14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET 26 Şubat 1973 Baba ve Oğlu ayın Samet Ağaoğlu'nun son eserinin adı şudur: «Demokrat Partlnln Doğuşu ve Yükseliş Sebepleri Bir Soru». Şimdiye kadar üzeTlne çeşitli yönlerden cğiHnen bu hikâye, Samet Ağaoğlu'nun bu yeni eserinde de, aktif bir görgü şahidini ve yetkiü bir yazannı bulmaktadır. Çünkü Samet Ağaoğlu, önce güçlü bir edebiyatçıdır. Bağlandığı harekete, kendisini bütünü ile veren ihtirash bir siyasetçi ve güçlü bir parlamento hatibidir. Daima hareketli ve heyecanlı bir insanchr. Şimdi de bu konuda, eski yazdık'larına ek olarak yayımladığı yeni eseri, yakm tarihimizin siyast edebiyatına yeni bir katkıda bulunmaktadır. S Öîaylâr vc görüşler BİR PÂRTİNİN HİKÂYESİ Şevket Süreyya AYDEMİR dır. Demokrat Parti'ye kadar kurulan bütün partilere karşı halk seyirciydi. İlk defa DP ile istibdadı yıktı. Hürriyet ve hâkimiyetini eline aldı. Ağaoğlu'nun eserinde hareket noktası, hSkim görüş ve yönetici kanı budur. Bu arada, bizim tartışma ve yazılanmızdan da nice parçalar nakledilîr. Bu yazı ve görüşlerimizin altma bugün de imzamızı koruz. Evet, bir DP vardı. îkind Dünya Savası sonunda bu partiyi, son yılların bfltün siyasî partilerini olduğu gibi, CHP'den ayrılan ö*ört vatandaş kurdu: C. Bayar, Refik Koraltan, Adnan Menderes ve Fuat Köprülü. O dönemde Meclis, Tarım Bakanlığınca hszırlanan, ama komisyonlarda kolu kanadı kırılan bir Toprak Reformu Kanun Tasansı üstünde bocalıyordu. Menderes, tasanya karşı olanlann sözcusü dururnuna glrmisti. Ama, tasarıyı savunan kanat'a göre, dayanaklan daha mantıklı görünüyordu. Sonuçta, reform kanunu, uygulanmasi mümkün olmayacak kadar güdük çıktı. Zaten uygulanmadı da. Ve bir süre lonra, güya tadil seklinde, fiilen rafa kaldırıldı. îşte bu arada. Demokrat Parti kuruldu. Kuruluşunda kararsız, ürkek ve yalnız görünüyordu. Programı, bizde kurulan bütün partilerin programlan gibiydi. Bütün partiler için klişelesmiş maddelerden örülüydü. Bunları da, sadece kurucular ve ön planda gelenler okumuş olsalar gerekti. Programda ve kurulusta, Samet Bey'in tasvir ettigi halk hürriyeti askından, halkın coşkun isyanından, istibdada karşı şahlanıştan, tek lşaret yoktur. Hatta bu programa göre Demokrat Parti. Halk Parüsincfen, daha devletçi doğuyordu. İlk parçalanma da, bizde kurulan bütün partilerde olduğu gibi, derhal kendini gösterdi. Ama daha sonra DP programmın dalgalandırdığı ifade edilen hürriyet askı, hürriyet «ndı (mlsakı) denilen belee ve lstibdada karşı isyan sloganlan ile degil, ama, memleketin vardığı aşamanın ve esen rüzgârlarla, tez zamanda halkın özlemlne uydu. Bu uyuşun taşkın heyecanı Ue de, dengesini ve makul teşebbüs gücünü kaybetti. Kendini, sokakların kalabalığına tesllm etti. DP'nin sansı, onun 1950'de CHP'den devraldığı tfurumdu. Bu durum, madd! ve manevî bir bitkinlikti. CHP iktidarı yorgundu. tktidarının devamı için sloganlan yoktu. CHP iktidarında Demokrat Parü'nin htk&yesi ve onun iktidarının doğuş, gelişme ve çöküş meseleleri üzerinde «Menderes'in Dramı» adlı eserimde (1) geniş ölçüde durmnsumdur. Bu eserin yayımlandığı sırada, Sayın S. Ağaoğlu ile basıntfa, etraflı tar» tışmalarımız da geçtiği için, konunun yabancısı değilim. Bugün de, bu sütunların kapsayabileceği kadar, aynı konuya değinmek istiyorum. Ama «Demokrat Partiııin doğuş ve yükseliş sebepleri» nden önce, eserin yazan üstünde kısaca durmak, sanıyorum ki faydalı olacaktır. Gerçi Samet Ağaoğlu, aydın bir yazar ve aktif bir politikacı olarak, hu cepheleriyle bilinir. Ama böyle bir yazar, yakın tarihimizde yer alan ve kendisinin de ön planda katıldığı bir siyasî hareketin değerlendirmelerine dalınca, bu hikâyede onun, bilinen kişiliği yanmda, biraz da ruh ve mizaç yapısına eğilmekte fayda olsa gerektir. Samet Ağaoğlu; her vasfmdan önce, rahmetli babası Ahmet Ağaoğlu'nun, ruh ve mizaç bakımmdan hem mirasçısı, hem devamıdır. Aynı lamanda madde. yani vücut ve sima yapısı ile de. Zaten bu son kitabında da olduğu gibi, Samet'in hiç bir eseri yoktur ki, onun sayfalarında, baba ile oğul yanyana yasamasınlar. Bu elbette ki, gıpta edilecek bir bağhlıktır. Babası gibi Samet'in de, daima olayların içinden ziyade üstünde kalmak, olayların akısına yukarıdan bakmak Isteven bir mizacı vardır. Her ikisi de görüs istiklâline, ihtirasla sahiptirler. Onun için de, olaylera karıştıklan zaman zayıf kalırlar. Ama olaylan dısandan ve yukandan değerlendirdikleri zaman, ihatalı ve güçlüdürler. Babası gibi Samet de, heyecanlı bir müeadelecidir. Bu mUcadele, baba ve oğulda, ömür boyunca süren, bitmeyen bir kavgadır. Eğer bu kavgalann akışında kayıplar ve yenilgiler olursa, onlara göre yenilen, kendileri değildir. Onun için de, daima hareketin ve kavganın içinde olmak, onu devam ettirmek, mizaç ve ruh yapılarınm, değişmez kanunudur. Eğer hareket ve mücadele durursa, bu tip fikir ve eylem adamlannda, herkesin duyamayacağı bir iç depresyon başlar. lşte bu, yıkıcıcFır. Bu kısa tanıtmalarımda, hata etmediğimi sanıyorum. Çünkü Sayın S. Ağaoglu gibi. rahmetli babası Ahmet Ağaoğlu ile de basmda geniş fikir tartışmalanmız olmuştur. Bu tartışmaları daima. saygıyla hatırlarım. Ahmet Bey, inandığına bilerek inanan, görüş istiklâlin den bir zerre feda etmeyen, çileler karşısında eğilmeyen, ama haklı gördüğünü de cesaretle kabulden çekinmeyen, sahsiyetli bir insandı. Oğluna da mücadelelerinde, aynı devamlıllğı dilemeyi, zevkli bir görev sayarım.. Politika Kervanı Ahmet bey, ölümünden az önce bir gece ziyaretimde, oğlu için görüşlerimi sormuştu. Ona «Bir evden bir kurban yeter» demiştim. Ama Samet yürüyecekti. Yürüdü. Gerçi onun bir gün, bir bakan, bir başbakan yardımcısı olacak kadar yükseleceğini, kendıleri de dahil, kimse tahmin etmiş değildir sanıyorum. Hatta onun bu mevkilere gelişi, galiba kendisi için de iyi olmadl kanısındayım. Çünkü Samet Bey, güçlü bir politikacı olduğu kadar, gCçlü bir büro ve idare adamı değildi. Tıpkı Adnan Menderes gibi.. Samet Bey simdi, bu son eserinde, katıldığı o politika kervanı içinde bir doğuşun, yükselisin ve yıkılışın hikâyesini veriyor. Ama yine, baba ve oğlun mizaçlarına sadık kalarak! Yani, yenilgiyi, asla kabul etmiyerek.. Eserin girlşi, bizim yakın tarihimizde, ük slyasî görünüslü tesekküllere kadar uzanan, politik panoramik bir özetlemedir. Ama Samet Beye göre, tarihimizde, halktan gelen, halka dayanan ilk siyasî parti, Demokrat Parti'dlr. Yazara göre DP'yi kuran. yönetici kadro lse, kurduran halktır. DP'nin kuruluşu bir halk hareketidir. Halkın, o güne kadar şu ya âa bu şekilde yürütülen baskı rejimine karşı, yarı mistik, kader inancına bağh bir hareketin manzarasıdır. O güne kadar halk suskundu, konuştu. Çünkü birikmiş konuşacaklan vardı. Yani herkes konuşur, söyleşir oldu. Asık yüzlü, donuk, mağrur bakışlı insanlar ise, artık yıkılacaklardı. Yıkıldılar. Kısacası DP harekeU, halkın bir «dlkleşme» hareketi idi. Bu hareket, insanların hür olmak özleminden güç ahyordu. Bu hareket, devlet kadar, kişinin istıbdadına karşı da bir isyandl. Köyde ağaya. şehirde ihtikârcıya, faizciye, esrafa, ve kendisini hor gören, sömüren, maddi • manevî her müesseseye, her kavrama karsı isyandı (!). Şimdiki Adalet Partlsi'nln, halk hareketi niteliği taşıyan yani da, başı koparılmış eski DP teşkilâtının, her şeye rağmen canlılığını muhafaza ederek, bu partiye geçmiş olması uyuşukluk ve bürokrasl, daha Atatürk'ün son yıllanndan başlayarak, genç dalganın idealizmini, inşa ihtirasını yenmiş, teşebbüs gücünü dondurmuştu. îkinci Dünya Savaşı yıllarına devlet, tamamen hazırlıksız, stoksuz, teşkilâtsız girmişti. Ortfunuh durumu da güven vericl değildi. Yeni askerî gelişmeler karşısında değerlerini" çoktan kaybetmis olan usul ve tedbirler, şaşmaı stratejik kategoriler gibi benimseniyordu. îthalât ve ihracatın kötürümleştiği. uretimin, sefalet geviyelerine düştüğü, halkın karanlık, yoksulluklar içinde kıvrandığı bu şartlar içinde Türkiye, bir de harbe girseydi, bugün bir Türkiye Cumhuriyeti'nden artık bahsedilemezdi. GeTçl DP öncüleri arasmda, înönü'nün bu savaşa girmeyişini «milletin erkeklik gücünü öltfürdüler»^ şekünde yerenler de vardı. 1950'de DP'nin devraldığı bu durum, onun büyük şansı oldu. Dünya harbi bitmlşti, yollar, pazarlar açılmıştı. Dış yardımlar başlamıştı. Ithalâtta, ihracatta, üretimde, kredilerde, satışlarda, savaş döneminin kısıntılan kalkmıştı. Fiyatlar serbest bırakılmıştı. Fazla olarak da, eski yıllann yoklukları, kısıntılan, sıkmtılan şimdi kolayca ve yeni hatlplerin bütün kudretlerl ile, CHP iktidarının suçu olarak llân edilebiliyordu. CHP'nin yügınhğı ise son haddindeydl. CHP seçiın mücadelesinde, savaş yıllarında hazırlanan ve savaş bitince büyük imkântarla karsılaşan «savaş sonrası iktisadî kalkmma programları» m bile halka açıklamayı başaramamıştı. Haf tamn raporu BAS1N ENDÜSTRÎMlZ » ÜRETTİGİ MALI MAIİYETtNİN AŞAĞISINDA BİR FÎYATA SATAN BASIN ENDÜSTRÎMİZ ILÂN REKLAM GEtîRLERtYLE AYAKTA DURMAKTA: B ü YÜZDEN DE EKONOMİK VE SİYASAL GÜÇLERLE DEVAMLI BÎR DENGE VE UZLAŞMA POLÎTİKASI GÜTMEKTEDtH t SADUN TANJU 1972 yılında gazete ve dergilere, devlete ait Basm tl&n Kurumu eliyle 72.4 milyon liralık ilân ve reklâm dağıtılmıştır. özel reklâm şirketleriıün 1972 yılında 135 milyon liralık ilân ve reklâma aracılık ettikleri de hesaplanmaktadır. Böylece, geçen yıl basma 200 milyon liralık ilân ve reklAm verildiği anlaşılmaktadır». Türk basın endüstrisinin "yıllık clrosu, pazarlama harcamalan dışında, 600 milyon lira dvanndadır. Bunun 200 milyon lirasujı ilân ve reklâm ge.lirlerl, 400 milyon lirasıra da gazete satışları sağlamaktadır.' 600 milyon liralık bir ciro üzerinden yüzde 10'luk bir kâr hesaplasanız, geriye kalan 540 milyon liranm sadece 400 milyon lirasj eazete satışlanndan elde edildiğine göre. basmın avakta durabilmesi ilân ve reklâm gelirlerine bağlı kalmakta; bu durum da basını ekonomik güçleHe kesm bir uzlaşmaya zorlamaktadır. . Sonuç 1950'de iktid'arı gelen DP, bu sansı kullanmayı bildl. Ama partinin bir de şanssızlığı oldu: Zafer sarhoşluğu, hızla öncüleri sardı. Denetleme gücü olabilecek olanlar, daha kuruluş safhasında uzaklastınldılar. Zaferden sonra iktidar, hızla bir iktidar tekeli halini aldı. Devlet demek. biz demek hatası, partinin programı haline geldi. Iktid'ann yıldızı, hızla, iktidann başedilmez asi evlâdı gibl belirdi. Devlet adamlığmm yerini, hızla. başına buyrukluk gasbetti. Bu zamansız bir îsmet Paşa fobisi. baştan sona, partinin ruhîsıhhatini kemirdi. Sokağın ve kalabahgın ilkel taşkınlığı ise, halk hSkimiyeti, demokrasi, hürriyet askı ve istibdada karsı şahlanış sanıldı. Atatürk'ün hatırası ve denetleyici akıl gücü. yeni iktidann daha ilk hükümet proera mında bile, O'nun adı amlmayarak terkedlldi. Menderes'in yıllarea müfettişliginl yaptıgı, bir kısmını ktırduğu Halkevleri, vine Menderes tarafından pek çabuk. fasist teşekküller olarak kötülendi. kapatıldı. Sözün kısası üniversite asi. profesörler kara cübbeli. Radvo yalnız iktidann malı sayıldı. Millet ise parçalanmıştı. Bu bakımdan Ağaoglu'nun. 27 Mayıs îhtîlâlini. iç ve dış tahriklerin eseri olan bir ka?a eseri saymak görüsüne, tabiî katılmıvoruz. Bu konuyu. hazırlamakta oldugumuz «îhtilâlln Mantığı» kitabımızda, etrafıyle Işlemeye çalışacağız. Samet Ağaoğlu'nun kitabında veralan, ama asıl konunun dışında kalan bazı olay ve belgeler üstünde lse. tabii durmadık... (1) S S. Aydemir: Menderes'in Dramı. Remıi Kitabevi. 1969 Basın Özgürlüğü Ütopyası Durumu. «Basmın ekonomik cüçler tarafmdan kontro^ lü» seklinde yorumlamak da olağandır. Ekonomik güçler siyasal iktidann da yaratıcısı olduklanna göre. basmın ekonomik ve siyasal güçler tarafmdan kontrolü gibi bir sonuç çıkar ki, b'u, doğrudur. Basın özgürlüğü denilen şey, bir ütopya'dır. Basmııj.'böyle bir düş'ten kurtulanilmesi için, ürettiğl malı, yani gazeteyi, diğer bütün endüstri Urünleri gibl, maliyetinin üzerine beiy bir kâr koyarak satması gereklidir. Oysa btitün gazeteler maliyetlerinİD çok asağısında satılırlar ve kurulu düzenin ekonnmik • siyasal güçlerinin primlne muhtaç kalırlar. Aradaki fark onlar tarafvndan ödenmese, basın ayakta duramaz. Okuyucu Fiyat İliskisi ' BUYRUN YARIŞMAYA!. OKTAY AKBAL Evet Hayır UNUTULMAMANIN GİZt Atılımcı Bir Bakandı umhuriyet dönemi Milli Eğitim Bakanlaruun sayısı hayli kabanktır. Bu kadar çok avıdaki bakanlar arasmda ynlıU'B «Sfcıstafa NecaÛ il« Hasan Âli ^Eüfi^'n (12 yıl öoce bugün MALYACAKTI. kayDCTfmştik.) öğTetmen ve aydın gönüllerincte sürekli olarak yaşamaları elbette geniş bir anlam taşır. Onlann özellikleri, öğretmen kitlesine tam yakışır kişiler olmalan, üstün kişilikler taşımalan idi; millî eğitimimize ve ekinimize (fcültürümüze) büyük gelişmeler, atılımlar getirmelerinden, ötretmenlife, öğret sünde idi. Onun giriştıği sefer lanznıştı. Okulsus tek köy, egitimsiz tek çocuk kalmayacaktı. men topluluğuna ve öğretmen ki berlikler: Köy eğitimi seferberliği, llkög Her 8 1 0 1 2 köy okulu, bir şiliğine erinç, değer, saygı ve bölge okuluna bağlanacak, her retim seferberliği; onur sağlamalanndan idi. Öğretmen yetistirme seferb«r köy bölge okuln eğitim. tanm, Eğitimin gelişmesi veya du ligi; teknik, sağlık, kooperatifçilik... raklaması bir ulusun geleceğıni vb. için kendisme bağlı köylerin Teknik ögretim seferberliği; belirler. Bu gerçek kendisini en merkezi olacakti. Buralara öğYayın seferberliği; geniş açıklığı ile Türk Ulusurmn retmen ve sağlık memuru yetişSanat seferberliği... idi. tarihinde ve yazgısında gösterBunlan aynntılanyle açıkla tiren köy enstitüleri 1960'tan sonmiştir. Bizans'ın bilgin ve eke maya bir yazmın dar ölçüsü el ra öğretmen yetiştirdiği hızladevlet adamı Psellos Kostantinos veremez. Yalnız bir tanesina köy İçin gerekli meslek adamla1069 da: «Bağdat'ta kurulan Ni özetle değinmek. tUmO Üzerinde nnı yetiştirecekti. zamiye Medreselerinde dogan belki bir tasaran verebilir: Köy efitimi planının uygulanyıldızlap bir gün Bizans'ın günemasını ve köy bölge okullanmn şini söndürebilir...» demişti. 400 kurulmasına beşlanmış; öğretyıla kalmadan onun bu sezışi men, efitmen, başögretmen, gegerçeklesti. Ondan 800 yıl sonra Eğitimin ve eğitimi geliştirmeda Büyük Osmanlı devlet adamı nin planlanması düşünü bütün zici başögretmen. müfettiş, MilAli Paşa yine Istanbul'da: «Mil dünyada, 2. Dünya Savaşından It Eğitim MüdürU, Köy Enstitületimizin malumatmı lüzumu de sonra kurulan Birleşmiş Millet sü Müdiirü, denetmen, danışmanreceye getirmezsek. dayanamayıp ler Eğitim, Bilim ve Kültür Ku lann çalışma yönetmeliklerinin biteriz ve ne etsek, etrafımıza rumunca (UNESCO) ortaya atıl tasanlan da hszırlanmıştı. çit duvan gibi hisarlar çeksek, mış, ona üye devletlere salık veyine raalumatlı milletler bizi ye rilmiştir. Oysa, bu girişim bizde ner; refte refte her şey elimiz ilk kez daha 1940 46 yıllan araMillî eğitimimizde Hasan Ali den gider...» demişti. Onun da smda, Hasan Âli Yücel'in bakan YScel Çağı diyeceğimiz yıllarm bu kanısmı yanm vüzyıl içinde lığmda tlkögretim Genel Müdü atılımlan, hızlar; ve gelismeleri tarihimiz doğruladı. rü Hakkı Tonguç'un gerceklestir sürmtts olsaydı: bugünlerde bunarasında. Köy ca sözünü ettiğimiz ve sancısını Bundandır ki, eğitimimizde bü diği gelişimler yük gelişmeler, atılımlar sağlaya Enstitüsü, Milli Eğitim, tlköğ çektiğimiz «kalkınma» ve «rerak ulusumuzun tarıhini ve ka retün Müdürlerinin, müfettiş, ge form» savlarımıza hiç gerek kalderini yükseltmeye çalışanlann zici basöğretmen, ötretmen ve mayacak, Devlet Planlama Teşkideğerlerini tanımak, onlan gö eğitmenlerin, kaymakam, muh lâtırmzm 20 yıl sonra (1982) için nüllerde yaşatmak gerçekte ulu tar ve bucak müdürlerinin içten tasarladığı geiismeler ve sonuçsal bir ödevdir. Geleceklerm, ya ve sıkı çabalanyle yapürnıştı. lar daha geçmiş yıllarda bütünnlann dünya ölçüsünde tanına (Planlama o yıllarda köy, ilk ve nüyle gerçekleşmiş; ulusumuz cak büyük Türk ekelikleri (de teknik eğitim alanlarrnda olmuşhalan) bu değerbilirlikten doğa tu.) • • • • • • • • • • • • • • • • • • • O»» • • • • • • • • • • • • • • • • • • • »» cak ve ondan şrüç alacak, eğitim Köy eğitiminde bütün köyler güneşiyle boy verip yetişecek; tek tek incelenmiş, durumları, Türk TJlusu «Çağdas uyearlık dü gelecekleri, buna göre gereksinzevinin O'îtüne'' fikacaktır... dikleri okul türü saptanmış, her birinde hangi yıl okul yapımına başlanacağı, hangi yıl oraya öğYücel'in bütün girışimleri atı retmen verileceği, ne türde bir hmlarla idi. Gelişmeler hep atı bölge okulu gereksediğı; yakm1 îhale, kapalı zarf teklif almak suretiyle ve 6J.1973 tarihin < > lımlar halinde oluyordu; bunla lık. pazar, yol, üriin durumuna de yapılacaktır. " ra seferberlik deniyordu. Çaplan göre hangi köy bölge okuluna ; 2 Şartnameler Genel Müdürlüğürnüzden temin edilebilir. da gerçekten (1. Dünya Savaşın bağlanacağı... vb. saptanmış; büDUYURULUR. da halkımızın diline giren, çok tün köylerimizın 1960 vüma de • büyük, çok engin atılımlan de ğin okula kavuşması ve bir köy ••+••••••••••••••••••••••••••••••••••••»••• yimlendiren) seferberlik ölçü bölge okuluna bağlanması plan(üslu Reklâm fl) 1209 Hemen akla şu soru gelebüir: Öyleyse basan da ekon> minin kurallanna uysun, ilân ve reklâm'a muhtaç bırakmıyan bir fiyat politikası gütsün, neden yapmıyor? Gazetelerin 1968 yılmdan sonra önemli çekilde tiraj kaybetmelerinln nedeni. gazete fiyatlannın 25 kuruştan 100 kurusa doğru yükselmesidir. Birkac Razete alanlann sayısı süratle azalmıştır. Arkasından her gün gazete almanm »yda 25 30 lira harcamava yol açtığı hesaplanmağa baslamıştır. Bundan 6 7 yıl örfce milypnluk tira.ia çok yaklaşan bir gazete bugün 400 binlik seviyeyi zor tutabilmektedir. 1972' nin Nisanmdan beri günlük gazete alanlann sayısında 250 binlik bir azalma olmuştur. Bütün bunlar, okuyucu • fiyat llişkilerinin açık belirtileridir. Lotaryacılığın Nedeni Türk Ev Kadınlan Derneği!.. Duydunuz mu bu derneğin adını? Duymadıysanız duyun! Çok önemli bir dernektir de ondan! Bir yarışma açmış. Ev kaduılannı ilgilendiren bir konuda değil, yanıldınız. «Kitap Tanıtma» konusunda bir yarısma... Nesine gerek ev kadınlarının kitap tamtma, demeyin. Herkese gerekli bir deferdir kitap. İyi etmişler böyle bir yarışma acmakla diye düşüneceksiniz hemen. Isteyen katılır dilediği kitabı tanıtır, anlatır, över. Hem üç bin lira, İki bin lira, bin lira ödül de var! Sevineceksiniz, kadınlarımızla ö\Tİnmeliyiz diye. Acele etmeyin. öyle istediğiniz kitabı tanıtmak yok. Ev Kadmları seçmişler tanıtılacak kitabı. Tek bir kitap üzerinde durulacak. Ev kadınlarınca beğenilen, yararlı görülen bir kitap olmalı bu diyeceksiniz aimdi de... Kadın özgürlüğü, kadın hakları, kadın dünyası, kadın sorunlan.... Yok yok, hep yanılıyorsunuz. Konu kadmla, kadınlıkla, toplumla, toplum sorunlarıyla ilgili değiL Ev kadınlarımız bambaşka bir konuda yazılmış bir kitabı seçmij ler. Sıkı durun sasmayın, dil konusunda... Bay Banarlı'nm «Türk çenin Sırlan» diye bir yapıtı çıkmış, onu pek beğenmişler, o kitabı tanıtmak için bir yanşma açmışlar. Nerden nereye!.. Bay Banarh'run ne ügisi var Türk Ev Kadmlan Demeğiyle? Üyed mi yoksa? Olur olur, ev kadınlan derneğine erkek üye de alnuyordur belki! Ama kolay değil bu yanşmaya katılıp üç bini, iki bini alinak! Yanşmanın koşullan epey ağır. Bir kez «yazı tabil türkçe ile yazüacak.mış! Tabiî, Türkçeyle yazüacak kimin kuşkusu var, Fransızca, Ingüizce, Almanca olacak değil ya! Yoksa gayritabiî bir Türkçe mi var ortalıkta? Biraz daha okuyunca anlaşılıyor hanımlarımızm kafasındaki kuşku, •uydurma kelime kullanılmayacak>mıs! Arapça uydurma sözcük kullanırsak olur mu hanımlar? Örneğin mefkure dersek, tayyare dersek? Bilirsiniz herhalde bu sözcüklerin de uydurma olduğunu! Hem Arapça değil mi uydur uydur söyle demişler zaten. Türkçe uydurma sözcük olmaz, ama Arapça olur! Ona söz yok! Başka bir koşul da şu «her yarışmacı yazısını yeni ve bütün bir makale halinde» yazacakmış! «Yeni ve bütün bir makale» ne demek acaba? Eski ve paramparça bir makale yazmayacaksınız dikkat edin! Sonra yazınızı istenen biçimde yazıp hemen derneğe göndermeyin ha, ne yapacaksınız? «Millî kültürlerine inandığınız diğer münevverler»i arayıp bulacak, onlara da göstereceksiniz». Yazınızda igleyeceğiniz başlıca tema şu olacak: «Bir dilin kelimeleri mi, yoksa kelimelerden daha mühün bazı temelleri ve işlenişleri mi millidir?». Bu «mühim çizgileri» belirtecekmişsiniz! Kısacası Bay i'.arar'.ı'nın kitabını övüp övüp göklere cıkaracaksınız, dil devrimini yerip yerip yerin dibine batıracaksınız, Osmanlıca gibisi \Tar mı, neymiş o Türkçe sözcükler, o devrim tümceler diyeceksiniz, gerıliği. çağ dışı anlayışları tutacak, destekleyeceksiniz ki yazınız üç bini, iki bini kazanabilsin. Hem bir de .Kubbealtı» dergisinde yayımlayacaklarmı^ o kazanan yazıları, ama para vermeyeceklermiş. O kadan olur arük. Hem binlerce lirayı al, hem de yazı parası iste, biraz çok!... Türk Ev Kadınlan Derneği bugüne dek ne yaptı, ne gibi yararlı işler gördü, kadınlık için. kadın sorunlan için har.gı başanh yapıtlan ortaya koydu? Kimdir, kimlerdir bu hanımlar? Bilinnıez. Ama birdenbire ortaya çıkıveriyorlar, Türkçeyi yeren, Osmanlıcayı öven bir edebiyat öğretmeninin tutucu kitabı için yanşmalar açıyorlar. Bildirilerinde de bir yanşma, bir müsabaka diyorlar, karar verseler yanşma mı, müsabaka mı? Sonra o beğenmedikleri Türkçe sözcüklere njye yer vermişler, dil, çağ, sayı yerine lisan, devir. rakam diyebilirlerdi, kendilerine de pek yakışır, çelişkiye düşmezlerdi! Ne var diyeceksiniz, bir dernek bir yarışma açmış! Osmanlıcadan yana olmak suç mu? Sen Türkçeyi översin de başkaları niye Osmanlıcayı övmesin? Hayır, özgürlükten yanayım ben. Herkes her seyl yazar, söyler. En saçma, en anlamsız, en budalaca şeyler de yazılır söylenir. Buna bir şey demem. Ama bu yarışma Milli Eğitim Bakanlığının eliyle Türkiye'de bütün liselere bir genelge üe yayıllrsa, duyurulursa, bildîrilirse o zaman işin rengi, anlamı değişir. Evet, yukarıda anlattığım yarışma, Mılli Eğitim Bakanhğı Müsteşarı Bay Nusret Karcıoğlu imzasıyle, aynca Istanbul Eğitim Müdürlüğü'nün ek yazısıyle bütün liselere «tamim» edilmiştir, «gerekli kolayhğın gösterilmesi» istenmiştir Ev Kadmları Dernefi, Dil Devrimine karşı çıkan bir yazarm çağdışı yapıtını tanıtmak üzere bir yarışma açabilir, kimse buna bir şey diyemez. Ama Türkiye Cumhuriyeti'nin Milli Eğitim Bakanlığı bu karşıdevrimci davranışı överek, tutarak, destekleyerek Atatürk devrimlerinin en Snemlilerinden bîrinin karşısına çıkamaz. Çıkmak isterse durum başka olur. Milli Eğitim Bakanlığının yetkili koltuklanna yerleşmiş Türkçe düşmanlarl, tutucular, çağdışı kafa sahipleri İle apaçık savaşmak kaçınılmaz bir görevdir. Devlet gücünü gericilerin emrine vermek, dil devriminin karşısına çıkan Kubbealtı'cılan açıkça tutmak, desteklemekle Eğitim Bakanlığı. Atatürk devrimi karşısındaki yerini belgelemiş oluyor. Bu, Bay Özbek'in Eğitim Bakanlığıdır, yoksa binlerce dil devrimcisi, Atatürkçü öğretmenin yer aldığı Türk eğitim dünyası değil! Eğitim Bakanlıgına egemen olan karşıdevrimciler bir kez daha kendilerini belli etmişlerdir. Üğretmen arkadaşlanna kıya kıya, sıra güzel Türkçeye cfe geldi sanıyorlar! Oysa Türkçe, Türk ulusununduı, Türk aydınınındır, Türk yazarınındır. Ne olduğu belirsiz derneklerle. uydurma genelgelerle, çağ dışına düşmüş kafaların yalan yanlış kitaplarıyla dil devrimine karşı çıkmak olanak dışıdır. Kafayı kayaya çarpmaktır. Kırılacak kafa onlann, kaya bizim... Kendileri bilir.. C ANISINA SAYGIYLA BAĞLANDIĞIMIZ BÜYÜK EĞİTİMCİ H.A. YÜCEL* İN ÖRNEK PLANLAMASI GERÇEKLEŞSEYDİ, BUGÜN «REFORM» DİYE CABALAMALARIMIZA İHTİYAÇ KAL M.Rauf İNAN Örnek Planlama Sonuç Ne Olacaktı •1100 millî eğitimin erinçlerine ve yeni yetişen kuşaklarırruz mes lek eğitiminin bütün değerlenne kavuşmuş olacaktı. Devlet Planlama Teşkilâbmız da gelişmiş,' ileri bir ulusun 21. yüzyılın bilim, tutum, eğitim, teknik, düşün ve yasam düzeyine kavuşmasını sağlayacak planlar üzerinde çalışmak ödevi karşısında kalacaktı. Gelecek yıllar içinde millî eğitimimizin yuzde yüz gerçekleşebiünesi de Hasan Ali Yücel ça' ğmın dirik, özverili ve coşkulu ruhlannı, o coşkuda ıralan (karakterleri) gerekser. Bu olmazsa, aylardır, yülardır sözil edilen reformların, planlann gerçekleşeceği geçmiş 27 yılın durumuna bakarak diyebiliriz kiçok kuşkuludur. Yücel çağının atılımlan, gelismeleri ve hızlan sürmüş olsaydı, Atatürk'ün ve Atatürkçülerin ruhlannı sızlatan ne var ki söylene söylene alıştığımızdan bugün bize artık hiç de ağır gelmeyen (az gelişmiş memleket olmak), gerçekte (geri kalmıs olmak) niteliği ve talihsizliği Türkiye'nin yazgısı olmayacaktı. öğretmenleri ve öğretmen topluluğunu yakmdan tanıyanlar da bilirler ki, yurdumuzun azgelişmişlikten, onun bilinçlere ağrr gelen anlamınâan kurtulmasuıı, ulusal kalkınmayı gerçekleştirecek eğitim ve ekm seferberliğini, Yücel çağmın dirik ve Ulkücü tutuşunu tüm öğretmenler dört gözle, özlemle bekliyorlar. Onlar. Büyük Başöğretmenlerimn, ta 15 Temmuz 1921'den beri kendilerine verdiği ödevlerin bilinci içinde ve O'nun: «Bu millet utanmak için varatılmıs detildir: kıvanmak için varatılmıs, tarihini kıvançla doldnrmuş bir millettir..» sözündeki yüksek onur ve ulusal öz sayılganlık duygusu ile gerçek bir eğitim seferberliğinde gönüllü «filkü erleri» olmaya içten istekle hazırdırlar. öbür taraftan basın endüstrisinin harcamalan, Renel pahalılık içinde durmadan artmaktadır. Birer ekonomiS: ünite olmaktan çok uzak bulunan gazeteler pahalı makinelerde ve hayll pahalı işçilerle maüveti vüksek bir mal Uretmektedirler. Pazarlama harcamalan. ulaşım problemleriyle dolu ülkede yükselip durmaktadır. Kısacası maliyeti düşürmek söz konusu değildir, tek çıkar yol fiyatlan yükseltmektir. O zaman da satışlar düşüyor ve gücü biraz daha azalan basm, kendisini ayakta tutan ilân reklâm desteğird de elinden kaçırabileceğini düşünüyor. Satışları arttırabilmek için tertiple/ıen piyangolann. dağıtılan apsrtman katlan ve otomoblllerin, basın'ı ikramiyeli sabş mağazal&rı haline getirmenin nedeni buülır, Sunî Basın Bugün Türkiye'de 1,5 milyon gazete satılmaktadır. Bunun 1.3 milyonu 5 büyük gazeteye, 200 bini de 53 gazeteye aittir. Büyük dediğimiz gazeteler bile sabs fiyatından yüksek maliyette ma! Uretmekten kurtulamadıklan halde. geriye kalan 53 gazetenin nasıl bir tam bagımlıUk içinde olduklan meydandadır. Bu 53 gazeteden 8'inin ortalama günlük satışı 12.000; 44'ünün orta'ama günlük satışı 2.500'dür. Günde 12 bin ya da 2 3 bin gazete satarak ayakta durabilmek. okuyucu desteğini deği) ilân reklâm desteğini gerektirmektedir. Kaldı ki, tirajlan 90 blnle 500 bin arasmda değisen büyük gazeteler de bu desteŞi kullanmaktadırlar. Ancak onlann kamuoyunu etkileyid güçleri, ekonomik ve siyasal güçlerle uzlaşma dengeleşroe olanaklanru da vanv tabilmektedir. 10 binlik, 2 binlik. binlik gazeteler böyle bir açıdan baktınız mı. basın «zeürlügunün. yani dUşünme. ifade etme, yazma özgürlükleririin kısıtlayıcı organlan gibl görünmektedirler. Manzara • ;. . . •,•• Zaten manzara meydandadır. 5 büyük gazeteden birl çağdaş sola açık görüşlerin. demokratik hızlı bir değişim isteğinin savunucusudur; diğer dördü ortacı ve muhafazakâr, çağdaş hayatm gereklertni bildiği halde hısh değişim düşüncesinden Urken. bu yüzden de ekonomik ve siyasal güçlerle kolay uzlaşan bir tutum tçindedirler; onbinlik gazetelerden ikisi reformcu fikirleri benimsemektedirler ve geriye, fareli köyün kavalcısmm arkasmdakı kalabahğa benzer, çağdaş olmaktan çok uzak. nasıl olup da bu asırdâ savunulmağa değer bulunulduğu. anlasılamıyan iikirlerin, niyetlerin prganlan kalmaktadır. TEŞEKKÎJR Ailemizin kıymetli varlığı, .büyüğümüz Seferberlikler Tariş İzmir Pamuk Tarım Satjş Kooperatifleri Birliğince 35 Ton Treflân Ziraî İlâcı Satınalınacaktır. EMİL ELÂGÖZ'ün vefatı dolayısiyle yurt içinden ve dışmdan gelip cenaze törenine katüan, büyük acımızı bizzat ziyarette buiunarak, mektup, tel^raf göndererek. teleton ederek, Türk Eğitim Vakfı ve diğer hayır cemiyetlerine bağışta buiunarak ve en az bizim kadar üzülerek paylaşaa gerçek dostlara; hastaiığı süresin"e kendisine ıhtimam ve titizlikle bakan müdavim hekimi sayın Dr. FARUK TURNAOĞLU. saym Prot RAStM BERKMEN'e en derin hislerimizle teşekkürü bir borç biliriz. ESt,'ÇOCUKLARI ve KARDEŞt ingilterede ingilizce ANGLO CONTINENTAL SCHOOL OF ENGLISH İNGİLİZCE OKULU (devletçe tanınmıştır.) ANA KURSLAR CAMBRIDGE İMTİHANLARINA HAZIRLIK KURSLABI YAZ KURSLAR I ÖZEL KURSLAR: turizm ve sekreteriikte çahşanlar, ticarette idareciler ingilizce öğretmenleri, banka personeli, otel personeli için. (Rektaş 246) 1202 INTERLINK School of English INTERLINK İngilizce Okulu ANA KURSLAR YAZ KURSLARI YA2 yaş MEVL1T Şevket Güriz'in degerll esi, Nevin ve Adnan Gürizin »evtili anoelerl VEFAT Merhum Hasan Bey Ue Gülsüm Hanımln oğulları, trfan Elinin kardesl. Bahadırın Babası, Zinnur Elinin biricik eşi Kıymet Güriz'in ebediyete tnühâlinin üçüncO yıldönümü dolayısiylc 27 Şubat 1973 Salı günü fyarın> Ankara Maltepe Camiinde tklndi namazından sonra aziz ruhuna Ithaf edilm«k üzere oKunacaK nrcvllde akraba. dosi va din kardeslerlmizln tesrlfini rlca ederiz. A. HtKMET ELtN .MUptela olduju hastalıktan , kıjrtulamıvsrak »efat etnıistir Cenaîesi 26.2.73 Pazartesi' günü AJcsaray Valde Camiinde kılinacak BSIe namazım möteaklp Topkacı Kabristanına defnedileeek'tir. ACSE International School KURSLARIdaha genç olanlar için tahdidi 1013 ve 1416 yaş izahat.broşür. kayıt için müracaat. INTERSCHOOL INFORMAT1ON SERV1CE Galatasaray. Tokatlryan İş Hanı kat 3 NO.13 İSTANBUL Telefon= 4973 294912 23 (And Bekiâm: „ ) 1211 A İ L I S İ •^umhuriyet 1216 Tanrı rahmet eylesin. A İ L ES 1 Cumhuriyet 1215
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle