25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CüMHURÎYET 12 Haziran 1974 oalisyor» Hükümetinin en aksayan y»nı, yatırım bakanlıklarını genel plana, butçe • programına, bir sozcük ıle Türkiye gerek.mmelerıne uygun bir hıza, henuz kavuşturamamasıdır. Ancak, Hukumet bunun acısını çekmekten kurtulmak ıster. Bugünlerde bir yandan Erbakan ve mühendisleri; bir yandan rla Ecevit ve burokratlan, konuya eğilmişlerdır. Yatırım biçimlerinı »aptama ve yatırımlan hızlandırma çalısmaları sürmektedir. Yalnız. bu işte oldukça geç kalın.mıştır. Yatırım ihaleleri, bu mevsimde bitmelivdi. Söz artık, makina parklarının, santiyelerin olmahydı. Durum bu iken, sağcı muhalefete duşen burun hesabını sormak iken, tutmuş. Milli Egitim Bakanı için gensoru önergesi vermis. Yazık, kolay ve ters bir yol tutmuş! Sağcıların da, yatırımcılığır» ne olduğunu bılmesı gerekir. Her iktidarın, asıl bu yatırımcılık konusuncfan yararlanabileceğini bilmeri gerekir. Koaiısyon hükümetini bekleyen en büyuk, en yıkıcı tehlikenin, yatırımcıhğı başaramaması olduğunu bilmesı gerekir. K Gensoru ve Asıl Amacı Prof. Bahri SAVCI lere dayalı ulusçuluk uvdurmaMrıin manyetik etki alanı içinde uvkulan?ın. Koalisyon hükümetinde, Köy Enstitülerinden gelmış bir Milli Eğitım Bakanı var. Bır kez. onun boyle bir kaynaktan gelişi. soyut bir suçtur. Üstelik, bu adam kalkmış. ülkeyı bölge bölge dolaşarak «B,ir Ulusal Egitim Şurası» hazırlıklannı tamamlamak üzeredır. Yakında. bu Şurada, Türkiye'nin ulusal dehasıru ve teknik bilgisıni, Türkiye'nin yenilesmesınin, çağdaslasmasının yollannı aramaya görevli kılacaktır. Böylece, hurafecimetafizik oğelere dayalı bir kabile uygarlıgını yeniden yaratma sağcı!ı*ı. büyük yaralar almış olacaktır. Çünkü bu Şurada, bir yandan geçmişm muhasebesı içinde. sağcı görüşün, Türkiye'yi nasıl geri bırakmıs olduğu bir kez daha saptanaeaktır. Böylece de sağcı eörüş, bir kez daha, bilimsel olarak mahkum edilmis olacaktır. Bir vandan da, 1973 seçimleri tla uykusundan uyanmışlık evresine girmeğe başlamış olan Türkiye'nin «eğitimsel kurtulusunun stratejileri» belirlenmiş olacaktır. öyle ise ne yapmalı? Fırsat vermemeli ona.. Hemen allerjıleri kaşımaya baslamah. Çıban baslannı kopanp, ufunetli yaralar açmalı. Böylece yaratılan bir elverişlilik ortamında da, koaiisyonu. Millet Meclisinde yaralamah. Hatta düsürmeli. Bu allerji amklıfı (istldadı) ile yüklü çıban baslı konular nelerdir? Belli. Temcit pilavından bıkkmlık ile sıkılmazsamz yineleyelim: Komünist eylemlere karışmışların korunması; sınıf bilincl yaratma kararlan alınmasına ügisiz kalmması; çocuklann zararlı akımlara açık bırakılması... İste bu konular eşelenirse, altında, Köy Enstitülü genç Bakanın Bakanlık degil, ideoloji havariligi yaptığı kanıUanrm» olacak sözde... Böylece de açılcç» soyleyemiyorlar ise de, belli ediyorlar Ecevit Hükümetinln komünistlitl (!) belirmis olacak. Bu kanıtlamalann ve belirtmelerin ısığı altında ve sonsuza dek s:den kulis kandırmacalarının, vanıltmacalann etkısı altında kalacak olan MSP'den bir kanadın da. bu «hükümet komünistligi»ne karşı getirilmesı sağlanmış olacak. Böyle bir hesaba dayalı bir yöntem ile verv len gensorunun amacını, asıl amacını, iyiee görerek kavramak gerekir. Bunu, yukarda birazcık işaretledik Ama vetmez Şimdi bu amacı söyls özetlemeliyiz. Gensoru. bırbiriyle baelantılı olmsk iizpre, Uç amacı bırden içerir. Bir tasla üç kusu birden vurarak sagcı sözüm ona ulusçu koalisvonu hanrUr. Şövle ki: I Gensoru önergesi ile Millet Meclisinde, bir alev varatarak, Ulusal Egitım Şürasını çıkmaza sokmak, hiç olmazsa örtülemek Bövlece, ülkemızin vasam felsefesinde sagcıeskil değerlere dayalı «renksiz» görüsten başkasını yasatmama devinimine fhareketinei bir geçerlik, hiç olmazsa bir saygınlık venilemesi getirmek, amaçlanır. Saicı Jtörü$e bir saygınlık kazandınlırsa. bu. üzerinde bir sagci koalisvon kurulmasına elveren bir moral yatak olur. A.Tica, 1973 seçimleri ile uvanan özgürlükçühalkçı akımın gerekleri. Türkive'vi gittikçe radikalleşmeve vöneltmektedir. Bu da, sağcı partilerin ekonomidüslinsivasa tekelciliğine zarar verir. Öyle ise bunun karşısında «renksız» görilşü »avunmalıdır İşte gensoru bu ise yararlı kılınma aracıdır. II Gensoru önereesi ilp. hükümetl yıpratma girışimlerinin arasını sojutmamak amacı da güHulmektprlir Sagcı kanat İçin yasıma koşulu, radikalleşma yolu tgmağa kalkacak her girişimi ve hele her hükümetı yıpratmaktır, devirmektir. Sağcı kanadm çıkarı, hikümetin, bir gün bile yerinde durmamasındadır. Bu hükümet, işe başlarken, kimi cesur operasyonlara girmişti. Bir fiyat gelır dengelemesı politikasına gırişmışti. Antitekelci kredi politikası da öngörülmekte idi. Şimdi bu cesur operaçyonlann arkasınctan bir hamle daha yapıp, yatırımcıhğı da başarır İse, bunun meyvelenni toplamakta gecikmez. O zaman da yerleşir kalır yerinde... Zaman fige«;, koali«vnndan yanadır Onun vararına ıslemektedir. Öyle lse. ona bu fırsatı vermemelidir. Yıkmalıdır onu... Hemer» vıkılmazsa bile, Vipranık surünmeli olarak kalmalıdır ortada.. tste gensoru bunun da olanağı gibi kullamlacaktır. III DoSrusu, sunu anlayamamasını, Demirel kurnazlığma vakıştıramavız ama, gensorunun üçüncü amacı, kendılerini bertaraf etmede bir «olup bitti» yaratmadır, aynı zamanda. Evet. hemen yuk?rda anlattısımız üzere, sagcı tekelin çıkan, bu koalisyonun, olabildiji kadar erken sitme'.ind'edir Onu yıkmak, şimdilerde pek zor degildir Hukümet partileri he1 tıuz yerlerıne ivıce verle^ememıs iken. MSP den adam çalmak olanası vardır. Onlann deste^ı İIP hükumet vıkilahihr Fakat asıl ?orluk, ?ağcı koalisyon hükümetini kurmadadır. Buna, Bavarı?m ile Demirelizm uyuşma7İıgı engel olmaktadır. Bu i$te a^lolan. Bavarizm tekelciliginl yeniHrn kurmaktır Çünkü Bavari?m. «agcı tekelciügin istediği Ü7ere 1961'e karşı değıl, tam duşmandır lflfilın tum getırdıkleri ıle birlikte silinip gitme«i için, Bavarizmin utkusunu (zafennı) gerçeklestirmelidir Bunun için de, Demlrel'in bertaraf ed11me<1 eerekir. Fakat, Demirelcilik amiyanehğı de çok kuvvetlıdir. Onu zorla bertaraf etmek. kopmalara yol açar. Onu, kandırarak bertaraf etmelidir: Bunalımı erken yaratarak; hükCmetl, brivlece erken dü«urerek, ondan sonra, Demirel'e db'nüp «N basa dustü. Muhakkak hükümet olmami7 gerekir» devip onu çekilme fedakârhgına inandırarak... Böyle olmasa bile, onu biçimsel olarak koruyup, ama gerçekte, bir kuklaya döndürme kombinezonları İçinde eriterek.. tste gensoru sonunda, Demirel'l de bir chükümet kurma zorunu» olup bittiM içinde eritmenin bir evresi olarak kullanılacaktır. Kuru kafalaı stanköylü Hipokrates tıbbın babası sayııır. 251^ vıl Bnce yasamış bu ünlu kışırun hekımler ıçın geçei'li ^ernınj, bugün az değısiklıkle yenüzünün bütün tıp ıaküıt"ierınde kullanıhr. Ilgınç yanlan vardır Hipokrates anamuı. Bütün Tanrı ve Tanrıçaların haşına vemin edfrım ki, bu sanatı bana o^retenleri ana baba tanıvaca^ını ço^uklarını kardeş bileceğim... Teda\i vöntemını vetenck ve akıımıu emrettiği ve hastanın yararlarına en meun »eıen Bıcimde uygulayıp. düşmanca davranıştan sakınac«etm. Oı<d;uım eviere hastanın vararını düşünerek eireceeim K ı t m vcj a erkek, köle veva özgür kimsevi aldatmıyac?ğtm 2500 yıl önce eskı Yunaıı sıetlerinde kölel'k •lüzenı geçerliydı O eünün ko$ullanna çöre uveu'anan d'mokrası; salt özgur vatandaşlar ıçındı. Kfendiler devl°ti 'önetırler: köleler ekerler biçerler. üretirler vetıştirırler eğırır.er, bir kelimevle çalısırlardı. Zamanın emekçısıvdı köleleı ve devlet işlerine karışamazlardı. Bugüntin diliyle söyıersek. eıendıler sağcı. köleler solcuvdu. Tarih. bınlerce vılUk bu sova?ım (mücadele) sürecınden sonra kölelerin ins&nlık tıakiarınj kazandıeım yazıvor. Ama ta 25(K) vıl önce, bir hekmun elenriive nöleve eşıt gözle bakmasını hastalan arasında avınm vapmSTnasıru mesleğın ılkesı olarak Hipokrates vemmlestırm'»tir. Köle veva özeür kimsevi aldatmıvacasım Ve ?radan bıınca zaman geçmış: selmısız I9U'1PI nirkiye'sine: Hipokrates'ın torunları ha«talarını sağcı ve =olcu diye avırmaya başlamışlar Gazete nabeılermı jKuvonı:; ögrendiğımıze göre tutuk°vı doktonından Nüınune Hast^ınesi uzmanına dek bazı doktorlarm particiligi rıekımUğ'jıden önce gelivor. GiJişata bakılırsa. bundan sonra hekım. hjîsıasını muavene etmeden önce: Siyasî eâılimıniz? diye sorup nasta fişlennl mına göre düzenhvecek? Zavallı vatandcs Anadolu'dan gelecek operatörün masasına vatacak; bizimki soracak: Hansl partidensin? CHP'den .. Kaldırın ulan bu herifi! Ben ortanın solundan safr» kesesi almam. Bizim gazetede dün Ankara'da NUmune Hastanesıne y»tınlan Devlet Bakanı İsmaıl Hakkı Birler'm oasırı geıenler yayınlanmıştı. Bir kalb spaznuyla Nümune Hastanesine vatırılan Bakan'ın yanına uğramıyor kalb uzmanı doktor efendı .. Neden? Çünkü nekimbaşının ^önlü AP'ye vatıkmış. tşler öylesine sarpa sarıvor ki. dışardan kalb uzmanlan getiriliyor, Birler kurtarılıvor. Şaka degıl. kalb bu!... Herhangi bir kalb doktorunun gögsünde lnsan yürejjl yoksa, hekimligi kaç para eder? Ve Ankara Nümune Haiıanesinde koskoca Devlet Bakanına bir hekim bövıe oavrsnırsa, tutukevindekı solcu gençlere düsman doktor neler yapmaz? Sagdır. soldur. sosyalizmdir, komünizmdir derleı bir doktor her ölçuyü kaçırıp hekimliğe bile particiliği bulastınrsa 2500 yılın gerisine düşer. Bınlerce vu önce Hıpokrates'in kölelere gösterdiği saygı ve insaıılıg? yırmincl yüzyılda. kendi vatandaşmdan esırgeyen hekım, hekım mldir? Böylesınin kafasını müzede bir camekâna verıeştırip ö yaretçilere Neandertal veya Pitekantropus Erektus ınsaaı gibi gostermeli ve altına yazmalı: işte tarıh öncesi bir kafa! I Ama bu konu ıle uğraşmaz sağ tekelcilıği.. Koaiısyon Hükümetini, asıl bu noktadan vurmayı düşünmez. Çunkü bu konudaki eleştirilerı ve saldınları halka kavratmak ıçın, once, kendisinin, ciddi ve tutarlı göruşlere sahip olma«ı gerekir. Bu ıste ulusal yararın gerçeğiri kavravabılecek bir görüşe, bir algıya dayalı seçenekler bulacak bir yaratıcı imgeleme (muhayyileye) sahip olması gerekir. Sonra bu elestiri ve saldırıların sonuçlarının ahnması uzunca bir zaman ister. Oysa bizım sağ muhalefetimizde boyle ciddi, tutarlı goruşler yoktur. Ayrıca, neden sürekli gozetimdenetim • çahşma isteyen. ama sonucu daha geç ahnacak olan bir yola girmeli Onlar için halkımız, allerji kasımalarına çok Plverişli bir duyarlıhk, duygusallık içinde. dır. Uzun sivrı tırnaklarla, belli allerjüerı kasıyıvertfin mi, yaralar açar, yaralan ufunetlendirirsın. Sonra, arkasından, gelsin zlnde kuvvetlerin de desteği... İşte bunu umar, ana muhalefet ile tum sağcı muhalefet. Hep boyle olacağını sanır. Şimdilerde kasınacak, en elverlsli yolda »5murulecek konu hangisidir? Bu, her halde hesap • kitap bilimsel irde. leme isteyen alanlarda değildır. Onu, avamcı yarultmaca (mugalata) alanlannda aramalıdır. ö y l e ki. onu ortaya sürdun mü, seçmenin 1973 ekiminde uyanan bilinci de körlenme anıkhğı (İ5tidarfı) kazansın. Hatta pismanhk duyarak yine »enin «âsiyai» hurafed metafizik öge. KOOüŞLARDA UNUTULANLAR OKTAY AKBAL Evet Havır Çağdaş Bir Örgütlenme: Kooperatifçilik on (ünlerde, halk kniml ve özellikle bu ketimin ana dayanaklarından olan kooperatifçilik konusunda. bir çok olumsuz sözler edilmektedir. Çoğunlukla özel kesim temsilcilerince sürekli söylenen bu gorüsler şöyle özetlenebilir: •Kooperatifçiliğin modası geçmistir. Kooperatifçiliğin basarı gösterdiği ülke yoktur. Kooperatifçilik islevsizdir.» Bu savın ileri sürülmesi, kamuoyunu yanıltmak, siyasal iktidarı bazı atılımlardan alıkoymak amacına dayalı olabilir. Böyle bir durum, özel kesimin kısa siirede kendini koruma içgüdüsünün beolarak jzel ke •Kooperatifçilığin modası geçmistir> savını gerçekten inanarak ileri sürmeleri durumu sözkonusuysa, bir telas ve araştırma eksiklijji var demektir Biz kooperatifçiliğin yalnızca ekonomik yararlarını ortaya koyan göstergelere kısaca değınerek, bu savın geçersizliğini belirtmeye çalışacağız. S KOOPERATİFÇİLİK, BtR MODASI GEÇMÎŞ KESİMÎ BİR ÖRGÜTLEŞME DEĞÎL, AKSİNE, ÎYÎ DÜZENLEMEYLE HALK ÎÇİNDE AĞIRLIKLI BÎR YER ALABİLİR ir d*va açılıyor, aylarca sürüyor, iddianameler gazetelerde yayımlanıyor, iri iri resunler basılıyor, en ağır suçlamalar manşetlere geçiyor, tutuklamalar, junlar b.unlar... Kamuoyu korkunç bir gerçeK karşısında sanıyor kendini. Iste en seçkin aydmlar, ijte en basarılı öğrenciler, ijte en saygıdeğer kadınlar birlejmi#ler «eyleme geçmiîler!> Konuşmalar banda alınmış, mektuplar açılıp okunmuş, gizü örgüt kurulduğu öğrenilmiı. Şimdi adalet önünde hesap verecekler bir bir!.. B te* (ttalya'da tohumluk patatesin %90'ını kooperatıfler sağlar), yağlı tohum ((Fransa'da ayçiçeği üretiminin 2/3'ü kooperatiflerin elindedir), zeytin (Fransa'da •e25'i), tohumluk ve fide, hayvan yemi, akaryakıt. Bunların yanı sıra kooperatiflerin gübre üretimi ve dağıtımında önemli payları vardır (Almanyada °İ62.Fransada rc50, ltalyada»,.65 Lüksemburgda ^65, Hollandada ^55€5>. Toplam tarımsal ilaç tüketiminln Almanya'da "'»70'i, Fransa'da "o 50'si. İtalya'da » A •O'ı, Lüksembıırg'ta °'o 60*ı kooperatiflerce sajUanır. öte yandan, ortak makina kul lanımını gerçekleştiren pek çok kooperatif vardır. Ayrıca, elektirik, sigortacılık, depolama, sulama konularında önemli katkıları bulunan kooperatifler, eylemlerini basarıyla sürdürmektedirler. Kredi alanında İse kooperatiflerin payı tüm ülkelerde ?e50'nin ü»tündedir. Yalınlastırarak aldığımız 5rneklerin de ortaya koyduğu gibi kooperatifçilik modası geçmiş bir örgütleşme değildir. Türkiye'de kasten geri bıraküdığına inandığımız kooperatifçilik, iyi bir düzenlemeyle halk kesimi İçinde ağırlıkh bir yer alabilir. Halk kesiminin, öbür kanatları oluşurken, bu kesimi besleyici olabilir. Doç. Dr. Rıdvan KARALAR %27.2'si kooperatiflerce sağlanır. Belçika'da bu oran meyvada ° >60, sebzede '«30'dur. Toplam meyva ve sebzenin Fransa'da 0nl520'si, Hollanda'da "o90'dan fazlası kooperatiflerce sunulur. Bu oran ttalya'da '«30'dur. Lüksemburgda toplam meyvada kooperatiflerin payı "'«25'dir. Altı ülkedeki kooperatiflerin, önemli bir bölümünü elınde tu^ tuğu öbur maddeler ise sunlardır: Yumurta ve tavuk (Hollandada 14 kooperatıf toplam yumurta satışının oo4O'ını sağlarlar), pata AA'nın T E K Z İ P Korkunç bir tragedya gibi başlıyor olay. Zamanla hafifliyor hafifliyor, önemi kalmıyor. Birer ikişer bırakılıyor o «azılı» sanıklar. O örgüt kurma savı havada kalıveriyor. O dinlenen telefon konujmalarının yıllardır her gün, her yerde yapılanlardan farksız (eyler olmadığı, azıcık alkol alınca hemen herkesin bu çeşıtten atıp tutmalan yaptığı... lM5'te bir seçim olmuştur, Türkiye'nin aydınhk bir geleceğe kavupnasım özleyenler yeniden karamsarlığa düşmüşlerdir. Yine tutucular cephesi, çıkarcılar cephesi, halka, halkm gerçek çıkarlarma karşı olanların cephesi, ağır basmıştır. Umutsuzluk içinde konuşmalar geçer, sokakta, taşıtta, telrfonda: «Yine dört yıl beklemek gerekecek Dört yıl sonra yine aynı Ne yapmalı? Makaleler yazarak, çeviriler yaparak olmaz. Artık harekete geçmeli.» Bunlar suç kanıtları sayılacak günün birinde! tncelemeler, soruşturmalar. Sonnnda işin ciddi hiç bir yanı olmadığı ortaya çıkacak, tutuklananlar bırakılacak, aklanacak, bütün o kocaman kocaman savlar iğneyle delinmia balonlar gibi pörsüyecek. Geçen gün iki genç kadınla konuştum. Böyle bir davanın mahkumlarından birinin, birçok tanınmış, tanmmamış kiîinin adalet önünde yargılandığı bir davanın mahkumu bir öğrencinin yakınlanydılar. Herkes çıkmış, özgürlüğe kavuşmuş, aklanmıs, ama o davanın sonunda üç beş öğrenci, yaşları yirmibeç, otuz arası birkaç genç, mahkum edilmiş. Son Af Yasası da 141'i kap«amadığı için cezalarını sonuna dek çekecekler. Gerçi dava dosyası Yargıtay'da ımis, «ma henüz Yargıtay bu dosyayı ele almamıj. Belki Yargıtaydan dava geri dönecek, yeniden görülecck, sonunda o mahkum edilmi* bes genç de aklanarak çıkacak i|in içinden.... Ben dava dosyasım incelemedım, konuyu herhangi bir gazete okuru kadar biliyorum. Adaletin ijine kimse karışamaz, karıssa suç islemiş olur, benim böyle bir niyetim yok. Ama birçok tanınmı* kiçi, yazar, çizer, öğretmen, profesör aynı suçla adalet önüne götürülür ama sonunda mahkum olanlar kimsenin bilmediği, tanımadığı ik? üç genç olursa insanm içinde bir acıma, bir H*ma, bir garipseme duygusu uyanmaz mı? Bütün o ünlü ki«iler birer ikişer ortadan çeküsinler, suçsuz oldukları gerçeği aydınlığa çıksın, ama üç bef kimsesiz genç bütün o savların ağırlığı alt'.nda ezilsin. Zamanla da bir ratukevinin koğuş«nda, unutulup gitsinler. Yakınları kime, nereye baîvuracaguu bilemesin! Bunda bir haksızlık var elbet. Acılar bitip tükenir gibi değil. Toplumların bunalımlı dönemlerinde böyle olur. Ama güçlü, sağlıkh toplumlar böyle bunalımları çabuk atlatır. Bir yıl, altı ay, bazan birkaç yıl en uygar bir toplumun bile karanlık bir dönemden geçtiği olur. Almanya'daki Nazian, İtalya'daki Fasizm, Fransa'daki Petain'cilik, Portekiz'deki Salazar diktası vb. örnekler ortada. En ileri, en aydın toplumlar bile belirli sürelerle bunalımlar atlatırlar, kendilerini yitirirler, ama bir gün doğru yolu bulurlar. Biz de son yıllarda böyle bir dönemden geçtik. Kitapların toplatıldığı, profesörlerin bilim yapıtlarım sobaya atüğı, yazdığı bir ders kitabı yüzünden adalet önüne götürüldüğü, geçmişte* yazıların hesabmın sorulduğu, «geçmişi kapsamlı» yasaların çıkartümak istendiği günlerdi onlar... Ama sağlıkb Türk toplumu, Türk halkı U ekim seçimlerinde oylarmı halk yararına. gerçek demokrasi yararına, özgürlük, insanhk yaranna iş göreceğine inandığı bir partiye verdi önemli bir sayıda, onu iktidar adayı, sonra da iktidarın baj ortağı yaptı. Böylece bir bunalımlı çıkmazdan kurtardı kendini ve ülkesini. Genel bir af yasası ile bu bunalım dönemir.i kesialikle sona erdirecekti. Olmadı, yeni engeller, içten vunnalarla tutucu güçle ortakhğı engelledi bunu simdilik. Yine de halkm saitfuyus.ıdur başka ülkelerin yülarca içinden kendini kurtaramadıkları bir akıl dışı, bilim, insanlık, dıjı bir bunalım çağını en kısa zamanda sona erdiren... Ben orada burada unutulmuş, adı sanı bilinmeyen, yajamın ilk adımındaki o gençleri düşünüyorum. Ünlüler yakalannı kurtarmışlar, ama o gençler bırakümışlar kapatıldıkları yerde. Onları düşünen, onlar için üzülen yalnız yakınları var, kardeşler, eşler, analar, babaler... Sanki bütün bir toplumun suçu, bütün o bunalım çağının suçu o birkaç genç insanm! Bir yanhslık var bunda, bir haksızlık bir teplik. Bunu herkes biliyor. Öyleyse nıye geride kalmış bu bunalımlı dönemin son kırıntılarından da kurtarmıyoruz kendımizi, toplumumuzu. insanlarımızı gençlerimizi?. , c hmyvtn nd,, vetiatlrilen Mven,ti:haAvlmsrw . y a a l va ,25. rfomU7 ue5İminin nin Lüksemburg'ta »o2O25'i, Hollanda'da «o 30'u, Fransa'da •• 6,5'i kooperatiflerce karşılanır. Şarap: Toplam Şarap üretiminın Almanya'da 0n29'u. Fransa'da "»33'U, İtalya'da »r,35'ı, Lüksemburg'ta Oo70'ı kooperatiflerin elindedir. Meyva ve Sebze: Almanya'da sebzenın %44,6'sı, meyvanın Batıdan örnekler AET ülkelerinin Altılarmda (Almanya, Fransa, Belçika. Hollanda, Lüksemburg ve İtî'yai kooperatifçilik hareketinin kökeni, «bırakınız yapsınlar, bırakmz geçsinler» anlayışınm geçerli olduğu 19, yüzjnl ortalarına değın uzanır. Bir çok engel ve saldınya kar sın, Altılard» kooperatifçilik hareketi gelişmiş ve yeni kosullara kolaylıkla uyabilmiştir. Bu ülkelerin tümünde kooperatifçiligin temel amacı, özellik le küçük ve orta çiftçiyi, belirli ekonomik ve topium«al çirgide d'estekleverek hizmet etmek ve onları eğitmek olmus tur. Bu ülkelerde kooperatiflerin. öbür kuruluşlar karşısındaki yerini ortaya koymak, kooperatif örgütlerin ülke ekonomisine ve ortaklarına yaptığı katkr.ı da belirginlestirecektir. AET'nin yaptığı bir araşt'.rmaya göre (1), tarımsal ürünlerin satı?ı ve işlenmesi aç:sından kooperatiflerin ülke eko nomisi içindeki paylanndan örnekler verelim. Hnbnbat: Hububatm satış v» lşlenmesinde kooperatiflerin oa yı. Almanya'da *'«43, Belçika'da • 15. Lüksemburg'ta •'« 66. Hal' « landa'da •o5O ve Fransa'da ise •'. 73.5'tir. (Bugdayda •« 82, ö' bürlerinde *'o 65). Süt ve tfit firanleri: Alman va'da kooperatiflerin topladıjı süt oranı °'»78, ürettiklerı ter*ya2ı ••77, Crettikleri peynr °'8 67. ürettikleri süt tozu "o 18 dir. Belçika'da toplanan ve iş!^ nen süt •'« 62, tereyagı üretimi O 'o61'd1r. Fransa'da sütün •'• 52 si kooperatiflerce üretilip satıhr. ttalya'da kooperatiflerce işlenen sütün oranı °i 75'tir Lüksemburs'ta toplanan süt e0 ranı o90.3, pastörize edilip dağıtılan süt oranı '«97 6. terevaftı üretimi "'0 91.4. peynir üretimi e'o 56, öbür süt ürünleri •'« 88,8'dir. Hollanda'da toplanan süt •'»84, sahlan süt »'«41,5, treyagı üretimi *.'» 83.S, peynir üretimi •'. 87.8'dir. V EFAT Ay?e Biltekinin kıymetli eşi. Filolog Dr. Remziye Erşan, Dr. Op. Necdet Biltekin, Guven Plâstik Fab. Bakım Servisi Şefi, Ergün Biltekin ve Emin Biltekinin babaları, Avukat Dr. Mehmet Ersan, Gin. Op. Dr. Ülkü Biltekin ve Emine Biltekinin kayınpederleri, Turgut, Sinan, Yakup, Tuğrul, Müge ve Tunanın sevgili dedeleri, EMEKLI SAĞLIK MEMUKU MUSTAFA BİLTEKİN 9.6.1974 günü vefat etmıştır. Akraba, dost ve arkadaşlarına duyurur, Tanrıdan rahmet dılerız. A İ L E S t Cumhuriyet 4«11 (1) Agricultural Cooperation in the EEC, Brussels, 1967. Veriler her ne kadar araştırmanın yayınladtğı donemi kapsamaktay<:a da, en azmdan belirli bir kesiti ortaya koyması bakımmdan yararlıdır. SARSZTÂEA SUBEMİZ LIRALIK özel çekilişi ile ADANA Birkaç gün evvel, Anadolu Ajansı'mn 54. vıldönUmU münasebetiy'.e, bu sütunda yayınlanan yazınızı dikkatie okudum. Bana büyük bir tenakuzun içerisindeymişsinız gıbı geldı doğrusu... Bir tarafta, «Anadoıu Ajansı ıübarını yatarmıştır. haberlerinı kimse kuüanmıvor» dıyorsunuz. Öte vanda, gazetenizı bu, ıtıbarını yitırmış Aiansın haberlerı ile doldurmuşsunuz:.. Cumhurıyet'in sadece vazınızm çıktıgı nüshasındakl A.A. haberlerinı ş ö v e bir merak edip saysa ıdıruz. herhalde bu tanakuza dtlşmezcUniz... Amma ne yazık ki; bu zahmete Ratlanmam'şsınız Zatıaliniz, ikincı sahiiede o makaleyı yazarlten, sekreter arkadaşınızın diğer saylalarda kullandıgı Anadoıu Ajansı haberlerinin adedi, öyle bir iki degil, onukiyi buluyor. Hem de bir tanesi bes sütunluk manset olmak üzere... Yine aynı günkü diğer gazeteıere bir göz atalım istersenız? Sanınm, cHürriyet» ve «Milliyet» sızin «hatın sayılır gazete» tesnifinizin içine girer. Zahmet edlp de bu iki gazetenin o günkü nüshalannı şöyle bir temaşa etmea misiniz? Eğer manşetlerdeki cA.A.» insiyali sıze rahatsızlık vermeyecekse tabii.» Diğerleri de öyle. Hemen her gazetede 1520 haberimiz var. Hayret degil mi? tşte iîîbanm yıtırmiş AJans bu!.. Şayet sütununuzun hacml lmkân vermlş olsa İdi Anadolu Ajajnsı'nın yurt içinde ve yurt dışmda ne derece ehemmiyetli vazifeler ifa ettiğini size daha geniş ve vesikalan ile ıspatlayabilirdim. Mamafıh buna lüzum görüyorsanız yolunuz Ank&raya düştüğunde bana şöyle bir uğravınız. Anadolu Ajansı'mn devlete yük olmasından bahsetmenin de imkânı yoktur sajnn yazar... Nasıl ta bütçeden yardım alan pek çok kamu sektörü için «Devıete yük oluyor, bunu kaldıralım» denemez ise... Siyasal iktidara bağh bir genel müdürlükle gazetecilik mesleğini yürütmek bağdaşmaz buyurmuşsunuz. Bu hükmünüz çok doğru. Amma Anadolu Ajajnsuıın siyasal iktidara degil de, Devlete bağlı özerk bir kurulus olduğunu unutuyorsunuz. Bitmez tükenmez dedikodulardan ve arpahk ttlKâvelerinden neyi kastetmek istediğiniz pek belli olmuyor... Halen Ajansla ilgili hiç bir dedikodu mevcut olmadığı gibi arpalanan da yoktur. Bu iddialarınıza biraz daha \aızuh verirseniz ne demek istediglnizi biz de anlamış oluruz. Saygılarımla. Atillâ ONUK Anadolu Ajansı Genel Müdiirfl »•»*<»>•>»•»••»•• t LAN KOTTTLHİSAR TtKARIKALE KÖTÜ KALKINDIRMA KOOPERATÎFİ BAŞKANLlGlNDAN Kooperatifımize ait 58 AH 381 plaka nolu, Fort marka, 1970 model, 115 HP. Motör gucünde, Helejon Şanjumanlı, altı süindirli, ilâve dingilli, dızel, istiab haddi 10.700 Kg. tam yük olan kamyonun 23/6/1974 pazar günü saat 13.30 da Yukankale köyü kooperatif merkezinde açık arttırma ile satışı yapılacaktır. Muhammen bedeli 125.000 TL. geçici temlnatı 9^75, liradır. thaleve sirmek isteyenler geçici teminatlarınj en geç ihale günü Saat onikive kadar kooperatif veznesine yatırmaları sarttır. Kamyon günün her saatinde Kooperatıfimiz binası önünde görülebilir. Postada vaki gecikmeler nazara alınmaz. Kooperatifimiz ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. Basm 16547 4805 •CHKKKKKKHK 11 ^ 1974 gününden itibaren \j.^ Sayın Adanalıların hizmetine oirmiştir, <Ie. ğerli mudilerimizin gö$terdiqi büyük ilqiye tesekkür ederiz... Deniz Kuvvetleri Komutanlıgı Seyir Hidrografi ve Oşınografı Dairesl bildirilmiştir. (Basm: 15987) 4801 Başkanlığından Çok Acı Kaybımız Biricik evlâdımır, tek varlıfırmz Çok Acı Kaybımız an AilemİTln tek re ariz varhğı, ölümsüz »evgı«iyıe kalbimde yasayacak olan nişanlım her Çok Acı Kaybımız Carum annemiz, canım babamızdan ğımız biricik agabeylmiz Daşkd tes varlı DENİZCİLERE VE HAVACILARA 63 SAYILI BİLDİRİ 21 İle 22 haziran 1974 tarihlerinde 09.00 İle 17.00 saatlerl arasında aşağıdakı noktalan birlestiren saha İçinde seyretme, demirleme, avlanma ve bu sahanın 500 metreye kadar olan yüksekliği can ve mal emniyeti bakımından tehllkelıdlr. MARMARA DENtZt ÎZMtT KÖRFEZt 1 Incf nokta : Enlemı 40 derece 44 dakika 10 sanıye Kuzey Bovlamı 29 derece 46 dakıka 21 sanıye Doğu t ncl nokii : Enlemı 40 derece 44 dakika 38 saniye Kuzej Bovlamı 29 derece 47 dakıka M sanıve Dogu 3 uncfi nokta : Enlemı 40 derece 43 dakıka 49 sanıve Kuzey Boylamı 29 derece 48 dakıka (»8 sanıve Doğu 4 Onen nokta : Enlemı 40 derece 43 dakika 15 sanıye Kuzey Boylamı 29 derece 46 dafcıka 03 sanive Doğu DENİZCİLERE VE HAVACILARA ÖNEMLE DUYURULUR. (Basm: 16337) 4800 Musa ÖRENÇ t 2 luuııan 1974 pazar sunü HaKbn >axım6tıne kavuşmuştur. ÖRENÇ ailesinin acısı çok buyüktür. Bu acırruzı dost ve akrabalanmızla paylaşır, Tanrıdar. rahmet lılerız. ANNESİ VK BABASI Cuınhjnyet 48(18 MUSA ÖRENÇ 2.6.1974 pazar günü Hakkın r&hmetıne Kavusmu$tur. MSANLlsı Çumh'ırıyet 4809 Tanrım rahraet eyleıin. MUSA ORENÇ 2 haziran 1974 pazar günü ani bir traiık icazası sonucu hayata gözlerini yurnup Hakkın rahmetine rfavuşmustur. Bu acı kederımizi akraba ve gerçek dostlarımızaa ve vefalı arkada$larıyla paylaşırız. 4 SEVGİLİ KARDES1 Cumnıuiyet 4810
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle