06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Ekonomi Skonomi ••• Ekonomi DENKTATIN İSTE6I ÖZERİKt DOÇ. EROL MANİSALI TARAFINDAN HAZIRLANAN RAPORDA KIBRIS'IN TÜRK KESİMİNDE KALAN SANAYİ TESİSLERİNİN ÖNEMLİ BİR BÖLÜMÜNÜN HENÜZ ÇALIJTIRILMADIĞI BELİRTİLİYOR Ekonomi ... Ekonomi Ekonomi ••• Ekonomf Ekonomi^... Ekonomi Ekonomi TT) 1976 yıtı (%) (Miktar) 4.1 4.7 5.1 5.0 253 180 165 167 Kıbrıs'ta kaçakçılığı önlemek için devalüasyon ve ürün fiyatlanna zam önerildi K ı b n s TUrk Feder» Dertett Başkanı Rauf Denktaş'ın istegi üzerina hazırlanan bir raporda, Kıbns'ın TUrk kesiminde kalan sanayi testslerlnın önemli bir bölümUnün henüz çahştmlamadıfc belirtilmektedir. Rapor, Kıbn»'ta s ü r ü p giden kaçakçılığın önlenmesi için TUrk lirasımn, K ı b n s (Rum) lirasına göre devalüe edilmesini ve b a a m&llanı da zam yapümasmı Onennektedir. K ı b n s ' ı n T ü r k kesimiyîe Hgili olarak Doçent I>r. Erol Manisalı tarafından hazırlanarak Rauf Denktaş'a verilen rapor, T ü r k kesiminde kalan « a n a p tesislerinin çalışma koşullan konusundaki resmi iddiaların gerçekle bir ilgisi olmadığım ort&ya koymaktadır. Cephe Hüküm«ti ve daha önceki hüklimetlerin Kıbns'ın Türk kesiminde kalan sanayi tesislerinin isletmeye açüdığını ileri sürmesine karsın Doçent Manisalı'nuı raporu, bu tesislerin bir bölümUnün «kısmen» çalıştıgını, bir bölümünün ise hiç çalışmadığını göstermektedir. Hazırlanan raporda «Halen sanayi Holding'in lSletme sorumluîugu altında bulunan 40 civarındaki tesis kısmen işletilebilmektedir» denilmektedir. Raporda «Faaliyette bulunan tesislerin bazılarında makina ve parça olarak bazı eksiklikler göriilmüştür» ifadesi yer almaktadır. Kıbrıs çıkartrnasından önc« çalışır halde bulunan bu tesislerdeki «makina ve parça» eksikliklerinin nedenleri üzerinde durulmamakta ancafc bu eksikliklerin «Anavatan'daki k a m u iktisadi kuruluslarınca» tamamlanması önerilmektedir. Kısmen çalışan tesislerin yanında «Sanayi Holding elinde bulunup da işletilmeyen tesisler de vardır.» Rapor, işletilmeyen tesislerin varlıgını, bu tesislerin h a s a r görmüs olması veya makinelerindeki eksiklik ve borukluklann ortaya çıkması, hammaddesınin btılunmaması, istihsal edilecek mala alıcı bulunmammsı ile açıklanmaktadır. K ı b n s çıkartmasından iki yıla yakm bir zaman geçmesine karsın, K ı b n s ' m Türk kesiminde kalan sanayi tesislerinin verimli bir biçimde çalıştırılamadığı Rauf Denfctas için h a n r l a n a n özel raporda d a ortaya konmaktadır. K ı b n s çıkartmasından sonra lkl yıla yakm bir a m a n geçmesine karsın, Kıbns'ın Türk ve Rum kesimleri arasında fcaçakçılık deTam etmektedir. Kıbns'ın Rum kesiminden sigara getirilmesi resmen yasaklandığı halde sigara kaçakçtlıgı sürmekte, K ı b n s ı n Türk kesiminde yine eskiM gibl Rum kesiminden getirilen sigaralar lçilmektedir. Doçent Dr. Erol Manisalı, iki kesım a r a s m d a askerlerin nöbet beklemesine karsın önlenmek istenmeyen bu kaçakçılıgı ortadan kaldırmak için «parasal tedbir» önermektedir. «K.T.F.D. ile Kıbn s Rum Kesimi arasındaki kaçafcçılığın önlenmesinde parasal bir tedbir» olarak adlandınlan bu politika iki önlemden olusmaktadır. Bunlardan birisı devalüasyon, digeri ise bazı mallara zam yapmakür, K ı b n s ' m Türk kesiminde geçerli olmak üzere önsrilen devalüasyon şu şekilde ifade edilmektedir: «Kıbns lirası ile T ü r k lirası arasındaki paritenin değiştlrilmesi. K ı b n a lirasının T i . karşısındaki değeri yükseltilerek, fiyat farkına bağlı olar a k kaçak girişler önlenebilir. Bir teknik heyet, parite degişiklik oranını tesbit etmelidir.» Yapılan öneriye göre Türk lirasının K ı b n s (Rum) 11rası karşısında degerinln dusürülmesi, kaçakçılığı önleyecektir. Eğer bu önerı gerçekîesecek olursa iktisat tarihinde ilk kez, savasta l u z a n a n bir ülkenin parası, kaybeden taralın p a r a s m a göre düfürülmüş olacaktır. Rapor, tek basına devalüasyonun lkl kesim arasındaki kaçakçılığı ortadan kaldırmaya yetmeyecegi görüşündedir. Bunun için K ı b n s ' m Türk kesiminde satılan bazı m a l l a n n fiyatlanna zam yapılması üzerinde durulmakta ve bu öneri şu şekilde ifade edilmektedir; «Aksine, Rum kesimın e kaçak olarak giden m a l l a n n , K.T.F.D. içindeld fiyatlan kaçağı önleyecek orandayükseltümelidir. Şeker bunun bir örneğidir.» Raporun bu bölümü, «Her iki tedbirin de birlikte almması zorunluluğu vardır» cümlesiyle son bulmaktadır. Türkiye'de önde gelen bazı iş adamlarının da darusmanı olan Doç. Dr. Erol Manisalı'nın raporunda, K ı b n s ' m Türk kesiminde kalan ve halen İşletilmeyen sanayi tesislerinin faaliyeie geçmesi için Türkiye'deki büyük sermaye ile ortaklık kurulması da önerümektedir. K ı b n s Türk Federe Devleti Başkanı Denktaş'a verilen ve Doç. Dr. Erol Manisalı tarafından hazırlanan raporun baslangıç bölümünde «kuruluşunu tamamlamakta olan bir devletin karşı karşıya bulunduğu ekonomik s o r u n l a n müşahede etmiş bulunuyorum» denilmektedir. Raporda a y n c a iktisadi k a r a r l a n n sıyasal d u n ı m d a n soyutlanması gerektiği üeri sürülmektedir. Rapora göre «iktisadi durumun daha iyiye götürülmesi ve daha uygun bir sıyasal çözüme ulaşılması için bu kaçınılmazdır.» Türkiye'de önde gelen ls adamlannın da danısmaniığını yapan Doçent Manisalı, Türkiye'deki sanayicilerin Kıbrıs'nı Türk kesimine çekilmesini stratejik uir sorun oiarak niteieaıektedir. Raporda bu stıatejık sorun söyle açıkianmaktadır: «AnavatandakJ sanayicinin K.T.F.D."ne çekilmesı zorunlulufu varüır. Kiralama ve ortaklık bakımından Istanbul, İzmir ve Adana sanayicileri ile daha yakın ilişki kurulmalıdır. Şahsi müşahedem odur kı, Türk sanayicisi, K ı b n s t a k i imkânların henüz farkında degüdir. Federe Devletin duyurma imkânları da sınırlı olduguna göre. doğnıdan doğruya mesleki organlar aracılıgıyla bu duyurma işi yürütülebilir. Türkıye Odalar Birliği, Istanbul Sanayi Odası, Türk Sanayicilen ve îşadamları Derneği, Türkiye'deki başlıca meslek] kunıiuşlar olarak belirti!ebi!ir.> Hazırlanan raporda TUrk kesiminde kalan sanayi tesıslerinın henüz tam olarak çahştınlmadı*ı kaydedilmektedir. Bunlann çalıstınlması için iki yol önerilmektedir. Önerilen vollanndan birisı, Türkiye'deki «benzer kamu kuruluçları ile ilişki kurularak bunlardan teknik, ıdari ve diğer hususlarda yardım almak» seklinde özetlenmektedir. Kamu kuruluslarla teknik ve idarî ilişki kurulması öneriürkeıı, ikinci yol olarak da <oz?l sektor i!e kira veva ortaklıklar kurmak» erts^erılmektedir. Hazırlanan raporda fclra veya ortaklık olarak ilişki kurulacak olan özel sektör ıse söyle tanmv lanmaktadır: «tklncl yol terc.ih edüdiği takdirde doğrudan dogruya Istanbul, tzmir ve Adana Sanavi Odalan ' n a basvurarak Türkiye'deki sanaytcilere çajnda bulunulmalıdır. Çok küçük lîletmecilerle ortaklık ver» bunlara devir yapüd^fı takdirde b a s a n beklememelidir.» (1966 1976) Dönemi Destekleme Alım Fiyatları (Kuruş olarak) ve Artış Oranları 1966 (Miktar) Buğday Çavdar Arpa Yulaf 80 57 44 41 (1967 vılı) (%) (Miktar) 0 0 0 0 80 57 44 45 r o/ \ L 'o J 1968 'rılı (•.) (Miktar) 0 0 80 57 49 50 (%) 1969 vılı (iMiktar) 83 60 55 53 1970 vıh (%) (Miktar) 8.0 8.3 9.1 9.4 88 65 60 58 ( %) 1971 yılı (Miktar) 101 75 73 69 1972 yılı (%) (Miktar) 0 0 0 0 • 101 75 73 69 (%) 1973 vılı ( Miktar) 120 90 88 83 1975 yılı 1974 vılı (%) (Miktar) (%) (Miktar) 78.3 75.6 73.9 75.9 214 158 153 146 13.6 8.9 2.6 8.9 243 172 157 159 11.4 11.1 3.8 5.2 12.2 6.0 14.8 15.4 21.7 19.0 18.8 20.0 20.5 20.3 RAPORDA AYRıCA, KıBRıS'ıN TÜRK KESIMINDE KALAN VE HALEN IJLETIıMEYEN SANAYI TESJSLERININ FAALIYETE 6EÇMESI IÇIN TÜRKIYE'DEKI BÜYOK SERMAYE İLE ORTAKLıK KURULMASı ÖNERILIYOR. AÇIKLANAN YENİ HUBUBAT TABAN FİYATLARI AP'NİN GEÇMİŞTEKİ POLÎTİKASININ DEVAMI NİTELİĞİNDE PÎYASAYA TE ÇÜK NAN BELLÎ ÖLÇEKAÇIKLAFİYATLARI ÜRÜN SÜREBİLEN KÜÇİFTÇİNİN, TABAN KARŞISINDAKİ İLK TEPKİLERİ ÜRÜNLERİNİ B ü YIL TMO'YA NI SATMAYACAKLARIOLDÜ. AÇIKLAMALARI Cephe hükümetinoe açıklanan hububat taban fiyatlan AP hükümetinin tek başına iktidarda bulunduğu dönemlerdeki uygulamalarla paralellik göstermektedir. Geçmiş on yılm taban fiyatlan artış o r a n l a n incelendiğinde, AP'nin tek başına iktidarda bulunduğu dönemlerde görülen en yüksek oranlı artışın yüzde 6'yı geçmediği görülmektedir. Son üç yıldır Ustüste iyi Uretimin sağlandıgı t a n m kesiminde. 1974 yılında verilen yüksek oranlı taban fiyatlarmdan sonra son iki yıldır bu ürünlerin taban fiyatlannda düşük oranlı a r t t ı n m l a r Hüseyin MERTOGLU yapılmıştır. Yetkililenn yaptıgı açıldamaya göre 1976 yılında yaklaşık 16 milyon tonluk hububat üretimi tahmin edilmektedir. Üretim seviyesinde görülen bu a m ş a karşüık Cephe hükümetinin taban fiyatlannda yaptığı artış yüzde 4 o r a n m d a olmuştur. 1966 1976 arasındaki 10 yıllık dönem incelen YORUM İKİ BÜYÜK PARTİNiN TABAN POLiTiKASI yük bir derinlik ve etklnlik kazanması. Siyasal baki} açısı, smıfsai bakıs açısından ve her sınıfının siyasal sorunlarından ayrılamıyor. Bu nokta gözden uzak tutıılduğu zaman, karşılaşılan siyasal ve ekonomik soruniarı anlamak mümkün olmuyor. Ortada canlı bir örnek var. Cephe Hükümetinin açıkladığı »aban fiyatları, toprak sermayesinin sözcüleri tarafından tepkisiz karşılandı. Tanm Odaları ve Çiftçî Birlikleri baskan ve sözcüleri açıklanan taban fiyatlarını ciddî olarak elestirmediler. Bunlara sahip çıktılar. Sahip cıktıkları taban fiyatları artıs oranları, ekonomidekl genel fiyat artıslarının altında. Bu noktanın altını çizmek gerek. Altı çizilen durum nasıl açıklanarak? Taban fiyatCephe Hükümetinin açıkladığı taban fiyatlarının Türlarınm artışırKİan yararlananların büyük toprak sermakiye dekl tiyasal yassma getirdiği bir çok açıklık var. yesi olduğu hep söylendi. Buğday gibi özel konumu olan, Bunlardan ilki, genel seçimlerin tarihi ile ilgili. Arlık topraksız ya da btığday iiretmeyen köylülerin de satın ketinlikle »öylenebilir. Cephe Partileri, 1?76 yılında bir alarak tükettikleri ürünlerde, taban fiyatlarınm yüksek teçim olasılığından tüm umutlarını kesmi; durumdalar. lutnlmav, yoksııl köylülerin çıkarlarına ters düşüyor. Taban fiyatları, bunu gösteriyor. Seçim, eğer yapılacakŞimdi özeı ourumu olan buğdaya bakarak Cephe Hüküta, gelecek yıla kaldı. Yapılacak söıü, Cephe Partileri topluluğunun niyetlerl ile ilgili. Gelecek yıl icin de, söy metinin taban fiyatlarını düşük tutmasını ve tanm ve çiftçi örgütlerinin buna ses çıkarmamasını, bu örgütlenebilecekler var. Gelecek yıl bu zamanlar, seçim tarihi lerde yoksul küyliîlerin etkin olmaları ile acıklanak bakımından zayıf bir olasılık. Çünkü Cephe Hükümeti, mi'mki.'n mü? Kesinlikle mümkün değil. Taban fiyatları«ğer görevde kalırsa, hızlı bir taban fiyatı artı&ı ilân mn nrttırılmasını büyük toprak sermayesinin yararına cttikten sonra seçimlere girmek isteyecek. Bu yüzden, olduğu dcğerlendirmesinden de vazgeçmek mümkün denormal seçimlerin normal tarihi için 1977 yılının sonğil. Oylc? ise açıklama nasıl olacak? baharını düşünmek gerekiyor. Yazla birlikte Içind» yaşanılan yılın önemli taben fiyatlan açıklanmaya bajladı. Cephe Hükümeti, pamuk dıjında, önemli tarımsal ürünlerin taban fiyatlarını belirledi. Belirlenen taban fiyatlan, yüzde ononbe; çcvresinde bir artı* içeriyor. Buğday için açıklanan fiyat lar, pamuk taban fiyatlarınm ne olabileceği konusunda belli bir açıklık tağlıyor. Buğday ile pamuk araıındaki parite, son yıllarda pamuk üretiminden buğdaya geçişin hızlanması, dünya pamuk fiyatlarındaki canlanma, pamuk fiyatlarınm da buğday fiyatları düzeyinde saptanabileceğini gösteriyor. Pamuk taban fiyatlan da, diğerlerine yakın bir artışla bağlanabilecek. Halk Partisinin hükümet ortaklığı yaptığı 1974 yılı bir yana bırakılacak olursa, taban fiyatlarınm sıçrama yaptığı yıllar yalnızca seçim yılları. Türkiye'de büyüyen sermaye içinde Adalet Partisi, sanayi sermayesînin ekonomik çıkarlarına ör.celik veriyor. Ancak kendi seçim sansını da düsünerek seçim yıllarında büyük toprak sermayesini de unutmuyor. Bu yıl, açıklanmış olan taban fiyattarma ojöre, btiyül' toprak sermayesl, ekonomicteki fiyat •rnslarının da altında bir taban fiyatına razı oldu. Yeni taban fiyatları, Türkiye'nin sıyasal yaşamı ve bu yaşam içinde kırsal kesim üzerine eğilmeyi gerektiriyor. Kırsal kesim üzerlne eğilme, son zamanlarda bütünüyle köy romanlarına bırakıldı. Yazarlarının çocukluV gcılemlerine dayanan bu romanlar da kır kcsimindeki gelismelerin yönünü ve dinamiğini vermekten çok uzak kalıyor. 12 Mart döneminin hemen öncesindeki yanılgıların belirginlik kazanması ise kır kesimini tümden görnıeme gibi bir baska yanılgıya kaynaklık ediycr. Kır kesimi ise yeni bilimsel ve sıyasal yaklaşımları be!>l;yor. Gerekli yaklaşım, taban fiyatları konusunda Adalet Partisinin büyük sanayi sermayesinden yana tulumunu ve Halk Partisinin saşkınlığını sergilemeyi çok aşıyor. Kırsal kesime bakmak, Türkiye'nin bütününü gözden uzak tutmamayı gerektiriyor. Türkiye'nin bütününde ise ilk öm'e görünen, siyasal bakış açısının çok büAçıklama, doğrudan doğruya, lekonomik» örgütlcrın siyasaüaşması ile ilgili. Hem dar hem de geniş anlamda siyasallssma srzkonusu. Son zamanlarda büyük sanayi örgiıtleri baskan ve sözcülerinin Cephe Hükümetini eleştirdiği görülüyor. Şu an için bu eleştirileri, büyük sanayi örgütlerinin Cephe Hükümetinden kopması biçiminde değerlendirmek son derece yanıltıcı olacak. Burada dar anlami« : i , * u l l a » m « m n örneklcri an plana çıkıyor. Büyuk sanayi orgütleri, Cephe Hükümetinden istediği yeni bir ekonomik ödünü, bazı elestirilerini kamuoyuna açıklayarak sağlamaya çalışıyor. Bunun sonuçlannı da hcmen alıyor. Odalar Birliğinin toplantısında Cephe Hükümeti başkanı Demirel'in konuşması çok açık. Cephe Hükümeti, ıhracat nseferberliği», yabancı sermaye girisini «kolaylastırmak» gerekçeleriyle büyük sanayi örgütlerin ileri sürdüğü yeni önerileri kabul etrr.iş görünüyor. Demirel'in konuşmasında yer alan «siz yapın biz arkadan geleceğiz» biçimindeki açıklama bunu gösteriyor. Kamuoyuna yapılan bir iki açıklama, Cephe Hükümetinin sermayeden gelen yeni istekKri kabal etmesinin giivencesi oluyor. Tanm ve çiftçi örgütlerinin taban fiyatlanyla ilgi'i tutumları da ekonomik örgütlerin siyasallaşmasının yeni örneklerinl veriyor. Buradakl siyasalta^ma geniş anlamda. Cephe Hükümeti, aynı zamanda büyük toprak sermayesinin hükümeti. Bunu şöyle de söylemek mümkün. Yalçın KÜÇÜK Bugünkü hükümet, 12 Mart Muhtirgsi İle kurulan hükOmetten daha çok büyük toprak sermayesinin hükümeti. Bunu daha da açmak mümkün: Cephe Hükümeti, bir askeri müdahale ile kurulabilecek bir başka hükümetten daha çok büyük toprak sermayesinin hükümeti. Çünkü bu hükümet, yozlaşmış toprak reformu yasasını daha da yozlaştırmak için elinden geleni geri koymuyor. Tarım kesiminden vergi almayı aklına bile getirmiyor. Halbukl parlamenter görüntüyü bir tarafa atacak kadar tek yanh bir hükümet, bu sorıınlara el atmak zerunda. Eğer ileri sürüldüğü gibi 12 Mart Muhtırası crayından çıkarıldı» İSP bııiHa, Türkiye'nin sınıfsal güç dengesi İçinde büyük sanayi sermayesinin görece güçsüzlüğünün ve toprak sermayesinin etklnliği var. Bu yüzden Cephe Hükümeti, toprak sermaycsi >cin düşünülebilecek en elverlşll çczum oluyor. Bu yüzden toprak sermayesinin sözcüleri, açıklanan taban fiyatlarınm savunuculuğunu iistleniyor. Açıklanan tabftı fiyatlarına ise tek ve güçlü tepkl Halk Partisinden gelivor. İlk bakışta bunu, bir şaşkınlı'< olarak nitelemck mümkün. Çünkü 1975 ekim seçimlerlne doğru, Halk Partisi kendi taban fiyatları politikasını eleştirmeye başlamıştı. Şimdi Cephe Hükümetinin taban fiyat politikasını eleştirerek bu başlangıçtan geri dönüyor. Böylece Halk Partisi, toprak sermayesinin ekonomik çıkarlarının sözcülüğünü iistleniyor. Bu tutıım, bımdan bir süre önce ortaya çıkan Halk Partisinin tarımsal vergi bağışıklığını genişletme girişimleriyle tam bir tutarlılık içinde. Taban fiyatlar., iki «büyük» partinin kırsal kesim politikalarında belirllğin bir is bölümünü ortaya çıkarıyor. Adalet Partisi, siyasal sorumluluğu, Halk Partisi ise ekonomik yükümlülüğü üstleniyor. Doğrıısu üstün bir iş bölümü. Ancak is bölümü örneklcri çok. Sadecc toprakla ilgili değil. Bunlardan en tazesi, Halk Partisi Gençlik Kolları Merkez Yüriitm* Kurulunun hazırladığı «mahut» rapor. Burada ilginç gwlişmeler oluyor. Rapora daha üst düzeyde ydneticilerin de katkıda bulundukları biliniyor. Bilinenlerin biri de şu: Bir ü^t düzey M İ T görevlisinin, bir çok yakını da rapor hazırlayıcıları arasında. Güzel. Fakat Türkiye'de gerçekten güzel olanlar da var. ilerici yazarlar üstün bir sorumlulukla bu raporun üzerine yürüdüler. Halk Partisi Grup Yönetim Kürulları raporlarla ilgili ortak bir toplantı kararı aldı. Bu haftanın başında. Genel Başkanlarım da davet ettiler. Ecevit'in cevabı yeni bir şaşkınlık kaynağı: ıBu rapor çok mu önemli? Ben henüz okumaya fırsat bulamadım.» Mahut raporun yayınlanmasından on çün sonra Ecevit bu raporu okumuyor. Daha doğrusu, okumadığmı söyleyebiliyor. Ama iki dış gezinin arasında çay taban fiyatlarınm, kendisi hükümete g?lse bile çıkartamayacağı bir düzeye yükseltilmesl İçin demeç veriyor. Doğrusu, en doğruyu, Ecevit açıklnlı: ıBen İsmet Paşa'nın öğrencisiyim.ı diğmde, 1966da ortalama 80 kuruş olan buğday ta ban fiyatının, 1976'da 253 kuruşa çıktığı görülmek tedir. Buğday taban fiyatlannda bu dönemde sag lanmış olan artışın yüzde 216.2 olduğu anlasılmak tadır. Aynı dönemde toptan eşya fiyatlan gene endeksinin gösterdiği fiyat artış oranı ise yuzdı 243.3 olmuştur. AP'nin tek başına iktidarda bulunduğu 1971 yı lma dek t a n m s a l ürünler taban fiyatlannda yapı lan artışlar toplam olarak yüzde 20 düzeyinde ka lırken, 1971 1975 arasındaki dönemde bu ürün lerin taban fiyatlanna yapılan artışın yüzde 125' aştıgı görülmektedir. Bu dönemde sağlanan er yüksek oranlı artışın da Ecevit hükümetinin iş ba şında bulunduğu 1974 yılında gereekleştirilmiş ol duğu görülmektedir. 1974 yılında taban fiyatlannds sağlanan artışın ortalama yüzde 78 düzeyinde ol duğu görülmektedir. AP'nin Cephe hükümeti ilı iş başında bulunduğu son iki yıl içinde ise tabaı fiyatlannda görülen. iki yıllık toplam artışın top lam yüzde 17 seviyesinde olduğu görülmektedir. 1976 yılı içinde beklenen hızlı fiyat artışlann bir ölçüde önlemenin yolunu hububat taban fiyat larını düşük tutmakta bulan Cephe hükümetinir bu girişimi ile enflasyon yükünün bir kısmını kü çük üreticinin sırtına yıkmağa çalıştığı anlasılmak tadır. Taban fiyatlan uygulamasımn geniş ölçüdı etkilediği, geçimük üretim yapan ya da piyasays belli ölçekte ilrün sürebilen küçük çiftçinin açık lanan taban fiyatlan karşısmdaki ilk tepkileri Urünlerini bu yıl TMO satmayacaklarını açıklama l a n oünuştur. 1977 yıh seçimlerinden önce t a n m kesimtnı yüksek taban fiyatı vererek seçim için iyi bir ya t ı n m yapma fırsatı sağlayacafını d ü ş ü n e n Cephı hükümetinin ortflklan 1976 vılmda uyguladıklar taban politikası iie küçük çiftçiyi t a m anlamı ile enflasyonun kucağına itmişlerdir. Kamu yatırımları içinde en ez harcama ise ulaştırma sektöründe ANKARA (ANKA) Bütçelcrl malf y l a B» re oUn k?mu kuruluşlannın yıllık hes.^p'aıınır kesinleşmesi ile, 1975 yıluıa aic toplam ha.r.u ya tınmları gerçekleşmeleri belli olmuştur. ÖUCE göre, 1975 yılmda mahalli tdareler har;ç kanu kuruluşlan öngörülen 54.5 milyar lıralık Kamı yatmm progTamının 52.2 milyar Mrasını yan yüzde 95.9'umı perçekleştirmişlerdir. 1974 yılında ise, 37.6 milyar liralık hprcama yapılmış ve proşramın yüzde 84.9'u gerçckleşti rümişti. Programa göre gerçekleşme oranı vüzdf yönünden 1975 yılında bir öncekı yıla göre 11 puanlık bir gelişme sağlamıştır. Kamu kuruluşlannın 1975 yılında yapnuş ol dukları yatırım harcama miktarları bütçe t ü r t e rine göre gerçekleşmeleri ise şöyie olmu^tıır: Genel ve katma bütçeli daireler öcicnekle' rinin yüzde 84.4'ünü, Döner sermayeli idareler yüzde 15">.î'ini, Kamu iktisadi kuruluşları yüzde îni 1'üıii harcamışlardır. Bir önceki yılda ise gerçekleşme oranları sı rasıyle yüzde 83.8. yüzde 108 ve yüzde 85 idi. K a m u yatırımlannın 1975 yılmda sektörlen göre uygulamasmda ise ulaştırma sektöründek oransal gerüemeye karsın imaJAt sanayi. t a n m madencilik hizmetleri ve enerji sektörlerindf ilerleme görülmüşlür. Türkiye kredi alma yönünden riskli ülke olarak ilan edildi MERKEZ BANKASI HAFTALIK DURUMU (Milyon TL, Rezervler Milyon Dolar) AKTIF Altın ve Dövij; (Mercut) Kamu kredileri Ozel S. Kredileri T a n m S. Kredileri Diğer Aktifler (DÇM> TOPLAM PAStF Emisyon Döviz (Brç) H. B. Mevduatı Mevduat Munz. K r ş . Diğer Pasifler (DÇM krş.y Brüt Döviz R«zervleri Net Döviz Rezervleri 31.836 740 5.223 21.825 25.028 997,0 «0,0 40.938 760 8.502 28.452 43.229 1.007,2 1.081,'6 40.785 69310:187 31.292 46.062 «78.2 1.382,4 . 40.285 777 9.803 31.315 47.2İ7 898.0 1.427,8 235.19"» Geçen Yıl 14.698 30.907 9.589 16.107 13.371 86.672 31.12.19'â Yıl Sonu 15.721 39.592 9.196 16.898 40.474 121.834 14.5.1'fiS Gtçen Hafta 14.449 47.736 5.844 14.005 46.985 129.019 21.5.137R Son Hafta 14.852 46.857 6.603 13.864 47.215 129.397 Brüt döviz rezervlerinin dış ticaret açığına, oranına göre 31 gerikalmış ülke aıasında, en kötü d u r u m d a olan beşinci ülke olarak gösterilen Türkıye Uluslararası sermaye piyasasını yakından izleyen «İnternational Report» adlı bültenin 14.5.1976 tarihli sayısmda borçlannı ödeme açısından riskli ülke olarak kabul edilmiştir. Bu d u r u m d a Türkiye Merkez Bankası'nın garantisi olmaksızuı dış kredi bulması giderek güçleşmekt«dir. Avrupa piyasasında geçerli olan faiz oranınm üstünde °'o 4.25 daha fazla faiz vermelerine rağmen özel b a n k a l a n n DÇM kaynakü d ö ^ z kredisi bulamadıklan anlaşılmaktadır. Bu nedenle, Avrupa para piyasasmdan Hazine Genel Müdürlüğü 150 milyon dolar t u t a n n d a borç almaya çalışmaktadır. Bu Şekilde ithalât taleplerini karşılamaya çalışan Maliye Bakanlığı, Ocak Mart döneminde geçen yıla göre ancak 125 milyon dolar daha fazla ithalât yapıünasını saglıyabilmıştir. Görüldüğü gibi sorun, Maliye Bakanının dediğı gibi büyüyen ekonomınin yarattıgı darboğazlardan çok yapısal ve alınan yanlış uygulama k a r a r l a n n d a n dc^maktadır. îthalâtçılar liberasyon listesindekl mallann ithalâtını gerçekleştiremezlerken, resmi olarak sınırh bir biçimde uygulanan kredi ithalât mekanizması, itaalâtçılar tarafından ve bir kısmı resmi kuruluşlar tarafından gayri resmî olarak fiilen uygulanır d u r u m a gelmiştr. Mayıs ayırun ortasına göre işçi dövizi gelirleri geçen yıldan 100 milyon dolar daha az gerçekleşmiştir. DÇM hesabı döviz kredileri ise son zamanlarda Avrupa para piyasasında beliren güclükler nedeniyle ve Türkiye'nin riskli ülke olarak belirlenmesi sonucu yavaşlaraış bulunmaktadır. Merkez Bankas^ıın son haftadakl durumuna göre, mayıs ayınm üçüncü haftasuıda, Merkez Bankasmın kamu kesimine açtığı krediler özellikle Hazineye açılan kısa vadeli avanslarda daralma olmuştuı Aylardır sürekli olarak artan ve 1976 yılmm ilk beş ayında 8 milyar liraya varan kamu kesimine açılan krediler, mayıs ayı içinde birden gerilemeye başlamıştır. Buna karşılık >*ine aylardır azalan özel kesim kredileri, mayıs ayı içinde 1,1 milyar lira dolaylarınria artıs göstermiştir. Emisyon hacminin geçen yıla ve mevsimlik beklenen hareketine göre daha yüksek seviyede bulıınması nedeniyle, yatırım döneminde bulunan kamu teşebbüslerinin finansman imkânı daraltılırken, öte yandan azalan DÇM döviz kredileri ve tasarruf mevduatı nedeniyle özel sektörün bankalardan aldıkları kredi ünkânı rlaralmış bulunmaktadır Daralan kredi imkânmı özel kesim Merkez Bankasından reeskont yoluyla temin ederek, bir yandan artan ve daha fazla bekleyen ithalât kRrşılıklannı, karsılamaya çalışırken bir yandan da stıekülâtif mal «toHamalaruu finanse etme yoluna gitmektedlrler. İŞ BANKASI GENEL MÜDÜRÜ CAHIT KOCAÖMER, DEMIREL VE ECEVİTI ZİYARET ETTİ ANKARA. (Cumhurfyet Bürosu; Türkiye İ\ Bankası Genel Müdiirü Cahit Kcx;aömer, Başba kan Demirel, Bülent Ecevit ve Maliye Bakanı Erge nekon'a birer nezaket ziyaretinde bulunmuştur. Geçtiğimiz hafta yönetim kurjlu tarafındaı Türkıye İş Bankası Genel Müdürlüğü'ne getirile: Cahit Kocaömer, Genel Müdürlüğe seçilmesi do layısiyle Başbakan Süleyman Demirel, ana mu halefet lıdert Bülent Ecevit ve Maliye Bakanı Yıl maz Ergenekon'u a y n a y n ziyaret etmiş, bu zi yaretler sırasmda Türk bankacüığı ile ilgili konu lar üzerinde de durulmuştur. TÜRKİYE'DE 4.605 BANKA ŞUBESi VAR Türkiye'deki bankacılık faaliyetlerinin 1975 yılı sonu itibariyle genel d u r u m u n u açıklayan ve geçen ay Istanbul'da toplanan İslâm Konferans üyelerine bilgi veren Bankalar Birliği'nce hazırlanan bir vayıma göre, Türkiye'de 1975 yılı sonunda banka sayısı 43'rür. Bunlann 13'ü özel kanunla kurulan, 28'i ticari ve 2'si de kalkınma ve v a t m m bankalandır. Şube adedi 4.605 olan Türkiye'deki bankalarda çalışan personel adedi 100.073'e ulaşmış bulunmaktadır. Toplam olarak öz kaynakları 19 milyona varan bankalann 1975 yılı sonunda ttıttuklan 'oplam mevduat 148.7 milyar liraya ve açtıklan krediler de 1S2.4 milyar liraya ulaşmıştır. Kamu kesiminin finansman Imkâmnîn saglandığı Devlet Yatnnm Bankası'nın açtıgı 38.5 milyarlık kredi hariç tutulursa bankalann açtığı krediler toolamı 1975 yılı sonunda 143,8 milyon lira olmaktadır ı?75 sonuna göre toplam 148,7 mllyax ni*»!'* msvduaun yüzde 75.2'sî tahloda Kösterüen beş bankada toplanmıştır. Yüzde 47'si ıse yalmz iki bankada buiunmaktadır. Yapılan araştırmalara göre Türkiye'de tutıılan mevduatların yüzde 80'ini, mevduatı tutanlarm yüzde 20'sinin elinde bulunmakt:ı ve bunlardan mevduat ı^lemlerini çok smırlı bankalar ile sürdürmektedirler. Diğer bir deyişlp mevduatların büjük bölümü sınırlı sayıdaki mudüer tarafından. ikiüç banka kanalı ile kontrol altında tutmaktadır. Krediler açısından da aynı eğilim izlenmektedir. Toplam kredilerin yüzde 68'i yine tabloda verilen beş banka tarafından sağlanmaktadır. Yine kredilerin yüzde 49'u lkl banka tarafından sağlandıfı anlaşılmaktadır. Söz konusu cahsmanın da gösterdiği ilişk! de goz önüne al:nırsa, mevduatın büyük kısmı belirli sajnda :::şiîerde ve beş bankada bulıırmrkeıı aynı bankalar kredi yoiuyla piyasanın büyük kesimini etkiler durumdadırlar. İLLER BANKAS! DENETÇiSi MÜDÜRLER KURULU ÜYESi KAYA'NIN BAŞSNA KÜL TABLASI FIRLATARÂK YARALADJ ANKARA, (AXKAl tller Bankası Müdürle Kurulu toplantısında. banka denetçisi Tahsin Uğ rak, bazı işlemlerde usulsüzlük yapıldığını ileri sti ren kurul üyesi Fikrı Kaya'yı. "başına kül tabla: fırlatarak yaralamıştır. Banka ile ilgili bazı yolsu: luk ıddıalannın başına yansıması üzerine çıka tartışmada, denetçi Uğrak'ın «basına haber sızd; ran şerefsizdir» diyerek, Fikri Kaya'ya saldırdıi ileri sürülmektedir. Fikri Kaya, daha önce İller Bankası yatırır p r o g r a m l a n n ı n gerçekleştirilmesi amacıyla gerek çimento, borıı ve ek parçalann almması iç:n yapı lan ihaleve karşı çıkarak, bu ihaleyle bazı firma İ3ra, 1 miljon lira avans verildiğini ileri sürmüşri Kaya. bu konudaki görüşlerini, muhalefet şerlıi o!a rak yazmıştı. Fikri Kava ile, öteki kurul üyeleri arasında b konuda sert tartışmalar yapılmıştı. Fikrı Kaya boru ahmı ile ilgili 3U.3.197R gün •: 467 sayılı karara yazdıgı muhalefet şerhinde konu\ la ilgili olarak Genel Müdürlügün hiç bir araştırr.ı yapTnadığını bplirttikten sonra şöyle demiştir: • Sonuç olarak söz konusu firmalar bir jarîda 50 milyonları aşan kredilerle, finansman sıkmtıla n n d a n kurtarılırken, öte yandan, İller Bankası üvt tilen mallara tek yanlı fiyat tesbitine itirazsız evt diyerek firmalar için hazır rjazar durumuna get: r i l m e k ^ d i r . Kaldı ki. Sınai Kalkınma Bankasmc düzenlenen yapılabilirük r a p o r l a n n a göre, bir bc ru fabrikası kıırulması ve faaliyete geçirilmesi içi öngörülpn sermavenin tamamı 40 milyon cıvarında dır. Oysa biz sadece 50 milyonu aşan parayı faiz siz ayans olarak veriyoruz.> 1975 YILI SONUNA GÖRE ZİRAAT BANKASI 44.8 MİLYAR İLE EN FAZLA KREDİ AÇAN, 15. BANKASI ISE 36.5 MİLYAR LİRA İLE EM FAZLA MEVDUAT ÎUTAN BANKA OLDULAR Türkiye'de 1975 y ı l ı Îsonundc Bankaiarın durumları Şube Banka tsml Sayisı 853 T.C. Ziraat Bankası 718 Türkiye İş Bankası 502 Vam ve Kredi Bankası 4S0 Akbank 300 Türk Ticaret Banka?ı Diğer S6 Banka Toplamı 1.74fi 4.605 TOPL.4M Personp 1 Mevduat Savısı (Milvon TL.) 2:i.548 33,3 14.827 36,5 10.011 18.7 7.556 15.9 7.4 S.051 39O30 100.073 148,7 Krediler (Milynn TL.) 44,8 25.2 12,0 11,0 4,7 46.1 143,8 TÜRKİYEDE'Kİ BANKALARDA ÇALIJAN PERSONEL SAYISI 100.073'fc ULA5TI. TOPLAM OLARAK OZ KAYNAKLARI 19 MILYARA VARAN BANKALARIN 1975 YILI SONUNDA TUTTUKLARI TOPLAM MEVDUAT 148.7 MİLYAR LİRAYA VE AÇTIKLARI KREDİLER DE 182.4 MİLYAR LİRAYA YÜKSELDİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle