19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 30 Mayıs 1974 1970 tarihinde imzalanan «Katma Protokol», Türkiye ile AET ülkeleri arasında sınai mallarm serbest dolaşımının bir gümrük birliğine dayanılarak gerçekleştiril. mesini amaçlamaktadır. Gümrük birliği, birliğe taraf olan ülkeler arasında gümrük vergileri ve miktar kısıtlamalannm kaldırılmasını, birligin dışmdi kalan bütün ülkelere karşı da, ortak bir gumrük tarifesinin uygulanmasım öngörmektedir. Bu açıdan. Katma Protokol içinde Türkiye'nin üstlendiği yüklenimler de üç grup içinde toplanr.bilir. Bunlar; Topluluk üyelerine karşı, gümrük ve es etkili vergi ve resimlerin 13 ve 22 yıllık süreçler içinde sıfıra indirilmesi, Miktar kısıtlamalannm kaldınlması, Üçüncü ülkelere karsı. topluiufun uvpıIadığı ortaklık gümrük tarifesine uyumdan ilerl gelmektedir. Olaylar m görüşter 0. Pazar ve Sanayileşmemiz Dr: Cem ALPAR AİTİA Ekonomi Asistaru Dış Ticaret Açığı Sorunu AET ile Türkiye'nin ilişkilerini lncelerken tlzerinde önemle durulması gerekli sorunlardan biri, dış ticaret dengesi ve yapısımn gümrük birliğinden ne yönlü etkileneeeği ve bunun Türk sanayiinin gelişimi üzerindekl muhtemel etldleridir. Türkiye'nin 12 ve 22 yılUk süreçler içinde kademeli olarak gümrük vergilerini ve miktar kısıtlamalarını kotaları • topluluk Üyelerine ve üçüncü ülkelere karşı indirmesi, dış ticaret açığının büyümesi ve ithalâtın yapısımn tüketim mallan lehine bozulması gibi iki olumsuz sonuç meydana getirebilir. AET içinde dış ticaret açıgının anlamll bir düzeyde tutulması, bir yandan Türk ekonomisinin dış bağımlıhğımn azaltılmasma, diğer yandan da sınai mal ihracatmın arttınlmasına bağlı olacaktır. Bugün dış ticaretimiz ithalatımn "» 95i yatırım malı ve hammededen, ihracatmın *i> 80'i tarım ürünleri ve madenlerden oluşan bir yapıya sahiptir. Geleneksel ihraç ürünlerimize karşı düşük talep elastikiyeti ve AET ülkelerlnin, Türkiye Katma Protokolü Imzalamadan önce de sınai ürünlerine karşı °'o 80 oranma yakın bir liberasyon uyguladıklan hatırlanırsa, 1lerde dış ticaret açıklarımn giderek büyümemesi yönünden, AET ve diğer ülkelere lhraç edilebilecek sınai ürünlerin çeşitlendirilmesinin önemi açığa çıkar. Dış ticaretimiz bugünkü yapısını muhafaza ettiği takdirde. liberasyon oranmın artmasına parelel olarak dış ticaret açıklan da giderek artacaktır. AET ile olan dış ticaretimiz değerlendirtldiginde, 1970 yılından itibaren bu Ulkelerden olan ithalâtımızın ihracatımızdan daha hızlı artmakta olduğu görülecektir. Örneğin altılardan (B. Almanya, Fransa. Italya, Belçika. Hollanda, Lüksemburg) olan İthalâtımızın 1970/73 artısı Vt 268 iken, fhracahmız ancak H 108 oranında brtmıştır. Buna parelel olarak topluluktan olan dış ticaret açığı da giderek büyümektedir. 1970 yılındaki altılara olan 86 milyon dolarlık dış tlcaret açığı 1973 yılında 490 milyon dolan bulmuştur. Bu açık, tüm dış ticaret açığımn •• 50' / den fazlasını oluşturmaktadır. Bunun da ötesinde anılan yıllarda, AET'nin toplam thracatımız içindeki payı azahrken, ithalâtımız içindeki payı da artmıştır. Dış ticaret dengesindekl bu gelişmeler Katma Protokol çerçevesi içinde gerçekleştirilecelc bir gtlmrük birliğinden Türk ekonomisinin zararlı çıkacağınm ilk belirtileri olarak değerlendırümelidir. Devlet Gelirleri Sorunu Geçiş dönemi içinde fcamunun elde ettijl gümrtik vergisi gelirleri Uç yönden etkilenecektir. Bunlar; AET içinde gümrük vergilerinln 22 yıllık bir süre içinde tamamen kaldınlması, Mevcut tarifeye nazaran daha düşük olan ortaklık gümrük tarifesinin yürürlüğe konması, Gümrük birliğinin ticareti saptıneı etkileri nedeniyle Türkiye'nin, ithalatınm dah» büyük bir kısmını AET ülkelerinden yapmatıdır. Geçis döneminin ilk yıllarında gümrük vergilerinin kademeli olarak indirilmesi ve ithalatın artması nedenleriyle, kamunun gelir kaybı önemli bir şekilde hissedilmeyebilir. Ancak Türkiye'nin AET'ye olan yükümlülükleri arttıkça, örneğin Üçüncü Beş Yıllık Plan rföneminin son yıllarında, kamunun gümrük vergilerindeki gelir kaybı riaha belirgin bir hal alacaktır. D.P.T. tarafındarv yapılan bir hesaplamaya göre 12 ve 22 yıllık listede yer alan mallarda yapılacak gümrük indirimleri ve ortak gümrük tarifesine uyumdan 1978 yılında kamunun 82,8 muVon dolar vergi kaybı mey» dana gelecektir. Bu rakam aym yıl için hesaplanan gümrüls vergisi hasılatının °,o 52.2'sine eait olmaktadır (1). Vergi kaybının lanayileşme üzerindekl olumsuz etkilerl iki nedene bağlanabilir. Herseyden önce bugün Türk ekonomisi «Karma Ekonomi» olarak nitelendirilen bir yapıya sahiptir. Bu yapı içinde Devlet, yalnızca sosyal ve altyapı yatırımlarını değil, fakat özel kesimin yanında, üretken yatırımları ö a gerçek* leştirmektedir. örneğin iki plar» dönemi sürecinde, imalat sanayiindekl toplam sabit sermaye yatınmlannın ','• 38,5'i kamu tarafından gerçekleştirilmiştir. Şimdi gümrük vergilerl gibi önemli bir gelir kaynağının giderek azalması bu yatınmların gerçekleştirilmesini önemli ölçüde etkilevebilir. Gümrük vergilerindeki bu kaybın «Halk Sektörü» uygulamasınm amaçlandığl ve bu nedenle devletin sanayi kesimlnde teşvik görevlerinin arttığı bir dönemle özdeşleşmesi aynca önem kazanmaktadır. Eger kamu, gelirlerini arttıracak yenl kaynaklar bulamazsa. kamu yatınmlannın azalması ve büyük ölçülere varan enflasyonist finan'man kaçınılmaz olabilır. Üzerinde durmak istediğimiz «orun, AET üyeliğtnin Türkiye'ye gelen yabancı sermayeyi ne yönlü etkileyeceğl ve bunun Türkiye'nin sanayileşmesine olan muhtemel katkılarıcfır. Katma Protokolün 50 ve 51'inci maddeleri «akit taraflar arasında sermaye hareketlerinin kolaylaştırılacağını ve yabancı «ermaye konusunda Türkiye'nin topluluğa «en yakın kayırılan millet» kuralını uygulayacağl öngörülmektedir. Aynca 52'nci maddeye göre Türkiye ile topluluk üyesi devletler arasındaki sermaye hareketlerini ve bu hareketlere ilişkin carl ödemeleri etkileyen hiç bir yeni kambiyo kıiitlaması getirilmeyecektir. Sermaye hareketlerini kolaylaştırıcı bu hükümler çerçeveıl içinde', özel yabaneı sermayenin Türkiye'ye karşı alacağı tutumu şimdiden japtayabilmek oldukça güçtür. Çünkü bu biraz da, Türkiye'nin o gün içinde bulunacağı ekonomik ve politik koşullara bağlı olacaktır. Ancak, D.P.T. tarafından verilen bir raporda da belirtildiği gibi, Katma Protokolün imzalanmasından soura bazı yabancı firmalar, himaye yetersizliğinden dolayı Türkiye'deki projelerinden vazgeçtiklerini ifade etmişlerdir(2). Aynı rapora göre; «yabancı sermayerıin bundan sonra daha çok gıda sanayiine bir de Ortakpazar ülkelerinde sosyal problemlere »ebep olan işçiliğin ağırlık kazandığı, dokuma, konfeksiyon, elektronik mamüller montajı gibi a'anlara gelmesi muhtemeldir. «Ancak bu ihtimaller üzerinde dururken ttalyan tecrübesini de hatırlamak gerekir. ttalyan birliğinin kurulması, güneyde emek d'aha ucuz olduğu halde, orada kurulmuş sanayii yıkmlş, Kuzeyden Güneye sermaye akımı yerine mal akımı, Güneyden Kuzeye mal akımı yerine işçi akımı ortaya çıkmıştır. Men dakka dukka 12 üyeliğl Kanımızca Türkiye'nin, AET'na konusunda ilerde karşılaşılabilecek darboğazlar daha çok gerekli ilmi yöntemlere dayanan çahşma ve araştırmaların yapılmadan katma protokolün imzalanmış olmasından ileri gelecektir üzülerek belirtmek gerekir ki, Turk »anayiinin hangi mallarda AET pazarlannda rekabet gücüne sahip olduğu veya olacağı, bu mallar üzerinde bugüne dek dış ticaret politikası ile saglanan korumanın kaldınlması halinde ne gibi «orunların ortaya çıkacağı konuları bu konu ile sorumlu ya da dığer bllımsel kuruluşlar tarafından ciddi bir şekilde incelenmemiştir. Katma Protokolün İmzalanmasından onc» Ankara anlaşmasına göre eeçen 5 yıllık hazırlık dönemi <ürecinde de. Türk sanayiinin rekabet gücünü arttıracak ciddi tedbirlerin alındığını söylemek güçtür Bu rekabetin sağlanmadan Katma Protokolün lmzalar.ması lse, Türk sanayiini AET karşısında çok erken bir reknbete terketmektedir. Son olarak belirtelim ki. Türk «anayiinin dış pazarlarda rekabet gücü kazanması, serbest dış ticaret rfenemesine girerek degil. fakat bugün uygulanmakta olan koruyucu dıs ticaret politikasının yerine, daha rasyonel ve etkin bir politikanın yürürlüğe konması ile sağlanabilir. (1) AET Türkiye Katma Protokol Çalışmalan Gümrük Birliğinin Gerçekleştirilmesi D.P.T. Vayını No: 1032, Sh. 24 (2) Kaynak: Maliye Bakanlıfcı Sonuç Mart'la başlayan olağanüstü dönemde, Parlamentodaa ılımlı bir toprak reformu yasası çıkartmak isteyenler, büyük bir direnmeyle karşılaştılar. Direnmenin nitelifci, bir mebusun ağzından çıkan şu cümleyle özetlenebilir: Cesetlerimiz çifnenmeden bu kanun Parlamentodan çıkamaz. Olağanüstü dönemde adına reform yasası denen ama reformla ilişkisi bulunmayan bir tasan kanunlaşabildi. Oysa Türkiye'nin toprak reformuna değil, devrimine ihtiyacı vardı. Çünkü bugün ülkemizde toprak ve tanm düzeni tam bir sömürü düzenidir. Topraksız ve küçük topraklı köylüler, ülkemizin en yoksul ve en kalabalık kesimir.i meydana getirirler. Bunlar tüketecekleri buğdayı bile üretemezler. Buğday fiyatlan arttırılsa da arttmlmasa da yazgılan değişmez. Ülkemizin 13 milyon hektarlık toprağında »arnl ekilmekte. bu alanm 9 milyon hektannı buğday kapsamaktadır. Buna rağmen en bereketli vıllarda bile dışardan buğday satın almak zorunda kalmaktayız. Çünkü dönüm .başına 120 kilo buğdav tiretmekteyiz. Bu rakam çeyrek yüzyıldır değismiyor. Oysa çeyrek yüzyıl önce dönüm başına 120 kilo buğday üreten Yunanistan'da bu sayı şimdi 180'e yükselmiştir. "BİR BAŞKADIR...,, OKTAY AKBAL Evet Hayır BASIN MI, TELEVIZYON MU? televizyonun gelişmesl bir| çok yerlerde basını korkutuyor. Bunun iki büyük nedeni var. Birincisi şu: Basın birçok ülkelerde büyük bunalımlar geçiriyor; gazetelerin yapım masrafları, ücretler artıyor; kâğıt fiyatlan özellikl» yükseliyor. Eskl gazeteler dizgi ve baskı araçlarını yenileştirmek için büyük yatırımlara yönelmek zorunda kalıyorlar. Buna karşılık ilân gelirlerinde ve baskıda önemli artışlar olmuyor. Öyle ki bazen birkaç milyon baskı yap'âo gazete " v e derğîler ekonomik güçlüklerden ötürü kapanmak zor\İTi(İk kalıyorlar. Amerika'nın ünlü Life dergisi bundan iki yıl önce sekiz buçuk milyon baskı yaptığı halde kapanmamış mıydı? Derginin ilân gelirleri de yılda fll milyon dolardı. Buna benzer örnekleri çok gördük. Bu bunalımlara çare bulmak için gazeteler devletten yarcfım istiyorlar. tsveç'te, Isviçre' de ve Finlandiya'da devlet bütçesinden gazetelere yardım edilivor. Amaç kamu hizmetl yapan gazetelerin batmasını önlemek. Bu yardımın yararll olduğunu öne sürenler var, olmadığını da. Gazete fiyatları artıyor bir yandan. Fransa'da iki hafta önce yeni artışlar oldu. Fiyatların artması tirajı etkiliyor. Yeni bunalımlar çıkıyor ortaya. Basın çevrelerindeki korkunun ikinci nedeni bütün her yer de televizyon sayılarının artması ve televizyonda ilâncılığın gelişmesi. Amerika'da 1000 kişiye 412. Isveç'te 312, Ingiltere'de 300 televizvon tfüşüyor. Yani, gelişmiş ülkelerde hemen hemen bütün evlerde bir televizyon var demek ki. Çağdaş gelişmelere ayak uyduramayan bazı gazete sahipleri basındaki bunalımın televizyondan ileri geldiğinl öne sürüyorlar. Bu konu mesleks?l çevrelerde genis tartışmalara yol açıyor. Fransa'da da BasınTelevizyon rekabeti son yıllarda üzerinde durulan önemli bir konu oldu. Hele Cumhurbaşkanı seçimlerinde televizyonda ya pılan konuşmaların, düzenlenen tartlşmaların ve gösterilen film lerin yarattığı etkiler televizyonun ne ölçüde kitlelere yön verebilen bir güç olduğunu bir kez daha ortaya koydu. II tlrkiye'ye yaklasıyonı* durmadan. Bir kilometre, bir kilometre daha. Yağmur yağıyor. Herkeste bir huzursuzluk. Bir fısjltı, bir telâ?. Arka sıralarda duyulur duyulmaz konuçmalar. Uyur gibi yapıyorum. Bir uyusam. Sabah onda kalkb otobüs Üsküp'ten. Geceyarısma geliyor. Bulgaristan'ın, iki yanı ağaçlı, yemyeşil yollanm aştık aşıyoruz. daha da aşacağız... Durmadan dönüyor teyp, hep aym şarkıyı söylüyon «Blr başkadır benim memleketim». Nasü da etkiliyor insanı! Türkiye yolun ucunda, Türkiye'nin rüzgan geliyor ordan buraya. Şoför arkadaş daha da basıyor gaza. Karanhkta koşuyor yurda. «Bir baskadır benim memleketim.» "Bif b&şksdır: ' Elbet başkadır. Şoför arkadaş «Türkiye'nin kokusu bumumda» dlyor. Geceyarısmdan sonra saat bir. Kapıkule'deyiz. Otomobiller, otobüsler dizi dizi. Bir sevinç, bir korku, bir heyecan. Hepsl, Rumeli göçmeni otobüstekilerin... Kimi on, kimi beş yıl önce gelmişler Makedonya kentlerinden, köylerinden. İkide bir gidiyorlar Üsküp'e, başka yerlere. Birşeyler götürüyorlar, yakmlanna, ya da satmaya. Birşeyler getiriyor yakınlanna, ya da satmaya. Daha çok satmaya, üç beş kurus kazanmaya. Hepsi yoksul kişiler, kentin uzak bölgelerine yerleşmişler, anavatan deyip koşmuşlar buraya, geçim derdi, ekmek derdi, yaşam derdi diyerek. Kahve götürürsün, kakao çay getirirsin, üç beş lira bir kazanç sağlarsm. Gümrükten geçirmek zormus, yakalanırsa o mala el konulurmuş şuyrıuş buymuş. Göz« almak gerekir hepsinl T TELEVİZYONUN BASINI ETKILEDIGI BİR GERÇEK. ANCAK BASIN, TELEVİZYONA GÖRE DAHA BAŞARI ÎLE YAPTIĞI YORUMLARLA, ÇOK YÖNLÜ YANKILARLA RAKİPSİZ GÎBÎDÎR. Hıfzı TOPUZ ^raç kendi alanında rakipsizdlr.» ? Ama bu pek doğru bir tanımjlama sayılamaz. Çünkü radyo "yalnır bildirmekle yetinmiyor ki. Bazen bir konuyu uzun uzun anlatmıyor mu? Yorum yapraıyor rou? Televizyon da öyle değil mi? Batj televizyonlarında bazen 2 3 saat süren tartışmalar, açık oturumlar düzenlenlyor, her şey söyleniyor. Basının görevini yalnız araştırmaya, incelemeye, yoruma ve belgeselliğe yönelttiniz mi radyo ve televizyonun rekabet olanaklannı genişletmiş oluyorsunuz. Televizyonun geliştiği ülkelerde birçok gazete ve dergiler özlerini ve biçimlerini televizyon yayınlanna uyumlu bir açıd'an düzenleyerek yeni bir denge kuruyorlar. O da şöyla oluyor: Gazete yöneticileri bütün okuyucuların radyo ve televizyonu izlediklerini kabul ediyorlar. Zaten kendileri de hiç aksatmadan bu yayınlan izliyorlar. Radyo ve televizyon her gün yeni konular getiriyor dinleyiciye. Milyonlarca kişiys her gür» konuşacak, tartışacak yeni konular çıkıyor. Yeni ufuk lar açılıyor kitlelerin yaşamında. Radyo ve televizyon öyle bir haberleşme akımı sağlıyor ki insanlığın tarihinde £Örülmüş şey değil. tüa halk oyu arasfırmalan rady«*. vetelevizyon izieyenlerin % 6O'ınmn:,jaşe,te,,Qkuduğunu göst«riyor. Televizyon seyircileri ga>zeteden vazgeçemiyorlar. Hatta eskiden gazete okumayan televizyon seyircilerinin gazete okumaya başladıkları da görülüyor. Dinleyiciler ve seyirciler ertesi gün daha genis yankı ve yorum bulabilmek için gazete alıyorlar. Okuyucu başka açılardan yorum arıyor. Bazen de kaçırdığl bir haberi, bir ayrıntıyı gazetede bulmak ısiiyor. Kesip sakhyor bazı yazıları. Radyo ve televizyon programlan ile hiç ilişkisiz yayın yapan gazete ve dergiler radyo ve televizyon merakhlarını, yani sayısı gittikçe çok genişleyen bir kitleyi doyurmaz oluyorlar. Uluslararası haberleşme istatistikleri gazete tirajları ile televizyon sayılarının birbiriyle orantılı olduğunu gösteriyor. Bir ülkede 1000 kişiye düşen baskı sa yısı ne kadar yüksekse televizyon sayısı da o kadar yüksek. İşte bunun örnekleri: tsveç'te 1000 kişiye düşen baskı sayısı 528, televizyon sayısı 312; tngiltere'de 463 300; Finlandiya'da 392 220; Federal Almanya'da 331 270; Norveç'te 390 220: Fransa'da 250 220; İsviçre'de 370 200; Danimarka'da 363 260.. berleşme araçları bu bilgileri blze birer bildiri ile ulaştırıyorlar. Radyo bunlan çok çabuk duyuru yor. Televizyonun özelliği: bu bü dirileri duyururken kişileri bütün heyecanları ile yansıtmak, sözle görüntüyü birleştirmek. Sözün kapsamadığını gözle anlatmak. Ama bir de bütün bu bildi rilerin bir sıraya konması, d* rinlemesine incelenmesi, değerlendirilmesi, olaylann gelişm» yönlerinin gösterilmesi var. Basın bunu daha başan ile yapıyor. Bütün ij yeni kojullara uyarak okuyucaya yeni bir açıdan tamamlayıcı bildiriler, yanküar v» çok yönlü yorumlar sağlayabilmek. Ülkemizde büyük toprak sahipleri tüm buğday üriinünün yüzde 60'ını üretir ve pazarlar. Devlet her yıl buğday fiyatlarını saptar. Bu fiyat yükseltildikçe sömürü mekanizması çalışır. Devlet adına buğday. traktör, gübre fiyatlarını ve banka kredilerini düzenleyen siyasal iktidarlar, şimdiye dek voksııl köylüden yana değillerdi. tlk kez sola açık CHP'si bir koalisyon hükümeti kurmuştur. Ne var ki koalisyon ortağı MSP'si özellikle tarıma dönük yüzünde tutucudur. CHP ödünlerle kurabilmiştir kabineyi ve toprak reformunu amaçlayan programını ertelemiştir. 1974 haziranına böylece girilmektedir. Buğday fiyatlarının bu yıl yüzde 6070 oranında arttınlması bozuk düzende yoksui köylüyü kurtaracak bir tedbir değildir. Eski bir ozanm söylediği gibi yağmur yerine inci yağsa göklerden. bahtsız olanın tarlasına bir damla düşmez. Tarımda bozuk düzen sürdükçe yalnız buğday fiyatlarıyla oynamak yoksulun yazgısını değiştirmiyecektir. Madalyanm bir de öteki yüzü vardır. Kırda ve kentte yaşayan milyonlarca yoksulun birincil besini ekmektir. Buğday fiyatlan artmca ekmek ne olacaktır? Balık. süt. et, yumurta gibi proteinli besinlerden uzak yaşayan ve tahn ile De"=ı?n?n >arlıksız aileler için ekmek fiyatı çok önemlidir. Ecevit Hükümeti bunun için: Ekmek fiyatı artnuyacak.. diyor. Peki aradaki fark ne olacak? 1973 ekim seçimlerine dek Talu Kabinesî ülktyi vönetiyordu. Talu Merkez Bankası Genel Mudürlüğünden özel se«törün güvenilir adamı olarak önce Bakanlığa, sonra Başbakanlığa sıçrayıp AP ile CGP'ye dayanan bir hükumetle ülkeyi yönetmeye başladı. O sırada bütün dünyadakı petrol fiyatlan artmıştı. Ham petrolünü çoğunlukla iışardan satın alıyordu Türkiye... Petroldeki fiyat artışının ülkemize 1 milyar dolara yakın. yani yuvarlak hesap 15 milyar liralık yenl bir yük getireceği hesaplanıyordu. Ama AP'nin gtiaümünd»ki Talu Hükümeti, Ecevit Koalisyonu kuruluncaya kadar petrol ürünlerine zam yapmadı; direndi. Plan açıktı: Halkın «umudumuz» diye nitelediği solcu Ecevit; hükümetini kurunca hemen zam yapmaJs zorunda kalacak. seçim alanınd? gücünü vitirecekti N'itekim plan gerçekleşti. Ecevit gelir gelmez zam yapmak zorunda kaldı çeşitli maddelere, benzine, gazyagına, mazota... Bunun üzerine başta Süleyman bey olmak üzere Istanbul sermaye çevreleriyle tutucu partiler MSP'ni parçalamak ve koalisyonu yıkmak eylemine giriştiler; başarırlar mı? büinemez. Steıdl Ecevit HükümeU, buğdaya büyük ölçüd» zam yaparak ekmsğl aynı fiyatta rutmak kararmdadır. Buna fcar«ılık Süleyman bey bir çıkıs yaparak: . Zamlı buğdayla zamsız ekmek arasında 10 milvar açık dofacaktır, bnnu kim ödeyecek? diyor. Talu'ya petrol konusunda sormadığı soruyu, niçın EceTlt'e buğday konusunda soruyor Süleyman bev? Cevap: Çok kurnaz olduğu İçin. OKUYUCU MEKTUPLARI TRT Televizyon ve Radvolarında yayınlanan çeşjtıi progBiz ailece kısa bir süredenberi Almanya'da bulunmaktayız. ramlarda Kahramanmaras aley Geldiğimiz günden beri burada yabancılar için hazırlanan proghine sözler sarfedilmekte, bu ramları televizyon ve radyodan izlemekteyiz. Alman televizyosözler hakikatmış gibi gösterümek istenmektedir. nunda her gün başka bir Ulkeys ait on dakikalık yayın var. 29 Söyle ki; nisan 1974 tarihinde Yunanistan'a ait olan yayını seyrederken hayrete düştük: Geçmişi yüzyülara dayanan bir Türk oyunu Daha ev\elce vayınlanan «Ya olan Karagöz'ü, Yunanistan kendisine mal etmiş. şadığımız Günler» adlı bir prog ° Gönül istedi kl Türkçesinin ramda sanki Dütün Maraşlılar dilenci jribi gösterirmistir Bu yanında Almancasını da okukez aynı program 21.5 1974 güduğumuz ve eski bir Türk yanü yine yaymlanoı. Uğur Dünratışı oldugundan şüphemiz dar ve benzerleri Maras'i vs olmayan bu gölge oyunu TürMaraslı'yı neden bu »ekilde eöa kiye'den ve Türkçe olarak seytermek ve tanıtmak istemişretseydik. Bir zamanlar bazı Fikir suçlarının, anarşistlerin tir? degerli sanatçılanmıza, büyük affı için en az bir yıldan beri Kahramanmaraşh gururradur adamlanmıza ve şimdi de sevgerek yüce basında ve gerekse ve onun bu gururu dilenmey* >lice parlamentoda, haktan, hugili Karagözümüze sahip çıkmüsaade etmez... kuktan ve demokrasiden yana maya kalkanlara karşı bu kaedilmedik laf bırakılmadı. Fa dar yumuşate davTanmamak Yayın sırasında telefonla akat olmadı; belki de hükümetin gerek nerhalde. Bunlann yaradığımız Uğur Dündar bunun durumunu etkileyecek. nında kendi programlanmızı bir tesadüf olduğunu kasıt olBir zamanların vatan hainlemadığını beürtti. Kasıt ve bir seyretmek isterken daha önce ri olarak ilân edilenler her şeyard düşünce yok ise. eskidert gazeteniztn bu sUtunlannda yaleri ile af edildi. yayınlanmış bir Drogram neden zılmış olanlar gibl garipliklerYüz kızartıcı suçlardan davatekrar vaymlandı. TRT kendi le karsılasıyoruz. Bu tabil ki sı olanların dosyalan düştü, Ne yayın araçlanyle özür dilemeTRT"nin ihmalinden doğmaktaceza aldılar, ne sabıkalandılar lidir. dır. Dilediğimiz bizim gibi ken ve ne de işlerinden oldular. Müjdat Ganiyusufoğln disinden baska milletlerin Sahte evrak tanzim suçunu programıru seyreden yabancısahte telgrafla af kapsamma allara mahcup olmayaeak, ha^ dırarak keza ne ceza aldı ve ae sabıka ve ne de işinden oldu. ta onlan imrendirecek programlarda dünyada eşl olmayan Her şeyi ile af oldu. eşsiz Boğaziyle Istanbul'umuz Fakat, yine yüz kızartıcı bir ve modern tatll köylerimizi suçtan ceza alıp, cezasım günü seyretmek. Zira bu yerleri bigününe aftan istifade edemeden yatarak çıkan bir kimse, hem rim gibi Türkiyedeyken TV'de işinden oldu, hem sabıkalandı, bile az seyredenler yanında hem hapis yattı ve hem de hiç bir de dış memlekette doğup 12.3.1974 tarih ve 4878 sayı fl« bir yere giremiyor. büyüyen ve Türkiye'yi hiç bilöğretmen Secaat Seçkin hakmeyenler de var. Diğer yabankında velilerimizden blrinin Peki, bu hakka, adalete ve cı programlardan üstün olacayaptığı sikâyetin bn an önc» demokrası kurallanna uygun sonuçlanmasınj dilivoruz. ğımız günü dört gözle beklibir iş midir? Bugüna kadar yüce Parlamento, yüce basın yoruz. Fenerbançe Lisesi'nden bu hususta en ufak bir yorumAyşin TEŞtLAY 30 öğrenci da bulunmadı. Bundan sonra ne düşünürler bilinmez. Buna cevap verecek bir yetkili, helâl süt emmiş bir insan anyorum. Saygılarımla. Ahmet ŞEKER Balbay MahaUesi, Medrese Çakmazı 3 ANTALYA Köyişleri ve Kooperatifler Bakanhgından dileğimlzdir. Konya ilinin Karaman ilçesine bağlı Kâzımkarabekir bueagında «Kalkındırma Kooperatifi» kurmak amaclyle kooperatif anasözleşmesini noterliğe tastik ettirip 7 kişilik Kurucu üye taahhüdü olan 875 TL.'yi de Bakanhk emrine bloke eden sonra Sayın Karaca, sizin CHP'den bu sözleşmeleri, Bakanlığm onaymı almak üzere 3.4.1974 tariistifa etmenize hiç hayret ethinde Ankara'da kooperatiflerle ilfrill kısma tevdi ettik. Evrak medim. Ancak CHP Genel Başkaleminden 3.4.1974 tarih ve 12174 sayı ile kayıt bildiriğlnl verkanı Sayın Bülent Ecevit'e göndiler ama bugüne kadaı ds bir sonuç alamadık. Bucağımızda dermiş olduğunuz tstifa mektuyuvarlak olarak 8000 nüfus yaşamaktadır. Kooperatifimtz ilk bunuzu hayretle okudum. Çünamaçta gıda maddelert tüketim tşi eöreceğinden. her gün radkü, siz CHPIi olarak seçimyolanmızda fiyat tstikran İçin belediyelerin fiyat tanzim mağaden önce CHP'nin af kanununu zalan açarak fivat istikrannı sağlamalanmn ası) görevleri olprograma aldığından haberiniz duğu komısund vayımlann vapıldığı ve Belediyemizin bu tıuvardı. öyleyse neden srçimden susu gerçekleştirecek mali eücünün tam olmadıSh neden) tle bu önce CHP'den istifa etmediniz? görevi kooperaMfimizin vükleneceği ortadadır En az 400 ortaklı Anladığıma göre her şeyi bilibir kooperatit o|nna*!rıa sahip olacağını. bucak halkınm kuruyordun ve en garanti yoldan 4 cu Uyelerder aurumun hanei aşamada olduğunur or'aklık aidatsene ancak CHP'de gerçekleşelannın ne zaırpr rahsi', edilerek üye kayıtlannın vapılacağı sık bilir. Peki bu oylara saygı yo!: sık sorulduğundan. kooperatif ana sözleşmemizirt çerekli onayı mu? 37.S48 CHP1İ seçmenden konusunda Sayın Bakanımızın yardımcısı olmssını dileriz oy aldınız. Ahmet Kemal GüNAYDIN Yönetim Kurulu Baskatu ALMAN\ A ömer özkay Evet, bir başkadır benim memleketlm, bizim memleketimiz... Bir başkadır gerçekten. Bu başkalığl Kapıkule'de görrfük o geceyarısmdan sonra! Gümrük kontrolü yapılacaktı, esyalar indirildi, bavullar, çantalar dizildi. Herkes eşyasının başına dikildi. Biri geldi «Bu ne biçim duruş, şöyle hizaya gelin» komutunu verdi. O yaşlı kadınlar, erkekler, çocuğu kucağında anneler, delikanlılar sessizce yerine getirdiler istenenleri. Başladılar beklemeye, bir saat, İki saat. Ayaz bastırdıkça bastırdı, rütubet içe işledi. Otobüste oturdum bir süre. Çıktım dolaştım. Baktım, yine öjle duruyorlar, ne gelen var ne gid'en! Bir ilgiliye sordum memurların nerde olduklannı. Uzakta başka bir otobüsü araştınyordu bir iki kişi. Otomobiller de öte yanda dizi diziydi. Almanya'dan gelen. bir işçi ailesi de bekliyordu eşyalan ortaya dökülmüş. Bir memur gelecek, kontrol edecek diye! Kadın başladı bağırmaya, erkek izledi onu. «Nerde memurlar, iki saat oldu bekliyoruz, lnsaf yok mudur?» Yine ses seda yok! Bu kez adam hırsından eşyalan ordan oraya atmaya başladı, kırılan bir şeyler, Sişeler, tabaklar, bardaklar saçıldı yerlere. «Nerden geldik buraya? Çalış çalış getir, »onra da böylesine bekle geeenin ortasında. Yahu bu kadın hasta, hastaneye götüreceğim, inlan değil misiniz?» Neden sonra biri geldi baktı, çıkış iznini verdi. Bu izin yetmiyor aslında, bir de son çıkış kapısında bekleyen kişi var. Kapıyı açmak. görevini bir türlü yerine getirmiyorl Acıklı güldürü demeli bu görüntülerin adına. Her yanda ayn bir oyun. Herkes bekleşiyor, gelen yok! Bizimkiler eşyalarının başında kuzu kuzu duruyorlar, ağızsız dilsız. Sigara bile içmiyorlar, aralarında konuşmuyorlar, «anki bir büyü bozulacak; sanki bütün o yurda sokmak istedikleri, bu uğurda her şeyi göze aldıklan eşyalan eUerinden alınacak. Gittim bir ilgili buldum, nedir bu, niye kimse yok dedim. Birde gelmiştik, saat beştl. Nerdeyse gün doğacaktı. Gittim yine otobüse, yaşlı birkaç kadını da zorla bindirdim. Derken flgili bir memur yaklaştı, bu denli beklettikleri için üzüntü•ünü bilrfirdi. Sonra da «Başka araç bulamadınız mı binecek?» dedi birden. «Görmek için bindim» dedim. Ne anladı, ne düşündü bilmem. Oradakilerin eşyalanna baktılar, sonra çabucak yüklendi bavullar, paketler, çantalar. Otobüs kalkmaya hazırlandı. Beş saate yakın bir bekleyişten sonra glrdik Türkiye'den içeri! f Bir kadın hem ağlıyor, hem söyleniyor o ta lı nımeb ag^zıyle: «Gitti paracıklar, marklar, hem de üç yüz nark., gıtti kakaolanm çaylanm..» «Nereye kime gitti markiar Kakaolar. 'çaylar? Bilmem kaç kiloluk çay kakao paketleri alınaıışmısl Bir ona çıkmış büyük ödül!.. Işte böyle girdik Edirre'ye. böy'le çıktık yola Istanbul'a doğru. Bir daha kimse çalmacü o şarkıyı. Herkes susuyordu. Herkes öfkelıydi. Kime? Başıa kendine, bilinçsizce bir seyler duyarak. Üç beş kuru? Kazanç için böylesine acı dunımlara düşmenin ezikliğiyle... «Bir başkadır benim memlekstim..» Evet, bir başkadır. Gerçekten ba?kadır!.. Birden şoför bastı teypm düfmesine «Yolun açık olsun» diye bir şarkı başlayıverdi. Sabahtı eüneş doğmuştu Türiuye'deydüî, ağaç diye bir şey yoktu ortada, ne de yeşillik!.. Otobüs ikids bir duruyor, şoför yaraımcısı inip yolda bekleşen birtakım arabalara bir şeyler götürüyordu. Neydi onlar, kimlerdi? Bakmıyordum, bakamıyoraum Yarumda oturan Rumelili kadın ağlaya ağlaya uyumuştu. Oğlu öfkeyle bakıyordu dört yana. Herkes susuyordu. Biı ses duydum ta geriden «Bunu gazetelere verecegim hera gitsin paralar, hem de paketler, olmaz bu... Uyur gibi vactım Keske uyuyabilseydim. L'yuyamazdım. «Uyuyamayacaksırı» demişti ya Anday bir çiirinde, öyle işte. Bir baskadır oenim memleketim şarkısım içimden söyledim Aksaray'a gelinceye dek. O baskalığın nasıl bir şey olduğunu anlamadan, mnlamak istemeden... Dış ülkeJerde kendimizi Tanıtmada îhmal TRTve Kahramanmaraş Çıkan Af'tan Yararlanmak Yoruma bağlı Televizyon, basının hiç de düşmanı değil öyleyse. Aksine, tePeki basın buna seyirci mi ka levizyon gazetelere yeni okuyulacak? Tuttuğu yolda direnecek cu kazandırıyor. Ama yeni komi? Böyle yapanlar batryor za şullara uyan yaymlara. Fransa'ten. Ama radyo ve televizyon ya da son seçimlerle ilgili halk oyu yınlarını ele alıp aydmlatıcı ve araştırmaları seçmenlerin % 70' tamamlayıcı haber verenler, yeni inin adayları televizyondan tanıyankı ve yorum getirenler oku dıklarını ortaya koydu. Haftayucunun daha çok ilgisini çeki larca her aksam bütün Fransızlar seçim kampanyasını televizyondan yor. Bir de şöyle bir gerçek var: izlediler. Ama gazete baskı sayılan Radyo ve televizyonda saatte en da çok arttı bu sırada. Seçmenler, çok 9 bin kelime dinliyebiliyorsu radyo ve televizyonla yetinmeyip nuz, gazetede ise tümü 28 bin eskisinden çok gazete okudular. Basın için tehlikeli olan şey kelime okuyorsunuz. Basın demek ki okuyucuya daha geniş yanhş rekabet yollarma yönelbilgi verebiliyor. Hem de diledi mek. Kendilerine doğru hedefler Her Araç Rakipsizdir seçen yayın organları hiç de teh ğiniz konulan seçiyorsunuz. Le Monde gazetesi Müdürü likede değiller. Jacques Favvet bir süre önce Hem Televizyon, Hem Bir de şu var: Basın da, radşöyle demişti: yo da, televizyon da birer külGazete «Radyo bildirlr, televizyon tür hizmeti görüyor. Kültür ise gösterir. basın arvlatır. Her a Gelişmiş ülkelerde yapılan bü yeni bilgileri gerektiriyör. Ha İstanbul Millî Eğitim Müdürlüğüne T EŞEKKUR Oğlumuzun dünyaya gelmesinde gerek doğum öncesi ihtimamı ve gerek doğumu yapürırken gösterdiği ilgi ve hazaketinden dolayı sayın Gyn. Op. Dr. Kooperatif için onay bekliyorJar Hulkiye TURGAY'a Dr. Çevat Güralp, Dr. Atillâ Ongan. Dr. Ülker Yazar, Dr. Şehbal Öğetürk'e; Nisaiye servisinin kıymetli hemşireleri Emine Barışkan, Hayriye Soytekin, Fatma Başol, Hathe Bulut, Muzaffer Menek'e: hastabakıcı Hatice, Fatoş, Semiha, Ayşe ve diğer Nisaiye servisi personeline; hastalığımın başından sonuna kadar ilgi ve tedavisinı esirgemeyen Sayın Asabiye Mütehassısı CHP'den aldığın oylara saygı! DR. H fbrahim BfiHAR'a ilgi, sevgi ve alâkalarından mütehassis bulunduğumuz Sosyal Sigoıtalar Kurumu Hastanesinde çalışan bütün mesai : :kada5İarunıza gükran ve teşekkürlerimizi iletiriz. Istanbul SÜNDÜS ÎLHAN UBAN TÜRK DONANMA VAKFINA YAPILACAK HER TÜRLIJ BAĞIŞ ŞANL1 DONANMAMI2I GÜÇLENDİRECEKTİR. L. : t Cumhuriyet 4354
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle