Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURT7ET 9 Temmuz 1973 stanbul'da Kadıköy tarafmda Çiftehavuzlar umtinde otururuz. Her Pazar ve Cumartesi çocuklan ahr «18 Mart» <Jenil*n yerde sandala biner, taMHmizde denitden yararlanmz. Iki yıldır bu böyledir. Sandal ücreti gecen Pazara kadar, Cumartesi ve Pazar günleri için saatte yetfi buçuk liraydt. G»çen Pazar yine kıyıya gittiğimizde: bir ilân asılmıs, sandal kirası saatte on liraya çıkarılmıştı... Tabii nedenini arastırdık, «Ağabey vallahi kabahat bizde değil» dedi sandalcı. •öbür yandaki arkadas on liraya ç;karalım» dedi, «Biz çıkarmasak rekabet olacaktı» dedl ve devam etti: «Zaten iki ayda sekiz Pazar ve sekiz Cumartesi var. ondan sonra bütun yıl yatacağız, diğer günler de zaten müşteri yok...» Görüldüğıi gibt bir «amanlann ekonomicflerinin bastaa ettikleri «Rekabet» yani fiyat ve pîyasa yansması bugün halk ve esnaf dilinde bile en kötü kelimelerden biri halini almıstır. I Olaylar ve görüşler Gerçek Yaşamdan Görüntüler Arslan Başer KAFAOGLU kiye'de bu tip Sreütlejme de yoktur. Bir ekonomistin bugün Türkiye'de arayacağı, İki sorunun karşılığıdır. Birincisi netfen Batı teknolojisinin kendisi gelmeden satıs yöntemleri gelmiçtir? lkincisi Türkiye'de kartellesmeye karşı girijilen duzenlemeler ne derece tükett. ci lehinde olmuştur?. Bu sorulann karşılığını hemen arayalım... hk, tezgâhtarlık ve plyasa oyonltn tasnunı Bundan yedi sekiz yıl önce, memleketim Tozgat'a gitmistim. Otobüs sahipleri bir adamı kötülüyorlardı... «Elinden tuttuk, geli'ti namussuz şimdi rekabet yapıyor> diyorlartf'.. Geçen yıl yakınım olan bir yüksek memur, «Bir sokakta bakka] sayısı birken iki olunca fiyatlar rekabet nedeniyle dösecek sanılıyor, oysa artıyor.» Çünkü e iki btkkal aslında, önce biribiriyle görüsüyor, ortak çıkariarında anlaşıyorlar ilk kez. Rekabet bugün pivasada gayrıme«.ru, ağıza almtnaması gereken bir silâhtır. Okullarda rekabetle haksız rekabeti ayırırdık birbirinden. Şimdl piyasa hepsim birden mahkum etmiş... Anlattıklanmız küçük tlcaret alanında olanlar. Orada böyle oiursa varın siz büyük tüccar ve Sanavicilerin uygulamalanm bir akhnızda canlantfırın. Bugün hiç bir kitlesel ür<tim alanında Türkiye'de «Rekabet» kalmamış gibidir. Plâstikten otomobile. Iâstikten margarine kadar her alanda bir flyat karteli pivasaya egemendir. Bu kartell asmanın volu yoktur. Türkiye gibi «rekabetçi» kapitalizm asama" i ı yasamamış bir ülkede, böylesine monopoller ve karteller ortaya çıkması sosyalirt ekonomistlerin bile eleştiri ve tahmln sınırlarını aşmıs bir olaydır. Çünkü bu ekonomi»?lere göre Önee «Rekabetçi Kaoitalizm» ile sermaye yığılması olacak ve ondan sonra monopolcü kartelci döneme geeilecekti . Tutmadı tahminler... Olanlar bir Tekelci Kapitalizm'in kucağında olduğumuzu bütün açıklığiyle ortaya çıkanyor... Durum bu olunca, liberal ekonomiciWin örneğin, Adam Smith ve arkarfaşlarının bile «haklı» gösterdiği bir devlet ve kamu düzen>mesi sart hale ıreliyor. «Devlet girisiml ve düzenlemesi olmadan bu işlere bir çare. bu hozukluklara bir çözum gelmez» diyenler Ba'ı demokrasilerinde de çoğunluktadır. Batı'da bu duzenlemelerin yamnda. devletten umudu kesenlerin kurduğu tüketidlerin cıkarlanrı koruma amacına yönelmis dernekler vardır. Bu dernekler özellikle Fransa ve Birle«ilc Amerika'd* gitgide güç kazanmaktadır. Tür Batı'nın sadece satıy ve buyük kazançla iljrili kural, gelenek ve islemlerinl kapmamızın bir nedeni de ekonomimizde pazarın çok dar olmasıdır. Aslında nüfusumuzun CTO'inin gelir dıireyi son derece düşüktür Bu nedenle de nüfınun ancak fJ30'u piyasaya girebilmis durumdadır. Bu dar pazarda at oynatabilmek büyük piyasa kurnazhklannı ön plana çıkarmaktadır. Türkiye'nin en önemli derdi bu nedenle ••70'i piyasaya çekebilmefc ve pazan genisletebilmektir. Hukümetler ve onu harekete geçiren is adamlan grubu, sendikalar ve bütün sosyal siyasal ba«kı gruplan ekonomiji bu vola cevirme yollannı aramak zorundadırlar. Yoksa Türkiye nüfusunun yüzde otuzuna dayanarak mim bir «ana\i ktırmanın vollan kapalı kalır. CUnltii gerçek endüstri bol (iretim bo! satıs demektir. Bol tiretim bol $atı= da ancak genis bir pivast :!• tnümkündür. Sımriiki durum, endüstrile'îme değil, endüstri mallarıru satmada ilerlemedir. Gelelim ikinct sorunun karsılıSına: Pivasa fiyat ve satıs kartelleriyle düzenlendiğine göre kamu otorıtelerinin düzenlemeleri acaba ne yolda oluyor? Dar bir pazara mal sunmamn sonucu endüs :ierd8 kaoasitelerin kullanılamayı=ıd'.r. Boyle ekonomilerrie daima kaoasitelerin bü\ük kısmı kuHandınaz. Diyelim 40 milyotı lira harearsınız, bir fabrika kurarsınız, bu fabrikanin • i40*ı kadar bi: fabrikanm yapabilece^i bir malı vaparsmız. Sonuç israftır. Bu ısrafı sürdiirmenin volu da tü.':eticiyi ezme yolu olan, enflftsyondur. Ama bu öyle bir enflasyondur ki yine de ne mal bulunur ne de para... Çünkü dar bir pazara yenl yeni giren endüstri kuruluslan kân vUksek tutarak sürümün azlığını karşılarlar. Wv«tlar «rttıkça da her yeni basılan para ascaK rtvat artışlan ile yeni ihtiyaçlan (Ornegin son yıllarda ortaya çıkan televizyon) finanse etmeie yaradığından tüketici bir bolluk görmez. Millî Teknoloji Bir önemli ekonomici 1870'lerde «Almanya da biı sadece kapitalist ekonomi sistetninde olmanın değil, aynı zamanda bir kapitalist düzenin geriliğirtin sıkmtılarmı çekiyoruz» demisti. Kapitalist tfüzen neden geridir? Geri kalmıştır? Bunun en önerali nedeni sağîam bir teknolojiye dayanılmamış olraasıdır. Kapital demek yirminci yüzyılda ne sadece makine ve ne de kapita! malları denen makineler ve binalar topluluğudur. Sağlam ve milH evet milli gerçeklere dayanan ve bu gerçeklerden doğmus bir teknoloji olmadan bu mallar yığını refah değil, kargasa ve sıkıntı getirir. Bu böyle bilinmelidir Dikkat ertılirse milli yani kopyacı olmayan bir Alman, bır Japon teknolojisi vardır. Ancak bu teknolojik dayanak kurulduktan «onra kapitalizm rayma oturmustur, bu ölkelerde .. Ve bu teknolojilerin «ağlamhgı dolayısivle 75 vıldır bu iki ülke bütün felâketlere rağmen avakta durmakta ve dünyava kafa tutar niteüjttedir. düzeydedir. Milliyetçillğin en geçerli olduğu alan sadece kültür gelenek cfeğil, aynı zamanda ulusun bairından çıkmıs bir milli teknolojidir. bir milli ekonomidir. Büyük Atatürk millî iktisat sistemi derken en çok bu noktayı isaret etmek istemistir. Ekonomimiz, isin kolay gSrülen tarafım yani kapitalizmin degerler kısmını değil, onun sonucu olan bfiyBk kasançlar kısmını görmüstür. Bu nedenle de ekonomi daima Batı e k o nomik düzenlerinin büyük kaîanç unsurlarına dönük ktsmını kapmıştır. Kapitali't düzenin her toplum için değerli olan unsurian yani biHmsel arajtırma, teknoloiik ilerleme. araştırmaya vakit ve para avırma fonksironlan daima arka plânda kalır^a oltcajtı d'aima budur. Batıh ekonomik düzenin biz sadece reklâmcı1 yan bir para arbsıdır. Yani UreHciyl daha çok pazara sokacak bir tanmsal ürün politikası, endüstriyi ve pazan daha elverişli hale getirecek alt yapı (bayındırlık ve enerji) yahnmlan yoluyla kövlerdeM fazla nüfusa mevsimlik de olsa satınalma eücü aşılamalıdır Bövlece eltRİde pazan genişletme yoluyla sağlam bir talebe (mal satınalma gücü ve isteğine) davanan endüstriler Jruruldukça, kullanılmayan kapasitpler kullanıldıkca pivasada tekelci davrani'lardan kaçırma başlavaca^îır. Tabil hu arads tfpvlet bütün Imkftnlan ile Eşın pahalılık görülen alanlarda tüketici lehine tedbirler alacaktır. almalıdır. Bu açıdan son olavlara ve tedbiriere bataldıgında hükümetin ve !9SS'den bu vana hükiimetlerin fl958'den sonraki D.P. iktidan dahil) tarn karsıt politika izledifinl görürüz. 1958'den bu yana oazan 2«nisl«tme yolunda ahnan tanmsal Urün ve bayuH'rlık vatınmlan devlet imkânlan ölcüsünde olmamstır. Hele 1970'ten bu vana. pazarın genişlemesi yerine is ve ticaret sektörünün mall olanpklannm e'iH°ndirilme<:i roluvla para haeml ar'tınünıştır. Durnm bu olunca sadece flvatlar artmakla kalmamıc. pazarın eenislemesrt durmu» tüccarın bunalıma da^anma gücü arttıSından fiyatla sürüm arasındaki den?' tliccar ve 611(10^rici lehine bonılmuştur Hükümetin demir ve pirinç i*halâtı zmof ve gücsiiz kalmıshr T M. Oflsinin 120 kurusa aldı^ı bugdar phasada 180 kuruşa alıcı bulmustur. Durum bu o!unca tüketim malı üreten ındüstr) dalnda iflfislar başlatnıstir. Hükümet bu zamane enPssyonuna fearsı kovmak üzere tedbir olarak ithalât teminatlann! van vali nvj ' Uiirmii?tiir. Bunu da bir ucuzlatma ve ferahlatma tedbiri olarak ilân etmi^tir. Bize (f»re bu tedbir tamamen varlı«fır. Ve fiyatlann düşmesine yol acmayacaktır. N»den? ÇÜ.!İrtl: «Pivat» al'cıvla satıcı ara«ında bir çeki$rrfden dogar. Ttifc^n •*a*maya «orlayan, satıs vnparr.aesa para Sikıntıi eeV"iesM'r Simdi ithalât teminatlan a^altiimak'ü türcann pivasadan «ğladıgı kredi imkânı baS'.anmış bir alandan aktif t>:r alana geçecektir Tüeear teminat için bankava koyduğu parayı isletmede kullanamıyordu. Bu teminatm vansı serbest kalmca alıp btınu Isletmenin ihtiysclannda kullanarak bu suretle fivat çekismesindeki eücii artacsktır. O halde enıIâsyo::iTt yola eene fidilmis bizim ekonomimizdf! bur.a brr hiHrümet ?idecektir ama bu gidi? tüccann gücünii artıncı volda olmuşnır. Bövlece hükümet para sıkıtısını bir kesim için kaldırmıştır. Ama bu kesim asıl sıkıntıyı çeken tüketim mallan satanlar değildir. Bu kesimin de lthalatçı ve sanayicilerle pazarlık gücü artacaktır. Hüküınet burun yerine, kövlüye ya bayındırhk hlzmetier' y» da tanmsal ürün bedell olarak daha fazla para ödeyerek para hacmini genişletseydl sornç daha hayırlı olacaktı. Ekonomi kuralları ezbere konulmaz. Ve her ekonomi kuralı gö& lemler somıcu ortaya çıkar. Olaylar eoju kez t«oriji aıkasında sürükler yanılmamanm yolu eko noniî: yaşama yöntemll ve dikkatli sekilde bakmaktır. Haf tanın raporu Acı Gerçek... BÎZ ÜNt\rERSÎTELERlMİZDE RESMÎ BELGELÎ FIKİR GARDÎYANLARI MI YETİSTÎRECEGİZ, YOKSA FİKÎR ÖZGÜRLÜGÜNtTN, DÜŞÜNME ZENGİNLİGÎNİN MtMARLARINI MI? DAHA KAPISINDAN GtRERKEN, ORAYA GELÎNCEYE KADAR BUNCA HAKSIZLIK YETİŞMtYORMÜŞ GİBİ BİR DE GİRİŞ OLANAĞI HARAC MEZAT SATIŞA ÇIKARILAN BÎR ÜNİVERStTEDE. SİZ DÜSÜÎ^ÜN GİRDİKTEN SONRA NELER BULACAĞINIZI... Sadun TANJU N usalla ttşmda dört tabut var. Temmuz fiğlesi. Sıcak. Cemaat gölgelikîere sığınmış, kıpır kıpır. Biz, Ragıp hoca ile günes altında volta a^ıyoruz. üzun bır süredir görmemişiz birbirimizi. Bir dostun dönülmeyen yolculuga çıktığı yerde. havatın acı gerçeklert üzerine konuşuyoruz. Ö5le der benira kızım. Genç kızlıjhnın bilgeliSini isbat gereğini duyunca, «Bnnlar havatın acı gerçekleridir baba» der. Ovsa biz, elli yaşında, acı veya tatlı. hayatın eerçeklerini öğrenebildik mi diye süpheliytz Ragıp hoca ile. Böyle bir Temmuzdu. îhtilâlden sonraki Temmuz. Istanbul Üniversitesinin Rektörlük binasmda Anavasa tasansı üzerinde çalısmalar vapılıvordu. Basın ve fıkir özgürlüğü maddelenne selnl vermek için bizi de çagırmışti Üniversite. tTzıaı masalar etrafmda ciddı vü^lerle otururduk. Tarihi bır uörev \apmamn herecanı içimİ7e sığmazdı. Profesfir Ra^ıp San^a ile daha da vakınlaşmıstık o günlerde. 91mdi, 13 yu «onra bir baçla Temmuz'da düşünUyorus M. böyle. •ine vakınlık duvduğtımuz ka'a ve vürek dostlarımızdan ne kadar çoğunu vitirmişiz. îkimizin de içinde. sağlıklannda mu'salla ta=lanna uzanan yaşayan ölüler için bır acıma, var. ama matem yok... Çağa Karşı Suç özsrürlUklerin ve çgdas düştincenln atmaeası blr do«tumu2 vardı, «dmdi asistanlannj ihbar ediyor. profesör arkadaslannı Marksist diye suçiamava kalkıyormus. Anava«a so'.a açık olmalıdır dive fetva verenlerin. şimdi asistanlannı ve arkadaslannı solcu dive sindirmeğe çabalaması nasıl bir çürümedir? Raem hocanm anlattıklarını dinlerken. o kadar heyecan ve inanmı$hkla mevdana getirilen Anavasa'nm, bilimin evrensel koruyuculugundan voksun tcalarak. ona fcendi istedikleri biçimi vermek istevenlerin elinde nasıl savunmasız bırakıldığını dUsUnüyordum. Bllim adamının Ihaneti sadece topluma değil; çağa da karşıdır. Bırakınız Yapsınlar Biz Üniversitelerlmizde resmi belgeli fiklr ttardiyanlan mı vetistireceğiz, voksa fikir özgUrlUgünün, düşunme «enginliginin mimarlarını mı? Daha kapistndan eirerken, or»v ya eelineeve kadar bunca haksızlık vetismivormus gibi. bir de girts olanafh haraç mezat satısa çıkarılan blr üniverfitede. siz dflsünUn girdikten sonra neler bulacaftmm: Kelimeleri tersten okuyup vatan ihanetl anlamı çıkaran rektörler. billmsel fikirlerfnden dnlavı btrbirlerini suçlavan profesörler ve genç vaşta düçünmentn öSrenmpmn vasak sınırlanyl* sartlandmlan ya da korkutulan flgrenciler... öyleyse bırakinıı yapsınlar, calsıhlar, satsınlar, alsuv lar. girslnler... Yan Para Artışı Bu kısır döngüyü kırmanın yolu, parayı arttırmanın durması hali, endüstride büyük jikımlar doğuracağından, piyasayı genisletmeye yarar suç, SAf.CI OLMAMAK! Evet Hayır OKTAY AKBAL f f B i r süreden beri okulda bazı öğrenciler yakalarına boz| | H k u r t rozetleri takmaya başladüar. Bunun üzerine okul •*idaresi ve öğretmenler bir karar aldtlar ve okul İçinde bu rozetlerin takılmamasını öğrencilere bildirdiler. Bu karar üzerine rozetli öğrencilerin kontrolü basladı. Bir gün M. A. de dolastığını gördüm ve kendisine niçin rozet taktığını sordum. öfcrerıci dersinin bo? olduğunu söyledi ve «Bu rozetts ne var hoeara, bak ne yazıyor» dedi. Rozetteki yazıyı okudu, «Tann Türk'ü Konısun». Ben de Tann hepimizi korusun dedim ve rozeti çıkarmastrıi. bunun okul disiplinine ve alınan öğretmenler kurulu karanna aykın otdugunu hatırlattım. Aynca öğrerdnin ta Trabzon'dan buraya geldiğini, hemşerl oldugunu, okulunun bitmesine tiç dört ay kaldığını, bu süre içinde caJışmasını, okul kurallanna uyfrun hareket etmeıinl salık verdim. öğrenci rozetlni çıkardı. ben de evime gittim. Bu olaydan iki ay kadar geçti. Bir gün beni Emniyet'ten çağırdılar. Meğer söz konusu öfrenci hakkımda ihbarda bulunmuş, sorjrumu yaptılar.» Bu bir teki... Sayısız ötretmenin başına gelen olaylardan bir tanesi. Suçlan nedir bu öğretmenlerin, sağcı olmamak!... Evet, son zamanlarda suç haline geldi bu! Eskiden solcu olmayı, solcu billnmeyi büjük suç sayanlar vardı. Şunu yapıyorsun, çunu okuyorsun, bunları yapanlar, olcuyanlar solcudur, derlerdi. Solcu diye Ihbar ederlerdi. Şimdi is batka asamaya vardı, niye sağcı degil, niy». sağcılara kızıyor, niye sağcılara karsı koyuvor, diye ihbar edilip. adalet önüne sürükleniyor aydmlar! Bir ög>encinin yakasına taktıgi sağcı bir partinin rozetini çıkarttıran ö'gretmen btiyük suc işlemis sayılıvor! Hem bunun sağcılık solculuk neresinde? Bir okulda sağcı bir partinin açıkça propagandasını vapmak suç olmuyor ama, böyle bir seyi önlemek bir öğretmenin başmj derde sokuvor! Suçunraı tanımı neymi? bakın. «MilH duvgıtlan yokedid propaganda!» Sağcı bir partiyi tutmamak, övmemek, o partinin gSrüşlerine karşı çıkmak, «MilU duygulan yok etmek» olunca bunun sonu nereye gider, hangi çıkmaz, hangi batağa? TÖB DER'in Temmuz sayısını okuyorum: Kıyun, kıyım, kıyim... Kitaplanna el konulanlar. gözaltına alınıp bırakılanIar, mahkemelere çıkanlanlar. ihbar edilenler. öğretmen misin, hem de Kemalist devrimlere baglı, çağda$ uygarlık nedir, re değildir diye düşünen bir öğretmen misin? En büyük suçlusun Türk toplumunu sağın batagına siirükleyenlerin gözünde.. Niçin bozkurtcu defilsin. nive mukaddesatçı degilsin, nije Ulu Hakan'cı degilsin: niye Afatürk'ü seviyorsun? Yak8Si bozkurtlu bir delikanlı bövle bir öğretmeni ihbar ettl mi tamamdır o adamın i$i. artık sürün dur savcılık, mahkeme kapılannda, hatte tutuklarevinin dört duvan arasuıda! Gerçi yasalar, sağcı olmamayı suç sayrnaz, kısa zamanda anlaşılır suçsuzluğun. çıkarsın, pzgürltiğe ka%uşursun. am» olan olur bu süre içinde. «Tann hepimizi korusun» dezniş ögretmen. Suçu da bu? Sağcı bir partinin sloganını azıcık de#istirmiş. Ne yapalım herkes sağcı olamaz, kafası tşlcven, perçekleri gören, çağın hangi düzej'e eristiğini bilen kiçi ne denli zorlarsanız zorlaym tutucu, bağnaz, mutlu azınlıkçı olamaz. Bilgi, zekâ, yaşam denevi bütün bunlar avdın. bir insanı safrn cıkmazlanna düsmekten korur. Böyle bir kisi bilir ki sağın yolu karanlıktır, uçurumlarla doludur. Elinden geldiğince çevresini uyaracak, gerçeklere bakmayı, dünyayı anlamap, kafayı işletmeyi, yani insan olmap övecek, öğütleyecektir. Bir öğretmene düsen de budur, genç öğrencilerini her türîü yanılgjya düşmekten korumak. Üstelik bugün sağ. aşm sağ el üstünde... Partileri var, örRütleri var, önemli destekleri var. koruyanlan, tutanlan, parayla besleyenleri var. Eli sopalı güçler kurabiliyorlar açıkça, eğitim yapabiliyorlar açıkça, hiç korkmadan, Urkmeden önlerine çıkan aydın kişileri «neye sağcı değilsiniz» diyerek korkutmaya çalışıyorlar, fırsat geçti mi ellerine, kara çalıyorlar, başuıı dertten derde sokuyorlar Yurdun şurasında burasmda yasanan olaylar sağcı, hem de aşm sağcı olmamanın en büyük suç haline geldiğini göstermektedir. Sağ da sol da birer eğilimin simgesidir. Olkeden ülkeye, çağdan çağa değişir scğm solun anlamı... Gerçek demokrasilerde bu iki egilim dengede tutulur. Karsı birer afhrlıktır, sag ve sol. Solu ortadan kaldır, solun izini bırakma, sağa ver yükü ver yükü, o zaman denge tepetaklak olur, o toplum bir uçuruma yuvarlanır gider. Sağcı olmamak suç oiursa, sağa karsı koymak cezalandırılacak bir suç haline gelirse, dunnah o noktada, işîer iyiden iyiye kansmıs. ipin ucu elden kaçmıştır. Simdi biz o noktadayız, ipin ucuna sıkı sıka yapısma noktasında, anında... adlı bir öğrencinin dM* «™»«n^ı» «I«J.«,»I«MI« « H » M » f>kııi <rin Tartışma FAZLA ÇALIŞMALARIN VERGİSl tyi Niyetin Ters Sonucu . . VERGİCÎLEBİN. KANUNA EKLEDİGt İKİNCİ MADDE, VERGÎYÎ DÜŞÜRECEGÎNE ARTTIRDI. ersonel fazla mesailerinin asıl istihkaktsn ayn vergilendirilmesi, nihayet kanunlaştı. (193 Sayılı Gelir Vergısi Kanununun 104. maddesınm sonuna iki fıkra eklenmesi hakkında Kanun No: 1743 kabul tarihi: 20.6.1973 Resmî Gazete yayımı Tarihi: 30 Haziran 1973). «Hizmetliye Menlaat var mı?» Genellikle fazla mesailer için bu sorunun cevabı olumludur. Söz konusu kanunun, fazla mesai yapanlar! a ilgili mevcut uygulamaya ters düşmediği ilk nazarda gdrülmektedir. Ancak Kanunun uygulamasma geçilmesiyle durumun hiç de beklenileni vermediği anlasılacaktır. Zira Kanun biribirini tamamlavan iki ayn hüküm getirmektedir: 1 Fazla mesailer muhtelif ücret ödemesi sayılacaktır. 2 Bundan böyle, muhteHf ücret ödemelerinde uygulanacak Gelir Vergileri nisbeti °'»25'ten aşağı olmayacaktır. Şimdi; Personelın'yapmıs olduğu fazla mesailer ödenirken ilgililer iki hususa dikkat edeceklerdir. Personelin aj'lık ücreti ile birleştirilerek tahakkuk ettirilmesi halinde, fazla mesai ödemesi için hesaplanan vergi nisbeti acaba °'o25'in altmda mıdır yoksa fazla mıdır? Nısbet astıeı Ukdı>de tahakkuk üvrılacakfır. fncelememize göre, bir personelin fÇocuksuz evli) ayhk kazanclan toplamınm (matrahın) 3 226. lirajn geçmesi halinde ödemesi gereken verginîn matraha oranı «'»25'i bulmakta, aylık ücret miktan arttıkça vergi nisbeti c'"26, "<2 ilâ... yükselmekte> v7 ' dir. Bu demelrfir ki: aylık feazancı 2500. TL. olan bir hizmetlî, cari sürede 500 liralık fazla mesai yapsa, bu miktann ayrıca tahakkufe ettirilmesine mahal kalmayacak. bir başka ifsde ile, bu düsük ücretlî personel Kanunun eetirdigi sanılan himaveden yararlanamayacaktır. * KabOl ednen vergi indîrimi. daha çok düsuk ücretli personele saglanmaiı idi. Zira daha yüksek ücretliyi daha az vergflendirmek. genel yasantıda bu gruba, öbürunün vanmda bir adalet sa5lanıyor anlammı tasımnsı ıterektir. öte yandan Gelîr Verpsi Ksnnmmrfaki müterakkîlik prensibi bu ek kamınla îannediyoruz ki zedclenmis d# buiunmaktadir. Bilim ve Sanatın Görevi Vardır Biz kendlmizi kendl Universitelerimisda eğitmeğe devam edelim. Doçent Doktor Cemal Yıldırım'ın «Bilteı Pel•efesi» sdlı kitabı, bllim sanat ve hayat üzerinde düşünenlere, doğru sonuçlara varmak isteyenlere viae da bir ol»nak sağlayabiliyor. Bilim'l. kavpak ve eağdışı kişiliklerinin süzgecinden seçirenlerle ijimiz yok. Kendini. bir fabnkanın imalât zinciri üzerinde belli bir yerde belll bir vidayı yerine koymakla ırörevli bir tsçi efbi savan bilirn adami, herşeyden önce. bilimin emıinde dejil, pratik havatın uyuftıu ifrdPdîr, Nasıl bh.sanstçı «Beni sadece mısralar, rbm'Sn. re'sim.' heyRel, muzik ilçilendiriyor» diyemezM. ttr bilim adamı da. «Beni sadece azmanı olduğum konn fljdlendiriyor» diyemez. Sanat da, bilim de tnsan içtndir, onun hlzmetindedlr; insanlann yasadıklan çag, içinde bulunduklan kosullar, toplumsal «orunlar, yasamın genel isterleri dikkate alınmadan bilim ve sanat yapılamaz. Hayatı de?istirmek. insanlar için daha iyi bir yaşam sağlamak yOnünde durmadan dUşünmek, hayal etmek, gözlemek bilimin de »anatın da görevidir. P FAZLA ÇALIŞMA B^RŞILIĞI ÜCRETLERİN AYLIK GELİRDEN AYRI VERGİLENDİRİLMESİ, AMACA ^ OLARAK, DÜŞÜK ALEYHİNE OLDU.... Göriilüyorki; 1743 sayılı kanun, gisi Kanununa ekîiyebilmişlerdir. Aslında; aylık esasa istinaden 1.7.1973 tarihinden itibaren bır istihdam edilen ve ücretleri «2» kısım yüksek ücretli personelın numaralı vergi cetveline göre he fazla çalışma karşılıgı elde edessp edilen personelee, belirsiz ceği ücretin vergi yükünü hafifgün ve saatlerde yapılan fazla letmekle beraber. asıl himaye mesailer gün esasma göre hesap bekleyen düsük ücretli personele landığı cihetle. bunların ilgilinin âdil b;r uvgulama getirmemekte, asıl ücretinden ayrı olarak >4 sa aksine. bütün hızmetlilerin muhyılı cetvele göre» vergilendirilme telıf ücret ödemesi sayılan ıstihsi, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanu kaklannın vergi oranını yukseltnunun 104. tnaddes! hiikmO Icabı mektedir. dır. Bunun ak?ine varit tasarrufEşref ÖZBEŞİKÇt lar mevcut Gelir Vergisi Kanununun ruh ve gayesine aykırı düMali Muşavir tstanbul şen tssarnjıfiardır. a^ Muhtelif ücret ödemesi neBüyük Kent dir? 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 104. madesi, muhtelif üc Dışındaki ret ödemesini: ayn ayn isverenler tarafından yapılsn ödemeler Üniversiteler le aynı i$veren tarafmdan başka ÜNÎVERSİTE KTTRtTLAbaşka hizmetler karsılığında yaCAK BÖLGEDE ÜNIVERSAL pılan ödemeleri ifade eder sekünDÜZEY GEREKLt MÎ. YOKde tarif etmistir. SA BtJNU ÜNİVERSİTE MÎ Kanunun bu hükmünü: Ocret YARATIYOR? çeşitleri itibariyle. Malive Bakanh?ı 13 Mayıs 1972 tarih. 217637/ 11 lkemizde yeni Oniversiteîer 23703 savı ve 97 seri numaralı GeI I kurma girişimlerinin yaninlir Vergisi Genel Teblifi Ile a" da, 1958 yıllarından başlayacıklamıs: ek der« Ocretleri. kı rak. ortaya çıkan büyük kent dıdetn farklan. mahkeme k»r»rı sı Üniversiteler sorumı Uzerinna istinsden ödenen ilâve ücretler, vekâlpt ücreti hisseleri île de önemle durmak gerekir. IsDevlet Personel KKnunun» t«bi tanbul. Ankara, İzmir gibr bükuruluslarda calısanlara öbdenen yük kent özelliklerini taşıvan, bir tam gün çalısma T"ullTime> üc so»yal yapısuıds üniversal karşılık, retleri. ikramiye, prim ve temet ortamm bulunmasına tü gibi ödemeleri muhtelif ücret Erzurum. Trabzon. Elâzığ gibi büyük kent dışı çevrelerde, heödetnesi «avmıstır. nüz Üniversal ortamın teşekkül Muhtelif ücret edemeleri, ücretten a>Ti olarak ve miktanna etmedigini görüyoruz. Bu durum, kurulacak veya varolan göre. kanunun 103. maddesinde isaretli nisbetlerce verpilendiril Üniversiteler için, büyük bir sosmektedir. Buna göre: yıllık tu yal engel teşkil ederek, gellşmetan 2S0O TL. olan bir muh lerini enRellemekte hattâ bu kutelif ücret ödemesinin vergisi '» rumlan pek çok bakımdan geri10 nisbete tabi oluo, miktan ye yönelik bir durum» getirmektedir. 250. lira tutmaktadır. Aklımiza iki alternatifli bir b) Yeni tatbikat ne olacaktır Şimdi 1743 sayılı kanunun yü soru geliyor. Acaba, üniversıte rürlüğe girmesi ile, 1 Temmuz kurulacak bölgede, üniversal fiü1973 gününden itibaren ödenecek iey gerekli midir? Yoksa, bu sosmuhtelif ücret ödemesi sayılan yal düzey o!ma=a da, kurulacak istihkaklann vergisi, °i 25'ten a üniversite zaman içinde, üniverşağı olmıyacak, yıllık 2.500, TL. sat platformu yaratmayı başaraek ders ücreti alan bir öğret bılir mi? Erzurum Atatürk Ünimen, şimdiye kadar 250, TL. versitesi üzerinde sorunu irdeleGelir Vergisi öderken, bundan yelim. bövle iki buçuk misli fazlası ile Bilindiği gibi bu üniversite, 625. TL. ödemek mecburiyetinde kalacaktır. 1958 yıllarında, DP iktidannın ka rariyle Prof. Dr. Ahmet özel baskanlığuıda Erzurumda kurulmus tur. Rekttfr özel, 1957 geçimlerınde Parlamento dısmda kalmış, eski Milli Egitım Bakanı ıdı.Bır «»iışmaya ..JM^toyan üniversite, yerel kurumlardan, lıse ve dengi okullar, Teknik Ziraat MUdürlüğU, Veteriner MüdUrlüğü, Ordu Karargâhındaki meslek sınıfı subaylardan devşirilmiş öğretım kadrosu kısa zamanda faaliyete geçmiştir. Bu öğretim kadrosunun büyük kısmı, asıl kurumlanndan daha garantıli ve cazip bir kurulus olan üniversiteyi tercih ederek, muhtelif kadrolara. uzman, okutman vs. ünvanlarla doluştular. O günlerin en cazip eli hemen Erzunıma da uranmakta gecıkmedi. Bırlesilc Devletlerin Nebraska eyaletindeki Universiteyle kardeşlik bağlan teessüs etmiş ve kadro alıs verisi baslamıştı. Nebraska dan gelen Amerikah PSretim kadrosu, Dogu'nun sosyo ekonomik yapısmdaki enteresan çeliskiler Uzerine raporlar hazırlarken, Erzurumdan Amerikaya uçan mutlu öğretim kadrosu da, Anavatana mutlu dönme planlan içinde, gece ve gündüzlerini çok iyi değerlendirmişlerdir! At*>türk Üniversitesl gibi, Millî Eğitim Bakanlan tarafmdan atanan ve denetlenen Rektör ve dekanlar eliyle yönetilen dolayısiyle iktidar partisinin politikasinı yaymakla yükümlü Üniversiteler. doğal olarak ülkemize yeni bilimsel kadrolar verememiştir. Öt«> yandan böytnc kent dısı sosyal vapiM içinde. genis tutucu zümre, üniversiteyi kontrol edebilmektedir. Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğîu, Ata türk Üniversitesi Camllnin üniversitelerimizde. îslâmivete vönelisin i!k müidecısi olduStmu layikliği yanlıs anlayan »ydın namı altındaki «modem mürtecilerimize» bu eamiin hidavet ksy na$ı o'ması serektigini ifade ediyor. Üniversitedeki aşın sağcı çalısmalan ise apayn uzun arastırma konusudur. Ancak biz burada Tıo PaHiltesi «greneilerin'n yavımladıŞı Homonsolos isimli derginin son heeesini tersten okunmasraa da definecegiz. Sol, tersten de vüzden de suelanacak bir kelime degil ölkemizde. Ben solcuyum diye bajhran bunca insana, yazara, çizere ve ana muhalefet partisi eenel ba$kanınm her eün cazetelerı dolduran demeçleri dururken bunu mesela yaomak komik olmuvor mu? Isıkları Söndüren Eller Can Yücel'i, Çetin Altan'ı, Orhan Koloğlu'nu, Seçkin Selvi'yi, öbür dosüan hatırlıvorum, insanlar İçin daha ivl hir yasamı hâyal etmek deyince... Elektriklerin erken sönii\erdiğı bir saatte. kofuştaki ranzalanna arka üstü uzanıp, karanlıkU kendilerinl hâyftl'in sınırsızlıgında 0z?Ur duvmağa basladıklan bir anda, tepelerindeki l&mba birdenbire yanınca, «acı eerçek» kol gezmege başlamaz mı ortahkta... «Ya'n, ne rfizel »eymi« nıejer karanlık!» însanlar uvanmafa baçladıkça ve teker teker vanan ampuller çağın içinde nerede, nasıl yasadığımızı bize gösterdikçe, kaybolan huzurun özlemini duyacağıs belki: ama ampulleri kıran, söndüren elleri hiç bir zaman unutmayacağız... ACI KAYBIM1Z Şirketimiz ortaklarmdan pek değerlî İnsan, kardeşimlz, Nehmet Hilmı BALKIŞ'ı kavbettik. Onazesi 9 Temmuz 1973 Pazartesi günü Kadıköy Osmanağa Camii'ndek] ikindi namazını müteakip, Karaeaahmet Mezarhğına dsfnedilecektir. Merhuma Tanndan rahmet, kederll aile efradına bassağlığı dlleriz. Tl'R SFYAHAT KOLL. ŞTt. Cumiıuriyet 5508 İLÂN Hidrolik Orta Kol Komple İle Hidrolik Kaldırma Kolıı Sağ ve Sol İmâl Ettirilecektir 1 Ford 3000 tipi traktörlerde kullanılmak üzere 5000 adet Hidrolik Orta Kol Komple ile 5000'er adet Hidrolik Kaldırma Kohı Sağ ve Sol"un imali tşl kapalı zarf usulü teklif ahnmak sureti ile ihale olunacaktır. 2 îhale konusu parçalarla ilgili ihale dosyalan 200. TL. mulcabilinde Müessesemiz Satmalma Servisi'nden temin edilebilir. 3 Teklif verme tarihi 25.7.1973 günü saat 16.00'ya kadardır. 4 İhale fle ilgili geçioi teminat teklif tutarma Vt 7,5*u nisbetinde olacaktır. 5 îmal olunacak parçalar hergün mesai saatleri dahilinde Müessesemizde görülebüir. 6 Müessesemiz 2490 sayıh kanuna tabl olmayıp, ihaleyl yapıp yapmamakta veya işi dilediğine vermekto serbesttir. t "•••••••••••••••••»»••••••••»•»•»•••»••••• SİGORTALILARA • <' Etiler Şoför birleri S i t e s i n d e ; kaloriferli daire Telefon: 1» Eğitim Yeri y a n m d a k i G a z e t e M u h a salon, cift tuvalet, 3 yatak odası, 3. kat devredilecektir. 17 ajası ?7 32 M ( C u m h u r i y e t : 5507) : J «> • J «> Personel aleyhüıe do|an durum: Kammızca söz konusu kanun tssansını hazırlayan milletvekill bir gnıp zevat; bununla secîm arifesbde hizmeflî vatandaşlann bir Jasrm istihkaklanna ait vergi yükünün hafifletilmesi amacını gütmüşler, hîç bir «uretIe haaneye ek kazane saglayaeak fiskal bir neticeyi hedef almamıslardır. Fakat ne var ki. tasan ParlameTitoda Maliyecilerin tnutIak baskısms maruz kalnus. son y.llann bütçe açıklanm kapatmai îçin her çareye fdenilebnîr ki. ilk nazarda hizmeüi sınıf ficretlerin«> ba» vuran vergıcfler, bu kanun vesnesiyle harine îçîn yeni bir imkln aramıslar ve kanun teklifçisi parlamenterlerin »sı! amaclarmın aksine, venî bir gelir sağlayan hükmü, Gelîr Ver 1970Herde bu Rektfirün koitugu ögrenciler tarafmdan yakıldı. Rekfflr bu «tatırlann vazari^ oia yın bas sorumlusu. tertinçi"'! nlarak savcilığa ihbar etti. şjıııııııııııiHiıııııııııııınııııııııuınınııııııııııııııııınııııııııııııııııııııımınmııımııiııııııııımıııııııııımııııjı dildigim savcılıkta ifadem Olbealınırken, Erzunım savcısı davanamıyarak. «Öğrencisini bu kadar delil ve îsnstsız ihbar eden, bir rektörün var oldugu üniversite ilkokul bile olamaz» demistir. Bmkoğlu"nun eynı olavla savcılıta verdi»; birçok öffTetim görev ş 22'nci Seyyar Jandarma Tugay'ı vt baflı birliklerinin fl> = lisi de bilâhare takiDSİ7İIk kara3 tiyacı için 2520 ton linyit kömürü kapalı zarf usulü fle «atıa Ş n almıstır. = «lınacakür. Muhammen bedeli 697050 TL. geçid teminatı ş îsfe büyük kent dısindaki üni1 31632 TL.'dır. İhale 23 Temmur 1973 Pazartesl günü saat 11.00 g Ş <^e Mardin Jandarma Tugay Gazinosunda yapilscaktır. Şartş rersitenin acı serüveni devam fdîn oidiyor. Her (rtln jrazPtelerŞ namesi Istanbul, Ankara ve Mardin Jandarma Satınalma = de cıkan Joslu. sollu güldüni'eS Komisyon Baskanlığında görülebilir. Isteklüerin kanun! seŞ re, ünflr»'^i"f"T1'rı rn^rtın #ffi*H hir 1 kilde tanzim edecekleri teklif mektuplan ve belgelerinl en = insan olarak acı acı gülüyoruz. = £eç ihale saatinden bir saat evvel Komisyon Baskanlığına = = vermeleri gerekmektedir. Postadakl gecikmeler kabul edil = Ahmet G. ELBEK § meyecektir. (Basın: 17183/5492) ş Yük. Tanm Mühendisi JiınıııımnınmmiHiııınnıııııııııııııııııııınıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııımıntımııııııııııııil ÎZMtR | Nardin Garnizonu Satınalma | | Komisyonu Başkanlığından | TÜRKİYE ZİRAÎ DONATIM KURUMU 2İRAAT ÂLETLERİ VE MAKİNALARI FABRİKALARI MÜESSESESİ ADAPAZARI