22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DÖRT CUMHURÎYET 11 Mart 1975 DtFOL mW AŞK DA GEZER 85 Belkısla Krgun'un llişkilerl gıttıkçe kprmaşık bir durum almaya başlanııştı. Hısscı Şayıa başlayınca^a kadar, bır gun ıyı bır gıın kotu surup gıtt: çekışmelen. Isteklennı onJeyebildıkçe biri öbürüne teslım olmamakta dıretıp durdular. Bplkıs, daha oncekı aşklarında olduğu gıbı, bır kez Aykut'la, bır kez de Izmırü bir gazetecı üe yemek yıyerek, Ergun'u da, kıskandırmayı denedı. Enjun'u yaklaştırmak yenne busbutün uzaklaştırmak gıbı bır sonuç vereceğıni gorunce çabuk genye dondü bu gırişımlerınden. Aykut'a da. gazeteciye de Ergun'a gorunebılmek içın Ada Gazinosunaa soz vermiştı. Beklediğı gibi, o, sozde flortlenvîe yemeğe başlanuşken Ergun, gazinoda g o rundü. Ama hıç de bekîedığı gıbı yıkılmış g o remedi Ergun'u. Aksıne, elınden geldıği kadar güler yuzle, onunla yanındakı arkadaşını selâmlayıp gazinoda başkalannı anyorm'iş giDİ davrandı Ergun. Bulamamış gıbı çekip gıttı. Ergun'un ardından yemeğın sonunu nasıl getırdığıru bılemeyen Belkıs oldu yme. Hissei Şayıa oynanmava başlayınca, yine uç gün çutlıkte kaldılar. Yalnız bu buluşmalarında eskısi gıbı değıldıler artık. Bırbırlenne alıştıkça, birbırlermJ sevdikçe daha da sıklaşıyor, acımasız, kıncı oluyordu kavgalan. Belkıs «Turnenın bıtmesır.e on gun kaldı. Hıç düsundun mu on gün sonra ne olacağımızı?» dıyordu. «Izmır'de kalacağım. Senden avnlmıyacağım. Bu çıfthkte yasamak istıyorum» dıye tutturmuştu. Evlenraek ıstıyordu Ergun'Ia. Belkıs'la evlenmek demek, gilnün yirmı dort saatinde, kırk sekız saatte listesınden gelınebılecek kadar Belkıs'la ugraşmak, Belkıs ıçın yaşamak demekti. Ergun'a göre değıldı bu turlü evlıük. Gunun en az yarısını kendme, sait kendme, yalnızlıgına ayırmasına sevenlerdendı o. Hatta bazan bırbııi arkasına bir çok gıinlen, ne bır kadın, ne de dost, ne yakın, başkasıyle paylaşmadan, yalnız yaşamak ısterdı. «Hele şu on gun bır geçsuı» dıye karşı koymadan dınlemelc yolunu tuttu Belkıs'ı. Saclde de arkadaşlanndan duyduklanndan sonra, onlardan gen kalmaraış gorünmek hevesındeydi. O da tiyatrodan kopabilirmıj havası takındı. YıUarca suren sahne çalışmalarından yorgun düştüğünu gören İkbal, «Bu kış bizcfe kal, dlnlen Allahaşkma» diyordu anlattığına gore. Galiba kıramıyacaktı Ikbal'i. Eskisl gıbl kendl havaslnda yaşayan bir özer'dı ylne tiyatroda. Fen Fakultell kızla uyıışamamışlardı. Kız otele gelmeye yanaşmamış, kırda bayırda aşıkdaşlık etmek ds onun işine gelmetnişti. Kansının ardından üç dort gun bır şey surdü yalnızhğı. Yine o Uk geceki sanşındaydı aklı. Aydoğan, Işıkçı Fahri «Ne haber ağabey o senin sanşından?» dıye bir iki kez deştiler tterdini. Eyliılün ilk haftası içinde, bir aksam üstü, yanında o onbeş yaşında çocuk, «lşman adamla, Lozan kapısında karşılaştı sanşınla. Kadın gdzkapaklan ardından şoyle bir bakıp geçti Özer'e. Bu karşılasmadan sonra, «Boş ver onu, dedl ö zer, iş yok onda. Uzun uzun ugraşmak ister. Bızde o kadar bol vakit nerede?.» Sanşından umudunu kestiği bu karşılaşmadan iki geca sonra, Pasaport'takl barlardan birinde buldu îzmir'de geri kalan günlerinde kendısine yalmzlığınt unutturacak kadını. Yeşilçam'da bir Yazan: Necati CUMALI İki yıl figüran olarak çalışmış genç bir kaüındı yenı sevgilısi Kızcağız sinema, tiyatro dehsiydi ama neye yarar? llkokuiu bile bitireraemiştı. Hafıf peltek, bozuk dıksiyonuyla tiyatroda tutunamazdı. Tuhafıye mağazalarında tezgâhtarlık, Yeşilçam'da figuranhk derken kendıni satmasını bılememı* ucuza gitnv.stı. Bırtakım yalan \aadiere kanarak yi> netmen, kameraman yamaklannın yataklan» na sürükleı>mİ5, biraz gdzü açılıp, ayakları üstünde durabilecek gücü bulunca, gövrfesindeki tek yeteneği geliştirmiş u;ta bfr göbek dans yıldızı olup çıkmıştl. Karşılaştıkları gün vuruldu özer'e. özerle, yıllarca yaşattığı rinema tiyatro yıldızı olma düşlerine dönmuş gıbı oldu. Hem öyle bir ddnü? ki, bundan «on ra, özer ne türlü isterse o türlü bir yön vermeğe razıydı yaşamına. Haluk'a gelince... Tiyatroda onun durumuydu duzelmesi en güç olan... Gülen, söz rer'liği gibi. Hissei 9ayla"yı Bördükten sonra, crtesi gıin öğleye doğru telefon etmiştı Haluk'a. ögleden sonra üct«, Gündoğdıı'da yeni açılan bir restoranın bar bölümunde bir saat kadar görüşmek üzere buluşmuşlardı. Oysa kı, avnldıxıan sırada saat sekize gei'yordu Neli»r konuşmuşlardı? N.ısıl geçmıştı bu beş saat? O gece sıoagı sıcağına bile düşünüp bu beş saat ıçınde olan biteni hatırlaması güçui Haluk ıçin. Zaten böyle bir çabası da yoktu. Ama Gülen'den aynldıktan sor.ra, bu saatler. Gülen'in ses tonuyle kuısklannda yankılanan, süre ölçülerine uymayan, bir iki tumceye, gözünün önünden gitmeyen bır iki bakışa inmiş, sğırlıklanyte gittikçe dlbe çöküyordu belleginde. Yanyana oturmu»lardı masada. Dizlerinin az ötesinde duran ellerinı hâlâ görür gibiydi Gülen'in. tnce uzun pamıaklan, ince mavi damarlan, saydam t«nıyle bekleyis içindevdl bu eller. Bakışlanndan soyledikHrinden daha çok duygulanru ele veriyordu Gülen'in. Kırk beşinl aşmış, kendini az çok tanıyan bir adam olarak, anlaması çuç değıldi bu bulusms ile basına geleni. Daha ilk günden tutuJmuştu Güten'e. Buluştuklan gün cumartesiydl. Pazar günfl, Gülen, kocası, çocuklan ile birlıkte Kuşadası'na gidecegi Için oirbirlerini gOreme«'.iler. Yalnız akşam üstü, bir de oyunda, iki perde arasında iki kez telefonla konuştular. Palartesi sabahı Gülen, arabasryla İzmir'in ÜCkuyular cıkışında, duraktan aldı onu. Çeşanealtı'na gittiler. Deniz kıyısında nir kır kahvesınde geçirdiler bütün gunü. Yüzdü'er, yetneJt yediler, akşama dogru trmir'e döndüler. Ertesi gün ise Çeşme'ye gittiler erkenden. Bir motelde kaldılar akşama kadar. Bu dört günün sonunda, Iîaluk, iyice kendini kapıp koyvermiş, yıllardır bziemini duyduğu bir dşk isteğiyle sevmeye baslanuştı Gülen'i. Nedır kl bu aşk mutlu edeceğine daha ilk günlerden tızün veriyordu ona. Bir yandan Gülen'in, bır yandan da kendı yaşamının saplandığı çıkmaalardan kopup geliyordu bu üzün. îlk gençliklerini, tamştıklan günden bu kar çılaşmalanna gelinceye kadar aradU geçen yirml yılı ikisinin de nasıl y&nlış yaşadıklannı düşünüyordu durmadan. (DEVAM1 VAR) BALKANLARD BİR GERlLLACI Hürriyet Kahramanı Rpsneli Niyazi Beyin anıları "RESNE'DEN ÇIKIŞTA HALKIN DlKKATlNİ ÇEKMEMEK IÇİN CUMA NAMAZI SAATİNDE HAREKET EDECEKTÎK,, Cuma gunü, cuma r.amazından sonra yapılacak toplantıyla harekete geçümesi kararlaştırıldı. Namazda yüz elll kışılik bır ostenin Resne kı^lası yakınlarında toplanmasi kesmlesti. Resne'nin ileri gelenlen çeteye gerekU yardımı hazırlayacaktı. Belediye Rei si Cemal Bey Manastır'a f;ıderek tttihat ve Terakki Cemıyetı'ni bu karardan bıl^ılendırecek ve gereken ıznı VP yardınıı sağlayacaktı. Hepımız büyük bir sevınç ve heyecanla bırer ikışer da*ıldık. Ben buvük bir mutluluk içinde evime dönmüştüm. Kziam durmadan uygulayacağım plının aynntılarıyle doluydu. Gece yatagımda ilk kararın verildigi bah çeyi. karşüaştığım arkadaşlinmı, verdigun söylevi, aldıgım cevaplan düşünüyor, değerlendiriyordum. Hayatımın en önemli bir gününU yaşamaktaydım. Evet! înkılâp Tarılumizin içinde öisel bir yeri olması gereken günlerden bıri de 28 haziran 3908 ulması gerekır. Bu önemh gün, ilk kez ben milletın kılıcuıı oekınek için Tannya sıgınarak fed?kâr arkadaşlarla ölmeye karar vermistlm. O günün heyecanı tam karan verenlerin yUzünde oasanya ulaçmanın mutluluğunu taşıyan bir sevınci yaşatıyordu. Tün nm o ne büyük gtındü. Bir amaç ugrunda birleçmis kisilenn yarattıgı güç, kolay kolay yok edılemiyor. Hele bu amaç kutsal, ve bir ulusun peleceğıni ilgılendi rirse. Toplumda meydana gelen gücun ruhumda yaratagı rahathkla vatağımda yattım. Üç gtrnden beri hasretini çektigim xryku ve rahata kavuştum. Şafakla uyanır uyanmaz da hazırlıklara giristim. Cemal Bey o gün erkenden Manastır'a gıtti. Ben de her yönden kendilerine güvendıgim arkadaşlanmdan Prespe'de müf reze subayı Koniçeli Teğmen Osman'ı Resne'ye getirttim. Yap maya karar \erdiguniz mıllet yolundrki ayaklanmayı kendisine enlatınca bır dakika biie durmayıp tüm gücüyle, varüğıyle bana «Prespe müfreze subayı Koniçeli Teğmen Osman'a ayaklanma kararını açtığımda bir dakika tereddüt etmeden yardıma hazır olduğunu bildirdi.» «Ailemin geleceği yüreğimi parçal yordu. Ancak, büyük bir dâvay girişmenin gücüyle dolu olan mî neviyatım böyle küçük problemleı le uğraşmaz duruma gelmişti.» "Manastır fttihat ve Terakki Merkezi bizi destekleyecekti, yardımda bulunup katılacağını soyledı. Resne'de oldugu gibi Prespe'de de yarattığım güven ve sevgiyle bana katılacaklarmı bildığim yakmlanmın adlannı kendjsıne verdım. Ayaklanma günü bize Lahça köyünde ulasma s u : kararlaştırdık. Aramızdaki haberleşmenin gizliliğıni sağla mak üzere bır şıfre kararlaştır dıktan sonra gitmesaıe ızin ver dim. Daha sonra taburun Resne de depo memuru olan Teğmen Sadi'yi çağırdım. Olaylan ve karan anlattım. O da, gönülden ka tılacağını bildirerek, elinden ge len yardımı esirgemeyeceğı vaa dinde bulundu. Ksrardan bir gıin sonra Ava taburu da Resne ye seldî. Gönülden dostum. kardeşim, sır arkadaşım olan bölük komutanlanndan Tayyar ve Süleyman Beylere, namus ve insanlığiyle tanınan Kurmay Bmbaşı Remzi Beye de ayaklanacagımız aksam bügı verdim. Para, silâh, cephane ve malzeme ıçın hıç bır şey düşünmeye gerek yoktu. Yalnız toplanmayı, Resne'den çıkışı ve bu çıkışı kolaylaştırmak içın devletin kuvvetlerini, askeri gücü tanıtmak gerekiyordu. Bunun da kolayı bulundu. Toplantı gününde hareketten önce bıze bağlı olanlardan bir topluluk tsmiJovo bölgesinde çete ile izleyeceğim yolun, gideceğım yönün aksi istikametinde yUz kişiUk bir Bulgar çetesınin göründüğünU haber verecekti. Bu haberın doğ rulugunu belırtmek Için de o bölgeye gidenler atışlar yaparak bir vuruşma taklidi yapacaklardı. Bunlar düzenlenmiş, gereklilere bilgi verilmişti. Böylece tabura yirml gün önce gelen Kurmay Binbaşı Eefık ve durumu önceden bilen Avcı Taburu Komutanı Binbaşı Remzi Beylerle taburun yüzbaşılan ve tabunımun Teğmeni Sadi'den başka di ger subaylan, tüm askerlerı, kışlayı birkaç nöbetçinin korunmasına bırakarak kısım kısım vuruşma yerine doğru gitmeye mec bur olacak ve cemaat, namaz zamanı camilerde bulunacagmdan benünle beraber ayaklanmaya katüacak olanlar da kışlada hareketlerinl ve çıkışlannı güvenle saglayabileceMerdi. 29 haziran 1908 günü bu gOA hazırlıklarla geçti. Akşam evime döndüm. Eşimi heyecanlı buldum. Her şeyı öğrenmiş gibi bir duygunun İçindeydi. Üzüntü, sevmç ve arkada uhı bir ad bırakacak eş içın gurur içinde, zıtlaşan hisler altında kalmış gıbıydi. Olaylan tüm açüdığiyle kendisine anlattun. Şerefsiz ve baskılı bir 'aşantınm önemsız olduğunu söylemiştim. Görevimin ölmekten başka bir şey olmayacağraı o da kabul etti. Aıle ocağına gönderilmek üzere Manastır"da bacanağım Merkez Kaymakamı Hakkı Bey'in yanına çîtmesmı kararlaştırdık. O gece tatlı bir uyfcu u\rumu$, vücudum dinlenmış, gücüm yenne gelmiştı. Sabah günesin ilk ısıklariyle uyandığım zaman kendimde ınanılmaz b'r güç hissediyordum. Tannm Insan eöntll rahatlıgiyle vurdu içın verdıgi kararlar karşısmda büvrık bır inkllâba yol açmak hızıyla np kadar güçlii oluyormuş!. Düne kadar tatmadıgım bır vasantının bugün tadma varmıs ve sıhrine kapılmıştım. Tannm dün sımsıyan Edrdiiftirn çevler, bı?tin tum güzellıgıvle ruhumu oksayan v« göüüme sevımli görünen manzaralar sermekte. şımdı da»lar gültiyor. ovaiar ptilüvor her yer neşeye boğulmuş gıbı. Çocuklufhımda dünyanın sının sandıgım Resne'nin dağlan, uzak orman•s kışla, Onüne geçilmez bir çekıcilikle benı çagnyor, kalbım heyecandan gogsümü yırtacal: sanıyorum. Sabah kalkarak kışlaya gıtmiştim. Uzun uzun etraU seyrediyor, Tann'nm büyüklügünü düşünerek mıllet yolunda başanya ulaşmamda yardımmı esirgememesini diliyordum. Her şeyini vatanı yolunda leda edene elbette Tann yardun ederdi. Ben bu düşüncelerde iken Manastır'da gereklı buluşmalan yapan Cemal Bey de gelmiştı. Manastır Ittüıat ve Terakki mer kezı çete tertıbini yennde bularak memnun olmuş, her yönden yardıma hazır olduğunu bıldırmıştı. Manastır merkezinin benl ve arkadaşlanmı değerlendırerek yardım vaadınde bulunması, cesaretımizi son derecs arttırmıştı. Bu slrada Bulgarlardaa va Resne Voyvodalarının unlülerınden Knstı'nin kıa kardeşl geimıçti. Bana ba$ vurmasıaı Tann'nın büyuk bır lutfu kabul ettım. Çünkü o ba; vurroa nın sonra yenne getirilraest bolgedekı Bulgarlann bana gü veıunl kazandırmı», amacımızın doğruluk ve davranışımızın eşıtlikten başka bir şey olmadlğını ispatlamıştı. Olay juy du: Sırp çetesi önce Bulgarlardan Bohozlu Eftım'l kaçırarak öldürdü»ü gibi, bugunlerrfe da bu zavallı sekiz yaşında blridk oğlunu dağa kaldırmı» ve kendisine yerine getlrilmesl olanak sız bulunan tsteklerde bulunmuştu. Bu durumu kendısi ve Bulgarlar adına acıkh bir diile anlatarak oğlunun kurtanV masını Istıyordu. Ben de Bulgarlar üzerinde kendımiz içla yaratacagım durumu düşünerek, kurtarmaya ıöz verdim. Bu oedenle karşılıklı olarak Sırp çetesinl koruyan Besne Sırp Daskal'ını da çete üe dağa kaldırmayı karsrlaştırmış» tım. Kadının yalvartnası tas* tan katı yürekleri rola getirecek derecedeydi. Baskı ldaresi eşitliğı kaldlrmı», zulme yol aç mıştı. Bulgarlar kendi haklannı, sosyal davalannı «aglamak için çeteleriyle ayaklamrken biz onları kınyor, bu durumda da Rumlann, Sırpların, ülahlann baş kaldırmalan çoğalıyordu Rumlar kınldıkca da berikiler meydanı aerbest bulu yorlardı. Bır zaman Kristl'yl gücünden yoksun bırakao, komitasını yok erfen ben degil miydım? Elbette jımdi onun hak. kını, ailesıni korumak yine bana düşüyordu. Kadının kalblme seslenen sözleri bende büyuk bir etki yapraıştı. 30 haziran salı gunü bu olayIar, gorüşmeler ve başan dualanyla geçti 1 temmuî çarşamba günü her şey yoluna gırmıştı. Tum hazırlıklan gbnül rahatlığı ve zevkle yenne getırıyorduk. Hsreket saatintn yaklasmasını sevınçle beklerken neler duyduğumu anlatamam. Avnı gtin okşamı tabur arkadaşlarundan Teğmen Zıya. Manasör'dan gelerek karanmızı öğrenmiş, sevinçle bıze katılmıştı. Bugün neşe ve mutluluk ıçınde dogan güneş, kutsal bır göreve beraber gıtmenın hazzı içinde Resne'de tüm ışıklannı tantanaU bır bıçimde saçsrak uîukta barıyor, sessız »eçen bır geceyi hareketl: bır pinduz ızlıyordu. Perşerr.be günü son hazırlıklann heyecanı lçındeydik. Tüm arkadaşlar kendılenne düşen haıırlığın tamamlandıfmı bıldırmlşierdt. Hepımız Resne dağlarında son kez jrtlncşin batışını izliyorduk. Çarşamba günü kız yatanlarnııa gönderdiğlm için gecemı j'alnız evımde geleceğın ayduılık günlennı düşünmekle geçırdim. Geçunlnl, terbiyesını kendisine bıraktıgım kız kardeşim ile beş kışıden oluşan çocuklanm, kardeslerımı kımses.z bırakıyordum Oniann hayaii ve geleceği yüreğuni parçalıyordu. Büyük bır davava gınsmenın gucüyle dolu olan manevıyatım boyle küçük problemlerle uğrasmaz duruma gelmiştı. Aslında benim ve benım gibilerin durumunu düşünmeyen hukü met, gelişigüzel verdiklenyle yaşantımızı acıklı, geleceğunizi karanlık yapmamış mıydı? Mutlu bır evlılik hayatıma gınşımin dokuzuncu ayında eşimden ayn kal manın üzuntülen içındeydım. Bacanağım Manastır Kaymakamı Ismail Hakkı Bey'ı durumdan şu mektubumla haoerdar ettim: «Saygıdeğer bacanağım, Bır saate kadar Taarrya sıf narak hareket edecegım ıçın ö < z olarak yazacağım isteklenmın e sıksız ve geciK'inlmeden yenı getırılmes:m sızden beklennı I zun yazmayi gereksız buluyorun Alçakça yaşamaktansa ölmeyı d ha doğru buldum. Bu nedenle s lâhlandırdığım şımdılik ıkl yl vatan çocuğu ile yurdum tçin 61 me gidıyorum. Gerelî eşiml. E' rekse kardeşımin çocuklannı s: na emanet ediyorum. Eşiml, dü de bildirdiğim gibi. yann, olma sa pazar günü herhalde yeğenıı Şevkı ile İstanbul'a eönderiniz Bundan boyle ja blüm, ya d vatanın kurtulusu! 3 temmuz 1908» Onyüzbaşi Ahmrt Nivarf BİTlt DENİZ KUVVETLERI KOMUTANLIGI Seyir Hidrografl ve Oşinografl Dairesl bUdırilmıştır. Başkanhgından DiŞi BOND DENİZCİLERE VE HAVACILARA 26 SAYILI BiLDiRI 16 ile 20 mart 1975 tarıhieri arasında 00.01'den 33.59"» kadar aşağıdaki nofctalann bırleştigı sahalar tçinde seyret» me, demirleme, avlanma ve bu sahalann 12.000 metreye ka> dar olan yüksekliğl can ve mal emnıyeti bakımından tehlikelldır. BtRt.NCÎ SAHA: EGE DENtZt KUŞADASI AÇ3KLARI 1 Inci nokta: Enleml 38 derece 00 dakika Kuzey Boylamı 25 derece 50 dakika Do*u t nd nokta: Enleml 38 derece 05 dakika Kuzev Boylamı 26 derece 25 dafctkp Dogu S Bncü nokta: Enlemı 38 derece 05 dakika Kuzey Boylamı 26 derece 48 dakika Dogil 4 üncü nokta: Enleml 37 derece 56 dakika Kuzev Boylamı 27 derece 00 dakika Dogu 5 tncl nokta: Enleml 37 derece 56 dataka Kuzey Boylamı 26 derece 38 dakika Dogu • aKa nokta: Enleml 37 derece 45 dakika Kuzey Boylamı 26 derece 00 dakika Dogu İKtNCt SAHA: AKOENİZ FETHtYE AÇ1KLARI A 62 SAH4S1 1 Inci nokta: Enleml 36 derece 36 dakika Kuzey Boylamı 28 derece 33 dakika Dogu 2 DCJ nokta: Enleml 36 derece 30 dakika Kuzev Boylamı 28 derece 57 dakıka Dogu I flnca nokta: Enleml 36 derece 20 dakika Kuzev Boylamı 28 derece 54 dakika Dogu 4 flncü nokta: Enleml 36 derece 25 dakika Kuzev Boylamı 28 derece 30 dakika Dogu ÜÇÜNCÜ SAHA: AKDENİZ FtNtKE BEŞADALAR A 78 SAHASI 1 htci nokta: Enleml 36 derece 08 dakika Kuzey Boylamı 30 derece 16 dakıka Dogu 2 nd nokta: Enlemı 36 derece 17 dakika Kuzev Boylamı 30 derece 21 dakika Dogu 5 üncü nokta: Enlemi 36 derece 12 dakika Kuzev Bovlamı 3ü derece 2b daKıka Dogu 4 üncü nokta: Enleml 36 derece 12 dasıka Kuzev Boylamı 30 derece 30 dakika Dogu 5 Inci nokta: Enleml 36 derece 08 dakika Kuzev Bovlamı 30 derece 30 dakıks Dogu DENİZCİLERE VE HAVACILARA ÖNKMLE UUVURCT tTR. <Basın: 12053) 1918 fiFFANY JONES GARTH Tehir edifen İstanbul Bankası Sendikası Mensuplarının OlaÇan Genel Kurul lonısntısı 23 3îy7o oazar eünü saat 10'da Istanou1 Bevoölu Istıklâı radöesı Mısır Apartmanındakı YükseK tklısat ve l'ıcarer MekteO' Me'/unıan Cemıyeti Istanbuı gubesi lokalınae vapılacaktn tlân oıunur rt KURULL 1279
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle