15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 23 Şubat 1973 eçende gazetelerimizden birinde " ökudum, bir spor ilgilisi, yurtta futbolu kalkındırmak içın ilkokullara tutbol dersleri kontnasını öneriyordu; sadece ilkokull«ra değü elbet; ilkokullardan başlayarak bütün ögrenir.ı boyunca sürüp gitmek üzere. Kitaplar yazılacak, öğretmenler bulunacak (belki de getirtilecek), sınavlar yapılacak... Böylece futbol »orunu kökünden cözümlenecek. Bu öneri uygulanacak olursa. sonuea kısa süre içinde varaTnayacagımızı simdiden bilmek gerekir; yüz b:nlerce öğrenci içinden, ayıklanma yolu ile, diyelim yirtni yıl sonra usta futbolcular yeti»ecektir. Bu öneriden yüreklenerek. ben de, daha alçak gönüllü, gideri az, yeni bir örgütlenmeyi gerektirmeyen. belki de sonucu daha kısa «üre içinde ahnabilecek olan bir öneride balucmak istiyonım: îlkokullardan başîayarak bütün orta öğrettal sfiresince Türk dili fonetiği ve diksiyonu dersleri konamaz mı? Bunun gerekli olduğu kanısmdavım. Rahmetli Refik Ahroet Sevengil, TRT yönetim kuruluntfa birükte çalıştığımız günlerde, radyo konuşmalan bu açıdan gündeme aIındığı her kez, sık sık. «Türkçenin yanlış konusulması artık üniversite profesörleri düzeyini bulmuştur,» derdi. Bence de haklıydı ve bu hakh olus gerçekte ortaya büyük bir güçlük çıkanyordu: Türkçenin yanlış bir diksiyonla konuşulması üniversite profesörleri düzeyine vardığına göre, sorun, çözümden yoksun kalmaktad*ır, bir balntna. Doğrusunu kim, kime öğretecefc? Hukuk Fakültesinde okuyan bir öğrencinin. «Ben hukuğa gidiyorum.» dedigi ve üniversite profesSrünün. .hukuka gidiyorum» denmesi gerektiğini söylemediği, söyliyemediği sürece, dilimizin hızla baska bir sej biçimine girmesl nasıl önlenir? Gerçekten de, bırakalım öğrendleri, «dahi» yerine «daahi», «hatırasma» yerine «hatıraasına», «mizah» yerine «miizah». «huiâsası» yerine «hulâsaası» denmesi, aydınlar katında bile olağan karşılanJığma göre, konuşmanın doğrusunu aramak nerdeyse gereksiz düsecektlr. Konusmamn zamanla değişmesi, her dilin basına gelen bir olaydır. örneğin Cervantesln gününde îspanyolcarjın nasıl konusulduğu, dil billmcilerini uzun türe uğraştıran hir torundu: neden sonra buldular 16. yüzyıl îspanyolcasının Istanbul Yahudilerl arasında konuşulduğunu; oysa, duytfuğuma göre, bizim Yahudile G « • * • Olaylâ* ve gönişler KONUŞMAMIZ Melih Cevdet ANDAY rin dlllerînl îspanyollar anlamazlarmıs. Bunca değişmiş demek Ispanyolca. sadece o dilin güze! konujulrnası için değil, doğru konuşulması içindir. Dfller<Je zamanla büyük değisiklikler olraası, bir dilin bellı bir dönemde yanhs konuşulmasını hiç de olağan göstermez. Yanlıştır yargısı ile değişmeyi durdurmak olmamalı elbette amacımız, gerçekte istesek de yapamayız bunu, yanlışlar zamanla doğru olarak benimsenir; sozgeüîl, Arapça «ayın» sesi diUmizde olmadığı, yazımızda gösterilmediği için, artık «Camii» diye değil de, «camisi» diye yazıyor ve «öylüyoruı, bunun doğrusunda direnemeyiz, direnmeraeliyiz. Ancak bugün ortaya çıkan değisikliklerin bütün nedenleri uzerinde durmadan da edemeyiz. Nedir bu yanlışlann nedenleri? Bugün, benim görebildigimce, yanhs »ayılması gerekli söylenisler, genellikle yabancı dillerden gelme sözcüklerde kendini gösteriyor. Başta verdiğim örneklerden bir kaçı üzerindo durayım: Arapça «hatıra» sözefiğunde, bilindiği gibi, yalnızca birinci hece uzundur, «hatıraasına» demek yanlıştır; ama bu sözcuk yerine Türkçesi «anı» kullanıldığında güçlük tümü ile ortadan kalkıverir; çünkü Türkçede uzun hece yoktur; «hulasaası» diye yanlış söyliyeceğimize, «Bzeti» dlyebüiriz. tşin çok şasırtıcı yam, Arapça sSzcüklerde gereksiz uzatmalar ya dfe kualtmalar yapümasıdır: «dahi» de İlk heceyi. «mizah* da ilk heceyi, «hulâsa» da üçüncü heceyi uzatmak; fakat «şlve» de birinei heceyi, «viedamda ilrinci heeey», «ganimet.te ikinci heceyi kısaltmak gibi. Fransızca «serie» ile Arapça hızlı anlamına «seri» sözcuklerinin kanftırılması ise büsbütün başka Değişim Türkçe de, zaman içinde, böyle bir degjşime uğramıstır; (Türk dilleri aüesi içindeki lehçe aynlıklannı bir yana bırakarak) ses düsmesi (Yumurtga yumurta), kaynasma (bulatna a? bulamaç), ses türemesi (ılan yılan) gibi fonetik olaylar, Türklerin Islfim dinini benimsemelerinden sonra ortaya çıkan yabancı dll etkileri, Anadolu'da yerlesmenin doğal sonucu olarak yersel dülerle kansma. batı i'.e Ilişkilerin getirdigl yeni sözcükler, dilimizin »e» yapısıntfa büyük değisiklikler doğuşturmustur. Dil • bilim bunlan izler, kurallannı yeniler, öğretimini düzenler. Ancak yine de tutucu olmak durumundadır dil bilim, onun görevidir bu, olaylan görmezlikten gelemez, yoksa bSyle bir degiîim süreci, dil öğretimini olanaksız kılardY Herkes istedigi gibi konuşsun, istediŞi gibi yazsın denememesi de bundandır. Çocuğumuz ya da bir yabanct bize, «Şu sözcüğün doğru okunuşu nedir?» diye sorunca, bunun karşılıgını vermek zorunda değil miyizdir? Bu zorunluluk öylesinedir ki, yanhş •urgulanmıt bir sözcük. tümden baska anlaraa gelir; »ozgelişi «kartsl» sözcügünde ilk hece vurgulanırsa yer adl, ikinci hece vurgulanırsa kus adı anlaşılır; «kara gözlü» anlamına geletı «kar» RÖZ» ile. Hscivad'ın arkadaşı «Karagöz» adı arasındaki ayrım konuşurken yine vurgu ile belirtilir. Bir dilin öğretimimia fonetik ve diksiyona bunca önem rerilmesi, bir durum çıkârıyor ortaya: Fransızca sözcüğün ikinci hecesi uzatüıyoT ve böylece o sözcük Arapçalaştınhyor, bilmeden. «Seri" yazılar» hızlı yazılar anlamına mı, yoksa sıra yazılar anlamına mı, çıkaramıyorsunuz. Bir tanıdığım, eskl Etfal (çocüklar) Hastahanesi yerine, etual (etoile) hastanesi demişti. Neyse o hastahanenin adı. «Çocuk Hastahanesi» oldu da kurtulduk. Niyetim, bir gazete yazısınm dar olanağı içind'e, bu yanhs söyleyişleri sıralamak değil elbet; varmak istediğim, göze batan diksiyon yanlışlarının genellikle yabancı sözcüklerde ve genellikle uzatmalarda, kısaltmalarda ortaya ' çıkması olayıdır. Bunlarm yeni kuşaklarda sık görülmesi ise yazı devriminin kaçınılmaz sonucudur; çünkü, Arapça eğitimi yapılmadıkça, alfabemiz Arapça sözcüklerin doğru okunmasını sağlayamaz. Türkçenin talihsizliği, bunca etkisi altında kaldığı Arapça ile, dO ailesi olarak ya da sözcük yapısı bakımıncfan hiç bir yakınlığı bulunmamasıdır. tşte Lâtin alfabesi bu açıklıftı gözler önüne sermiş, bu yüzden de Türkçecilik akıminın hızlanmasında büyük yarar sağlamıstır. Bugün bize düşen ilk iş, yanlıs söylediğimiz Arapçayı bırakıp, doğru könufmamız kolay olan Türkçeyi güçlendlrmektir. ÇEVRE SORUNLARI Bir dergide okudum: îkinci Dünya Savaşında Ahnan bomoalanyla harabeye dönmüş Ingiliz parlamento binasmın durumu harp ertesdndp konuşuluyormuş. Ortada iki öneri var: Eski bina, ya büsbütün yıkılacak ve yepvenl bir biçimde yapılaoak. ya da eski biçiminde onaruacak Bir bakıma yüzyıllardan bu yana munarlık ölçülen ve olanaklan degiştigi için bu fırsaö değerlerdtnp e s ö ve kullanışsız yapıyı bırakmak ve modern bir binaya kavuşmak isteyenler az degil... Tartısmalar uzarken Churchill, kürsüye çıkmış: Baylar, demış, Ingüiz demokrasisı bu tnnada doğdu, bu binada büyüdü. Bizler Sagda olaıım soida olalım, bu yapının dar ve uzun biçlmi içinde yaşadık. etkilendik. Eunu değiştiremeyiz. Çünkü bizler önce yapılanmıza biçim veririz, ama sonra yapılanmız bize b'tim verir. Biz bu binayı yıkıp ysrine yenistai yapaznsyu. BiUndiği gibi Churchill, Tutucu Parta'nın lidenerinacndir. Sözleriyle Churchill arasında bir uvum bulunuyor. Bırseyi yıkıp yerine yenisini yapmaya yöneımek devrimclliktir. Churchill eskiye bağlı bir kisiydi, ama yukandaki sözleriyle bir genel gerçeği dile getirdiğinı de söylemek gerek. Çünkü çevre ile insan arasmda yakan bir ilişkl rajdır. însan ya çevreye uymak, ya da çevresini kendisme uydurmak zorundadır. Yaşamanın başka yolu yoktur. Çevreyle uyuşamıyan her yaratık rahatsız olur. Penguen Afrika'da, kaplan kutuplarda yaşayurtıüz. Ser çiçeklen kırda yok olur, kır çiçelcleri saksıda soiaı Romatizmalan olan insana güneşli yerleri tavmye ederler, yagmurlu ve rutubetli yerlerden uzakiaşmasını tsterler. Hoş' görü sahibi bir aydın, bağnaz bir toplumda nefes alamaz olur. Sözün kısası nereden bakafsanız bakın çevreyle yaratık arasında yafctn bir ilişkl vardır. Çevresiyls uyusan mutludur, çevresiyle uyuşamıyan mutsuz... Çevremizl fikırlerimize ve bedenimizıs ısteklerina gO. ,re ayarlamaya çalışmakla geçer ömrümüz... * Ama tnsanoglu uygarhk yolunda öyle bir noktaya gelmiş ki, ister istemez çevresini aleyhtne değiştiriyor, daha kısa deyişle kirletiyor. Büyük kentlerde yasayanlar, arabalann egzos borularmdan çıkan gazlarla zehirleniyor, •anayı merkezlennd» çahşanlar, fabrika bacalarının dumanlarmdan yakınıyor. Endüstri ürünlerinl saglamak için yapılan ışlemler, tabiaü etkiliyor. Atom ve hidrojen denemeleri. sonuçıannı hesap edemediğimiz etkenleri dünyaya yayıyor. Denız.erüe baııklar fabrikalann salgılanndan zehirleniyor. Her blr kimyasal olayın ardından ortaya yeni problemler çıkıyor. Kısacası endüstri toplumu çevreyl kirlenyot. Ve çevre klrlene klrlene' insan sağUg.na *ararh blr nitelige donüşüyor. Bu sefer de bilginler, çevre kirlenmesmm önüne geçmek için çalısmalara yönelıyorlar. Sokaktaki adamlar, çevre kirlenmesınin sonucıarını bedenlerinde RördUkçe, buna karşı çıkıyoılat. gösteriler. mitingler tertipüyorlar. Konu. toplum yöneöminde sorumlu kisilerce tartişılıyor. însanoğlu Afrila'da vaşayan penguen, ya da kutuplarda yaşayan kaplan gibi çevresiyle uzlaşamıyacak bir noktaya gelecek diye korkuluyor. Kar hırsından gayri hiçbir kayıt tanımayan tüketUB toplumlannda görulen bu hastaük; şımdi .derRileriyle gazetelenyle, televızyonu ve radyosuyla Batı dünyasını yaJnndan ügilendiriyor. Bize gelince: Daha sanayi toplumu olamadan çevremizi kirletmekte başan göstermekteyiz. Çünkü Türkiye'de sanayi bölgelerl saptanmadığmdan, fabrikalarla plâjlar yanyana, kucak kucagadır. Tabakhanelerin komsusudur oostaruar... Tersanelerin bumu dibinde turistik otel ve lokantalar... Kıyılara akar lâğımlar ve aynı sularda yüzer çocuklar.. Ormanlara kıyıhr oğretmene kıyüdığı gibi ve baüklann soyu sopu kurutulur dinamitie... Sanayimizi kurmadan çevremizi klrletmeye ve yok etmeye başladık. İşte bizim çevre sorunumua da budur. Bir öneri Denebilir ki, durum böyle i?e, yabancı sözcüklerin yanhş söylenmesl Türkçeye zarar vermez; gerçekte bu gibi yanhşlann Türkçe diksiyon yanlışlan sayılması da doğru değildir. îste konumuzun bam teli buracfadır. Hangi sözcüklerin niçin yanlış söylendiği bilinmlyorsa, TCrkçenin ses yapısı bilinmiyor demektir. Bu yüzden de, yanlışlar sadece yabancı sözcüklerde kalmamakta, öz Türkçe sözcüklere de geçmekte. dahası, Türkçe tümcenin ezgisi de bozulmaktadır. Bunun da göze çarpan örnegi hava alanı Türkçesidir. Ama sözcük ve tümce vurgusu, boğumlanma ve tümce ezgisl yanlıslan, artık tiyatro • rinema düzeyini kaplamışbr. Kendine Szgü çok belirli bir ses yapısı bulunan dilimizİB, özellikle «konuşma» ele altnarak, ilkokullardan başlamak yolu ile, liselere değin öğretilmesine Ilişkin bu Bnerim, futbol dersleri konulması önerisinden daha az önerall sayılamaz. Bu köşeden SSK KANUNU ve ÇELIŞKILER ilindiği Uzere 177964 tarihinde kabul edilen 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun bazı maddeleri 311069 tarih ve 13341 Sayılı Eesmi Gazete ile neşrolunan 1186 Sayılı Kanunla 1 Mart 1969 tarihinden itibaren geçerli olmak uzere degiştırilmiştir. 1 506 Sayılı Kanunun adı geçen kanunla değiştirilen 78. maddesine eklenen son bend hükmü aynen «Avnı zamanda bırden fazla işverenin ışmde çalışan sıgortalıların ücretlerinden kesilen primler yukarda yazılı üst saıır (Halen 4950 TL.'sı aylık Ucrettir) üzerinden hesaplanacak miktan açarsa fark, sigortalının müracaatı üaerine hissesi oranında kendistne geri verılir» şeklindedır. A Kanun koyucunun büyük bir iyi niyetle kanunlaştırdığı bu madde hükmünde uygulama bakımından geri verme işlemi, kanunda olmamakla beraber evvelâ işverenin prımJerı ödeme şartına baglı tutulmakta bu suretle kurumun tahsilâttaki ıhmali hizmetliye yapılması gereken iade işlemini durdurtnaktadır. B tkdnci nokta Sosyal Sigortalar Kanunu hizmetlilere karşı bazı taahhütlerde bulunmakta ve aldığı primlerle kanun teminatiyle vaadettiği belirli hususlan yerine getirmeğe çalışmaktadır. (Hastaük, malullük, emeklilik yardımian gibi). Birden zayade ışverenden ücr<rt alan ve en üst kademeden fazla prim ödeyenlerin farklarının kendilerine ladesi (geç de olsa) yanında işverenlerin ödedıkleri primlerin iadesi mevzuubahis olmadıgından bu primler karşıuksız kalmakla, yani vaadedilen hususlara karşı alınması gereken prim yekunu aşılmakta, sonuçta bu fazlalar haksız yere kunımun zimmetinde kalmakta ve endirekt dahi olsa hızmetli ve işverene hiç bir faydası bulunmamaktadır. Tutunuz ki 4 ayn işveren yanında günün çeşitli saatlerinde hizmetli durumunda çalışan bir kimsenin bu is yerlerinden iki "Millî irade mi Demirel'ia iradesi mi?, ALTAN ÖYMEN Komutanlar, Eeevit'l ve arkadaşlannı davet ettiler Ecevit ve arkadaslan gittiler. Çeşitli siyasî sorunlar hakkında görüştüler.. Daveti yapanların görüşlerini dinlediler. Kendi görüşlerinl açıkladılar. Ve Ecevit'in bana bildirdiğine göre, bu toplantıdan pek faydalanmış olarak aynldılar. Korkakhk mı bu? Demirel, davete «Hayır» deyip Ankara'yı bıraktı. Kalktı, programında yokken tzmir'e uçtu.. Şlmdl Istanbul'a, Gaziantep'e, Samsun'a gidecekmi».. Çünkü Cumhurbaşkanı seçiminden önce bir telkine muhatap olmak istemiyormuş.. 13 Martta «kafasındaki adam»ı Cumhurbaşkanı yapmayı planlıyor ya, bu plan bozulraasın iıtiyormu».. Kahramanlık mı bu? Ama kendisi işte düşündüğünü başkalannın gözünün içlne baka baka söylemek yerine, gözlerini Ankara dışına kaçırmayı kahramanlık diye satmaya başladı bile.. «Benim hesap vereceğim yegâne merci millettir» falan diyor. Sanki millete hesap verme durumunda olmak, bu devletln çeşitli sorumluluk mevkilerind'eki kimselerle görüsmeyi yasaklıyormu» gibi.. «Ben millete hesap veririm» dedin mi, arkadan, bu mantığın bağlantısı olarak, «öyleyse baska kimseyle görüşmem» diyebileceksin... Peki millet dediğin kavramm içine, îzmir'deki, Gaziantep' teki, Samsun'dakl, Istanbul'daki AP îl Divanı üyesi vatandaslardan başkası girmiyor mu ki, 35 milyonu ilgilendiren bir seçiml, 35 milyonun Devlet Başkanl olacak kimsenin seçimini, kapah kapılar ardında yalrız onlarla konuşuyorsun? Ve biz, bu 35 milyonun İçindeki ötekiler, ben, Ahmet, Mehmet, Hüseyin, Fatma, bizl bırakalım, zatıâlinizin partisine mensup milletvekilleri, senatörler, yani zatıâlinizin ifatfesiyle milli iradenin temsilcileri, hepimiz, 15 gtn sonra devletin başına kimin geleeeğini öğrenmek için, seçime 5 dakika kala izhar buyuracağınız, kendi «irade» nizi beklemek durumunda oluyoruz... Milletveklllerinizin, senatörlerinizin de aday lsimleri Ozerinde daha önce tartışma haklan yok.. Aday lsimleri telaffuz etme haklan yok.. Beş dakika önce diyeceksiniz ki, «Kafamdaki adam budtır». Ve kafanızdaki adam, Türkiye Cumhurtyeti Devletinin, yani hepimizin Cumhurbaşkanı olacak. Ve bunun adı «demokrasi» nin, «hukuk devleti» nin gereJi. «milll iradenin tecellisi» olacak.. Pekl «demokrasi» nin, «hukuk devleti» nin, «mlllt lrade olusması» nin asıl gerekleri?.. Yani, daha önce de belirttik düşünce özgürlüğü, hâkim teminatl, mahkeme bağımstzhgı?~ Onlara gelince at tırpanı. Ve kimseden herhangi bir telkin gelmediği hallerde de at. Hatta başkalanndan telkin geliyormuş, o da buna uymayı memleket görevi olarak kabul ediyormuş havası yaratarak at.. Milll irade. Evet.. ama millt irade, kendislnden baskasına göz hakki tanımamamn sistemini usul usul kurup, memleketi adım adım bir dikenslz gül bahçesi haline getirerek, o bahçedeki havuzun başına rakipsiz olarak kurulma iradesinin adı değildîr ki.. Ve miUI iradeye dayanılarak yapılacak bir Cumhurbaşkanı seçimi de, Süleytnan Demirel beyefendinin beş dakika önce izhar .edeceği iradesiyle tayin olunacak zatın, hiç bir kamuoyu tartışması olmaksızm Cumhurbaşkanhğı koltuğuna «cülus ettirilmesi» değildir.. Cumhurbaşkanı seçlmine 15 gün kalmıştır. Artık bu konuda kim ne düşünüyor.. Açık açık söylemelidlr. Herkes, bütün sorumlular, bu adaylar arasından. rfevletin başına kimin geçmesinin, Türkiye'nin sağlıklı bir gelişmeye ulaşmasına yardım edeceğini ciddiyetle düşünmelidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin en yüksek mevkiine ve tecrübeler göstermiştir ki. sadece temsilî niteliğe sahip bir mevkie değil, siyasî hayata büyük ölçüde etkili olan mevkiine geçecek kişinin seçimi yapılrnaktadır. Adalet Partisi'nin Isparta teşkilâtı başkanınm seçimi değil. B ta itilmektedir. Bu hususta her iki Bakanlığın bir karara varVE KARŞILIKSIZ OLARAK PRÎM ALIN ması daha doğrusu evvelemirde Sigorta Kurum larının Yargıtay artık uyMASI, BUNUN KÎMSEYE YARARI OL kararlanna insaflı uyması ve gegulamasına bir düzen tirmesi beklenmektedir. •' MADIGINDAN ÖNLENMELİDİR 3 Sosyal Sigortalar Kurumu Sube MUdUrlUkleri ilgili kanunlann uygulamasını yapan ve karar verme, gereğini belirtme yetkisinden yoksun, sadece Genel MUdürlUklerinin talimatı daire» (Mal! Müşavir) sinde işlem yapan teşekkUller olmaktan ileriye gidememektedirçer bin liradan 8 bin TL.'n altn haksız işlemlere yol açmakta ler. Genel Müdürlük ile Şube MUdürlilkleri arasmda tampon dığında 4950 TL.'sınm Ustünde dır. (1) vazifesi görecek daha genis ankalan tutar 3050 TL.'sına isabet Yargıtay kararlariyle billurla layısh ve yetkilı bir teşekkül iheden ve bugUnkU nispetlere gö san bu işlemde kurumun ısran re °/«9 oranmdaki 274.50 TL.'sı yersiz ve kanunsuz olmaktadır. tiyacı artık inkâr götürmez bir hal arzetmektedir. Zira Şube nın, müracaat üzerine, kendisi (2). MüdürlUkleri nazım rol oynayane iadesi Rerekmektedir. Bunun Yazıhane sahibi ve işveren du mamakta ve hatta uygulamada yanında yekunen 3050 TL.'si faz rumunda olan serbest meslek • lalığm işveren hissesi olan ve erbabının lUzumsuz yere hizmet çok köşeli ve kesin hareket • • yine bugünkü en az •/oll,5 ora li sayılması ve aldıklan serbest mekte ve bunlann hepsinde haknındaki kesinti tutan 350.75 TL. meslek paralan üzerinden sigor Iı da bulunmamaktadırlar. Bunlık fark ne için. hangi hizmet, ta kurumlannm prim kesmede da Sube Müdürlüklerinin içişlerinde son derece kırtasiyecilik servis ve bakım karşılığı Sosyal ısranna son verilmesi zamanı rol oynadığı gibi yafem bir geçSigortalar Kurumunun zimmetin çoktan geçmiştir. mişte kapsama aunan sigortalı de kalmaktadır. B Gelir Vergisi Kanunun sayısının birden bir kişiye indiHizmetlinin hastalıgı. malüllü da 65. maddesiyle serbest meslek rilmesi saşkınlık yaratmis ve ğü, yaşhlığı sebebiyle ve ulvî dü erbabuun tarifi yapılmıs ve bu haklı olarak işlerin birikmesine suncelerle ihtiyaçlannı karşıla kabil mükelleflerin ilk vergilen yol açnuştır. mak üzere hizmetliden ve ona dirilmeleri, stopa] müessesesi Maliye Vergi Dairelerlyle Bakatkıda bulunmak üzere işve olarak aynı kanunun 94. madderenden alınan primler belirli sinin 3. fıkrası ve 1137 Sayılı kanlık Gelirler Genel Müdürlümiktan aştığinda. fazlası hizmet Kanunla değiştirilen 105. madde ğü arasında bulunan ve Vergi Dairelerinin birçok bakımlardan liye iade olunuyor da işveren siyle tedvin edilmiştir. işlerini kolaylaştıran nasıl bir lerin katkı fazlalığına ne için bir Serbest meslek erbabının mak Defterdarlık makarru varsa Sosçare bulunmuyor. buz mukabili aldıklan paralar yal Sigortalar Kurumunun da Bu, 1186 Sayılı Kanunun ha dan 'İ15 nispetinde kesilecek gittikçe çoğaldıgı açık olan isleri zırlanması ve tedvininde unutul olan Gelir Vergisi peşinen hiç için de böyle bir kuruluş veya muş bir keyfiyet olup işveren bir indirmeye yer vermemiş ve teşekkule ihtiyacı vardır ve bu lerin toplam olarak lUzumsuz ve bürüt meblâğı esa almıştır. Sos bir zorunluluk haline gelmiştir. sebepsiz yere ödediklerı ve hiç yal Sigortalar bu tediyelerden kimseye faydası olmayan karşı prim tevkifatına kalkıstıgından 1 îş mahkemesi kararlan: Gelir Vereisinin matrahı ne olaUksız bir kesintidir. 4. îş Mahkemesi 6.3.971 T. ve caktır?. Ücretlerin vergilondirıl. Kanunun bu yolda ve buna da E: 970/3567 K: 971/283. Aynea mesine ait yine Gelir Vergisi bir çare bulmak suretiyle tadili Kanununun 63. maddesinde yas 5. îş Mahkemesi 21.6.971 T. ve hukuken bir zarurettir. 18 v ayn bir karar h indirimler Serbest Meslek ka E: 71/40 ve E:e 971/714 K: 71/*0 28.6.971 T. 2 Yanlış uygulama: zançlanna tanmmadıgindan mü gibi. A Yine 506 Sayılı Kanunun kellefler 22 yıldan beri yerleşmiş 3. maddesinin K fıkrası hükmü vergi kanunlan karşısmda vertri 2 Yargıtay kararlan 9. Hunün yanlış uygulaması, tilrlU ziyaına ister istemez Sosyal Si kuk Dairesi: 21.6571 T. ve E: güçlük ve aksaklıklar doğurmak gortalar Kurumu tarafuıdan âde 18038, K: 22«27 ve 14.12571 T. ve ta, iş mahkemeleri ve Yargıtay E: 20009, K: 25076 gibi. kararlanna ragmen kurum bu maddeyi yanhs uvçnılarakta ve İŞVERENLERDEN, GEREKSİZ YERE Mehmet Ali AKYOL Okuyucu Mektupları İZNİMl VERECEK MAKAM ARIYORL'M Antalya Sorgu Hâkimliginde kâtip olarak çaüşmaktayım. 1970, 1971 ve 1972 yülanna ait kullanaruadığım üç senelik ızınlerimın verilmesi için hâkimime ailekçemi sundum. Vazjfeme avdetime İcadar yerime başka bir Kâtıbin verilmesi şartıyle ayrıimamda manzur yoktur, mütalâasıyle Antalya Adalet Komısyonu Başkanlığına basvurdum. 3.11.1972 tarihinde verdifim dilekçem blr Sonuç vermedı. Cç senelik lznim konusunda ilgüilere kesin emıı verilecegl umudu ile Adaıet YUksek Bakanlığına ve Hâkimler Yüksek Kuruhı Baskanııgına 27.11. 1972 tarihinde ayn ayn baş vurdum. bunlar da bugüne sa dar neticesiz fcaldı. Antalya C. Savcuıgınd» beş. Ağır Ceza Mankemesınde üç ve diger mafckemelerde de İki şer kâtip bulunmasına rağmen vazifemde hâlâ devam ediyorum. Kanuni hakkım olan Uç senelik izinlerimiE verilmesi için ilgililere kesin tomir verecek Tnnirprp anyorum, lsml saklı VEFAT Sabriye Güler eşi, Naciye Alican, Pakize Tuğcu ve Mehmet Hamdi Güler'in babaları, Ekrem Alican, Nihat Tuğcu ve Sema Güler'in kayınpederleri, Nilüfer Erkan, Namık ve Nazan Tuğcu, Canan ve Yusuf Alican'ın dedeleri, Dr. Yavuz Erkan'ın büyük kaympederi, Şirin'in büyük dedeleri, Güner ailesinin enişteleri, OF BELEDİYE BAŞKANLIGINDAN Turistik Otel, Gazino, Hamamhn Noksan Kalan tnsaatı İkmal Ettirüecektir l Of ilçe merkezinde Belediye tarafmdan yaptınlmakta olan turistik otel, gazino sıhhl banyo (hamam) insaat ve tesisat tşleri ytizde vtrmi ilâvesi İle tamam olmıvan ve noksan fealan İsleri 2490 sayılı kanun hükümleri eeregince ve kapalı «arf usulii fle eksiltmeye konulnjuştur. 8 Bu tesislerin birinci kesif bedelı (1.624.4231 Hra ohtp yOzds yirml tlâvesi fle ikmal edilemediSinden yenlden (370,000> lirahk ek kesif yapılmıştır. îhale İkinci olarak yapbnlan bu f370.000> liral* noksan kalan islere alttiT. 3 Eksiltme Of Belediye binasj ictade toplanacak olan Belediye Encümeninde 9J.1973 Cuma gürjfl saat 15J0 de vapılaeaktır 4 Eksiltme sartnamesl ve diğer Mlumum evrak Of Belediye Muhasebesinde her eün mesai saatleri içinde gOrtllebüir. 5 Eksiltmeve çirebilmek İçin A (22.5501 üralık (yirmiiMblnbeşyttzeül llralık) gedeı temlnat. B 1973 vıiına alt Ticaret Odasa belgesl. C Bu l?ln önemine binaen en az İki mflyon llralık tnşaat ve tesisat isinl muvaffakiyetle vaptığina ve katJ kabulünO vantırdıSına dalr resml dalrelerden altnmış belpe D (B) Gurubundan müteahhitlik karnesl. E Bildirilen Işi vapabilecek olduklarına dair Trab«on Yani tsleri 11. d BOlge Müdürlöğünden alacaklan veterlik beljresl. 6 Bu t$e aft kesif ve «artname <150> Bra flcret nankabfli Of Beledivesinden almablllr 7 Yeterlik belpesi Trabzori 11 d B81ge MUdürtüSOnden verilecektir Yeterlik Beleesi almak tçin «MI müracaat 6.3.1973 Sah eflnO saat 17.00 ve kadardır. 8 îstekllleT teklif mektuplanm 9J.1973 Cuma gürrfl «ast M.OCe icadar makbus mukabili Of Belediye Baskanlığıns v«receklerdir. Telgrafla müracaat ve nostada gedkıneleT feanul edilmes. (Basm: 115051122) Parlamenterlere açık mektup Haksıziık ve adaletsizlik timsali olan 1327 Sayüı Personel Kanununun uygulanmaya baslandığı Aralık/1970 tarihindenberi, yanlış intibak neticesi haksıziık ve mağduriyete uğrayan memur zümresinin normal intibaklanrun. kanun kuvvetindeki karamame ile 1/Haziran/ 1973'te yapılacagı anlaşılmaktadır. Ancak bugüne kadar, Personel Kanununun hâtalı çücmış olmasından dolayı haksız yere eksik maaş alan ve bu durumlan l/Haziran/1973'e kadar devam ettiriİTcek olan memurlann kayıplarmın telâfisi, adı geçen karamamede yer almamaktadır. Bizleri yönetmek, haklanmızı korumak ve adalet getirecek kanunlan çıkarmakla pörevli ve Personel K.'nun geç uygulanmasından dolayı 9 aylık maaş farklanm toptan almıs olan sayın parlamenterlerimize soranz: 1 Sizler de hatâlı intibak neticesi eksik maaş almış olsaydınız meydana gelen farklann zatınıza ödenmesi için tutumunuz ne ohjrdu? 2 Şu sıralarda Bütçe Komisyonunda Rörüşülmekte olan kanun kuvvetindeki kararname, müzakerelerinize sunulduğunda, bir tasım memurlann eksik maaş farklannın ödenmesi hususunda tutumunuz ne olacaktır? Birinci sualimize vereceğiniz cevap bizce malumdur. îkinci 1 s ""™1'1" cevabmı da adı eeçen karamamenin oylannıza suTin'dııSundi a'.acagız. Saypılanmla. Möslfım Or. Yük. Müh. KASTAMONU Adapazan Tüccarlanndan Müderriszade FARKLAR KESILMEZ 1973 yılı Bütçe Kanunu fle. memurlann 1327 Sayılı Kanunun tatbikı dolayısıyle Dinken 9 ayuk maaş iarkından üusının verilecegi, ancak verilecelı bu üa maaş farkından bınsinjn, Emeklı Sandığı Kanunu'ndakl hükme dayanUarai Emekll Sandıgına ödeneceğı sayuı yetkilileriD gazetelerde çıKaj be HACI vefat etmijtir. Aziz nâşı 23. Şubat. 1973 Cuma günü (bugün) öğle namazrndan sonra Adapazan Yenicami'den almarak Erenlerdeki aile kabristanına defnedilecekür. Mevlâ rahmet eyleye. yaniarından ftnipgTimniçyftfî]r Teknik HizmeÛerde ÇalışUnlmdk Üzere Eleman Âlınacaktır Başmüdürlüğümüzde boş 40 adet ve fleride boşalaeak Tesisatçı Yardımeısı kadrolannm doldurulmasını teminen 27.2.1973 günü saat 14.00'de yapılacak sınavla yeteri kadar eleman almacaktır. Asağıdaki sartlara halz olanların sınava girebilmeleri için nüfus cüzdanı, diploma ve 1 adet fotofrafla birlikte en geç ÎS.2J973 günü mesai bitiraine kadar Gayrettepe Yıldız Posta Caddealndeki Personel SenMsine şahsen müracaatlan ilân olunur. ŞARTLAR: tST. TELEFON BAŞMÜDÜRLÜĞÜ AİLESİ NOT: Çelenk gönderilmemesi rica olunur. (Moran: 437) 1138 İst. Satış Gümrük Müdürlüğünden SATIŞ İLÂNl 1 Orta veya tlkokul mezunu olmak. (Ortaokul mezunları tercih edilir) 2 30 yaşından büyük olmamak. 3 Askerliğini yapmış olmak. 4 Vücutça görünür herhangi bir «akatitğı bulunmamak. 5 Belgeleri ile birlikte şahsen müracaat etmiyenlerin dilekçelerine cevap verilmiyecektir. (Basın: 11168) 1228 îstanbul Giriş Gümrük Müdürlüğü ambarlannda mevcut olan (30) adet muhtelif marka ve model binek otomobili yurt dışı kaydıyla 6 Mart 1973 tarihinde saat 09JM'dan itibaren Satıs Gümrük Müdürlüğünde açık arttırma suretiyle satılacaktır. a) Her otomobilin karşısmda gösterilen sif kıymetin % 15*1 teminat olarak »n geç satıs tarihinden bir gün evvelki mesai saatl biümine kadar Istanbul Gümrükleri Başmüdürlüğü sayraanlığını yatınlacak ve bu teminatla ancak ait olduğu otomobilin satışına istirak edilebilecektir b) Satışa istirak edecekler hüviyetlerinl varsa Ticaret Odası veya Esnaf ve Sanatkârlar Derneğine kayıtlı olduklarına dair beleeleri satLi komisyonuna ibraza mecburdurlar. c) İlân ücreti, Belediye tellâliyesi, ihale damga pulu ucreti ahcıya ait olup. daha teferruatlı bilgl Saüş Gümrük Müdürlüğü Istanbul Belediyesi ilân tahtalarmdan öğrenilebilir. (Basın: 11734) 1137 Sandıgı Kanununun 14/C maddesr memur veya olzmetiınin tertü doıayısıyie maaşının yükselmesı balinde bu tarkın tamamının Sandıga odenmesını amtrdir. Şu oale göre, memurlara verüecek fartlar memurun terfü tçln degü terfih] nusus'jnda olup, bunun Sandıga ^eiir olarak kesümesı kanunun rı> buna uuygun düşmez. Ancak, bahis konusu 9 ayuk devre ıçerisinde derece yukselmesı dolayısıyle verilecek tark taroamırun Sandık adına Kesılmtsi gerekir. Verilecek Ua farktan oirinin Sandıga fcesılmesi dheiine gidildiği takdirde nakSızlıga sebebiyet »erilecegı gibl, DIT ^ k idarî dâvSlann açılmasını aoğuracag] düşüiicesiyle Ugililerin şimdiden uyanlmasmı yerinde görmefcteyim. Saygıianmla. trfan KUZttCD Yenimahanı ANKARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle