Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CÜMHURÎYET 11 Temmuz 1973 ürkiye Cumhuriyetl Anayasası, Uyuşmazlık Mahkemesine yüksek mahkemeler arasında yer vermek suretiyle özel bir önem göstermiş ve kuruluşumı 142. maddesinde düzenlemiştir. Bu düzenleme şöyledir: «IV. Uyusmazlık Mahkemesl: Madde 142 Uyuşmazlık Mahkemesl, arîll, Idarl ve askeri yargı mercilert arasındaki görev ve hüküm uyusmazlıklarını kesin olarak çözümlemsye yetkilidir. Uyuşmazlık Mahkemesinin kunıluş ve işleyişi kanunia düzenlenir. Bu mahkemenin Başkanlığını, Anayasa Mahkemesinee kendi asıl veya yedeic üyeleri arasmdan görevlendirilen bir tiy» yapar. Hemen belirtmek gerekir ki, Anayasa'nm geçici 7. maddesinin son cümlesinde; «Bu Anayasa i!e kurulması emredilen diğer kanunlar da en geç iki yıl içinde çıkarılır» buyruğu yer aldığı halde, aradan geçen on bir yıl sonra Bakanlar Kurulunun aldığı 2.10.1872 günlü kararla 7.10.1972 güııünde Millet Meclisi Başkanlıgına sunulabilmiş olan ta?an, İçişleri Komisyonunda 23.10.1973, MiLLl Savunma Komisyonunda 19.6.1973, Adalet Komisyonu ile Bütçe ve Plân Komisyonunda da 21.6.1973 tarihlerinde görüşmesi tamamlanarak Genel Kıxrulda öncelik ve ivedilikle görüşülmesi yapılmafc kaydıyle MiUet Meclisi Başkanlıgına intikal ettirilmişti. Kanunlaşma olanağı bulamayan (kadük olan) bu tasanda noksan bulduğumuz yönler şunlardır: Tasannın getirdiği hllkümler hakkmda doğru blr" değerlendirme yapılabilmesi için, 4788 Sayılı Kanunla kurulmuş olan Uyuşmazlık Mahkemesi'nin kendjsinden bekleneni verebilmiş olup olmadığının, bu kurulus baçanll olamamış ise bunun nedenlerinin ve etkenlerinin araştırılarak ta«annın bunları giderecek tedbirleri aiıp almadığırnn saptanması gerekmektedir. 1 4788 Sayılı Uvuşmazlık Mahkemesi Kuruîması Hakkındaki Kanun miistakil ve sürekll bir kalem ve raportörlük örgütü kurmamış; raportörlük işleri Kanunun 22. maddeti hükmü uyarınca yürütültnüştür. Bunun taşıdığı anlam şu olmuştur: Baportörler, kendi kanunlannın yüklediğl görevleri yerine getirdikten sonra vakit bulmuşlarsa yahut mesai saati dışında zaman ayırabilmişlerse Uyuşmazlık Mahkemesine ait dosyalan incelemlşler ve düzenleyebildikleri raporları mahkemeye sunmak durumunda kalmışlardır. Hemen belirtmek gerekir ki bu çaüşma tara verimli olmamış ve Uyuşmazlık Mahkemesi aleyhine sonuç doğurmuştur. Çünkü raportör mesleğinde Yargıtay ve Danıştayda yükselebilmesi Jçin kendjsinden istenilen işi incelemek ve sonuçlandırmak durumunda bırakılmış olduğundan Uyuşmazlık Mahkemesindekl görevine ayıracak vakti de bulamamıştır. Halen Uyuşmazlık Mahkemesinde 600 clvannda Uyuşmazlık dosyas: vardır. Şu anda da ancak 3 raportör tarafından inceleme görevlniıı yerine getirilmekte olması ve incelenip raporu düzenlenerek üyuşmazlık Mahkemesi kalemine verilmis bulunan dosya adedinin ise sadece 12 bulunması 4788 Sayılı Kanunla konulan sistemin sakatlığını ve Mahkemeyi çalışmaktan engellediğini başka T (Haylar ve görüşler Uyuşmazlık Mahkemesi Ahmet H. Boyacıoğlu Anayasa Mahkemesi üyesl ve Uyusmazlık Mahkemesi Başkam. hukuk uyuşmazlığınm altından kalkamamıs ve 600 dava birikmesine yol açmış olan bir kuruluştan, niteligi aynı olan bu tasan düzenlemesiyle ve ayrina görev alanı genişletilerek iş yapmasını beklemek. mahkeme kapılarında işlerinin çabuklukla görüleceği umudu ile bekleşen vatandasların bu suretlp dertlerine çare bulunuldugunu düşünmek sadece bir hayaldir. Bundan dolan Uyuşmazlık Mahkemesi İçin rr.Ustakil bir ka'.em örgütü kurmak ve bu mahkeme emrine en az sekiz raportör vermek zorunluğu vardır. UrtıguüYda Neler Oluyor? ruguay Güney Amerika'nın en kiiçük ülkesidir. Arjantinle Brezilya arasındadır, ve büyük komşularından gelen etkilerin bastncı altındadır. Ispanya egemenliğine karşı 1828'de bagımsızlığını ilân eden Uruguay'da o zamanlar çok az kişi yaşıyordu. 1860'ta 230 bin nüfıısa sahip bu küçük ülkeye 19 uncu yüzyıl boyunca Avrupa göçmenleri akın ettiler. Şimdi 3 müyon dolaylanna jükselen nüfusun 200 bini tanmda, 250 bini sanayide çalışmaktadır. 400 binl aşkın memur çalışanlar kesiminde en büvük ağırlığı yaratmaktadır. Daha çok tarıra ürünlerine dayalı bir ekonomiye sahiptir. Ülkenin en eski ve temel partisi, Renkli Parti ve muhalefet partisi Beyaz Partidir. Bunlar Koloradoslarla Blancoslar tllkeyi nöbetleşe ve ortaklasa yönetirler. Komünist Partisi 1910'dan önce kunılmuş ve 1919'da komünlst enternasyonale bir süre katılmıştır. U Sekreterlik 4 Hiçbir yüksek mahkeme başkam o mahkemenin sekreterlik isi ile görevlendirilmis de* ğildir. Oysa kanuniasan tasan. açıkça Ifade etme mekle beraber. bu işin de Başkan tarafmdan yerine getirilmesini öneren bir düzenleme içindedlr. Uyuşmazlık Mahkemesi Baskarunın asıl görevi Anaya«a Mahkemesi tiyeliğidir ve bu göreve devam etmek zorunluğundadır. Anayasa Mahke» mesi üyeliği ile Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanl'gının geregi pibi yerine getirilebilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesinde bir sekreterliğin kurulması ve Baskanın yönetim ve Ho^Ptim işlemlerini onun aracıhğı ile yerine »>»si gereklidir. 5 Uyuşmazlık Mahkemesinin kunıluş maksadı, yırgı sistemleri arasında ortaya çıkan görev ve "hüküm uyuşmazlıkJannı kesin olarak çözüme baglamak suretiyle hukuM lstikran sağlamaktır. Hizmetin yöneldigi bu amaç, Uyuşmazlık Mahkemesinde görev alacak hâkimlerin Uyuşmazlık Mahkerresinin görev alanına giren konularda uzmanla^mıs olmalarmı zorunlu kılar. Bu Itibarla hukuk dalında urmanlaşmıs hâkimlere ceza anlasmaeUklannı veya ceza alanında ihtisaslasmı; hâkimlere de hukuk ihtilâflanm çözdürmekten bir yarar heklenemez. Oy?a kadük oîan tasannın ikinci maddesi, bünyesinde taşıdığı çelişkiden baska koıraya yeterince egilememiş: belkl de eski kanunun tesirinde ka'arak amaca ters düşen bir düzenleme İçine girmiştir. Bu Itibarla üyusmazlık Mahkemesinin uzman hâkimlere yer verecek biçimdc teşkiline, örneğin bu mahkemenin uzmanlaşmış hâkimlerden oluşan hukuk ve ceza bölümleri ile ilke kararlannm alınması eereken hallerde her Ikl bölümün birlikte oluşturacagı Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu olarak kurulmasında kesin zorunluluk vardır 6 Red ve çekinme lstekleri yönünden kanuna İşin 6zelliği v e önemi İle ilgili olarak bagımsıs hükümler eklenmeli. Ömefin 44 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri hakkındaki kanunun 44 ve 46. maddelerinde> ki hükümlere benzer sekilde mahkemenin tor>!< • fflssmm veya Başkanm görev yapmasını engelleyen red ve çekinme istemlerinin dinlenmeyeceti beUrtUmelidir. 7 Nıhayet Oyuşmazlık Mahkemesi teşkilAtı ile gorevinin angarya bir iş oldugu düsüncesi kesin olarak ortadan kaldınlmah emsali kanunlarda oldugu gibi kadro, personel ve mall hükümler sevkedilmelidir. belge aranmasıru jrereTrtirmeyecek bir biçimde açıklamaya yeterlidir. 2 Tasarı bu Konuda bır değışiklik getimıemekte, aynı sakıncalı sistemi, bu defa işi Anayasa Mahkemesi raportörleri ile kaiem teşkilâtma yükletmek suretiyle devam ettirmektedir. Kanua hükümleri ile Uyuşmazlık Mahkemesinin görev alanı genişletildiği, devamlı ve sürekli kalem ve raportörlülc örgütü kurulmasından ds kaçınıldığı için, Uyuşmazlık Mahkemesinin bundan sonra daha güç durumlara düşeceğini, işleri zamanında karara bağlayamayacağını ve böylece esasen birikmiş isin çığ gibi artacağmı şimdiden soylemek bir kehanet sayılmamalıdır. Bağımsız Kalem ve Raportörlük '•3 Öte yandan Anayasa, Anayasa Mahkeme«inin görevini bizzat kendisi tayin etmiş oldugu Için bu mahkemeye yasa il» başka bir görey TBTme olanağ da yoktur. Anayasa'nın 223.1911 gilnlil 1488 sayılı yasa ile dağişik 145. maddesinin son fıkrasında yer alan «Anayasa Mahkemesi x üyeleri, resrr.l veya ; e l hiçbir görev alamazlar» yolundaki ilke de Anayasa'nm temel öğeleri yör.ünden ele alındiğmda bu yasağın sadece üyeleri hedef alrpadığı aynı zamanda Mahkemeyi de istihdaf ettigi görülür. Mahkeme kuruluşu kavramı; Hâklmler, yardımcı teşkilât ve kalera örgütünü birlikte ifado ettigi cihetle, bir mahkemenin kalemine ve raportörlerine görevleri dışındaki bir takım yükümler yüklemekle o mahkemeye doğrudan doğruya görev vermek es anlamlıdır. Şu hususu da kesinlikle belirtmek gerekir ki, kanunun gerekçesinde istatistiksel hiç bir bilgiye dayanmadan «Uyuşmazlık Mahkemesi, Anayasa Mahkemesinde kurulduğuna g'ire, çahşmalann Mahkeme Başkam ile dalml temas halinde bulunan bir kadro ile yürütülmesi zanırldir. Bu zorunluluklar ve şimdiye kadar uyuşmazhkların çözülmesi konusunda Cyujrnazlık Mahkemesine ve Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gelen iş miktan gözönünde tutularak, silrekli bir raportör kadrosu kurulmasına lüzum görülmemiştir. Aynı sebeple uyuşmazlık Mahkemesinin yazı işlerinin Anayasa Mahkemesince görülmesi uygun görülmüştür» yolunda yapılan açıklamanın hakikatle hiçbir ilgisl de yoktur. Şöyle ki: a) 1.1.1973 gününden 13.6.1973 gününe kadar Uyuşmazlık Mahkemesine gelerek esas defterine kaydı yapılan görev ve hüküm uyuşmazlığınm sap s ı 380'dir. Bu tempoya göre bu yıl içinde bu Mahkemeye geleeek ijin 600 civannda olacagı tahmin edilmektedir. b) Halen Uyuşmazlık Mahkemesinde 1969 yıh dahil olmak üzere 600 ele alınmış diva dosyası vardır ve bunlar yalnız hukuk uyuşmazlıgı olarak oluşmuştur. c) Kanunun gerekçesinde <ie açıklandığı üz«re, uygulanmakta olan 4788 Sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi kurulması hakkındaki kanun jrürürlüğe konulduğu 1945 yılmda, asker kişilere s i t ldart davalar Askerl Yargıtayda çözümlenmekte oldugundan uyuşmazlık söz konusu idl. Sonradan bu görev Danıştay'a verilmiş bulundugundan bir ujuşmazlık ç ı i m a olasılıgı da kalmamıstı. Sonradan Anayasa'nın 140. maddesinde 22.9.1971 günltt 1488 Sayılı Yasa ile yapılan defcişiklikle tasker klşilerle ilgili idarl eylem ve işlemlerin yargı denetimi Asker! Yüksek îdare Mahkernesinde yapılır» ilkesi öngörülmüç ve bu konuda gereklî yasa yürürlüğe konularak Askerl Yüksek îdare Mahkemesi kurulmuştur. Yetkililerin ifadelerine göre Danıştay üe btl Yüksek Mahkeme arasında uyuşmazlıklann ba»gösteıdiği anlaşılmakta ise de müessesenin yenl olması bakırrundan çıkacak anlaşmazlığın miktan hakkında ?imdiden bir tahminde bulunma olanağı yoktur. ç> Tasan, halen Yargıtay Ce*a Oenel Kurulunda 1684 Sayılı Kanuna göre çözümlenmekte olan anlaşmazlıklann büyük bir kısmını U>TISmazlık Mahkemesinin görevi içine almaktadır. d) Bundan başka kanun, uyuşmazlık çıkarm ı konusunda kolayhk sağlaj'an birtakım yenllikler getirmiş, Uyuşmazlık Mahkemesinin kalem, tebligat ve yazı işlemlerini lsin niteliğl gereği olarak hatın sayılır bir ölçüde «rtırmıştır. Bütün bu açıklamalardan sonra kurulmak istenilen bu mahkemeye en iyimser tahminlerle yılda yaklasık olarak bin uyusmazhğın gelmesi olagan sayılmalıdır. Bu miktar bile çok önemli bir görevi yerine getirmekle vükümHl olan bu mahkemeye bağımsız kalem ve raportörlük teşkilâtı kurmavi gerektirir ölçü ve riteliktedir. 4718 Sayılı Kanunun 22. maddesinin bağımsıı nportörlük teşkilâtı kurmamış olması yüzünden Güney Amerika'daki çoğu ülke gib! sanaîileşmeyl bir Hirlü gerçeklestirememiş Urusuay'da 1960lardan sonra şehir gerillası ba=;ladı. Güney Amerika'nuı en eski gerilla örgütü Tupamarosiar başlangıçta başanlı eylemlere giriştiler. îk! büyük partinin ve pa«if solun dışmda bir etken olarak ortaya çıkan Tupamaroslara karşı en sonunda ordu yardıma çağnldı. Çünkü polis kuvveti, şehir gerillası karşısında etkisiz kalıyordu. 1972 yılmda başlayan ordu hareketl Oç ay İçinde şehir gerillasım ezdi. Liderlerini öldürdü veya tutukladı. Gizli örsüt üyelerini hapse attı. Üç ayda 2228 tutuklu asker! mahkeme karşısma çıkanldı. 321 kaçak izleniyor. Ne var ki Tupamaros'lan ezmek için görevlenHlrilen ordu, böylece politikamn ortasına itildi. Askerler ülkenin sorunlanyle karşı karşıya peldiler. Sanık Tupamaros'lardan sosyal konulan ve politikacılann durumlannı SJrendiler. Ordu'da iki akım vardı. Birisi Brezilya ve Bolivya paralelinde sağcı akım: ikincişi Peru ve Şili yönelişinde soia açık akım. Bu iki kanat, olaylann gidisinde zaman zaman etkilerini duyurdu. Askerler artık politikayl bırakmak lstemiyorlardı. Ordunun isteğiyle Hükümet, yedi kere olağanüstü yetkller İçin Parlamentodan onav isted! ve aldı. Parlamento başlanjıçta silahlı kuvvetleri alkışlarken, eelismeler karşısında kaygıya düşmüştü. Askerler bir yandan bazı pslitikacıları suçlarken bir vandan «iç banş» ı veniden kurmak İçin baskı kanunlannın çıkarılmasını isteHiler. Gerçekte Uruguay ordusunun milli savunma yeteneği yoktu. Son olarak Arjantmle arastnda çıkan bir sınır anlaşmazlığmda utanç verid bir tutum ve davranış içinde kalmıştı. Savunmaja giden harcamalar milll bütçenin yüzde 25'inl aşıyordu. Subaylann maaşlan büyük ölçüde artınlmıştı." Hiçbir sivil kesimin yararlanmadığı ölçülerde emeklilik ve konut yardımlan alıyorlardı. General olmak için gerekll koşullar degiştirilmiş, iş kumanda kurulunun seçimine bağlanmıştı. Şehir gerillacılığı nedeniyle tutuklanan sanıklara ağır lşkenceler uygulanıyor, bu tutum so! muhalefetçe kınanıyordu. Solun sözcüsU parlamentoda Bu ahlâksızlıktır, hınç almaktir.. diyordu. Ordu içindeki reformcu eğilim 1972'den sonra bir ağır basar eibi olmuş, şu sloganlar ortaya atılmıştı: an ÇÜRÜDÜKÇE KOKÜYOR... OKTAY AKBAL Evet Hayır TÜRKÇE'DEKI GELİŞMELER $ Kur'an Dill Arapça: Dilimizin benligine kavuşması hareketine karşı çıkanlann s a . yısı, gerçekte, sanıldığmdan azdır. Bunlardan kiminin bu dav ranışa kimi zaman oayanak yap mak istedikleri gerekçelerden bl ri, Osmanh diline sızıp yerleşmis Arapçanın, her halde Kur*anın onunla ifade edilişinden ö türü, Tannnın diü oldugu iddi» sıdır. Bu görüş doğru dıye b e nimsendi ml. o zaman, Türkçe'yi elden geldiğince Arapça'nın basmcından s.yırmsnm kutsal bellenm:ş dokunu^nazlan sanki inciteceği kolayca soylenebilir. Oysa, bu anlayış ve anlatış, Müs lümanlarca da hak dini kabul edilen Museviliğin Scriat kitabı ve Kur'an'dan yaklasık 2200. İn cil'den 1500 yıl aaha eski olan Tevrat'ın dıli için de pekalâ ve belki öncelikle geçerU görulebilecektir. Her şeye gücü yeten Tannyj yalnızca bir dilin tekeline bağlamağa kalkmak dince yerinde bir davranış sayılabilir mi? Bu ışık altında düşünülürse, 1932 yılı Kadır gecesinde (30 Ocak) Ayasofya Camiinde Kur"an'm Türkçe olarak Uk kea dinlenilmesinden sonra, yaklaşık 18 yıl boyunca mlnarelerden beş vakit Türkçesı duyulan ezanın, 1950'de bir dönüş yapüarak yeniden Arapça okunmağa başlanması, demokrası tutkunu geçinen bir kısım Dolitikacılanmızın elinde, konunun oy avcıhğında pek ışe yarıyan. kullanışlı bir avadanlık gibi sömürüldüğünü, gösterir. 9 Söz Dağarcığınm Küçülmesi thtimali: özleştirmecilerin Turk köklü sanarak beğenip önerdikleri kimi sözcüklerin, yabancı dillerden geldiğini ileri sürenler vardır. Bu görüşü bir bakıma yansıtan örneklere, az da olsa, rasgelinmektedir. Amaç, temel, tüm, kez gibi. Uygulamada kimi zaman, arıtma uğruna, dil dağarcığını daraltacak yatkmhklar da göze çarpmaktadır. Türk Dil Kurumu'nun yapıtı Türkçe Söılük'te «bölüm»; matematikteki «harieikısmet», askerlikteki ctaksimi kuva» karşıhğıdır. Tabiat bilgisindeki «sınıf, takım, familya, cins, tür, çeşit ve birey» de, «bolüm» lerdir. Kitap metninin parçalannı adlandıran «fasıl» ya da «bap» karşılığı olarak da, yine, • hölüm» den yararlananlar vardır. Yetmiyormuş gibi, «bölüm» ü, kimimiz «kısım» karşılığı da kullanıyoru7. Böyle olunca, O'manlı diünde o dörtbeş avrı kavramın her birine özgü bir sözcük varken. şimdi bunlann tfimünü tek sö^cükle ifade etmeki». daîarcıgımızı zenginleştirdigimizi söylemek mümkün değildir. îktisadî dumm temelinden bozuktur. sosyal dunım kötüdür. UlusaİJ ekonomiyi sömüren, halkm emeğine ve ürününe el atanlar; ahlâk. idare ve siyasette çürümeye yol «çmaktadırlar. Reformlar yapümahdır. Askerlerin bir kanadmdan yükselen bu ses, bir ara «olculann tutumunu etküemişti. Ama olaylann gelişmesi kar•ısında bu etki silindi. Silâhh Kuvvetlerdeki ilerici kesimin «esini kesecek gelişmeler oldu. Parlamentoda muhalefet partisi lideri askerlerin politikadan çekilmesini istiyordü. ,Parlamenlo içinde bu muhalefet bü>üyor, devlet başkanı ve hükümet azınlıkta kalıyordu. Bir hafta kadar önce Devlet Baskanı Bordaberry, orduya dayanarak parlamento>Ti fesbetti Işçi sendikalan askerlerce işgal edildi. Olrullar ve bazı gazeteler kapafıldı. tşçi sendikalan ülkede genel grev Uân ettiler, Öğrenciler, kapatılan gazeteler yerine baskentte bildiriler dağıtıyorlardı. Radyolar sürekli olarak uyarmalar yapıyor, Devlet Başkanı ücretlere zam yaparak ve vaadlerde bulunarak isçileri»is.başına getireceğini ıımuyoxdu Sendika liderleri tutuklanıjıs, yüzlercej kiji h ü «Insanlann elleri gözleri kalpleri kokuyor Duygulan, düşünceleri, gözleri, elleri kokuyor Yazdıklan okuduklan kolcuyor Çürüdükço kokuyor Kitaplar, dergüer. afişler, mektuplar kokuyor Dostluklar, aşklar, arkadaşlıklar kokuyor Havalandınlmanuş odalar kokuyor Havalandınlmıs odalar kokuyor Sofalar, evler, apartımanlar kokuyor Mahalleler, şehirler, memleketler, kıtalar kokuyor Çürüdükçe kokuyor Duymuyor musunuz kokuyor Kokuyor kokuyor kokuyor kokuyor.» Melih Cevdet Anday'm «Çiirük» şiirini arayıp buldum. Bir kokudan kurtulmak için ne yapmalı, o kokunun üstüne gitmeli, nerden geliyor, nasıl çıkıyor, önlemenin, durdurmanın çaresi nedir, bilmeli, anlamah... Kolonya serpmekle dört yana, pencereyi azıcık açmakla, yelpazelenmekle, burnunu tıkamakla olmaz! Geçmez o koku, büsbütün yaygınlasır, koyulasır, ağırlaşır, iyice yerleşir insanların içine. tÇürüdükçe kokuyor». Nedir o çürüyen? Bir tek şey mlî Bir çok şey mi? Yığüı yığın çürüyen şey var çevremizde. Kokular fışkıran çürüklerle dolu her yan. En ağırı kokulann, çürüklerin, toplumun çürümesi, toplumun ağır kokular yaymaya başlaması. Evet, toplumda bir çüriime var. Nereye baksanız, orda. Neyi aklınıza getirseniz, orda. Açsanız gazeteyi baş sayfaya kurulmus. Sokağa çıksanız gözünüzün önünde. İşinize gelseniz kapının ardında. Evde, sokakta, yatakta... Yüz elli bin genç üniversiteye giriş sınavma giriyor. Toplanıyor kapı önlerinde, bahçelerde, ellerinde kitaplar notlar. Üniversitelerde en çok kırk bin kişiye yer var, ne olacak öyleyse? En iyiler, en başanlılar geçecek o dar kapıdan. Yüz on bini dışarda kalmaya mahkum. Öyle bir yanş ki bu, güzel degil, doğru değil. Yanlış bir yanş. Yanş bile değil. Biri başlıyor yarışa otomobille, hatta uçakla, öteki yaya kalkıp geliyor bilmem nerelerden. Olur mu böyle yanş? Özel derslerle, öğretmenlerle, kitaplarla beslenmiş gençlerle, yoksunluk yoksulluk, binbir dert içinde ögrenim görmüş gençler eşit koşullarla nasıl yarışırlar? Bir çürük kokusu burda başhyor önce... Sonra sürüp gidiyor o koku: paran varsa okuyabilirsin ancak, ^üksek öğrenim paralıdır, istediği kadar 61 Anayasa'sı öğrenimin eşitliğinden, parasız oluşundan söz etsin. Geçti o günler, o halkçıhk anlayışı. Şimdi söz paranın, paralınm. Paran varsa okursun. Paran varsa milletvekili adayı olursun. Paran varsa yasarsın. Paran varsa ölmezsin. Paran varsa yurttaş sayılırsın. Peki yoksa? Yoksa eşitlik var. özel girişim var, âtıl jasama, savaş, diren, sen de kazan, yolunu bul, yordamım bul! Nasılsa her yanı çürümüş, koku içinde, sen de bir yer bul çürütecek, kokuşturacak! Herkesin yaptığuıı yapmazsan, sen de çürürsün kendi kendine. İstesen de istemesen de... En iyisi herkes gibi olmak, bakmak çevrene, bakmak önceki çürüklere, duvmak eski kokulan, onlara benzer bir çürük yaratmak. bir kokuya bulaşmak... Üniversite giris smavının sorulan apaçık satıîıyor alanlarda. Ver on binl, yirmi bini, al sorulan yanıtlanyle. Gir göfsünü gererek sınava, kazan. Yüksek öğrenim için gerekli parayı da nasıl olsa ödeyebilirsin, sorulara on bini veren babananan yüksek öğrenim görebilmen için yüz binleri bulur nasıl olsa! Varsın geri kalan okumasm, varsm yolunu bulamayan çıkmazlarda kalsın, varsın yoksul çocuklan, az gelirli ailelerin çocukları, çürükler yaratamayanlann, ortahğı kokuşturamayanlarm çocukları yüksek öğrenim göremesin, gitsin dış ülkelerda işçilik yapsın, dönsün sonra, parayîa okumuşlann yanında çalışsm... Okur okumaz bir koku, korkunç, dayanılmaz iğrenç bir koku geldi burnuma. Çürük kokusu hiç kalır bunun yanında. Bu para kokusudur. tanımı olanak dışı bir koku, yapışkan, pis, hem de herkesin ardında koştuğu duymak için. erişmek için.» Soru'.arı satmıslar açıkça, korkmadan, ürkmeden, saklamadan.^ Gazetelerde ilânlar gönirdüm, bazı öz€l dershaneler «Yüzde yüz başarı» vaadediyorlardı, «Üniversite sınavını kazandıktan sonra ücret ödenir» diye garantiler veriyorlardı. Böylesir.e grüvenlüc, böylesine kesinlik boşuna mı? İşin içinde bir is yok mudur? Anlaşılıyor bunun nedeni, niçini? Daha neler buna benzer: parayı ver sana bilmem ne belgesi alayım, parayı ver şu işin hallolsun, parayı ver düdüğü çal, parayı ver şu çıkmazdan çık. parayı ver iş bulayıra, parayı ver, parayı ver, parayı ver!... Kokan bu, her şeyi. ama her seyi paraya dayanan, parayla ölçülen. parayla elde edilen bir toplum çüriimüşlügü... Bilgiyle. başanyle, çalışmayla. iilküyle, inançla, sevgiyle, saygıyle degil. hersey parayla... Milletvekili oînıak bile parayla değil mi ya? Koku nerden başlıyor görilsorsunuz, daha doğrusu dujnıyorsunuz, çevirin burnunuzu kokunun riizgârı nerden geliyor duyun... «Çürüdükçe kokuyor». Çürüyen bir seyler, bir çok şeyler var. Üstüne gitmezsek. kesip a f "iazsak, yok etmezsek çürükler bü\niyecek kangrenleşecek, o zaman vapacak bir şey de kalmayacak... Yoksa kalmadı, mı dersmiz? DİLDE UYDURMA, ZORLAMA GİBÎ SAVLARI TUTUCULUKLARININ BAYRAĞI YAPANLAR HAKLI DEĞİLLERDİR. İŞTE BİR HALK BULUŞU: GECEKONDU Haldun DERİN knldmlmasından «onra, 5ğrencıye o dillerdeki gereçlerden türetilmiş bilim terimleriyle der» gösterilemeyişinin nedeni, açıklamayı gearektirmeyecek kertede belirgindir. Dolayısıyle, böyle kaçmılmaz ve hayırlı bir girişiml zorlama diye nitelemek yakışık alır mı bilinmez. Atatürk, askerlik mesleğinin «eenelkurmay, er, erat, subay, teğmen, yarbay, albay, general, mareşal, tugay, tümen» gibi sözcüklerini, genis irdelemeler ?onucu türetip silâh arkadaşlarına, dolayısıyle hepimize armagan etmişti. 10 Hazıran 1935 tarihli Ordu Dahilî Hizmet Kanunu'na girmeleriyle, bu terimleri, askerlik yükümlülügünü yerine getiren her Türkün bellemesi gerekliliği bir zorlama sayılırsa, topluma zor yolu ile d'e dil benimsetilebileceği ispatlanmıs oluyor demektir. Dilde «geçmişe yönelik zorlama» denilip denilemiyeceği üzerinde yargıya varamadığımız bir olaya yahut uygulamada göze çarpmaktadır. Bu, 1929 dan önceki yılîarda ve çaglarda vaoamı* kişileri roman ya aa tiyatro türiinden yapıtlarda canıandırırken. onlann ağızlannüan o tarihlerde hayal dan: ecnlmedigi ıçm Türkçede bulunmıyan sözcükler çıkmas:dır Dil bakımından böyle bfr anakronizm ızamanını saşırDiış lıki yazarlarımız arasmda nicedir aîıştığımız bir olupbitu sayılmağa baslanacak eibi yaygınlaşmaktadır. Nitekim, Ankara Devlet Tiyatrosunda 1972 mevsirainde oy nanan bir piyesi db:ş'in Rüyası'nı) ele alırsak; örneğm, Cuma tatülerinden söz edıldigl için 1935'den, «prolesör» veruıe «mü. de^ris» denildiği »çin 1933'den, Serbest Fırsa'nın günün konu su ünişcesine adı îeçtigı için 1931 den öncesi olmak gereken bir donemi gözler önüne seren o ojundaki kişıler. vaşadıklan çagdan en az 20 yıl sonra türetilmesine girişilecek «oava basmak», «tamam mı» jpbi arpo niteligindeki de>i*ler :ıe «sa* ol» «kural», «oysa». «buzul» gibi söz cükler kullanmaktadırlar. 11 Bilim 'lenmlert ve ötesı Bugün bır gerçeği sö? götür. mez gibi saymannzd» azunsan. mıyacak fayda bulur.dugunu sa nıyoruz: Bilim tenmiertnde Yunanca ile Lâtincevı kavnak edinmıs çoğu Batı dülerrnden biraz fsrklı olarak, ou terinuer için Türkiyemiza» artık kısmen ( k o ni, libido, Itiks meteoroloji. oksijen. optimum rejım ve «tertlize'de oldugu gib:) Yunan ve Lâtin köklennden: msmen de (akyuvar dikdörtgeiı aışıbükev eklem engebelı. uetkep nesnel ve süriingenier'de olduCu eibi» Türkçe kökleraen vapılmıs sö* cüklerden vararlanmaktayız Gramerde «suat», matemstiku «kuvvet». anatomide •billur d . sim» turünden aa «ayıda O s . manlıca deyimin de alıkonulmuj olması, genel kurah bozmamaktadır. Sapıanmış bilim terimler: sayıca. anlaşüait, ft'ü binin üs tündedir. Bilim terimlerı için ilerde bu çift yönlü ukeye baglı kalınacagım varsaymak aykın bir öngöıü okı.aso gtrektiı. Bilim terımlerinin yanı sıra toplumun bilincine ve duygulan na ters düşmedıgı beıli olan ya? gın sonuçlu bir uygulama s ü rüp gitmektedir. Osnıanlı dilinde «yay.ı nisbet» denilen ve söz cüklerin sonuna «is harfi biçimin de katılan iünti gösterir eicler için Türkçe «kumsal. uvsal, sağ mai, yoksul, baiıkçıl» gibi tek tük sözcüğün sonunda bulunan «sal, al, ul, ıl» ekıennaen esinlenmenin zamanla epey çeniş olanaklara yol açacağı başlangıçte düşünülmemıştı Bu arada, «sıyasal» sozcüğünü eski Mülkiye Mektebi'nin adıni Türkçeleştirme» üzeıe Ukin Atatürk'un kuUanmış bulundugunu hatırlamak yeıinae olur. 12 «Uydurma» Dil «Uydurma dil!» yennesine eşlik eden suçlamalar kimi ortaında ciddilik kazanarak kâğıt Üstüne dökülmüş; elle tutulur somut biçime dahi sokulmuştur. Örneğin, «indırgeme»nin yanuv da, Türkçe Sözlük'te «ısim, kımya ve matematik terimi» anlamına gelen «is. kim. ve mat.» kısaltmalan varken; Büyük Türk Sözlüğü'nde, benzeri kısaltmalaruı yanma aynca şu eklenmiştir: «uyd. k». Bunun «uydurma kelime» deyiminin kısaltması oldugu Büyük Türk Sözlüğn'nün başında yazolıdır. İnsanların Didinmesiyle însanof lu doğuşta bilmediği konuşma, (sonra da) yazma dilmi, kendisinden önce sesleri ve hec»leri bitip tükenmiyen emeklerle niee bin yülar bir araya gettrmesini peşi peşine denejrerek becerebilmiş sabırb atalanndan, kuşaktan fcuşağa. azar azar öğrenmektedir. Başka deyişle, bütün diller insanlarca didine didine uy durulmuştur. Max Müller'in tak tığı adlarla, 1) «bow • wow» kuramma göre, dil, hayvanlann seslerinin taküt edilmesiyle: 2) «pooh pooh» kuramına göre. acı ve benzeri siddetli duygulan n çıkartılmasını gerekli kıldığı «eslerle; 3) «yo • he • ho» kuramma göre ise, ortaklasa yapılan hareketlere eşlik eden doğal seslerle başlamıştır. Bizim Guneş Dil Teorisi'nde de, insanın güneşi ilk görüşü ile irkilmesi üzerine çıkardığı «ağ» sesi dilin kökü sayılmıştır. Uzak ve yakın geçmişlerden 20. yüzyıl başlanna dönersek, rahmet le andığonıs bir seçkin «uydurjnacınuzs, bu »îanri^ «Ttnn bakımından Atatürk'ten önce gelen, Türk düşünürü Ziya Gokalp'tir. Arap kökü «fikintden, «mefkure» yi «ideal» karşılığı olarak o türetmiştir. «Mefkure» sözcüğü Arapça'da yoktur. Tabii, bugün, «mefkure» yerinl «ülkü»ye bırakmıştır. Dikkat çeken bir husus, Büyük Türk Sözlfiğü'nde «mefkure»nin yanında «uyd. k.» kaydının bulunmayışıdır. «Gecekondu», «kaptıkaçtı», «dolmuş» gibt yaygın deyimleri uyduranlar, adsız kahramanlar gibi, sisler arkasında bilinmez kalmaktadırlar. Bizim nalâ Fransızca aslındakl gibi «oparlör» diye çagırdığımız aygıt, «mükebbir is savt» (sesbüyüten) deyimi uydurularak Arapça'ya mal edilmiştir. Yine, «pasaportna «cevaz • is sefer»; «istasyonna «mahatta»; «air conditloningse «tekyif hava», «mikrop»a «cursuma»; «jet uçağısna «tayyarı neffase» denilivermlstir. (3>. «Uydurma konusunu belkl btltün diller bakımından bir genellemeye elverişli görülebilecek olup, îngilizce'nin kunıluş yapısını belirleyen The En?lish Language Arts adh kitapla f4>, ileri sürülen an* ilkeleri aşağıda srralayarak tatlıya baflıyabiliriz: 1 Dil, sürekli olarak degisir. 2 Bu değişme, normaldir. 3 Dil, konuşulan dildlr. 4 Dilde doğruluk. kullanüışa dayanır ve bağlı kalır. 5 Bütün kullanışlar izaHdir. Bu ilkelerin tümü ilk bakışta insana «malumu ilâm» gibi gelmektedir. Ama, son üç ilke, bazılannca, gerçekleri tam yansıtmadığı gerekçesiyle tehlikeli görülmektedir. Bizim için ise, önemli olan ilk iki ilkedir ve ikisi de buraya değin söylediklerimizi pekiştirmektedir. 4 1 Simdiki durumda Uruguay, ordunun tutucu ve gerlci vurucu gücü sayesinde Brezüya'nın yanında yer almış, Güney Amerika'nın sağcı askerî rejimlerine biri daha katılmıştır. Darbeden iki hafta önce Washington, Uruguay'a yeni bir Eçi göndermişti. Bu Hçi, daha önce Bolivya'da sağa •askerl darbeyi sağlamış olan kişiden başkası değildi. Bakalım bu macera ne kadar sürecek? Okuyucu Mektupları Defterii Mahsus'ane yazacaklar? Bugünkü Rical1 Hükumet Çumhuriyetin 50'nci yüını kutlamak ve başardıklan işleri, ATA'ya anlatmak için kabrine gidecekler, çiçeklen koyduktan sonra Defter1 Mansus'a şu cümleleri yazacaklar berhalde: «ULU ATAM: Bize ulus olarak bıraktığuı kanunlara riayet etmeyerek 19231933 yıllarına döndük. Çünkü o zaman memlekette mevkü tatbikte bulunan mevzuatı 1973 yıhnda tatbik etmek bugünkü nale uygun düşmüyor.» Bir kısmını sırasiyle aşağıda gösteriyorum: 1 Şapka hakkındakl kanun her nekadar mevkil tatbikte ise de Bugün 67 1 ve ilçe, 1 bucak ve köylerinde Sultan Mahmud'un kullandığı fes, takke, bere ve keçe küllah kullanmaktadır )d • îmam Hatip O kullan emirlerine uygun olduğu gibi ŞERtAT da bunu andınr... Memlekette bir Nizam Partisi var idi. Allab razı olsun, onu kapadılar ve memleketı kurtardılar. Amma, verinde yenisi filiöendi. Bir'selâmet Partisi kuTuldu. 2 1/6/926 tarihinde mevkil tatbike konulan Kanunu Medenl hilafina eski Mecelle Kanunu üzerinde şeriat yollanndan memleketi idare edecektir. Biliyor musunuz bu Selâmet Partisi ne diyor? (BÎZ DKVLETİN KANUNLARIN1 DEĞİL, KANUNt tLAHl VE eski Mecelle Kanununu tatbik edeceğiz ve etmekteyiz.) 3 AĞALIK: Anadolumun her taırafında sinsi sinsi hareketler devam etmekte. Hemen hemen 1919'dan evvelkl hallere düşmüş bulunmaktayız. 4 Son zamanlarda başkent ve tasrada ve îstanbul'da bir afa türedi: Bunun adı BEHÇET OSMANAGAOGLD. Memleketin büyükleri aleyhinde bazı olur olmaz tenKtlerini gördüm. GUzel. bu arkadaşa sunu anlatmak lstertaı: Beyhude kimsenin (capısmı çalmasın. Bir gün de onun kapısını çalarlar. îşte OsmanaŞaoğlu*nun kapısını çalıyorum: Ağalık, mütegallibelik kalkmıştır. O Imtiyazlı unvanlan almak tçto MilU Selâmet Partisi İktidara geldiği zamanı beklesin. Gelmesi de yakındır. Diğer parti liderlerinin kulaklan çınlasın. Saygılannıızla. «Isim ve adres saklırtır. Istanbul'a «güzel» dedirten doğadır doğa! Sarayda oturan belediyesi de hizmet yerine bu güzellikJe öfünür. durur. Göstermelüc birkac caddesinden gayri kirlidir. pistir istanbul: Sokaklar arsalar luks yapılann, natta camüerin çevreleri, kıyılar çöp yığınlan, inşaat artıklan ile dolup dolup taşar. Halk da diışmıs'tır artık vardımcı değildir; işe varamayan ne varsa; atar sokaga. şuraya buraya... Bunıara aiıstık artık. (Ayı oynatanlara bile!.) Henüz alısamadığımız bir şey van K ö pek sürülerit Gündüzleri hangi arsava. hangi köşeye baksanız üçünübeşiM kavnlmıs u yur eörürsünüz. Geceleri s ü rülerle dolasırlar sabahlara kadar ulurlar boguşurlan zaman zaman saldınrlar şuraya buraya... Seslerinin arasıra sarhoş nâralanna kanşması da ayn bu özeuils sazandırır Istanbul çecelerine! Hiçbir kövde Istanbul'uo bir mahallesindskj savısı kadar köpek yoktur. Ayıptır Deyler. görevliler, belediyecilerl Uuzel diye övün düğümüz Istanbul'a valnşmıyor bunlar. Biraz da politikadan başka lslere efclelim na olurî Seçünler vaklaşıyor. bu konularda olsıtn dı>gru hizmetlerle nutukJar nazırlanabilr sin. ADRES: Adrese gerek vok sarunm Hang] sapıyı açıp konuşsanız şikâyetçi olmavan vatandas bulamru sınız. Hepimizin adresl v9 adı ^ardır bu tür ya» zılarda dileklerde.» İstanbul Belediyesi ve başıboş dolaşan köpekler Türkçenin antılıp zengfuıleştirilmesi ortaklasa ödeTİmizdir T. P. MttcheD, CoÜocınlat Arablc, 19S2. tayfa İSİ, 121, 131, 229, 177, 13S (4) Bu kitap Amerika'da îngilizce Öğretnıenler] Ulusal Kn rnluna bağlı îneilizce Mnfrvdat Programı Komlsyonunca 1953*de yayımlanmısttr. (3) Yakışık Almaz 10 Dilde «Zorlama»: Türkçenin özleşmesinden gocunur görünenlerin bir kısmı dilin czorlama» ve «uydurma» larla geliştirilemiyecegi görüşünü bayrak yapmaktadır. Zorlama sayılabilecek eylemler ya da bunlsrın ba;ta geleni. her halde. öğrenim kurumlannın ders kitaplarında ver alacak bilim terimlerinin kurulmus yetkili uzmarlık birimlerince aranıp saptanması ve bunlann okullarda öylece belletilmesi olsa gerektir. Müfrerfat programlar dan Arapça ve Farsçanın £iıııınııi!Hiıııııııııııııııi!iıııııııııııııııııııtıııııııııınııiHiıııııııııııınıııımnıinııımıııııııııııııııııııiHiııııııı^ 1 İ = = = Ş = = § = I ( ş ETİBANK GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN 1 Proje Te«is Dairesl emrinde maden. metallurji, eevher hazırlama v e klmya tesislerinin kuruluşu İle İlgili proje ve tesis hızmetlerinde görevlendirllmek üzere maden, metallurji, cevher hazırlama ve makina mühendiı veya mühendıslerl alınacaktır. Tayinl uygun gönilen elemanlara Personal Kanunu uyannca maas ve yan ödeme yapılacaktır. llgililerin referanslanyla birlikte yazılı olarak Genel Müdürlügümüı Proja • TesU Dalresi'na müracaatı ilân olunur. ( B a n n : 18678 8547) Mühendis alınacaktır 1 = = = = = B = ğ = f = ftıınıınıııııııııııııııınıınımıııııniHiırıııııııııııifflitımııııııııiıııııııııııiHiııııııııııııııııııııııııııınıııııııııııı?