18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 24 Nisan 1974 JABDULCANBAZ TURHAIM SELÇUK Ç zEKıPiH.. ANTİKAYA T>A I W * J îADA AİLEiî. ÖĞliDEtftoNfcAKÎKABıiL MEİ^İHİ İCİK AH HAHlM, A2 KALŞiH uislU Bf N D£ ALAViM BAtf... SÜ#E YAPAfcl. YARALISIN ERDAL ÖZ68 «Belindeki ksyıjı da çıkar.» • Kayışım yok. tlk giin aldılar.» «Dışan çıkar ceplerini.» E'.lerini pantolonunun ceplerin» sokuyor, tutup dıjarı çıkanyorsun. •öbür ceplerini de.» Kıç ceplerini de çıkarıyorsun dışarı. Bir garip görünüş içindesin, her yanından kirli bez par çaları sarkıyor. «Kollarını kaldır havaya.» Küçükken tahta tabancalarla kümbet yıkıntısında «dekaman» oynardınız, onun gibi tıpkı. <Dekaman> oynardımz, onun gibi tıpkı. «Dekaman» diyor gardiyan, kollarını kaldırıyorsun. Tut saksın artık. Savaş dışısın. Elinde silâhın da yok. Birden filmlerden fırlayıp gizlediğin küçük ta bancana sarılarak, «dıjınnn dıjınnn»» atej ede rek hepsini haklayabilir, dısarıda bekJeyen arka daşlannı da kurtarabilirsin. Yaklaşıyor gardiyan. Kollarının a'.tmdan yakalayıp sanki havaya kaldırır rr.ı ksldınr. P.oylu boslu adam. Ku«j gibi kalıyornın yanmda. Koltuk altlarına yapıjtırıyjr iki elin\ bastırarak "sa ğıya kadar iniyor. Sırtı.ıı yokluyor. GöjS'ünü yokluyor. Bacak aralanna iniyor elleri; önlerini, arkalarını, yanlannı bir bir yokluyor, dizlerinden paçalarına iniyor. Yoklama bitiyor. «Ayakkabılarını çıkar.» Kollarını indirebilirsin öyleyse. Eğilmeden, ayaklarının burnuyla ayakkabılarını çıkarıyorsun. Ahyor tozlu, kurumuş ayakkabılarını, içlerine elini solcuyor, aşmmış ökçelerini gözden geçiriyor. • Çoraplarını çıkar.» Islak, meşine dönmüş çoraplarını ahyor, avu. cunun içindc buruşturuyor; sularını akıtacak san ki. Atıyor yere, önüne, top gibi. Çekilip tavla oy nayanlara bakıyor. Üzerinde hiç bir patlayıcı, kesici madde ele geçiremediler. Oysa kafanda, yüreğinde neler gizliyorsun. nelerle yüklüsün; bilmiyorlar. Saçları dalgalı olanı, tavlayı isteksizce bırakı yor.. Durumu iyi değil. Pulları toplamaya başlamışlar. Öbürünün yedi sekiz pulu kalraış, beriki tek pula gele atıyor. Marsa gider bu oyun. Yüzü ters yüz olmuş, senin, dışarı sarkıttığın ceplerin gibi. •Tamam mı?» «Tamam,» diyor gardiyan. m Kalkıyor, eliyle kumral saçını düzeltiyor. • Bunlar mı? Hepsi bu mu?» «Hepsi bu.» «Eşyası yok mu?» •Eşyan yok mu?» • Eşyam yok.» • Çantan?» •Yok.» • Yokmuş.» Masanın gözünden çıkardığı tükenmez kalemle, basılı küçuk bir kâğtdm boçluklarına, masanın üzerindeki öteberinin adlarını yazacak. «Bir tırnak çıtçıtı. Bir hüviyet cüzdanı.» •Kimlik belgesi,» diye düzeltiyorsun. Anlamamış gibi yüzüne bakıyor. Tükenmez kaleminle burujuk kirli mendüini masanın ucuna doğru itiyor. •Bunları alabilirsin.» Almak için uzanırken, gardiyan senden önce davranıyor, mendili alıp avucunda sıkıyor. Tüken mez kalemi de çevırip açıyor, içine bakıyor. • Al.» Izin çıktı Masanın köşesine yuvarlanan yayı alıp kalemin ıçine yerleştiriyorsun, dışan sarkan cebinle birlikte içeri sokuyorsun. Öbür ceplerini de bir bir düzeltiyorsun. «Bunlar ne?» •Sinema bileti. Onları da yazmıyor kâğıda. Masanın üstüne atıyor. Uzanıp kullanümış bilet parçalarını alıyor, cebine tıkıyorsun. Tırnak çıtçıtjnla kimlik belge. ni vermiyorlar. «Paran yok mu?» «Yok.» Bir jeyler daha yazıyor kâğıda, imzahyor, dibinden koparıp uzatıyor. El koydukları, yanmda kalmasını sakıncalı buldukları değerli birkaç öteberinin alındı belgesi. Bir büyük defter daha çıkıyor ortaya. Yine aynı «eyler başlıyor: Adın, soyadın, doğum yerın, doğum tarihin. baba adın, ana adın, i}in, ad. resin, evli olup olmadığın, okuma yazma bilip bılmediğin. Bu ıon soruyu Uk kez burada soruyorlar. Bitirdiğin fakülteyi söylüyorsun, böylece okuma yazma bildiğini anlamış oluyorlar. Tavlanın başında. oyunu kazanmış durumda olan, arkasına kaykılmıs, parmaklarınm arasında birbirine yapıştırdığı kemik zarları sabırsızca yuvarlayıp duruyor boşlukta. Pantolonunun önündeki iki cüğmesi açık. Midesinin ağırhğı karnını açağı doğru sarkıtmıs.. Masanın başında oturanm sana bakarak önündeki kâğıda bir şeyler yazdığını görüyorsun. • Dön şu yana.» O yana dönüyorsun. «Arkanı dön.» Dönüyorsun. Gözle görünür belirgin özelliklerini yazıyor. •İmzala şurayı.» Gösterdiği yere uzattığı kalemle imzanı aüyorsun. Üstteki boşluklara yazdığı yazılar okunur gibi değil. Kötü, kullanı«sız, sola yatık bir elyazısı. Az yazan birinin elinden çıktığı belli. «Gotüıebüırsin.» ŞU KÖŞE YAZ KÖŞESI... Neclâ SEYHUN Mihracenin Gözdesi GÜZEL şey moda defilelerinl izlemek, zevkli şey. Ama, bir yeıde de yorucu ve tüketici şey, bunu da kabul etmek gerek. Ardı ardına 120130 modeli ızı°mek, modaevinin birınden çıkıp birine girmek. bir noktadan sjr.ra sarhoş edercesine tutuyor insanı. Notları hemen almaz, anahatları hemen çizrnezseniz deflleden çıktıgmızda. hapı yuttunuz!. Öteki defilelerin modelleri de ginnce araya, hepsi birbirine karışır, gerçek bir moda çorbas haline gelir ki, için içinden çıkabılene aşkolsun'.. Bazılan sıcak sever... BU nedenle notları hemen yazmak istedim sıcağı sıcagına. Lanvın'den çıkar çıkmaz, günoşe karşı sere s«rpe yayılmış bir bul var kahresi kestirdim gözüıne. Oturdum masalardan birine, bir kahve ısmarladım. Kimsecikıer yok. sakın mi, sakin. Çalış çaltşHemen not defterimi, kaiemimi çıkardım çantamdan. Masanın iistüne yayıldım şöyle güzelce. İzlenimler parlaklıgını, tazeliğim kaybetmeden. notları almaya başladun bir bir. Neler çarprnışıı en önce gözüme?.. Lanvin' in özellıkleri neydi bu yaz? Etekler dizkapagından on santim aşa ğıdaydı bir defa. Kollar genellikle omuzdan büzgülenerek takılıyor ve dirseğe kadar iniyordu. Ne kadar da çok sevmişti bu kol türünü Lanvin bu yaz... Mantosunda kullanmı?tı, tayyöründe kuilanmıştı, elbisesinde, tuvaletinde, günün her saatinde ve her yerde... Bunu belirtmeliydim yazımda. Notlarımda «kol» bahsınin önüne bir çapraz koydum. Başka nelere önem vermişti?.. PlUere. Plıselere. Korsajlarında da plise vardı eteklerinde de. Bazı elbıselerinde önden aşağı pliselerle iniyordu model. Ama yanlar ve arka geniş plili oluyordu. Bunu da yazdım. Ya yakalar nasıldı? Biraz boyundan uzak, yatık çoğu kez, bebe yaka stili. Garson ısmarladığım kahveyle ^eldi bu ara. Yazdıklarıma, çizdiğim krokılere kaçamak bir göz attı şöyle. küçük masanın üstünde topladım notları bir kenara. Fincana yer açıldı. Yazmaya ara verdim biraz. Modelleri aklımdan düzenlemeye devam ettim. Twsedden bahar tayyörleri yapmı?tı modacı. îçine çizgili ipek bluzlar giydirmışti. Kımi bebe yakalı, kimisi kravat gibi bağlı. Hepsinde birer zincir k?mer vardı. Sıkı değil. gevşekçe şoyle. Önde yuvarlak metal tokalar. Metal tokalan duşünür.ce metal martengalleri hatırladım. Sırtı plili bahar mantolarında kuilanmıştı bunları mod'acı. Ama yazsam daha iyiydi, unutacaktım. maz mısın!.. (Devamı rar) MALKOCOĞLU vazan veçizen:Ayhan BAŞOGLU masaya yayarken baktım, kö?edekl masaya iki sevdalı kurulmuşlar. Onlar kendi âlemindeydi, ben kendi âlemlmde. Mo daya tekrar balıklama daldım. Lanvin'in yarım kollu, belde tek düğme ile tutturulan 1930 stili tayyörlerinden de söz etme liydim yazımda. Yıl 1930'ların yılıydı zira, Ama yıl fömizye elbiselerin yılıydı aynı zamand'a. Bunu belirtmeden olur mu?.. Düpedüzdü korsajlar Lanvin'in robşömızyelerinde. Yakalar yuvarlak. yatık. Etekler plise. Kimi ütülü, kimi ütüsüz. Kumaçları da çok ilginçti mo dacının kendine özgu. örneğin gri puanlı bir rob şömizyesl vardı, sapsade. Ne denli şıktı ama... Üstüste puanların biri koyu gri, biri açık. Ama tam ön ortasına gelen sırada puanlar ateş kırmızısıydı. Bayılmıştım. öteki davetliler de çok alkışlamıs, çok tutmuslardı bu modeli. Etek boyu iyice uzundu bu elbisede. Handiyse ayak bileğine yakın. Mankenin başında çok geniş kenarlı, yüzunü gölgeliyen bir hasır şapka vardı. Üstü gelincıklerle bezeli.. Hatırlaymca yenlden keyıflendim. Kalemi bı rakıp arkaırta yaslandım. Çevreme baktım bir an. Kahve adamakıllı dolmus. O sakin halinden eser yok. Aldırmayıp devam ettim. Şapkalardan söz ettiğime göre, öteki modellerini de yazmalıydım Lanvin'in. Beyaz fötrden, tabii hasırdan şapkalar yapmıstı modacı. Sonra 1930 sti H kloslar, vualetten bereler... Buna karşılık iskarpinleri tek tipti, ne tuhaf. Sadece atkıh sandallar. Mantonun, tayyörün, elbisenin. tuvaletin altında hep aynı tür sandallar. Sabahtan geceye dek. Çiğ değildir renkleri. Yumuşak, başka renklerde karışmış, ruyalı tonlardı bunlar. Bej, gri, çağla yeşili, arduaz mavisi, kayısı, pembe. Ama öyle bu ğulu, hülyalı tarafından. Sert ve kuru defil. Kumaşlarda ise jerseleri, tweed leri, flânelleri, yün etaminleri, krepdöşinleri, organdileri ve dantelleri kuilanmıştı. 7J¥ L Lanvin'den bahar için iki model. Uzun ceketler, zincir kemerlec, «andal iskarpinler modacının 74 özelliği. Kıyaietleri çizgili ipekiıdeA bluzlar tamzıulıyor. Milyonluk leke NOTUMUN tam burasında yani başındaki masaya kaiabalık bir grup gelip yerleşti. YUksek sesle gülüşüp şakalaşıyorlar, ısmarlayacaklan içkiierde bir karara varamıyorlardı bir türlü. Garson ekşi bir yüzle her an değisen sipariş listesinı not etmeye çabalıyordu. Yalnız ne var ki o notu alıp gidecekti, ben notlarımla onların yanıbaşında kalacaktım. Olanlar asü bana olmustu. Ama başladığım isi bitirmeye kararlı, Lanvin'in defilesine dön dum yeniden. Modacının asıl gece kıyafetleri bir âlemdi. Göriilmemış bir ihtişam başlıyordu geceyle birlikte Lanvin'in mo dellerinde. Dantel elbiselerin altında çıplak gögüsler, ilhamını eski Yunan kıyafetlerinden alan plise tünıkler, mihracenin gözdesine yarasan bası türbanlı, altın yaldulı sal ıpek takımlar. Poıret'yi bile şaşırtacak zenginlıkte Poiret stili drape elbiseler, Poiret kaplan... Yelpazeler, belden aşağı dek inen inci dizileri, gardenya ve kamelyalar, şal lar, kanat gibi uçuşan kaplar, panlar... Tam da yeniden uçuşan panların büyüsUne kapılmıştım ki, yandaki masadan bir çığlıktır koptu. Dönüp baktım. Nasıl olduysa olmuş, bira dolu bardagı boca etmişti üstünden aşagı birisi. Kahkahalar arasında sil keleniyor, damlacıklan notlanmı benekliyordu yer yer... Lanvin'in defilesinde Ugl çeken modellerden biri. Keten dantelden yapılan bu orijinal gece kıyafetini omuzda incecik tiye aj<alar tutuyor.. Notlar bir şey degildi. Ama ya o Lahvin'ın paha biçilmez tuvaletleri? Ya onlar ne olacak?... Başlanna bir bela gelmeden topladım o canım şalla n, çıçekleri, kaplan, şifonlan, tülleri... Hesabı ödeyip çıktım. YARIN: «KIŞ MASALI» DİŞİ BOND . PPOPESÖP ÇABSOM Sİ ÛA BUUJNAM ILK veBuuşuuAE. /, ||M, M 1 Z ^" AOAYACAİlMSSNtli f \i* V ÇOK BüyüP Bi B Moda denizi BtTEN kahve fıncanını bir kenara ıttım şöyle. Notlarımı 24 Nisan R. Ahır 1 Rumi 1390 Nisan 1394 Hlcri 6 07 Guneş 13 12 Öfle 17 00 İkındl 19 58 Aksam 21.38 Tatsı 4 19 İmsalc 11 T A K VI M ıo.ıo 5.1S 904 TİFFANY JONES \ Vt»U.TEH AMCALASt! MN KÖTp 12 00 1.41 8.23 KONGRE İLÂNI Erkilet Birleşme ve Yardım Derneğinin olağan Genel Kurul toplantısı 5/5/1974 Pazar günü saat 10.00'da Cebeci • Burç Düğün alonunda yapılacaKtır. Çojunluk sağlanamadlğı takclır de toplantı, 12 5/1974 Pazar günü aynı yer ve aynı saatte yapılacaktır. Üyelerimize duyurulur. GÜNDEM : 1 Açılış. 2 Genel Kurul müzakerelerini idare edecek başkan, başkan vekili ve fcâtiplenn seçilmesi. 3 DorcîCncü dönem Yönetim ve Denetleme Kurulu raporlannın okunması. 4 Raporlann tartışılman v« kurulların ibrasl. 5 1974 1976 bütçe taslafiımn onaylanması. 6 1974 • 1976 döneml Y8netim ve Denetleme Kurullarımn leçimi. 7 Dilek ve temennller. Kapanış. Sirsada ıçerde. ö<?kcdil«=r GARTH îönetim Karnln (Cumburiyet. 3233)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle