08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ÎKÎ VJUM.HU 10 Temmuz 1976 Kimlerin Temsilcisi ürklye'de, Ticaret ve Sanayl Odalan !le Odalar Birliği yetkilileri, kurumlarının özel sektör temsilcisJ olduğunu sürekli olarak belirtmekte ve görevlerinin yalnızoa ve yalnızca «Özel sektörü savunma» olduğunu, üzerinde tartışılmaz bir doğruymuş gibi ortaya koymaktadırlar. Odalann ve Odalar Birliği yetkililerinin bu savı o denll çok kez ve kesinlikle açıklanmıştır ki Hükümet yetkilileri büe bu konuda kuşku duymadan bu görünüşü gerçekmiş gibi değerlendirme yanılgısına düşmüşlerdir. Oysa, Odalann ve Odalar Birliği'#n Türkiye'de özel sektörün temsilcisi kuruluşlar olduğu san yanlış bir savdır. Bu savın yanlışlığım göstermeden önce. scrunu örneklerle ortaya koymakta yarar vardır. Odalar Birliği yetkilileri, katıldıklan ve çok Çeşitli sorunlann tartışıldığı toplantılarda, özel sektörün görüşlerini dile getirme ve savunma ahşkanlığındadırlar. Söz geliml, Odalar Birliğinin 1973 yılı faaliyet raporunda su satırlar okunmaktadır: cKamu kesiminde Ortakpazar ile ilgili bütün toplantılarda özel sektör adına iştirak edilmiş ve görüslerimiz savunulmuştur» (s. 36). «M.P.M. tarafından tertiplenen pazarlama seminerine katılınmış ve bu seminer sonunda yapılan panele katüan temsilcimiz özel sektör görüşünü dile getirmeye çalışmıştın) (s. 9). Odalar Birliği'nin 1975 yılı faaliyet raporunda da, Odalar Birliği'nin tüm dldinraelerinin özel sektörün çıkarlannı konımaya yönelik olduğu apaÇik görülmektedir. Bir küçük ömek vermefc için söz konusu rapordan şu satırlan aktarahm: «... Birliğimiz Turizm ve Tanıtma Bakanlığınca yürütülen mevzuat çahşmalanna özel sektörün görüş ve isteklerinin de ilavesini saglamak için titizlikle gayret sarfetmektedir» (s. 3132). Odalar Birliği yönetim kurulu başkanlan, Odalar Birligi'nin «Hür teşebbüsnün temsilcisi olduğunu, her fırsatta bıkmadan yinelemektedirler. T OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Ticaret ve Sanayi Odalan Doç. Dr. M. Zafer ÜSKÜL Eskişehir Î.T.ÎJL ötretim Üyesi temsil eden kuruluşlar olmadıklannı ve olamayacaklannı kanıtlamak için bu kuruluşlann hukuksal niteliğini araştırmak gerekir. Odalar ve Odalar Birliği, 5590 sayılı kuruluş yasalanna göre, «Tüzel kişiliği haiz ve meslekî teşekkül mahiyetinde kamu kurumlandın». Yani, bu kuruluşlar hem kamu tüzel kişiliği olan kuruluşlardır hem de kamu kurumlandır. Bu kuruluşlar, 1961 Anayasasının 122. maddesinde sözü edilen kamu kurumu niteliğındeki meslek kuruluşlanndandır. Ticaret ve Sanayi Odalan ile Odalar Birl!ği'nin kamu tüzel kişiligine sahip olmalannın kanıtlan şöyle sıralanabilir: I. Bu kuruluşlar tacir ve sanfvicilerin îstekleriyle değil yasayla kurulmuşlardır. II. Bu kuruluşlar kamu yarannı amaçlamaktadırlar. III. Bu kuruluşlar kamu hukukundan doğan bazı güç ve yetkilere sahiptirler. IV. Bu kuruluşlar kamu hizmeti görmektedirler. V. Bu kuruluşlara üye olma ilgililerin lsteklerine bağlı değil zorunludur. Gorüldüğu gibi, Ticaret ve Sanayi Odalan ile Odalar Birliği özel hukuk tüzel kişilerinden tümüyle ayrılmakta, kamu kesimi içinde yer slmaktadırlar. Kamu tüzel Mşiliğine sahip olmalannın yanında, Ticaret ve Sanayi Odalan ile Odalar Birliği, kamu kurumlannın a.. ırdedici niteliklerini de taşımaktadırlar: Bu kuruluşlar kişileştirümiş belirli kamu hizmeti gören, karnu tüzel kişiliğine sahip, özerk yerinden yönetim kuruluşlandır. Kısaca, Ticaret ve Sanayi Odalan ile Odalar Birliği, merkezi ldare içinde yer almamakla birlikte idare bütününürı bir parçasım olusturan, Devletin yürtitmesi gereken bazı kamu htzmetlerini yerine getiren kamu kurumlandır. Anayasa Mahkemesinin de konuya ilişkin tüm kararlan bu doğrultudadır. Gerçekten, bu kuruluşlana Ticaret Bakanhğıyle sık sıfc görev alışverişi yaptıgı bilinmektedir. ömeğin, özel sektöre ilişkin yatınm v« Ticaret ve Sanayi Odalarının özel sektörcü tutumu Odalar Birliğininkinden farklı değildir. Hükümet yetküüerinin de odalan ve Odalar Birliği"ni özel sektör temsilcisi olarak değerlendirme yanılgısına düştüklerini iki küçtik örnekle somutlaştıralım: Eski Başbakanlardan Ferit Melen, Odalar Birliğinin 27. Genel Kurulu'na yolladığı mesajda, Genel Kurulu «Türk hür teşebbüsü camiasının önemli toplantısı» olarak nitelemiştir (1). Eski Ticaret Bakanlarından Naim Talu ise, «Odalan ve Odalar Birliğini özel sektörü gereği gibi temsil eden kuruluşlar olarak» gördüğünü belirtmiştir. Bu yanılgıya, taralsız görünen bazı yazar • yorumcular da düşmektedirler. Bu görünüş, yani Ticaret ve Sanayi Odalan ile Odalar Birligi'nin özel sektörü temsil eden kuruluşlar olduğu görünüşü, tam bir yanılgıdır. sanayici kotalannın dağıtımı görevi 1958 yılında Ticaret Bakanlığından Odalar Birliğine aktanlmış, 1971 yılında ise Ticaret Bakanlığı bu görevi geri «lmîstır. Son olarak, Ticaret Sicili Gazetesini çıkarma yetkisi Odalar Birliğinden Ticaret Bak&nlığına aktanlmıştır. Odalar ve Odalar Birliği, üyelerine özel hizmetler götürmek için değil, kendilerine verilmiş kamu hizmetlerini yerine getirmek için kuruîmuşlardır. Ticaret Te Sanayi Odalan ile Odalar Birliği, yukanda açıklanan nedenlerle, hukuksal nitelikleri gereği özel sektörün temsilcisi olamazlar. Üyeliğe İlişkin nedenler: Ticaret ve Sanayi Odalan ile Odalar Birliği, üyelerinin nitelikleri gereği de özel sektör temsilcisi olamazlar. Gerçekten, bu kuruluşlara Oye olraak torunda kalanlar yalnızca özel kesimde yer alan tacir ve sanayiciler değildir. 5590 sayılı yasa, odalara üye olma Eorunluğu koyarken, kamu kuruluşîanyle özel kişi ya da kuruluşlar arasmda bir aynm yapmamıştır. 5590 sayılı yasada belirlenen tacir ve sanayici niteliği taşıyan gerçek kişiler ve özel hukuk tüzel Jdşlleri gfbl kamu kuruluşlan da odalara üye olmak zorundadır. Yani, odalar yalnızca özel Ticaret ve Sanayi kesiminin değil fakat Ticaret ve Sanayi kesiminin bütününün örgütü olarak kurulm"Eklemek gerekir ki, kamu kunıluşlan odalara özel kisi ve kuruluşlarla eşit koşullarda Uye olmaktadırlar. Yükumlülükleri ve haklan arasında hiç bir aynm yoktur. Odalar ve Odalar Birliği, yalnızca özel kesime hizmet götürmekle yetinemezler. Mali nedenler. Odalann ve Odalar Birliği'nin gelir ksynaklanna göz atıldığında da görülecektir ki bu kuruluşlar özel sektörün temsilcisi olarak kurulmaımşlardır. Odalann gelir kaynaklan, kayıt ücreti, yıllık «idat, munzam aidat, yapılan hizmetler karşılığı alman ücretler, vesika harçları, misil zamlan, para cezalan. yayın gelirleri, iştirakler kân bağışlar ve yardımlar, türlü gelirlerdir. Bu kaynaklardan aağlanan gelirlerin büyük bölümü kamu gellrleridir. Kayıt ücreti. yıllık aidat. Riunzam «İdat, Ocretîer, çeşîtli harçlar kamu kaynaklanndan aağlanan gelirlerdir. Kamu kaynaklanndan sağlanan gelirler. Anayasanın 61. maddesi lçine girmektedlr. Kısaca belirtmek gerekirse, odalann gelirlerinln çok büyük bir bölümü kamu kaynaklanndan sağlanan kamu gelirleridir. Odalar Birliği'nin gelirleri de, büyük ölçüde odalann verdiği ödentilerden ve Birliğin yaptığı hizmetler fcarşılıfı alman ücretlerden sağlanmaktadır. Yani Odalar Birlifi'nin gelirlerinin çok büyUk bölürnu kamu kaynaklanndan sağlanan kamu gelirleridir. Ticaret ve Sanayi Odalan, gelirlerinin btlyilk bölümünü olusturan kayıt ücreti, yıllık aidat ve munzam aidatı yaln^z özel sektör içinde yer alan Oyelerinden almamakta, bu ödentileri Oua üyesi kamu kuruluşlan da vermektedirler. öte yandan, Odalar ve Oda!ar Birii*i, bazı hizmetler yapmakta. bunlann karşılığında da Ocret almaktadırlar. B1J hizmetler kamu hi?metleridir ve Odalar ya da Odalar Birligince yapılmasaydı merkezl idareye baglı kunıluşlarca yapılacaktı. Bunun sonucunda da bu hizmetler karşılığı alınan ücretleri merkezi idareye bağlı kuruluşlar alacaklardı. Gerçekten de. Odalar Birliğinden Ticaret Bakanlıgma aktanldıgını belirttiğimfK bazı görevlerin yerine getirilmesfnden elde edilen gelirler artık merkezi idarenin kasasma girmektedir. Bu nedenle de. Odalar Birliği önemli ölçüde gelir kaybına uğramıştır. Kul Eğitımi ilimizde çok yaygın bir deyim vardır, çoğu zaman kulağımıza çaJınır: Kulun kölen olayım. Birlikte ve yanyana kullanılır ama, fcul ile köle arasında derin ayınm bulunmaktadır. Tarihin esld çağlarında kölelik düzeni olıısturuvordu toplumlan... Köle, alınan satılan bir maldı. Kadın ve erkek köleler. her tür hizmete kosulur, efendiler yan^rellp keyiflerine bakar. esemenliklerini sfirdiirürlerdi. Toplnmıın flreticl emekçi kesimiydJ köleler.. Kul. köledeo lümüyle arndır. Islâm toplumlanna, öncelikle Osmanlı Devletine özgfl bir olaydır kulluk . Knl. kökrninde her toplum katından celebilir. tster köle olsun. ister sava? esiri. ister kövlü, ister soylu. ister Hıristiyan kökenli. İster Müsliiman: kisi bir kez toplumdan derilip devsirilip örsüte alındı mı. eğitilip yetiştirildi ml. kul olur; Seriat devletinin hizmetindedir artık . Kul. köle değildir. Çoeıı devlet hizmetinde viikselmiş kapıkııllarının köleleri vardır. Kadından Irul olmaz. Kadın, köle olabiUr; »ma kul olamaz. Kul, devlet hizmeti için yetlştirilen erkektir. Osmanlı Devletinin bir döneminde, yoksul köylü çocuklanna knllnk volunda büvfik ve parlak gelecekler açılmıstır. Toksul kövlü çocuklan. mülkün ber vanmdan toplanmı?. oraklarda eğitilmiş. Sırütlerde yetiştirilmiş. Seriat devletinin kapıkuUuğunda şartlanarak, devletln üst düzeTİprine deçin tırmanmışlardır. Osmanlı ve tslâm'da kul. «vapma» blr smıftı. Çünkfl tnplumsal kökrninden bopanlmıs. derlenmls. devşlrilmisti. Din ve devlet uçrnna. vönptimde eörev alma amacıvla eçitllmişti. Kullar. Osmanlı Oevletinin askerctl ve siyasal kadrnlannı oluşluruvorlardı. O şiinlerden bu yana, uzun nllar. vflz vıllar çeçmistir. Ama Atatürk Türkiye'sinde. Cumhuriyet Devletinin tkincl Dünya Savaşı ertesinde. kul eğitimi veniden canlandınlmıştır. Birbiri ardmdan mantar eibi çocalan tmam Hatip Oknllannda, bu okullara vardım derneklerinde. vatılı krınımlannds, kamplannda: Anadolu'nun voksul kövlü çocuklan Seriat devletine hizmet volunda veHstirilmektedir. Kent okullarma yazılma olanaği hıılunmavan vetenekll faldr küçükler Içln tek viilnelme kapısı. seriat ötTPtlmlnln olanaklardır. Daha p^k kficfik »aştar' toplnmsal kökeninHen kopanlıp, çağdışı öğretimin ocaklanna kapatılan çocuklar, Seriat devletinin kapılrullan kadrosunn varatmak amacıvla yetiştirilmektedir. Bu siyasal kadronun. üniversitelere. emniyet örgütlerine, Harp Okullanna. Idareve sızdırüması ve aktarıhnssı Türkiye'de yeni btr asamadır. • Kul, köle depildir; ama özgür de değildir. Ozgür İnsan, özgür düşünmenin araçlanna «ahip kişi demektlr. Ancak bilim eğitirainden eeçmiş çocuk. buyfidükce lstek ve Istemlerinl özgürce yoğunlaştırabilecektir. HIÇMT olanati ve »eçeneğl bolunmayan yoksul köv çocnklannm kficük bevinlerlni yıkayıp çitileyen. ve robottar vetistlren blr Sjrretim sisteminin Devlet Harinesi desteçivle vürütfllmesi, demokrasiye temelinden aytandır. Ku! öğretiminin çağdaş demnkrasl ve Bzgflrlflkle en kuçük bir ilişkisi voktur Ama ülkemizde «tarşana kaç tazıya tut» politikası utcTjlanmaktadır. Hem Şertat devletinin siyasal kadrolan Millî Eğitim Bakanlıfcı olanakianndan vararlanarak vettstirUmekt*. bem de Türk Cexa Kanunu'nun 163'ünc6 maddesine »Bre savcılir rilns»>l dev't akım'annı sürdOren kişilrr peşinde koştvnılmakta... Bu anlamsıa çapraz. filkemirde rUdr 6x{ttrliiğfiııüıı tasıtlanman yolonda kullanılmakta.. Eğer Anayasa*ya ve Cumhurfyerin lartkUlc flkeslne arulmak Isteniyorsa; İlk Iş, bütün tmamHatlp Okullannı. çaedas bilim ynvalan nltelicine dnnüstünnpktir. Tetenekll yoksul cocaklar, bnralarda çafdas bilim egitimlnden eeçirillr ve sonra: HaydJ çocufnm, denlr, şimdi lstersen Harp Okula •mavına çir, lstersen Onlverslte, lstersen Teknlh Üniversite... Ama bütün bunlan cantn çekmlyor da, Imam olmak istiyorsan; kuşkusnc sonuna dek fizçflrsün, keyfİD blllr. Köylerdea toplanan küçük yoksullan, vahlı pansivonlarda, molla demeklerlnde, özel kamplarda devsirme nnulüyle yetiştinnek cinayettir, eeçmls çaglarda eecerli vfintemlerl çağdaş Türklye'de canlandırtnaktır. Bn CSrerlml seabest bıraklıKUn sonra çocuklann peşinden 1631e kosmak ve bovusturmak, bir ayn şaşkınlık föstertsl sayüraa D Sonuç Görülmektedir kl, hanji açıdan bakılırsa bakılsın, Ticaret ve Sanayi Odalan ile Odalar Birligi'nin özel sektörü temsil eden kııruluslar olduğu savı tam bir yanılgıdır. Yürürlükteki yasal düzenlemeler çerçevesinde. Odalar ve Odnlar Birliği özel sektBrün temsilcisi, örgütü değildirler ve olamazlar. özel sektörü, olsa olsa. tş Adamlan Derneği ya da îşverenler Sendikalan temsil edebilir. Ticaret Te Sanayi Odalan ile Odalar Birliği, meslek hizmetlerinl görmek, meslek ahlât ve dayanısmasını korumak, ticaret ve sanavinin genel yararlara uygun olarak gelismesine çalışmak ve bu amaçlarla merkezi idarenin vereceği lşleri yapmak üzere kurulmuş kuruluşlardır. Bütün bu gerçekler karşısında, Tiearet ve Sanayi Odalan ile Odalar Birliği yetkilileri, bu ktruluslann özel sektör örgütleri olduğunu söylediklerinde, Devlet parasıyle özel sektörcülülc yapmakta ve kurumlannı amaçlarından saptırmakta değil midirler? Odalar ve Odalar Birlifrini özel sektör temsilcisi olarak değerlendirirken, Hükümet yetkilileri yasalara apaçık aykın bir durumun sürdürülmeslne göz yummuş olmamakta mıdırlar? Neden Temsilci Değildir? Hukuksal nedenler: Ticaret ve Sanayi Odalan ve Odalar Birligi'nin neden özel sektörü (1) Bkz.: TürkİTf Ticaret Odalan, Sanayi Odalan ve Ticaret Borsalan BlrUği XXVII Genel Karulu, /Uıkarm, 1972. s. 27 Bay Erdem'e Bir Uyan... OKTAY AKBAL Evet Hayır Bir Olgu'yu Kavrayabilmek pnsanlan yaşadıklan ortam| dan, çevrelerinden soyutlayarak duşUnmek ne derece olanaksızsa, sanınm yaşanılan orta mı, çevreyi (yani mekânı) insandan soyutlayarak düşünüp kavrayabilmek de o denli olanaksız. Niçin aöyledim aimdl bu sozleri? Galiba Lefebvre'dl, çağımıza «kenUeanM çagı» diyordu bir y a n sında. " <»•>•?*: DoğruKenüerin, kent yaşamının, günümüzde bütün insanlık için en güncel sorun olduğu elbetta su götürmez. ömeğin, hangi ortamda yaşarsa yaşasın, uğraşı ne olursa olsun, kent olgusuna kayıt sız kalabilecek bir kişi düşünülebi lir mi şu an? Sanmam. Hani, bu kentleşme olgusuyle öylesine haşır nesır olmuşuz ki, artık köy kavramını bile kent sözcüğünden ayn tasarlayamıyoruz, «KÖYKENT» diye bir yeni terim yarat mağa çalışi7oruz. îşte altsnı çizmek lstediğim soru bu; neredeyse geometrik diziy le büyüyüp duran, çok boyutlu, çok bilinmiyenll, ama güçlü, göz le görülebüen ama kavranılamıyan, fakat her geçen gün de biraz daha önem îraranan, hemen hemen hepimizin sabahtan akşama konusup durduğu, kent dediğimiz bu korkunç dev acaba nedir? Na sıl kavrayabiliriz bunu? Kim kav rayabilir? Benl asü şaşırtan da, bir türlü yanıtlayamadığım bu sorunun herkesçe çok basit bir soruymuş gibi karşılanması. Bakıyorum da, herkes kent olgusunu doğru ola rak kavrayabildiği savında. Herkes (bir an için, kentbUim diye bir bilim dalı olduğunu varsaysak), kentbilimci! Bence, kentlerin, içinde yaşayan insanlardan soyutlanarak kavranabilmesi olanaksızdır. Kent, ben ce bir lnsandır, bir kişidir, İçinde yaşayan insanlann kişiliklerinin tıpkısı bir kişiliğe sahip blr insan, bir canlıdır. Oysa bugünkü bilgimizle en az kavrayabildiğimiz şey gene insandır. Ömeğin, mevcut bilgilerimizle doğaya egemenizdir de, insana değil. trran, hâlâ karmasıktır, çö zümlenemiyendir, en bilüımeyendir. İnsanı kavramak savındaki bütün bilgi dallan, araştırma yön temleri, her gün kılık değiştirip durmaktadırlar. öyleyse... însanı kavrayamayan bu bilgilerle, kent leri doğru kavrayabilmek mümkün mü? Nitekim, kent olgusunu bir mekanik olgu gibi düşünen bil Ki disiplinleriyle, kentlerimizi nasıl ele aldığımız, ne durumlara soktuğumuz apaçık önümüzde. Attila Ilhan, geçenlerde yaptığı bir konuşmada, Türk toplumu irrasyoneldir, kömpüter rasyoneliyle tanımlanamaz diyordu. Ömeğin, Kurtuluş Savaşı önce ephe iktidarı ekime kadar sürerse, hele ekimden sonra da işbaşında kalırsa... önce böyle bir şey olabiür mi? Böylesine derme çatma bir hükümet, uçan, kaçan, kayan dört oyla çoğunlukta bulunan bu karmakanşık iktidar bir kaç ay daha ayakta kalabilecek güçte midir? Burası çok kuşkulu .. Türkeş'in bir j'ana, Erbekan'ın beşkâ bir yana, Dereirel'inse iyikötü kendince bir dengeye doğru çektiği bir garip yönetimle karşı karşıyayız. Aşırı duygular, asm hesaplar, hesaplaşmalar, gizli pazarlıklar, neler neler!... C <KENT. BENCE BİR İNSANDIR, BİR KiŞİDİR. ÎÇ1NDE YAŞAYAN İNSANLARIN KİŞİLİKLERİNİN TIPKISI BİR KÎŞİLÎĞE SAHİP BİR İNSAN, BİR CANLIDIR O> Demirtaş CE sinde, mevcut kosulltr gözöndne alındığı caman, hiç bir kompüter, Mustafa Kemal hareketinin başanya ulaşacağını söyleyemerdi, diyordu. Sanınm Attila tlhan' ın burada asü belirtmek istedigi, insan toplumlarının öyle aritmetiksel disiplinlerle tanımlanarrtıyacağı gerçeğidir. Bence, yalnıs Türk toplumu değil, her toplum bir anlamda irrasyoneldir. Daha doğrusu insanın kendisi biraz irrasyoneldif. Bu nedenle de, Dinlerce yıldır süregelen bütün uğraslara karsın, gene de geçerli bir insan bilim kurulamamıştır. Ve her gün insanla ilgili yeni bir bilim dalı tUretilmektedir. Ama öte yandan da, insanı çözümlemede, insanı kavratnada en etkili uğraş, tâ başlangıcmdan bu yana hep sanatedebiyat olmuştur. Fakat her ne hikmettir bilvnmez, özellikle insan bilimci olduğunu savlayan bilimcüerce, aanatedebiyat uğraşı ısrarla bilim dışı bir uğraş olarak tammlanır, tanıtılır. Bence, en yetkili insan uzmam bilimciler; sanatçılardır, edebiyatçüardır. Bu nedenle de İnsan toplumlarını, giderek kentleri, köyleri, kavrayabilmek, tanıyabümek, çozümleyebllmek, bir aritmetiksel disiplin isi değfl, bir sanatsal tasarım işidir. ömeğin, olaylan (fenomenleri) bir sistem içine oturtmak mümkundür, ama insanı bir sistem içine oturtmak mümkün mü? Öyleyse, içinde yaşayanlarla özdeş bir kişiliğe saifip kentlerin de bir sistem içine otur tulması mümkün değildir. Bence, her an yeni bir nltelik kazanan bu canlı organizmanın sorunlannın çözümü de her gün yeni bustan yaratılmak zorundadır. Ve bu yaratma, zorunlu olarak sanatçı sezgisinden esinlenecektir, sanatçı yaratıcılığından kaynaklanacaktır. Burada bize ışık tutacak tek ilke de, insanın birlikteliği, özelliği ve örgütleşmekten, kurum yaratmaktan vazgeçemezliğidir. Bu gerçeği, kentlerimizin bugiinkü durumlanna bir edebiyatçı, bir sanatçı yaklaşımıyle baktığımız zaman, doğrusu bence açık acık görmekteyiz. Kent diye adlandırdığunız Istanbul'umuzu. Ankara'mızı, Adana'nuzı, tzmir'imizi yanm yüzyıla yaklaşan bir süredir, «şehircilik büimi» dedıkleri disipünin verilerine uygun olarak defalarca planlamış durmuşuz. Yerli plancılara güvenme Evet, MC iktidan ulusal çizgiden kopmaktadır gunden güne. . Bir takım kabadayılar öne düşmüş, Atatürk devrimine inananlan, çağdaş düşünceye, begeniye bağlı olanlan korkutmaya, sindirmeye, islerinden güçlerinden uzaklaştırmay» girismiştir. Ellerinde listeler fictidardakileri çevreleyen bu kişiler bir takım amaçlann ardındadır. Kendi kendilerine crniüiyetçi ve mukaddesatçı» adını veren bu adamlar yazdıklan yazılarla, yaptıklan konuşmalarla yülardır Atatürk devrimine yüzde yüz karşı olduklannı kamuoyu önünde kanıtlamışlardır. Ecevit hükümetinin görevi bırakmasından sonra yayınladıklan toplu bildirilerde, milliyetçi bir cephenm kurulmasnu, CHP karşısmdaki partilerin bir araya gelip cepheleşmesini önermişlerdir. Kimlerdir bunlar? Bir takım profiar, doçlar, asistanlar, sağcı çizginin en aşınsma düşmüş yazarcıklar, gazeteci taslakları, hatta devrimci öğretmen topluluklannın dışında kalmış bir takım eğitimcüer... Gazetelerde okuyoruz, Mülî Eğitim Bakanı Bay Erdem bir Danışma Kurulu kurmuş bu kişilerle... Adlannı da veriyorlar. Bir bir saymak gereksiz, kimler olduğunu bilirsiniz. öğretmen olduğu halde yülardır en aşın politikacılara taş çıkartacak yazüar yazan, devrimci, Atatürkçü kişilere, örgütlere, düşüncelere saldırmayı başlıca görev sayan kisiden, fakultelerinde en aşın sağcı anlayışlan temsil edenlere kadar hepsi var bu kurulda!... Toplanmışlar Eğitim Bakanının çevresine, akıl verecekler, yol gösterecekler, devrimcilere, Atatürkçülere nasıl kıyılır, nasü tutuculuk, gericüik, karsı devrimcilik yapüır öğretecekler... Yeni ders yıİJ basladığında Türk Bğitim dünyası alt üst olacaktır bu adamlann elinde... Tüm Eğitim MüdUrleri, yardımcüan, lise, ortaokul müdürleri, ilerici öğretmenler, hepsi hepsi ordan oraya atılacak, sürülecek, devrimcilikleri, Atatürkçülükleri, ilericUikleri burunlannaan getirilecektir. Ecevit iktidan zamanında is başına mı gelmiş, at dısan, Ecevitin Eğitim Bakanı başansmdan ötürü kutlainış mı, kov gitsinl Yetenekli, zeki, bügili bir kisi mi, sürersin uzaklara. Bilinçli bir aydın mı, türlü çileler çektirirsin. Kıyım ktyım dyorduk, bu bir şey mi? Şimdi göreceğiz kıyım nasü olurmusl Bunca zamandır az mı yazdılar, kıymak gerek daha çok. daha ağır, daha şiddetli taymak gerek diye. Bay Erdemin çevresindeki aşın sağca, karsı devrimci Mşilerden kıırulan o danışma kurulu elbette kendi açısından haklıdır. Ellerine bir fırsat geçrniş, hem de ne fırsat! Kime kızıyorlarsa, kimi düşman bellemişlerse, kimi kendi kafalanna aykın görüyorlarsa kıyarlar, ezerler, ne isterlerse onu yazarlar. Nasıl olsa sorumsuz bir danışma kuruludur bu! Yasal bir degeri yok! Hesap vermesi, yann bir yargı katmda sorguja çekilmesi olanaicsız... Biz akıl veriyoruz, biz danısmamz, Eğitim Bakanı sordu, biz de söyledik. Bize ne olanlardan, dinlemeseydi, uygulamasaydı, der, çıkarlar işin içinden... Olan, Bay Erdem'e olur. Bay Erdem de kendini bir «Bozkurt» saydığına göre demek o da kelleyi koltuğa almış girişrniş kıyıma. Ya hep ya hiç, ya MC, ya kıyım diyerek eğitim dünyamızı birbirine katmayı göze almış... Böyle kişileri çevrene danışman diye topladın mı yannların önünde hesap vermeyi de kabııl etmiş olursun. Yann uzak bir gün müdür, değil midir, orasını o kadar uzak olmayan «Yannlar» gösterir size biz«. Kayan. uçan, koşan dört oya dayanan bir iktidar ilk seçimde nasü tepe taklak olur, bütün bunlan da... Uyanrım, bir Türk vatandaşı, bir Türk yazan olarak Bay Erdem'i, «Ben de bir bozkurtum» diyen, eski şair Bay Ali Naüi Erdem'i uyarınm... TehUkeli bir yoldadır. Çevresine topladığı bu kıyımcı damsmanlarla ancak karanlık bir çıkmaza sapıhr. Sonu yoktur o yolun. Sorumluluk kendisindedir, o gözleri dönmüş aşın sağcı baylarda değildir. Yann geUvenr birden, sonra sonra, çok geç kaldıgını anlar insan... mişiz, yabancı plancılar getirtmlşiz. Almanı beğenraemişiz, Fransız'a dönmuşüz. Olmanuş, bu kes Amerikalı'ya kucak açmışız. Yaratabüdiğimiz sonuç, bir avuç beton yığını. Apartman. Bizi ezen, bizi boğan, başımıza yeni yeni dertler açan apartman dünyası. Ama Tanrıya çok şükür ki, kentiçinde bir küçüo»*: a^ııv OTalan. Gene Tannya' çok şilt Oaieşimiz bu kent canlısının, ^»eylerce ksvranamayan gizli dinamikleri, geürüen bu disiplinleri parçalamış çıkmış da, kendimiıe özgü bir oluş yaratmış. Dolmuşçuluğu biz yarattık diye övunürüz. Bu, yapımıza yabancı apartman dünyası, yalnızca dolmuşçulugu mu yaratmış ki? Örne ğin kapıcüık diye bir meslek yaratmış. Dünyanm başka ttıç bir kentinde eşi yok. Asalak, uşak karakterinde, köle, nıuhblr, d o landuıa düzeyine indirme çabainn"iiBlft kentlerin f^iMrtft bir dinamit gibi yerleştinimiş, köy kö kenli bir takım kişileri yozlaşun p duruyoruz. Bu kapıcüar, tartıcıük diye bir meslek türetmışler. Her apartmanın önünde, Avrupadan nasıl getirtildıgi bılinmez, bir tartı. Basında da kapıcüar; genç ihtiyar, çoluk çocuk, Kadın erkek. Nerede okumuştum, şimdi çıkaramıyacagını; sanınm bir Isveçlı, bir tartı çokluğuna bakmış bakmış Ha; yaüu demiş bu Türkler o kadar da ıyi beslenmıyorlar ama, kilolannı öğrenmeye de çok düşkUnler. Kapıcılann yararugı meslek, yalnız tarucılık mı? Kaçak sigara baylliği. Her apartmanın önünde bir portakal sandığı, içinde boy boy Samsunlar, Maltepe'ler... Amerlkan sigaralan... Asunda, bu tür meslekler araştınlsa, ıncelense, önümuze gerçekten çok Uginç bir tablo çıkacaktır. Her semtte lıaftanın belirli bir günü, fcapıcıhpn açık arturmaya çiKanldıgı, bir çeşit köle ücaretı şeklinae kapidlann alınıp saüldıgı, iapıcı kadınlarının hizmetçl olarak kiralandığı pazarlar kuruluyor. Oysa, aynı beylerce bir çeşit aşağılar biçimde «gecekondu manalleleri» diye nitelendirüen kentlerimizin yüzde yetmişinde böyle tablolar görmek mümkün mü? tşln bir başka ilginç yani da, kentlerimizin bu yüzde yetmişiyle uğraşmayı kendiierine asü meslek seçrnis bu beylerin, henüa daha bu kentleşme olgusunu tam kavrayamadıklannı gene kendilerinin belirtmelert Baksaruza, bu olguya ne ad vereceklerini Dile henüz daha buemiyorlaı. Kimi kent diyor, kimi şenir diyor, klmi büyük kent diyor, kimi büyük şehir diyor, kimi sağlıklı kent diyor, kimi modern kent diyor, kimi çağdaş kent diyor, idmı metropol alan diyor, Kimi met ropolis diyor. Son günlerde Avrupada da güncel olan blr terimın çevirisiyle «çıfcarctlık şehrt» dıyenler de çıkmaga başladı. Hani, bir takım yetersia, kısıı bUgilermi, bu kent olgusu karşısmda, bpkı içgüdüsel reflekslerin kendiüğindenliğiyle arada bir yineleyip duran bu «şehircıkent bilimcİDİere, «bitkisel kentçüer» demek daha doğrudur gibime geliyor. Kenti tanıyabilmek, kavrayabil mek için, yaratıa olmak gerekir, yaraöcı... Yaratmak da, yaşamak demektir. ünutmavalım. UGUR MUMCU'NUN iKiNCi BASKISI YAPILAN KiTABI SUÇLULAR VE GÜÇLÜLER • • • KJSKİKT1C1 AJANLAB MUBBtK KROPESÖRUSB KİMLÜJt. DİH7 CUNTA OYKÜUSRİ MUHT1RACILAR POLMİKAI.MLAR. ÎARUICLAR SAVJÎtLAH BELGELKRLE BÎR UKVRİ YARGILAYAN YA7.II.AR Doğan Avcıonlu'nun önsözüyle BÜTÜN KİTAPÇTLARDA TEL: TEKİN YAYtNEVİ 87 S» 89 Tekel Genel Müdürlüğünden 1 1.1583.160^7 TL. keşif bedelli Şemdinli Y.T3. evi Inşaatmın 30.6.1975 pazartesi günkU eksUtmesine lstekli çıkmadığmdan birim fiyatı esasına göre yeniden kapalı zart usulü ile eksütmeye konulmustur. Geçici teminatı 61514.81 TL.'dır. 2 Eksiltme 30.7.1975 çarşamba günü saat 11.00'de tstanbul ünkapanı'ndaki Merkez Satmalma Komisyonunda yapılacaktır. 3 Şartnamesl anüan Komisyon üe Ankara, Van Tekel BaşmüdürlÜklerinde görUlebilir ve 50, TL. karşüığmda satın alınabilir. 4 Eksiltmeye girecek olanlann 24.7.1975 günü çalısma saati bitimine kadar eksiltme şartnamesinın 5. maddesi uyannca, a) Yapı araçlan bildirisini, b) Teknik Personel Beyannamesini, c) Taahhüt Beyannamesini, Sermaye ve Kredi imkanlannı bildiren mali durum bildirisini, Bu eksiltmenln ilk ilan tarihinden sonra almmıs 79.108.01 TL.lık bir Banka referansını, d) Bayındırlık Bakanlığından almış olduklan (C) grubundan en az işin keşif bedeli kadar işin eksiltmesine girebileceklerini gösterir; MUteahhitlik karnesinhı asünı, Bir dilekçeye ekliyerek îstanbul Karaköy'deki tnşaat Şubemiz Müdürlüğüne başvurmalan ve (îhâleye Giris Belgesi) olmalan sarttır. 5 tsteklilerin; 2490 sayılı yasanın 32. ve eksiltme sartnamemizin 10. maddesine göre hazıriıyacaklan kapalı teklif zarflan ile; a) Geçici Teminat makbuzlamu, b) İhâleye giriş belgesini, c) Ticaret Odası Belgesini, d) İstekll bir ortaklık ise, aa) tdare Merkezinin bulunduğu yer mahkemesinden veya siciline kayıtlı bulunduğu Ticaret Odasından veya sair resmi bir makamdan ortaklık siciline kayıtü ve halen faaliyette olduğunu gösterir ve bu eksiltmenin ilk ilan tarihinden sonra alınmış bir belgeyi, bb) Ortaklığm sirkülert veya ortaklık adına teklift* bulunacak kimselerin bu ortaklığın vekili olduğunu gösterir noterden onanlı vekaletnameyi, thale saatinden bir saat öncesine kadar 2. maddede belirtüen Komisyona makbuz karîiiığmda vermeleri şarttrr. 6 Bu ihale İle ilgili belgelerm posta ne gönderümesl halinde geçikme ve kaybolmalar kabul edilmez. Duyurolur. (Basın: 18763) 5481 Otonuz için Soğuk Hava Cihazı AÎRCONDITION ORÎJtNAL AMERIRAN 5000 rL. MÜNiR BAYKURT 4. LEVH\n OTO SAMAYİ SlTESt CADDESİ O 21 TEL: 64 05 X2 (Cumhunyet: 5485) MALİYE MÜFETTİŞ MUAVİNLÎGÎ Giriş Sınavı Maliye reftlş Kurulunca 18Ü.1975 Pazartesi günu saat 9.30'da, Ankara ve tstanbul'da Malıye Mütetuş MuaviniığJ ginş sınavı eçılacaktır. Giriş sınavma katılabilraek için: a) Devlet Memurian Kanununun 48'inci maddesinde vazüı niteiiklere sahip olmak: b) 1.1.1975 tarininde <3ü) vaşını doldurmamış bulunmak: c) SiyasaJ Bilgiler. Hukus ve Iktısat PakiDtelenyle Iktisadl ve risarî tlimier Akademilen veya bu vasıflan aaız olduğu MUM Eğitim Bakanlığınca tasdik edıleceK Pakülte veya Yüksek Okullardan btrtnl bitlrnuş olmak: gerekir îstekluerln smav ıçln gerekl) tormaiıte ve oeipelert gösterip sınav fconulan nakkında luzumlu bilgüeri veren orosü rü. adlan geçen Faktilte ve Akademilerle Ankara tstanr>ul ve tzmlr'de bulunan Teftlş Kuru!larwdan bizzat veya mektupla saglayarak basvurma Islnl 4.8.1975 Pazartesi eünü calışroa saatinin bitimine kadar tamamlamaian lüzv.mu ılân olunur (Basınâ: 17318) 5478 VEFATLAR Kıymetli tıcalır n tutıuAtrtm mdtesekkıl cenare merjıim *Mnıiz, bir telelınlı emrinlzMtr. Cmte tlSm vc I M I n ı n H I icio ajrrı bir Ocrel alınmız, t o ı n islerini işletmtM! dervht* «<er, acı gun;.rini2i pıyla;ırız. Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu Genel Müdürlüğüne Doktor Almacaktır Kurumumuz Ankara ve Kmkkale teşkilâtında tstihdam edilmek üzere 1897 sayılı kanuna göre doktor aünacaktır. Kendüertne yan ödeme verilecek ve imkln nisbetinde kaloriferli lojman tahsis edilecektlr. TaliDlerin şahsen veya mektupla Genel MUdürlük Idarl tçler Daire Başkanlığmca müracaatlan üSn olunur. (Basın: 18939) 5487 İSLİM CtHATE İfLERİ Tel.: 47 20 06 WT : Bütün mumtleler ıjlttmjyı ait ılnak tzcre yurl Jci, yıır iıy, jurt dıjıröjrf yoriJ ccnan uMI Utılır Cııriı ttr mlnıte ımi •»••»»•»•»•••••»••••• X BANKADâN: • 1968 model 200 Up yeşfl • T M H : KrypTri'RS oto« J Telefon No 64 02 44 (Cumüuriyet: M82) •••••»»»••••••••••••» 'Cenajans: 1460) 5477
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle