimizın ahlâ1.: na yalnız hayatları süresince hizmet etmediler, mület ruhunda ynsıyorlar.» Ibni Batuta'nın «Seyyahat name» adlı kitabı yararlı yönleri olan bir kttaptır. Ama ondan seçilen ve «Okuma Yazısı» olarak 3. sınıflarm ahlâk kitabma konu lan «Gölhisar'ı Ziyaret» başlıklı parça ilginçtir. Bu yazıda te':i.r ye gidildiğinden, raks ve semâ etmeye başlandıgından söz eJıliyor (s. 50). Gönul ister ki, Ügiiiler incelesin, tekke ve zaviyelpn kapatan ynsalar karşısında bu ders kitaplarının hukuksal dıı rumu nedlr, onu saptasın v« gereğıni yapsın. Bana kalırsa bu kitaplar, en azmdan Anayasatmzın lâyiklik ilkesine aytandırlar. TÜRKÎYE HALKININ KÜLTÜR KÖKENLERİ Teknikleri, Müesseseleri, Inaç ve Adetleri Yazan: BURHAN OGUZ KUçük Asya'nın on bln yıllık renkli tarihl içinde Türkmen boylarmın geçirdiğl ktlltür olusmaaını Türk mılletinın, bilimsel kaynaklara dayanarak gerçek kültürel envanterinı veriyor bu kitap; kUltUrün tarifini çok geniş boyutlarda irdeleyerek, konulara yepyeni bir açıdan yaklaşarak. ösenle basılmış bir kaynak kitabı olan bu yi pıt 950 sayfa, flyfttı 350 liradır. BütUn büyük kltapçılarda. Genel dağıtım BATEŞ. BEN NEYiM? (Cumhuriyet: 759) KADIN HAKURI DA. Bakınız, 3. kıtapta ne deniyor: «Çok kadınla evlenmeye gellnre, bu da Türklerin eskidenberl sahip oldukları ve Islâmiyette de devam ettlrdlklerl bir adettl.» Bu konuda «Neredesin Atatürk!» der ve her çesit yorumun gerekr.ı?, olduğunu eklerim. Çünkü açık açık yazmışlar. Çok kadınla evlenme eski TUrklerde de varmıs, islâmlıkta da! Agılanmak <stcnen «Milll ahlâk?», tüm Uç kitap boyunca, eski törelerimizle Is lftm dininin gerekleri olduğura göre önerilen aile düzeni anlaşı lıyor. Bu birim, P. Safa'dan aiın mış bir okuma yazısıyla baglan mış. Geridlerln yeniden aanldıklan Peyami Safa bu yazıda şöylo diyor: «Bilakls, kızlarımıza en büyük Universltenin ev olduğur. ı telkln edecek bir terbiye lstika meti almalıyız.» Ayni kitabın 100. Hatta İçinde kolejll bir genç kız telefon etmiş «Nrvıat Dstün'e. Her şcy o kadar benim dışımda, öylesıne akıl alınaz ölçüde, öylesıne Ijenı hiço sayanık (iluşuyor kı, demiş, ben ıılçiıı ya.şıj orıım bu dünyada, hen ıie> inı, kendi ) nçamıııı üzerlnde başkalaıı sür sahlbi ise ben naHil ozgür ve çağdas bir invanıın diye soruyorum kendırne ve krndi gözümdc ezillyorum. Tam da o gün bızım gazetede büyükelçı Mahnıut Uikprdem'in siyasal anılorı yayınlanmağa başlaım^iı. Dıkeraem, Israıl . Mısır savaşmm patladıgı fiüıı, Dışişlerı Bakanının odasındaydı. Bakanın başdanışmanı yıldırım gibi odaya girmiş ve Arap ordularının nerdeyse Israıl başkentine girmek üzere olduklarını haber vermlştı. Huşknn Nasır'a VP. Arap ulkelerine sempati ve destek mesajlaıı gonderılmesıni öneriyordu. Oysa ertesl gün tüm gazctelerde tsraii'ln baskınla tıağlanan zafcrlnln öyküsü vardı. Şimdi bu hnşdanışman bizi Amerika'da Birleşmlş Milletlerdn temsil pdiyordu. Işte bizim adımıza yurt içinde ve dünyada olup bıtenler biraz da böyle izlcniyor ve bu lyl Rilremiyen. İyi anlayamı.van, İyi bllemlyen kafalar, benlm kole.ilı kiiçtik kı?ıma «ben bu kadar küçük müyüm, ben hlç mlyim, henlm haklarım yok mu?» dıye ağlanıa duyguları gptıriyordu. Galatasaray Lisesi 195253545556 MEZUNLARI 29 ocak cumartes; akşamı DüyUkdere Bosfor Sazlnosunda toplanıyoruz. En gUzel günlerııruzı anmak üzere tüm arkadaşlanmızı bekliyoruz. ÖZER BKHKAY TEL: 46 70 90 ayarlanır Sancak DÜNYADA EN FA2LA SATILAN SAAT Sabuncu h»n ead. ioneuk h«n pıt»jı Ttl 26 73 «3 27 38 01 (Has Reklâm : 33) SAATLERI SATIS OEPOSU Eminonu 1 defa TOPRAK MAHSULLERi OFiSi GENEL MÜDÜRLÜOÜNDEN : „ 2 745 Ithal olunacağı 11in edilmış bulunan 1 5 . W K ) M/ton yemlık snrı mısırın ıhale.sı ılân ve satış hususı »artİBrımız hUkümlen aynen geçerh olmaK üzere 1 «uivır 19Î7 salı gtlnü saat 14.00'de venıden yapılacaKtır. tlgililere duyurulur. (Basın: 10653) 750 (Cumhuriyet: 762)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle