23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 CUMHURÎYET 26 Haziran 1974 ABDDLCANBAZ TURHAN SELÇUK MİUi MANIJMATAKlMltfERZAMANKiUNUİ 0Ü TEtABtU titMANMPm iDMM W "ZA/T/Yc ÖTMH SALPifcıYAfr£{rii£ft>. i Yffci Çü EMİH. BEKic& fo'Bi. fr p ( , ZADf cî MliAFHl lÜTfü(«Û Pftf),ZAPTİyf NÖÖfTf• AMÎ l Gürültü Istemlyorunı. Düşüneelerim bile süzülür gibi gelişsin. Kulak zarlarımı del?n elektriğin arasız akımlnı ancak böyle yenorim. Geçti geçti, aylar oldu geçeli. Gürültüye dayanamıyorum. Duygularımda kıvranma da, hürün de aynı renksizlikle gelsinler. Çocukluğumun şen çığlıklarını bile yeniden yankır diye anımsamıyorum. Yine de çlkıçıkıveriyorlar. Erzurum'daydık. Üç kardeş; üçer dörder yıllıktı aramızdaki yaş larkları. Anamız ilkokul öğretmeni, babamız aynı okulda başöğrettnen. Hiç yaşlı değiller, hiç yoksul değiliz. Aileden ölen yok. Kafkas göçmeni babaann?, anr.emle babam evlenmeden ölmüş. Dayılanmız varmış, onlar da ölmüş. Babaannemin anlatması babama. Gümrü'den geçip anayurda girdiklerinde babadedem toprağı öpmüj. «Niye kaçmışlar baba?» dedimdi. cDinlerini kurtarmak içinmi?» dcmişti alaya alan bir sesle. Dayılar: Ceketleri sıkıca llikli, tam jövdelerine göre. Sankamıs'ta Enver Paşa'mn ordusunda kmlmışlar. Babaannem üç pırlanta yilzüğünü bir tefeciye bozdurmuş. Gündüz saklanıp gece yol alırlarmıs. Bazı geceler uzak tepelerden Ruslarm söylediğl şarkılar gelirmiş.. Balalayka sesl bile. Ağdalı, insanı »ğlatan ve bırden öfkelendiren sarkılarmı? bunlar. Babaanne genç daha, oğullarsa delikanlı. Halamız, babarfedenin llk kar:sından. Ve İlk kadının Çerkez oluşu halada alabildiğine belirgirv. Dayılarda enveriye bıyıklar, taze yüzlerinde takma gibi duruyor. Fotograflardaki ağır kapaklı gözler sararmıs resmin kahverengisini çakintılanyle aşıveriyor. Delikanlı boyunlan dimdik. Fotografm pırlak köşesindeki eski Türkçe yazının resimsi uyumu. Biri oturmuş, ötekinin eli karde»İnin omuzunda. Ince uzun. kadın.ca parmaklar. Sivri uçlu, parlak rugan ayakkabılar. Aile kurulduğunda yakın ölülerimiz bunlarmış. Erzumm'da e çocukluk ytllannda her glvdlkleri «oğuktan korunmık içindi. Kat kat yünlere bürünüp, tahta kızaklarda kayaraıc yokuşlar ıniidiği, çığlık çığhğa oyun dolu kışİ»T. Eskl kervan yollarının. ucu bucagı belirsiz yokoluşlan. Perdfyi araladı, sokak kararmaya başlamı$tı. Bakkalın civalı Umbalanndan çevreve yayılan ıjıkların tınırlan belirginleşiyordu. Daha çok bakamama ürküntüsü belirmeden toparladı »okakta gördüklerlni. Evlerlne dönenler, apartmanların girişlerlne toplanmı? çocuklarm itişerek aynı yere sjğma çabalan. Duran bir takiiden İnip kara pantolonunun Jçinde bile belirgin kalça kıvırışlanyle yürüyen kadın. Yola kacan topunun ardından hızla fırlayan sarı aaçlı bir oglan. özel arabasını frenleyip topu ezmeden durduran adamın kapıyl açarak birden iniçi. Çoeuîun yürüne htzla inen tokat. Bir kadının sesini duyurm» çabası: Eünir"» «aglık beyfendi, vurun vurun, ah bilseniz top uğnına .. Perdeyi kapadı. Odadaki loşluk bütünlendi. Eşya olarak ilk bakışta iki şey görünüyoıdu. Toplarkmamış bir yatak, Kapalıçarşının Nuruosmaniye girişinde satılan herhangi bir somyanın üstüne kümelenmişti. Yatağın vanıbaşında üstü kâğıtlarla, sayfaları kapakları dönmüş kitaplarla dolu bir tahta masi. Yerde ters türs at!İm:ş pabuç tekleri, bir çift navlon çorap durujorcfu. Uzun süredir biriktirilmiş gazeteler yıâını sağa doğru eğilmiş duvarın köşesinden dağılacakmışça çarpılmi5tı. Tavandan sarkan elektrik kordonunun ucunda asıh rengi yitmiş kâğıt fenerin yanina toplu iğne ile iliştirilrniş, sevimliliğini yanaklarının genişliğinden aian kartondan bir ayı resmi duruyordu. İki pencere arasındaki gerili ipte üstüste atılmı? giyim eşyalan vardı. Marleyler, erimiş. orta dikişi genişlemiş bir kiltmle örtülrr.üştü. Omuzlannı kıstı, yirmi dört saatte de üçü gösteren saatin foüforu seçilmeye başlıyordu. Yukardan rad'yoyu açtılar. Yatağa yaklaştı, kâğıt yığın.nın içinden küçük el radyosunu çıkardı. Pili bitmişti Spsler pürüzler.ip uzııyordu. Yarın sabah kapıcı uğ:adığında pil aldırmalıydı. Şimdi geçeneğ» çıkıp çağıramam. Öteki dairelerin nasıl dîkkatle beni izlediğini bilmez değilim. Sanki kokumu alıyorlar havada. Sabah ilk zil sesiyle hemen fırlarım. Seslsre olan duyarlığım işkencelerden sonra en u ; noktaya vardı. Oyçs yatak odası, nerfense annemin «alon saydıâ! dörde üç büyüklükteki oda, girişle odayı ayran kapı, apartman geçeneğine açılan öteki kapı. Onları dış seslere karşı sıkıca örtmem yararsız. Uykularım sının belirsiz dalgınlıklar oldu. Bazı geceler koyulaşıyor ya viz geliyor. Yeter ki elektrikle sağlansın sesler. Tam bir çekimin içine çiriyorum. Vücudumdaki onca yığılı elektrigin çekimi bu. Kap;cı o sabah başlayan, pazan pazartesiye bağlayan 0.3'te edindiği araştıran bakıçlannı ge'.iştiriyor. O muydu habeti %eren? Belki de Gorevlendirilmişlerdi ya. Ne bilsindi, nasıl bi'~indi Altı çocugu var. Karıçı durmadan tıSlarla çorap örer. Yazın dıs kspının çıkışıncia durur. kışın içerde. giriçte. Kadının çok açı': mavi gczleri her şeye şaşan bir anlamla doh'.rîur Apartman yöneticisi onu orda yakışıssiî bir Eörünüş sayıp vasakladık tan sonra artık dışarda durmuyordu Simdi de durmaz mı. yoksa yasağı unutmus mutfuı? Kapıcı kat sahiplerinin verdiği şeylerle giftikçe gülünçieşerek giyiniyor Onları alıp götürdükleri sabah crada baçma geçirmi? olduğu tüylü Bavy»ra şapkasıyle çeüşen köyüi bıylğıyle öyiece duruyordu. Çekeleylp, iterek götürenler sabahın kimsesizliğinde onu görmezlikten gslınişlerdl. Oydu belki de söyleyen. Şiindi öteki kapıları çalmadan ilktPn onunkine geliyor. bir bağıslanma dileğı mı bu? Tedırginîieİ!".: anlayan açık bir davranısla bakıyor. Elimin uzanacağı denü aralıyorum kapıyı. İsterfiğim şeylerin yazıldıfj kâ3ı dı ve psrayı uzatıyor'jm, «Sağol abla, peki, hemen iîetiyorum istsdiklerini» diyor. Kapıcımız Ege köylüklerinden Çogunluğun kar?ıtı o. Orta Arısrinlulu değil. Radyoda J*yıi»r vtriyorlar. Ortadoğu'da « M ({&& tyfc), CEZAEVİ âÖftvUs! Nİ 47'LİLER FÜRUZAN 1 ki durum. Akdenizdekl NATO güçlerinin karşılıklı işbirliğiyle sağlayacakları gücün önemi yeniden «aptanıyor. Izmir'e NATO donanması uğrayacak. Sonra bir kamyon kazası. İnsan taşıyan kamyonlar. Ula kavşağmda otuzbeş tarım İ5Çİ5İ ölmüştüı. Memet Ali, Nazime Ala, Kâzım Kurnaz ailecek yoklar. Her şey bir süredir gerçikligıru yıtirmi?tı. îçinde, gövdesindeki kendisinoen öte kimsenin anlamamasını istediği gevşenıelenıı deıısındeki ter atıcı açıklıklannın, saç dıplerinaeki başa çıkamadığı ince yağlanrrnnın tırnaKlarına yönelik hırslı bir yiyip tüketme ısteğinin. tepesindeki aralıksız yakıp durduklar. gjzleri açıltken bebeklerini ezen ak keskin ampullcrin erimiş madensi kavuruculuğu Kahukıaşan a:şardan seçilemeyen ama onun KesınliKle b'ldiği eskijnşin yeniden kurulup ı«kJşt;gi c s.aat gelmiîti. Bulunduğu yeri saran cek ses lunın atışıydı. Genişleye. kiiçüle çevreliyoıdıi onu. Beni konuşturamazlar, kolay degü. Hem nedir soracaklan. Kitaplarımızı saklamaaılı k», onlardan. Kendimizi mi yalanlayacaktjk? Yırmj yaşına defin araştırıp kurmaya ralıştığımızı mı' Sevgiyi, inancı rru yalanlayacakak? Bcnı konuşturamazlar. Burası hep aydmlık. De?il alacakaranJıgı, yirmidört saatin sımrlarını çıkarmak zor Siı de tutmuş cana kaymaktan sözediyorsunuz Öyle sanırsıruz ya yanınyorsunuz küçük hanım. Tutuklular alacakaranlığ. içerlerinde öyle bir geliştirirler ki. bunu»: içjı dıs etkenler gerekmez. İntihar edecegimi sanmfıni7 ysnılma. Bu yaçta özellikle inandıgım her se\e ters dtlşen bir eylem olur bu. Sizin inandıklannız ba! Sızln zavalhhklarınız... Selâhattin kızı Emine Semra Kozlu. Nüveyre'den dogma. Dogum 1947. ıstanbul. Besiktaş. Hücrede öylesine ince bir ayaınlık matematigı yapmışlardı ki, gölgesini bilt salamıvordu bulunduğu yere. Birkaç pün, Dirkaç «e'ie va öa iîte bir giin diye saptamaların elınden yakasıra kurtaramıyordu kişi. Oysa dı»arda»ı gelen hı? bir ipucu yoktu. Birkaç gün geçti aemetes» zamaru soyutlamaktan öteye gidemezü) Belki de çok günler geçiyordu. Belki de tek bir gtindü yaşanan. Smırlan korkur.ç genişiikte tutulmuş, hiç bir özel iz taşımayan tek büjük bir gün. Gevşemiş. hırpalanmış Dir gövıie. Beynin boşaıtıhp aptallığa yakın bir uyuşukluğa döniıeye yüz tutan sarsaklığı. Odasma girip çıkanların insan olduklannı belirten hiç bir şaşkınlık taçımamaları. Sonra gunlerden bir gün ya da b<r gece gerçek bir insan sesi duvmuştu. Hem de türkü söyleyen bir ses. Çılgınca bır kıv^ınma almıştı içini. Yüreği artık hiç bir şe\le durulamaz sanmıştı. Ağlamaya başlamiitı Gövdesinı yeniden ediniyordu. Elektrik sonrasında ellerinde, kollarında. bağnnda belııer ince mor pullanmaların hastahklı dizllen kopup gidyordu sanki. EUerini de duymustu. Onıarı yüyitne basıp mutlu denebilecek bir ağlama rutturmuş tu. tnsan olmasını sağlayan ncr seyir.e uzamrj zedeleyenler yok olmaya başıamışıardı 'vğlamnmalıydı. Gözyaşı, ardından yumuşamayı eetirirdi. Delirmeyle mutluluk aıasintla bir ben7erlik buldu. Tepkileri hanidiı istedığince değildi elbet. Yalnız ağlamamayı kesınlikle becermişti. Bağırmaya başladı: Gidin.. susun.. gidin.. Leylım Nine Kars Kapısı şu yanda . Susun... susun... susun... Kapıda anahtar döndü. Duvara dayandı Duvar soğuktu, sırtı terlı. Boynunaan bir damla süzülüp göğsüne aktı yaka aıalıgından. Eller boşaldı. Gözlerini çarçabuk yokiadı. Gözya?ı mıydı o damlayan. Değildi. Teıdi. Rahatladı Dikenleşen toparlanmayı duydu içinae Türkü yoktu Adam ışıkta sarı san Darıayan ceket düğmelerini yoklayarak: Bağırıp durma yine Kaltak orospu. ded1 Istediğimiz kâğıdı imzalayana kadar buradasuı. Biz deli numarası filan ^tmayız. Bu kendini göstermekten sakınniayanlardandı. Gillümsedi adama. Ya da gulebildiginı sandı. Tutukluların gülmelerlne çok öfkeleniyorlardı. Delirmiyorum, dedi. Adam ilerledi. Gövdesini. koılarım, bacaklannı toparladı; savunmaya şeçn. Korku kanında hızla dolaşıp parladı, ezildı. yokolda Bu hep böyleydi. Kargaşalığın sıraıanması diyordu buna. En sonda bağırmak vardı. Uırtlagının elverdiğinden de öteye oagirma. Haykırma. Uluma. Bu evreler olaganaı. Agıama ise asla. Neyse. dedi adam. birkaç tekme haketmiştin ya nasıl olsa senin egitımine Mvam edılecek. ' Kapı örtülürken koridordan geleoiiecek ışık parçalannı görmeye çabaladı. Buiaı.ık, sıvılaşmış bir yağmur öncesi grisinden öte bir şey göremedi. Buraya getirdiklerinde de sönük yamşlı bir ampulün böylesi loşıukları yenemedifini seçmişti. Zamanı yıne çıkaramıyordu Türkü susmuştu. Kollarına g'ırip onu yürütenlerden biriydi herhalde söyleyen. Yakmında değilmişlerce bir kola gırmeydi onlannki «Bas Hadi. Bas ya» deyislerindeıu tek düz«lik ne öfke, ne de ilgi taşıyan sesıeri. sulara batan inanılmayacak şişlikteki çirkinleşmîs ayaklarını tanımayışı, ayağının ktiçük parmağının düş müş sallanan tırnağındaki kızıl delık. «Bas ya bas hadi.» Ayaklarını uzaktan izleyisı İlk elektrik verdiklerinde küçük çocukıara özgii bır şaşkınlıkla bakınışı vapılanlara ınanmfcyıs) Sonra ürkür.tü. Birden kışiliğinin ikiye bölünü şü. Dıştan izleyici Emine'den çekinışınin yenıliş1. Uzaklardan bir ses. Anneannesınin sesı 'Canım bu çocuğa Emine deyip durma>an. Su eski zaman adlan bizlere yaraşır artık. Semra ne güne duruyor, göbek admı öne aldınız» Emine Semra Kozlu. Selâhattin kızı. Nüveyre'den doğma. Doğumu 1947. Istanbul. Beşiktaş. Istanbul Cniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji öğrencisi. Takıntısı vok. Bf!klememiş. Yıkıcı eylemlere kansmış. Amerikan filosunu protesto için vapılan mitınge Katılmış. Boykot Komitesinde görevlendirilmis Yasak kitap ve dergiler. Yankee Go Home adlı broşür. Almanca baskı. îngilızce. Andre Malraux Umut. Maksim Gorki Benirn Üniversi telerim. Ana. Türkive'cie Komünızm nareketleri Darendelio^lu Türk Komünist Hareketı Üzerine Bir Deneme Haluk Farun Ergirsoy (Arkası var) POLİTİKANIN EMRİNDEKİ FUTBOL Derleyen: YALÇIN DOĞAN Futbol artık büyüksermaye gerektiren birendüstri dalıoldu VAKİT geceyansmı geçmiştir. Hannover'dekı Sosyal Demokrat lar'ın tüm belediye üyeleri hemen hemen aynı anda uykularından uyandınlmaktadır. Hepsinin evine telefonlar gelmekte ve Hannover Belediye Meclisi'nin aldığı son kararı protesto edilmektedir. Yıl 1970'dir. Hannover Belediye Meclisi üyelerinin çoğunlugu iktidardaki Sosyal Demokrat Par ti temsilcileridir. Belediye Meclisinde o gün çok hararetli tartısmalar çıkmış, sonunda Belediye 1974 Dünya Kupası için, masraflı olacağı gerekçesiyle, bir stad yapılmasından vazgeçmiştir. Karar 20'ye karşı 5 oyla alınırken 18 milyon marklık bir tasarruf sağlanmıştır. Muhalefetteki Hristiyan Demok ratlar Belediye Meclisi toplantısından çıktıktan sonra soluğu ku lüp merkezlerinde almışlardır. «Kentımiz bugiin büyük bir fırsatı kaçırdı. Bundan daha iyi bir propaganda yapılamazdı. Hannover'e ve Alman futboluna ağır bir darbedir» biçiminde konuştular gece yansına değin. Onlann konuşması bittığinde Sosyal Demokrat üyelerin telefonları çalmaya başladı. Taraftar lar sürekli olarak kızgınlıklarını dile getiriyorlardı. Aradan fazla bir zaman geçmedi. Belediye Meclisi konuyu yeniden e'.e aldı ve oylamaya sundu. Bu kez 17ye karşı 14 oyla Hannover'de bir stad yapılması kararı alınmıştı. kilise Uyeleridir. Bilindiği gibi, maçlar genellikle tatıl günleri yapılır. Daha çok hasılat getirsin diye. Ama bu papazların hosuna gıtmıştır. Dinle futbol arasın da tercih yapma durumunda kalanlar, kilise yerine stadlara akmaya başlayınca kilise kazan kaldırmıştır. Bu nedenle yüz yıla yakın bir süre İngiltere'de pazar günü maç yapmak yasaklanmıs, izin ancak içinde bulunduğumuz yıl çıkmıştır. îngiltere gibi geleneği çok güçlü olan bir ülkenin yüz yıl boyunca killsenin egemenliğini kabul etmesi ne kadar anlamlıysa, simdi bunu degistirmesi de o ölçüde anlamlıdır. Futbolun zaferidir bu. Demek ki. dîn en azından lngiltere'de, eski etkinliğini yitirmistir. Yerinl futbola bırakarak. Bu arada kilisenin tepkisi de çok ilginçtır. Papazlar ne bağırmış, ne de sokaklara dökülmüştür. Bir futbol takımı da onlar kurmuştur. Ünlü Wolverhampton kilisenin kurduğu takımdır. Takım futbol alanlarma çok önceden çıkmıştır. Böylece tngiltere'deki din adamlan ileri göruşlülüklerini kanıtlamışlardır. Futbola artan ilginın bilmcin Kolay kolay herkes Krahçenin elini sıkamaz. Ünlü Uwe Seeler bu onura erisen ender kisllerdendlr. de olan kiliM dejıldır yalnizca. Elbette basın da, futbolun önderligini yünitecektir. Son zamanlara değin Sunday Times ve Observer gibi cıddî yayin organları futbola pek az yer ayırırken. özellıkîe 70'lerden sonra sahifelerce spor haberleri ve tartışmaları adı geçen gazetelerın sütunlarında yer almaya başlamıştır. Günümüzde futbol GÜNÜMÜZDE futbol bir endüstri olmuştur artık. Büyük sermaye gerektiren bir endüstri. Kulüplerm futbolculanna astronomik rakamlar ödemesinden, şırketieşme eğilimlerine değin futbolu içeren her konuda bu gerçeği saptamak mümkündür. Kentlerin tek tek futbola yaptıklan yatırımlar ve harcamalar tah minleri aşmaktadır. Almanya'da birkaç yıl üst üste tutulan istatistikler, bir takımın yılda ortalama 15 milyon Mark harcadığını ortaya kojmuştur. Fakat her kulüp bu paranın alıından kalkamamakta, bazen yardım kampanyası açmak zorunda kalmaktadır. Macaristanda Baskan Kadar'ın bir kulüp için buldugu çare cok üginçtir t ÜnJU Vasas takımı tjansıer polıtikasında ve stady^m mfaa'.r.da beliren modadan kendini kurtaramamıs, ancak sonradan borçlarını ödeyemiyecek hale düşünce yardım istemiştır. Baskan Kadar da, özel pullar basttrmıs. bır süre Macar postalarında bu pullar kullamlmış ve pul'.arın gelirinin tamamı ıle de Vasas kulübünün borçlan ödenmiştir. Futbol mutlaka politikanm emrindedır. Futbol mutlak» en büyük propaganda ftracıdır. Fu^ bol mutlaka yığınlann tatmin yoludu, Ama futbol mutlaka bir endüstridir. DolayısıyU sınıfsal bir yapısı vardir. Sınıfsal yapı futbola ilgi duyarüann sınıfsal kökeninı belırlediği gibi, futbolla ilgilenenlerin de sınıfsal kökenlerini ortaya kojmaktadır. Bugün bir kulüp başkaru olmak kolay değildir. Bol para harcamak, bol sermayeye dayanır. Kulüp başkanlıgı ıî* eıde ed' en prestij ve reklâmm maliyeti hayli yuksektır. Artık kişiler karsılayamamaktadır söztl edilen harcamalan. Onun içlndir ki, kulüplerde jirketleşme egiliml başlamıştır. O ölçüdeki, futbolcular kendı geleceklerini garantt altına almak amacıyla kendile rini ışçl saymışlar ve hakiarını korumakta direterek sendikalar kurmuşlardlr. Ekonomik yapı FUTBOLLA ilgili tüm gelisimleri ekonomik yapıdan ayrı düşünmek olanak dışıdır. Verdiğımiz örnekler ayrı ayrı ele alındığında spor ekonomi iiişkisi daha belirginleşmektedır. Aynı olgular kuşkusuz Türkiye için de geçerlıdir Yabancı antrenörlerin yurda getirılmesı na»ıl «Batı Hayranlıgıonın ıpora yansıması ise, futbolcu sendikaları kurulması da futbol endüstrisinin sermayeye dayanan, işçi işveren ilişkilerini dile getıren ekonomik birikimler olduğunu belirleyen birer Kinıtıd'.r. Bırdenbire tüm Türkiye'yi bir lig hastalığının sarması, Anadolu takimlarının dişlenerek birınci lige çıkmalan gerçekt« şu and» var olan ekonomik sistemle özdeş gözükmektedir. Ama Türkiye lçın dana \re*:n ve ampirik konuşabilmek bu konuda yapılacak bilimsel arastırmalara baSlıdır BtTTİ DİSİ BOND ÎCİM CO)Ç EAHAR PVÛDAN1E.L. S İ M BtO. /V1İLVO Partiler ve taraftarlar YAPILAN bır araştırmaya göre, kulüp taraftarlarından bir kısmınm polıtik kararları, oy kullanacakları partinin, spor ve genel olarak futbol düşünceleriyle ilgilidir. Bir partinin seçimlerde aldığı oy oranı ıle spor alanında getirmek istediği yenilikler arasında gerçı bugüne dejın herhangi bır korelasyon (ilişkinin sayısal belgelenmesi) hesaplanmamıştır. Buna rağmen politikacıların kararlarını bu ölçüde çabuk değiştirmelerinin bir hikmeti olsa gerektir. Srizü edilen araştırma bu eğılimi ortaya koymuş. ancak lstatıstik.sel sonuçlara varmamıştır. Taraitarlara bakıldıgmda gerek bir ülkenın, serekse bir takımın sınıfsal yapısı üzerine söz soylemek mümkündür. Geleneği guç» lü ülkeler, örneğin, Almanya, îngiltere, Avusturya, tskandinavya futbolda bir kültür yaratmıslardır. Ama bu toplumdaki alt sınıfların kültürüdür. «Soylu» kişiler futbol alanlarından çok, tenis, kriket alanlarında ve at yarışlannı izlemek için hipodromlarda boy gösterirler. Çünkü son saydıklanmız daha «Soylu» spor dur. Daha pahalıdu bunları izlemek. Fikirler ileri sürmek ancak köklü eğitimden geçip, saraptan kuşkonmaza değin bilgi sahibi olmakla mümkündür. Fut bolsa, işte halkm sporu ve eğlen cesidir. y IÇ.İMDE &\R VAB.. RAVBUÛM'Ü LE2 BUN LAt? VVlLUE LAR1 GARTH SOSu<SU <TAETWI KENfDl SUVUKJ Q DEYI/VITELEFON Asiller ÖZELLİKLE lngiltere'de spor dallarının seçimi ve bunlara duvulan ilgi tamamen sınıf vapısını karakterize etmektedir. Ün yapmış bir krike» oyuncusuna ya da at yarışçısma İngiltere Kraliçesi'nin «sir» (bir tür asalet) ünva nı verdiği çok görülmüştür. Cömerttir kraliçe bu konuda. Ama onu ünlü Stanley Matthews'a aynı ünvanı vermesi için ikna etmek pek kolay olmamıstır Yüzden fazla milli olan tngiltere'nin bir zamanlar değişmez sagaçığı Mattheü's. herhalde ülkesini bir at yanşçısından çok daha popüler kılmıştır. Oysa ölçü temsil güctl değil. sporun soylulugu, do layısıyla sınıfsal karakteridir. Futboldan yakman sosyal gruplardan biri soylularsa diğeri Erzincan Şeker Fabrikası Müdürlüğünden 1 Fabrıkamızın Suşehri bölgesi Akıncılar nahiyesinde TL. 350.00ü, (Üçyüzellibin lira) muhammen bedelli gübre anbarı inşaatı kapalı zarf usulü ile ihale edilecektir. 2 ihale 9 Temmuz 1974 Salı günü saat 14.30'da Fabrikamızda yapılacağından teklif mektuplarının ihale saatirkden evvel Muhaberat Servisimize verilmesi şarttır. 3 İhaleye iştirak edeceklerin yeterlik belgesl için son müracaat tarihi 3/7/1974'dür. 4 Muvakkat teminatı TL. 17.500, (Onyedibinbeşyü» lira) dır. 5 İhale dosyası TL. 150, (Yüzelli lira) mukabilind» Fabrikamızdan temin edilebilir. 6 Sirketimiz 24SO sayılı kanıına tabi olmarfığından lhaleyi yapıp yapmamakta veya dilediğine vermekte serbesttir. Basın: 17475 5170: Asıstan Alınacaktır Karadeniz Teknik Üniversitesi tnşaat ve Mimarlık Fakültesi Dekanlıaından Fakültemiz Mimarlık Bölümüne aşağıda gösterilen Wlim dallanndaki açık kadrolara asistan adaylan alınacaktır. İlgililerin 8 temmuz 1974 trihine kadar înşaat Mlmarhk Fatültesi Dekanlığma kısa özgeçmişlerini bildiren bir dilekçe ile basvurmalan gerekmektedir. Yabancı Dil vr Bilim Mnavları 89 l'emınuz 1974 tarihlerinde saa* lt.OO'da Fakültemizde yapılacaktır. Açık Asistanlık Kadrolan: Mekân örgütlemesi ve Donatımı 1 Tasarlama Yöntemleri 1 (Basın: 17409 5168)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle