25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 30 Nisan 1974 ABDDLGANBAZ TURHAIU SELÇUK .".>"'' ftt>Al'üM VAPMAYACAfrl f f •SSSJ/JJJJJl NELER YAPMADIK! ŞAKİR BALKI 3 Bana kuru gürültü filan boş gelır... Bu Pnstal'a bakın hele sız, ulan köfteci, ulan soytan tkı parahk ettin bizl. Ulu Tanrı yıne ımdadımızA yptışti. Biz bu Postal'ı adam sanırdık ya, boMan heril çıktı! Adam başa geçince meydanı boş bulup, cebi doldurdu! Han apartman sataibi oldu. tarla meralann üzerine utanmadaan fconda... Bereket ki. şu AUahın lütfuna bakın ki, onu başunızdan bir muhalıf yel alıp dağlara taşlara caldı da memleket ranat etti. Yahu Du Postal dürzüsü ne armut adammış? Onun büyiUi oir balon oldugunu o gün biz anladık ama, ne yaparsınız, beltd zülfü yâre dokunur korkusuyla pas geçtik, geçtik ya, hiç iyı yapmad:r. îjım(ii başımızda Hırpottin bey var da birsz rahat nefes alıyoruz. Canım adam sapına dek adam. bizim memleket az mı adam yetiştirdi bu Hırpottin bey gibi?.. Adam başa geçti de ra.iaî ettik... Koltuğa bile yakıstı. İpin ucu onun elınde oltiuktan kelli, kimseden on paralık korkumuz yoktur.. Sayın delı arkadaşlanm... Totoya devam bizim Hırpottin'e selam ve hasılı kelaaam Koğuşun içine davetsizce oturan sessizlik bulutu, Tabutçu Davut Beyin borazan gibi sesiyle bozuldu: îpın ucu Hırpottin gibi erkek adamın elınde ya, gerısı bana vız gelır, tıns gider.. tiecii. Kofcuşun içı bırden kanşır gibi oldu. Gobekçıler Bebekçılerin üzerine yürüyünce. Kartai Osman: Kova kova su koyuvermenın zamanı degil arkadaşlar, işler bıldiginiz gibi defil. Yıllanlır uğraşmaktan, çalışmaktan kıçımızda don kalmadı!... Siz ne söylüyorsunuz?. Beriki deli: Bize bir baş lftzım.. dedl. Tabutçu Davut B e y îpin ucu Hırpottın'ın elınde, ne gaıle edın duruyorsunuz? Neler söylüyorsunuz? Adam da kurt büzüğü var ki kaya gibi kesildi... Kimde kurt btizuğü varsa, o inek kıçının kıllanyla balık tutuyor demektir. Boşverin siz göbekçi bebekçı takımına! Üfürük Rıza elindekı direksiyon siıaidiıü Paspal ZUlüf'e verip yenne geçtı. Paspal Zülüf direksiyon simidını eline alır almaz. ranZHların üzerinde bir ikı tur attı. Sonra bır alkıs koptu. Huniler, tavalar, malalar, tencereler, battaniyeler, dUdükler yere çalındı. Kıdemli bir deli: Bundan gayri iki yakamız bir araya gelmezse. bir daha hiç gelmez... diye konuştu. Bır baskası da: Göster kendini Zülüf!.. dedi. (DEVAMI VAR) ö Z E T : Paspal ZUlül, Üfürtlk Rız* birbirlerine siyasl rakiptirler. Üfürük Rıza hem ysgcıdan hem sağcıdan yana biri. Sırtında «onbır» numara bır forma vardır. Tımarhanede bu Ikl kişinin takışmasından, didismesınden dolayı bir bunalım patlak vermiştir. Tımarhanedektler; sagcüar, yağnlar, paşacılar, futbolcular diye gruplara aynlmıştır. Bu arada Kumkapıh Vira Don Zaparta «Sosyete uyuzu» haVJunda konferans verir. Daha sonra Paspal ZülÜf konuşmaya başlar. «Baktık bir gün bizim Makara Habip göz kaş arası koltuğu araklamış!.. Elbette bu Makara'nın bir bildiği vardır diye düstindük de O'nun yoluna saptık... Ama inekmiş... İyi ki bu Tılki Şaban Bey basımıza ba? oldu da Makara Habip'in ne inek olduğunu ögrenmiş olduk! Tilki'nin çevresinde hemen birlık olup çıktık. Sonra az mı çektik bu Tilki Şaban'dan. Kim derdi Şaban böyle kulağı kesik çıkacak? Postal Bey diye biri koltuğun Uzerinde bir güneş gibi parlamasaydı, Tilkı"nın ne oldugunu bir türlü anlamıyacaktık!» der... ISTANBUL... ISTANBUL.. Röportaj: Nevzat ÜSTÜN Fotoğraf: Isa ÇELİK ILKIN BEN GELDIM AİLEMİN ÖNCÜSÜ OLARAK.. Çetin Altan'a BtN dokuzyüz yırmialtı yılının Ağustos ayında, Istanbul'da, Gedıkpaşa'da, dogmuşum. Sımsıcak bir gunmüş... Agustos ayın da da soğuklar olmaz ya, sözil edıldiğine göre; adamakıllı sıcak bır gunmüş demek ki!.. Boyle bır günde doğdugumdan mı nedir, kardeş bilirım sıcağı... Hiç, ama hiç yakmmadım sıcaktan. Çok sıcaklar gordüm sonradan, Anadolu bozkırının sıcağından Afnka sıcağına kadar .. Taşkenfte bir aralık bunalır gıbı oldum, ama yıne de bozmadım dostluğu .. Gedikpaşa'dakı bahçesi kuyulu, ıkı katlı evi hep anımsarım. Kırmızı Malta taşı ile doşeli ıdı mutfağı .. Sokaklara kaçmayayım diye, anam uzunca bir ıple belımden bahçedekı ıncır ağacma bağlardı benı. Ö^gürlügün sınırsız olamayacağını ordan ögrendim ben. Bır Ermenı dadım vardı. Dadımıydı gerçekten?... Ortalıktan yemek ışıne kadar her şeyi üstlenirdi.. Bizim eok günahımız varmıj da, bu Tilki üieti ni Tanrı başımıza sardı... Biz memleKct olar?k bir adım ileri gidemiyorsak, hep bu Tilki'nin jüzürden... Postal Beyin gelişi, Tilki Şaban'ın ne mantar adam oldugunu gün gibi ntayn altı. Yıne verilmış sadakamız varmış kı, Postal Bey gibi bir adam başımıza gelip oturdu. Canım bu Postal Beyi bütün dünya yakından tanımasaydı, eh rierdık aldandık, ama adamı taniTiayan devlet yok. Bajta Amerika olraak üzere. taa Nepal'e kadar onu tanıyorlar. Yine nemelânm, bızi Allah korudu canım! Az mı çektik bu Saban Beyden?.. Onun vurdum duymazlığındın neler kaybetmedik?... Gtoun birinde ortaklık allak bullafc olup çıktı. Tozdan dumandan ferman okuyan beri gelsin! Memleket hop hoop yerinden oynadı. Bu olaylar, bu köpeoğluların yaptıklarma can mı dayanır, kan mt? Yahu arkadaşlar, biz yıllarca çuval a ğ a açmışız da haberimız yokmui! Bre deyyuslar, breeee kopuklar.... BU bu srçlan kolay kolay ağartmadık be deli ancadaşlar.. ÖVÜLDÜM SEVİLDtM DOST ELLERİNDE YA BEN NİCE VARMAYIM ŞİMDİ DÜŞMAN ÜSTÜNE N.Ü. Çocukluğumdan kalma bir Develi haritası çızsem, hiç mi hiç yanılmam.. bul'un seçkin aile çocuklan, alıskın adımlarla yürüyorlar. tstanbul Valisi'nin oğlu, tran Sefırı'nin çocugu, Kılıç Ali'nin ogullan... Kılıç Ali'nin ogullarını görünce içım kabanyor. Kurtuluş Savası yillannda, Dedem Müdafaai Hukuk Cemiyeti Başkanı iken, Develi'ye gelen Kılıç Ali, O'nu astırmaya kalkışnustı... Dedeme yazdığım ilk mektup şoyle başlıyordu. «Dedeciğim, KıUç Ali'nin ogullan burada. Aynı okuldayız .. Onlan öldüreyim mi?. » Mektubu okuduğu zaman kimbilir ne kadar gulmüştü dedem... Öldürmememi ve derslere çalışmamı bğütleyen bir yanıt gelmıştı.. Kapkara otomobillerle gelırlerdi okul'a .. Develi'de bizim de bır otomobılımiz vardı.. Çok kısa bir süre çalıştıydı .. Bozuldu bir gün . Kımsecikler onaramadı ve Kayseri'den gelen biri, yarı ederine satın alıp gittiydı... Adım hemen köylü'ye çıktı. Sabahlan bir Allahın belâsı çan, en güzel yerinden kırardı uykumu. Öteki çocuklarla anlaşmakta zorluk çekiyordum Onlann bildiklerinin bır çogunu bilmiyorduın ben. Onlar çok şey biliyorlardı. Tenis oynamayı, Pıng/pong oynamayı, futbol oynamayı bıliyorlar ve yabancı dillerde konuşuyorlardı. Ben de biliyordum?.. Ata bınmeyi biliyordum. Ip sapan nasıl örulür o'nu bilryordtım. Mavzer kullanmayı da bılıyordum. Ne var ki, bu bilgiler hiç bır işe yaramıyordu. îsı kavgaya döktüm ve bir haylı dayak yedim Onlar çogunluktaydı .. Sevdığım tek şey, Boğaz'a bakmaktı. Gemilerdi .. Martılardı. Ne çok martı kuşu vardı o yıllar da, İcentin her yanından görünür lerdi. Şimdilerde kıyılarda bile zor barınır oldular .. Köprü'nün korkuluklanna ne güzel dizilirleı di sıram sıram. Cumartesi günlenni ıple defıl, urganla çekerdim. ötekılerın toplantılan falan olurdu, papyon kr3 vatlaruıı takarak üçerh beşerlı gıderlerdi.. Ben kendımi Kurtu luş'un sokaklaruıa vururdum Tan sinemasında kovboylu filmler, yaslan benim yaşımda küçucük orospular, belimde ta Develi'den getirdiğim fitil islemez kama. O bıçak belimde durmasa, kendimı çıplak sanırdım. Işte, o yıllarda başladı, bir Istanbul büyümeye bende. Ağır usul vardım tadma. Karma kan şık sokaklan, çop kutulan, tarihın ıçuıden çıkıp gelen yorgun bir at gibi, bır tstanbul. Ne ararsan bulunur. Gumuş savatlı sofra takımla» rından, teneke tabaklara kadar. Zenginlık, yoksulluk, acı, tatlı, kalleşlıkler ve tadına zor ulaşıhr dostluklar... Otuz beş yıla yakındır yaşadığım bu kentı anlatacagım. Anlatmak mı, yok. Belırh beş on noktasına değineceğım. Yoksa, tstanbul'u anlatmaya gazete sayfalan değıl, kıtaplar yetmez. Daha önce bu ışı yapan, değerli dostum Çetin Altan'a adıyorum ou yazı dızısıni. ümmak ıstedığım tek şey, okuyanlann sıkılmaması. Çünkü, kitaba benzemez gazete. Alışmışsav nız her eun alacaksınız. tçmdekl lerin tadına varamadını/ nn, vay gele basınıza. Günun bütün tadı yok olur gider. Sinirli eder adamı. Çok ıyı bılırım. MALKOCOĞLU yazarrveçizen:Ayhan BAŞOGLU den. O yıllarda, Istanbul böylesıne kalabalık bir kent degıldı. Çocuklar, sokak aralarında koşabılırlerdi daha... Balıkçı dukkânları, meyvacılar, tatlıcılar, tramvaylar, tramvaylann boş arka sahanlıkları, tepelerindeki tepsılerde renkli macun satan macuncular, hep belleğımin ıçindedır... İçim kabanyor OKULLARIN açılmasına bir kaç gün kala, Amerikan Kolejı' ne götürüldüm. Anamın elleri ile işledigi yatak örtüleri, yastık kılıfları ile dolu kocaman bir denk Anadolu'dan gelme, benden başka kimseler yok gibi... îstan Tuhaf harita O yıllann Istanbul haritası tuhaf bır haritadir benim ıçın. Beyazıt alanı, alan'm tam orta yerınde bır havuz. Havuz'un ucun dan başlayan bir köprü... Kbprunün üstü karmakarışık, muhal lebıcı dukkânları, vapur bacalan . Köpninün öteki ucunda Arnavutköy mü vardı yoksa Çamlıca mı?. Bir yerlerde bir Beyoğlu olmalıydı, ama nerede?... Kapalıçarşı, apayrı bir kentti. Harıta'run bundan ötesi, bütun bütüne karışiktır. Çızmekte hiç bır yarar yok. Tramvaylan Beyazıt Camisi'nin ıçinden geçırmek gerekir sonra. Bır noktayı daha belırtmek zorundayım. Köprünün öte ucunda bır yer daha vardı Develı . Na. sıl olmasın kı, 1928 bunalımı gelıp çatmış . Istanbul'a yerleşme. >n ıyıce akıllarına koymuş olan b.z'mkiler, ışlerin tersıne dönmesı ile Develi'nin yolunu tutmuşlar Dehkanlı babam'ın burnundan kanla r boşanmış. Kan'ı amm sıyorum. Dedem evımizi satmış v" biz 1930 yillannda Deveh'ye ata ocağına dönmüşüz. Y A RI N: Bâbil Sokağmdan Yola Çıkış DİŞİ BOND Develi ÇOCUKLUGUMDAN kalma bir Develi haritası çızsem hiç mı, hiç yanılmam. Ercıyas dağı nerededir, bılirim. Develi dağı nerededır. bilirim. Sokaklannı, çeş melerinı, evlerıni öylesıne koyarım k\ yerli yerıne, en usta haritacılar bıle, bir «virgüllük» yanhş bulamazlar. Yoksullugu koyanm harıtaya. Bılgısizlikleri koyarim .. Bunahmları, sıkmtılan, sevinçlerı koyanm. înekler nasıl doğurur, kurtlar nasıl ıner Develı'ye, onlan koyanm. Ilkyazlan, kışları, karlann enmesinı, Gizık Duran'ın öldürül mesini, Arap Ali'yi, eşkıyalari bır bir koyarim. Uygarlık götürm k adına köylerı basan candarmalan, kaymakamlan koyanm... Ama sımdi amacım Develı'yi anlatmak değil. Günü gelir onu da anlatırım. GARTH DlS TABtBt ORHAN TÜZÜN T Saat 1330 1930 Samatya Cad NOÎ 400 TKLc Zl 7» «2 (Cumhuriyet: 3388) Istanbul Ticaret Odasmdan KURUMLAR VERGlStNE TÂBİ SAYIN ÜYEMİZ Bazı bilgilenn derlenmesl yönünden 5/4/1974 tanh ve 14650 sayılı mektupla dolcfurulmak üzere göndenlen bilgı fışlerinın Derece Tesbit Yönetmeliğlnin 7. maddesı gereğince üdaya ıadesı için tayin olunan 30 günlük süre dolmak üzeredir. Mutazarrır olunmaması ıçin bu flşlerın usulüne uygun şekilde doldurulup imzalanmı? olarak »üresi ıçersinde üdamıza ıadesl önemle rica olunur, •« Dr. AZt Z Ç ÖL OKTUHH.UI »6 TRAVMA'l'OLOJl MÜTKHASS1S1 (Kınk, Kemik ve mafsal nastalıKJan) Osmanoey HuıasKârgaz) Cad İ79/1 s«oel Apt fel: 47 VI «S (Cumhuriyet: 3387) Ist. 2\> As. rtUKUR HaKin lıfinin 97/894 Sayılı fcararı Ue ARUTÎN olan ismımi ARTtN olarak değisUrdim. Artin UÇ/.H Cumhuriyet • 32T Öncü olarak 1137 yılında döndük Istanbul'a. Daha doğrusu, ılkin ben geldim. Aı'.e'mn öncUsU olarak. Dedem, Istanbul'da Atnerıkan Kolelı'nde okumama karar vermiş. Istanbul'a alışayım diye de yazın ortssından gönderdiler benı. Kurtuluş'ta babamın komısyoncusunun evinde okullar açılıncaya kadar kalmam da kararlaştırılmış... Dönüşümde, Istanbul bende Kurtuluş semtı ile baslar bu vüz ••••••••»•••••••••• DÜKTOR : X TARIK Z. K1RBAK/»1V llert. Sa« »e «Bhreri ! HasUhklar MOtrhaMin Irtlklâl Cad Hnrinakli.pl ' No: 66 rel: 44 10 73 • tSt>l DEf.lŞtKLtrl ••••••••••••••••••••• (Basm 14209) 333Û
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle