05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İKİ CUMHURİYET 30 ARALIK 1976 eledlye işçllerlnln direnişi onuncu gününil geçti. Çöp yığınlannın pisliği, mikrop saçması, salgın hastalık olasılıkları ortada. Göreve başladığımdan beri İstanbul Beledıyesinin hangi parasal ve yasal sorurüarla çevrili olduğunu ve ne ölçüde çaresizükler içinde hizmet yapmaja çalıştığımı ortaya koymaya çalışıyorum. Bugün İstanbul'un sokaklarını dolduran çöp yığınları, başından beri duyurmaya uğraştığım temel bozukluğun acı bir göstergesinden başka bir şey değildir. Temel bozukluk da şudur: Belediyeler, gelirleri, ücret ve personel politîkalan da dahil olmak iizere, bütün önemli kararlarında hükümete tam bir bağımlılık içindedirler. Ama bu bağımlılığın sonuçıarmdan dolayı kent halkına karşı sorumlu tutulurlar. Dalia doğrusu, sözünü ettlğimiz bağımhlık halkımız tarafmdan biünmediği sürece hükümetler istedikleri belediyeyl halkın önünde küçük düşürebilir, yetersiz, hatta suçlu gösterebilirler. Halka bu gerçeği ilk ben göstermeye çaııştığım için kurulu düzeni savunmak isteyenlerin hedefi oldum. Onlar istiyorlardı ki, belediye ciddi hiç bir düşünce üriinü olmayan biçimde eleştirilsin, bütün yetersizlikler belediyenln sırtına yüklensin ve ası] sorumlu olan bozuk düzen, eleştiri dışmda tutulsun. Halkın umudu olan bir düzen değişikliği programı lle göreve gelmiş olan benim gibi bir Belediye Başkanının ilk ödevi, halkın belediyesinin sorumlu olmadıgı suçlarla ve yetereizliklerle yıpratılmasını önleyecek b i r kamuoyu bilinçlerımesine katkıda bumnmaktır. Bugüne dek birçok konuda bu görevi yapmaya çalıştım, şimdi çöp konusunda önenül bazı gerçeklerl ortaya koyarak aynı görevl yapmaya çalışacağım. B OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Çöp Yığınları ve Gerçekler Ahmet ISVAN Istanbul Belediye Başkanı mek kl, tstanbul'm hlç yenl yol, kanal yapmadan, hiç asfalt dökmeden, hiç kamulaştırma yapmadan, 1976 yılında karşılaştığımız açık 611 milyon lira ve bu vazgeçilmez giderierin toplamı 1 mllyar 672 milyon liradıt. Belediye Meclisımiz 18 bin kişi çalıştıran ve yılda 1 milyar 672 milyon lira vazgeçilmez harcaması olan İstanbul Belediyesi'nin <4 milİ7 yon yatınm yapmasını planlamıştır. Sayılan harcamalar arasında bir tek bu 247 milyonluk yatınm harcaması tartışılabüir ve azaltılabilir. Öbürleri görüldüğü gibi yasaldır; vaz geçilmez yatırımları da yapmazsak yol ve kanal yapmıyan, asfalt dökmeyen, mühendisleriyle, on bınleri geçen işçileriyle maaş alıp boş oturan bir istanbul Belediyesi düşünmek gerekir. Çünkü bunlara ne çimento, ne asfalt, ne mıcır alınabilecektir, ne de kontrol mühendislerinin kontrol edacekleri müteahhitler olabileceklerdir. Bu sonucu İse ne îstanbul halkı kabul edebüir, ne de biz düşünebiliriz. O halde açıgımız yılda 858 milyon lirayı bulmuş oluyor. Eskiden İstanbul Belediyesi'nln parasal durumu böyle değildı. Son 3 yıl içinde maaş ve Ucretlere 837 milyon zam geldiği unutulmazEa. benden önceki başkanların bu ölçüde güçlüklerle karşılaşmadıklan. hele maaş ödemek bakımından benim gibi çaresiz kaîmadıklan ortaya çıkar Örneğin 1972 yılında gelirler 626 mflyon 11rayken maaşlar 395 milyon liraydı. 1973 yılında pelirler 722 milyon lirayken. maaşlar 491 milyon liraydı. 1976'da ise gelirler 1 milyar 61 milyon lira, maaçlar 1 milyar 282 milyon liradır. Bu nedenle benim görev başında bulundugıım üç yıl icınde Talu, Ecevit ve Irmak Kükümetleri belediyemizl ayakta tutmak için borç vermeyi gerekli görmüsler ve 13 ayda kasaınıza 427 milyon lira girecek biçimde yardım yapmışlardır. Cephe Hükümeti ise malı durumumuz daha kötüye gittiği halde, ömeğin 1976 yılında ücret ve maaşlara 527 milyon lira zam geldigı halde, yardımı kesnıiş ve görev başında buluııduğu 21 ayda kasamıza sadece 117 milyon lira girecek şekilde yardım yapmıştır. Kasamıza girecek şekilde diyorum çünkü Cephe Hükümeti sözcüleri bize 600 milyon, hatta 1 milyar lira yardım yaptıklannı söyleyebilmektedirler. Bu iddialann hiç bir ciddiyeti yoktur. Kasamıza giren ya da vergi borcumuzdân düşülen yardımların toplamı açıkladığım kadardır. Cephe Hükümeti, kendilerinden öncekı dönemlerde yapılmış olan yardımlardan dolayı İller Bankası hesabmda gözüken borcumuzu kâgıt üstünde ödeyerek kendı dönemlerinde yapılmış gibi açıklamakta, hatta parlamento karan ile konsolide edilen eski borçlarımızı bize yaptıklan yardım biçiminde tanıtmaktadırlar. Yahn gerçek şudur: Talu, Ecevit ve Irmak Hükümetlen 15 ayda vergi ertelemesi ve kasamıza para ödeme yoluyla 427 milyon lira borç vermişler bu borçlarla ilgili faizleri bize ödetmemişlerdir. Cephe Hükümeti ise borç para vermek ve vergi ertelernek yoluyle yaptıgı yardımı 21 ayda 117 milyon lira düzeyine indirmiştir. Üstelik bu dönemde hükümet maaş ve Ucretlere 527 milyon zam getirmiştir. Bu koşullar altında maaş ödeyemiyoruz. Durumumuzu hükümete defalarca anlattık. Müfettişler gönderip aynca incelettirdiler, ama incelemelerin gereklerini yerine getirmedıler. «Büt çede fazla yuk, yardım için yasa yok» diyorlar. Kendilerinden önceki hükümetler de aynı yasa MkısıklıÇı içindeydiler. Yasa borc vermeye engel değil. Borç verildi. sonra konsolide edüdi. Nitekim kendileri de çok az, çok yetersiz olmakia beraber borç verdiler. Demek M verilebiliyormuş. Biz ise hiç bir şey yapacak durumda değiliz. Sadece hükümetin getirdiği gösterge yükseltilmelerini, yan ödemeleri ve çeşitli adlar altında çıkartılan zamlan ödemekle sorumluyıız. Bu koşullar altında elbette borcumuzu ödeyemeyiz ve elbette işçi direniş yapar. Ücretlerini almadan çalışmalarıru bekleyemeyiz. Bizim de olmayan paraj'i ödememizi kimse bekleyemez. Memurlar da zaman zaman maaş alamıyor, ama onlar direniş yapsalar, yasa onların direnişini suç sayıyor. Bu gerçekler herkes tarafından bilinse, herşey düzelir, ortada sorun kalmaz, ne işçiler kmanır, ne de belediye. O halde belediye başkanı olarak işçilerin, memurlarm ve bsnim kaderim kamuoyunun aydınlatılması noktasında birleşiyor. On günlük çör> yığınlannm güçleştirdiği, günlük dertlerin ağır bastıgı bir ortam içinde, kamuoyunu o konuda aydınlatmak olanak dışıdır. Haklılıklarına inandiğım için, benim de kaderim haklarını alomarnış ışçüerle ve memurlarla birleşmiş olduğu için, haklı direnişlerınden şimdilik vazgeçmeleri için çağnda bulundum, onlan daha sakin bir ortamda haklılıklarımızı birlikte savunmaya davet ettim. îstanbul solıaklarına yıgılan çöplerin altındaki gerçekler işte bunlardır. Belediyemiz bu gelir düzeyinde tutuldukça pek çok şey hükümatin kararlarına bağlı kalacaktır. Karar verırlerse çöp yığinlannı daha da büyütebilirler. Karar verirlerse parlamentonun ve hükümetin kararlanyle yapılmış ücret zamlannı ödeyerek bizi hizmet yapabilir duruma getirebilirler. İsterlerse bizı yalnız maaş ödeyecek bir gelir düzeyine getirecek hiç yol, kanal yaptırmaz, asfalt döktürmez boş oturtabilirier, onun için diyorum ki. bu durumda İstanbul Beledîyesi'nin yapamadığı hızmetlerin sorumlusu Belediye Başkanı degil HiUcümettir. Belediyemizi bu durumda tutmaktan parüzanca bir yarar arayan hükümet. açıkladıgımız gerçekleri halka anlatamayacağımıza güveniyor olmalı. Gerçekten çöp yığınlarmm dehşetine kapılan halka, sokağımn diz boyu çamurundan şikâyet eden vatandaşa. bu şikâyetlerin doğmdan sorumlusu gibi gözüken belediyesinin aslmda hiç suçlu olmadıgını asıl suçlunun belediyesini o durumda tutan hükümet olduğunu anlatmanın güçlüğü tartışılmaz. Fakat halkımız yakın geçmişte bozuk düzeninın çok daha karmaşık yanlarım gördüğünü nasıl belirttiyse bu olayda da gerçeği görmekte ve politikalarını halkın aldatüabileceğı varsayımına bağlıyanları şaşırtmaktadır. Umarım hükümet. silârtının geri teptiğini çabuk görecek ve İstanbul Belediresi o zaman kurtulacaktır. Huzur ile Muzur ir dil uzmanı: Türkçe'de, demişti, M ile başlıyan sözcük yoktur. Mütevelli Arapça kökenlidir. Veli, bir çocuğun tutum ve davramşlarmdan sorumludur. 'Mütevelli, bir vakfın yönetiminden sorumlu kişiye deniyor. Ortadoğu Teknik Üniversitesi Mütevelli Heveti de üniversiteyi yönetmek üzere kurulmuştur. Ortadoğu Tekııik Üniversitesi lngilizce üğretim yapar. Amerikan modeline göre düzenlrnmiştir. Enrarnm'daki Ata türk Üniversitesi de aşağı yukarı aynıdır. ABD. Turkiye'de her=eye el attığı için yüksek öğretinı kesimini de ayarlamadan duramazdı. Sam Amca, Doğu Anadolu'da bir kültür üssü oluçturmak amacıyla Erzurum'da Amerikan işi bir üniversite kurdu. O bölgenin sosyoekonomik ve kültürel gelişmelerini izlemek, CİA'nın biJgisayarlarına gerekli malzemeyi toparlamak Işlevini başka bir örgüt daha iyi söremezdi. Ortadoğu Teknik Üniversitesi ise bölgesel işlevden ötede sınır ötesi amaclarla kuruldu. Ortadoğu da tn»illzce öeretinı rapan Amerikanofil bir kültür odağı önemliydi. Ne var ki Erzurum'da (AP ile komandnlar sayesir.de) başarı kazanan CİA yöntemleri, Ankara'da iflas etti. Vıllardan beri bu üniversitede hırgür bitmedi tültenmedi. Şimdi siyasal iktidann komando kanadına basımlı Mütevelli Hcyctinin Reklör Ilgaz Alyanak'ı görevden iıznklaştırması yeniden gürültü koparmıştır Mütevelli Heyetinin yaptığı iş ncdir? * Sonıya yanıt aramak için önce öteki üniversltelere hir göz atmak gerekiyor. Turkiye'de 1961 Anayasasıyla uyumlu üniversitelerde rektörü öğretim üyeleri seçerler. tşin doğrusu budur. Rektörlük yetki ve sorumunu yüklenecek kişi, demokratik bir yöntemle saptanmalıdır. üniversitelerin onuru ve' özerkligi böylece korunabilir. Ama dcnebilir ki: ODTÜ (Ortadoğu Teknik Üniversitesi) bir özel yasayla kurulmuştur. Eger yasa Mütevelli Heyetine Rektörü atanıak yetkisini veriyorsa ne yapalım? Kuşkusuz birşey yapmak olası değildir bu durumda .. Siyasal iktidar, kendine bağU bes on kişiden bir Müte^ velli Ueyeti oiuşturur. Bu adamlar da tata canları istcdlği zaman rektörü kolunrian tutup koltuğundan atarlar. Ama bu kez durum değişiktir. Çünkü Anayasa Mahkemesi 16 Ağustos 19'6'da yayınlanan bir kararıyla ODTÜ vasasının iki önemli maddesinl iptal e miştir. Bunlardan biri 17'nci maddedir; ve bu madde Mütevelli Heyeti ile üniversite personeli arasındaki Uişkileri özel hukiık kurallartna bağlayan kuralı \Tirgulamaktadır. Anayasa Mahkemesi bu maddeyi şu gerekçeyle ipUİ etmlştir: 17'nci madde bilim özgürlügü ve bu özgürlüğün gerekli kıldığı ilkeler yönünden Anayasa'ya aykındır. Anayasa Mahkemesi ODTÜ Yasasımn 6'ncı maddesinin F bendlnl de iptal etmiştir. Buna göre Mütevelli Heyeti ögretim üyesi, yönetici, memur atamak ve koşullanm sapUmak konusunda «yürürlüktckl yasalarla baglı ohnayacak. tır.» Bn koşulun da Anayasa'ya ters düştügü tartışmaya yol açmayacak biçimde açıktır. Anayasa Mahkemesinin ODTÜ kanununda öngördüğü durumla Mütevelli Heyetinin yetkileri kısılmış, ortadan kaldınlmıştır. İptal edilen maddelerin yerine yenilerf hazırlamp ksnunlaşmadan Mütevelli Heyetinin alacağı her karar, Anayasa'ya ters düşme niteligindedir. Ama bes ay önce MC Hükümetinre atanan bir Mütevelli Heyetlnde, Anayasa saygısı şöyle dursun, yasalara bile saygı olmadığına göre Rektör Hgaz Alyanak'ın görevden uzaklaştınlmasma şaşüır mı? B Ben göreve bsşladığırr. 1973 sonur.dan bert Hükümetlerin ve Parlamentonun verdiği kararlarla Belediyemizde çalışan işçi ve memurlann maaş ve ücretleri yılda 3 Ü milyon lira artarak 3 1 milyar 282 milyon lirayı bulmuştur. Beledijenin gelirlerıni ise, 30 yıl önce yapümış olan yasada hlç bir değişiklik olmadıgı halde, yüda 339 milyon lira arttırarak 1 milyar 61 milyon liraya yükselttik. Demek ki, yalnız maaşları ödemek için yılda 221 milyon liraya gerek var. Unutulmasm ki, maaşlan arttıran da, gelirleri arttırmayan da biz degiliz. hiikümettir. Açığımız, maaşlar nedeniyle karşılastığımız açıktan ibaret değildir. Yakıt. lâstik, yedek parça, kırtasiye, telefon v.b. kalemlerini olıışturan yönetim cari harcamalarımız yılda 135 milyon lira tutar. Ayrıca transfer harcamaları dedigimiz katma bütçeli idarelere, asker ailelerîne. Verem Savaş Demeği'ne, kimsesiz çocuklara! Emekli Sandığı'na yapılanlar gibi yasa emri ile yaptığımız ödemeler 255 milyon lira tutar. De Kısa Yazmak... OKTAY AKBAL l l ^ Evet Hayır ^ DÇM FACİASI Dö\ize çevrilebilir mevduat (DÇM) hesabı demek Türk bankalarına yabancı ülkelerden döviz olarak para yatırüması, karşılığında faizin döviz olarak alın ması ve anapara ve faizlerin paranın yatırıldığı zaman geçerli olan kur üzermden gerl alınabilmesi demektir. tşçi dövizlerini çekmek için ilk olarak 1967' de açılan bu hesaplara o zaman işçiler pek iltifat etmemişti. An cak 1970 devalüasyonundan sonra bu hesaplarda hızlı bir artış olmuş, Türk iş adamları yabancı para piyasalanndan buldukları DÇM ödünçlerini ucuz kredi kaynagı olarak kullanmaya başlamışlardı. Diş ticaret açıgınm kapanmış oluşu, Merkez Bankasının işçi dövizleri girişi sayesinde rezerv birikmesi, uluslararası plasman forüannm bollasması, 1970'lerin ilk yıllarında Ba U sermaye piyasalarının DÇM getirme olanaklarını artırmıştır. Bu hesaplardan açılan kredilere uygulanan faizin duşiik oluşu, iş adamlarını finans ihtıyaçları için gittikçe artan ölçüde DÇM aramaya itmiştir. Ne var ki bu dönemde Türkiye'nln dış ödeme ler açığı sorunu zateıı çözümlenmiş bulunuyordu. İşçi dövizleri artık resmi kanallardan geliyor, Merkez Banlıası döviz biriktiriyordu. DÇM'yi besleyen fonlar ise daha çok Baü banka piyasalarmdan elde ediliyordu. Böyle ce, Türkiye ihtiyaç duymadığı yabancı paralar için hem kur garantisi verıyor, hem de faiz ödüyordu. Durunıun saçmalıgı nihayet 1973 nisanında anlaşıldı ve bir yandan kur garantisine vadelerin bitiminden itibaren son verileceği açıklandı, bir yandan da DÇM'ye dayanılarak ve Prof. Dr. Kenan BULUTOĞLU rllen ödünçlerde faix haddi Tilrkomisyon, ve para sahibine ilakiye'de geçerli olan faizlere eşit ve faiz ödemesi yapmak zorunlendi. Böylece DÇM'nin çekicili dadıriar. Bütün bu ödemeler, ği hem talep edenler hem de ar resmen değilse bile, fiilen Türk zedenler yönünden sona erdirilekonomisinden kazanılmış dümiş oluyordu. vizlerle yapılmaktadir.. Dış ticaret açığı arttıkça, Merkez Banka 1973 sonbahannda yapılan pet sının döviz borçları kabardıkça rcl fiyatları zamlanndan sonra Türkiyenin dış ödemeler denge DÇM alrha şartları (resmen aynı kalmakla birlikte) gerçekte (res si tekrar sıkıntılı bir döneme gir mi olmayan kısım bakımından) di. Bir yandan artan dışalım faagırlasmaktadır. DÇM'nin gittikturası, bir yandan Batı ekonomi lerindeki durgunluğun önce ih çe agırlaşan faiz yukünün resmi olmayan kısmı, TUrk ekonomisiracatı souıa işçi dövizi girişini nin kazandığı dövizlerden yapıyavaşlatması, dış ticaret açıgını lan kaçak aktarmalarla beslenyeniden arttırdı ve Mericez Baıı kasımn döviz yedekleri 1974, 1975 yıllarında gittikçe hızlanan bir DÇM'ye verilmiş oiâh kur gaşekilde erimeye başladı. 1975 ilk rantisinfn , yuiünue de Merkez bahaAnda TKlidsr olan* Cephe Bankâsı," ve âorayisiyle enflâsyo Hükümeti dış ticaret dar boğazı nun yükünü çekenler katlanmak na çare olarak yine DÇM formü tadır. Gerçekten bugün dolar lünü düşündU ve bu hesapları değerinin bir lira yükselmesi, 1975 mayısmda yeni baştan açtı. 1.6 milyar dolan aşmış olan Görünüşte yine işçi dövizleri DÇM için, Merkez Bankasırun bu hesaplara 1.6 milyar Türk linı çekmek umuduyle açılan DÇM rası ödeme yapmasına sebep olhesaplan bu sefer de Batı banmaktadır. Her ne kadar bu para kerlerince yönetilen uluslararası ların Merkez Bankasımn döviz serseri paralarla beslenmeye baş satınalma ve satma kur farklaladı. Gelen dövizler yine yurt n karlarından beslenen bir özel içindeki kredi arayan iş adamla hesaptan ödenmesi öngörülüyornnın önceden anlaşmayla ulussa da, halen kur farklanndan bu lararası sermaye piyasalannda hesapta yeterli para birikmiş olbuldukıarı paralardır. Bu mevdu ması olası değildir. Büyük çapata Turkiye'de geçerli olandan ta bir para ayarlamasında bu fo yüzde 1.75 fazla faiz ödenmekte, nu beslemek için Hazinenin Mer aynca kur garantisi de verilmek kez Bankasına ödeme yapması tedir. Ne var ki bu avantailar gerekir ki bu DÇM'den ödünç ayabancı sermayedarlara DÇM'ye para yatırmaları için yeterince lan iş adamlarına vergi yükümcazlp gelmemektedir. Parayı bu lülerinin sübvansiyon vermesi de mektir. lanlar, resmen ödenen faiz dışında ek garanti veren aracılara Türkiye'ye net DÇM girişi yazmaktan yanayun ben. Güleceksinlz belki, .nerde > ^ " . m Pörmiiyor musun. uzadıkça uzuyor..' muslu bır gun a rsureklı b e nyazmanın g e n ç b l r ^ ' d e " Ç ° k bir takım öz muştu L^" demiştim Sonra daha b nit S k mSİÇUk tasla arüatacaksan uzatmayacaks.n. en h » , en Ö7İÜ biçlmde ,«,. caksın... Arkadaş dınledi dinledi, sonra şazeteyf a ç l p o günkü yazım. gostcrdi. sayfanın dibine kadar inmiş! «ya buna ne T ^ 'NC V*™*1™ ledim. «Hocanm y a ^ e , ,a pılmaz, dediği dinlenir.» ' Neden tasa yazılmıyor bu ^iinlerde? Boş gcvezelikten ml? Beccrıksızhkten mi? G.Uba sundan. yannm sözün önemi azaldı azaldıkça da daha çok yazmak, daha çok söylemek konulann uzerındc uzun uzun durmak îrereçlnl dnyuyoruz. Yanlışlıgım bıle bile kendlmiıl alamıyonız bundan. Sannoruz ki bir daha bir daha yazârsak, boyuna yinelfrsek, oras.ndan burasmdan, bir kez daba gösterirsek daha etkili oUcağız' .4aton Ohov «Bir «ytcftnün ilk *e son bfr kaç cfihüeslni cıkarıp atmak gereklldir, çünkü yazarlar en çok, başta ve sonda yalan söylerler. dermlş... Bir kaç kez denedlm, öykümün ya da yazımın ilk ve son cümlelerini çıkardım, daha güzel oldu. Bunu başka yaıarlann yapıtlarında da denedlm. Çehov'un bır ogutu daha var, benzetmeden kaçınmak, yani teşbihten... «En züzel benzetmeyi bir öğrcncinin yazISında gördüm, denız maviydi demiş, o kadar.» Deııiz maviydi, en ırüzel bcnzetnıe, en çüzel kısaltmadır. Çehovun gerçek başansı da burdadır, kısa, özK yazmasında, kalıcılığa, etkileyiclUğc alasmasının tek gizi budur bence. Hani ne demiş adam «Vaktim olmadıgı için uzun yazdım bu mektubu»... Kısa yazmak. güçtür: uğraştmcıdır, zaman alıcı bir uğraştır. lizun yazımn daha yaygın olması ise koUyhğından.» Bütün bu sözlerle son giinlerde uzun yazmamın nedenlerini de açıklamış oldunı galiba! Bir çeşit öziir dileme sayın isterseniz. Ben ki uzun yazı karşısuıd3 okusam mı okumasam diye kararsız kalınm, başkaları niye benim gibi yapmasın? Vapurda görürüm ara sıra. Okur, açar çazetemizin ikinci sayfasııu, şöyle bir bakar, sonra bir yazıyı okumaya başlar. Dikkat ettim, hangi yazı kısaysa çoğunlukla onu okuyorlar önce. Bir de başüklann etkisi var. En önemlisi de, sevdiği, tuttuğu, alıştığı yazarla okumaya başlamayı yeğlemektir. Ama kısa yazmak birinci üstünlük netlenidir, en başU geleni. Ozellikle köşe yazüannda aranan ilk. en önemli özelliktir bu. Lâfı uzatan yazar, okura güvensizlik de verlr, «adam ne diyeceğlni bilememiş, uzattıkça uzatmış» diye düşünür okur. Kimi güler. kimi kızar. l a yarıda keser okumasını, ya da hlç başlamaz okumaya... Son günlerde niye uzun yazdun? Ben ki kısadan, özlüden, yoğunluktan yanayım. Neydi o sayfa dibini bulan yazılar? Kişi, kendini de zaman zaman kendi dışından görebilmeli, eleştirebilmeli, kendl öz eleştirisini de açık açık yapabilmeli. Gerçi bizim toplumda yanlış anlaşılır böyle şeyler. Kendi yanlışınızı başkalanndan önce slz söylerseniz iyi mi edersüıiz, kötü mü, bir şey dlyemem. Ahmet Haşim «Bendeniz bendeniz deyip durmayın, herkes buna inanır» dermiş. îanlıslıkUnmzı, guçsüzlüklerinizi, yanılgılannızı söylemek bunu hiç düşunmeyenlerin aklma getirir bütün bunlan. Demek öyleymiş, demek biz anlamamışız, demek demek demek!» demeye başlarlar. Yakayı ele vermlş olursunuz durup dunırken. Bir yazarın kendini övmesi. yüceltmesi, «ben asla yanılmam, ben uzun da yazsam önemlidlr, okuyun, öğrenin bir şeylcr» demesi ml gereklidir, ne dersiniz? Ben sanmıyorum. Böytelerinin. yazarlığm ilk aşamasında tepe taklak gideceklerine kesinllkle bilmek gerekir. Gerçek yazarlar. kendüerini herkeslen daha iyi bilen insanlardır. erdemleriyle de, eksîklikleriyle de.. Bir de şu var, köşe yazarının yazılarmı yazdığı kâğıtlar da önemlf! Dan, genişl, tncesi, uzunu... Sık satırla yazarsın, »eyrek satırla yazarsm, hepsinde sonuç değişir. tstemediğin halde yazı uzayıverir. Kısa sanarsm, gazetede görürsün ki olmuş kocaman bir şey... Her gün yazmak, yıllardır, çeyrek yüzyıldır süren bir uğraş da olsa. bir alışkanlık olamıyor. Her gün yeniden yapılan bir şey, yepyeni, bambaşka, ıleğişik bir şey... Sen de değişiyorsun, okurlar değişiyor, toplum değişiyor. dünya değişiyor. Yazılar degişmez mi bu denU çok değişiklik karşısıncia* Sanırım kısa bir yazı oldu bu. Tek yararlı yanı kısalık olan bir yazı. Yoğunluğu var mj. özlülüğü, anlamı, kalıcılığı, etkileyicilifi? Bilmem orasını... Siz yanda bırakmadan okudunuz ya, okııduysanız, bugünlük görevimi yaptım sayılır. l^T ? Wler A m a e " Önemlisi m e m a k , tepeden baka n söy.eyeceksen, ne 1974'te 60 milyon dolar lken, 1975'te 900, 1976'da da ekim sonu itibariyle yanm milyardan fazla olmuştur. Daha çok petrol zenginlerinin kısa vadeli plasman şermayesinden oluşan bu paraların agır faiz ve kur garantisi yükiinden başka, döviz kazançla nna yüklediği ipotek de büyük bir belirsizlik yaratmaktadır. Gerçekten bir buçuk yılda bakiyesi bir buçuk milyan aşan DÇM kısa vadeli borçtur. Her yü top lam borcun hemen tümü kadar bir borç alınmazsa, bunlann geri ödenmesi zaten yetersiz olan döviz kazançlanru eritecektir. Bu kadar yüisek bir borcu her yıl tekrar almak ve aynca dış ticaret finansmanı için net giriş sağlamak için hükümetin para pazarlannda Umitsizce, para sıkıntısı koşullan altında borç aratnası gerekir. Birikmiş kısa vadeli borçlan sebebiyle itiban aşınmış bir Ulkeye verilecek borçlann görünür görürjnez, îaiz koşullan gittikçe daha agır olur. Petrol fiyatlanmn yükselmesinden sonra, dünyada bir çok gelişme halindeki Ulke dış ticaret açıklannı kısa vadeli banka borçlan ile kapatmaya çalışmıştır. Bunlar İçinde en çok borçla nan sekiz Ulke ve mllyar dolar olarak borçlan şöyledir: Brezilya 24.0, Meksika 21.0, Endonezya 12.3, Güney Kore 9.2, Arjantin 7.3, Pormoza 4.7, Peru 4.6, Filipin 4.1. DÇMIerle birlikte tüm kısa vadeli borçlan 2.2 mil yan bulan Türkiye, bu borçlanma temposunu sürdürdüğü takdirde kısa zamanda bu listede yukanlara tırmanacaktır. özetie: Anayasa Mahkemeslnln karanna göre, Mütevelli Heyeü, rektörii görevden uzaklaştırmak yetkisini yitirmiştir. Ne var kl yüksek mahkeme bu iptal karannın yürürlüğe girmeslni 6 ayuk bir sfireye bağlamıştır. Süre 16 şubat 1976'da bitmektedir. MC Hükümeti, süre içinde yeni yasa oluşturacağına, Anayasa'ya ters düştügü mahkeme karanyla saptanan maddeyi işleterek Rektörü görevden uzaiılaştırmayı yeğlemistir. İşte Anayasa'yı çiğneyen bn Mütevelli Heyetinin kafasıyla yüksek öğretimde «huzur» sağlanacak .. Bellidir ki, MC yıkılıp gitmeden ülkede huzur • müzur sağlanamaz. Daha doğrusu huzur saflanamaz, muzur sağlamr. Çünkü muzur da M i!e baslıyor Mfiterelli gibi; vo Türkçe değildir, Anpçadır; zarardan mazarratdan gelir. • Karamanlı Besin ve Kimya Sanayii A.Ş. ELEMANLAR ARIYOR Burdur llt, Karamanlı bucağmda kurulmakta olan mııır nişastası vt yan UrUnleri fabrikasında görevlendirilm*k üzere; • MUHASEBE MÜDÜRÜ • Görevinin gerekt/f i teerübeye tahip, • yüksek Oku/ mezunu, • Asktrtiğini yapmif, * TİCARİ MUHASEBE ŞEFİ dîlkuP'dan duyuru Bahlı anlamda lo'ır yabancı dil okulu olan kurumumuz, Kasım Mart ve Tenımuz aylarında olmak tizere, yuda, yalnız üç dönem kurs açmaktadiT. Kasım döneminde açmış olduğumuz son Jaırsnmuznn tüm sıntflartnda kontenjammız dolrmış bulıınmaktadır. Gösterilen ilgiyc içten teşekkür eder, ycni yıhn başarılt geçmesini dileriz. BACıMSIİCIK DtMOKRtSI SOSTM.tZM V SOtUHURı BEHİCE BORAN«NİHAT SARGIN»GALIP TEKİN • B. PONpMARYEV«M. CORNFORTH YALÇIN KÜÇÜK«ÖZKAN TANER»RIDVAN KARALAR^NECDET BULUT» YAVUZ ÇİZiyiECI«MESUT ODABAŞI» RESAT KA. DAYIFÇILAR " '' iki ayda bir çıkar , fiatı 15tl. yıllık abone 75 tl. Nuru Ziyo Sok.l7/5 Tüne^İSTANBUL Cumhuriyet: 14155 ilk sayıda: • Ş/rket Tlcartt Muhasebe Depaartmanınt yöneteb/fecek ff tecrübes/ne sahip, • Benzer bir görevde en az 3 yıl çalışmtf, • YiJksek Oku/ veya T/caret Lisesi Mezunu, • Askerliğtnl yapmif, e/emon/ar aranmaktadır. Bafvuru jahten veya isteklllerin kısa özgeçm/j/tr/n/ kapsayan bir mektupla olabilir. Basvurular kesinlikle gizli tutulacaktır. KARBES Karamanlı Besin ve Kimya Sanayii A.Ş. Izmir Bürosu Cumhuriyet Bulv. 1380 Sok. N o . f 8 Te/: 13 22 00 İZMİR Rekajans: j ^^ 1943 14143 Tekel Genel Müdürlüğüne Elektrik Yüksek Mühendisi veya Mühendisi alınacaktır İstanbul Sigara Pabrikamızda görevlendirilmek Uzere aşagıda derecesi gösterilen kadroya muvazzaf askerlik görevini vapmış, Teknik Hizmetler sınıfı 6. derece kadroya atanmaK üzere () adet Elektrik Yüksek Mühendisi veya Mühendisi (ZAYIF AKIM) alınacaktır. İhtiyaçtan fazla istekli çıktığı takdirde 15.1.1977 Herşembe günü Genel Müdürlüğümüz (ünkapanı) Merkez binasında saat 14.00'de yarışma sınavı yapılacaktır. tsteklilerin aşağıda yazılı belgelerle birlikte, 12.1.13T7 pazaıtesi günü çalışma saatl sonuna kadar Özlük îşlerı Müdürlüğümüze şahsen başvurmalan gerekmektedir. Atanacaklara 657 sayılı yasa gereğince ücret ve yan ödeme verilecektir. 1) 2) 3) 4) &) Başvurmak için gerekli belgeler : ögrenim belgesi veya onaylı örneği, NUfus cüzdanının onaylı örneği, Askerlik terhis belgesi, C. Savcıhğından alınacak suçsuzluls belgesi. 2 adet vesikalık fotoğraf. (Basın: 30191/14149) *ingilizce öğretimindeuzmanhk' Taksim, Aydede Coddesl 9. Telefon : 45 21 8249 89 29 Toprak Mahsulleri Otisi Genel Müdüriüğünden îhraç edilmek Uzere 100.000 ton buğday satışa çıkanlmıştır. İhalesl 18 Ocak 1977 Salı günü saat 14.00'de Genel Müdürlüğümtlzde yapılacaktır. Bu satışa ait ilân ve satış hususi şartlarımız Genel Müdürlügiimüz (Satış Müdürlüğünden) istanbul, Izmir, İskenderun, Konya, Samsun, Afyon, Erzurum, Diyarbakır Bölge Müdürlükleri Mersin, Haydarpaşa Hububat Şube Müdürlüklerimizden bedelsiz olarak almabilir. îlgililere duyurulur. (Basın: 30C60 14147) Hlç bir yerde şubemll yoktur. AJANS 70: 739 14142 Ege Üniversitesi Rektörlüğünden RektörlUğUmUze baglı Beden Eğitimi ve Spor Yükseü Okulunda boş bulunan kadroya Spor Fizyolojisi veya Spor Anatomisi (Ponksiyonel Anatoml) dalında bir Profesör aiınacaktır. (Bulunmadığı takdirde 1750 Sayılı Kanunun 4(5. veya 40. maddeleri uyarınca görevlendirilecektir.) îsteklilerin hâl tercümelerini ve yayın listelerinl eKleyecekleri bir dllekçe ile en geç 10.1.1977 tarinine kadar Okul Müdürlüğüne müracaatları duyurulur. (Basın: î. 6500 30526/14163) Türkiye Ziraî Donatım Kurumu tarafmdan nakliye yaptırılacâktır 10.1.1977 tarlhinden lübaren alta ay İçinde Silivri ve Oelibolu limanlanndan lthal edilecek kurumumuza ait sun'î gUbreler muhtelif mahallere naklettirilecektir. Şartnamesl, İstanbul Bölge Müdürlüğünden ve Trakya tesklHerimlzden temin edllebilir. Kapall teklifler 6.1.1977 perşembe günll saat 14.00'e kadar, Karaköy Bıhtım Caddesi No: 7'de İstanbul Bölge MüdürlÜRüne verümiş olacaktır. Kurumumuz Ihaleyl yapıp yapmamakta veya lşl diledigıne vermekte serbesttir. (Basın: 30222 14148) TEKNİK BOYA T.A.Ş.'den E Tertibi Tahvil Sahiplerine Duyuru Şirketimizin 25.12.1974 tarihinde ihraç ettlği beherl 10.000,00 T.LIık hamiüne yazılı E tertibi tahvülerin faizleri 2 no.lu kupon karşınğında 31.12.1976 Cuma gtlnünden itibaren şirket merkezinde ödeneceği sayın tahvil sahiplertne duyurulur. (Cumhuriyet: 14157)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle