29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
nkara re Istanbul Üniversitelertain Nisan ayının son haftasındâ ugradıklan ikl kayıp, Prof. Dr. Mustafa Akdag'ın ve Prof. Dr. Haydar ITurgaç'ın ölümü, öğretim Uyeliginin iki prototipinln ilginç birer örneğinl vermektedir. Toplumumuzun altüst katlanndan gelme, olanaksızlıklar içinde çetin bir savas verme re yetişmek için en lyi olanaklardan yararlanma, «bilgin» olma yolunda «dar kapı» lardan geçerek bilime bir katkıda bulunan özgün eserler ortaya koyma ve yasal çevrelerde kalan çalısmalarla yetinip yönetimorganizasyon alanlanna ilgi duyma bu iki örneğin biribirine ks* düsen nkelikteri olarak sayılabilir. Mustafa Akdag, 1913 yılında Yozgat'm Günyayla köyünde, sonraları Çanakkale savaşlarında sehit düşecek olan çtftçi Veli'nin oglu olarak d o ğar. Akdağmadeni Yatılı tlkokulu, bu çalışmaktan yılmayan büyük zek&ya öğTenimin yolunu açar. Izmir İlköğrfetmen Okulunu bltirdikten sonra, «dar kapı» lardan geçerek Ankara Üniversitesi Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi Tarih Bölümüne girer. îlk görevi Kars Lisesi tarih öğretmenliğidir. Bitirdiği fakültede asistan olduğu sırada doktora çaiısmasını tamamlar. Doçentlik unTarunı kazanması, Diyarbakır ögretmen Okulundaki tarih ögretmenliğine rastlar. Yedi yıl doçentlikten sonra 1957'de profesör olur. 23 NUan 1973'te Ankara'da ölen Prof. Dr. Mustafa Akdağ, Sıkıyönetim Mahkemesinde bulunması gereken saatlerde, 26 Nisan günü toprağa verilir. CHP Genel Başkam Ecevit, avnı gün yayımlanan demecinde şunlan söyliyecektir: «Sayın Profesör Mustafa Akdağ tarihe gömülüp kalmamış bir tarihçi idi. Toplum sorunları ile yakından ügilenen ve bu sorunlan tarihin ışığı ile aydmlatan bir degerli bilgin idi. Demokrasiy« yürekten bağlı İdi. Türk mlllettain tarih içinde olusmus üstün niteliklerini ve erdemini bilea, Türfc milletinin birligine lnanan ve gönHinü bütün insanlığa açık tutan gerçek bir Atatürk milliyetçisi idi. A Olaylar ve görüşler AKDAĞ VE FURGAÇ Prof. Dr. Cavit Orhan TÜTENGİL oğludur. TUrkiyc'dekl öğrenimüıi yabancı okullarda yaptıktan sonra Lausanne Üniversıtesinden mezun olmuştur. 1948 yılında îktisat Fakültesinde akademik mesleğe girer. Kısa sürelerle ve geçici olarak uluslararası Örgütlerde görev alır. 1960 yılında yayımlanan ilk ve tek «telif» eserinin üzerinde «Babamın âziz hâtırasına» sözcüklerine rastlamr. Bazı yazılarmı «Haydar îzzet Furgaç» olarak imzaladıgı dikkati çeker. Büyük bunalım dönemlerinde görev almış bir derlet adamının oğlu oluşu, soğukkanlılık ve ölçülü bir dengecilik üzerine dayalı yönetim hasletini, her ihtimale karşı öntedbirlerle donatılmış bir organizasyon kıvraklığını Prof. Dr. Haydar Furgaç'm kişiliğinin ayrılmaz bir parçası haline getirmiştir denebilir. Baskalariyle illskilerindeki dikkati, inceliği ve zarafeti «Istanbıil efendisi» diye adlandınlan «çelebi» tipinin son örneklerinden olduğu kanısına yaygmlık kazandırmıstır. Üçüncü kez dekanlık yapüjjı bir sırada ve Üniversitelerarası giriş sınavı için başvurma gününün akşamında, 28 Nîsan 1973'teki an! öliimU, yönetim ve organiıasyon açısından ban tasarv Unm yanda bırakmış olmalıdır. Prof. Dr. Mustafa Akdağ'm olgunluk yaşında ve basladığı araştırmalannı yanda bırakan beklenmedik ölümü, iki yönlü temel çalışınalânyle aziz anısını canlı tutmay» devam edecektlr. Bütün yayımları topluca gb'zden geçirilecek olursa. fçoğunluğu A. Ü. DU ve TarihCografya Pakültesi Dergisi'nde ve Belleten'de çıkan incelemeler) Atatürk Üniversitesi 195859 Ögretira Yıh Halk Konferanslan'nm I. ve n . kitaplannda yer alan «Din ve Inkilâp» (1959) ile «Istanbul'un Fethinin 506. Yıldönümü» (1960) adU yanlannm dıyında kalan bütün ça!ı?tnalarının, iki büyük nehlryapıt olan temel çalı?malarını oluşturan, geliştiren ve tamamlayan bir nitelik taşıdıgı görülür. Mustafa Akdağ, ömrünün son otuz yılını «Törkiye'nin Dirtik Te Düıenlik Tarihi» adını verdiği «isîan» larla, sağlığında ancak iki ciîdini yayımlayabildiği «Tnrkiye'nin İktisadî ve tçtimai Tarihi» ne adamıştı. Türkçe ve yabancı dillerdeki basılı yayımlann yanı sıra yazmalar v» ar?iv belgeleri, Akdafın baslıca «kaynak»lan arasındaydı. Şer'iyye sicilleri ve miihimn» deft*rlert uzerindekl sabırlı çalışmalan yalnıı yenl bilgileri ortaya Ssoymakla kalmıyor, yaygın bazı kanaatlerin yanlıçlığım da belgeliyordu. 19SS yılında yayımlanan «Celill tsyanlan (155O1«)3>» tun «yakında yenl bir baskısını» sunacagını umuyordu. tır. Aynca, «Bundan sonrakl eiltler de ortaya çıktıkça, Türk düşünürleri için bu araştırmalann ortaya koyduğu bilimsel gerçekler bir rönesans ilkesi olabilecektir». (s. VI). Son görüsmemizde, «Encyclopedia Britannica» nın yeni basımına «Atatürk» maddesinin yazümasının kendisinden istenmesini hayatlnın en büyük onuru aaydıgı belli oluyordu. Prof. Dr. Haydar Furgaç'ın ardında, basılmamış olan doktora ve doçentlik tezlerinin yanı sıra, Dr. Vittorio Castellano'dan. îktisat Fakültesinde okuttugu derslerin çevirisi olan 1 M ciltlik «tstatistik Analizi» (1956 ve 1958), 1960'da yayınüadıfı «Istatistik Usulleri», aynı yılda «îktisat Pakültesi Mecmuası» nda çıkan «Türkiye Nüfus Sayımlannda Hatalı Yaş Beyanları» (C. XIX. S. 14) adlı dikkate deger lncelenıe ile 1955 yılında «Üniversite Haftası» çerçevesfnde Rize'de verdiği «Büyük Şehirlerin Inkişaiı ve îstikbaii» ad'.ı konferans kalmısur. (Bk. Üniversite Haftası. Trabzon • Rize, Istanbul 1956, s. 165189). Bunlara F. Perroux ve Şefik Bilkur"dan yaptıgı iki çeviriyle (ilki O. Oİcyar ila birlikt«), yine îktisat Fakültesi Mecmuası'nda yer alan kitap tahlilleri eklenmelidir. Bizim Maiia S Onur Anlayışı Bize kalırsa Prof. Dr. Haydar Furgaç adı^ bundan böyle onun adını taşıyacak olan «Elektronik Hesap Merkezi» yle gelecek ku?aklara ula?acaktır. Daha öncs de yazdığımız gibl, «Mer^ kezt sistem, işleyişi tnsana gurur veren büvükbir organizasyondur. Her şeyin en küçük ayrtntılanna kadar önceden düşünülüp hesaplandığı. elektronik h«sap makinelerindeki dejtertendirme işleminin yanı sıra, her müracaa' sahibinin imtihana girecagi şehirdeki bînadan imtihan salonuna kadar her şeyini önn*den nazırlayan, herkese ayn ayn du\ruran bu organizasyonla Prof. Dr. Haydar Furgaç ve ekibi bizlere övünç vermektedir». fCumhuriyet. 27 Haziran 1967). Giris sınavı için «bütün onurunu koydugunuı söyleyen Prof Dr. Haydar Furgaç Ribl, bütiin yaalariyle Prof. Dr. Mustafa Akdağ da yasamına v« düşünceslne «onur»unu koymuîtu. Birl halk mayasından, ötekl kentsoyluluktan gelen bu «onur anlayışı» toplumumuzun Od ayn kest tinden gelen bu «erken» ölümlülerln ortak özellikleriydl. Eserleri Iklnci temel yapıtı olan ve bes cilt olarak hanrlanan «TOrMye'nin tktjsadl ve îçtimat Tanhi» nin blrinci cildi «12431453» ditaetnini 1959 yılında gün ı?ı|ına çıkmrmıştır. 1971'de yayımlanan ve «14531559» dönemini kapsayan ikincl ciltten ögrendiğinıize göre, ikl cilt arasında g»çen onbir yıllılc süre çalışmaların gev?etilmesinden değfl, yajtann bjr arabk yüklendiği yönetim görevinden üerl gelmljtir. Yazar, 15591623 yıllarını kapsayacak olan üçüncü clldln de «ikl ya da üç yıl içinde» ortaya çıkacagını muştuluyordu. tkinci cildin önsözünde değindiği gibi, «... Türk toplumunun tarihinde kendine öfgübir devlet düzeni yaratmış olduğu ve onu uzun sür» d« uygulamıs bulunduju iyice anlasılmısa olacak Istanbul Efendisi Bu deferli Insan, bir attredir Ulkemicd» tesvik edilen ve itibar gören iftiracı ihbarcılığm yeni bir kurbanı olmuştur». (Bk. özgür tnsan, S. 12. s. 19. Mayıs 1973). 1919 yılında Istanbul'da dogan Haydar Furgaç, Sadn Esbak Müsir Ahrae: tzzet Paşa'nın GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kl! OKTAY AKBAL Evct Hayır Yiten Değerler ve Etnolojik Film ünümüzde teknolojik felisme ve hızlı şehlrle^me gibi nedenler pek çok halk kültürü değerîerinin yok olmatına yol «çmaktadır. Türklyede küçük el sanatları, modem ar»ç lann, yeni hammaddelerin köylere kadar glrmesiyle ya büsbütün yok olmakta ya da tınınmayacak hale gelmektedir. Bakırcılar bugün alüminyum lslemektedirler. Bu yüzden, bakır isçiliğinin eskl çaglara uzanan prosedelerl kaybolmaktadır. Çöralekçilik. pltstik madde bolluğu nedeniyle gerilemektedir. Dericilik, dokumacılık İçin d» durum böyledir. Bu alanda pek çok örnek •rasmd'a, etkiden Bur sa ve Tire'de dokunan Beledt dokumalannı »nıbillrir. Dokunu$ biçiml ve motif bakımından büyük özelllkler gösteren bu dokuma türü, bugün tekstil eadüst risi karsmrda yok olmu? dı> rumdadır. Bazı yörük topluluklannda süregelen Çarpanı dov kuın»eılıgı da ksybolmsk ürere* dir. Keçedlik rerinısiz h*le (telmis ve jerllemiştir. öte yand'ın, kSylerden şehirlere göç, bat bağlıma • giyim tanlanm, be»in hazırlsma umllerlnl, töreleri, bayram, düğün törenlerint halk oyunlanm, hattâ çocuk oyunlannı degiştirmektedir. Bu 6 asanmı? bir olay: Gazi Mustafa Kemal Eylül 1924te Hamidıye kruvazörU ile Karadeniz gezisine çıkmıstır. Cumhurbaskanı olarak ilk kez gelmektedir bu illere. Hamidiye 17 Eylül Çarşamba fünü saat 18 de Rize limanına varır. Gemi daha uzaktan, Rize Vali.«i, komutanlar, il ileri gelenleri tarafmdan kar;üanır. Devlet Başkamnın gelişi top atısları ile bildirilir. Halk sokaklara bt> sanır. Geminin top atıslanna karşılık eski düğünlerde olduğu gibi halk da havaya silAh atar. Kent, taklarla donannustır, havanın yağmurlu olmasma rafmen >akm ilçelerden gelenler her yanı doldurmustur. Gecs fener alaylan yapüır. Ertesi gün Gazi İki oe;menin, bir caddenin açısmı yapar. Dönüşte bir kalabalık onu beklemektedir. Yolu kesilir başında iki müftünün bulunduğu bir kalabalık tarafından. İşte olan, o zaman olur... Y ÜLKEMİZDE. FİLM YOLUYLE YAPILACAK OLAN ETNOLOJİK BİR BELGELEME, KENDİ UYGARLIĞIMIZI ANLAYIP BENİMSEMEMİZİ VE GELECEĞE AKTARMAYI SAĞLAYACAKTIR Aziz ALBEK değisim, yalnız Türkiye gibi ceUjmekte olan Ulkelerde degil, ileri Batı ülkelerlnde de gözlenmektedir. Ekonomik lartlara bağlı olan bu defişimin önün* geçilmesl söz konusu olamayacajından, bugün en önemll sonın, bu değerlerin hangi yöntemlerle saptanıbileceğidir, ması gerektn bilimsel y6nt«mler üzerinde durdular. Etnolojik film hazırlanmasın» da Uke tam objektlfliktir. Bunun için fUmlerde yorum yoktur. Bu filmler, biyoloji ve teknik bilim dallarında yapılmıj olanlar gibl bir bilimsel danı;man ySnetiminde hazırlanırlar. Etnolojik filmde' Vonu olarak, genij bir toplulugun yışamını almak yerine küçük tematik unturlar 'seçilir. örneiin belirii bir halk kümecijinde çomlekçillk, dokumacılık, bakır, demir, gümüş işçiliği v.b., gibi. Maddî kültürün yanında modern etnoloji gitgide daha fazla «insan* ve «insan davranısları» lle ilgüenmektedir. Bunun için dogum • ölüm • hastalık temaları etnolojik film için büyük önem tasır. TürMyede dogum adttleri. hastalık, halk hekimliil konularında yapılmış arajtırmalır vardır. Bunlar etnolojik film için degerli birer gereç (malzeme) niteiigindedir. Etnolojik film müzeeilik yö. nünden de çok yırarlı olabllir. Müzelerde teşhlr edilen etnolojtk malzeme duragandır (statiktir). Bir dokuma tezgâhının bir çömlekçi çarkının nasıl çaIıştıjmı hetimlemek güçtür. Oy «a bu lletlerin kullanılışları film voluyla en açık tekilde verilebfllr. etnografik değerlerimiz İçin tfa durum aynıdır. Bu nedenle, sonuç olarak sunu belirtmek isteriz kl, ülkemizde belirii bir program içinde film yoluyle yapılacak olan etpolojik bir belgeleme, kendi uygarlıgımızı anlayıp benimsememize yardımcı olacak ve geleceğe aktarılmasını sağlayaeaktır. öte yandan bu filmler. objektif metodlarla çekilmiş olmalan ve belirii bir teknlii kesin ve ayrıntılı olarak Köstermeleri bakımından cîretimde degerli bir der» aracı olarak kullanılabilecekleniir Yukaro*a sözünü ettigimiz sem pozyumda bilinçli bir sekilde ortaya atılan bu konunun araştıncılar tarafından ilei ile kar. şılanacagını umuyonız. (1) Bak: Aziz Albek, Bilim. »el Sinema Arsivi. TBrk Bivolo ji Derrisi, Cilt: « , •ayfa: J75 • 17S. 1972. (2) Prof. Dr. W. Dostal, 1» lSm ülkelerinde etnoçrafl araştırmaları ve Szeliikle etnorrafîk film, ve film «österiti. Dr. F. Simen, Dekümantafven aracı elarak film ve Eneyclopaedia Cinematorraphica k«n»epıiyonn, ve film Ernst Klaer, Bern Etnegraf. ra Müzeıi. Hasat. döven tamiri ile Ogili film t»«rterisî. Rize ve Atina müftülerinin elmde Cumhurbaşkanına verilmek üzere hazırlanmıs dilekçeler vardır. îlgililer okurlar dilekçeleri. Gazi sorar müftülerin ve arkaları sıra gelen balkın ne istediğini. Medreseler açılmalı, din öğretimi yapdmalı, layik öğretime geçilmemelidir! Gazi bunlan öğrenince öfkeyle şunlan söyler: «Bu millet mektep'.yfcpmayaöak mı? Şimdiye kadar geri kalmamızda en büyüi amilln ne olduğunu bilmiyor musunuz? Hayır, Medreseler açılmayaeakbr. îaçenizi mi düşUnüyorsunuz? Müsterih olun, ibadetinizle uğraşın bırakın bu milleti. Yoksa bu kararı veren Meclis'te sizden büyük alimler yok mu? Millet bildiği gibi yapacak» Sonra Valiye döner: «Bu adamlar burasını Iran gibi mi yapmak istiyorlar» der. Gene büyük gösterilerle, bir bayram coskunluguyle ufurlanır. Rize olayı üzerine aldığı bir kutlama telgrafma şöyle yanıt verir: «Gezdifim ve gördüğüm her yerde millet cehil v» taassuba ilanı harp halindedir. Medeniyet ve teceddüt yolunda bir an kaybetmeye muvaffakati yoktur. Paslı dim8ğlann şuursuz tefevvuhlan, anlde milletin müşterek ve müthis feveranıyle bunalmaktadır. Bunu gözlerimle gördüm.» İşte gerçek halk adamı, ulus liderl, uygarlık öncüsü... Üç beş geri kafalmın. onlan izleyen bilinçsiz kalabalıklann etkisinde kalmayan, tam tersine uyanık davranışıyle yığınlan aydınlatan, gericiliğin paslartndan sıyıran devlet adamı böyle olur. Nabza şerbet vermek yerine, nabza yararlı kanı, yaratıcı gücü, çağın gerçeklerine uygun bilim verüerini sunmaktır bu. Milyonlarca insan Gazi*nin yolunda yürUyecektir, üç bes çıkarcı kişi kalabciıklan bir an için çevrelerine toplasalar da üstlerine gitmesinl bilen aydmlık bir kafanın gücüyle yıkılırlar... Nitekim 19 Eylül günü Giresun'da Gari'ye seslenen bir genç şöyle der konusmasında: «İstiklal harbinde şehit olanlar yalnıa düşmandan değil saraydan da intikam aldılar. Asırlardan beri başımıza sade veraset kuvvetiyle belâ kesilenlerden bizi kurtardmız. Artık mukadderatımız Afrikalı bir dadının büyüttüğü, cahil bir han vo sııltan elinde değildir. Şimdiki Reisimiz siz ve BUyük Millnt Mecüsidir. Cumhuriyet bir taht ise biz gençler onun sehpasıyız. Biz kınlmadıktan sonra o düşmeyecektir. Ve üzerinde her zaman iayık olan oturacaktır. Türk Urihinde artık kimse tufeyll yajayamaz. Sizin büyük huzurunuzda bütün gençler yemin eder ki Ata'nm aleyhine Hakimiyeti Milliye ve Cumhuriyetln zaranna hangi baş kalkarsa onu koparacağız. Velev o bas Vatanı ve Hakimiyeti Milllyeyi bize verenlerden biri olsun. Saltanatı ferdiyenin mezan TBMM'in altındadır. Dirilmesinin ve hortlamasının ihtimali yoktur. Kalkmak isterse Milleti bütün ağırlığiyle üstünde, bizi bütün silahlanmızla karşısında bulacaktır.» Buna Gazi su >anıtı verir: «Bu sözlerinizle bütün memleket gençliğine tercüman olmaktasuıız. Muharebe meydanlarında kanlarını akıtan şehitlerin ruhları bu stfelerl İTitmekle nıüsterih olmaktadır. Memleketln şuurlu ve zinde gençliği muvacehesinde hissettiğim bahtiyarlık büyüktür.» Yaşanmıs bir tarih yapragı. Anlamlı bir olay. Atatürk devrimini, devrimcilerini tanımak. değerlendirmek için bir ölçü... Nerden nereye gelmişiz! 1924 de bugünün polltikacılan, bugünün liderleri ya yeni doğmuşlardı, ya Uç bes yaşındaydılar. ya da daha dünyaya bile gelmemişlerdi. Yığınlara bol bol şerbet sunanlar, bilinçsiz yıgınlann hoşuna gitmeye çalışanlar, iktidara gelmek için Atatürk devrimlerinden ne kalmışsa hepsinl ortadan kaldırmayı kabul edenler, bir yandan da hiç sıkılmadan Atatürk. Atatürk dlye bağıranlar!... Hepsl hepsi ortada!... Ama tarih de ortada, AtatUrk Devrimleri tarihi de belleklerde, kitaplarda.^ «Memleketin şuurlu ve zinde bir gençliği» de ayakta, tetikte. nioe bezmiş, umutsuz, yenik düşmü» sayılırsa sayılsm... Niye mi yazdım bu yazıyı? Niye mi elli yıl önceki bir anıyı canlandırdım? Biraz utanç duysunlar, duyalım, duyuralun diye.» Kaldıysa, varsa, yaşıyorsa hâlâ böyle bir duygu!... Fotoğraftan Üstün oyu» tiimi <tı»«ı<fa, çejitli bilim dallarında ve konumuz olan Etnoloji alanında çok degerli bir yardımcıdır. Sinema, fotografı asarak hareketi verme olanağına »ahiptlr. Aynca bu hareketi tekrarlayabilir, ağırlaştırabülr ya da hızlandırabilir. Yani hareketin bir Sfiesi olan zamam daraltabllir ve geni;letebilir. Bu bakımdan etnolojik arastırmalarda filmln bu olanak lan büyük yarar taSlar. örneğin halk danslan figürlerinin analizlerinl verebilir. Bütün tarih boyunea insanın ortaya koy dugu yapıtlar kalır. Fakat bu yapıt yapılırken yapılan hareket yok olur. îste film, bir isi yapılırken çekmekle bu hareketl bütün evreleri ile tesbit etm!* olur. Bu bakımdan film, Rerck el »anatlan ve gerekse çejitll aö*et ve oyunlann gelecege ıaklanmasında fotoBraftan çok da« ha Ustün b!r isleve sahlptir. 11 13 Nisan 1973 tarihlerinde Avusturya Kültür OfiM'nde Konsolos Prof. H. E. Kasper tarafından düzenlenen «Etnoloit Sempozyumu» bu açıdan çok Snemll oldu. «Etnoloiik defierîerin film yoluyle belgelenmesi» ana temafinm ele alındıSı «em* pozyum. Prof. Dr. Orhan Aeıpayamh'nm baskanlıjında ç»hsmalanna başladı. Yerli ve yabaneı bilim adamlan Türktyede etnoloji arastırmalan hakkın da W!ei verdiler. Göttingen Bilimsel Film Enıtitiîsü (1) Etnoloji Uzmanı Dr. F. Simon ve Bern Üniversitesi Etnoloji Profesörü Dr. W. Dostal ve E. Klaey (2). Türkiyede ve çesitli ulkelerde yapılmış olan Etnolojik filmlerden örnekler verdiler. Bu filmlerin hazırlamsmda göz önünde tutul on yıllarda yerli Mafla'dan sık sık s5z edilir öldu. Bir rastlantı değildir bu. Mafia, kapitalizmin türevlerindendir. Nasıl petrol üretirken birtakıro yan ürünler meydana geliyorsa, kapitalist gelismer.in sürecinde birtakım yan ürünler ortaya eıkar. Ülkemizde kapitalist gelis> me ivrr.esi arttıkça, Mafia olustu. Tüm dunyaualü gibi bu yan ürünü dört bölüme ayırmak olanağı var: 1) Gangsterlik, 2) Uyuşturucu madde, 3) Kaçakçılık. 4) Kadın ticareti. Bu dört kol, ekos* kumaş deseni gibi yer yer bulu«arak koyulaşır. yoğunlasır; ver yer birbirinden ayrılır. Ülkelerin coğrafva durumuna veya sotyal yapılanna gijre etkileri azalabilir. çoŞalabilir. Türkiye, MaflaSun dört k*lda yoğunlaştığı ülkelerden biridir. Yabaneı veya yerli basınrfa eün geçmez ki esrar, fuhuş, gangsterllk, kaçakçılık üzerine bize değgin haberler okumayalıra. Kimi zaman bir senatörümüz Fransa'da uyujturucu madde kaçakçılığından tutuklanır, kimi raman bir ünlü kabadayının eenaze törenine siyasl piramldln tepeslnden önemli kişîler katılır, kimi zaman yabancı dergilerde çıkan uyuşturucu madde trafiği haritasında ülkemiz kınnızı kalemle boyanır, kimi zaman tnterpol'ün aradı.îı gangsterlerden birl Türkiye'd'e vurulur. kimi zaman Afrika'ya beyaz danscz ihracattmız hızlanır, kimi zaman Istanbul Poîls MMürleri bu daleaya taş attıkları için Anadolu'ya sürülür. Bir gazeteci için bu konuda yapıiaeak arastııma ve inceleme ortaya hayret verici tonuçlar «ernileyecektİT. Ne var ki, bu iş hem zor, hem çok tehlikeü sayılır. Herkea clini bu konulara atamaz: Bana bulaşmasın da.. kaygısıyla susar oturur. Ülkemiz, moda deyimleriyle hem «jeo politik» bakımdan, hem «»osyo • ekonomik» açıdan Mafia'mn gelisme»ine çok elverislidir. Türkive vaktlyle «Ipek Yolu> üstünde bulunuyordu. Zaman yürüdü. Kristof Kolomb Atneri» ka'yı keşfettl, bu yolun degeri kalmadı. Ama araıfan sunca yüzyıl geçtikten sonra Batıh Hippi'lerin ctpek Yolu» nu izleyerek Ortadogu'dan Asya'ya; tran, Afganistan, Hindistan'a yöneldikleri bir çaft geldi. Isterseniz «Turlıtik Çag« diyelim buna... Esrara bazen •müheyya», bazen «müptelâ» sansın çiftlerin Sultanahmet Parkından Kattnandu vollartna düstüiü dönemi yaşıyoruz. Bu trafik, binlerce degîl. yüzbinlerce insanı kendisine çekiyor. Kapitalist uygarlıgın umutsuzları, endüstri toplumuna, modern yasayısa ve konfora tepkiyle Asya'ya yöneliyorlar. Ne eetirlyorlar beraberlerinde, ne taşıyorlar kafalannda ve vüeutlarmda? Bu yoğun trafik herşeyi kolaylaştmr. Türkiye'de afyon üretinil var, servet tepelerl sefalet uçururalan var, kadınsızlık bunalımı kadın özlemi var, bir geeede yüzbmleri yiyenler var. tükeüm ekonomislnin propagandasmda kaçak cidye biciye canııu verecefc. küçük burjuva yaşantısı var, bir reeede büyük vurgun bir gündüzde büyük ticaret var. varofhı var. Serraaye birikjminin hulandığı yan Asyalı ülkelerin denetimsi* toplum yaşann, yolsuzluklara ve sefahate daha büyük olanak hazırlar. Cmassis. yabancı bandıralı gemilerde para kazanır. Skorpios adasma kurulur, cuntayla iş yapar, Beya« Sarayın eski kraliçesini de satm slabilir. Bu yarı doğulu yaşayışın cazibesi Batı'yı bile şaşırtabilir. Ülkemizde bir katm beş milyon, bir lüks arabanın yarım milyon ettiği piyasa Reçerlidir. BeroSlundan. Şisliye yürüyünüz, sonra Ege"nin Akdenlzin turistik butiklerini dolaşınız, Adana'ya, Gaziantep'e açılınız, her yerde kaçak eşya göreceksiniz. Bunlar devletin aleyhine bir ticaretin kan damarlandır. Günej'dogunun barlanndan, Istanbul"un gece kulüplertne dek kadın ticareti yürürlüktödir. Bunlar da ahlâksızhgın kan damarlandır. Büyük kentlerin resml ve yanresm! kumarhanelerinde bir elde kaç paranın yesil çuhaya sürüldüğüne bakmız! Bu da haksız kazançların. sosyal adalete çektiği resttir. Gazetelerde küçük kız ve ojlanlann namussuzlann elinde piyasaya sürüldüklerini okursunuz. Bu da hepimlztn alntndakl ayıptır. Ama bütün bunlann hepslni bir araya topladınız mı, yerli Mafia'mn harita»ı çıkar ortaya... Bütün düzenlerde olduğu gibi Mafia'mn da örgütü, avukab, poHtikacısı ve perde ardındaki büyükleri olacak elbet. Ekonomik düzene ve siyasi güce yaslanmıyan Mafia olur mu h!ç? DOj^usu ben bizim MafiaiuıvJ»aşjnı,pek merak di ! Kim acaba derslniz2. | Okuyucu Mcktupları Genelev patronunun okulu 20/4/1973 tarihll blr gazetede, Izmir genelev patronunun kendi köyüne bir İlkokul yaptırdığım okuyunca, hayretttn »ğ zımız bir karı» açık kaldı. Milli egitim gibi kutsal Mr davaya indirilen bu darbeye, llgililerin kayıtsıı kalacaklanBir öğrencinin nı tahmln etmiyoruz. Millt ölümü ve istismar eğitirade açilmak tstenen bu sakat yol, çok acele kepatümaAnkara Üniversitesi Veteri lı, varsa yapılmış boyle bir ner Fakültesi öerenclsiynn. okul, «ferhal devlet tarafından Okulumuzda geçen gttn meyda latın alınmalıdır. na gelen ve kişiyi çıfnndaı O mini minl yavrular, Bğret çıkartan basit görücüralü, fa men, köyün ileri gelenlerinden kat altında oktımuş cahilüğiı biri, resimde gSSsümüzü kayattığı bir olayı anlatacağım. bartan bir tablodur. Fakat o Fakültemîze bu ders yıiırd; patron, asla o resme gölge riüsürmeraelidir. Bu tip bagışlar, kaydolan bir arkadasımız, ya manevî değerlerin dısında de. kalandıgı hastalık nedeniyle o kuldan blr süre ayn kabnış vı ğerlendirilmell. millî etitira gibl kutsal bir metlegin kapı yattığı hastanede genç TSjtsından lçeriye buyur edilme vefat etmiştir. Üzüntiimü» ton luzdur. melidir. Fakültenîlzde kendllertni ö) Ögretmea ve halk olarak kücü tanıtan blr grup, baste içimizi kan ağlatan bu yanlısokullardakl ülkücü arkadaşla lıŞm ilgililer tarafından acilen nnı da toplayarak cer.aze merı rfüzeltilmesini flmitle ve haklı »imlne gelmişlerdir Bu ÖJren olarak bekliyoruz. ciler, müteveffa arkadaşırr.ı Mflmin KABADAY1 zın resminl bir kâgıda basu Yalacık Köyü altına «BozkurtÜlkücü» ya llkokulu Md. nsını eklemişlerdir. Mudanya Kendilerlni milllyetçi tanı • 0 tan bu grup arkadasımıziD ö lümünU ftrsat bilirmis gib Yıldıztabya'ya ideolojik propagandalanna bı şekilde ftlet etmişlerdir. Oku su istiyoruz lumura yenl kaydolan ve ld« Biz Gazîosmanpasa Uçesi YıV olojinin ne demek okiugundıztabya sâkinlerlyiz. Ttrkos bümiyen bu rnüteveffanın ide suyundan yararlananııyoruj!. Su olojiye âlet edilmesi insanlıl lar tdaresi, ancak 15 günde havsiyetine nasıl vakışır? veja ayda bir evlertmiıe su Halkımızm dikkatine suna vermektedJr. Oysa, an» caddedekl akarsu çeşmesinde ber nm ki, lnsanhk hislert kavbol gün su vardır. Bütün mesele, muş bu sibl totpmi?tlpr1r! ide hergün çeşmeye kariar ulaştın olojilerine bir müteveffayı â labilen suvun mahalle içine let etmeyl ne haMan vardır. (Bir öfrenci de verilebümesldir. Başvurduğumuz İlgililer, ya bütün memlekette su .sılo.ntısı olduğunu, ya da mahalle içir.e sn veren borulann eskiliği re 50. yılda ısığa deniyle basmç yapılaıradığını kavusalım büdirmektedirler. Balıkesir üinin Smdırg) flç» Konu üzerinde (Jurulsa, herhalde bu borulara su vsrmenin sinin Ormaniçı köyünde. Cum. ya da su verileeek hale ?etir huriyetimizin 50. vıimı kutlam; ğa hazırtsnHı»imi7 şu eunlerde raenin, yenilemenln bir çâresi hâlâ elektrik yok buhımır. Su verflem«!yisi, genel sıkıntıdan olssydı. çeşmpKSyümüre. dnlayısîyle okulu' de de hergün su olmaması gemuza elektrik aetirellm diye. d reMrdl. lekçeler vcrildi RsymakamliSa Sular îdaresl G^nrt Müdiir Millî EŞitim MöHürlögfire Ö|. lügünün verdiği btltfiere daya renci az dendi. Daha başka isleı narak Cumhuriyet gazetesinde var dendi Halbuki müfeMis ver. yayımlansn su dsSıtım prosra diği raporda. buradü öğrenrileı mmda Gazinsmnnr»»?;» etlnün okuyamaz diyor. 24 saattnrte su aîan Terler ar»Cumhnrivptimizin 50. yüınd: smda gösterilmişttr. Aslında. onlan da ışıea kavusturnlım YıldiTtsbvo'da duruna, bunur Onlan da hatırlavülım Coctıkls tam terstdir. nmız karanlıkta okuvorlar otu Yetkilllerin ttonu Ozerlne PSD ruyorlsr. vssamlsrını sürdürümeleıi umudunu hâll tayıy» vorlar rut Mehmet ONÜt Mehmet tsçl Ormaniri KöyU tlkokul Md TESEKKÜR Bajarılı bir ameliyatla esim Ayla Aydemir'i sağhğa kavusturan Süleymaniye Haıtanesi Şefi saym Dr. MEHMET KOÇ Sayın Basheklm ) Ş : S j • TESEKKÜR Hastalığım sırasında beni şifaya ulastıran degerli lyilık sever insan S. Sigortalar îstanbul Hastahanesi 3. Dahiliye Servisi Mütehassısı Dr. SAFİ ÇAVAÇ • Dr. Sellmi Dofan. Dr. Muttafa Zincircioğlu, Dr. Yüksel Çakırözer'e tejekkürleri. mi arzederim. tzzet AYDEMtR jDr. Süha Enei*e • r Cumhuriyet 4397 £'* TESEKKÜR Aile büyüğümüz, amcamız, Ş emekli hakim İ İ : Hüseyin Timur .: KALKAY'ın ölümünden dolayı duyduğumuz acıyı paylaşan tüm dost ve akrabalarımıza sonsuz te» $ekkürler. Teğenleri Cumhuriyet 4395 • ; • • Ülkemizde ; Ülkemizln yok olmakta olan : dogal zenglnliklerlnl, hayvan ve ; bitki türlerinl arkeolojik eser Ş lerinl korumak nasıl Cncellkle : ele alınnaası gereken bir «orun» • ta, uygarlıgımızın belgeleri olan f ve bana yakın alâka gösteren Asistan Dr. HALİT İNCE, asistan Dr. HtSEYtN VU. NAŞ, asistan Dr. SUNGUR ESİN'e, servis hemşireleri, GÜL. KILIVÜ, AYTAL SERPKAYA'ya ve 2. dahiliye personeline sonsuz minnettarlığımı arzederim. Suat Demirkuşak Cumhuriyet 4390 •«•••«•««•«•••»••••••ıv^ Tedavimle yakıncn flgilenen Ankara Nümune Hastanesi baştabibl sayın, Dr. TESEKKÜR Münif îslânaoğlu'na yaptığı basarılı ameliyatl» be ni en kısa zamanda sıhhate kavuşturan III. Cerrahi Kliniği şefi sayın Opr. Dr. TESEKKÜR Yıllardır ıstırabını çektiğim böbrek rahatsızlığum tet his ve başanlı ameliyatl ile beni yeniden sağlığnna kavuşturan SSK. RüzgSrlı Sokak Hastanesi doktorlarından, tel: 27 35 0526 54 07 çemberlitaş istanbul HAZİRAN DÖNEMİ KAYITLARt BAŞLAM1$TIR (Motif Reklâm: 501) 4375 uraldersanesi© Iste Satış Gümrük Müdürlüğünden NIVERSITE Celâl Tümer'e çok kıymetli yarduncılan aayın. Opr. Dr. Dr. Adnan Tüzemen Kâzım Uğur ve saym Opr. Dr. Dr. Nurçttin Marmasan ile narkozitör Osman Çakır. oğlu, Sağlık memuru Vasıf Teklnoral, ameliyat hemşire leri. servis hemşiresi Nezahat Oral. pansumancı Ali Gediktaş ve bötun personele tejekkürlerimi ronanm. Vural SAĞLAMER % • •• • • • « • • • • • « • • • •• • • «•••••••••••ıS Ömer Uluçay'a a>Tica, hemşire Sabahat Tunç, Müzeyyen Coşkun, Müşerref Ulutaş'a ve III. Cerrahi Kliniği Personeline tefekkürfl borç bilir jükrarüarımı arzederim. Saip BOLAT «•••••«•••••••V^ İ.T.Ü. Maden Fakültesi Dekanlığından Fakültemizm a?ağıda nnıf ve ünvanlan yazılı açık kadroların» 657 sajilı kanuna göre eleman alınacaktır. Günü aynca büdirilecek sınavlarda başarı gösterenleri memurluğa aluup alınmamaları hususunda Dekanhgın takdir ht.kkı saklıdır. ' İsteklilerin kıs» bal tercümelerini bildirir bir dilekçe Ue 15.6J973 akşamına kadar Dekanlıga baş vurm»lan' duyurulur. Sınıfı G.Î.H. Memnriyet finvanı Derecesî Fakülta S«kreteri (Üniversite veya Yk.O: mezunu) 4 » Memur (lise mezunu) 13 Tek. H. Teknisyen değişik tneslek dallannda(sanat okulu veya tanat Ens. mezunu) 9, 10. H. 13 Yard. H. Hademe (ilkokul mezunu) (Basın: 16824) 4385 Cumhuriyet 4399 Cumhtıriyet 4401 ACl BİR KAYIP Merhum Askerl Doktor Âdll Bey İle merhume Hanife Hanımefendinin oğullan. Gfilen Adil'in aevgüi eşi, Nermin Âdil'in ağabeysi, Leyla Sakıcı ve Erol Sakıoı'nın dayılan, Ayda, îhsan, Siyavuş ve Süheyl'in enişteleri Kıymetli varlıguau Kurtiçi satısıdır: Esyanm cinsi: Muhtelif eşyalar. Satış günü ve saati: 20.61973 günü aaat 9.3u. Bolnnduğu Anbarlar: Salıpazan, Zeytinmırnu. Sirkeci, Haydanmsit. Yukanda yaah muhteli! eşyalar açık artiıma ile Yurt içı satışa çıkarılacaktır. Mufassal bilgiye haiz lısteeı tstnnbu) Belediyesı Mezat îşleri Müdürlüğü ve Müdürlügün.ür ü*n m&nallerinde görülür. Teminat en geç 19.6.1973 günü saat lö.OO'e kadar aUnır. Alıcılardan hüviyet aranır. (Basın: 16928) 4388 Fikret F, ÂDİL tedavi edilmekte olduğu Zürich'te Hakkın rahmetine fcavusmujtur. Merhumun cenazesl, 9 Haziran 1973 Cumartesi günü (bugün) Şişli Camiinde kılmacak 6ğle namanm müteaklp EvüD'teki aile kabristanına defnedileeektiT. Tann rahmet eyley*. AÎLESt Yenl Aians: 1PT74403
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle