Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
m eçenlerde Ilhan Selçuk, yazıianndan birislne Bir Garip Üikeyiz başlığını koymtıştu. Hangi açıdan Türkiye'nin tutumıınu ele al sa büyük çelişkilerle karşılaşıyordu. Jnsan, bu tür yazılan yurtdısında okuyuno; daha ıyı degerlendirebiliyor galıba. Karşıla^ılruı olaylar, ister istemez kendl yıırdumuzdakılrrp çagrışım yapıyor. Eğer karşınıza çok şaşırtırı durumlar çıkıyorsa, bu kez, «Acaba yanılıyor muyura7» dıyc nedenlerl ve koşullan ve onlar dakl benzerlikleri de arasştırmaya başhyorsnsunuz. Eğer karşılaştırma vardığınız yargılan drgıstırmiyorsa "Ne garıp bir Ulkeyiz» demeiiten kendinizi alamıyorsunuz. CUMHURİYET Bakalım Ingl'tere'de CnUmüzdeki dönemlerde olaylar nasıl gelişecek? îşçl Partisinin binalaıı taşlanıp, basılacak mı? Kanlı sokak çatışmalan olacak mı? Polltika, eline öldUrücU silâhlar alarak sokağa mı lnecek yoksa parlamentonun çatısı vo iki karşıt görüşün (!) yaratacakları demokratil: kamuoyunun ağırlığı altında bir çözüme mi ulaşılacak? îngiltere'deki olay bize gerçekten «g»rlp bir tılkeyiz» dedirtecek örnek bir olaydır. Blr bakımdan değil pek çok bakımdan 1 Bu çelişkinin yönlerini daha açıkça vurguIamak için TUrkiye'nin yurtdışından nasıl grtrüldUgüne bakmak gerekir. Birinci görünüm î^udur: Bugün Türkiye ne yapması gereken ekonomik ve toplumsal reformları yapmaya yönelen, ne de bunları gerçekleştirecek sol güçlerln dogal gellsmeslne tahammül edebilen, ayrıca bu gelismeyi sistemli olarak kaba kuvvetle durdurmaya çalışan Avrupanın ve Yakın Doğunun tek • demokratik» Ulkesidir. Ikinci görünüm şudur: Dünyanın ekonomik ve politik konjonktüründeki, içinde yasadığımız, tarihsel değişim sürecinde, bu sürecın yönlerini ve kendi olanaklarmı iyi degerlendlremeyen dolayısiyle büyük bir hızla yalnızhğa, hatta çevresi İle bile «yabanoılasmaya» yönelen tek ülke durumundadır. Birinci görünUmU kanıtlayan oluşumlar Türkiye'yi Ortakpazar Ulkeleri vo Yunanistanla karşılaştırınr.a hemen göze çarpmaktadır. Ikinci görünUmü kanıtlayan oluşumlar ise îran'ın ve Yunanlstan' ın batı kapitalizmi ile olan son ilisklleri değerlendirilince hemen ortaya çıkmaktadır. Bugün lzlemekte ısrar ettigi polltika ile nereye ulaşmak istiyor TUrkiye? Batının snğdaki güçlerl kendisini Yunanistan'a hatta lran'a tercih etmemektedirler. Üstelik Yunanistan'ı vo îran'ı hetn ekonomik. hem de askerl bakımdan tercih ettlklerinl israrla belli etmektedirler. Portekiz'l ve Ispanya'yı da öyle. Batının soldakl güçlerl özellikle Batı kapitalizminin bUyük ülkelerinde, Fransa'da, ltalya'da, Ingiltere'de, son yarım yüzyıldır görülmemiş bir biçimde büyumektedirler. Son beş yıldır bir türlü ortadan kaldıramadıkları buhranlara: yaygın issizlifte, düşen ve dalgalanan para değerlerine. dünya borsalarındaki pay senedi ve tahvil fiyatlarmdakl gerilemelere bakılırsa, ıızak olmayan bir gelecekte büyük Ülkelerde sol güçler kaçmılmaz olarak ilctidar olacaklardır. Geçenlerde TV'de bir sendikanın lideri milyonlara şöyle hitap ediyordu: «Büyük kapital, hem bizi içine soktugu buhranlara ve işsizlife bir çarc bulamamakta, hem de yeni bir kapitalizm türü yasatmaya çalışmaktadır: Zarar ettlğl zaman faturayı devletin önüne sürmekte. kfirlardan ve tekellerden SÖJ; edilince kızmaktadır. îşçi smıfı bu çelişkiyi görmektedir. P.una izin vermiyecektir. Kârlar da zararlar gibı kamulaçtırılacaktır.» Zaten büyük hatı Ulkelerinın devlet bütçelerlnde vaptıkları kısıntılara ve DUnya Bankası gibl büvük finansal kurumlarm azalan kaynaklarına baküırsa, batı devletleri de artık înso'lertn, 1960'ların güçlü devletleri deglldir. Her faturayı kolayca ödemek olanaklarından gittikçe uzaklaşmaktadırlar 26fcİM1974 G OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Durıını ve IConum lkemladekl tutucu çevrelerln siyasal alanda özlemlnl çektikleri blr formiil vardır: CHP aşırı sola, AP aşm sağa cephe almalı; iki büyük parti koalisyon yapmalı. Siyasal lstikrar böyle kurulur; rejım böylece güvenceye kavuşur. Büyük lkl partinin hükümet kurmaaı kuşkusuz başlangıçta sağlam blr siyasal ortam yaratacaktır. Ama nasıl bir ıırtam? «Aşırı sağa ve aşırı sola karşıyız» dlye birlcşenlerin iktldarı lıangi karakterl taşır? Türkiye'de artık orta öğretiın ılüzeylmlrkl çocuklar blle «ğrendiler ki fiklr özgürlUğüne dayanmayan bir rejlm, çok partill de olsa faşlst niteliktedlr, demokratik değlldlr. 1970'ler Türkiye'sinde «aşırı sağa, aşırı sola karşıyız» dlye iktidar tekeli kurmak, olası değlldlr. fŞlmdiye değln ülkemlzde aşırı sağ, şeriat; aşın sol, sınıf partllerini vurgulııyordu. Yaıılıştı bu vurRiılama; ama geçerllydi. Bu hesaba töre şimdl aşırı sağ Hükiimettedlr; aşırı sol V^lınıısal yaşaıııda bir olgudur. Flklr özKÜrlüğUne kapalı çok partill re.jlmln, yanl üstii örtülü laşizmin son deneyl Cephe orlaklıjıdır. Son deneıne başarısızlığa doğrıı sürüklendlkçe, serınaye iktldarının belirli kalcmlerl cski formülti tazeleme görevlerlnl ycrloe Retirmeve başladılar. «Aşırı sola aşın sağa karşı CHP AP koalisyonu» flkri yine gündemc retlrlldi. Ama blrar. geç kalındı. AP bugün solun her çeşldlne karşı savaş hayrağını aç mış, tkphc kurmuşitur. CHP'ye yanaşsa bu Cephe parçalanır. CHP. fiklr özırürlüğüne sırt çevirerek AP'ye yanaşsa; hem llderlnin klşıillği yıkılır. lıeın parti parçalanır. Geriye tek formül kalıvnr: Seçime kaılar g;eclcl bir CHP AP koalisyonıı. Np var kl AP Gcnpl Bsısknm İçinde yaşadııfinıız koşullarla seçlmlvre ulaşmayı kendlsi İçin yararlı saymaktadır. Niçin Kamulaştırma Istiyorlar Melih TÜMER nm gerekçelerinl vermeye başlayarak özetle diyor kl: «tngiltere'nin bugün içinde bulundugu zayıf durumun temel nedeni. onun karşılaştır malı olarak yetersiz yutırımlarmda toplanmaktadır. ÖzellıkJe imalât sanayiinde gelecek dönemlerde yatırunlarm bir misli arttırılması arrmç olmalıdır. Oysa bızinı lş adamlanmız yalnız yüksek karlar ve dağıtılmamış kârlar yoluyla fimanslama alışkanhklarını terkedemediklerı ıçııı Ingiltere'yi, yabancı rakiplerine göre en zayıf durumda bırakmışlardır. Bu nedonle yeni strateji, özel iş adamları ile finansörlerin kararlanna bırakılarak uygulanamaz.» Komite, daha sonra flnansal sistem içinde kamu mülklyetintn önemıni ele alarak diyor ki: «Bizlm başlıca yabancı rakiplenmlzin finansal sistemleri içinds yarattıkları kamu mülkıyetı yoluyla elde ettikleri başarüara dikkatleri çekeriz. Bu nedenle 19601972 donemini kapsayan sürede imalât sanayiinde yatınm ornnları, yurtiçi G.S. gellrlerinin yüzdesl olarak BüyUk Britanya'da ortalama yUzde 3.8 iken Batı Almanya'da 4.9. Fransa' da fi.3, .Taponya'da 8.9 olmuştur. Yllksek kârlar ve dağıtılmamış kârlar yoluyla finanslamayı ve yukardaki karşılaştırmayı dikkate alınca işletme kârlanndakl artışlann gelecek yatırımlar için ne kadar güvenilemeyecek kaynaklar olduğu ortaya çıkmaktadır.» lşçi Partisinin Ulusal YUrütme Komitesi Ingiltere'de yatırımların finanslamasında kullanılan bütüıı ıılke kaynaklarını teker teker ele alarak rakip ülkeler olarak ABD, Batı Almanya, Fransa ve .Taponya ile karşılaştırmalar yaptıktan sonra diyor ki: «Açıkça görülüyor ki, bızim özel finanslama kurumlarımız çok büyUk finanslarına gücıinli denetimleri altmda tutmaktadırlar. Bu gücün yansıdıftı en önemli alanlardan birisi de sanayideki mülkıyettlr. Son 20 yıldır Birleşik Krallıktaki adi pay senetlerinin dağılımı, mülklyetin bireylerin elinden çıkarak gittlkçe kuruluşlarm olinde toplandığını göstermektedlr. Sözü edilen dönemde sınaî mülkiyettekl bu degişım, kuruluşlar leyhine yaklaşık olarak blr mish artmıştır.» Komite, böyle bir denetim gücünün belırli ellerde yoğunlaşmasmm sakıncalarını uzun uzun ftnaliz ettikten sonra çeşitli gelişmls ülkelerin finanslama sistemlerindekl devlet denetiminın durumunu ele alarak diyor ki: «Fransa'da kamu ve yarıkamu nlteliSindeki finansal kurumlar toplam banka mevduatınm yilzdo 85'inı ellerlnde tutmaktadırlar. Bu ise Fransız hükümetine mevcut kredl olanaklarmın yatınmlara tahstsinde büytlk bir guç vermektedir. Japonya'da «Trust Fund Bııreauve aynca 12 tane kamu mülkiyetindeki finansal kurum eliyle hükümet finnnsal slstemde büyUk bir güce salptir. Avnca Japonya'nın hayic sigortası ortaklıkları işletme aktiflerinin Uçte ikislni sınat teçhizat yatırımları İçin firmalara tahsis etmekte, ancak Uçte birini pay senedi ve tahvillere yatırmaktadırlar. ttalya'da İRİ ki bir devlet holding ortaklığıdır Ulkenin en büyük liç bankasının mülkiyetinl ve ayrıca pek çok sayıdakl yerel bankanın denetimini ellnde üıtmaktadır. Ayrıca 6 büyük banka birer kamu kuruluşudurlar. Batı Almanya'da banka blçiml, kamu müikiyetindedir ve ulusal kooperatif çerçevesinde örgütlenmiştir. Belçika'nın en bUyük bankalan kamu mülkiyetindedir ve aynca önerrili gentşlikte bir kooperatifler sektörü vardır. Bankacılıkta kooperatif sisteml, Danımarka'nm ve Hollanda'nın bankacılık slstemi içinde de önemll bir rol oynamaktadır. Oysa Ingiltere'de rekabet gücü olan ve gittikçe genişleyen bir banka kooperatifi olmasına rağmen bu banka, Bankacılar Kllring Odasına ancak ve zarzor kendisini üye yaptırabilmiştir ve henüz toplam tasarruf mevduatının ancak yüzde birıne sahıp bulunmaktadır. Demek oluyor ki bir bütün olarak ele alınır ve karşılaştırıhrsa İngilız bankacılık slstemi Japonya'nın v? Batı Avnıpa U1keleri bankacılık sisteminin dışında kalmaktadır.» Ö Bir çelişki Ulusiararası bir program içln blr süre Londra'da Kaldım. lngiltare ç&lkalanıyordu. Basm, slyasal partilcr, sendikalar, aydmlar tartışıp duruyorlardı. Olay şu idi: Ingilızlerin Unlli îşçl Partisi, özel bankalann ve steorta ortakhklarının knmııiaştırılmasını lstiyordu. 10 eylül tarlhli «The Tımes» gazetesi, partinın Ulusal YUrütme Komltesi'nce hazırlanan uzun raporun tam sayfada geniş bir ozetini verdi. Bilindiği gibi İngiüzlerin îşçi Partisi, ortanın solunda sosyal demokrat bir partldir. Partinin önerisi gerçekten ve pekçok bakımdan önemli idi. Inglllz ekonomisi liberalizmin beşiği idi önce. Sonra Ortakpazar Uycsi idi. Daha sonra, «Ne oltnak istiyordu îngiltere? Komünist mi?« Tartışmalar süriip giderken 16 eylül tarihli Cumhuriyet geldi T.ondra'ya. Birincı sayfada bir başlık: «Anayasa Mahkemesi kamu kunıluşlarınm özel sektöre devrini ünlpdi». Haber şöyle başlıyordu: «Kamu iktisadi kuruluşlarının hisselerinin yüzde 49'una ka»ar olan bölümünUn özel kesime satılmasını öngoren 1976 blitçesirün 72'nci maddesi, CHP' nin açtığı dava sonucunda, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.» Şlmdi iki olaya dikkatle bakalım: Sanayileşme sürecinin en üst düzeyinde bulunan gelişmlş kapitalist bir ülkede tngiltere'de ortanın solundaki bir siyasal büytlk parti. sistemin en önemli ve en stratejik bir bölilmunün kamulaştırılarak denetim altına almmasım istiyor ve bunım savaşını vermeye baslıyor. öte yandan henUz tarımsal ve yarıfeodal yapısından kurtulamamıif, diinya ulusları sınıflamasında gelişmemişler arasından sıyrıhp yukarlara çıkamamış bir fakir ülkede TUrkiye'de ortanın solundakl bir siyasal büyUk parti, mevcut kamu kuruluşlannın ancak bugünkü durumlarımn, status quo'larının kurtanlması savaşını verebiliyor, bunun için uğraşabiliyor. Bu ters yönlü ikı olgudur. Elbet Inglliz ekonomisinin yapısal sorunları ve bugun içındo bulunduğu ve bir tUrlU kurtulamadıgı güçlükler TUrk ekonomisinden çok farklıdır. Bu farklılığın nedenlerini asağıda îngiliü lç(7i Partisinin raporunu tfzetlerken göreceğiz. Blzim burada ortaya koymak istediğimiz çelişki şudur: Ingiliz «ekonomik demokrasisi» kurtuluşıı daha sola gitmekte görmek noktasına gelmiş ve bunun «demokratik» savaşına yönelmiştir. TUrk «ekonomik demokrasisi» (eğer Türkiye'de gerçek blr ekonomik demokrasinin varliğından söz pdüebilirse) daha sağa açılmaya zorlanmakta ve bugünkü durumunu blle ancak en üst hukuksal kurumlar eliyle kurtarabilmektedlr Bu çok dUşündürUcU bir çelişkidir. Hângileri Kamulaştırılacak îşçi Partisl raporunun analizlerl brtyleoe unyıp gidiyor. Sonuçta öneriler söyle somutlastırılıyor: «Şunu öneriyoruz: Bugiln en yüksek düze>dc bulunan yedi sigorta ortaklığı (Commeıcial Union, Royal, Prudential, Guardian Rx>yal Exchange, Grneral Accident, Sun Allianoo ve I«gal and General) kamu mülkiyetine almmalı ve yeniden düzenlenecek Ingiliz Merkez Bankasının denetimi altına girmelidir. Ayrıca dört buyuk özel banka (Barclay's Lloyds, Midland ve National Westminster) devletleştirilerek holding ortaklıkları olarak yine Merkez Bankasının yapısı ve denetimi içıne Rirmelidirler.» Bu kadar önemli vs cesur bir gırişimin kılçük tepkller yaratması beklenemezdi. Nitekim tepkiler büyük oldu ve olmakta da devam ediyor. Londra Bankacılar Kliring Komitesi yayınladığı karşı raporda lşçi Partisinin blrçok görüçune kar»ı çıkıyor. fakat iki konudaki yorumları özellikle dtkkati çekiyor. Bankacılar Komltesinın reddedemediği olgulardan birincisi Balı Almanya'da ve Japonya'da bankacılık sisteminin verimli sınai yatırımlar daha çok desteklediğidir. Ancak komite. sözü edilen ülkelerde bankaların yönetim kurullarına yapılan geniş atanıaların tepkiler varattığını söylemekle yetinlyor. Komltenin reddetmediği olgulardan ikincisi Ingiltere'de sınai fırmalann borçtan faydalannıak olanaklarmı, rakip yabancı ülkelerdekl firmalardan daha az kullandıklarıdır. (Aslında bu çok teknik bir konudur. Ama yalnız tngiliz özel firmalannın yönetim anlayışlan ve bankacılık sistemleri açısından değil TUrkiye açısındf>n da çok önemlldir. Bizde tersi olmaktadır. Kaldıraç rasyosundan faydalanmnk denilen bu olanagı bizim bankacılık sistemimls içinde sınai özel firmalar alabildiğine yüksek bir düzeyde tutmak alışkanlıgı içindedir. Çeşitli bakımlardan pek çok sakıncalan olan bu durumu, Türk ekonomi politikasmı planlayanlar ve yönetenler cidd! olarak ele alıp köklü olarak dü7«llecek girişimlerde nedense, bulunmak lstememektedirler .. Bu teknik tepkilerin yanında politik tepkilerin en önemlisl, kuşkusuz, MuhafazakAr Parti Başkanı Bayan Tatcher'ln eklm ayı basmda yapılan parti kongreslndeki çagrısı oldu. Bayan Tateher, yalnız «Torileri» (İngiliz muhafazakftrlarınO deftil bütün «tylniyetll» Ingillzlerin: sosyalizme karşı, «tngiltere'nin marksist yapılmak istenmesıne» karşı bir «cih»4»a fp^ ğırdı. S onu ç Sozlerlmlzi şöyle bağlayalım: Nasıl tngiliz «Toriler»inin lideri Bayan Tateher, lşçi Partisinin önerilerlnin uygulanmasmı ancak geciktirebılir, fakat durduramazsa dünyanın ne kendisinin ekonomik, ne toplumsal gellşmeslnln doğal yönlerine tero düşen bütün ülkelerin siyasal iktidarlan da ancak kendi Ulkelerlndekl doğal geHşmeleri erteleyebilecekler, fakat durduramayacaklardır. Zorlanan patlama noktasına kadar önce ufalanacaklar, sonra ezilip yokolacaklardır. ÇünkU inaanlık tarihi simdiye kadar «akılcı, gerç?kçi ve insancıl» olmayan hiç hir «sistem >in uzun silrede yasama olanağı bulduğunu yazmamıştır. «Artık. gerçekçl ve insancıl• olmamasına rağmen, zorla kurmaya çaHştıkları «ststem» için, «Ben yaparsam olur» diye dlrenen Ulkelere ancak geri kalmış Ulkeler topluluğunda rastlanmaktadır. BUtUn «gariplik»ler de zaten bu Ulkeler grubundadır. Ne yazık kl TUrkiyemiz de hâlâ gerl kalmı? bir ülkedir. Acaba Dcmlrel'ln kafasıııdakl program nedir? Bu prcıgrama Rüre blr dizl sorun askıya alınmıştır; blr dizi konııda evleıne geçilecektlr. İlk elde tüm dış sorunlar askıya alınmıştır. Egc'den Kıhrıs'a ılplı Yunanistanla anlaşıııa/lıkların yanısıra, AKT vc ARI) ile ilişkiler donınuştur. AKT konusunda Hükümetlıı lkl büyük ortaği anlaşamıyor. Washlngton'la Illşlkler, Amerika'da Başkan seçiminln çözümünU beklemektedir. Atlna da Tiirklye'deki genel seçiınlere dpğin blr erteleme sürerinde yaşandığını blliyor. Dış sorunların huzdolabına konması yetmemlstlr. Demlrel'in yolsuzluk dosyalan 1977 seçimleıine kadar uyutulacaktır. Kkonomlk kesimde bazı temel maddelere keslnlikle zam yapılması zorunlıığu cloğmuştur. Seçimlerl lster CHP. istrr AP kazansın; yeni Hükümet kurulur kurulmaz zamlar kaçınılmaz olacaktır. Bclkl devalüasyon sözkonusudur. Piyasanın kurlları punuya yutmışlardır, hazırlıklannı bu oluşuma RÜre yürütmektedlrler. Askıya alman sorunların yanısıra pylem programı da vardır. Seçlm ekonomisinin bilincn gcreklerl. önümüzdekl dönemde yerlne getlrilecektlr. Bu yıl memur katsayısını donduran siyasal ikttdar. önümüzdekl yıl dar gelirlllerin ağzına blr parmak bal çalacak: katsayıyı artıracaktır. Geçen yaz buğday taban fiytları da dondurulmuştu. önümüzdeki dönemde tanmda taban fiyatlannın scçlm propagandasına destek olacak düzeyde saptanacaği heklenmelldlr. Cephe HUkümetinln sosyal politika konusunda görevll ortagı CGP'dlr. Hazırlanan dar çerçcvcli sosyal program da seçlmlere dcfin uygulanaraktır. Bu arada Cephe Hükümell, rlindekl bütün araçlarla, halk uyanışını ve sol gellşmeyi sindlrmeye çahşacaktır. Beklenmedik olaylar başgastermezse, Demlreltn başkanlığindakl sermaye ortaklığının programı budur. Halk yığınlarını ne ölçüde etklleyecektir bu program? Genelllkle oy sandığmdaki dengelrrln Türkiye'de ve dünyada kolay deüşmedlği saptanmıştır. Eğer çeyrck yüzyılda bfr arpa boyu ilerlrmişsek, vc sosyal güçlerdekl değişlm sonucu oy sandığmdaki dengc demokratik sola yatmışsa, blr yıllık sürede bunun tersine dönmesi doğal sayılamaz. Kamulaştırmanın Nedenleri Neden îngiliü lşçi Partisi bankaların ve sigorta ortakhklarının kamulaştırılmasmı istiyor? Başka bir deyimle, neden îşçl Partisi, stratejik planlamada bu kez flnansal sistem üzerine parmagını bastırmış buluntıyor? Ulusal Yürütme Komitesl, yaymladığı raporda diyor ki: cBirleşık krallıgın finansal slsteminln işleyişi uzun süreden beri lşçi Partisinin Uzerine eğildiği konuların başuıda gelmiştir. 1975 parti konferansında da kabul edllcliği gibi ülkemlzde sınal ve ekonomik planlamanm, uygun bir flnansal planlama çerçevesine alınmasına gereksinme vardır.» Yurütnae komitesi daha sonra bu yargı TUNÇ Devri , Alma Ata Türkoloji Kongresi 2729 eylül 1976 tarlhlerl arasmda Kazak Sovyet Sosyalist Ciimhuriyetinin başkenti Alma Ata'da «Tüm SSCB TUrkolojl Kongresi» toplandı. SSCB'nin Moskova, Leningrad, Kazan, Ufa, Bakü, Aşkabat, AlmaAta, Taşkent, Frunze, Novosibirsk, Kızıl, Yakutsk ve Çeboksarı gibl Türkoloji merkozlerlnden yirmişer otuzar kişllik gruplar haliııde gelen 400'o yakın TUrkologun katıldığı bu büyük kongreye ABD'den Kar H. Menges ile İlse Cirtantas, Batı Almanya'dan Oerhard Doerfer. îsveç'ten Gunnar Jarrıng, Polonya'dan Edward Tryjarski, Doğu Almanyadan Klcin Mıchael, TUrkiye'd«n de bvı satırlann yazarı konuk Türkolog olarak katıldılar. Bu çapta blr kongre SSCB'de varım yüzyıl sonra ikincl kez toplanıyordu. Bundan tam 50 yıl önce Baku'da «I. TUm SSCB Türkoloji Kongresi» toplanmış ve bu kongreye TUrkiye'den Prof. M Fuat KoprUlU'nün başkanhğında kalabahk bir heyet gönderilmişti. î?te AlmaAta Kong resi, bir bakıma. 1926'da toplanan BakO Türkoloji kongresinin devamı ya da ikincisi niteliginde idi. Kongre. 27 eylUI pazaıtos1. gUnll saat 10'da Kazak SSCB BUİmler Akademisi'nin konferans salonun da Akademi ikinci başkanı B.A. Tölepbayev'in açış konuşması ile başladı. Bunu SSCB Billmler Akademisi Uyesi Unlü TUrkolog AN. Kononov'un SSCB'da TUrk dıi blllminin bugünkü durumu ve sorunları konusundaki aynntılı konuşması izledl. Daha scnra, sırasıyle Kazak SSCB Bilimler Akodcmisi Uyesi ve Dil Bilimi Ensl.itüsU Baskanı Smet (Ismet) Kenesbayev, TUıkmen SSCB Bllimler Akademisi muhabir Uyesi B.Ç. Çarıyarov. özbek SSCB Bilimler Akademisi Uyesi Ş. Abdurahmanov ile Azerbaycan SSCB Bilimler Akademisi Uyesi ünlü TUrkolog M.Ş. Şlrallyev soz aldılar ve SSCB'dekl TUrk dillerının Sovyet döneminde gelişmeleri üzerinde konuştular. Daha sonra söz alan SSCB Billmlsr Akademisı muhabir Uyesi G.î. Lomidze «SSCB'deki çok uluslu odebiyatlann gellşme yolları» ftdh. Kazak SSCB Bilimler Akademisi üyesi A.N. Nusupbekov da «SSCB'dekl Türk halklan tsrihinin Sovyet döneminde lncelenmesi» konulu blldirllerinl sundular. ÖĞRENCİMİZ LEBRİZ YLTKSEL İN 976 İİ&&. ! TÜRMYE DÛRDOIICSSO [OLMASINDAN KIVANÇLIYIZ Mustafa YEŞILOVA M . M | | j v i l e anayasal kuruluşlar ayağa kalkmıştı. Ba kmnun I I I « J W I çıkmamalıydı. Ilukuk anlayışına, Adalet sisteminc, * ozgiirlükçü demokraslyc, insan hakUrına ters diişüyordu. Türk nıllletinln sağduyusu vardı, medeniydl, Batı demokrasllerinde ne özgttrlUk varsa, TUrk halkına da o verllmeliydl. Işçlnln bir keslminde flkir özgUrlügü adına bunu kamuoyuna duyuruyordu. Tam bu sırada, yeni blr mllliyetçl ortaya çıktı. Temel atmanın moda oldugu bir dönemde o nutukla işl idare ediyordu. DGM bu haliyle çıkarsa, yurtta eyleme geçeceğlnl aöyliiyurdu. Çıktıktan sonra eyleme geçemlyeceğl, akbaba gibi bagına lnecekleri olağandı. Ama bu hükümet onun başına lnmezdi.. U da mllllyetçl değil ıtılydl? Bu memlekette milliyetçi dedin mi, nıllliyetçi olıınurdu. Bunun lâmı clml yoktu. Toplaııtılarda ZHman zaman öfkelenlnli. O gün de öfkellydl, bağınyordu rtıılu salona karşı: «Ben! kızdırmayın, her şeyi açıklarnam..^ AP milletvekUI oturdugu yerden bağırıyordu: «Sonraya ne liizum, namuslu adamsan şlmdl açıkla.» Böyle cevaplar karşısında öfkesi uçar glderdl. Demirel'den huy kapmıştı. Kapı arkalannda konuşulan, bazen dc tehdit olarak kullanuan... MilllyetciUğl kabardıgında, Mllllyetçl Cephe İle blrllkte, lşçlnin üzerine yUrüyordu. Başka sendlkaların DGM çıkmadan harekete geçmelerlni eleştlrlyor, işten atüan, aç bırakılan, zor kullanılaraU işe götürülen işçileri görmemezllkten feliyorıiu. Onun sendlkasından başka yerde mllllyetçl işçl mi vardı sankl? PartilerttstU tııtum Izllyordu güya. Bu yüzden Ecevlt'in açtiğı kapılarn hile haktığı yoktu. Ama AP hesabına MSP'ye yiiklcnlp duruyordu. Urmİrel'ln söylevemedlklert onun ağzından dlle geliyordu. Demirel, «Koaüsynnun yaptıklarından miişterek mesulüz» diyordu ama, AP mesul olamazdı, tek suçlu MSP İdi. Bir de AtatürkçUIUğtt kendlnc Uayrak yapnuştı. Onu dlnleyenler kendisini AtatUrk'itn vekil hırakttğtm sanırlardı. Dlni inanv ları çok kuvvetll blr çevrede yaşadığı için, Erbakan'ın dinl davranışlarını da eleştlrmeden geçeralyordu. «Sağ ya da sol bir darbe olsa evvelâ beni asarlar» diyordu. Yalandan hasta olsa sağdan ne kadar çlçek (teleceğinl hlliyordu. Dünyanın hlçbir yerinde, hlçblr sendika, bu knşullar altmda, bundan daha sağdu olamazdı. Bundan daha facla saga «IdFmiyeceğinl iyi bllirdl. Sagcılığından, başka sendikalarla ıtn tfbirliğl yapmazdı. Kendlsi vatan kurtaran aslan, onlar vaUn halnlydl. Millet onu zaman zaman parti llderlerlvle televizyon ekranlannda seyrederdi. Iktidar partisinin başıyla konuşurken ağzı kulaklanna varır, zcvkten dört kdşe poz verirdl. Muhalefetln başıyla konuşurken, blr başka tUrltt olurdu. Ekrandan lirkmttşe benzer, hevecan benllginl sarar, renjrl kaçar, aapsarı olurdu. Kehribar sansı, yumurta sansı, san... îşçllerlne «Yobaza karşı yürekll olun» derdl. Kendlne gellnee: «Fazla üzerine gtdetnlyorsunuz, derhal dlnsiılik damgaiı yapıştırıyorlar... Bu dinsiz damgasını vuranlarla mücadele etmek zor» dlyeblllyordu. Atatürkçüler, bu cUmlenln AtatUrkçUliikte yerl olmadığını elbcttekl hiliyorlardı.. Altıyüz bln llrayı ne yaptığını soranlara: «Harcadım, lade edemem, isterseniz başkanlıktan çeklllrlm» dlyebiliyordu. Kildlğl bir sey duha vardı. o da; adamlarının ona çckil dlyemiyecekleriydi. O kadar faklrdl ki, sendika başkanlığı, senatörlük, altıyttz bln llra bu faklrllğe yetmemlsti. Belkl de o parayı işçi evlâtlarına yedlrmlştlr. Bunda glilecek ne var... Ankara Hltlt Mttzesl mildiirlüğUne mustular... Tıınç dcvrlnde kaybolan antlkalar buhındu. Prof. Dr. Talât TEKiN HACETTEPE ÜNİVERSİTESÎ olmak ve gerçekleri görmemekle suçladı. Kongre, 27 eylül günü saat 15'ten başlıyarak Uç seksiyona ayııldı. Bu seksiyonlar şunlardı: Sovyet TUrkolojisi ve SSCB'de Türk Dillerinln gelişimi, Türk Edebiyatlan ve Cagdaş Edebiyatuı gidişi, SSCB'deki Türk Halklannm Etnik ve Tarihi Kültürel Bağları. TUrk DİUeri seksiyonunun 27 eylül öğleden sonraki oturumunda Kononov, Baskakov, Tenişev, Ubryatova, Kenesbayev ve Kaydarov gibi tlnlü tüıkologlann TUrk Dillerinln tarihi ve karşılaştırmalı grameri, fonolojt ve sintaksı ile ilgili genel nitelikteki bildirileri vardı. NA. Baskakov'un «SSCB'deki TUrk diUerinin alfabelerinin birleşti.rilmesi ve mükemmelleştirilmesi sorunu» konulu bildlrisinin adı özellikle bız konuk türkologlar için son derece ilglnçti. Ancak konuşma başlayınca Buskakov'un TUrk dlllerinin alfabelerinl birlaştirme değil, tUrkoloJl araştırmaları İçin Ijıtin alfabesi asıllı ortak blr yazı çevrlmi (transkrlpsiyon) sisteml bulma konusunu işledlgi görüldü. Baskakov'un bildirlslnln adı programa, her nasılsa, yanlış geçmiştl. 28 eylül salı kongrenin ikincl günüydü. Türk dilleri seksiyonunun 9'dan 13'e kadar sUren sabah oturumunda TUrk dil biliminln genel sorunları ve Altayistik ile ilgili bildirilere devam edildi. SSCB'nin türlü TUrkoloji merkezlerinden gelmiş olan TUrkologlar Azerl, Türkmen, Kırgız, Altay, Tatar, Baskırt, Hakas, Yakut ve Uygur dil bilimi araştırmalarının bugUnkU durumu hakkında bilgller veren bildiriler sundular. SSCB dışı Ulkelerden gelen konuk türkologlar da bildirilerini bu oturumda okudular. Alman türkologu Doerfer'in Eski TUrkçe kimi sözlerin başında görülen ve «türeme» sayılan «y» sesi hakkındaki bildirisi ilginçti. ABD11 türkolog İlse Clrtautas'ın Ingilizce bildirisinden önce yaptığı kısa Kazakça konuşma alkış topladı. Bu satırlann yazannın TUrk dillerlnin sınıflandınlması 1 konulu TUrkçe bildirisi de SSCB U bütün türkologlarca anlaşıldı. Kongrenin bundan sonraki oturumları türlü altseksiyonlar halinde devam ettl. Dil Bilimi seksiyonunda şu altseksiyonlar vardı: Sintaks (2 oturum 23 bildlri), Morfolo|i (2 oturum, 22 bildiri), Dil tarihi (2 oturum, 22 bildiri), Dlyalektolojl (2 oturum, 25 bildıriı, Sözlük BUlmi Sözlük Yazımı ve Onomastik (2 oturum, 33 bildiri), Ses Bilgisl, Yazı ve Stllistik (2 oturum, 32 bildiri). TUrk Edebiyatlan seksiyonu da genel niteliktekl 13 blldiriden sonra şu altseksiyonlar hallnde çalıştı: Çağdas Edebiyatın gidişi ve Edebiyat Teorisi sorunları (2 oturum. 30 bildirt), Edebiyat tarihi ve folkloristik (2 oturum. 29 bildiri). Kongrenin Uçüncü seksiyonu SSCB'dekl TUrk halklarının etnik ve tariM kültürel bağlan adım taşıyordu. Bu seksiyonda genel nitelikteki ilk oturumdan (8 bildiri) sonra şu altseksiyonlara ayrıldı: Tarih! • etnografik sorunlar (3 oturum, 26 bildiri), Etnik kültUrel bağlar ve gelişımleri (3 oturum. 28 bildlri). Üç gün süren kongreye sunulan bildlrilerin toplam sayısı. böylece, 317'yi buluyordu. Kongrenin toplandığı Kazak SSC Bilimler Akademisi Uç katlı büyük ve görkemli bir bina. Otuz yıl önce yapılmış. Kazak Dil Bilimi Enstltüsü Akademide kongre süreslnce bir Sovyet TUrkolojl yayınlan sergisl açtı. Bu sergide TUrkoloJinin kurucıısu Radloff'un ilk eserlerinden en son Sovyet Türkoloti yayınına kadar yüzlerce kitap sergilenmiştl. Bir masada en son yayınlardan bazılannın satışı da yapılıyordu. DÖRTLER DERSANESİ ModemKlasİK sımflar, TJse soplar İçin : 6132üKasıın < Beklemeiiler İçin . 115Kasım Cağaloglu 22 24 60. (Cumhuriyet: 12025) VEFAT Merzifon eşrafından merhum Mevlüt ve Fatma Perendeci'nln oğulları, MUzeyyen Ferendeci'nln eçi, Ayse, Aynlhayat üzferended, Asuman Oktan ve Altan Ferendeci'nin sevKili babaları, ŞUkran Ferendeci ve Burhan Oktan'ın kıymetll kayınpederleri, Ahbas Özferendecl, Derya ve Deniz Ferendeci, Kenan Oktan'ın sevgili dedelerl, merhum Seher va Arife, Emine üzforendecl, Nazmiye Ferendeci' nin kayınbiraderleri, merhum Murat ve Ali Özferendeci' nin ve Hafız Ahmet Fercndeci'ntn kardeşlcrl, merhum EyUp, Abbas ve Dr. Sıtkı özferendecl, Mustafa ve Nafiz, Murat, Leman, ZUbeyde, Bilge Özferendeci, Aylâ ve Seval Ferendeci, Ekrcm, Muhterem, Mustafa, Kaya, Erdoğan Ferendeci, Emine Baran, Neclâ Dogru, Muazzez Malatyalı, NilUfer Dinç, Güner Dincel ve Remziye Erdem'in amcaları Dr. Vahit Işık'ın dayısı, Allemlzin kıymetli varhğı, Merzifon ve lstanbul TUo carlanndan DÖRT YILDA BİR TOPLANACAK Kongre süresince sosyal etkinllklere de yer verildi. 27 eylül akşamı SSCB'lt ve yabancı türkologlar Abay Opera ve Bale tıyatrosuna götUrüldüler. Kazak opera binası bizim Devlet Tiyatrosundan çok daha büyük ve gösterlşll idi. önce Şamgon Kajıgaliyev'ın yönetimindeki sar ve kemençeden oltışan 40 klşllik Kazak Halk Orkestrası türkologlara bir Kazak halk müzigl çöleni çekti. Bu orkestranm eşliğinde okuyan Kazak opera sa. natçılan Savlet Kurmangaliyeva. Sadırbek Tatubayev ve BibİRÜl Tuleegnova daklkalarca alkışlandılar ve tekrar tekrar sahneye çağınldılar. On beş dakika aradan sonra genç maestro Timur Mıngbayev'in yönetimindeki Kazak Senfonl Orkestrasının eşliğlnde okuyan opera sanatçılan Juldız (Ylldız) Baymulgine ile Ermek Serkebayev'l zevk ve hayranhkla dinledik. Kazak sanatçılarının o gecekl tcrası Avrupa standardlarının da Üzerinde İdi. Daha yanra yüz yıl önce Kazak • Kırgız göçebelerinin at sUrüleri ardmda koştuğu Orta Asya bozkırlan şimdi bilim ve sanat merkezl haline gelmlşti. Bu unutulmaz gecenin biz türkologlar için en bUyük sürprizi, hiç kuşkusuz, meslektaşımız genç Kazak tilrkoloğu Sadırbek Tatubayev'l sahnede görmek oldu. FiloloJİ bilimlerl adayı Tatubayev aynı zamanda eşslz bir tenordu ve bllimle sanatı birllkte yUrUtüyordu. AlmaAta TUrkolojl Kongresi 29 eylül akşamı Kazak SSCB Bilimler Akademisi Başkanhğının Akademl yabancı konuklar köşkünde türkologlar şereflne verdlği 400 kişilikbUyüfcve görkemli bir şölenle sona erdi. Yemek sırasında bir delege. dostum Taşkentli genç türkolog Ergas Fazılov, bu kongrenin her dört yılda bir toplanmasını önerdl. Pazılov'un bu önerisi ov birllgiyle va alkışlarla kabul edildi. MUSA FERENDECİ 24 eklm 197H pazar RÜnü Hakkın rahmetine kavuşmuştıır. Cenazesi 26 ekim 1976 salı günü öğle namazmı müteakip Üsküdar Doğancılar camiinden kaldınlarak, Karaca Ahmet mezarlığındakl ebedi istirahatgâhma tevdi edilecektlr. AİLESİ Not: Celenk gönderllmemesl, arzu edenlerin TUrk EJitim Vakfına bağışta bulunmaları rica olunur. (Cumhuriyet: 12028) Türk Hava Yolları A. O.'dan Ortaklığımız ihtiyacı olarak 1.000.000 adet kendinden yapışkan güvenlik kontrol etiketi yaptınlacaktır. Güvenlik Kontrol Etiketlerinin tahmini bedeli; 120.000. TL. olup, geçici teminat; 4.800. TL.'dır. Kapalı zarfla teklif mektuplannın 11.11. 1976 günü saat 15.00'e kadar Taksim, Inönü Cad. Dersan Han No: 90 adresinde bulunan Levazım Müdürlüğü'ne verilmesi gereklldir. Şartnameler aym adresten temln olunur. Ortaklığımız 2490 sayıh kanuna t^bi' değildir. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı SEYÎR IIİDROGRAFt ve OŞİNOGRAFİ DAİRESt BAŞKANLIĞINDAN BtLDİUİLMtŞTİR.. Denizcilere ve Havacılara 140 Sayıh Bildiri 1 İle 5 kasım 1976 tarihlerl arasında 09.00'dan 17.00'ye kadar aşağıdakl noktalan birleştiren saha içinde seyretme, demlrleme, avlanma ve bu sahanın 4500 metreye kadar olan yUksekliği can ve mal emniyeti bakımından tehllkelidlr. KARADENtZ ŞtLE 41 derece 17 dakika kuzey 29 derece 41 dakika doğu (2) 41 derece 17 dakika kuzey 29 derece 31 dakika doğu (3) 41 derece 24 dakika kuzey 29 derece 45 dakika doğu (4) 41 derece 16 dakika kuzey 29 derece 52 dakika doğu (1) DENlZCtLERE ve HAVACILABA DUYURtn.UR. (Basın: 36674/13010) FRANSIZCA Strasbourg (inlTerattesi mezunu oavan ÖSretmen tar». tmdan Kadıköy vakdsınd» oturan ÖgrencUer» Fraosuo* ders vertllr. KAPLAN ELRTİRILDI Sabahkl genel oturumun bizim için llginç yanı, Kenesbayev'ln konuşmasının blr yerinde Prof. Mehmet Kaplan'a bir yazısı dolayısiyle çatması ve onu eleştirmesi oldu. Kenesbavev, Kazakça, Kırgızoa, özbekçe gibl Türk dUlerini dil saymıyan, bunlann TUrkçenin birer dlyalekti olduğunu iddia eden M. Kaplani bilımselliktRn uzak tümtürkçü (PantUrkist) bir davranıs içinde Tel: 58 68 96