Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
>ÖRT CUMHURİYE1 24 Ağustos 1975 ptfci.. Sı"l KAÜANfİL ö M t M ı i Ş 'İHJ?... YAVAŞyÂvAi İ ABDULCANBAZ ALMAI?AN mm nw 22 ;imdeld hıncı ve kızgınlığı söndürmesinl ımiştîm. Bürokratlara karşı beyaz dişlerimi rerek gülümsüyor, içimde kaynayan kazansını belli etmiyordum. Sonuna dek serin olmaktı benim asü görevim. Yenecektim, ; yenecektim bu adamlan. eklediğim gün sonunda gelip çattı. Kupkunesi, suratına görnülmüs kömür parçası gizleriyle tepeden tımağa beni süzen müstekarşüaştım, hem de koridordaki masamın la. Belkl de bana pusu kurmuştu. Dışlerı•asından nunldandı: BeyefendJ nerelerdeslnlz? Erdeydira, dedim, serinkanlıcs. Nasıl olur, nasıl olur dlye çıkıştı. isi titrlyordu. Kızmıştı. Sol bacağını ilert Yere sağiamca dayadı, elı pantolonuebinde: Bır kamu göreviisl, nasıl olur efendim . Koridorda yatan masamı göstererek: Bu örgütte sizin Müsteşarlığınızda önce n yoktu, şimdi de masam var, yerira yok. amu görevlisinln hem masası hem yerl . ki çalışabüsin. Size yer beğendirmek oldukça güç beyediye söylendL Tepeden bakıyor, gururla aizüyordu. Ayaklannın altındaydım sanki. Q, asfalt yolun ortasmda trafiği engelleIr mandayı andınyordu. Siyah çelik gövs yan gellp uzanmıştı boylu boyunea. samazlık içinde: Bu ülkede lşsizlik gibi, fiyat artışlan gibi nemlı konular varken, nerede oturmam 1 neden bu kadar sizi ilgilendiriyor, diye 1 k Terdlm. Bir Müsteşarla böyle nasıl konuşabilir slz. Haksızhk edenlerln Unvanlanyle ilgilenibi bir huyum yoktur benlm. Buyurun makanumda görüşelim. nik düşmüştü. Koridorda savaşa girmekırkmuştu. Oysa koridoru, odacılann oldu• seçmişti. Uzmanlan bilmem ama, odai saygısını kazanrmş bir kişiydim artık. n yanında kusurlu düsmemeliydim. Koridorda basladık, koridorda bitirelim niz diye s ö y l e n d i m . Hızla arkaöndü ve odasından içeri girdl. Bu tür :iler güçsüz kaldığı zaman, devletin kene bağışladığı araçlardan yararlanırlar. :tan, yerdeki halıdan, hokka takımından üsteşar da odasuıı kaplayan yumuşak haerek üerledi. Azametle koltruguna oturdu. na abandı. Masanın üzerindeki cam çok tı. Bir ıkinci müstesar daha belirdi birre. Şimdi iki Müsteşar vardı karşımda. srçek, öteki camdaki hayal. Hangisi gerıcaba. Evet sizi dinliyorum, dedi hışımla camlüsteşar. Nesim Beyi de çağınr mısınız, diye mıiım. Çenesıni avuçladı. Yana kaykıldı. ki Ikinci Müstesar birden bire kayboldu. ın yere düştü belki de. Alo, Nesimcigîm gelir misin? na döndü. Gelecek, dedl. sim Bey bir mumya gıbi içeri girdi. Varilgisi yokmu? gibi, masaya bitişik kollişiverdl. Görev bolümü yaptık beyefendi, dedi. cakiarı sandaJyanın altma dogru kıvnlMüsteşar camda tekrar belirdi ve koloturan asll ile 90 derecelik açı oluştursrgun görünüyordu camdaki Müsteşar. tadar sarkan seten perdenin püskülleri okşuyordu. B:ri, içeri girdi. Müsteşar aldırdı. Adam buharlaştı sanki, kayboldu. !IIIJIIII!JlllıJllJlliıllllllllllllllJ!lll!lf!ll!!lliJİIIIl3l! DEVLET YOKUŞU Ali Nejat ÖLÇEN İçeri kimse gırmestn, diye buyurdu Müsteşar. Nesim Beye döndü. Ali Beyın masası koridorda kalmış, dedi. Senior uzmanlann odasına koymayı düçünüyor efendim. Biliyorsunuz yeru düzende senior uzmanlan bır arada... Sörünü bitirmesine gerek kalmadı. Senior urmanlar koridorda mı çalışacak diye sordum. Nesim Beyin ayaklan koltugun altında btiküMU. Eiıni çenesine dayadı. Haklıufını kanıtlar gibi: Ali Bey görev alraak istemiyor gaüba, dedi. Kendisine görevlerin en önemlisini verdik. Bıitün uzmanlara yardımcı olacak. Siz Başkanken onlara gadece Allah yardımcı olabilir, dedim Beyefendi makammızda beni tahkir ediyor. Müsteşann sinslce panldayan gözlerinden seyirci kalmayı yeğUyeceğml anladım. Horo« dögüşü seyretmekten hoşlanır bir dururrru rardı. Arkasına yaslanmıs. koltuguna gömülmüşrll. Konuşmamı sürdürdüm: Başkalanna yardım kişinin kendi davranışını ilgilendirir. Arkadaslara yardım etmeyi sızin buyrugunıızla degil kendi içtenügimle tercih ederim. Yardım böyle olursa ilkellikten kurtulur. Dinle Nesim, Ali Bey güzel konuçuyor, dedi Müsteşar. Masaya abandı, camdaki Müsteşarîa burun buruna geldL Eğer bu örgütti yardım görevi bu denli önemli ve gerekli ise, ve masam bundan ötürü dışarda kalacaksa, en iyisi örgütün dış kapısına koyahm, Uzerine de «Başvurma», «Müracaat» ya da «Enformasyon» diye yazalım. o zaman örgütte olsun olmasın herkese yardım «tmek resmi görevim olur. Müsteşar önündekl kağıdı ileri sürdü, kendisine Nesim Bey içeri girmezden bir kaç dakika önce sundugum lstifa dilekçemi uzattı. Bak Nesim, yönergeyi geri almazsan Ali Bey istifa ediyor, dedi. Zamanı bütün ayrıntılanyle yudum yudum içiyordum sanki. Duvardaki saati, Müsteşann çukura kaçmış gözleri, Nesim Beyin koltugun altına gizaenmiş ayaklan, pabucunun üzerine düşmüş siyah ipek çoraplan, yerdeki yumuşak halı, her şey uçsuz bucaksız bir gölde eriyip kayboluyordu. Nesim Bey k&gıdı kararsızlık içinde aldı. Okuduktan sonra geri uzattı, «Olmaz böyle şey» dedi. «DüpedÜz tahldr ediyor.» Evet düpedüz tahkir edfyordum. Bu denli bilgisiz bir baskanın buyruğu altında bu örgütte çahşma olanağı bulamadığım için istifa ettigimi yazmıştım. Yönergeyi geri ahr mısm Nesim, diye sordu Müsteşar. Baş üstüne efendim, dedi, Nesim. Siz de istifanızı geri alır mısınız? Masam bir odaya konur ve yönerge geri alınırsa evet. Masa kolay, dedi MUstesar. Dilekçemi aldım v« imzamın altma. istifam geri alınmıştır diye yazarak Müsteşara uzattım. Müsteşar hırslandı. Kıpkırmızı oldu. Geri alacaktınız hani, diye bağırdı. Dilekçemi geri almıyorum, istifamı geri alıyorum, öyle anlaşmıstık. Dilekçem örgütün arşivinde belge olarak kalacak. Olur şey değil. Odadan dışarı çıktıgım zaman, örgüt benlmmiş gibi bir duygu vardı içimde. Arkamdan Müsteşann bakışlannı görür gibi oluyordum. Hayranlık doluydu bu bakışlar, ama intıkamını alacaktı er geç. (DEVAMI V.\R) YAŞAM1MDAN ACI DİLİMLER BU KOL BiZiMLE BURAYA KADAR GELDi. BURDAN DAHA iLERi GiTMiYOR. AMA BiZ BURADAN DAHA iLERi GiDECEGiZ. Harun KARADENiZ 18 AYLIK GECIKMEDEN SONRA PASAPORT VERDILER iKi SAAT SÜREN AMELiYATLA SAG KOLUMU OMUZLA DiRSEGiN ARASINDAN KESiP ALDILAR. 4 OCAK SABAHI UYANDIGIM ZAMAN ARTIK BANA iHANET EDEN SAG KOLUM YOKTU DOKTOR, «SIKIYONETiM HERHALDE ÇOK KOTÜ BiRŞEY OLMALI 2. DÜNYA SAVAŞI SIRASINDA iKi AY KADAR iNGiLTERE'DE DE SIKIYÖNETiM İLAN EDiLMiŞTi» DiYORDU. Doktor, "6 ay önce nıçın gelmediniz çok geç kalmışsımz^diye kızıyordu Ankara'daki tutukevinden tahliye olduktan sonra Istanbul'a döndüm. İki günde bir pasaport için emniyete baş vurmama geregine inanmıştım artık. Pasaport istemek her an sinirlerımi yeniden bozuyordu. Ama bır yandan da bu hastalık ileriıyordu. Bundan ötürü ortalama iki ayda bir pasaport isteğimızi yeniledik yetkili mercilere. Her seferinde «Yine mi siz? Hangi yüzle pasaport istiyorsunuz? Hâlâ mı pasaport diyorsunuz» gibi cevaplarla bizi başlarından savdılar. Aradan uzunca bir zaman geçti. 1973 genel seçimleri sonrasmda Türkiye'deki siyasi yapıda oluşan az da olsa bir değisiklik göze çarpmaya başladı. Iştfi bu yeni oluşan ortam içinde biz ae pasaport alabileceğimizi daha fazla ümit etmeye başladık. Ne var ki, henüz hükümet kurulmamıştı. Hele bir hükümet kunılsun da pasaport isteyelım umudunu korurken bir türlü yeni hü kümet kurulmuyordu. Ama bu arada da kolum artık beni iyice rahatsız etmeye başlamıştı. Kolumla 100 gramlık bir ağırlığı kaldıramaz hale gelmiştim. Ve kolum bu durumdayken Ankara' da tutukevindeki hapishane dok toru SAGLAM diye rapor yazmıştı benim için. Uzatmayahm. Bir gün Çetin Altan'm gözünden rahatsız olduğunu, yurt dışında tedavl görmesi gerektigini ama pasaport alamadığını gazeteler yazdı. Bunu okuyan arkadaşlarımdan birisi de, «Harun'un durumu daha berbat, tüm hayatı tehlikede. Ona da pasaport vermiyorlar» diye gazeteye haber verince gazeteciler benimle ilişki kurdular. Ben de olayı oldugu gibi anlattım onlara. özellikle Cumhuriyet, Yeni Ortam, Milliyet, Günaydın gazeteleri benim durumumu açıklayan yazüar yaz maya başladılar. Sonuçta, 13 aralık 1975'te 18 aylık bir gecikmeden sonra bize pasaport verdiler. Pasaportu almanın şaşkınlıgı içinde bir anda burdan derlenip toparlandık. 20 arahkta T.C. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Haydarpaşa Nümune Hastanesi Sağlık Kurulundan yurt dışında tedavi görmem gerektiğine ilişkin rapor aldık. Ama parasal durumumuz kötüydü. 1964'ten beri sigortah olduğum için Sosyal Sigortalarm Sa matya Hastanesine baş vurdum. Elimdeki bütün raporlara rağmen, yine de tahlıl yapılması gerekiyor dediler. Yaşlıca bir ka dın doktor koluma şınnga batırıp o kesimden sıvı aldı. Henüz tahlil sonucu bize bildirilmeden sigortanın yasalarmı bize bildirdiler: «Tedavi parasının ödenmesi için meslek hastalıgı olması gerek • dediler. Bir mühendisin meslek hastalıgı ne olur diye, bugün bile düşünüyorum. lnşaatta basa taş düşmesl mı? Yoksa ayağa çivi batması mı? Parasal olanaklan dostlarımızdan sağladık. Bizi utandınrcasına hızla ve güçle destek oldular. Sağ olsunlar. Ingiltere'de lnsana verilen dece dehsetten dona kaldı, konuğeri sizlere somut bir olayla beşamadı bir süre kadıncagız. lirteyim. Kolumun kesileceğini O zamanlar söyledığım bır tek ve hastaneye yatacağımı söyledik söz vardı: «Bu kol bizımle buleri zaman. Doktorurauza: <Bi raya kadar geldi. Burdan daha zün ciddi bir para sorunumuz ileri gitmlyor. Ama biz buradan var. Hastanenin günlügü kaç pa daha ileri gideeegız » radır? Bu hastalık bize sonuçta kaça patlar? Bunu bilmek isti«6 ay önce niye yoruz» dedik. Doktorumuz o gelmediniz?» kadar yalın bir cevap verdi ki, «Siz hastasınız. Şu an tedaviye Tahlillenn sonucunu 1973#ün ihtiyacınız var. Elbette, hepimizin çeşitli parasal sorunlan var. son günü bize bildirirlerken, kanmla doktorun bir an kavga etAma bunlar daha sonra gelir. tiklerinı gördüra. Dana doğrusu önce sizi Dir iyi edelim. Sonra kanm doktora baŞınp çagırıyorsızin paranız var mi7 Yok mu? du. Doktor da gayet asaSıdan Ne kadar var? Onu daha sonıa alıp kanmı vatişhrmava calısıkonuşuruz dedi.. Bu söz Türkiyordu. Pek iyi îngilizce bilye'de pek duvjnıv^ • medigim nalde durumun ıvı olsözdü bizim için. Bize büyük madığını kavramıştım. Megerse destek ve güven kaynagı oldu. doktor kanma, «S ay önce tıiçin O gün hastaneye yattım. 3 o gelmediniz çok geç kalmışsınız» demiş. Kanm ıse «Siz sıkıyönecak 1974 gunü ameliyat odasına tim nedir hiç bilir mtsiniz? 18 aldılar. İki saat süren ameliyataydır pasaport almaya çalışıyola sağ kolumu omuzla dirsegin ruz buraya gelmek ıçın. Siz ıse arasmdan kesip aldılar. 4 ocak 6 ay önce niye gelmediniz diyorsabahı uyandığım zaman artık sunuz. Punu nasıl dersınız?» dibana ihanet eden sag kolum ve sanki bize pasaport vermeme yoktu. Koiun kesilmesi benim nin suçu doktora aıtmışcesine için sürpriz olmadı. Yıllardır çatıvermiştı. Aradakı kavga bu ummadıgımız bir olay degildi. nedenle çıkmıştı. Doktor da «SıAma kabulü de pek kolay değilkıyönetim herlıalde çok kötü bir di doğrusu. Bir gece özel bakım şey olmah. 2. Dünya Savaşı sıaltında kaldım, serum verdiler o rasmda. iki ay kadar In»ıltere'd8 gece boyunea. tlâçlann etkisiyle de sıkıvönetim ılân edılmışti» midir nedir, hiçbir acı duymadedi ve bizi yine hayrete düstlrdım. S ocak 1974'te kendimi todü. Biz gariban Türkler 50 yıllık parlayıp jiletle ajTianın karşısınCumhıırivet tarihimızın asaSı vu da sakal traşı oluverdim. Baş kan 35 yılını sıkıyönetim altmhemsire beni o durumda göründa geçırmışız. Bir tneılız kadar hayrete düşmemışız. Doktorun ne sıkıyönetımı aniaması. ne da ^ııııııııııııııııııııtııtııııııııııııııınmııııııııııtııııııııııııtıııııııııııınııııııııııımııııııııııııııııııııııııııııııııııııi'.' 12 Mart Muhtırasını ve ne de 12 Bizi 24 aralık 1973'te Londra' Mart Muhtırasının uygulanmasıya uğurladılar. Kolum agnyor nı aniaması mümkün degildi. ve şınnga batan yer sürekli ka10 gün sonra hastaneden tamyordu. Bu benim ikinci kez burcu oldum. Kış olmasına rağLondra'ya gidişimdi. men gökyüzü açıktı. Günes varLondra'daydık dı. Kendimi hapısten çıkıruşçasma coskulu ve hür hissettim. Kanm Hülya tngilizce biliyor İ 19.8.1975 tarihli Cumhuriyet gazetesindekl Kozluk fSiirt) f Bana ihanet eden sag kolumu bı du. Bana hem refakatçilik hem = Yaprak Tütün Bakımevl Insaarına aıt ilânda 48.915.92 TL. i rakmıştım. Bü>ük bır rahatlık de çevirmenlik yapacaktı. Kan = olarak yaymlanan geçicl temınat: 484.915.92 TL. dir. Düzelti= duydum içimde. Karımla iki arşık duygular hüzün ve sevinç = 'ır i kadaşım hastanedeki esyalanmı içinde Londra'daydık. Onceden iki naylon torbaya doldurmuşkaldığım bildigim bir semttekî ITlllllllllllllllllllllllllllllli|UIİII!l||!t|!III!||l|l||llimiU:illflllUIIIIIIII!llllllllllllllllllllllllı!! lUlllliülltfl^ lardı. Yüklerı pek ağır değildi, otel odasına gittik, bavullanmızı üstelik ben pek coşkuluydum. (Basm Tashih: 6632) koyduk. Ve ben henüz gün bat«Eve kadar yürüyerek gidelim» madığından eşimi Londra sokak dedim. larında dolaştırmak istedim. Oysa tarih 24 aralıkmış ve oranın Bir odada kalıyorduk, helâyı Christmas'ı imiş. Heryer tatilve banyoyu o pansıyonda kalan ıruş. Sanki savaş olmuş da terk kımselerle paylaşıyorduk. Üç edilmiş bir şehir gibiydi Lonhafta sonra sancılanm başladı, dra. llk şok orda oldu bizim ilâçlar pek etkılemiyordu artık. :çin, sanki yanlış bir yere gelHaftada bır gün doktorlar görümişiz izlenimini edindik bir anyorlardı. Kesilen kolun nentiz si da. Oteller çok pahalı olduğu şi inmemişti. Satılacak malın Tahmln İHALENtN Gecld için bir pansiyon aramaya baş7 ay kadar sonra Hı>ehampton temlnatı Tarihl Saaü cinsi bedeU ladık. Bir yandan pansiyon anHastanesinde bir protez taktı1. Elektrojen gurubu (MWM yoruz, bir yandan da eski doklar. Onunla TUrkıve ve döndük. Marka 250. Hp faal elektorumuzu. Doktorum yılbaşı taAma çüemiz bitmemışti. Sağ 1 1 nedeniyle hastanede yoktu. 11 t.trik motoru) 350.000 TL. 17.750 TL. 10.9.1975 15.00 koltuk altımda bir sertlik belirdi. Ingiltere'ye gıttım. Biyopsi Kolun kesilmesi gerek Yukanda niteliklert yazılı elektrik motoru 2490 sayıb kanuyapıldı. Habis tümör bulundu. nun 31. maddesi geregi kapalı zart usulüyle satılacakür. O bölgeye ışm verüd). Aradan Doçenti Mr. Nash'i bulabildık, Ihaio ayni gün ve saatte Belediye Encümeni odasında yapıik) ay gectl. Omırdakt bölgede Kolumdaki şişliğı görünce: «Pelacaktır yine sertlik hlssptti^ı Tekrar ki, hemen kan tahlıllcn yapalun, Londra'ya gitfim. ''«•i' ^r^niş bir Talıpliler usulüne uygun tekliflerlnl lhaleden 1 saat ervel röntgen filmizini çekelim. Mut oölgeye ışm vermeve na^lndiiar. Felediye Başkanına verecektir. laka kötü bır şey var diyemem. Şartname Belediye Hesap lşlerlnda her mesal gunü görüle•incak durum iyı görünmüyor YARIN: Her ülk< kendi bilır. Postada gecikmeler kabul edilmez. I'mut ederiz kötü bırşey çıkma; siz de en kısa zamanda yurdu vatandaslarına hovlo mi röntgen söyleyecek» dedl. 1973' ün son gunü tahlillerden sonra biyopsi yapıldı. Bize sonucu bildirdiler: «Kolun kesilmesi gerek» dediler. Önce kesin bir kötülükten söz etmemişlerdi. Biraz umutlanmış, biraz sevinmıştik. Umut dünyası bu. Insan ölümü, kolunun, herhangi bir uzvunun kesilmesini, kör olmayı umut edemiyor. Kötüye yormak istemiyor, başına gelsin istemiyor. Bizimki de belki birazcık umut dünyasındandı. Ama yine de çaresizce kabullendik kan tahlili sonuçlannı. Sag kolumun çeküen röntgen fümlerinde kemikle etin sının bütünüyle kaybolmuştu. Bana sinir kesici, uyu tucu bir hap verdiler, 1973"ü 1974'e baflayan gece acı cekmemem için. Tam da bir pansiyon bulmuştuk o gün, hastaneye yakın. Pansiyondaki yalmzlığımız, garipligimiz kolay anlatalamaz. Sabaha dek uyuyamadık. Daha doğrusu, ben uyku ilâcının etkisiyle uyumaya yöneldigimde, eşim Hülya sürekli olarak: «Uyu ma. Uyursan, uyanır mısın, uyanmaz mısın bUemiyorum. Ne olur uyuma» diye yalvanyordu. Çok kötü bir gece yaşadık. Tarifsiz. Ama yapılacak başka bir şey yoktu. Ertesi gün 1 ocak 1974'te tattl olmasına rağmen hastaneye çağırdılar. Başka bir doçentle beraber durumu yeniden inceledüer. Ocak ayınm ikisinde esas doktorum, Mr. Griffiths ve beni muayene eden iki doçent konsültasyon yaptılar. BOND I | TEKEL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NÜEN | | JONES Tunceli Belediye Başkanliğından rtiTa rtrtnorcîni» A wı« •«« *J