19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 11 Mavıs 1974 ugrtin 141142'nci maddelerden sanık veya hükümlü olanlann affedilmelerine karşı çıkanların ve bu maddeleri bugünkü haliyle savunanların başında Nihat Erim geliyor. Sabık Basbakan. «141142'nci maddelerin Batı dünyasmda özellikle Almanya'da benzerine rastlanan normal hükümler olduğunu» ifade ediyor; ve «Bunlardan mahkum olanlardan bir çoğunun masum, söz, yazı ve davranışlar yüzünden bu akibete ugramış olabileeegini» kabu] etmiyor. Ona göre, 141142'den mahkum olanlar, daima komünist ve anarşistlerdir. Bu nedenle de affedilemezler. Bu maddelerin ne kadar sünek (elâstiki) formüllere sahip olduklannı, uygulamamn ise karunun metninden de çok daha kötü olduğunu yakmdan bildiğimiz için, bu görüşün yanlışlıgını ortaya koymayı bir görev bildik. Erim ve onun gibi düşünenlerin bu iddialannın gerçeklere aykın olduğunu göstermeye yarayacak elimizdeM malzemeyi, kısmen aktarmak ve değerlendirmek j'oluna gitmiştik. Ancak şüphe etmiyorduk ki, bizzat Nihat Erim'in eski sözleri, bütün açıklamalardan daha da başanlı olarak. 141142. maddelerin «Ne kadar masum ve komünistlikle ilgisi bulunmayan fiilleri bile kapsayacak nitelikte olduğunu» ispat edecektir. Aslmda Nihat Erim'in 141142 hakkında 12 Mart'tan önce bir açıklaması Olduğunu hatırlamıyorduk. Amma bir şeyi pek iyi biliyorduk. O da, «Nîhat Erim'in 12 Mart'tan sonra her alanda ileri sürdügü görüşlerin yanlışlığını ortaya koyan açıklamaları bulabilmenin en isabetli yolu, Nihat Erim'in 12 Mart'tan önceki yazılanna ve konuşmalarına bakmak»tır. Bugüne kadar en az bir düzine konuda saptamış olduğumuz bu gerçeğin, yer darhğından ötürü burada sadece b i r tek kanıtını vermekle yetineceğiz! Nihat Erim, 1961 Anayasası'nı lüks olarak nitelendirip onun esash surette değıştirilmesı için televizyonun başına kendi deyiml Ue Albay Pron edasıyla kurulup (tek taraflı konuşma imtiyazmdan da yararlanarak) Anayasa'ya veryansın ettigi zaman. onun 1961 Anayasasını daha kısa bir süre önce nasıl savunduğunu saptamak için, gazetelere bir göz atmamız yetebilmişti. Örnegin. Erim'in 25.6.1970 günlü «Milliyet»te yayımladığı makale, «Yurdumuzun içinde bulunduğu B Olaylar $e görüşler 141142 veERÎM Prof. Dr. Muammer AKSOY bunalımdan Anayasayı suçlu tutmak isteyenler tur; bu maddelerin cezalandırdı§ı suçlar fikir suçu değil fiil suçudur ve oniarın kapsamına sadece komüi'.lstler ve anarşistler girer» anlamına gelen sozlerine karşı, 1S51 yılının Nihat Erim'inin Ulus'un 26.11.1951 günlü sayısında yayımladığı yazısında neler söyledigini bilmekte yarar vardır. Şimdi bu makaleden bazı cürr.Ieleri aktarıyorum: «Yargıç bilirkişiden rapor istenıek zorunda kalacaktır. Çünkü komüniste teşhis kovarken. komünist olmayanı yakmamak hakikaten bir ihtisas işi haüni almıştır. Bilirkişi dahi, ağır bir cezaya çarpılacak olan fikir suçluşu sanığa komünist demeden evvel, hem ilmî bakımdan. hem vicdan bakımından biiyük sıkıntı çekecektir. Komünistlik bugün bir yabancı devletle veya yabancı teşkilâtla, kendi milleti alevhine isbirliği mahiyetini almıştır Bundan dolayı suç unsurlarını bu noktadan koymak lâzımdır İsviçre h e r müeyyideyi, «Yabancı ile işbirliği» vc «Anayasaya aykırıhk» noktalarından koymuştur. Biz de öyle yapmazsak, cebir un?uru kalktığı takdirde, koraünist olma^'an, meselâ sosyal demokrat olan bir teşekkül veya faaliyet. ceza tehdidi altına sirmiş olacaktır. Bir misal verelim: îngiliz Işçl Partisi ki Marxçi bile sayılmaz 141'inci maddenin l'inci tıkrası Ingiltere'de konsaydı ve maddede cebir şartına yer verilmemiş olsaydı serbestçe faaliyette bulunamazdı. Görülüyor ki, bir Sosyal Demokrat Partisi olan Ing'iliz tşçi Partisi, kapitalist bir Memleket içinde müesyanıhyorlar. İlk yazımda (4.6.1970) Anayasa'da kabahat olmadığma. kusurun uygulanışta aranması gerektigine işaret etmişüm» diye başlıyor ve şöyle sona eriyordu: «... Demek ki Anayasa'ya kabahat bulmak doğru defildir. Anayasamız iyidir. Bozukluk uygulamadadır. Yüksek faziletli, becerikli, Devlet İdaresinden anlayan insanlar, politikacılar, vatandaşlar Anayasalara ruh vermelidirler... Çeşitli yönlerdekj gelişmelerin nedenlerini Anayasalarda degil, başka etkenlerde aramak daha doğrudur.» Bundan başka 12 Mart'tan sonra Nihat Erim «Öğrencilerin tepki ve protestolannı değerlendirme», aüniversite Özerkliği», «Danıştay'ın yetkileri». «Anayasamızın hürriyetler sisteminin Türkiye için fazla geniş olduğu» gibi konularda (VP daha pek çok siyasal. sosyal ve ekonomik alanda) her konuştukça, onun bugünkü görüslerinin tam zıddının, dünkü Nihat Erim tarafından dile getirildiğini hayret ve dehşet içinde saptama olanağına sahip olmuştuk. îşte bu durumu bildiğimiz içindir ki, Kontenjan Senatörtl Nihat Erim'in 141142. maddelere ilişkin yanlış ve içtenlikten yoksun iddialanna karşı en iyi cevabın, yine eski Nihat Erim'de bulunacagına inanmakta Idik. Yaptığımız araştırma, yargı ve duygumuzda haklı olduğunıuzu ortaya koymuştur. 12 Mart sonrzsı Nihat Erim'in «141142. maddelerin Batı dünyasında da benzerleri mevcut «es iktisadl ve sosyal nizamlan yok etmeğe mâtuf» faaliyet için kurulmuş sayılacak bir partidir... Bu çeşit sosyalist partiler, ancak cebir unsuru maddetfe yer aldığl takdirde, ceza tehdidinden uzak kalabileceklerdir. Çünkü sosyal demokrasinin «cebir» ile ahşverişi yoktur. Demokratik usullerle hedefine ulaşmak emelindedir. Şunu da kaydedelim ki. ihtilâlci olan komünizme karşı en kuvvetli panzehir sosyal demokrasidir. Ceza Kanununa, onun gelişmesine, nefes almasına set çekecek müeyyideler koymaktan kaçınmak lâzımdır.» Göriiyorsunuz ki 1951 yıhnın N'ihat Erim'i, 141142. maddelerin benzerine Batı ülkelerinde rastlanmadiğını, bu msddeler kapsamına giren kişilerin fikir suçlusu olduğunu, dogrıı çözümün ancak «yabancılarla lşhirliğı» ve «Anayasal düîcrvi tahrip etme» unsurlarını getiren kanun maddeleri ile yaratılabilecegini belirtmekte, ve eğer 141142. madde'er cebir un«uru olmaksızm kabul edilirse. so?val demokra^inin yasaklanmıs duruma düçüriileceğini ve bu maddelerin toplum hayahmız için zararlı olacagını teslim etmektedir. Almanya'rfa bugün Sosyal Demokrat Parti iktidardadır. Ba.çlı başına bu olay bile, Almanya'da benimsenmis yasal ve Anayasal düzenin «demokratik toplumculuğu Snleyici, hatta engelleyici nitelikte bir hukuksal düzen olmadıgını ve olamıyacağınu kanıtlamaya yetecektir. Bugünün Nihat Erim'i i=e. vaktiyle kendisinin savunduğu formüle uygun olarak sadece «Anayasal düzeni tahribe yönelmiş fiilleri ya?aklayan ve ilftili kanun maddelerini bu unsurlara göre formüle etmiş olan Alman Hukuku» ile. «bizim • böyle formüle edümediğinden ötürü her türlü toplumculuğu yasaklayan bir karakter ta«ıyabilecek 141 ve 142'nci maddelori» birbirine benzer hükümler gibi gösterme yoluna saparak, gerçekleri tersine çevirmektedir. Başka bir yazımızda, düşünce özgürlügünü • ! = • nırlama konusunda Alman Hukuku ile Türk Hukuku arasındaki büyük farkları teker teker belirtecek ve Nihat Erim'in 141142. maddeler konusunda Alman Ceza Kanunu'ndan ve AnayHsası'ndan yaptığı aktarmalann ne kadar büyük hatalarla dolu olduğunu göstereceğiz. Eski Bir Yazı şağıdaki yazının tarihi 10 Ağustos 1969'dur Bazen bugünün olayları içinde eski yazılara göz atmakta yarar var. • Hasan Ali Ediz'le çeviri sanatı üstün» konuşuyorduk. Rusça'dan dilımize kazandırdıâı kitaplarla haklı bir ü n yapmıştır. Hasan Ali... Bir ömür boyu bu yolda emek vermiştir. Bana dedi k i : Bir kitabı Türkçeye çevirirken en önemsu görünpn bir kplimede kusknya düssem. hemen sozlüğe başvurnrnm. tnsan beyni nnutabilir. sözlük unutmaz. Kişi öşenmemeli, yantıslardan sakınmak için sık sık sözJüğü karıstırmalı Sayın Erfiz'in söyledikleri rioSrudur. Yalnız çevirilerde değil, her soy yazıda gerekince ansiklopedi veya sözlüqe başvurmaya alışmalı. Hele bizim gibi çalakalem yazanların yanlışlardan korunması zor oluyor. tnsan kendi bilşilerini önce kontrol etmeü, sonra okurlann karşısına çıkmalı. Geçenlerde ümmetçi bir gazeteve p6z atarken birden bu ihtiyacı duvdum. Sayfaların gösterişli bir köşesinde gördiigüm bir reklâm beni önce çok şaşırttı. Bir «alkolsüz kolanva» îlânı idi bu... Alkol^üz kolonya olur muydu? Kimbilir? Ümmetçi mi desem, şeriatçı mı desem, yoksa softa mt de^em, bazı müşteriler için alkollü kolonva sürünmek eünah sayılıyordu Gerçi alkol safilık derşlerinde okuduğumuz gibi hir temizlik aracı i d i ; mikroplarl öldürürdü... Ama softalıgm dorujunda cambazhk gösterisine çıkmış olanlann piyasasında gecerJi deBüdi bu soy bilgiler... Gazetenin gösterisli köşesinde alay eder gibi sıntıyordu reklâm: «Alkolsüz kolonya!» Reklâmı gördükten sonra bilsilerini tazelemek. t e rpddüdümü gidermek için elime ilk geçen ansiklopediyi duraksamadan açtım. Kolonya kelimesinin karşıltğında şu açjklama vardı: « Kolonya içine haflf kokn kansiırılmış tnvalet ispirtosudur.» Almanyanm Köln kentinde 1R90 jallannda yasamıs Jean Paul Feminis adlı bir seyyar satıcı bulmuştu kolonvayı... Kolonya (Köln) kentinin adı böylece dünyaya bu hoş kokulu alkolün adı gibi yayılmıştı. Peki.. biz kac yüz yıllık gâvurun kolonyasını nasıl alkolsüz yapabilmiştik? Her halde uzav bilgini ve Ay fatihi Von Braun bile bu keşif karşısında küçük dilini yutar. şaşakalırdı. Omletsiz yumurta. etsiz sis kebabı. yapraksız vaprak sarması, patlıcansız pathcan musakkasj pisirmek »ibi bir çeydi alkolsüz kolonva... A m ticaretin acıkgözü. isi kitabına uydurup pervasi7 ilân ediyordi' alkolsüz kolonya vautıgını... O bir şey degU.. daha bir kac eün önce bizim gazetede devletin resml afansi su haberi veriyordu: «tzmîr (aa.) Tiirltive'de hha Mnavilnfn eellsmesi Ozerine Rmnfyet Oenel MBrtflrlfiM Mranın alkollü Içki nayılmamasına karar vermlştir. Oenel Mörtiirlfıefln hir eeneleeslnde bu husus bpllrtllfirk biranın mesrubatçılarda satılmasııu miisaadı pdilmistir.» Alkolsüz bira olur muydu? Kimbilir? tçimdeki kuskuyu silmek için Hasan AliVıin «gildünü tutarak hemen ansiklopedive el attım. Ve bira kelimesinin fcarSisındaki açıklamayı okudtım: « Ar|>a ile gerhetçl otundan yapılan alkollü bir fçMdlr.» diye vazıyordu fcitap... Peki bizim Emniyet Genel MUdürlügu biranın alkolsüz olduguna nasıl kantr vermişti? Türkiye'de alkolsüz bıra mı icat edilmişti? Kenarstz Uçken. çembersiz daire. iki boyutlu küf). vuvarlak kare kesfeder gibi alkolsüz bira mı bulmuştuk? Emniyet Gene' Müdllrlügü hırsızlıklann. cinaye^İRrin faillerini bulamazken alkolsüz birayı nereden bulacaktı? î$in içindeki iş başkaydı. TUrkiye'de eskiden devlet bira vapardı. Şimdi yabanoı sermaye başlamıştı bu işe... Ve tepeden ınme bir emlrle bira alkolsüz sayılmış. satışlardaki tahdit kaldınlmıştı. TUrk devlet sermayesine verilmiyen izin yabancı sermayeye veriliyordu. Bizde her sev olurdu... . ,,„ • Simdi 1974 yılında bira" tekrar alkollü içki sayılmıştır. hem de bir M5ÎP Bakanın istemiyle... Bu olaylar çizglst Türkiye'deki değişimi işaretlemektedir. ^ .. . . . .  20 YIL SONRA SAİT FAİK... OKTAY AKBAL Evet Ilayır FOSFAT SORUNU ve TÜKKÎYE anmsal alanda kullanılan kimyasal gübreler fosforlu, azotlu ve potaslı olmak üzere ü ç çeşittir. Süperfosfat, fosforlu sunî gübrenin ticari adıdır. Süperfosfat toz ve granüle (taneli) olmak üzere başlıca iki şekilde üretilir. Ayrıca, nicelik ve etki yönünden «basit (Sympl) süperfosfat» ü e «üçlü (Triple) süperfosfat» olarak da ikiye aynlır. Özellikle ikinci tür, birinci>e kıyasla ikibuçuk misli daha etkilidir. Süperfosfat. başta buğday olmak üzere bütün bitkilerin muhtaç olduğu besi maddesini toprağa veren kimyasal gübre türüdür. Bu nedenle fosfat cevheri gübre sanayiinde büyük önem taşımaktadır. 1971 yıhnda dünyada üretilen fosfat miktarı 1970'e kıyasla • 3 « bir artışla 83 milyon 600 bin ton iken bugün 92 milyon tona yükselmiş bulunmaktadır. Böylece 1971'e göre artış '» 8 olmuştur. ABD Sovyetler ve Fas'ın toplam üretimi, dünya Uretiminin ' i 81" ini oluşturur. T «En son bir gazeteye müracaat ettim. Başmuharrir cenaplannın karşısına çıktık. Siyasi kanaatlarımı sordu. Olmadıklarını söyledim. Hiç düşünmediğim şeyi bana soruyordu. Ne mebus olmak. ne de gazetede siyasî yazılar yazmak niyetinde idün. Röportajlar yapmak, muharrirlik etmek için siyasi kanaatlarıma ne lüzum vardı? Ben insanlar ve kendirn hakkında dü$ünürüm. Hükümetler hakkında, rejimler hususunda hiç bir fikrim yoktu.» «Havada BuluUun kahramanı köpekli adam, böyle der. Şairdir, yazardır, insanları sever, anlamak ister, yakla^ır onlara, sonra uzaklaşır, düşlere dalar. Bir iş, bir ekmek kapısı, bir geçira yolu arar kendine. Yaşamda bir yer edinmek, sevmek, sevilmek, büyüklü küçüklü hayaller kurmak. Ama başyazar sorar birden: «Yani nasıl bir dünya arzuluyorsunuz?» Köpekli adamın özlediği, düşlediği dünya nasıl mı olacak? İşte Sait Faik'in köpekli adamın ağrından söyledikleri, özledikleri: •Nasıl bir dünya mı? Haksızlıklaıın olmadığı bir dünya. t n . sanların heps'nin mesut olduğu, hiç olmazsa iş bulduğu, doyduğu bir dünya... Hırsızhkların, başkalarının hakkına tecavüz edenlerin, diğer kimseleri istismar edenlerin bol bol bulunmadığı... Pardon efendim! Bol bol bulunmadığı ne demek? hiç bulunmadığı bir dünya... Sevilmeye lâyık küçücük kızların orospu olmadığı, geceleri ağaların minicik kızları yirmibeş liraya pazarlıkla otellere götüremediği, her genç kızın namuslu bir delikanlı Ue konuşabildiği, para içia, namus, ajy haya. hjMüat, gece, »unduz salılamadığı bir dirayâ... Sokaklarda'sefılferin btJftnrAadjğı bi# dünya... Kafanın kolun çahşabildiği zaman insanın muhakKâk' doyabildiği eğlenebildiği bir dünya... içinde iyi şeyler söylemeye selâhiyetler kıvranan adamın, korkmadan yanlış tefsir edilmeden bu birşeyleri söyleyebildiği bir dünya...» îyi şeyleri yanlış yorumlanmadan açıkça yazmaktı, onun da en büyük özlemi. Bütün gerçek yazarlar, sanatçılar gibi... •Havada Bulut»un köpekli adnmı Sait Faik'in kendisi midir? Hem öyledir, hem değildir. Bir öykücü, hem öyküsünün içindedir, k i jılerinin ozünde, anlamındadır, hem de değildir, dışındadır. Ama Sait Faik'in bu satırları, bir takım tatsız serüvenler, duruşmalar, kitap toplatma olayları geçirdikten sonra yazdığı kesindir. Bir öyküsünden dolayı askeri mahkemeye verilmiştir, bir romanı toplatılmıştır, başka bir öyküsü için çağnhp sorguya çekilmiştir. Ne demek istedin, niye böyle yazdm? diye... Bu sorulan soranlar, onun tek bir öyküsünü okumamış insanlardı. Sanırlardı ki, bir öykü Ule de belirli bir propaganda amacıyle yazılır. sanat, edebiyat, insanlık, yarma kalmak, kişinin içindeki zenginlikle ri başkalarıyla paylaşmak gibi duygular, istekler yoktur, bir öykü, bir roman, bir şiir yalnızca belirli fikirleri duyuracaktır. Sait Faik hep bu görüşe karşı çıkmıştır. Sanatçının gerçek bir özgürlüğe, bir yaratma, duyma, düşünme, yazma serbestliğine kavuşmasLnı savunmuştur. Öykülerinde, yazılaruıda, gazetelerde, dergilerde çıkan konuşmalannda... 1949'da bir gazetenin sorduğu bir soruya şu yanıtı vermişti: «Sanatkârın samimiyetinden şüphe edilmemelidir. Bir sanatkânn satümıs olmasına imkân yoktur. Bu maalesef. bizde anlaşılmamıştır. Devlet adamlan sanatkârlara lâkayttırlar. İstiyorlar ki sanatkâr kendilerini hep övsün. İşlerini iyi göriiyorlarsa bu esasen vazifeleridir. Kötü görüyorlarsa sanatkârdan ancak tenkid beklemeli.» Yine aynı konuşmada şöyle diyordu: «Düzensizlikten de şikâyetçiyiz. Meselâ bir gün ortaya birisi çıkıp bu kitap zararhdır dedi mi tomam! Haydi eser toplanıveriyor. Neden zararlı? Arayıp soran yok. Bunun zararlı olduguna kim karar verecek? Bu da malum değil.» Sait Faik'in ölümünden bu yana tam yirmi yıl geçtl. Yazılarım bugün d e aynı tazelikle okuyoruz. Dili eskimiş, o kadar. Azıcık Türkçelestirmeyle bütün bu oykuler canianıverecek, aramıza karışıverecek, bugünün kusaklannca benimsenecektir. Sait Faik'in' «Bütün Eserleri» dizisınl orasından burasından okuyorum. Yirmi otuz yü öncesınin etkisini duyuyorum yeniden. Olanca yeniliklerini, güçlerini korumuşlar. Her büyük yazar gibi o da zaman zaman karamsariıga düşmüş, bu anlaşılmazlık, bu düsmanlık havası bir sis gibi sarmış dört yanını. Bırakayım, çekileyim bir köşeye demiş, sonra vazgeçmiş, yontmuş çakısiyle kalemini, yazmıs yazmış... «Geçenlerde arkadaşım Eyüboglu'na edebiyaUa ugrasmaktan bıktığımı söyledim. Bana «Son mütalâada seni okuyan bir lise talebesi varsa onun için yazınahsm)» dedi. Ben de şimdi onlan düşünerek yazıyonım.» «Onlar» binler, on binler, yüzbinler oldu işte... Sait Faik, Türk edebiyatının en güçlü. en unutulmaz adlan arasına katıldı. En önde. en başta, en ilerde gelenlerinden biri, belki bırincisi. Yirmi yıl önce öldü. ama her geçen yılda büyudü, güçlendi, ölümsüzleşti. «Biz cemiyette insanlanmızla birlikte aynı hayatı yaşamak istiyoruz» demişti. öyle vaşadı. şimdi öyküleri yaşıyor topluma karışmış. Hem bugünün, hem yarının kuşaklarınca benimsenmiş... YABANCI TURİSTLER, UZUN YILLAR FOSFAT CEVHERLERİMÎZtN İŞLETÎLMESİNİ ENGELLEDİLER. YA DA GIZLEDÎLER. OYSA MAZIDAĞ'INDA GENÎŞ FOSFAT YATAKLARIMIZ VAR... Yük. Müh. Melih KÖKNEL yon ton iken bu miktar 1972 da 19,3 milyon tona yükselmiştir. Bu da toplam taşımaların ° ı 50'sine < tekabül etmektedir. 1971'de Bulkcarrier gemi tonajlarına göre dagılım şöyledir: 18.000 DVVT'nun altmdaki gemilerle yapılan taşımalar °o 58. 18.000 ilâ 25.000 DWT'luklar için °o 15, 25.000 ilâ 40.000 DWT'luklar için »o 20, 40. 000 DVT'lann üzerindekiler için '« 7'dir. Bu en büjük tonajlı ge•rniler özetMljle ABD / BaU. FpbriÜretim ve Deııitf^Trafiği ka Avrupa hattında çaiışmak1971'de deniz yoltr'fife taşm8rf~tadır. tüm kuru yüklerin »i 3'ü fosfat Gübre Sanayiimiz taşımalanna isabet etmektedir. ve Geleceği Bu miktar 34,7 milyon tondur. 1972'de ise 38 milyon tona yüksel Gübre sanayiimizle ilgili üzemiştir; b u da dünya fosfat uretirinde dikkatle durulacak bir başminin °o 42'si demektir. ka yan da, devletimizin bu alanAşafıdakı tabloda 1971 yılındaki da kuruculara gösterdiği cazip fosfat deniz trafiğinin dökümü avantajlara rağmen, bu önemli verilmiştiı Bu tablo bugünkü pazarı kaybetmemek için, Avrukonjonktüre ısık tutmaktadır. palıların ülkemizde bu gibi te lüye satmakta hukümet oldukça zorluk çekmiştir. Ancak kimyasal gübrenin, üretimi 8 misli arttıran niteligi anlaşıldıktan sonra bu sanayi ülkemizde kökleşmeye baçlamıştır. Gerçek anlamda gübre sanayiinde ilk tesis 1954 yıhnda kurulmuş ve özellikle planlı dönemde büyük bir gelişme göstermiştir. Planlı dönemde gübre kullanımı oranında attmış ^ r a l e l olarak 1963 19W^ılIa¥Pirasında gübre ijretiminde 1962 yılına göre 9 kat artıj sağlanmıştır. Üçüncü plan döneminde gübre sektöründe gerçekleşecek başlıca büyük yatırımlar, Karadeniz Güb re Fabrikası'nın genişletilmesi ile Yarımca Amonyak Üre ve Gemlik Gübre Tesisi projeleridir. Bu projelerle Üçüncü Plan dö 1971 FOSFAT DENİZ TRAFİĞÎ (1000 ton olarak) C VARIŞ TERt B. Britanya / Continan Akdeniz Avrupa (Diğer ülkeler) Kanada Japonya Avustralya / Asya Öbür ülkeler T o p l a m FM I K I Ş T E R t Ç I KI Ş Pasifik Adaları 202 3172 128 T E R t öbür ülkeler 1312 443 659 5 72 385 2876 5162 2705 2350 482 48 1109 11856 Afrika ( ö b ü r Ülkeler) 3069 696 1462 214 587 6028 1972 yılında azotlu gübrelerden 696,8 ton üretilmiş, 1.641,3 ton ithal edilmiştir; fosforlu gübrelerden 752.9 ton üretilmiş. 801,9 ton ithai edılmijtir; potaslı gübrelerden ise sadece 58,8 ton ithal edilmiştir. 1977 Üçüncü Plan sonu iti barı ile gübre talep tahminleri azotlu gübreler 2.860.000 ton, fosfatlı gübreler 2.720.000 ton ve po tash gübreler 33.000 tondur. Bu nedenle Üçüncü Plan Dönemınde gübre yatırımlanna ham madde ile entegre tesislere öncelik verilecek, yeni projelerin güb re sektörü ana planına uygunluğu sağlanacak ve doğal kaynakların değerlendirilmesi açısından fosfat kayası ve pirit gibi hammaddele rin yurtiçinden sağlanması esas olacaktır. Ancak bugün fosfat cev heri Akdeniz havzasından Fran sızların tröstünde bulunan Fas, Cezayir, Tunus ve Lübnan'dan sağlanmaktadır. Amerikadan fos fatın temini ise denizyolu taşuna larındaki navlunun yüksekliği nedeniyle tercih edilmemektedir. Son zamanlarda fosfat ithal fiyatları dört katına çıkarak tonu 40 doları bulmuştur. Bu yüzden ülkemiz yılda milyonlarca dolar döviz kaybına uğıamaktadır. Ay ııca dilediği kadar hammaddeyi de ithal edememektedir: çünkü aracı Fransız şirketi, isteğimiz fos fatm ancak yarısını verebilmekte dir; böylece milli fabrikalarımız ^'Ullllllllllimillllllllllllllllllllllltllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllğ düşük kapasite Ue çalışmakta ve hükümetimiz mamul gübre ithaline zorlanmaktadır. Nitekim 1972' de hammadde talebi yaklaşık ola rak 1 milyon ton olmasına rağmen 550 bin ton ithal edilebilmiştir. Müdürlüğümüzde çalıştmlmak lizere aşıjiçu» görteri= Yabancı tröstler uzun vıllar Ş len ihtisas dallannda mülâkatla S Ö Z L ü Ş M E i J ş fosfat cevherıerımızin işletilme = sini enşellem'sıej ve varlığını jerli işbirlıkciiTi vardımıyle giz lemeye çalışmışıaraır. Oysa bugün Mardin'in 25 km. İ yakımnda Mazıaagı'nda yaklaşıs olarak 60 yıllık Jıtıyaoımızı kar ş şılıyacak fosfat vataklan mev = cut olduğu saptanmıştır. İthaJ ş edilen fosfat hammaddesı üzerin ş de oynanan ve ülke çıkarlanna 5 aykırı olan baska bir oyun da, = deniz taşımalarınaa görtilmekte = dir. Bugün vabancı gemilere be 1 her ton fosfat oevheri içm İS do = lar ödenmektedır. Bu da satın = alma fiyatının % «,5'ne tekabül = etmektedir. Oysa J U normal olarak % 1015 civannda oımalıdır. Meselâ Bandırma Gübre Fabrikaları AS'nin «eçen vılkı tecrübe üretimi için ithal ettigı 50 bin tona yakın fosfatın sadece 6730 tonunu bir Türk armatörü taşımıştır. AKAMLAN NİTELİKLER: 1 Devlet Memurlan Kanununun 48. maadosinde belırtılen genel ve özel şartları taşımak 2 Üniversite, Yüksek Okul veya Teımik Yüksek Öğretmen ükulu mezunu oımak 3 İyi derecede İngilizce bilmek, 4 Askerliğini yaptnıs ve en az 2 yıl tecılli olmak 5 Kendi alanmda en az 3 yıllık is tecrüuesıne sacjp olmak, Not: Müracaatlann yukardaki adrese îb Mayıs 19.4 gıinü mesaı saati sonuna kadar yapılması «erekir Postadaki gecikmeler dıkkate aknmaz thtısas dab A d e t ı ı i 1 | 1 MİLLÎ EGİTİM BAKANUGl | | TEKNİK EĞİTİM FİNANSMAN PROJESÎ | | MÜDÜRLÜGÜNDEN İ I Personel Almacaktır | = = 1 ş = ğ = 5 = = = ABD 2822 1235 226 1393 1970 2815 10461 3502 Son zamanlardaki trafik artışı Fas ve ABD'ye ait olup Pasifik adalarından Avustralya ve Yenı Zelanda'ya yapılan taşımalarda bir azalma olmuştur, bu da bu iki ülkedeki stok kısıtlamasından ileri gelmektedir. îhraç edilen fosfatın °'o 50'sinden çoğu Afrika kökenli olup bunun °,t 36'sı Fas'a aittir. SSCB çeşitli ülkelere 2,1 milyon ton ihraç etmiştir. Avrupa °b 65 ithalâtla alıcı ülkelerin başında gelmektedir. Bulkcamer gemilert Ue taşınan fosfat 1971 yılında 14,7 mil sisleri kurmaya yanaşmamış olmalarıdır. Bu nedenle bu günkü tesisler öz kaynaklanmızla kurui muştur. 1939 yılında kurulan ilk gübre fabrikasının ürünlerini köy neminde amonyak, sülfat asidi fosfat asidi, amonyum nitrak veya üre. diamonyum fosfat ve tripl süperfosfat tesislerinin kurulması öngörülmektedir. Brüı ücret İL 70U0 AyUk = = BİRİNCİ VE İKİNCt BEŞ YELLIK PLAN DÖNEMLERLNDE GÜBRE SANAYIİNDE KURLLU KAPASİTELER (TON) : Azotlu gübre (»o 21 N> Fosfatlı gübre (% 18 P2 O5) 118.000 222.000 1967 118.000 222.000 1972 1.408.000 1.605.000 D.B. Deniz Naklryati 1 J I . S ülkenin tüm ithal edilen fosfat ta '.fllllllllllllllllllllllllllllllllillllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllltllllllllllllllllimillllllllllUlllllı?: şımalanna talip olmus ise de. (Basın: 14656/3736) türlü nedenlerle bu yük yabancı gemilere kaydırılıniştır. Bu yüzden deniz ticaretımız milyonlarca dolarlık döviz Kaybına uğramıştır. Aynca gerek nammaddenin pahalıya satın alınması gerekse yiiksek navlun ödenmesı. gübre imalâtım pahamaştırmakta. ve dış fiyatlarla rekabet oianağını ortadan kaldırmakta. köylümüzü ise zor duruma soKmaktadır. Hü kümetimizin ülke çmarianmıza aykırı bu duruma en kısa oir za manda son verecek kökıü ve entegratif tedbirler alacağını umut ederiz. 1 Elektrik Elektronik uzmanı 2 Benzin ve Dizel Motorları Uzmanı 3 Yüksek Mimar veya Mımar 4 Makina (iş tezgâhları) Uzmanı i ş 7OUU 80UU 7000 § = 1 TANINMIŞ BİR DERSANE Kendi Yayıntarı ile ve Modern Lisan Lâboratuarında İNGİLİZCE derş verecek VEFAT Baromuzun 3439 Sicil sajTsinda kayıtlı meslekdaşımız, ÇUKUROVA ÜNiVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DEKANLIĞINDAN Tıp Temel Bilimler Bölümünün Modern Bioloji Dalma ÖĞRETMENLER ARIYOR Çagımmn teluılk imkânlarımn tümiine sahip modern bir Usan kurumunda ve yepyeni öğretim »ütemleriyle ders vermek \e ögretmenlik mesleginin bütün maddl \e manevt olanaklarııu elde etmek i«Uyorsanız bia yaaanız! ARANAJ.' VASIFXAR : Çok iyi lnyilizce bilmesi öfcretmenlik diploması olması Çahşkan, encrjik ve disiplinli çalıçma prensibine sahip olması Mecburi hiznıeti olmaması Erkck adaylann askerlikle iliçkisi oimaması Dersanemizln kendi metodu üzerine yapacagı metod ve ögretim kureuna devam etmeyi kabul etmesi Müracaatlann Ingilizce olarak yazılmış. öz geçmış ve fctografla birlikte 20 Mayıs 1974 taıihine kadar P.K. 17 BEYAZtT adresine yapılması rica olunur. Not: Müracaatlar gizH tutulacak ve anlaşma yapılan ögTetmenlere tatmln edlcl ücret ödenecektir.' (Reklâmcılık: 86 3727) Bir Profesör ve muhtelif kürsülere VELİ ORHAN TÜTE vefat etmiştir. Muhterem meslekdaşımızuı cenazesi 11.5.1974 Cuinartesi (bugün) ikindi namazını müteakip Bakırköy Çarşı Camiinden alınarak ebedî istirahatgâhına tevdi edilecektir. Üstadımıza Tanndan r a h met, kederli ailesine ve meslekdaşlarımıza başsağlığı dileriz. Istanbul Barosu Başkanlığı (Cumhuriyet: 3745) Uzman Almacaktır Isteklılerin en geç 13.5.1974 günü mesai saatl sonuna kadar Uekanlığımıza müracaatlan ilân olunur. *3 a N U T : Telgrafla da müracaatlar kabui olunur. § SKHKH5*HKHJOO«KHa<HKHKH3<HaOlKHKHKHKHKKÎ^^ (Basın: Ç 647 14805/3729) TTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTVTTT. İLAN T.C. ZİRAAT BANKASI GENEL MÜDÜRLÜGÜNDEN Genel Müdürlük ve Şubelennaelr klima cihazlarınm devamh olarak bakımıarı »apuruacalstır. 2 tşın geçıci temmatı (5.UUO,) TL. sıdır. 3 Bu ise aıt .şartname, AnKara'da Maireme ve Satınalm» MüdürlüğündMi Istanbul'da Karaköy ^uoemızoun t z mır Adana ve Ciaziantep'te merkez subeıerımiden temin edilebilır 4 îhaleye çırebilmek için DU giDl ışleri yaDtiK.annı tevsik eden belgelerinı. 1974 vılı Ticaret ve t.auayı u d a . sına Kayıtlı olauklannı belirten oelgeıerın» ve *eçıci tenıinat mektuplannı teklil mektupları ue bır;ıkt« 31.3 1974 Cuma günü saat 12.(X)'ye <adaı ver«ıe:er e.areKmektedir. 5 Banka. ihaleyi vapıp yapmamakta, teKlıHerüerj oırını terciht« veyahut da yeniden teklil ıstdneıue tamamea sernest olup, 249ü sayılı Kanuna tabı değnaır. (Basın: 1 Bankamızm Mavun yapı 7 mm. cam siperlik Marşlı Direksiyon Romot kontrol 4 sabit koltuk 40 HP. Jhonson Motoru ile Ruhsatlı kavatları ile beraber. Tel: 24 07 63 taooaao Cumhuriyet 3740 Satılık Sürat Teknesi Çukobirlik Genel MüdürlüğündeE 1 Şartname mucîbi, 700 ton preseli İLÂN Batman Belediye Başkanlığından Belediyemiz Elektrik Su Isletmesi ıhUvacn ıçın Oir adet Dizel Motorpomp satın almacaktır Bu Dizeı Motorpomp'un muhsmmen bedeli (2yu.UOU.) l'L,. oıup gevıcs «eminatı muhammen bedelin (%7,5) nisbetinoettır. İhale kapah zart usulü ve eksiltme suretıvıe Ju.'MayiS 1974 günü saat ll.UO'de yapılacaktır. Şartnamesı ner güu mesai saatlenn içinde Belediyemizde goVüisbiiır. Postada vaki gecikmeler nazara alınmaz. BALYA ÇEMBERİ mübayaa edilecektir. 2 İhale 29.5.1974 günü saat 10.00'da Çukobirlik Genel Müdürlüğünde yapılacağından, ihaleye iştirak edecek olan firmalar verecekleri teklif mektuplan ile çember nümunelerini en geç 28.5.1974 günü mesai saati sonuna kadar Çukobirlik Levazım Müdürlüğüne vermiş olmaları şarttır. 3 Çukobirlik, thale Kanununa tabi bulunmayıp, ihaleyi yapıp yapmamakta veya dilediğine yapmakta serbesttir. Cumhuriyet 3743 14660/3735) J TÜRK DONANMA VAKF1NA YAPILACAK HER TÜRLÜ BAĞIŞ ŞANLİ DONANMAMIZI GÜÇLENDİRECEKTİR. (e (Basın: 14524/3732)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle