Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
r D Ekonomi Ekonomi ... Ekonomi Ekonomi ... Ekonomi Kkonomi ••• EKonomi Ekonomi Ekonomi Ekonomi İSTANBÜL'DA AĞIRLANMALARI BİR 5ORUN HALİNE GELEN JAPON HEYETiNiN ÎEMASIARI, İJADAMLARINA GORE BİR .SEREMONJ.DEN ÖTEYE GİDEMEYECEK. Nuri ÖZDENİZ ışlşleri BaVanhğı'nın davetlisi olarak TtlrMye'ye gelen Japon lşadamlan heyeti ile îstanbullu işadamlan arasmda yapılacak görüşmelerin önemli sonuçlar getırmeyecegi öne sürülmüştür. Japon heyetinin Türkiye'de kurulacals ortak tesislerden çok altyapı yatırımlarının ihalesi ve Türkiye'de pazar arama konulanyla ilgilendiklerini belirten sanayiciler ile işadamlan, «Istanbul'daki görüşmeler bir seramoniden öteys gidemeyecektir» demişlerdir. Öte yandan bir süra Önca İstanbul'a gelen Japon Yüzer Fuar Gemisinin CJİTF) de bu görüşleri kanıtladığını belirten ilgililer, Japon ekonomisinin sermaye aeğil mal ihraç etme itisi içında bulunduğunu kaydetmislerdir. EV SAHİPURiNE &ORE Çeşitli ekonomik çevreler Japon heyetinin îstanbul'daki görüşmelerınden olumlu sonuçlar beklenmediğini belirtirken heyete İstanbul'da ev sahıpliğı yapacak olan Istanbul Ticaret Odası (tTO> Başkanı Celâl Umur, «Bize karşılama görevi yüklenirken gerekli detaylı bügiler verümemiştir bile. Bu nedenle buradaki görüşmelerimiz bir seramoniden öteye gidemeyecek» dernistir. Bu arada Japonlann ülkeleri dışında ortak yatınm yapmaya pek yanaşmadıklannı öne süren ümur, Türkiye'nın AET ile iliskilerini donma noktasmda tutarken bu açıdan da Japonya'nın yaklaşacağını sanmadığını söylemiştir. AET ÜLKEIERİYIE REKABET öte yandan evsahipliğinde bir dlğer ortak tstanbul Sanayi Odası (ISO) Başkanı Nurullah Gezgin sorularımızı yanıtlarken, Japonya'nın AET ile ilişkiler açısından TÜrkiye'ye yanaşma eğiliminde bulunabileceginl öne sürmüştür. Gezgin yanıtlannda Japonya'nın birkaç yıldır AET ülkeleriyle güçlü bir rekabete glrdiginl ve gerek AET ülkeleri gerekse Ortadogu ülkeleri içindeki rekabet için bir basamak aradıgım belirtmiş, şunlan soylemist;r: İSTANBUL SANAYİ ODASI BAŞKANI: JAPONYA, GEREK AET GEREKSE ORTADOGU ÜLKELERİ İÇİN BİR BASAMAK ARIYOR,, 1 f r l n 8 O n n raklasırken iktidara gelen B&sbakaa İkeda, «llusal geliri iki katına çıkarmak» amacıyla düzenlenen planın arkasmda yatan düşünceyi kendi oluşturduçu hükiunete şöyle açıkhyordu: «Japon emperyaüzminin ve milltarizrninin hızlı bir şekilde yeniden doğusuııu mümkiin kılacak bir ekonomik temelin atümasına çahsacağız..» Aradan Keçen yıllar tkeda'nın başarısını dünyaya sergilerken, bir yandan uluslararası tekeller, diğer yandan az selişmiş ülkeler «Japon Mucizesi.nin arkasmdaki Rerçekleri arama ya kalktılar. (jluslararası tekeiler dünyamn gözünii bilinçli bir biçimde Japonya'ya çcvirtme ujraşı taşır ve gerçeklcri bilirken, Reri kal mış ülkeler de «biz de onlar fibi olamaz mıyıı» rtürtüsüne saplandılar. Bu hastalığa yakalananlann başında da Türkiye jteimekteydi. bundan sekizon yıl nncesinde. O yılların tartışmaları yeniden anımsanırken, Japonya Içinde bulundıığumuz haftada bir kez daha sündeme geldi. i^adamlan vc sanavicilerden oluşan bir srubun Türkive'ye cezisi nedenivle. Türkfye az gelişmiş ülkelere özgü bir ha.«talıktan kurtaramamıştır kendini bir türlü Orta Avrupadan l'zak Dofu'ya değin nerede kapitaliznıin başarısını görse, hemcn gözlerini o yana çr»tnrıektedlr. lKt'larm im^ımhı Uıpottya jöriilmeıniçi bir biçimde uluslararası pazara girerken, Türkiye bu «mucize.yl kendi nlçüleri içinde çözümlemeye çalışmıştır. Japonya'nın gelismesi ile Türkiye'nin ve hatta Osmanlıların tarihsel gelişlml ve ekonomi politikalan karşılaştınlmıştır. Oysa, böyle bir karşılaştırma yapmak bile, ne yaptığını bilmemekle eş anlamdadır. Öncelikle belirtilmesi gereken. Japonya'da kapitaiist ve emperyalist koşulların oluştufu bir dönemde, Osmanlılar'da imparatorluğun bir dağilma sürecine girmiş oluşudur. Her iki iilke yanyana getirildiğinde. verp toplamaktan ve verginin töründen, sermayenin hangi ellerde, ne biçimde biriktiğine dejin, alman dış borçlann hanfi alanlarda nasıl değerlendiriIdiKine değin bir dizi karşılaştınna aslında iki ülkenin liirbirine ters oluşumunu vurjrulamaktadır. Buna rafmen, Tfirkive'nin ekonomik celişlmlnl hâlâ Japonya İle karşılaştırmak olsa olsa bir örleml dile getirmekten öte anlam taşımaz. Bu da TÜrkiye'ye Japonya Ribi, kapitaiist yoldan kalkınma yöntetninl bcnimsetrnektir. Sürekll olarak bu çabayı göstermekiir. DIŞ BORÇLARDAKİ ARTIŞI ULUSLARARASI FİNANSMAN KURULUŞLARI DlKKATLE İZLİYOR İNSTiTUTiONAL INVESÎOR OERGiSiKDE BİR YAZIDA. MC'NiN BORÇUNMA UZUN SÜRE DEVAM EDEMEYECEGi MERKEZ BANKASININ ÖZEl KESİM YAPTIĞI KISINTI TEPKiYE YOLAÇTI. YAYINIANAN POliTiKASININ BELiRTiLiYOR; KREDiLERiNDE i K T t P MERKEZ BANKASI HAFTALIK DURUMU (Milyon TL. Rezervler Milyon Dolar] Son Öncetd Hafta Haftaya 12.11.1976 Fark ('.) 15.453 69.393 14.988 20.152 53.083 173.069 Bir Tıl Öncesl 14.11.1975 En Füksek 1976 En Dfişfik Uluç GÜRKAN M erkez Eenkasımn çok kısa vadeli döviz borçlannın olağanüstü bir hızla artmakta olması sonunda, net rezervlerin eksl yöndeki büyüklügü 3 milyar dolara yaklaşmıştır. Halen Merkez Bankasının altın ve döviz mevcutları 900 milyon dolar düzeyinde seyretmektedir. 4 milyar dolan bulmuş olan ve gerçekte pek ağır olmayan orta ve uzun vadeli dış borçların dışında, Merkez Bankasmm kısa vadeli döviz yükümlülükleri 3.9 milyar dolara tırmanmıştır. Döviz sorunundaki asıl tehlike burada yatmaktadır. Kısa vadeli döviz yükümlülüklerinin 1.7 milyar dolan dövize çevrilebilir mevduat (DÇM) kredileridir. 1.7 milyar dolarhk yükümlülük de, akredltifi açıldıgı halde döviz karsılıpı gönderilemeyen ithalâta aittir. 500 dolar ise, bir ya da üç ay süreli bankalararası kredıler ile uluslararası finansman kuruluslanndan yapılan borçlanmalaröan doğmaktadır. Altm ve döviz mevcudu Kamu kesimi kredileri Özel kesim kredileri Tanm kesimi kredileri Diger aktifler (DÇM karş.1 T OP L AM P A S t F Emisyon hacml Döviz borçları (Knv.) Merkez Bankası mevduatı Mevduat munzam karşılıklan Diger pasifler (DÇM karş.) Brüt rezervler Net rezervler 2,5 4,9 0,2 3,4 1,2 1.2 17.039 39.829 6.112 14.538 38.544 116.095 17.671 70.219 15.763 20.333 53.083 173.069 12.800 39.566 5.295 13.076 39.971 119.862 2.921,6 52.432 851 8.026 33.731 78.029 907,4 2.0 48,1 2,6 5,0 1.3 4,0 9.5 41.804 529 6.044 27.464 40.255 1.100,7 893,6 54.282 3.622 10.469 33.731 78.029 1.154.9 1.070.1 39.45. ) 432 fi.352 28.646 40.289 695,7 2.921.6 1 lanma politikasınm uzun süre devam cegi yjrgulanmıştır. edemeye BIYUK BORÇLU Türklye'nin dış borçları para piyasalannda ilp ve dikkatle izlenmektedir. Son olarak Instttuttonal Investor dergisinde yayınlanan uzunca bir değerlendirmede, Cephe iktidarının izledigi borç Bir süre önce TÜrkiye'ye gelen ve Maliye Bakanı Yılmaz Ergenekon i!e de görüşen Peter Brennan tarafından yapılan değerlendirmede, Türkiye'nin gittikçe «büyük bir borçlu» haline geldiğine dikkat çekilmiş ve 52 yıl süreyle özel yabancı borçlardan kaçınan Türkiyenın 1975'den vınra bu yola yeniden geri döndüğü belirtilmiştir. «ENGEUEME YAMIMA5I ZOR* «Bu basamak ülkeler îran, Yunanlstan ve Türkiye'den bin olacaktır. Ancak k&nımca bu seçimdeki agırlık Türklye"nlndir. İranda altyapı ve eleman yetersizdır. Yunanıstan'ın AET ile ilışkileri iyi olduğuna göre Japonlann buraya yerleşmelerine AET ülkeleri engel olabilirler. Oysa Türkiye'de altyapı gelişmektedir. YetişMn eleman vardır ve AET ile ilişltilert donuk olduğundan buradan engelleme yapılması pe< bekJenmez.» Oezgin synca kamu yatırımlan açısından öncelikle altyapı tesislerinin şanslı göründüğünü öne sürmüş ancak Istanbul'da yapılacak görüşmelerin somut sonuçlar getirmeyecegıni ifade etmiştir. miştir. Bagün Japonya'd» sayılan 200 ü aşan Amerikan üssünun bulunması işte bu çok uJuslu tekellerln ve de yerli Japon tekellerinln gelişmeleri karşıiığıdır. Japonyanın bağimsızmış gibi göninen dış dönya ile lH?kilerlni bir anda ortadan kaldıran bir başka cerçek de, Japonların dış ticaretlerinin yüzde 6O'ı aşan bölümünü Amerika ile yapmakta oluşudur Japonya'daki yabancı sermaye yatırımlannın yiizde 75'inin yine Amerikan sermayesi volııvla olu$masıdır.. Dünya pazarlarını rlâe tutmak amacıyla Uerl karakollar kurmak rmpcryalizmin rYORUM A6IRLAMA SORÜN OLDU Japon işadamlan İle gorüşmelerin yararhhğı konusunda tartışmalar siirerken heyetin Istanbul' da ağırlanması da çeşitli kuruluslar arasında ekonomik ve politik sorun yaratmıstır. Ilgüi çevrelerin iddialanna göre eski planlamacılardan Turgut Özal bir süre önce Japonya'ya giderek temaslarda bulunmuş ve dönüşünde bir Japon neyetinın TÜrkiye'ye çagnlma&ınuı yararU olacagını hükümete bUdirmtştir. Bu öneri üjerine Dışi^lerı Bakanlığı Japon tekelleriyle Japonya'daki çok uluslu şirketlenn temsilcüerinden oluşan heyeti TÜrkiye'ye davet etmijttr. Bakanlık ağırlama islerini de Odalar Birligine vermiştir. Istanbul'daki ağırlama konusunda ise konunun ağır basan sınai yönü nedeniyle Odalar Birliği Istanbul Sanayi Odasmı görevlendirmiştir. Ancak bir süre önce Alman heyetini agırlayan ÎSO yeni bir masrafı tek başına tasıyamayacagını gözönüne alarak, Türk Sanayici ve îşadamlan Dernegine öneride bulunmustur. Ancak kendi örgütüne bagü olmayan bu kuruluşun ise kanşmasını politikasına uyçun buimayan ödalar Birligi geri dönüsle îstanbul'dakl ev »ahipliği görevini Ticaret Odası ile Sanayi Odasına verdiğinı bildirmiştir. Bu gelişmeler içind* affırîamamn küçük çaph işyerleri «»msalcilerine verildiginı gören TÜSİAD ağırlama yanında görüşmelerden de kendini çekmiştir. kellerine bir rakip olarak ortaya çıkmıştır. Yine her geiişme gibi, anılan geiişme ae bir «yabancılaşma» sürecine girmiştir. Ancak, bu yabancılaşmaya rağtnen, Japonya'nın bugünkü dünya sistemi içinde henüz «bağımsız» davrandığıru öne sürmek oldukça güçtür. Japonya nın az gelişmiş ülkelere olduğu gibi. dünya pazarlanna sürdiiğü ürünler ve teknoloji ile Amerikan üriinleri ve teknolojlsi karşüaştırıldığında verilen ast ortaklık» görevi tum çıplaklığıyla belirginlik kazanmaktadır. Amerikan eüdümündeki «ast ortaklık» karakolluk görevini Avrııpa'da Batı Almanya aracılığı İle yürütürken. Uzakdojru'da Japonya ile gerçeklpştirmehtedir. Görev alanını fenişletmek isteyen Japonya bujrün bir çelişkiyle karşı karşıyadır. Gelişmesi aslında hu çellşUivi kendi içinde taşımaktadır. Bir yandan <ast ortaklık ve karakolluk». bir yandan daha cok cenlşlemrk olarak özetlenebilecek olan bu çelişki )fünümüzde Türkiye'den yararlanmak amacındadır. İşte, nn amaçla Ankara'ya gelen Japon gruhanda kendi ülkesinde Başbakanlar rieçen tekellerin temsilcilerlnden. çok uluslu şirketlerin üyelerine degiıı her türliisü vardır. Japon'lar Orta Avrupa ile l zak Doğu arasında bir köprii olarak ?«rmektedlrler Türklye'yl. Bu oedenle dt. vatırrm yapmak igtemektedirlcr. Gercrfrte, Türkiye Japonya için «bâkir» bir alandır günümüzde. Japon sermayesiyle kurulu tek bir firma vardır Türkiye'de. Ancak, kâğıt fabrikasından. semi inşaatına, motordan baraja dcğin bir dizi yatınm konusu Cephe Hülıümetinin önünc sürülmüş durumdariır. Amerikan savunma tercihlerinin Türkiye'den tran'a kaydığı bir dönemde Japonya'nın Türkiyeye gelmesi uluslararası tekellerin çellşkisini çörümler görünmektedir. Çünkü Japonlar önce AET ile göriişmüşler. sonra Tnrkive've »elmislerdir. AET'yl larmak, AET ile bozuşmak istemeyen Japonya. bu uğurüa Avusturya ile yaptığı UemirÇclik Fabrikası anlasmasmı bozmuştur. AET'niıı isteği üzerine bozmuştur. Bunun da ötesinde, AET varken. «Avrupa'ya ihracatinda dikkatll davTanarağina» iliçkin sö? vermiştir. Bunun anlamı şudur. Değişik zamanlarda, degişik nedenlerle de olsa. Türkiye'nin AKT ile olan ilişkilerinde gösterdlği hırçınlık AET ilişkisini bcllrleyici değildir. AET'nin tavndır belirleyici olan. AET ile föriiştükten sonra Japonya'nın TürMye'ye gelmrsi AET'nin tavrını tiim açıklığıyla ortaya koymuştur. Amerika savunmasını Türkiye'nin dışında dâşönürken. AET kendisinin dışında Avrupa'da yatınm izni vermezken, Japonya'nın Ankara'ya el atması Türkiye'nin bekçîsinin değiştiği izlenimini yaratmaktadır. Bu uluslararası tekellerin kendi aralanndaki çelişkinin geçici bir çözümüdür de aynı zamanda. Türkiye mi?.. Cephe yönetimlnde «gelen »jSam. giden paşamdır Türkiye için. Önce Almanlar, sonra Japonlar, daha sonra kimbilir Um?. Giriş kısmında, Osmanlı tmparatorluğunun son yıllarında da dış borçlanmada bugünküne benzer yöntemlerin izlendigi anlatılan rieğerlendirmede, «Osmanlı Devleti, borçlannı ödeyemcz hale gelince, alacakları tahsü etmek amacıyla ülkelerinden hareket eden yabancı savaş gemilerinin lımanlarında demirledi*inl görmüştür» denilmiştir. Bu yönüyle. DÇM kredilennin ülke içinde pek çok kişiyi rahatsız ettiğini gözlediğinı kaydeden Peter Brennan, aynı görüşü bazı yabancı bankerlerin de paylaştığını belirterek, bir New York bankacısına atfen, «DÇM ülkeyi daha fazla borçlanmaya yöneltir» yargısına varmıştır. DÇM hesaplannı yabancılara karşı kssa vadeli yükümlülükler olarak niteleyen Brennan bir başka Amerikan bankacısının da «Amerikan banka'an neden bu pazara girmezler, anlıyamıyorum biz net yüzde 6 kazanıyoruz» dediğini nakletmiştir. ÖZEL KESiMiN SORUNIARI Institutional Investor'daki değerlendirmede, ayrıca, Türkiye'nin karma ekonomik yapısında. özel kesımin kamu kesimi aleyhine gelişmekte c!dugu belirtilmiştir. Bu arada, özel sektör için en büyük sorunun, ıç geiişme açısından fcredl. ıthalât gereksinimi için de döviz bulunmaması olduğu kaydedilmıştir. Merkez Bankasının döviz hesaplarımn brüt rezervlarde erıme, net rezervlerde ise eksi yönde bü.voıme doğruJtusundaki gelismesi, döviz sorunundaki darbogazı sergilemektedir. Ithalât ekim ayı sonunda geçen yıldan 302 milyon dolar daha fazla olarak 4 milyar 192 milyon liraya çıkmıştır. 1.7 milyar dolarük ithalât için ise akreditil açıldıgı halde döviz karşıügı gonderilmemiştır. 499 milyon dolarhk ithalâtın da akreditifi açılmamıştır. Bu rakamlar. iç kapitalizmın dışa bağımlı yapısının giderek büyüttüğü ithalât gereksiniminin mevcut döviz olanaklarıyla sürdüriilemediginı ortaya koymaktadır. IÇ FİNANSMAN AÇIGI özel kesimin iç finansman açığı, bir süre DÇM döviz kredileri için Merkez Ear.kasından alman Türk lirası karşılıklanyla kapatılmıştır. Böylece banKalar kesimi, 15 ekim itibariyle özel kesime topladıkiarı mevduattan 20 milyar lira daha fazla kredi verme olanagına kavuşmuştur. Ancak. özel kesimin büyüyen gereksirümleri karşısında bu da yetersiz kalmıştır. Fon talebi, sermaye piyasasından da karşıianamamaktadır. Fiyat artışları nedeniyle küçük tasarruflann yok denecek bir düzeye inmesi ve büyük tasarrvıflann daha kârlı bir alan olan gayrimenkul alımına kayması, sermaye pıyasasmda büjrük bir durgunluğa yol açmıştır. Şimdi Merkez Bankası kaynakları özel kesimin emrine bırakılması istenmekteflir. Merkez Bankasımn özel kesim kredilerinde en ufak bir daralma büyük tepkilere neden olmaktadır. Son haftada, Merkez Bankasının özel kesime yönelik kredileri 15.8 milyar Uradan 15.0 milyar liraya düşünce, Sanayi Odaları Bırligi Başkanı Sakıp Sabancı, Merkez Bankası kredilerinin bütünüyle kamuya gittiğinden yakınmaya başlamış ve bundan özel kesimin yararlandınlmasını istemiştir. karakollar görev başında Talçm DOĞAN KEİOANREN HEYETI Dördü sekreterya görerini yürüten 20 klşilik Japon heyetinin Japonya'da «Keidanren» adı verılen bir kurulus üyelen oldukian öğrenümiştir. Elde edilen bilgilere göre Keidanren bir özel sektör kuruluşudur ve resml bir yönü yoktur. Üyeleri çogunlukla Japonya'nın büyük tekel şirketleri ile çok uluslu şirketlerin temsilcileridir. Ancak göriisleri ile hUkümet üzerinde etkin olmaktadırlar. Hatta hükümete danısmanlık yapan kurullarda ve devlelin istişari organlannın çogunda Keidanren temsilcileri üye olarak bulunmaktadırlar. Üyeleri arasında büyük şirketlerin mal dagıtımını yapan girisinalerin temsilcileri de geniş yer almaktadır. Türkiye ile karşılaştırma aldatmacılan bir yana, Japonya'nın diinyadakl yeri ve işlevidir giinümuzde asıl önemli olan. Her iki dünya saraşından sonra Amerikan emperyalizml Uzakdoğu'da bir «karakol» kurmak Istemiş ve bu görevi Japonya'ya vermlştir. Asya'da eelişen ıılusal kurtuluş savaşlarını enjtellemek ve Asya haklannın savasımını denetlemekle Japonya görevlendirilmiştir. Bu amaçla Japonya'nın uluslararası üne kavuşan tekelleıi oluşturulur ve bunlann gücüne güç katılırken, Japon Adaları da tek tek Amerikan üssfi baline eetiril ana llkelerindendl. Bu karakolların geUşmesiııi sağlamak gerekmektedir. Aynı zamanda bu karakolların görev alanını genisletmek gerekmektedir. Uzakdoğu'dan, Yakındoğu'ya ve Ortadoğuya uzanan bir alandır bu. Ne var ki, her geiişme gibi, kişisel düzeyde de olsa, uluslararası düzeyde de olsa. hangi nltelik ve konuda olursa olsun. her geiişme gibi, Amerlka'nın bu poiltikası da kendi karşıtsavmı (antitezini) çok kısa sürede oluşturmuştur. Japonya gellsen tekellerl ne Amerikan te "JAPONYA İÇİN MAMÜL MADDE İHRACATI ÖLÜMKALIM SORUNUDUR,, Hikmet BiLÂ ve AET yetkllllerfnln Japon Hüktiınet T« İŞ çevreleriyle yapüklan uzun görüşmeler olumlu bir sonuç vermemistir. Japonya'nın ihracatı kısmak ve ithalâtı artırmak konusundaM prensip karanna rağmen, Japon sanaylcileri, Avrupalılann gönüllü ihracat kısıtlamalanndan çok şey beklememeleri gerektiğini söylemektedirler. ömefin, Japon îşadamlan Federasyonu Başkam Doko, şöyle konuşmaktadır «Ticaret iki yörüü bir yoldur. Bizim mallanmız sadece Avrupa'da degil, bütün dünyada rekabet gücüne sahiptir. Japonya, sanayil için hammadde ithal etrnek ve mamul madde ihraç etmek zorundadır. Bu nedenle, İhracat kısıtlamalan, Japon halkımn hayat düzeyini dUşUrür. Bu, bir ölürnkalım sorunudur...» Öte yandan Japonya, gelişmekte olan ülkelerle ticart ilişkilerini de büyük bir hızla geliştirmektedir. Geçen mayıs ayında yapılan Pasifik Ekonomik Konseyi toplantısına 78 işadamıyla katılan Japonya, Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerindeki yatırımlannı arttırmıştır. Son zamanlarda, büyük yatınmlar konusunda, Ortadogu ve Arap ülkeleriyle de görüşmsler yapmaktadır. İç ekonomik gelişmeler konusunda da Japonya başanlı olmuştur. 1976 yılı için Japonya'nın Gayrisafi Milli Hasıla artış oram yüzde 8 olarak tahmin edilmektedir. Halen 1.300 bin olan işsiz sayısmm da giderek azalması beklenmektedir. Bu gelişmeleri dikkate a!an Batılı ekonomile gözlemciler ve istatistik kuruluşları, Japonya'mn «Dünyanın ikinci büyük kapitaiist gücü» oldugunu belirlemişlerdir. Japon ekonomisinin geleceği konusunda ise, kesin bir tahmin yapılamamaktadır. Japon uluslararası Ticaret ve Sanayi Bakanlığı, ellerinde geleceğe ait planlar bulunmadığını, söylerken, Batılı uzmanlar da, Japonya'nın geleceğüıin petrol sorununa baglı olöuğunu öne sürmektedirler. Petrol konusunda dışa bağlılık oram yüzde 90 olan Japonya'nın. bu oranı dıişürecek tedbirleri almaması halinde, ekonomik giicünden çok şey kaybedeceği öne süriüüyor. Ithalât yoluyla dışa bağımlılık, yatınm malları sanayiinde altı yılda yüzde 49luk artış kaydetti ıllardır sanayileşme çabasmı sürdüren Türklye'nin dışa bağımlıhğının gittikçe arttığı saptanmıştır. İthalât (girdi) yoluyla dışa bağımlılık ara malı üreten kesimlerde 1968 yılından 1973 yılına yüzde 39.7 oranmda artarken, yatırım maiları sanayiinde aynı dönemde yüzde 49 oranında artmıştır. Gelir artışı ve dağılımmdan kaynaklanan talep kaymaları ve «Ekonomi politikalann temelden değışmeyecefi» varsayımı altında dışa bağrmlılığın önümüzdeki dönemde daha da artacağı bildirilmekıedir. Y Kenan MORTAN vnıpa ülkeleri T* Birieşflt Amerika, «ihracat saldırısı» olarak niteledikleri Japon yayılmasının durdurulması için büyük çaba harcamaya başlamışlardır. Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ve ABD, Japon mallarının, kendi sanayilerini baltaladığım ve issizliğe yolaçtığım öne sürmektedirler. Son ticaret rakamları, bu yakınmalan haklı çıkaracak niteliktedir • . Japonya'nın AET (Ortakpazar) ile ticaretinde verdiğî fazla, son bir yıl içinde 3 milyar do iardan 4.2 milyar dolara yükselmiştir. ABD ile ticarette sagianan fazla ise 1 milyar dolan bulmuştur. 1976'run dokuz ayhk. döneminde, Japonya'nın Birleşik Amerika'ya çeUk iaracatı 5.724 bin ton, AET ülkelerine ihracatı ise 1.123 bin ton olmuştur. Aynı dönemde, Japoaya'nın AET'ye otomobil ihracatı 250 bin birime ulaşırken, AET'den ithal edilen otomobıl sayısı 25 binde kalmıştır. Gene aynı dönemde, Japonya'mn toplam televizyon seti ihracaü 4 milyon birime ulaşmış ve bunun yansmdan fazlası ABD'ne yapümıştır. Japonya'nın AET'ye toplam ihracatı yiizde 30 artış Eösterirken, AET'den ithalât artışı yüzde S düzeyinde kalrmştır. Japonya'nın Avrupa ve Amerika tahvıl piyasasındaki etkinligl de giderek artmaktadır. A H Bu durum karşısında ABD ve AET, Japonya'nın ihracatıru gönüllü olarak kısmasmı ve ithalâtı artırmasını istemektedirler. Bu yapılmadığı takdirde Japon mallanna karşı kısıtlama tedbirleri almacağı yolundaki tehditler birbirini izlemektedir. ABD ve AET, bir yandan da. Japonya'nın dış piyasada daraping yarattığını ve ihracatı artınnak için para birimi Yen'in değerini düşük tuttuğunu öne sürmektedirler. Japonya'dan ihracaön kısılması amacıyla, ABD japonlar ile imzalanan 'Pendik Protokolü,, çok ağır koşulları içeriyordu er yıl büyük ölçüde mal fazlası üreten ve bu nedenle ihracatım artırması zorunlu olan Japonya'nın yeni pazarlar bulmak üzere TÜrkiye'ye geldiği anlaşılmaktadır. Bu arada Japonlann Türkiye'de tek yatınm deneyi olan Pendik tersanesi sözleşmesinde gelmiş geçmiş en kapitüler japıyı içermesi dikkati çekmektedir. Buna karşılık Türkiye' nin Japonya ile büyüyen dış ticaret açığını «örtmek» için daha fazla gülyagı ihracı olanağı araştıracağı sarulmaktaaır. Kamuoyuna Japon harikası, olarak anlatılan Japonya sanayileşme deneyi büyük ölçüde insan emeğini baska altında tutarak gerçekleştirilmiştir. Bunun sonucu Japonya büyük mal fazlalan olan bir ülke durumuna gelmiştir. Düşük emek maliyeti ile dünyanın her yanına yayılan Japonya' nın yurt dışında eş ölçüde yabancı sermaye yatınmına ilgi duymadıjdan görülmektedir. Nitekim, 1975 sonunda 54 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirilmiş, buna karşılık 1973 sonuna dek yurt dışına Japon sermayesiyle yatınm 10 miljar dolan bulmamıştır. Bunun sırn ise ABD'nin İkinci Dünya Savaşı sonrası geliştırdiği harika yatınm formülünde yatmaktadır. Gelişmiş Ulkelerin mal gereksinmesini düşük emek maliyeti olan bir ülkede yatınm yaparak karşılaması Japonya sonrası Tayland'da, Güney Kore ve Formosa'da da uygulanmıştır. Böylece gelişmiş kapitaiist ülkeler çok uluelu şirketler aracılığıyla ucuz üretim yaparken. bu ülkeler de dünya pazanna satışlannda fiyat kıran bir damping ülkesi olarak çıkmışlardır. Nitekim 1974'de 46 milyar dolarhk ihracatuı 22 milyar dolan geri bıraktınlmış ülkelere yapıtaııştır. Japonya Türkiye'de yatınm yapmaya Ugi duymamıştır. 1970'de tek deney olan ve MSP'li Tarım Bakanı Korkuc Özal'ın kardeşi Turgut Özal tarafından yurdumuzs davet edilen Japon'lar, ağır koşulları içeren bir sözleşme ımzalamışlardır. 18 ağustos 1970'de imzalanan «Pendik Protokolü» tarn bir «Japon işi» görünümündedir. Japon İHI şirketiyle imzalanan sözleşmede şu hükümler ysr almıştır: 9 Türkiye tersanede üretilecek ilk 24 gemiyi maliyete yüzde 15 kâr eklemesiyle satın alınması için güvence vereosktir. (Devamı 9. sayfaaa) Ankara'da toplanan «Cçüncü Sanayi Kongresi»ne bir tebliğ sunan Devlet Plâıüama Teşkılâtı uzmanlarından Dr. Sevil Korum «Sanayinin Girdi Yoluyla Dışa Bağımlıhğı» konusunda yaptıgı araştırmada önemli bulgulara varmıştır. Dışa bağımlıhğı «Ekonomi politika kararlarıru salt yurt için gereklere göre oluşturmanın olanaksızlığı ya da dış politikada özgür karar oluşturmanın büyük ölçüde sınırlanması» olarak tanımlayan DPT uzmanı Sevil Korum «Vapısal değişikliğe yönelmeyen ulkelerin hemen tümünde aışa bağımlılık olgusunun görüldüğünü» belirtmekte ve ithalâtın bileşımini, sınaı üretim içinde ara malı ithaiât oranmı ve üretimin hangı tur mallardan oiuştuğu (üretimin yapısı) konularını bağımlılıgıa göstergeleri olarak ele almaktadır. Akaryakıt tüketimi ile enerji kesiminde, teknolojik bagımlılk ve yatınm aşarr.asmda madencilik kesiminde Türkiyenın dışa bağımhlıgını vurgulayan Korum. daha sonra sanayi kesimini incelemekte ve şu yargıya vaımaktadır: «Tüketım malı üreten sektörlerde girdi yoluyla ithalâta bağımlılık çok düşük düzeydedir ve giderek azalmakratiır. Girdi yoluyla dışa bağımlılık düzeyı. ara malı ve özelukle yatınm malları sektörlerinde yüksektir ve artma efilımindedir. Ara malı üreten sektörlerde ithal gırdilerinin göreiı önemınde. 1968den 1973'e yüzde 39.7, yatırım sektörlerinde ise yüzde 49 artış göriilmektedir. Öte yandan, girdi yoluyla dışa bağımlılığın en yüksek olduğu alt böliım, görünürde yatırım malı üreten kesimlerdir.»