27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Ankara Ankara • • • Ankara Ankara • • • Ankara Anka Çankaya Köşkünde jaketataylı resmikabul çeşitli yorumlara yolaçtı Cumhurbaskanı Konıttlrk »• eşlnin Çankaya KöşkUnde yabancı misyon sefleriyle Dışişleri llerl gelenlerine verdlği resml kabulün jaketatayh oluşu siyasal çevrelerde yorumlara yol açtı. CHPTiler halka dönük p o litikalanyla smokinden vazgeçmek eğilimindeyken jaketatayı çag dışı buluyorlar. Giyimde prokoiün dar bır çevrede uygulanmasını önerenler de var. «Çok sayıda konugun çagnldığı bir resmikabulde smokin, Jaket atay değfl, düz elbise giytlrreli» diyorlar. MSPIiler de Necmettin Erbakan'm Porapidou'nun cenaze törenlne gittiği zaman zorla jaketatay giydiğini hatırlıyorİar. Ecevlt ile birlikte Fransıa Devlet Başkanmın cenaze törenlne giderken Erbakan direnmış: Ben Jaketatay glymem, gavur icadı demişti. Yine de jaketataylı gittl Parls'e. Protokolün kahplaşmı? ku rallarını değiştirmek kolay olmuyor her zaman. Çankaya Köşkündeki resmikabulde yalnız Sovyet maslahatsüzan bozmustu bu kuralı. Koyu grı b!r elbiseyle gelmişti. Kültürel llişkiler Dai resi Genel Müdürü Samih Günver İse Jaketatayma sıgmadıği için protokoldekı yerini almamış ü. Cumhurbaşkanı yabana misyon şeflerini güzel bir konuşmayla selâmladı. Özellikle konuşmasını noktaladağı yer çok ilginçti. Bir çok göz Amerikan ve Ingiliz diplomatlanna çevrildi o aralık. Kordiplomatigin Ankara'da en uzun kalan misyon şefl Avusturya Elçısı Narbecek de Ttirkçe bir konuşma yaptı. Cumhurbaşka nınm karşısmda. Türkçeyi çok güzel olcuyor Avusturyalı Elçi, hiç yanlış yapmadı. Herkes tebrik etti güzel telâffuzunu. Bayan Konıtürk Dışışleri Bakanının eşı Emine Esenbel i!e birlikte bütün sefirelerle aj'n ayrı konuşfu. Cumhurbaşfcam Koru tflrk tngtiiı Büyütelçlsl Horace Philips ile konuşurken Haşlar parladı birden. Cumburbaskanının yüx çizglleri gergindi biraz. Horace Philips İse her zamankl pişkinligi lçindeydı. Yunan BUyükelçisi Kosmodopulos salonun tenha köşelerınde kaybolmak lstiyordu. Brezilya maslahatgüzarının Yunan asülı eşı de Madrid' de doğdugunu anlatıyordu bır Türk diplomatına. Alman Büyük elçisi Sonnenbohl. Krupp ve Mercedes fabrikalannın hisse se netlerini lran ve Küveytin almasını önleyecek bir yasa olmadığını söylerken, Arap Ulkelerinm elçıleri bıyık altından gülümsüyorlardı. Kaddafi'nin İtalya'nın güneyınde bir küçük adayı satınalması da ortalısı kanştırmıştı son günlerde. Bu tür hikâyeler Çankaya Köşkünün havasmı da deÇistirdi resmi kabul boyunca. buzluga gıren hükümet sorunu gerıîerrie kaldı, petrol kokusu sardı be>az tepeleri... Kurtlar, «Doğa Yasası» açısından, ne zaman ulurmuş? Son öğjenci olaylan giderek yurt çapında meydana gelen olaylarîa birleştırıhyor. CHP Genel Başkanı Ecevit son yurt gezüerinde ve özelhkle Eskışehir ile Bursa kor.uşmalarında, «Bı7im zampnımızda duran olaylar, ıktıdardan çekıleceğımız belli olur olmaz teKrar başladi. llg:lıleri uyanyorum. Bunlar daha önceden haber alınab'.lir, alınacak tedbirlerle durdurabilinir. Bu Başkent'ta ilginç bır hikâye anlatıliyor. Güya, MHP Genel Başkanı Türkeş'm evtnm çevresicde gece yarılan kurt ulumasına benzer sesler sıksık duyuluyormuş. Türkeş de bu sesieri duyunca penceresinı açıp sesleniyormuş: «Gıdın kurtlanm gıdin. Yayılın btitün yurda, bozkurt'.anm, yayılın . » «Kurtlar ne zaman uluyor? Gece yarılan mı yanı?» Karsu Erzincan'da son günlerde başlatılan olaylar nedenıyle konuştu Millet Meclisi kürsüsünden. Söylendiğine göre, olaylar Erzincan kapalı spor salonunda komando eğıtimi görerek sokaklara düşen gençlerin taşkınlıgı ile başlamıştı. Karsu bu grençlen «aldatılmış» olarak nlteledi ve bunlann şehir merkezinde tahrıbat yaptıktan sonra Çayırlı ilçesine gıdip bir yürüyüş düzenlediklerini söyKarsu olaylann geçen yılkl Tunceli olaylan ile baglanrıh oldugunu da kaydederek şöyle bag ladı konuşmasır.ı: «DP'mn devamıyız diyenlerin, ülke çapında anarşiye yol açan başbuğu koruyucu kanatlan altına alarak alkışlamaları, tarihi çelişkilerme b?r venısını daha eklediklenni, Türk ulusu önünde inkâr edılmeyecek bir biçimde kanıtlanıyor. Halkımız huzuru bozmak isteyen kurtlara ve modası geçmış çagdışı Hıtlere aldanmayacaktır. Özellikle kurtladurdurduk çünkü, Başbakanlık yapmış biri olarak bunu k»sınlıkle söylüvorum» demişti. Olay'.ar gerçekten geliştı. Ada» na'da bir CHP'lı işçi öldürüldü. Istanbul'da da bır öğrencı. Erzurum'un Ilıca bucagı yakmındakj ÖğTetmen Okulunda, Elizığ'daki gençler arasında, Antal. ya'da ve nihayet Erziacandaki bu tür olaylar gazetelerd» yer almaya başladi. Kimse kesin cevap veremedi bu soruya. Ancak geçen gün CHP Erzıncan Milletvekill Nurettin Karsu, Meclıs'te gündera dışı bir konuşma yaparalc bu soruya cevap sayılabilecek çeyler söyledl. Dedi kı Karsu: «Özel likle kurtlann daima acis kaldıklan ve gUçsüz olduklan r*. manlar ulumağa basladıklan doğanın bilinen ve sasmaz bir yv sasıdır.» ledi şöyle dedi Karsu: «Atatür* rozetıni bağnnda gururla taşıyan Erzincanîı hemşehrileriml döverek hastanelik ^den bu k«ndini ve kurtarıcısı Atatürk'ü tammayan Hitler soytarılanna dur diyecek güç Atatürk gençliğinde mevcuttur. Ne var ki bu ulus ve Atatürkçü gençliği y»v salara saygılı olduğundan hükümetln bu olaylann Ustesindea gelmesinl beklemektedirler* nn daıma ftciz kaldıklan ve gfl» süz olduklan zamanlar ulumag» başladıklan doganın bflinen v» şaşmaz bir yasasıdır. Dogdukları yer olan Kıbns'ta bir Grivas olamamışlann Türk halkını bölmeğe çalışmalan masum genolerimizi kışfcırtıp birbinne düşürmeleri, içmde bulunduklan dengesizliğin belirgin bir kanıUdır. Bağnnda Atatürk rozeti taşıyan gençlertmize saldıran kurtlara hükümetin duv demesinl bekliyoruz.» Antalya olaylarımn içyüzü ve AP'li Ataöv'ün «komünist»liği Antalya'dan dönen îhsan Ataöv e Demlrel şöyle soruyordu: «thsan bey, Antalya'da gena ortalığı bırbırine katmışsın ha?» Ataov bu sozleri duyunca rahatladı .. Demek ki, Genel Başkanı olaylan gerçek yıizüyle değil de, Ataöv'ün ajanslara aktardığı kadarıyla bıliyordu. Ataöv'ün neşesi yenne gelmisti yeniden.. Ar.«alya'da bir şeyler olmuştu ama, neydi? Tam yansunamıştı basına olayın içyüzü... Deniz Bayh<u ve bır grup CHFlilerin toplantısı sırasında başlanuştı olayıar, t.onra Ataöv devreye girmiştı.. aKomünistlere ders verEveet.. Baykal ve arkadaşlan yinrn köyde konuştuktan sonra sıra Gündogmuş ve Semir'e gelmışti. Olay burada başlıyor işte. Baykal kürsüde konuşmaya başlamıştı. «Dünya büyiik bir enflâsyonun baskısı altına girmektedir.. Bu yuzden yurdumuzda..» bir gruptan anlaşılmaz sesler yükseidi birden. Aniaşılmaa sesler tempoya ddr.üştü: «Komünıstler Moskova'ya.. Komünıstier Moskova'ya .» aldırmadı Baykal. Konuşmasım sürdürdü. Ancak, dinleyenlenn tepkisi başladi bu kez. Kimdi bu bagıranlar? Neden durup dururken bu yola sapıyorlardı. Konuşmanın yapıldığı yerde çoğunlukta olanlar Baykal yanhsıydı... Dinleyiciler tekrar Baykal'a dönerek sakin sakin dinlemeye basladıkları anda. bağıran gruptan biri eiındeki önceden hazırladıgı belli olan bir sopayla resim çekmek isteyen öğretmenin yanma geldi ve tam alnma olanca gücüy le vurdu. Bir anda kıpkırmızı knnla kaplandı ögretmenin yüzügözü. İşte bu anda karşı hareket ba^lıyabilırdı. Ar.oak Baykal olanca sesiyle haykırdı dinleyicilere: « Lutfen durun. lütfen. Sakın o!ay çıkarmayın. Onlardan hıçbir farkımız kalraaz o zaman. Lütfen olduğunuz yerde durun. Şimdi arkadaşı bir hastaneye goturup gerekli tedavisinl yaptıracagım. îyileşinceye kadar da yanında olacağım. Söz verfyorum, her türlü tedavisi yapüaVe Ataöv bötün şaşkınlığı İle, bağıranlara cevap vermeye çahşırken, bir yurttaş elindeki bir resmi gazeteyi sallayarak: « Bana bakın sayın mflletvekıli» dedi, «Şu gazetede ne var biliyor musun? Bir zamanlar, hani o öğretmenlik yaptığın 1946 yıllarında senın için de komünizmden bir soruşturm» ol^ muştu. Hatrrlatmak degil, hatırlamanı isterdım. Ben o gun bu gunciür bu gazeteyi saklarım. İşte adın, işte suçlanman. Ve hatırlarsan, o sırada aklı başında kim varsa bugünkü gibi aynı şekılde damga vurulmaya çalışılıyordu. Yalan mı layın Ataöv, söyle hele.> Ertesi gün, Ataöv de bir toplantı yapmak istedi. önce Baykal'ın gittığı kahveye gıtti. Kah veci para karşılığında bile kahvesınde Ataov'ü konuşturmaya izin vermedi. Ataov sokak arasır.da bir küçük kahve buldu, «Oimaı, ben AP için kahvemi vermem» dedi kahveci. Bu kez, «Al sara 500 lira, ver kahveyi konuşavım» teklifınde bulundu Ataöv. Kahveci sakalınl söyle bır sıvazladı ve verdi kahveyi. Ataöv'de hir hazırlık. bir telâş. Konuşacaktı işte. O da konuşacak ve CHP'ye çatacaktı. Ne var kı, kahvenin kapıya bakan duvarında kocaman bir Ecevlt resml asıl'vdı. Ataöv ve şürekâ«'., «Bu AP toplantısıdır. Hiç olmazsa toplantı sırasında ş'i resmi kaldır duvardan» rfediler. Kahveci şöyle bir dikildi, go7İerini hayretle onlara yönelterek cevap verdi: «Bu resmi 500 değil, 5000 verseniz o duvar dan kaldıracak babayiğit yoktur dünyada. Ya yaparsımz, ya alır paranızı gidersiniz». Ve işte Ataöv o kahvede ve o re»min altında konuştu. KonuşurAtaöv ise, isin içine ne olaylar katıyordu. Bazı AP organlannda manşetler atılıyordu Ataöv'ü övmek için: «Baykal konuşurken köylüler kendisine şekersiz çay verdiği için kızdı ve olay çıkarttı • Ve AP Genel Başkanı DemLrel olaylardan sonra Ataöv'ü Uk gSr düğünde bu haberlere inanarak, kendisini övercesine. «Ne o Îhsan b»y. Antalya'da gene ortalığı bir bi'ı!ne katmıjsm ha?» diye »onıjrordu. £vet, ortalıgı blrblrin» k»t mlşsinlz, bravo» demişti kOylülere ve de blr güael terslenmistl. Ama nasü oimuştu bütün bunlar? Deniz Baykal ylrmlyl aşkın Köyde konuşmuş, sıra Gündogmuşa gelmişti. Gundogmus eskiden beri komandoların yogun olduğu bir yer olarak tanınmaktadır. Her dönemde MHP içln aday çıkmaktadır buradan. Ama işe Deniz Baykal girmiştir. Antalya'da komandolar eskisi gibi etkin olduklaruu samrlarken Ecevit tutkusu yanında, Baykal'ın sempatisı Gündoğmuş'ta da etkin olmaya ba^lamışn. Baykal, «Sakin olun, ben normal konuşmamı devam ettirecegimü dıye uyardı. Komando grubundan aynı sesler ve dalgalanma'.ar duyulunca, dinleyiciler arasında olan bir ogretmen, elindekı fotoğraf makınesıni o gruba çevinp resım çekmeye hazarlandı. Işte bu anda büyuk bir panık başladi komandolar arasmda. Oğretmene salaırdılar. Deniz Baykal, büyük bır olay çıkma sm dıye, «biz alışıgız, onlar bagırsa da, biz halkın sorunlarmı dıle getııecegız ve halka çıkarlannı öğretecejız. Biz bu halk için buraya geldık, bızi ancak halk burada susturur. Demokrasinin geregince yapacağız.» caktır.» Halk yatışmıçtı. Komandolar da saldırıdan sonra kaçmışlardı. Baykal yaralı öğretmeni der hal hastaneye gotürdü, tedavi ettirdı. Baykal hastanedeyken, AP'nin «Çanklı» mılletvekili Ihsan Atabv olay yerıne damlamıştı. Buyuk bir cesaretle: « Komunistlere gereken der «ı vermişsiniz. Slzi tebrik etmeye geldım» deyiverdi. O anda halkta büyük bir tepkı başiadı: «Komünist kim? Ser.sin, sen» diye bağırıyorlardı. «Sözünü derhal gerf «1 re ölür dile.» «Bakanhk yapmış blr Türk milletvekiline sen nasıl komunıst diyebüırsin?» Ataöv, gozlerinl yere lndlrdt, •ustu kaldı. Ve en lonunda da «Özür dilerim. Maksadım bu değildi» demek zorunda kaldı. Olayın bundan sonraki £eli(imi daha da ilginç. Ataöv tecrubeli politikacıdır. lsln içind* «Milliyetçi Cephe> vardır. Bu açıdan ve de komandolarla dayanışma bakımından ise baktı ve haberi yaydı. Oysa, Baykal öğretmeni tedavi ettirdıkten sonra halkın büyük ısranyla GündoğTnuş'ta büyük bir kahvede yeniden konuşmuştu.. Hem ekonomik konulara değinmiştl, hem de son öğrencl olaylanna.. Ve ilk olaydan hemen iki saat sonra konuşmuştu. ken de halk kendisine bağırdı, çağırdı.. Neden olaylan ters tnlattığımn hesabını sortfu. İş bu kadarla bltmiyordu. Ataov konuşma yaparken Kaymakam, Baykal'ı aramış, şikâyetçi olup olmadığını sormuştu. Baykal, olayın derininde Turkıye çapında yürütülmek istenen «komarkdo sorunu» olduğuna inanıyordu. Bir olay değüdi bu, olaylar zincirinin bir halkasıydı. Kaymakama, «Benim çikâyet için muhatabım Basbakandır sayın Kaymakam. Tesekkur ederim. Bu konu bu kadar basit bir zabıta vakası değildir» dedi ve CHP Genel Mer kezi son öğrenci olaylan i'e başlattığı r inceleme çalışmalarına Antalj a'yı da ekleyerek, 6 milletvekilini olayın rferinliğine incelenmesi için Gündoğmuş ve Semir'e yolladı. Yurttaşlar milletvekıllerine olayı biitün çıplakhğı ile anlattılar, «Bizim dışımızriakl adamlar olay çıkardı. Köyumuzün kasabamızın adıp.ı da kirlettiler. özür dıleri?. Biz kendimizden geçeriz, Ecevit'ten aslâ...» dedıler. mıştı ama, bu çay hiklyeslni ola ya nasıl karıştırmıstı acaba? Ve o resml gazete ortaya çıktıjı an neden özür dilemiştı? Kendisine de bir zamanlar için «komünist öğretmen. dendiğini bildiği için nasıl gaf yapmıstı da o sözleri ağ zmdan kacırmıstı? tşm kamuoyu na tezgâhlanış biçimi Ataöv'den yana gibi görünürken, Antalya'da bir soru soruluyor şimdi: «Ata «v bu olaydan lonra erken seçiın için Antalya'y» geliro* n« olurT> İlginç bir hikâye 11 BMiPAH <rtLEN MiLüVETÇiUPHE Kurtarıcüan Atatürk'ü tammayanlar Kurtlara «Dur» denmesi lâzım Baykalın konuşması ve anlaşılraaz sesler Konuklar, Bayan Callud'u 50 dakika ayakta bekiedi Çankaya'daki RV restoranının küçük salonunda çiceklerle bezen mış bir masa. Yanda Başbakanın RŞI bayan Irmak, Başbakan YardımcıiarıMn eşi Feyziye Baykara, Devlet Bakanınm eşi bayan Fer. Dışişleri Bakanının eşi Emine Esenbel. Dışışleri Genel îSeKretennın eşı bayan Elekdağ. Uk kadın balranımız Profesör Türkân Akyol, ikinci kadm bakammız Nermin Neftçi, ünlü kemancımız Surıa Kan, Devlet Tiyatrosundan Ayten Gökçer, Prolesör üoktor Berld, Yargıtay üvelerinden Neclâ YoUuoglu. Kimva Fakültesl Dekanı Profesör Türkân BabaSaat yarım oldu. konuklar yok. Herkes ayakta. bavan Innak, konuk Başbakan Callud'a ait izlenimlerini aktarıyor: Biz Fransızca konuştuk biraz, Başbakan okulda Fransızca oğrenmiş, havaaıanından gelirken arabada ve sofrada sorulanmı Fransızca cevaplandırdı. Konuğumuz çok genç bir Başbakan, otuz bir yaşmda. Baua «çocuklarınız var mı?» diye sordu. «Sizden büyük üd oğlum var» dedim. Bayan Kurtbay Oir gözü kapıda, yeniden meyva suyu ikram ediyor konuklara. Bu arada telefonlar edüiyor. Bayan Irmak. Nur Garan'ın ellni kavradı hemen: Sakın üzülmeyın, dedi. Sonra yemeğe başlandı. Karides, şiş mantarlı bonfile ve çukulatalı sütle venirken Türk ve Libya mutfagınm benzerlıği konuşuldu. Sofrada bir yanında bayan Esenbel, Dir yanında Neftçi, karşısmda bayan Irmak oturuyordu bayan Callud'un. Bayan Neftçi Arapça bilıyonnuş ama •n çok bayan Esenbel konustu, s bayan Callud'a ait lzlenimlerini de şöyle özetledi: dag, MİUJ Egitim Baıcanlıeı Dış lüşkiler Geneı Müdürü Siret Ya» lak, Prolesör Nımet özgüç, Kıı Teknlk ögreOın Müdürü Gülseren Ünsa,. L'ı» ı eşi llham Callud'u bekUyorlar. Yemek saat onllriae. ama daldkalar Reçiyor Konuklar ortads yok. Profesör Türkân Akyol biraz heyecanh Saat Jd buçukta TV'de sorunum yollan hast&lıltlan üzerlne konuşacagun Yemek o kadar uzamaz degil mı7 Protokol Gene. MUdürunün eşi Berin Kurtbay cevap veriyor: Elbet hanımefendl, ikade bi ter sanınm. Nerdeyse stelirler. Meğer bayan Callud saat onfldde berbere gitmiş, eh onikida berbere gidince yemege de onüçte gelir elbet, neyse kapıda otomobil durdu ve bayan Callud göründü. Berber çok güzel taranus saçlsrını, irl iri gözleriyle çok hoş bir kadın bayan Callud. Bayan Irmak'ın eofrasında profesör, doktor, hukukcu kadınlar arasmda bir Unlversite ögrenoısine ben suyordu. Yanında mihmanaan Nur Garan, heyecandan solmuı bıraz. Bır yanda Jconuk Başbakan eşi, öte yanda Başbakan va Bakan esleri ayakta bekhyor, kolav değü elbet. tnstUlah hep böyle sade kalır. Genç TB güzel konuk otomobllıne binerken bakan eşlerindan biri sordu: Dışişlerl ailesinde Arapgm bile yok mu hiç? Var sanınm. Emine Kenanoğlu, Nevın Yavuzaıp biliyorlar. Keşke onlardan biri mihmandar olsaydı, oayan Callud konuşmak olanagını daha çok bulurdu hiç olmazsa.. Emine Esenbel gUlUmseyerek dinledi bu konuşmayı. öğretmenin kafasına inen sopa RE>rtiAttAı}AÎALTANATl Izlenimler Ataöv'ün komünistliği Üzüntü Ecevit'in resmi altındaki konuşma Şekersiz çay masah Turan Güneş ve Memduh Ekşi'nin benzerliği bir gözlüğe mal oldu CHP1İ Meclls Baskanvekili Memduh Ekşi ile Kocaeli Millet vekiü, eski Dışisleri Bakanı Pro fesör Turan Günes birbirlerine çok benzediklerini Kıbns'a gittikleri zaman farkettiler. Bu ben zeyiş yüzünden garip olaylar da yaşadılar. Karşılama törenlerinde Memduh Ekşi'yi gören Kıbrıslılar «Güneş, Günes» diye bağırarak sel&mlıyorlar, otomobilini durduruyorlardi iw»y<j bu düzeltmekten vazgeçlp selamlara karşılık verdi. Ama bir gün Turan Güneş fle aynı arabaya binince işler kanştı. Yolda bekleyenler kimo selâm vereceklenni şaşırdılar. Turan Güneş ile Memduh Ekşi de bırbirlerinl incetem?ğe başladılar Biri söyle bir öneride bulundu: BATİ bir tiı>t^twiir yapıa. îkinlz de bıyıklısuuz, lkiniı da gözlüMüsünüz. ikinisin de saçı dökülmüş. Biriniı bıyığmı kessin.» klsl de karsı çıktı: Yok olmaz, bıyığırcızdan vazgeçmeyiz... Birinlz peruk taksa? Yok, tepemızin Ç'plakhgından da vazgeçmeyiz. öyleyse gozlükleriaiai defi» Urin. Turan Güne? bu Bnerlyl benimsedi ve Ankara'ya dönüşte gözlüğünün çerçevesini değiştırmefe karar verdi. Ama başkentliler, özellikle Meclistekiler ben zerlikten ötürü çok yanılmıyor, çünkü çok beraeseler de Ekşi bı yıklanyla Turan Güneş kadar oynamıyor, aynca başkanlık kür süsünde bir süre oturabıliyor, oysa Turan Gune* bir dakika yerind» Hindistan Başbakam Bayan Gandhi'den Ecevit'e... CHP Genel Başkanı Ecevit'in Hınt felsefesı ile edebıyatına duş künlügü herkesçe öılimyor artık. Ecevıt'in bu alanda çevirıleri de \ar. Ömeğin ünlü Hint şaıri Tagore'un ıkı KitHbını Türkçeye kazandırmış. Halen dt boş zamanlannda Hınt felsefe saın Gita' nın Türkçeye çevrilmesı ıçm çalı şıyor. CHP liderinin bu Ugisini aeğerlendiren Hindistan'ın Ankara Büyükelçisl Narayanan hemen harekete geçmış ve durumu Yeni Delhi'ye bildırmiş. Kısa süre sonra da Hint felsefe ve şiirine ilişkin bır dolu Kitap Ankara'ya postalanmış. Hem de Hindistan Başbakanı Bavan Indıra Gandhi'nın Ecevit'e kişisel hediyeleri olarak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle