02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 28 Nisan 1975 Sorunlara Bakış Cephe Hükümeti, 3. plan dönemi yatırımlarını yabancı sermaye ve dış finansmanla gerçekleştirmek istiyor A.VKARA (Cumhuriyet Bürosu) 1975 yıh ile Üçüncü Be? YUlık Kalkınma Planı döneminde öngörülen yatırımların Cephe Kükü meti tarafından dış finansraan kavnaklarına dayanılarak gerçek leştirilmek istendiği saptanmıştır. Uzmanlann karşı çıkmasma rağ men, yatırım kredilerinin büyük ölçüde Dünya Bankasından sağlanacağı bildirilmektedir. Üçüncü Beç Yıllık Kalkınma Plânı ve özellikle 1975 yıh progra mında öngörülen yatırınılann ger çekleştirilmesi yönünde çaba gösteren Cephe Hükümetinin yabaneı sermaye Ue dış finansman k a ; naklarına dayanarak bir çalışma yürüttüğü saptanmıçtır. Demirel Hükümeti Devlet Plânlama Teşkilâtına emir vererek, plan döne minde hangi yatırımların öngörul dügünün yeniden belirlenmesi ve kendilerine büdirilmesini istemistir. Ekonomik kesimlerin baskan lanna ayrı ayn hazırlatılan raporlarl» uzmanlann görüşlerini alan Demirel Hükümeti, uzmanların karşı çıkmasına rağmen. ıs rarla dış finansman kaynaklan üzerinde durmaktadır. Planda öngörülen bütün projelerin ele «hndıgı •• bunların mall portelerinm çıkanldığı bildirilirken, özellikle sona ermesine çok az miktarda finansman kay nağı gereken yatırım projelerinde bile, dış kaynaklardan yararlanüacağı belirtilmektedir. Bu projeler arasında en çok ismi geçen Afyon'da kurulması düşünülen alkoloid fabrikasıdır. Haşhaştan üretilecek de*işik mad delerin endüstrismin kurulması planlanan »lkoloid projesinde, Devlet Plânlama Teşkilâtı'nın karşı görüş açıklamasına rağmen, Dışişleri Bakanlığı'nın ısrar'.a dış finansman üzerinde durduğu, bu konuda Amerik3 Birleşik Devletleri Ue işMrUgi yapılması istenıüti re bu yönde yazışmalann yoğunlaştığı bildirilmektedir. Diğer bir proje fosfat üretimine ilişkindir. Gü'ore ile yakından ilgili bulunan ve giibrenin ham maddesini oluşturan foslat üretimini arttırmak için çalışmalar sürdürülmektedır. Ancak bu proje de kesinlik kazanınca, dış finansrnan kaynaklarmdan yarar lanılacağı bildirilmektedir. Sulama, maden, orman flrttnleri, su ürünlerl ve değişik sanayi yatınmlannda dış kredilerden yararlanılacağı belirtilirtıen, uzrnanlar «bazı projelerde dı» kaynağa ihtiyaç bulunmaktadır. Ancak, buna rağmen, hüMlmetin politikası ve tercihleri bu yönd» gelişmekte olduğundan yapacak bir şey yoktur» demektedirler. Devlet Plânlama Teşkilâtında ekonomllt kesim başkanlannca ayrı ayn hazırlanan raporlar vo değerlendirtnelerin yakında Baş bakana ve ilgili bakanlar» sunulması beklenmektedir. Akademik Yönetim ve Genç Kuşak Prof. Selçuk SOMER tDUMA Öğretim Ü7Mİ ttntverstteler »ğretlnj yapan eeattH kurulujların yıllardır çözümlenerneyen bir aorunu, lorumlu yönetim kadrosunda kimlerin bulunBiası gerektiği konusudur. Zaman zaman öğrencilerin yönetirne katılma istekleri dilt gebrilmekte, fakat geneliikle bu ıstekler bir çöcüm bulunamfidan ikinci plana itilmekte, bir müddet sonra yeniden su yüzüne çıkmaktadır. Bu konunun en genel şekiLde ele alınıp en rasyonel ve gerçekçi çözüm tarzının bulvmm»B artık kaçınılmaz bir gerek haiin» gebnlftir. Yüksek öğretijn müesaeselerindeki yfinetiA kadrolara değinmeden evvel genel olarak röneticilüteki değisim ve gelijime bir fia ıtıiması aoruna çözüm bulunmasında yardımeı olacaktır kanısındayıı. Bir Tamanlar, ySneticilikte göz&ıüııe alınan en öneznli nit^ik tecrüb* idi. YöneticUerin geniş tecrübeye aahip v« belirli bir yas sınınnı aşmıs kişiler obnaat istem) bugün değerini kaybetmiş ve genç kusakların, tecrübesiz ama bügili fcşilerin giderek yönetiei likteki anahtar noJctalara yerleştikleri görülmüstür. Nitekim bundan daha yirmi yü «vvelin» kadar elli yaşmın »ltında bulunan bir Trudemı'nun Kanada'yı, bir Giscard d'Estaingin Fransa»ı, bir Ecevit'in Türkiye'yi yönetecekleri, hem de yash ve tecrübeli muadillerine gör» daha iyi yönetecekleri olasılık dısı görülmelrte İdi. Kalbuki bugün, bu genç baş yöneticilerin etrafmdaki yönetici kadrolanıun kendilerinden daha da genç oluşu doğal kabul edilmekte, hatta arzu edilmektedir. Diğer taraftan seçmen yasının onsekize kadar indjrümesi de gene yönetimde ve yönetici seçiminde genç kuşaklara olan güvencenin artmasının bir sonucudur. Yönetici seçiminde genç kuşaklara olan güvencenin artmasının bir sonucudur. Yönetici kadrolardaki bu değişımın ve gelişimin sebepleri nelerdir? En beîli başlı sebcplerden biri bugünün gençlerinin daha iyi yetişebilme olanağı bulabümelerı, îViye nazaran. bilhassa memleketimizde. meslek dışı gencl küliürü artırıcı nitelikteki okuma olasılıklarının her tiirlü 51çünün doşında art mıs olması zikredilebilir. İkinci büyük sebep de, bugün artık tecrübenin eskisi kadar etkin, gerekli ve önemli bir etmen olmadığınm kabul olunmasıdır. Tecrütoenin önemini büyük oranda yitirmesinin sebebi ise toplumdaki değişim ve gelişimin uzay çağı Ue birlikte çok büyük bir hız kazanmasıdır diyebiliriz. Değişim ve geli|im o kadar hızlıdır ki dünün tecrübesi bugün değerini kaybetmiş, hatta yanıltıcı sonuçlara vardıracak ters değerlere erişmis olabilmektedir. Bu sebeple, bugün yönetim genel olarak tec rübey» değil fakat bilimsel araştirma sonuçlarına dayanmak zorunluğunu duymaktadır. Modaa geçmiş tecrübe urünlermi yansıtan «ski siyasüer, eski yöneticiler artık sürelerini doldurmus ve köselerine çekilmek zorunluğunda kalmışlardır. Zamanmda çeküme «kıliılığini göstermiyenler ise sadece komik duruma düşmek tedirler. Genç kusaklann bilgiye daha aç oluşlan, daha çok okumaîarı, bilimsel bakımdan onları yash kuşaklara göre daha yetenekli bir du ruma getirtniştir. Yonetimdeki genel eğilim bu yönde olduğu halde yüksek öğretim kurumlanndaki genel görünüş tamamen değisik bir yöndedir. Ömeğin, gerek Üniversiteler Kanunu, gerekse de Akademiler Kanununa göre Senato ve Yönetim Kurulları gibi aktif yönetim organlarının hepsi tamamen profesörlerden oluşmaktadır. Yani yönetim ve eğitimde belirli tecrübeyi kazanmıs ki şiler yönetici olarak görevlendirilmişlerdir. Gerek öğretim ve eğitim, gerekse de yönetimin organizasyonunda bilhassa asistan ve öğrenci kesiminin bir rolü bulunmamaktadvr. Halbuki toplum faaliyetlerinin bütün kesimlerinde olduğu gibi öğretim kesiminde de gelisim ve değişim düsünülenin çok üstünde bir hızla meydana gelmektedir. Kuruluşlar «statusquo«cu bir turum içinde kaldıklan sürece gelisime ayak uydurup tüm kesimleri tatmin edici bir karakter kazanamamaktadırlar. Bunun sonucu olarak da çejıtli kesimler arasında ujruşmazlıklar doğmakta ve tatmin olmamıs toplumlara özgu patlamalar meydana gelmektedir. Genç kuşaklann yö netici kadroya alınmayıslannın nedeni olarak daima onların eğitim alanmdaki tecrübesizlikleri ileri sürülmektedir. Halbuki daha yukanda oldtıfn gibl tecröbey* ek olarak Ute nen diğer ve hatta daha önemli vasıflar gençlerde mevcuttur v« bu vtsıflardan istifade ediîmesi gelismenin en önemli bir gereğidir. Genç kufakların yör>etime katılmalan il« tonsuz yar&rlar *lde edilecektir kanısındayız: 1 Öğrencilerin v« akademik kariyerin ilk baaamaklarım lşgal eden «sistanlarıa problemlertnİB •• bu problemlerinin çözüm yollarının kendilerl tarafından üst kademeye ak»ettlrllme»i •• Jrdelenmesi olanağı tsglanmıı olıcıktır, 2 ögretim kurumunun her »Undtki problemlerinin çözüm yolları v« gelistneyi hızlandırmtk için yapılmau gereken a r ı ş t ı r n n larda bu kesimler da aktit bir rol oynıyabıl» «•kler ve problemlere daha ymkından egHceeklerl için kuruma daha n k ı baglarla baglanacaklardır. 3 öğrervcı ve ögretid kadrolar blrbirlerini daha ııkı ve etkln bir leklld* kontrol edebilecekler ve bu kontrolün sağlıyacagı felismelero daha büyük bir hızla erismc olanajı doğmu» olacaktır. Bilhassa bu kontrol olanağının lağlanmaıı diğer yararlar yanında a y n bir önem taşımaktadır. Şu husus bir gerçeJrtir ki oto kontrol dünyanın hiç bir yertnde istenen amaca u]asamamaktadır. Kişilerin veya kurumlann kendi kendilerini denetlemesi hiç bir zaman başka kişiler ve kurumlarca yapüan bir denetim kadar etldli olamamaktadır. Bu çok doğal sonuç lnsan denen varlığm egosunun aynlmaz bir özelliğidir. Bu sebeple değilmidır ki, bugünün eo etkin yönetim biçimi demokrasidir diyoruz. Demokrasl, yani partilerin birbirlerini kontrol edebılme olanağı. Tek partili yönetimler ne denli iyi niyet sahibi olurlarsa olsunlar sonunda deienere olmaya mahkumdurlar. tşte öğretim kurumlanndaki yörvetim kadroları da çesitli kesimlerin birbirlerini tfenetîeme olanağına kavuştuklan oranda kendi kendilerini yenilemek ve bağnazlıktan kurtulmak ımkânını elde etmiş olurlar. Bu kontrolsüzlüğün ve sonucurıun en canh örneği 1960'dan sonraki 1471er olayıdır. Eğer akademik kadro kendi kendini kontrol edebilme olanağım haiz olsa ve hakikaten ihtiyaç olan gerekli tasfiyeyi kendi içindo yapabilse idi bir 1471er olayı doğmaz ve beraberinde bir çok yaranın açılmasma sebebiyet vermez idi. Bugün bilhassa öğrenci kesiminia yönetime aktif olarak girmesine karsı ileri sürülen gerekçeler arasında genç ve cdelikanlı» olan öğrencinin fikirlerini empoze etmek için kurul'.arın çalışmalanna mani olacağı ve bu eylemi bir baskı aracı olarak kullanacağı söylenmektedir. 1969 1970 dönemi de bu fikri desteklemek amacı ile örnek olarak ileri sürülmektedir. Kanımızca bu düsür.üş tarzı geçerli bir görüş degildir; zira 19691970 ylllarındaki koşullar ile bugünkü koşullar birbirlerinden tamamen farkhaırlar. O gün olamn buguo de olacağı iddia edilemez. Nitekim Atatürk'ün ilk demokrasi denemesl muvaffak olmadı diye Türkiye demokrasi ilc yönetilemez sonucuna vanlmış olsa idi bugün yürürlükte olar» demokratik sistemin kurulma sraa kimse cesaret edemezdl. öğrenci, asistan ve doçentler ü* müsterek çalışmanın ihtiyacım herkes duymaktadır. Nitekim yönetimde pek etkin olmıyan bu kesimlerin de hiç olmazsa seslerini bir parçacık duvurabilmeleri için Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademllerinde yönetmeliklerle karma kurumlar te$kü edUmis, fakat istişari nitelikte olan bu kuruHar hiç bir kesimi tam anlarm ile tatmin etmemiştir. Bugün artık Üniversite ve Akademilerln yönetim tarzlarımn gelişmelere ayak uyduracak bieimde değıştirilmeleri kacınılmaz bir îorunluktur. Bu alanda tüm kesimlerin ortak çalışmalan ile en geçerli ve rasyonel çözüm yolu saptanmalı ve ıvedllikle kanunlaştırılmalıdır. Yönetimin, ilerleyen toplum gerçeklerine uygun bir şekilde gelişmesi ile hem akademik kuruluşların bilimsel açıdan ilerjye doğru atılrnıları desteklenmia olacak hem de lalt yönetim bakımmdan problemlerin realist çözümlerinin saptanması olanağına kavuşulmuş olacaktır. Canavar Kurt ile Kuzunun oykusu Dr. thsan ÜNLÜER tmdaki GERİLİMLER olduğunu göstermektedir. Bilinç altındaki doyurulmamış istekler, bastınmiy kin ve saldırganhk duyulan çeşitli yollarla bosalıma ufruyorlar... Ömeğin SEKSÜEL İSTEK bakımından gerilimi oian kişt. çeşitli yollarla giderir bu gerilimini: Evlilik içi cinsel iliskiler yanısıra: 'uhuş, istimna ve sapık cinsel davranışlara yönelir kışi.. HUSUMET (DÜŞMANLIK) gerilimi olan kişi ise bu duygıı'.annı savaş, linç etme. bir yeneri oasma, adam öldürme gibi davranışlarla giderebildiği gibi rakibinden daha büyük ve debdebelî ziyafet tertip etaıe şeklinde asil (sublim) yollara da yönelebılir. Psikoloji bilimi taraimdan saptanmıştır ki. bir gerilimin bosalıma uframasın da S.\LDI"GANLIK yoüarını (ayın eden nitelik o kişiye aşılanmış o'.an ÎNANÇ VE TUTUMLARDIR. «tnsan anlam arayan bir hayvandır» d'.yor psikologlar. BARLETT (1932): «tnsamn çevreyi tanıması. algılama, düşünme ve akıl yüriitme ile birlikte, H.V YAL KURMA evlemıvl». oluşmak tadır» diyor. Yani inançlanmıa bilgi denilen müsbet olgular kadar psikolojik alanımızın hayali bir ürünü oldugu için onlan incelerken mantıki bir başlangıç bulmak güç olacaktır. Elbette DÜŞÜNMEK için yaratılmış beyinlerin inancı ile BEYÎN TAVASI yapılmalc için yaratılmış beymlerin inançları başka başdır. Örne^ın ükel bır Aîrika yerlisi havada gördüğü bir uçagı bir kuş sanacağı gibi belki de cennerten gelen kanath bir huri de sanabilecektir... « Vaaay! Sen kttn oluyorsun da terjim Buyumj buJandınyor»uiı?»» öfkeyle çüngelen bir aç kurt böyle demiş puıl pınl bir dereden su îçen zavsllı kuruya.. tŞimdi gösteririm sina.» c Aman efendim. demi? kunıcuk, ben nasıl bulandınnnı suyunuzu? Baksamza suyun akın tısı benden yana, siz yukardasınız ben yirmi adırn asağıda... « Onu bumı bilmem, demiş canavar. bulandınyorsun işte bu kadar. Hem dahasi da var hunbı(... Sen bana küfretmiştin geçen yıl...» « Nasıl olur devletlim demiş kuzu geçen yıl ben yoktum, sütkı:7usuyum baksanı.'.a... « Sen değilsen kardeşindir ukala..» « Kardeşim vok W külretsin size.» « Seninküerden biridir öyleyse» deyip kesmiş devletlu; kaptıgı pibi kuzuyu doğnı ormana ve orsda görm'v hesabını gü«elce... Bu öyküde bir saldırganın islediği cinayetin suçunu tefifletrftek için bir telâfi, bir kompansasyon yolu aradıŞını görmekteyiz. Bir saldırgan türlü saç ma yargılarla kendi kendine bile olsa hakl: çıkmaya çalışacaktır. Katil, kendincs verilmiş saçma yargılarına kendisi de inaDacaktır senundai Görmekteyız ki, bir kişiyi cinayete yönelten ?ıi büyük giiç onun gerçek sundığı birtakım tNANCLARDIR. Ön yargılar, bos inançlar ve bezeyanlarla kafası doldurulmuş bir aâam, kurutmuş bir robot gibi güdülerek istenilen cinayete koşacaktır .. Böylece bir cinayet makinesinin üç merkezden oluftuğnnu görmekteyiz. BflŞTfl 6UTUM 3)ÜNVflNIM ICI BflŞ Türkiye Doğayı Koruma Vaktı kuruldu cTürldye Doğayı Knrurrn Vakfı» dün kurulmuş ve bu nedenl* düzenlenen toplantıya katılan Hollanda Kraliçesinin eşi ve Dünya Doğasım Koruma örgütü (WNF) Başkarn Pren» Bemhard 1 bir konuşma yapmıstır. Prens Bemhard, dünyada doğanln korunması nedenlerini anlatmış ve Türkiye'nin bu knnuda geç kalmıs olmasına rağmen Türkiye'nin taşıdığı önemi belirtmiştir. Doğanın korunması için yapılması gereken isler ve alınması lüzumlu tedbirler üzerinde de duran Prens Bemhard, vakıf için bir îonun gerektiğini belirtraiş ve doğamrk korunması için halkın. çenrliğ;n ve küçük yaştan itibaren 05rercilerin eîitilmesinin şart olduğunu herkese doğanın na?ıl dejrncre edildiğînin anlatı'.ıraîi gerektİEİni söylemiştir.» Türkiye Doğayı Koruma Vakfı Cemile Karacan, Kenan Sahir S.lan, Dr. Nejat Eczacıbası, Karaca Taskent, Ismail tşmen, Turhan Işmen, Turhan Akarca, Belkıs Acar, Salih Acar. Z?kai Bayer. Sırn Hitay, Ha^an A~maz, Tansu Gürpınar, Mr. Ecfmond ve Vergia Yazgan tarafından kurulmuştur. lf? RCrLflRLfi uftOUK VUROU DOPT BAŞTfiN \ glli nesnel olgular (müspet d«liller) ortaya çıkmadan önce bu olgular hakkında inanç sahibi olmaya biz ön yargı prejüj diyoruz. Adam daha karşısındakini görmeden, işnmeden, sormadan onun hakkında önceden yargı sahibi olmuştur. Taş çatlasa yar gısını değiştirrnez. Nurı der peygamber demeı.. Amerika'daki zen ci ırkınm aşağılık olduguna iliskin ırk önyargısı. Hayl İtler'in iistün ırk yargısı bunlardandır. Cahil ve aptal kişinin kafasına tarlaya tohum eker gibi ön yargılar doldurulur; hakkmı arayan, batıla karçı çıkan, sömürüye baş kaldıran herkesin GOMÎNİS olduğu kvüağına söylenir ve işte adu (düşman) karşıda hâzır siIâh! diye atak verilir.. Ve böylece ön yargılarla güdülenmiş, oynanmış bir KANKAN dansı başlar.. Ve sonunda bir ağıtla biter ÇSçekler babçeler tıskıyeler pfilüşler Tertipçiler Teşvikçiler Uygulayıcılar Bir saldırının perde arkasındakı tertipçilerı ç k a r sahipleridir tkinci kademe saJdınya ynneltenler ise. «Psıkopatik murdeter» denılen öldürücd güdüiarin etkisinde cani psikopatlar... S&ldınnın üçüncü kademe uygıılayıcılan olan sald:ranlar ise psikoiojik kişUikleri gfilişmemiş sat, önce inandınlrmş sonra da güdülenmiş (motive edilmiş) ılkel yapıda korkai kişilerdir. Ancak toplu hale gelmekle, kalabhJık olmakla kişüiklerini bütünierler. Duçe Mussolininin faSisı lâlının kökü olan FASCflES sözcüğünün anlamı da bu zaten. Bir sürü mce dalırj birleşip bir baltaya sap olması. Gerçekte bir baltaya sap olamayanlar bir araya gelmekle güç kazanıyorlar... Ancak elebasılan kaldrnlı«ca bir sürü halinde kolayca dağılafcıliyorlar. Tek tek kişilikleri olmayan, NlÇE'nin «Sürü insanı» dediği kuru kalabalık buydu işte. Taşıdıklan, tabanca, bıçak ve sopalar onların silâhı olmaktan çok zayıf ve korkak kişiliklprirü tamamlayan araçlardır. Silâhlanınca kişiliklerini kazanmeJar: ruhsal yapüaruun PRESEKSÜEL ükel gelişim safhasmda (FALLUS SAFHASINDA) kaldığırun belirtisidir. İbadullah Efendinin inancı Mehmed Efendi dünyanın yuvarlak olduguna inanıyor. O, bu gerçeği ilkin kozmografya ögretmeni sıfırcı Nijazi'den duydu. Sonra da Astronot Niyazi'nin uzayd^n çektiği fotoğraflardan gördü. Amma bakkal İbadullah Efendi: «Neuzübillah kafamı kesseniz yine de dünya baklava tepsisı gibi düzdür» diyor. tnanç lanmız batıla yönelik olabilecegi içindir ki insanlann bir kısmı elifi mertek, bayram haftasını da mangal tatatası olarak gör mektedir... Sübjektif süreç olan tnançlan n nesnel çözümlemeye göre (Somut olgulara göre) açıklanmasında birçok batıl ve sapık inanç tipinin çıktığını görmekteyiz. Bunlar müspet ilime uymayan Jakat toplumda birçok kişiler tarafından inarulan ve doğa olaylanm «TALİH», KADEK, ŞEYTAN gibi doğa üstü neden i lerle açıklamaya çalışan boş | inançlardır. Boş inançlardan başka bir de hezeyan dediğimiz halüztnasyonlar var. Kişi, kendisine, tuzak kurulduğuna inanır. Tertipler yapümıştır onu yok etmek için, memleket Yahudilere j satümak istenmektedir. Gomi { nis'ler onun bardagına zehir koy muşlardır... Bu inançlar o kişi i de mantıki bir duvar içinde bu | lunduğu içüı, psikiyatrlar bile bu hastalan ikna edemezler. Zira delillerden biri çürütülünce hasta hemen yeni bir delil (kanıt) bulur ve inancını bu kanıta göre [ bina eder, kurar. j Batıl inançlann bir türü de j ön yargüardır. Bir yargı ile il ' Ve yaşamak sevinci Bir adam serili yerde kanlar İçinde Bir adam yatıvor yerde nynyan çocuk gibi. TEVFİK FIKRET: Batıl geçecek verlere busranla, inandun Zulmet sönecek, parlayacak hakkı dırahşan Kollar ve boyunlar çözfilüp, bağlanacak hep Yumruklar o zinciri • hnruşanla, inandundiyor da yine bir satırında: «Bu azim inkılâbı hilkati hdm, hangi kuvvet taahbüt eyleyecek?» diye soruyor.. Orıa da Namık Kemal'in cevabını verelim: Ne gam pür ateşi hevl olsa da gavgai HtHRlYET Kaçar nu merıl olan bir can için mevdanı payretten. AiLE PLÂNLAMASI SERGiSi ACILDI Türkiye Aile Planlaması Derneği Istanbul (Şişli) Şubesinin 19. halk eğitim sergisi SosyalSı•gortalar Kufumu Mecidiyeköj dispanserinde açıhnıştır. 28 nisan 31 mayıs tarihler) arasında açık kalacak olan sergi süresinde halka eğitim broşürleri, ücretsiz dogum kontrol ilâg lan verilecektir^ Arkadaşımız Konur ERTOP nişanlandı Gazetemiz Yazı Işlerinde g5revü arkarfaşımız Konur Ertop, önceki gün Iztnit'te yapılan bir törenle bayan Ruhan Akarca ile nişanlanmıştır. Genç nişanlılan kutlar. mutluluklar dileriz. TAKViM «8 NtSAN 19*7» PAZARTESÎ Güoes Ogle löndi 6.01 13.11 İİJOI Aksam Yatsı tmsak 20 03 21.44 4.11 TCDD İLÂM ESKiŞEHiR LOKOMOTiF VE MOTOR SANAYii MÜESSESESi Alım Satım Komisyon Reisliğinden OKUYUCU MEKTUPLARI Kent anlayışının simgesi sokak Sokak vardır; temizlenmiyen tozu, pis su gider ızgaraları veya yolları tıkalı olduğu için biriken su ile kanşır, çamur ve gölcükler içerir. Sokak vardır; ya sak olmasına çelişki birçok gerici satıcı Ue doludur. Açıkta gıda maddeleri satılır, etraf kabuk ve artıklarla doludur, yaya yolları bu kişilerce geçilmez hale ge tirilir, satıcı bağormalan bütün sokağı kaplar. Sokak vardır; park yasak lev halan sanki «park yapüabilinir» dercesine park yapmış arabalarla doludur. Sokak vardır; yoğun nüfuslu gecekondu semtlerine dolmuş ya pan, bozulmadığı gün sahibini mutlu kılan, belediyenin boşluğunu doldurmaya çalışan arabalarla ve onlann sessiz, ılımlı, sabırh, çilekeş, dar gelirli, metreierce kuyruk yapan müîterileriy le yazm sıcaklığında, kışın ayazmda hep doludur. Sokak vardır; kebapçılar, bö rekçiler, tatlıcüar ve bunların dışanya çıkan kokulanyle doludur. Buna karşın bir ild met re ötede kokuşmuş yiyecek artıklanyle taşan çöp varilleri yemeğe btryuru ile ters oranlıdır. ten de bir zaman için ilgilenecekler, fakat köküncien düzeltme yolıma gidilmeyecektir kanısındayım. Dilegim, benim savım doğru çıkmasın. Sözü edilen, yazıya konu olan yer Şişli Abidei HUrriyet caddesinin Şişli camiinden Ok meydanı yönündeki bölümdür. Tandoğan Erkıı] Istanbul Merhum Cemalettin ö z yazıcı v» merhume Raise özyazıcı'nın oğlu, M. Kemal özyazıcı'nın ağabeyi, merhume Muazzez özyazıcı'nın eşi, Feridun Özyazıcı, Birol özyazıcı, Nuran Ertem'in sevgili babaları, Şua Özyazıcı, Yeşim Ertem'in dedesi, Kerrah özyazıcı, doktor Muhlis Ertem, Nezahat özyazıcı'nın kayınpederi, VE F AT (x 120 Mn 12 Evsafmda 4 kalem manganlı plâka satın alınacaktır] 1 Müessesemiz ihtiyacı olan 4 kalem takriben 30800 adet manganlı plâkalar resim, teknik şartname ve eksiltme şartnamesine göre kapalı zarfla eksiltme suretiyle teklif alınarak satın alınacaktır. 2 Eksütmesi 13.5.1975 tarih, salı günü saat 14.00'de Mflessesemız Alım Satım Komısyonluğunda yapılacaktır. 3 Muvakkat teminat teklif tutannın % 7'sidir. 4 Talipler muvakkat teminatlan ile kapalı teklif mektuplaruıı eksiltmenin yapüacağı gün ve saate kadar Komisyonumuz adına gönderilmeleri veya bizzat getirmeleri gerekmektedir. 5 Eksiltme saatine kadar Komlsyonumuza teslim edilmeyen veya muvakkat teminatı bulunmayan teklif mektupları geçerli değildü, 6 Teknik Şartname. Eksiltme Şartnamesi, Tip Mukavele, Resim ve Gazete ilân suretî bedelsiz olarak Komisyonumuzdan temin ed ilebileceği gibi istenildiğinde taliplere posta ile de gönderilecektir. T ELMS Eksiltme veya arttırma mevzuunu teşkil eden işi ihale edip etmemekte veya kısmen etmekte ve tercih ettiği talibe ihale etmekte tamamen serbesttir. Bahattin ÖZYAZICI Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 28 nisan 1975 pazartesi (bugün) ikindi namazmdan sonra Kocamustafapaşa Camiinden alınarak Kozlu Aile Kabrine defnedilecektir. Allah rahmet eylesin. E\XÂTLABI Saldırganın ruhsal dünyası Klip.ik davranış araştırmalar saldırgan kaynağının bilinç al Af sonucu okuma olanağı sağlayan öğrenciler kredi alamıyor Bizler 1974 yılında çıkan af ya sasıyla yüksek okullarda okumaya hak kazanan öğrencileriz. Diğer öğrencüerden yasal olarak hiç bir ayncalığımız yoktur. An cak kredi almak üzere bajvurduğumuz Kredi ve Yurtlar Kurumu böyle bir ayncalık yaratmakta ve af sonucu yüksek öğrenime kaydolan öğrencilenn kredi alamayacağını bildirmektedir. Acaba bizler Kredi Kururcu nazarında bu ülkenin gençleri değil miyiz? Bizler yüksek öğre nim yapmıyor mujTiz? Yüksek öğıenim gören diğer öğrencilerden yasal hiç bir ayrüığırruz olmadığma göre bizlere kredi veribnemcs'.nin gerekçesi nedirV Malî durumumuz iyi olsaydı heıhalde kuruma başvurup kre di isteraezdik. Ilgililerden konuya eEİlmtlerini, sorunumuzurı önccükle çözümlenmesini bekliyoruz. AtTİA Gazetecilik ve Halkla tli'kiler Yüksek Okutu oğrencileri adına 18 imza Vekil öğretmenlere aslî kadro verilecek mi? Dokuz yüdan buyana gerek Izmir merkez köy okullannda, gerekse merkez içi ük okullannda çok sevdiğim vekil öğretmenligimi içtenlikle sürdürüyorum. Müîettişler ve ilgili yetkilUerSokak vardır; kaplaması her zaman bir veya bırkaç çukur ce başanlarım kanıtlanmış olup, içerir. Araba kullananlar hem takdirlerine her zaman lâyık olbirbirlerirıe çarpmadan, hem maya çahşmışımdîr. Ancak ülke benim duçukura girmedfin, hem de kazık rnızde benim ve fren yapıp arkadaki arabanın rumumda olup elnneklerini vekendisine çarpmasını önleme kil öğretmenlikten uzun süreler olasılığını aialdan çıkarmadan çıkarmış olanlann dururnu düsonsuz bir yetenek ve başarı şündürücü olmaktadır. Kendilerini öğTetmenlilî denen örnefei verirler. Ama bir sokak vardir ki: bütün bu özellikleri çok kutsal mesleğe adamış biz içerir ve biz böyle sokaklara vekil öğretme.ilerin geleceğl ne Türkiye'de cadde adj veririz, olacakLir? Acaba basarüan tüm olan konutlar yaparız, kentin geliş yönleriyle tesbit edilrıiş tifini bunlar yoluyla kanıtla vekil öğretmenler yasalara uygun olarak veya gerekli yasa de maya çalışırız. gişiklikleriyle asil öğretmenlıBen bu yazımdan aruk bır ğe geçirilebilecekler midir? umut beklemiyorurn. tlgililerin Bakanlık ilgililerinin sürelı bir kısmı «Efendim, yasaları vekil cğretmenlik yapmış ve mız olanak vermiyor», bir kıs yapmakta kararlı olanlann somı «Gelirlerimiz yeterli değil». nınlanna eğilmelerini tüm vekü bir kısmı ise «Bu dururnu göz öğretmenler adına diliyorum. den geçirecegiz ve gerekeni ya SelahatHn YEC.EN pacağız» diyecekler veya gerçek tZMİR V E F A T Merhum Nuri Alı ve Emine Hamamcıoğlunun kerimesı, tnerhum Zeki Hamsmcıoğlu'nun ablası. merhum Münir Rauf un zevcesi, Cevat ve N'ihbt Hamsmcıcğlu'nun anneleri, Belma Hamamcıoğlu'nun kayınvaliriesi. Münir ve Sennur Hamamcıoğlu ile Nuri %e Hatem Hamamcıoğlu'" nun babaanneleri (Basm: 136902583) Memur Alınacaktır îşyert Üraraniye'de bulunan PTT Araştirma Laooratuan Müdürlüğünde çahştınlmak üzere 14 mayıs 1975 çarşamoa günü saat og.OO'c.a yapüacak sınavla erkek memur aiınacaktır. îsteldilerin: 1 En a? orta ve muadili okul mezunu, 2 183U vaş arasmcla, 3 AsKBrlığinı yaomış. olmalan ve en > c 13 mayıs 1975 salı srünü saat 17.00've ka,e dar dilekçe, diploma. nülus cüzclan] ve 2 totoğrafla DirüJne Ümranive. Sile vnlu iîzenndeta MüdUDütümiiz Personel Servisine sahsen müraraatla sınava girış belgesi almfilar? serekır Fazia bilgi (37 61 (j<)2')i numaralı telefondan alınabilir. • i3<HHHl^^&o<K>crCH^<>oiH>CHS^a^îaa^^^ MURUVVET HAMAMCIOĞLU vefat etmişür, cenazesi 2S Nisan Salı günü öğle nanıazından sonra Sişli camiinden kaldırılarak Sarıver'de aile kabrine defnedilecektir. NOT: Çelenk RÖnderilmemesi. göndermek istivenlerüı Türk Eğitim Vakfı'na bağışta buluumalan rica olunıır. a § S § 5 g Cumhurivet 2594 (Basjn: 14465 2580)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle