15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 13 Şubat 1973 u yafanlarda Cunjhuriyet'ln blrtnel sayfasında yer alan fotograflı bir haberi okuduğum günden beri unutamıyorum: 70 belediye otobüsü, fren lâsttği olmadıgı lçln »ervisten kaldırüıp garaja çekilmii! Tam biz» yakışan, bizl yansıtan blr olay... Alt yanı beşer liralık fren lâstiğl! Kim uğraşacak bu kadarcık «küçük bir şey» ile! Koca koca masalann başmda oturan sorumlulan gözümün önüne getirmeye çalışıyorum. Kimi omuz rilkiyor, klmi ducfak büküyor, klmi elinin terslnl şöyle hafiften geriye dognı »allayıveriyor: «Hadi efendim! Fren lâstigi ile de ben mi uğrasaeagım yani?» Adam hakh! Biz böyle «küçük şeylerle», «kıvır zıvırla» uğraşacak insanlar mıyız?! Biz, Boğaz Köprüsü yapanz, yapsak yapsak! Çevre yollan yapanz. Ya da haberin sonundaki gibl Almanya'ya her biri 400.000 lira degerinde 200 otobüs daha ısmarlarız... Sonra Başbakanların katıldığı törenlerle. Istanbul eirişinde o otobüsleri karsılanz. Onların da eün gelir fren lâstikleri aşınır, garaja çeker, üç beş ay dinlendîririz. Memleketin bunca ana sorunu dururken üstünde durulacak konu mu buî Hatta bu anlayış öylesine güçlü, öylesine köklesmiş ki, bu satırlan yazarken baskısını duyuyorum üstümde. Belki de bazı okuyucular biie yazımın girisini okurken, bllmeden bu anlayıştan yana çıkıyorlar, yazacak baska bir şey mi bulamadın gibilerden dudak büküyorlar bana B Olaylar ve göf üşler KÜÇÜK ŞEYLER Necati CUMALI »meliyat salonundan gülerek çıksalar da, ameliyat ettikleri hasta üç be? gün sonra ölür. Neden? Çünkü o ameliyat salonunu, ameliyattan önce, susuz, kanalizasyonsuz gecekondulardan birinde oturan, bir odacı, ağzını burnunu kapamadan, gereken temizlik kosullarına uyraadan temlzlemistir! Bir de filmlerde gördüğünüz ameliyat] an ansıyın. Durmadan küçük seylere uymakla uğraşır o gördüğUnüz doktorlarla hemsireler. Eldivenler, makaslar durmadan temizlenir. Agızlar örtülür. Mikroptan arınmamış tek nesne bırakılmar o ameliyathanede. Çünkü işini bilen doktor, ameliyat s o nucundan çok, soluğundan hastanın organına karışacak gözle görünmez bir mikrobun başarısını yok edeceğini de bilir. deyip âe kasılmaz hlç bir zaman. Mutasarrıfhk Işlerine dalar, iyice kaptınr kendini. Kaçakçılarla, gümrük ayncalıklanyle ugrasır, saraya sayfalar dolusu raporlar yazar. Mektuplarında ise yaşadığı dönemin her türlü olayı ile ilgili olduğu daha açık görünür onun. Yeni yaylnlan izler, ilk siirini okuduğu yetenekli bir şaire hemen sahip çıkar. v.b. Namık Kemal'den gunümüze doğru basmımızın gelişmesini gözden geçlrirsek görüriiz ki, zamanla konular uzmanlıkiar arasında bölüşülür. Namık Kemal'in tek başına kalem oynattigı alanlarda başyazarlar. fıkra yazarları. sanat elestiricileri yetişir. Elbet rfe dogru bir tutumdur bu. Fakat nedir ki bu doğru tutum giderek vanlış bir sonuç dogurur. Bir önera sıralaması, büyük küçük aynmı yaratır kanılarda. Sânki, mecliste konuşulan bir kanun üstüne söz etmek önemlidir, büyük sorundur da, salgın hastalıklann önlenmesl, bir şiir kitabının yayınlanması önemsizdir gibi... 1960'tan sonra, toplnmumuzu saran Bzgürlük coskunluğu, her alanda olduğu gibi, bu, az yukarda değindigim türlü sorunlanmızm sıraianmasında d« etkilerlol gösterir. Büyük küçük, bilenimiz bilmeyenimiz, hep beraber, büyük düşünce sorunlan, kuramsal akımlarla ilgilenmeye kalkanz. Küçük dediğimiz «orunlar her gün biraz daha önemini yitirir. Basınımızda okuyucu mektuplan köşelerine kadar iner. Hatta bazen bu köselerde bile okuyuculann, karşılaştıklan küçük »orunlan bir yan« bırakıp, genel düşünce tartı?malanna katıldıklan görülür. Gelgelelim olmuyor Işte! Blr dBnem gellyor, küçük şeyleri unutmanın, çözümletnemenin acısı iyice büyümüş olarak çıkıyor karşımıza. Be» liralık blr fren lâstiğlnin yanm milyonluk otobüsü lşleyemez duruma getirmesl, 7a da bir hastaL«kıcımn soluğundan kaçan göz le görünmez bir mikrobun bir hastayı öldürmesi gibl, duyuruyor gücünü, önemsenmesi gerektiğinL Bakıyorsunuz ki sokakta karşıd'an karşıya geçmesini öğrenememis bir toplumda, ça^daş toplumsal kurumların kavranılmasının, uygulanabilmesinin olanagı voktur.' Biraz kar yagsa fırında ekmek bırakmavan, otobüse binecek olsa yaslılan, çocuklu kadmlan dirsekleyen, otomobil sahibi olunca vayalara hak tanımavan insanlara, esitlikten kardeslikten söz etmek bosuna oluyor. Küçük sevlerin üzerin'ie durmadığımız içindjr ki, ^in°mamızda, radyolarımızda, evlerinnizi dayayıp 6*5semetnizde, belediyeciliğimizde bir begeni düşüklügü. bir bayaSılık yayeınlasıp kökleşivor. Küeükten kflçüğe baslavan bir yagmacılık eittikçe büyüyor, genellesivor. Sonra bu bavagılık. bu soygun hosgörüsü insanlarımızın tüm davranışlanna bulaşıyor; kabahk, kmcılık, acımasızhk, sertlik olarak karsımıza çıkıyor örnekleri »ayıl»mıyacak kadar çok! Bunun içindir ki şimdl bizlere duşen, geçirdigimiz bütün "deneylerden sonra. her şeye yeniden, baştan başlamak: Namık' Kemal gibl, Önemli önemsiz. büyük küçük cfemeden bütün yurt, dünya sorunlarıyle tüm olarak ilgUenmek gerekll. > f Kalkıntm kalkınana.. 1961 yüında îran'a gitmiştim. Bu komşu ülked» yoksullukla zenginlik burun buruna yaşıyor devrim söylentileri sürüp gidiyordu. O zamanki tıgiliz Elçisinin bir lözünU aktardılar. Bu tecrübell diplomat detnlş ki: Ben Tahran'a» geleli beş yıl olduv beş yıldır devrtra dedikodusu dinliyorum. Galiba beş yıl daha geçecek; gene lâfını dinîiyeceğim. ama devrim olmıyacak, Elçi'nin dedigi çıktı. .. 1963 yılmda Şah «Ak Devrim» 1 başlattı. Neydl Ak Dev rlm? Temelinde toprak reformu bulunan btr değistml gerçekleştirmek amacıvle* yola.çıkmıstı Şah... Rıza Pehlevi, toplumsal degisimlere kaskatı karşı duranlann tez elden yıkılacagım biİPceS kadar akıllıvdı. Ak Devrim programında ormanlann devletlestirilmesi, pgitira kuruluslanna öncelik verilmesi. isçilerin fabrika kârlarına ortak edllmesl eIW tasanlar vardı. Toprak agalanna davanan tahtı. burtuva pflÇlerine yaslamak ramanı gelmlşü. O sıralar Başbakanlık koltuğunda oturan Aminide toprak agalıgım'kınıyor; Üç yüz kBve *ahip derebeylçri var, bunun bir çaresine bakmah. diyordu. îran'da toprak daSıtırm usul usul baslarmştı. Toprak sahibl olan alfabesir kövlüler Sah'ın pabuclarnı Bpüyor, bu tür fotograflar dünya basmma vansıvordu. Sah. topraklannı daSıttı&ı aSalan sanayt kuralusianna ortak edivordu. I9fil îran'mda hiçbir şev voktıı denemeü. Bizim daha yenl yeni tamstı&ımız televizyon o vıllarda komsu ülkeyl sarmıştı. NP var ki îran'a dünva kamuoyu kötü nntlar verlyordu özgürlük yokta îran'da fikir hayatı sıfırdı. hasrn bntünövle kontrol alfmdavdı. tran avdmlan bir vaMtleıtn J8n Türk'lert gibl dünyaya yayılnnşlardı. Halk yoksul ve perisandı. Ama Sahm bir güefl vardı: Petrolt Petrolden pelen milyarlar Şah iktidannm saŞlamlastınlmaM ve siirmesi icin büvük silâhtı. Suüdî Arabi«;tan'tîa veva' Kuvevtte Seriat düzeninin sürdürülraesi nasıl ARA1^ CO petrolünüB getirrii&i milvarlaTİa olinak buhıvorsa. Sahın düzeni de avtıı kavnaktan vpraTİani%'ordıı. tran ordusu Sahın büvük deste?ivdi. Rıza Pehlevi akılli bir adamdı. îktidarını saglamlastırdıktan ^onra îran petrollerini Isleten Batılı kumpanvalara dfinüp spıt pa7arlıklara girismis petrol eelirmi arttırmıstı. Son gelen haberlere eöre Sah 1980'e doğru tran'daki petrollere dogrudan dogruya elkoyacaktır. Önümüzdeki be» yıllık dönemde "beçyüz milvar liralık yatınm vapmavı planlamıstır. îran'ın oetrol gelirinin 2 milvar dolardan yukanya dogru çıkacagı &nümüzdeki 10 yılda 4 milyan bulaeâŞı hesaplanmaktadır tran'da kisi başma milH gelirln Turkiye'yl aştıgını da söylemek gerek. , .., Buna karşılık îran'da Bzgürlüklerin sıfiTda bulundu9unu ve sık sık eüdümKi mahkemelerd'e hüküm given avdınlann idam edildiklerini aians haberlerinde okuvoruz. Sah, bu voldski elestirilere kulak asmıyor. Tahran iktidan içerde güclü bir muhalpfetle karsılasmadıkça ve petrol gelirine «ahip oldukca her tür BzsıirlüŞC kısıtlayacak. biidiSini okuyaoaktır î>an halki fizcürlüklerin tadıni hiç tatmamış bir halktır îran aydınları sıra sıra mahkflm edilirken, halktan gelocek bir tepkivi beklemek boş bir ivimserlik olur , ( • Ak Devrim. işte bu koştıllar altında sanayileşme ve kalkınma planlamalıdır. Başan kazanacak mıdır Ak DevrimT Ya da kazanmı» mıdır? Kullandığınız ölçülere bağh bu sorunun cevabı: Eğer kalkınmayı salt adam başına milll gellre baghyorsanız Kuveyt Şeyhliği de kalkınrnış gayılır: ama kalkınmayı uygarlık birimleriyle Blçüyorsanız. iş degişlr. Evet, küçük seyler bunlar. Ama gün gellnce başımıza büyük dertler açan, üstünde durmava değer vermediğimiz hep bu türlü küçük seylerdir bizim. Diyelim ki yazı yazıyoruz. Noktalama kurallan küçük şevlerdir. Nedir ki aîdınş etmeyiz çoğunlukla. Sözünü ettigimiz düşünceleri önemli görüriiz. O önemli düsüncelerin yanında, tümcelerimizin virgülü eksik olmuş, fazla olmuş, aceleye gelmlş, ne çıkar? Ama bir de o düsünceleri gerçekten slndirmiş bilginlerin, bilge kişilerin tutumuna bir bakm. Şaşılacak bir alçak gönüllülükle, görüşlerini, düşüncelerini geriye iter görünür, yazılannda en küçük bir noktalama yanhşı bulunmamasma dikkat ederler. Çünkii bildiklerini ayrıntılarivle bilir, küçük bir virgül yanhşının söylediklerinl amacından saptıracağını önceden görürler. Hastanelerimize bir bakın. Doktorlanmız en güç ameliyatlann üsteainden gelirler. Kalp aktanrla.r, beyin onanrlar. Gelgelelim, onlar İyi Bir Örnek Düşünca çabalanmızda da aksayan bu türlü küçük şeylerdir bizim. Küçük seylere olan vurdumrfuymazlığımm gördükçe, hep Namık Kemal'in üzüntUlerini ansınm. Namık Kemal'In çok ydnlü, canlı, ilginç bir yaşam hikâyesi var. Yaşamını okudukça, sever, sayar, yakiaştığımz: duyarsınız kîşiliğine. Kişiliginin belki de en göze çarpan yanı, hiç bir şeyi >>"1^mayışı; küçük büyük her işle coşku ile iıt..ntşi. Gazeteci olarak, îbret'i çıkardığı yıllarda, korıunun büyüğü küçüğü yoktur Namık Kemal için. Bir yandan vatan sorunları, vatandaşlık haklan ile uğraşirken bir yandan da Istanbul' un kent sorunlan ile uğraşır. Midilli Mutasarrıfı olduğu yıllarda da tutumu bu gazeteci klşiliğine uyar onun. «Ben Namık Kemal'im, koskoca vatan lairiyim, özgürlük savaşçısıyım» Birleşme Hosgörü Çunu da unutmamalı ki, küçük şeyler blrleştiricidir. örnegln kent yollannın düzgün olması, otobüslerinin düzenli çalısması, su, elektrik »orunu, hastanelerin temlzliği, trafik kurallanna uyulması, ulusal bir sanat eserlnin başarısı, sağcı olsun solcu olsun bütün vatandaşları amaçta birleştirir. Bu birlesme giderek bir hoşgörC yarattr vatandaslar arasında. Sırasında avrı siyasi kamplarda birbirlerinin karsısına çıksalar da, yabancı tutmaz, düşman görmezler birbirlerini. O büyük saydıklan şeyleri de, bir düşünce tartısmasının gerektirdigi özgürlük, karsıhkh saygı havası içisde çözebilecek olgunluğa erişirler. Bu oleunluga erişen toplumlar is« her türlü sarsıntılan en az zararla atlatırlar. Bu köşeden ALTAN ÖYMEN Bilginlerimizin Tutumundan Örnekler atasSzfl «si5z»ün tgilmüş», nnın «altın» olduğunu belirtir. Bu belki halkm gün lük yaşammda geçerlidir. Ama, bilginler için, hele toplumla ilgili komılarda susmak olur mu? Bilgin, düşüncelerini sözle yazıvle eylemle açıklamazsa, onun bilgin olduSuna inanılır mı? Sayın hocam H.V. Velidedeoğlu son günlerin bazı siyasal eğilimlerl karşısında, bilginlerin, üniversite organlannm, «dut yemiş bülbül örnegi» suskunlugundan. Cumhuriyefin 7 Ocak 1973 eünlü sayısın da acı acı yakındı. Hoca, (fenclifinden beri Kerçek Atatürkcüdür. Uygar yigitlifci benimsemis bir lnsandır. Onun vasammda korkunun. cıkar hesaülannın yeri olmamıstır. Dofru bildiŞini dosdoğru sövler yaîiar. Tek sözcükle erdemlidir. Bunlardan ötürü AtatiirkcU aydınlann ba? tacıdır. Bir ülkede bilginlerin susması Tı korkaklıklanndan va da kişi1 sc çıkarlanna baÇlılıklanndan ileri gelir. Bunlann ikisi de erdemle bir araya srelemez. Bir lnsan namuslu olabilir. Ama bu erdemli oldugunu göstermez. Krdpmll olabilmpk çok sUçtür. însan! »pllfin<Mi)n)vaoan erdemivle birlikte bilimi va da sanatıdır. Kammca erdem voksunu bilsrin erdemll biİBİsizden degprsizriir. Bilein irin s"«nıak bir Hlr dalkavııkluktur. KsW»»r hir üittei'n <raıiam»1e dp«l. «Miidahanei Alimftn» fbil^rılerin dnlkavukhı»u') ile vıkılapafım sövlemislerdir. sırtmda ne atılır ne satılır birer Ilmal'er rüteb» fbilimsel rütbe rüthelerin en Ustünüdürl demislerdir Ama hlc kuskusuz dillerini vutmus. eöleelerinden korkan «8zde bllcinlerin t»sıdıVi»n akadprr.ı> ftnvnrılar icin deftil. Türk tnHhfnde t»V eok «diek, cıkarcı. dola"sryle riaikavuk biltttn vardir. Bu arada (rercekler tı»nm«ı «kellpvi koltuiKrna almıs» rıi^e vişit bn<Hn de buhmmaktadrr. Bu vnnda her ikiMnden bazılannrn Smek davranışlan anla Futbolculuğa da razıyız ama.. Solculuk sağcılık bîr yana, hiç olmazsa futbolculukta anlaşmalıyız. Futbolun da kurallan var çünkü... Topu yanlardan dışan atarsanız «taç» olur, kale kenarından atarsanız «avut»... ve buna çizgi üzerindeki ihtilâflı baller dışında itiraz edilemez.. Yani topu tribünlere atan adam için, kimse çıkıp da, «Efendim, «ahanm ortasında oynuyordu» demez.. Türkiye'deki siyasal, hukuksal, soşyal tartısmalann galiba bövle bir kuralı kalmadı.. Futbol seyredenlerin «asgari müîterek.i içinde bile değil tartışma alamna bakanlar.. Adam meselâ yazıyor: «Fransa 1968 Mayıs olaylarının nasü önünü aldı, biliyor musunuz tam 61 tane adam astı...» Aüyor Topu tribünlere de değil, Mithatpaşa Stadınm fistünden aşırbp, Boğazı da geçirterek, Anadolu yakasma kadar atıyor.. «Taç» diyen yok. Düdük çalıu. >dur bakalım arkadaş» diyen yok. «dur ,"b,aıka1ıi?». Fransa'da, 1368 Mayı» olaylan yüzünden 61 değil 1 kişi bfle asılmadı...» diy«n: Yahu bari, «bazı şeyleri Snlemek için idam cezası gerekli» tezini savunuyorsun, baska yerden örnek ver.. Meselâ Doğu komşumuz tran'dan... de ki: «Cografî durumu tehlike arzeden devletler adam asmak durumunda olup, yılda 50 küsur kisiyi asarlar.. ve elhak isabet ederler.j Böyle deki. attıfın top taca gitmemis olsun.. Kurala nygun olsun.. seyirciler de maç seyretsinler.. arabacı hücumu değil... Adam hem de Mecliste «tutuklulara kanun dışı işlem yanılmaz» diyenlere karşı «iyl ama komünistier var^ diye bağırıyor. Yani bu zatın komiinist diye bildiklerine ne yapüsa mübahtır.. Istersen alnında sigara söndür, istersen poposuna kazık cak.. Olmaz ki birader.. Anavssa diye birşey var.. Ceza Kanunu var. Ceza Muhakemeleri U™lü Kanunu var.. Polis Vazife ve S^lâhiyetleri Kantmu var.. Sıkıyönetim Kanunu var.. Türk Ceza Kanununun 141 ve 142 nci maddelerine gSre suç işlevenier. bu maddelerde yazılı cezalara, mahkeme karariyl» çarptırılıvorlar. Ama sen bir saym milletvekili de olsan, 11 Mahkeme karan olmaksızın kimsenin «komünist» oldu» funa hfikmedemezsin. 21 Kimye icin «komünisttir, her türlü muameleye müstahak*ır> diyemezsin.. Hele. dün Demirel'in ajanslardan, radyolardan, televizyonlardan baneır bangır yayımlanan konuşmasındaki gibi, «Ben demokrasiciyim Yaşastn hukuk devleti...» edebiyatı yapanlardan*an, hiç diyemezsin.. Çfinku Türkiye Cıımhuriyeti Anayasasmm hâlâ yürürlükte olan 14 üncü maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralan kelime kelime şöyiedir: •Kimseye eziyet ve işkence yapılamaz. însan haysiyetlyl» bagdaşmayan ceza konulamaz.» Sonunda böyle beşinci bir ftkra yoktur ki: •TBMM üyeleri tarafmdan komünist diye tannnlanan kl|l. lerp uygulanacak işlemler bu kurallann dışmdadır..» Bir de Vietnam işi vardı. Allahtan, şimdilik bittl de knrtulduk.. «Amerika'nın Kuzey Vietnam'ı bombalaması ayıptır, günahtır..» derdiniz.. Vay efendim.. komünist sloganıdır bu.. Kardesim, bu bombalamalara Batı ülkeleri de karşı çıkıvor.. Hattâ îsveç Başbakanı Palme, bunu tarihin en büyük vahşeti diye.. îsveç Başbakanı sosyalisttir. Yani komünisttir» Peki Brandt.. Bah Almanya Başbakanı.. O da Sosya] Demokrat, yani sosyalist.. Yani malum i}te Hollanda'da da var. Danimarkada da... Norveç'te de bu adamlar... Biz üçbeş sosyalistin lâfına mı itibar edeceğiz. îyi ama, sadece Avrupa Konseyinde değil, NATO içinde de îsveç hâriç senin ortağm bulunanlar.. Hani fu komünist tehlikesini önlemek için kurulan NATO var ya.. Avrupa Konseyine de sızarlar bunlar. NATO'ya da Peki Amerikan vatandaşlan.. AnkeÜere göre yüzde 70'i karsıydı Amerikahların bombardımanlara.. Amerika'ya da sızarlar tabii... Ama biz.. coğrafl dunımumuz.. Dedik ya. kuralını bilemiyoruz bu işin.. Bazılanyle neyi, nasıl tartışacaksın... Meselâ bir milletvekili yazarın dün yazdığı ju cümlelere ne diyeceksin: « En ağır devleti devirmek suçunu işlemekten sanık ola rak Sıkıyönetim Mahkemesine çıkanlanlar. gazetelerde talalarıyle yazı yazıyorlar. Böyle hallerde barajlar bile kurumasın, sular kesilmesin, topraklar çatlamasın olur mu? Topraklar bile eayri tabiiliğe çatlıyor da, içimizden bazılannın kılı dahl krpırdamıyor » Buna ne direceksiniz?.. Sanık olmak suçlu olmak değildir.. falan... Böyle hukuksal ilkelerden geçtik.. Bir ilkokul öğretmeni bulup tsbiat bilgisi dersi mi anlaHıracaksm.. Sahada bir hakem anvorsunuz.. Politikacılanmız için.. Politikacı vazarlanmız icin.. sadece bir asgari tartışma zemini yaratmak üzere. eTne biriki ansiklotK'di alsın yeter. ve top, taca, denize. va d? Anp^niu vqka«ıia stıldıeı zaman. sayf'lan kanstınp «1968 Mavısmda Fransa'da adam asılmadı..». «Türk Anayasasmın 14 üncfl maddey* budıiT..». «Alman Başbakanı Brandt komünist degild'r. ». .Trmraklan sanık yazarlar değil yağmursuzluk catlatır» desin veter.. Ve bu hakemi alıp. ansiklopedileriyle birlikte Türk kamuoyunun olusru*u verlerde. Ankara'nm Parlamento kulislerinde Istanbul'un BabıSlkinde dolastıralım. Çaldıgı düdüğe uyulsun Türkiye'de artık herhangi bir konuyu tartısabilme olanağı bulunsun. TARİHİMİZDE ÇIKARCI, ÖDLEK, KAVUK BİLGİNLERİN YANINDA YİĞİT BİLGİNLER DE VARDIR, DEVLETİ, BU SONUNCULAR YÜCELTMİŞTİR Doç. Dr. Sırrı AKINCI vadptir. Ekser ulema dahi tecvi» etmiştir. Anınla ftmil olalar» demiştir. Osmanoğlu pek çok şehzadenin boğdurulmasınm hukuksal dayanağı Işte bu maddedir. Dikkat edilirse anlatnmn sonunda «Ekser ulemâ dahi tecviz etmiştir» (bilginlerin çogu olabilir demiştir) sözlerl geçraektedir. Demek ki sayılan az da olsa bazı bilginler bu madde için Fatih'e karşı çıkabilmişlerdir. Ylne Patih dönemiyle llgfll bir olay vardır. «Tazarruname» adlı yapıtın yazan Sinan Pasa, blr sorundan ötürü Fatih'l öfkelendiriyor. Bu nedenle tutuklanıyor, Ama olay böylece kapanmıyor. Istanbul'dakj bütün bilginler med reselerdeki derslerine Rirmiyeceklerini, yazdıklan yapıtlan yakacaklarmı. gerekirse Ulkeden gi deceklerini Fatih'e duyuruyorlar. Patih bu durum üzerine. Sinan Paşa'nın tutukluluğunu kaldırmak zorunluğunda kalıyor. Yavuz Sultan Selim'in alıngan, tepkileri sert bir hükümdar oldu gunu tarih kanştıranlar bilirler. Zamanında bir kişi ötekine beddua etmek istese « Dilerim Tan n'dan Yavu> Sultan Selim Han'a vezir olasın» dermis. Çünkü Yavuz çok vezirin kafasını kesmiş. Kendisinden korkmayan kişi yok. Durum böyleyken o dönemin bilginlerinin başı, Şeyhüli> lâm Zembilli A Efendi (1468U 1526), Yavuzun yüzüne karşı « Eger îslâmsal dünya (förüşüne, hukuk anlayısına aykm iradelerin olursa, senin tahttan Indl Tilmen için fetvs vemekte ben tereddüt etmem» demek yiğitliğini gösterebilnıişttr. Mükrlmin Halil Ylnançtan duy duğuma göre, Yavuz kısa saltana tında blr a n dinsel bağnazlık sarasına kendini kaptınp, Ulkedeki Hırisöyanlan blıçla gözdağı vererek Müslüman yaproaya kalkışryor. Zembim A Efendi U karsısına dikilerek, bunu yapamayacagmı, Kur'an'ın «La îkrahe fid Dins (Dlnde forlama yoktur) ftyetine dayanarak kendisinj hiçbir zaman fetva veremeyeceğini açık açık yuztine söylüyor Sonuçta Yavta dinsel hoş» görü yoksunu, kan dökücü bir hükümdar olmaktan kurtanlıyor. Osmanblar 28 EMm 1596*da AvTupa'mn ortasında çeşitll ulus lann karması blr orduyla savasa tutuştular. Tarihlerimizde bnna tHaçova» savası denir. Padi«ah m . MehmeMe Şevhüiislâm Sadettin Efendi de ordunun basın daydı. Savag ilkin Osmanlılann yenilgisine doÇru pitmeye başla1ı. Bu durumda nadlsab utanmadan savas alanından kaçmaŞa kalkıştı. îste o anda Sadettin Efendi. padisahın atmm dizrtnle rine yapıştı. 8imdiye dek Mçbir Osmanlı hükümdannın savas alamndan kaçmadıSmı, bunu yapamayacagmı yüzüne bağırarak söyledl Oysa ki. bir Osmanlı hü kümdanna bağırarak «Bz sövlemek hakaret sayüır. tsiyaseten katlni eerektiren blr tutumdur. ödlek, saskın padisah 8evhülislâmm bu uvansı üzerine lster 1stemez kacmaktan vazgeçti. Sonundn zafeıi Osmanh ordulan kazandı Y16it. sösünfl esinçemes bilein kacmılmaz bir yenilgiyi «Tilemis oldu. erdemli. Devletinin onurunu korumakta duygusal. Bakınıs bunu nasıl belli ediyor: O zaman îzmir'deki îngiliz konsolosu, suç lu bir îngilizi. «Uhudı Âtikauva (KapitUlasyonlar) dayanarak îzmir kadısuıın önüne çıkartmıyor. Zavallı kadtnın dayatmalan. göz dağlan para etmiyor. Kadı sontın da durumu Istanbul'dkld başJeanı Mehmet BahM Efendi*ye bildiriyor. Efendi bunu duyuncrf küplere biniyor; «Ferve1 Beyzâ» yı (Resml beyaz samur kürk) giynrek hemen Sadrazam Malak Ahmet Pasa'nm katına çıkıyor. Devleti Âliye'nin onurunu kurtarmak İçin gücünü kullanmasını istiyor.fBir adama boşuna «Pana», «Malakı denmez.) Sadraza.. bu olav nedeniyle olumlu bir tepki pösterecpgine iş! kapat ma»İB kalkışıvor. Bunun üzerine kafası iyice kızan Şeyhülislâm, konağına dönerek uşaklanru top layıp silâhlandırıyor. Onlara: « Simdi uidip îngiüz ' balyosu •Elçisi • olan kâfiri konaŞıma eetiriniz» divor. U$aklar Şeyhülislâmın dedifini yapıyorlar. Mehmet Bahâi Efendi'nin konafa ^etirilen elçiye sözleri şöyle: «' Ya îzmir'deki sı lu bizim kadının önüne çıkar. voksa sen bu konaktan dısan adım atamazsm.» Olay kuskusuz diplomasive asla yakışmaz ama: devlet onuruna titreyen bir bildnin vüce kisiliÇİni yansıtır. Sonuç ne yazık ki, Malak Ahmet Paşa'nın »taşkırrma sıyle. Padişah Avcı Sultan Mehmet'in, efendi hazretlerini gBrev den alarak sürgüne göndermesiy le bitiyor. Osmanlı tarihin de AhlzSde Hüseyin Efendi, Hocazâde Mesut Efendi Seyyit Fevzullah Efendi gibi seyhülislftmlann, siyasal gil cür haksız davranışlanndan ötürü öldürüldüklerini de büdirelim. Şimdi bir de XIX. yüzyıla a^ layalım. Sultan II Mahmut dönemini ele alalım. Iblis bir kisi van Kınmlı bir tatar, adı Hâlet Efendi. Görev! devlet kethüdalı&ı. Ama kisisel çıkarlanndan başka blr «ev düşUnmüvor. Bası rr. yemedigi lnsan kalmamış. Bu yolda bir kadını bile Bldürmüş, Fener Patrikhanesi'yle tçli dısll. Tam bir satılmış. Osmanlı tarihinin en «Çirkin politikacusı. Yunanlılann devlete baş kaldırmasmı el altından kışkırtan hain. Dönemin şeyhülislamı da Yasin cizfide Abdülvehâp Efendi admda blr Allahhk. öylesine ki, Mor°'nın bir Hıristiyan Ulkesl olduğunu, Osmanlılann orasmı bırakmasnun îslâmük baktmmdan dogru olacagını söyleyen blr adam. Sonuç Yunanlılann baftm sızlık kazanmalan. Avnntılan Ti'rihi Cevdet'te tünsen tümen yazılı. Ama bir ozan Hâlet'i de şeyhülislamı da bir dörtlüŞünde çok eüzel belirtmişr tîbni Yftsin' le Hâlet bir OIUD, İkisi devlet! bu hale kodu. Birt Hâlet1 nez'e (can çekişme'» getirip, öteM huna Yâsin okudu.» . ^ «••raı • • • • • » « • « • • •• Yakın Gecmiste * TESEKKÜR Sevglli eşim, büyük insan, fakir babaa Eczacı ve Ecza Tüccan Hacı Mftveraünnehir'de XV. yüsvılda blr TUrk devleti bultmmaktaTfJt. Hükümdan Timur'un tornnn r'uB beVdl. Kadızftdei Ruml adında Bursalı blr bilgin de ora va Bîtmls matemaHk. gökbilim okırtmaktJivdı. Uluft bey. bireön madresenin BSretim flyeleTİnden birln* vok vere lsten el celfttrmiş. Bunu tfuran Kadwftdei RflT"* hemen nSreHml bırakarak evire kaw»nmıstır. GBrev» baslaması Mn TTluS bevta pesnese buv nık'snns karsılık: « Bl* tnangıbı tedrisl, azîl cârt olmavan mpnftsıbdan BannedenHTc. Andan Ctflrü kabul rtttk. HalbukJ reflMmi? azle dücftr oldu. GSrdflk ki c&hi tedıis bİKİm umdu^tımus «İW dejHldİr» sBzlerinl korltusu» c» ona netmlstlr. Osmanlı Devletflnln ktrrulu» yîHarmda yaşamı» Molla FBnârl n3511431> kavnaklara g8re. Bzü sözüne uvan bir bileinmiş. Bunun bir rtavs'iııki «snıklık npdenJvle söyled'Sİ srîzler doÇnısn cok flsinc. Sövle ki: Ttidınm B» yazıt yasammın Wr dHnetninde pece etlndüs ayık gezmemiştir. Ba arada blr olay vüîOnden tanıklık için mahkemeva çajfnlıvor. O da buna «pekl» dîvor. Ama Molla Penart dUTBksamadan İse kanşarak: « Sâribüllevli vennehâr olarak Hakk'a fbadette lnısur eden Yıldırraı Bevantr Han'tn. ibftdm hukukrmda d« lftllbaliHSe kapılro valan vere sahitlfl: edsbilme fhtimali vardır» diynr. Bunnn <^lnömtİ7 diHvle özeö jrece enndflj! !çW fcen Yıldrnm Pcvar't'tTi garbfw1tt>htrtdan BHIıfl tanıklıSma çövennem1v»««>Siı"r. Molla Penftrt bn vareimnda î«lftmlıkta fckinm vı««klanrlıSirn, orton vaisncı fanıkhkla birTVte bütttn kfiHrniVlerln anasr oldutnnu heHrten «TTadls»in önlü flkeslne davanmistır. Istanbııi fstfhl «Kannrmame» Büıde; «'BvİBdjmdan her ktmeffie y» W. «nltanat mfivessvT ola. nlsamı âlem lçte kanndâsın katH Korkusuzca Daha yakın zamanlara pelelim. örneğin 1. DUnya Savası dönemlnln şeyhülislâmianndan Havri Ürgübl Efendi'vi ele alalım. Haz ret namuslu adam. Haikm yoksulluk içinde kıvrandıgı bir sırada. bazı îttihatcı Msllerin Röz kamaştıncı yasantılarmı hlç dog ru bulmuvor" « Benlm artık b" adamlann arüsında verim vok turn diverek «xîahı Mp^ihâtntan BVTihvor. hir Hahs da görev kabu! etmiyor. Sevr andl§sması denilen paçavrsnm, Osmanlı Saltanat Surası' nda tasrt'kiri vanan sevhülisiflm Eyüo Sabri Efendi've kansı: « Efendi güzet îzmhinıizi Yunanlılara bırakan vesikava mtlhürünü basarken saçtndan sakslından flminden hiç utanmadım mı?» demlstir. Ateşkes dönem) hainierinin ejlerinde bir ovuneak olan bu zavallı. sus maktan başka bir sey yapamamıstır. Kurtulus Savası'mıza fetvalanvla karsı cıkan Mustafa Kemal Ps^avla arkadaslannı vok ptmpk icin. ic avaklanmalan körüklü yen. Dflrrtzsde Abduliah Efendi' dpn«p ' söz etmek Istemivorum. Cünkü bir bilgin bn denli alçalamaz. tste tarthtekl buniara benzer Bmpklere bakarak, bilgin leri iki bölüme avırahilirl». Ylmt bilgmler. Bdlek. pısınk, dalkavuk. çıkarrı bflsinler. Günümüz TÜTk biiim adamlan, top]nrnurmi7un bu çok bunalımh döneminde büvflk Wr sınavm esi&îndpdiHer Sözlerl vazılan, düsüncplerivle eerçek kisiliklerini belirli Vılaraklardır Bu açıdan flprde tarih kendilerindpn ya övgüyle va da lanetle söz ede cektir. CEMAL NEVROlCU'nun gerek rahatsızlığı sırasmda ziyaret etmek ve perekse cenaze töreninde bizzat bulunmak suretiyle veya mağazaya gelerek telefon ve telgraf ile acunızı paylaşan akraba, dost ve meslekdaşlan ile kendisini tanıyanlara ve bilhassa rahatsızlığında yanından biran bile aynlmayarak lyilesmesi tçın gerekll her çareye başvuran samimî alftka ve şefkatini eslrpemeyen. iyi kalpli ve hazik kıymetli dosrumuz saym Dr. Orhan Demircan'a ayn ayn teşekkürlertmi arz ederim. Eşi: Sabiha Nevrolcu « • • • • • • • • • • B. •••••••• !••••••• ••«••! Reklâmcıhk: 355921 İÇİŞLERl RAKATSLlĞlNDAiy Siirt Cine bağü Eruh flçesl nOftıs kutülcTerl yanmıştır. Bu Uçe halkından olup da başka yerlerde buiunanlann Itayıtlannı venilpmek flzere, oturduklan yerler nüfua dairelerlne müracaatlan ilan ohınur. fBasın: 11322917> T.C. Köy tşleri Bakanlığı Topraksu Makina tkmâl Miidürlüçiinâen Asaeıaa cfnsi v* mffrtan vaniı maVina araç ve *»Wpmanlar Milletlerarası Kalkmroa Birligi fTDAV Milletlerarası îmar ve Kalkınms Bankası ^TBRDVna üve Devletler ile îsvtcre ve memİPkeHmizdpn teklif almak suretivle satın nlinamlcrir. 1 Makina arac ve ekipmanlann bedPİIeri hfiiHimpttmisJe IDA arasmda 2S.M<n2 tarihindp Imzalanan kn»d1 «nlflçmasi hükCmİPr! cp.reevesindp G<TP1 M»1dürlugfimüze tefrtk olunan. 3.689.000. dolardan karsılanaeaktır S Satinalma 2490 savıb kanun hüTrtlmİPrinı» dahH orniftdıSmdan MtldurlCMmüz vukanda belirrilen Makina. araç ve ekipmanlann bir kısrnım ahp almnmakta veya kalemlerin blr veya blrkBcım it»tâl etmekte serbestrir. ' ~ " e r sı^s niımarasmda kavith makina. araç VP ekirtmanlar için verileeek t^kHfier nvn Hr rarfa konulacak ve rarfın Ozerine <nra nıtmarası vaniacaktir 4 Teklif sahfpİprTnin ha7irlavarairifln fcanaiı 7<ırf tPkliflerini An PPC 95 Mart 1073 Per«pmbp frftnfi «aat 17no*vp kadar TOPRAKPü Makina tkmül Vrfid1rlfl»}irirtp biılnrtrturmsV Gzere Vıldirtmheyazît P.K lfl Ankara adrecinp noetnlarn«lün veva fKeciörpn volu Törkive Zirai Donatım Kurumu Genol Mtidürlüff» karsısi Ankara^ vermpleri. 5 Bu lşe ait şartnanneleT Ankara'da MfidarlO«lmfl7doTi dîlekçe »nukabninde ve mesaî saatleri dahfiinde rpmitı pdiİPbi Hr. 8 Eosjada vaM gecikmeler ve telgrafla verfletı tekHfler kabul edilmez. îlfln olunur. SIRA NO; 1 2 3 4 5 « ' 8 9 . 10 CtNSt: . . *' MtKTART SO 5(1 1 6 AdPt Adet Aviet Artet Deniz Kuvvetleri Komutanlı|ı Seyir, Hidrorrafi ve Osinosrafi Dairesi Başkanlığından Bildirilmistir: DENÎZCÎLERE VE HAVACILARA 9 SAYTU BtLDtRt 5 ve 14 Şubat 1973 tarihlerinde birirrfi sahada. S Şubat 1973 tarihinde ise ikincl sahada, asafıdaki noktalar içinde. 06J00 ile 18.00 saatleri arasında seyretme. demirleme, avlanma ve bu sahalann 12.500 metreye kadar olan vükseklikleri, can ve mal emniveti bakımından tehlikelidir. BÎRÎMCİ SAHA: EGE DENÎZt SAHOS KÖRFEZİ GİRÎSÎ • E 42 SAHAS1 llnci Nokta: E 4558 No lu BüyÜkkemikli Burun Fenerindep 203 derece ve 45 mil mesafede, enleml 40 derece 15 dakika kuzey, boylamı 26 derece 11 dakıka dogu tnd Nokta: Enlemi 40 derece 15 dakika kuzey, Boylamı 25 derece 58 dakika doğu 3üncfl Nokta: Enlemi 40 derece 33 dakika kuzey, Boylamı 25 derece 58 dakika dogu 4 üncfl Nokta: Enleml 40 derece 33 dakika kuzey, Boylamı 26 dereee 11 dakika dogu. ÎKİNCf SAHA: AKDENÎZ FÎNİKE KÖRFEZİ GÜNEYİ • A 78 SAHAS1 l t a d Notrta: E 5850 Noiu Taşlık Burnu FeneHnden 085 dereee ve 4.4 mil mesafede. enlemi 36 dereee 13 dakika kuzey, boylamı 30 derece 30 dakika doğu 2nd Nokta: Enlemi 36 rferece 07 dakika kuzey. Boylamı 3(T derece 30 dakika doğu Sflncfl Nokta: Enlemi 36 derece 07 dakika kurey, Boylamı 30 derece 16 dakika dogu 4(tacfl Nokta: Enlemi 36 derece 17 dakika kuzey, Boylamı S0 derece 21 dakika dogu 51nd Nokta: Enlemi 30 derece 12 dakika kuzey. Boylamı 30 derece 25 dakika doğu. DENİZCÎLERB VE HAVACILARA ONEMLE DUYURULUR. fBasm: 10834916> Erdemli örnekler daha çok ama yerimlz sınırtı. Bu nedenle geçelim XVII. yüsvıla. Bu «ürede eelmls sreçmis $«»vhtmsiftmlar arasmda Meh met Bahfll Efendi (159S1854> var. Efendi pek bilgin değil am» 130 HP İik paletli trakteSı; 7 9 Cu. Yds Scraper 130 HP ök Ansledozer TVpneher 11/4 Cu Yds lastik tekejlekM vüklevici S/4 Cu y<i paletli BjTcavatör 125 HP nk motoT grader Seml travleT çekicisi Sevyar tamlrhane Land Plane ve 90 HP. İlk Iftstik tekerlekll traktOr 8 Adet 4 AdPt 4 Adet 1 AdPt 6 Adpt 13 Adet (Basın: 10878915)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle