Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İKİ Jyîsal Partflerimfzln «senımsuz propagandâ» gınşımıeıının çok acı sorunlar doğurabılecegı kuşkusu ıçmdeyız Denenmış, kotniuklerı Bnlasılmıs propaganda usullennın ulkemızde per \asızca yururluge konmasına şasmamak elden gelmıyor «Snasette her şey mubahtır» yanılgısmın sonucu olarak «sıyasal yalan»ın geçerlüığını ılerı surmenın <sıyasal ahlâk» ıle hıç bır ılgısı yoktur Hıtlenzm XX yuzyılın en başanlı propagan da tmetoduunu «icat» etmıstır (') Gobels, Nasjonalsosyalızmin propaganda laboratuvar çalısmalannı bır sıstem halıne getırdı ve rejımm jerleşmesını, devamını, baska ulkelerde ozenen ler sayısmı arttırmaSı başardı, ama çokusü onlejemecü. Acaba neden 9 Laboratuvar çalısmalan ıçın, bı>oiojık açıdai «kobay» bulunabılır, fareler «ınsargıl!er»e çok benzeyen maymunlar, hatta kobay ınsanlar Fakat gerçek «denev» ıçın «fıkırcekobay» bulunamıvor Ne kobây bulunur, ne de «oejınvıkama» gerçektır Içtenlıksız propagandanm hareket noktasmı Mussolını şoylece açıklamıştır «Çağdaş ınran şaşılacak kadar inanmağa hazırdır». Fakat kımın yanıldığı açıkca gorüldu. CUttUtiYET eel, sınıfsal duygulan sömOrmeki tfemokraaire uygun propaganda türlerl degıldır. Bunlar dıktatorluklere ozgu tutumlardır. Çogulculuk formulu »ık kullanılmaktadır. «Turk mılletı adırıa » dıye baslayan propagandalar gıbı Bu tur formuller tepkı olasılığım çıdermek ıç'n kullanılıı Bu formulun bır amacı da bır toplulugun «bırlık» oldugu gorunümunu vermektır «Pılot seçımler» de bır taktıktır Bunlar çoic kez yaoay başarılar saglar Bu başarılar geçıcıdır Partının emegını bır bolgede topıamasına, sonra burdan aldıfı sonuçları propagandasmda korıu olarak kullanmasma çok rastlanmıştır Aynı gozleme «Pılot adaylar» orneğırıde de rastlanır Ajdın duşmanlığı, a\dınları somurucu gıbl gostermek ae biX propaganda yoludur Halkçılıgı boyle anlayanlsra rastlanmıştır Demokrat Pwtinın ılk başarı gunlerınde kullandığı yontem bu idı. Yığın. soyut hedeflere yonelen propagandaya ügı duymamaktadır Somut kışıler hedef tutulur sa ve bu kışıler bır sıjasal kuruluşun başında ıse ler propaganda dana etkılı olabılıjor Çunku halk somuta daha kolav ınanmaktadır «Sıyasal propa gandayı kışüeştırmek» memleketimızdt dorufuna ula^ımıştır Unutmamak gerekır kı, ne kışıler» yonelık propaganda, ne kışılerı yucelten propa ganda geçerlıdır «Ustün ınsana ovgü» propaganda ooıitmı de kapanmış gıbıdır Halk şımdı kendmden korkulanlara degıl, vakmlık (sevgu duyabıleceğı, duşunen «sade ınsan»a lcendını daha yakın hıssetmektedır Varmak ıstedığımız sonuç şudur Demokrası ye baglıufın ılin eden Partılenmııın «Demokr«tık propagand«»ya ters duşen davTanışlanndan sıyrılmaları zamanı gelmı^tır. Propaganda sorumluluk dışında değıldır G«rıve kötu omekltr bırakanlar, en azından, sonrakl kuşaklara karsı, sorumludurlar. 1 IA2İÜM S OLAYLAR VE GÖRÜŞLER KAKINCA VE BEN SADUN TANJU PARTIPROPAGANDALARI Prof. Dr. Faruk EREM ganda» dernokrasllsr iein en btlyük t«hlik«dir. Bu yclla «uzaktan gudümlü beymler» yarâtarak, «sorumlu \atandaş» ılkesını saptırmak bojlece sivasal bır ortam hazırlamak ulânagına partıleriniız ıltlfat etmemelıdırler. «Toplumsal bılınç altı»run karanlıklannda korkunç «tahnp gücu» gelisen uygarlıga ragmen, varlığını surdurmektedır Bu gucu eyleme çevırmek, yakmayı, yıkmayı, oldünneyı yasallaştırmak (meşrulastırmak), bundan «polıtık fayds» saglamak donemı çoktan geçmıştır «Komandolar» arUk tophımlara kahraman gibı gozukmüyorlar. Sıyasal, kurallân zorlamayan demokratık pro paganda ıle «eylemcılık» aynı şey degıldır Çok kı şlnın telc bıçımde duşundugunıi kanıtlamak yo luyle yasal olmayanın vasallastmlması 7*manın:n peldıguu ko<=termek gıbı tertiplı mıtingler, «alkış mufrerelen», hazırlanmı* gruplar tek amaçlıdır. Yığmları «suç ortaklıgısna suruklemek. Bu bir «hiyle»dır. Dev mirinjler, arkası gelmeyen ;uruMJ$ler, çok defa gerçeğı vansıtmajlar. İ Aydınlatılmak ölçüsü Yollara, taşlara, duvarlara yazılan «Hırsıs z», «komünıst x» ibareleri tıksıntıden gayn etkı yaratmıyor Partılerın propagandalannın bır merkezden yoneltıldığı açıkça bellıdır. Çunkü bellı deyımlere her yerde rastlanmaktadır. Uyumluluk, tek rarlamak, yaygınlık gıbı nıtelıklere onem venlmektedır Siyasml propapandayı parti çıkarma bır «araç» gıbı kullanmakla, toplumu ajdınlarmak içın araç sajmak arasında buyuk fark vardır Ay dınlatmak olçüsüne bağlı kaldıkça propaganda demokratık gorevını yerıne getırmış olur. Duygusal somuruculuk (sosyal kınleri, din kı kannca bır yerden buldukları yarun bir fıstıfı busdolabı taşıyan hamallar gıbı ıkı ucundan kucaklamışlar gotüruyorlardı Oren'de uçsuz bucaksız pılâjda tek bâşıma kumlara jatmı? sırtımı ısıtıjor, kolumun altmdan yâtay olarak dunyaja bakıyordum Sessızlık, sıcaklık, ışık v» mavılıic güzeldı. Çok yorulmuşum, boyle bır basıma yatarken ve bakarken doğaya. kumlann üzerınden denize v« gokyuzune, bır çeşıt yoga yapıyormuşum gıbı, düşurtcelerden % dunya dertlerınden arınarak, tatlı tatlı dınlenmenin e keyfını süruyordum. tşte o zaman gordum karıncaları O yarım fıstık, bızım ıkı kanncanın kım bılır kaç mıslı agırdı. Fakat nasıl da koşturuyorlardı kopoğluları' Dırseğımın ucundan dolandılar, onlara gore dag tepe olan kumlann Ay yuzeyıne benzeyen çıplak duzeiınde, yanrına kosan tulumbacılar gibi tabanları kaldırdılar. Demokrasinin vaadi Propaganda her çağda vardı Fakat propagan da hıç bır çagda kullananı bu kadar sorumluluia sokan jvğunluga ulaşamamıştı. Gelisen «basın teknığınnı çok gende bırakan TRTye karşı çıkılması ozellıkle tekellesmısse olanaksızdır Fakat unutmamak gerekır kı tekellesen her şey «ınsarca scrumu» arttırır Demokrası bu sorumun bılıncı ıçınde olanlara basarı vadeder. «Propaganda salgını», başka bır deyımle hıç bır kurala bağlılık duymajan «sorumsuz propa Tosun Kocayjnca.. r. Hakkı GÜNGÖR a«a>anlar ammsa\acaklardır. Harb \kadrmi^inde okııdu;umuz yıllarda ho$sohbet bir hocamız vardı. Rahmetli oldu simdi. Adı Husnu Dinçay. Tatlı fıkralarivle renklendirirdı derslerimizi. Birkaç kellmelik fıkralar dfizenlemek. pek de ko lav oltnasa gerek. Birjun yeri jelmi? olscak ki, ders arssında «TOSUN'um di>e oksa.vınca »evinir. o y « ikj jü sonra ÖKtZ olacsğinı akluıs bile Retirmpr» dfmlştı. Kim attı ortaya, klm yakışürdı bu sözcufu gencecik evlfitlanmıza. KoUy degü Tosun olmak, bu mertebe^e ulaşmak. Once TOSLNCUK olacaksın, sonra da Tosun. Eli silâh tutrtm», tetik çekmeye aiışınca da Komando duzeyıne ulastıracaksın bır kısım gençlerl. Tosun, iyidcn irije kocsyınca firetim al»nında gorev alacak. Örneğin, ogretım kurumUrınd», devlet resmi •e dzel keıimlerinde, hele ve hele TRT'de ^onetıme ağırüçını v kovacak \axalan hiçe sayarak. Öküz demeve dilı varmıyor insanın. Bizim varmaz. Yakıştıranlan d» kınamaktcyıc. «Putunu kendl yapar, kendi tapar» ömcçı, bu sıralamayı yaratanlar Tİne kendlleri defll mi? Geri kalmıj lorelerimizde, >ok«anlukla sa^asarak ofrrtnimIednl surdürmek için büyük çab» harcayan gençlerimize Tosunluğu yakıştıran >e oluşturan Öküzlerin csm cehenneme. Hani Aka Gundüz bir romanında «Dun size benziyordum. yann benim gıbi olacaksınız» diyordu çrnc kızlara. Hsyır, {erekli sure gcçmes ecek \ e Tosunlar d» Okuz olmavacak. Oküz olarak blIinenler tarihteki \rrini alacak \e ökâz olarak anılacak. öfrenci Yurtlarında gençlenmlz vardır. Doj^adan. kövden, köytin insanından, \avam ko5nllannın zorlufundan «öz edildiğinde farklıhk gorolmez düşüncflrnndf. Ezilmısliktrn kıırtulmaıun yolu bilime ulasmak, bilımsel savası surdörmek, aonmlan bilimsel tartışmavla çozüme ulaştırmaktır. \ncak, asılması puç yoldur bu. \urarak, yakarak, öidurfrpk, içerde ja da dısardakl örneklerdcn yararlanarak kıia surcde hedefe ulaşmak olandır. Ancak, {eçerll, tutarlı ve uznn omıırlü bir gıdis değildır bu. Ülkemizdekt ToksnHar ordusayla, anıç açarak Mtsakf MıIIî suurlan dışında yaşayan Tıirkleri kurtarmavı düsle\fnlere şaşmak gtrek. 2? Mayıs De\Timinln ardından konuk edildiğimiz Moskovada unlu Bolşov Tiyatrosunda, yan \ana oturdugumuz bfr Sovyet \atandaşı, hangi ulkedrn geldigimlzi sorduğunda, «Turk» olduğumu duyunca, hejecan ve istekle «Men de Turkem» diyerek, kendini tanıtmaya, 27 Mayıs'ın getirdiği ya d» getireceklerivle ilgilenmeye başlamıştı. «Kazan Vniversitesınde larih profesoruyum. Yoksul bır ailedcn gelınekteyim. rurkıim, ama Sosyalistim» diyordu. Rus>a'da Türkluğuyle övfinuyordu, ama, sosyalızml de geleceğfnin guvencesi savıvordu Türk kökenll profesör. Gerçek odur ki, Orta \s\adaki Turkler ekonotnik çuce eriserek kurtarmıs kendilerini. Bizim Cihatcılarımız ve Akıncılanmız, neyle ve naaıl, kimi kurtaracak bilinemez. Bi ze gore, asıl kurtarılması gereken gençlerimizdir bunlaruı ellennden. Tosuncuk'la Tomurcuk, ayni sey değil Birısi, Gul olur açar. ötekl zamanla öküze kaçar. Dünya Bankası'nm Tarımsal Kredileri S on gunlerda buında • hü« kumet bıldirılerınde, Turkıye'de tarımsal uretım, hayvancılık ve sutçüluğun geliştırılmesı, kırsal kesımde ışsıılık sorunlarmın çözumlenmesı ıçın, basta Dunya Bankası olmak üzere bazı uluslararası orgutlerden kredi sağlandığı yolunda haberler yeralmaktadır. Bu kredilerın kapsarnı tum boyutlarıyla henuz açıklanmamı* olmakla bırlıkte. bu vesıleyle, öselljkle Dunya Bankası kredılennin gen kalmış ulkelerde nasıl bır tarımsal gehşnıeve yol açtığına kısaca değınmekte yarar olabılır. Dunya Bankası 1960 ortalanna dek tanmsal kredılere fazla agırlık tanımamıştır 19611965 yıl ları arasında tum kredıierın ancak • • 10'u tanmsal alanlara ayrılmıştır Bu kredıler de gerı kalmış ulkelerde teknoloıı yogun alt yapı yatınmlan ve ıhracata yonelık urunlenn gelıştınlmesı ıçın venlmıştır. 19611865 donemı ıçınde verılen toplam tarımsal kredılerın «• 79'u sulam» ıçın kullamlmıştır (1). Bu uygulamalar, gerı kalmış ulkelerde, gelişmış kapıtalıst ulkelerın ısterlen doğrultusunda bırer ıhracat ekonomısı ve buyük toprak mulkiyetının oluşturulmasıyla uygunluk ıçındedır. Tanmsal uretımm ıçte buvuk toprak mülkiyetını guçlendırıcı ve dış pa2«ra yonelık urunlen ureten yapıda olması, aynı «ımanda, gehşmıs kapıtalıst ulkelerden gerı kalmışlara tarımsal teknoloji, ar4tçgereç ve dıger gırdilenn akısım da sağlamaktadır (2). AÇIIKU MÜCADEIE VE GElH KAIMIJ GlKELERDE TARIMSAL ÜRETIMIN ARTTIRILMASI SOZLERI, DUNYA BANKASI ILE BIRUKTE BİR ÇOK ULUSLARARASI ORGÜT VE TARIM TEKEL LERİ IÇIN TEK VE AYNI ANLAMI TA5JR «TEKNOLOJI IHRACI* Aldı mı beru bır düşunce' Bre bu kanncalar nerden gelıp nereye gıderler' Su Allahın çolunde yolu ızı nereden bılırler de hıç onlerıne arkaiarına bakmadan koşup dururlar' Gokte yıldız mı ararlar, çıkanp pusulaya mı bakarlar, ağaçlann, bıtkılerın, toprak ortuslınün ışaretlennden mi faydalanırlar' Bre Müslümanlar şu Oren Pilâjının bir kanncaya gore Sahravı Kebirden. Buvük Okyanustan ne farkı var ki, bunlar yine de h!ç şaşırmadan, yazlık köfke busdolabı götören hamallar gibi, adres uzre, fıstıfa omuz verip ,>oU de\am rderler? Şımdı soyleyım de gulun L'zandığım jerden kalktım. Kıtap, gazeteier, pantalon. gomlek dursun hele burada dedım, duştüm karıncalann peşme, onlar gittı ben gıttim, onlar gıttı ben gıttun, goren olsa, ne yapıyor bu sskallı adam koskoca pılajın ortaltk venndft yerlere bakıp ara sıra bır adım atarak yoksa ulkenın kumlarını mcelejen b:r casus mu dıyecek' Ilk kes ıkı kanncayı izlıyordum ve bu ısm vani bu bafkasını izleme ısının az buz şey olmadıjını anliyordum Dıkkatınızi bellı bır konuya yönelttinız nıı neler goruvorsunuz neler Bu kaııncalar benı çatlatacaklardı. Bıri *eri adımlarla obüriı ileri doğru yurmorlardı. Kenflrlan dık bu kum çukuruna duştuklen zaman ıkısi de fısbk parçaaını yanlamasına taşıyorlardı Tempo hıç bozulmuyordu. Bazan tepeyı aşmak ıçın çaba artıjor, kum tanecıklerı yuıarlanıyor ve bızımkıler yer değiştırıyorlar ama yon detıstırmıyorlardı. Etrafa balcıyordum, gırebileceklerı biç bir yer yoktu. Kumun ıçinde de kannca yuvası olmaz ya1 Ve birden yon degıştırdı bızımkıler, denize paralel gıd«rk«n, kara tarafma donduler ve ağaçların. çımenlerin dıger bıtkılerın bulunduğu sert toprağa yoneldıler Tamam dedım. yuva oralarda bır yerde olmalı. Gıde gıde kum bıttı, Kıs'm bırıktırdığı kunı dal parçaları çerçople, Bahar'ın &• tırdıfı yeşıllığın arapsaçına dondurduğü bu bdlge blrim kanncalar ıçuı bır balta gırmemış ormandan farksızdı. Bu Kez yoıculuk orada surmeğe başladı. Bıtkılerın, dal parçalarmm, otların arasından UstUnden geçıp gıdıjorlar, fıstık parçasmı hıç bırakmadan tum engellerı turlü yont«mlerle aşıyorlar ve benı busbütun şaşırtıyorlardı. ÜMtmıjalım, sonunda yuvayı buldular. Onları ilk gorduğtim yer« dofru baktım pılâjda, kannca avapı ile kılometreler sürerdı Bıraktılar fıstık parçasmı, yuvava doğru gıdıp kımbılır ne kontrolu yaptıiar çevrede. sonra tekrar dönup yuklendıler tanimeti, diğer karmcaların kalabahğı arasından geçıp. büyuk bır teknıkle getırdıklerı yuku sokuvtrdıler yuvarun gırış delığınden ıçerı. Artık nerede bır karınca yuvası gorsem durup gozlemeğe baçladım onları. Caddelerin orta»ındald taalar aresına, patikalarda tam basılacak yerlere juva yapmalan akıl kin mıydı? Basılıp ezılecegını hesap etmeden ortalık yere yuva yapma akılsızlıgı ıle, şu fıstık ıçini dag taş asınp yuvaya getırme zekâsı başka ne demeli bilmem H nasıl bağdaştınlacaktı" Belki de kannca yasasında sadece ugras \ardı. Boşa gıtse de, sonunda yok edılecegı bümse de uretıcı, yaratıcı, bırıkım yapıcı bir uğraş yaşarmn bzünu m«ydan» getıriyordu ve kannca hep deviniyordu; ayak altıri» yuva yapmaktan, koskoca dev insanlann yolları üzennde gıdıp gelmekten, bır c°cuk papucu, bir keçı Byağt, bir otomobıl lastığı altında ezilmekten korkmuyordu. Yoksa ölümle yaşamın farkı yok mudur dogad»? En olmadık zamanda, en saçma sapan seylerın olageldıgıne bakılırsa. doğanın bır selle, bır fırtına ıle, bır yangınla, bir zelzele, bir liv püskürtmekle ınsan emeğıni, "urUnünü ve yasamını sıl:p süpürdüğü duîunülürse, belki biz de kanneadan pek parlak durumda değiliz zekâca. Hadl lnsaa haysiyetini koruyalun bıraz. biz dofaya kargi çıkma ve onu jemne vetenejimizle öğünüyonız ve avunuyorur. Dedım kı kendı kendıme, doğada bu kadar ıçıçe iken yaşam ve ölüm, her şey görkemle var olup umutsuzca yok olurken, biz nıçin korkuyoruz bu kadar olümden"1 BİM ölümü sunduklan zaman, yaşamak içın her şeye katlanmayı kimden öğreniyoruz? Doçadaki o buyük yigitligi, ölttmün burnu dlblnde yasamı surdürmevi nasıl kaybediyornı da; aman o bana dokunmasın, şu beni ezmesin, kötâlfik bana değmesin, beli savuşsun, şiddet başkasuu bulsun diye kendi içimlzde kendimizi öldiırmeğe katlaruyoruz? Neden, şu kannca mı akilsız yoksa ben mi, 9u kannca mı yigit yoksa ben mi, ?u kannca mı jaşıyor yoksa ben mi dıje sormuvoruz' Dondüm geldlm, pılâjda eşyalanmı bıraktığım yere. Topladım hepsmi. Yorgundum, djnlenmeğe ıhtıyacım var^ dı, herştyden uzak kalayım ıstiyordum, utandım karıncalardan. Devinmek lâzun hem durmadan drunmek. Attilâ îlhan'ın «Hangi Sekı>ını, Salâh Birsel ın «Mı BeToğlu \ah Beyofln»sunu gazetelerle beraber sıkıştırdım koltuğumun aluna. Bırını bırakıp öburunu okuyordum, Attilâ da. Salah da devınen ınsanlardı, yaşamaktı ışımız, yasamın gizlenni anlatmaktı, ikisı de insanı, insan ılışkilerıni anlatıyorlardı kanncalar gıbı. Attilâ ne guzel anlatıvordu, Parıs günJerıyle beraber gençligin, cınsel ve düşunsel yaşamın ıçıçe olgunlasmasını. Bırsel, ozledıkleri dünyayı ayrı bir çevrede yasayarak arayan aydtnları sevılcnyle, ofHelerıyle, çocukça saflıklan ve becerıksiz k«rnazlıklarıyle nasıl «ergıbyor buyuk bır sevecenlikle.. Boyle olmalı ymşama baKijımız, yasayan her seyın sevgiye. ılgıye gereksınmesı olduğunu unutmamalı. yaşam içinde ne varsa, ne geçiyorsa başımıcdan önemaemeli, yaşamın madenını olümun mıbenk tasına vurup değenni olçmeğe kalkmamalı. Devinlyorsa yafiyor, yaşıyorsa keyflne dokunma.. Çölde bir kannca Kannca peşinde bir insanoğlu Y Tahire O. MERDOL üninlenn desteklenmesı politikasından vazgeçıldığinı ve verılen yenı kredılerm kırsal kalkınmaya ve yoksul kuçuk çıftçılerın ışsızlık sorununun çozumlenmeiiM ayrılacağmı soylemektedır. Ama banka krodılerınde boyle bır eğılım açıkça gorulmemeKtedır. 1974 bıitçesınde tarımsal kredılerde agırlık yme sulama sıstemlenne ve ıhraç uruıılerıne, ozellikle buyuk bas hayvancılık ve pamuğa venlmıştır. Banka, 19751979 yılları arasında 7 2 mılyar dolarlık (tum kredılerın • 26 sı) kredı dağıtacaktır Bun « lann yarısı kırsal kesımın kalkuidınlmasına yansı da geleneksel tanm yontemlenne (gubre, sulam», Uâç, r.b.) tynlactktır. (3). Kırsal kesımın kalkındırılması ve kuçük yoksul çıftçılerın ışsızlık sorununun çozumlenmesi sozlerının altında ne gıbı bir tasarının yattıgı açık defıldır. Top rak reformu gıbı onlemler duşü nülmedığıne gore, bu konuda bır ipucu edinmek ıçın. eskı ABD tarım bakanı Orvılle Freeman'ın 1974 yılında bır Bırleşmış Mılletler konferansında yaptığı şu açıklama ılgınçtır. Bay Freeman, açlık tehlıkesıyle karsı karşıya olan ulkelerde kuçuk çıftçılerın durumu ve işsızlık sorununa ılışkın kaygılannı dıle getırdıkten sonra, «Uydu çiftçılık» ısmını İSMAİL CEM GELİSİM YAYINLARI'nda yeni çtkan TEKNUOJI MkCl Açhkla mücadele ve geri k»lmış ulkelerde tarımsal üretımın arttınlması sozlen, Dunya Bankası üe birlıkte bırçok uluslararası 8r£üt ve tarım tekellerı ıçın tek ve aynı anlamı taşır teknolojı ıhracı. Dunya Bankası' nın tanmsal kredileri, «yeşıl devrım» vaklftşımlarının kullanılmasını ongorur Bankanın Başkanı Robert McNamara, yeşıl devrım zıhniyetinin ortaya atılmasından sorumlu araştınna grubunun baş danışmanıdır ve buıka, bu grubun sekız yerde yürüttuğU araştırma projelennın fınansmanına katılmakta \e araştırmalan yonetmektedır. 1*68 lerde emperyalıst propagandanın en çok kullanılan deyımlerınden bırı halıne gelen «yeşıl» devrım ozünde tetnel yıyecek mad delerının verımmı teknolojık uy gulamalarla arttırma gınşımıdır. Bu, yenı tohum turlennın, kımyasal gubre ve ılaçlann, sulama ve makınalı tarım yöntemlerının birlıkte v« joğun olara< kullanılmalannı ongoren, teknık lerın bırbirlenyle sıkı sıkıya baJıntılı olarak gelıştirüdiğı bır «teknolojı paketı»dır. «Paket» dekl unsurlardan bınnin eksıklıjfı durumunda vadettığı sonuçlar g»rçekleşem«z. 1960larda büyuk tantanalarla tanıtılan yeşil devrimın en bnem lı uninü (yurdumuza da getırılmek ıstenen) meşhur Meksıluı buğdayı olmuştur. Rockefeller Vakfı 1944'de Meksıka'da, Sonora vadısmde bır araştırma merkezı kurmuş ve buradakı arajonın bır bolümunde sulama sıstemı kurmuştur. Bır sure sonra bu nıerkezde jenı buğday tur len üzerine araştırmalar başlatümıştır. Meksıka'da temel yıyecek rnaddesı buğday degıl, mısırdır ve ustelık ulkenın ekılebılır topraklarının bıiyük bır bolumu kuraktır. Ama yıne de Rockefeller Vakfı, Meksıka ıçın, sulak arazı gerektıren bır buğday turunun gelıştırılmesını uygun bulmuş ve arastırmalar sonucu «harıka tohum» Sonora buğdayı elde edılmıştir. Bu tohumun Meksıka da genış ölçekte tarımının 5 apılabılmesi ıçın başta sulama sıstemlerı olmak üzere, gereklı gubre. tarım ılâçları ve makınalarm dışardan ıthalı gerekmıştır Meksıkalı çıftçilere bunları alabılmesı içın Dünya Bankası. AİD. Ford ve Rockefeller Vakıfları derhal kredı açmış lar ve boylece Meksıka hukume tını bunlan alma olanağma kavusturmuşlardır (!) Şımdı Meksıka'da geleneksel mısır üretımı gerılemıstır «harıka tohum»un gerektırdığı rüm sıstemlen alacak: gücü olmayan çıftçıler bü yuk bır hızla yoksullaşmı*, ta nmda toprak mülkıyttı daha a7 elde yoğunlaşmıştır. 1970 vılın da Meksıka'da tarımla ujr?.şan nü(u»un "« M'ünün insanca ge çım olanaklarının altında btr gelır durevınde bulunduğu sap tanmıştır TRTDE 500 GÜN adiı kitabtnı 7.Haziran.1976 Pazartesi günü saat 1618 arasında SANDER KİTABEVİ'nde cad 275/277) imzaiayacak. (Cumhurıyet 4916) taktıgı Wr sıstem dahllınde, ABD teknolojısının de yardımnla sorunların çozumlenebüeceğmı one suruyor «Uvdu çıftçılik» ııstemını şoyle tanımlıyor. «En modern teknolojıyı kullanan uluslararası bır tarım kuruluşunca kurulan yeterlı buyüklükte merkezı bır Uretım bınmmın çevredekı çıftçilerle kooperatif bır düzenleme ıçınde ışletılmesı» Burada kuçük çıftçılenn işsıalık so rununun nasıl çozumlenerek adı geçenlerın «Kalkındmlacağı» g J <rulujor «Kooperatif bır düzenleme» ıçınde proleterlejerek. Bay Freeman'm asafıdakı «ozlerı de kırsal alanlardakı kalkınmanın ne demek olacağım açıklıvor « Eger bu yapılabılırse, gubre, kımyasal maddeler ve tohumhık gibi gırdılerı satınalmak ıçın modern tarım teknolousını etkılı bır şekılde kullanmak, gereklı knowhov, orgutlenme ve pazarlama olanaklarını elde etmek içın gereken «ermaye sağlanacaktır Bovle bır proje. vapıcı bır çıkış noktası arajran Arap paras^yla pekala fınanse edılebılır Burada guvenlık ve kazanç potansıvelı vardır. İyl yonetılen proıeler vatınm malıyetinin • 30'unu getırmektedır» (4). « Emperyalıst »ekellerın geri kalmış ulkelerde rahatça ış gdrme^i ıçin gereklı kosullan yaratmakla yukümlıi Dünva Bankası gıbı orgutlenn bu tekellenn sbzcusu durumundakı ABD devlet adamlannın yukarıda ifade edılen ozlemlerı dofirultusunda hareket etmesı dogaldır. Bu (tdriisler ışıgında korkanz kı, Dünya Banka sı'nm Turkıye'de tınmın gelıştınlmesı ve kırsal bölgelerdeki kuçuk çıftçilerın kosullannm «Dıi««ltılmesı» ıçın verdıgi son krsdıler, tanmaal gırdi ürtten tekelci sirketlerin Türkıye'deki pazannın genışletılmesme ve tanmımızın bunlara bağımlı kılınmasına, ülke koşullanna va halkın gerçek gereksmmelerıne uygun olmayan, ekolojik dengeyı bozmaya yonelık teknolojılerm ıthal edılmesıne ve tarımunıza empoze edilmesıne, küçuk çıftçılerın yabancı ortaklı tanm kuruluslannda gundelıkçi ısçi durumuna getırilmesıne yolaçacak ama açlık sorununu ve esttsuüıgı gıdermeyecektir. 1. Girres, F. Vforldbank Emphaslzinc Aıtriculture. Feedatoffs, March 31, 1915 2. Baskaya, F. Çevre Kapitalizmi veya Azgellştnislik Süreci, 1976 3. Intemational Bank for Reconstruction and Development, Rural Development and Bank PoUcy, Rept. No 5S8, 1974. 4. Freeman, O. Guideline for a Succeisful \ırrıcultaral Development in Deetloping Cotıntrien. ICP/FAO/UN, Septottiber 1974 Doğa, ölüm ve yaşam Doğadaki yiğitlik Devinmek, bıkmadan.. YILMAZ OXUSU Istanbul Jandarma Satmalma Komisyon Başkanlığından Jandarma birlıklen ihtıyacı için kapalı zarf usulüyle asafıda cınsı, mıktan, tahnıln) bedelı, geçıcı temınatı ve ihale günlerı yazılı 3 kalem malzeme satınalınacaktır. thalesı Sirkecl Demırkapı dakı komısyonda japılacaktır. Evsaf ve şartnamelerı Istanbul, Ankara ve Izmır J. Sat Al. Kom. Bşk lıklannda gorulebılır. tsteklilerın teklıf mektuplannı ıhale saatından bır saat evvel Komısyona vermeleri şarttır. Gecıkmeler kabul edılmez. Tahmini Bedeli Adet Tk. Adet Adet Geçicl CÜNEYIN TÜRKIYE YAURIAR SENDIKASI'NIN TEJEKKURU SENDtKAMIZ UYELERINDEN BHŞ DAKİKA ARA BUGÜN Cinsi üyku tuluıau 6 Parçalı tras talnmı Personel künye levhası Kunye levhası zincin Miktan 18.000 8 000 200 000 100 000 13 950 000.00 354 000,00 UraKr. Teminatı UraKr. 432.250,00 ERDAL ÖZ'e thale Gönfi 21 H.\ZİRAN 1978 Pazartesı saat 11 00 de 17.910,0u 21 HAZtRAN 1976 Pazartesi saat 15 00 de 22 HAZtRAN 1976 Salı saat 11 00 de fBasın 17091/4910) 'Derriz Gezmiş Anlatıyor,, adlı kııaüının bütun baiimlannın telıf hakkını Turkıye Vazarlar Sendıkası'na bırftktığı ıçın teşekkur edenz. TURKİYE YAZARLAR SENDıKASI YONETiM KURUIU (Cumhurıyet 4917) 470 000,00 22.550,00 VATAN GAZETESİ'NDE Kızıltepe Jandarma Satın Alma Komisyon Başkanlığından Jandarma Bırlıkleri ihtıjacı içın aşağıda çeşıdi vazılı yiyecek ve yakacak maddesl 2490 sayılı kanunun Ji'ıncı maddesı gereğınce kapalı zarf usulü ıle satın alınacaktır Buna an eartnime va dıger e\rakları ANKAHA KIZILTLPE J. Satın Alma Komısvon Baskanlıklarııida görulebllır tsteklilerın kanunı şekılde tanzım edeceklert teklıf mektubu geçıci temınat ve belg«lerini ıhale saatındin bır saat evvel Komısjon Başkanlıgına vermeleri, oostadakı gecıkmeler v« telgrafla yapılan muracaatlar kabul olunmaz M Bedeli M tıatı G. Teminatt Ihale (rün T» saati Lira Lira C 1n S i Lira 19.3GU 21 Hazıran 1976 Pâzartesi 650 Odun 600 ton günU saat II W 23 Hazıran 197b saat. 11 14.U7.50 6 Kaıem 188 5r» Vazlık sebze 9 75ü İJUÜOU 4 kalem VazUk mejve ıu kalem J18 5GU 2J.8S7.5U Adapazan Belediyesinden 1 Keşıf bedeli 548200 44 lira olan numhunyet, Şeker, Venıcamı Çukurohmedıye mahalleierınde 11 sokakta BUz kanalızasyon uısaatımn eksiltmesı 21 6 197b tarıh saat 14 30'da, geçıcı remınat] 2W7g U2 iıra, 3 Keçıi beiel 1 61589J57 lira olan hakana, Karaosmsi, Oru Vafcılar Tığcılar Yenıdoğan. Papuççular. Istlklal manallelerınde ?0 sokakta Buz karalıza<yon tnşaarı eksılrmesı 21 6 197b tarih «aat Ifi 0U da şeçıcı temınatı 28a&S98 lira. 3 Keşıt oedelı 5U7«54 57 ura ol»n Mıthatpaşa, Gülluk. Hıjiırtepe Venıgiın m*^gllelenöde 12 sokakta Buz kanalızasyon in$aatının eksf'rne&ı 21 b I97t tarıh ve saat 13 30'da. 4 Eksıltme 24WJ sajılı Kanun nükümlerine göre, Kapalı zart usulü ıle Beledıye Cncumenınde yapılacaktır 5 Talıpleıımn ınale günunaen üç gun önce müracaatla 1»tırak belgeîerı almalan, Keşıf evrakı Belediyede gonilebılır. (Basın 16901/4909) (Cumhunyet 4915) * t BU HEDEFE ÜLAŞABÎLÎRÎZ. HEDEF DEV BÎR DENÎZ GÜCÜ! TÜRK DONANMA VAKFINA YAPACAĞINIZ YARDIMLARLA VE Dünya Bankası 1972'lerden ben, artık tarımda ıhracata donulc fBasın. 16723 4908)