Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURIYET 27 Eylül 1975 YEDİ Bedri Rahmi gerçeği Doğadan iplerlni kopanp «Delifişek> bir esrtklikle tablolanna oluşan kovusundan açığına, üıgından sıcağına, goz alıp gonul çan, can dan ten e, ten'den can'a fırdolayı seyırten, yaşama sevtsıyle kımıl kımıl bır çümbuşlu renk dunyasııu, o kendme özgü snkler dunyasını bırakıp, karanlıklar dunyasına goçtü Bedrl Rahu Eyuboglu Tablolannda, mordan ala, kızıldan beyaza kadar turi renklere ezdırmeden haddını bıldıre bıldıre yerll yenne oturtxğu sı ah, şımdı onun evı barkı, cennetı cehenneml. Hoş, onu bir bakıma topraküstu dunyasına bagbymn, dutun kaJSI, kasm gbzun karası çatal karası gıderek bahtın karasıydx, o ıçbır zaman vazgeçemedı, vazgeçmek ne kelırae, yoluna can ko>uğu umut mavisınden murat yeşıüne, gonıil pembesmden sanlar ıruncular cennetme uzanan alıcengız renkler dünyasma ragmen. ma, o karalar daha çok şıırlenne vansıyan, dirıler dünyasının, anı eanı, soluğu nefesıyle yaşıyan karasıydı Şımdıyse, toprakusi dunyasının o bütun ışıkh alengırlı renklenni yutan toprakaltı arası bulastı fırçasına Ama, Bedn Rahmı'nın geride bıraktığı o 5S11 renk ve bıçım dunyası yaşıyor, yaşıyacak da, kar» bir Eetnlin tâ orta yerine, karanlıklan alev alev yakarak yerlesen gonul arıcı, umut salıcı renklenjle. Kafası gonlü, sbzü sohbeti, kapı çalmadan dalıp girdığıniz evi, je dosta kurda kuşa açık sofrası, dâvudî sesi ınsanı ılk karşüaşıada senlı benlılığe zorlayan sıcaküğı ile kapip kavrayan bu dıl B renk ustası mcedır amansız bır hastalıga yakalanmıstı. Kanser ıyorlardı bunun adına Şu yırmıncı yüzyıl dünyasmda, şu Avlaa MenMere kadar el attıgımız, ayak bastığımız, haber alıp haber aldıgımiz Evren parçası dunyamızda, üç amansız belamn pençeınde cli kolu bağlı durumdayız Trafik karası, kanser re kalp beısı Sabahattin Eyuboflu üd buçuk, Ulvl Uraz bir buçuk yıl dnce alpten gitmişlerdı. Dr. C. Cemıloğlu re daha başkalan trafık kaasında pisi pısine ölmüşlerdi. Orhan Burian, Hanm Karadenız enç vasmda, bulunmaz insan Fahime Güven altmışlannda goçuD itmişlerdi kanserden. O. Burianla Hanm Karadeniz, hastalıklarıı bıle bıle, haftayla gunle sınırlı yaşamlannın bilincinde, kahramanca gözlerini kapamışlardı hayata. Bedri Rahml lse, hastahğmı bılmeden, bılemeden, ama kuşkular, sezıler, aldatılmışlığın yarı uyanıklığı yan uyumuşlugu ıçınde, acının acısı bır kader çotüntüsünde yumdu gözlennl, bir daha u>anmamacasına. Dort a> kadar once sarılık olmuştu Bedrı Rahmi Amelıyat masasına jatınlmış, ıç organlannı baştan başa kanser kapladığı ğörulmuş, ama bır çaresıne bakılıp bır sure ıçın, hayata kavuşturul muştu. Hastalıgı gızlenmışti kendısınden. Evıne donen Bedri Rah mı, bır ıkı ay normal blr hayat surmuş, hummalı bır çahşmava kaptırmıştı kendıni omrunun gunle haftayla sınırlı oldugunu sezmışçesme Evı tanıdık tanımadık, yakın uzak dostlarla dolup taşmıştı. Yakın bır zamanda öleceğını bılen ama hıçbır şey sezdırme meye çalışan, meraklı insanlann ugrak verı olmuştu o comert >u reklı re kafalı adamın. Eşı degerlı ressam Eren'e son gunlerde bıl dınlen hastalığını bılmezlıkten gelmeve çalışan, çalıştıkça da bata ğa saplanan bız dostlan yakınlan, ığrenç bır aldatmacanm sahte huzuruna kaptırmıştık kendımızı Bır ınsanlık sorunu, ınsancalık sorunu ıle karsı karşıyaydık. Hastalığını kendısme söyliyelim mı, sojlemıyehm mi dıye. Kımimız sojlıyelım, kımımız sojlemiyelim dıjorduk Azız Nesın, Varlık dergısımn eylul sayısında, Son Konuğnma Mektup başUklı o nefıs \azısında, ölumle hesaplaşırken, Bedrı Rahmı'nın bu yurekler acısı durumundan yola çıkıyor, olume seslenırken ve cbenl kalleşçe oyalama» derken, hastalığını bılmeden olume sürüklenen Bedn Rahmı'vi duşunuvor olrnalıvdı o olumle burun buruna olup da, sahte umutlarla oyalanmak durumjnda kalan Bedrı Rahmı vı Ajdın, namuslu tıp dunyasınm, kanser konusundaki en çetrefıl sorunu bu işte Kanserliye doğruyu soylemelı mi, söylememell 7 mı Geçenlerde, bu konu üstunde konuşurken Perit Edgü bana şun lan anlattı Ünlü heykelci Gıacomettı hastahaneye düşer, ameln'at olur Hastalıgı kanserdır. Içıni kanser bürumuştUr Bır avlık bır omrü kalmıştır Doktorlar durumu kansma bıldıruler. Hastalığını sovlersen sen so\le dıye, sorumluluğu üstlerınden atarak. Kadın cağız ne yapacağını bılemez. Aklına, Sartre'a telelon edıp danıs Vedât GÜNTOL mak gelir Sartre «Hemen «Syleyln» dlye kegip atar. Ertesi günü, hejkelcı telefona sarüıp Sartre'j arar: tTeşekkıiı ederım. Sızın akıl lı bır insan olduğunuzu bllırdirn ama bu kadar mert oldtıgunuzu bılmezdım Sağ olun» der. Sonra baslar, o kısa gunlennı değerlen dırmeye \e bır ay ıçınde en guzel eserlerinı verir. Bedri Rahmı, hastalığını bllmedi ams, çevresınl saran bunca ılgıden ışkıllenıp var gucuyle resıra yaptı şiır yazdı eski şurlerıni bandJara, resımlerını renklı fümlere geçırttı Bir telâş bir telâş. öır sezı ateşı burumuştu sankı ıçinı. Yazdı çızdi boyadı, renklerden 1 renklere atlıjarak Bız dostlan, blz yakınlan, agıımız açık, şaşkın şaşkın ızledık durduk onun o dort nala arkasından atlı koialıjormuş gıbı aceıecı çalışmasını. Gıttıkçe enven on günde otuz kılo veren bir insan bedenlnden umulmıyacak renkler, bıçım!er »e de dızelerle, her gün tazelenen bır ruhla çıktı karşımıza Ama bılmedı, bılemedi derdıni ılletını. Yaşama umudu bır an olsun bırakmadı yakasını Bedri Rahmı, canı kadar, hatta canından çok sevdiği ağabevi Sabahattin'e yapılan haksızlığı hıçbir zaman unutamadı Çunkü sa nat bılincinı enun kürsusünde edmmlşti Onun olümunden sorum lu olanlan hep lânetlıyordu Son buluşmamızda bana şu dızelen okumuştu: Türün pasa Türün paşa Surüm surum sürtın pasa 12 Mart sonrasının ışkenceleri Sabahattın'ı alıp gotürmuştü dunjamızdan Punun en buvuk sorumlusu da Turan admda bır paşa şımdılerde bır ozel sermaye adamıydı Bır ay önce, oğrencisi ve dostu Azra înal'a sunduğu Deliflsek adlı kıtabına şunları vazmıştı Bedn Dsta: Can bulasnıya Rorsun tene Ister bir gün yass tster bin sene. Bedri Rahmi altmış dort yıl va$adı ama. tenine bulasan can var ja, ışte o can yaşı>acak buı ve de bm sene, ardında kalan renk lı, şıırü dunyasıjle. KAÇ ÇEŞİT YEŞİL VAR? Yaşar KEMAL Marifet hlç ezilmemek bu dünyada Ama bıçımine getırıp ezerlerse Guzel hokmak Kekık mısali Lavanta çiçesi misali Itır mısalf Yunus mısali Tonguç mısali Nazım mısali Neresınden oaşlasam bılmem kı. Ne zaman, nerede tanıştıgımızı bılmıyorum Nasıl, nerede tanıştık dıye ona da sormuştum. duşunmüş duşunmuş anımsayamamıştı Beîkı Abıdm Dıno tamştırmıştı belki Sabahattin . Ikısınden Din olacak. Tanıştığımız gun hep turkuler soylemıştık karşılıklı, bırlıkte. Bu, ıyıce aklımda. Turkuler soy lememız sonrakı yıllarda da olabılır, olabılır de ben ılk gunkü gıbı anımsanm Her Karşılaşmamızda turkuler soylerdiK. En uzun turkülenmızı bundan beş yıl once Ankarada Barajda, oralarda dağların arasında, ağaçlıklı bır verde soylemıştık Şundi Bednyı duşunürken, kılımlerden, keçelerden, vazma lardan, turkjlerden, bır sıcaklıktan, bır dostluktan ba^ka bır şey gelmiyor aklıma örneğın Saıt Paık gelıyor aklıma onu duşündükçe Bır boş, bir ruhaf kaıdeşlıgı var Saıtle Bedrinm. Saidin Mestan ustası var ya, iste o ustayı Bedrl anlatmıştı Saıde. Saıt bır coşmuş bırkaç gün sonra da, «al işte Reıs, al Mercan Ustayı», demış tı Kocaman, tırlak gozlerını açarak, bır çocuk coşkusuyla hıkaveyi okumuştu Çıngenelere Saıtle Bedri ortak hayrandılar. Saıdın bır hıkâyesı var, adı Çarşıya Inemem olacak. Bedn gunlerce gunlerce o hikâjeyı soylemış, okumuş durmuştu. Bır gün gene bır aradaydık, Bedn durmadan o hıkâyeden soz ediyordu. Sait susmuş dınlıyordu. Derken Saıdın ayaga tırladığını gordük, selâmsız sabalısız yıldırım gıbı çekti gıtti. Bedri, «kızdırdık», dedl. «Vallahı de alay ettiğiml sanmıştır» Az sonra Beyoğlunda Saıde rastladım. «Yahu», dedl, «Bedrı ye bak amma da benimle alay etü be'» «Yok be Saıt», dedım. «Ne alayı be, dilindea duşurmujor günlerdır hıkâyeyi Önune gelene okuyor, soylüyor, anlatıyor » «Etme be, sahl mi' Amma da haltetrik be. Bedri daha atelyede mı?» «Şımdı çıktun, oradaydı, atelyede olacak» «Haydı gidelim » Gıttık. Saıt Faık gene öyle selâmsız sabahsız geçtı kılımlı sedıre oturdu. Asık suratmı ote yana dondurmüştü. Öyle duruyordu. Sut dokmuş gıbı, utangaç, suçlu Bedn de şasırmış, bu delifişege, gelmiş oturmus, suçlu suçlu koseye sınmış bır şey soyleyemıyordu Ben ortada kalmışöm, ne yapacağımı bılemıyordum. Birden Sait dondü, gözlerini kırpıştırdı, gtilümsedi, Bedri de gülümsedı. «Şu hikâyeyi oku da bir dinleyeyım», dedi. Bedn. «Alın da kaçan mi», diye karsı hk verdi. Sonunda hikâyeyi ben okudum. Saıt kızdı. Ya da kızar gıbi yaptı, benim okuyuşuma Bır daha da o gece doğuş kavga olmadı. Hep türkuler soyledık, şıırler okuduk. Orhan Velıyi andık. Orhan Velıyi Saıt anlattı gulerek, gevrek sesıyle. Denızlenn butün guzel yenni biliyordu. Denizlenn en guzel yerinl Bedrij« sormalıydı Poyraz koyüne Yaprak motoruyla o götürdu Sabahattinle ıkımızi ilk keresınde. Bır keresinde, azgm bir lcdosta Kmalıdan Kalamışa geçtık Reşat Nunvle kızı vardı kıyıda Reşat Nun boyle bır denızde, bojle bır fcayıkla yola çıkmanın dehlık olduŞıınu soyledı. Bız dınlemedık Thılda da vardı yanımızda Üçjmuz azgm denıze vurduk. Kayık ılerlemıyor, gece karardütça kararıjor, bızım odumuz koptukça kopuyor, kaDtanımız dumenın başında aldırmıyor, insan boyu akıp gelen dalgalara Saıf Bedri Rahmi'nin S ıırını Yaşarken m • • • Sanat Edebiyat Şukran KURDAKUL Bedri Rahmi"nin ilk deneylerinl yayımladıgı 1938lerde şiirlml» fazım Hıkmet, Necip Fazıl ve Ahmet Hamdı'nın ginşımlerıyle dehşık alanlarB kaymıştı Nâam, ozelhkle Bedreddın Destanı'nda, iızenın kuruluşunda gücünü sesinden alan sozcüklere daha az RÖ•ev taruyordu Bır sorusturmaya verdiği k&rşılıkta ifade ettıği gibi, t Cüıanı gbrüş, anlayış bakımından degü, bu cıhanı görus ve an»yışın sanattaki tezahürleri bakımından telakkilen» «hayli değışniş»ti. Belki U kez Bedreddin'de gelenekael halk »iirimfrin ögeK erınden bılinçle yararlanarak değisik renkler kazanmMina yol açan jtleşımlere ulaştı Daha ilk şiirlerinden itibaren kendıni kurcalamanın ustası ola• k görünen Necıp Fanl, önceleri halk «ürinin bıçim olanaklanna ian bilınen koşma düzeni içinde yararlanırken, Kaldırımlar'da keniine özgü benzetiler getirdl. Agaç flergısınde, (1939) yaynüadıgl ıurlerdeyse olçüye, sozclıklere egemenlıgı ve buhışlariyle aonemin ;enç şalrlerini uzuo süre etki alanısda tuthı.. JSabırlı eoccuk, *r%, icısı Ahmet Hamdi, «dllın asil re saf oyunları»na «ykın gOrdütü engellerden pürüzlerden kurtulmaya çalışıyor, evrenle kendıni jütünleştırme çabası içinde «bır rüya nlzamı»mn peşinde görunurordu. Bır yanıyle aklı eskl çaglann duyarlıgında kalrnış bir neodasık, bır yanıyle değişen toplum koşullannın yarattıgı ınsanı araran bır çagdaştı Ahmet Hamdi Bedri Rahmı'yı, ana çızgılerıyle belirtmeye çalıştığım bu siır jrtamında, Ses ve Yeni Ses dergilerınde (193840) yayımladığı ük raratılarında, soyleylsı, buluşlan, özellıkle resıraleme gucü taşıyan sozcuklerıyle bu üç ustanın da dısında gorüruz Gırışlmcıdır ama, aıçımsel smırlamalara kafa tutarken zorlamaz kendıni Ve yerlıdır Jıırınde ıçle dış sarmaş dolaştır. Halk ozanını turkulen çok iyı silır Ama kalıplaşürmaz Aksıne çağdaş begenı olçulen içinde gelışırmeye çalışır. Yuzdeyüz coşkudur onu şııre goturen. Çoğu dıze»ınde kanatlanmak ıster gıbıdır Bedrı Rahmı Hem kendine, hem iış dunyaya dogru. Gorduğü, kokusunu duydugu herşeyı eksıksız ransıtmak ıster. Yedi kat gogun ardını ararken bıraz dervış, bıras mıstık, kafası kızınca isyancıdır. Hüzfin hbzün bahçeler doluırn Dnşüo dusün kitaplar dolasn. Bir mavi Mİucan taşm aitınds Bir serin dumandır tfiter üstunde. Blr acaylp böcek gezer üstünde Huznr hnzor ninniler dolusn. Toprak toprak çıldırasıya Toprak toprak olduresiye Sükut sfikut servücr dolusn Sarhos sarhos petckler dolusn. İlk devrede kurulus yönünden çok değışık görünen şlırlennde de sezılen bu hava, >enl bır koşma aradığı zaman Yunus Emre yı çağnştıran dızelere açıür, yalınlıkt» ılen gittığı caman da diızyazıya kayan dızelerden sakınamaz tkıncı donemi sayılabUecek 19451955 yıUannda venmlıhgınl koruyan Ber.rı Bahmrnın, Karadut (1948), Tuz (1952) kitaplannda, şıın ıjıce belırmeye başlar Daha once yer yer dizelerinl ayıflık duzeyıne goturme tehlıkesı taşıyan, «tahammur, tasavvur, kısve, keşıf halbukı» gıbı şnr dılıne avkın sozcuklerden arınmaya çaıışır Etkı saglama ugruna sert sozcuklerden kaçınarak yogunlaşmaıc ıstedıgı de bellıdir Ajçaç bötün lşık bütun Mevve bütün lienım danyam param parça. Ruyuk bir a\na kualmıs Kınlıp yere dokulmuş Riinat Içine duşmuş Dusmuş amma param parça. Genell kle doga \e ınsan ıç içedır Bedri Rahmı'de Belirgın özelhklerınden bın de betraılemelerıdır Çok değışık betımlemeler yapmayı sevdığı ıçın renklen ve renklen belırleyen sıfatlan da îazla kuılanır Toplumsal temaları ışlerken yergı ve alay ogelennden yararlandığı, bıldırıden çekınmedıği gorulur. «Bır yanda faydalı otabı.mek ıçm çırpınan guzel, ote yanda guzelleşebılmek ıçm yanıp tükenen laydalı. Her halde bır çaresıni bulmalı, enmy (Devamı 9. Sayfad» Bedri Rahmi EYUBOĞLU Bedri Rahmi bir "Ekol,,dü «Reissi k8ybettik Sanat ç*>vremızde tüm dostlan, yakınla• Crm <Reıs> adıyta seslenir n ler, onu anarlardı' Sanat dünyamızın sadece «Reıs»i değıl, gerçek «Büyük Usta»sıydı Bedri Rahmi Eyüboglu Evet, «Büyük Usta» yok ar tık" Inanılmaz bır olay bu Inanmak istemıyorum daha doğrusu, bırçoklan gıbı Nasıl olur, Bedri Rahmi olür mu ruç9 . Gerçı, onu yakından izle yenler, tüm dostlan için bır sürpriz olmadı Reıs'ın goçuşu Çunkü bir sureden beri onu ke rairen amansız rahatsızlıgı bı lınmekteydi. Bu satırlann yaza n ıse, bır rastlantıyla Cerrah pasa Hastanesı'nde Bedrı Rah mı Eyuboğlu'nun tam amelıyat oldugu gün ve saatte orada bu lunmuş ve kurtuluşu olmavan «talıhsız son»un yakmlastıgı ha benyle daha o zaman yıirekten yıkılinıştı' Sonra Bedri Rahmi'run kaya gıbi umudu, cesaretı bıtmeyen neşesı ve esprısiyle, yaşama gucü ve kötü sonu sanki bilmemişliği dısmda; yakınlan ve çevresindeki herkes «Reis»ı bekleyen karanlığı ade tâ görmekteydi.. Ama, herseye ragmen, hatta gerçeğe karsı bile olsa, geae de ınanamıyoniB bu b'jytlk ustadan yoksun olduğumuza, onsuz kalabıldigimi» .. Olmaz boyle şey' Bu «Son» değüdır. Çünkü . bır Sebni ANDAK ganat Rncusridür Bedrl Rahmi Eyuboglu Boylece Ulkemızde «modern sanatın» tanımlanması \e gelışmesınde Bedn Rahmi Evuboğlu adı daima ilk anılan isim olacaktır. özellıkle, kendine özgü «stil» ve «renk» konulannda Bedrl Rahmi ustanın Türk Resin sanatına getırdıği yenilık, %sla tak lıt edilemıyecek ve daıma yasayacaktır. Bedri Rahmi EyUboglu, aynca «D» grubuna yaptığı katkı ile de anılacaktır. Bedri Rahmı Eyüboglu, sadece bır ressam degıl, bır ozan ve bir yazar olarak da, gerçek blr yaratıcmın tüm yeteneklenni ve ' nıtellklennl taşıyan ölürnsüz bır kışıdır. ( «Koca Reisıtin, «Büyük Usta» nın en büyuk degerlennden ve paha biçümea hızmetlerlnden bm de Onun sadece kendıni jaratmakla kalmayıp, tüm sanat hayatı boyunca yetlstırdıgi ve Turk çağdas sanatına dığı tum ogrencılendır. «Yaşayan «Ekol» Bedri Rahml Eyüboflu, aanat dünyasının tüm buyük yaratıcılan gıbı, plâstık sanatlar alanırtda Turkıye ıçm, bır «Ekol» varatmış insandır . Ve bütün «Ekol» yaratanlar gfbı, Bedn Rahmi Eyuboğlu EKOIÜ de guç lu temelı, uçsuz bucaksız «halk potansıyehnne dayanan yaratma lan, kendme ozgü stü'ı ve bıçım anlayışı ve yıkılmazlıgı ıle ölumsüzdur. Bu nedenle «Son» yoktur Bedn Rahml Eyüboglu' nun adıyla bırlıkte jarattığı, ge tırdığı ve ülkemıze kazandırdı ğı sanat «Ekol»ünde. Bu «Ekol»ün süresiz yaşamı ise, büyuk ustanın, «Reıs»ın ka zandırdıgı Tuık sanatçüannın elındedır. Bedrl Rahml Eytiboglu'nun arkasında bıraktığı olümsuz sanat ekolunun belırlı çızgılerını, burada kısaca belırtmek gerekırse, soyle özeüıyebılırız. Bedri Rahml Eyüboglu, herşeyden önce Türk toplumıınun, Türk Halkı'mn yaşamını ve sonınlannı özellıkle, Anadolu'nun rengıni, ısıgını, seslenişinı kendine özgü büyük «yaratıcılığı» ıle resmeden ustadır. Bedrl Rahml EyUboflu, kendine özgü sanatsal kışılığıyle, Anadolu'nun eşsız ve katıksız halk sanatı kaynaklannı ve işleme karaktenni resım sanatmda birleştiren yaratıcıdır. En güçlü, renklı, ışıklı ezgi ve motıt anlayışı ıçınde, orıjınal stıl ve biçım teknığıyle bır Bedn Rahmı ekolü kazanmıştır Türkiye onunla . Bedri Rahmi Eyuboğlu'nun resım, mozajik, gravür, seramık ve diğer yeni malzemeler kazandıran yapıtlan ıle Türk plSstık sanaflar ftlanında ı r u d u ı ve «ılsri» bır satr \e ress&ta Bedri Rahml Eyuboğlu, kendi olaa esl Eren E>Tibo|ln ve «Taradana Mektnplar» kitabmdaki şlirlerlnde adı geçen ogio Mehmetie bir tablosunun önfinde.. karşı koyuyordu. Kıyıya çıktıgı mızda uçumüz de sınlsıklamdık. Üçumuz de ayakta duramıyorduk. Eren bıze sıcak çay verdl de cana geldık. Bır keresınde çoraplann, Mlımlenn cıcimlenn, keçelenn üstundela nakışların adlanna taktık Durmadan ad topladık. Kokocaman b4r detter olmuştu. O defter ondaydı Ne oldu bılmem kı Her bulusmamızda bir arumızı ymelerdık. Ya o açar, ya ben açardım Son olarak Beşıktaşta ıkı arkadaşla daha bır lokan tada buluştuk, ıçtık Gene ilk ış o anımızj yıneledik. îkünızın d. hoşuna gıdıyordu bu anı, ovunuyorduk. Bu eece atelvedevdik, Içiyorduk. Sabahattinle, Ahmet Hamdi Tanpınar da vardı Derken gene şıırden açıldı Tanpınar bır gazel okudu. Samrsam bu gazel Yahya Eiendıdendı. Bu: gazel de Sabahattin patlattı. Ahmet Hamdıden guzeller güzeli bır gael daha.. Bır başka gazel SabahatUnden Bır tarüşma açıldı bu arada, Halk şuri mi, Dıvan şıın mı Bız Bednyle Halk Şun yanını tuttuk. Tanpınar da Halk Şıınne bır şey demiyor ama . Nasıl oldu nasıl olmadı, bir yanşma gıbi bir şey başladı Sabahattinle Tanpınar bir oldular, bız Bedriyle bır olduk. Bir onlar ezbere okuyor Dıvandan, bır bız okuyoruz Halk Şunnden, ezbere. Okuma fasü uzun sürdü Biz sonralan bu okumayı Bedriyle sabaha kadardı, dıye anlatıyorduk, sabaha kadar degıldi herhalde ama, birkaç saat sürmüstu Bir onlar okuyor, Sabahattin1 «Var miıı'» dıye meydan okuyor, bır bız Halk şıırmden okuvoruz onlara «var muiı9» 4İyorduk Sonunda on'ar pes ettıler ve bızi o gece işkembecıye çagırdılar Nedense her karşılaşmamızda o geceyi bir kere anıyor, gulüyor sonra sonra öz türkümüze geçıyorduk. Ne zaman, nerede karşüaşsak, anımızı her zaman anmıyorduk ama, türkümuzü bır yolunu bulap kulak kulağa da olsa soyluyorduk, sbvle duyulur dujulmaz. Sabahattmin hapıslığıne çok üzüluyordu. Çok karşılaştık hapısane kapısmda. «Olur mu, yapılır mı bu abıve» dıyordu da bır şey demıyordu. O oraya yakışmıyor, der gıbı bir hali vardı her zaman. Bence onu yıkan, bır, Sabahattmin hapısanesı, ıld, Sabahattının ölümü oldu. Sabahattının olumünu bır turlü vutamıvordu Her şeyı, kendl blumunü kabul eden adam, Sabahattmin olumunu bir türlu kabul edemedı Ne zaman Sa bahattınden açılsa, gozlerl doluyor. daha ılerı gıdılırse ağ Uyordu. Panste Nazımla gordum on lan tkı tane kocaman çocuk tular az once oynadıklan bah çeden soluk soluga donm ı< Bın başlıyor, bıtırmeden ötelc sozü alıyordu Bınbırlerıne an latacaklan şev o kadar bırıkmışa kı acele acele edıyorlar dı öyle de bır hızla konuşu vorlardı kı arkalarından ve tısmek olanaksız bır hal alı yordu Ama onlar yarım va ras bınbırlennı anlıyorlardı Sonra şıır okuma faslı basladı Nazım venı şiırlennı okuyor, Bedrı ona halk şiırlennı. tür kulennı snyluvordu Durmadan akan eıripn b>=;dnnduıucu bır hızla, bu ıkı insan sanki vıllann boşlugunu bır anda dol durmaga çalışıvorlardı. Bıri hapıste olmasa, btekı Akademıde baglı bır ögretmen. Ikı dostun, ıkı çagdaşm kımbılır ne güzel anılan alış verışlen olacaktı Şımdı bu boşa geçen gunlen son hızla doldurmağa çalışıyorlardı Sonra Bedn'nin başka blr gun Nazım ın sesını banda aldıŞını duvdum Bır de Parıs' tekı Nazm ı fılme çekmi'tı Ne oldu acaba o fılme o sese? Bır de Ve\sel vardı Bır de Mercan Usta Mercan üsta sahı den vardı Saıt FaiK bır sahicı Mercan Dstavı Bedn'nın dostunu bır eüzel yazdı. Bedri'yı de mutlandırdı hepımizı de. Bır de Ko7"no51u turküsımü (Devamı 9 Sayfada) BİR GARİP ŞAİR ÖLDÜ Nurer UĞURLU Pu şalr; dergi yapraklannda bıraktığı şiirlerden çevırdıgı sayısız kitaplardan ve yazdıgı adsız senaryolardan başka hıçbir şey bırakmadan aramızdan ayrüdı. Çok kışıvi tanırdı. Sayılamavacak kadar çok dostu, arkadaşı vardı. Ünlu ünsuz çok ınsanın yakınında olmuş, birlıkte yaşamış, birlıkte gülmüştür Evı dostlannın arkadaşlannm evıydı Yasamınm bıçımlen dırdıği bır dervışü sankı. Kendine ozgü yapısıyla bır Anadolu çocuğuydu Yuzünde dogu çıbanı yoktu. Uzun yülar tstanbul'da yaşamış, îstan bul bohemini kabullenmlş gibı çorünürse de, dogulu vanı agır basardı. Gerçekçıydı ve halkla ılgılenmek ozel tutkulanndan bıriydı Sure ınanılmaz savgı dujar çok az şılr yazardı Saır olarak Nazım Hıkmet'l, yazar olarak Saıt Faık'l severdi Dostlarımn, arkadaşlannm hayal meval 8nım<;adıfı uç beş şıırden başka hiçbır şeyi, unı hicbir sevl voktu Zavıftı Narin ince vapılıydı Çok alıngan, kuni zaman lnanılmM çekıngendı Valızını bır arkidaşının evınde bıraktı Elbıseipııni bır dostunun odasına asü. Elındekı mavi çantasıyla Oındığı Heybellada vapuruyla aramızdan çektı gitti Şair olarak Oğuz Haluk AlDlaçini çok az kışı tanıdı Ama dostlannın arasındaki adıyla onu çok kışı bılirdı. Babıall yokuşunun. Yeşılçam so'tacrının Istıklal caddesının: meybaneci Lambo'nun, garson Hınstakı'nuı, pansiyoncu Artın'm de yakın dostuyau Meserret Kahvesınden Baylan Pastahanesıne, Nll Lokantasından Grapen Pasaiın Nese'slne oradan Kaptan*m Ortakoydekl yerine uzanan blr yolun volcusuydu. Oğuz Haluk «Garip. şlirt gelenegine bağlı şairlerden sayılırdı Orhan Velı'ye özel vnkınlığı ş.lrını onıın doSmlttısunda oluşturmaâa yöneltmişU Bir sure sonra üç beş şiiriyle de olsa kendine özgü sesi tulmustu. Oğuz Haluk gftldijl gıbi glden, parava pula bakmayan blr şalrdL Ve ber aman geiiri gıderinrtpn nnVeanrti Ama bu noksanı emegıyle kar sılavan bir insandı. Sevenin arkasmdan konuşma Olenın arkasından îster konuş, ister konuşma. Kalınca boyle kalmalı insan. Işıyıp gıtmelı. Bedri dersem çıkma! Eren dersem îster çık, ister çıkma, Kalmca boyle kalmalı insan Işıyıp kalmalı. RUHi SU BİR ÖLÜM İLÂNI ZÂTEN HAYALET OLAN GÖLGE Y4ZAR OĞLZ'UN ÖLDÜĞÜ DE HERHALDE KENDÜ*DEN KIVAYET' OĞUZUN CENAZESİ MÎ? HAYRETi HEM O HİÇ ÜYUMAZ Kt „ BELKÎ DE İLKKEZ ORADAN KENDt KENDINt TÜRKÇEYfc ÇEVtRFCEK YENÎ DÎKILMIŞ BtR KALEM SELVtYLE .. YADA EN EbKt D^KTİLOSUYLA GECENÎN, YILDIZLARI TUŞ .. 1 Can YÜCEL