15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURIYET 18 Şubat 1973 ir ay kadar önce, bir dergide, Oktay Akbal'ın «Yalnızlık» üzerine, cana değen güzel bir yansını okumujtum, duya duya ve tadına vara vara. Akbal, yalnızlığın, kendlne yeten, kendi ruhunu doyurup doldurabilen insan için bir önemi olmadığım, hattâ bunun, kimi zaman, bir gerek•eme durumuna geldiğini ve bu nedenle de insanm, zaman zaman, yalnızlığı aradığını, o akıcı ve krvrak üslubuyle ne güzel de anlatıyordu. Sanki kendi içimi, kendi yaşamımın bir bölümünü buldum o yazıda. Bu, bir tür yalnızlık özJemi, yalnızlık dileğiydi. B Olaylar vc görüşler YALNIZLIK DUYGUSU Hıfzı Veldet VELİDEDEOĞLU sevdiklerince umıtulma anlamında değn, «düıün savaşında yalnız bırakılma, tek kalma» anlamında kullanılan bir yalnızlıktt, Akbal yine içtenlikli ve güzel üslubuyle, düşünce yalnızlığmdan, siyasal ve sosyal konulan dile getiren tek yazar olma yal nızlığmdan kurtuluşunun sevincini anlatıyordu bu son yazısında. Tanınmıs kimi yazarlardan ömekler vererek, bu konulan artık kendUinden baskalan nın da işlemeğe başladığmı belirtiyordu. «O garip yalnızlıktan kurtulduğumu duyuyorum artık. Bir görevdi o günlerde devrimci ısığı cürdürmek, uyanık tutmak, çağdaş u;gaıiıjbn gereklerine inanan, inanmak isteyen kafaları» diyordu. «Üniversitenin aydm görüslü profesörleri, 5İretim üyeleri, yavaş yavaş bir garip karanlıktan «ıyrümağa başlamışlar.» diyordu. «Bizler de bir yü yazma olanağından yoksun kaldık, şu ya da bu yoldan. Sonra başladık gücümüzce yazmağa, bir seyler vermeğe okurlara... Ama o kocaman, göz alan bir yalnızlıkta» diyordu AkbaL Zevkle okudum bu yazısını da. Yine duyarak okudum, her T«n«mlri gibi. Çünkü «o kocaman, gâz alan yalnızlığın» ne demek olduğunu tam 31 yüdan, yani bu Gazetede yazarlığa başladığım günden beri, o kadar iyi bilirira ki! Bu yalnızlığın acısını, zaman zaman, o kadar derinden tatmışım dır ki! Çünkü biz Akbal'ın sözünü ettiği «o garip karanlıktan» şimdi değil, kendisinin belki de henüı lise sınıflarmda bulunduğu nrada sıyırmıştık kendımizi. Evet. «Yalnız kalmıslığın» üzüntüsünü çok duyduk biz; fakat aydın yazarlar yönünden değil, hukukçular yönünden. Fakültedeki meslektaıUnmızdan çoğu kendileri yazmak şöyle dursun bizim yazmamızı da hiç hoş görmüyorlardı başlan Tiçta. Biz ise, eleftirilere kulak asmadan, bu sütun arda yıllar yılı, hukukun egemenliği, yığınlann sos yal haklan, gerçek özgürlük ve demokrasi, iktidar ve trfekkür konulannı işlemeyi sürdürdük. Hel« AP tktidarmın Anayasa özgürlüklerini kuıüama eğilimi belirince, basta Saytn Nadir Nadl obnak üzere bu Gazetenin bütün yazarlan bu eğüimin karşısma düdldi. Nadir Nadi'nin «27 Mayistan 12 Mart'a» kitabı ile, bizim «Türkiye'de Üç Devir» kitabımıs bu göğüs germenin ve uyarmanın tanık yazılanyle doludur. Bizim bu kitabımızın, içtenlikîs kaleme alınmıç ilk analizi, sayın ve sevgili Akbal taraimdan Ankara'dakl Barış gazetesinde yapıldı. Yürekten teşekkür borçluyum Ona. sflnce yslmzlıgına relelim: Atatürk Devriml ve AtatUrkçü düşünce savasında benden daha güzel, daha yUrekli yazarlar bulunduğunu gördil gtim için, bu yönden kendimi hiç bir zaman yalnız hissetmedim. Son on yıldan beri, hukukçular yönünden de, pek yalnızlık duymuyorum. Yukanda kendilerinden söz ettiğim büyük hukukçular, ülkede hukukun egemenliği, Anayasanm gereği gibi uygulanması konusunda, gerçekten güzel ve değerli yazılar yazdılar ve bunları TUrk kamuoyuna sundular. Bendeki yalnızlık duygusu hukuk kurumİ8n yönünden geliyordu. Faküileler, Barolar gibi kurumlar, kendilerini sadece doğmatik hukuk alanmda, öğretici, ya da uygulayıcı müessese sayıyorlar, gibi geliyordu bana. Çünkü susuyorlardı. «Sosyal kurumlar kendilerini ve kendilennin dayanağı olan UKelen loruma bilincinden yoksun olurlarsa birryurin çabası, bir. yangına dökülen bir kova su gib'. boşa gitmeğe mahkumdur» diyordum feen<îı kendime. Bu düşüncemi 7 Ocak 1973'te bu sfitunlarda çıkan cBireyler ve Kurumlar» oaşaklı vazıda dile getirmiştim: az çok kötümser. üzgün ve ac çok umutsuz bir lfadeyle. . Aldanmışım. Haksızhk etmıştm. O tarthten conra Istanbul ve Ankara Üntversitelen ve Istanbul Tekrak Üniversitesi, son Üniversite Kanunu Tasansına karşı çıktı lar ve bır kısmı, bunun Anayasaya aykın olduğunu belirterek. doğrudan doğruya Anayasavı savundular. An. kara, IstanUul ve îzmir Barolan ve Barolar Birliği de Anayasanm simdiki ourumuna dokunmanın, ülke çıkarlan. tosan öak ve «zşrürlükleri ve adalet dağıtımı bakınündan Rösterdiği sakıncalan belirttiler AskPrl Yarzıtay'n» Saytn Başkanı da, askert vargı konusvaıda Anayasada yapılmak istenen değı?«üiklerin sakmcalan üzerinde llgnilerin dlkkatini çektiği gibi, aynca Müliyet gazetesinde çok güzel bir yazı yayımladı. Bütün bunlan okudukça, hukukçular ortamında yalnız vaimnTnarnn derin mutluluğu doluyor içime. '«Demek ben, aman 27 Mayıs 1961 Anayasasına dokunmayaüm, onu yazbos tahtsa durumuna getirmeyelim. devletin temel direğiyla sık sık oynamayahm, hak ve özgürlüklere dotunmayalım, karanlık bir devrin e$iğine adım atacağız sonra diye 1965 yıltndan beri yazıp çizerken haksıa degilmişim, yalnıs degilmisim; bu ülkede benim gibi düşünen hukukçular varmış» gerçeğinden gelen bir mutluhıkl Tıpkı Oktay Akbal'm, kendist gibi vazanlan gördükçe duyduğu mutluluk türünden güzel bir duygu bui. Maşallah olgunlaştı işioğkmun tuhaf tabiatı var. îktidardayken kızdığı poIitikacıy) duştükten sonra boşgörüyor. Düsmüş adama acıma duyguianndan mıdır, geçmısj çaDu* unutmak hastalığından mıdır, bilemem. Bildiğim. göraüğüm. Süleyman beye karşı çesitli kesimlerde başlayan yoğup muhabtettir. Neredeyse: ' Adarnın kadrini bilemetnişiz! diyeceğiz. Süleyman bey de zayıfladı, olgunlaşb, daha bir sevimlilesti. Gazetelerden öerendiğimize göre okuyormuş da... Doğan Avcıoğlu'nun «Türkjye'nin Düzeni» fcitabı çalîşma saionunun önemli bir yerfhde duruyormuş. Bıldiğiniz gibi Sülpyman bey. Ankara'da kendisine bir ev yaptırdı. Gönlünce dayadı. dbsedi. Gene gazetelerden fierendigimize göre, bu evir> bir katıru bovdanboya caiışma salonu olarak düzenlemiş. İşte AP lideri burada sendisıni ikfdara bazırhyonnus. Eh, muhtırazede oldu»una göre seçimlerde olağanüstü oy toplsvabilir. Düştügü gün! ' Zamanlama diye bir sey vardır demlrti Sabırla neler blmaz? Sabırla korus bıle helva oiur tekkeyi bekleven derriş çorbayı içermiş. Süieyman bey de çorbayı içeceği saati beklivor. Demfrel d.'mokrasistne hayran çevreler bu işi kolaylaştırmak için çabnlıyorlar. Vaktivle Demirere sert muhalefet yapan aydınlara da göı kırpıp diyorlar ki: Demirel'i beğenmezdiniz; bakın MPlen"i pörün! tste bu ortam içinde Demirer yenı taşmacagı ev< düsenleme havasmda... Hanl insan yeni taşınacağı evı bir güzel hazırlar: . Su duvan 'yıkalırn! Badanalann rengini beğenmedim. Verandayı büyUtelim. Su köseye bir çömine isterim. Eüleyman bey aynı heveste: Güvenlik Mahkemeleri fcuralnri. Hükümete olaganüstü yetki vsrelim. Anayasa Mahkemesini tasıtlayahm. Üniversiteyi susturalım. Basını • biçime sokalun. Sevimli adam vesselam bu SUleyman bey..: Hele koltuktan duştükten sonra busbütun sevlmM ol«!u. Sen kalk yirml kilo ver. okumaya başıa kendim yaöştir demokrasinin erdemlerini büsbütün oazmet... BUtün bunlar niçinT Demokrasi için... Süleyman Bey demokrasiyi o kadar seviyor ki antidemokratik ne kadar yasa varsa, Süleyman Beyin himmetiyle sıppadak kanunlaşıyor. Hele Devlet Güvenlik Mahkemelerine Beçilecek yargıçlar konusunda Hükümete yetki veren değlsiklikten sonra SUleyman Beyln tam bir demokrat olduğuna lman ettün. Demokrasi aşığı adam! Kadrini kıymetinf bilememişia. Nankör aydmlar gidlp Sülevman Beyin elini öp«ünler! ÜsteUk adamcağızm durumu da bir tuhsi; Soıs&nis tktidar mısm? diy». Hayır. " . . .* Muhalefet misin? * ' , • '". Hayır. ,' Peki nestn? , Ne mim, ne cinim, bir garip ademim. • :" Vaküyle «Beni duşürmek isteyen 226*yı buhır» diyen Süleyman Bey muhtırazede olduktan sonra aritmetlğini değistirdi. Şimdi Melen Hükümetini değiştirmek İçin 226Iyı aramryor, ama, Anayasa'yı değiştirmek 1çin 310'u buluyor. Üstelik olaylar kendisini bir olgunlaştırdı ki! «Şaibe» lerinden aklandı. Tek kusuru btras uzun konusması. Bir de «ıkıyı görünce şapkasuu alıp savusması O kadar kusur kadı kıztnda da bulunur, Yahva oğlunda mı bulunmıyacak? Evet, koltuktan duştükten sonra SUleyman Bey. çok dejişti. . . . . . . Olgunlasü. ." , . v • * . .." • . GelittL.. • ' gg• • •' • " • •' * *" Bir daha iktldara geçin^Deler yapacak, neler yapacak... Bekleyiniz, görünüz, Yalnızlık Du/gusu Yalnızlığın sadece «özlemi» değil. bir de «duyfu.su var. Bu, büsbütün başka şey. Özellikle, kişinin giiç günlerde, kara günlerinde doğar bu duygu Öyle zamanlarda, dostları, sevdikleri tarafmdan anımsanmamak, düsünülmemek, aranmamak, boğucu bir duman gibi yalnızlık duygusuyla doldurur içimizi. Geçirdiğim bir iki tchlikeli hastalık günlerinde çok duymuşumdur ben bunu. Dost lar tarafından, dostlann ağzıyla gönderilen haberler, gelen mektuplar, yakınlanmız aracılığıyle ha tır sormalar, kısacası, anımsanıp düsünüldiiğümü hilmek, sevinçle doldurdu içimi. En umduğum H filerin bir kaya sessizliği içinde donması ise yalnızlık duygusu uyandınrdı bende. Güç günler sadece hastalıktan doğmaz; başka nedenlerle de doğabilir. Meselâ şu anda, bir yasa kuralı uyarınca içeride bulunan Çetia Altan't anımsıyorum. Siyasal, ya da sosyal düşüneelerinden bir bölümünü, paylaşınz, ya da paylaşmayız, e ayn bir sorun. Fakat edebiyatçılığım, güçlü yazarkğını da inkâr edemeyiz ya. Örneğin bir «Çınaraltı», bir «Eski Yalüara Bakarken», bir «Ramalan Anılan» yaolarını okurken, Türk Edebiyatının en usta kalemlerinden biriyle karşı karsıya bulun duğunu, bir «Evlilik Anayasası» yazısını okurken de bir mizah ustasıyle karşılaştığını kim inkâr ede bilir? Işte politika ile ilgiai bulunmayan böyle yazılannı okurken, benim büyük bir sanat zevki duy duğumu Çetin bilirse, Onun dört duvar arasındaki yalnızlık duygusu azıcık olsun, hafiflemez mi? Ken disini, türlü kisisel nedenlerle, doğrudan doğruya arayamamış olsam bilei Demek ki «yalnızlık» kavramının, bir yandan meselâ Olimpos'a çekilen eski kejişler, ya da Inziva köşesinde çile dolduran eski ermişlerce bir «özlem» konusu olması mümkün olduğu gibi, öte yandan, «unutulm'U&luk, bırakılınışlık»tan doğan üzüntulü duygulann konusu olması da her zaman olanak içinde. K Anayasayı savunma Aynı doğrultudaki düşünce savaşı yalnız 12 Mart 1971'e degin degil, 27 Mayıa Anayasasını Türkiya için «lüks» sayan zihniyete karşı, 12 Mart'tan sonra da sürdürüldU. Sonra, Akbal'ın deytmiyle kendisinin «yazma olanağından su, ya da bu yoldan j'oksun kaldığı» bir yülık süre içinde, aynı olanaktan Nadir Nadi de, biz de yoksun kaldık. Sonra da «gücumüzce» yenıden yazmağa başladık. Diyeceğim şu ki, Üniversitenin kimi öğretlm üyeleri «Bir garip karanlıktan (günümüzde) y»raş yaraş sıynlmağa bssUmıs» değil, uzun yıllar önce sıyrılmıştı. Kendimizi bir yana bırakalım; 27 Mayıs 1961 Anayasasının tam bir bilimsellik ve yüreklilikle savunulması dojrultusunda, son 1012 yü içinde, hukuk profesörlerinden bir Bahri Savcı'nm, bir Muammer Aksoy'un, bir Münci Kapani'nin, Ortaçag karanhğına savas açan bir tlhan Arsel'in, bir Seha Meray'ın çabalan hiç unutulabilir mi? Aynca AtatUrkçü dogrultuda olar. Oniversite dısı bütün yazarlar, yalnıs şimdi değil, eskiden beri «güçlerlnce» bu düsün savaşmı sürdürmüçler ve sevgili Akbal'ı «O kocaman, göx alan yalnızlıkta» tek başına bırakılmış olma mutsuzluğundan az çok kurtarmışlardı sanıyorum. Bunlan, eleştiri olsun diye değil, zevkle okuduğum bu yazarı desteklemek, kendisine daha bir güç, daha bir umut vermek için yazdım buray» Düşüncede Yalnızlık Oktay Akbal'ın 14 Şubat tarihli Cumhuriyefte, ytae yalnızlık üzerine bir baska yazısı çıktı; «Yalnızlıktan Kurtulus.» baslığım taşıyordu. Fakat bu yazıda sözü edilen ve türlü yönleriyle işlenen «yalnızhk», kendi kendisiyle basbaja kalma, ya da Benim Anladığım Yalnızlık Şimdi kendi bakunımdan sözünü ettiğim dfl GÜNSÜR'DERl ŞİİRİ DUYNÂK OKTAY AKBAL Evct Hayır 7 Günün ardmdan DOLAR BUNALIMI VE SONUCU olann değerinde *h 10 oranında düşürme ile bir lüreden beri devam eden para bunalırm, her halde simdilik, sona eriyor. Bu, bir buçuk yıl içinde dolann ikinci devalüasyonudur. 1944'teki Bretton Woods Konferansmdan, 1971 Ağustos'una kadar dolann değeri 36 dolara bir ons altın oranında idi. Amerika her 38 dolar getirene bir ons altın vermeyi taahhflt etmi?ti. öteîd paralar da dolara bağlandıgından her çesit uluslararası alışveriş dolarln yapılıyordı.. Nucon 1971 Ağustos'unda dolan altmdan ayınnca para bunalımı meydana geldi ve Aralıkta dolann değeri 36 dolara bir ons altmdan 38 dolara bir ons altına düsürüldü. Altmdan da aynldığından dolar, öteki mill] paralar niteliğini aldı. Bu defa 38'den 42 dolara düşürülmüstür. Yani bir dolar bir ons altinın 47de biridir. Böyle bir gelişmenin nedeni, Amerika'nın ticaret dengesinde acık vermesidir. Ticaret dengesi geçen 100 yıl içinde ilk kez 1971'de açık vermiş, bu açık 1972'de 6 milyon dolara varmıstır. Dolann değerindeki indirimle açığm kapanacağı umulmakta ise de, bu umudun gerçekleseoeği şüpheUdir. «Orda derenin içinde tki üç çınlçrolak Alçacık damı düjündükçe Gözlerim yaşanyor dön geri bak Irmaklar gibi uzaklaşır Bir türkü kadar uzak. Tekerler iki çizgi bırakır Hamutlar (ak şak eder, dön geri bak.» Günsür'ün gurbetçilerine baktıkça hep bu dizeleri tekrarlıyorum içimde: «Bir yanda tekerler döner dön geri bak.» Oy«a Günsür'ün resimlerindekiler geriye dönüp bakmıyorlar. tleriye, yeni yerlere, değisik yaıamlara gidiyorlar. Sırtlarında yorganlan. Hep yorgan tatınır nedense. Kalkar gelirler doğu köylerindeaı güney kSyJerindm yorganlarıyle, Alamanyalara giderler yorganlariyle... Renk renktir o yorganlar, yama yamadır. B« zan öyle ahenkli bir renk uyumu yarâfırTâr İrnonflgOraUI;TlW;*" •amlan geride bırakırlar. Bir tablo gibidir o yorgan. Çok olmadı daha, bir iki hafta ancak. Bir sergi açıldı Tak•im Sanat Galerisinde. Nedim Günsür'ün bir çesit retrospektif sergisi. Bütün yapıtlan yoktu ya orada, eski kimi tablolan bir arada sergilenmi?ti Yolunuz düstü mü bibnem. Böyledir bizde, bir resim «ergisini gezmek pek alıskın ohnadığımız bir |eydir. Ne denli ilgüi olursak olalım »anat, kültür olaylarıyla, güzel sanatlara ne denli bir yakınlık duyduğumuzu sanırsak sanalım. Ama çok »ey yitirdiniz, bilin, Günsür'ün o resim sergisini görmediyseniz. Çok jey, kişiyi muflu küan, kisiyi renginleştiren bir şeyler. Çocukluğa götüren, yitik düşleri hatırlatan, yarnn kalan umutlan, geçmisteki güzellikleri.. Günsür'ün iki tür resmi var bence. Bir, Paris günlerinin, Fransız sanat dünyasının etkisindeki Günsür'ün yine de o kendine özgü havasını yansıtan tablolan: uçurtmalar, balonlar.. Bir Dufy evrenine benzer bir Günsür evreni... Hepimizin içinde duyduğumuz kendimizi. Seyretmekle kahnayıp o tablolann havasmda yaşadığımız bir Günsür evreni.. Ben bu resimleri de çok yakın buluyonım kendime. Belki ötekilerden de çok. Hden kaçıvermif balonlar. renk renk uçurtmalar, liirli ne varsa hepd yasıyor o resimlerde. Bir de gerçekçi Günsür var. Gurbetçüer admı verdiği tablolarında buluyoruz bu kaü gerçeklerin ressamını, köyden kenta göç eden köylüler, yorganlan Mrtta, torbalan sopalann ucunda, çoltık çocuk dökülmüşler yollara. Ya da bir kızamık kmp geçirmis köyleri, tabutların ardmda öteki dünyanın kapılanna gidiyorlar sevdikleri ölülerle... Acı bir tad var bu tür toblolannda. Hem konusuyle, bem renkleriyle. hem çizgisiyle.Gunsür'ün gurbetçileri daha »ergilenmedi tam olarak. O gün gelince yepyeni bir Günsür bulacağız karşımızda. Gecekondular kuran, yaşamak için çırpınan, durmaksızın yaşamla boğuşan insanlanraız var o tablolarda. Günsür sanki o köylerde ya•amıs. o köylülerden biri olmuş. Duymuş derinlere dek. Yaşamak nedir ki? Gerçek «anatçı bir anda künilerinin kırk yıldır yaşadığı bir yasatn serüvenini duyar daha yoğunlukla. Görur daha güçle, daha etkinlikleKarfimda bir tablosu var Günsür'ün. Dalıp gidiyorum o köyden kente kosup gelen tasan seline. Arkalarma bakmıyorlar, çoluk çocuk gidiyorlar bir umuda doğru. Mutlu. sevinçli değüler. Onlan bekleyen güzel bir şey yok. büiyorlar. Yine de gidiyorlar, arkalarma bakmadan. Külebi'nin şiirinde «dön geri bak» motifl rastlanmıyor bu tablolarda. Geri dönüp de neye nereye baksm? Yokluğa, hieliğe, günden güne artan bir yoksulluğa, bir karanhğa mı? Günsür'ün insanlan bir boşluğa, bir savasa, bir yaşam kavgasma gidiyorlar. Bilinçsizce, düşsüzce. Gidip bir gecekondu knrmaya, kent yalnnlannda bir dağ başmda yerleşmeye, gün gün gece gece didinmeye yaşamaya... Külebi'nin kimi «iirleriyle Günsür'ün kimi tablolan tamamhyor birbirini. Şairle ressam ortak bir evrende yaşamışlar gibi. Külebi şiirleriyle bir ressam, Günsür de resimleriyle bir şair. Es bir havalan ortak bir duyarlıkları var. Bunlar bir şiir severin, bir resim severin olmayacak düşleri elbet. Olsun, o şiirler, o resimler bana bu düşleri, bu hayalleri verdiyse. ben de bu tzlentmi uyandırdıysa. ne yapayım. Açtım Külebi'nin «Türk Mavisi«ni. O şiirleri bir kez daha okudum. Karşımda Günsür'ün tablolan, kartpostalları, kafamda sergiden kalan canll izlenimlerle... Baktun, bir yorgan var gurbetçi bir köylünün sırtında renk renk yamalarla süslü. Kendi başma bir sanat yapıtı o yorgan. Her şeyi anlatıyor, bütün gerçeğiyle, SÜriyle, duyarlığıyle.Evet, Günsür'ün evreni fürli, ama gerçek bir evren. Bu tablolarla yarına kalaeak bütün bu insanlar, balonlar, ucurttnalar. Görmediyseniz çok şey yitirdiniz. bilin bunu Bir tablo, bir siir, bir öykü alır cağımızdan bir şeyleri ötelere, çok ötelere götürür. Yannın kişileri de yaşar bugünün gerçeklerini, güzelliklerini o yapıtlarda. Külebi'nin şiirleri, Günsür'ün resimleri bu mutlu, bu üstün düzeye erişmiş yapıtlar işte... Duymadmız mı o güzellikleri, korkun kendinizden, bir acıma duyun kendi varhğınıza... Sonra da bir çaba harcaym sanat güzelliklerini duymak, anlamak, tadına varmak için... D ABD TİCARET DENGESİNDEKİ AÇIĞIN KAPANACAĞI ŞÜPHELİ KAMBOÇ VE LAOSTA DA BARIŞ UMUDU HELSİNKİ TOPLANTISINDA GÜNDEM SORUNU MAKARİOS İLE GRİVASIN DANIŞIKLI DÖĞÜŞÜ Prof. Dr. Ahmet Sükrü ESMER Dofululann görüşünü temsll eden Polonya delegeleri arasuıda sert tartışmalar olmuştur. Fakat Sovyetlerin yumuşak davranışta olduklan da dikkatleri çekmektedir. O saman Pransa'nın bir bunallma gitmesi olağandır. IraV Büyükelçfligi üzerine yapılan baskmda Bağdad'dan gönderUen bir çok silah ele geçirildi, fakat Belucistan'ın Iran »felgesl iç( olabilir. Zira Irak'm tran Ue arası açık iken, Pakistanla Ulşkilert iyidir. Irak, tran"ın Kürtleri kışkırttığmı iddia ediyor ve kendisi dd misilleme olarak Belüçleri kışkırtmak lstemis olacrktır. Fakat baskın olayı, Paöst<tn Ue ak arasındaM UişkUerin bozulmasma ve her iki uike BUyükelçilerinin karşılıklı olarak geri çekümelerina varmıstır. Arada. Butto, «emirlerini yerine getirmedikleri» gerekçesiyle Belucistan ve Kuzeybatı eyaletlerinin valUerinl azletmiş, Pakistandak] yönetimi yalmzlıkla suçlayan Sind eyaletl Valisi de istifa etmiştir. Belucistan ve Kuzeybatı eyaletleri Valileri muhalefet partisi olan Avaml Birliğine mensup turlar. Pakistan ağır bunalım içinde ^örünüyor. Kıbrıs: HEDEF ; DEV BİR DENİZ GÜCU TÜRK DONANMA VAKFINA YAPACAĞINIZ YARD1MUARLA BU HEDEFE ULAŞABİLİRlz Kıbns'ta bugün seçim yapüacaktı, fakat kendisine rakip aday çıkmadığından Makarlos, 8 Şubatta Başkan Uan edildi. Bugünkt. seçim Başkan Yardımcıhğı 34 temsilci Helsinki'de görü iç'n yapüacaktır. tk< aday varDenktas ve Berberoğlu. şürken, NATO ve Varşova Pak <'ır: tuu temsil eden 19 Uye (12 NA Denktaş'ın şansı Ustündür ve FaTO, 7 Varşova Paktı) Viyana'da zıl Küçük yerine yardımcılığa kuvvet indirimi ile ügili göruş seçUeceğinden şüphe edilmemekmeler için hazırlık içindedirler. tedir. ENOSÎS'i gerçeklestirmekKimlerin katılacağı bellı olmadı ten kaçmmakta olduğu gerekçeğından göriişmeler başlayama siyle Grivas, Makarios'un seçilmesini, giriştiği bir takım tedhis nuştır. NATO, Orta Avrupa'da Vietnam'da ates kesilmiş ve hareketleriyle engellemeye çalıskuvvetleri olan ülkelerin tam komisyonlar göreve başlamış ise t. Bir gün içinde 20'den fazla yetki Ue kanatlardaki ülkelerin de, yer yer silâhlı çatişmalar karakola saldndı, başan elde edevam ediyor. Zira savasanlar de gözlemd olarak katılmalannı demedi, 100 bin Mşinin gösterimuntazam askeri kuvvetler al önermişti. Sovyetler tümünün de tam yetki ile katılmasını ile leri karşısında Makarios Başkan madığından her yerde çaOsma ri stirdüler. Sonra bir takım pa ilan edildi. Şimdi Grivas, toplum önlenemiyor. Fakat Amerika basarlıklar basladı. Sovyetler orta lararası görüşmelerde kapmın kınundan savas sona enniştir ve ENOStS'e kapanmasmı Bnlemetutsaklar geri veriliyor. Henüz da olan Macaristan'ın gözlemd ye çalışacakmış. Makarios da ayKissinger Kuzey Vietnam ile Uis obnasını önerdjler. Kabul edil ni Rörüste olduğundan Grivas ile ki kurmak için Hanoi'ye gitmiş, meyince kanatta olan ttalya'nm anlasabilir. Her zaman söylediği oradan da 15 Şubat'ta Çin'e var tam yetki Ue katılmasını ileri sürdüler, bu da kabul edilme gibi, bu defa seçilirken ve seçilmıştır. Yarına kadar Pekin'de dikten sonra da Makarios ENOmiştir. Tartışmalar 31 Ocak'ta kalacakbr. GUneydoğu Asya'da StS'ten yana olduğunu fakat başlamıstı ve devam ediyor. Her Çin ile Amerika'nın işbirliği haiki tarafın da bir anlasmaya va şündilik gerçeklestirilemiyecefi» linde bareket ederek bölgenin ni, ama kapıyı da kapamayacağınhnasını istediği görülilvor. Sovyet nüfusu altına girmesini n. tekrar etmiştir. Bu gelişmeleve Hindistan gibi Çin'in sanhnare bakarak Makarios ile Grivassında vasıta olarak kullamlmaın «Danışıklı döğüş» halinde olsmın önlenmesine çaba harcayaduklan da söylenebilir. cağı anlaşılmaktadır. Kamboç'ta Fransa'da 4 Mart'ta yapüacak Lon Nol tek taraflı olarak atesseçimler için kampanya resmen ke» ilân etmişse de Khemer kobaşlamıştır ve 2 Marta kadar demünistleriyle çatışma devam etNiıon, Vietnam bansından vam edecektir. Seçimlertn ikin sonra banşmı ele alacağuu söylemektedir. Ijıos'ta da Suvanna ci turu da 11 BJart'ta yapılacak mişti. Amerika'ya giden Ürdün Fuma ile Patet Laos komünistleri arftsında henüz ateş kesüeme tır. Başlıca üç grup çatışıyor: Kırah Hüseyin Ue yaptığı görüsmiştir. Her iki ülkedeki komü1 De Gaulle'cüler, 2 Sosya me bu yolda aülmıs Uk adımdır. nlstler Çin'in nüfuzu altında ollis* • Komünist koalisyonu. 3 Nbıon ile görüştükter sonra bir duğundan Kissinger'in ziyaretinLecannuet ve S ^ . Servan Schrei kaç RadTtvTelevizvon konusması den sonra Kamboç ve Laos"un be liderliklerindeki Flefonnist yapan Hüseyin, Nixon*un girijida bansa kavusacaklan umuller. Birincısi sağ, ikincisi sol, ü minden umutlu olduğunu söylemaktadır. çiincüsü de orta sayılır. De Ga miş, bu konuda başka bilgi verulle'eUler 1968 seçımlerinde bü mekten kaçınmışt Gelecek ayuk çogunluk sağlayarak Asamb v> başmda Niacon, Israil Basbakam Golda Meir ile de görüşeAvrupa Güvenlik ve tşbirligi led<ı 489 sandalyenin 360^nı al cektir. Ne yaoacagı belki ondan Konferansı için hazırlık göriiş nuşlarsa da, o seçim olağanüstü sonra belli olaeaktır. Bir kez damelerinin ikinci dönemi de 9 Şu koşullar altroda yapılmısö ve ha Başkan adayı olmavacağınbatta Kapanmıştır. Birinci dö iktidar hayli yıpranmıstır. Kasım dan, Yahudi oylarma ihtiyacı olnem 22 Katnm'da başlamış, 15 Aralıkta sona ermişti. BUyükel ayı yoklamalan sağın yüzde 35' ma\an Nbcon. Arap • îsrail savaşmda daha tarafsız davranabiçiler jHiıyiftnnp giderek hükü ine, sola yüzde 47 oramnda sans lir. Sonra. Amerika'nın oetrol ihtanıvor. Solun iktidan ele alması metlerinden direktif alıp döndükten sonra ikinci dönem 15 Ocak olanağı karşısında Pompidou, tiyacı da ortalıkt» olduSundan, petrol kaynak'arırun sahibi o!an tehlike çanını calmış seçmenleri ta açılmıştı ve 9 Şubat'ta kapanuyarmıştjr. 1968 secimlerinde ol Araplan da kazanmavi düşündı. Üçüncü dönem 26 Şubatta açılacaktır. Gündem sorunu görüduğu gibi «ya biz, ya Kaos» ha mektedir. tsrail ise Nbcon'un bu stilmekte. Akdenlz ve Ortadoğu vasının yaratalmasına çalışılıyor. drranışma karşı her hangl tepW sonmlannın da gündeme alın Pompidou. kazansa da sola hü gSstermemiştir Enver Sedat da malan ileri sUrülmüs ve Akde Mimet kurduracağını söylemiştir. Moskova Oe gecen Tpmmuzda bozulmu? olan UisMlermî dflzelt niz'in aluunası önerisini Ttirkimek îçin damşmanı Hafız tsmaye de desteklemiş ise de. Sovye^ £S2X£*5Zi il'i Sovyetlere vollamış ise de, ler buna karşı çıkmıştır. 9 OrtakumduÇu sonucu elde edememi* pazar üyesl adına sunduğu tasaNAZAN AKYOL tir. Scvret liderleri Sedafa cünda Belçika, su Uç konunun venemivorlar. gündeme geçirilmesinl Uerl sUrfle müstür: 1 GUvenlik sorunlan, 2 Tlcaretln gelistsriunesi, 3 MECÎT BABAT tnsanlar arasuıda temasların koEvlendiler Pakistan'da Butto, hiç bir zaman laylastınlması Kültür mübadeleotorite kuramamıs ve son rtnlersi. haberlesme nlanaklannın artKadıköy 16J.1973 de Clkenln ic durumu kansmıstınlması ve eğitün mübadelesl. r. Belucistan eyalatinde çıSran Sovyet bloku üçüncü maddeye ayaklanmavı bastırmak için askarsı cıkmıstır Batılıiann göker vollanmıstı. Bu harekrtler rüşUnU temsll eden Hollanda Ue Cumhuriyet 1036 devam ederken îsl&mabad'daki ACIBİR KAYIP Firmamızm kurulduğu günden bu yana büyük bir anlayışla ve dayanısma havası içinde çalıstığımız reklâm ajansunız Kuvvet İndirimi: YENİ AjANSın kurucn ve sahiplerinden değerU ve müstesna insan Vietnam: AFİF ERDEMlR'i kaybetmenin derin üzünhlsü içindeyiz. Kederli aüesine ve çalışma arkadaslarına Bajsağlığı dileriz. / ÇANAKKALE SERAMİK FABRİKAUlRI A.Ş . 1 . (Yeni Ajans 553) 1051 ACI BİR KAYIP Fransız Seçimleri: Ortadoğu: Kuruluşumusdan bugüne kadar şlrketimiz reklâm işlerini daima başan ve dirayetle jrürütmüş bulunan Yeni Ajans Finnasının Jaymetll rüknü, gerçek ilgisever, vefakâr insan ve çok değerli dostumuz AFİF ERDEMIR'İ kaybetmiş olmanın büyük acısını duyuyoruz. Kederli ailesine, kıymetlJ mesai arkadaşlanna sabır ve başsağlığı, merhuma Tanndan mağfiret dileriz. Helsinki: BEKO TİCARET A.S. Yenı Aıans: 5571054 Bankamızın reklâm işlerini uzun yıllardan beri dirayetle vürüten Yeni Ajans Firması ortaklanrldan değerli, vefakâr, iyiliksever insan AFİF ERDEMİR'i kaybetmiş olmanın derin üzüntüsü içindeviz. Kederli ailesine iş arkadaşlanna sabır ve başsağlığı, merhuma Tanndan rahmet dileriz» ., , ' ' • . . TÜRKİYE İS BANKASI A.$ Genel Mödürlüğü Yeni A'ans: 5481043 Pakistan:
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle