19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYEI 2 CCAK 1>77 ~"~~\ iıükiimetinin kurulduğu iki yüdan berl ı ^ ^edenler ve olaylar dolayısiyle bir sürii utanılacak durumlarla karşı ksrşıs'a kr.'.dık ve kalıyoruz. • Bunan en son örneklerinden bırıni önceki ay Van'ın Muradiye ve Horasan kasabalannı yerle bir eden deprem felaketinde yaşadıX. Yalnız bizim gazeteierde değil, bırçok yabar.cı gazetede de yaymlanan haberlere göre, yurdumuzun içınden ve dışından »elen vardım eşyasından ve vıyeeekierden bir kısmı, felakete uğrayanlann eiine ulasmamış ve yagma edilmiş. Kim bu yağmacılar? Bulunamaz mı? Kış soğuğunun hükürn sürdü*ü bir yerde doga afetine uğrayarak. yp.kınlarım yitirerek zaten büyük acılara bürünmüş olan vatandaşlanmızm sırtmdan yapılan bu yağmacılıls «Utandırıcı» sözcüğiiyle biîe ifade edilemiyeceic kertede rezilliklerdendl. Hem bu rezılük i!k KSZ olmuyor, her deprem sonrasında görülüyor. Bunlan okudukça. bir Türk vatandası olarak, ulusuro aduıa utanç duyarım hep. • Beni utandıran bir nokta da, devletı yonetenlerin böyle durumlar karşısında gereken önlemleri almayı düşünmemeleridir. Deprem* dayaruklı yapılar konusunda söz açmak ıstemiyorum. Bu, uzun süreli bir iş. Ama Hükümetin yetkili dairesinde 1015 kişilik namuslu bir ekip kurularak deprem bölgesine gönderiîip, yardımlann hemen bir envanteri çıkanlaroaz mıydı? AsIma bakarsanız. böyle bir ekibin her an göre\re gidecek biçimde Ankara'da hazır tutulması serekmez mi? Bu ekip boş oturup deprem bekleyecek kişilerden oluşmayacak elbet. Kendi kamusal görevi ne ise, normal zamanlarda onu yürtitecek. Ama bir deprem felaketinde ne yapacagını, ne iş görecegini önceden bilecek. Devlet yönetimi «Uzajı görme sanan'dır». Biz daha burnumuzun dibini göremiyoruz. L'tanılmaz rru bundan?. • Lockheed rüşvet olayında, Amerilca'dan gelen belgeler arasmdan, rüşvet alanların adlarını içeren sayfalann çekilip ahndığı, Parlamento araştırma komisyonu başkacı taralından ıleri sürülüyor. Doğruysa bu, gerçekten utanılacak bir olaydır. Parlamentonun üstünde kişiler mi vardır ki, parlamento denetimi etkisiz kalıyor? Eğer hükümetin ABD ile yapmış oldugu anlaşmaöa, Lockheed rüşvet belgelerinin parlamento araştırma komisyonuna verilmesini önleyecek maddeler varsa. yani Demirel hükümeti böyle bir anlaşmayı kabul etmişse, ve Pa^îmer.tomuz buna boyurı egerse. bu, yüz yıllık deaiokraii çabalarımızın en çirkin oîaylanndan biri olarak tarihe geçecektır. • Ülkede bir takım silâhlı çeteler türedi. Memleketin hemen her yerinde okullan basıyor. iş yerierini, özellikle kitapçı dükkanlarını, gazefe giselerini tahrip ediyor, insanları dövüyor, öl OLAYLAR VE GÖHÜŞLER UTANDIRICI OLAYLAR Hıfzı Veldet VELiDEDEOĞLU düriiyor. Bunlar kurt sürülen gibi toplu ğezıyorlar. Geçende İstanbul'un Karaköy îskelesi gibi kalabalık bir verinde halkm gözleri önünde, oazı kitap ve gazete gışeleri 30 kadar haydudun saldınsına uğrarmş, kimse sesini çıkanp yardıma koşamamış. Gazeteye geçen haber şöyle: «Her türlü yayuıın bulunduğu bayUere gruplar haünde çiden, komandolar, tezgahian kontrol etmekte. aralannda bulunan ilerici gazete ve dergüert parçalamaktadırlar. Dun akşam Kadıköy İskelesinde de aynı eyleme çirişen 2530 kişîlik bir konıando grubu, iki bayide bnlunan gazet« va denjileri toplamışlar, yırtarak denlze atmışlsrdır. Komandolann terör yaratma eylemine kimse müdahale edememiş ve çrnp greldlği cibi olay verinden uzaklaşmıştır. Bu kişilerin: «Sizin bes kuruş kâr için satacagıruz başka şey yok mu.» dlyerek bayileri tehdld ettiklerl bHdMbnektedir.» Devlet nerede? Yasa egemenliği nerede? Can ve rnal güverJigi nerede? Yeniçeri zorbalığı dönemine mi döndük? Koca Türkiye Cumhuriyati'nin btitün güvenlilt güçleri bu haydut çeteleriyle başa çıkamıyor mu? 150 yıi önce bir Vak'ai Hayriye» 3'aşandı ve Yeniçeri ücagı kaldırıldı. Yeniden böyle kanlı bir sona doğru mu gidiyoruz? Yazık değü mi hangi egilimde olursa olsun bu iilkenin genç evlatlarma!... 1931 1933 yıllannda doktora öfrencisi olarak Berlin'de bulundugum sırada taruk olduğum SA v« SS çetelerinin dehçet saçan şiddet eylemlerinl ve Nazi maceracılanrun koca Almanya'yı • Büyüteceğiz. yükseltecetiz» diye diye nasıl yıkıntıya ve parçalanmaga sürüklediklerini gördügümve bildiğim için. bizdeki Hitler taklitçilerinin yarattıklan ve \aratacaklan tehlikeye bu sütünlarda bir çok kez kamuoyunun, hükümetlerin ve yargının dikkatini çekmiştim. O zamanlar gerekli yasal önlemler alınmaxiı. MC hükümetı kurulurken de şiddet olaylannın baş kaynagı oldugu bütun taralsa gazetelerde yazılmış olan kttçük parlinin ybneticileri MC iktidanna ortak edildi. Böylece Süleyman Demirel bu kuçük partiye bagh sılânlı milis çetelerini 1977 seçimlerinde kendisine yarduncı güç olarak kullanabilecegini saruyor. Iktidar koltuguna sımsıkı yapışan ve bu koltuktan düşmemek için ortaklarına her türlii ödünü veren bu zatın umurunda mı memleket?. Durum böyle giderse Genel seçunlerin Haziranda yapılmasına karşı çıkan bir MSP sözcüsünün dediği gibi Seçim zamanında kan gövdeyi götürecektir.. Efer Süleyman Bey bu kargaşadan yararlanEcağmı ve yine kendi patronajı altmda (a;ist bîr vönetim kurulacağını sanıyorsa çok aldanıyor • UçakJa yolculuk yapan bir bakana öbür yolculardan ayrı olarak istediği özel kahve piçirilmedi diye kaptan pilot uçuş görevinden alınıp, karada vazifelendiriliyor. Başka bir bakan da İBmir'e gldecek uçagı yolundan çeririp Ankara'ya götürüyor. Bütün bunlan gazeteler yazdı. îzmir 5olculan, oraya böylece Ankara üzerinden uçmak zorunda bırakılmışlar. Bir uçagın yolunu degiştirmek! Bunu tedhişçiler. pilotun şakağına dayadıklan tabanca ile yapınca suç oluyor, hem de ne suç! Bir bakan bunu manevi gücüne dayanarak, yaptınrsa makamından gelme zorlama kullftrursa vicdaniarda bu da suç sayılmaz mı? Üstelik bu İzmir uçagı Istanbul Ankara ya da Ankara îzmir arasmda bir kazaya uğrasaydı ne olacaktı? Bir anlamda roria yollan değiştırilen yolculann ölümtinden Jdm sonmılu tutulacaktı? Bence ı:tandına olmaktan da ileri böyle ilkel davramşlar?... • Herkes biliyor ki, bugün TRT'nin başında oturan zat tavukçuluk uzmanı bir âraat profesörüdür. Hukuk bilmez. ama yasalara ve Anayasaya. mahkeme kararlanna, hukııkun üstünlügü ılkesme saygüı olmayı bilmesi gereklr. Ne yazık ki Prof. Unvanım taş;'ran h;ı rat bütün "junları bümezlıKten geinıekte, yetkısını yasalarrian cie^il hükiimet başkarundan aldjgını sarmrak sırtını onun demeçlerine dayayıp maiıammda otummk tadır. Bu tutum ülkemizdeki «Sağcı aydın.ları, daha dogrusu. bunlann zihniyetini göştermek için çok çarpın bir örnektir. tsttr barajlarm, ister tavuklarm uzmanı olsun, bütün okumuşlar hukuka saygıla olmayı öğrenmedikçe, bu ülkede çagdaş demokrasiyi kurmak çok güçlaşir; çünkü bundan dogacak sarsıntılar yüzünden her zaman tehlikeye düşer ve onün gerçekleşmesi çok geçikir. • Daha pek çok şey var eleştirilecek ve utanılacak. Bunlann kimisi basit vatandaştan, kimisi aj'duı geçinenlerden, kimisi politikacılardan geliyor. Yalan, dolan, rüşvet, hırsızhk, cinayet, ev basıp ögretmen kaçırma. mahkeme kararlannı çi^neme. yani hukuka ve yasalara saygısızlık, giinlük vakalardan oldu artık. Bir toplum böyle çürür, kokusur ^ e böyle çöker. Oysa günü• müzde «Islâm ahlâkı». «Milli ahlâk» gibi sözlerden, sloganlardan geçilmiyor. Eşitlikten söz ediliyor; ama varlıkta eşitlik şöyie dursun, onurda esitlik bile tanmmayarak. okullarda okutulan ahlâk kitapiarında bir doktorun şerefinln bir ışçinin şerefinden daha yüksek oldugu yazılıyor. Bir takım iri adamlar, iri iri laflar ediyorlar. Ama bakıyorsunuz, bugün. dün söylediklerinin tam tersirü söylüyorlar. Bunlan okurken veya dinlerken utamyor insan. Ben küçükken bir komsumumn durmadan yalan söylemesi üzerine annem onun için; #Ar daman çatlamıs. artık iflâh olmaz> derdi. Ar, yani sıkılma, utanma, haya, edep, terbiye kavramlan bu ülkeden uçup gitti mi diye düşunuyorum zaman zaman. Ulusça nasıl kendimize gelecegiz? Titreyerek ml, Kur'an ezberliyerek mi, başanlı ihracat yapıp devlet hazinesinden vergi iadesi alarak mı, yüksek katlardaki rüşvet söylentllerini örtbas ederelc mi? Yoksa dinsel ve siyasal inanış konularında herkesi serbest bırakıp devlet içlerinde aklı, bilımi, yansızlık, doğruluk ve namusluluğu egemen kılarak mı? Hak ve adaleti ayaklar altına almakla mı, yoksa hukuku ve yasalan egemen kılmakla mı? Tarihte uluslann yükseliş ve batts nedenlerine %öt atarak, yukanki sorulann yanıtını sizler veriniz sevgili okurlanm ve yurttaşlık göreriniri ona göre ve hiç yılgınhk göstermeden yerine getirip toplurnsal çöküşe engel olunuz. Asıl ve en büyük utandıncı olay, namuslu vatandaslann bu görevden şu veya bu nedenle kaçınmasıyie doğar. Atatürk ve arkadaslan bu görevden kaçınarak halka önderlik etmeselerdi, vatan kurtulur ve Türklye Cumhuriyeti kurulur muydu?... Keçı, Kan, Hoc*a.. , ir olayın çeşitü yansımalan olabileceğini anlatnık için Nasrettin Hoca'nın ünlü bir öyküsii jreçerlidir. Gecenln köriinde kansı Hocayı dürterek uyandırnuş: Kalk kalk... Ne var? Dinle! Asaçidan bazı sesler felfyo'. Ev? hırsır drml«. *>1sm1ar tartışıyorlar: Hoca'yı öldürürüz; keçiyi keser pişiririz, kan. 1 da oytır âlem yapanz. Hoca: Eyvah.. diye telişlanmca karısı: Ne korknyorsun ayol? Sana göre hava faoş, demiş Nasrrttln Hoca, olan keçiyle bana olnyor. B Evet Hayır Bunlar, "Kıtap,, Sayılmaz... OKTAY AKBAL Çiçekleri DeğiJ, Tarladaki Kadınları ürk kadını geçen 5 aralık güJale CANDAN nü, siyasal haklannın 42. yıldönuniünü kutlarken TBMM' ndeki temsil oranı son dereceda düşüktü. Bilindigi gibi Millet dm sorunlanna getirecegi yerd zayıf olduklan jrerde, ana birimMeclisinde 3'ü CHP'den. 2'si AP' likleri anlatmanın tek yolu, ev lerin oy mekanizması haline geden ve 1 tanesi de DP'den olmak toplantılan ve ev ziyaretleridir tirilip naylon kollar biçiminde do üzere 6 kadın milletvekili, Sena ki. kadmın kanvelere gidemedigi, ğabilirlerdı. to'da ise bir tanesi CHP'den, 2 erkeklerle beraber oturamadıgı İlk ön tasan bu nedenle, yartanesi de Cumhurbaşkanlığı Kon bir geleneksel ortam içinde, bu dımcı kollann ana kademelerde(enjanından olmak üzere 3 kadm ortamı delip geçmek açıaından ki doğal oy haklannı kaldırm^Senatör vardır. Y'ine anımsana olsun, önemi koîayca anlaşılabi tı. Mademki kadınla erkek aracağı gibi 5 aralık 1934'te Türk lir. CHP bu yoldan, kadınlara ve sında eşitlik vardı, şu halde kakadını, Atatürkün yeni bir atılı gençlere, yani politikada sesleri dınların lehine de olsa, hıçbir mı ile. seçme ve seçilme hakkı kısık büyük gruplara, teknik ka ayncalık olmamalı, k&dınlar ve na kavuştuktan sonra ilk seçim zandırmıştı. Bunun sonucu ola gençler. ana kademe Uye e dedöneminde, Meclis'e 5 kadın glr rak, kadınlar ve gençler CHP'de legelikleri için eşit haklarla, domiş fakat bunu hemen izleyen a her zaman taze kan oldular. Ye ğal niteliklerine defil, kendi giiçra seçimlerde, kadınların sayısı ni leşen CHP'nin her atılımmda, lerine dayanarak, savaşmalıydıMecliste 17"ye jükselmişti. Dofal oylan ile üerici düşüncenin yanuı lar.. Bu ileri düşünce, birden bü ki, girişim bir oranda biçim da yer aldılar.. Ama doğal oy hak yük itibar karandı. Ne var kl öseldi. Ancak rekorun 1976'da hâ kı, böylesine güçlenmeye yüz tut zellikle kadınlar dlretiyorlardı. lâ kırılamamış olması, üzerinde mus yardımcı kollar için bazı sa Eşit savaşımdan yana idiler ama durulacak ilginç bir olgudur. kmcalar da getiımiyor değildi. olanak esitliği var mıydı? Aydın 1977 genel seçimlerinin dogum Ban yerlerde onlar ana binnleri tl Kadın Kolu Baskanı 23. Kusancısı ile kjvrandı#ırni'z Wr dö aşıp fikir anlaşmazlıgına düşerek rultay kürsusünden Eger biz nemde TKB ve İKD gibi kadın oylannı birleştirip ana birimleri kadınlar günün büyük böltimündernekleri, soruna egilmiş görün yenilgiye ugratabilir veya aksine de mutfaklanmiB» hapsedilmemekte ve yetkililerin verdikleri demeçlerle, durumu aorlayarak bir yandan, kadınların yönetime daha fazla oranda katılmalarını isterken, bir yandan da daha ileri bir aşamaya yönelerek, ülkemizde kadın statüsünü yücelte cek daha ilerici bir yönetimin iş başma getirilmesinde, kadınların oy agırlıklannı kullanarak, seçimlerde bir bask.1 grubu olmalarmı istemektedirler. Gerçekten, üikenin sosyoekonomik yapısı değişmedikçe Meclislerin yansı kadın da olsa, görtintüden baska birşey degişmeyecek ve seralarda yetiştirllen deferü meslek kadınlanmıza belki daha fazla sayıda politikacı kadın da katılacak; fakat, tarlaiardakiler ilkel yaşaralannı sürdüregideceklerdir. Ancak ilerici bir vönetim, kaSERGİLER dın sağlığı, dogum öncesi ve dogum sonrası izinlerinin uzatüma 1 Akbank 1976 fotoğraf yansması •onuçtan sı, tarım alanmda kadın ve erkekler arasmda ücret esitliginin (Akbank, Izmir/Konak Sanat Galerisi: sağlanması eğitimde, çalısma ha 631 Ocak) yatmda, ev işlerinde, kadına olanak eşitlîği getirecek önlemlerin 2 • Hasan Vaclh B*r*k«to£lu rasim •argisi almması gibi temel sorunlara çö(Akbank, Istanbul/Osmanbey Sanat Galerisi: ! züm bulacaktır. Kadın, kuşkusuz 1231 Ocak) bundan sonra, toplumdaki j'erine. simgesel olarak değil, özden ÇOCUK TIYATROSU oturabüecektir. Işte son aylarda, baâina degiKüçük Katontarin Yançı şik biçimlerde akseden bir olay, (Istanbul/Kadıköy Süreyya Sineması aslında bu temel yaklaşımdan üstündeki Çatı Tiyatrosu: her Cumartesi • doğmakta idi. Olay CHP tüzüğün Pazar parasız temsiller) de yapısal değişlkligl saglıyacak DafttiyeUr, Kathkây'deki tum Akbank fubelerindt. bir oluşum içinde kadın ve genç lik kollanna verilmek istenen ye ÇOCUK SİNEMASI ni statü ile ilgilidir. Temel hareket noktası, aslında, kadına ve Çoeuk filmleri gence tavandan degil tabandan (Istanbul/Beyoğlu : Emek Sineması örgütlenme olanağının aranması Ankara/Kauaklıdere: Akün Sineması idi. Böylece kadın ve genç yöne timde daha özden bir yere saHer Cumartesi, saat 10.30'da parasız hip olacaktı. Ne var ki ilk ttizük gösteriler) ön tasarısuıın amacı aştığı ve örDavetiytler, Akbank jubeleıindt. negin, ülkemizde daha çok Jtâğıt üzerinde mevcut bir kadınerkek YAYIN eşitliğinl, gerçekten \rar sayarak, gerekli olanak eşitligi ilkesini z«Başan Dergltl deieyecek budalamalara gittiği (Aylık çocuk dergisi) görüldü. Akbaık jubekrinden partua olabihrtiniz. Bilindigi gibi, Kadın ve Gençlik Kollan CHP'de yülardan ben, kültür hizmetlerinde de ana birimlerin yardımcı kollan olup ana birimlerin yönetim kurulu ve delegelik seçimlerinde doğal oy hakkına sahiptirler. Yani bir kez kendi örgütlerinde, seçimle iş başına geldikten sonra, (Kepro: 2Ü) Sl ana yönetim kongrelerinde doğal üyedirler. Söz ve oy hakkına •• sahip olduklanndan yönetime katılmalan, seçmeleri ve seçilmeleri kolaylaşttnlmıştır. Zaten yardımcı kollardan amaç, kadınlan ve gençleri poltikaya alıştıraralc Eşim NECLA TEKÜs'in rahatsızlıği sırasında yakın ilana birimlere aktarmaktır, kolgilerini esirgemeyen, ameliyatını bizzat 3raparak eski sağlılarda hapsetmek degtl.. Nitekim, ğına ka^^uştu^an Sayın Doç. Dr. Nnrettin SÖZEN'e ve kaduüann erkeklerle ana birimlerde olsun, degişik komisyonlarDr. îlham Sankahya da olsun beraber çalışmalan anDr. Tahir Altug cak kadın kollannın kurulmasınDr. Adnan Akıncı dan sonra olanak kazanmıgtır. Narkozitör Dr. Yücel Otügen En tutucu çevrelerde bile, CHP* li kadınların, zaman zaman üzerNarkozitör Dr. Nur Omay lerine asit atümasını göze alaHemşire Duriye Dikökçe'ye rak, parti binasına erkeklerle be teşekkürlerimi sunarım. raber çalışmaya gittiKleri bir HASAN TEKÎN gercektır.. Daha küçük ve kapalı çevrelerde de, kadınlara parti politikasını, partinin ülke ve ka T «Şeref» eskimiş bir sözcfik olan itibarın yerine kullanılını?! Toplumsal itibar anlamına gelirmiş «şeref sözcüğü!.Lise Birinci sınıflarında okutulan «Ahlâk» kiubının yazarlarından bir doçent basın toplantısmda böyle söylüyor. Itibar eskimi?. şeref eskimemiş! Niye? İkisi rie Türkçe değil nasü olsa, ha itibar, ha şeref!.. Sizin niyetiniz orlada, bir işçi bir doktor kadar şerefli sayılmaz demişsiniz, . sıkıştınlınca, zor duruma düşünce niye vazgeçiyorsunuz? Bu mudıır ahlâk. Iılık? Milli Eğitim Bskanı Erdem .bir kelime hatası> diyor •Işçi karde^lerlmizi hor ve hakir eörmediğimlı aşikârdırdiyor. Aşikâr olan bir şey varsa, >IC iktidannın, o iktidara •hlzmet» sunanlarm ne denJi içtenliktea utak kimseler olduğudur. Düşüncelerini, inançlarını savurunaktan çekincn, korkan, hemencecik sinen, vazgeçen kişiler nc Türk eğitlmini, ne de ahlâkım temsil edemezler elbet!.. Nedrnse, MC'nin hazırlatıp bastırdm ders kitaplan hep b»»kı yanhşlarıyle dolu! Suçu dizicilerin üstüne yıkmak, en kolay yoü Diıgi yanhşı, dizgi yanlışı deyip duruyor Bay Erdetn. «Har.reti Ali'yi kimse kötölejemezmiş», «Felsefeye Başlangıç. kitabıriın 52 ve 53. sayfaları değiştlrilmiş. Hem. Mten Alevi jurttaşlar aleyhine bir şey yokmuş ki!.. Yoksa, niye bu korku. bıı telâş, niye nemencecik kitabın o sayfalarını değiştirmek... Bu da baskı hatası lmiş!.. TV'de gördünüz mü MC Efilim Bakanını?. Ne diyeceğini bilemiyor. Yine de bir şeyler söylüyor, kandırdıfini sanıyor. Neyse ki TV seyirctlerinin söylediklerini duymuyor ekrandaki kişi. Yoksa saldanacak yer bulamazdı utancından... Ben kitaplartn yakılmasınriaıı, yirtılmasindan hoşlanmam. Hiç bir «kitap» yırtılraamalı, vakılmamalı. Bir zamanlar, on iki martın acı, anlamsız. çağdışı ruzgârlan eserken, nice aydın, kitaplarını sobalarda yaktı, kuyulara, denize attı. topmklara fömdü. Hatırladıkça utanıyorum. Bir vakınım cvinttpki Mao ile llpli kitaplan nereye koyacağını şaşırmıştı minik minik parçalara bölüp, yok etmek istlyordu. Dayanamadım, alrtırn o kitaplan. eve götürdüm. benimkilerin yanına koydum. O meşhur arama günü eve gelen ilgililere de açık açık söyleriim «Ben de her kitap bulunur, bnyrun bakın». Ama kitaplara bakmaya Kelmemişlerdi. başka konularcia sornlar snrıın avnldılar. Koskoca öğretmenlerin. doçentlerin. profesörlerln, yükaek görevdeki kişllerin kitap vakarak suçlanmaktan kurtulmaya çaljstıklarını düşündükçe utanç duyarım. O, günlerde Cumhnriyet'te kilap toplamak. kitap yasakı^mak. k'vrp ıakDUk, kısacası kitap düşmanlığı konusanda bir yazı da yazmıştım, ayıplamıştım böyle eirişimlcri. tarihin bağışlamadığı bir eylemdir bunlar, demiştim. MecHs kürsiisünde bir millctvekili. «Felsefeye Başlanpıç» kitabını param narça ediyor. Lise öğrencileıi sokaklarda bir takım ders kitaplannt yakıyor, çöplere atıyor, yırtıyor... Bunlar da kitap.' Kitabın kötüsii olmaz derim ben. En katılmadığııruz düşünceleri taşıvan kitap bile vakılmamalı. yırtılnıamah. Kendi yazsısına bırakırsanız, kötii kitaplar kendilisinden ölnr giderler. Bu ders kitaplan da, yasal zorunlulukla «tek kitap» olarak ortalıjra sürülmeseydi. sanınm hiç bir ö;retmen, hiç bir öğrenci bn «Ahlâk». «Din», «Tarih». «Felsefe», «Sosyoloji», «Edebiyat» kitaplannı ne alır, ne okıır nerieotruturlardı. Erdem Bakanlığımn buyruklarıyle bu «tek» kitaplar zorla alnKİı. Hatırlarsıaız, «Bu kitaplar okulolnmaz» diie yazdun daha ilk günlerde. Nedenini, niçinini de belirtmiştim. Çok geçmeden patlamalar başladı. Bngünün çençleri, diinün. valan yanlış her »özti dinleyen bilinçsiz kişileri değil. Karşı çıkıyorlar işte. bu denli «yanlışlarla» dolu çafdışı ders kitaplarıni kabul etmiyorlar. Ama MC kafası bu, zorla, nerdeyse sopayla kabul ettire«jini sanıyor. En çok acıdığım klşi Ali Naili Erdem'dlr... Nasıl duruyor hilâ bakanlık koltuğunda. Her gün biraz daha veriyor kişiliğinden ne kaldıysa! Tükendı, bitti. Politikacı olarak, insan olarak iflâsın eşiğinde... Anlamıyor mu, şörmüyor mu, hiç sevenl, hiç dostu yok mu, «çekil bu görevden, zararuı nereslnden dönsen kâr s»yılır» diyeni çıkmıyor mu?.. Bir süre önce Efitim Enstitüsü giriş sınavlarını yeniiemek zorunda kaldı. Sonr» Komando Genel Müdürü ile bir şeyler vaptılar, ikinci smavlan da birincinin benzeri haline getirdiler. Bu kez de Danıştay bozdu ikinci sınavlan Ders kitaplan çıkarttı, kıyamet koptu, yanlışlar, uluso böune çirişirnleri, uiusun kimi InsanUnnı bor ve hakir görme hesapları ortava çıkarıîınca «basla» hatasıdır, değiştiriyoruz demek zorunda kaldı. Nedir bu çekHfi? tlle de Bakan olmak zorunda mıdır? ^eref mi, itibar mı, onur mu, ahlâk mı, neyse, bütün bunlan yitinuez mi bu durumlara düşen kişi?Kitap yakrnaktan yana değilltn. dedlm. Ama MC'nin okullarda zorla okutınaya çalıştığı bu tek yaniı, yalan yanlış, çağ dışı kâfıt parçacıklanna «kitap» adı verilir mi? Kitap, belli bir kişilik. bir deger, bir haysiyet. bir erdem taşıyan nesnedir. MC'nin ısmarlayarak vazîiırttığı bu «kitap»iar yakılıyorlarsa terçefcten kitap olmak niteliğini taşunadıklan içindir. Kültür hardoetleri Ocak 1977 AKBANK seydik, ulkenin birçok köşelerinde dört duvar arasmda tutsak bulunmasaydık, ayrıca Kadın Kollannı kurmayı da ar sayardık, elbette ki ayncalık da istemezdik, diye seslenecelf ve yıllardan beri ülke gerçegi içinde çaiışan CHPli kadınlara tercüman olacaktı.. Evet kadınlar ayrıcaiık aegil eşitlik ıstiyorlardı ama olanak eşitliği de saglanmalıydı!. Her şeyden önce bu olanak esitlıgı nedir ve özellikle kadının toplum sal ve siyasal hayatında nasıl bir rol oynar, yönetime katkı ıçın verilecek savaşım neden bu yoldan geçer? Işte ön planda aydınlatılacak sorun sanıyoruz, budur.. Çünkü bir zamanlar bilimsel sosyalistlerin ortaya atuklan kadın haklanna hayır, yalnız insan haklanna evet parolası, uygularoada iflâs etmiştir. Kadın iki kez üreticidir. insan üretir. Bu görevleri yerine getirebilmesi için günde 8 saat degil 12 saat, bazen 16 saat çalışır. Bu durumda ya patriyarkal sistemde oldugu gibi kadını yalnızca ev işleri ve çocuk dogurmakla yükümlü tutmaJc gerekecektir, ya da dısarda çalışması, çagın koşultan ekonominin ve in san yapısının bir gereksinimi oiarak görülüyorsa ki Birleşmış MUletler, konu ile ilgiU raporlarırida, îr^Tnîn çalışmasını toplum kalkınmasınm kaçınümazı olarak ilân etmiştir, o zaman hgrfına iş hayatında ayncalık degilse de olanak eşitligi tarumak da kaçınılmazdır.. Ömegin yapılan araştırmalar tabrikalarda çaüşan isçi kadınların çogunlukla, iş saati bittikten sonra, uzmanlaştırma kurslanna gidemediklerini, bu yüzden sıradan işçi kaldlklannı göstermlstir. Çünkü iş saatl bitince, onlar evlerine, mutfaklanna ve çocuklanna koşmak zorundadırlar. Bu bakımdan bir yandan ev işleri kolaylaştınlıp, erkegin ev işlerine yar dımcı olması saglanırken, bir yandan da, ömegin bir Polonya1 da, kadın lşçilerin iş saati içinde, ücretlerini kaybetmeksizin, kurslara katılmalan sağlanmıştır. Sosyalist ülkelerde sendikalarda kadın kollan ve Mao'nun ordusunda yine kadın örgütü vardır. Çalısan kadına, devlet çocuk yuvası ve kreş saglamakla yükümlüdür.. Bu tür olanak eşitligi sağlanan ülkelerde kadınlar en az Uçte bir oranında Mecüslere glrmislerdir. Bu tUr olanak eşltligini Kadın erkek eşitligini zedeleyici bulan örnegin bir ABD'nde ise, kadın seçraen oranı yüzde 53, yönetime katüma oranı ise yüzde 3' tür. CHP, Parü Meclisinden başiamak üzere, bolge toplantüarında, tüzük komisyonlarında, gençlik ve kadın kurultaylarmda ve ruhayet 23. büyük kurultayda herşeyden önce bu olanak eşitligi gereğini saptamış ve 23. kurultay, yardıma kollann doğal c ; haklannın korunmasına fcaraı vermiştir.. Ancak genel başkanın başından beri savunduğu yeni bir gelişimi, urgulamada t>asan sağladığı taktirde, kadın sorununt büyük oranda yanıt varecefinl de söylemek istenz. Yardımcı kollar tıpkı ana Kademeler gitrt, bundan böyle, mahallede ve köyde, iş yerinde, okuîda, fabrikada örgüUenecekler ve örgütlenme bu düzeyde taınara landıkça doğal haklar tavandao tabana kaydınlacaktır. Kadın sorununu çözümleyecelt olan sosyoekonomik yapı degışikligidir, kadın dernekleri Kadm oy potansiyeüni kullanarak, cibette ki, siyasi partiler üzennde kadın aday göstermeleri İ0n biı baskı grubu oluşturabüirler ama dava Meclislere kadm sokma*tan ötede sosyoekonomik »onınlara bağlı kadm sorunlanru sokabilmek ve bunlan çözümıeyecek siyasal güçleri iktidara çetirmektir.. Meclislerde görmek istedigimiz bir demet çiçek d»gildir. Seralann nadide çiçekleruıi degil. tarlalann dikenlertiıi ele almalıyız. Son OPEC toplantısında petrol fiyatım yükseltme karan alınuıca çeşitli yansımalan oldu. Kısaca OPEC diye anılan ve petrol ürcten ülkeleri hir araya getirrn örgiitün (elişkili bir yapm var. Cezarir, lrak. Suudî Arabistan. Iran gibi devletleri bir araya jretirrn OPEC'te üyelerin ortak yanlan, petrol kaynaklanna sahip az gelişmiş ülkeler olmasıdır. Az gelişmişlOc kavramını bu konuda kullanırken dikkatli olrnalıyız. Çünkü Suudi Arabistan. Küreyt gibi OPEC üyeleri. adam basına düşen ulusal cclir açısından dünyada birincil sıralan lutarlar. Ama sanayileşcmemiş toplumlardır; Ortaçağ düzeninde yasarlar. Cezaylr ise antfemperyaüst yimde, sosyalist doğrultuda bir devrimin çabalan içindedır. Böyle bir örgütün temel gerekçesi ve kuruluş amacı şudur: Dünya piyasasında petrol fiyatlannı ortaklaşa saptamak. Eskiden bu yetkl salt çok uiuslu büyük petrol kumpanyalannın ellndeydl. Şimdi ipin uctı kaçmışa benzcr. Bu durum kapitalist dünya için defisikliktir. Nasıl olmasın ki: Bundan çok değil 1015 yıl önce Arap şeyhleri petrol dnlarlaruıı rataklannın altında saklayan yaratıklardı. Şimdi dünya politikasmda re ekonomisinde Araplann sözü sazı dinienmeye baslandı. Düşünelim ki Suudî Arabisıan'da ilk petrol 113?'da bulundu. İkinci Dünya Savaşından sonra 1950'leafe fireü " önem kazandı. 1973te Kral Suud, bem dünyada\fc^> fi dengelere, hem Amerikan petrol kumpanyalanrmVlri J d teklerine. hem elindeki stoklara güvenerek petrol rryatınj. yüzde 128 artırma eylemine öncülük etti. Karar, Batı"<ia büyük yankılara yol açtı. O sırada ABD'nin Arap çöllertadeki petrol bölgelerine havadan indirme yapacaklan söyltj ntileri bile dünya basuunda yer »Idı. Çünkü OPEC'in kann, zamanda Batı'nin tsrail'i destekleme politikasını anlammı taşıyordu. Dünya kapitalizmi zaten yapısal bQr bunaiunın dar boğazına girmişti. Petrol Hyatlannın artışf BD" nin durumunu kurtarmasına yaradı. Çünkü Amerika A..>Üzünde Sovyetler'den sonra ikinci büyük petrol üreticisidii . Buna karşılık Batı Avrupa ve Japonya ekonomileri (Petrol ithal eden ülkeler) larar RÖrdüler. Dünya kapitalizminin iç çelişkilerinden doğan hesaplasmada Washington yine üste çıktı. Ama zlndrin Batı Avrupa'dakl balkalan biraz daiıa zorlanacak; bu da ttalyan ve Fransız komünlstlerinin işine yarayacaktı. Iran, Suudi Arabistan. Küveyt cibi ülkelerde birdenbire artan petrol gelirleri gerici düzenlerin destekleri için kullanılacak; Cezayir, lrak gibi yönetimler ise yeni gelirleriyle devrünci özlemlerine katloda bulunabUeceklerdi. Türkiye nitelitinde az gelismiş ve emperyalist dünya düzenine ba|lı de\ietler ise petrolü daha pabalıya almak zorunda kaldUar. Sosyalist dünya, yeniden dalgalanan kapitalist dünya karşısında belirgin durumunu sürdürdü. Kapitalizmin yapısal bunaumını kapitalizmin sırıırlan içine hapsetmek, sosyaiistlerin temel stratejisidir. • OPEC geçenierde petrol fiyatlannı yeniden arbnnca, tartışmalar yine gündeme tırmanmıştır. Bu kez OPEC üyeleri arasmda Suudi Arabistan oynnboranlık etti; öteki u>eier fiyatiann aşamalı olarak yüzde 1015 yükseltiimesint ısterken; yüzde 5te kaldı. Şimdi Türkiye'de Suudî Arablstan'la Basra Körfezl emiriikierinden petrol satu» alan yabancı kumpanyaların dışardan daha ucuza hanımadde sağlayıp Türkiye'de rüksek fiyatla satma olasüı&ı dofmuştur. Ne deraintz? Ünlfi öyküdeki gibi olan yine keçiyle N'asrcttln Hoca'ya mı olacak? TOPLUM YAy|N ve TEKRAR ZAFER ÇARŞISIMOAK. YEgıMD£ BA5LAMI5TIR. *OSTLÛÎA ZAFER ÇARİISI 18 I£L: 25 20 07 /' ' «EMZİ İN&NÇ rENi£HiR*)MKAftA Dvi'rıiRULI/R' (Cumhuriyet: 44) yıhnolaganüs YÖNETMEN KEN RUSSEL aolayı ann margaret H U r T İ y e t "Yauı (ırtuular koparan dev Ülmt TOMMY"' M M y a t IHALDON DOMCNI Ortada olan gerçek. Tommj' nin mutlaka gorülmesi gereken bir sinema seruveni otduğudur. Bir İngilig elestirmeninin dediği gibi "Tommy, se>1rci için elli \n!da bir ruüanabtlecek bir tecrübe, kaçırılmaması gereken bir olaydır. C u m h U İ İ y e t W t » ocmsw) TOMMr' tam bir çağdaş gençUk Inanç ve özlemler biitanünü simgeleyen ve Bzümleyen vanıjia belli bir döneme sanatsal bir bütanlülük getiren ilginç bir yapıt. AKBANK Miffiyet S a n a t Dergisi IBUBÇAK EVRENI TOMMY, gerek KEN RUSSELI anJatımıyla gerek güçlü oj'uacularuı o denli güçlü olan oyunlarıyla ve gerekse Türk Binemaseverlerinin pek seyrek izleme olanagı, bulduğn 'FtıllStereopbonic' seg diizeniyle kaçırılmaması gereken ilginf bir film. PofftttcaıSUN6UÇAmNlFantazi yani ağtr basan, kimi zaman renkU buluşlarla zenginleşen, kimi zsman ince simgesel Sgelere dayanan anlatımt, geniş perde ve 4 kınallı ses düzeniyle, çarpici fotoğraflarl» »• kusursuz bir teknikle birleşerek TOMMY" nin f«sterişH ve bajarılı bir üstün japın. filmi olmasım saglıyor sonuçta.. SonhavadİSIKAMisuVEREN) "Son yıllarda bcylesine gUçlU Ur eser seyredilmemlştir." S e S TOMMY" nin yarattığt SUPER YILDIZ ROGER DALTREY, n.ıizikten sonra «imdi de «inemada "OLAY ADAM" H e y Oösterildiği ülkelerde olay yaratan "TOMMY simdi de Tarkiyede" Film İstanbul'da diiryanın birçok iilkesiyle hemen aynı günlerde aynı «uper Stereophonic ses dUzeniyle sumıluTOr. TEŞE KK UR Acı fcaybımız. Sevgili Annemiz TEŞEKKÜR ESTER NAMER'in V'efatı dolayısiyle yardun ve desteklerim esirgemeyen arkadaşlarımıza, telgrafla, telefonla, çiçek göndererek acımıza katılan, gelmek isteyip de gelemediğini bildiğimiz dostlarumza minnet ve teşekttürlerimizi sunanz. Dostlar sağ olsun. l>r. Leon Namer İzzet Namer ve Aileleri (Cumhuıiyet: 45) FULL STEREOPHONİC SES DÜZENİ İLE (Üretim Rekiâm : 545) 34
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle