18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 21 Nisan 1974 ABDULGANBAZ TURHAN SELCUK ^ \ B N K. « i Ü U .. «ItBöî 9* \ UEKt Bîz ^ft£tfKJANIKİMUA YARALISIN ERDAL ÖZ65 Beyaz çarşaflarm lçmdesln. Altmda, sırtm da, yatağın yumusaklığı, ısıtan sıcaklıgı. Ayağını, btleğinden değil de dizlnden. yattığın karyolanın demirine zincirle bağlamışlar. Odanm kapısı «küt» diye açılıyor. Bu gürültü ilk tabanlanna vuruyor. BUtün kanın birdenbire ayaklarına saldınyor, tabanlann birden kasüıyor, kurşunlaşıyor, sancıyor. Sesleri bile artık kulagınla, beyninle değll, tabanlannla duyuyor, onlarla deferlendiriyorsun. En bitkin yerlerin ayaklann; en uyanık, en bekleyen yerlerin ayaklann. Ayaklannla duyuyor, görüyorsun. «Sinir kliniği». Demir parmaklıklar içinde bir yer. Beyaz gömlek giydirdikleri hastalara boyuna dektrik veriyorlar. Her şey gözlerinin onünde yapüıyon Elektrodlan yapıştınyorlar hastalara, basryorlar bir düğmeye; kızanp şişiyorlar önce, sonra da çırpına çırpuıa bayılıyor zavallılar. Senl önce iyt edecekler. Sonra yeniden elektrik iskencesi yapacaklar. Hem de burada belki. Daha gelişmıs manyetolarla. Boyuna bunu geliştıriyorsun kafanda; içinle ve tabanlannla ve kasıklarınla hep bunu bekliyorsun. Her gUrültü, her çıtırtı, her ayak sesl, her OksUrük. önce tabanlannı, sonra kasıklanru kamastmyor. Hiç bir sey yapmıyorlar. Sık sık sorgu. Hepsi bu kadar. GUnler geçiyor. Yavas yavas iyilesmekte oldugunu gftrüyorsun. îyileşmekten korkuyorsun. îyileşmek, her seye daha saflıklı olarak, yeniden başlamak olabllir. Neden olmasın. Kimscyle görilştUrUlmüyorsun. Yatagının başucundalar. Soruyorlar soruyorlar. Yıne başlayacaklar. Sorduklan her şeye olumsuz karşıhk verıek. Bu senin tepki biçimin olmufriŞenın ketınde kocaman bir «hayır» yatıyof^Httık. Odaya bir hemşire giriyor. Sanşın. Güler yüzlü: Soruyor: «Kolonya ister misiniz?» «Hayır » Bu bır tutku sende, bir huy olmuş. Oysa az sonra kolonya istiyor camn. Avucuna doldurup koklamak, boynunu boğazını serin senn ıslatmak. «Istediğiniz bir şey var mı?» «Hayır.» ÎM günde bir geliyor yardımcılanyla, oturuyor başucuna. Savcı bu. Soruyor: «Hayır bılmiyorum » Sorular, sorular. «Hayır hayır hayır.» Bu böyle «ürüyor. Bu böyle gürerse, sonunda yenl WT ijkenceye gerek kalmadan çözebilirler seni, anlıyorsun. Bütün istedikleri evetlerl ardı ardına sıralayabilirsin. Dayanamayacaksın bu sürekll sorulara. Bütün «hayımlar bir anda «evet»e dönüşebilir. Korkuyorsun. Sonunda sorular da keslliyor. Her giln biraz daha iyileserek, ama her gUn her şeye yeniden başlayacaklarını düşünerek, bekliyorsun. YtRMt DOKUZ «Çay da söjledim.» Güay Nuri fırlıyor çıkıyor yanına. «Şunları da al.» tki paket sigara, İM kutu kibrit. «Sana getirdim.» «Ama..» «Sıgaran var mı'» «Yok.» «Paran? Sigara alacak paran vsr mı?» «Yok.» «tyı ya. Ağzımı açtırma «imdi Yani yeriade bir başkası olsaydı tam söylenecek bir (0riun vardı ya neyse.» «Yann bizimkiler gellrse.» «lyi birader, yann gerl verirsin, kalsm slmdı» «Sağol» Senm eğri büğril yatagındasınız. Nurl rthstça bağdaş kuruyor ayakucuna. Sen yine us»tıyorsun ayaklarını. «Nuri, kusura bakmazsın degü mi? Baska türlü oturamıyorum da.» «Ayıp ettin. Hanım evlfttlanna alısıgız bls oğlum » Birden ayaklarma yaslamveriyor. Korkunç bir acıyla fırlıyorsun. Şaşınyor. Koluyla bilmeden öyle bir yerine dayandı ki. tabanlannın keraiklerine saplandı sancı. Kıvranıyorsun. «Ne o? Ne oldu arkadasım? Sapsarı oldun? Ben» «Yok. Bir şey yok», diyorsun. Ama için titriyor acıdan. Ovamıyorsun da ayaklarını. Tutuyorsun yalmzca. «Tuh be,» diyor Nuri. Gülmeye çalışıyorsun. (Deraraı var) ŞU KÖŞE YAZ KÖŞESÎ.. Neclâ SEYHUN AKIL DIŞI BİR GÜZELLİK. Askerf Wr sır verirmisçesina esrarlı bir tavırla egildi ymnındaki dâvetlinin kulsgına moda evi görevlisi, sanki pek laammış gibi haberi ulaştırdı: Dısarda bir yağmur yagıyor, dedi, bardaktan bosanırcaaına. Kıyamet kopuyor, farkında ım«rnu?.. Hayır, ne o d&vetli farkındaydı, ne de ben. Tam da bizim karşımıza düşüyordu o kocaman yere kadar pencereler oysa. Görevli o sozü söyledikten sonra baktım. Gerçekten ağaçlar eğıHp bükülüyor, camlardan aşağı bir seldir iniyordu. Ama sanınm kimse farketmemiştı o »na degin kıyametin koptugunu. öy. Iesine kaptırmıstık ki Givenchy1 nın yazına kendimızi. dışarda kif oldugunu unutmustuk. Tam dikkathn kıjtan tekrar yaza dönmek Uzereydı ki, onu gordüm. Karşıdaki pencerelerin önunde oturuyordu. Sapsadeydi kıyafetı. Ama kaliteli, şık, son derece pahalı bır sadelikti bu, belliydi. Bir süeter bır pantalon giymişti. Bir lincir kolye vardı boynunda, o kadar. Şâhane leopard mantÖSJlhü Umuzlarına alıvermıştı, şoylece. Dümdiiz iniyordu saçlan omuzlarma. Kuzgun kanadı gibi. O ne güzellık!.. Şasa kaldım. Binde deBıl, on bınde bır ya rastlanır, ya rastlanmaz. Bir melez, bir japon melezi, hangi kanla kanşmıs kimbılir. Boya o ınce uzun fıdan göriinüşUnü, çekik gözlere o harıkulâde irılıği, tene o mat rengı besbelli bir başka kan katmış. Onu keşfeden ben değıldim sadece, baktım. Yanımdaki gazetecı de gormuştu onu Ondan başka birşey görmemışti belkı de... Not defteri önunde açık duruyordu. Bır satır bıle yazılmamış, bembeyaz. Ama kım suçlayabılırdı ki onu? Öylesıne akıl dısı bir gUzelhkti ki karsı sıradaki, kadmken şaşalatmıştı beni, onu ne etmez . Defıle sürUyordu bu arada. modeller modellen iılıyordu. Kisa kollu spor cepli ipek bluzlarla gıyilen çok bol paçalı pantalonlar. genış kenarlı sapkalar, küçük bombe kollar, kat kat volanlar, pliseler, yagmurdan da güzelden de çekti aldı beni, unuttum. Gözüm Gıvenchy'nin yazın. dan başka birşey gormez oldu yeniden. Givenchy modellerinl ikiye ayır mış bu yaz. Ya ıncecik, uzun bir siluet. Ya da çok bol. Birind türde etekler pliler ya da parçaU kesimlerle etek ucuna doğru açılmıs. Ikinci türde ise pantalon ya da etekler üzerıne gıyilen «köylü stıli» bol, robadan büzgtilü bluzlar var. Yakalan çogu kez bir fıyongla bağlı, kalça hızasma kadar gelen bol bluzlar. Etek boyları diz kapağinın altında elbette. Abiye modellerde midı boyunu buluyor bu uzunluk. Gece kıyafetlerinde ise, midı ile yer arasında oynuyor f Glvenchy'nin siyah krepten bol pantolonu. Üzerıne giyüen japon» kollu orijınal bluz siyah • beyaz çızgül muslinden yapümıştır. Geçmemekle kalmamış. Ağırlık vermış hatta ona kolleksiyonunda. Ama . araya lâcıvertler de katmış, beyazlar da . Deniz dibi mavilerı, Nıl yeşillen uzerinde durmuş. Sonra, mercandan solgun pembeye dek değışen bır renlc armonısı kurmuş. Jarselerı, ketenlen, organzalan, krepleri kullanmış bol bol. Ama kolleksiyonun temelıne krep doşıni koymuş. En çok onu kesmış, biçmış. En çok onu sunmuş, puanlı, çizgıli kumaşları 74 ün yıldızı yapmış. Kısa kollara önem vermış. Elbıselennde, tayyorlerinde, mantolannda hatta kUçllk bombe kollar kullanmıs. Bu kollan volanlarla, pliselerle bezemiş zaman zaman. Bebe yakalaruı çevresine de geçmiş pliselen, eteklerin kenanna da . Pelerın yakalan, japone kolları su yıizüne çıkarmış. Başa sımsıkı gecen küçük klos sapkalar gıydırmış kıyafetlerini tamamlamak için. Ya da vernikli hasırdan yuzu golgelıyen genıs kaplınler seçmış. Her yerde çiçek kullanmış. Şapkalarda, kemerlerde, omuzlarda, yaka ya da cep kenarlarmda, elbıselenn korsajlannda, eteklerinde, sepmecesine .. Glvenchy'nin rengftrenk çiceklerle süslü organza bır gece Yaka bır kap şeklinde sırta donüyor. Defılenin bıtıminde, çıçekll, volanlı, bombe kollu bir dedikodu çemben içinde indım merdivenlerden. Kımi o etek gibi bol krepdöşin pantalonlara hayrandı, kimı volanların yakadan baş'.ayıp etek kenanna fırdolayı dönen demode . şık havasmdan yanaydı. Kı«a kollu mantoların hiç de pratık olmadığı gorüşünu savunuyordu kımısi. Dışarı çıktıgımızda baktım, biraz öncekı kıyametten eser kalmamış. Sular akıp gitmiş oluklardan, yollarda cilalı bır ıslaklık, o kadar. Bır de dalların ucun da güneşın ışınlarım yansıtan elbısesi. MALKOCOĞLU yazan'veçızen:Ayhan BAŞOGLU küçücük billur damlacıklar.. Birden gözüm yolun kenarındakı bir çıfte ılişti. O ne?.. Şu dünya güzeli ıle yanımdaki gazetecı değıl mı o sohbet edenler?.. Hiç vakıt kaybetmemıs, aferin!.. Ne dıller ddktü kıza, bilmiyorum. Neler ne vaadler koparabıldi ondan, bümıyorum. Ama butun kazancı ayak üzeri o kısacık sohbet bile olsa, gene ds bır şeydır. Muhatap o denli güzel olunca'... Y A R I N : Gönül Kimi Severse... DİŞİ BOND Pembe yelpaze Siyahtan, bahara, yaza rağmen geçmemış Givenchy bu mevsım. TİFFANY JONES OtDU BüTÜN SUMUiB ALESIMİ P TAKVİM 21 Nisan R. Evvel 28 13S0 Nisan 8 Hıcri 1394 Oünef «11 10 18 Öğle 1313 5.19 Ikindl 16.59 0 06 Aksam 19.54 12 00 Tat«ı 31.34 1.S9 Imsak 4 25 S.32 Rumt TEŞEKKÜR Fİ3DEVS SEVİL'in hastalığında göstermis olduğıı candan alâka. şıfa bulması için insanüstü gayret ve fedakârlığından dolayı sayın | GARTH OOt i UATOhi 10 RADVOM OAMA DÖSII. , V O « A Çok kıvmetH varlığımız " annemiz Göynüklü Dr. SUHA VELDET'e içtpn gelen şukranlanmızı arz ederiz. İ Çocukları Torunlan ; namlna oğlu : Em. Dz. Altıcı Assb. • MosUıa SEVİL (Cumhuriyet: 3162)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle