16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 21 Şubat 1974 asm Yayın denen devlet örgüHinün çağı geçti artık. Bütün dünyada bunun yerini yeni bir anlayışla kurulan örgütler alıyor. Gelişmiş ülkelerde Haberleşrae Bakanlıkları son yıllarda köklü değişiklikler geçirdiler. Kimi ülkeierde bu bakanlıklar kaldmldı ve yeni örgütler kuruldu. Gelişmiş Batı ülkelerinde basının kontrolü diye bir şey olmadığı için Haberleşme Bakanlıklannın yetkileri daraltıldı ve btmîara yeni görevler verildi. Genellikle bu örgütler basınla ilgili yasa ve yöntemlerin hazırlanması ve yürütülmesiyle ügileniyorlar. Basın kartlannm dağıtımmı kontrol ediyorlar. BasınYayın istatistikierini hazırlıyorlar. Bazı ülkelerde radyo va televizyon işlerinde de bunlara bir takım yetkiler veriliyor ve bu yüzden de sık sık anlaşmazhklar çıkıyor. Bir zamanlar birçok yerlerde bu bakanlıkların iki önemü görevi vardı: Propaganda ve gizli haber alma. «İstihbarabıla «Haberleşme» birbirine karışırdı çoğu zaman. Baskıyla yönetilen ülkelerde durum yine böyledir. Bazı Arap ülkelerinde Haberleşme Bakanlığına bir de «ulusal yönelim» adı eklenmiştir. Bu bakanlıklar basın ve haber organlannı kontrol eder, gazeteciiere buyruk verirler. Bir takım haberleri yasaklarlar. Halkı uyutmaya çalışırlar. Devlet Başkanlarınm demeçlerini yayınlarlar. Propaganda broşürleri basarlar. Hoşa gitmeven gazetecüeri susturur, zindana attınrlar. Bütün bu işleri yürütürken de polisle ve gizli haber alma örgütleriyle çok sıkı bir işbirüği yaparlar. Bizde de böyle olmamış mıdır bir ramanlar? Ikinci Dünya Sava.şınm sonuna kadar uzanan bir ciönemde hükümetler «Matbuat Umum Müdürlükleri»nin veya «BasınYayın Genel Müdürlüklerisnin aracıhğı ile basını baskı altında tutmaya çahşmışlardır. Az gelişmiş ülkelerde ise Kaberleşme Bakanlıklarınm görevi bir yandan resmi haberleri yaymak, bir yandan da radyoyu, televizyonu ve basını yönetmek ve bunların gelişmesini sağlamaktır. Bu ülkelerin çoğunda gazeteler ve ajanslar devlet sektörünün içinde kurulmuştur. Devlet yurt içinde haber merkezleri açar: afişler, fotoğraflar ve sinemaprojeksiyon ekipleriyle B Devrimsel Bir «BasınYayın» Hıfzı TOPUZ Böyle bîr egitlmin uygulanmasını sağlayacak araç ve yatırımlar nasıl sağlanır? Uydu haberleşmesiyle yapılacak bir televizyon programi ile öğretimin gelişmesi olanaklan nelerdir? Bir de şu var: Son yıllarda birçok Ülkelerde televizyon yayınlannda «çoğulluk» sağlayacak bir televizyon sistemine doğra önemli bir gelişme baş göstermiştir. Bunun yanı sıra da geniş ölçüde video sistemine dayanan devrimc! ve yersel televizyon şebekelerinin kurulması yolunda yeni akımlann doğup geliştiği görülmektedir. Tek yönlü haberden çift yönlü haberleşmeye geçebilmek için neler yapılması gerekir? Halk kitle haberleşme araçiarmm yönetimine nasıl katılabilir? Önemli sonüardır bunlar. Endüştride. tanmda ve eğitimdeki gelişmelerin sonr* ı o!arak son yıllarda transistör ve televizyon cUnleyenlerin ve gazete oknyanlann sayısı çok auacaktır. Kitlelerin yarmki ihtiyaçlarını karsılama!: için şimdiden yapılması gereken hazırlıklar nelerdir? Yarmın gazetecilerini eğitmek için eazetecilik okullanna bu.sünden hangi derslerin konması gerekir? Yann gazetelerin kullanacağı kâ.eıdı sağlamak için bugün neler yapılmahdır? On yı! sonra yurtta kaç kişi yeni radyo ve televizyon alacak ve bunlar nereİerden sağlanacaktır?. Gençler haberleşme araçlannm nasıl işledigini okulda öğrenmeleri ve onlardan gelebilecek sakıncalara karşı hazırlıklı olmalıdır. Bu resml haberleri duyurmaya çahşır. Bu batamlardan haberleşme örgütleruün geniş görevleri ve sorumlulukları vardır. da İlk ve orta öğretira programlanna haber. leşme derslerinin konmasiyle saglanır? Bu programlarm hazırlanması bir planlama sorunudur elbette. Basın, radyo, televizyon, ajans, eğitim, kültür, kalkınma bunların hepsi bir tümdür ve bir haberleşme politikası içinde her birinin ayrı bir yeri vardır. Günden güne daha geniş etkileri olan haberleşme araçlanmn gelişmesi için modern devlet anlayışlarında yeni ilkelerin saptanması gerekmektedir. Yani, BasınYayrn işi dar parti politikacılığmın ve hükümet propagandasının sınırlarmı çoktan beri aşan yeni bir sorun olmuştur artık. HÂŞHAS1 aşhaş, Anadolu'nun binlerce yıllık lirünürfür. Sapı hayvana yemdir, küçük tohumlarıyla lcuş beslenir, yağı yemekte kullanılır; nadas döneminde tarlaya haşhaş eksen toprak dinlenir. Anadolu ınsarunın üç bin yıldan beri haşhüş ürettiği söyleniyor. Bu uzun süreçıe dünyanın en güzel bitkilerinden bir tür oluşmuştur. Eskiden Anadolu'nun 43 ilinde haşhaş ekilırdı Sunradan haşhaş ekimi sınırlandı;; devletin denetimine alındı. Çünkü bu güzel bitkiden aynı zamanda afyon çıkar. Aıyoiıdan hekimlikte kullamlan nice ilâç üretilir. Bunlann tümü insanlık yararmaaır; bir de insanlılc zararına eroin üreıilebilir afyondan... Eroin belâlı bir uyuşturucudur. Demek ki h3şhaşta hem hayat, hem ölüm var Dünyada nice bitki, nice ürün, nice işlemde böyıe üıiiem oulunur. Atom denemeleri bir yanda bilıme hizmet ederken bir yanda doğayı insanların yaşamasına aykırr bir niteliğe çevirir. Uygarlık. kentleşme; t>ır yandan insan yaşamına yeni aşamalar katarken bir yandan msan sağlığına zararlı koşulları beraberinde taşır. Sılân üretinıınin acaba ne yaran vardır insanlığa? Batı ulkelerimn sılâh tüccarlan mazlum halkların birbirini kırması ıçm her yıl sayısız silâh sürerler piyasaya. Silâh kaçakçılığı bir örümcek gibi sarmıştır güzel dünyamızı, ölüm tacırleridir bu işi yapanlar. Ama işte bu tür bir dünyada Amerika bize dönüp: Anadolu. haşhaş ekimiyle insanlığa karşı ayıp iş. liyor, demektedir. Afyondan üretilen eroin yıkıcı aıışkanlıklar yaratıyor. Yarım milyon Amerıkan vatandaşı bu alışkanlığın pençesinde kıvranmaktadır. Yeryüzündeki eroin ticaretinin Anadolu kaynağını kurutmak geıekiı. Işlemekte olduğunuz insanlık suçuna son veriniz. nashaş üretimini durdurunuz; ben size buna karşılık Dolar vereyim. Acaba doğru mudur Amerika'nm söylediği? Bir Tanzimat kafası vardır bizde. Batı karşısmda aşağılık duygulaıının kaynağıdır. Bu ölçüye göre, Batı ne derse doğru der, ne eylerse güzel eyler. Nitekim evrenin kirletilmesinde ve doğaya zararlı işlemler yauılınasında önde giden Amerika'nın savı doğru sajalmış: Haşhaş ekiminden vazgeçmek gerek.. denmıştir. Oysa ışiiı özünden sözüne dek haşhaş üreuminin insanlık adına ayıp ve kötü birşey olmadığını rahatııkia savunabiliriz Çünkü Türkiye, afyon üreten ülxeler arasında altmcı sıradadır; ama Türkiye'de eroin ipulâsı yok» tur. Haşhaş üreten Türk köylüsü uzakür böyle işıerden .. Nitekim haşhaş firetimi nedeniyle suçlanan bir Afganiı yönetici iddialara karşı: Ercin ıptilrsı lükstür, diye cevap vermiştir. Bizim sorunumuz ise açlıktır. Uyuşturucu madde sorunu bizj ingilendirmiyor. Açlıkla savaşan Afganiı için uyuş;urucu madde bir problem değil. Bununla uğraşmak şikâyetçi ülkelere düşer. Amerikan Dışişleri Bakanlığınm bir raporunaa öünya kaçak afyon miktarının 1200 tonu bulduğu saptanmaktadır. Birleşik Devletlerde yıllık eroin tüketimı 60 tondur. Gene aynı raporda yazıh olduğuna göre Türkiye1den kaçak olarak çıkarılan afyondan üretilen eroın 4 veya 5 tondur. Bu da Amerikan vatandaşının eroin Alışkanlığma Türkiye'nin sebep ve kaynak olmadığını göstermsktedir. Amerikalı bizi haşhaş ekimiyle suçladığı zaman biz de diyebiliriz kı: Dostum! mazlum Ülkelerin yeraltı kaynaklannı haksız yere sömürüp gereksiz bir lüksün saltanatju yaşıyorsun. Dünya açlıktan kırılırken tahıl üretiminı kasten artırmıyor, bufday fiyatlarım işlne geldiği gıbı ayarlıyorsun. Amerikan halkının bir bölümü lüks içinae n« yapacagını şaşırıp kendine olağanüsHl eğlenceler anyor, bu arada LSD'den eroine dsk sayısız doğal ve sentetik ujıışturucu kullanıyor. Sen bu haldeyken yoksul Türlc köylüsünü nasıl suçlarsm? Ne var ki böyle demez, diyemez bi7im çıkarcılar; ve suçlanmayı boynu eğik benimseyip Türk köylüsünü sefalete mahkura ederler. İşte bunun içindir ki yeni Hükümet, haşhaş konusunu ulusal çıkarlanmıza göre yeniden ele almakta yerden göğe dek haJUıdır. H Bizde Basın Yayın Bizde de şimdj yeni bir toplumsal devlet anlayışı içinde BasınYayına çok büyük görevler düşmektedir. Her şeyden önce adı değiştirilmelidtr bu örgütün. BasınYaymın işi yalnız dış ülkelere basın ataşesi göndermek ve san kart dağıtmak değildir elbette. Bütün yukanda sıralanan işleri gerçekleştirmek Basm^Yaym'a düşer. Bizde bir de taşra basını vardır; bunun gelişmesini sağlamak Basın Yayın'ın görevidir. Bazı bölgelerde yeni okuryazarlann. az okuma bilenlerin anlayacağı basit bir yazı dilinde kırsal ve yersel eazetelerin çıkartılmasmı sağlamak da Basın Yayın'a düşer. Bunlar özel sektörün ilgilenmediği az gelişmiş bölgelerin torunlarıdır. Devlet sonımludur bunlardan. Haberleşme alanlarmda bilimsel araştırmalar yapılması ve ulusal bir haberleşme politikasının saptar.ması da Basm • Yayın'ın en önemli görevlerinden biri değil raidir? Böyle olunca da buna bir «Basm • Yayın» sorunu olarak bakılmaz, toplumsal bir haberleşme sorunu olarak bakılır. Yepyeni bir alandır bu. Devrimci bir açıdan ele almırsa neler yapılmaz bu alanda?. Yeni koalisyon hükümetine ve onun Turizm ve Tanıtma Bakanına bu konuda çok önemli görevler düşmektedir. Haberleşmede yetkili bir yöneticinin eline bu alanda dünyanuı en önemli devrimlerini yaratabilmesi için tarihin en büyük fırsatı düşmüştür. Haberleşme Politikası Genellikle durum böyledir dünyada. Ama son yıllarda haberleşme tekniklerindeki büyük gelişmelerin sonucu olarak birçok yerlerde haberleşme örgütlerinin görev ve sorumluluklarmda önemli gelişmeler olmuştur. Nedir bunlar? Devletler haberleşme araçlannm ne ölçüde önemli ve etkili olduklannı anladıkları için bunlardan yararlanma olanaklarmı araştırmaya başlamışlardır. Modem devletlerin nasıl birer eğitim ve kültür politikalan varsa bir de haberleşme politikaları vardır. Bu bir planlama Işidir. Devlet her şeyden önce radyonun. televizyonun, gazetelerin. dergilerin ve haber ajanslarının güçlerl ve etkileri Uzerlnde bilimsel araştırmalar yaparak kitlelerin bu araçlardan ne ölçüde yararlandığınj araştırmak zorundadır. Haberleşme araçlan hangi bölgelerde daha etkili oluyorlar; halkı nasıl ve ne ölçüde etkiliyorlar; halkm bunlara güvenleri nedir; bunların bilinmesi gerekir. Bugün haberleşme araçlarından hiç yararlanmayan kitleler var mıdır? Bunlara erişecek yaymlar nasıl düzenlenir? Bölgesel çapta televizyonla ilk ve ortaokul eğitimi yapılabilir mi? ÎKTİDAR, BİR KÂDRO İŞİDİR OKTAY AKBAL Evet Hayır ir iktidar îş başma gelince ilk yapacağı iş, güvenilir bir yönetim kadrosu kurmaktır. «Adamım getirdi» derler, diyeceklermiş, varsın desinler. Her iktidar elbet «kendi» adamım getirecektir kilit noktalara. Kimi getirsin yani? Güvenmediği, tanımadığı, yeteneklerini bilmediği, namuslanna güvenmediği kimseleri mi? Yoksa eski iktidarın her dediğine «evet» demiş, hattâ o eski iktidara yaranmak için yapmadığuu bırakmamış kimseleri mi görevlerinde bıraksın?. Her iktidar kendi kadrosunu kuracaktır, kurmak zorundadır. Demirel Başbakan olduğunda nasıl önemli genel müdürlüklere, müsteşarhklara AP'nin iktidar felsefesine <yakın. adamlan, yani kendi adamlarım getirmişse, getırmekle de tutarlı bir iş görmüşse. Ecevit de öyle yapacaktır, daha sonra iş başına gelecck Bajbakanlar da öyle yapacaktır. Herkes biliyor, bugün Bakanlıklann merkez örgütlerinde, hattâ illerde, ilçelerde yetki koltuklarında oturanların çoğu altı yıllık Demirel iktidarınm güvenilir kijileridir. 12 Mart eyleminin ilk günlerinde, Nihat Erim'in reformcu kabinesinin «bir şeyler» yapacağı sanısını verdiği o coşkulu günlerde bile, AP iktidarınm «adam«ları yerlerinde kaldüar. Bunu görünce, anlaşıldı 12 Martm olumlu bir şey yapamayacağı, hattâ bozuk düzeni eskisinden beter hale getireceği... lyi niyetli, gerçek atıhmlardan yana olan Bakanlar elleri kolları bağlı kaldılar Bakanlıklannın yüksek memurlarının birbiri ardma çıkardıklan engeller önünde... Birkaç ay sonra da görevlerini bıraktılar, yerlerine gelenlerle o yüksek memurlar el ele vererek bu kez tam egemenlik kurdular. Gedüşünca kaıalaü ftlP?j*y ha çok doldurmak kendileri gibi tutucu, gerici, dar görüşlü memurlarla. daha çok kök salmak oldukları yerlere... Şimdi Ecevit iktidarı «kendi> adamlarım yerleştiremezse o önemli yerlere, o kilit noktalara, hem de bu işi kısa bir zamanda. iyi, sağlam, güçlü, başarılı bir biçimde gerçekleştiremezse birkaç ay geçmeden yıpranır gider. Bunu CHPnilerin bilmeleri gerekir. İktidar olmak, yalnız Parlamentoda çoğunluğu elde tutmak, Bakarjhk koltuğunda oturmak değildir. Hükümet örgütlerine, Ankara'dan Van'a, Edime'ye dek bütün örgütlere cyeni iktidart anlayışma uyan, yakışan, hattâ bu iktidarın temel görüşlerıne bağlanan görevlileri atamakla olacaktır bu iş... Bir takım kişiler var, gazetelerindeki sütunlarda çığlığı basıyorlar, «CHP . MSP iktidarı memurları yerlerinden edecek» diye... Hatırlıyorum, 1950 mayısmdan sonra İnönü de radyoda böyle bir söz söylemi§ti «Şimdi bütün memurlar eşyalarını toplamış. nereye tayin edüeceklerini düşünüyorlar.» Oysa yıllanmıj CHP iktidarınm yerini alan DP iktidarınm kendine bağlı, güvendiği, tuttuğu insanları önemli görevlere ataraası doğal bir davranıştı. Bunu ABD'de bile görürüz: her baçkan, güvendiği kimseleri elçi olarak gönderir dünyanm dört bir yanına. Başkan değişince elçiler de değişir, ancak yeni Başkanın hoşlandığı, yararh gördüğü kişiler kalırlar yerlerinde. İktidarlar değişse de o görevde kalması gereken kimreler vardır, bunlar benzersiz yeteneklerini siyasal iktidarlara kabul ettinnişler, vazgeçilmez adamlar olmuşlardır. Öylelerini hangi parti gelse yerinden oynatamaz, oynatmayı da zaten düşünmez. Türkiye'de bütün devlet kadrolarmda kesin bir «yenileştirme.ye gereksinme vardır. Saydam'm o unutulmaz sözü bugün her zamankinden daha çok yürürlüktedir: «Devlet örgütlerinde herşey A'dan Z'ye kadar bozuktur» da ondan... Bir iktidar «kendi politikasınu gereği gibi uygulamak için yardımcüar ister yanında, emrinde, hizmetinde... Bunun için de «kendi> adamlarım getirir iş başına, önemli görev yerlerine. Gazeteci îsmail Cem'in TRT Genel Müdürlüğüne getirilmesinde en büyük etken Başbakan Ecevit'in bu genç gazetecinin dürüst aydın kişiliğine, yeteneklerıne duyduğu güven kadar, ortanın solu göriişüne bağlılığı da olmuştur. Bakanlık müşteşarlıkları, genel müdürlükler, hattâ valilikler, daha birçok önemli görevlere yapılacak atamalarda da yeni iktidarın güvendıği «adam> olabilmek başta gelen bir nitelik sayılacaktır. Başbakan Ecevit, TRT'nin başma kendine, düşüncelerine yakın bulduğu bir Îsmail Cem'i getirmiştir. Istanbul ve Ankara Belediye Başkanlıklarına güvendiği iki yakın arkadaşmı seçtirtmiştir. Bütün bunlar doğaldır. Öteki görevlerde de böyle olacaktır. Bir iktidarın lideri hele birşeyler yapmak, bir takım yeni deneylere, atılımlara girişmek, «başıbozıık» düzeni değiştirmek istej'en bir devrimci anlayışın lideri, güvendiği insanlara, aydınlara, görevlilere dayanmak zorundadır. İster beğenelim, ister beğennvîyelim, oyunun kuralı budur. B cevit Hükümetinin programı açıklandı, eleştırildı ve onaylandı. Şimdi hükümet açısından yeni bir görev anlayışi, ulus açısından yeni bir dönem başlamaktadır. Bu dönemde dikkatler, genel olarak, Hükümetin izleyeceği ekonomi politikası üzerinde yoğunlasmaktadır. Genel ekonomi politikasının belkemiğini ise sanayileşme politikası teşkil etmektedir. Acaba Ecevit hükümeti nasıl bir sanayileşme politikası irlemek istemektedir? Bu sorunun degerlendirilmesi için kullarulacak üç ana kriter vardır: Birincisi, önerilen sana yileşme şimdiye kadar izlenen den çok farklı amaçlar taşımakta mıdır? Ikincisi, önerilen sanayileşme politikasmm sürükleyici sektörü hangisi olacaktır? Üçüncüsü; sanayileşme, toplum sal yapıda köklü değişmeleri ger çekleştirmek olduğuna göre bu nasıl yapılacak ve sanayileşmenin finansmanı hangi toplumsal smıflarin ödeyeceğl bir bedel olacaktır? Yeni Hükümetin Sanayileşme Programi E 1950'LERDE BAŞLAYAN BİLİNÇLÎ VE KARARLI SANAYİLEŞME, BUGÜN ULAŞTIĞI AŞAMADA VE ULUSLARARASI BAKIMDAN NE DE SOSYAL ADALET BAKIMINDAN GÜZEL BİR ÖRNEK OLMAMIŞTIR.. * i * tırmek istemektedîr. «Bölgesel denge» sorunu için çeşitli tedbırler öngörmekte ve bu arada yeni iki kuruluşu önermekte dir: Sanayi Bankası ve Koopera tifler Bankası. Doç. Dr. Melih TÜMER Hükümet programi, sanayileşme amaçlarını gerçekleştirecek araçlar bakımından da yenilikler getirmektedir. Bunlardan birisi «mahalli inisiyatifi» (yerel girişimciliği) güçlü olarak h%rekete geçirmek için kurulacak «Bölgesel Kalkmma Ortaklıklan»dır. Ikincisi, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınm yapısı içinde kurulması öngörülen yeni araştırma ve etüd bölümüdür. Üçüncüsü, «Sanayi bölgeleri» uygulamasının yurt düzeyi ölçüsünde hizlandınlmasıdır. He•men belrrtehm ki Batı ülkelerinde «Bölgesel Kalkmma Ortak hkları» biçiminde öğgütlenmelerin çok uzun bi r geçmişi yoktur. Ecevit Hükümetinin bu ko nudaki önerilerini tasanlar somutlaştıkça yorumlamakta yarar vardir. Ancak su kadannı belirtelim ki Prof. Perroux'nun ünlü «büyüme tepeleri»ni tesviye etmek amacını güttüğü anla şılan söz konusu araçlardan «Bölgesel Kalkınma Ortaklıklan» ve «Sanayi Bölgeleri» eğer sanayileşmeyi küçük ve orta boy işletmeler lehine yaygmlaştırmak amacina dönük olursa sana yileşmemizin bu politikadan rok. yararlanamayacağmı bilmekte fayda vardır. halkın kurması öngörülen «sermaye şırketleri» titizlikle bugünkü özel sektör sınırları dışmda tutulmaya çalışıtaıaktadır? Bunun nedemni, herhalde, bugünkü iktidarı oluşturan siyasal partilerin yapılan ve dayandıklan smıflar açısmdan in celemek gerekir. Çünkü 1973 seçimleri, 1950'lerden beri izlenen sanayileşme politikasına bir tepki niteliğinde sonuçlar vermiştir. Elbet her siyasal kuruluş kendisine vücud veren kay nağı inkâr etmeyecektir. Bu tak dlrde şu soru. ortaya çıtmakıadır; Sanayileşnaenin., şürükleyici sektörü, sözü edilen «halk sektörü»mü olacaktır? Program bu soru için çok açık değildir. Fakat anlaşılmaktadır ki temel üretim malları sanayileri için «devlet öncülüğü» kesin bir tutumdur. Herhalde halk sektörü, «devletçe desteklenen sanayi» çizgisi içine alınmaya çalışılacaktır. Böylece devletin sağlayabileceği «destekler» ve «teşvikler»in daha çok söz konusu iki sektör için olanak vermesini beklemek hatalı olmayacaktır. Eğer bu yargı doğru ise sanayileşmemizde önemli bir politika değişikliği olacak demekür. Bu nun muhtemel etkilerme biraz sonra kısaca değıneceğiz. Türkiye, özellikle 1950'lerden beri açık, kesin ve kararlı bir sanayileşme politikası izleyerek bugüne ulaşmıştır. Fakat Prof. Tinbergen'in dediği gibi artık «geçmişten alınacak dersler» de çoğalmıştır. Çünkü bu dönem içinde Türk özel sektörü, giderek büvümüş, girişim kapitali belirli ellerde yoğunlaşmış ve özel işletmeler iç pazann nisbeten dar sınırlan içinde monopoller ve oligopoller biçiminde örgütlenmifflerdir. Artık 1950lerin cılız, dağınık ve ürkek özel girişimini bulmak olanagı yoktur. Ne var ki 1950'lerde başlayan bilinçli ve kararlı sanayişleşme, bugün ulaştığı aşa mada ne uluslararası bakımdan ne de sosyal adalet bakımından güzel bir örnek olamamıştır. Sanaylleşmenin yükünü emeği ile çalışanlar. tanmda ve ticarette çalısan sınırlı gelir grupları çek miştir. Bir çeyrek yüzyıl içinde Türkiye'de orta smıflar çökmüş tür. Geçmişteki sanayi politikaları yeterli istihdam olanakla n da yaratmamış, işsizlik almış yürümüştür. Geçmişteki sa nayi politikalannın önemli bir mirasını daha hatırlayalım: Bugün ulaşılan düzeyde sanayi sektöründe kurulu üretim kapasitelerinin en az yüzde 35'i kullanılamadan boş durmaktadir. Yani ulusal kaynafc israfı çok yüksek oranlara yükselmiş durumdadır. Sanayiimizde üretim ve pazara mal sunuşda istikrar alişkanlığı bir türlü yerle şememiştir. Tüketici çıkarları açısından bakıldığı zaman uygulanan satış fiyatı politikası büyük eleştirilere açıktır. Bu koşullar altında Ecevit Hüküme tinin önerdiği sanayileşme politikasma yukardakl kriterler açı smdan bakalım. Sürükleyici Sektör Sürükleyici sektör konusuna gelince; ekonomi tarihimiz şim diye kadar iki sektör tanımıştır: Kamu sektörü ve özel sektör. Yeni hükümet değişik bir kavram daha getirmektedir: Halk sektörü. Bir çok kişiyi yadırgatan bu deyim, Parlamentoda muhalefetin de üzerinde, bilinçli ya da bilinçsiz, çok durduğu ve pek çok spekülasyonlar yaptığı bir konu olmuştur. Oysa «halk sektörü», programdan da anlaşılacağı gibi, başlıca üç gruptan oluşmaktadır: (T) Bürokrat ve emekçi grupların kurdukları ve kuracakları kurumlar (OYAK. MEYAK, İYAK vb. gibi); C> Kooperatif5 ler (Düzenli ve yaygm Üretim, satış, konut ve kredi kooperatifçiliği); (f) Halkm küçük tasarruflarımn birlestirilmesi ve sanıyorum daha çok yerel girişimlerin gerçekleştirilmesi ile kurulacak «sermaye şirketleri. Bu sektör gerçekten ilginç bir sektördür. Toplumsal amacı. herhalde «orta sınıflan güçlendirmeye dönüktür. Ekonomik amacı ise kaynak yaratımına, sistemli kaynak tahsisi politikası uygulamaya ve Türkiye nin üretici sektörlerinin geliştirilmesine dönüktür. Burada şu soru akla gelmektedir: Neden Maliyet ve Nimet Ecevit hükümetinin sanayileşme politıkasınm en önemli ve en değişik yanlarından birisi ekonomık kalkınmada sanayileşmenin «sosyal ve bölgesel denge» anlayışma uygıın olarak ger çekleştirilmek istermesidir. Bu çağdaş bir anlayıştır. Bu bakımdan modern bir politikadır. «Kalkmmanm maliyetine ulusça kutlanmak, kalkınmanm nimet lerinden ulusça yararlanmak» uzun bir süredir bilim adamlarınm ve uluslararası kuruluşların hararetle önerdikleri bir yöntem olmuştur. Türkiyenin geçmişte uyguladığı sanayileşme politikası söz konusu anlayışa tamamen ters düşmüştür. Toplumsal dengenin ihmal edılmesi smıflar arasında büyük uçurum iar yaratmış ve sonunda bir yet kiliye «sosyal uyanış, ekonomik kalkınmayı geçti» dedirtmiştir. Bölgesel denge, özellikle Türkiye Smai Kalkınma Bankasınm geçmişteki hatalı ve dar anlam lı finansman politikası nedeniyle sağlanamamış ve sonunda özel sektörün mesleksel kuruluşlan bile durumd.n şikâyetçi olmuşlardır. Yeni hükümet «sosyal denge» sorununa «bütün top luma yaygm bir sosyal adalet düzeni anlayışı ile çözüm ge Bu yeni politikanın bugünkü özel sektör işletmelerini etkilemesi doğaldır. Söz konusu işletmeler, yeni politikanın etkıle rini iki yönlü olarak hissedeceklerdir: Birincisi «devletçe destekleneeek sanayi dalları» dı şma düştükleri takdirde. İkincisi kredi politikasırun değişecek olması nedeni ile. Programda yeterli açıklık olmamakla be raber «devletçe destekleneeek sanayi dalları» içine giren işletmeler için «optimal işletme» ölçülerini sağlayacak birleştirmelere yönelmek ve onları daha sağlıklı bir finansal yapıya kavuşturacak kısa süreli tedbirler almak kaçınılmaz bir zorunluluktur. Finanslama (kredi) olar.aklannm «devletçe destekleneeek sanayi dalları»na kaydmlma sı, bugün etki gücü büyük fakat finansal yapılan zayü" özel girişim işletmelerini öz kayaaklarını harekete gecirmeye yö neltme|i<iir. Batıda hiç bir özel sektör işletmesi, Türk işletmeleri kadar finansal bakımdan zayıf bi r yapı içinde bulunmamaktadir. örneğın yapılan araştirmalara göre (1) birim öz sermayeye karşı ABD'de özel işletmeler (1,65 i birim dış kaynak (kredn, B. Almanya'da (1.06) bi rim dış kaynak kullanirken Tür kiye'de söz konusu dış kaynak kullanımı (2,8) birimdir. Bunun sonucu olarak bugüne kadar uygulanan kredi politika sı sermaye birikiminin belirli el lerde yoğunlaşmasından ve sanayiin bölük pörçük bir hal almasından başka bir sonuç ver memiştir. Anayasa değişikliklerinin bile derekap yapılabümesi için kanun çıkarma gücü olan lar, 1965'lerden beri çeşitli tasanları olan bir «Sermaye Piyasası Kanunu» ya da 1962'lerden be ri başta Prof. Osman Fikret Ar kun ve Doç. Dr. Mustafa Aysan olmak üzere daha birçok ki şi ve kuruluşun destekledikleri «Muhasebe Uzmanlığı Kanunu» nu bir türlü çıkartmak istememişlerdir. Yeni hükümetin bu konulara ciddî olarak el atmak istediğini belirtmesi «sorunlar idarei maslahatçılıkla çözümlenemez» ilkesinin olumlu bir uygulaması olacaktır. Okuyucu Mektupları Deniz ticareti sanayiinin yeni hükümetten bekledikleri Tarih boyunca, medeniyetlerin yayılması ve önemli döviz kaynağı olması nedenleriyle, bütün dünya mllletleririin ön plânda tuttuklan, devletlerin koruduklan deniz ticareti, maalesef bizde hiçbir zaman önemi anlaşümadığından ihmal edilmiştir. Bunun sebebini biraz da kudretli Osmanlı Imparatorluğu'nun daha ziyade kara gücüne dayanan komşu toprak fütuhatı yanmda denizaşırı müs temlekeler peşinde koşmamış ohnasmda aramak lâzımdır. Cumhuriyet devrinde de deniz ticaretinin gereken ilgiyi gördüğünü iddia edemejnz. Bunun başlıca sebebini, yönetimin yetkili üst kademlerinde hiçbir zaman meslekten yetişmiş eleman lara yer verihnemiş olmasmda aramak lâzımdır. Elli yıllık Cumhuriyet Parlamentosu'nda deniz ticaretinden yetişmiş tek şahıs bulunmamıştır. Seçim kanunlanmızda bile seyir halinde bulunan gemi adamlanmn oy verme haklan düşünülmemiştir. Büyük yatınmlarla yapılan limanlanmız, bu limanlan kuîlanacak olanlara damşılmadan, genellikle yanlış plânlanmıştır. Bu kısa girişten sonra şimdi yeni hükümetimizin öncelikle ele alması gereken hususlan sıralıyoruz: 1 Çok eski yasalarla yürütülen ve bu yüzden emek, zaman ve sermaye kaybma sebeb olan gtimrük ve karantina muamelelerinin bütün dünyada olduğu gibi, basitleştirilmesi. Bilhassa mühim kazalara sebep olan Karadeniz boğazı ile Çanakkale'de yapılan muamelelerin telsizle yapılabilir hale getirilmesi (Bütün dünya devletleri telsizle yapıyor). 2 Yüksek Denizcilik Okulu" nun ıslahı ile mezunlanna İngilizce dilini tam olarak öğretecek şekle 55okulması, hef zaman talebi karşılıyacak oranda bilhassa makine bölümüne fazla öğrenci alınması. 3 Bir döviz kaynağı olan kiavuzluğun. liman. boğaz ve kabotaj limanlan arası olarak araç, gereç ve personel bakımından takviyesi 4 Bütün limanlanmız İçin romorkörcülüğün takviyesi, per sonelinin özel bir eğitimle (Tercihan Amerikan sisteminde) yetiştirilmesi. 5 Kızkulesi'ndekl askerî radar istasyonundan, liman trafiğini kontrol. işinde faydalanılması. (Bilhassa sisli havalar da>. Te!siü kanununda vapılacak tadilâtla bütün şehir hatlan gsmileriyle liman araçlannın V.H.F. (Kısa mesafe telsiz telefon) İle donatılması. Bütün dünyada ofislerde bile kullamlan bu âletlerin kullamlmasının serbest bnakılması. 6 Sahil telsiz istasyonlannm güçlerinin arttanlması. 7 Dohnakta olan hemen bütün limanlanmızm devamlı surette taranması için sür'atle modern bir tarak gemisinin alınması. 8 Istanbul limanmın yetersizliği sür'atle ele alınarak bu hususta: a) Mevcut kreynlerin tam kapasite ile çalışması için eksikliklerinin tamamlanması; b) Sarayburnu'na yapılmalrta olan yolcu nhtımlannm çabuk bitirilmesi; c) Anadolu'nun transit Hmanı olan Derince'nin genişletilmesi ve zamanla Haydarpasa limanının yerini alması (Mendireğe lüzum olmadığı için ucuza mal olacaktır). d) Büyük Çekmece koyunun Istanbul'un müstakbel ana yük limanı olarak plânlanması, Haliç ve Bogaz'da bulunan askerî ve sivil tüm gemi tezgâh ve tamirhanelerinin buraya taşınması. 10 Bütün dünyada büyük gemi tezgâhlan DemirÇelik fab rikalannm bulunduğu yerlere kurulur; Pendiğe kurulması ta sarlanan tersanenin en uygun yeri îskenderun'da yeni demirçelik fabrikasını yanında olmalıdır. 10 Devlet eliyle gerek içerde ve gerek dışarda yaptınlacak gemilerin uzun vadeli bir plâna bağlanarak kullanılacak iş ve hatlara göre standartlaştınlması. 11 D.P.T.'de deniz ticareti filosundan yetişmiş tecrübeli ve bilgili bir danışman kadrosunun bulundurulması. 12 Bu meslek mensuplannuı Parlamento'da, fiilen deni2 ticareti filosunda yetişmiş olanlar tarafmdan, temsil edilmesinin sağlanması. 'Cumhurbaşkam ve partiler merkez kontenjanı yolu i)e). 13 AJTIİ sahalarda eahşan yabancı meslekdaslarma kıyasla çok düşük olan gemi adamlan maaşlannın. Akdeniz memleketlerine mensup gemi adamlan ücretleri seviyesine yükseitilmesi Çok umutlar vadeden yeni hükümetimizin yıllarca thmâl edilmiş bulunan deniz ticareti sanayiine gereken önemi vermekle yurt kalkınması için büvük favdalar saglıyacağına inanıyonız. Kaptan Fazıl tslam Sişli Abidei Hürriyet Cad. No. 69/10 Değinilmeyen Yönler Programın olumlu ve gerçekçi yanları dışmda bazı konulara hiç değinilmediği dikJcatleri çek mektedir. Örneğin «sürükleyici sektör» konusunda Kamu Ekonomik Kuruluşlanna (KİT) cid t1 bir görev verileceğinin belirtilmemesi bunlardan birisidir. KİT'in görevi «iç ve dış fiyatların olumsuz etkilerinin giderilmesi için bir araç» olmaktan öteye gitmeyecek midir? Dünya ve yurt ekonomisinin bugünkü gibi en kritik bir döneminde hü kümet, ekonomik kalkınmada kontrolün büyük ağırlığını elinde tutmak ihtiyacım duymamakta mıdır? Tarım Reformu yapıtaıa dan yalnız kooperatifleşme ile sanayileşmenin nasıl gerçekleştirileceği üzerinde ciddî olarak durulacak bir konudur. Programda «teknoloji seçimi» ile ilgili hiç bir öneri yoktur. Oysa bu konu sanayileşmemizde yalnız önemli bir dış kaynak israfı yaratmamakta, aynı zamanda âcil ve disiplinli bir çözüm bek leyen istihdam sorunu ile de çok sıkı ilişkisi bulunmaktadır. Bunlar sanayileşme programinın uzun süreli amaçlarıdır. Yeniden düzenleneceğini umdu ğumuz DPT ve bazı Bakanlık ör gütleri uzun süreli amaçlan kal kınma planı içine almaya çalışırken sosyal adalete susamış sı nıflann ihtiyaçlanna cevap verecek kısa süreli tedbirlerde gecikilmeyeceğini umanz. Ecevit hükümetinin önerdiği sanayileşme politikasının geniş halk kütleleri tarafından destekleneceği muhakkaktir. Çünkü yeni koalisyon hükümeti, geçmişteki «girişimci özel sektör» sloganlanm «girişimci halk sektörü» sloganma dönüştürecek bir politikayı benimsemiş durumdadır. Dileğimiz çoğu uzun süreli olan amaçların daha kısa süreli olanlar ile gecikmeden bütünleştirilmesidir. Devletin Öncülüğü TOPRAK MAHSULLERİ OFİSİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN Sınavla Müfettiş Yardımcısı Alınacaktır 1 Teftiş Kuruluna sınavla yeteri kadar müfettiş yardımcısı alınacaktır. 2 Sınavlara katılabilmek için: A) Hukuk, lktisat, Siyasal Bügiler Fakülteleri, lktisadi ve Ticarî llimler Akademileri ile Ziraat Fakülteleri ve Hacettepe Üniversitesi Ekonomi Bölümlerini, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Idari Ilimleri Bölümünden ve bunlara eşitliği Milli Eğitim Bakanlıgınca kabul edilen yabancı fakülte akademi ve okullardan birini bitirmiş olmak, B) Müracaat tarihinde 30 yaşından gün almamış ve askerliğini yapmış olmak, C) Müfettişliğe alınmasına sakınca teşkil eden bir hali olmamak. 3 Yazıh sınavlar 20 21/3/1974 tarthlerinde Ankara, Istanbul, îzmlr ve Erzurumda yapılacaktır. 4 Sınava katılmak isteyenlerin dilekçe ile başvurmalan ve istenilen belgeleri en geç 9/3/1974 günü messi bitimine kadar Teftiş Kurulu Başkanlıgına vermeleri veya bu tarihte bulunacak şekilde göndermeleri serekmektedir. 5 Sınav konulanm ve gerekll salr bilgileri kapsayan broşür Teftiş Kurulu Başkanlığından bizzat veya mektupla istenebilecegi gibi Istanbul, tzmlr, Afyon, Konya. Samsun, tskenderun. Divnrbakır ve Erzurum Bölge Müdürlüklerimizden de temin oiunabilir. ,. (Basın: 11280 . 1435)* önce yeni hükümetin «sanayüeşmenin amaçları» konusundaki tutumu araştmldığı zaman, sanayileşmemizde hissedilir bir yön değişikliğı olacağı anlaşılmaktadır. Yeni hükümet, temel üretim malları başta olmak üzere ağır sanayie ve ulusal savaş sanayiinin kurulmasına daha çok ağırlık tanimak istemektedir. Sözü edilen «amaç» lar bakımından programda önerilen «devlet öncülüğü» kavramı yeterli bir açıklık taşımamakla beraber önemlidir. Eğer Türk sanayileşmesi, kendi üretim tek nolojisinı kendisl yaratmaya bas'.ayacak adımlar içine girer ve bu tutumunda bilimsel, prag matik ve kararlı olmakta ısrar ederse ve aynı zamanda bu yeni amacmı gerçekçi projeler içinde değerlendirebilirse bu po litikayı bütün yurtseverlerin des tekleyecekîerine kuşku duymama lıdır. Yine «amaçlar» ile ilgiü önemli ve olumlu bir yenilik «devletçe desteklenen sanayi dal lari» kavramıdır. Türk sanayileşmesinin bugünkü dağınık, israfçı ve tekelci yapısmdan kur tulamk ulusal kaynaklann hangi yjnde yoğunlaştınlacağınm devletçe saptanması. «pervanesi kâ r olan sanayileşme» anlayışmı önemli ölçüde degiştirecek ve ustun bir perspektif içinde ulusal sanayileşmemize tutarlı bir yön kazandıracaktır. riimlaş DEKORATİF İNŞAAT MALZEMELERİ TİCARET A.Ş.'DEN Şirketimiz Genel Kurulu 1973 yılı olağan Genel Kurul Toplantısmı asağıdaki gündemle 15 Mart 1974 tarih ve saat 13.00'de Istanbul, Karaköy Necatibey cad. 44/5 Kozacıoğlu Han kat 5'de mukim şirket merkezinde yapacaktır. Pay sahiplerinin pay ser.etlerini toplantı gününden bir hafta önce Sirket Merkezine tevdi ederek giriş kartı almaları, Yönetim Kurulu ve Murakıp Raporu ile Bilanço, Kâr ve Zarar hesaplarımn adresleri büinen pay sahiplerine gönderildiği, ayrıca bunların Şirket Merkezinde pay sahiplerinin emrine hazır olduğu, bilgileri rica ve ilân olunur. GÜNDEM: 1 Başkanhk Divan teşkili. 2 1973 yılı Yönetim Kurulu ve Murakıp Raporlarının okunması, 3 1973 yılı Kâr ve Zarar hesabı hakkında karar ittihazı, 4 Yönetim Kurulunun ve Murakıbm ıbrası, 5 Yeni Yönetim Kurulu ve Murakıp seçimi, ücretlerin tesbiti. 6 Dılekler. (Ajans 70 58) 1445
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle