23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 26 Mayıs 1973 ğ/U » *&. çoğumuzu, lise yıllanmızB göl l H turur: bıraz sisli, karmaşık anılar içinde; •• sınav teiaşıyle, anlamaktan çok eıberlemek zorunda bırakıldığımız, sanki günlük ya•amla ilgisiz sözler eden filozofiar dizisi gelir gözlerimizin önüne. Oysa Kant, Sayın Orhan Hançerlioğlu'nun dil ustalıgıyle kaleme aldığı, o hep el altında tutulması gereken Felsefe Sözlüğünde (Istanbul, 1973, iklnci baskı, sah. 1972) dediği gibi, «düşünce dünyasının temel taşlarmdan biridir. XVIII. yüzyıldan beri bir çok 6ğretiler Kant temeU Ustüne kurulmuştur.» Boşuna «felsefenin Copernicus'u» dememişler Kant'a. Kant'ın, doğduğu kentten (Königsberg'den), ömur boyunca, dışanya adım atmadıgı, sağlığına, düzenli yaşamına çok düşkün olduğu da b:linir: Günlük yürüvüşlerine çıktığı îarnan, herkes, kapılannın önünden geçerken, saatlerinl ayarlar mış. İçine kapalı görünen Kant, felsefesinin en soyut sorunlarıyle uğraşırken, çağının sosyal. siyasal somut sorunlarını düşunmekten de geri K kalmazdı. * ant Olaylar ve görüşler DAR KAPIDAN GEÇMEK Seha L. MERAY açıkça konusturmalan gerekir; böyle yapmak, kendi işleri ve davranışlan konusunda her zaman aydınlatılması gereken iyi bir hükümet yö netiminin başlıca şartıdır.» Kanfın özlemi, politikarı ahlâk ve hukukla bağdaştırmak; hukuk ve ahiâkı, politikanın sınır layıcı şartı yapmak. «Ben, ahlakçı bir politikacı. başka bir deyımle, yalnız ahlâkm açıkça söy leyebileceü ilkelerden başka ilke tammayan bir devlet adamı düşünebilirim» dtyor. «Fakat. devlet adamının çıkarlarma göre bir ahlak biçen bir politikacıahlâkçıyı aklım kesinlikle almaz.» Politikacı ahlâkçılar, hukuka ve ahlaka ay kın olanı, hakh ve doğru gösterrnek lçin çırpınıp dururlar. İnsan doğasının, aklm buyurduğu «iyilik» kavrammı gerçekleşürme yeteneğinde olmadığı bahanesinl öne sürmekle, her türlü iyi ye gidişi olanaksız kılarlar, engellerler. Kant, bu gibi politika öğUtçUlerinden yakinı yor. Çünkü bunlar, «o gün iktidarda kim varsa yalnıs kendi çıkarlarını yitirmemek için • onu övmekle ugrasırlar; bütün ulusu, ellerinden gel se, bütiin dünysyı feda edecek aşağüık oyunlara başvururlar.» aramaktan, kar?ı görüîierl dinlemekle vakit v\tirmekten çok daha zahmetsızdır. Bu atakhğın kendisi bile, yaptığının meşrulufu konusunda iç ten bir inanı? belirtisidir; sonunda, Başan Tan rısı, en iyi avukattır. 2 «>c yapmışsan. ıntâr et'»fc!uda baska ana kurcl. bir başks ö/de^ş NP SUÇ ı$lemişsen. «ben yapma«lıınx de Söv'e vorunluyor Kant: nörneğin, haikırj uırıı<t«u7İuğa vs bu yüzâen "»vaklanmavs 5011111.611)811 ıcın neler yapmışsan, hiç birinin «uçunu uz«nne airr.a; tersine, kabahatı uyTUk^rır^n ınatç'lığına rJkle. Komşu bir ülkeyi T * p^rnnışsen, Kabshatı Insan doğastnda göster: n»deıı jla'~ık da, sen başkalarındin önce darrarmasaydm, onların bunu senden önce vapmayflcaı'lann» ve senın olan şeyleri ele geçinrıeyecek'eriie tüveremedıgini söyle.» 3 «Ayır, bnyur!» Kaat, oolıtıkscı ablâkçıların bu kuralım açıklarıcen şurılan söylüyor: «Halkm içinde seni kendlerınc bas o'arak (eşitler arasında binncı, primus irter pires) seçmiş aync»lıkJı önderıer mi varT Onlan b'rbirine diisür ve halkla are'&ruji DO»; nep baikın tarafını tutar görün ve ha'Ja korc*ıs:ne dada büyük bir özgtirlük vaaa) ue oyaJa: a? «onra her şey Kesinlikle seıün iradme bağlı olacaktır. Ya da yabancı devıetlera nu RÖI diktın? Onların arasına anla^mazlıinar sok; he' raman en gtlçsüzü korumais u.hane^J ıle bu devletlerı birbiri ardından boiTindunıSnna almak için en güvenilir yol budur.» Kant, artık bu özdeyişlere, bu kurallar» kimsenin kacmadıgını söylüyor; çünkü, bunlar, evrensel bir biçimde nerKesçe öilıraBekt». O kadar ki, bu kurallarda haksızlık asırı ölçüde göze batıyor diye, kimsenm akıma bunlardan utanmak bile gelmıyor. «Utanılacak şey, bu özdeyişlerin açıgi vurulması değil (zaten. bunların ahlâka ne ölçüde uymâuıfıan Konusunda herkes aynı şeyı iö;'in.neKte) [Bkm bu özdeyişlerin uygulanmas ndj £qrvl&£ lacalt oaşarısızlıktır.» Buna karşı Kant, oır ölçü Kovuyor Snumüze neyin dofru, nevin durü'at '.e\in vanhaklanyle ilgıli olan ve cU'.Ttndıe f<>ripy]ş aç;ğ3 vurulmakla bağdaş.'iaven pii'ün ev'emlcr ve davranışlar tıak ve aclalfte avkıri'lır.» i'unu ekiıyor ardından: «Geı\ekten ızledıg'm amarı yok etmeden açığa vuni'an:ayac>& U$ar Kazanması '.çın gizlı tutmım gerek^n ve herKesı tasanlanma karşı avakiar.'1.rn a'tsizın ortava atılamayacak bir özdeyıs,. herkesi tenoıt eden bir adaletsıziıktır.» Kanfın ıstedigi, ahiâkı politikanın buyrugu altından kurtarmak. tlkeleri «ın.aca uyd:!rmayalım, amacı ilkelere uyduraüra ist'.yor; onun deyimiyle, «sapanı atlann önüne koşmayalım.» lış oldugunu anlamak IÇUL «B.I;KB ınsarJarın Puşkin'i Okurken lekîandr Sergeyeviç Puşkin'le lise sıralarında tanıştık. Sanırım Mılli Eğitim Yayınlannda çıkan bütün kitaplarını okumustum. Puşkin'i başka dile çevirmek çok zormus. Rusçada tadına varılırmıs ancak. Ne olursa olsun okuduğum kitapları beni büyülemişti. «Düello» Tıikâyesini unutamadım. «Yuzbasının Kızı» derinder. etkıledi beni. Edebiyata bir özel tutkum yoktu. Hoşlandığım için kitap okuyordum. Ararfan uzun süre geçti. Bundan birkaç ay önce Puşkin'i yeniden okudum. Okumaktan gayrı bir iş yapılamıyacak bir yerde bulunuyordum. Cem Yayınevi. Ataol Behramoğlu'nun Türkçesinden Puşkin'in bütün eserlerini yayınhyordu. Meraklandım. Lisede öğrenciyken okuduklarımı tekrar okuduğumda sonuç ne olacaktı? Puşkin 19'uncu Yüzyılın başlarmdan kalkıp Yirminci Yüzyılın sonlanna dek ya«amıştı. Daha uzun siıre yasayacası belliydı. Gerçi 1937'd"e bir düello sonunda ölmüstü Puşkin. Hem çok ilginç bir biçimde. Hasmı ateş edip Puşkin'i vurunca yazar yere yığılmıştı. Ama bir süre sonra başını kaldırıp bağırdı: A Gercek Politika Kendi anladığı anlamda. yüce bir ufraşı o'arak gördüğü polıtıkaya, böyle bir politika güden ahlâkçı politıkacıya saygüı Kant. $öyle diyor: ««Gerçek poıitika ıse, daha örce ahlâka saygı gostermeden bir aaıır oılo atrr»az: aslında güç ve karmaşık bır sanat olan politika, ahlâkia bfrleştigı zarnan. böyle olrnaktan çıkar: Ahlâklı politikanın bağdaşmadığı durumlarda, ahlâK, politikanın çözemedıği dügümleri koparıp atar. Insan haklan yönetimı ellerinde bulunduran iktidar sahiplerinın ne ölçüde fedakârlıgı panisına olursa olsatı rter zpjpan Kutsal tutulmaııdır. Burada, ahlâkia politikayı aynı ölçüde gözetmeğe olanak da yoktur; ahlâkia çıkar arasında ortalama bir yer tutan pragmatik koşullar altında ortalama Wr hukuk da düşUnütemez; politjka ahlâk önünde dıze gelmelidir; ancak boylelıkledır ki. DO1"UKJ sönmeK bilmez bir ısıkla parlayacagı bir düzeye, yavaa yevaş olsa bile, yükselmeö unabilır.» GUnümüzden bunca yıl onc6 «yüce düşüncelîr» ya da «safça gört>şler» sa\alım bunlan soylüyordu Kant. Kim^i.iı bUKÜ.nün ortamında nasü düşunür, neler derdi? Daha da önemlisi, bizler. uı^in'm Insanları, böylesine düşünmek ıstıyor m'imz. dUsfinUyor muyuz? Neler diyor oaşkr.iar «lan neler beklerken, kendJmiz neler yapıyoruz? (1) Tavuz Abadan ve Seha L. Merav çeririsi S.B.F. va>mı, Ankars, 1960. Politikacı Ahlâkçılar! 1795'!erin kargasalı giinleri içinde, Ebedl Bans Üzerine Felsefî Deneme'sini vayınlamıştı. (1) Hani şu kimsenin ciddiye almadığı, aldırmt dığı, olsa olsa alay ettiği «ebedl banş» sorununun çözüraünü, ilketerini, kurallannı aramıştı. Hollandalı hancmm. bir mearlık resmi çiHİmiş tabellsında, «EBEDÎ BARIŞ» yasılı olduğunu da biliyordu. Ama, konu öylesine önemli görünüyordu ki, ona! Görüslerini de çekine çekin© açıklıyordu: Nasırlara besma korkusu vardı Jçinde. tPolitikacılar. polîtika kurarncılanna. devlete en küçük bir zarar verme gücünden yoksun. boş fikirli, bilgiçlik taslama merakhsı, kolayca alt edilebilecek acemi oyuncular diye bakagelmektedir ler; bu yüzden, yazdıklanmda tehlike görfip kendileriyle çelişkiye düşmesinler» gibilerden bir çekince koymuştu kltabının baMna. Bövle de oi sa, devlet adamlannın, düşUnürlent, filozoflara danışm&lannı salık verir Kant. Aslında, «su«turulmazlarsa. filozoflar zaten kendilitderinden ko nusuriar» diyor. Bir de uyanda bulunuyor: «Kral lann filozof, filozoflarm kral olmasım beklememell, bunu dilemcmeli: çünkü, iktidarda olmak, aklm düsünme yeteneğini bozar.» Kant, bu konuda şunlan ekliyor: «Fakat krallann, ya da eşitlik ilkesi altında yasayan kralulusların, filozoflan ortadan kaldırmaya ve ya susturmaya kalkışmamalan, tersine, onlan Durun ateş nakkımı kullanacagım. Hasmı gıtmek Uzereyken durdu Vana döndü, kaıbini korumak için sağ kolunu göfsü Ustüne biik'ü Yaralı Kuskin Iki dakika sürevle nısan alca tetiğe basfc R&smmı varalamıştı. Ama kendisi ölümden kurtu<amaa. Gfi'Jerini kapadığı zaman vüzyıllarca yaşayacak bir siinl kitap bırakmıştı ardında. 1973 yılında ben Puskin'i yeniden okurken. bir değişiklık gördüm. Lise sıralannda okuduğum Puskin ıptmiş. yerine bir başkasi gelmişti. Hiç truşkusuz dejHsim bendeydi. Vaktiyle okuduğum «YüzbatniB Kıa»naa beni çeken neydi? Simdi okuduğumda ne? Oloy, PLgacev igvanında geçiyordu. O dönemde Çarlık Rusvasınds tonralr iröleliŞl sürüyor, köylü baskaldırmalan birbiri ardına' devam edivordu. Rusya'nın o tarihteki sosyal, fırtınas) bütünüyle işlenmiştl Puşkin'in romanına... Ben bir Hse ögrencislyken unlU yazann nikây«il«ini masal gibi okumusum; 1973 yılında anlamına eriserek okudum. Anslklopedilerde, Edebiyat Antolojilerinde, Puşkin'e modern Rus edebiyatının kurucusu, ya da babası denir. Bu kuruculuk ya da babalık sıfatı Puşkin'e nedeo verilmiştir? Çünkü Puşkin Fransız devrimini dogtoran fikirlerin Rusya'da meşalesi oldu. Özgürlük yazanydı. Çağuıın adamıydı. Bir yanda toprak köleliğinin karnnlıJı. hu v^ncıa ö7srürlük kıvılcımlan, bajkaldırmalar. çarışmalarla değişime gebe bır toplumda yasıyordu. Gerçekten 19'uncu yüzyıliB ortalanna doğru kölelik düzeninin kaldınlması «•lemi güçlenmiştir Rusya'da. Böylesine sancılı bir toplumda şair ve yaa r Puskin'i anlamak kolavdır. Çünkü blr edebiyatçı toplumundan kopamaz. Koptuğu dakika yok olur. Edebiyatçının evrenselliği de toplumsallığından doğuyor. Ayaklannı kendi toprağma basmış ve yüzünü çağdaş fikirlere çevirmij İnsan okunmaya değer edebiyatçı bluyor. Kuralı böylece koyduktan sonra gelellm okurlara. Edebiyatçının görevi varsa, okurun da var. Okurlar edebiyatçınm toplumsallığıru anlıyacak kadar toplumblllme a^ina oîacak, edebiyatçınm evrenselliğini ölçecek kadar çağflaş flkirlere yakınlık duyacak. Yoksa gereğl gibi anlayama»; sevdiği yazan. Belki bilinçsiz bir sevgiyle izleyebllır. okuyabilir; ama tadına ve özüne eereğmce varamaz. Edeblvatçı ofmak zordur. ama gerçek bir okur niteliğine erişmek de çaba ister. Ne var ki yazarlık ile okurluk arasında bazan bir ayınm yapmak da güçtür. Yazar olmak için tyi bir okur olmanın gereğine inanıvorum. Puskin'i tekrar okuyup anladığıma daâ seiinivorum. Eu büvük sair ve yazar öldüğünde, daha genç' bir ozan, Lermontov, iki gözü iki çeşme, bitme* tükenmea bir öfkeyle tutuculara lanet vağdınvordu: «Siz ey tahtımın kuşatan »çjfizia surfl . .Özgnrlfikleriıı. sanlann. dtebanın ceUSâMb ^•*i Gndenin kamın fölfesine, . '''?.<r'rJtiiaJet, gerçek, «izce «ade lif Böyledir tarih. bir ozan gözlerini kapasa, basica açar; insanlığın iyUiginedir t biri Seç Seç Al! Nasıl işliyor bu politikacı • ahlikçılann k*falan? Neleri ögütlUyorlar? özdeyiîleri. kurallan. ilkelari neler? Bunlan çöyla özetliyor Kant: 1 «önce rap, sonra d» ficflr dile!» Ana kurallardan, özdeylşlerden biri bu, onlann gözünde: Kendi devletlne ya da komşu bir devlete ait bir hakkı zorla ele geçirmeJc için hiç bir fırsa tt kaçırma: bunu yaptıktan sonra, bu davranışı m özürlü ve me?ru göstermek daha kolay, daha ince bir biçimde yapılabilir. önce zora başvurmak, sonra da özür dilemek, inandırıcı nedenler YUMRUK ÖZGÜRLÜCÜ Mü? OKTAY AKBAL Evet Hayır ÇAGA TERS DÜŞtŞ VE DEVRlM osyal bünyedekl patlamalar, çağa uymayan politık ve ekonomik davranışlann sosyal bünye üıerindeki etkitinden llerl geUr. Bu bakımdan 27 Mayıt Devrlmi; Demokrat Partl yönetiminin çağa uymayan genel politikasının bir lonucudur. Olayı taraftızca ve billmsel açıdan lncelememis olan çevreler; bu harekcti, basarılı bir hükümete kar•1, «Ulema ile Yeniçerilerin birlikte ayaklanması» olarak vasıflandırmaktadırlar. Bu görüş bllimsel olmaktan çok uzaktadır; ı»dece duygusaldır. S eş kişi bir kışiyi döver mi? Döver, ağzıru bumunu dagıtır. Iki kışi tutar kollanndan, bir üçüncüsü elindeki anahtarla ya da parmağındakl o çırkin yüzükle yapıştınr >umrukları. Geriye kalanlar da seyreder keyifle. Kolaydır beş kişinin bir kisıyi dövmesi. Hajır, dıyemezsiniz. Beş kişinin gücü bir kişininkinden çoktur. Peki on »üşı, yirmı k=si ortasms alırsa o beş kişiyi ne olur? O on klsiyi, yirmi kisiyi yüa kisl çevirirse? Onları bin, on. yüz bin? Sonu yok bu varsayımın. fs k2ba gyce dayandı nu durum de8iş.ir. Bulursun pehlivmnlar< boks ustalannı, glderek eli bıçaklılan, tabancalılan, serdengeçtileri, kabadayüan, ezersın karşmdakileri! Ne olacakmış ortalık? Kovboy filmlerinin Teksas'ına dönecekmiş. Yasa, Anayasa, hukuk devleti, demokrasi, natta oz«ürlükçü demokrasi lâfları havaya uçup gidecekmiş. Kin.de yumnık güçlüyse, kim dalıa çok kabadü.yı toplarsa çevresıne, o duyuracakmıs agırlıgını. ts, kazanmak, üstte kalmak defil mi? Kim» ne? Meclisteki son olay ibret vericidir Anlaml'iun anlamlısı.. Içlerinde bir tanesı eski bakan beş A"P'ÛT CH?1i bir mületvekilinin yolunu kesiyor, soförlerin gözü önünde lyice pataklıyor. Nedeni? Meclıste «Bizden destek mi bekliyorsun?» diyen CHP sözcüsüne AP Genel Başkanının söz atması üzerine CHP'lilerle AP'iiler arasında kavga çıkması. Oracıkta bitmemiş bu çirkin kavga. Hınclannı alamamış APTUer.. Yakalayacakiar, iyice benzeteceîüer CHP mılletvekilini. Dünya kaç bucakmıs gösterecekler.. Ne demek Sayın Genel Baskana lâî atmak. şöyle böylesın demek! Yer yumrugu. tokatı, tekmeyi aklı gelir bajına! Gelmis mi gelmemiş mi bilmem, ama Meclis revirinde tedavi edilen CHP'li hu kez ancak arkadaşlarıyle birlikte evine gidebilmiş. Bilinmez bu kez de sokak başında yol keser, dayak atarlar gözü dönmüş politikacılar! Sayın Ecevit'in Sayın Başbakanla başbaşa konuşması anlamlıydı zaten. Yurt içinde görülcn baskı olayları, baskı birliklerinin j'ol kesmesi, terör yarabna heveslilerinin günden güne şımarması... Bütün bunlar tehlikeli, iyice tehlikeli, hattâ eski deyimle «vahim» bir hal ahyordu. Seçimler yaklaşmıştı, CHP'liler seçim gezilerine çıkacakü, Ek:evit de öteki CHP Ueri gelenleri de yurdu baştan ba$a dolaşıp konuşacaklardı. Gerçekleri anlatacaklardı. I«in üginç yanı Türk seçmeninin gerçeklere karşı duyduğu susamışlıkü. Açık konuşuyordu, içtenlikle konuşuyordu Ecevit. Halk ona inanıyordu. Bugüne dek görülmedik bir liderdi o. Gjzli hesabı olmayan biri. İçi dışı bir. Sevgi dolu halkına karşı. Özel çıkarlara sırt çevirmiş. Gerçek bir ulusçu, gerçek bir Atatiirk devrimcisi. tnançlı bir halk adamı... AP'iiler korkjnaya başladılar bu nitelikleri taşıyan kişiden. Cepte keklik gibi görüyorlardı 14 Ekim 1973 seçimini. Bugüne dek her şey AFliler için çalışmışü, kendilerine karşı yapümış 12 Mart eylerni, Sıkıyönetimler, Anayasa değişiklikleri, solcu bilinen tanınan ne varsa hepsini silme, sindirme işlemleri... Hepsi AP'yi bir an önce iktidara getirmeye yönelmişti. Bir seçimler yapılsın bütün halk, hattâ 12 Marttan önce Demirel'e karşı olan aydınlar bile AP iktidarma oy verecekti. Liberal bir tutum. bir davranış özlemi içinde bulunan herkes Demirel gelsin demeye başlami'tı. Derken Ecevit ağırhğını koydu, iyice de duyurdu. Yalnız eski CHP seçmenleri değil, daha düne kadar CHP'nin karşısında olanlar bile Ecevit anlayışına ısınmaya, bir yakmlık duymaya başladılar. Durum değişiverdi birden. Demirel'den yana olanlar, öyle görülenler Ecevit'in saflarına katıldılar birer ikiter, günden güne artan bir yoğunlukla.. B GÜNÜMÜZDE, BİLÎM ADAMI VE AYDINLAR, DÜNYANIN GİDİŞÎYLE ^YURDUNUN YÖNETİMİNÎ KIYASLAMAK YÖNETİCİLERİ UYARMAK ZORUNDADIR man kampa aynlması kadar korkunç bir tehlike yoktur. Toplumun genel temsilcisi. mtlsterek menfaatin koruyucusu olmssı lâ zımgelen Demokrat Partl bükümeti, vatandaşlan bölmekle dev leti bir kez daha zayıflatmı» ve onun savunma gücünU udelemiştir. Bunu görüyor AP'iiler. Terazinin kefesi CHP tl°n vana a»ır basıyor günden güne. Yalnız kentte, kasabada değil, köylerde de Ecevit'in halkçılığı, iyi niyeti, yaktığı umut ışıgı gönülleri, kafalan çekiyor o yana... 1946'nın 1950'nin DP'si nasıl halkın tek umudu, tek güveni olarak umulmadık basarılar kazanmışsa, Ecevifçi CHP de yann aynı müctseyi gerçekleştirebilir. Bunu ilk görüp sezenler AP'iiler, sağcı partilerdir. Bunun için de şimdiden baslıyorlar şiddet eylemlerine. Yol kesmeler, adam dövmeler... Yalnız Meclis içinde değil. sokak ortasında da milletvekiline saldırmalar... Bn bir korkunun. bekicnen bir yenilginin belirtileri değil midir? «Var nu başka izah tarzı Bay Demirel?» Yumnık, yumrugu çağınr. Sende var, onda yok mu? Kim vunırsa, bilsin ki yiyecektir dayağı o da... Kaba güçle hiç bir inançlı kişi sindirilmedi, korkutulmadj şimdiye dek. Ne komandolar, ne tilkü birlikleri, ne partizan gönüllüler, ne de gözü dönmüş politikacılar Ecerit'çi akımın yolunu kesemeyecek, geçimlerde başan kazanmasmı önleyemeyecektir. Ama kötü olaylar olacak, çirkin durumlar görülecek, belki her zamankinden daha çok kan dökülecek. Bunu görmek zor degil. Seçimlere bağımsız Başbakanın yönetiminde bir hükümetle girilecek. Partiler üstü bir Cumhurbaşkanı var. Anayasa Mahkemesi var. Tarafsız organlar, örgütler var, aydın gücü var. Zorbalığa dur demek, zorbalara hadlerini bildirmek, kaba güçle iktidara geçmek, iktidar olmak heveslilerini sindirmek gerekiyor. Yaruumızın daha iyi, daha aydınlık olması için bugün her zamankinden daha ujanık olmalıyız, daha dikkatli, daha sağlam, daha güçlü... ÎLÂN KARTAL TEREKE HÂKİMLİĞİNDEN 19736 Tereke Kartal Karlıktepe'de Belediyeye ait bir evde ikamet etmekte iken 10.1.1973 tarihinde ayni yerde vefat eden SAFİYE DİRİK'in Terekesine mahkememizce vaziyet edildiğinden: SAFİYE DİRİK'in mirasçılarınm ilân tarihinden itibaren 3 ay zarfında, SAFİYE DİRÎK'ten alacakları olanlar ıle SAFİYE DİBİK'e borçları olanların bir ay içersinde Kartal Tereke Hâfc liğine müracaatla alacak ve borçlannı ellerindeki vesıkalarla birlikte Tereke defterine geçirtmeieri. zamanmda vapılmayan müracaatların nazara alınmaj'acağı hususu ilân olunur. (Basın: 16131 3920) Demokrat Parti iktidannın uygarlık anlayışı da, aydın rümrelerin direnmesine yol açnnşür. Batıb bilginler, «Batı uygarlığının temelini; bilgi, insan ve enletin ekonomik güç kazanması üretim, yığın isgüefl yerine, kü düstri devriminin modern şekli Atatürk Türkiyesinde, ton elli için cihazlanması ve kuvvetlençük ve verımsiz üniteler yaratıl altındaki teknik olmak Uzere, Uç yıl içinde sivil ve asker büyük mıstır. Bu suretle devlet ekono lü bir kavram Uzerlne» kurmak mesini icap ettiriyordu. bir aydın kadro rfogmujtur. Bu tadırlar. mik güç olarak zayıflamıştır. Atatürk bunu daha önceden kadronun dıs alemle teması, Bugün Batı devletleri dev ekoAtatürk"ün yaratmak ıstedigi Cörerek «Kuvvetli Devlet» yatkincl Dünya Savajından sonra ratma yollannı, çalısma özgür nomik müesseseler yaratmak ve layiklik, herşeyden önce bilime çok fiklmşmıştır. Gelismis dilve bilgî^e serBest bir yol açmak lüğüne dayanan planlı bir dev halkı buna ortak etmek surptiy şünce ve dil bilgileri sayesinde le, devletin ekonomik gücünil için konmu? bir ilke idl. Tenletçilikte aramıjtı. Bu suretle dıs memleketlerde yaptıkları inkifiler arasındaki esitsizlik or kuvvetlendirmektedirler. Devle kidçi düşünce, olaylan kehanetceleme ve araştırmalarla, görüstadan kalkıyor, ve sosyal bünye tin malî varlıgının. özel leşeb lere ve akıl dışı nesnelere, dini leri, Türkiye'nin «ınırlan öteside daha az özgürlüfte karsılık, büs namı altında sadece imti etkenlere dayamadan inceleme ne tasmıs, dünyanın gidisl ve daha fazla eşitlik sağlayan bir yazlı bir kütle tarafından sö olanağı ve problerr.leri fetvasız geleceği üzerinde, eski klasik mürülmesi, himaye ve iltimaslar ele alma yetkisi, insanı geroege sistem meydana geliyordu. düşünce tarzının ötesine ulasmıs la elde edilen krediler, ve he ulaştıran en doğru yoldur. Bu larrfır. Demokrat Parti yöneticileri, sapsız kazanç; devleti tahrip et suretle özgür akla dayanılarak Değişen bir dünya içinde kenAtatürk'ün bu devletçilik ilkesi tiği kadar, halk arasında da zen geliştirilen bilim, insanın gendi memleketleri üzerinde yaptılc ni yıkmış, devleti ve onun elin gin ve fakir ikiliği meydana ge lik ve mutlulugunun hizmetine lan muhakeme, bunu kerdi tedeki ekonomik gücü zayıflatmış tirmiştir. girer. Ona iş ve araç veren bükelinde tutmak isteven partilertır. Devlet, tahribe ve yağmaya Demokrat Parti idarecllert, yük endüstriler doğar. le ters düşmüştür. Gerçeli araşuğramıştır. kötü sosyal çalkantılar meydnna O dönemin yöneticileriyl» latırmak ve vanlan yargıları ünigetiren bu aynmdan başka, rril yikliği çiğnemek suretiyle elesDevleti dengeli bir ekonomik versitelerin veya ya*adığı küçük leti politik bakımdan da ikiye tirisel düşünce, olaylan ««^bes^ kudret haline getireeek olan çevrenin dar sıtıırlart arasından, bölen sert bir particiliK yöntemi çe ele alma yetkistni zayıflatmış, planlama ve teskilâtçılığa önem memleket düzeyine ve onun da verilmemiştir. Her isteyen, her uygulamışlardır. insanın kendi kaderini çalı«mak ote"!İnde tfCnvaya yaymak her istediğini, lüzumlu lüzumsuz suretiyle, kendisinin yaratacağı Türkiye gibi jeopolitik bakımbilimsel arsstırtnacınm göreviyapmağa başlamıştır. Bu da ya dan dünyanın en kritik bir böl gerçeği yerine, insan muUuluğudir. tırımlann ve bu alanda sarfedi gesinde yaşayan bir devlet için, nu tanndan beklemek felsefesini Bugünkü modern haberalrr.a len gayretlerin israfıns yol aç milli birliğin ve vatandeşlar a hakim kıimak istemiştir. Ömcfm ve yayın oTanaklan, dünyayı mıstır. rasındaki dayanışmanın bozul bir merinos koyunu üretimi soküçük bir ekran, bir bant, bir runu, bir ağaçlan aşılama sftması ve milletin iki zıt ve düy Büyük üretim üniteleri, vıgın kitap veya bir gazete halinde reöyle islâh işi, sun"î gübre kul her gün odalarımızın icine tanlanma olanagı, doğum kontromaktadır. Böyle bir çağda, «herlu gibi bilimsel ve teknik işleke<; kendi işiyle uSrassın, memrin çözümü, batıl inanıslar ve telkinlerle baltalanmıştır. Yoleket idaresini dilediSimiı gibi bazlık hortlatılmış. sırt oy düsüriiklemek bizim tekelimirdeşüncesiyle halk yığmlan, bura • dir. Çünkü halk bizi seçmistiî» felere itilmiştir. demek yanhs ve peri bir düşüncedir. Bilimsel dejildir. Merhum Dr. Kasım Izzettin'in ve merhume Muammer IzzetKöylere uygarhk götürecek Köy Enstitüleri kapatılmış, aytin hanımın kızı, merhum Fuat Sarc'ın eşi, merhume Meliha, merSusturma Politikası dın din ndamlarıyle elele vererek hum Salah, Sedat tzedin'in kardeşi. Güzin îzedinin görümcesi, Saköyü kalkmdıracak enerjik öğBugünün her alanda özgür bldi Sar'ın yengesi, Türkan Sar'ın eltisi retmenden köyler yoksun bıralim adamı ve aydını .dünyanın kılmıstır. ögretmen OkUjllan, Sa gidisi ile, kendi vurdunun yönenat Enstitüleri yerine. hiç Ur timini kiyaylamak, elestirmek, kontrola tâbl olmayan Kuran gerçeği söylemek, yöneticileri kurslan ve Nur dersbaneleri auyarmak 7orunlulundadır. Yaz24.5.1973 Perşembe günü vefat etmiştir. Cenazesi 26.5.1973 Cumarteçılmasma göz yumulmuştur. dığı kitabın baş sayfalarını, pafleri bir teknige dayanan bir si günü Şişlı Camiinde kılınacak öğle namazını müteakip Feriköyde dijaha kullukla ve medihlerle Türk uygarlığınm doğması bu aile kabristanına dcfnedüecekür. Mevla Rahmet eylesin. süslemek, eski zaman ülemasısuretle frenlenmiştir. Ekip hana vergi bir usuldür. BugCnün linde #çalı?ma, kooperatifler ibilgini ve aydını gerçekleri ceçinde'birleşme, işbirliği yapma Cumhuriyet 3925 saretle söyleyecek ve yayacakg:ibi köy sosyal bünvesini iiertır. Modern parti stratejtleri <îe İetecek bir çalısma diizeni ve bunlara, «Kara cüppeliler» deahiâkı yok edilmiştir. miyecek, «Halk bizi seçmiştir bizim görüşümüz doğrudur» ina Devrim dıyle direnmeyecek, onlan susturmayacak ve dinleyecektir. Kaçınılmazlığı 27 Mayıs öncesi hükümetler! ve partileri bir bilım kurmayııv Sosyal, ekonomik ve poütilt • > dan yoksundular. Bu yoksunluk landa birbirine zıt düşünce ve onların politik, sosyal ve ekoayn usuller uygulamalanna karnomik stratejilerini .iflâsa sii şılık, bilim ve teknik alanda, rütlemistir. Oysa tkinci Dunya müşterek bir hedefe ilerleyen Savasından fonra, bilimsel ara" bugünkü ikiye bölünmüş bir dünya içinde; Türkiye'nin çağ tırmalar ve teknik, o kadar hızdışı bir yaşayışa döndürülmesila ilerlemistir ki, son yirmi beş ne, gerçek aydın çevrelerin tayılın düşünce tarzı ve başanlshammül etmesi imkânsuda. Orerı; '. bütün bfr dn dokuzunco tim metodlanyle birlikte, Türk yüzyıl ve yimnlnci yÜTyılın ilk toplumunun maddi hayatını da yansımn devlet telâkkisi, uygardeğiştirecek olan endüstriiejrne İık telâkkisi alanındaki 1)011]!) çabalan; çağda ş uygarll* dUverilerini kökünden değistirmiszeyine ulasma savaşlan: o iktitir . . . . dann, millî birliği bozup parD.P. yönetidlerinin devlei çalayan, bilim Ustünlügü ve !âkavramı. modern devlet anlayı \nkliği kaldırarak serbest d'Jsnnşiyle bağdaşroamıştı. .Eskıder, ce üzerine ambargo koyan feldevlet. sadece politik ve aske'' sefe ve davranışlanyle karanılabakımdan kudretli olması rfüşu mazdı. nülen ve mülkün bütünlüğünü koruyan bir güvenlik aracıydı Demokrat ParO idarecilerinin tkinci Dünya Savaşında uygn bağıslanmıyacak günahlan: calanan «Topyekun Savaş» doktri ğm gerçeklerini her aydın kadar bıldikleri halde devleti v3ni. devletin sadece politik ve asnetmedeki ters davranışlandır. kerî bakımdan degil: ekonomik sosyal, bilim ve teknolojik ba Çağın gerçeklerini bile bile kımından da kııvvetli olmasım devlet kvdretini siyasal Iktida nn oyuncağı halino aetirmek hır £orunlu kılıyordu. sı, onlan parti diktatörlüfiüne Bu durum, devletten kopmu; kadar sürüklemiştir. Bu suretözel t«sebbüs ve özel sektörür le Dcmokrat Parti iktidan. her ki;i«el kir ve çıkar hesapları TELG:NAMLISUCUKİSTANBULTIF:£1 İ J 3 i dıktaiorlüğün tarihte uğradıgı yerine, devleti olusturan halka, doğal sonuçla karşüaşrmştır: halk kapitallzmlne dayanan bir DEVRİM. (İlâncüık: 2257) 3928 devleiciliiHn öne almmasını, dev Emekli Orgeneral Refik TULGA Gericiliğe Taviz Gayrimenkul Satışı IstanbuL 10; İcra Memurluğundan .Dosya No: 1973/5» Besiktaş, Bebek Mahallesi, Rumelihisan Caddesinde kâln 70 pafta, 140 ada, 223 parsel sayılı 2400.00 M2. lahalı kSrgir apartmanın ipotekU olan; 1 120/1820 arsa paylı 3 Cncü kat 14 No.iu meskenin taraaım 2 95/1820 arsa paylı zemin kat 1 No.iu meskenin tamamı satılarak paraya çevrilecektir. tmar dornmn: 22/3/973 tarihll imar krokisinde: 1/1000 mikyash 31/7/1970 tasdik tarihli Bebek imar planında blok inşaat 12.50 metre bina yüksekliğinde krokide görüldüğü sekild» insaat vapılacağı bildirilmektedir. ' Tetkikat: Bebek • Rumelihisan Carfdesinde «ol taraftan direkli yalı apartmanına bitisik yenl inşa edilmis 4 kath, iki bloklu kârgir apartman caddeden ortalama 22.50 metre geriye çekilmiş, ayrık nızam olarak ınşa edilmiştir. Caddeden sonra önü deniz olması hasebiyle Boğaza ve karşı sahile fevkalâde manzarası bulunan insaatın tamamı ikmal edilmış Ise de ufak tefek işçilikler ve «ıhhî tesisat noksanlıkları vardır. İnşaat bir bodrum set üstünde bir zemin üstünde 3 çıkmalı normal kat. ve bir de çekme katlıdır. Zemin katın önündeki set mozaik taş duvarlıdır. Elektrik, su, havagazı, kalorifer tesisatlan ikmal edilmis asansör boşluğu bırakılmıştır. Tegbit mevzuu daireler binanın cepheye göre sağ taraftaki blokta olup; 3 üncü kat 14 No.iu daire: Zemin kat antpesinden mermer basamakh merdivenle çıkılmaktadır. Sahanlıkta bin köşede ve diğeri ortada iki d'aıre vardır. (14 No.'lu daıre ortada bulunduğundan bir antre sokak tarafından şömineli büyük bir salon, antreye b.ağlı kondor üzerine aydınlığa bakan natamam mutfak mahalli, aydınlık tarafında helâ ve yanında banyo mahalli ve biri yan tarafta diğer ikisi arkada olmak üzere 3 oda bulunmaktadır. Dairenin cfoğrama kısımlan takılmış ve boyalıdır. Zemin kat 1 No.'lu daire: Bir antre sokak tarafında bir salon ve antreye bağh koridor üzerinde beton tezgâh eviyeli mutfak mahalli lçerisınde ufak bir oda ve aydınlığa bakan natamam helâ mahalli. karşısında yan bahçe aralığına bakan bir oda ve arkada yanyana iki oda vardır. 600 metrekare arsa üzerıne inşaat yapılmıstır. Kıytneti: Bilirkisi tarafından, 3 üncü kat 14 No.'lu mesken tamamına 500.000, lira Zemin kat 1 No.'lu mesken tamamına 400.000, lira kıymet takdir edilmiştir. İlk açık «rttırmalan 3/7/1973 Sah günü saat 10'dan ll'e kadar 3 üncü kat 14 No.'lu daıre. saat ll'den 12'ye kadar zemin kat 1 No.'lu daire Istanbul Sultanahmet'te Adliye Sarayı' nda 10 uncu îcra Memurluğunda »yapılacaktır. Arttırma şartnameleri herkesin görebilmesi için 15/6/1973 tarihinden itibaren Memuriyetimizde açık bulundurulacaktır. tlk açık arttırmalarda teklif edilen bedeller muhammen kıymetlerın 0,'o75'ini ve varsa rüçhanlı alacakhlann bu gayrımenkuUer ile temin edilmis alacaklan mecmuunu aşmadığı takdlrde en çok arttıranlann taahhütleri baki kalmak üzere arttırmalar on gün daha uzatılarak onuncu 13/7/1973 Cuma günü aynı saatlerde ve aynı yerde yapılacak ikinci arttırmalarda en çok arttıranlara ihale edilecektir. İpotek sahibi alacakhlarla digpr ilgiülerin ve irtifak hakkı sahiplerinın haklannı faiz ve masrafa dair olan iddialannı dayanağı belgelerle 15 gün içinde İcra Dairerine bildirmelert icap eder. Aksi halde haklan tapu slcilU ile sabit olmadıkça satıs bedellerinin paylaşmasından hariç kalırlar. Talep edildf'i ve ikişer llralık posta pulu gönderildiğinde sartnamelerin birer örneSi Eönderilebilir Arttırmalara Iştirak etmek istevenlerin muhammen kıymetlerin '/tılO'u nispetinrfe pev akçesi veya milll bir bankanın tPminat mektubunun tevdiı mecburidir Fazla bilgi edlnmek tsteyenlerin 1973/58 Dosya No.'su ile Memuriyetimize müracaatlan ilân olunur. (Basın: 3713 3917) VEFAT MEDÎHA SARC SUCUK FABRİKASI TARAFINDAN DANAMALAK ETİ YE KOYUN KUYRUCUNDAN ' İMAL EDİLEN TÜRK TİPİ \ NACAR SALAMLARIHI 6ÖNİİL RAHATLİGI İLE YİYEBİÜRSİNİZ Taşra siparişieri için
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle