18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 13 Nisan 1974 ABDULGAHBA2 TURHAINİ SELÇUK \ HATlpLAT 3ANA HANlMl Ç YARALISIN ERDAL ÖZ•57 «Mahsus mahal dedikleri zındanda / Kalıram kalıram kalıram dostlar yandadtr / Ik'elleri kızıl kandadır kanda / Ölürem ölürem aklım sendedir.» «Artar eksilmeyiz zındanlarında / Kolay değil derdim ucu derinde / Hunhan Irmağında, Karabunın'da / Vururam vururam öfkem kındadır.» «Dirliğim, düzenim, umudum, canım / Soluıtı, sol tarafım, cümle varlığım / Benim beyaz unum, ak güvercinim / Bilirem bilırem gelen gündedir.» Kapattığın defterda yazdıklanna fair daha göz atmak isteğıyle sayfaları bilinçsizc» çevirirken, bırden, düzgün bir elyazısıyla yazılniıs bir sayfanın altında geçen ad, jaşırtıyor seni: «Efendi Nuri.» Bu, her Allahın günü tam İKİ uat hızlı volta atmaktan sekiz yüdır bıkmayan adam. Karısmış sayfaları geri çevirip «Efen diNuri>nin yazdıklarını ilgiyle okuyorsun: «Yolumuz uzun arkadaşım; çok uzun. Karanlık bir yeraltından geçiyoruz. Bu geçidin so nunda, biliyonım, güneı duruyor, gerçek aydınlığın güçlü kaynağı. Yürüyoruz. Karanhk, uzun geçidin dibinde görünmez büyük çukurlar var, içleri batak. Yukarıdan görünmez urganlar sarkıtılmıj üstümüze; yanımızda yöremizde hep bunlar. Kimirr.iz, karanlıkta görmeden, bilmeden, bu ilmiklere takılıp kalıyoruz, geberip gidiyoruz. Kimimiz, ayaklarımızın altındaki o görünmez, büinmez karanhk çukurlara yuvarlanıp düjüyoruz; benim gibi. Ya boğulup gi dıyoruz batakta, ya da çabalıyoruz, direnip kurtulmaya çahşıyoruz; benim gibi. Giden'.ere •»lam olsun. Anıları değerlidir, saygındır. Bu ka ranlık yeraltının sonunda güneş duruyo", bıliyorum; o hiç söndürülmeyen, gerçek ayrîınltğın biricik kaynağı. Ona ulaşmak için az direnme dim. Ama boğulmaktan da kendimi kurtardım, boğulmadım. Ayakta kaldım. Ulaşacağım ona. Az kaldı. Çok az kaldı. Benden önce varanlara selam olsun.» Altında da imza gibi bir fey, ama okunaklı: «Efendi Nuri.> Defteri sjırı bir duyarhkla kapatıp göğsüna bastırıyorsun. Acılaruıı kendi acılarına yakın bulduğun bu beklenmedik bilge, bir iefterin çiçekli sayfaları arasından sana gizlerini sundu çe kinmeden. Kimse bilmemeli bunu. Çevren* bakınıyorsun: Herkes kendi akjamında. Ve birden Gılay Nuri karjında. Saçları bir makinenin kirli dişlerine takılıp gitmıj bile. Sa kal tıraşı da olmuş. Kafası biçimli, SaçsızMc çirkinleştirmiyor. Sarısın Nuri'nin yeni ütülediği çizgıli lacivert takımınm pantolonunu Ja geçirmiş ayağına. Sırtına da tnavi, temiz, kısa kollu bir gömlek giymi?. Gömleğin kısa kolu, pazusundak! dövrae Gül'fl 5rtmüs, büyük harf lerle «GULÜM» yazısı açıkta. Gömleğinin üstten üç düğmesini yine de iliklememij. tnce, parlak, «an bir zincirin ucunda küçük, pırıl pı rıl bir takı asılı; göğsünün görünen dövmeli çıplaklığında sarı sarı kıpırdıyor. •Bu da nereden çıktı?» «Gül'üm vermisti.» «Taknuyordun.» «Her gün takılraaı o.» Hergeleye ne olsa yakısıyor. Tespihi elinde yine. Nuri tespihini her zaman kinden daha hızlı çeviriyor, »kıtıyor; parmsklannın bilinçli kıpırtılarını izleyemiyorsun. <A1 bir de sen dene bakalım.» «Beceremem.> Verdiği tespih ncacık. Nurilerin en îyisi bu yine. Alt hesabı yok hiç olmazsa. Palavrası bol belki, ama bu onda huy olmu;. Üstelik palavra bile olsa, Nuri anlatınca tatlı anlatıyor. Nuri sevmesini biliyor, acı çekmesini biliyor. özlemlerini aalatırkeo bi le acılarla, hüzünlerlt karışürmasım biliyor. Nuri'de sevinçler bile fu yüzüne çıkarken hüzünleşiyor. Senin de hüzünlerin vardır, hiç eklik olmaz. Nuri'ye ısınışın biraz da bundan mı? Duvar dibindesin, diptesin, kösede. Elind» Nuri'nin tespihi, onun dediklerins uymaya çalı jıyorsun. Olmuyor. Kolay değil. Nuri yeni giydiği çizgili lacivert pantolonunun ütüsü bozulmasın diye dizlerini bükmeden oturuyor. Altına da mendilini yaydı. • îki gün çalışsan tamamdır.» Iki gün tespih sallamaya çahşmak saçma gibi geliyor ilk anda; sanki bir yığın ifinin arasında böyle gereksiz bir oyuncağa vakit ayırmanın saçmalığını düşünüyorsun nedense. Ama birden yine yalın gerçeği kavramakta ustasın. • Cahşırım.. diyorsun. «Öğretirsen U U J «Sende kalsın. Çahş.» •Sen?. •Ben bir tespih bulurum.» T=spihi, Nuri'nin dediği gibi, basparmağınla işaret parma?ın arasında. avucunun içinde, bir bıçağı sspından hıtar gibi tutuyouçn^ Kalan öbür parmaklarınla geriye doğru Uk nîvurmayı yava; yavaş beceriyor gibisin. •Olacak.» diyor Nuri. «Elini biraz daha gev$ek tut, sıkma tespihi. düşmesin yeter, sarksın, parmaklarınla yumuşak bir (?yi tutar gibi tut, incitmekten korkar gibi tut, bir gülü tutar gibi.> Yeniden onun dediği gibi yaparak tespihle boğuşmaya başhyorsun, •Sevgili gibidir o,» diyor. «Hangisi?» (Devamı ClA, MAFlA ve EROlN Daha ağır uyuşturucu maddeler yaygın hale geliyor Bü SIRADA CÎA'nın Laos'a yaptığı gızli müdaheleler, uyuşturucu madde traflginde bazi daigalanmalara yolaçacaktı. Savaşın siddetlenmesi, Korsikalı gangsterler taralından kurulup yönetilen bazı havayolu şirketlo rinin kapanrnasıyla sonuçlandı. CÎA'nın ısteğı de buydu. Ancak Laos'takı dağ kabılelerı Meo'lar tarafından yetıştırilen haşhaşın pazarlanması da gerekiyordu. Aksi takdirde bu kabileler komunistlere katılabilirlerdi. ClA bunun üzerıne kendi havayolu jirketi olan Air Aıjıer:c»'yı kurdu. Bu şirketin uçakları tarafın dan kabilelerden satın alınan hashas Long Tieng ve Vientiane'a getiriliyordu. Laoslu General Fu mi Nosavan da ışın ıçindeydi. Laos Kıralıyet Kuvvetlerının eski komutanı General Ouane Rattiko ne ıse kendi kontrolunde bulunan büyuk bir kaçakçılık şebekesi kurmuştu. Bu şebeke içmde faalıyet gösteren bir çok Laos lu subay ve polıs yetkılisinin isımlen kesinlikle saptanmıştır. Orneğin CİA'mn en çok destekledıği generallerden Vang Pao bunlardan birısıydı. Uyuşturucu madde trafiğiyle ilgıli yüksek makam sahibi Laos luların sayısmın bu kadar fazia oluşunun bazı koklü nedenleri vardır. Laos çok fakır bir ülke dir. Sunı olarak yaratılmış ve yaşatılmağa çalışılmıştir. Dünya nm dığer küçük prenslıkleri gibi, Laos da, ayakta durabılmek ıçin bazı degişık gelır kaynaklan bulmak zorunda kalıtıışUr sonun da. örneğm Monako kumarla, Macao altın kaçakçıhğı ile kasa lannı doldururken, Laos silâh, uyuşturucu maddeler ve altın kaçakçılığı ile gelir saglama yolunu seçmiştir. Ülkede yıllardır sürüp gıden iç savaş ve yabancı müdahelesi, özellikle uyuşturucu maddeler kaçakçılığı içm elverişli ortamı yaratmış, bir çok sıvil ve askerı yetkilı de kısa bir *ure içinde bu kârlı işin içın de bulmuşlardır kendilerıni. Za man zaman rekabet şıddetlenmiş ve suıkastler, hükümet darbeleri ve ayaklanmalar birbırini izlemiştır Laos'ta. Dış dünyada herkes bu olaylan sıyasi ve iktisadî nedenlere bağlarken, Laoslular perde gerısinde nelerın döndügünü daima tahmin etmiş lerdır. Daha sonra Amerikah yet kililer tarafından yapılan açıkla malarda, Laoslu yetkililerin uyuş turucu madde trafigini nasıl yönettıği konusunda aynntılı bılgi ler de verilmiştir. tunıeu maddelerle ilgili gizli faa hyetlerin yogunlugu hakkında Amerıkan kamuoyuna da bilgiler sızmağa ba?layacaktı zaman la. Bunun sonucu olarak Baskan Nixon 1971 ortalarında eroin ka çakçıhgına karşı savaş ilân etti. Vientiane'de bulunan Amerikah diplomatlar artık olup biten leri görmemezlikten gelemezlerdi. Bu nedenle harekete geçtıler ve hükümet yetkilı lenni, uyuşturucu maddeler konusunda ça ba harcamağa davet ettiler. Ne var kı bu mücadeie, ujuşturucu m«idai»n t«afiginiyöpeten "yer altı dünyasının cürüm sendıkalanna karşı yönelmemişti. Laos lu yetkilüer, olumlu bir polıtik» olmadıgmı bildıkleri halde, uyuş turucu maddelerı kullanarüaria mücadele ediyor, bunlan cezalan dırıyorlardı. Bazı kanunlar da çıkarıldı. Bu kanunlar uyuşturu cu maddelerı kullananlara ağır cezalar verilmesini öngörüyordu. Bu söîde reformlar yürürlüğe sokulurken, resmi yetkıliler arasında uyuşturucu madde trafiğıni yönetenler ve yeraltı dunyası nın sendıkaları unutulup gitmişti gene. Tabii kasıtlı olarak. Oysa Amerıkalı dıplomatlar Laos'ta ağırlıklarını ortaya koyabilir ve işe tepeden başlayarak, uyuşturucu madde kaçakçüıgı ile doğrudan doğruya ilgıli yüksek mev kı sahıbı Laoslu yetkilılere kar şı harekete geçümesini sağlayabilirlerdi. Bunu yapmadılar. Amerıka'nm 1971 ortalarından beri yürütmekte oldugu uyuştu Derleyen: Şevki ADALI CÎA'ya ait Alr America hav« yollan çirketine bağh bir helikopter, Kuzey Laos'ta bir köye inmek UzerB. Geçımlerıni haşhaş ekimıyle sağlayan koylüler, elde ettik>ri ürünü helikopterlerle büyük merkezlere gönderiyorlardı. CÎA yetkilileri, Laoslu köylüleri en büyük gelir kaynaklanndan yoksun bırakıp komüniftlere katümaktan aılkoymak için, uyuşturucu madde kaçakçılığına ister istemez katOmak zorunlugunu hissetmişler ve ellerindeki olanaklan bu yönde kuUanmışlardt, rucu madde kaçakçılığını önleme kampanyası, bugün faydadan çok zarar getiren bir nitelığe bürünmüştür. Hiç değılse, bu kampan ya bir sonuca ulaşamamakta, kajnakları kurutma hedefine yö nelememektedır bir türlü. Halen uygulanmakta olan yöntemler ve ızlenen yol, sadece uyuşturucu madde kullananlan huzursuzlandırmaktadır. Bugun Vietnam, Laos ve Tayland'da, başlatılan kampanya yüzünden esrar gibi daha hafif uyuşturucu maddeleri kullanma alışkanlıgına kendılerini kaptırmış olanlar, bu maddeyi bulamamakta, daha tehlıkeli bir uyuşturucu madde olan ero ine dönmektedirlsr. Açılan kampanyanm tehlikeli yanı budur. Geçmışte de böyle olmuş, uyuşturucu maddelere karşı açılan her savaşta, hafıf uyuşturucu maddeler ortadan kaybolmuş ve bu maddelere alışık olanlar daha agır uyuşturucu maddelere kaptırmışlardır kendilerini. Kendısı de uyuşturucu madde ler kaçakçılığına dahil Laoslu generallerden Ouane Rattıkone 1971 yılında Amerikalı bir gazetecıye verdiği demeçte söyle dıyordu: «Halen yurdumuzda esrar ıçenlere karşı çok sert bir kampanya açılmış bulunuyor. Bu kampanyanın sonucu olarak esrar bir süre sonra pıyasada bu lunmaz bir mal haline gelecektır. Ancak bununla sorunun çö zümleneceğini ıddia etmeğe lmk*n yoktur. Esrar içenler, bu maddeyi bulamayınca eroine döneceklerdir. Eroin ıse asitle yapılan bir maddedir ve öldUrücüdür. Esrann hiç değilse böyle bır tehlikesi yoktur. Tayland'da aynı şey olmuş ve hükUmet esrar içenlere karşı sert bir kampanya açmıştı. Sonunda esrarkeşlik ortadan kalktı ama eroinmanların sayısı olağanüstü artışlar kaydet ti. Şımdı aynı şey Laos'ta da olacak.» General Rattikone belkı kendi çıkarları açısından yorumluyordu meseleyi ama, söyle dıklennın gerçekleri yansıttığı da kesindı. 1972 yılmda Amerikalı yetkililer tarafından hazırlanan cıddı bir raporda ise şu satırlar göze çarpmaktadır: «Bugünkü koşullar altında, uyuşturucu madde trafiğıni ortadan kaldırmanın ola naksız oldugu kabul edilmelıdir. Yüzeysel tedbirlerle sorunu çözumlemenm mümkün olamayacağı bilinmektedir. Haşhaş ekirriı yapılan ülkelerde, özellikle Güneydoğu Asya ülkelerinde, yüksek mevki salıibı kışılerın yeraltı dünyasiyU kurdukları ılıs kıler, uyuşturucu maddelerle mücadeleyi lorlaştıran etkenlerın başmda gelmektedir. Vietnam ve Laos'ta bulunan Amerikan Büyükelçiliklerı bazı gırişım lerde bulunmuşlar ve yetkilileri mücadeleye çağırmışlardır. Ancak bunun yeterli olmadığı bılüı melidir. Şimdıye kadar bu ülkelerde yapılan şey, sadece uyuşturucu maddelerı kullananlann cezalandınlması olmuştur. Oysa piyasaya mal sevkedenler hâlâ serbest şekilde faaliyetlerinj sür dürmektedirUr ve bunlara karşı d hiç bir jey yapılmamaktadır. Uyuşturucu maddelere karşı bir ölüm kalım savaşı verilmedikçs ve sorun ciddi şekilde ele alınmadıkça hedefe ulaşüamayacaktlr.» Nixon yönetimi ise hâlâ bu gerçekçiliğı benimsiyememiş durumdadır. Güneydoğu Asya'nın kokuşmuş yönetimlerı Amerika tarafından desteklendiği sürece, uyuşturucu maddeler sorununun çozümlenmesi mümkün olamıya caktır. MALKOCOĞLU yazan veçizen.Ayhan BAŞOĞLU B İ TT t DİŞİ BOND TİFFANY JONES Yanlış yöntemler GENELLİKLE Güneydoğu Asya da ve bu arada Laos'ta, uyus KONGRE tLÂNI Istanbul Meyve Sebze ve Bos tan Komisyoncuiar Derneğinın olağan Genel Kurul toplantısı 24.4.1974 günü saat 14.'de Istanbul Ticaret Odası Meclis Salonunda yapılacaktır. Ekseriyet olmadığı takdird* ikinci toplantı 2.5.1974 günü aynı yer aynı saatte ve aynı gündemle yapılacaktır. İlin olunur. TÖNETtM KÜRULU GÜNDEM : GARTH 1 Yoklama ve divan baskanlığı seçimi 2 Saygı duruşu 3 Faaliyet raporu İle denet çi raporlarıntn okunması 4 Raporlar hakkınoTa üyelerm eleştirileri 5 Yönetim ve denetleme kurullarının ibrası 6 Dilekler ve temenniler 7 Yeni yönetim, denetleme ve disıplin kurullarının seçimi 8 Kapanış. Cumhuriyet 2953 • MEYSE UNUTAUM8UM IABI. 81B n u U A Ö P » *
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle