13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ÇDMHURft'ET 2 Ağustos 1973 çine girmek mutsuzlufuna dustüğüm, bir süre sonra da çıkmak sansına erijtiğim kamu yönetimi tünelinin karanlık anılannı, bugün «3e korkulu bir rüya gibi yaşarım. Nedenl ise şu: Kamu yönetimimiz bir çeliskiler ülkesidir. Bu çelişkilerin vur gittisi içinde yaralanan, yanan, acıdan acıya çarpılan mutsuz kardeşlerimiz ise, bu ülkenin en yaşarosal işlerinin ağırhğını omuzlarında tagıyan çileli kisilerdir. Kamu yönetimimiz yeniden düzenlenememiş, temeldeki dinamit, yani Devlet Memurları Yasası Ue de yokolmağa bırakılmıştır. Bu, ölümle karşı karşıya bırakılmışlık durumu, kamu yöneticilerini, anlatümaz bir kadercilik duygusu içine düşürmüş, sorumsuzluk ve vurdumduymazlık almış yürümüştür. Artık hiç kimse yapuğı işin lorumluluğunu duymamaktadır Sonra, bir îşçi . Memur Çelişkisi var ki, daha korkunç. Kim işçidir, kim memur? Kamu kurulus ve kurumlarındaki bu «Mum Söndü» oyununda kimse kimseyi tanıyamaz, tamlayamaz (teşhis edemez), tanımlayamaz. Bir şofö'r bir yerde işçi sayıhr, öte yanda memur. Ömeğin hesap işlerinde çaîışan bir kamu gorevlisi ise, bir de bakarsınız işçi sayılmış. Modern fiziğin enerii • madde dönüşümü âleminden de ileri bir âlemdir bizim kamu yönetimi. Sizin anlayacağınız, bir görevlinin ne zaman işçi, ne zaman memur sayılacağı hiç belli olmaz. Bir bakarsınız memur, bir bakarsınız işçî. Adamcağız işçidir, dairesi memursun der, ikramiyesini vermez. Mahkemeye gider, yargıç işçisin der, Yargıtay da yargıcı onaylar; dairesi de ikramiyeyi çatır çatır öder. Mahkemeye başvurmaktan çekinen benzeri işçilere gelince, onlar istemeye istemeye memur kalırlar. îş bu kadarla kalsa yine çok iyt Eş durum ve nitelikteki iki işçiden birine bir yargıcıınıı • işçisin» der, öbür yargıcımız ise «memur.» Oysa ikisinin bir birinden zerre kadar farkı yoktur. I Olaylar ve görüşler Çalışmak ya da Çalışmamak Turhan ERKER tırdılan yaratan 657 sayılı D. Görevlilerl Vasası'rjn günahını tasıyacak başka bir Maliya Bakanı varmıs gibi, «Bana mı söylüyorsunuz?» serinkanlılığı içinde gülümserken; Sanayi Bakanı olarak da ijçilerin karşısında «Kanunu Medisler kırptı, kuşa benzetti, benim de anlayamıyacağım biçtme soktu. gelin düzeltelim» der. Üç bes Bakandan kurulu bir komisyon sorunu inceler. Bu inceleme sonunda, yasa gücünde kararname taslağına uzmanlarca konulan işçi memur ayrımı ile ilgili yargılan bu taslaktan çıkarmağa karar verir. Yani Sayın Erez fle, Sayın Zîya Müezzinoğlu bu işin içinden de kendilerini, tereyağından kıl çeker gibi, sıyırraasmı basanrlar. Fakat sayın Erez, seçmenlerin karşısına sırtında bu vebâl ile çıkmaktan kendisini kurtaramaz. Türklş'in, işçi • memur »yrımı konusunda yaralı gönülle inildeyişi pek acıklıdır. Ne dese hakkı var. Ama genel greve filân kıra aldırır? İşçi Memur kbrebe oyunu sürüp gitmekdir. Ücret çelişkimiz, işçi . memur çelişkisinden daha önemlidir denilebilir. Ücretle kâr arasında gerçekten büyük çelişkı var. Kânnı ekonomik amaçlar dişına aktaran, kredıyle yani kamu ve el kesesinden iş yapan. kendi anamalını kaçıran, ensesini ve göbeğini şişiren bir «özel teşebbüs» hangi bakla ve ne yüzle ücretlerin yüksekliğinden, ücret rakımın:n pahallılık ve dolayısıyle enflasyon tansiyonunu arürdığtndan yakınabilir. ünlü şarkıdakl deyımle «Yalan vallahi yalan.» îs sahipleri, maliyet hesaplarını dogru dürüst ortaya döksünler, bakalım. Sonra kârlannı nerelerde olduğunu açıklasınlar, görelim. Çağdaş işletmecilik kurallann» göre kânnın en az yüzde 80'ini işinin gelismesine (ekonomik yatınma) ayırmayan bir girişimci, ücret artışlarından dert yanabillr mi? Böyle yapmadığı halde, ücret arttınmını, ürün artışına bağlamaya vicdanı nasıl katlanır. Cumhuriyet'in ellind yılında bir cYanlıslıklar Komedyası»nı, bir çelişkiler dramını yurt sahnesinde ve gerçek planda izlemek zorunluğunda kahşımız, Atatürk'ün açık gitmis gözlerıni yaşartacak kadar acıdır. Sosyal yaşantımızdaki çelişkilerin düzeltilmesi, sanıldığı kadar güç değUdir. Kamu yönetiminin yeniden düzenlenmesini Devlet Planlama Örgütü'müz üstüne aldıgı için çıkmaza girdi. Adı geçen bu önemli örgüt, aslmda takun. ya giyeli, tesbih çekeli beri, planiama degil bir çeliştirme örgütil oldu. Çünkü geliştirme Ue çeliştirme arasında kıl payı bir fark vardır. Doğrusu şu ki, işçi memur aynmı elde lçtenlik ve bilgi. biraz da yürek olduktan sonra çözülmeyecek bir kördüğüm defildir. Anayasa ne diyor: cKamu yönetimi ilkelerine uy fun, asll T« sUrekll bir lşte çalışan» ktmse memurdur. Kamu yönetimi Ukeleri ise ünlversitelerimizdekl kilrsülermden sorulup öğrenilebilir. önc« yurdumuzda ne kadar iş ve uğraş varsa burüann adlan alfabetik aırayla mlt alta yanlır. Sonra, bunlann k&rşılarma ayn ayn tanımlan yapıhr. Daha sonra. her birinin hiz»sına isçilik mi, yoksa memurluk mu olduklan Imienir. Kurulus ve kurumlar da bu «îşçl • Memur Ayrımı SözlUğüıtne göre gerekli düzeltme ve düzenlemeleri yapıverirler, olur biter. Amerika Bir leşik Devletlerindeki bu tür sözlüklerden örnekler almak olanağı vardır. öyle sanınm !d, bu türlü bir tşçi Memur Ayrım Sözlüğü'nü en iyi biçimde îş ve İşçi Bulma Kurumu yapar. Universiteye Giriş Ü nlversiteve giris sınavlannda «Merkeal Slatem» mi 1964 1965 öğretim yılından bu yana uygulanmaktacür. Daha önce giriş sınavlan dağınıktı. Bu dağmıklık bir karga>;aya yol açıyordu. Bugün ilkokulu bltlren lnv tiyaziı çocuklan, ana babalan ellerinden tutarlar ve lmtiyazlı yabancı okulların sınavlanna nrayla sokarlar. Küçücük çocuk, ortaokula girmek için Amerikan, Alman, Pransız, îtalyan, Avusturya ve imtiyazh devlet oktülannm sınavlanna katılmaktan perişan olur. Eğer basan gösterirse, gazetelerde fotoğraflan çıkan Üstün çocuk... diye alkıslamr, Ovülür. Ama bu olaylar kUçüğün üstünde ne gfbl lzler bırakmış, ne gibi etkiler yapmıştır? O blr ayn konu. Diyecegtmiz şu ki 1964'ten önce liseyl bitiren öğrendler de, ber üniversitenin kapısında ayn ayn kurruga girip giriş sınavına katılırdı. Merkezl Sistem. bu kargaşayı ortadan kaldırdı. Gençlere ve ailelerine bir bakıma kolaylık sağladı. Ne var ki bu kargaşa bittl ama bir yeni sakınca ortaya çıktı. Yüzbini aşkın ada>in katıldığı srtriş sınavlannda kazananlar istemedikleri dallarda okumak zorunda kaldılar. Dişçiliğe istidatlı genç, arkeolog: uıUhendisliğe yatkın delikanh, kütüphaneci olmak zorunda bırakıldı. Çoğu UM mezunu: Ne çıkarsa bahtıma, diye yüksek öğrenime basladl. Merkezl Sistem'in yöntemi şudun TUm Universite adaylarmı bir merkezde hazırlanan test sorulanyle imtihan etmek ve bütün cevaplan elektronik araçlarla bu merkezde deferlendirmek. Hiç kuşkusuz bu Merkezl Sistem, yalnız üniversitelere giris içindir. Yoksa, bugün Türkiye'de universite öğretiml tam bir keçmekeş içindecir. Anayasaya aykın yapıda blr sürü üniversite kurulmuştur. Amerikan rardımlan, mütevelli kurullan ve özel kanunlarla parsellenen üniversite dünyamızın kargaşası içinde girij suıavlannın Merkezl Sistemie yürütülmesl bir çelişki görüntüsü yaratmaktadır. Universiteye giris smavlarının Merkez! SistemHe yürUtülmesi, milll egitimdeki adaletsizliğin elle tutulur biçimde ortaya çıkmasına da yaramıştır. Bu sistemie giriş sınavlannda basan kasanan liselerin dökümü yapıldığında hüzün verici bir manzara ortaya çıkıyor. Şöyle ki: öğrencilerinin universiteye giri? smavında aldıklan sonuçlara göre liselerin başarı durumu ele alındığında Istanbul'daki yabancı okullann ilk sıralan tuttuklan görülüyor. Bunlar paralıdır, imtiyazlıdır, yabancı kültürlerin aşılamasıru yapmak için kurulmuşlardır. Koskoca devletin liselert sayı çokluğuna ragrnen geride kalmaktadırlftr. ÇUnkü devlet liselerinde ne öğretmen vardır, ne araç. Milll Eğitimin çözülüşünü ve çöküntüsünü bundan daha iyi gösterecek karnt nasıl bulunur? 1965 • 1966 yılına göre (daha sonrakl lstatistikler şimriilik elimizde yok, ama durumun değişmediğini biliyoruz) üniversitelerarası giris sınavlannda ilk yirmi sırayı tutan liseler şunlar: 1) Ist. tneiliz Erkek Usesi, 2) Ist. Alman Usesi, 3) Isi. Saint Josepb Fransu Usesi, 4) Ist. Bebek Amerikan Koleji, 5) I»t Kadıköy Koleji. 6) Konya Koleji, 7) Ist. Galatasaray Usesi, 8) tzmir Amerikan Kıc Koleji, 9) tzmlr Koleji, 10) Ist. Dariişsafaka Lisesi, 11) Ist. Sankt Georg Avu». turya Erkek Lisesi, 12) Ist. Üskudar Amerikan Kıx Usesi, 13) Tarsuı Amerikan Erkek Koleji, 14) Ist. Arnamtköy »merikan Kıı Usesi. 15) lımlr AUtürk Usesi, 16) Ist. Dame de Sion Fransu Kıı Usesi, 16) Yabancı ulkelerdeki liseler, 17) Giresun Şebinkarahisar Usesi, 18) I»t. Saint Benoit Fransu Erkek Usesi, 20) Ist, Fener Rnm Erkek Usesi. Giriş sınan llstesinde 217 Hse ve kolej yar. Şimdi 21Tn<dden, yani •onuncudan ba?layarak on Useyi tersin* okuyalım: 217) Adana Kozan Usesi, 211) Muş Usesi, 215) Kars U. •esi, 214) Kayseri Akşam Usesi, 213) TunceU Kalan Useıi, 212) Artvin UMSI, ÎU) Van Usesi, 210) tsmir Aksam TU caret Koleji, 20C) Alanya Usesi, 208) Endncan Aktam Uaesi, 207) Bitlis Usesi. GörüldüğU gibi bunca ayıp milH egltlm dUzerJmlzin sırtındadır. Anadolu'nun ve Doğu Anadolu'nun aleyhine, Istanbul'un ve yabancı okullann lehine bu tablo karşısında utanmak gerekmez mi? Merkezî Sistem, test ve elektronik. Hepsi iyi ama, hepsi de düzenin bozuklugunu daha bellrgin biçimde ransıtmaktan baska bir ife yaramıyor. Bilinmeyen Kahraman Ücret artışlannı İse, maliyet anallzlerine IIls kln belgelerle, işverenin ekonomtk yatınma ayır dıgı kâr oranını gOsteren belgelerin toplu pazarlık masasma konularak optimal ücreü saptamak gerekir. Böylece ne şiş yanar ne kebap. Ama kaç işveren bu yüreği gösterebilir. Bunu yaptırabiliyor muyuz, sorun bu. Neden kendimizle çellşiyoruz? Neden? Nedenl apaçık ortada: Kamu ve özel kuruluşlanyle kurumlan örgüt biçimine geliyorlar ve orada ka hyorlar; kurumlaşamıyorlar. Çünkü Işçilerimia gerek siyasal, gerek ekonomik örgütler içindekl yerlerinl alamamışlardır. Sendlkalar, yasalarla belirli sosyal amaçlannı gerçekleştirebüecek biçimde siyasal etküerini, gerek yasama gerek yürütms organlan içinde duîTiramıyor. İşçi, sos yal bir devlet olan Cumhuriyettn elllnci yılmda hâlâ işjeri yönetimine katılamıyor. Aslina bakarsaruz, işçi kimdir? Ttirklyemizde bu adsız kahraman bilinmlyor. Böyle bir çalışma ortamında Hamlet nüyor: «Var olmak ya da oimamak.» düşü Bu Vebal ile Su kusu gibi asla ıslanmaz türünden hos btr Czyapıya sahip sayın Mesut Erez, devletin sosyal temellerini sarsan çelişkileriyle anotkatot ça ELEŞTİRİ ÖZGÜRLÜĞO YOKSfl. OKTAY AKBAL Evet Hayır Bizde Vergi Yükü ve Adaleti irmlnd yüzyılın Uk yarısındaki bilim ve fen alanında kaydedilen İleri aşa•nalar, bir yandan iktisadl, siyast ve sosyal alanlarda ve llişkilerle birlikte kamu hizmeti anlayışında da geniş ve çok köklü değişikliklere yol açarak ülka lerin Anayasalanna, sosyal devlet ka\Tamının yerleşmesine yol açmıştır. Sosyal devlet, kişilere yalnız klâsik hürriyetleri sağlamakla yetinmeyip aynı zaman da onlann lnsan gibi yaşamalan için zorunlu olan maddl ihtiyaçlannı karsılamalannı da kendine görev bilen devlettir. Modern anayasalar. vatandaşlannın bannacaklan konuttan, saglık ve öğrenim imkânlarmdan ve hele asgarl geçim koşullanndan yoksun bir kişinin gerçek anlamda hür olmayacağını kabul eder. Gerçekten de maddl (mall ve İktisadl) olanaklardan, yasamak İçin zaruri olan gelir kaynaklanndan ve varlıktan yoksun olan halk tabakalan için klftsik hürriyetler yalnız kâğıt üstünde kalan parlak, fakat boş lflflardan başka bir değere sahip olamaz. Y D emokrasi, tek sözcükle eleştiri özgürlüğü demektir. Her şey olabilir, her şey yapılabilir, baskılar, korku vermeler, şunlar bunlar. Eleştiri yapma özgürlüğü varsa. boşunadır hepsi, yararsızdır, sonuçsuzdur. Baş ükesi demoKrasinin eşitliktir çünkü... Kimse, kimseden üstün değildir, olamaz. Eşit doğan insanlar. eşit koşullarda yetiştirilmelidir. Sosyal ayrıcabklar, üstünlükler demokrasiye aykırıdır. BİR VERGİ, MÜKELLEFİN ÖDEME GÜCÜNE NE KADAR UYGUN İSE, ADALETE DE O KADAR UYGUNDUR. Tahsin YAĞMURLU DANIŞTAY RAPORTÖRÜ Vergi yükü hesaplama'.an yapı!» maktadir. 1970 yıh verilsri esas almmak suretiyle büyüK bir boşgörüyle hazırlanan versi yü3tu hesaplamaları gelir dağıUrmndaki eşitsizliğin, uygulanan vergi politikasiyle daha da srtmldığıra öbür ülkelerle yapılan karşılaştırmalar vergilendirme kapasitesinin de değerlendirümediğini göstermektedir. Bizde, gelir gruplannm milll gelirden aldıkları pay ve vergi hasılası içindeki yüklerine gelince: îçiler ve memurlann millî gelirden aldığı pay yüzde 18,2, o toplam vergi yüküne oranı .'o5ti; tarım kesiminin aldığı pay «/ı>39.8 oranı W, öbür kesimlerin aldtğı pay 'i>42 oranı *o37'cür. Yukarıdaki rakkamlardan anlaşılacağı üzere, toplam vergi yükünün gayrisafl milll hasUaya oranı, öbür Batılı Ulkelerdeki oranının yarısı kadar; vasıtalı vergiler ise vasıtasız vergilerin iki katına yakın bir miktara varmakta, millî gelirin beşte birinden az bir kismını elde eden isçiler ve memurlar toplam vergi gelirinin yarısindan fazlasını öde mektedirler. Bir vergi, mükellefln ödeme güVasıtasız Vergiler •Mtl Ama zaman ra.man belirli çıkar topluluklan ağırlıklannı koyar, yönetimi ele geçirir çeşitü yollardan. Meclislerde onlerın temsilcileri çofunluktadır. Hükümet onlann seçtikleri adamiardan kurulur. Demokrasi ad olarak vardır, klişe oıarak, ama anlam olarak yoktur, çünkü eşitlik ortadan kalkmıştır. Belirli bir çıkar azınlığının egemenliği vardır yalraz. özgür seçimler de olsa, partiler de olsa her şey o güçlü azınlığın elinde olduğu süre demokrasi yoktur. Demokrasinin tek belgesi, tek kanıtı eleştiri yapabilme özgürlügüdür. Düşüncesüıl açıkça yazma, duyurma, söyleme özgürlüfü... Buna kıııtlama kondu mu, su söylenir yazılır, ama bu ne söylenir ne de yazıhr; şu çu şu konulara dokunmadan, şu şu şu alanlara değinmeden. falanca, filanca, feşmekâncaya ilişmeden yazın söyleyin, dendl mi o ülkede ancak göstermeük bir demokrasi vardır. Bazı toplumlar Cumhuriyetîe yönetilir, demokrasi sSzcüğü öülerden, yazılardan düşmez, özgür seçimler yapılır, birçok parti vardır yanşmaya katılan... Gene de demokrasi yoktur orada. ömek öyle çok ki! Yunanistan sözle bir Cumhuriyet, ama eleştiri özgürlüğünün izi yok. Bir asker sivil cuntası her çeye egemen. Yasaklamış bazı konuların yazılmas:nı. söylenmesini... Böylece Kraikk devrinden de geriye düşer bazı Cumhuriyet rejlmleri... Sözcük defiştirmekle anlam değişmez kil îngilters bir Krallık, Yunanistan bir Cumhuriyet. ama eleştiri özgürlüğünün öncusü lngütere"de demokrasi rar, Yunanistan demokrasinin beşigi olduğu halde, üstelik biı de Cumhuriyet ilân ettıgi halde, orada yok!... Bugün Türklye'de eleştiri özgürlüğünün korunmasına büyük önem verilmelidir. özellikle iktidara geçen yöneticiler bir uçuruma düşmemek, bir batağa sapianmamak için hoşlanna gitse de gitmese de eleştiri yapabilme olanağını hiç bir zaman kısıtlamamalıdırlar. Böyle bir şey yurdu, ulusu bir karanlık çıkmaza itmek olacaktır. Kimse. hiç kimse sonsuza dek iktidarı elinde tutamaz. Ne denli güçlü saysa da, yenilmea bilse de kendini... Sonrası vardır her zaman... En korkunç zorbalar biie bir gün o hor gördükleri kalabalıkların ayaklan altına düşerler. Mussolinl gibi yerlerde sürüklenen, Nurl Sait gibi kadın kılığında yakalanıp parçalananlar, hep iktidarlan süresince eleştiriyi en ağır cezaîarla yasaklamış olanlardır. Çimdiki lktidarlar bunu biliyorlar. Daha Ince yöntemler kullanıyorlar. Zorbalıkla degil, ama ona yakın. daha zekice yöntemlerle... Hiç bir zaman tüm eleştiri olanaklarını ortadan kaldırmıyorlar. Eleştiri, muhalefet var mı, madem ki demokrasinin Uk koşulu bu, öyleyse ne yapıp edip eleştiri kapısını açık tutmalı. Ama zararlı, yıkıcı eleştiri vatana ihanettir görü$ünü yaygınlaştırıp kamuoyunu buna inandınyorlar. «Biz eleştiriden kaçmayız, ama burüannki dUşmanlarımıza hizmet etmek, ulus aleyhine çalışmak. Eleştiri özgürlüğü demokrasiyi yıkmak özgürlüğü değildir» diye bir yargıya varıyorlar. Yapıcı eleştiri Isterlermiş, ama yıkıcı eleştiriyi yasaklarlarmış! Kime göre yapıcı? kendilerine göre! Oysa her eleştiri yıkıcıdır. Yıkacak daha iyisini \apacak. Yıkmadan, ne yapılabilir yeni, iyi, yararh? Bu yolda yeni yasalar çıkarıyorlar, yem mahkemeler kuruyorlar, güçlü yönetimlere gidiyorlar, eleştiri özgürlüğünden yana olanlan başka nedenlere dayanarak tutuklatıyorlar, gözaltına aldırıyorlar, aç, parasız, yoksul, işsiz bıraktınyorlar. Bir yandan da kukla bir muhalefet, zararsız bir eleştiri, kısacası göstermelik bir demokrasi havası vermek, yaymak istiyorlar dosta düşmana. Bir iktidar liderini, Iktidar partisini, işbaşındaki herhangl güçlü bir kişiyi, bütün davranışlannda, kararlarında eleştirebilmeliyiz. Açıkça yazabümeliyiz duygularımızı. düşüncelerimizi. Onun tuttuğu yol bize göre yanlışsa, zararııysa kamuoyu önünde «bu yol bir çıkmazdır» diyebilmeliyiz. Bu yüzden başımız dertlere girmeden... Şu yolda bu yoldan aemokrasiye aykırı yasaîarla engellenmemeli eleştiri yolu... Evet demokrasinin birınci koşulu eleştiri yapabilme özgürlügüdür. Korkusuz kuşkusuz, ürküsüz... Eleştiri yapmak bir yürekUlik işi oldu mu bir ülkede, en yalm eleştiriler en ağır cezaıana karşılandı mı, bilin ki o ülkede demokrasinin izi bile yoktur. Adı demokrasi, Cumhuriyet, özgürlükçü, çok partili düzen, hukuk devleti, bilmem ne, bilmem ne olsa da kimseyi aldatamazsınız Kendinizi bile... Ülkemizde Durum Ülkemizde vergi ifelirleri gayrisafi milll hasılanın •,il7,61'l tutanndadır. Bu oran Işveç'te •/«46, Danimarka'da *'o31, Finlandiya'da •/İ36, Fransa'da »'037'dir. Vasıtalı vergiler toplam vergi hasüatının «'o63'ü vasıtasız Tergiler ise Vn37'si tutanndadır. Bu oran öbür Ulkelerde şöyledir: Memleket Isveç Danimarka Fransa Sosyal Devlet Batı demokrasls! hürrlyetçl yol larla daha fazla hUrriyet elde et me rejimidir. Çağımızın karmasık sosyal ve ekonomik dünyası içinde daha fazla hUrriyet ise, İktisadl ve sosyal bakımdan zayıf olan kişlleri ve gruplan korumak, bunlann maddl ve tnanevl varlıklannı geliştirme koşullarını hazırlamak ve bunlara klftsik kişl hak ve hürriyetleri yanında iktisadl ve sosyal haklar tanımakla kabildir. Zamanımızın demokratik devleti bu ödeve sahiptir. Devlet hayatı içinde bu koruyuculuğun ve hizmetlerin sağlanmasını lstetnek de sosyal bir haktır. Sosyal devlet fertlerin servet ve gelirlerindeki eşitsizlikleri kaldırmak, sosyal adaleti gerçek lestirmek bakımından TerRlyi et kin bir âlet olarak kullanmak zorundadır. Modern anlayışa göre vergi, kamu hizmetlerinin finansmanı lçin ödenmektedlr. Pakat aynı zamanda gelir ve servet dağıhmındaki adaletsizlikîeri gidermek, iktisad! kararlılık ve pelişmeye yardımcı olmak için mall, sosyal ve iktisad] amaçlar da gözetümektedir. Bir vergl sis teminin yukarıda belirtilen iş leri yerine getirip getirmediği vergi yükü hesaplamalan ile saptamr. Vergl yükü; «belli bir de\Tre zarfuıda (genel olarak 1 yıl) devlet ve öbür kamu tüzel kişiliklerine yapılan ödemelerle, aynı devre zarfındaki gelir arasında sayısal münasebettir» şeklinde tanımlanmaktadır. Ver?i yükü, ekonominin bütün yükünü kavrayan toplum lçin dü şünülebileceği gibi, ekonominin belli bir kesiml, ayn ayn, |?eHr gnıbuna giren kişfler toplulugu, ya da teker teker gerçek kiştler lçin söz konusu olur. Toplam vergl yükü oranlan, bir yandan sosyal refah düzeylnin, vergi yükünün ne ölçüde •*> kisı altında bulundu*tmu göstflrmekte, öbür yandan bir ülkenin vergilendiriiebilir kapasitesinin değerlendirilmesinde önemli bir gSsterge olabümektedir Son dört yıldır Birlesmiş Milletler örgütünün de tflsvıklyle ü!kemizde Maliye Bakan!;g:ica Vasıtalı Verfiler %ÎO VM İLLER BANKASINDAN Bankamızca Ankara'da Ulus Meydanı merkea olmak üzere 10 Klra. yan çap İçinde kalan en az 6000 m3 lnsaat alanı bulunan bir arsa satın alınacaktır. Arsanın kadostro ve lmar durumunu, çaplı tapu örneğinl, krokisini gösteren belgelerle satıs bedelinl bellrten teklif mektupian en geç 20 Ağustos 1973 Pazartesi günU taat 12.00'ye kadaı Bankamız Genel Evrakına verilmls olacaktır. Zarflar, aynı gün saat 14.00'te komlsyonda açılacaktır. Banka ihale>i yapıp yapmamakta veya dilediğine yapmakta serbesttir. Aracı kabul edllmeyecektir. (Basm: 19958) 613T ILÂN cüne ne kadar uygun ise adalete de o kadar uygun olur. Gelır Uzermden değil de tüketim üzerinden aiınan vasıtalı vergiler mükelleflerin ödeme gücüyle orantılı olmadığı için adalete daha uzak olan vergilerdir. Ticaret, sanayi serbest meslek ve tanm kesiminin milli gelirden aldıkları pay bakımından hayatlarını sadece emekleri ile kazananlardan daha iyi durumda olduklan bir gerçektır. Bu sebeple de gelir vergisini tesirleri bakımından «tersine müterakki», başka bir deyişle milli gelirin dağılışındaki adaletsizlık vergi uygulaması sonucu adaletsizliği düzeltmek değil daha da artırmak doğrultusunda işlemektedir. Gelir Vergisinin sosyal «dal«tin gerçekleşmesi bakımından elverişli olması için yüksek gelirleri vergi adaletinin de lcap ettirdiğinden daha fazla yontması, buna karşılık düşük gelırlerı k o ruması ve böylece açık gelir farklarını hafifletmesi lâzımdır. «Gelir vergisirün yarısindan fazlasını ödeyen emekçilere, memur ve işçilere daha ağır mükellefiyet yükleyen bir bünyeye sahip vergi sistemi içinde, vergi adaleti de yoktur» demek hakaız olmasa gerekir. , . Bugunkü ekonomik konjonkttlr ticaret ve sanayi erbabma ödedikleri vergiyi inikas ettirmek bakımından fevkalâde yeterli imkânlar vermektedir. Ne geniş mânada memurlann ne de işçilerin bu nevi imkânlara sahip olmadıklan da bilinen bir gerçektir. Bu sebeple inikas mekamzmasının işleyiş tarzı hesaba katıldığı takdirde gelir vergisi sistemimizde tersine müterakkiliğin hesaplarda göriilebilenden daha fazla olduğu sonucuna vanlır. Enflâsyonun kamu masraflanru karşılamak Uzere vergi ile aynı amaçta kullanıldığı da düsünüldüğünden adaletsizlık daha da artmaktadır. Etkin Denetleme Ücret verellerinin hakim olduğu bir gelir vergisi sisteminin vergi adaletini sağlamaktaki olumlu etkisinden ne kadar söz açılamazsa, yüksek gelir gruplarına doğru itilen vasıtalı vergilerin de olumsuz olduğu o derece iddia edilemez. İşte luj nedenle ücret vergisinin gelir vergisi içindeki payının düşürülmesine önem verilmelidir. Bu esastan hareketle asgari geçim indiriminin düşük gelir gruplan lehine ayarlanması Ucret vergisinin payından önemli düşuş sağlayacaktır. öte yandan düşük gelir gruplannın geçim endeksi lçinde yer alan ıhuyaç maddelerinin vasıtalı vergilerden en hafıf ölçüde etkilenmemelerini sağlamak için azami dikkat gösterilmeli, kend. beyanlan üzerinde vergilendirilen ticaret, sanayi ve serbest meslek erbabı mükellelferln etkin bir şekilde denetimi ile kaçakçılık imkânlarını ortadan kaldırarak kâğıt üzerindeki müterakkiliği gerçekleştirmek lâzundır. 1001 TEMEl ESER 19 Numaraiı kitabı şunar/ Türk Denizciliğine \/e Armağan eder Tercüman İLÂN EYÜP SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ MEMURLUĞUNDAN 972/295 EMI 973/ 10 Satıs E>üp, Fethiçelebi Caddesinde 14 pafta, 112 ada, 19 parsel sayılı gayrimnekul (arsa) ün hissedarlan arasında taksimi kabil olmadığmdan aleni müzayede ve açık arttırma suretiyle satışı yapılacaktır. 1. satış 17/9/1973 günü saat 1515.30 arası Eyüp Sulh Hukuk Mahkemesı kaleminde yapılacaktır. Tahmin edilen bedeün • 75'ini bulmadığı « takdirde 2. arttırmaya talik edilir. 2. arttırma 27/9/1973 tarihinde aynı yerde ve aynı saatlerde yapılacaknr. Gayrimenkuiün muhammen kıymeti (37^00 TL. sıdır) TAŞINMAZLN NEDEN İBARET OLDUĞU: Dava dosyasmdakl tapu kaydına göre (62 M2) aaxunda bahçeli ahşap ev olarak görülüyorsa da keşif anında evin mevcut olmadığı sadece zemini kazılmış arsa görüldüğü ve köşe arsa durumunda olduğu, bilirkişi tarafından verilmis rapor münderecatmdan anlaşılmıştır. tMAR DURUMU: Dava dosyasında mevcut 25/10/1971 tarih ve 5285 sayılı imar durumuna göre arsanın zetnin üzerinden yukarı 2 kat muvakkat insaata müsadelidir. TAŞINMAZIN BULTJNDUÖU MEVKll; ölçüleri, şekli ve imar durumu bakımından mevcut kayıtlar bu yerin sosyal durumu ile civarmdaki bu yer nitelikteki arsalann serbest alım satım rayiçleri de gözönünde tutularak metre karesinin 600 Iira değerinde olabileceği yine bilirkişi raporundan anlaşılmıştır. Tellaliye, damga resmi tapu harç ve masrafıan alıcıya aittir. Fazla malumat almak lsteyenlerin ilân tarihinden itibmren Eyüp Sulh Hukuk Mahkemesi kaleminde açık bulundurulan dosyayı okumaları ve gayrimenkulü mahallinde görmelerı lâzımdır. lhaleye girecek olanlar ','t 10 teminatı satıs memurluğuna yatırmaları lâzımdır. GayrimenkulU alan kimse verilen müddet zarfmda bedeli ödemesi, aksi halde I. İ. Kanununun 130. maddesi tatbik olunur. lhaleye iştirak edenler her türlü bilgiyi edinmds, dosyayı okumus ve gayrinaeakulü mahallinde görmüş sayılırlar. İlân olunur, BASKATÎP ^ (Basın: 5341/6148) ®(Ö(S)CD@]İG][T)(§]® İznıir tli Daimi Komisyonu Başkanlığından (BİR ADET 1957 MODEL FORD STATİON|| VAGON VASITA SATILACAKTIR.) 1 Milli Eğitim Müdürlüğüne ait (40.000) llra muhammen bedelli ve (3.000) Iira geçici teminatlı 1957 model Ford station vagon otomobü kapalı zarf usulü satışa çıkarümıştır. 2 Şartnamesi her gün mesai saatleri dahilinde II Daimi Komisyonu kaleminde ve Milll Eğitim Müdürlüğünde görülebilir. 3 tstekliler MilU Eğitim Müdürlüğüne müracaatla otoyu görebilirler. 4 İhalesi 9.8.1973 Perşembe günü saat ll'de özel İdare Müdürlüğündeki mahsus odasında tl Daimi Komisvonunca yapılacaktır. 5 Taliplilerin geçici teminat mukabili banka makbu?. veya mektupian ile teklif mektuplannı muhtevi ve 2490 sayılı kanuna göre hazırlayacaklan kapalı zarflarmı ilıale saatından en geç bir saat evveline kadar makbuz mukabilinde ll Daimi Komisyonu Başkanhğın?. vermeleri ilân olunur. NOT: Postada vaki ol»cak gecikmeler dikkate alınmaz. (Basm: î • 3093 19878 6144)' REAA1NGTON' PORTATİF ÖLVM Hasan Demirel 31.7.1973'de vefat etmiş, cenazesl 1.8.1973'de kaldınlmıştır. Esi: Kamile Demirel Oğlu: Kemtl Demirel (Cumhuriyet: 6160i KENDİ UÇAGINI &KEN1İNYAP Ballsklrgnl Cad. 34/4 Harbiye Tel.: 47 87H Bdr Cad. U\V, Tenl?ehlr, Ankara TeL: 17 43 49 REMIVAC 5 RENKÜ NEFtS KROME LÜKS LAKE KAPAK İÇİNDE HARÎTALARLA SÜSLÖ 400 SAHÎFE OFSET BASKILI IOTL BUGÜN BÜTÜN KİTAPCILARDA (Cumhuriyet: 6157) (Oumhuriyet • 8152)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle