Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3UMHURİYET 19 Eylül 1973 allh Rıfkı Atay, 1954 yüında yayunlanan «Bizim Akdeniz» adh kitabında «Tabiat ve tarih, burada aylarca tükenmez» türacesiyle Antalya ilinin mekân ve zaman içindeki boyutlannı çizmeğe çalışır. İzlenimlerinin sonucunu ise, bir dilek niteliğindeki şu satırlara sağdırmıştır: «Bütiin Antalya kartpostallarımn üstünde şu yazıyı görmek isterdira: Eğer cennet varsa Antalya"nm vakınlaruıdadır.» Bu satırların üzerinden 49 yılhk bir zaman parçası geçmiştir. Gerçi Antalya kart: postallarının üstünde Atay'ın d .leği yer almaz. fa kat bu kartpostalları görenler Atay'm düşüncesini yürekten paylasuiar. F Olaylar ve görüşîer ANTALYA'DAN.. Prof. Dr. Cavit Orhan TÜTENGİL celerini aktarmadan edemiyorum: «Yaşamayı, insanları, güneşi, bitküeri, çiçekleri, kadınlan ve isimi seviyorum. Benim için en güzel bir duygudur bu. Bana en büyük gücü, en büyük coşkuyu sevmek verir. Sevmenin tutkunuyum ben.» Yeni açılan yollar doğa güzelliklerini yakından tanımayı, yeni güzelliklere ulaşmayı sağlıyor. Düzlerçamı'ndan geçerek yükselen. «Alageyik Üretim Alanı»nı sağda bırakarak çam onnanlarında uzanan yol, korkunç bir doğa güzelliği olan «Güver Uçurumu»nda son buluyor. «Türkçe Sözlük«ün •bir akar suyun yeri oyarak meydana getirdiği derin, dar ve dolambaçh boğaz» diye tanımladığı bu «kanyon», günümüze «Buzul Çağı.ndan (kuatemerl gelen 115 metre derinliğinde bir uçurumdur. Akarsuların yaklaşık olarak bir milyon yılda meydana getirdiği bu «tabiat hârikası>nın günümüzün teknolojisiyle altı ayda yapılabileceğini uzmanlardan dtıymak hem insanı şaşırüyor, hem de sevüesi «insan.ın gücünü belirliyor. Antalya'nın batısında Kemer'e doğnı uzanan karayolu ise, adım başınca denizdağ görüntüleriyle güzelliklere kucak açarken, bir yandan Mersin'den başlayan kıyı yolunu Finike ve Fethiye üzerinden Marmaris'e bağlamakta, bir yandan da Alanya lehin» bo zulan turizm denge&ini Antalya'nın batı kesimine de göturmektedir. Kanalların baştan başa suladığı, yurt içinden v«» dışmdan uçaklann «yerli yabancı» turist taşıdığı, yolboylarında ve «eamping»lerde çeşitli plSkalı otomobillerin karşılaştığı Antalya'da, önseçimi de içine alan günlerde yeniden bulunduk. Otuz yıl öncesine kıyasla tozlu yollarm yerini asfalt yollar almış, bütün eski kentler (Termessos, Perge, Sillyon, Aspendos, Sidei bakımlı yollarla Antalya'ya bağlandığı gibi, çevreleri belirlenerek bakım ve gözetim altına sokulmuştur. «Manavgat Şelâlesi» ve öteki doğa güzellikleri için de durum aynıdır. , Mutluluk.. «Antalya'yı ve yöresini görenleri derinden etkileyen nedir?» sorusunu. meslek hayatımın ilk goz ağnsı olan Antalya Lisesinde görev aldığım 1944 yüında kendime sormuştum. Yücelik kavrammın simgesi olan engin deniz ve yüce dağ, ölümsüzlüğü dile getiren yeşü tabiat örtüsü ve antik kalıntılar, köpüğe ve sese dönüşen akarsular, kısla yazı, cevizle muzu, geyikle balığı... BLr sraya getiren doğa zengmlikleri sorurauzun yanıtmda yeralan başlıca öğelerdir. Bunlara, Antalya yöresinin her alanda cömertçe taşıdığı kalkınma potansiyelini de katmalıyız. Pamuk tarlalariyle birlikte uzanan narenciye ve muz bahçeleri, yer yer cağılhlı çavlanlarla veya soğuk yeralh sulariyle renklenen doğal plajlar, elektrik enerjisine dönüşen ve dönüşecek olan su kaynaklan. günün her saatinde çarpıcılığı değişen doğa göriintüleri ülkemizin bu kesiratni bir «mutluluk kuîağı> (luck belt) haline getirmiştir. Söz mutluluktan açılmısken, Antalya'nın güzelliklerine son yıllarda katılan Düdenbaşı mesire sindeki yazılı levhalardan bahsetmeliyiz. Doğa ve insan işbirliğinin ürünü olan «Düdenbaşı Şelâlesi» rtin yüzme havuzlannın yanı sıra bir sergi binasıru da kucaklayan mesire yerinde mutluluğu bulmanın yolu. Sokrates'i ansıtan tümcelerle. ortaya konulmuştur: «Mutlu Olmak Için lnsanı Seviniz.> Bu tümce, «insanu yerine, «tabiatı, hayvanı, ağacı» sözcükleriyle üç kez daha tekrarlanmaktadır. Öyle görünüyor ki, sevme eylemine bağlı olan «mutlu olmak için» insanı, bitkisi ve hayvaniyle doğayı sevmek zorunludur. Bu satırlan yazarken .yol arkadaşım» Maurice Messegue'nin aşağıdaki tüm Turizme bağU olarak kent içinde ve çevresinde otel, motel. plaj ve lokantalar sayıca olduğu kadar nitelik bakımından da artmış turistlere karşı hoşgörü havası vaygınıasmıştır Yabancı paralarla «ucuz» sayılabilecek hızmet ve eşya fiyatları, orta smıftan Türkler için oldukça pahahdır. Bu açıdan, Antalys'nın Istanbul'dan da pahalı bir kent oldugu rahatlıkla söylenebilir Yıne de, kendi araçlarınaan yararlananlar için en güzel kıyı kumsallan ve serin yayla koşeleri dilsyenlere açıktır Selçuklu döneminin olduğu gibi Antik Çağın tarihsel eserleri de bilgili bir biçimde onarılnııştır. Buna karşüık, ıraar çalışmalarının planlı ve disiplinli bir biçimde yürüdüğu söylenemez. Bazı kı>i kesimleri. doğa güzellııderini yoketme pahasına bozulmuş çirkın heton yığınları kenti dört bir köşesinden sarmağa başlamıştır. Kıyı yağmasına, «tatil köyü» adı altında yabancı sermayenin de Katndığı görülmektedir. «Sanayi Çarşısı» kente rahat neîes alma olanaşı sağlayacak, «Saklıkent» a<ilı «yayla ve kış sporları merkezi» ile «Mavikent» adlı «sahil kasabası» gerçekleşince kışa ve yaza dönük iki eser kazanılmıs olacaktır önseçim sırasında delegelere iliskin olarak Türkiyenin öteki iüerinde olup bitemer, Antalya ikliminin insan karakterine verdiği 6zelliklerle kaynaşarak burada da geçerb olmuş, baza adaylar açısmdan sürpriz sayılacak sonuçlar alınmıştır. Sol elin başparmağmı kullanan dslegeler burada da dikkati çekmekten geri kalmamıştır. tki büyük siyasal partinin sday listelerinin ikinci sırasında, soyadları defışik olsa da, iki kardeşin yer alışı diKkati çekınektedir. Kentin içindeki elektriK direklerinden başlayarak yolboylanndaki işaret levhalan siyasal tercih ifadeleriyle doludur ve TCK İçin küçümsenmej'ecek bir masraf kapısı açmıştır. Adaylann kişiliğini yakından bilenlere göre, siyasal partilerin gerisinde yüksek bürokrasl, pâra babaları, toprak agaları ve tarikat mensuplan çekişmektedir. Atay'ın adım anarak başladığımız Antalya' dan yaasmı, onun bir tümcesinde geçen «Alanya» sözctigünün yerine doğanın bütün güzelliklerini esirgemeden verdigi bu kentin adım koyarak tamamlayalım: «Antalya'yı «förmedeB ölmemeli». IÇERDEKILER rfa cezaevinde bir arbede. Bir gardiyan öldüriilüyor. İki gardiyan ağır yaralı. Mahkumlar yönetımi beğenmediklerini ve sürekli biçimde dövüldüklerinı ileri sürerek baş kaldırıyorlar. ülaylarm gelişmesi üzerine Vali, Emniyet Müdürii Savcı olay yerine geliyor. Vali: Artık dayak atılmayacak.. dedikten sonra hükümlüler koğuşlarına dönüyorlar. U Turizm Alanında.. Eski kentlerin, müzelerin ve ünlü «Aspendos Tiyatrosu>nun giriçinin «bilet»e bağlanması yanında, «Manavgat Şelâlesi»nin «Sarılar Köyü Tüzel Kişiliği Adına» kesilen bir giriş biletiyle ve Alanya'nın «Damlataş Mağarası>nm da belediyeye gelir sağlayan bir biçimde gezilmesi, turizm konusuna bakışımızm olumlu bir yanı olmuştur. Kartpostalların yanı sıra hâtıra eşyalan, narenciye ürünlerine dayalı reçeller ve turunç kolonyası bu arada dikkati çektnektedir. Ne var ki reçeller ve kolonya dtşında kalan turistik «9ya, yöresel malzeme kullanılarak çevrede yapılmalc yerine Istanbul'dan getiriimektedir. Turizmin Türk alfabesine kattığı 30. harf olan «x», burada kullanma alanını genisleterek «taxi» den «lüx»e doğnı uzanmn görünüyor. Kitapçılarda, Türkçe kitap, gazete ve dergilerin yanında, Almanca, îngilizce, Fransnc» ve halyancaları da göze çarpıyor. Düşündürücü olan, oran olarak yabancı dillerdeki yaymların Türkçeye kıyasla daha çok okuyucu bulmakta oluşudur. Olay yalnız Urfa cezaevine özgü olsa, üstünde durmak gereksiz olabilirdi. Ama bütün Türkiye'de cezaevı ayaklanmalan aşağı yukan birbirıne benzer. Hapıshaneıeıimizin pek azında doğru dürüst koşullar geçerlidır. Çogu cezaevi, suçluyu uslandırmaz, topluma kazandırmaz; suçlu üretir. Yönetimin her katındaki yetkihler de bunu bilir. ama işin üstüne gidildiğinde, ellerini iki yana açarak : Ne yapalım? derler. Mahpushane dışındaki çoğu vatandaşın aklma mahkum denince «canavar» gibi biri gelir. Mahkuma karşı güvensizlik bir önyargıdır Oysa cezaevinin dört duvan arasında bulunanlarla, dışardakiler arasında hiçbir fark voktur. Dışarda nasıl, iyi, kötü, namuslu, namussuz. anert. kalleş, yürekli, \iireksiz insanlara rasiıyorsak; ıçerde de aynı tür insanlara raslarız. Hükümlüler arasında tyisı de vardır kötüsü de.. Doğnısu da vardır, efrisi de... Üstelik hapishane dört duvannın dışında, içerdekilere rahmet okutacak kişiler ellerini kollarını sallaya sallaya gezmekte, hatta toplumun muteber kişüeri olaraK saygı görmektedirler. Bugün Türkiye'de kaçakçılık doğaldır. Istanbul' un en lüks semtlerinde Kaçak mal satan mağazalardan kaymak tabaka alışveriş eder. Yönetimin en üst katmdakiler kaçak Amerikan sıgarası içer. Beyaz kadın ticarett toplumun en seçkin ve varlıklı kişilerine hizmet yolundadır. Bunları çoğu kişl bilir. Eskiden savcılık yapmış. hatta politikada önemli devlet görevlerl yüklenmiş bazı kişilerin bizim Mafia ile ilişkileri dillerde dolaşır. Hiç kimse kaçakçılığın üstüne pek fazla gidemez. Bu büyük işin ülkemizdeki ağababalan kimlerdir? sorusunu kimse fazla irdelemez. îrdelerse altından çapanoğlu çıkacaktır. Nice suçlu, büyük kentlerin en lüks lokallerincTe elini kolunu sallayarak dolaşıyor. Siyasî partilerin aday listelerine adınv yazdırıyor. Böyle bir ülkede mahpushanedekilerl hor görmek için vicdan denilen jeyi delterden silnıeli... GEÇMİŞE BİR GÖZ ATMAK.. OKTAY AKBAL Evet Hayır «Meraklı» diy« İNTİHAR tntihar, bir insanın kendi canına kıyması diye taıuml&cıyor. Kolay sey mi bir insanın, gıinün birinde, bütün acılanna, kahırlanna ragmen yine de güzel olan, adına yaşam dedituniz nefes alıp vermesi, yemesi içmesi, sevmesi sevilmesi ıle vazgeçemediğimiz • o büyük nimeti teperek büinmiyen, kimseciklerin bilmedi ği, bilemediği yoklar, karanlıklar dünyasma kendi isteği ile göç meyi seçmesi, seçebilmesi? Post mortem nihil est (Ölümden sonra hiç bir şey yok) demiş Seneca. Bu açıdan bakınca, yokolmayı göze almak ama bile büe alabilmek büyük, erişilmez bir cesaret işidir. însan eseri olan bütün dünya dinleri, insanın kendi eliyle canına kıyma sını yasaklamıştır. Hele Tann armağanı sayılan hayatm ancak Tanrı buyruğuyle son bulabileceği inancını aşılıyan müslumanlık, intihar edenlere, cenaze namazı kıldırtmamakla cezalann en büyügünü koymuştur. Çünkü cenaze namazı, «tebriye» (aklama> denen o duamsı törenle, iyi kötü, namuslu ' namussuz ayırt etmeden, kafa kâğıdında müslüman diye yazılı her insanı, aklıya pakhya öbür dünyaya bir çeşit iyi hal belgesiyle yolcu etmektedir. Öbür dünyaya, huriler gılmanlar, şaraplar zevkler safalarla dolup taşan cennet efsanesine hangi inanh müslüman intihar yoluyle rest çekebilir? Altında bir nüfus politikasınm man tıklı hesabı yatan böylesi bir yasaga saf insanlann uymaması düşünülebilir mi? Oysa bu dünyayı ahret mutluluğuna götüren geçici bir uğrak sayanlann, vakit kaybetmeden oranm yolunu tutmaya bakmaian daha akla ya kın degil mi? Degil işte. Dinler intihan yasaklıyor ama, insan akh da yasaklıyor mu ona bakahm? İntihar aslında, korkunç bir umutsuzluktan dogan bir eylemdir. Böylesi bir eylem bilinçli olamaz, diyorum. Kim düşünmemiş tir. gençliğınde, j'aşhlıgında karşılıksız bir tutkunun onanlmaz ateşine tutularak hayatma son vermeyi? Sevda intiharlan, aklın mantıgm ölçülerini asan bir çılgınlık, bir deülik bunalımmın so nucu olabilir ancak. «Bir tek insan aynlır sizden ve bütün dünya boşalır» diyor kasmda açıkladığına göre 192022 yıllarmda çeşitli suçlardan 59169 kişinin mahkemeye verildiği bunlardan 1054 kişinin idam edildiği, 243 kişinin gıyaben idama mahkum oldugu, 2696 kişinin idamlannın da ertelendiği anlaşılmaktadir. Yine gazetenizde sayın H.V. Velidedeoğlu'nun 2 Eylül 1973'te çıkan «Atatürkçülük ve Hukukçular» adlı yazısının sonunda «Gün gelecek Türk ulusu bu vatanı mütareke dönemi hainlerinin çocuklannm ve torunlarının kancasından kıırtarıp yüceltecektir. Bundan asla şüphe etmeyelim» denilmektedir. Birbirini tamamlayan bu yazılan okuyunca aklıma şu geldi: Bugün ve yatan geçmişte memleket mukadderatmı ellerinde bulunduranların veya bu çaba içinde bulunar.lann, şu ya da bu biçimde doğru yolda gitmek isteyenlere çelme takmaya uğraşanlarm cemaziyülevvellerini topluma tanıtmak stzlerce mümkün değil mi? Mümkün değilse neden? Mümkün ise çok yararlı olacak bu hizmet neden yapılmıyor?» Bir insanın babası, dedesi, ya da bir yakmı Kemalist devrim adına mahkum olmuşsa, yurttan sürülmüşse, asılmışsa. uzun yıllar tutuklu kalmışsa o inssn bunu kolay kolay unutamaz elbet. Çünkü yaşamını etkilemiştir bu leke. Yoksulluklara katlanmıstır, ezilmiştir. horlanmıştır. Geçmişteki bu le> keyi' sfiebilmek; olanağı yoktur. ania Ictndisirfin hlç bir ÎUÇII yoWur inmA». Babasınm, amcasn»öf,i*desini» 182023 döneminde padişahçı, halifeci olması. hatta Yunanlıların safında hizmet etmesi, ya da Mustafa Kemal'in azılı bir düşmanı kesümesi geçmişte kalan bir kötü anıdır. Bütün bu olaylardan sonra dogan bir kişinin sorumlulugu ne bunda? Bir çocuk, ne babasmdan ötüril yüceltilmeli, ne de aynı nedenle hor görülmeli. kuşkular duyulan biri sayılmalı. Nice insan var. babası o dönemin en tiksinilen adamı dlye bilinmiç. hatta halk tarafmdan linç edilmiş, ya da mahkemelerin karan sonucu asılmış. Bunlardan birkaçım hatırhyonım, hiç de babalarının yolundan gitmediler. Hatta Atatürk devrimlerinin en güçlü, en içten savunuculan oldular, bu yüzden dertlere girdi başlan. Biraz düşünürseniz böyle olanlan hatırlarsmız. ad vermek eereksiz Yani, babası öyleydi, böyleydi, diye oğlunu. kızını ya da kardeşini «mim»lemek, onlanr. hepsini Kemalist devrime düşman birer kişi saymak anlamsız, yanhs bir davranıs olur. Bunun tersı de var elbet. Babası bilmem ne isyarunda Cumhuriyet ordusuna karşı silâh çekmi?, bu yüzden ya çarp:sn.ada öldürülmüş. ya da bu vüzden kurşuna dizilmiş. Çocuk; bir iki yaşlannda öksüz kalmiş. Onun bunun yanında büyümüş. Hırsla yetişmiş, hırsla okumuş, çevresindeki karşı devrimd kişilerin sürekli telkinleriyle büsbütün çileden çıkmış! Diyelim ki çimdi böyle biri önemli bir görevin başuıdadır, gazetelerde yazılar yazmaktadır, seçimlere girmektedir, en umulmaz, en önemli yerlerde sorumluluk taşımalîtadır. Rengini ne denli belli etmek istemese de bütün sözleri, yazılan, davranışlanyle Atatürk devrimlerinin karşısındadır. Yerine göre, sırasma göre gösterir tepkisini. sinsice, kurnazca. hatta kalIeşçe, haince... Böyleleri de var. Düşünürseniz. biraz şunun bunun geçmişini kanştınrsanız tanırsınız hepsini. Mektuplar gelir, belgeler Rönderirler: falanca kişinin babası bilmem ne isyanında silâh deposumı yağmalarken öldürüldü, falancanın babası «yüzellilik»tir. falancanın babası asılmıştır, falancanmki şudur. budur diye!... Bir takım kişilerin bugünkü, gerici, olumsuz, devrim düşmanı davranışlannda, yazılannda, sözlerinde bütün bu geçmişin izi. etkisi vardır. Yadsmma7 bir gerçektir bu... Ama her$eyin açıklamasmı da bununla yapmak olanak dısıdır. Kesin bir fcural konamaz, babası devrim düşmanıydı oflu da onun yolundadır, ya da babası Atatürk'ün yakınındayd' oğlu hiç bir zaman devrim düşmanı olamaz diye... Bir gerçek var «Meraklı» okurumun mektübunda, toplumu, ulusu yönetmek için ortaya atılanlarm, ilerigeri sözlerle, yazılarla gerçek Kemalistleri durmaksızin suçlayanlann. geçmişlerine bir göz atmak büsbütün de yararsız değildir. Kemalist devrimi böylelerinin «kanca» sından kurtarmak için kim nedir. necidir, nerden gelmiş, nereye gidecek, bilmekte. öğreamekte yarar vardır. birlikte «Cumhuriyet İ imzalanuş. îsterseniz Çölaşan'ınokuyalım: Mahkemeleri gazetesinde sayın Emin Istiklâl tefri * Iginç bir mektup aldım bir okurumdan. ÂLLENDE. ÖLÜMÜ İLE İNSANLARIN MUTLULUĞUNU İSTEYEN BÜTÜN DÜNYAYA GÖZ KAMAŞTIRAN IŞIK GETİRDİ. Vedat GÜNYOL Lamartine. Bosalan bir dünyada, insanı, her şeyi ile yokolup gitme isteği kapıp kavnyabüir, bir delilik nöbeünin önüne geçilmeı itişiyle. îşte bu, umutsuzluktan dogan kötünün kötüsü bir intihardır, geride kalanlara kara bir umutsuzluk mesajı bırakan. Bertrand Russell bir yazısında, iki gün, iki hafta, hatta iki ay sonra önemini yitirecek olan bir olay, bir ilişki dolayısiyle umutsuzluğa kapılmanın saçmalığından söz ediyor. Hangi tutku (ideolojik tutku dışında) vardır ki, bir süre sonra çözüntülere uğramasın? ölesiye sevdiğiniz, onsuz yaşıyamayacağınızı sandığınız hangi insan vardır ki, onun yokluğunu, onanlmaz samdığınız yokluğunu, bir başka insan size unutturmasm? İnsan tükenir mi? Tükenebüir mi kolay kolay? nuz? Hayır, bulamazsınız. Bütün bu intiharlarda bir gözüpeklik, bir istem gücü yok mu? Var elbet. Ama, Hemingway olsun, Hitler olsun, canlanna kıymakla, ne yaptılar? Biri yaşlılığın güçsüzlüğünü, öbürü dünyaya karşı işledigi korkunç suçun namussuzlugunu bir kalemde silip süpürmek istediler sadece. Hemlngway hayatm yüzüne, Hitler de kendi yüzüne tiikürmüş oldu. O kadar. Ama, bu umutsuz, umutsuz olduğu kadar da olumçuz ve çfrkin intittttlar yanında, olümlu, bilinçli. insanlara umut aşüıyan, ölümü belirli amaçlar ugrunda hiçe saydıran intiharlar da var. Bunun son ve en büyük örneğini, Şili Devlet Başkani Allende verdi. Dünya tarihinde böylesine yiğitçe intihar örnekleri yok değil. Alın size, îsa'dan önce VI. yüzyılda Caius Mucius Scaevola adında bir genç kahraman. Clusium Kralı Porsenna'yı öldürmek için kralın karargâhına girerken yakalanıyor. Sorgula ra çekilecek, yargılanacak. Kralın önüne getiriliyor. Başı havada, alnı açık bu gencin. Kralı öldürememiştir. Amacına ulaşamamıştır. Kendini cezalandırmak için ne yapıyor biliyor musunuz? Kralm önünde, sağ elinl kor ateşin içine sokuyor. Bu bir intihar değil mi, hem de mertçe biı intihar? ğil). Evet, Allende, ölümun fcendi durumunda hiç bir {ey olmadığını, ama hayatta kalanlara e$siz bir cesaret örneği vereceğini çok iyi biliyordu. Allende, bile bile ölümü seçerek, \urttaşlarının mutluluğu için çalışan, çalışmaktan geri kalmıyacak olanlara umut dolu bir mesaj bıraktı, zorbalara, halk düşmanlarına hiç bir zaman boyun eğmiyeceğim diyerek. «Altı da bir üstü de birdir yerin» demiş Namık Kemal. İste Allende, yerin altmı da üstünü de bir sayan, ama üstünün altından çok daha iyi olduğunu bile bile, altını yeğliyebilen üstün bir insan. Bugün Türkiye hapishanelerinde yüzbine yaklaştıjı »övlenen hükümlü yatıyor. Çoğu hükümlü egitim görmemiştir. Daha çocuk yaştan suçluluk yollarına ltilmiştir. Kötü yazgısı doğar doğmaz yazılmıştır alnına... Okul yok, Iş yok, para yok, hayatmı kazanmak için geçerli blr'araç yok... Karanlık içinde çırpınıp dururken bircfenbire kendisini karakolun aynasmda gören binlerce, onbinlerce kurban var ülkemizde... Bu yoksullann dışardaki yaşamı cezaevini hazırlar, ama cezaevindeki yasamlan da. kurtulus için bir hazırlık dönemi olacak yerde cehennemin yalazlarmı yansıtır. Bir İnsanı işledigi suçtan ötürü on yıla mahkum ettiniz. Bu on yılını geçirmesi için bir koğuşa tıktınıı. O koftus elli kisiUktir. Ama yüz elli kişi yatıyor o koğuşta... Elli kişilik koğuşta yüz elli kişi on yıl yatarsa, yargıcın verdigi ceza vürürlüge glrmiş mi olacakî Yargıç, saygıdeger aklıyle düşünmüş: îşledigin suçtan ötürü on yıl özgürlükten yoksun kılıyorum seni.. demiş. Yargıç : Alın bu herlfi götürün. elli kişilik yerde yüz elli ki'iyle beraber yatsın, nefessizlikten gebersin, sinlrleri bozulsun, sağlıgını yitirsin, sık sık döversiniz şik&yet ettikçe... mi demis? Yazık ki bugün on binlerce vatandaşımız cezaevlerlnde insanlık dışı koşullarda yaşıyorlar ve biz buna «adale• tfif ,Şeıe^i«"Blyorua.. Cazeevlerinde insanlık dışı kosullar " sürdükçe, dışardakiler içerdekilerden daha iujlu tayılmahdıriar. . >*,*••' Ölümün Getirdiği Işık Fazıl Hüsnü Dağlarca. Sabahat tin EjTiboğlu'nun gömülme töreninden dönerken, otobvte: «Olüm bir insana ışık getiriyor» demişti. Sabahartin Eyuboğlu, ölümünde daha bir aydınhğa. çık > mıştı gerçekten. Ama Allende, ölümü ile bütün dünyaya, hele insanlann mutluluğunu istiyen bütün bir dünyaya göz kamastıran bir ışık, bir aydınhk getir di kendi kişiîiğinde. Nedir bu ay dınhk? Allende, bir dürüstlük, bir namusluluk ömeğidir. Gizlisi »aklısı olmayan, Marksçı düşüncelerini, kamuoyunu çarpıtmadan uygulamaya çalışan bir devîet adamı. Ne yaptı Uç yıllık iktidan süresinde? Yabancı ortaklıkları, bankalan kamulaştırdı. Halki toprak sahibi etti. İşçilere insan gibi yasama olanagı ve güvencesi sağladı. Yurdunu çıkarsız 6even bir devlet adamı. Bir Kalemde.. Bana Heraingway'in bilinçli intihannı olumlu bir intihar örneği olarak göstermeye kalkmayın, ne olursunuz. Yaslılığm, suyu çekilmekte olan bir hayatm onanlmaz güçsüzlüğüne katlanmayı göze alamayan bir insan, canına kıymakla ne mesaj bırakıyor insanlara, kendisi gibi er geç göçecek olan insanlara, çaresizlik önünde hiçliğe, yokluğa sığınmaktan başka? Daha dün (pek, dün sayılmaz ya, neyse), dünyayı kana bulayan Hitler'in, ordulannın uğradığı bozgun karşısmda. nasıl olsa öldürüleceğini, hem de yargılanıp sorgulara çekilerek, canavarlığının hesabını vere vere kurşuna dizileceğini düşünerek, metresiyle birlikte intihannda, insanlık adına o lumiu bir yan bulabiliyor musu Okuyucu Mektupları Teknikerlerin yan ödemelerinin düzeltilmesini bekliyoruz Kamu fceslminda çalışan memurlar, 657 sayıh Devlet Memurları Kanunu ile bunu tadıl eden 1327 sayıh kanuna eor» verilmesi gereken iş güçlüğü ve ts rtsfcı <re temınındelo eiıciük zammmı düzenleyen 31.7.1971 gün 7/286« sayıb »önstmtiık nükümlerine göre hazırlanan 5.8.1972 gün 7/4821 ss.yıu Kararna. meye göre yapılan uygulama tekniker toplumunu magduı etmiştir. Bilindiğı gibt ferilmeKte bu cak ceza tıükümlerlnde de bir lunan yan ödemeler bır tahsi fark gözetilmemektedir. lin karşılığı olmayıp, lsmı üze Kamu kesımınde oüyük bir rinde bir işin güçlügüne ve ris çogunluk teşkıl eden Tekniker kine karşılık ödenmektedir ve Yüksek Teknikerlenn yan Bu ödemeleı Kontrol ve şan ödemelerinin 8Ü(J. tmıu. üra Kibı daha adil öir duruma oıtiye mühendisine; C grubunran evvel Retirilerelt tıuzur ıçer dan 700. lira ış eüclüğü 6 0 U sinde hizmet görmesinin saglan lira eleman temininoekı süelük masını vetkililerden bekliyoolmak üzere ceman 1300 lira. ruz. buna karşılık kontrol veva şan tiye teknikerine; A grubundan Fehmı H)rAL sadece 400 lira yan ödeme veElk. Vük. Tekniberi rilmektedir. l'apı tsteri î. Bnlge MdJüfu BCRSA Burada görüldüğü gıbl ünvan cetvellerinde birine minumum, diğerine ise maksimum sartı uygulanmaktadır. r.DU A M Birine temininde eüçlük zam mı verilmekte, diğerine bu zam hiç verilmemektedir. YetkilileMtKIUr rin beyanına Röre tekniker bul Sayın BaKanım oazı Eğıttm mak kolay. mühendis buimak Enstitülermden veterlıis oelgesi mümkün olmuvoı. denılmektealan öğretmenJere son inübakdir. Bizce bu düşünce oogru lajda ımtıvaz tanınmıştır değildir. TeknikeT okullan da b'ea Fakültesine * nJ devam 19701971 yüında sapanlmıştır. edip 1961 ders vUınaa nızmete Meztınlaj bugüne saoar bırer başiadım. HaJen rt aereceden İs sahası buımustuı Gensini ilâç için arasak buıamıyacağız. maas aüyorum Aynı vıl nıc okumadan hizmete oaşıayan veBuna mukabü memleketımız terük oelgeliler b dereceye iki de mühendislik okullan coğaimıs ve çok sayıda mezun ver ve 3 yıl G. B. Ensütüsünde okuyarak ögretmeD oıanlaı da «. meye başlamıştır Venı mezun dereceye ınnbau sttırıldUer. gençlerimizın çoguniuğu İs n a . Aynı nı vazifeve oasiadıklan yatına, Kamu işyerlerinde bashaide ou Uç eruı: ögretmenler lamaktadır arası tart nereaen eelmeicteBu görüşlen ılen surersen âıry Yeterlik belgelıleı bıı ımmühendislik ile teknikerlik for tihana tab) cutularak onesleğe masyonıjnu eşit tutma eörüsüaiınüılar Üstelik okullarda az nü savunmak ıstemıvoruz Ksaders de okuturlar Hem az ders sen bugünkil geçım şartlarına okut. nem vüksek maas al Bu göre mühendisiik tıizmetlen vıl üstelik askere de eidıyoiçin de ödenen ücretler veterli rum. 2 vıl da oraaan kavbedece değildir. fiim Bu iki »ıia mı vanayım yoksa fakültede zorluklaı içinAncak, bizlerin de yüksek öğ de e?Cirdı*îm dört vıla mı? renim durumumuz ve is tecrübemiz, bugüne kadar oldugu gi Bizzat fcendınız ınceıevıniz ve bi müstakilen itontrollugunu yü açıklaımnızı beklıyorum. Yerütmekte olduğumuz Inşaatlarterlik beleetıler njçın nızmete dakl sorumluluklarımi7 eözöBirdiklen lanhterj ıtibaren tnnünde tutulmaktadır tibak ettınldııeı Kararrame Rave» açık tntibaxlards 1970' Bu oevanıaraaiı anıası'acaSı dekı nukukı dunımlar nazan üzere Kontrolluğumuz esnasınitihare »lınıı IIVOT YoKsa kada. Tekniker ıle MühendısiD nunlaı esit îiarak >ıveulanmaz taşıdığı riskte hlçbtr tark vofemır i ) eiinltiK mUfifiP' eecmeH tur. Bu durum sosyal adale' den dunıms müdanhipni?ı bekilkelerıne avkın düşmektedit liyoruz. Save'!iTimi7lıı Mevcut Kanunlanmıza e«î"? memurlann vazifeiert esnasmBir 5tretmen da; vazife ihmallerinden do£aSnkullu Orta.ıkulo Kurban EDISON'DAN BU YANA AMPULDE Ama ne oldu sonunda? îyi niyetine kurban gitti. Allende erdemli bir insandı. Ama yeterlıPeki, Allende ne yaptı? O, se miydı erdemli olmak, açık olçimle iktidara gelen, demokratk mak, içten olmak bunca hainleyollardan şaşmayacağını, muharin ortasında? Dört bır yanım lefete söz hakkı tanıyacağını söy saran, satılmış güçlere karşı le>"en ve tanıyan, demokrasi ku bunca erdem, iyi niyet yeter mıyrallarından !:ü payı ayrılma; .n, di? ayrılmamakta direnen ve bu..u Robesp:erre, iki yüz yıl öncebir namus borcu bilen Allende. ya sinin o devrim yaşantUarmda bancı sermaye uşağı ordunun kar kavrula ka\Tula bilince ulaşan, şısma bir kale gibi diküiyor. Tıp ama sonunda dürüstlüğünün kurateşine tutulan Basbakanlık Sara banı olan Robespierre şöyle diyında cuntacılara «Ben sizin gibi .ir: «Halk hükümetinin dayanahainlere teslim oimav.cağım» ğı banşta erdem ise, devrim içindiği anda intihan göze almış de do hem erdem hem yıldındır. ğil mi? Allende. o yiğit adar.ı, is Gerçekten de, erdemin olmadığı ter kendi ağzına kurşun sıkmış yerde yıldın kıyıcıdır, yıldınnm olsun, ister o satılmış snıbaylsr olmadığı yerde de erdem güçsüzdan birinin kurşunu ile can ver dür. Yıldin, tetikte duran, sert, miş olsun, teslim olmamakla, p^ yumuşamayan bir adaletten başzarltğa gn.nemekle, büe bile inti kı bir şey değildir. Demek ki, har etmiş sayılmaz mı? Hem ne yıldırının kaynağı erdemdirjı intihar? Topu tüfeği ile üstüne îşte, Allende örnegi, insanlık saldıran satılmışlara kafa tutma düşmanlarını, hiçbir yıldırıya yanın eşine raslanmadık yiğitliği naşmadan, salt erdem ve doğruUe luk yoluyle, hakkın adaletin geÖlümden sonra hiç bir sey reklerini uygulamaya çalışmanm yok, diyor Seneca. Ama şunu da yetersizliğini, güçsüzlüğünü, inekli jr: İpsaque mors nihil (ölu sanlık dostu dünyaya, yeterince mün kendisi de hiç bir şey de ispatladı o yiğitçe intihan ile. ACl BİR KAYIP Merhum Mümine ve Mehmed'in kızı, Turgut Sağman'ın sevgili eşi, Burak ve Bülend'in biricik anneleri, Kadri As, Saim As, Feritfun As, Behice As, Salme As'ın kardeşleri, Semra, Fezal, Feryal, Selma. Recep, Sami. Zeki:nin teyzeleri, Ahmet Sağman'ın yengesi, Ali. Atillâ, Mehmet. Canan, Candan, Arif. Melek, ömer'in halalan; Talâtpaşa llkokulu öğretmenlerinden Sabahat SAĞMAN genç yajında tutulduğu hastalıktan kurtulamıyarak Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 19 Eylül Çarşamba (bugün) öğle namazını müteakip Şişü Camiinden kaldınlarak Zincirlikuyu mezarhğmda ebedî medfenine tevdi edilecektir. Tanrı rahmet eylesin. A t L E S t Cumhuriyet 7405 Vezneci Adayı Almacaktır EN lYİSİNÎ İSTEYÎNİZ: EDISON KALIPHANE ELEMANLARI ALINACAKTIR. 1 KALIP TESVtYECİSİ 2 KALIP KONSTRÜKTÖRÜ Sanat Enstitüsü mezunu Kalıpçılıkta asgarl 3 sene tecrübeli olması. Mür: Ra Tel Sanayi ve Ticaret Koll. Şti. ADRES: Aksaray, Namıkkemal cad. Ko: 89 HKHKHKKH (llancılık: 3824) 3393 Istanbul Şubelerimizin ihtiyacı için vezneci yetiştirilnıek üzere sınavla vezneci adayları alınacaktır. MÜRACAATÇILARDA ABANACAK ŞARTLÂR a) Lise veya muadili veya ortaokul mezunu olmak. b> 18 yaşını biürmiş, 30 yaşını geçmemiş olmak. c) Askerliğini yapmış bulunmak. Müracaat edeceklerin, 2 Ekim 1973 tarihine kadar, diploma veya mezuniyet belgesi, nüfus hüviyet cüzdanı ve fotoğraflı bir dilekçe ile Şubemiz Personel Servisine şahsen baş\Tirarak sınav giriş belgelerini almalan rica olunur. Suıav 3 Ekim 1973 çarşamba günü saat 9.00'da Şubemizde yapılacaktır. T. C. ZtBAAT BANKAS1 ISTANBUL (KABAKÖY) ŞfBESt (Basm: 22669) 7379 (tlineılık: 3551) 1392