05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 13 Sutat MÂ V ktiçük kitap geçti mi elinlze? Adı, Geomel. ri, İstanbul'da, Devlet Basımevinde basılmıs 1937 de. Yazarın adı yok kitabın kapağında. Bir açıklama var: «Geometri öğretenlere, bu konuda kitap yazacaklara kılavuz olarak Kültür Bakanlığınca neşredümiştir.> Evet, yıl 1937. Yasan mı? Yazarı, Atatürk. Türk Dil Kurumu, bu kitapçığı 1971'de yeniden yayınladı. Sayın A. Dilaçar, önsözde şunları belirtiyor: «Bu kitapı Atatürk, ölümünden birbuçuk yıl kadar önce, III. Türk Dil Kurultaymdan hemen sonra 1936 1937 yılı kış aylarında Dolmabahçe Sarayında kendi eliyle yazmıştır.» Geometri, 44 sayfalık küçük bir kitap. Bugün, biraz okul görmüş herkesin benimsediği birçok yeni terım bulmuş Atatürk: Boyut, uzay, yüzey, çap, yançap, kesit, açı, taban, efik. yatay; dikey, üçgen dörtgen. eksi, çarpı, bölü. eşit, toplam, oran, alan, varsayı... Anlamayan, yadırgayan var mı bugün bu sözcükleri? Oysa, 1937'den önce bunlar yoktu dilimizde! Ne mi vardı? Şunlar: Müselles, murabbaa, muhammes, müseddes, müsellesi mütesaviyül adlâ, şibhi münharifi kaim, zâviyetânı mütekabiletânı dahiletân... 5 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER lan tasanya, «en yetkili sahslyetlere» danışmadan?) Çatlasın Fransızlar! Artık yalnız Fransızlann değil, bizim de onlarınkine benzer (Tanrı benzetmesin!) bir Akademimiz olacak; hiç olmazsa, üye sayısı bakımından: Tasarının 6. maddesine göre, Akademi' nin asıl (bir başka yerde «asli») üye sayısı en çok kırktır». Üyelerin tümü için de, «Üniversite Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Kürsülerinde profesör veya doçent olarak görevli bulunmak» zorunlu. Ya o «sevimli». o «masum» Geçici madde 1 yok mu? Şöyle diyor: «Akademiye kuruluşu sırasında, 6. maddede belirtilen nitelikleri (kim uydurdu bu sözü?) taşıyanlardan 15 asil üye seçilir. Bu asii üyeler, en az 4'ü Üniversite Türk Dili, 4'ü Üniversite Türk Edebiyatı profesör ve docentlerir.den, 7'si Üniversite dışından olmak ve dilci sayısı 8'den az olmamak sartiyle, Türk Dilinin ve Edebiyatmın Akademinin amacına uygun yönde («istikamette» demek istiyorlar sanırım) gelişmesi («tekâmülü» diye okuyun) yolunda hizmeti geçmiş ve bu dallarda orijinal ilmi veya edebi eserleri ve çahşmaları ile tanınmış şahsiyetler arasından ve Başbakanlıkça seçilir.» Beklediğiniz çıkmayacak: Bu ilk 15 «asil» üyenin adları belirtilmemiş tasarıda. Gerek de yok buna: Bunlar «tanınmış şahsiyetler» değil mi? Başbakan bilmeyecek de kim bilecek böylelerini? Hadi Başbakan bilemedi; Başbakan yardımcıları da bilemezler mi? KIRKLARA KARIŞMAR Seha L. MERAY rmş, T>en2er bir genelgesini anımsatıyor sayın Aksoy: «Kırk üç yıl önce yurdumuzda «erdem> ve ertem. sözcükleri yoktu. Bunlar dilimize gökten inerek girmedi. Bir atılımın, bir aşınhğnı ürünü olarak girdi. diyor; şunu da soruyor: «Aşırılıklardan sakınılmasını öğütleyen bu iki bakandan, önce kendi soyadlarını Fazilet»e çevirmelerini beklemek hakkımız değil mi?> çabasmda bulunan Türkiye'de, Türk dilinin, yüksek bir ilmî kuruluşun sorumluluğu (nesi vardı «mes'uliyet» sözcüğünün?) ve Koruyuculuğu (•himaye» bırakıldı mı?) altında gelişmesi (ne oldu «tekâmül»e, <inkişaf>a?'ı zaruri görülmektedir». Bu Akademi, «Türk Dili ve Edebiyatı alanlannda en yetkili şahsiyetleri bir araya toplayan en yüksek bir ilim kurulu olarak düşünülmekte» imiş! Peki, neden Başbakanlığa bağlanacak bu Akademi? Açıkça söylüyor gerekçe: «Hizmetin, çabuk görülmesinin sağlanması bakımından Akademi Başbakanlığa bağlanmıştır». Anlaşıldı, değil mi? Hem, 22. madde biraz daha açıklık getiriyor: «Akademi giderlerinin karşılıkları Başbakanlık Bütçesinde yer ahr>. Bir de «cici», geçici madde var: Akademinin ilk 15 asıl üyesini Başbakan atayacakmış! «En yetkili şahsiyetlerden. kurulacak bu «en yüksek ilim kurulu> ne yapacak kurulduktan sonra? Tasarının 2. maddesinde, Türk Dilini, «çağdaş kültür ve medeniyet dillerinden biri haline getirmek> gösteriliyor amaç olarak! Demek, dilimiz, Milliyetçi Cepheye göre, çağdaş kültür ve uygarlık dili. değil bugün! Akademinin amaçlan arasında en önemlisi şu: .Türk Dilinin ilmî esaslara göre düzenlenecek sözlüğüne ıkim kaldırdı o güzelim «lugat. sözcüğünü?) girmesi gerekli bütün kelimeleri devamlı olarak araştınp tespit ve onlan bu sözlüğe alarak tescil etmek»! Anlaşılıyor: Bir Fetva Sözlüğü olacak, Akademi'nin Lugatı. Hangi sözcükler alınmışsa bu lugata, tümünün dokunulmazlığı olacak; başka sözcük kullanmak yasakl (Kullanacaklara ne cezalar verileceği belirtilmemiş tasarıda; belki de bir ek yasa çıkartırlar ardından). Tasarıda kullanılan sözcüklere bakarsanız, şimdiden «tescil» edilmişler arasında şunlar da var: Amaç, görev, görevli, tüzel kişilik, özerklik, yetkili, sözlük, terim, (inanmayacaksınız ama) ödül, üye, aday, önem, kural, yönetim, sürekli, çoğunluk, sonuç, oy, ödenek, yayımlamak, uzmanlık, yeterlik, nitelik, atamak, soruşturma, sanık, genel, özel. tasarı, taslak... (Kim koymuş bun Bu Dünyadan Erdoğan da geçti... öşe yazarlığının bir görenefi, ölen deferli ya da tanınmış kişilerin ardmdan yazmaktır. Çoğunlukla bu yazılar, bir gerçeği vurgulamaktan öte, bir acıyı dile getirir. Çünkü ölenin hemen ardından eleştiri, toplumun ahlâk kurallarına ters düştüğü gibi; köşe yazarlan ünlüleri yakından tanırlar, severler; nice anıları vardır birlikte yaşadıldan... Ben de geçmiş yülarda bu türden epey yaıı yazdım. Bizim gazetenin nazar boncuğu Sayın Elif Naci, gidergelir takılırdı bu yüzden: Beyefendi. ben ölünce ardımdan ne yazacaksımz? Aman Elif Nacl Bey. o nasU söz öyle? Klmin dah« önce öteki dünyaya gideceği nereden belli? AUah gecinden versin ama, size benden önce bir emri hak vald olursa, Işte bu tutumunnzu yazanm; siıin ne yaman bir kişl olduğunuzu herkes anlar. Son günlerde bir yaprak dökümüdür gidiyor. VakitU vakitsiz ölen ölene... Hem de yiğit sanatçılar, devrimciler, bilim adamları. başparmakla imame yanına çekilen tesbih taneleri sibİ düşüyorlar toprağa tak, tak tak... Pek sevdiğim bir dostum sordu geçen gün: Yahu bu azrail sagcı mı? Oysa sorıı kişisel açıdan bakıyordu olaya: sınıfsal açıdan bakılınca, azrail önce aristokrasinin defterini dürdü; sıra burjuva sınıfına geldi; emekçl sınıfının ise defterini dürecek azrailin bulunmadıgını bilim Idtaplan yazıyor. Şili'de Pinochet, tran'da Şah, Türkiyede komando: devrimci kasaplığı yapa dursunlar: emekçi sınıflannı toptan yok edemezler ya! Her neyse, konumuz bu değil. Son günlerde sevdiklerimizi üstüste yitirince ölümler üstüne yaımaktan vazgeçmiştim. Çunkii her gidene bir ya« yetiştirsek, mraarlık kayıt memuruna dönecektik. bir: ülke zaten mezbahaya dönmüş, sokaklarda hergün gençler «ruruluyordu, iki... Ama bugün Erdoğan Berktay için yaımak istedim. Erdoğan Berktayı belki tanımazsmız. Toplum yas«mında deterince ünlü defcildi. Ama ün Ue defer arasındaM ilişki, çoğu zaman olumsuzdur. Değersiz ünlüler ile değerli ünsüzler çoktur. Erdoğan'ı peniş yığınlar bllmeıler. Zaten yazılarında Erdoğan Başar adını kullanıyordu. Son yaymlanan kitabı. Şiar Yalçmia birlikte Andre Ribard'an çevirdikleri iki ciltlik «Insanlığın Tarihi.dir. tkinci Dfiny» Savaşının zulmünü yasamış bir tarihçi olan Andr* Rlbard, yapıtına şu sözlerle başltyor: « Bu kitabı 1939 Ağustosunda yazmaya başladım. 1942'de tutuklanışımdan 1945'te Almanya'dan dönüşüme kadar kesintiye uğradı. Ama yine de çağdaş olaylan anlayabilmeye bir katkıda bulunur umuduyla yayınlanması için bu yıldan baslıyarak büyük çabn gösterdim. Bu kitabt Gross • Rosen kampmda ölen Raymond Brule'nin, Oranienburg'ta yitiraiğim sürgün arkadaşlanmın ve bu savas boyunca özgürlük uğrunda yok olanlann amsına adıyorum.» tnsanhğın tarihini bilmek. çağdaş olaylan »nlamak için gereklidir. tnsanlık tarihinde, insanüğa yakışır biçlmde Tasamış kaç kuşak, nice İnsan var. Erdoğan Berktay bunlardan biriydi. «Bunlardan biri» olmak, ve «Çagımıza yakışır vakur sade« bir vasatnı vursularıp onurlu bir ölümle son tümceyi noktalamak herkeae nasip olmaı. Erdoğan. hayatını. islnl, davranışını. tutumunu emekçi T * > ğınlannı sömüren diizenlere karsı u^rasl» reçirml». kendinl bu yola adanus kişiydi. Genis emekçl nğmlanncm Unınmamış olması. çağımız Türkiye'sindeki karanlıfın ««• nucudur. Bu karanlık dağıldıği ve eün ısıdıfci am»n. ünlülerle ünsüzler, değerlilerle değersiıler arasında yeni Wr ymrgilamaya gidilecek toplumda... Erdoğan adam gibi raşadı. ÇeşltH haksızlıklar, faşlrt UTfulamalar, gözaltına altnmalar, mahpushaneler, jıOrecinde... 12 Mart'ın zulmü; ha«ta yüreğinl büsbütün erdi; saynlıktan zayif düşmüs bedeni dayandığınca dayandı: sonunda. bütün aei blrikimleri noktalıyarak tözlerinl kapadı; ardında bir yığın anı, bir yığın yazı, bir yığın kitap bırakarak Herkea Slecek, Hml Işkembese! bir raşamın «onnnd* girecek toprağa: ardında nice mal mülk bırakarak; kimi aydın bir yaşamla hayatını vurgulayıp, ardında İyi blr ad, ve yıpıt bırakarak. . Erdoğan, Yirmincl îüzyü Insanı gibi y»s»dı, adam gibi öldü. K Atatürktln 1930'daki sözlerini bir kez daha haykıralım, işitmek istemeyen kulaklara: «Ülkesini, yüksek istiklâlini korumasmı bilen Türk milleti, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalıdır. O günden bu yana, bu yöndeki başarılara övünçle bakabiliyoruz: 1930'lar öncesinde yazı dilimizde yüzde 3540 oranında Türkçe sözcük kullamlırken, bugün bu oran yüzde 7580 dolaylannda! Fetva Akademisi! Cephe Hükümeti, «yerleşmişyerleşmemiş», •oturmuşoturmamış», «yatmışkalkmış» sözcükleri saptama yolunda bir yeni adım daha atmış bu sıralarda: Türk Dili Akademisi kurmak için bir yasa tasarısı sunulmuş. Tasarının metnini de, gerekçesini de gördüm. Türkçe, Osmanlıca. Fransızca karışımı bir «milli dil. ile kaleme alınmış. Bakın daha ilk maddenin başlığmda, ısıramadıklan eli nasıl öpüyorlar: «Akademinin adı, yeri. amacı, görevi» demişler. Neden, «Akademinin ismi, mahalli (ya da makarrı), gayesi, vazifesi» diyememişler? Bu madde şöyle: «Türk Dili Akademisi adı ile Ankara'da tüzel klşiliği (inanmıyacaksınız ama, •şahsiyeti hükmiye» diyememişler) olan ilmî ve bu kanun esaslan dahilinde idari özerkliği (yine inanmayacaksınız: <muhtariyet> dememişler işte) bulunan bir Akademi kurulmuştur. Akademi Başbakanlığa bağlıdır. Akademi, Türkiye'de (neden «Dünyada. değil?\ Türk Dili alanmda en yetkili (unutrular mı «selâhiyetli» sözcüğünü?) resmî kuruluştur («teşekkül. demek isterler sanırım)... •Esbabı mucibe lâyihası» demek varken, nedense «gerekçe» demişler. Bu gerekçede, girişimin nedenleri anlatılıyor: «Yüzyılarla ölçülen bir geçmişi, ölmez edebi ve fikrî mahsulleri bulunan Türk Dili, çağımızın iierlemelerine, kültür ve teknik icaplanna uymak bakımından, sıkıntı ve kanşıklık içinde» imiş; «19. yüzyılda Avrupa kültür ve medeniyetini bemmseme zarureti, dildeki sıkıntının ilk belirtisi olmuş». Bu yüzden, •çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmak karar ve Bir Şey mi Dediniz? Atatflrk devrimlerinden birçoğuna olduğu gibi, dildekl özleşmeye de karşı çıkan, bir yandan da «milliyetçi» olmayı kimselere bırakmaz Cephe Hükümeti, daha Hükümet programında belli etmişti niyetini, «milli dil politikası izlenecektir» diyerek. Bu politikanın içtenlikten uzak, yaprnacık, tutuculara yaranrna özentisi, boşuna bir çaba olduğunu «Akıntıya Kürek» başlıkh yazımda belirtmiştim (Cumhuriyet, 28 Haziran 1975). Şimdi, hızlanmış görünür çabalan. Cephe Hükümeti, «Öğretmen Kıyımı ve Kitap Yasaklama Bakanlığı»na dönüştürdüğü Milli Eğitim Bakanlıgı aracılığıyla, bir genelge yollamıs valiliklere (Tebliğler Dergisi, 17 Kasım 1975); «dilde asırılıklardan sakınümasmı» istemiş sayın Bakan. Bu genelgede, «aşınlıklann okullarımızda kötü tesirini önleme» den söz ediyor Bakan; an dil adı altındaki çalışmalardan kesinlikle sakınılmasını, yerleşmemiş. oturmamış kelime ve terimlere itibar edilmemesini» öğütlüyor. Bu genelge üzerinde duracak değilim. Saj"in ömer Asım Aksoy, Türk DU1 dergisinde (Şubat 1976' gereği gibi duruyor bu konu üzerinde; daha da duracağını belirtiyor. Bir eski MilU Eğitim Bakanının, 1967'de benzer sbzlerle yazıl Kötü Sürekli Olmaz Sayın Nadir Nadi, böyle bir Akademinin ne yapacağını şöyle anlatmaktaydı. Cumhuriyet'teki "başyazısmda (3 şubat 1976): «ülusal, kültürel değerlerimizi koruyacak, geliştirecek mi? Bizce hayır. Azınlık cephe hükümetinin kuracağı Akademi, olsa olsa. ulusal değerlerimiz üstüne tit> reyen, kültürümüzü çağdaş uygarlık doğrultusunda geliştirmeye can atan bugünkü Atatürkçü aydın kuşakları hedef alacak, onlan susturmaya, saf dışı etmeye çalışacak, böylece Türk toplumunu gerisin geriye sürüklemeyi amaç edinecektir. Bu arada, Atatürk'ün kurduğu Türk Dil Kurumunu da kuşkusuz unutmayacaktır.» Atatürk'e her yönden gizliaçık saldırıda bulunanlar, o ne yaptıysa yıkmağa uğraşanlar, şimdi de, yeni saldınlar için, Akademi siperlerı kazmaktalar. Bu siperlere girmemek, Kutbül Aktab'lı Kırklara karışmamak, pnlarla yandas olmamak, bu oyunu bozmak, ulusal kültürümüze, dilimize, yazmımıza, bilime gerçek saygısı olan her aydınımızın saygınlık ödevi. «Bin Temel Eser» serüveninde de gördük: Kötü, sürekli olamıyor; geciktirici, zarar verici oluyor ancak. Bunu da önlemek, «iyiye, dogruya, güzele» yanlısı aydınların görevi. Columbo'nun Başı Dertte.. OKTAY AKBAL Evet Hayır Beyazlarda, renklîlerde temizliği gerek. K omiser Columbo'nun da başı dertte! TRT yöneticileri «Arkada? İçin» adlı filmi önce yayınlatmayacaklarmış, sonra. dan proıçrama girmif. Nasıl olmuş, bilen yok. .Şimdi sornsturnıa acmışlar bu konuda... Seyrettlniz ml biimem. Ben seyrettim sonuna dek. llgi çekici bir filmdi. Her zamanki gibi önce suçluları tanıdık, cinayetleri gördük, «onra da Columbo nun sorunu nasıl çözümledi#inl... Yoksul, az aylıklı bir pörevlidir Bay Columbo, kirli trençkotu, ağzında purosu, eski model otomobili, zenjinlerin yaşamına imrenmesl ile hepimizin yakııu oldu kısa zamanda .. Amerika'da böyle filmler bir çeşit süpaptır. lopluoida birHica bir takım «tararlı» duvguUrı fölerfk, eğienerek. ya da öfkelenerek yatıştırmanın yollan... Mnera* yıldın, mitrarder sanaytci, tanınmış'Ttzafi'kisâicaiO toplumun üst katlannda yer alan kişiler de suç işlerler, ne denli saklansalar, korunsalar da bir yoksul polis förevlisi onları vakala%acaktır, adaletin önüne çıkartarak cezalandıracaktır. Bundan kaçınamazlar. Hiç kimse!... Hatta polis örgütünün >ükeek görevlileri bile... Amerikan kamuovu böyle ister de ondan. Koskoca Cumhurbaşkanlarının yasa dışı işler çevirerek görevlerinden uzaklaştınldıkları bir ülke bu!.. Koskoca Cumhurbas. kanları, sokak ortasında vurulur, suçlulan bulunmaz öte yan> dan: Nerde Bay Columbo? Niye böyle büyük suçluları ortaya çıkaramaz? Orası ayrı konu... «Arkadaş lçin»in suçu büyük, bir Emniyet Müdfirü karısını boğuyor, görevinden aldığı güçle işi karıştırmaya, suçu başka•ııun üstüne yıkmaya çahşıyor. Daha önce karısını öldüren bir arkadaşını da korumaya çalışmış, soruşturmayı karmakarışık hale getirmiştir. Emniyet Müdürü zengin karısının mirasına konmak için bunu yapar. Güzel villasında liiks bir yasam geçirmek amacuıdadır. Kumara da düşkündür ayrıca... Komiser Columbonun da üstüdür bu Müdür. Bu aptal görünüflU komiseri başka izlerden yUrütmek, başkalarını suçlu diye yakalatmak için bütün çabasını harcar. Oysa Columbo amir falan dinlemez, suçlu suçludur, kim olursa olsun yasaların önünde hesap vermelidir. Emniyet Müdürünün katil olduğunu anlar anlamaz oııu tuzafa düşürmenin yollannı arar, arar ve bulur. Filmin sonuııda Emniyet Müdürünü adalet karşısında yenik düşmesini görürüz. Niye soruşturma açılıyor bu konuda? Bir polis adam öldüremez mi? Polis de sizin, benim gibi bir insan değil mi? Unun da öfkeleri, sevinçleri, acıları yok mu? O da «birşeyler» aramıyor mu, hepimiz gibi? Polis okurlarımdan arasıra mektuplar gelir. Bunları ötekUerden ayırt etmek güçtür. Ha ileri düşünceli bir öğretmen, bir öğrenci, bir memur yazmış, ha bir polis, hiç ayırım yoktur. Ülmaması da doğaldır, duyan, düşünen, anlamak isteyen bir kafa yapısuıa sahip her yurttaş gibi, polis görevlisi de düşünecek, duyacak, yaşamı anlamak, tatmak isteyecek... Bu arada her insan gibi o da kendini yanlış yollara kaptırabilir, tutkularınm kölesi durumuna düşebilir. çıkar için adam öldürebilir. Niye olmasın? Hayır, bir polis görevlisi, hele Emniyet Müdüriüğüne kadar yükselmiş biri adam öldürmez, bu olaıt ıksudır, denebilir mi? Desek de inandırıcı olur mu?.. Bakulım Komiser Columbo bu afır soruşturmanm altından nasıl kalkacak? Kendi üstünü katil diye yakalayıp adalet önüne götüren o! Versin hesabını TRT yetkililerine! Progrsmdan kaldırırlarsa göriir yaptığı işin sonucunu!... Ne yapıp edecek suçu, emniyet müdUrüne değil, o perişan suratlı hırsızın üstüne yükletecekti. Seyirci de hoşnut kalacaktı, «adamm suratında meymenet yoktu, kadınlan da o öldürebilirdi» diye düşünecek, o yakışıklı emniyet müdürü de karısından kalan mJlyonlan yiyerek keyif sürecekti. Olmadı, komiser Columbo bir yanbşlık yaptı, sandı ki her zaman gerçekler, yasalar, adalet duyeusu ağır basar. Bir polisin görevi gerçeği her ne pahasma olursa olsun ortaya çıkarmaktır. Oysa «gerçek» her zaman huzur vermez, özellikle geri kalmış toplumlarda gerçeklerin üstünü ille de örtmek, kapatmak gereklidir. Yöneticüer böyle isterler, böylesini kendileri için gereldi görürler... Bir TV filminde Emniyet Müdürü katil diye yakalandı mı kıyamet kopuyor! Bir de gerçekten böyle bir şey olsa, ne olur? Dünya yıkılır tepemize... Bakın bir takım kanlı olaylar olup bitti ülkemizde, bir takım gençler, aydınlar bir yerde sıkıştınlıp öldüriildü. Türlü söylentiler var bu konularda. Derler ki o «anarşist» gençler polise karşı koymadılar, çatışma falan olmuş değildir. Sık sık yazılıyor, bu konuda haberler yaygınlaşıyor. Şimdi bu kanlı olayların ardındaki gerçek nasıl ortaya çıkanlacak? Bir komiser Columbo meydana çıkıp adalet adına bütün bu karanlık işleri çöıümleyecek mi? Çözmeyi göze alabilecek mi? Komiser Columbo, nerden aklına esti bir Emniyet Müdürünü suçlu çıkarmak, katil diye yakalamak? Ne güne duruyor yazarlar, aydınlar, gerçekleri söyleyenler? Beğen beğendiğinl, yakala onlan suçlu diye! Kimsenin sesi çıkmaz, başın da böyle dertlere girmez. Içersin puronu, binersin arabana, belki ayhklarını biriktirir sırtuıa yeni bir trençkot da alırsın!... BanaOMO VEFAT S«r\'eti Pünun ve Ati Gazeteleri Baş Muharriri, tkdsm Gazetesi Yazı îşleri Müdürü, Matbaayı Âmire MUdür Muavini, Söı Gaıetesi Sahibi, Birinci B.M.M. Mebuslarmdan, Eski Kuvayı Milliyeci, ve Teşkilfttı Esasiye Kanunu Kuruculanndan merhum îsmail Suphi Soysallıojlu esi, Gönül Soysallıoğlu'nun annesi Emine Mümine SoysaUıoğln 12.2.1976 tarihinde vefat etmiştir. Aziz naşı 13.2.1976 cuma günü öğle namazını müteakip Pendik Çarşı Camiinden ebedi istirahatgahına tevdi edilecektlr. KIZI GÖNÜL SOYSALLIOĞLU KONGRE ISTANBUL TABiB ODASI BAŞKANÜĞINDAN OdamiMn Olağan Genel Kurul toplantısı 6 mart 1976 cumartesl günü saat 10'da Cağaoğlu'ndaki Gazeteciler Cemiyeti binasınuı konferans salonunda yapılacaktır. Üyelerimi2in teşrifi rica olunur. YÖNETtM KURULU GÜNDEM: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Açılıs Başkanlık Divam seçimi Yönetim Kurulu çalışma raporunun okunması 1975 hesap bilânçosunun okunması Denetçiler raporunun okunması Raporlanmn görüşülmesı Yönetim Kurulunun ibrası 1976 Tahmini Bütçesinin görüşülmesi ve kabulü Dilekler Cumhuriyet 1133 NEDRET SELÇUKER'den sevgilerle Beyazlar daha beyaz Renkliler daha narlak • • • •• * • • • •k SATILIK BASKI MAKÎNALARI JOHANNESBURG (otomatik) 70x100 FRANKENTHAL 70x100 KEİDELBERG 70x100 KOENİG BAUER (otomatik) 57x82 ALBERT 70x100 M.A.N. 70x100 MAKÎNALARI iyi ve çalışır vaziyette olup, tahliye dolayısıyla her biri 40.000 liradan satılacaktır. Satıslann ytrısı pesin, diğer yansı ayda 2.500 lira aylık bonolarla verilecektir. Acele müracaat. ISTANBUL: 27 62 13 CIDDIBIRSAĞLIKTURIZM'İ 'TEl\X HERCÜLANE,, Renkliler feî» parjak , Grafika Maya: 183/1138 Romanya'da sağlık ofellerinde romaHzma'ya, sinir »e kadın Mutalıkltrına, ağrılara, kireçlmmeye karjı kürltr, banyolar. DEVAMLI DOKTOR KONTROlO... Zayıfama, masaj, konsültasycn, check up 14 gün 6.900 TL. (258 «DE DOLAR + 3030 TL.) TUR»; DÜNYANIN SESt TURtZM 497979 44M52 6524X6 Turnacıbaşı Sokak, Beyoğlu (YERÎNt HEMEN AYIRTINIZ) Tur Hareket Tarihleri: 18 şubat 1976 (NalOv uçağıyla) 3 1 7 3 1 MART 1976 K AYI P AKBANK A.Ş.'nce Karayolları 17. Bölge Müdüriüğüne hitaben tanzim edilmiş bulunan 934 No.'lu Ö43.228. TL. ve 1074 No.'lu 543.227. TL. tutarındaki teminat mektupları karşıhğmda Karayolları 17. Bölge Müdürlüğünden almış olduğumuz makbuzlar kaybolmuştur. HUkümsüzdür. ENKA WAYSS IND FREYTAG (Ser: 17/1145) «DE TUR DÜNYANIN SESİ ÎURİZMLE DÜNYA DAHA GÜZEL...» TEŞEKKÜRLERİMiZLE aCumhurivet: 1142) Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle