14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 CUMHURİYFT 22 Aralık 1973 KAfAMI ALLAK f ^"tLLE ,TOW»T ( VÜM»UJK Toz Duman İçinde TALİP APAYDIN 92 îyi. Bi» de geliriz. Herkes gelecek. Bütlin çeteler toplanacak. Böyle söyleyin Ibrahım beye. Peki. Siz şimdi ne zaman döneceksiniz? Köye gündüz gıtmeyın. Gören olursa şuphelenırler. Gece gıdın. Kâzım düşundü, Olur. oyle yapalım. Hacı Nuri şimdi ortahği ayağa kaldsrtmştır. Zaptiyeye haber vermiştir. Belki sızın köyü de ararlar. Öyle ya, doğru. Bizim bulunrnadığımız meydana çıkarsa? Oduna gıtti falan deyiverirler. Bizi kim soracak canım, dedi Harr.dl. Molla Mamıdı, îbrahim beyi sorarlar belkl. emme bızi akıllarına bıie getirmezler Îbrahim bey onun içm bizı yolladı KafaJl adam bak. Hımm... Yere bakıp düşündüler. Biz köye başka bir yoldan gidelım, dedl Kâzım. öyle yapın he. Gündüz burada kalın. Bir han odasında yatın. Akşam çıkın gidin. Peki, hadi eyvallah usta. Güle güle yeğenlerim. Allah rasgetire. Kâzım bırden aklına gelmiş gıbı durdu: îbrahim bey «bize mermi hazırlasm» dedi. Peki, hazarlanz. Bir yerden gelecek, slte ds ayınrız. îkı arkadaşın da atı yok. He ya, benim yok, dedi Hamdl. Olur, bulalım. Elimize geçerse yollarım. Kapıyı açıp çıktılar. Iş kötü arkideş. Bu taralını düşünmedik. Bizi gören olursa şüphelenırleı. Gel şuradan kaybolalım. Nasıl kaybolacağız? Gene değirmene gidip saklaralım. Aksamdan sonra yola çıkanz. Cık. Değirmene öyle sık sık gıtmek olmaz. Han kapısına benzetmiyelim. Ne edeceğiz? Gelirken gördüğümüz bag evi vardı ya? Orada saklanalım, kimse görmez. Peki, oldu. Fırından birer ekmek aidılar. Kasabanın baglanna doğru yürüdiiler. Minarelerden öğle ezanı okunuyordu. tnceU k&lınlı sesler bırbirine karıştı. (Devamj Var) DR. MENGELE'NİN ÖLÜM KAMPI Yazan: Dr. Miklos Nyiszly Çeviren: Nihal Karamagaralı Aman bell! etme, fcorkak yürUme. ' Birbirlerin© güldürücü bir hıkâye anlatiyonnuş gibi yaptüar. GUlerek geçtıler. Kazım usıldadı, Aman arkaya bakma. Bakar mıyım be, biz kaçın kurasıyu? Kasabaya vanp diikkânı bulduiar. Recep usta küçuk örsü kncagms almış, ayakkabıya çiTİ çakryordu. SelâmıaJeyküm, dîyerek girdıler. Başmı kaldınp baktı, Aleykümselâm, buyurun. Recep usta sen misin? Benim. Atal almağ» geldik. Ha buyunın, nereden? Taam'dan geliyoruz. Ibrahim beyin, Malla Mamıdm selâmı var. Yavaş konuşun. Kalkıp pencereden dışan bakü. Evet? Şunlan getirdik, say .. îkisı de ceplerinden mendüiere çtfalı al. tınları çıkardılar. Buyur. Yinnl beş altuı. Hay yaşıyasınız. Nerden DU böyle? Yuzü degişiverdi. Çabukça sayıp kuş*|ma aoldurdu. Tekrar pencereye efilip baktı. İyl oldu. Tam para lâzımdı bugün Bir işaret verecekmışsın bize. Ibrahim bey derii. Hah, tamam. Köseleden yuvarlak bir parça kestl, üstüne eskı yaziyle 25 yazdı. Ahn bakim. Kendisine verin. kaybetmejin. Kaybetmeyiz. Kâzıra iç cebıne dikkatlice verleştirdi. Başka emrin? Yok. Çok selâm söyleyin. Nerden bu. merak ettim? Kökezli Ha« Nuri"yi b»stık. Vay! Bu gece rai? He. Üç tane de at getirdik. Değirmene teslim ettik. Hay yaşıyasınız. Bu geoe uçurmak lâzım onlan. Alaşehir'e gidecek. Alaşehir'e? He ya. Size yolladıklanmus oradan geldi. Bırbırlerine bakıp dudaklarını ısırdılar. Düşmandan ne haber usta? Yığınak yapıyor. Yakında taarruza geçecek, oyle anlaşılıyor. Yaa? Bizim buralara kadar gelir mi? Gelir tabi, niye gelmesın? Hem biz gelmesini beklemiyeceğiz. Hazırlığımızi yapıp çullanacafız üstüne. Karar öyle. Babaoğulson yemeklerini iştahlayediler Boş bulunup gerekslz konuştuguma, onun karşısında her zaman lakındığım ölçuiü tavn unutmuş olmama üzüldüm. Eleştirmek cesaretıni göstermiştim kuş beyinll şefimin hiç yadırgamadıgı bir havayı, bir çevreyi... Yanan cesetlerin parlak alevleri, kremator yum bacalarının kıvTila kıvnla yükselen dumanlan, et ve saç ko kusuyle agırlaşmış hava, lânetlenmişlenn çığlıklan ve rastgele ateş edılen makineli tıifeklerin bir düzeyde takırtılariyle yankılanan duvarlar... Ijte her «seçimden» ve her «havai fişekler» gösterisinden sonra deli doktor, dınlenir, rahatlardı bu koşullar ortasında. Bütün boş zamanını buralarda tuketırdı. burada, ınsan yaratısı bu cehennerade! Auschwitz'in bu katı yürekli hain doktoru, henüz öldünilmuş yüzlerca insanın taze cesetlenni bana parçalatır ve etleri bir elektrikli kuluçka makinesinde bakteri üretmek üzere kullanırdı. İkiz doğunıun nedenini bulup çıkarmak görevi kendisine verildi, fikrının tebelleşliğiyle, burada bu kanlı duvarlann ortasmda Dr. Mengele, saatler ve saatlerce mikroskopun başında iki kat otururdu. Bugün dıkkatımden kaçmadı. Yörgun gbrünmekteydi her neden se. Yahudi rampasından doğru buraya gelmişti. Kırbaçlayıcı yağmur altmda saatlerce ayakta durmuş, Riga gettosundan gelenler arasmda «seçim» yapmıştı. Gerçi, alışılagelmiş «seçim», adına uygun olarak jrürümemekteydi. Trenden inenlerin hemen hepsi sol kola gönderilmişti. Hâlâ çalıs makta olan krematoryumların ikisi, «ölüm ateşi» çukurları gibi tıka basa doluydu. Bu akınla baça çıkabilmek için yeni Sonderkommando sayısı arttınlmış 460 kişiye yükseltimıişti. Dr. Mengele, paltosunu, kepinl çıkarmak zahmetine katlanmadan masaya yaklaştı; tepeden tımaga sırılsıklamdı ama aldırmaz gibi görünüyordu. Yüzbası, izin veriniz de çap kanızla paltonuzu fırm odasına götüreyim, beş dakikada kurur ikisi de, dedim. önemi yok, diye cevap verdi. Islaklık tenimden daha ötesine geçemez nasıl olsa. Rus subayının otopsisi ile ilgili raporu görmek istedi. Uzattım kendisine, okumaya koyuldu. Uç dört satu okuduktan sonra da kâ ğıdı bana geri verdi: Ben çok yorgunum, sen oku, dedi. Bir kaç satır okumuştum ki, bu kez de cümlemi kesti: Bırak şimdi, gerekmeyecek rapor. Pencerede dolaştı bakışlan, boş gözlerle dışan baktı. Ne olmuş ki bu adama bbyle? Bunca vahset arük bıktırmış olabilir mi onu? Yoksa, bundan bdyle bütün bunlann anlamsız oldugunu bildiren kötü bir haber mi almış? Belki de şu son aylann gerginliği onda, ancak şimdi etkisini göstermeye başladı. Şu ana kadar sayısız karşılaş malarımızda ve konuşmalanmızda Dr. Mengele. buna özel konular dıyeyim, özel konulara gir mek ayncalığını asla vermemiş tı. Şimdi onu böyle dertli gördügümden bütün cesaretimi top layıp: Yüzbaşı, bütün bu yıkılışlann sonu ne zaman gelecek? dedım. Döndü bana ve cevap verdi: Mein Freund! Es geht immer weıter, immer weiter! (Dostum! Bu böylece »ürer gıder, sürer de sürer....) Bu sözleri, bana kadere boyun egişini ortaya koyuyor gibi geldi. Kalktı iskemlesınden Uboratuvardan çıktı. Çantası elinde. Arabasına kadar onu geçirdim. önümüzdtki bir kaç gün içmde bazı ilginç çalısmalar.n olacak, dedi. Ve bu sozlerden sonrm b:ndi arabasına uzaklastı. Bir düsünceyle tıtredim: Hiç kuşkusuz bu ilginç ışler yeru bir grup ikız demekti. (ele, «seçim» için sıraya girenlct arasında bir kanıbura çengeiını stıvcrmiş. Kambur yalnız değıldi. yanında onbeş, onaltı yaşarında uzun boylu, yakışıklı bir oğlan da vsrdı. Sağ ayağı aksı>or du oğlanın. Madenden yapılan bır araç ve kalın topuklu ortopedik bir ayakkabıyle doğrultulmu^tu a. vağı. Bunlar babayls oğuldu. Dr. Mengele, Yahudi ırkmın soyaioz luğuyle ilgili varsayımını ispaüa mak için, \aman örnekler ele ge çirdiğini düşünmüş olacak. Hetnca sıradan ayırdı onlan. Defterini ;ı karıp bir şeyler yazdı. Ve bir SS erin bu iki zavsllıyı korurnasını buyurdu. SS de onlan bir nıımaralı krematoryuma getirdi. Sözü uzatmayayım, bu iki insan •muaye neden geçirilip tam ölçüleri alı nacak. Muayeneyle ilgili kayıtlsr la birlikte ilginç aynntılar bclırtilecek. Ve, özellikle, bu insanların vücutça kusurlu olmalarında KIŞkırtıcı rol oynayan nedenler inca lenecek.» Sonları yine ölüm, yakılma. Büyük bir olasılıkla bir iş kam pına çalısmaya gönderıleceklerini söyleyerek onu avutmaya çabaladım. Girişmeden önce muayenesire, oğlanla da uzun uzun konuştum. Hoştu yuzü, bakışlan zekiydı. Ama moral bakımından çok sarsıntıya uğramıştı. Korkuyla tıtreyerek donuk bir sesle, gettoda geçirdigi beş yıla damgasını vuran olaj'lan yürek burkan, acıklı ve müthış yaşantıyı anlattı. Çelimsiz ve çok duygulu bir >arat:k olan anası. basa gelenlere va çtktiği eziyetlere uzun sure katlancmamı?. Kedere boğulmuş, melftikolik olmuş. Kocasıyla oğlunun azıcık fazla yiyebılmeleri için. kendı payına düşen yhecegi hemen hiç yememiş haftalar boyu. Gerçek bir eş ve tam bir Yahudi ana! Kendınin oîanlan çılgmca seven bir yaradılış. Get todakı ilk yıl içinde bır bakıma kendini kurban ederek goçmü? gitmiş. mişti. Obcrsehaarführer dört Son derkommando ıle beraber göründü. İki tuuağı fırın odasına götürüp. .soydular. Sonra Ober'in tabancasının tetığı ıkı kez işledi. Kanlara bula,narak baba oğul, yere, betonun üstüne serıldi. •Oluptıitenler benl öylesin» de/tlendirmıştı kı, xesetler üzerındekl inceljîme işını arkadajlara bırakıp kendımi yalnje verıleri' yazmakla tımrlandırdım. Henuz öldürülmeden yaptıfiım 'muayenelerde vardığım sonuc», arkadaşlarımın incelemeleri hiç bir şey eklemedi. Basmakalıp bır olguydu bu ama, Yahudılenn soysuzluguyla ilgili varsayırnlarını ve propagandalannı desteklemesi bakımından Üçünçü Reich'a yararlı.olurdu. İnsan eti yiyenler Krematoryumlar hazırlandı. Sonderkommando üyeleri fabrikaların dış bölümlerını onanyor. Pınnlara girişi ve agır demır kapıları boyayıp menteşe lerını yağhyorlardı. Dinamo ve vantilâtörler bütün gün işhyordu. Uzmanlar, bunların gerektığı gibi gbrevlenni yapacakların dan emindıler. Litzmannstadt gettosunun geldiğı haber verildı. 1939'da Almanların kurduğu ünlü bir get toydu bu. Başlangıçta 500.000 insanı barındırmış büyük bir savaş işletmesi olarak çalıştınl maya başlanmıştı. Işçılere, emekierı karşılığında «ghetto Marks» ödeniyordu ki, bu para ancak kıtı kıtma yıyecek macdeleri almağa yetiyordu. Söylemek gereksız, sarfedılen ış gücüyle alman gıda arasındaki dengesizlık sonucu çok sayıda insan ölmekteydi. Çeşitli bulaşıcı hastalıklar da kınp geçırmış ti ınsanları. Böylece 1944te get toamviühım yarım.nıilyuodan. 10.000'e düşmüştü. Baba oğul Baba oğul, ikisinin de yüzieri soluktu, Litzmannstadt gettosonda geçirdikleri yılların etkbjyie. Kötü bir önsezi içinde oldukları belliydi. Soru sorar gibi bakıyorlardı bana. Giinün bu saatinde gü neçle ışıldayan avluya aldım on ları, Teşrih salonuna götürürCcn kelımelerimi leçerek avutucu söz ler soyledım. Onlan kayırdığımdan, muayen» yi havasına formaldehite kokusu yajılmış, asık suraüı teşrih saionunda yapmamaya karar verdım. Bu iş için, aydınlık çalışma odası nı seçtim. Konuşurken öğrenaun ki, baba, Litzmannstadt'da sayjı değer bir kumaş toptancısıyunş. tki savaş arasındaki barı; yıllârmda, iş için Viyana'ya gidip ga lirken çoğu zaman oğlunu da KÖtürmüş. Orada en ünlü uzmanlara muayene ve tedavi ettır miş oğlunun ayağını!... Önce babayı, inceden inceye hiç bir noktayı ıska geçmeyerek muayene ettim. Kanburlugunun nedeni. çocuklugunda tedavisi geciktirilmiş rasitizmdi. Tam anlamıyla yaptığım incelemeler sonunda, başka bir hastalık belirtisl bulamadım adamda. Felâket saati geldi çattı Ve işte şımdı de gerıye kalan bu azınlık için felâket saati çalmıştı. 10.000 kişı, gruplar halinde Yahudi rampasına geldi. «Seçim» sırasında da, gelenlerın yüzde doksanbeşi sol kola, ancak yüzde beşı sağ kola gönderildı. Zulüm ve işkence görmüş, fiziksel bakımdan, moral bakımından beş yıllık yaşantılan su resinde gettoda yıpranmış; uğur suz ırklannın acıklı kaderine boyun eğmişler, zorunlu görevlerden yaşlanmışlar, tam bir uyuşukluk içmde varmışlardı Auschwitz'e. Krematoryumun eşiğinden geçerken ölüme götürüldüklerıni kavradıklan halde tam bır ilgisızhk havasındaydılar. Konvoyu incelerken Dr. Men MALKOCOĞLU yazan veçizen:Ayhan BAŞOGLU SÜPHELİ ZAFER Akşam üzerı geç vakıt, ItJ.000 insanı ölüme gönderdikten sonra Dr. Mengele geldi. Baba ve oğulun canfıyken yaptığım nuayenelerinden sonra otopsllerınde edindığim gözlenimlerle Bütün gücümle.çabaiayıp kenilgili raporu dikkatle dinledî. di kontrolümü kazandım ve ken ' Bu iki ceset yakılmama'.ı, dime geldim. Oğlanın muayenededi Hazırlanmalı ıskeletlerl sini yaptım. Doğuştan kusurluyve Berlin'e, Antropolojl Müzedu sağ ayağı, bazı kasları eksık,' sıne gönderilmeli.. Iskeletlerl ti. hazırlamak için hangi «istemi Bu eksıkliği belirtmek için tıp uyguluyorsunuzT dilinde hypomyeh kehmesi kul iki metod var, dedira. Bilanılır. Oğlanın ayağını usta eller çok kez ameliyat etmışti. A rincisi, col c. klorum'a cesetma sonuç, yine de bir ayak öte leri daldırmaktır. İki haftada kinden kısa kalmıştı. Gerçi, sar cesedin bütun yumuşak k:sımları yanar, sonra cesetler gazogılar ve ortopedik çoraplarla aklin banyosuna daldınlır. Burısamadan yürüyebilirdi. Muayene sonucu, onda da başka hiç. bir . da da bütün yağlar çözülür ve kusur bulamadım. iskelet kuru bir duruma ge.hr. Kokusuz, ak bir.duruma... Ikin «Uzun süre bir şey ci bir metod'da, pişirmak yoluylaiskeleti elde etmektir. Yayemedik» ni cesetlert suda iyice kaynatırsınız. etler kemiklerden sıynBir sey yemek isteyip istemslıp dökülünceye dek. Sonra da diklerini tordum. aynı gazolin banyosuna koyar Uzun süre hig bir şey yeme sınız iskeleti. dik, dediler. Çabuk lonuç alınacak meto. Şonderkommandolardan birinl du seçti; yani pişirme yoluna çağınp onlara yemek getirmesigitnremi buyurdu Dr. Meagele, ni söyledim. Bir tabak sığır eti yahnisi ve makarna geldi ki, Sonderkommandoların bölgesi Y A R I N : dışında bulunması olanaksız bir yemek. Baba, oğul, bunun «son İskeletler Berîü^'e yemelalerl oldugundan habersiz, postalandı iştahla yemeğe başladılar. Aradan ancak yanm saat geç DİŞİ BOND TİFFANY JONES Ziraat Bankası Mensuplan Derneğinin olağanüstü Genel Kurul toplantısı 5 Ocak 1974 Cumartesi günü saat 15'de Dernek Loksiınde yapılacak ve aşağldakı gündem görü?Ulecektır. Duyurulur. YÖNETİM KURULU GtNDEM : 1 Başkanlar Divanı seçtmi 2 Yönetim ve Denetım Kurullan raporlarımn müzakeresi ve uyelerin ibrası 3 1974 bütçesinin tetkiki ve tasdiki 4 Yonetim ve denetım kurullanna asil ve yedek üye seçimi 5 Dilekler. Cumhuriyet 10597 GENEL KURUL GARTH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle