09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 19 T^mmuz 1975 YEDÎ ıoo. Doğum Yılında Thomas Mann Haldun TANER Yafamak, ketıtfl Içtn4eld karmntak cfiçlertn hayaJetl Da befu> mak demektir. Tunuk, berkesln «nünde kendl benlifinj yarrüamaktır. îbsen'in b&şka btr vesile ile vaptıfi bu tamm, Thomas Mann'ın lnsan ve yazar kişiliğine de çok uyuyor. AlmanJarın çoğunun onu kendl romanalannın en klisiğl, yabancıların çoğunun da onu, burjuvazinin lon füçlü romancın •aymalan, ayn ayn nedenlere dayanır. Almanlann bir adetl vardır. Hangl yazarlanna hayranselar, Ul« onunla Goethe arasuıda bir benzerlik bulmaya çalısırlar. Bir süre Gerhardt Hauptmatın, daha sonra da Thomas Mann, bu tevaocUhe ulaamışlardır. Kendisl: B«n Goethe degillm elbet, diyor. Ama onnn tojundan «.yv laMHrlm. Ş«yle uakça Mr akraban. Goethe'ye benzetilen yanlan, önce, erken dehasıdır. Buddenbrookiar öyle her babayiğitin ylrml ikl yasında yazacafı roman değlldlr. Görünüşte kişisel ve yersel bir aile romanı olan Buddenbrookiar bütün lnsanlar lçin ve her zaman içln geçerti dertn bir boyut tasır. Tonlo Kröger, Venedikte ölüra, SiMrli DB|. yine erken gençliğinln dünyayı şaşırtıp bUyüleyen yapıtlandır. Goethe İle ortak yanı zengin teşbihleTidir. Dlle özenldir. Alman Kültür btrtklmlne kökten bağlıhfıdır. Çesitü gellsmeler lçinde d* hep kendl ve aynı kalabilen kişiliğidlr. O. dünyayı ve dolayısıyla roman kişilerini, Olempiyen bir uzaklıktan gözlemleyen bilge bir seyircidir. Genel olarak onlann dramına. yazgılanna katılmaz. Dısardan anlatır. Çağdaş yazarlann ve elestirroenlerin, belki d« bir kısım okurlann, addma giden de budur. Onu •evmeyenlerin gttrüne hep Mkası batar, kültürü batar, lronlsl batar, aynntı zenglnligl batar. Aransa taransa, dünyada Thomasia Helnrlcb Mann kadar aı benzesen kardeşler guç bulunur. Ülkemizde daha çok, anısı Emila Janningsin fUçlü oyununa ve Marlene Dietricb'in güzel bacaklanna bağlanan Şehvet Kurbanı (Professor Unrat) adlı romanı Ut ta Boyalı Yumurtalar Evi BOYALI YUMtTRTALAR EVİ SABAH AÇTI SALKIMLAR KEPENGÎNÎ, ÎÇtNDE ÇINGIRAK B A Ş U BaYîfUZLAR BÜYÜK BÎR GÖKYÜZÜ HEVENGÎ. BENSE TANRI GÎBÎ, DEĞÎŞMİYORUM, DONMUS KALMIŞIM GOZLERÎ AÇIK TONTDMDA, BENtM NEMSÎN DOĞA. DTTVARIK Ü8TÜNE ÇtKMIŞ BASAÇTJC DAR GÖL0EY1! BAKIP TÎTRtYOR 8OKAĞIN TOPLABDAMARI SARMAŞI&, ACILAR BELKt DE BOŞUNA, SANKİ Btttl KONTJŞÜYOR USTTIiCA, ARI AYAGI GÎBÎ, TAN YAFRAĞI GÎBÎ, AVTTTÜYOR B E N t DÖKDÜR BENÎ KATIRTmNAKLARINİ OMUZLARINA GÜVERCÎNİN (UÇLARI SÎVRÎ ÇOBAN KEPENEĞÎ) YAGMÜKLARA DÖNDÜR ÖGLEYÎN, 8AATTJ DÜVARA, DENÎZ ATTNA, ÇÎÇEK SATAN AMA IOZIN ELİNE D O N D O B . BÖGÜRTLENE DONDÜR. •1 Edebıyat i MeBh Cevdet ANBAY Dergiler,. Dergiler.. T u ayUnnda, edebiyat ha yatı yavaçlar; tatilde olanlar olcumaya daha çok vakıt ayıracak sanılırsa da kitap sa tıslan iyıce düşer. Bu arada baa dergıier tatüe gırer. Çık masıru sürdüıen dergüerde i«e yarayacak yazüann, akılaa kalacak yaratı ürünierinın sayısı azaiır. Temmıu ayı derpleri bu durumu bu yü üa dogruluyordu. Varlık'ta Atillâ tlhan, «Yam yam Kadmlar Var&agı» adlı şiinyle yapraacıüı bir ükellıkyabansılık havası içinde, tekraTİamaktan çok boşlandı£ı bir temayı, cmaeUiji ı^lıyordu. Şurın hiç degila* Halk Edebıyau kaynağından iyı yararlandotını, örnek tut tuğu varsagı türünün özeUıklerıne bır noktada yakJaştığuu belirtmek gerekir. O nok tayı Puat KöprülU »öyle açık lamıstı: «Varsagılann biraa kaba, erkek bir lisanla ve da Ji bır eda ile yazümaaı şart tır.» Şiirin bir dörtlüğü »öyle: «Tımak uzatnuslar elleri pençe / Ucundan kaa damlar gündtiz gece / Eüne degmesınden »ırtı üşür / Ok#aüılar tnı ayn lşkence». Aynı dergide Sermet Sami Uysal Parista tanıstı£ı aanatçüarla ilgili kınkdökuk anılarını sıralıyor: Simone de Beauvoir'a yapıtı ıçuı cAkıüı uslu kızlann aıu larına bayılınm» detniş! Juliette Greco kendisi içın «Yamandır benım Türk dosturtı» demiş! Bakalım Uysal Dogu Dılleri Okulu hocalarının yemeğınde görüştuŞü ve «Ataturk'Un başına büyuk paralar koydujjuunu sdyledıği «Türkiyeli Kürt Hoca» Kâmuran Bedirhan'la ilgılı anılaruu sırası gelince oasıl anlatacak? Orhan Kemal ölümüyle so nuçlanan BulgarısUm yolculugunda, babaannesının Orhamyede 93 Harbı C1877) üe baslayan seıüvemnden yola çıkacak bir romanın hazırüklarıyla uğraşmıştı. Bu yapıtla ilgili tasarüannı genış bıçimde Fikret Otyaın'ın Arkadaşım Orhan Kemal Ve Mektuplan adlı kıubından öfreniyoruz. Romanın başlangıç sayfalarına Militan dergısinde yer verilmış. Der gide Nilıat Behram'ın Ona Dogru Koşmak lçin adlı bır şüri de var. Behram, uzun soluklu bır şiirı bır anatema ile birlıkte ustaca yürütüyor. Ideolojıyle lırizmi birleştiriyor. Toplum sorunuyla duy guya ıç ıçe yer verebıliyor. Mehmet Bayrak'ın Tufeklıler (Umit Kaftancıoglunun romanı) içın mcelemesi ise kitabı yalnız konusuyla ele alarak edebıyat ürününe gaze te haben gıbi yaklaşmış olu yor. Değerlendirmelen de kiışe yargılara, sloganlara faz laca dayanıyor. Birikım'de Can Yücel'in Baiıarla ülum Koşmalan ad lı bır dizı şiiri var. Alaycı, atak bır anlatımla yer yer doğaya, anılara, toplumsal eleştınye yer verilmıs. Erol Çaııkayanın Şanlı Hazıran şiin, Cemal Sureya'nın bır yargısını doğrulayacak niteliltte. Sureya, Çağdaş Dunya ve Türk Şıiri adlı açıkoturum ua. (MüUyet, 13 temrnuz 1975) «Acaba şıirden koprnuş yeni bır sanat karşısında mı1 yız?» derruşci. Gene Biriklm de Murat Belge'nın Sosyalıst Deneme Yazmak başhklı bır yazısı var. Belge, agırbaşlı araştırıcı nıteiığıyle ınançlı mücadele adaını nitelığıni birleştıren bir yazar. Bireyın sorunlannı doğmalardan uzak, araştırıcı bakışla ele alan deneme turü üzerinde duruyor bu yazısında. Sosyalist yazarlann «genel teorik dofnılarla gündelık yaşamın gerekleri arasındaki baj lantüann kurulması» için bu yazı tüıoınden nasıl yararlanabileceğıni gbsteriyor. Türk Düi'nin temrnuz sayısı «Türk öykücülügü Ozel Sayısı» olaraît yayımlandı. 400 sayfalık kocaman bır llginç kıtap bu. Onun üzenn de gelecek haita aynca duracagım. OKURLA İLİŞKİ VE SİMONOV KENDİMİZ İÇİN SANAT YAPARIZ, AMA BAĞIMLTYIZ BAŞKALARIYLA. ONLAR OLMADAN SANAT YAPITI NIN BİTMEYECEĞİNl BİLİRİZ. ON LAR BİTİRECEK BİZİM BAŞLADIĞI MIZL SANATIN ETKİNLİĞİ, OKUR YA ZAR İLİŞKİSİNİN YAYGINLIĞI, GÖRÜLECEĞi GiBi, BİR BÜTÜNÜN PARÇALARIDm. BÜTÜNÜ KURMADAN YALNIZ O PARÇALARI İSTEMENİN ANLAMI. ELDE ETMENİN OLANAĞI YOKTUR. Kemal ÖZER Mayıı aymda fllkeınİM gelen UnlU Sovyet yaran Konstantin Simonov, gerek klşiligiyle, gerek dettadigi, sözUnü ettıfi konular1» edebiyat çevrealnde ve basında llgl yaratu. tklnci dünya savasmda ıajiamin kesin yenilfiye ugratılışının oturuncu yıldönumü bütün dünyada ve Ülkemizde »nılırken, iyl bir raslantıyla onun cBekle Beni» siiri de yeniden aranır ve okunur oldu. Yaptığı konuçmalar, Sovyetler Birliğindekl yasam ve sanat «orunlan üstüne bilgllerimizi arttırdıgı gibi, bizim için üstü hiç degilse bir süredir ktillenmiş görünen kimi konulan yeniden deşmemize yol açtı. Sanatın etkinliği, yazarın okurla yaygın ve catlıklı iliskiler kurması, bu konulann basınd» reliyor. Sanatın etklnligl konusunda alınan çeşitli tavırUr var. Kimileri böyle bir etkinlifl küçük düşürmek lçin ellerinden gelenl yapıyorlar. Yaygınlığı, çok okura ulaşmayı alttan alta bir değer kuskusuyla karsılamaya; etkin bir sanatı sıg göstermeye çalışıyorlar. Onlar* kahrsa, edebiyat da, sanat da belli bir egitim işidir. Bu eğittinin klmden »Jıriacagı sanatçının bllglsi dısındadır. Ama kitleler bu egitimin dışmda kalacağınm göre, daha doğrusu böyle olacagını varsaydıklanndan, sanatın yaygınlığı söz konusu olamaı. Sanatçıyı, kab'Jklan içinde acayip bir yaratıfc durumuna mdiren bu tavır bir çeşit insana güvensizlikten, değişme korkusundan kaynaklanmaktadır. Sanatın Insana özgülüğünü yitirmesine vannaktadır. Etkinlik konusunda bir başka tavır d» kendinl asamayan, bencil sanatçılardan geliyor. Edindiği bir yer vardır bu tür sanatçılann. Onu yitirmektea korkarlar. Etkinliğl, kitlelere ulasmayı, deferlerin yeniden seçilir ve kurulur oluşunu kendileri için sakıncalı bulduklan için, durmadan bu işin gereksiz yere zor landıgını, aslında sanatın insan yasamında, toplum yaşamınd» alacafı yeri çok büyütmemek ge rektiğini savunurlar. Sanat, bir yere kadar etldndir. Hele çajdaş toplumd* ona, taşıyamayacagı kadar önem ve değer yüklemek yarüıstır. Kimüeri de etkinligi ve okurla köklü ve yaygın ilişki kurmayı gerçekten önemserler. Bu tür iliskiler, bir ömekle önlerine çıktığında onlan etkller. Niteklm Stmonov'un bir konuşmasında dile geürdiği, okurl» arasındaki ilışkinin hem nlteliği, hem başdöndüriicü ytygınlığı kimi sanatçılanmızı haklı olarak etkiledi. «Ne güzel bir yanr okur ilişkisi» dediklerine, hatta kıskandıklanna tamk olduk. DORTU su bu kıskançlıgi olumlu btılmamak elden gelmes. Yazar okuyucu ilisklsinde vanlan aşamayı önemsemek eibette gerekir. Bu konuda her olumlu Brnek gibi Simonov örnegl de sanatın etkinliğini küçük düşürenlert, ya da onu sırurlamaya çalışanlan uyaracak, onlara kapılanlann gözlerini açacak niteliktedir. Aroa aynı Bme»t sanatın etkinliğine inananlan ds uyarmalı. Yaygın bir yazar okuı ilişkisir.ı yalnızca bir sonuç ola Onu çıkaran nedenleri, ilişkinin köke» : nınde bulunanlan araştırmalıyız. Nedir sanatçıyi omır gozünde böyıesi güvenilir, aranır kılan? Nasıl bir sanatla hak edilir bu llisld?. Bu sorulann yanıtlan yine Simonov örneğinde, onun dedikleri arasında var. Bir yanıtında ünlü yazsr, şiirlerinin »okurla senli benll bir konuşma»yı içerdigini, duygulan onlann duygulanna,O7deş olduğu için şiirlenni okuyanlann «evlerinden mektup almış gibi» olduklannı söylüyordu. Sanat oljrusuna bir v» nından aydınlık düşüren bu sözlerle aslında bir yaklaşım dile gelmektedir. Sanata, yazara, okura bir yaklaşım. «Okurla senli benli konuşmak» alabildiğine yalın, ama içten blr sanat «nlayışıdır. Kendisini tepede görmeyen, seçkinlik taslamayan. kendisml oknrlann uzagmda değil arasında sayan bir sanatçının tutumudur. Yalınlığm ve içtenüSin yanısıra »anatç» okurla özdestir. Onun duygulan, özlemleri, ülküleridir dile getirdigi. Bu yaklaşım, aynı nmanda. sanatın kaynagını lnsanın gereksinimlerinde görmektir. Sanata ge reksiniriı. Hem yazara, hem okura dönük bu çift yanlı gereksinim doğunır sanatı. Kendinüa lçin s» nat yapanz, ama bajfımlıyu baskalanyla. Onlar olmadan sanat yapıtının bitmeyeceğinl billris. emir verilen, emlre uytılan, »ma insanlann aOmuruldüğfl, sırtlanndan para kazanıldığı bır împaratorluk. önünde sonunda, göomeğe mahkumdur, diyordu. îki kardes arasındaki bu ctlık ba*kalan tarafından da körtiklendl. Ama Thomas Mann"ın 1929'da Nobeli alması sırasmda Heinrich Mann agabeytaln defterinl bellrten bir açıya geldi. Hitler heyulasj Almanya üzerine çöktince, «o»yalist Heinrich gibi, hümanist ve antifaşlst Thomas da, vatan haini sayıldılar. Ve sürgünde bulustular. Her konuda büylik ömeğinden esinlenmek merakında olan Thomas Mann, kardesl İle eekişmeler konusunda Goethe'nta Schffler hakkında söyledigl bir sözü hatırlatıyor: Goethe, Almanlar Goethe ml daha buyük, SchOter ml dlye boşnns tartışıyorlar, demlşti. Tartişacaklan yerde, ba çapta Dd adam yeUstlrdikleıi için Srfinsfinler. Yine bir gazetednin: Asıl Mann hanginlz gayüırstnn? Stı ml, kardeşlnla ml? BOrusuna şöyle cevap vermiştl: Asıl Mann, bence hanplsidir btllr mislnlz? Dotanm BdmU de yoğurup hamurtımnzdan çıkartacaği tek blr Mann. Angaje olmaktan, bir partinin hoparlörü olmaktan, buram buram kaçan Thornas Mann, Rerçek bir sanatçının,ftzgurlUgünebagh bir sanatçının ön kanılan olamaz kanısmdadır. Daha eenç yasında yazdı^ı Tonlo Kröçer'den, çu beiümö birllkte okuyalım: «Tüm yaşam. törlü sanat terahürlerinin «ensin (tSrOnfctıo kafadan çok duynlara seslenditi Icln. hnr.iuv» Idtlelerini kazanır. Ama mutlak'a tutkun eençler. her sevin valrm »ortınsal vanı Ue URİIenirler. tşte Aschenbach da. her deUkantı pibl. mutlağın pesinde idl, soranların peşinde idl.» Thomas Mann'm kendi, çizdıgi Aschenbach karakterinden çok farklı bir tutumdadır. O, ise. gerçeklerin duyusal yönünil estetik planda tespitle başlar. Sonra bu verileri kafasal bir oluşma ve olgunlaştırma aşamasından geçirip felsefl bir spekülasyona vanr. önre hazır fikirlerden hareket edip va/an vazarlara üstünlUSü belki buradan gelir. Onda varatıcı bir deha ile yaman blr tahlil yetenegi birbirini tamamlar. Yaman gözlemciliğini, ve yasamdan alınan örnekleri muhayyile ile olgunlaştınp geliştirme yeteneğin) övüncle söyle yansıtır: Bir adamı konasıırken be? dakfka dlnlevevtm. Onn Mr roman boya honuşturahilirim. Tbomas Mann'ın bir başka özelligl de, romana müzikal yapıyı, polifoniyl getlrip uygulamıs olmasıdır. KUçük yaştan berl müzfltle övür olmuş, kendi de keman calan bir burjuva çocugu oldugunu hatırlayalım. Anasının ünlü bir müzisyen olduğunu batırlayalım. ömrü boyunca kendinl yazmaya. dünva Ostündeld sanatçı misyonunu yerine getirmeye adar. Günlük vaşamı hep buna göre <lüzenlenmiştir, Ancak sürgüne gidince kaçtıSı politlkamn Torunlu Olarak da içine düşer. Amerikal'lann çaSıniısı olarak Rittigl Prtnceton Oniversitesi'ndekl hocalıgı sırasında Amprikan Radyolanndan Alman halkina nvaniar yapmava başlar. Artık Almanya'nın uyandırılışınm akfif bir erl olmuştur. Sonunda, BzgUrlügO eHnbutnm %ncait politika alamnda gerl alınabilecegini, ^ ^ anlamıştır. Nazi otznp^t altında ezllen bir taQemin îstediği kadar feülttlrril ve martfetli olsun kıpırdayamayacağmı anlamıştır. Kaba kuvvete karşı onun anlavacagı dille savasm sart olduğunu ögrenmiştir. Bir vandan. da son yapıtlanm y » maktadır. Dr. Faustns, Almanya'nm yazgısını, btr sanatçı yaşamınm simge serüveni İçinde yansıtır. PİCASSO Ressam ve Modell Daha sonra, savas sonu, ülkesine dönüşü. Sogtık karsılamsı. Onllikle aşm soldan hakaret göıiisü. Bunlan filozofça slney» ç»ker görünüp aslında lçlenlp tizülüşü. Kmlıp Ahnanva'dan Züricb'e göçtl^ü. 1955'de orada ölüsO. sıklığından soyutlayıp da yal kendlmizi birtakım etkenlerin Onlar bitirecektlr btetm BilyUk yazar kime denirT Dünva edebiyatında blr bosluğu dolgunın. «Bekle Beni» diye yazdığı nız bir takıro olanakların sınırlan tutsagı görmemız de gereksia. durana denir Kendinden orıee ve kendinden sonra. Mmsenin yana çekmek, sanatımız etkin değil mıı vakit, dile gelen kendi duygu pan.ayacagı. kendıne <fetrQ bir şeyler vapana. denir. Etll canlı, ama Çünkü sanatın niteligi dünya se, okurla kurdugu ilişki yeterinlarunızdır. Ozelin içinde geneli ölümlü insanlardan daha uzun ömUrlü Risller yaratabüene denir. ce gelişmiyorsa, nedenlerini öme gorüşümüzle belırlenir. Sorunu söylediysek, başkalan da «Bekle Thomas Mann. butün bu niteükleri kisiliŞmde taşır. ğın ülkemizde sanatın korunmasız daha da temele indınp «yaptıgı Beni» der bızirn yazdıklanmızda. Onun en çok saldınlan vanı. bııriuvazintn son t«msllclsl saoluşuna. kitleye açılan yayın or mız sanat dünya görüşümüze uy mu?» diye sorabiliriz. Ehinyılmasıdır. Ona asılan Bnrfuvazinin en eöcln romancısı yaftası öte yandan, «Bekle Beni» yal ganlarında sanata yer verilmeyi gungörüşümüz sanatı insandan ehem bir degerlendirmenin hem de bir küçümsemenln tfadesidir. nızca begenilmiş, ezberlenmls bir şine, dağıtım örgütlerinin kısıtlı ya Hbette Thomas Mann. yeüşme tarzı, egitımi eflreüsü. kültüril İle lığına, yapıtlann yeterince reklam sirgemeyl degil de tersine etkinşiir degildi. Cephedeki her askebunuva bırikiminm tipik ve seçkin bir lirünüdUr. Ne var ö , bu rin cebinde buluriması onun yal edilemeyişine ya da ttirlü çeşit ligi amaçlıyorsa, yasamı zengın nneligi onu çöken buriuvazinin en mükemmel kronikçisl olmak1 nızca başansmı vurgulamıyordu. 1 engellemelere bağlamak düpe lestirmeyi temel ahyorsa, kavtan. engellemez. Tersine. daha da güçlendirir. Hiç blr sosyallst yaAltında yatan bir gerçek vardı kl düz bir kendini aldatmadır. Bü gada insanm silâhlanndan bıri zar, burjuvazinln çöküşünü onun kadar dört bası mamur ve aj>tün bu koşullsr eibette söz konu olmayı üstleniyorsa, yaptıgımız onu önemsettiği lçin de anılmahy rıntılı bir şekılde vansıtamamıstır. dı bu şiir. «Bekle Beni» şiirinin su, ama sorun onlan aşan bir ni sanat ise bütün bunlardan uzaksa, ya dünya görüşümüzle ters Yaşamını Marksist ögretinin teorlk ve pratllt sonmlarma adadile getirdiğl gerçek, Eanat gerçe telik aorunu her şeyden önce. düsmeyi, ya da aanatınuzı değiş yan büyük düsünür ve elestirmen George Lukacs'ın Thomas Mann"l gi idi. Sanatın, bir meta haline tinneyi göze alacafız demektir. çağımızın en deterll kronikçisl sayan koca kitabını da boşlayaSanatın niteliğini araştırmak getirildiği toplumlarda giderek bilir miyizT \itirdiği işlevini, bütün insanlar İse öyle altından kalkılmayacak Dünya görüşleriyle ters düşme Gerçekçillği kendine Ödev bilen her aklı basmda tasan, Thoiçin yitirmediginl, bütün toplum boyutlar taşımıyor. Belki birta yi göze almayanlar, açık yürekle mas Mann fenomeninm önünden kayıtsızlıkla geçlp gidemes. Hele lar için geçerli bir asınmaya, çö kım koşullar sanatçıyı aşabilir, söylemeli kl, Simonov örnegi kar onu bir kalemde hiçleyemez. küntüye ugTamadığını, tara tersi, ama sanat gerçefinl kavramaâa, şısında kosullann aşılmazhgı gi | insan lçin gerekli. vazgeçilmez bir Bu adam. gflçlö eözlemdliği. eşine gittikçe aa rastlanan estebi özürler ardma bir kez daha gerçek oluşunu sürdürdüğünü gös kendi tutumunu belirleyecek seç tik titizligi, genis kültürü, entellektüel seviyesl. lnce hümuru, usta sığınıp kendini temize çıkarmayı meyi yapmada sanatçı eli kolu teriyordu. uslubu ve saflam kafa gticü ile msanhga sanılandan çofe fazla değil, kitlelere ulasacak, okurla bağlı sayılmaı. Konumuza insevler vermiştir. Gnstav Von Aschennarhnan, Tonio KrBgerlert sağlıkü ülşkiler kııracak Dir Hans Castnrp'lan. NaphtaHan, SettenberinHerl. Fells Kralian, Sanatın etkinligi, okur yazar dirgersek, diyebiliriz ki. sanatın sanatın niteliğini araştırmayı seç Adrien Leverkühnieri ile yarattıgı alem ortadadır. Bunlann bepsi, ilişkisinin yaygınlığı, görilleceğl gl etkinliğini, geniş kitlelere açılmek zorunda. Nitelik engeli avüzbinlerce okuyucunun belll alanlarda ufkunu açmış, zevklnl gebl, bir bütünün parçalandır. Bü mayı önleyen kimi engellerle ba şıimadan, başka engellerle sa Hştirmistir. sa çıkmak btrey olarak gücümütünü kurmadan yalnız o parçalan vaşmanın, giderek onlan aşma Ne olurdu, insanlan bir kalemde harcayıvermekten hoşlananistemenln anlamı, elde etmenln rün üstündedir, ama sanat yanın bir anlamı da zaten olmasa lar, daha önce o insanın yaptıklanm biraz etraflıca anlama zahgerek. olanağı yok. Hele sorunu karma rabsındaki tavnmızı saptarken metine katlansalardı. runan Heinrich Mann, ağabeytne görecelikle, daha sçık seçik. daha düz ayak bir yazardır. Gençllk yıllanndan başlayarak Fransiî natüraliat okulunun etkiainde kalnoış. erken yaşta sosyaüst görtlşe angaje olmuştur. Oyn Tbomas Mann. münzevi, bireyd, asoEval, apolitik olmakla Ovünen öegür bir estettir. Ve de titiz bir uslupçu. tki kardes, yirminci yüzyıl başJangicı Almanvasının tkl antaponist akımını kişilestirmise benzerler. Alman tarihinl Almanlı&ın yayılması ve köklesmestain bir tabiosu olarak görmek efülminde olan Thoma» Mann a karsı, Heinrich Mann; gerçege, örörHlğe değü de, sade kuvvete bel baglayan bir împaratorluk, içinde yalmz K. Ellerlnl kurutarak çıktı koridora. Oatündeki musamba onlük, kanlıydı. Tanıdı onu Beytullah. Beyas rengin çokça olduğu, ilâç kokan hnntgn^mtn koridonmda saatlerden beri aabırla bekliyordu. Fırladı yerinden. Birkaç ay içinde, yerden göğe dogTu sırtında çıkardığı seksen alü bln ton harcın yorgunlufeunu unutmuştu bacaklan. Bir umudu tasıyordu şimdi bu bacaklar. Doktora iyice yaklasu «Getirdim,» dedl, usulcacık. Yürüyordu doktor. Hizasına goldl. «Hepsınl tamamladun doktor bey.» Durdular. Kan, beyaz gomlegt de *ıçramısu. «Babamın bobregi.» dedi Beytullatı. €Tekini alacakünız ya... Parayı...» «Ver,. dedi doktor. «İki bindı degil mi?» «Ikı bın.» Vürümeye basladı doktor. Hastanenin uzun upurun koridorunda, giindüz vakti bile lambalar yanıyordu. Beytullah, avucundaki para tomarını uzattı. «Tam iki bln,» dedl. «Ne zaman ameliyat edeceksıniz babamı?» Parayı aldı doktor. Yürürken sayıyordu. «Yüz. İki yüz...» Beytullan'ın kulaklan da dlnliyordu. «İkl yüz. Üç yuz.~> Göttirü çalısmıştı, ba parayı bir an önce elde edebümek lçin. Ûç yü» Ura... Bır metre kare. ikl ton dört yüz kilogram... Metre karesl otuz liradan... Demek, on metre karelik harç taşımıştı, şu üç ytte lira karsılıfında. Ya ikl btn lira karşılığında? Altı yüz altmış altl ton?.. Doktorun dudaklannda, paranın sayısı »ürüyordu. «Bs yü«. Altı yüz.» Beytuİlah'ın gozleri. doktora takılıyken birisme çarptı. Gertled! biraz. Sonra kostu korkuyla. Doktor, seki» yüz elli'ye gelmiştl. AMELE «Hepeinl geUrdlrn.» dedl. «Tamam iki bin.» Beytuİlah'ın blldiğl; babaaının ameliyatı lçin doktorun Utedigi su ikl bin Ilrayı, n» füçlüklerle kasandıfıydı. Ama o , paranın sayılması bitince, bu hastaneden nasıl çıkacağuu, nasıl oraya buraya koşturacagını büemlyordu henüz. Hel* üç • bes ^un sonra meyhaneye gideceğlnl, bir köşeye oturup açtardığı sarabı lçerken, neler düşünecefinl hiç bilmiyordu. Hattâ içkinin sonunda. harçil tenekeleri omuzuna vurur vurmac, tk yedinct kata nasıl kosturacagmı düsünürken, gozlerinin önünde, hep babasının lltihaplı. birkaç TÜZ gramlık böbregi olacaktı. tşte o zaman gözlerinden birkaç damla vaş akacak. Çevresindekilere belll etmemek için, güneşten solmuş. kireçle yan mıs Römleğiyle yaşi silecekti. Bir süre hiç bir sey dfisünmeden kalakalacaktı. Sonra taze bir korkuyla başını sallıyacaktı. Gene çiçeksiz. sevdasız. vazın sıcatında serin, kısın soğuğunda sıcak bir yerln. ekmekle etin uzlasmaz kinlertne umut resertmekten vazgeçip tonlarca harcı ve birkaç yü* rrarahk Utihaplı btba böbreğinl düsünmeye baslıyacaktı. «Bln VÜB. Bln ikl yüz. Doktor <turdu. GÖEİeıirü parali ellerinden kaydırdı «Bakanlıktan da van geldı mi?» cEvet, efendim.» dedi. vanlannı gelmış olan «Bakanlık da onaylamıs» «Dçak biletleri?» «Emredersenîz nemen aldırtırun.» «Paristen vollamamışlar mı? Brams öyle söylemiştl.» «Btleö SU alacakmtssınıa. Para, kongre «ırasında Sdeneeekmls.» «Dekan bey yerlndeler mi?» «Evet efendim.» Yürümeye btşiadı doktor. OsttindeH kan lekelerine baktı Ukin. Sonra, elindeki paraları sayacağı sıra Beytullah*ı gftrdü. «Bin iki vüz'de kalındı doktor bey,» dedi Beytullah gülümslyerek • Btn Uç yüz. Bin üç yüz eUl. Şimdi de eimikler basladı.» «Onluk, ylrmiHk yoktur beylm. Sonu hep elliliktir.» «Bin dört yüz. Bin dört vüz elll.» Beytullah*m vtlreğl. babasına karsı oğulluk görevin) vapabilmls oldugundan, sevinç kanaüıydı. îkin bin lirayı trulmuştu işte. Doktor sayıyordu bile. Hem de sonuna gelmek üzerevdi saymaniB. Demek babası, çoluk çocuğuyla kaldıklan odalannda, şece giindüz demeden sancıdan kıvranmıyacaktı. Nice seîerberlikier görmüş. nice düs mana kurşun sıkraış, tutsak edümiş, ama hiç ağlamamış babasını, şu bir kaç yüz gramlık bir böbrek aglatamıyacaktı artık. «Bin sekiz yüz. Bin sekiz yüz elli..» Bnierinl ovuşturarak birbirlne sevdirdl Bevtullah. Az sonra tM bin diyecektl doktor. Elleri, Uç • bes gün sonrakl elleri bambaşka olacaklardı ama. Uzatacak kolunun birisinl. Cekecek önüne, boşalmış şarap şisesinl. Şlsenln vanıba$mda, düşflrdügtl bir leblebivl eörecek. Dzun uzun bakarak leblebiye. Gözleri ıslanacak ansızın. Sular vuvarlanın kavmadat, vanaklanna doSru. sisevi ttülrtıno leMebtniu flzerine bırakacak. Mareın vard'.Srı koraman eliyle bastıracak sişeve. Leblebı ezildi esileeek... Sonra kRİrtıracaK ««<«»vi İPblebinin Ozerlnden. E*ilecek Sne dofru. Gözlerine sıSmayan vaslar «nrvsrianrnava başlamıs olacak. Şu sisev«. su !fhi»«Mve b«k, diveeete kendl kendine. Blr tnsaat ho>1eslyse eger. babamın bobrrŞI leblehi gibt duruvor vamnda. Mey Bekir YILDIZ hanede oünıyacak ansızın. Harç taşıdığı lnşaatîarın 8nünden geçeoek. Duracak ksrM lannda. Kendisini hiç tammak tstemiyen insanlar görecek, balkonlarda. penrerelerde. karfl önierinde. Alfmıs ton.. tltd vüa elli ton... BelM de taşidıklanmın tonlamt yarım mllvon tonu b'ilmustur diverek *1lerl ceplertade yürUrkcn. Ya babamın vüz, yüz elli gramlık böbregl... Taşman tonlarca harca karşılık, seveivle, lcolavca uzanmıvan lann elleri.. Yeniden siseye ve leblebive dönecek düsünceleH. Şi?eve. Ieb!eb1ve bakacak uzun uzun. tstr çy ?»»hlehi fcndar bir böbrek... Leblebl ksdar bile deSildir. verden efi*e dofrru cektiSitn harclarm vanında. Kum.. Kum tanesi be!H. Ri<!evp ura. naoak ppnp. A'ttan vukanva doŞru sivrüpn si>«ye hakarak. Calıstıgı insaatlann temeHni dti"=flnec?iî simsekten htzlı. Bilrün a5ırlı&ı ceken. vtiVrienen ama hep altta kalan temeli, tpmeTlerln hikmetinl anlamaya baslıvacak vavas yavas. Belki de bımdan ötürü şi=pnin «RHinrlekl sivrili&e dtisman olacak. Siîpvi tam ters eevirpceŞl, sivrl verinl alta dflsftrmpve niveticnirkPn. leblebive takılacak sözlerl. Elini ırzataeak. Alıp agnna gStOrepeffi sıra. babasınm bfibreSinl viv»cekrnis eibl olacak. Yırtık, soleun cekfltlnm, su delftanhlann çiçek. mendil kovduklan rpbiı leblebivl bır^kafak. «Bfn dnkue vtlz... Sin doktiî vQz elli...» «tkl bin..j "Kvpt iki btn evladım,» dedl doktor. «Babamın am»Hvatını yatjacaksınız artık. rtpşi] rn) rtoktor bev?» Detanm kanısı nptinp eelmi^lerdl Doktor pars'an. kan «nrramiş bevaz gîirnipsi. nin cphfno sotni'^'irdu Kaoıvi actı. îçerlve girereŞI «nra. B TtnFTh'a döndü < «Az 8nre amelivat ettigim babandı,» dedl. «Bajın saŞolsun...»
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle