Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET eçen gün gazetelerde, kayıp ada Atlantis'in, Atlantik Okyanus'u dibinde bulunduğunu bildirilen haberler çıktı. Ne çok masai, »öylence, söylenri vardır o ada üstürre! Francis Bacon, ünlü «Yeni Atlantis» yapıtını o malallardan, söy)encelerd"en esinlenerek yazmiştı. Bu yapıtta anlatıldığına göre, Yeni Atlantis'te yaşayan insan toplumu dışarıya kesin olarak kapalı ve kendi kendine yeterlidir, oranm insanlan, yabancılardan korktukları için olacak, gemileri kazaya uğrayan Avrupahlart ellertnde sopalarla karşılarlar kıyıda. Ama çokr ilerlemişlertniş, bir Deneysel Bilimsel Merksz'leri varniis; İngiltere'de kurulmasını istediği böyle bir merkezin tasansını çizmiş Bacon. Sonra, yeni zengin tüccar sınıfmın, Tudor yönetiminden destek görerek, zenginlik ile ülkeyi yönetmek hakkımn aynı şeyler olduğunu dtşünmesinden o zaman tngiltere'de çileden çıkan Thomas More d», kenriisine göre bir ada düşlemış ve Ütopia adasım yaratmıstı. Bir ada yaratmak hevesi, çekilir olmaktan çıkan bu dünyayı, insanoğlunun zaman zaman düşie den gelemek çabasından doğmuştur denebilir. Çünkü gün olur bıkılır bu dünyadan, içinde yaşadiğı toplumu koyup gitmek ister kişi, tadı tuzu, biiyüsü kalmarmştır artık... Işte o zaman, «Kaçmak gitmek istiyoram...» diye başlar konuşmaya ozan, birikmiş bıkmalan dıle getirir, yaşama gucünü ayakta tutmak için başka dünyaların, başka toplumların imgesinl yaratır, oralarda her şey taze, duru, bozulmamıstır. Bir diiş e!bet, ama Shakespeare'in bir siirinde dediği gibi, biz insanlar düşlerin cevherinden yaratılmışızdır. Eskil (antik) çağın ünlü destam OdVsseia'da Odysseus on yıl varamaz ker.di adasma, denizlerde dolaşır, büyülü adalara uğrar, görülmedik bir yaşam sürer. Bir mutluluk, dirlik, düzenlik, ölümsüzlük czleminin karşılığıdir bu düş ve sürüp gitmiştir çağlar boyunca. Yalnız ozanlar değil, romancılar, düşünürler de katılmıslaro*ır bu düşlere. «On altıncı yüzrılda bir ressam ne zaman bir dünya haritası çizecek olsa, kansı hemen, •Sevgilim suracığa bir ada koyuver, yalnız benim olsun», dermis. Bu tiir adalar o güniln haritalarından hiç eksik olmazmış. Sözgelişi İngiliz donanmasınm 1588'de Ispanyollann Yenilmez Armada«ı'nı bozguna uğratmas'.ndan sonra, bu zaferdc büyük payı bulunan ünlü Ingiliz Amlrali Sir Francia Drake, Ispanya'dan Ingil 27 Temmuz 1973 6 Olaylar ve göfüşler dmlar aylak, ama tertemiz, suçsuz, kimse kimsenln efendisi olınazdı.» Sonra Güneş Ülkesi; insanoğlunun zavallılığını. gülünçlüğünü bü>"ük bir ustalıkla gösteren «Gulliver'in Gezileri> hep bu tür içine giren, bizimkin. den başka düzende kurulmuş toplumların yaşadığı adalan anlatır. Issız Ada'yı bunlardan ayırmak gerekiyor. Ro binsonad denilen ıssız ada öyküleri ise bu türün başka bir yanını işliyor. Toplumsal ütopia, örnek yasalarla kurulmuş mutlu bir toplum düzenini çizerken, kendi toplumlarımızın eleştirisi yapıbnı^ olmaktadır. Oysa »Robinsonad, ölümden kılpayı bir kurtuluşla uzak bir ıssız adaya sürüklenmiş uygar insanın vahşi koşullar içindeki yaşama kavgastnı, serüvenlerini. gerçekçi bir dille anlatan bir yaa türü diye tanılnîanabilir." ADA ve AHRET Melih Cevdet ANDAY tere'ye dönüs »ırasında, Ispanyollarrfan ele geçirdiği bir haritayı incelerken, haritadaid bir adadan gemilerine içme suyu a'.mayı düşünmüş, gemisinde tutsak bulunan bir îspanyol gemicisine bu ada ile ilgili sorular sormaya başlamış. îspanyol gülümseyerek, «O adayı bulacagınızı hiç sanmam, sinyoranm hatırı için konmuştur haritaya», karşılığını vermiş. Batıda çok gelişmiş olan gezi edebiyatınm bu iki iiginç ve düşse] konusu ütopia ve ıssız ada temelde birbirine karşıt iki tür olarak görünüyor. Saym Akşit Göktürk bu aynmı belirtirken ütopia için, «Ada'nın, dünyadan daha iyi bir yer, daha mutlu bir yaşama ortamı oiarak düşünülmesi ile ütopia orfaya çıkar» diyor. Nitekim Thomas Moore, bu adada o zaman için ömek bir toplum düzeni bulunduğunu göstermekle, kendi toplumunun işleyişindeki akssklıkları dolaylı olarak gözönüne sennektedir. Değişikliklere, her türlü dı« etküere kapalı, kesin bir örnek verbilmek için yazar, dışarı ile alış verlşi olmayan bilirunez bir ada bulmaktan daha iyi bir yol düşünemezdi. Bütün ütopia yazarları birer adayı anlatmışlardir bu yüzden ve banş, özgürlük, güvenlik, bolluk, ölümsüzlük bu adalarm başlıca ve ortak özellikleri olsrak belirtilmiştir. Kitaptaki sıraya göre bunlardan bir kacinı sayıvereyim: Hesiodos'un altın çağı anlatnıası. Platon'un Mısırlı din adamları ağzından SoloıTa anlatıidı Jmı ileri sürerek betimlediği Atlastis'i 'Devlet'inde bu ma?aldan yararlanıyor Platon). Euemeros'un Pancharis adası, Campanella'yı etkilemiş olan îanbulos'un Güaes Adalan,. Yazar, Shakespeare'in Fırtma oyunundan Gonzalo'nun sözlerini de almış. Şöyle diyor Gonzalo: «Ülkemde apayn bir yoldan yürütürdüm h«r şeyi; alım satımm hiç bir türlüsüne izin vermezdim, resm! dairelerin adt bıle olmazdı, okuır.ak diye bir şey bilinmezdi, varlık. yokluk, adam kullanmak gibi *ey. ler, sozlesme, miras. toprak, tarla, bağ tapusu olmazdı, maden. buğday, şarap kullanılmazdı; ij diye bir şey bilinmezdi; bütün erkekler, bütün ka FASARYA! ir AP sözcüsü. Meclis'te: Bülent Ecevit. Almanya gezisi sırasında ya geçti, Türkiye Komünist Parüsı Üderlerlnden Zeki Baştımar'la görüştü demiş. B Bireyin Değeri tlginç olanı şu ki, ünlü Robinson Crusoe romanın:n admdan esinlenilerek kurulmuj olan bu türe. ondan önce ve ondan sonra yazılmış bu türdeki yapıtlar sokuîduğu halde, »onradan buna uymuyor dıyerek Robinson Crusoe'nun Robinsonad'lar arasından çıkanlmasıdır. Dünyamızı Ve toplumumuzu gerek Robinsonad, gerek ütopia biçiminde olsun, gene dünyamızdaki bir ada ile dengelemek, bize bu yoldan özlemlerimizi beslemek, kafalarımızi tazelemek. en yeni düşüncelere açılabilmek. doğayla savaşma, yalnız!:ğa dayannıa gücümüzü arttırmak olanağını veren bu tür gezi yapıtlarınm bizde (ve genellikle doğuda 8amr:m> yaratılmamış, gelistirilmemiş olması nedendir diye düşünmekten kendimi alamadım. «Ede. biyatt» Ada» yapıtmm yazan ile de konustuğumuz gibi. sskın bu bizim. dünyayı ancak ahretle dengelendirme, bu dünyayı değiştirmek, bu dünyada yeni özlemler du>mak yerine, ancak öteki dünyaya geçmekie jetinmeye alıştınlmtş olmamızdan gelmesin? Ütopia'yı, ıssız adayı düşünecek yerde, cenneti düşünürsün, daha iyi. Geçenlerde Kaddafi «Sartre, Kur'an'ı okusa hiç bir bunalım geçirmeıdi» demisti. Onun Kuran gucünden anladığı, bireyi olmayan ümmet düzenidir samyorum. Birey yeü|tinneyen topluluk, ıssu ada yı düşleyemez. Kıyamet kopuyor »imdi. Bülent Ecevit: Yalan! diye cevap verlyor. Belli ki AP'nin oyunu bu... Herkeı seçiırilere doğnı böyle oyunları bekliyordu. önCmüzdeki günlerde bu tür çamur atmaların çoâalması beklenir. Geçmis seçimlerde Bayan Gromiko'nun elini öpen îsmet Paşa'nın fotoğrafları AP gazetelerlnde çıkmış, sonra elden ele dağıtılmıştı: Bakın komücist karısının elini Spüyor Paşal Yalan! Vallah billâh öpüyor, işte fotoğraf! Süleyman Demirel, Soryet Rusya'da gezlye çıktı, Romanya'ya gitti. Türn komünistlerle koklaştı Spuştü. övgü ve rfostluk kokan nutukJar söyledl. Simdi bu AP'nin *8zCÜ5Ü, parlamento kür?üsünden Ecevit'i itham ediyor Doğu Almanya'ya geçti diye... Ecevit: Cevap verecefim, diyor, sataşma var, Meclis Ba?kanlık kürsüsündeki AP'lt kuralı çignemek paha?ına Ecevit'e söz vermiyor. Suçlamayı yapan APIi ile Meclis Ba=ksn1ıgı kürsüçilnde oturan AP'li sözleşmişl'r gibi... Ardından suçlamayı vapan APli, bir basin toplantısı düzenievip elinde belgeler oldugundan söz açıyor. Hepsi fasarya . Komünizm ticareti üstüne politikacılığın kötü bir örneği bu... Ama ne çare? Olacak böyle seyler... Batı'da parlamentolar komünist ve sosyalist partileriyle kapitalist partilerinin bir ar»da çahştığı kurumlardır. Bin kere yazıloY Bizde ise politika •eviyesl işte bu!. Seçimlere dogru bir »ürü fasarya dinlemeye hazır olalım. Aslında Ecevit, komünistlerle gSrüşse r.e olacak, görüşmese ne olacak? Anarşistlerle görüşse ne deği?ir, görüsme?e ne dejisir? Ni^onTa BrejnevMn kucaklastıîı dünyada bizim koalisyon ortagının derdine bak! Acaba Sovyetlerle Amerikalılar, kişi başma millî geliri 360 dolarda saplanıp kalan voksul üikelerin «leyhine koşullarda mı öpüsiiyorlar? Biz bunu merak edecejimize Eeevit'in Almanra'da kimle konuştuSunu sözkonusu yapıyoruz. Parlamento ayaga kalkıvor, gazeteler birind «ayfalara manset çeklyor, ben de oturmus bugün şu yazıyı yazıyorum. Yazık dejfl mi yahu? Kâjıt, mürekkep hareanır mı ?u ls ieinT Nadlr Nadl başyazı yaıar mıT Entertlpler. rotatifler bunun İçin çalışır mı? Saçmanın da saçması. fasaryanın da fasaryası bir suçl«ma İçin bunca llf «Sylenir mi? Simdi başka davamız mı yok? Fiyatîar ikibuçuk yılda vüzde 80 oranında niçin arttı? tsçilerin dövizlerinl neden sanayileşme yolunda «feüerlendiremedik de ithalâtta çarcur etmeye karar verdik? Iran niçin kalkınma hızında bizi geçti? Niçin Türkiye'de adam başına milli gelir 360 dolara çakıldı? Cevap: Ecevit komünistle görüstü ya! Alman yazan Heinrich Böll geçenlerde Nobel Edebiyat ödülünü kazandı. Bülent Eeevit'in Almanya'da ne yaptığını tartısan parlamentoda Heinrich Böll'ün Almanya'da yayımlanan yazısı okunmalı. dojru olup olmadıgi tartı^ılmalı. Nobel ArmaSanı sahibi, ülkemizi EndOnezya llt Yunanistan arasına koyup: Adam başına milll gelirin 600 markt ancak buldujı. bu ülkede diye birtakım seyler anlatıyor. Peynirin fiyatı başını almıs gldiyor, zeytin nereöTeyse •ayıyla sattlaeak; ama komünizm ticareti hâlâ iyi para getiriyor anlaşılan... " •,..Getirmese, Ecevit'e Ifomünistlik yakıstınhr mıT Umut Kırıcı Olmasın Diye..; «Edebiyatta Ada> adlı gerçekten ilginç bir inceleme ve denemesini okuduğum sayın Akşit Göktürk. yukarıya aldığım parçadan sonra, haritacılığın artık çağımızda matematik hesaplara dayanan bir uzmanlık dalı haline geldiğini yazarak, Walter de la Mare'ın şu yazıklamasını ekliyor: «Haritacıljğm böylesine titiz bir if haline gelmesi n» üzucü jey!» Evet. artık bflinmedik ada kalmadı dünyamızda, bir ıssız ada, ya da bizimkinden başka türlü bir toplum yasaım sürdüren insanlann bulunduğu bir ada düşlemenin de olanağı kalktı ortadan. Olanla yetinmek zorundayiz demektir. Yetişkinler için üzülmem, gizi kalmamış bir dünya, çocuklar için umut kıncı olmasın diye korkanm. Ama saym Akşit Göktürk'ün, sadece çok üginç bir incelerae olarak değü, Türkçemizin vardıgı gücii gösleren övünücü bir örnek olarak da ö"vülmeye değer bu güzel kitabını okursanız, o düşsel ıssız adalarm ya da düzenli, çelişkisiz toplumlan ile ütopia adalarının yaşantısına kattlacak ve derin derin düşüneceksiniz. ELLÎNCİ YIL MARŞI! OKTAY AKBAL Evet Hayır Tartışma Üniversite Smavları ve Kamuoyu Sorular Dışanya Nasıl Sızdı? YETERSİZ ÖĞRENCt, PARA GÜCÜYLE BAŞARI SAĞLIYOR. Merkezl sistem sınavlannd» sorulann satıldıgı hakkında kamuoyuna intikâl eden dramın üzerindeki şal henüz kalkrmş de£ildir. Yarının idarecileri, politikacılan ve siyasî kadronun temelini teşkil edecek üniversite öğrencilerinin içindeki büyük değerlerin de tahribine yolaçan böyle bir yolsuzluk mevcutsa, milll eğitim politikamız hesabına oldugu kadar; Türkiye'nin geleceğinl tle karartan menfur bir küçüklükle karşı karşıyayız. Hemen ifade edelim ki; merkezî sistem üzerinde gerek parlamentoda ve gerekse basında zaman zaman yerinde yapılan uyarmalara, üniversite çevrelerince iltifat edilmemesi bizce bugünkü sonucu hazırlamıştır. Ortaokul'da, üse'de iftaharla geçmaş değerlerin «Merkezi sistem sınavlarında» başan göstermemelerine karşılık bu okullarda, başansız olduklan öğTetmenleri ve arkadaşları tarafından tescil edilen öğrencilerin bu sistemde başanlı olmalan nedenleri karjısırrda derin derin düsünmemiz lâzımdır. Ozellikle paraya dayanan «Dershaneler» in, ögrencilere verdikleri teminatlar üzerinde durdugumuz takdırde, klmler hesabına işlediğini değerlendirmek, kuşkulantnak hakkımızdır. Biz burada kımseyi suçlamak istemiyoruz. Ancak her öğrencinin yetişme tarzmı ve kabiliyetinl göz önünde bulundurduğumuz takdirde verilen teminatın altında yatan paradan başka gözünrüze birşey çarpmadıgını ifade etmek istiyo ruz. Bir dershanedeki ögretim üyelerinin değeri ne olursa olsun lisede basanlı olamamış normâl ze kâlı bir öğrenciye kurslarda ayırabilecekleri saati düşündügümüz takdirde müsbet olarak cevap vermemiz bâtıl'ı savunmaktan başka birşey degildir. Her geçen grün sayılan artan ö?el dershanelerin ve bu dershanelere devam eden öğrencilerin sınavlardaki basansı dershaneler arasında ister istemez bir rekabeti ortaya koymuştur. Bu İse bu gün kamuoyunu deh?ete düşüren ve suâllerin satılması ile ilgili olayı karsımıza çıkarmış bulunmaktadır. Öfretim politikamızın, Türkiye' nin gerçeklerl ile bağdaşmaması ve her geçen yıl artan öğrenci sayısı karşısında jterekll tedbirlerin alınmadığmdan bir çok gencin yüksek öğrenime devam edememesinin ve özel dershanelere düşmesinin acı somıeunda gelip giden siyasî iktidarlann başansızlığınm payı büyüktür. Tefcmil Türk milletinin çelecep ile İlgili bir olayın, demokratik bir sistem içerisinde örtbas edilecegini düsiinenler var. Biz. hâlâ ülkücü bir tutumla bu olayın üstüne gidiiecegine inamyoruz. Sonuç olarak şunu tartışabilıriz: Türkiye'de büyük bir skanda) yaratan tiniversite giris sınavlar.nda sorulann satılması fle llgtli olay geTçekse, tizel dershanelerin Türk eğitim sistemine faydalı olup olmadıgmı dUşUnmek devlete düsmektedir. Nasıl öze) yüksek okullara devam eden birçok yetersiz öğrencilerin, para gücü ile kolayca başan sağlamalan önlenmiş tsf; özel dershanelertn de gerçek kıymetleri yok etmeslne göz yummamah. Aynca merkezi slstetne de son verilmeli. den bu güne aynı koşullar İçerisinde süregelmektedir. Bu değişmeyen kosul, hastaya zarar vermeden, hastalıgının en ktsa ve etken bir biçimde geçiştirilmesidir. Sakat inanışlara oturtulmuş tedavı araçlan (Muska okuma, büyüleme gibi...) bir kenara bırakılırsa, akılcı düşünceyi en çok oyalayan konu, kuşku yok ki hastaukların tedavisinde en uygun ve etkili, fakat aynı zamanda tice alamıyorsak bunun sebebini hasta için en az zararlı, ilâcı bul Yüksek ögretim sistemin kendisinde değil, baska mak olmustur. Büyük bir tıp bilyerde aramak lâzundır. ginimiz (Prof. Akil Muhtar özÖnerileri 2 Yüksek öğretimin ilk yıl den) «Hekimin ilk görevi hastaYAPILAN ÎYt ŞEYLER IS lan için birçok fakültemizde ha ya zararlı olmamaktır» demekle LAH EDİLİRSE YENÎ ÖNE zırük smıflan mevcuttur. Ör bu amacı Atasözü haline getirneğin, Tıp Fakültesmde hazırlık miftir. Ancak, bundan sonra basRİLERE LÜZUM KALMAZ. sınıfı F X 3 . adını alıp ögrencı tanın kısa zamanda ve etkili teSaym Dr. Selman R. Kınacı, ye bir yı\ içinde, tıp tahsili bo davisi söz konusu olabilir. 5 Temmuz 1973 tarihli Cumhuri yunca gerekli fizik, kimya v^.biTıbbın kuruluşu kadar eski fayet'te «Yüksek ögretim için bir olojı bilgilerini öğretır. Antak, önemde bulunmaktadır. Lise me bu F. K.B. döneminde, ögrejbci kat bugün dahi değerini yitirmezunu bîhTefce gerîÖhT üniversite lerin lüzumsuz bilgilerle donitıl miş bir Tıp Atasözü de «Hastalere giremeyecegi konusuna deği dığı da inkâr edılemez. Fizikte lık yok hasta var» dır. Bununla nilerek memleketin sosyo . eko okurulan bir Bernouilli denkle insanlann hastalıkları, hastalığın r.omik kayıplarmdan söz edilmek mmi bugün kaç hekimimiz hatır adı ne olursa olsun kendi bünyetedir. Çözüm yolu olarak, «üni lamaktadır? Organik Kimya da sine ve reaksiyonuna göre geçirersitelere yakın merkezlerde, ezberlenen 300 kadar açık formül receği inancı anlatıhnak Istenyüksek öğrenimin ilk iki yilı için den, bir hekimimiz kaç tanesini mektedir. Bir hastalığın gidJşi, öğretim yapacak enstitüler (ko yazabilir? ömekleri çoğaltmak tedavisi ve sonucunun saptanmalejler) açılması» önerilmektedir. mümkün! Maaiesef FKB. döne sında en büyük ağırlık hastanın Ortaya bazı ilkeler de aülmakta, minde, öğrenci bir «lüzumsuz bil bünyesindedir. Hastalık yapan örneğin «Kolejler, üniversiteye gi hamalı» haline gelmekte ve mikroplara bünyelerin davranışı, öğrenci yetiştirmek görevinden sınıfını geçer geçmez bu yükü adaptasyonu ve dokulann reakbaşka. iki yılda geçerli dallarda beyr.inden atmaktadır. O halda siyonları farklıdır. teknisyenlik dıploması verebilme hazırlık sınıflannı islâh etmelı, Aynı kişi ayrı çeşit grip yülidir» denmektedir. neyin faydalı neyin gereksiz ol zünden bir kaç kez hastalansa duğunu ayırd e'meüyiz. önemli her defasmda ayn üâçlann kulBurada, aklımıza takılan bart olan, öğrenciye formüllerı ezberhususlara temas etmek istiyo letmek değil, o formüllere, o ne lanılması gerekebilir. Değişkeni bu kadar çok olan bir problemin ruz: ticelere varan yoiları öğretebil çözümü hekime verilmişür. Her 1 Bu önerilen «enstitü (ko mektir, kısaca, o ilmin ruhunu bünyeye, her reaksiyona, mikrolej)»lere alınacak öğrenciler li aşılayabilmektir. bun her kökenine ve hastalığın seyi bitirmiş olacaklanna göre 3 Sayın Dr. Selman R. Kına her semptorcuna çare bulmak ortaya iki mesele daha çıkmakcı'mn önerdikleri «enstirü»ler iki zorundadır. tadır: yılda geçerli dallarda teknisyenIşte Uâcın şekil ve sayılarını Bildiğimiz kadan ile liselerin İik diploması vereceklerdir. Bu esas görevi ögrenciyi yüksek tah gibi öiplomalan teknik okuliar bu ıki güç fHekim ve Hasta) sile hazırlamaktır. Eğer Saym zaten vermektedir. Önerilen okul tayin edecek ve zorlayacaktır. Bugün sebepleri, şikâyetleri Dr. Selman R. Kınacı'nrn bahset lara yeni atanacak öğretim üyeklinik tablolan iie farklı özellikletikleri «enstitü (kolej)» lere orta leri mevcut okullan takvıye re sahip hastalık sayısı (Antite okul mezunlan alınacaksa o za ederlerse daha pratik ve masrafmorbide) 500 cıvanndadır. Hasman liseler ne 15e yarayacaktır? sız bir çözüm yolu bulunmus talıkların çeşit li bünyelerde, çeOradan diplomalı işsizler mi çı olur. şitli şekillerda ve sikâyetlerde kacaktır? Önerilen enstitüleri 4 Esas prensip «mevcudu görunecegi de tıbbt bir hakikatkurmaktansa mevcut teknik okul ları, sanat okullan, v.b.g., ıslâh muhafaza» etmektir. Gününaüze tir. Demek oluyor ki bu hastalıkedilmeli, geliştirilmelidır: Bu gi dek az da olsa iyi yapılmış pek lann (Antite morbide) 3000 kabi okullar ihtiyaca göre çogaltıl çok şey vardır: O halde, bu ya dar görünüsü olacaktır. Yine übmalıdır. Liselerimizde, teknik pılanlan inkâr ederek «önen» bi bir hakikat te bir hastalığın okullanmızda yetenekli öğretmen adı altında, daha iyi olacağı şüp tek bir ilâçla tedavi edilmeyekıtlığı mevcuttur. Egitim kurum heli olan yenilikler getirmeye lâ ceğidir. örneğin pnömonüı bir larmın adı degişince eğitmenler zum yoktur. Önerilen yenilikler hastaya verilecek antibiotik yadaha mı yetenekli olacaklardır? «mevcudu ihya» amacını gütmeli runda, kalbinl koruyucu. atesı üîerinde etkili, agnlannı gidericl, Bu eğitmenler nereden temin edi dir. lecektir? Üniversite asistaa veya Dr. îsak ABUDARAM öksürüğünü hafifletici ilâçlann da kullanılması gerekecektir. Orbaşasistanlanna ek görev tarzmTaksim Istanbul talama olarak bir hastada 56 çeda bu işi yaptırmak da iyi bir şit ilâç kollamlmasuun gerekeceyol degildir: Bu seviyedeM insanği saptanmıştır. Bugün insan sağlann hedefleri daha liyade aka İlâç Sayısını lığına gerekli önemi veren, bilidemik olmalıdır. Etkileyen Neden me inançlı toplulukiann hekunleri bu sayıda ilâca sahiptir. Şimdi, yenilik getıreceğiz diye İLAÇ ENDÜSTRİSt, GEREKaz da olsa yapılan iyi şeyleri yok Kamuoyunda uyandınlmak ve Lî YENİLİK VE EŞİTLİĞÎ edip yeni baştan denemelere mi SAGLAMAK ZORÜNDADIR. yerlestirilmek istenen sakat bir girişecefiz? Elimizde bir sistem propagandanın tersine olarak bu mevcuttur. Bu sistemle bir yere însanlık tarihi kadar eski olan güç ve tıbbî gerekleri lyi kovalakadar gelmişiz. Sistemden iyi ne cHasta insanın tedavisi» o gün yan ilâç endüstrisi gerekli yenilikleri ve çeşitlenmeleri sağlamak zorunluğundadır. İnsan ıstıraplannın giderilmesl, hastalıklannın tedavisi görevlerin en mutlu vs zorunlusudur. Hastalar birbirinin aynı olsalar dani, bir insan olan hekimlerin de tek bir fcatrp nalinde âavranışlanm istemek, beklemek mümkün değildir. Mem leket sağlığı ve tababetin hizmetinde bulunan ilâç yapuncılanntn bu isteklerl karşılama eabasında olmalan doğaldır. Hekim istedikçe, kullandıkça ilâçlar yapılacak T.K:İ, GARPÜNYİTLERİİŞLETMESİ ve çoğaltılacaktır. İlâcın çokluğu başKa Ürünler gibi israfı gerekMÜESSESESİ MÜDÜRLÜĞÜNDEN tirmez. Hekim eerektigi kadar ilâç yazacak, hasta yeterl kadar TAVŞANLI kulianacaktır. Aynı aktif madde• ı bir kaç firma tarafırrian yapılmış ilâçlann MrKaçınm bir Müessesemiz Merkes ve Tunçbilek, Soma, Seyitömer hasta üzerinde kullanîlabilinecebölgelerinde istihdaın edilmek Uzere: askerliğinl yapmış, gini, israf edileceğinl ve dolayi35 yaşım geçmemiş Lise, Ticaret Lisesi T« Erkek Sanat siyle memleket ekonomislni kötu En«titüsü merunu erkpk elemanlar aranmalrtadır. yönden etkileyeceğini düşünmek t$e alınmast uygun görülenlere B57/Î327 sayilı kantma kötü maksath ham bir nayaldir. sfire girebileceklerl derece/kademe uzerirsden aylık Bdene^ m tersine yeni bir llâan imacektir. lâtçısı bir flrma tlâcını cıkarmadan evvel bu girişiminin memleîsteklilerin durumlannı mufassal jekilde yazacakian ket ve kendi ekonomlsini nasıl rlilekçelerine 2 adet fotoğraflan Ue ntifus cüzdan örneketkileyeceğini hesaplamak zorunlerini ekliyerek 10.8.1973 tarihine fcadar Tavsanh'da budadır. Hiç bir firma eczane vitlunan Müessesemia Müdürliiğüne m'lrarsatiaı rlcs niurinlerinl süslemek amacı İle İlâç nur. (Basıa: 19917 5973) yapmaz. A ı k t ı k açık alınla on yılda her savastan» diyebilmistik 1 onuncu yılda. Gerçekti de ondan... On yılda nice niTT ce savastan açık alınla çıkmıştı Turk ulusu. Şimdl ellirci yıldayız, «her savastan açık alınla çıktık» demek yürekliliği kimde var? Utancı var yalnız, hep yenik düşmenin, hep yalanlara kanmanın, hep aldatılmanın, hep genlere, bataklara saplanmanın... «Az zamanda çok ve büyük işler j^ptık» diyordu Atatürk 29 ekim 1933 günü. «Fakat yaptıklarımızı asla kâfi göremeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük içler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz.» Bir on yıl daha geçecekti, bir on y;l daha, bir oa yıl, bir on yıl daha, derken ellinci yıla gelecektik. «Daha büyük işler. i gerçekleştirecektik. Uygarlıkta, teknikte, kültürde Avrupa ülkelerine eş bir düzeye ulaşacakttk. Okumasız yazmasız insan bırakmayacaktık. Yolsuz, ışıksız köy... «Geçen zamana nispetle daha çok çalışacağız» ilkesini uygulayacaktık. Clusa! gelir payını yükseltecektik. Ellinci yılda Atatürk'ün özlediği Büyük Türkiye'yi yaratacaktık... Nerde o düş, nerde şimdiki gerçek? Bir, Onuncu Yıl Marşını okuyun, dinleyin, bir de her akşam TRT'nin yaydığı Ellinci Yıl Marsını! Aradaki ayrım yeter birçok şeyi gösterroeye. Bir içtenlik vardır Çamlıberie Çağ!ar':n ortaklasa yazdığı o dizelerda, bir inanç, bir devrim savaşçılığı... Bir de okuyun Ellinci Yıl Mar?ı'nın sözlerini: «Yıllan bir çığ gibi asarak hafta hafta Koşuyoruz durmadan kadın erkek bir safta Elimizde meşale, ilke ilke Atatürk Işıklara donattık ülkeyi her tarafta.» Nerd"e gerçek. nerde inanç, nerde içtenlik?.. Bir kere hiç bir şiir güzelliği taşımıyor bu dizeler. Dize bile değil, gelişigüzel yanyana getirilmiş beylik kalıplar! Yılları hafta hafta aşmak ne demek? Gün gün nlye değil, dakıka dakika, ay ay niye degil? Hafta'yla safta'yı kafiye düjürmekten başka bir nıyet yok! Kadın erkek bir safta koşuyor musuz! Nereye koşuyoruz? Yurt dışma, el kapılarında hizmet etmeye! İş Bulma Kurumunda kuyruga girmeye koşuyoruı! Bir de üçkâğıtçı poütikacılann elinde gerilere doğru!.. Işıklarla cfonatmısız ülkeyi! Alın size bir gazete haberi: «Samsun ilinin 880 köyünden yalnıı 12'sinde elektrik var. Antalya'nın 595 köyü elekrriksiz, 711 köyü susuz.» Nerde o ışm? Xe elektrik ısığı, ne bilgi, kültür, devrim ısığı? Nur tekkelerinin yaydığı karanlık. ışık sayıhyorsa, o baska! Bir de büyük yalan: Elimizdeki meşalede ilke ilke Ataturk varmış! Hangi ilkeleri uygnlanıyor Mustafa Kemal'in? Bir tanesini gösterin yeter. Ama söylemediği. yazmadığı ne kadar uyduruk şey varsa hepsi gerçek diye yutturulmak isteniyor. Taklit el yazılarıyla, yalan tanıklarla... ö t e yandan Bursa konuşmasını dinleyenler. tfuyanlar, tanık olanlar daha yaşarken, kalkıp Bu «öylev Stalin'indir» diyenler el üstünrfe tutuluyor, yetki koltuklarına oturuyor! «Atamızın izinde koşuyoruz kol kola» demiş şair bu marşta. Koşmayı pek seviyor arkadaş! Yalnız yönü belli degil. Nereye. hangi yana, hangi ükelerin izinde? Kemalist devrimler bırakıldı 1938'lerde! Nerdeyse tanmmaz oldu Atatürk ilkeleri dediğimiz düşünceler; Atatürk'ün ulusa tanıdığı kültür özgürlügü tüm ortadan kalktı kalkacak. 1933lerde «fikir suçu» diye bir suç var mıydı? Nâzım Hikmefin şiirleri açıkça yayımlanır satıhrdı, çevirilerl komühizmin faşlzroin ne olduğunu okuyup anlamak mümkündü. ayıp degildi, suç değildi. O yılların bibliyografya dergılerinde «Marksist Literatür» bölümü bile vardır. Fikir suçu diye bir şey akla dahi gelmezdi. Eüinci Yıl Marşı'nı yazan sair arkadas ne der buna? «Atatürk'ün çizdiği çağda? uygarlık yolu» dı?ef=ini ya?mak yetrr.ez. o çağdas uygarlık yolunun önüne diküen engellerle de savasmalı, o yolu yozlastırmamah... Bir okuyun Onuncu Yıl Marşı'nı, bir de Ellinci Yıl Marşı'nı. Birinin içtenliği, ötekjnin içtecsizliği batıyor gözlere. «Örnek olsun cihana devletim, düzenliğim» demîş bîr de şairimiz! Bugünkü halimizle kimseye örnek olacak gibi değıliz. Hele bu çeşit marşlarla... « BAŞARISIZ ÖĞRENCİ, BAŞARILININ HAKKINI YİYOR HAZIRLIK SINIFLARINI İSLAH ETMELİ BİR HASTA, TEKBİR İLÂÇLA TEDAVİ EDİLEMEZ 1 Okuyucu Mektupları Üniversite giris sınavı ve dersaneler Ünîversiteye giris sınav «orulannın «tıVdtJı hakkmrt»>1 söylentileri günü gününe basından izliyorum. Henüz hukukl bir netice gerçekieşmediğınden; nerna'ipı 011 «an>»*.tt* rulunmak yersirdir. Olayla beraber, Dasın cüm dershatieiere ve dershanecilıfce nöcum etmektedir. Bir der^janenıt usulsüz. kanunsuz natt» anlSnsırcs dav ranması Dütün d«^hanelere teş En korkunç mil ediunemelictir Kodret Bay ban olayının bütün oartamenImtihan torulan satıhyor, terlere mıJ edaemiyecegi «ıbı milyonlar dönüyor. Bu yetmiTek teselümız. savır basının yormuş gibi, sayın üntihan ko» oıayı ciddiyetle eıe aunasıdır. misyonu üyeleri, güya hepsi tıDershaneıer. öRreiaro ım«in patıp aynı degilmij rerekçesiyr.zlığından aoğ/nustur Sınıflar le bütün çirkinliSi ile «ırıttn, 70'er kişüik oıoufcca Ankara'hatta belgelenmi» bir (rerçegl ds bile lise son sınıfmrm cebir örtbas etmeve çahsıvnr Bu hizoersleri «tatver avukvtlar tara metler kime. kimlereî fından vürütülfîtikce Türkıye'de herkesin ögretmenlıfe vapabi Gün oluyor. Sayın Basbakan lecegi kanaatı oü.riım sürdtilcçe, bu ülkecfe iltimas. rüşvet volctershaneler (ründer, eüne ço suzluk oimadıŞım sfivlıivor Ne pslacak nahoş hadıselere sahne gariptir kl, serçeg) «ırnın her Olacaktır. gün ispatladığı eibl bugün en Sorun. bir ya aa Dirk8Ç ders korkunç sekilde ortaya Itoyuhane için oütün ctershanelen zan yor. altında oırasm&ua cözümıeneTürkiye tçln, eençl'k tçin «u mez. Nedenlerinlo arastınlması utanç levhasına yine «ırt dögerekir. Bir darshane müdürü olarak nülüp böyle blr geyin olmadıolayı nefretle kınıyoruın. Say fiını, olamayacaSını iddıa etmek., bilmem ki^ gılanmla. İTÜ 3. Smıf öjrencisi Nevzat YILD1RIM Temel Uershane Müdürfl Içcebeci Kem Ankara sok. No: 14 ANKARA Tel: 19 18 S B Çogullamak.. m GEZİCİ SATIŞ ELEMANLARI ARANIYOR 1 Anadolu'da dairni seyahat edebiiecek genç ve di.namik 2 Askerlikle ilişkisi bulunmayan 3 Asgâri Lise mezunu Taliplerin bir resim ve şahısları hakkında mufassal bilgiyi kendi el yazılan ile "GE2İCİ" rumuzu altında P. K. 89ISTANBUL adresine göndermeleri. NOT: Müracaatlar gizli tutulacaktır. ll&neıiık: 30575988 Lise, Ticaret Lisesi ve Erkek Sanat Enstitüsü Mezunu Elemanlar Aranmaktadır Sınav konusunun peşini bırakmamalı Gazetenizln öniversite giriş sınavlannda gösterdiği titiîligin devammı bekleriz Hir?:z!ara 8dül veren düsüncpye karşı kswganızda başan dilerim Ancak, birler eibi. binlerle voksul 6ârenci velileri bu tşin Desini bırakmıvaca5ıni7dan ümitliyiz Bin bir Fiicl"ıkV lfseyi bitirtebilditimiz cofu?ıımu7im tüm ümidinl bir anrîa yok edecek höyle çirkln daıranışları şiddetle kmıvonız. Ötpden beri eiddiyeti ilf> tanv dığım ve oVııyucusu olduŞıım CumhiTrıvet Garetesine eüvenim 'm ve sonsıiTdur. Bizlerle beraber olmanırdan d'ivdtıŞiim ««. vinçl» ssrefen'7p v« emekçileripp b»«snlar dilerim. Sav'lonmla. Ifl 71073 Bir Velf Hüseyin Hatfhogln Vfkfer Knyfl Tavas DENtZLİ Onlverslt* glrl* «ınavj torulannıo satıldıgı apaçık görülmek tedir. Sınav Komuvoou Baskanı Sayın Gürtao beye »oruyorum: Blr eve giren hırsu, mobllva takımlanndan valmı blr masayı almıştır Bu e* uhibi hırsızı vakaladıgınds «Vok efendim ev esvsnızrfan valnır bir masavi slmıstım DUfer ejvalannı» evlnt?rtedir> irtdiasmda bulunan hırsıza nasıl blr muample vapılırî Sayın hukukçular. ne dertii7 Bahaltln AUANA Satıldı. Gazetenizin noterce tasdlk e t HrdiSi sorularl» bffe Imtihanda sortılan sorular aranr.d« hie bir fark volcfur Msııle«#f »orular martrtt menfsat fesrsılıffmd'a «atılmıstır Gerçekfen bu dev let sahlpsiz ml? Blr Sftrene' Topkapı TÜRK DONANMA VAKRNA yapılacak her türlü bağış ŞANLI DONANMAMIZI GÜÇLENDİRECEKTİR Seracettin ŞALVARLIOĞLD Etllk ANKARA Dr. Meldn ALPAT ÎSTANBUL