05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Tel Zaatar katliamı tutucu çevrelerde bile tepki uyandırdı gün süren bir kuşatma ve kanlı çarpışmalardaa sonra, Lübnan'daki sağcı Hıristiyan mihslerin 12 ağustosta Fılistin göçmen kampı Tel Zaatar'ı tam olarak elierina geçirmeleriyle Fikstin Direnme Hareketi 1970 yılında Ürdün'dki «Kara Eylui»den bu yana en buylık sıyas3l ve askeri yemlşiyi almış oldu. Tel Zaatar savaşı bir yandan Filistınlilerin ir.sanustü direnişleriyle dünya kamuoyunun dıkkatinl toplarken, Hıristiyanların uyguladıkiarı katliâm ve yağma Batmın tutucu çevrelerinde bıle tepkiye yol açtı. Lubnan'ın başkenti Beyrut'un Hırıstıyan denetimindekı bölgesinin ortasmda, askeri eçıdan geniş olanaklar sağlayan ve aynı adı taşıyan bir tepentn üstüne kurulu olan Tel Zaatar'ın Hıristiyan güçlerin eline geçmesiyle başkent Beyrut'un yansı ve ülkenin Trablusşam'a kadar ıızanan kesimi FranjiyeGemayelŞamun Hıristiyan ittifakının kesin denetimi altına girmiş oidu. M • TEL ZAATAR KAMPININ TiN .KARA YÜK D.RENME HAREKETİ DARBEYi DÜJMESiYlE RLîS1970 ÜRDÜN £N BÜ \ I MUSLUMANLAB AKDENIZ I EYLÜL.ÜNDEN BU YANA YEDi VE LUBNAN'IN Ö NEMLi BiR KESiMi HIRİSTİYANLARIN KESiN DfNETiMî ALTINA GiRDi. TH. ZAATAR KATLİAMI KAR5JSINDA BiR ÇOK ARAP G:5JK ÜLKESiNiN KAYITSIZ YORUMURA TUTUMU DE YOL AÇTI. B E v R U T BCLUNME BAJLIYOR îngiliz The Tımes gaz.v.esl Tel Zaatar 'ın düşmesinı Lubnan'ın bölünmesimn başlaması olarak nitelerken, Fransız Le Monde «Lubnan'ın iki dinsel toplum araşında bolünmesini isteyenler artık sevinebilirler» diyordu. Hıristiyan önderler, daha önceden, denetim altında tuttuklan bölgelerde yönetlm birimlerl kurduklarını ve bölünme anında işletmek Uzere genel bir yönetim mekanizması hazırladıklarını açıklamışlardı. Daha önce, yine Hıristiyan bölgesi içınde bulunan Nebaa bölgesini Filistinlilerden temizleyen, daha sonra da önemli Fılistin göçmen kamplarından biri olan CisrEl Paşa'yı ele geçiren Hıristlyanlar bdlgedekl son direnme noktası Tel Zaatar'ı ele geçirirken Filistinlileri «iyice ezdikleri» lzlenimini vermeye dikkat ettiler: Boylece Filistinliler bir uzlaşma sonucu kampı boşaltmış clmuyor, «Tel Zaatar, Fılistin'ın Stalingrad'ı olacaktır» sloganı boşa çıkanlmış oluyordu. Tel Zaatar kampmı ele geçirmekle, Hıristiyanlar askerî açıdan daha ileri adımlar atma olanağını da bulacaklardır. Suriye topçusunun desteği sayesinde ülkenin geniş bir kesıminde rahat hareket etm» olanağını bulan Hıristiyan güçleri şimdi de tam denetim altmda tuttuklan bölgenin eınırlarına yığmak yapabilecek, bu sınırları daha genişletecek girişimlerde bulunabıleceklerdir. "Lübnan'ın bolünmesini isteyenler artık sevinebilirler yakın müttefiki olarak görülen Suriye, Baas Partisinin sağ kanadının yönetimi altında ıç ve dış pohtikasında kökten değışiklikler yapmış, Sovyetlerle ilışkilerıni soğutmaya baslamıştır. Lübnan savaşı, îsrail'in çok olumlu biçimde izlediği ve hatta Filistinlilere silâh getiren bazı gemilere el koyarak müdahale ettiği blr süreç içinde ülkenin bölünmesi aşamasına gelmiştir. öne sürmüşlerdir. FKÖ Lideri Yaser Arafafın Suriye işgalinin ardından Arap ülkelerine yönelttiği çağrılar cevapsız kalmıştır. Suriye'nin Lübnan'a asker soktuğü ilk günlerde Suriye'nin hemen geri çekılmisini isteyen Arap Birliği örgütünün son günlerdeki çabalan ise Filistinlilere Suriye İle uzlaşmalarını salık vermekten öteye gitmemiştlr. Arap ülkelerinin baştan berl aynı katıhkla sürdürdükleri bir tutum da Lübnan sorununun Birleşmiş Mllletler Güvenlik Konseyinde görüşülmesine karşı çıkmak olmuştur. BM genel sekreteri Kurt Waldhelm de, bu konuda b:riki girişimde bulunduktan sonra vazgeçmiştır. Tel Zaatar kampının düşmesınin yaratacagı slyasal «orunlar FilistinMUslürnan cephesi tarafından başından beri belirtilmiştir. llerici Sosyalist Parti lideri Kemal Canpolat, Tel Zaatar'ın düşmesinın ardından ülkenin bolünmesini engellemeye çalışacaklarını soylemiş ve güçlü bir halk ordusunun kurulabilmesi için zengin Arap ülkelerinden 100 mi'yon dolar yardım istemiştir. Ancak Canpolat'ın bu maddi yardım isteğinin yerine getirileceğine büyük olasıhk tanınmamaktadır. Suudi Arabistan ve Küveyt baştan beri kesin bir tutum almaktan kaçınmışlardır ve bu durum iki ülkenin genel siyasal konumları açısından doğal karşılanmaktadır. Fılistin direnme hareketinin, Lübnan'da uğradığı son yenılgıninin ardından geri çekilmesi ya da mücadelesinl durdurması değil, tam tersin* bölgesel savaşı yoğunlaştırması beklenmektedir. Hıristiyan lideri Tel Zaatar savaşını ve genel olarak kendl mücadelelerini «yasal hükümetin çağrısıyla gelen dost ve müttefık kuvvetlerin, yani Suriye'nin desteğiyle yabancı işgalcilere, yani Filistinlilere karşı milliyetçi savaş» olarak sunmaktadırlar. Bu çerçpve içinde, Hıristiyan güçlerin tırmanmayı sürdürmeleri beklenmektedir. Ancak bu gelişım Suriye'nin fıılı desteğinin sürmesine bağlıdır. Çeşitli gözlemciler bu gelişmenin engellenmesi ya da yavaşlatılmasının ya Suriye'de bir iktidar değişıhliği. ya da Sovyetler'in daha etkin biçimde ağüığım koymasıyla sağlanabileceği gönişünü savvunmaktadırlar. Şili'de fiziksel ve psikolojik işkence uygulaması her geçen gün artıyor • TUTUKLULARA YAPILAN AĞIR î§KENCELER, OlKE iÇiNDEKi MUHALEFETi YOKtîMEK İÇİN $ıDDET HAVASI YARATMAK, TUTUKLUYU İJBiRüKÇi DURUMUNA GETiRMEK, YENi iJKENCE YÖNTEMLERiNi DENEMEK AMAÇLARINA YÖNELiK. «TUTUKLULARDAN BAZILARININ FiZiKSEL i j KENCEDEN GEÇMiYOR OLMALARININ TEK NEDENİ, ÖNCELiKLE UYGULANAN PSiKOLOJiK :$.KENCENİN. ONLARIN YiTiP GiTMESıNE YETiYOR 0LMA5IDIR. • ARAP ÜLKELERI Tel Zaatar kuşatması sırasında ve kampın düşmesınden sonra Hıristiyanların giriştikleri katliâm ve yağma karşısında Arap ülkelerinin büyük çoğunluğunun kayıtsız kalması da siyasal gözlemcilerin büyüx ölçüde dikkatinl çekmiştir. Bazı yorumcular, Filistin direnme hareketini çok güç durumda bırakan bu gelişmenin Arap lıderlerinin çoğunluğunun onayıyla gerçekleştigini blla G (DIJ HABERLER SERVISI) eçtiğimiz ay içinde Paris'te toplanan Uluslararası Psikoloji Kongresinin son gününde, çağımızın en önemli sorunlarından biri olan basjcı ve işkence üzerinde durulmuştur. Çeşitli ülkelerde, iktidarlara karşı olanlara uygulanan psikolojik ve psikiyatnk baskı yontemlerinin açıklandığı bu kongrede, ülkesinin dışında yaşamak rorunda kalan Şilill bir ps'kolog, bütün dıkkatleri üzerine çekmiştir. Anna Vasquez adlı bu uzman, Pinochet'nin boyunduruğu altındaki Şilı'de uygulanan işkence yöntemlerini, bir rapor halinde kongreye sunmuştur. Fransa'da yaymlanan Le Nouvel Observateur dergisi son sayısında Anna Vasquez'in bu raporunu yayınlamıştır. Belgesel nitelıkteki bu yazının bir özetinl okurlanmıza sunuyoruz: AMERİKAN PLÂNI LUbnan'ın bölünmesi sorunu Ortadoğu bunalımınm başından beri tartışılan konulardan biri olmujtur. Ünlü Mısırlı gazeteci Hasaneyn Heykel, ABD'nln uzun dönemli Ortadoğu planı içinde şu unsurlan saymaktadır: Nasırcı Arap milliyetçiliğinin etkinliğini yitirmesi; «ılımlı» yönetimlere sahip Arap ülkeleriyle ikili anlaşmalar yapılmasıyla ABD'nin söz hakkının artması; herhangi bir Arap ülkesinin blrleştirici bir önderlik sağlamasınm engellenmesi; bölgedekl Sovyet etkinliğinin giderek azaltılması Lubnan'ın bölünerek, Israil'in güvenliğini sağlayacak bir tampon devletin kurulması; Filistin Kurtuluş örgütünün belirleyici bir unsur olmaktan çıkanlması. LÜBNAN'DAKİ SİYASAL VE ASKERİ GÜÇLER I FİLİSTİN CEPHESİ • El Fetih : Yaser Arafat'ın baskanllğındaki El Fetih örgütü Lübnan'daki Pilistinli savaşçılann büyük bir çoğunluğunu kontrol etmektedir. • Filistin Kurtuluş Ordusu: Filistin Kurtuluş Ordusu iyı eğitim görmüş düzenli bir güç olup ağır silâhlarla donatılmıştır. Mayıs ayına kadar Şam'ın emirlerine ayak uyduran bu örgütün büyük bir bölümü haziran ayında Suriye'nln müdahalesi üzerine Yaser Arafat'ın güçleri ile birleşmiştir. • Filistin'in Demokratlk Halk Kurtuluş Cephesi: Nayef Havatme'nin başkanlığını yaptığı bu örgüt, Lübnan'daki Filistinlilerin iklnci büyük örgütüdur. • Filistin'in Halk Kurtuluş Cephesi: Dr. Georges Habbaş'ın başkanlığını yaptığı bu örgüt daha çok slyasal bir güç oluşturmaktadır. • Arap Kurtuluş Cephesi: Bu örgüt Irak yanlısı olup Baas egılimlidir. îç savaşta önemli blr rol oynamamıştır. FRANSA'DA POMPİDOU'NUN YAKIN DOSTU BiRAGUE, CİNAYET SUÇUYLA TUTUKLANDI • tlKENiN TANINMIS DOKTORLARINDAN OUN BİRAGUE, BiR GAZETECiYİ ÖLDt'RTMEK iÇiN iKi ADAM KiRALAMAKLA SUÇIANIYOR. BiRAOUE 1969 SEÇiMLERi SIRASINDA, ESKi BAJKAN POMPıDOU'NUN EN BÜYÜK YARDIMCI5IYDI. Doktor Birague'm gazeteciyl öldürtmesine neden olarak L« Meilleur adlı dergide aleyhinde yayınlamış olduğu bir yaayı göstermektedir. Ancak ilgililer Rene' Trouvö'nln basın kartı olmayan uydurma bir gazeteci olduğunu, geçmişinin de çok karanlık olduğunu belirtmektedir. Nitekim Ren< Trouve 18 yaşında Alman üniforması giymiş ve daha sonra da ölüme mahkum edilmiştir. Ancak cezası affedildiği için sadece 10 yıl hapis yatmıştır. GERÇEKLES.EII Slyasal yorumcular, bu tablonua büyük ölçüde gerçekleştiğini belirtmektedirler. Nâsırcıhk ve Arap milliyetçiliği 1960'lardakl etkinliğini tamamen yitirmış, Mısır Sovyetlerle bütün bağlanru kopararak ABD ile yakın ilişkiler kurmuş ve Israil'le sörüşme masasına oturmuştur. öte yandan yakın zamanlara kadar Sovyetler'in Ortadoğu'daki en 0 ransa'nm eski Devlet Baskanlanndan Georges Pompidou'nun 1969 seçimlerinde en büyük yardımcılanndan birisi olan ünlü doktor Claude Bırague'ın cinayet suçuyla tutuklar.dığı bildirilmektedir. Fransa'da yajinlanan Paris Match dergisinde verilen bılgilere göre ünlü doktor üç ay önce Ren^ Trouve adlı bir gazeteciyl öldürtmek için iki adam kiralamıştır. F KİRALIK KATiLLER II İlERiCi SOSYALİST PARTİ • tlerid Sosyalist Partl: Kemal Canpolat'ın liderliğini yaptığı bu parti Chouf'un dağlık bölgesinde etkilidir. Bu dağlardaki dürzi taraftarlannın bUyüK bir kısmı da silâhlıdır. • Lübnan Komünist Partlsi ve Lübnan Knmünist Eylem örgütü: Bu iki örgüt çok ıyı yetiştirilmiş silâhlı milislerden cluşmaktadır. Bağımsız marksist eğılimlı olan bu örgütlerin üyelerinin °,'o 30'unu Hıristıyanlar oluşturmaktadır. • Murabıtlar: tbrahim Koleilat'ın liderliğindeki bu grup Bağımsız Nasırcılar'ın askeri örgütünü oluşturmaktadır. Sosyalist eğilimli olan bu grubun Uyelerinın hemen hemen tamamı Müslümandır. • Suriye Halk Partisi: Sağ eğilimli olarak kurulmuş olan bu parti beş yıl önce Lübnan soluna katılmıştır. Taraftarlannın çoğunluğunu Hıristiyanlar oluşturmaktadır. • Lübnan Arap Ordusu: 1976 yılının ocak ayında Lübnan ordusundan ayrüan Müslüman askerlerden oluşmaktadır va başlarında yüzbaşı Ahmet Katip vardır. Rodezya Başbâkânı îan Smith, ülkesi üzerindeki Amerikan plânlarını uygulamaya gönüllü değil SALÎSBURY, (ANKA DPA) Rodezya'daki beyaz azınlık rejiminin Başbakanı İan Smith, halka bir çağrıda bulunarak, Rodezya'nın geleceği hakkında ABD ve Güney Afrıka yöneticileri tarafuıdan ileri sürülen görüşlere bakarak «Aceleci sonuçlara varmamalarını» istemiştlr. Güney Afrika Dışişleri Bakaro Hılgard Müller, geçenlerde yaptığı bir konuşmada, hükümetinin, Rodezya'nın geleceği konusunda Amerikanın plânlarını desteklediğini belirtmisti. Amerikan hükümeti ise, Rodezya için hazırladığı söylenen plânı şimdıye kadar açıklamamış olmakla birlikte, Rodezya'da bir siyah çoğunluk rejimi kurulması karşılığında, ülkede yaşayan Beyazlara bazı garantiler tanmmasmın planda öngörüldüğü, diplomatik kaynaklarca öne sürülmekteydi. ABD'nin Ingiltere'den Eodezya'ya baskı yapmasmı da istediği. Ingılız basmınca iddia edilmişti. Rodezya Başbakanı, Güney Afrika ve Rodezya basımnı şiddetle suçlayarak Gıiney Alrıka Dışişleri Bakamnın konuşmasmı yanlış yorumladıklarını, ve kendisinin bu konuşmadan çıkardığı sonucun tamamen farklı olduğunu sövlemıstir. Easında iddia edildiğine göre ise Güney Afrika ve Rodezya, ülkede iki yıl içinde siyah çoğunluk rejimıne geçılmesı yolundaki Amerikan plr.nını uygun bulmuşlardır. Christian Portay ve Jose Picard adındaki kiralık katiller verdikleri ifadelerde, gazeteci Trouve'yi öldürdüklerini kabul etmekle birlikte kendilerini bu işe doktor Birague'ın ittiğini de söylemişlerdir. Fransa'nın Toulouse kentinde doktorluk yapan ve kulak burun boğaz uzmaru olan Birague'ın, ses tellerinin tedavisinde büyük isim yaptığı bildirilmektedir. Dergide verilen bilgilere göre siyasetle de uğraşan doktor Birague, de Gaulle yanlısı. Doktorun tutuklanması sırasmda kendisinden ayrı yaşayan eşi Meite' ise sol eğilimli. Polis BOŞAHMAKTAN VAZGEÇTi Doktor Birague'ın kansı Meit» ise. kocasının hapse düşmesi üzerine boşanmaktan vazgeçmis ve onu kurtarmak için kollan sıvamıştır. Bayan Birague kocasının böyle bir işe girişmeyeceğıni, Trouve'nin gazetecilikte tutunmak için etrafını karalamaktan çekinmediğini hatta bir ara kendisi ile bile düşüp kalktığını iddia ettiğini sözlerine eklemiştir. (Dı? Haberler Servisi) Claude Birague polis tarafuıdan götürülüjor tŞili'de 1973 yılında kurulan askerl rejlrr glderek halkın uzerınde kurduğu baskıyı artt akta ve ışkence tekniğini gelıştirmektedır. Şımc. üıkede fiziksel ve psikolojik olmak üzere iki tür işkenceye başvurulmaktadır. Bu yöntemler bazen ayrı »yrı, bazen aynı zamanda uygulanmaktadır. Işkenceye uğrayanlar arasmda kadınlar da bulunmaktadır. Bu kadınlar genelhkle burjuva aydını olmakla bırlikte işçi ve koylü kokenli kadınlaruı da aynı yontemlerden geçiriidıği olmaktadır. Bu nedenle aşağıda verdiğımız örnekleri değişik çevrelerden seçtik. Şili'deki amansız baskıyı iyi anlatabilmek için gözaltma alınanların, tutukluluklannın ilk evresındeki koşullan da gözler önüne sermek yerinde olur. • Askeri cunta, kendisiyle aynı görüste olmayanların görüşlerıni açıklamalan halinde onlan hemen tutuklamaktadır. Bu nedenle rejime karsı olanlar her an tutuklanabileceklerini bilmektedir. Yaratılan bu kanı sayesinde cunta, halkın üzennde devamlı bır baskı kurmuş olmaktadır. • Gozaltına alınan kimseler, hiçbir «aman tutuklanma nedenlerıru öğrenememektedir. Gözleri bağlanan turuklu nereye gotürüldüğünU de öğrenemez. Tutuklunun sorguya almması için de bazen aylarca bekletıldiği bilınmektedir. Bu süre içinde hareket etmesı yasaklanmakta, yiyecekleri azaltılmakta, hakarete uğramakta ve aşağılanmaktadır. Bu uygulama, tutuklanma halinde basma neler gelebıleceğını öfrenen halkın üzerinde büyük bır endişe duygusu yaratmaktadır. • Akıl almay&cak yontemlere basvurulan fiziksel işkencelere burada değinmeyeceğiz. Tutuklulardan bazılarının fiziksel ışkenceden geçmiyor olmasmın tek nedenı, oncelikle uygulanan psikolojik iskencenin onların yıtip gitmesme yetiyor olmasıdır. Birinci örnek: Tutuklu 20 yaşındadır ve yoksul bir ailenin tek kızıdır. Bu tutukluya, gozaltına alındıktan sonra iki hafta süre ağır fiziksel işkence uygulanmış ama direniş örgütün hakkında ağzuıdan tek bir kelime alınamamıştır. Gorevlüer arasında ılımlı tavır ve davranışlan ile bilınen bir yuzbaşı, tutukluya yaklaşıp ona, gözlerindeki bandı açmadan babası ile goruşturebıleceğini söyler. Tutuklu kadm ise babasma çok bağlıdır. Baba gelır, kızını dizlerüıin üzerine oturtur, onu okşar ve küçükken ona söylediğı sozleri kulağına fısıldar. Çok kısa süren bu görüşme sırasında tutuklu devamlı ağlar. Yüzbaşı fiziksel işkence ile elde edilemeyen bilgileri, bu göruşmeden sonra tutuklu kadın genel koğusa nakledılip ailesi ile goruşmeye baslayınca babasıyla hıç konuşmadıgını, aldatıldığını oğrenince sok geçirir. Yüzbaşı, iyı nıyetli bir insan rolü ile, ailesini zıyareıe gitmış ve onlara belli etmeden küçükken babasmın çocuğuna nasıl hıtaDettığıni oğrenmiştır. Tutuklu kadın geçirdiğı şoktan sonra ıkı ay sure ile kımıldamadan yatmıştır. Bu durum geçtikten sonra tutuklu eskı sağlığına kavuşur ama bır türlü yenemedıği suçluluk Kompleksinden kendısıni kurtaramaz. îkinci ornek: Tutuklu, kocası askeri darbenin ilk günlerınde ölen, 38 yaşında çocuksus bır kadın dır. Yakınlarından habersiz olarak gozaltına alınan bu kadın, ağır bır fiziksel işkence sonucu sakat kalmıştır. Kendisinden ıfade alınamadığı içüı psikolojik yontemlere başvurulur. Tedavı görünümü altmda sözde bır hastaneye getinlir. Doktor kendısine uyuşturucu verir. Uyandığı zaman aynı doktor gereklı bilgileri vermediğı takdlrde aynı işleme tekrar başvurulacağını, bunun bazen ölümle sonuçlandığını kendısme hatırlatır. Tutuklu buna rağmen konuşmajs. Bu kez kendisini bır hücreye kaparlar ve iki ay süre üe orada tutarlar. Görevli yüzbaşı gelip, bu ışte galıp geidiğını, ancak konuşmamakta ısrar ettiği taKdırde kendısıni uydurma kanıtlarla ömürboyu hapse mahkum ettırebıleceğüıi söyler, fakat bu tehdit de para etmez Bu oiayda işkencecilerin başarısız kalması ve tutuklunun, işkenceye karşı direnç gösterebılmiş olmasının nedeni, ölmeyi, konuşmaya tercıh etmıs olmasıdır. Ideolojık bilınç düzeyinin de işkenceye dayar.ma ve ölüme meydan okumada önemli rolü olduğu tahmin edılmektedır Üçüncü örnek: Tutuklu 23 yaşında evli, lise mezunu ve burjuva kokenli bir kadındır. Kendisi direnişçılerle işbirlıği yapmakla suçlanmaktadır. Gözleri bağlı olarak sorgusu yapılan tutuklu kadına başta çok ılımlı davranılmıştır. Adate kendisinden özür dilenmektedır. Tutuklanmasında bır yanlışlık olduğu izlenımi yaratılmıstır. Ancak sorgu sırasmda içeri birisi girmiş ve işkencecilere sözde bir haber getırmiştir. Sunun üzerine büyuk bir sessizlik olmuştur. Tutuklu kadın olağandışı bir seyler olduğunu farketmiştir. İşkenceciler tekrar sorguya başladıklarında çok sert bir tutum ;zlerler. Çünkü sözde haberci onlara tutuklunun neler yaptığını saptadıklannı söylemiştır. Aldatıldıklan içm çok içerlemiş rolü yapan işkenceciler tutuklu kadının üzerine varırlar. Paniğe kapılan tutuklu nasıl olsa öğrendiler diye her şeyi anlatmaya başlar. Daha sonra psikofarmalojik işkenceye tabi tutulan kadma akla gelmedık yöntemler uygulanmıştır. Örneğin sorgu sırasmda gardiyanlar tarafından elle tahrik edilmiştir. Bütün bu psikolojik işkencelerle fu sonuçlar da elde edilmek istenmektedir: • Fiziksel işkenceye dayanabilenlerden psikolojik işkence sayesinde bilgı edinmek, • Başından gsçenleri anlatmaması için iskence yapılan tutukluyu yoketmek, • Tutuklunun psikolojik dengesini bozrnak, • Ülke içindeki muhalefeti yoketmek için şiddet havası yaratmak, • Tutukluyu işbirlikçi durumuna getirmek, • Yeni işkence yöntemlerinin etkinliğini denemek. Bütün bu amaçlan gerçekleştirmek için de bir kısmı saldıran, bır kısmı da sözde anlayışlı işkenceciler kullanılmaktadır.» (Dı? Haberler Senisi) Çinliler sismografiyi 3 bin yıl önce bulmuş 1966 YILINDA ÇiN'DE MEYDANA GELEN BÜYÜK DEPREMOEN SONRA, BAJKAN MAO, YER SARSINTILARININ ÖNCEDEN SAPTANMASI AMACIYLA KAMPANYA AÇMIJ, ÇiN'DE BU AMAÇLA 10 BiN SiSMOLOG YETi5TıRiLMi5 BULUNUrOR. eçtiğimiz temmuz cyının sonunda, Çin'de meydana gelen depremin 100 bin kişinin ölümüne yol açtığı bildirilmektedir. Le Nouvel Observateur dergisinde verilen bilgilere göre bazı basın ajansları, ölenlerin sayısının bir mılyonu aştığım iddia etmektedir. Aynı dergide verilen bilgilere göre, Çmliler Başkentin 150 kilometre uzağındaki TangChan da meydana ge'.en bu yer sarsıntısının Richter ölçeğine gore 8,2 şiddetinde olduğunu açıklamıştır. Paris Fizik Enstitüsündeki bilim adümlan ise, Çinli uzmanların ölçüîerinde bir yanılma olmadığı takdirde, bu depremin üç ay cnce İtalya'da meydana gelen ve 1300 kişinin ölumüne yol açan Rfipul depreminden 50 kat caiıa şıddetli olması gerektiğini ileri sürmektedir Yıne aynı deıgide verilen bilgilerdsn anîa?:ld:ğma göre, dünya en çok can kaybma yol açan deprem 1556 yılında Çın'in Shensi bölgesinde meydana gelmiş ve bu yer sarsmtısı sonucunda 1 milyona yaklaşık insan ölmüş. Deprem bölgesi içmde oiduklarından Çınlılerin sismografiyi 3 bın yıl önce bulmuştur. Çin 1966 yılmda da 7 şiddetinde iki depreme daha sahne olmuş ve güneybatıda geniş bir bölge bu depremden etkilenmiş. Yeryüzünde Richter ölçeğine gore 9 şiddetinden daha büyuk bir yer sarsmtısı kaydedilmiş değil, 1755 yılında Lizbon'u yerle bir eden depremin şiddeti de 8,7. 1966 yıhndaki büyük depremden sonra Başkan Mao, «insanın doğayı yenmesi gerekir» sloganından hareket ederek, yer sarsmtılarım önceden saptamak amacıyla geniş bir kampanya açmıştır. Bu nedenle şimdi Çin'de 10 bin sismolog yetiştirilmiş bulunmaktadır. Fransa da aynı sayı ise lOu'dür.. Bunun dışında, Çin'de işçiler, köylüler, eğıtmenler, öğrencüer, telefon memurlarındsn oluşan 100 bin kişilik bir kitle daha sısmik JAPONYA'NIN ESKi BAŞBAKANİ TANÂK 11 MiLYON LiRA KEFALETLE SERBEST BIRAKILDI TOKYO (ANKA • DPA) Japonya'nın eski Başbakanıarından Kakueı Tanaka 21 gün tutuklu kaldıktan sonra 11 mılyon liralık (666,001 dolar) kefalet akçesinin ödenmesi üzerine tahliye edilmış tır. Amerikan Lockheed uçak şirketinden 19 milyon lira (1.7 milyon dolar) rüşvet aldığı gerekçesiy le 27 temmuzda tutuklanmış olan Tanaka'nın duruşması dün Tokyo'da başlamıştı. Bu sabah Japon mahkemesı eski başbakanın 11 milyon liralık kefa let ödemesı iıalinde serbest bırakılmasına iarar vermişti. G III SURİYE BiRLrKLERİ Suriye'nin askerî güçleri Lübnan'a ılk müdahalesinl 1976 yılı ocak ayında yapmıştır. Daha sonra nisan ayı başında Suriye birlikleri Lübnan'a girmiş ve Beyrut'un 30 kilometre yakına kadar sakulmuştur. IV TUTUCU CEPHE Bu cephede maruni parti ve örgutler yer almaktadır. • Falanjist Parti: Lübnanda en :yı orgütlenmış siyasal parti olan Falanjist Parti çok önemli bir askeri güce sahıptır ve Pıerre Gemayel tarafından yonetilmektedır. • Ulusal Liberal Parti: Camille Chamoun'un partisi Falanjların sağuıda yer almaktadır. V RAYMOND EODE'NiN ULUSAL BiRLiCi Bu birlik marunı cephesmdeki tek muhalefetı oluşturmaktadır. Raymond Edde devamlı csarti bolunrr.elere karşı çıkmış ve Lübnan'daki Hıristiyanların ;ıkarlanna ters bir tutum izleraıştir. VI GELENEKSEL İSLÂM HAREKETİ Tutucu eğilimli müslümanları bir araya getirmekte olup iç savaşta etkın bir rol oynamamıştır. Raşit Keramı'nm iiderlığinı yaptığı Arap Kurtuluş Partisi temmuz başında İslâm toplulufunu kurmus ve ilk toplantısında S':'.ye'nin Lübnan'dan çeiulmesini istems'ır (Dış Haberlcr Senisi) 'Çin'deki deprem, üç ay önce İtalya'da meydana gelen depremden 50 kat daha şıddetli araştırmalara gönüllü olarak katılmaktadır. Çin'in «Apollo programı» denen bu sismik arastırmaları son olarak TangChan'da başarısızlığa uğramasına karşılık, geçen yıl büılerce insanın hayatta kalmasıru sağlamış bulunuyor. Geçen yıl UNESCO'nun Paris'te düzenlediği bir uluslararası konferansta Çinliler uyguladıklan ampirik yöntemleri açıklamışlardır. Bu açıklamalardan Çinlilerin, geleneksel bazı araştırma yontemlerine yeni yöntemler eklemıs olduğu anlaşılmıştır. Hükümete yardımcı olan gönüllüler, hayvanlarm olağan dışı davranışlannı incelemektedir. Örneğin deprem olacağmı hissseden yılanlar kış ortasında bile olsalar deiıklerıni terketmekte, kümes hayvanları garip davranışlarda bulunmaktadır. Ote yandan, yeryüzünde her yıl, sadece sismik âletlerle anlaşılabılen 300 bin yer sarsmtısı olmaktadır. Bu sarsıntılann Çin'de beş kat artmış olduğu da haber verilmektedir. Kalıforniya ve Los Angeles'te bır deprem olacağmı tahmin eden Amerikalılar, Çinlilerin başvurduğu yöntemleri yakından izlemektedir. Ote yandan, Çin halkının depreme karşı akü dışı bir dırenç ve cesaret gösterdiğı de bildirilmektedir. Biı» grup gazetecinm başından geçen bir olay, Çin halkının yiğitliğini yansıtmaktadır. Sözü geçen gazeteciler, deprem gecesı yetkililer tarafından uyandırılıp cıvardaki bir bahçeye götüruîdüklerini, etraflarında büılerce Çinlinin bulunduğunu ancak sabab gün ağarınca farkettiklerini ve onların deprem karşısmda böyle bir sükunet göstermelerıni hayretle karşıladıklarını açıklamışlardır. Le Monde gazetesi muhabirlerinden bırine dayanılarak verilen bılgilere göre ise, Ying Keou'da 1975 yılı şubat ayında meydana gelen yer sarsmtısından sonra kent halkının yarısını oluşturan 100 bin kişi hâlâ çadırlarda yaşamaktadır. BUĞDAY ÜRETiMi DÜNYA İHTİYACINI KARŞI LAYACAK DÜZEYDE WASHtNGTON (ANKA DPA) Bu yıl buğday ve yem sıkıntısı çekilmeyeceği açıklanmıştır. Birleşik Amerika Tarım Bakanlığmdan verilen bılgiye göre, Avrupa ve Avustralya'dakl şiddetli kuraklığa reğmen, dünyanın buğday ve yem ıhtiyacı gerektiği şekilde karşılanacaktır. Buğday üretımınin bu yıl için rekor ya da rekora yakın bir düzoy de gerçekleşeceği ifade edilmektedir. Buna karşılık, geçen yıl düsme gösteren buğday stoklarının yenıden yükseleceği ve tarım üruıı teri ticaretinm gerileyeceği öne sürülmektedir. Amerikan buğday üretımının temmuz ayı tahmmlerine göre 57 milyon ton olarak gerçekleşmesı bekîenmektedır. Mısır rekoltesinin ise kötü hava koşullan nedemyle 116 milyon tonluk tahminın aıtın da (157 milyon ton) olarak gerçekleşeceği beliıtilmektedir. ABD mısır rekoltesi geçen yıl 146 nıüVon ton olmuştu. Birleşik Amerika Tarım Bakanlığı, Sovyetler Birliği buğday üretimının de artış göstereceği tah minınde bulunmuştur. Buna göre, geçen yıl 145 milyon ton olarak gerçekleşen Sovyet buğday rekoltesi bu yıl 195 milyon tona ulaşacaktır. Ancak, bu miktar 1976 tahminlerinin altındadır. Beklenen fyi ürüne rağmen Sovyetler Birliğinın yine buğday ithal zorunda kalacağı belirtürnektedir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle